Mehmet Özdoğru
Arabulucu kararı sonrası işe iade talebiyle ilgili SGK işlemleri
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/1. fıkrasına göre iş sözleşmesi feshedilen işçi fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiasında bulunuyorsa, fesih bildiriminin tebliğinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurmak zorundadır.
Arabuluculuk görüşmelerinde işçinin işe başlatılmaması konusunda taraflarca anlaşmaya varıldığı takdirde, arabuluculuk anlaşma belgesinin taraflarca imzalandığı tarih fesih tarihi kabul edilmektedir. Bu durumda geçersiz kabul edilen fesih tarihinden arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalandığı tarihe kadar geçen süre için hesaplanan boşta geçen süre ücretinden sigorta primi, gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi yapıldıktan sonraki net tutar işçiye ödenmelidir.
Sonrasında;
- Boşta geçen süre ücretine ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin
- Arabuluculuk anlaşma tarihi itibariyle düzenlenen işten ayrılış bildirgesinin
- Boşta geçen süreyle birlikte işçi yıllık izne hak kazanmış ise yıllık izin ücretine ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin
SGK’ya verilmesi gerekiyor.
BOŞTA GEÇEN SÜRE ÜCRETİ
Sosyal güvenlik mevzuatına göre boşta geçen süre ücretlerine ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin, arabuluculuk anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi takip eden ayın 26’sına kadar SGK müdürlüğüne kağıt ortamında verilmesi ve muhteviyatı primlerin de aynı ayın sonuna kadar ödenmesi halinde bildirim süresi içinde yapılmış, primler de süresi içinde ödenmiş sayılmaktadır.
Hal böyle olmakla birlikte işçinin işe başlatılmaması konusunda taraflarca anlaşma sağlandığı durumlarda, boşta geçen sürelere ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinin verilme süresi sona ermemiş ise boşta geçen süre ücretinin MUHSGK uygulaması üzerinden elektronik ortamda bildirilmesi mümkün olacağından, SGK nezdinde yapılacak işlemler kağıt ortamında SGK’ya başvurulmasına göre çok daha kolay ve hızlı bir şekilde yapılabilecektir.
Örneğin, iş akdi 04 nolu fesih koduyla 10/7/2024 tarihinde feshedilen işçinin işe iade talebiyle arabulucuya başvurduğu ve 15/8/2024 tarihinde imzalanan arabuluculuk anlaşma belgesiyle taraflarca işe başlatılmaması hususunda anlaşmaya varıldığı varsayıldığında, boşta geçen sürelerle birlikte;
- 2024/Temmuz ayına ilişkin 30 günlük MUHSGK’nın 26/8/2024 tarihine kadar,
- 2024/Ağustosa ayına ilişkin 15 günlük MUHSGK’nın da 26/9/2024 tarihine kadar
prim teşviklerinden de yararlanılarak MUHSGK uygulaması üzerinden ve SGK’ya herhangi bir başvuru yapılmaksızın elektronik ortamda gönderilmesi mümkün olacaktır. Bu sürelerin geçirilmiş olması halinde ise kağıt ortamında düzenlenecek aylık prim ve hizmet belgelerinin arabuluculuk anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi takip eden ayın 26’sına kadar ve 05510 sayılı Kanun numarası seçilerek SGK’ya verilmesi gerekecektir.
İŞTEN AYRILIŞ BİLDİRGESİ
İşçinin işe iade için arabulucuya başvurması sonrası arabuluculuk anlaşma belgesiyle taraflarca işçinin işe başlatılmaması hususunda anlaşmaya varıldığı taktirde fesih tarihi arabuluculuk kararının imzalandığı tarih olacağından, önceki fesih geçersiz sayılacak, haliyle arabuluculuk kararının imzalandığı tarih itibariyle yeni bir işten ayrılış bildirgesi düzenlenmesi gerekecektir.
Ancak işe iade talebiyle arabuluculuğa başvuran ve fesih tarihi olarak arabuluculuk karar tarihi kabul edilen sigortalıya ait işten ayrılış bildirgesinin verilme süresiyle ilgili olarak sosyal güvenlik mevzuatında istisnai bir süreye yer verilmemiştir. Bu bakımdan yeni tarihli (arabuluculuk karar tarihi itibariyle) düzenlenecek işten ayrılış bildirgesinin idari para cezasına maruz kalınmaması amacıyla arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalandığı tarihi izleyen 10 günlük süre içinde e-SGK üzerinden verilmesi ihmal edilmemelidir.
Ayrıca iş akdi ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle 42 ila 50 nolu kodlarla feshedilen işçilere kıdem/ihbar tazminatı ödenmediği gibi İŞKUR tarafından işsizlik ödeneği de verilmemektedir. Bu bakımdan iş akdi 42 ila 50 nolu kodlarla feshedilen işçilerin iş akdinin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle işe iade talebiyle arabulucuya başvurmaları ve arabuluculuk anlaşma belgesiyle işçiye kıdem/ihbar tazminatı ödenmesi, ayrıca işe başlatılmama hususunda taraflarca anlaşmaya varılması halinde, arabuluculuk karar tarihi itibariyle düzenlenecek işten ayrılış bildirgesinde işten ayrılış nedeni olarak 4 nolu fesih kodu seçilmelidir.
YILLIK İZİN ÜCRETİ
Yıllık izin ücreti, sigorta primi ile gelir vergisi ve damga vergisi kesintisine tâbidir.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 97. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalıların hak kazanıp da kullanmadıkları yıllık izin sürelerine ait ücretlerinin hizmet akdinin feshinden sonra ödenmesi halinde, yıllık izin ücretinin akdin feshedildiği ayın kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, işçinin iş akdinin feshedildiği tarihten arabuluculuk kararının imzalandığı tarihe kadar geçen süre zarfında yıllık izne hak kazanması durumunda, işe başlatılmadığı tarihteki ücreti üzerinden hesaplanan yıllık izin ücreti arabuluculuk kararının imzalandığı (akdin feshedildiği) ayın kazancına dahil edilerek prime tabi tutulmalıdır. Bu bildirim boşta geçen süre ücreti için düzenlenecek son aya ait muhtasar ve prim hizmet beyannamesiyle ve boşta geçen süre ücreti ile yıllık izin ücretinin toplamı yazılmak suretiyle yapılmalıdır. Eyüp Sabri Demirci
ENFLASYON DÜZELTMESİ İŞLEMLERİ MUHASEBE İLKELERİNE UYGUN DEĞİL
Bugüne kadar enflasyon düzeltmesinin nasıl yapılacağı ile vergisel etkileri üzerinde durduk. Peki yapılması gereken enflasyon düzeltmesi işlemleri muhasebe ilkelerine uygun mu acaba?
DÜRÜST RESİM İLKESİ NEDİR?
Muhasebe ilkeleri arasında yer alan dürüst resim ilkesi, finansal tablolarda şirketlerin varlık ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını gerçeğe uygun, ihtiyaca uygun ve karşılaştırılabilir bir biçimde yansıtmasını zorunlu kılar.
ENFLASYON DÜZELTMESİNDE VARSAYIMLAR DOĞRU MU?
Bence bu düzenleme iki yerde hata veriyor. İlki enflasyon doğru ölçülmüyor, dolayısıyla taşıma katsayıları doğru değil. İkincisi bilançodaki varlıkların enflasyon oranında değerlendiğini varsaymak da doğru değil, çünkü varlık fiyatları da piyasada ayrıca dalgalanıyor.
ENFLASYON DÜZELTMESİ DÜRÜST RESİM İLKESİNE AYKIRI
Yukarıda yaptığımız açıklamalar nedeniyle, enflasyon düzeltmesi işlemleri muhasebenin dürüst resim ilkesine uygun değildir.
Bülent Ak
DEVLET DEVREDEN KDV’LERİN ÜZERİNE Mİ YATACAK?
Ben çocukken rahmetli babam, eve gelen su ve elektrik faturalarının ödendiğine dair makbuzları, her ay itinayla bir dosyanın içinde saklardı. Ben çocuk aklımla içimden, koskoca devlet hesabını kitabını bilmez mi, vatandaşın 200 – 300 lirasının üzerine mi yatacak diye düşünür, ama saygımdan ses çıkarmazdım. Bir gün elektrik idaresinden bir yazı geldi, iki üç yıl öncesinin bir faturasının ödenmediği, belli bir süre içerisinde ödenmesi yoksa elektriğimizin kesileceği yazılıydı. Dosyayı açtık, o faturanın ödendiğine dair makbuzu bulduk, idareye götürüp, borç kaydımızdan düşürtmeyi başardık. O gün kendi borcumu ve alacağımı kendim takip etmem gerektiğini öğrenmiştim.
- DEVREDEN KDV DEVLETE EMANET EDİLEN ALACAKTIR
Katma Değer Vergisi diğer vergilere benzemez. Mükellef mal ve hizmet alırken KDV öder. Mal ve hizmet satarken KDV tahsil eder. Tahsil ettiği KDV’den, ödediği KDV’yi düşer, geriye bir şey kalırsa kalan tutarı devlete öder. Yok mal ve hizmet alırken ödediği KDV, tahsil ettiği KDV’den yüksekse, bu defa ilerideki aylarda mahsup edilmek üzere, Devreden KDV hesabına atar ve bekler.
Mükellefin KDV’den istisna edilmiş bir işlemi varsa ve mükellefe iade edilmesi öngörülmüş ise, mükellef mevzuatta yer alan şartları yerine getirmek kaydıyla, mal ve hizmet alımında ödedikleri KDV’ni geri alabilmektedir. Aksi takdirde, yani istisna işlemi yoksa mükelleflerin mal ve hizmet alımlarında ödedikleri KDV, her dönem bir sonraki döneme Devreden KDV olarak devir etmektedir. Yani Devreden KDV özü itibariyle, mükellef tarafından devlete emanet edilen alacaktır. Mükellef ne zaman hâsılat elde ederse, o dönemde hesaplanan KDV’den mahsup edebilmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda iş dünyası Devreden KDV hesaplarında bekleyen paralarının enflasyon karşısında eridiğini, bu paraların kendilerine iadesinin yapılması için, bu olmuyorsa bunların teminat olarak kullanılması ve kendilerine kredi olanağı sağlanması konusunda bir hayli girişimde bulundu. Ancak, bu çabalar bir sonuca ulaşmadı.
- TORBA VERGİ YASASIYLA EMANET EDİLEN PARAYA EL KONULMAK İSTENİYOR
Torba vergi yasasıyla yapılan düzenlemeyle; beş takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilemeyen devreden KDV tutarları, indirim KDV hesaplarından çıkarılarak, özel bir hesaba alınacak ve artık indirim konusu yapılamayacak. Mükellefin üç yıl içindeki talep ederse, bu tutarlar vergi incelemesi sonucuna göre gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınabilecek. Uygulama 2030 yılında başlayacak.
Yani devlet mükellefe şunu diyor: Senin emanette bekleyen devir KDV alacakların var ya, onları beş yıl içinde kullandın kullandın, yoksa ben onları artık KDV borcundan düşürtmem, bu alacağına el koyarım. Ama bu tutarları da gider yazmak istersen, bir bakarım incelerim, haklı görürsem gider yazmana izin veririm.
- DEVLETİN DAHA ÖNCE FON PAYLARINA EL KOYMA HESABI TUTMAMIŞTI
Kıdemli meslektaşlarımız bilir, eskiden vergi mevzuatımızda Fon Payı diye bir uygulama vardı. 1993 yılında yapılan bir düzenlemeyle; kazanç ve iratlarını yıllık beyanname ile beyan eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, gelir ve kurumlar vergisi üzerinden %10 Fon Payı öderlerdi. Ayrıca, GVK’nun 94. Maddesi uyarınca yapılan kesintiler üzerinden de %10 payı kesilir, daha sonra kesilen bu Fon Payları gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde hesaplanan fon paylarından mahsup edilirdi.
2003 yılında yapılan bir düzenlemeyle, Devletimiz Fon Payı uygulamasını kaldırdım, dedi. 2004 yılında vereceğiniz gelir ve kurumlar vergisi beyanı üzerinde Fon Payı hesaplamayın, ayrıca 2023 yılı içinde kesilmiş fon payları da varsa bunları iade etmem, dedi. Ama yanlış hesap AYM’den döndü. Doğal olarak bu hüküm iptal edildi. (1.07.2008 tarih ve 26923 sayılı R.G.)
- BU DÜZENLEME UZUN ÖMÜRLÜ OLMAZ, YA MECLİS KALDIRIR, YA DA AYM İPTAL EDER
Şahsi kanaatim yapılan bu düzenleme anayasaya aykırıdır. Uzun ömürlü olacağını sanmıyorum. Muhtemelen önümüzdeki dönemlerde ya Meclis tarafından kaldırılır, o olmazsa AYM tarafından iptal edilir diye düşünüyorum.
Bülent Ak
GEÇİCİ VERGİ DÖNEM BİLANÇOSU HESAPLAR EKSİ BAKİYE VERMEMESİ GEREKİR.(GENEL OLARAK)
2024/2. Geçici Vergi Beyannamesinde Düzeltilmiş Bilanço verilecek olup, Düzeltilmiş Bilançolarda:
* Dönen Varlık ve Duran Varlık hesapları genel olarak BORÇ bakiyesi,
* Kısa Vadeli / Uzun Vadeli Yabancı Kaynak, Öz Sermaye hesapları genel olarak ALACAK bakiyesi vermesi gerekir.
Örneğin 120 Alıcılar Hesabı alacak bakiyesi Veya 331-Ortaklara Borçlar Hesabı borç bakiyesi yani ters bakiye vermemelidir.
Vergi Usul Kanununun 353/6. bendine göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ve kullanılmasına ilişkin kural ve standartlara uymayanlara 65.000,00 TL Özel Usulsüzlük Cezası kesilir. Bu durumda tarh zamanaşımı olan 5 yıl içinde bu durumların tespiti halinde ( bilançoda kolayca görülebilir) mükellef adına 65.000,00 TL Özel Usulsüzlük Cezasının kesilmesi muhtemeldir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
YABANCI UYRUKLU İŞÇİLERİN EKSİK GÜN BİLDİRİMLERİ
✅ Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 12.11.2019 tarihinde yayımladığı Genel Yazı ile yabancı uyruklu çalışanlar için kullanılabilecek eksik gün nedenleri ve eksik gün kodları detaylıca açıklanmıştır.
Buna göre;
✔️İstirahat, Kurumca yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri hekimlerinden alınmış istirahatli olduğunu gösteren rapor.
✔️Gözaltına alınma,
✔️Tutukluluk,
✔️Grev,
✔️Lokavt,
✔️Genel Hayatı Etkileyen Olaylar,
✔️Doğal Afet,
✔️Ücretsiz İzin;
eksik gün nedeni sadece; ‘’İşyeri ile ilişiğini kesmeden geçici süreli olarak yurt dışına çıkılması durumunda ülkeye giriş ve çıkış tarihlerinin de dikkate alınarak kişinin yolda geçireceği süreler için; ülkeden çıkış günü hariç olmak üzere iki gün, yine ülkeye giriş tarihi hariç olmak üzere iki günü geçmemek üzere yolda geçen sürelerin de dikkate alınması suretiyle bu süreler için de işverenden aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi istenmeyecektir.” açıklaması ile sigortalının iş yeri ile ilişiğini kesmeden sınırlı süre ile yurt dışına çıkma durumunda kullanılabileceği belirtilmiştir.
✅ Çalışma izinli sigortalı için genel yazıda belirtilen nedenler dışında kullanılan eksik gün nedenleri ve süreli, muhtasar prim hizmet beyannamesi bildiriminde hata verilecek ve sisteme yüklenemeyecektir.
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır
İş Dünyasının Enflasyon Düzeltmesi Nedeniyle Tepkisi Geç Ve Veya Tek Taraflı Mı?
Bu ay verilecek ikinci geçici vergi beyanlarında ilk defa enflasyon düzeltmesinin geçici vergiye etkisini fiilen yaşayacağız. Türkiye’de genel olarak işletmelerin aktiflerini borçla finanse ettiği iddia edilmektedir.
Aktiflerini borçla finanse eden şirketler enflasyon düzeltmesi yaptıklarında, aktif kalemlerde değerlenebilecek kalemler (makina ve demirbaşlar, stoklar, yapılmakta olan yatırımlar) fazla olacak ve pasifte aktifi dengeleyecek kadar parasal olmayan kıymet daha az olacağından (pasifte aktiflerin değerlemesinden gelen kârı dengeleyecek kadar zarar yaratacak sermaye kalemi yoksa, pasif borç ağırlıklı ise) vergi matrahları artacak.
Amortismanlar da değerlenmiş tutarlar üzerinden hesaplanacağı için bir miktar gider de yaratacak ama gelir tarafı ağır basacak, borçlanarak sabit kıymet yatırımı yapan reel sektörün, enflasyon düzeltmesi sonrası kârları artacağından, reel sektörden alınan vergi artacaktır.
Enflasyon düzeltmesi yapıldığında, aktif kalemlerde değerlenebilecek kalemler (duran varlıklar, makina ve demirbaşlar) fazla ise ve pasifte aktifi dengeleyecek kadar parasal olmayan kıymetiniz yoksa (pasif borç ağırlıklı) ise 2024 yılından itibaren vergi matrahlarınız artacak. Amortismanlar da değerlenmiş tutarlar üzerinden hesaplanacağı için bir miktar gider de yaratacak ama gelir tarafı ağır basacak.
Henüz elde edilmemiş, kabaca rafta- depoda duran malın, duran varlıkların, demirbaş, makina ve teçhizatların durduğu yerde (enflasyon düzeltmesi nedeniyle) artan değeri üzerinden, ortada realize edilmiş bir gelir yokken, fiktif bir kazanç üzerinden vergi ödenmesinin Anayasamızda ifadesini bulan vergileme prensiplerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Mali İdare yayınladığı basın açıklamasında; ”Kanun hükmüne istinaden 2023 bilançoları enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş ve mükellefler, geçici vergi dönemleri dahil 2024 hesap döneminden itibaren iktisadi kıymetlerinin düzeltilmiş tutarları üzerinden amortisman ayırmaya başlamış, stoklarını değerlenmiş maliyet bedelleri ile dikkate almış ve düzeltmeye tabi tutulan kıymetlerin satılması durumunda da, maliyet bedeli olarak bu kıymetlerin düzeltilmiş tutarlarını esas alarak işlem yapmıştır” dolayısıyla artık geri dönüş yok mealinde açıklamada bulunmuştur.
Bu konuda bir şey yapılacaksa bir denge içinde yapılmalıdır.
“Enflasyon düzeltmesinin vergi matrahını azaltan hükümlerinin uygulanıp vergi matrahını artıran hükümlerinin uygulanmamasını beklemek doğru bir yaklaşım olur mu? veya “Adilane çözüm ne olur?” sorusu önemli bir konu olarak önümüzde duruyor.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
2025 Yılı Bina Metrekare Normal İnşaat Maliyet Bedelleri İle İlgili Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 85) Resmi Gazetede Yayımlandı
16 Ağustos 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32634
Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından:
29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, binalar için vergi değerinin, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca müştereken tespit ve ilan edilecek bina metrekare normal inşaat maliyetleri ile aynı maddenin (a) bendinde belirtilen esaslara göre bulunacak arsa veya arsa payı değeri esas alınarak 31 inci madde uyarınca hazırlanmış bulunan 29/2/1972 tarihli ve 7/3995 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emlak Vergisine Matrah Olacak Vergi Değerlerinin Takdirine İlişkin Tüzük hükümlerinden yararlanmak suretiyle hesaplanan bedel olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu itibarla, emlak vergisine esas olmak üzere 2025 yılında uygulanacak bina metrekare normal inşaat maliyet bedelleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca bu Tebliğ ekinde yer alan cetvelde belirtilen tutarlarda tespit edilmiştir.
Tebliğ olunur.
Ekleri için tıklayınız |
7 Adet Gelir İdaresi Başkanlığı Tebliğ Taslağı Yayımlandı
Kaynak: GİB
Özet, Güney Yılmaz
Ba-Bs Uygulamasına Son Verilmesi Amacıyla Tebliğ Taslağı Hazırlandı
Tebliğ taslağının geliştirilmesi ve yayımlanmaya hazır hale getirilmesi için Başkanlığımızca çalışmalar devam etmekte olup, mevcut taslakta yer alan konuların geliştirilmesi, değiştirilmesi veya katkıda bulunulması ile ilgili görüş ve önerilerinizi 26/8/2024 Pazartesi günü mesai bitimine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. elektronik posta adresine iletebilirsiniz.
Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız.
Elektronik Defter Genel Tebliği (Sıra No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı Hazırlandı
Tebliğ taslağının geliştirilmesi ve yayımlanmaya hazır hale getirilmesi için Başkanlığımızca çalışmalar devam etmekte olup, mevcut taslakta yer alan konuların geliştirilmesi, değiştirilmesi veya katkıda bulunulması ile ilgili görüş ve önerilerinizi 26/8/2024 Pazartesi günü mesai bitimine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. elektronik posta adresine iletebilirsiniz.
Söz konusu Tebliğ Taslağına ulaşmak için tıklayınız.