Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

İşçinin resmi, genel ve bayram tatillerinde çalışma yapabilmesi için işverenin işçiden yazılı onay alması gerekir. İşçinin bu onayı verme veya vermeme kararı kendisine aittir.

Resmi tatillerde çalışma yapılmasada bu sürelerin ücreti ödenmesi zorunludur. İşçi bugün işe gelmemesi durumu Devamsızlık olarak nitelendirilemez. Ancak işçinin bugünlerde çalışmaya onay vermesi durumunda ise ücreti çalışmasada ödeneceği için işveren ücret kesintisi yapamaz. Bu durumda işçinin işe gelmemesi devamsızlık olarak nitelendirilebilir.

Çocuk ve genç işçilerin çalışması özel olarak korunmuş ve işverenin inisiyatifine bırakılmamıştır. İşveren çocuk ve genç işçileri hafif işte çalıştırmak ve gerekli İSG önlenmlerini almakla yükümlüdür.

Bu kapsamda işveren çocuk ve genç işçiye fazla çalışma yaptıramayacağı gibi, gece çalışması da yaptıramaz.

? Peki işveren çocuk ve genç işçinin resmi tatillerde çalışmasını isteyebilir mi?

Çocuk ve genç işçilerin çalıştırılma usul ve esasları hakkında yönetmeliğin 9. maddesinde UBGT günlerinde çalıştırılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Gene aynı maddede bugünler için çalışılmasa da ücret ödeme yükümlülüğü bulunur.

Perşembe, 21 Kasım 2024 17:12

VAKIFLAR VE VERGİLENDİRİLMESİ

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 102. Maddesi gereğince; resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla olmak üzere iki şekilde vakıf kurulur.

A-   Resmi Senetle Kuruluş

Gerçek veya tüzel kişilerin vakıf kurma iradesi, noterde düzenleme şeklinde hazırlanan resmi senetle açıklanır. Noter, resmi senedin bir örneğini yedi gün içinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderir.

Mahkemeye başvurma, resmi senedin düzenlenmesinden sonra vakfeden tarafından yapılır. Resmi senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığıyla yapılması halinde, temsil yetkisinin noter tarafından düzenlenmiş temsilcilik belgesi ile verilmiş olması, bu belgede vakfın amacı ile özgülenecek mal ve hakların belirlenmesi zorunludur. Kurucular arasında tüzel kişi bulunması halinde; bu tüzel kişinin vakıf kurabileceğine ve vakfa mal varlığı tahsis edebileceğine dair hüküm bulunan kuruluş statüsünü veya yetkili organ kararını da vakıf senedi ile mahkemeye verirler.

Resmi senetle kurulan vakıflarda vakfedenin ölmesi halinde mirasçılardan birisi tarafından tescil talebinde bulunulabilir. Vakıf senedinin düzenlenmesini takip eden üç ay içinde vakfedenin veya ölümü halinde mirasçılardan birisi tarafından tescil talebinde bulunulmamış veya vakfeden tüzel kişiliği haiz olup da bu süre içinde sona ermiş ise vakfın tescili hususundaki başvurma Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılır. Yetkili mahkemeye başvurulması üzerine, yapılacak harcamalar, ilgili vakıftan alınmak kaydıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından karşılanır.

B-   Ölüme Bağlı Tasarruf İle Kuruluş

Ölüme bağlı tasarruf yoluyla vakıf, vakfedenin ölümünden sonra tescil edilmek üzere kurulabilir. Bu yolla kurulan vakıflarda sulh hâkimi vakıf kurulmasına esas belgenin bir örneğini yedi gün içinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne gönderir.

Ölüme bağlı tasarrufla kurulan vakıflarda mahkemeye başvuru, ilgililerin veya sulh hâkiminin bildirimi üzerine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğünce resen yapılır. Yetkili mahkemeye başvurulması üzerine, yapılacak harcamalar ilgili vakıftan alınmak kaydıyla Vakıflar Genel Müdürlüğünce karşılanır.

Ölüme bağlı tasarrufla kurulan vakfın miras bırakanın borçlarından sorumluluğu, özgülenen mal ve haklarla sınırlıdır. Vakfedenin mirasçıları ile alacaklılarının, bağışlamaya ve ölüme bağlı tasarruflara ilişkin hükümler uyarınca dava hakları saklıdır.

Yetkili Mahkeme

Kurulacak olan vakıf merkezinin bulunduğu yerdeki en yakın Asliye Hukuk Mahkemesi.

Vakıf Senedinin İçeriği

Türk Medeni Kanununun 106. maddesi gereğince, vakıf senedinde vakfın adının, amacının, bu amaca özgülenen mal ve hakların, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yerinin gösterilmesi zorunludur.

Vakfın Tescili ve Mahkeme İşlemleri

Türk Medeni Kanununun 102. maddesine istinaden; Mahkeme, dosya üzerinde Genel Müdürlüğün görüşünü almak, gerekirse vakfedeni dinlemek ve bilirkişi incelemesi yaptırmak suretiyle vakfın tesciline karar verir.

Mahkeme, mal ve hakların korunması için gerekli önlemleri resen alır.

Mahkeme, tescile veya tescil isteminin reddine ilişkin olarak verdiği kararı, resmi senetle birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne resen tebliğ eder.

Tüzel kişilik kazanan vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan, vakfeden ile vakıf adının, yerleşim yerinin, organlarının, amaç ve bu amaca özgülenen mal ve haklarının gösterildiği sicil defterine tescil edilir.

Tescil kararı, başka bir mahkemece verilmiş ise ilgili belgelerle birlikte tescil için vakfın yerleşim yeri mahkemesine gönderilir.

Merkezi Sicile Tescil ve İlan

Türk Medeni Kanununun 104. maddesine istinaden; Vakıf, yerleşim yeri mahkemesinin yapacağı bildirim üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğünce tutulan merkezi sicile tescil edilir.

Merkezi sicile kaydedilen vakıf, Resmî Gazetede ilan edilir. İlanda; vakfedenin ve vakfın adı, yerleşim yeri, amacı, mal ve haklarının neler olduğu, varsa taşınmazlarının tapu bilgileri, vakfın organları ile kuruluş senedinin tarih ve sayısı, tescil kararının tarih ve sayısı ile hangi mahkemece verildiği belirtilir. İlan için yapılacak harcamalar vakıftan alınmak üzere Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından karşılanır.

Özgülenen Mal ve Hakların Vakfa Geçmesi

Türk Medeni Kanununun 105. maddesine istinaden; Vakfa özgülenen malların mülkiyeti ile haklar tüzel kişiliğin kazanılmasıyla vakfa geçer.

Türk Medeni Kanununun 105. maddesine istinaden; Tescile karar veren mahkeme, vakıf senedinin bir örneğini de ekleyerek vakfedilen taşınmazın vakıf tüzel kişiliği adına tescil edilmesini tapu idaresine bildirir.

Tapu idaresi bu bildirim üzerine, vakıf adına tescili yapar. Bu tescil işleminden de vakıf yöneticileri sorumludur.

Vakıfların Şube ve Temsilcilik Açması

5737 sayılı Vakıflar Kanununun 5. maddesine istinaden yeni vakıflar, vakıf senedinde hüküm bulunmak kaydıyla amaçlarını gerçekleştirmek üzere şube veya temsilcilik açabilirler.

Yabancıların Vakıf Kurması

Vakıflar Kanununun 5 ve 6. maddelerinde belirtildiği üzere, Yabancılar Türkiye’de hukuki ve fiili mütekabiliyet esasına göre yeni vakıf kurabilirler. Ancak yeni vakıfların yönetim organlarında görev alanların çoğunluğunun Türkiye’de yerleşik bulunması gerekir. Vakıf kurucu veya kurucularının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma zorunluluğu bulunmamaktadır.

VAKIFLARIN VERGİ KANUNLARI KARŞISINDAKİ DURUMU

Vakıfların Vergi Mükellefiyeti

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesine göre vakıfların tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamaktadır.

Vakıfların Yapacakları Ödemeler Üzerinden Gelir Vergisi Kesintisi

Vakıflar, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde nakden veya hesaben ödeme yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben kesinti yapmaya mecbur tutulanlar arasında sayılmıştır. Bu madde hükmüne istinaden, vakıfların nakden veya hesaben yapacakları ödemeler üzerinden yapmış oldukları kesintileri, muhtasar beyanname ile ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer vergi dairesine beyan edilip, ödenmesi gerekmektedir.

Vakıflara Ait Gayrimenkul Sermaye İradının Vergilendirilmesi

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/b) bendinde, vakıflara(mazbut vakıflar hariç) ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden %20 oranında kesinti yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Vakıflara Ait Gayrimenkullerin Kiralanmasının KDV Karşısındaki Durumu

Vakıflara ait aşağıdaki gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV’den istisnadır:

• Arazi, bina (döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dâhildir), maden suları, memba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüz’ileri ve teferruatı,

• Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüz’ileri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemeleri.

Diğer Mal ve Hakların Kiralanması İşlemlerinin KDV Karşısındaki Durumu

Diğer mal ve hakların kiralanması işlemleri katma değer vergisinin konusuna girmekte olup, vakıf gerçek usulde KDV mükellefi olmadığından, kiralayanın gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olması halinde kiralayan tarafından 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar çerçevesinde sorumlu sıfatıyla beyanname verilecektir. Bu kapsamdaki kiralamalarda kiraya veren vakıf tarafından beyanname verilmeyecektir.

GVK’nin 70 inci maddesinde belirtilen mal ve haklardan gayrimenkul dışında kalanlar (arama, işletme, imtiyaz hakları ve ruhsatları ile diğer haklar) ile bizatihi iktisadi işletme niteliğinde olan veya taşınmaza bağlı işletme hakların (kantin, çay ocağı, voli mahalli, dalyan, taş, kireç, kum, kömür ocaklarının kiralanması gibi) kiralanması işlemleri, iktisadi işletmeye dahil olsun veya olmasın katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Bunların kiraya verilmesi işlemlerinde, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-d maddesinde yer alan istisnanın uygulanması söz konusu değildir. Dolayısı ile belirtilen mal ve haklar vakıflar tarafından kiraya verilse bile, katma değer vergisine tabi olacaktır.

Böylece, motorlu tahmil-tahliye araçları, kara nakliye vasıtaları, uçaklar, gemiler, iş makineleri, tapu siciline kayıtlı olmayan normal hakların kiralanması karşılığında alınan kira bedellerine, iktisadi işletmeye dâhil olup olmamasına bakılmaksızın katma değer vergisinin uygulanması gerekmektedir.

Söz konusu mal ve hakların yurt dışından kiralanması da vergiye tabidir. Ancak kiraya verenlerin, vakıflar gibi ticari ve zirai kazanç elde eden mükellefler dışındaki kişilerden oluşması ve gerçek usulde KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması halinde, kira bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin, kiralayan tarafından 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar çerçevesinde “sorumlu sıfatıyla” beyan edilmesi gerekir.

Damga Vergisi

Dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadi işletmelere dâhil olmayan taşınmazlara ilişkin kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.

Vakıfların Elde Ettiği Menkul Sermaye İratlarından Kesinti Yapılması

Vakfın nakit varlıklarının bir kısmının, vakfın amaçlarını gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu gelirleri sağlamak amacıyla;

Menkul kıymet alımına tahsis edilmesi, daha sonra bu menkul kıymetlerin yıl içinde farklı tarihlerde birkaç kez elden çıkarılması veya itfa tarihinde neması ile birlikte tahsil edilmesi durumunda, devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai bir faaliyetten söz edilemeyeceğinden vakfa bağlı bir iktisadi işletmenin varlığı söz konusu olmayacaktır.

Bu durumda, vakıfların elde ettiği menkul sermaye iradı üzerinden GVK Geçici 67 nci Madde hükmüne göre kesinti yolu ile nihai bir vergileme söz konusu olacaktır.

VAKIFLARA AİT İKTİSADİ İŞLETMELERİN VERGİLENDİRİLMESİ

Vakıfların tüzel kişiliği itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamaktadır.

Ancak, vakıfların devamlılık arz eden ticari, sınai veya zirai nitelikte diğer bir ifadeyle bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifası gibi bir faaliyetinin bulunması halinde bu faaliyetler nedeniyle oluşacak iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir.

Buradaki devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilecektir.

Ticari organizasyon ise sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde kurulmuş olacaktır. Bu takdirde bu organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilecektir

YMM/BD HASAN SANCAK

Kaynakça:

Türk Medeni Kanun

Türk Ticaret Kanunu

Vakıflar Yönetmenliği

GİB Vergi Rehberi

117 Seri Numaralı KDV Genel Tebliği

Başkanlığımız https://ebelge.gib.gov.tr/anasayfa.html internet adresinde 29.5.2024 tarihinde yapılan duyuruda, e-Fatura ve e-İrsaliye belgelerinde kullanılan “Gönderici Birim” ile “Posta Kutusu” arasındaki iletişimi sağlayan ve denetleyen birim olan merkez uygulamanın yenileme çalışmaları kapsamında yeni merkezi uygulamanın test ortamında kullanıma açıldığı, söz konusu test ortamında yer alan kullanıcı ve etiket bilgileri kullanılarak yeni uygulamanın test edilmesi ve yeni merkez uygulamanın devreye alınacağı tarihe kadar ilgili sistemlerin yeni uygulama ile uyumlu hale getirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Daha sonra konu ile ilgili olarak;

• 14.08.2024 tarihinde özel entegratörlerin Başkanlığımızda kayıtlı olan e-posta adreslerine, test planları ile ilgili e-postalar gönderilmiş,

• 16.10.2024 tarihinde özel entegratörlerin temsilcileri ile söz konusu merkez uygulamanın yenileme çalışmaları ve testlerin en kısa zamanda tamamlanması konusunda bir toplantı gerçekleştirilmiş,

• 04-05.11.2024 tarihlerinde doğrudan entegrasyon yöntemini kullanan mükelleflere, “Yeni Merkez Test Planı” dokümanında belirtilen adres ve test adımlarıyla gerekli testleri yapmaları ve testlerin tamamlandığına dair test bilgilerini 29.11.2024 tarihine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresine bildirmeleri hususunda yazı ile bilgi verilmiş,

• Son olarak 19.11.2024 tarihinde, ilgili kamu kurumlarımız, özel entegratörler ve doğrudan entegrasyon yöntemini kullanan mükelleflere hitaben düzenlenerek gönderilen yazılarla, Başkanlığımızca yürütülen yeni merkez uygulamanın devreye alınması çalışmalarının son aşamaya geldiği ve söz konusu yeni uygulamaya geçişe ilişkin işlemlerin 14.12.2024 tarihinde saat 00:01 itibarıyla başlamasının planlandığını belirtilmiştir.

Yukarıda da belirtildiği üzere Başkanlığımızca yürütülen yeni merkez uygulamanın devreye alınması çalışmalarında son aşamaya gelinmiş olup e-Fatura ve e-İrsaliye uygulamalarına ilişkin yeni merkez uygulamasına geçişe ilişkin işlemlerin 14/12/2024 tarihinde saat 00:01 itibarıyla başlaması planlanmaktadır.

Bu kapsamda, yeni uygulamaya geçiş sonrasında eski uygulamanın kullanılması söz konusu olmayacağından, bahse konu tarihe kadar ilgili tüm tarafların geçişe ilişkin tüm geliştirme, test ve konfigürasyon süreçlerini tamamlamaları gerekmektedir.

Yeni merkez uygulamanın devreye alınması sırasında Başkanlığımız çıkış IP’si değişmeyecek, canlı ortama “Uç Noktahttps://merkez.gib.gov.tr/EFaturaMerkez/services/EFatura” ve “WSDL Adreshttps://merkez.gib.gov.tr/EFaturaMerkez/services/EFatura/EFatura.wsdl” adresleri üzerinden erişim sağlanacaktır.

Yeni merkez uygulamada Soap 1.0 ve 1.1 versiyonları desteklenmeyecek olup ilgili sistemlerin Soap 1.2 versiyonu destekleyecek şekilde geliştirilmesi gerekmektedir.

Yeni uygulamaya geçiş işlemleri başlamadan önce ve işlemlerin tamamlanıp yeni merkezi uygulamanın devreye alınması sonrasında Başkanlığımızca ayrıca duyurular yayımlanacak olmakla birlikte, geçiş işlemleri sırasında herhangi bir olumsuz durumla karşılaşılmaması bakımından aşağıda yer alan hususlara dikkat edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.

• Yeni merkez uygulamasının devreye alınacak olması nedeniyle uygulamaya geçiş işlemlerinin başladığı saat itibarıyla e-Fatura ve e-İrsaliye uygulamaları ile e-Fatura ve e-İrsaliye portalları ve e-Belge sorgulama servisleri hizmet veremeyecektir.

• Bu nedenle söz konusu süre zarfında, e-Fatura ve e-İrsaliye portallarını kullanan mükelleflerimiz ile e-Fatura ve e-İrsaliye uygulamalarına kayıtlı mükelleflerimizin, düzenlemeleri gereken belgeleri matbu (kağıt ya da e-arşiv fatura) belge olarak düzenlemeleri mümkün bulunmaktadır.

Duyurulur.

Kaynak, GİB

Türk Ticaret Kanununun 332. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketler Asgari 250.000,00 TL İle Kurulmakta Olup; 344. Maddesi Uyarınca Anonim Şirketlerde, Nakden Taahhüt Edilen Payların En Az % 25’inin Tescilden Önce, Kalan Kısmının İse Şirketin Tescilini İzleyen 24 Ay İçinde Ödenmesi Gerekir. Limited Şirketler İse 50.000,00 TL İle Kurulmakta Olup, Nakden Taahhüt Edilen Payların Şirketin Tescilini İzleyen 24 Ay İçinde Ödenmesi Gerekir.

128. Maddesine Göre Her Ortak, Usulüne Göre Düzenlenmiş Ve İmza Edilmiş Şirket Sözleşmesiyle Koymayı Taahhüt Ettiği Sermayeden Dolayı Şirkete Karşı Borçludur. Şirket, Her Ortağın Sermaye Koyma Borcunu Yerine Getirmesini İsteyebileceği Ve Dava Edebileceği Gibi, Yerine Getirmede Gecikme Sebebiyle Uğradığı Zararın Tazminini De İsteyebilir. Tazminat İstemi İçin İhtar Şarttır. 129. Maddeye Zamanında İfa Edilmeyen Sermaye Para İse, 128. Madde Gereğince Tazminat Hakkına Halel Gelmemek Şartıyla, Aksine Şirket Sözleşmesinde Veya Esas Sözleşmede Hüküm Yoksa Şirketin Tescili Anından İtibaren Temerrüt Faizi De Ödenir.

482. Maddeye Göre:

-       Sermaye Koyma Borcunu Süresi İçinde Yerine Getirmeyen Pay Sahibi, İhtara Gerek Olmaksızın, Temerrüt Faizi Ödemekle Yükümlüdür.

-       Yönetim Kurulu:

·       Mütemerrit Pay Sahibini, İştirak Taahhüdünden Ve Yaptığı Kısmi Ödemelerden Doğan Haklarından Yoksun Bırakmaya Ve

·       Söz Konusu Payı Satıp Yerine Başkasını Almaya Ve

·       Kendisine Verilmiş Pay Senedi Varsa, Bunları İptal Etmeye Yetkilidir.

-       Temerrüt Hâlinde, Sözleşme Cezası Ödemekle Zorunlu Tutulabilirler.

-       Şirketin Tazminat Hakları Saklıdır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

A) SERMAYEYE İLAVESİ /

B) DÜZELTME SONRASI GEÇMİŞ YIL ZARARINA MAHSUBU HARİÇ

- BAŞKA HESABA KAYDI /

- ORTAKLARA DAĞITIMI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

- TASFİYE HALİNDE İŞLETMEDEN ÇEKİLMİŞ SAYILIR.

Öz Sermaye Kalemlerine Ait Enflasyon Farkları:

A) Düzeltme Sonucu Oluşan Geçmiş Yıl Zararlarına Mahsup Edilebilir. ( 2024 HESAP DÖNEMİ ZARARINA DEĞİL)

B) Kurumlar Vergisi Mükelleflerince Sermayeye İlave Edilebilir. Bu İşlemler Kâr Dağıtımı Sayılmaz.

Bunun Haricinde Enflasyon Fark Hesapları,

- Herhangi Bir Suretle Başka Bir Hesaba Nakledildiği Veya

- İşletmeden Çekildiği Takdirde, Bu İşlemlerin Yapıldığı Dönemlerin Kazancı İle İlişkilendirilmeksizin, Bu Dönemde:

* Kurumlar Vergisine Tabi Tutulur.

* Ayrıca Kar Dağıtımına Tabi Tutulur.

Tasfiye Sebebiyle Ortaklara Dağılması Halinde Söz Konusu Tutarlar İşletmeden Çekilmiş Sayılacak Ve Çekilen Bu Tutarların Vergilendirilmesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 32/B Maddesinde Yer Alan Sermaye Azaltımında Vergileme Hükmü Dikkate Alınır.

Bu Durumda 7440 Sayılı Kanun 525 KAYDA ALINAN EMTİA ÖZEL KARŞILIK HESABINA Yönelik 2024 Sonrasında Ortaklara Dağıtımı Halinde:

> 7440 Sayılı Kanuna Göre Emtia İçin Ayrılan Karşılık, Ortaklara Dağıtılması Veya İşletmenin Tasfiye Edilmesi Hâlinde, Sermayenin Unsuru Sayılır Ve Vergilendirilmez.

> 555 Seri Nolu Vergi Usul Genel Tebliğine Göre 525 Hesaba İlişkin Enflasyon Düzeltme Farkı Ortaklara Dağıtılırsa, Bu İşlemlerin Yapıldığı Dönemlerin Kazancı İle İlişkilendirilmeksizin, Bu Dönemde:

* Kurumlar Vergisine Tabi Tutulur.

* Ayrıca Kar Dağıtımına Tabi Tutulur.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Perşembe, 21 Kasım 2024 08:52

Geçici İş İlişkisi

İş Kanunu'nun 7.maddesinde, geçici iş ilişkisinin 2 yolla yapılabileceği belirtilmiştir.

a) Özel istihdam bürosu aracılığıyla

b) Holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde görevlendirme yapılması ile

- Geçici İş İlişkisi Özel İstihdam Bürosu Aracılığı İle Yapılması Durumunda

a) Özel istihdam bürosuna İŞKUR tarafından özel izin vermesi gerekir.

b) Özel istihdam bürosu ancak geçici işçi sağlama yetkisi yoksa işveren özel istihdam bürosundan geçici işçi temin edemez.

- Geçici İş İlişkisi kurulurken özel istihdam bürosu ile işveren arasında yazılı sözleşme yapılır burada sözleşmesinin başlangıç ve bitiş tarihi belirtilmelidir.

Sözleşmede belirtilen sürenin dolmasına rağmen geçici iş ilişkisinin devam etmesi hâlinde, geçici işçi çalıştıran işveren ile işçi arasında sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş sayılır.

Son olarak, geçici iş ilişkisi düzenleme yetkisi olmayan istihdam bürolarında veya geçici iş ilişkisi kurma yetkisi iptal edilen özel isthidam bürolarından işçi temin etmenin bir takım yaptırımı olacaktır.

2024 Yılı İçin

Kurumdan izin almadan veya yetkisi iptal edilmesine rağmen geçici iş ilişkisi düzenlemek " 473.148 TL

Kurumdan izin almadan veya yetkisi iptal edilmesine rağmen geçici iş ilişkisi düzenleme fiilini tekrar etmek 946.308 TL

İzinsiz olarak geçici iş ilişkisi düzenleyenlerden hizmet almak 189.245 TL

idari para cezası uygulananır.

görüldüğü üzere işverenler yetkisi olmayan özel ihtihdam bürolarından geçici işçi temin etmesi durumunda sadece istihdam bürosu değil aynı zamanda işveren olarak ta idari para cezası alacaktır.

Perşembe, 21 Kasım 2024 08:45

SGK, Prim İndiriminde Yeni Dönem

Düzenli prim ödeyen işverenlere sağlanan 5 puanlık indirimde yeni bir modele geçilmesi planlanıyor. Buna göre istihdam kaybı olabilecek sektörlerde SGK prim teşvik oranı 7 puana çıkarken, diğer tüm sektörlerde yüzde 4’e çekilecek. Sağlanacak gelir istihdam deposu sektörlere kredi olarak verilecek.

Primini düzenli ödeyen işverenlere sağlanan 5 puanlık prim desteğinde uygulanacak yeni model belli olmaya başladı. Yeni dönemde son dönemde istihdam kaybı artan tekstil, deri gibi sektörlerde prim desteği 7 puana çıkarılacak, diğer sektörlerde 4 puana düşürülecek.

Vergi ve primlerini düzenli ödeyenler için uygulanan 5 puanlık prim indirimi 2008 yılında uygulamaya girdi. O tarihten bu yana sektör ve işletme büyüklüğü dikkate alınmadan, vergi ve primlerini düzenli ödeyen işverenlerden yüzde 20.75 yerine yüzde 15.75 oranında prim alınıyor.

Beş puanlık prim indirimi işçiye ödenen toplam brüt ücret üzerinden yapılıyor. Asgari ücretli işçi için aylık bin TL, prime esas kazancı tavandan olan işçi için ise aylık 7 bin 500 TL prim teşviki uygulanıyor. Türkiye’deki en geniş kapsamlı teşvik niteliği taşıyan bu uygulama yakın zamanda masaya yatırıldı.

YENİ MODEL ÇALIŞILIYOR

Kamu harcamalarının gözden geçirilmesi ve teşviklerin değerlendirilmesi kapsamında 5 puanlık indirimde neler yapılabileceği bakıldı. Üzerinde durulan yeni formül ise bazı sektörler için prim teşvik oranının artırılması, bazıları içinse düşürülmesi oldu. Buna göre istihdam kaybı olabilecek sektörlerde prim teşvik oranı artırılacak. Bu sektörler ilk aşamada tekstil, mobilya, deri, hazır giyim olarak belirlendi. Sadece bu sektörlere yönelik olarak 5 puanlık prim indirimi gelecek yıl 7 puana çıkarılarak uygulanacak. Buna karşılık diğer tüm sektörlerde bu oran yüzde 4’e çekilecek. Böylece istihdam kaybı olabilecek sektörlere destek miktarı artırılırken, diğer sektörlerde de tamamen kaldırmadan prim teşvikinin sürdürülmesi amaçlanıyor.

KREDİYE DÖNÜŞTÜRÜLECEK

Sektörlerin genelinde prim teşvikinin 1 puan düşürülmesinden sağlanacak tasarrufla ise kredi paketleri oluşturulması amaçlanıyor. Bu kaynak özellikle istihdam kaybı yaşama ihtimali olan sektörlere uygun faizli kredi olarak verilecek. Bu yolla ekonomi programı zarar görmeden, sorun yaşama ihtimali olan sektörlerin desteklenmesi hedefleniyor.

EKK’DA İŞARETİ VERİLDİ

EKONOMİ Koordinasyon Kurulu’nun 3 Kasım’da yapılan toplantısında da sanayi sektörlerinde istihdam kaybı olmaması için adım atılacağı belirtilmişti. Toplantı sonrası yapılan açıklamada şöyle denilmişti: “Ayrıca bu süreçte sanayi sektörünün karşılaştığı zorluklara yönelik çözüm önerileri ve atılabilecek ilave adımlar istişare edilmiştir. Uzun vadeli yatırım kredilerinin gelişimi ve kompozisyonu ile reel sektörün bu kredilere erişimine yönelik değerlendirmeler yapılmıştır. Uluslararası kuruluşlardan sağlanan kredi niteliğinde dış finansman kaynaklarına erişim ile söz konusu kredilerin kullanımına ilişkin gelişmeler ele alınmıştır.”

https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/ekonomi-haberleri/prim-indiriminde-yeni-donem_ID1603542/

Manavından fırınına, mobilyacısından marketine kadar 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan binlerce işletme için yeni bir uygulama başlıyor. 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren bu işletmelerde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurmak zorunlu hale gelecek.

Aralık sonu itibarıyla binlerce işletmeyi ilgilendiren yeni uygulama başlıyor. Manavından fırınına, mobilyacısından eczanesine, nalburundan marketine, terziye kadar 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan işyerlerine, 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu geliyor. Aynı tarihte aynı zorunluluk kamuya ait işyerleri için de geçerli olacak.

Konunun detayına girmeden önce kısa bir hatırlatma yapayım. İş kazalarını önlemek amacıyla 2012 yılında, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkartıldı. Her iş yerinde bir iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu getiren kanun kapsamında da işyerleri; az tehlikeli, tehlikeli, çok tehlikeli olmak üzere üç gruba ayrıldı ve bu gruplara geçiş süreleri tanındı. Zaman içinde de tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğunu yeri getirdi. Son olarak 50 kişinin altında çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerleri için hekim ve iş güvenliği uzmanı istihdam etme zorunluluğu, 2014’ün Ocak ayında başladı.

UZUN YILLAR ERTELENDİ

Geriye bir tek 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta sayılan işyerleri ile kamu kurumları kaldı. Aslında bu işyerleri de 2014 yılında iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu uygulamasına geçecekti ancak o tarihten bu yana her yıl çıkarılan kanunla 11 yıl boyunca ertelendi. En son 2023 sonunda yapılan düzenleme ile 50’den az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde ve kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme zorunluluğu 31 Aralık 2024 tarihine ertelendi.

Aslında ertelemenin haklı bir gerekçesi de var. Esnaf statüsünde sayılan bu işyerlerinin iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurması ek bir maliyet anlamına geliyor. İkincisi, bu kadar sayıdaki işyeri için hekim bulmak da çok kolay olmayacak. İşte bu nedenlerden 11 yıldır uygulama erteleniyordu.

1 ÇALIŞANA 1 DOKTOR DÜŞECEK

Eğer yeni bir erteleme olmazsa 2025 başında 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için de iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu başlıyor. Peki, kim bu işyerleri? Tarımdan gıdaya, mobilyadan otomotive, elektronikten taşımacılığa kadar yüzlerce mesleği kapsıyor. Belli başlılarını sıralayayım. Eczaneler, restoranlar, marketler, okullar, terziler, küçük imalathaneler, ekmek fırınları, pastaneler, oto yedek parçacıları, nalburlar, halıcılar, mobilyacılar, ayakkabıcılar, oto bayileri, sigorta acenteleri gibi; liste uzayıp gidiyor.

SGK’nın son açıkladığı verilere baktım; 50’den az çalışanı olan işletme sayısı 2.5 milyon yakın. Bunların yarısının az tehlikeli sınıfta yer aldığını düşünürsek 1.2 milyona yakın az tehlikeli meslek sınıfında olan bu işletmeler; en az 1 çalışan bile olsa iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmek zorunda.

Yeri gelmişken kanun bu işyerleri için bazı esneklikler de tanıyor. Mesela, işverenin kendisi ya da görevlendireceği bir kişi, gerekli eğitimleri almak kaydıyla; işe giriş ve periyodik muayeneler, tetkikler hariç, iş sağlığı ve güvenliği hizmetini kendi yürütebilecek. Bir başka yöntem ise işverenler, Ortak Sağlı ve Güvenlik Birimlerinden (OSGB) hizmet alabilmesi. Bir diğer yöntem ise kısmi süreli hekim ve uzman istihdam edilmesi.

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/50den-az-calisanli-isletmeler-icin-yeni-uygulama-basliyor-42598976

Emlak Vergisi Kanununa göre, Türki­ye sınırları içerisinde gayrimenkulü olanlar, her yıl mayıs ve kasım aylarında ol­mak üzere iki taksit halinde emlak vergisi öderler. İkinci taksit ödeme süresinin son günlerine yaklaştığımızı hatırlatarak, bi­na, arsa ve arazi için ödenen bu vergilerin belediyelerce tahsil edildiğini de belirtmiş olalım.

Kanunda yer alan yetki maddesine istinaden şartları sağlamaları halinde bazı kişiler emlak vergisinden muaf olabilmek­te ve bu kişiler ödememeleri gereken bu vergiyi ödemeleri halinde geçmişe dönük olarak iade talep edebilmektedirler.

Muafiyet şartları nelerdir

Söz konusu uygulama zaman zaman em­lak vergisi muafiyeti olarak adlandırılsa da aslında indirimli emlak vergisi (sıfır oran­lı) uygulamasıdır. Emlak vergisi muafiyeti sadece konutlar için geçerli olup, muafiyet için gerekli şartlar şunlardır:

Türkiye sınırları içinde sahip olunan ko­nutun brüt yüzölçümünün 200 metrekare­yi aşmaması, tek bir konuta (mesken) sa­hip olunması gerekmektedir.

Kimler emlak vergisinden muaf

Emlak vergisinden aşağıdaki kişiler mu­af olup, muafiyet şartlarını taşımaları ha­linde bunlar için sıfır oranlı emlak vergisi uygulanır.

Emekliler,

Hiçbir geliri olmayanlar,

Engelliler,

Gaziler,

Şehitlerin dul ve yetimleri.

Emekliler çalışmaya devam ederse emlak vergisi tam ödenecek

Sosyal güvenlik kurumlarından emekli, dul, yetim, ölüm ve malûliyet aylığı alan­ların, bu aylıkları dışında başka gelirleri­nin bulunması halinde, bunların meskeni­ne indirimli vergi oranı uygulanmayacak­tır. Bunların gelir getirmeyen işyeri, arsa ve araziye sahip olmaları, indirimli vergi oranından yararlanmalarına engel teşkil etmemektedir.

Kirada oturan emekliler

Sahip olduğu tek meskeni kiraya veren ancak kendisi de kirada oturan emekli­ler indirimli emlak vergisi uygulamasın­dan yararlanabilirler. Eşlerin her ikisi adı­na gayrimenkul bulunması halinde birinde oturulması diğerinin ise kiraya verilme­mesi ve bu meskenden gelir elde edilme­mesi durumunda ise her iki mesken için de indirimli emlak vergisi oranı (sıfır) uygu­lanması gerekmektedir.

Muafiyet için gerekli belgeler nelerdir

Muafiyet kapsamında olan kişilerin mu­afiyet durumlarını belirten dilekçeyle bir­likte ilgili kurumlardan veya e devlet üze­rinden temin ettikleri evrakları ilgili bele­diyelere iletmeleri gerekmektedir.

Emekliler için emekli olduklarını göste­ren belge, engelliler için engelli kimlik kar­tı fotokopisi ve sağlık kurulu raporu, hiç­bir geliri olmayan kişiler için vergi mükel­lefiyetinin olmadığına dair belge, Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SGK gibi kurumlardan alınan aktif sigortasının olmadığını gös­teren belge, şehit ve gaziler için dul, yetim ya da gazi olduğunu gösteren belge talep edilmektedir. Belediyelere verilecek olan formların ıslak imzalı olarak talep edildiği­ni de hatırlatmış olalım.

Yeni emekli olanlar için vergi muafiyeti

Yıl içinde emekli olanlar, emekli olduk­ları tarihi izleyen yıldan itibaren indirimli emlak vergisi ödeyeceklerdir. 2024 yılında emekli olanlar şartları taşımaları halinde önümüzdeki yıldan itibaren vergiden mu­af olacaktır.

Ödenen verginin iadesi

Emlak vergisinden muaf olduğu halde vergisini ödeyen kişiler geriye dönük ola­rak ödedikleri verginin iadesini talep ede­bilirler. Zamanaşımı süresinde olmak kay­dıyla 5 yıl geriye dönük olarak ödenen ver­gilerin iadesi alınabilir. İade için gerekli olan formlar doldurularak ilgili belediye­lere müracaat edilir ve iade süreci başlatıl­mış olur.

Mahmut Bülent YILDIRIM

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/geriye-donuk-5-yil-emlak-vergisi-iadesi-alinabilir/754199

E FATURA:

·       E-Fatura Uygulamasına Dâhil Olduktan Sonra Veya Dâhil Olmak Zorundayken İşi Bırakıp Daha Sonra Yeniden Mükellefiyet Tesis Ettiren Gerçek Kişi Mükellefler, İşe Başladıkları Tarih İtibarıyla E-Fatura Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

·       E-Fatura Uygulamasına Geçme Zorunluluğu Olan Mükelleflerin; Tam Bölünme, Birleşme Veya Tür Değişikliğine Gitmeleri Halinde Devrolunan Veya Birleşilen Tüzel Kişi Mükellefler İle Tam Bölünme Veya Tür Değişikliği Sonucunda Ortaya Çıkan Yeni Tüzel Kişi Mükellefler E-Fatura Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

E DEFTER

·       1.1.2025 Tarihinden İtibaren Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükellefler 1.1.2025 Tarihinden E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

·       E-Defter Uygulamasına Dâhil Olmak Zorunda Olmasına Rağmen Uygulamaya Dâhil Olmayan Mükelleflerin E-Defter Hesapları, Zorunluluğun Başladığı Tarih İtibarıyla Başkanlık Tarafından Re’sen Açılır Ve Durum Mükellefe Bildirilir.

·       E-Defter Uygulamasına Dâhil Olduktan Sonra Veya Dâhil Olmak Zorundayken İşi Bırakıp Daha Sonra Yeniden Mükellefiyet Tesis Ettiren Gerçek Kişi Mükellefler, Bilanço Esasına Göre Defter Tutma Yükümlülüğünün Bulunması Halinde, İşe Başladıkları Tarih İtibarıyla E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

·       1.1.2025 Tarihinden İtibaren (Bu Tarih Dâhil) Yeni İşe Başlayan, Yeniden İşe Başlayan, Sınıf Değiştiren, Yeni Bir Mükellefiyete Giren Ve Vergi Muafiyeti Kalkan Mükelleflerden İhtiyari Ya Da Zorunlu Olarak Bilanço Esasına Göre Defter Tutacaklar İşe Başlama, Sınıf Değiştirme, Yeni Mükellefiyete Girme Ve Muaflıktan Çıkma Tarihinden İtibaren E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorundadır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Page 1 of 1347

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • ÇOCUK VE GENÇ İŞÇİLER RESMİ TATİLLERDE ÇALIŞTIRILABİLİR Mİ? İşçinin resmi, genel ve bayram tatillerinde çalışma yapabilmesi için işverenin…
  • VAKIFLAR VE VERGİLENDİRİLMESİ 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 102. Maddesi gereğince; resmî senetle…
  • GİB, e-Fatura ve e-İrsaliye Yeni Merkez Uygulama Geçişi Hakkında Duyuru Yayımladı Başkanlığımız https://ebelge.gib.gov.tr/anasayfa.html internet adresinde 29.5.2024 tarihinde yapılan duyuruda, e-Fatura ve e-İrsaliye belgelerinde…
Top