Mehmet Özdoğru
Serbest Bölge Kazanç İstisnasında Aracı İhracatçılara Yapılan Teslimler İstisnadan Yararlanır Mı?
Kapsamlı vergi düzenlemelerini içeren 28.07.2024 tarih ve 7524 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesiyle, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun geçici 3’üncü maddesinde değişiklik yapılarak serbest bölgelerde uygulanan kazanç istisnasının kapsamı daraltılmıştır.
Değişiklik öncesinde, serbest bölgelerde imalat faaliyetinde bulunan mükelleflerin bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançlar, imal edilen ürünün yurt dışına ya da yurt içine satılmasına bakılmaksızın kurumlar vergisinden istisnaydı. Yapılan düzenleme ile serbest bölgede faaliyet gösteren kurumların imal ettikleri ürünlerin yurt içine satışından elde edilen kazançlar istisna kapsamından çıkarıldı. Yeni durumda serbest bölgede faaliyet gösteren kurumların sadece yurt dışına yaptıkları satışlardan (ihracattan) elde ettikleri kazançların istisna tutulması sağlandı. İstisna kapsamını daraltan bu düzenleme, serbest bölgelerde faaliyet gösteren kurumların 1/1/2025 tarihinden itibaren elde edilen kazançlarına uygulanacaktır.
7524 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesine ilişkin gerekçe de dikkate alındığında, yurt dışına satıştan serbest bölgede imal edilen ürünlerin ihraç edilmesinin kastedildiği anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda;
- İhraç kayıtlı teslimler,
- İhraç edilmek üzere yurt içine yapılan satışlar,
- Serbest bölgedeki bir firmaya ihraç kaydı olmaksızın yapılan satışlar,
- Transit ticaret kapsamında yapılan satışlardan,
elde edilen kazançların istisna kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği bu makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
Serbest bölgede faaliyet gösteren işletmelerin istisnadan yararlanabilmesi için hangi yöntemi kullanarak ihracat yapmaları gerektiği hususu yeni durumda önem arz etmektedir. Dolayısıyla, ileride istisnadan mahrum kalmamak ya da istisna uygulanması sebebiyle cezalı tarhiyat ile karşı karşıya kalmamak adına ihracatın hangi yöntemle, ne şekilde yapılması gerektiği hususunu bu yazımda değerlendirmek istiyorum.
Konu ile ilgili nihai görüşün Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu konudaki yapacağı Tebliğ düzenlemesi ile netleşmesi beklenmekle birlikte, İdare’nin emsal görüş ve uygulamalarından hareketle bir değerlendirme yapacağımı hatırlatmak isterim.
İhraç kayıtlı teslimler
Serbest Bölgeler Kanunu’nun geçici 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine göre, serbest bölgelerde istihdam edilen personele ödenen ücretler, üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85'ini yurt dışına ihraç edilmesi şartıyla gelir vergisinden istisnadır.
3065 sayılı Kanun’un (11/1-c) maddesi gereğince; ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait KDV, ihracatçılar tarafından ödenmez. Bu kapsamda yapılan teslimlerle ilgili olarak düzenlenen faturaya; "3065 sayılı KDV Kanununun (11/1-c) maddesi hükümlerine göre, ihraç edilmek şartıyla teslim edildiğinden, KDV tahsil edilmemiştir" ifadesi yazılır. Söz konusu malların, ihracatçıya teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren üç ay içinde ihraç edilmesi gerekmektedir.
Konuya ilişkin 1 Seri No.lu 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği’nin "3.5.İhraç Kaydıyla Mal Teslimi" başlıklı bölümünde;
"Serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan üretici firmaların ürünlerini, aynı veya başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçılara, yurt dışına satılması kaydıyla teslim etmeleri de yurt dışına satış olarak değerlendirilecektir. İhracat kaydıyla yapılan teslimlerde, üretici firmalar istisnadan yararlanacağından, ihracatı gerçekleştiren firmaların istisnadan yararlanması mümkün değildir.” açıklamasına yer verilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 08.07.2019 tarih ve 258752 sayılı Özelgesi’nde, serbest bölge gelir vergisi istisnasından yararlanılabilmesi için aynı serbest bölgede ya da başka bir serbest bölgede faaliyette bulunan ihracatçı firmalara üretilen ürünlerin ihraç kayıtlı olarak teslim edilmesi gerektiği belirtilmiş, ihraç kayıtlı olmayan satışların, alıcılar tarafından ihraç edilse dahi istisnadan yararlanılamayacağı yönünde görüş verilmiştir.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32’nci maddesinin yedinci fıkrasında hüküm altına alınan ihracat kazançlarına yönelik 5 puan oran indirimi uygulamasında, ihraç kayıtlı teslimler ihracattan elde edilen kazanç olarak değerlendirilmemiş, daha sonra söz konusu maddede yapılan revize ile aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak imalatçı veya tedarikçi kurumların, dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri üzerinden gerçekleştirdikleri ihracat faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar açıkça sayılmak suretiyle kapsama alınmıştır. Dolayısıyla, dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri dışındaki şirketlere yapılan ihraç kayıtlı teslimler kapsam dışında tutulmuştur.
Konuya ilişkin ihracatta götürü gider uygulamasında ise, ihraç kaydıyla yapılan mal teslimlerinde götürü gider uygulamasından ihracatçı ve ihracatçıya ihraç kaydıyla mal tesliminde bulunan işletmenin ihracattaki katkıları oranında yararlanacağına yönelik 194 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği açıklamasının Danıştay tarafından iptali üzerine, 233 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile ihracatı gerçekleştirenlerin ihracat hasılatlarının tamamını dikkate alarak götürü gider uygulamasından yararlanacakları, ihracatçıya ihraç kaydı ile mal teslim edenlerin ise bu uygulamadan yararlanmalarının mümkün bulunmadığına ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Yine, ihracattan doğan finansman yükünün aracılı ihracat sözleşmesinin tarafı olan imalatçı veya tedarikçi şirketlere aktarılması kaydıyla, bu işlemler nedeniyle dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri nezdinde finansman gider kısıtlaması uygulanmayacağı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde açıklanmıştır.
Buna göre, ihraç kayıtlı teslimlerin yurt dışına yapılan satış (ihracat) kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine ilişkin iki farklı emsal oluşmuş durumdadır. Kişisel görüşüme gelince, KDV Kanunu’nun 13/c maddesi kapsamında ihraç kayıtlı teslimlerin de serbest bölge kazanç istisnası uygulamasında dikkate alınması gerektiği, aksi bir yorumun serbest bölge gelir vergisi istisnası ile tenakuz oluşturacağı, kanunun amacına uygun tedvin edilmediğinden hareketle her seferinde ihracat kazançlarını kavramak adına Kanun’da revize ihtiyacının oluşacağını düşünüyorum.
Dolayısıyla yukarıda yer verilen uygulamalardan, aracı vasıtasıyla yapılacak ihracatlarda, serbest bölge kazanç istisnasından yararlanmak adına, teslimin mutlaka serbest bölgede faaliyet gösteren bir ihracatçıya KDV Kanunu’nun 11/1-c maddesinde tanımlanan ihraç kayıtlı teslim müessesesi kapsamında yapılması gerektiğini, bunun da yeterli olup olmadığını yapılacak Tebliğ düzenlemesini kontrol ederek teyit etmemiz gerektiğini söyleyebiliriz.
İhraç kaydı olmaksızın yapılan satışlar
Serbest bölgede üretilen ürünlerin, yurt içine satışından ya da serbest bölgedeki bir firmaya ihraç kaydı olmaksızın yapılan satışlardan kaynaklanan kazançlar serbest bölge kazanç istisnasından yararlanamayacaktır. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın emsal teşkil edecek 02.05.2012 tarih ve 480 sayılı özelgesinde, Türkiye'deki bir firmaya ihraç kayıtlı satışlar ile Türkiye'deki bir firmaya Dahilde İşleme Rejimi kapsamında yapılan satışların ihracat olarak değerlendirilmeyeceği ve serbest bölge gelir vergisi istisnasından yararlanamayacağı görüşü verilmiştir.
Transit ticaret kapsamında yapılan satışlar
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 21.06.2012 tarih ve 1944 sayılı Özelgesi’nde, serbest bölgede üretilen ürünleri "transit ticaret" kapsamında, Türkiye'de herhangi bir serbest bölgede faaliyet göstermeyen bir firmaya teslim edilmesi de ihracat olarak değerlendirilmemiş, satışın mutlaka serbest bölgede bulunan firmaya yapılması gerektiği vurgulanmıştır. M. Ali AYAZ
Enflasyon Düzeltmesi Geçici Vergi Dönemlerinde Uygulanmamalı…
İş dünyası genel olarak sıkıntı içerisinde. Özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmeler zorda. Zira bunlar ekonomi politikalarının ağırlığını üzerinde hisseden kesim.
Son günlerde TÜRMOB başta olmak üzere, bazı meslek örgütleri de bu soruna dikkat çekiyor. O da enflasyon düzeltmesiyle ilgili yasal düzenlemeler.
ATO, İTO gibi ticaret odaları konunun ve sorunun üzerinde duruyorlar. Anlaşılan Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan ve Bakandan bir çözüm bulamıyorlar, başka kapılara gidiyorlar. Örneğin Cumhurbaşkanı Yardımcımızın kapısını çalıyorlar.
EKONOMİ gazetemiz de sorunu bir süredir manşetlere taşıyor, gündemde tutuyor.
Sorun, işletmelerin enflasyon muhasebesine uygun olarak Maliyenin yaptığı duyuru çerçevesinde 27 Ağustos 2024 tarihine kadar, enflasyon düzeltmesini uygulamaktan şimdilik vazgeçip vazgeçmemeleri sorunu.
Enflasyon düzeltmesi gerekli miydi?..
Kısa ve net: cevabımız “evet”…
Enflasyon muhasebesi bir gereklilik. Firmaların enflasyondan kaynaklı fiktif kazançlarının önüne geçilmesi için getirilmiş bir düzenleme. Vergi Usul Kanunumuza göre Üretici Fiyat Endeksi’nin (ÜFE) cari yıl içinde yüzde 10 ve üst üste 3 yılda da yüzde 100’ü aşması halinde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri ile tüm kurumlar vergisi mükellefleri için enflasyon düzeltmesi yapılması gerekiyor.
Aslında konunun geçmişi 20 yıl öncesine kadar uzanıyor. Enflasyon muhasebesi, mevzuat gereği 2003 ve 2004 yıllarında uygulandı. Yeni şartlar da 2021 yılında oluşmuş olmasına rağmen 2022 ve 2023 yıllarında uygulama ertelendi.
Dolayısıyla 2024 yılının başında enflasyon düzeltmesi uygulamasına geçilmiş oldu. 2023 yılı için şirketler iki bilanço hazırlayarak vergi dairesine verdi.
Artık 2024 yılının birinci geçici vergi dönemi (Ocak-Mart 2024) için enflasyon düzeltmesi yapılması gerekiyordu. Ancak muhasebeci ve mali müşavirlerin de talebi ile birinci geçici vergi dönemi ertelendi. Sonunda birinci dönemini de içine alan ikinci geçici vergi dönemi geldi çattı. Beyannamenin 17 Ağustos 2024 tarihine kadar verilmesi süresi bu sefer 27 Ağustos 2024 tarihine kadar uzatıldı. Yani bu yazının yayımlandığı tarih itibariyle 6 gün kaldı.
Ancak sorun ortadan kalkmadı, aynen yerinde duruyor.
Şimdi ne yapılmalı?...
Enflasyon düzeltmesinden mi vazgeçilmeli? Kesinlikle ve elbette “hayır”.
Enflasyon muhasebesi bir gereklilik ve vazgeçilmez bir ihtiyaç. Kaldı ki büyük firmalar ilk adımı da atmış durumda. Hatta bazı firmalar ikinci döneme ait geçici vergi beyannamelerini vermiş bile.
Peki o zaman ne yapılmalı ve niye yapılmalı?...
Yapılması gereken şey, geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi uygulamasını terk edip yılın sonunu beklemek. Yani 2024 yılının kapanmasıyla 2025 beyanname döneminde beyanname vermek. Ortaya çıkacak gelir ve kurumlar vergisini de ödemek.
Niye yapılmalı sorusunun da birkaç çok önemli gerekçesi var.
Birincisi; geçici vergi dönemlerinin, şirketlerin veya firmaların gerçek durumunu ortaya koyamamasıdır. Gerçekten de geçici vergi dönemlerinde; bankalardan hesap mutabakatları tam alınamaz, borç veya mevduat faizleri tam olarak hesaplanamaz, yapılmakta olan yatırımların amortismanları hemen başlamaz, satış iade ve indirimleri hesaplanamaz, alış komisyonları ve indirimleri belirlenemez, geçmiş yıl zararları mahsup edilemez… sonuçta sağlıklı sonuçlar elde edilemez.
İkinci önemli neden; özellikle küçük ve orta boy işletmelerin içinde bulunduğu ağır borçluluk durumudur. Öz varlıkları güçlü olmayan şirketlerde yabancı kaynağın büyüklüğüne bağlı olarak fiktif karlar ortaya çıkar; bu da haksız ve ilave vergi ödenmesi sonucunu doğurur.
Üçüncü bir neden de ekonomik koşullardaki olumsuzluktur. Gerçekten iş dünyasında işler hiç iyiye gidiyor değil. Bunu ekonomi yönetiminin çok iyi algılaması gerekir, kümesteki kazlar nazarıyla bakmaması gerekir.
Son bir gerekçe de mali müşavir ve muhasebeci kesimin içine girdiği çok ağır çalışma koşullarıdır. Süre kısıtı içerisinde muhasebeci ve müşavirlerin işleri yetiştirmesi imkânsız hale gelir ve hatalı iş yapma ihtimali çok fazlalaşır.
Bütçe kısıtları nedeniyle maliye bürokrasisinin ve özellikle Hazine ve Maliye Bakanı’nın buradan gelecek kaynağa adeta göz koyması akılcı bir yaklaşım değildir. İş hayatında yaşanan yarım yüzyıl deneyimi şunu göstermiştir. Mükellef kesimi, ek motorlu taşıtlar vergisi veya ek gelir vergisi gibi zorunlu vergiler dışında ilave vergi vermez; gözünden çıkardığı toplam vergiyi kendince yükümlülükleri arasında paylaştırır.
Kaldı ki; farklı hesaplamalara göre 18,5 milyar lira 40 milyar lira arasında beklenen ilave verginin toplam vergi gelirlerinin binde yarımını bile bulmadığını unutmamak gerekir. Nevzat SAYGILIOĞLU
Ödeme Emrine Dava Açılması Ve İhtiyati Haciz İşleminde Önemli Değişiklik
13 Ağustos 2024 Tarihli ve 32631 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tahsilat Genel Tebliği’nde (Seri: A Sıra No: 16) önemli bazı değişiklikler yapıldı. Bu Tebliğle; ödeme emrine dava açılması, ihtiyati haciz işlemleri ve gecikme zammının artırılmasına ilişkin yeni önemli düzenlemeler yapıldı.
Ödeme emri nedir?
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre vadesinde ödenmeyen kamu alacakları için düzenlenir. Kamu alacağını vadesinde ödemeyenler adına vergi dairesince düzenlenen ödeme emri; borçlulara, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya bu borçlarla ilgili 15 gün içinde mal bildiriminde bulunmaları konusunda yapılan bir bildirimdir.
Ödeme emrini alan borçlu; a) Böyle bir borcunun olmadığı, b) Borcunu kısmen ödediği, c) Borcun zamanaşımına uğradığı, iddiasıyla tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde borcun türüne göre; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamındaki borçlar için vergi mahkemesinde, diğer borçlar için idare mahkemesinde dava açabilir.
Ödeme emrine dava açılmasıyla ilgili önemli değişiklik
Bilindiği üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. Maddesi gereği borcun tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde dava açabileceği belirtilmiştir. Bu maddede ayrıca, itirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçlulardan, itirazın reddedilen miktarındaki amme alacağının %10 zamla tahsil edileceğine dair bir hüküm de yer almaktaydı. Ancak bu hüküm, Anayasaya aykırılığı ileri sürülerek iptali talep edilmiş ve Anayasa Mahkemes’ince iptal edilmişti.
Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin olarak, bu Tebliğ ile aynı Tebliğin “III- Ödeme Emrine Dava Açılması” başlıklı bölümü;
6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir.” hükmü, 2/8/2022 tarihli ve 31911 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 21/4/2022 tarihli ve E.No:2021/119, K.No:2022/48 sayılı kararı ile iptal edildiğinden, ödeme emrine karşı açılan davaların reddi halinde haksız çıkma zammı alınmayacaktır.” şeklinde değiştirilmiştir.
İhtiyati haciz nedir?
İhtiyati haciz, alacaklının alacağını güvence altına almak ve alacağı tahsil kabiliyet ve imkanının artırılabilmesi için öngörülmüş olan geçici bir hukuki koruma mekanizmasıdır. Borçlunun mal kaçırması gibi olasılıkların ortadan kaldırılması amacıyla uygulanır
İhtiyati haciz işlemleriyle ilgili önemli değişiklik
Vergi incelemesi tamamlanıp tarhiyat yapıldıktan sonra, borçlu hakkında 6183 sayılı Kanun gereği, ihtiyati haciz işlemi yapılabileceği yönündeki Danıştay Vergi Dava Daireleri ve Kurulu kararları arasındaki farklılıkların içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesine gerek olmadığına yönelik 27/05/2022 tarihinde karar verilmişti.
Bu tebliğ ile, anılan tebliğin “İhtiyati Haciz” başlıklı bölümüne yukarıdaki karara ilişkin olarak aşağıdaki yeni bir paragraf eklenmiştir.
Buna göre, “6183 sayılı Kanunun 13. maddesinin 1. bendi uyarınca ihtiyati haciz uygulanabilmesi için, vergi incelemesine yetkili memurların, ilgili Kanunun 9. maddesinde belirtilen durumlar çerçevesinde bir kamu alacağının tespiti amacıyla gerekli işlemlere başlaması ve belirlenen tutar üzerinden teminat talep etmesi gerekmektedir.
Ancak, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 27/05/2022 tarihli kararı uyarınca, vergi incelemesi tamamlandıktan ve inceleme raporu vergi dairesine iletildikten sonra bu bende dayanarak ihtiyati haciz kararı alınamaz. Ancak, vergi inceleme raporunun vergi dairesine intikalinden sonra 6183 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan diğer gerekçelerden herhangi birinin bulunması halinde ihtiyati haciz uygulanabilecektir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Gecikme zammı ve tecil faizi artırıldı
İlgili tebliğle; gecikme zammı ve tecil faiz oranları artırıldı. Buna göre 21/5/2024 tarihinde geçerli olmak üzere, gecikme zammı aylık %4,5 yıllık %54 olarak, tecil faizi ise aylık %4 yıllık %48 olarak uygulanacaktır. Talha APAK
502 Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Hesabının Sermayeye İlavesi Sonrası Ortaklara Dağıtımı ve Kurumlar Vergisi/ Kar Dağıtım Stopajı
2005 yılında kurulan şirketin 1.000.000 TL nakdi sermayesi vardır. 14/5/2024 tarihinde tescil edilen kararla tamamı 4 Milyon TL tutarında 502 Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Hesabından karşılanmak suretiyle sermayesini 5.000.000 TL’ye çıkarmıştır. Ancak 14/9/2024 tarihinde şirket yetkili organı sermaye azaltımı kararı almış ve sermaye 1.000.000 TL’ye inmiştir. Sermaye azaltımının sırasıyla yeniden değerleme artışları ve geçmiş yıl karlarından yapıldığı kabul edilecektir. Kalan kısmın ise sermayeye eklenme tarihi beş tam yıllık süreyi geçmiş unsurlardan karşılanması gerekmektedir. Bu durumda azaltılan sermayenin tamamının 502 Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Hesabından geldiği dikkate alınması gerekir. 555 Seri Nolu Tebliğe göre işletmeden çekilen enflasyon düzeltme farkının bu dönemde vergiye tâbi tutulur ve kar dağıtımı tabi tutulur.
Enflasyon düzeltmesi olumlu farkı kapsamında :
> Hesaplanan Kurumlar Vergisi: 4 Milyon TL * % 25 =1 Milyon TL
> Kar Dağıtım Stopajı: (4 Milyon – 1 Milyon TL)* % 10 =300 Bin TL
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Enflasyon Düzeltmesine 7 Gün Kala Cevap Bekleyen Sorular?
Kıymetli okurlarım, içinde bulunduğumuz bugünlerde yine en sıcak konulardan biri Enflasyon Düzeltmesi…
İş Dünyası temsilcileri de enflasyon düzeltmesi uygulamasının tahayyül ettiklerinden (elde edilen kazancın enflasyon oranına tekabül eden kısmının vergi dışı kalacağı beklentisi içindeydiler) farklı olarak, duran varlıkların, stokların, iştirakler gibi aktifteki önemli varlık unsurlarının enflasyon nedeniyle değerlerinin artmasının bir gelir etkisi yaratacağını ve öz kaynağı düşük olan ve borçla çalışan işletmeler için ilave ve hiç de beklenmeyen vergi yükleri oluşturacağını görmeye başladılar.
Bu durumu uygulamanın tekrar gündemimize girdiği 2023 yılının son aylarından beri yoğun bir şekilde ifade eden Muhasebe Meslek Camiasının söylemlerinin çıktığını gören iş dünyası temsilcileri şimdiden bu uygulamanın bu haliyle uygulamada kalmasının doğurabileceği mahsurları, sıkıntıları pek çok kanaldan yüksek perdeden ifade etmeye başladılar. Ama büyük ölçüde iş işten geçti ve geçiyor. Zira, Geçici Vergi beyannameleri enflasyon düzeltmesi uygulanmış haliyle verilmeye başlandı ve enflasyon düzeltmesi özkaynağı güçlü olan işletmelerde daha az vergi ödenmesi sonucuna yol açtı fakat öz kaynağı düşük olan ve daha çok borçlanma ile faaliyetlerini yürütmekte olan işletmeler için ilave vergi borcu olarak tahakkuk etmesine başlanıldı. Tüm bu işlemleri tekrar geriye almanın hem mükellefler tarafında hem de idare tarafında doğuracağı pek çok mahsur maalesef ortaya çıkabilecektir. Hukuki ihtilaflar da ayrı bir boyutu…
Ancak, daha önce de farklı mecralarda ifade ettiğim üzere, enflasyon düzeltmesi sadece mali tabloların düzeltilmesine matuf bir işlem ve ihtiyari bir uygulama olarak vergisel etkisi olmaksızın uygulanmasının mevcut vergi sistematiğimize daha uygun olacağını ve henüz reailize edilmemiş ve enflasyon nedeniyle oluştuğu ortada olan fiktif kazançlar üzerinden vergi alınmamasını sağlamak açısından gerekli olduğu yönündeki görüşümü tekrar iletmek isterim.
Kıymetli okurlarım, bugünkü yazım ile beyanname verilmesine tam bir hafta kala halen sahadan çok fazla soruların bizlere ulaştığını ve bu sorulara bireysel görüşlerimiz çerçevesinde cevaplar vermeye çalışmamıza rağmen bu hususta en sağlık cevabın Vergi İdaremizce tüm mükellefleri bilgilendirecek idari düzenlemeler ile verilebileceğini, bizlerin görüşleri ile vergi idaresinin görüşleri arasında farklılıklar olmasının önemli vergisel riskler doğurabileceğini ifade ederek bireysel görüşlerimizi bağlayıcı olmayacak şekilde vermeye çalışmaktayız. Ancak konular belki bazı uygulayıcılar açısından açık ve net gibi gözükmekle birlikte bu bilgiler pek çok uygulayıcıda bulunmamakta ve de sahada aynı hususta birbirinden farklı cevaplara çok sayıda rastlamaktayız.
Vergileme işlemlerinde hukuki belirlilik, yapılan işlemlerin doğru olarak yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesinde, bu işlemlerin denetlenmesinde ve buna bağlı olarak cezai müeyyideler uygulanabilmesinde büyük önem arz ettiğini, bu belirliliğin tüm açıklığı ile özellikle vergi idaresinin düzenlememeleri ile sağlanmadığı durumlarda, işlemleri yapan, denetleyen kişi veya kuruluşlara da sorumluluk yüklenemeyeceğine ilişkin görüşümü de buradan paylaşmak isterim. Sorumlu tutulma açısından tüm belirsiz konuların, soru işaretlerinin Vergi idaresince tüm kamuoyunu bilgilendirecek şekilde aydınlığa kavuşturulması büyük önem arz edecektir.
Bugünkü yazım ile şahsi cevaplarımı vermeden sadece sahadan bizlere bugüne kadar iletilen ve bizlerin acizane cevap vermeye çalıştığımız bazı sorulara yer vereceğim. Bu soruların da dışında başka soruların olabileceğini belirtmek isterim. Bu sorular etrafında farklı görüşlerle cevapların olduğunu bildiğimiz için, tek ve bağlayıcı cevapların vergi idaremizce hazırlanmasına katkı sunabileceğini de değerlendirerek sorularımıza geçelim:
-
Stokların düzeltilmesinde kullanılabilecek BASİT ORTALAMA yöntemde, DÖNEM ORTALAMA DÜZELTME KATSAYISININ hesabında “bir önceki geçici vergi dönemi” ifadesi 2024/2. Geçici Vergi Dönemi için hangi ayı ifade etmektedir?
-
Yıllara yaygın inşaat onarım işlerinin maliyet (170) ve hak ediş (350) hesaplarının düzeltilmesi neticesinde ortaya çıkan enflasyon düzeltmesi hesabı (697) nın bakiyesinin aktarıldığı 178 ve 358 hesaplar düzeltilecek midir?
-
Ar-Ge Harcamalarında yapılacak düzeltme işlemi işletmelerin beyannamelerde indirim konusu yapabileceği Ar-Ge İndirimi tutarını artırır mı?
-
Teşvik Belgeli Yatırım Harcamalarında yapılacak düzeltme işlemi işletmelerin yararlanabileceği yatırıma katkı tutarını artırır mı?
-
E-Defter uygulamasına geçiş nedeniyle kâğıt ortamda Haziran sonuna kadar tutulmuş defterlerin kapanış tasdiki Temmuz ayı sonuna kadar yapılmıştır. 27 Ağustos günü sonuna kadar yapılabilecek 2024/2 Geçici Vergi Dönemine ait enflasyon düzeltmesi kayıtları hangi ayın defterine kaydedilecektir?
-
Limited şirket iken şahıs işletmesine dönüşülmesi halinde, şirketin ve şahıs işletmesinin enflasyon düzeltmesi karşısındaki durumu nasıldır? Hangisi düzeltmeyi yapacak ya da yapmayacak?
-
Kazançlarının bir kısmı istisna olan işletmelerde, enflasyon düzeltmesi karları (648) ile enflasyon düzeltmesi zararları (658)’nın istisna kazanca tekabül eden kısmı için beyannamede istisna uygulanacak mıdır?
-
Kazançlarının tamamı ihracat faaliyeti kazancı olan işletmelerde enflasyon düzeltmesi karları (648) ile enflasyon düzeltmesi zararları (658), 5 puan indirim açısından nasıl dikkate alınacaktır?
-
Kazançlarının tamamı imalat faaliyeti kazancı olan işletmelerde enflasyon düzeltmesi karları (648) ile enflasyon düzeltmesi zararları (658), 1 puan indirim açısından nasıl dikkate alınacaktır?
-
Kazançları kısmen ihracat, kısmen imalat, kısmen de diğer faaliyetlerden olan işletmelerde enflasyon düzeltmesi karları (648) ile enflasyon düzeltmesi zararları (658), 1-5 puan indirim açısından nasıl dikkate alınacaktır?
-
Teşvik belgeli yatırımda, yatırım dönemi ve işletme döneminde bakımından enflasyon düzeltmesi karları (648) ile enflasyon düzeltmesi zararları (658), indirimli kurumlar vergisi açısından nasıl dikkate alınacaktır?
-
Kazançlarının tamamı istisna olan veya 2024-2025 yıllarında enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar/zarar farkı, kurum kazancının tespitinde dikkate alınmayacak finansal kuruluşlarda enflasyon düzeltmesi hesabının bakiyesi olan 648/658 hesaplar Gelir Tablosunda dikkate alınacak mıdır? Alınacak ise beyannamede nasıl bir işlem yapılacaktır?
-
Amortismanlar, düzeltme işlemleri yapıldıktan sonra mı ayrılacaktır? Düzeltme Öncesinde mi ayrılıp, sonra düzeltme mi yapılacaktır?
-
Geçici Vergi dönemlerinde, kapanış kaydı yapılacak mıdır?
-
Geçici Vergi dönemlerinde, vergi karşılığı ayrılacak mıdır?
-
Geçici Vergi dönemlerinde yapılan dönem sonu ve enflasyon düzeltmesi kayıtları, izleyen dönemin başında silinecek midir? Silinmeyecek midir?
-
2024 yılı Geçici Vergi dönem beyannamelerinde mahsuba konu edilecek Geçmiş Yıl Zararları ile 2023 yılı sonunda yapılan enflasyon düzeltmesi sonucunda oluşan 580-Geçmiş Yıl Zararları arasındaki ayrım ne şekildedir? Dikkat edilecek hususlar nelerdir?
-
2023 yılı sonu bilançolar için yapılan enflasyon düzeltmesi sonucunda 580-Geçmiş Yıllar Zararları oluştuğunda, düzeltme öncesinde kar dağıtımı yapılmış ise izlenecek hukuki yol nedir?
-
Finansman Gider Kısıtlamasına ilişkin hesaplamalar, düzeltme öncesi bilanço mu düzeltme sonrası bilanço mu dikkate alınarak yapılacaktır?
-
126, 180, 226, 280, 326, 426 gibi depozito ve teminat ya da gelecek döneme ait gider hesapları düzeltilmesi sonucu oluşan fark tutarları bu hesapların kısmen veya tamamen kapanması durumunda vergisel etkileri açısından nasıl değerlendirilecektir? Örneğin 2023 sonu düzeltmesi ile 10.000 TL olan 280 hesap, düzeltme neticesinde 15.000 TL ye ulaştığında 2024 yılı içinde 15.000 TL’nin tamamı giderleştirilebilecek midir?
-
Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerden GVK 113. maddesine göre Hasılat esaslı vergilemeye tabi olan işletmelerde enflasyon düzeltmesi işleminin yapılıp yapılmayacağı ve yapılacak ise enflasyon düzeltmesi kar veya zararının işletmenin beyan etmesi gereken GV tutarına etki edip etmeyeceği?
-
Enflasyon düzeltmesi işlemi sonucunda 658-Enflasyon Düzeltmesi Zararı oluşan işletmeler, daha fazla karlı gözükmek ve daha fazla vergi ödemek için isteğe bağlı olarak bu tutarlarını gelir tablolarında dikkate almayabilirler mi?
-
2023 yılı sonunda yapılmış olan enflasyon düzeltme işlemlerinde hata yapmış olan mükellefler, hataların giderilmesine yönelik düzeltici işlemlerini nasıl ve hangi tarihe kadar yapmaları gerekmektedir?
-
İşletmelerin tasfiyesi halinde, işletmeden çekilmesi/başka hesaba nakli vergiye tabi tutulan pasif kalemlere ait fark hesapları vergileme yönünden nasıl bir işleme tabi tutulacaktır?
-
Tebliğde belirtilen açıklamalar gereği 2023 yılı enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmiş veya sermayeye eklenmiş öz sermaye hesaplarına ait fark hesapları İşletmelerin tasfiyesi halinde vergileme yönünden nasıl bir işleme tabi tutulacaktır?
-
2024 yılı sonu bilançoların düzeltilmesinde, 204/Ocak-Eylül Geçici Vergi Döneminde düzeltilmiş bilanço kalemlerine ilişkin tutarlar, 2024/Aralık ayına taşınırken, taşıma katsayısı 2024/Eylül ayı baz alınarak hesaplamalar yapılabilir mi? 2024/Aralık ila 2023/Aralık aylarına göre hesaplama yapılması zorunlu mudur?
Sizleri daha fazla sıkmamak adına sorularımızı burada bitiriyorum. Her zamanki gibi sizlerin “Daha fazla sorular var” dediğinizi de duyar gibiyim.
Bu ve benzer sorulara özellikle vergi idaremizce bir an önce Tebliğ, Sirküler vb. düzenleyici işlemler ile cevaplar verilmesi, bu yolda yoğun emekler veren muhasebe meslek camiasının, bu işlemleri denetleyerek tasdik işlemini yapacak yeminli mali müşavirlerin ve de vergi idaresine karşı asıl borçlu durumda olacak vergi mükelleflerimizin iş ve işlemlerini doğru, eksiksiz ve tam olarak yapabilmeleri için son derece önem arz ettiğini belirterek, yazımızın tüm ilgililere yarar sağlamasını dilerim.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere…
Abdullah KİRAZ
Yeminli Mali Müşavir
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/enflasyon-duzeltmesine-7-gun-kala-cevap-bekleyen-sorular/761661
Maliye Artık Sadece Kârı Olandan Değil Zararı Olanlardan Da Kurumlar Vergisi Alacak!
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrası ile geçici 33 üncü maddesi uyarınca, 2023 hesap dönemi sonunda ve düzeltme şartlarının gerçekleşmesine/varlığına bağlı olarak (geçici vergi dönemleri dâhil) izleyen hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak mali tablolar ve yapılacak düzeltme işlemlerinin usul ve esasları 30/12/2023 tarihli ve ikinci mükerrer 32415 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenmiştir.
Yapılan erteleme ile 2024 yılında ilk geçici vergi döneminde Enflasyon Düzeltmesi genel olarak yapılmadı. 2023 te yapılan düzeltme de zaten vergisiz idi.
Ancak 2024 te yapılacak düzeltmede sürpriz vergiler çıkabilecektir. Bunlardan biri de, ticari karı olmayan çok ciddi geçmiş yıl zararı bulunan işletmelerin kurumlar vergisi ödeyecek olması.
NASIL MI?
Bir işletme / şirket düşünün, 01.01.2014 da 50.000 TL sermaye ile kuruldu.
İlk üç yıl faaliyeti 5.000.000,00 TL zararla sonuçlandı ve o tarihten bugüne kadar gayri faal.
5 yıllık süre geçtiği için bu mali zararını da artık kullanamıyor.
Olayı daha da somutlaştıralım işletmenin 31.12.2023 Enflasyon Düzeltmesi Öncesi Bilançosu aşağıdaki gibi olsun.
X Ticaret A.Ş. ' nin |
|||
Kasa Hesabı |
50.000,00 |
Ortaklara Borçlar |
5.000.000,00 |
Stoklar |
0,00 |
Sermaye |
50.000,00 |
Geçmiş Yıl Zararları |
-5.000.000,00 |
||
Toplam |
50.000,00 |
50.000,00 |
31.12.2023 Bilançosunun Enflasyon Düzeltme Sonrası da aşağıdaki şekildedir.
X Ticaret A.Ş. ' nin |
|||
Kasa Hesabı |
50.000,00 |
Ortaklara Borçlar |
5.000.000,00 |
Stoklar |
0,00 |
Sermaye |
50.000,00 |
Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları |
586.189,50 |
||
Geçmiş Yıl Zararları |
-5.586.189,50 |
||
Toplam |
50.000,00 |
50.000,00 |
Gelelim 30.06.2024 tarihli Enflasyon Düzeltmesine;
Mevcut durumda 30.06.2024 tarihli düzeltmelerde dikkate alınacak taşıma katsayısı 1,19493 tür.
Düzeltme Tabi Hesap |
31.12.2023 Düzeltme Sonrası Bilanço Değeri |
Taşıma / Düzeltme Katsayısı |
Taşıma Sonrası Değer |
Fark |
Kar / Zarar Durumu |
Sermaye |
50.000,00 |
1,19493 |
59.746,50 |
9.746,50 |
658-Enflasyon Düzeltmesi Zararları |
Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları |
586.189,50 |
1,19493 |
700.455,42 |
114.265,92 |
658-Enflasyon Düzeltmesi Zararları |
Geçmiş Yıl Zararları |
-5.586.189,50 |
1,19493 |
-6.675.105,42 |
-1.088.915,92 |
648-Enflasyon Düzeltmesi Karları |
-964.903,50 |
Bu hesaplamalara göre; 30.06.2024 Enflasyon Düzeltmesi sonrası şirket bilançosu aşağıdaki şekilde olacaktır.
X Ticaret A.Ş. ' nin |
|||
Kasa Hesabı |
50.000,00 |
Ortaklara Borçlar |
5.000.000,00 |
Stoklar |
0,00 |
Sermaye |
50.000,00 |
Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları |
710.201,92 |
||
Geçmiş Yıl Zararları |
-6.675.10,5,42 |
||
Dönem Net Karı |
964.903,50 |
||
Toplam |
50.000,00 |
|
50.000,00 |
30.06.2024 tarihli bilanço üzerinden (964.903,50 x % 25 = ) 241.225,88 TL Kurum Geçici Vergi ödemesi çıkacaktır.
SONUÇ
İşletme 10 yıldır gayri faal, hiçbir ticari faaliyeti yok, karı yok, tam aksine geçmiş yıllardan gelen zararı var. Normalde kar eden işletme vergi ödemesi gerekirken Enflasyon Düzeltmesi nedeni ile geçmiş yıllara ait zarardan kaynaklı kurumlar vergisi (kurum geçici vergi) ödemesi yapacaktır.
İlyas Öztürk
Yeminli Mali Müşavir
E.Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/ilyasozturk/003/
02.08.2024
Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmayın!
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak deyiminin “güç bir durumdan kurtulayım derken daha kötüsüyle karşılaşmak” manasına geldiğini söyler Türk Dil Kurumu.
Şimdi düşünebilirsiniz kaç aydır yağmur yağmıyor. Yağmayan yağmurdan nasıl kaçalım da doluya tutulalım. Öyle düşünmeyin, bu yağmur vergi yağmuru.
Maliye Artık Sadece KÂR’ı Olandan Değil ZARAR’ı Olanlardan Da Kurumlar Vergisi Alacak! başlıklı yazımızda zarardan belli koşullar altında artık vergi alınacağını yazmıştık.
Buna karşı önlem olarak o zaman zararı azaltalım, daha az vergi ödeyelim diye bir düşünce akla gelebilir. İşte tam da bu noktada diyoruz ki aman dikkat!
NEDEN Mİ?
Bilindiği üzere geçmiş yıl zararları bilançonun pasifinde yer almakta birlikte niteliği itibari ile aktif karakterli bir hesaptır. Bu ne demek, bilançonun aktifindeki bir bina, stok vb. varlık, enflasyon düzeltmesinde kar / zarar hesabına nasıl bir etki yapıyorsa, geçmiş yıl zararları da aynen aktifteki bir bina gibi, stok gibi kar/zarar açısından kar etkisi yapmaktadır. Bu etkiyi azaltmak adına 331-Ortaklara Borçlar Hesabı da müsait ise, bir karar alınıp geçmiş yıl zararlarının ortaklar tarafından karşılanması mümkün olabilir.
İşte bu noktada Büyük Mükellef Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 19.07.2019 tarih ve 64597866-105[3]-14081 sayılı özelgesine dikkat etmek gerekir.
Ne diyor özelge özetle:
“5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Kurum kazancının tespitinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde sayılan giderlerin indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır.
Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme bağlanmıştır.
….
Buna göre, şirketinizin geçmiş yıl zararlarını kapatmak amacıyla ortağınız tarafından şirketinize aktarılacak tutarın; sermayeye ilave edilmemesi ve vergi mevzuatında bir istisna hükmü de bulunmaması nedeniyle, kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.”
Yani özelgeye göre Gelir İdaresi diyor ki:
Ortağın geçmiş yıl zararlarını kapatmayı üstlenmesi, bilançoda özvarlık tutarını artırır. GVK 38 ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi kanununun 6. maddesinin de GVK’ ya yaptığı atıfla Kar/Zararın belirlenmesini, dönembaşı ve dönemsonu özvarlık arasındaki farka bağlaması nedeni ile artan özvarlık tutarını kar kabul edip kurum kazancına dahil ederim diyor.
Tabi bu özelgeden sonra 7394 sayılı yasanın 23. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun Safi Kurum Kazancı başlıklı 6. maddesine eklenen aşağıdaki düzenleme ile kurum kazancına dahil edilecek tutara bir kısım istisna getirilmiştir. Aksi durumda ortak tarafından karşılanan zararın tamamı kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilecekti.
“(3) (Ek:8/4/2022-7394/23 md.) 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı maddesi uyarınca sermayenin tamamlanmasına karar verilen şirketin ortakları tarafından zarar sebebiyle karşılıksız kalan kısmı kapatacak miktarda aktarılan tutarlar kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaz.”
SONUÇ:
Geçmiş yıl zararlarının ortaklar tarafından karşılanmasında, ortaklar tarafından karşılanan tutarın 5520 sayılı yasanın 6/3. maddesindeki tutarla sınırlı olmak üzere vergiye tabi olmadığı, bu sınırı aşan bir kısım varsa, aşan tutarın kurum kazancına dahil edilerek, bu tutar üzerinden % 25 kurumlar vergisi ödenmesi gerekecektir.
Bu şekilde ortak tarafından karşılanan zarar tutarının 100.000 TL olması durumunda ise ödenecek kurumlar vergisi 25.000 TL olacaktır.
Bu zararın ortaklar tarafından karşılanmayıp enflasyon düzeltmesine tabi tutulması ile ortaya çıkacak (100.000 x % 19,493=) 19.493 TL enflasyon düzeltme karı üzerinden % 25 kurumlar vergisi (19.493 x %25=4.873,25 TL) ödemek daha avantajlı olacaktır.
16.08.2024
İlyas Öztürk
Yeminli Mali Müşavir
E.Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
ENFLASYON FARK HESABI/ ENFLASYON DÜZELTMESİ HESABI
ENFLASYON FARK HESABI; Parasal olmayan kıymetlerin düzeltme işlemi sonrası değeri ile düzeltme öncesi değeri arasındaki farkların kaydedildiği Tali Hesaplardır. 698 Enflasyon Düzeltme Hesabıyla karşılıklı olarak çalışırlar.
> Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur.
> Avanslar, depozitolar, hakedişler ve sabit kıymet yenileme fonu gibi işleyişi gereği ilgili olduğu hesaplara aktarılarak kapatılması mümkün olan hesapların kapatılması durumunda, bunlara ait enflasyon fark hesapları işletmeden çekilmiş sayılmaz.
> Öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları, düzeltme sonucu oluşan söz konusu geçmiş yıl zararlarına mahsup veya Kurumlar Vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir ve bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz.
698 ENFLASYON DÜZELTMESİ HESABI; Parasal olmayan kıymetlerin düzeltilmesi sonucu oluşan
farkların kaydedildiği hesaptır. Parasal olmayan varlıkların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farklar bu hesabın alacağına, parasal olmayan kaynakların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farklar ise borcuna kaydedilir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Enflasyon Düzeltmesinde “Haksız” Vergide Esnetme Sinyali
Reel sektörün tepki göstermekte geç kaldığı enflasyon düzeltmesinde, “düzeltme” talepleri kısmen karşılık buluyor. Enflasyon düzeltmesi sonucunda işletmelerin önemli bölümünün fazla vergi ödeyeceğinin yeni anlaşılması üzerine başlayan panik havası devam ediyor. Bu kapsamda birçok iş dünyası temsilcisi her platformda düzenlemenin en azından geçici vergi dönemlerinde ertelenmesini istiyor.
Edinilen bilgilere göre ekonomi yönetimi, gelen şikayetler doğrultusunda enflasyon düzeltmesinde uygulamayı gözden geçirmeye başladı. EKONOMİ gazetesinin enflasyon düzeltmesi şartları oluşmasından bu yana yaptığı yayınlar ve özel analizlerle kamuoyunu bilgilendirmeyi sürdürürken, iş dünyasından zaman zaman yükselen tepkileri de sayfalarına taşıdı. Ancak enflasyon düzeltmesi şartları oluşup da uygulamanın kesinleşmesinden itibaren birçok iş insanı elde ettiği kârı enflasyondan arındırarak daha az vergi ödeyeceğini zannettiği için enfl asyon düzeltmesine destek bile verdi.
Ancak Türkiye’de işletmelerin yüzde 70’inden fazlası dış kaynak kullandığı ve enflasyon düzeltmesinin öz kaynağı zayıf olup dış kaynak kullanan işletmelerde fazladan vergi sonucu doğuracağı anlaşıldığında iş dünyasının tepkileri yükselmeye başladı.
Önce birinci geçici vergi dönemi ertelendi
Normalde 2024 yılı bilanço dönemine ilişkin beyannamelerin 2025 yılında verilmesi gerekiyor. Ancak peşin vergi olarak nitelendirilen geçici beyanname dönemlerinde de enflasyon düzeltmesi uygulamasının yapılacağının duyurulmasıyla birlikte, kimsenin bunu yetiştiremeyeceği göz önüne alınarak birinci geçici vergi döneminde uygulama ertelendi. İş dünyası şimdi diğer geçici vergi dönemlerinde de erteleme talep ederken, özellikle yatırım yapan şirketlerle, gayri faal şirketlerin de kapsama dahil olmasına yönelik tepkiler de büyüdü.
Ekonomi yönetimi gözden geçirecek
Edinilen bilgilere göre ekonomi yönetimi, enflasyon düzeltmesine yönelik tepkileri göz önünde bulundurarak, uygulamaya yönelik gözden geçirme kararı aldı. Öngörülen vergi gelirlerinin azalmaması kaygısıyla düzenlemenin ruhunu dokunmak istemeyen ekonomi yönetiminin, özellikle yeni yatırım yapan şirketlerin enflasyon düzeltmesinin vergi etkisi kapsamı dışına çıkarma yönünde karar aldığı öğrenildi.
100 bin işletme için de ferahlatıcı haber gelebilir
Yanı sıra TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, dün gazetemizde yayımlanan röportajında, kapalı olan, 1 fatura dahi kesmemiş yaklaşık 100 bin işletmeye de vergi çıkacağını açıklamıştı. Gelen bilgilere göre ekonomi yönetim gözden geçirme çalışması kapsamında, gayrifaal işletmelerin durumunu da yeniden ele alacak. Bunun da büyük ihtimalle kapsamdan çıkarılması planlanıyor. Enflasyon düzeltmesi enflasyonun üç yıl toplamında yüzde 100’ü, içinde bulunulan yıl ise yüzde 10’u geçmesi halinde uygulanıyor. 2022 yılında şartlar oluştuğu için 2023’te uygulanması gereken enflasyon düzeltmesi, şartlar oluşup oluşmadığına bakılmaksızın 2024 yılında uygulanmak üzere 1 yıl ertelenmişti.
https://www.ekonomim.com/ekonomi/haksiz-vergide-esnetme-sinyali-haberi-761622
Maaş Haczi Yazısına Süresi İçerisinde Cevap Vermeyen İşverenin Sorumluluğu
İşyerine herhangi bir personel için icra müdürlüğünden haciz tebligatı geldiğinde, tebligatın üzerine tebliğ edildiği tarih yazılır. Çünkü icra ve iflas Kanunu’na göre sürelerin hesabında tebliğ tarihi esas alınmaktadır.İcra Müdürlüğünce işverene gelen yazıya göre işçi işverenlikte hiç çalışmıyor olabilir,işten ayrılmış olabilir veya başkaca icra dairesine ödemeleri yapılıyor olabilir. Durum her ne olursa olsun tebliğ tarihini takip eden 7 gün içerisinde ilgili icra müdürlüğüne yazılı cevap vermek gerekir.Günümüzde icra daireleri çoğunlukla Tekit(yenileme) yazısı göndermektedir.Fakat Kanun’da Tekit yazısının gönderilme zorunluluğu bulunmamaktadır.Süresinde cevap verilmediği için işverenlik alacaklı talebi ve icra müdürünün kabulü ile icra dosyasına borçlu olarak eklenebilecektir.Son zamanlarda tekit yazısı gelmesine rağmen cevap verilmemesi durumunda işveren hesaplarına haciz uygulaması sıklıkla karşılaşılmaktadır.
Ek bir iş yükü oluşmaması ve mağduriyet yaşanmaması için Haciz tebligat yazılarına zamanında cevap verilmesi önem arz etmektedir.
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır