Mehmet Özdoğru
Emeklilik Tarihinizi Uzatmak İstemiyorsanız Ekim Ayı Son!
Emekli olacakların ilk dikkat etmesi gereken son ödenen 2520 prim gününün hangi statüden (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, Banka Sandığı) olduğudur.
Son 2520 gün içinde SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı ya da Banka Sandığı günleri varsa, en çok hangisinden prim ödenmiş ise o statünün şartlarını yerine getirerek emekli olur. 8/9/1999 tarihine kadar sigortalı olanlar EYT’lidir. EYT’lilerde yaş şartı aranmaz, ilk işe başlama tarihlerine göre SSK’da ve banka çalışanlarında kadın ve erkeklerde 5000-5975 gün, Bağ-Kur ve Emekli Sandığında kadınlardan 7200, erkeklerden 9000 gün prim istenir.
Kendi adına işyeri olan, şirket ortağı olan, esnaf sicile kaydı olanlar A.Ş. yönetim kurulu üyesi olanların 1/5/2021 öncesi ödenmeyen Bağ-Kur günleri silindi. 1/5/2021 sonrasında Bağ-Kur primlerini ödememiş olsa dahi bu günler silinmedi. Geçmişte SSK, Banka günleri olup daha sonra Bağ- Kur statüsüne geçenlerin 1/5/2021’de devam eden Bağ-Kur’luluklarını en geç 30/10/2024 tarihine kadar iptal ettirmemeleri durumunda emeklilik statüleri Bağ-Kur’a geçecek. (Bağ-Kur zorunluluk esasına dayanır, Bağ-Kur’un iptali için işyerini kapatması, şirket ortaklığından çıkması ya da bu faaliyetleri devam ederken kendi işyeri dışında başka bir işyerinde fiilen çalışmaları gerekir)
Örnek:
01/06/1999’da sigortalı olan erkek ve kadın SSK’dan 5975 günle emekli olur. İlk sigorta başlangıcı sonrasında 4000 gün SSK’lı çalışma süresi sonrasında 1/1/2020’de şirket ortağı olan bu nedenle Bağ-Kur’lu olan bir kişi hiç Bağ-Kur primi ödememiş ise 1/5/2021 öncesi Bağ-Kur borçları ve primleri silindi ancak 1/5/2021 sonrası Bağ-Kur devam ediyor. Bu durumda olan kişi 30/10/2024’e kadar Bağ-Kur’dan çıkmaz ise 1261 günden fazla Bağ-Kur günü olacağında SSK’dan 5975 günle emekli olma hakkını kaybeder ve Bağ- Kur’a geçer bu durumda kadın ise 7200 gün, erkek ise 9000 güne tabi olur.
Bu durumda olan kişi 30/10/2024’e kadar Bağ-Kur’dan çıkar ve 1/5/2021- 30/10/2024 arası 1260 günü öderse, toplam 5260 güne ulaşır. 5975 güne eksik 715 gün için sigortalı çalışarak yaklaşık 2 yıl sonra emekli olur. Ancak 30/10/2024’e kadar Bağ-Kur’dan çıkmaz ise,
Erkekse 10 yıl, 4 ay 20 gün sonra emekli olur.
Kadınsa 5 yıl 4 ay 20 gün prim ödeyerek Bağ-Kur’dan daha geç emekli olur.
Bu süreç kişinin durumuna göre değişir, 11 yıl 1 ay 10 güne kadar emeklilik süreci uzayabilir.
Emeklilik sürecini ciddi bir şekilde uzatırlar. Örnekleri sıklaştırabiliriz bu durumda olup emeklilik hakkı elde edenler dahi vardır ancak durumun farkında olmadıkları için emekli olamayacaklar.
Bu durumda yıllarca emekli aylığı alamaz, prim ödemeye devam eder ayrıca Bağ- Kur’dan emekli olduğunda SSK’ya göre %25- %30 arası daha düşük emekli aylığı alır.
NOT: Sadece 8/9/1999 tarihine kadar sigortalı olanları ilgilendirmiyor, sonrasında sigortalı olanları da ilgilendiriyor.
Bu duruma benzer, EYT’li olup SSK’dan emeklilik hakkını kaybedecek on binlerce kişi var ancak durumlarının farkında değiller. Ekim ayında gerekli hamleyi yapmayanlar çok üzülecek.
Özgür ERDURSUN
Çalışma Hayatı ve Emeklilik
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/emeklilik-tarihinizi-uzatmak-istemiyorsaniz-ekim-ayi-son/748417
Zarar Eden Firmalar Da Vergi Ödeyecek
Değerli okurlar 2/8/2024 tarihli ve 32620 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7524 sayılı kanunla gelir vergisi, kurumlar vergisi, ÖTV, KDV, vergi usul kanunu olmak üzere çok sayıda kanunda değişiklikler yapılmış bulunmaktadır. Kanunla getirilen önemli düzenlemelerden biri de Yurt içi Asgari Kurumlar vergisi uygulaması.
7524 sayılı kanunun 36’ncı maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununa “Yurt içi asgari kurumlar vergisi” başlıklı 32/C maddesi eklenerek, kurumlar vergisi mükelleflerinin hesaplanan kurumlar vergisinin indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının yüzde 10’undan aşağı olamayacağı düzenlenmektedir. Kanunun uygulama esaslarını açıklamak üzere, 28.9.2024 tarihli 32676 sayılı Resmi Gazetede Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No 23) yayımlanmış bulunmaktadır.
Kanunda açıkça yer almamasına rağmen tebliğde vergi hesaplanırken kazançtan düşülmeyen indirim ve istisnalar sayıldıktan sonra, asgari kurumlar vergisi hesabında geçmiş yıl zararlarının da kurum kazancından düşülmeyeceği ve asgari kurumlar vergisi hesaplamasında dikkate alınacağı belirtilmiştir. Geçmiş Yıl Zararlarının vergiye tabi olması, kurumlar vergisi kanuna, vergileme tekniğine ve Anayasaya aykırı bir uygulama olacak ve ihtilaflara yol açabilecektir.
Asgari kurumlar vergisinin hesabı
Asgari kurumlar vergisi 2025 yılı ve izleyen vergilendirme dönemlerinde elde edilen kazançlara uygulanacak, özel hesap dönemine tabi olan kuramlar için ise 2025 yılında başlayan özel hesap dönemi ve izleyen dönemlerde elde edilen kazançlarına uygulanacaktır.
Kurumlar vergisi mükellefleri, kurum geçici ve kurumlar vergisi beyannamelerinde Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci ve 32/A. maddeleri hükümlerini dikkate alarak kurumlar vergilerini hesaplayarak ticari bilanço karı/ zararına kanunen kabul edilmeyen giderlerini ekleyeceklerdir. Tutarın sıfırdan büyük olması halinde, asgari vergi dışında bulunan istisna ve indirimler düşülecek ve kalan tutara %10 oranı uygulanarak asgari kurumlar vergisi hesaplanacaktır.
Hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci ve 32/A maddeleri dikkate alınarak indirimli oran nedeniyle alınmayan vergi düşüldükten sonra kalan tutar mükellefin beyanı ile kıyaslanarak bu tutarın mükellefin beyanı üzerine hesaplanan vergiyi aşması halinde, aşan fark tutar kadar asgari vergi hesaplanacaktır.
Geçmiş yıl zararları kurum kazancından düşülemeyecek
Kurumlar vergisi kanununun 9. maddesine göre, kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla geçmiş yıl zararları indirim konusu yapılır. Kanuni düzenleme böyle olmakla birlikte, tebliğ açıklamalarına göre asgari kurumlar vergisi hesaplanırken geçmiş yıl zararları kurum kazancından düşülmeyecektir. Böylelikle önceki dönemlerde zarar etmiş olan firmalar haksız bir şekilde vergi ödemek zorunda kalacaklardır.
Kurumlar vergisi kanununun 1. maddesi aşağıda sayılan kurumların kazançları, kurumlar vergisine tâbidir şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yani kurumları vergileyebilmek için söz konusu kurumların “kazanç” elde etmiş olmaları gerekmektedir. Zarar eden firmaları vergilemek hem vergileme tekniğine hem kurumlar vergisine hem de Anayasanın 73. Maddesinde hüküm bulan vergi adaleti ilkesine aykırılık taşıyacaktır. Haksızlığa uğradığını düşünen mükelleflerin konuyu yargıya taşıyabilmeleri için beyannamelerini “ihtirazi kayıtla” vermeleri gerekmektedir.
Mahmut Bülent YILDIRIM
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/zarar-eden-firmalar-da-vergi-odeyecek/748429
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife (Resmi Gazetede Yayımlandı)
03 Ekim 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32681
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından:
MADDE 1- 21/9/2023 tarihli ve 32316 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14 üncü maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(5) Ceza mahkemelerinde görülen tekzip, internet yayın içeriğinden çıkarma, idari para cezalarına itiraz gibi başvuruların reddi, kabulü veya ilk derece mahkemesinin kararına yapılan itiraz üzerine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması halinde işin duruşmasız veya duruşmalı oluşuna göre ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörüldüğü şekilde avukatlık ücretine hükmedilir. Ancak başvuruya konu idari para cezasının miktarı bu Tarifenin ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörülen maktu ücretin altında ise idari para cezası kadar avukatlık ücretine hükmedilir.”
MADDE 2- Bu Tarife yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (Resmi Gazetede Yayımlandı)
03 Ekim 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32681
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından:
GENEL HÜKÜMLER
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Mahkemelerde, tüm hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve bu Tarife hükümleri uygulanır.
(2) Taraflar arasında akdi avukatlık ücreti kararlaştırılmaması veya kararlaştırılan akdi avukatlık ücretinin geçersiz sayılması halinde; mahkemelerce, dava konusu edilen tutar üzerinden bu Tarife gereğince hesaplanacak avukatlık ücretinin altında bir ücrete hükmedilemez. Bu Tarife 1136 sayılı Kanunun 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrası doğrultusunda gerçekleştirilecek olan akdi avukatlık ücreti belirlenmesinde sadece asgari değerin hesaplanmasında dikkate alınır. Diğer hususlar 1136 sayılı Kanundaki hükümlere tabidir.
(3) Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz. Bu Tarife hükümleri altında kararlaştırılan akdi avukatlık ücretleri, bu Tarife hükümleri uyarınca kararlaştırılmış olarak kabul edilir.
Avukatlık ücretinin kapsadığı işler
MADDE 2- (1) Bu Tarifede yazılı avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler karşılığıdır. Avukat tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmez. Hükümlerin tavzihine ilişkin istemlerin ret veya kabulü halinde de avukatlık ücretine hükmedilemez.
(2) Buna karşılık, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştayda temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde istinaf başvurusu üzerine görülen işlerin duruşmaları ayrı ücreti gerektirir.
(3) Hangi sebeple olursa olsun, temyiz veya istinaf başvurusu üzerine verilen bozma veya kaldırma kararı sonrasında hükmolunan yargı kararlarında, hükmün verildiği tarihte yürürlükte olan Tarife esas alınır.
(4) Temyiz başvurusu üzerine verilen bozma kararı sonrasında istinafta görülen duruşmalı işlerde, duruşma sayısına göre, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün 18 inci sırasının (b) veya (c) bentlerine göre avukatlık ücretine hükmolunur.
Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti
MADDE 3- (1) Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, bu Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamaz. Bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur.
(2) Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.
Birden çok avukat ile temsil
MADDE 4- (1) Aynı hukuki yardımın birden çok avukat tarafından yapılması durumunda, karşı tarafa bir avukatlık ücretinden fazlası yükletilemez.
Ücretin tümünü hak etme
MADDE 5- (1) Hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, bu Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.
(2) Gerek kısmi dava gerekse belirsiz alacak ve tespit davasında mahkemece dava değerinin belirlenmesinden sonra davacı davasını belirlenmiş değere göre takip etmese dahi, yasal avukatlık ücreti, belirlenmiş dava değerine göre hesaplanır.
Davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret
MADDE 6- (1) Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.
Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret
MADDE 7- (1) Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar; davanın nakli, davanın açılmamış sayılması yahut görevsizlik veya yetkisizlik kararı verildikten sonra başka bir mahkemede yargılamaya devam edilmemesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.
(2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.
(3) Kanunlar gereği gönderme, yeni mahkemeler kurulması, iş bölümü itirazı nedeniyle verilen tüm gönderme kararları nedeniyle görevsizlik, gönderme veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda avukatlık ücretine hükmedilmez.
Karşılık davada, davaların birleştirilmesinde, ayrılmasında ve tarafta iradi değişiklik halinde ücret
MADDE 8- (1) Bir davanın takibi sırasında karşılık dava açılması, başka bir davanın bu davayla birleştirilmesi veya davaların ayrılması durumunda, her dava için ayrı ücrete hükmolunur.
(2) Tarafta iradi değişiklik halinde, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi vekille temsil edilmişse, lehine maktu avukatlık ücretine hükmolunur.
Nafaka, kira tespiti ve tahliye davalarında ücret
MADDE 9- (1) Tahliye davalarında bir yıllık kira bedeli tutarı, kira tespiti ve nafaka davalarında tespit olunan kira bedeli farkının veya hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden bu Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak hükmolunur. Bu miktarlar, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamaz.
(2) Nafaka davalarında reddedilen kısım için avukatlık ücretine hükmedilemez.
Manevi tazminat davalarında ücret
MADDE 10- (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.
İcra ve iflas müdürlükleri ile icra mahkemelerinde ücret
MADDE 11- (1) İcra ve İflas Müdürlüklerindeki hukuki yardımlara ilişkin avukatlık ücreti, takip sonuçlanıncaya kadar yapılan bütün işlemlerin karşılığıdır. Konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Şu kadar ki takip miktarı 37.500,00 TL’ye kadar olan icra takiplerinde avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde, icra dairelerindeki takipler için öngörülen maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
(2) Aciz belgesi alınması, takibi sonuçlandıran işlemlerden sayılır. Bu durumda avukata tam ücret ödenir.
(3) İcra mahkemelerinde duruşma yapılırsa bu Tarife gereğince ayrıca avukatlık ücretine hükmedilir. Şu kadar ki bu ücret, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünün iki ve üç sıra numaralarında gösterilen iş ve davalarla ilgili hukuki yardımlara ilişkin olup, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenecek avukatlık ücreti bu sıra numaralarında yazılı miktarları geçemez. Ancak icra mahkemelerinde açılan istihkak davalarında, üçüncü kısım gereğince hesaplanacak avukatlık ücretine hükmolunur.
(4) Borçlu ödeme süresi içerisinde borcunu öderse bu Tarifeye göre belirlenecek ücretin dörtte üçü takdir edilir. Maktu ücreti gerektiren işlerde de bu hüküm uygulanır.
(5) Tahliyeye ilişkin icra takiplerinde bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirtilen maktu ücrete hükmedilir. Borçlu ödeme süresi içerisinde borcunu öderse bu Tarifeye göre belirlenecek ücretin dörtte üçü takdir edilir.
(6) İcra dairelerinde borçlu vekili olarak takip edilen işlerde taraflar arasında akdi avukatlık ücreti kararlaştırılmamış veya kararlaştırılan akdi avukatlık ücretinin geçersiz sayıldığı hallerde; çıkabilecek uyuşmazlıkların 1136 sayılı Kanunun 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca çözülmesinde avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısım ikinci bölümünde icra dairelerinde yapılan takipler için belirlenen maktu ücrettir. Ancak belirlenen ücret asıl alacağı geçemez.
Tüketici mahkemeleri ve tüketici hakem heyetlerinde ücret
MADDE 12- (1) Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre vekâlet ücretine hükmedilir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
(3) Ancak, mevcut olduğu halde tüketici hakem heyetine sunulmayan bir bilgi veya belgenin tüketici mahkemesine sunulması nedeniyle kararın iptali halinde tüketici aleyhine vekalet ücretine hükmedilemez.
(4) Tüketici hakem heyetlerinde avukat aracılığı ile takip edilen işlerde, avukat ile müvekkili arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda bu Tarifenin birinci kısım ikinci bölümünün tüketici hakem heyetlerine ilişkin kuralı uygulanır.
Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret
MADDE 13- (1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
Ceza davalarında ücret
MADDE 14- (1) Kamu davasına katılma üzerine, mahkumiyete ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise vekil ile temsil edilen katılan lehine bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde belirlenen avukatlık ücreti sanığa yükletilir. Bu hüküm, katılanın 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen vekili bulunması durumunda kovuşturma için ödenen ücret mahsup edilerek uygulanır.
(2) Ceza hükmü taşıyan özel kanun, tüzük ve kararnamelere göre yalnız para cezasına hükmolunan davalarda bu Tarifeye göre belirlenecek avukatlık ücreti hükmolunan para cezası tutarını geçemez.
(3) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ve devamı maddelerine göre tazminat için Ağır Ceza Mahkemelerine yapılan başvurularda, bu Tarifenin üçüncü kısmı gereğince avukatlık ücretine hükmedilir. Şu kadar ki, hükmedilecek bu ücret ikinci kısmının ikinci bölümünün dokuzuncu sırasındaki ücretten az, on üçüncü sırasındaki ücretten fazla olamaz.
(4) Beraat eden ve vekil veya müdafi ile temsil edilen sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir. Bu hüküm, sanığın 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafii bulunması durumunda kovuşturma için Hazineden alınan ücretin mahsubu suretiyle uygulanır.
(5) Ceza mahkemelerinde görülen tekzip, internet yayın içeriğinden çıkarma, idari para cezalarına itiraz gibi başvuruların reddi, kabulü veya ilk derece mahkemesinin kararına yapılan itiraz üzerine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması halinde işin duruşmasız veya duruşmalı oluşuna göre ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörüldüğü şekilde avukatlık ücretine hükmedilir. Ancak başvuruya konu idari para cezasının miktarı bu Tarifenin ikinci kısım birinci bölüm 1. sıradaki iş için öngörülen maktu ücretin altında ise idari para cezası kadar avukatlık ücretine hükmedilir.
Danıştayda, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde görülen dava ve işlerde ücret
MADDE 15- (1) Danıştayda ilk derecede veya duruşmalı olarak temyiz yoluyla görülen dava ve işlerde, idari ve vergi dava daireleri kurulları ile dava dairelerinde, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde birinci savunma dilekçesi süresinin bitimine kadar anlaşmazlığın feragat, kabul, davanın konusuz kalması ya da herhangi bir nedenle ortadan kalkması veya bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, diğer durumlarda tamamına hükmedilir.
(2) Şu kadar ki, dilekçelerin görevli mercie gönderilmesine veya dilekçenin reddine karar verilmesi durumunda avukatlık ücretine hükmolunmaz.
Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret
MADDE 16- (1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanan ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir. Şu kadar ki miktarı 43.750,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, bu maddenin (c) bendinde yer alan maktu ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 7.000,00 TL maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.
Tahkimde ve Sigorta Tahkim Komisyonunda ücret
MADDE 17- (1) Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda bu Tarife hükümleri uygulanır.
(2) Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla bu Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine bu Tarifeye göre hesaplanan ücretin beşte birine hükmedilir. Konusu para ile ölçülemeyen işlerde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen maktu ücrete hükmedilir. Ancak talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine öngörülen maktu ücretin beşte birine hükmedilir. Sigorta Tahkim Komisyonlarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
(3) 28/1/2012 tarihli ve 28187 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu Yönetmeliğinin 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, Tahkim Kurulu, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde idare ve vergi mahkemelerinde görülen davalar için öngörülen avukatlık ücretine hükmeder.
İş takibinde ücret
MADDE 18- (1) Bu Tarifeye göre iş takibi; yargı yetkisinin kullanılması ile ilgisi bulunmayan iş ve işlemlerin yapılabilmesi için, iş sahibi veya temsilci tarafından yerine getirilmesi kanunlara göre zorunlu olan iş ve işlemlerdir.
(2) Bu Tarifede yazılı iş takibi ücreti bir veya birden çok resmi daire, kurum veya kuruluşça yapılan çeşitli işlemleri içine alsa bile, o işin sonuçlanmasına kadar yapılan bütün hukuki yardımların karşılığıdır.
Dava vekili ve dava takipçileri eliyle takip olunan işlerde ücret
MADDE 19- (1) Dava vekilleri tarafından takip olunan dava ve işlerde de bu Tarife uygulanır.
(2) Dava takipçileri tarafından takip olunan dava ve işlerde bu Tarifede belirtilen ücretin 1/4’ü uygulanır.
Tarifede yazılı olmayan işlerde ücret
MADDE 20- (1) Bu Tarifede yazılı olmayan hukuki yardımlar için, işin niteliği göz önünde tutularak, bu Tarifedeki benzer işlere göre ücret belirlenir.
Uygulanacak tarife
MADDE 21- (1) Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarife esas alınır.
Seri davalarda ücret
MADDE 22- (1) İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda ilk on dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda ilk elli dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda ilk yüz dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir.
Kötü niyetli veya haksız dava açılmasında ücret
MADDE 23- (1) Kötü niyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece 1136 sayılı Kanun ve bu Tarife esas alınarak takdir olunur.
Yürürlük
MADDE 24- (1) Bu Tarife yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Adi Ortaklık İşe Başlama Bildirimi, İş Ortaklığı İşe Başlama Bildirimi ve Ortaklık Taleplerim Hizmetlerinin Dijital Vergi Dairesine Aktarılması (GİB Duyurusu)
İnteraktif Vergi Dairesinde yer alan Adi Ortaklık İşe Başlama Bildirimi, İş Ortaklığı İşe Başlama Bildirimi ve Ortaklık Taleplerim menüleri 01.10.2024 tarihinden itibaren Dijital Vergi Dairesine aktarılmıştır.
Dijital Vergi Dairesine giriş yaptıktan sonra Ortaklık İşlemleri menüsü aracılığıyla adi ortaklık ve iş ortaklığı işe başlama bildirimlerinizi elektronik ortamda ilgili birime iletebilir, Ortaklık Taleplerim menüsü aracılığıyla adi ortaklık ve iş ortaklığına ilişkin oluşturulan işe başlama bildirimi taleplerinizin onay veya ret işlemlerini gerçekleştirebilirsiniz.
Ayrıca İnteraktif Vergi Dairesinde onay süreci devam eden “Adi Ortaklık ve İş Ortaklığı İşe Başlama” bildirimleri bulunması durumunda 15/10/2024 tarihine kadar onaylanması için “Adi Ortaklık /İş Ortaklığı İşe Başlama Taleplerim” menüsü İnteraktif Vergi Dairesinde hizmete sunulmaya devam edecektir.
Bu tarihe kadar onaylanmayan “Adi Ortaklık ve İş Ortaklığı İşe Başlama” talepleri sistem tarafından iptal edilecek olup Dijital Vergi Dairesi aracılığıyla yeniden “Adi Ortaklık veya İş Ortaklığı İşe Başlama” bildiriminin talep edilmesi gerekmektedir.
Kaynak GİB
Çalışma İzni Değerlendirme Sürecinde Yeni Ücret Kriterleri
6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 22’nci maddesi gereğince yeni çalışma izni değerlendirme kriterleri yayımlanmış olup 1 Ekim 2024 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir.
Yeni düzenleme ile çalışma izni değerlendirme kriterlerinde yer alan istihdam, mali yeterlilik ve ücret kriterleri revize edilmiş olup sektör, meslek veya iş temelinde yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Detaylı bilgi ayrıntılar: https://www.csgb.gov.tr/uigm/calisma-izni/calisma-izni-degerlendirme-kriterleri/ sayfasında yer almaktadır.
GENEL DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ:
- İstihdam kriteri
1.1. Bilanço esası usulüne tabi işyerlerinde, adına çalışma izni başvurusu yapılan yabancının çalışacağı işyerinde, istihdam edilmek istenilen her bir yabancı için en az beş Türk vatandaşının istihdamı esastır.
1.2. Son yıl net satış tutarı 50.000.000 Türk Lirası veya daha fazla olan işyerinde istihdam edilecek beş yabancıya kadar çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde istihdam kriteri uygulanmaz.
- Mali yeterlilik kriteri
2.1. Bilanço esası usulüne tabi yeni kurulan (cari yılda kurulmuş ve henüz yılsonu bilançosu ve yıllık gelir tablosu düzenlenmemiş olan işyeri) işyerinde istihdam edilecek yabancı adına yapılacak çalışma izni başvurusunda, işyerinin ödenmiş sermayesinin en az 500.000 TL olması gerekir.
2.2. Bilanço esası usulüne tabi faaliyette olan (kuruluşu cari yıldan önceki bir yılda olan ve en az bir yılsonu bilançosu ve yıllık gelir tablosu düzenlemiş olan işyeri) işyerinde istihdam edilecek yabancı adına yapılacak çalışma izni başvurusunda; işyerinin ödenmiş sermayesinin en az 500.000 TL olması veya net satışlarının en az 8.000.000 TL olması veya ihracatının en az 150.000 ABD doları olması gerekir.
2.3. Bilanço esası usulüne tabi işyerlerinin kurmuş oldukları adi ortaklıklar tarafından yapılacak çalışma izni başvurusunda, ortaklardan en az birinin ödenmiş sermayesinin en az 500.000 TL olması veya net satışlarının en az 8.000.000 TL olması veya ihracatının en az 150.000 ABD doları olması gerekir.
- Ücret kriteri
3.1. Yabancıya ödenecek ücret, çalışma izni başvurusu tarihi itibariyle yürürlükte bulunan brüt asgari ücret tutarı dikkate alınmak suretiyle;
a) Üst düzey yöneticiler ve pilotlar için asgari ücretin 5 katından,
b) Mühendis ve mimarlar için asgari ücretin 4 katından,
c) Diğer yöneticiler için asgari ücretin 3 katından,
ç) Uzmanlık ve ustalık gerektiren işlerde çalışacaklar için asgari ücretin 2 katından,
d) Ev hizmetleri ve diğer mesleklerde/işlerde çalışacak yabancılar için asgari ücret düzeyinden az olamaz.
01.10.2024 ve sonrası | 30.09.2024 ve öncesi | |
Çalışan Grubu | Asgari Ücret Katı | |
Üst düzey yöneticiler ve pilotlar | 5 | 6,5 |
Mühendis ve mimarlar | 4 | Ön izin talebinde bulunan mühendis ve mimarlar için 6,5;
mimar ve mühendisler için 4. |
Diğer yöneticiler | 3 | Birim veya şube müdürleri 4 |
Uzmanlık ve ustalık gerektiren işlerde çalışacaklar | 2 | Uzmanlık ve ustalık gerektiren işlerde çalışacaklar, öğretmenler ile psikolog, fizyoterapist, müzisyen ve sahne sanatçısı unvanlarında çalışacak yabancılar 3 |
Ev hizmetleri ve diğer mesleklerde/işlerde çalışacak yabancılar | 1 | Yukarıda sayılanlar dışındaki diğer mesleklerde (Satış elemanı, pazarlama-ihracat görevlisi gibi görevler) çalışacak yabancılar 1,5 |
- İstihdam ve mali yeterlilik kriteri istisnası
4.1. Çalışma izni başvurusu tarihi itibarıyla son beş yılda en az üç yıl süreyle Türkiye’de öğrenci ikameti hariç olmak kaydıyla ikamet izni, çalışma izni veya uluslararası koruma kapsamında yasal olarak kalmış yabancılar adına yapılan yurt içi çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde, bu kapsamda yer alan en fazla üç yabancı ile sınırlı olmak üzere istihdam ve mali yeterlilik kriterlerinin uygulanmaması esastır.
4.2. Birinci fıkra kapsamındaki işyerlerinde çalışma izniyle çalışan yabancıların sayısının aynı işyerinde çalışan Türk vatandaşı sayısından fazla olmaması esastır.
4.3. Uluslararası koruma kapsamında yer alan yabancılara dair ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla aynı işyerinde birinci fıkradaki şartları sağlayan üçten fazla yabancının çalışacak olması halinde işyerinde çalışacak dördüncü ve sonraki yabancılar adına yapılan çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde işyerinde çalışan her bir yabancı için ayrı ayrı beş Türk vatandaşının istihdamı ve mali yeterlilik kriterinin karşılanması esastır.
Sektör ayrımındaki detaylar, Şirket ortaklarına ilişkin kriterler ve diğer hususlar:
https://www.csgb.gov.tr/uigm/calisma-izni/calisma-izni-degerlendirme-kriterleri/ sayfasında yer almaktadır.
https://www.mehmetkocak.com/2024/10/yayinlarimiz/haber/calisma-izni-degerlendirme-surecinde-yeni/
Kat Karşılığı Elde Edilen Gayrimenkullerin Elden Çıkarılması
* DEĞER ARTIŞI KAZANCI
- Ticari mükellefiyet kapsamına girmeyen gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak 5 YIL içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazancıdır.
- Arsa olarak iktisap edilen gayrimenkul üzerine bina inşa edilmesi veya söz konusu gayrimenkulün kat karşılığı verilmesi sonucu alınan gayrimenkulün tapuya tescili, CİNS TASHİHİ sayılarak tapuya tescil tarihi iktisap tarihi olarak kabul edilir. Bu durumda gayrimenkulün tapuya tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde elden çıkarılması halinde elde edilen kazanç değer artışı kazancı kapsamında vergilendirilir.
- İstisna tutarı 87.000 TL’dir.
Kat Karşılığı İnşaat İşlerinde KDV Uygulaması Kapsamında Açıklamalar Ektedir. Kat Karşılığı İnşaat İşleri Özel İnşaat Kapsamında Değerlendirilmesi ve Elde Edildiği Dönem Hâsılatlarına İlave Edilmesi Gerekir.
KAT KARŞILIĞI ARSA TESLİMİ / KAT KARŞILIĞI İNŞAAT İŞLERİ KDV UYGULAMASI - 01.04.2022 Tarihinden Sonra İnşaat Yapı Ruhsatı Alınanlar İçin - |
|||
Karşılıklı Eşanlı 2 Teslim / Trampa |
1. Teslim ( Arsa Sahibi Tarafından Müteahhide Arsa Payı Teslimi) |
2. Teslim (Müteahhit Tarafından Arsa Sahibine Konut / İşyeri Teslimi) |
|
Arsa Sahibinin Ticari Faaliyeti Varsa |
Arsa Sahibi KDV Mükellefi Değilse |
Müteahhit ( KDV Mükellefidir) |
|
KDV |
Alınan Konut / İşyerinin KDV 27/3'e Göre Emsal Bedeli (Arsa Payı Dâhil) Üzerinden Arsa Sahibi % 10 KDV'li Fatura Düzenler. Arsa Tesliminde % 10 KDV Uygulanmaktadır. |
Gerçek Usulde Mükellefiyetini Gerektirmeyecek Şekilde, Arızi Bir Faaliyet Olarak Arsa Payını Konut / İşyeri Karşılığında Müteahhide Tesliminde KDV Uygulanmaz. Müteahhit Emsal Bedel Üzerinden Gider Pusulası Düzenler. |
Müteahhit Tarafından Arsa Sahibine Bırakılan Konut / İşyerinin Emsal Bedelinin Tespitinde Vergi Usul Kanunu 267/2. Fıkrasında Yer Alan 2. Sıradaki Maliyet Bedeli Esasına Göre Belirlenen Tutarı Esas Alınır. Maliyet Bedeline, Toptan Satışlar İçin %5, Perakende Satışlar İçin %10 İlave Etmek Suretiyle Emsal Bedel Tespit Edilir. Arsa Payı Dikkate Alınmaz. Verilen Konut / İşyerinin KDV 27/3'e Göre Emsal Bedeli Üzerinden Müteahhit % 1 KDV - % 10 KDV - % 20 KDV'li Fatura Düzenler. |
Hasılat Paylaşımlı İnşaat Sözleşmelerinde KDV - Belge Düzeni |
Alınan Konut / İşyerinin Hasılat Paylaşımına Göre Arsa Sahibi KDV'li Fatura Düzenler. |
KDV Uygulanmaz. ( 60 Nolu KDV Sirküleri) |
Konut / İşyerinin 3. Şahıslara Satışında, Vergiyi Doğuran Olayın Vuku Bulduğu Tarihte Sadece Müteahhit Tarafından 3. Şahıslara Fatura Düzenlenecek, Faturada Gösterilen Toplam Bedel Üzerinden Bağımsız Birimin Niteliğine Göre % 1 - % 10 - % 20 KDV Hesaplanır. |
Vergiyi Doğuran Olay |
2 Teslimde Eşanlı Olarak; Müteahhidin Arsa Karşılığı Konut, İşyeri Gibi Bağımsız Birimleri Arsa Sahibine Teslimi / Tescili Esnasında KDV Doğar. |
||
Emsal Bedel Tespitinde % 5 - % 10 Kıstası |
Emsal Bedelin Tespitinde Maliyet Bedeline KDV Mükellefiyeti Bulunmayan Arsa Sahipleri İçin Konut İşyeri Tesliminde Perakende Satışlara Yönelik %10, KDV Mükellefiyeti Bulunan Arsa Sahipleri İçin Konut İşyeri Tesliminde Toptan Satışlara Yönelik %5 İlave Edilir. |
||
KDV- VUK Farkı |
KDV Yönünden Emsal Bedelin Tayininde Genel İdare Giderleri Ve Genel Giderlerden Mamule Düşen Hissenin Bedele Katılması Mecburidir. |
||
Konutlarda % 10 - % 20 KDV Uygulaması |
Her Bir Konutun Net Alanının 150 M2’lik Kısmına İsabet Eden Bedel Üzerinden %10, 150 M2’yi Geçen Kısmına İse % 20 KDV Uygulanır. Örneğin Net Alanı 160 M2’lik Konut İçin 150 M2’lik Kısmına % 10, (160-150=)10 M2’lik Kısmına % 20 KDV Uygulanır. |
||
Yapı Denetim Hizmeti |
Yapı Denetim Firmalarınca Hizmet Verdiği İnşaat Ruhsat Sahibi (Arsa Sahibi) Adına Yapı Denetim Faturası Tanzim Edilir. Yapı Denetim Faturasını Müteahhit Gider / İndirim Konusu Yapamaz. Ruhsat Sahibi KDV Mükellefiyse (9/10) Oranında KDV Tevkifatı Uygulanır. |
2016 TASARISINA GÖRE:
1) KAT KARLIŞIĞI - TİCARİ KAZANÇ
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Çerçevesinde İnşa Edilip Arsa Sahibine Bırakılan Taşınmazların Brüt Kapalı Alanları Toplamının;
- 1000 Metrekareyi Aşması Halinde İlk Satış Tarihinden İtibaren,
- 500 Metrekare İle 1000 Metrekare Arasında Olması Halinde İnşa Edilen Taşınmazların Satışının Arsa Sahibine Veya Müteahhide Ait Ticari Bir
Organizasyon Çerçevesinde Gerçekleştirilmesi Halinde İlk Satış Tarihinden İtibaren Ticari Faaliyete Başlanıldığının Kabul Edilmesi Ve Buna Göre Ticari Kazanç Mükellefiyeti Tesis Ettirilmesi
- 500 Metrekareyi Aşmaması Halinde İse İnşaat Faaliyeti Nedeniyle Arsa Sahibi Yönünden Ticari Kazanç Hükümleri Uygulanmaz.
2) HÂSILAT PAYLAŞIMLI - TİCARİ KAZANÇ
Hâsılat Paylaşımı Sözleşmesi İmzalayan Arsa Sahipleri Doğrudan Ticari Bir Organizasyonun Parçası Olarak Ticari Kazanç Mükellefidir. Bu Durumda Hasılat Paylaşımı Sözleşmesi KDV Mükellefi Olmayan Arsa Sahipleri Adına Ciddi Olumsuzluk Barındırır.
Kat Karşılığı Elde Edilen Gayrimenkullerin Elden Çıkarılması Tablosu PDF Formatı İle İndirmek İçin Tıklayınız
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Bugün Takvimler 01.10.2024 Tarihini Gösteriyor, 30.09.2024 Tarihi İtibariyle Düzenlenecek Bilançolar Enflasyon Düzeltmesine Tabi Tutulacak Ama Nasıl?
Öncelikle şunu ifade edeyim. Enflasyon düzeltmesinin herhangi bir zorluğunun olmadığını , enflasyon düzeltmesinin yıllık olmasının gerektiği ve vergi etkisinin olmaması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu durumu her mecrada dile getiriyorum. Devletin vergi gelirleri azalmasın çabamız o.
Gelelim üçüncü geçici vergi dönemindeki düzeltme işlemlerine. 30.09.2024 tarihli bilançolarda yer alan ve 1.1.2024 tarihli açılış bilançosundan gelen öz kaynak hesapları 500 Sermaye hesabı, 502 Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları, 540 Yasal Yedekler, 525 Kayda Alınan Emtia Karşılığı gibi hesaplar 30.09.2024 Tarihli Yİ-ÜFE'nin Aralık 2023 tarihli Yİ-ÜFE'ye bölünmesi suretiyle bulanacak düzeltme katsayısı ile çarpılması sonucu bulunan düzeltilmiş tutardan düzeltme öncesi tutarın çıkarılması suretiyle bulanacak düzeltme farkı 30.09.2024 tarihi itibariyle enflasyon düzeltme farkını oluşturacaktır. Anılan tutardan 30.06.2024 tarihi itibariyle 698 hesabın borcuna gider olarak gönderilen altı aylık düzeltme farkının düşülmesinden sonra kalan tutar bu dönemde 698 hesabın borcuna gider olarak aktarılacaktır.
Benzer şekilde aktif hesaplarda yer alan yıl başından gelen maddi duran varlık hesaplarının 1.1.2024 tarihli değeri ile anılan kıymetlerin 1.1.2024 tarihli Birikmiş Amortisman tutarları 30.09.2024 Tarihli Yİ-ÜFE'nin Aralık 2023 tarihli Yİ-ÜFE'ye bölünmesi suretiyle bulunacak düzeltme katsayısı ile çarpılması sonucu bulunan düzeltilmiş tutardan düzeltme öncesi tutarın çıkarılması suretiyle bulunacak düzeltme farkı 30.09.2024 tarihi itibariyle enflasyon düzeltme farkını oluşturacaktır. Maddi duran varlıkların düzeltme farkından 30.06.2024 tarihi itibariyle 698 hesabın alacağına gelir olarak gönderilen tutar düşülmek suretiyle kalan tutar bu dönemde 698 hesabın alacağına gelir olarak aktarılacaktır.
Birikmiş Amortismanların aynı katsayı ile düzeltilmesinden kaynaklı düzeltme farkından ise 30.06.2024 tarihi itibariyle 698 hesabın borcuna gider olarak gönderilen tutar düşülmek suretiyle kalan düzeltme farkı bu dönemde 698 hesabın borcuna gider olarak aktarılacaktır. Daha sonra 30.09.2024 tarihi itibariyle düzeltilmiş iktisadi kıymet tutarı üzerinden amortisman hesaplanarak 9 aylık amortisman gideri bulunacak ve bu tutardan ilk altı ayda gider yazılan tutar tenzil edilmek suretiyle bu dönemde gider yazılacak amortisman tutarına ulaşılmış olacaktır.
30.09.2024 tarihi itibariyle 698 hesabın borç veya alacak kalanı vermesi durumuna göre bakiye 648 veya 658 hesaplara aktarılacak, ilk altı aylık dönemde ortaya çıkan 648 veya 658 hesapla mahsup edilerek kalan net tutar gelir tablosunda dikkate alınacaktır.
SM/SMMM Meslektaşlarımın Dikkatlerine! Muhasebe Kayıtlarında Tek Düzen Hesap Planına Uymayanlara, VUK Hükmünce 02.08.2024 Tarihinden İtibaren 65.000 TL Özel Usulsüzlük Cezası Kesilir!
‘’Bu Kanuna göre belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına… ilişkin kural ve standartlara uymayanlara 02.08.2024'den itibaren 65.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilir. (VUK/Md-353/6)
2024 yılında kaç vergi mükellefiyle muhasebe sözleşmeniz var?
10 x 65.000 : 650.000 TL
20 x 65.000 : 1.300.000 TL
30 x 65.000 : 1.950.000 TL
40 x 65.000 : 2.600.000 TL
50 x 65.000 : 3.250.000 TL
..? x 65.000 : ??? TL
MUHASEBE KAYITLARINIZLA İLGİLİ, AŞAĞIDA YER ALAN HUSUSLARDAN HERHANGİ BİRİNE VERECEĞİNİZ YANIT ‘’EVET’’ İSE, SÖZ KONUSU ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASINA MUHATAP OLABİLİRSİNİZ!
- 100 –Kasa hesabında fiilen olmayan para (kaydi kasa fazlalığı),
131-Ortaklardan Alacaklar hesabına aktarıldı
- Alınan Vadeli Çekler 101-Alınan Çekler hesabında kayıtlı
- Verilen Vadeli Çekler 103-Verilen Çekler ve Ödeme Emirleri (-) hesabında kayıtlı
- 120-Alıcılar hesabında yer alan ters bakiye veren hesaplar, geçici vergi veya yıllık dönem sonunda 340-Alınan Sipariş Avansları hesabına aktarıldı
- 120-Alıcılar hesabında yer alan, henüz şüpheli hale gelmemiş / tahsili gecikmiş alacaklar, bu hesapta izlenmeye devam ediliyor
- 120-Alıcılar hesabında yer alan, tahsili şüpheli hale gelmiş alacaklar için şüpheli alacaklar karşılığı ayrılmadı, gider yazılmadı
- 121-Alacak Senetleri için (alınan vadeli çekler dahil) reeskont hesaplanmadı
- 121-Alacak Senetleri hesabında yer alan, tahsili şüpheli hale gelmiş alacaklar için şüpheli alacaklar karşılığı ayrılmadı, gider yazılmadı
- Müşterimize vadeli olarak ‘’elma’’ sattık, alacağımızı 120-Alıcılar hesabına kaydettik. Aynı müşterimizden ‘’armut’’ satın aldık, borcumuzu 120 hesabın alacağına kaydettik
- Müşterimizden alacağımız, 1 yıldır-2 yıldır-3 yıldır 120-Alıcılar hesabında kayıtlı
- Fiziki ve ekonomik değerlerinde önemli azalışların ortaya çıktığı tespit edilen 15-Stoklar grubundaki stoklarla ilgili olarak,158-Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı (-) yoluyla karşılık hesaplanmadı, gider/maliyet yazılmadı
- Yıllara yaygın inşaat taahhüt işinde, dönem içinde ortaya çıkan üretim maliyetleri, doğrudan 170-Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri hesabında izlendi
- Sözleşmeye göre yıllara yaygın olduğu bilinen inşaat taahhüt işinde, hakediş gelirleri dönem içinde 600-Yurt içi satışlar hesabına kaydedildi, 600 hesaptaki tutar dönem sonunda 31/12.. de 350-Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Hakediş Bedelleri hesabına aktarıldı
- Yıllara yaygın inşaat taahhüt işiyle ilgili taşeronlara verilen avanslar, 159-Verilen Sipariş Avansları hesabında izlendi
- Yıllara yaygın inşaat taahhüt işiyle ilgili alınan avanslar, 340-Alınan Sipariş Avansları hesabında izlendi
- Yıllara yaygın inşaat taahhüt işiyle ilgili peşin ödenen vergiler (banka stopajları), 193-Peşin Ödenen Vergi ve Fonlar hesabında izlendi
- Satın alınmak üzere sipariş edilen maddi duran varlık ile ilgili yapılan avans ödemesi, 159-Verilen Sipariş Avansları hesabında izlendi
- 180-Gelecek Aylara Ait Giderler / 280-Gelecek Yıllara Ait Giderler
(180/280) virman kaydı 31/12.. de yapılmadı
- Banka faiz gelirleri, tahsil edildiğinde-hesaba geçtiğinde gelir yazıldı
- Duran varlıklardan (Maddi-Maddi olmayan) amortisman ayrılmadı, amortisman tutarı gider/maliyet yazılmadı
- Ulaştırma sektöründe hizmet veren firmayız. Ana üretimde (ulaştırma) kullandığımız taşıt araçlarıyla ilgili olarak bilanço dipnotlarında bilgi vermedik
- Mali Duran Varlıklarda, oy hakkı veya yönetime katılma hakkının % 10 dan az olduğu iştirakler, 242-İştirakler hesabında izlendi
- 5 yıldan uzun süreli kiralamalarla ilgili oluşan, 264-Özel Maliyetler hesabındaki tutar üzerinden, kira süresine göre amortisman ayrıldı, gider/maliyet yazıldı
- İşletmenin bir yıllık dönem içinde kullanabileceğinden/satabileceğinden daha fazla olan stokları, 15-Stoklar grubunda( 150,153 hesaplarda) raporlandı
- İşletmede kullanma veya satış olanağını yitirmiş olan maddi duran varlıklar, 25-Maddi Duran Varlıklar grubunda raporlanmaya devam edildi
- Alınan uzun vadeli banka kredileri 300/400-Banka Kredileri hesaplarında izlendi, dönem sonunda 400 hesaptan 300 hesaba virman yapıldı
- 320-Satıcılar hesabında yer alan ters bakiye veren hesaplar, geçici vergi veya yıllık dönem sonunda 159-Verilen Sipariş Avansları hesabına aktarıldı
- 321-Borç senetleri için (verilen vadeli çekler dahil) reeskont hesaplanmadı
- Döviz cinsinden borçların (bankalara-satıcılara vb.) değerlemesinden ortaya çıkan kur farkı zararları 656-Kambiyo Zararları(-) hesabına kaydedildi
- İşletmede hizmet akdine bağlı olarak çalışmakta olanlar için 372, 472-Kıdem Tazminatı Karşılığı hesapları kullanılarak kıdem tazminatı karşılığı hesaplanmadı, gider/maliyet yazılmadı
- Hesaplanan yıllık kurumlar vergisine ilişkin 691(-) /370 muhasebe kaydı 31/12.. de yapılmadı
- 193-Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar hesabındaki tutarın tamamı, 370 hesaptaki tutar ne olursa olsun, 371-Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi ve Diğer Yükümlülükleri(-) hesabına aktarıldı
- 371-Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi ve DiğerYükümlülükleri(-) 193-Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar (371/193) kaydı yapıldıktan sonra, 193 hesapta kalan bakiye 31/12.. de 136-Diğer Çeşitli Alacaklar hesabına aktarıldı
- Holding ana şirketiyiz.
İştiraklerimizden/ bağlı ortaklıklarımızdan elde ettiğimiz temettü gelirlerimizi ‘’640-641 İştiraklerden-Bağlı Ortaklıklardan Temettü Gelirleri’’ hesabına kaydettik
- Borsadan hisse senedi satın aldık, satın alma bedelini 110-Hisse Senetleri hesabına kaydettik. Satın alma için katlandığımız gideri de (komisyon vb.) bu hesaba kaydettik
- 110-Hisse Senetleri hesabında takip ettiğimiz TL cinsinden menkul kıymetlerimizi, borsa değerlerinde önemli ölçüde değer azalması olsa da, ilk alış bedeliyle değerledik
- İhracatla ilgili olarak, ihracatın yapıldığı dönem içinde ortaya çıkan/hesaplanan kur farkı gelirleri 646-Kambiyo Kârları hesabına kaydedildi
- İhracatla ilgili olarak, ihracatın yapıldığı dönem içinde ortaya çıkan/hesaplanan kur farkı zararları 656-Kambiyo Zararları(-) hesabına kaydedildi
- 646-Kambiyo Kârları ve 656-Kambiyo Zararları(-) hesapları 31/12..de bilançoda mahsup edilerek/netleştirilerek raporlandı
- Duran varlık satışından doğan kârlar, 649-Faaliyetlerle İlgili Diğer Olağan Gelir ve Kârlar hesabında izlendi
- Mamul üretiminde kullanılmak üzere satın alınan stoklanabilir nitelikteki hammadde, satın alındığında doğrudan 710-Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri hesabına kaydedildi
- 740-Hizmet Üretim Maliyeti hesabı (0-7) gider çeşitleri alt hesapları kullanılmadan çalıştırıldı
- 740 hesap, 622(-) hesaba şöyle aktarıldı: önce, 740 alacaklı 741 borçlu kaydı yapıldı sonra, 741 alacaklı 622(-) borçlu kaydı yapıldı
- Vergi mevzuatımız hükümlerince kanunen kabul edilmeyen giderler (KKEG’ler) 689-Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar(-) hesabına kaydedildi/bu hesapta izlendi
- Kısmen veya tamamen dağıtılmamasına karar verilen geçmiş yıllar kârları, 570-Geçmiş Yıllar Kârları hesabında izlenmeye devam ediliyor
- Enflasyon düzeltmesi yapılan hesaplarda, hesaplanan düzeltme farkları, düzeltilen ilgili ana hesaba kaydedildi
SONUÇ OLARAK;
26/12/1992 tarihli 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinin halen yürürlükte olduğu ve söz konusu tebliğde:
‘’…İşletmeler, muhasebe sistemlerini bu Tebliğ ve Eki'nde öngörülen kurallara uygun olarak yürüteceklerdir. …Belirlenen muhasebe usul ve esaslarını uygulamak zorunda oldukları halde, buna uymayanlar hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 3568 sayılı Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun ilgili hükümleri uyarınca gerekli cezai işlemler uygulanacaktır.’’
hükümlerinin yer aldığı önemle bilinmelidir.
Yararlı olması dileğiyle…
01.10.2024
Recep Selimoğlu
Yeminli Mali Müşavir
Öğretim Görevlisi
Bölgesel Yönetim Merkezlerinin Vergisel Durumu
Bölgesel yönetim merkezlerinin hukuki altyapısı
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nde 2012 yılında yapılan değişiklikle, bölgesel yönetim merkezlerinin Türkiye’de irtibat bürosu olarak faaliyette bulunabilmelerine olanak sağlandı.
Yönetmelikle yapılan düzenleme çerçevesinde, irtibat bürosu olarak faaliyet gösteren bölgesel yönetim merkezleri, diğer ülkelerdeki şirketler ve iş birimleri için yönetmelikte sayılan; yeni yatırım ve yönetim stratejilerinin oluşturulması, planlama, tanıtım, satış, satış sonrası hizmetler, marka yönetimi, finansal yönetim, teknik destek, Ar-Ge, dış tedarik ve çalışanların eğitimi gibi alanlarda koordinasyon ve yönetim hizmetleri veriyor.
Diğer irtibat büroları gibi, bölgesel yönetim merkezi olarak kurulan irtibat bürolarının da Türkiye’de ticari faaliyette bulunmaması gerekiyor.
2016 öncesinde kurumlar vergisi mükellefiyet durumu
Yukarıda da belirttiğim gibi irtibat büroları, ticari faaliyette bulunmamak kaydıyla, yabancı şirketlerin Türkiye’de birtakım faaliyetleri yapabilmelerine olanak sağlayan faaliyetleri yapıyor. Ticari faaliyette bulunmadıkları için, irtibat bürolarının öteden beri kurumlar vergisi mükellefiyeti tesisine gerek olmadığı düşünüldü. Uygulama da bu şekilde geldi.
İrtibat bürosu olarak kurulan ve faaliyet gösteren bölgesel yönetim merkezlerinin durumu diğerlerinden farklı değil. Bunların da Türkiye’de ticari faaliyette bulunmaları mümkün değil. Böyle olunca, 2012 yılında yapılan düzenleme sonrasında kurulan bölgesel yönetim merkezleri, vergi mevzuatında bir değişiklik yapılmadan kurumlar vergisi mükellefi yapılmadı. Gelir İdaresi de, ticari faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunmaması halinde kurumlar vergisi mükellefiyet tesisine gerek bulunmadığı yönünde görüş verdi (29.09.2014 tarihli ve 2285 sayılı özelge.)
2016 yılında yapılan düzenleme
2016 yılında 6728 sayılı Kanun’la Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle, tüm giderlerinin kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlar tarafından karşılanması ve söz konusu giderlerin Türkiye'de tam veya dar mükellefiyete tabi herhangi bir kurumun hesaplarına intikal ettirilmemesi veya kârından ayrılmaması kaydıyla, Ekonomi Bakanlığı’ndan alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezlerinin kurumlar vergisinden muaf olması hükme bağlandı. 31 Aralık 2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 11 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’yle de düzenleme ilişkin açıklamalar yapıldı ve uygulama bu çerçevede şekillendi.
Kurumlar vergisi düzenlemesi neden yapıldı?
Bölgesel yönetim merkezlerine muafiyet getiren hükmün gerekçesinde, ülkemizin, bulunduğu coğrafi konumu itibariyle bölgesel yönetim merkezlerinin yer aldığı bir ülke olmasına yönelik hedefi çerçevesinde bu düzenlemenin önerildiği belirtilmiş.
Yukarıda da belirttim, Mali İdare 2016 öncesinde de bölgesel yönetim merkezlerinin mükellefiyetinin tesisine gerek olmadığına ilişkin görüşler vermiş. Aksini iddia eden de olmamış. Böyle olunca muafiyet düzenlemesinin gerekçesinde yer alan bölgesel yönetim merkezlerine muafiyet getirildiğine ilişkin açıklama ve düzenlemenin neden yapıldığı tartışma konusu haline geldi.
Gördüğüm kadarıyla, muafiyet düzenlemesi sonrası konuyu inceleyen bazı vergi hukukçuları, düzenlemeyle bölgesel yönetim merkezlerine kurumlar vergisi ödemeyeceklerine ilişkin ek güvence verildiğini ifade etmişler. Bu görüşü doğru kabul edersek, düzenleme öncesi uygulama doğruydu, yeni bir muafiyet gelmedi, bir belirsizlik yasayla giderildi diye kabul etmek lazım. Ancak bu durumda da, konu net değilse, daha önce in verilmiş özelgeler de varken, kanunla düzenleme yapılmasına gerek var mıydı sorusu çıkıyor karşımıza.
Kurumlar vergisi düzenlemesi ve tebliğ açıklaması kaldırıldı. Neden kaldırıldı, ne oldu?
Yukarıda neden getirildiğini sorguladığım, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4-1/ö maddesiyle getirilen muafiyet hükmü, 27 Mart 2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7103 sayılı Kanun’la kaldırıldı.
Muafiyeti kaldıran madde, 7103 sayılı Kanun’un yasalaşma sürecinde, tasarıya TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda eklenmiş. Komisyon raporunda, vergi mevzuatının OECD ve Avrupa Birliği standartları doğrultusunda uluslararası vergileme ilkelerine uyumluluğunun sağlanması amacıyla muafiyetin kaldırıldığı belirtilmiş.
Görüldüğü gibi, muafiyet getiren düzenleme ile kaldıran düzenlemenin gerekçesi uyumlu gibi gözüküyor. Gerekçelere göre bir muafiyet getirilmiş, sonra muafiyete son verilmiş.
Son olarak 28 Eylül 2024 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 23 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “Bölgesel yönetim merkezleri” başlıklı bölümü de kaldırıldı. Bölümün neden kaldırıldığına ve sonuçlarının ne olacağına ilişkin bir açıklama yok. Ancak gerekçesini tahmin etmek zor değil. Yasal düzenleme kaldırıldığına göre, düzenlemeye ilişkin açıklamanın Tebliğde yer almasına gerek yok diye düşünülmüş olmalı.
Bölgesel yönetim merkezleri kurumlar vergisi mükellefi mi oldular?
Yukarıda özetle ifade ettim. İrtibat bürosu olarak kurulan bölgesel yönetim merkezlerinin, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4-1/ö maddesi öncesinde de kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiyordu. Özelgeler de mükellefiyet tesisine gerek yok diyordu. Aslında diğer irtibat büroları için de durum aynıydı.
Muafiyet hükmü, yeni bir durum yaratmamıştı. O zaman muafiyetin kaldırılması da yeni bir durum yaratmayacaktı. Görünüşte bir yasayla yeni bir muafiyet gelmişti ama bölgesel yönetim merkezlerinin vergileme durumunda bir değişiklik olmamıştı. Gelir İdaresi de böyle yorumlamış olmalı ki, bölgesel yönetim merkezlerinin kurumlar vergisi karşısındaki durumunda bir değişiklik olmadığı yönünde görüş vermiş. (19.08.2022 tarih ve 928981 sayılı özelge)
Özelgede özetle, 2016 yılı öncesi özelgelerde olduğu gibi, Ekonomi Bakanlığı’ndan alınan izne istinaden bölgesel yönetim merkezi olarak kurulan irtibat bürosunun Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikte yer alan düzenlemelere göre bölgesel yönetim merkezi olarak faaliyette bulunması, ticari ve diğer gelir getirici faaliyetler ile izin konusu dışında bir faaliyette bulunmaması halinde kurumlar vergisi mükellefiyet tesisine gerek bulunmadığı, şartların sağlanamaması halinde ise mükellef olunması gerektiği belirtilmiş.
Kişisel değerlendirmem
Konuyla ilgili uzunca bir değerlendirmeyi bu köşede 7 Eylül 2022 tarihli makalede yapmıştım. Bugün aynı değerlendirmeyi tekrarlamadan şunları söyleyebilirim.
- Başta bölgesel yönetim merkezleri olmak üzere irtibat bürolarının Türkiye’de mükellefiyet tesisine, defter tutmalarına ve beyanname vermelerine gerek olmadığı öteden beri kabul ediliyor ve uygulama bu şekilde devam ediyordu. Mali İdare de mükellefiyet tesisine gerek yok diyordu. Sonuçta düzenleme yapılıp sonrasında kaldırılması durumu değiştirmedi, Mali İdare düzenlemenin kaldırılması sonrasında da aynı görüşü vermeye devam etti. Dolayısıyla Yönetmeliğe uygun olarak faaliyet gösteren ve izin konusu dışında faaliyet göstermeyen bölgesel yönetim merkezlerinin muafiyet durumuyla ilgili sorun olmadığı söylenebilir.
- Gelir İdaresi’nin görüşü tartışılabilir ancak tutarlı. Muafiyet düzenlemesi öncesi ne yorum yapmışsa, muafiyet düzenlemesinin kaldırılması sonrasında da aynı mevzuatı aynı şekilde yorumlamış. İdare muhtemelen, 2012 düzenlemesinin konuyu netleştirdiğini, 2016 düzenlemesinin de bu çerçevede özünde bir değişiklik yapmadığını değerlendirmiş.
- Sonuçta, bölgesel yönetim merkezleriyle ilgili mevzuat açısından 2016 öncesine dönmüş olduk. Genel Tebliğ’in de kaldırılması sonrasında elde özelgeler kaldı. Genel Tebliği tamamen kaldırmak yerine, son durumu açıklayacak şekilde değişiklik yapılsaydı, konu özelgelere bırakılmasaydı yararlı olurdu. Bu yapılmadı, en azından bir Sirküler veya rehberle durum açıklanabilir. Recep BIYIK
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/bolgesel-yonetim-merkezlerinin-vergisel-durumu/770552