Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Cumartesi, 28 Eylül 2024 21:50

Asgari Kurumlar Vergisi Netleşti

Son vergi düzenlemesiyle mevzuata giren Yurt İçi Asgari Kurumlar Vergisi, Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine eklendi.

Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğe göre kurumlar vergisi indirim ve istisnalar düşülmeden öneki kurum kazancının yüzde 10’undan az olamayacak.

İlk defa faaliyete başlayan mükellefler üç hesap dönemi boyunca asgari kurumlar vergisi ödemeyecekler. Buna göre 2025 yılında kurulan bir şirket, 2025, 2026 ve 2027 yıllarında asgari kurumlar vergisi ödemeyecek.

Asgari kurumlar vergisi; ticari bilanço kârı ile kanunen kabul edilmeyen giderler toplamının veya ticari bilanço zararı ile kanunen kabul edilmeyen giderler toplamı sıfırdan büyük olması durumunda hesaplanacak. Buna karşılık geçmiş yıl zararları asgari kurumlar vergisi matrahından düşülemeyecek.

Hesaplanan asgari kurumlar vergisinden, teşvik belgeli yatırımlarda, yatırıma katkı tutarlarının kullanılması nedeniyle ilgili hesap döneminde alınmayan vergi indirilecek.

Ayrıca ihracat kazançlarına uygulanan 5 puan, sanayi sicil belgesine sahip kurumların üretim faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlara uygulanan 1 puanlık indirim nedeniyle alınmayan vergi ile en az yüzde 20’si halka arz edilen kurumların kazançlarına uygulanan 2 puanlık indirim de yine bu vergiden indirilecek.

KKM kazanç istisnası vergiden düşülemeyecek

Tebliğe göre asgari kurumlar vergisi matrahından düşülemeyecek istisnalar şunlar;
Yurt dışı kazanç, yurt dışı iştirak hissesi satış kazancı, yatırım fon ve ortaklıklarının kazanç istisnası, taşınmaz iştirak hisseleri ve fon satış kazancı istisnası, banka, finansal kiralama ya da finansman şirketlerine veya TMSF’ye borçlu durumda olanların taşınmaz ve iştirak hisselerinin satış kazancı, yurt dışı şube kazancı, yurt dışı inşaat, onarım, montaj ve teknik hizmetler kazancı, eğitim ve öğretim kazancı, yabancı fon kazançlarının vergilendirilmesinde yönetici şirketlere ilişkin kazançlar, sınai mülkiyet hakkı satış kazancı, KKM hesaplarından elde edilen kazançlar, tarım lisanslı depo kapsamında düzenlenen ürün senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazanç, Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinden elde edilen kazançlar.

Cumhurbaşkanını başlattığı kampanyalara bağışlar da indirilemeyecek

Tebliğ kapsamında asgari kurumlar vergisi matrahından düşülemeyecek indirimler ise şöyle:
Sponsorluk harcamaları, bağış ve yardımlar, eğitim ve sağlık tesisleriyle yurt inşaatlarına ilişkin bağış ve yardımlar, kültür ve turizm amaçlı bağış ver yardımlar, Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan bağışlar, Kızılay ve Yeşilay’a yapılan nakdi bağışlar, yurt dışına verilen yazılım, mühendislik, eğitim ve sağlık hizmetleri kazançları, nakdi sermaye artışı kaynaklı faiz indirimi, İFM’de faaliyette bulunan kurumların kazançları, yatırım indirimi, teknogirişim sermaye desteği, teknokent sermaye desteği.

Zarar eden işletme de vergi ödeyebilir

Tebliğde çeşitli gelir miktarlarına göre ödenmesi gereken kurumlar vergisine ilişkin örnekler de yer aldı.

Buna göre 1 milyon lira ticari bilanço kârı elde eden ve kanunen kabul edilmeyen gider tutarı 200 bin lira olan bir şirket için vergi matrahı 1.2 milyon lira olacak. Bunun için yüzde 25’lik kurumlar vergisi 300 bin lira, yüzde 10’luk asgari kurumlar vergisi ise 120 bin lira olarak belirleniyor. Mükellef bu iki tutardan daha büyük olanı yani 300 bin lirayı kurumlar vergisi olarak ödüyor.

Bir başka örneğe göre ise 1 milyon lira ticari bilanço zararı elde eden şirketin 200 bin liralık kanunen kabul edilmeyen gideri bulunuyor.

Bu durumda kurumlar vergisi matrahını sadece 200 bin liralık kanunen kabul edilmeyen giderler oluşturuyor. Mükellef bunun üzerinden yüzde 25’e karşılık gelen 50 bin lira kurumlar vergisi ödüyor.

https://www.ekonomim.com/ekonomi/kurumlar-vergisinde-yeni-duzenleme-haberi-769844

Cumartesi, 28 Eylül 2024 21:44

İş Kanunu Değiştiriliyor!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan çalışma hayatına ilişkin yeni düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını, İş Kanunu’nda istihdam ve işgücü piyasasına olumlu yansıyacak düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını açıkladı.

Yeni mevzuat çalışma barışına katkı sağlayacak

Bakan Işıkhan, Işıkhan, Bozüyük Ticaret Odası'nda 'İş İnsanlarıyla Buluşma' programı kapsamında iş insanları ile bir araya geldi. Burada yaptığı konuşmada, İş Kanunu’nu  güçlendirme ve revize etme aşamasında olduklarını dikkat çekerek, çalışma hayatında bir takım düzenlemeler yapacaklarını söyledi.

Bakan Işıkhan konuşmasında “şu an iş kanunumuzu güçlendirme, revize etme sürecindeyiz. Mevzuatı daha da güçlendirip, çalışma barışına, sosyal diyalog, istihdam ve işgücü piyasası gidişatına olumlu yönde katkı sağlayarak Türkiye’nin çalışma hayatını yüzyıllık vizyonumuza yakışır hale getireceğiz" ifadelerine yer verdi.

“İmkanları yatırımcı, işveren, çalışanlar için seferber ediyoruz”

Bakan Vedat Işıkhan, iş insanlarına seslenerek, "Sizleri daha çok dinleyebilmek, şehrimizin ihtiyaçlarını yerinde tespit edebilmek için bu buluşmaları çok önemli buluyorum. Özellikle sahadan gelen geri dönüşleri ilk ağızdan duymak, sorunların çözümü noktasında önemli bir işleve sahip. Bizler her zaman sizlerin yanında olduk. Siz yeter ki çalışın, üretin ve istihdam sağlayın. Bugüne kadar, şartlar müsaade ettiği ölçüde vermiş olduğumuz her sözü tuttuk. Elimizdeki bütün imkânları yatırımcımız, işverenimiz, çalışanımız için seferber ettik. Etmeye de devam ediyoruz" dedi.

“İstihdam için işverenlere teşvik ve destek sağlıyoruz”

Bakan Işıkhan, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği 'Türkiye Yüzyılı' hedefimiz doğrultusunda; el birliğiyle, her alanda yoğun bir çalışma dönemini icra ettiklerini anlatarak, "Bilhassa ekonomik kalkınmamız için gerek çalışma hayatında gerekse ekonomimizi ilgilendiren diğer alanlarda dört koldan çalışıyoruz. Hedefimiz tam bağımsız bir kalkınma sürecini, yerli ve milli unsurlar temelinde gerçekleştirebilmek. Bunu gerçekleştirebilmenin en önemli yollarından birinin ise sağlıklı işleyen bir çalışma hayatı ve sosyal güvenlik sisteminden geçtiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu noktada sizleri rahatlatmak, işverenlerimizin karşılaştığı zorlukları azaltmak ve bürokratik yükü hafifletmeye yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Bildiğiniz üzere İŞKUR vasıtasıyla işverenlerimizi ve işçilerimizi bir araya getiriyor, işverenlerimizin aradığı elemanı bulmasına yardımcı oluyoruz. Diğer yandan, teşviklerimiz ve desteklerimizle, işletmelerinizin büyümesine ve istihdamın artmasına katkıda bulunuyoruz. Önümüzdeki dönem; yine işverenlerimizi istihdam artışı noktasında desteklemeye devam edeceğimiz bir dönem olacak" ifadelerine yer verdi.

"İşsizlik oranımız da son 15 aydır tekli hanelerde"

Bakan Işıkhan, savaşların ve çatışmaların yoğun olduğu bir coğrafyada olduklarını anlatarak, "Üstelik yüzyılın felaketi diye adlandırdığımız Kahramanmaraş depremlerine rağmen; geçtiğimiz yıl yüzde 5,1 büyümeyi başardık. Bununla birlikte istihdam oluşturan büyüme için gerekli tüm adımları atmaya devam ediyoruz. İstihdamda biliyorsunuz, rekor üstüne rekor kırıyoruz. Çalışma hayatını güçlendirmeye yönelik attığımız adımlar neticesinde istihdam sayımız son verilere göre; 32 milyon 712 bin kişi ile tarihi zirvesini yenilemiş bulunuyor. İşsizlik oranımız da son 15 aydır tekli hanelerde. Biliyorsunuz Orta Vadeli Planda 2024 yılsonu işsizlik oranı hedefimiz yüzde 9,3 ve bu hedefimizi yakalamak için tüm imkânlarımızı seferber etmeye devam ediyoruz" dedi.

"Kadın istihdamında Türkiye OECD ülkeleri arasında birinci"

Işıkhan, 2007 ila 2023 yılları arasında kadın işgücüne katılım oranını; tam 12,7 puan artırarak OECD ülkeleri arasında birinci olduklarını söyledi. Işıkhan, "Aynı dönemde kadınların istihdam oranını da 10,3 puan artırdık ve bu alanda da dördüncü durumdayız. Ayrıca biliyorsunuz yılbaşında Sayın Emine Erdoğan’ın katılımıyla 'İş-Pozitif' adlı yeni projemizin duyurusunu yapmıştık. İş Pozitif, özellikle kayıtlı kadın istihdamı konusundaki sorunların çözümüne katkı sağlayacak, iş arayanın da işverenin de bağlantısını büyük ölçüde kolaylaştıracak bir işbirliği platformudur. On ikinci Kalkınma Planında 2028 yılında yüzde 40,1 olarak hedeflediğimiz kadın işgücüne katılma oranına ulaşmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacağız. Bunun dışında şu an iş kanunumuzu güçlendirme, revize etme sürecindeyiz." ifadelerine yer verdi.

“Amacımız refahı kalıcı hale getirmek, satın alma gücünü korumak”

Bakan Işıkhan açıklamasının devamında, "Bakınız bugün özellikle sağlık hizmetlerinde, sosyal güvenlikte, ihracatta, savunma sanayinde, dünya ölçeğinde örnek alınan ülke konumundayız. Aynı şekilde istihdamda ve işgücünde orta vadeli plana uygun şekilde yükselen bir ivme içerisindeyiz. Zaman zaman dalgalanmalar olsa da gidişat olumlu yöndedir. Bu dalgalanma dönemleri yükseliş sürecinin doğal bir sonucudur. Değişimler, geçiş süreçleri kolay değildir ancak uzun vadede refahı vadeder. Amacımız, refahı kalıcı hale getirmek ve vatandaşlarımızın satın alma gücünü korumak ve geliştirmektir. Bu sebeple çok daha büyük bir azim ve şevkle çalışmalı, katma değer üretmeliyiz" dedi.

"Üniversite öğrencileri esnek ve part time çalışabilecek"

Bakan Işıkhan, üniversite öğrencilerine müjde vererek, "En son, model olarak ilk kez uygulamaya alınan 'İşgücü Uyum Programı' adında yeni bir sistemi açıkladık. Özellikle ev hayatı ile iş hayatını uyumlaştırmada sıkıntı yaşayan vatandaşlarımıza yönelik, kendilerini çalışma hayatına katmayı hedefleyen, niteliği itibariyle tarihimizde ilk kez uygulanan bir modeli hayata geçirdik. Böylece, üniversite öğrencileri esnek ve part time çalışabileceklerdir. Çalışma hayatını bu ve benzeri yeni uygulamalarla desteklemeye devam edeceğiz. İşçinin de, işverenin de, yatırımcının da kazandığı, herkesin hakkını aldığı adil bir sistem hepimizin ortak arzusudur" dedi.

“İstihdamımızı artırmaya devam edeceğiz”

Bakan Işıkhan son olarak, "Türkiye bugün 5 yıllık değil, yüz yıllık kalkınma planları yapan bir ülke haline gelmiştir. Ülkemizin son çeyrek asrını en iyi sizler bilirsiniz. Türkiye’nin de, Bilecik’in de nereden nereye geldiğini en iyi yatırımcımız, üreticimiz bilir. Bilecik’in yeni yatırımlarla, yeni istihdam alanlarıyla ve yeni girişimlerle çok daha iyi yerlere geleceğinden şüphem yoktur. Özellikle esnaflarımızın iş dünyamızın sanayicimizin bu mücadelelere sunduğu katkılar, ortaya koyduğu dayanışma bilinci asla göz ardı edilemez. Adım adım ilerlediğimiz bu stratejik hedeflerimizle; inşallah yatırım, üretim, istihdam ve ihracat vizyonuyla büyümemizi ve istihdamımızı artırmaya devam edeceğiz. İnşallah şehrimiz için, milletimiz için, daha güçlü bir Türkiye için hep birlikte çalışacağız" ifadelerine yer verdi.

https://www.ekonomim.com/ekonomi/is-kanunu-degisiyor-yeni-adimlar-yolda-bakan-isikhan-acikladi-istihdam-ve-isgucu-piyasasina-katki-saglayacak-haberi-769858

A) İHRACAT

İhracat Kaynaklı 5 Puan İndirimli Kurumlar Vergisi İçin İHRACAT FAALİYETİ Yeterlidir.

İmalatçı veya tedarikçi kurumlar tarafından dış ticaret sermaye şirketleri veya sektörel dış ticaret şirketleri üzerinden gerçekleştirilen ihracat faaliyetlerinde ise tanzim edilmiş bir ARACILI İHRACAT SÖZLEŞMESİNİN varlığı şart olup, kazancın bu sözleşme kapsamındaki faaliyetlerden elde edilmiş olması gerekmektedir.

5 Puan İndirimli oran uygulanacak matrah: Matrah x İhracat faaliyetinden elde edilen kazanç / Ticari Bilanço Karı (TBK)

B) İMALAT; İmalat Kaynaklı 1 Puan İndirimli Kurumlar Vergisi İçin  Aşağıdaki Şartların Birlikte Sağlanması Gerekir.

- Sanayi Sicil Belgesine sahip olma ve

- Fiilen üretim faaliyetiyle iştigal etme

İndirimli oran uygulanacak matrah: Matrah xİmalat faaliyetinden elde edilen kazanç / Ticari Bilanço Karı (TBK)

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Belirli süreli iş sözleşmesinde dikkat edilecekler
✅Yazılı olarak yapılmalı
✅İşveren ve işçinin imzası bulunmalı
✅İşçiye sözleşmenin bir nüshası (orijinal bir nüsha ve işveren ve işçinin de imzası bulunduğu nüsha) verilmeli
✅Sözleşme belirli süreliye uygun olmalı, sözleşmenin genelinden belirli süreli iş sözleşmesi olduğu anlaşılmalı
✅Objektif koşulların varlığı olmalı
✅İş gerçekten belirli süreli olmalı
✅Sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihleri belirtilmeli
✅Sözleşmenin süresi işin özelliğine göre [gün, ay, yıl] olarak belirlenebilir.
✅Sözleşmenin haklı neden dışında süresinden önce feshedilmesi durumunda cezai şart belirlendi ise iş sözleşmesinde belirtilmeli

Sözleşmenin Sona Ermesi veya Devam Etmesi
✅Sözleşme bitiş tarihinde kendiliğinden sona erer
✅Tarafların bildirim öneli vermesine gerek kalmaz
✅Sözleşme yenilenecek ise objektif koşulların varlığı ve işçin belirli süreli olma özelliği bozulmadan yenilenebilir.
✅Sözleşme bitiş tarihinden sonra işçi işveren ile yeni belirli süreli iş sözleşmesi yapmadan çalışmaya devam ediyorsa ve sözleşme belirsiz süreliye dönüşebilir.

⚠ Sözleşme belirli süreli özelliği olmadan veya sonrasında belirsiz süreliye dönüşmesi durumunda belirli süreli iş sözleşmesi gibi davranılamaz. Bu nedenle işveren ve işçinin sözleşme kurulurken dikkat etmesi gerekir.

Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Süresinden Önce Feshi Durumunda Hangi SGK çıkış kodu kullanılmalıdır? [Bir sonraki yazıda]

Kurumların Kurumlar Vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilemez.

Şu kadar ki iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri, Kanunun 19. maddesi kapsamında yapılan devir işlemleri sonrasına isabet edenler de dâhil olmak üzere, kurum kazancından indirilebilir.

- İştirak eden şirketin iştirak ettiği şirketi veya

- İştirak edilen şirketin iştirak eden şirketi devraldığı durumlarda, iştirak hissesi ve pay alımı dolayısıyla yapılan, devir sonrasına tekabül eden ve 1/1/2023 sonrası ortaya çıkan finansman giderlerinin, devralan şirkette indirim konusu yapılması mümkün olacaktır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Cumartesi, 28 Eylül 2024 10:08

İşçinin Ücretinin Düşürülmesi

✅ İşçinin aldığı ücret miktarının düşürülmesi, ikramiyenin veya sosyal yardımın kaldırılması, işçinin işyeri organizasyonunda mevcut görevinden daha alt seviyedeki bir göreve atanması, çalışma koşullarının ağırlaştırılması gibi durumlar, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 nci maddesi anlamında iş sözleşmesinin içeriğinin işçi aleyhine değiştirilmesi anlamına gelmektedir.

✅ Bu tür değişiklikler, ancak işçinin yazılı onayı ile yapılabilir.
İşçinin açıkça onay vermediği esaslı değişiklikler işçiyi bağlamaz.

✅ Ücret indirimine dair esaslı değişikliğin işçi tarafından açıkça kabul edilmemesine rağmen ödeme döneminde daha az ücret ödenmesi, hatta bu ödemeye dair ücret bordrosunun işçi tarafından imzalanması durumunda dahi işçinin fark ücret isteme hakkı devam eder.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
2016/22785 Esas,
2016/16988 Karar.

Orhan Kotan

Hazine ve Maliye Bakanlığı, mükelleflerin günlük hasılatlarını inceleyerek ortalama günlük, aylık ve yıllık hasılat rakamlarını belirleyecek. Mükelleflerin beyan ettikleri gelir ile gerçek hasılatları arasında %20'lik bir fark bulunanlar izahat vermeye davet edilecek. Bu uygulama, kuyumculardan turizm amaçlı su sporları faaliyetlerine kadar birçok sektörü kapsamına alıyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, beyan ettiği geliri ile hasılatı arasında yüzde 20 fark oluşan mükellefleri izaha çağıracak.

Bakanlığa bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No:326), Resmi Gazete'de yayımlandı.

Buna göre, hizmet erbabına bazı koşulları yerine getirmesi kaydıyla ücret istisnası sağlanacak. Yapılan sözleşmeler kapsamında, belirli bir süre işverene bağlı çalışılması, belirlenen performans ve benzeri kriterlerin sağlanması kaydıyla hizmet erbabına, işverenin veya grup şirketlerinin pay senetlerinden bedelsiz veya indirimli satın alma hakkı verilebilecek.

Bir başka düzenlemeyle de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca belirlenen kriterlere göre, teknogirişim şirketi niteliğini haiz işverenlerce, hizmet erbabına bedelsiz veya indirimli olarak verilen ve ücret niteliğinde kabul edilen pay senetlerinin verildiği tarihteki rayiç değerinin, hizmet erbabının o yıldaki bir yıllık brüt ücret tutarını aşmayan kısmı gelir vergisinden istisna tutuldu.

Hizmet erbabına verilen hisse senetlerinin daha uzun süre elde kalmasının teşviki amacıyla da düzenleme yapıldı. Bu amaçla söz konusu istisnanın hizmet erbabı tarafından iktisap edilen hisse senetlerinin elde tutulma süresine göre farklı oranlarda uygulanması öngörüldü.

İSTİSNADAN YARARLANMA ŞARTLARI

Söz konusu istisnalardan yararlanabilmek için, çalışanlarına pay senedi veren şirketin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca belirlenen kriterlere göre "teknogirişim şirketi" niteliğini haiz olması gerekiyor.

Pay senetleri verilerek sağlanan menfaatin istisnaya konu edilecek kısmı, hizmet erbabının o yıldaki brüt ücret tutarını aşamayacak.

Söz konusu istisnanın hizmet erbabına pay senetlerinin verildiği tarihin içinde bulunduğu dönemde uygulanması esas olacak. Bu pay senetlerinin belirli bir süre elde tutulması gerekecek.

Hizmet erbabı tarafından iktisap edilen pay senetlerinin, iktisap tarihinden itibaren 3 tam yıl içinde elden çıkarılması halinde istisna edilen verginin tamamı, 4-6 yılda elden çıkarılması halinde yüzde 75’i, 7-10 yılda elden çıkarılması durumunda yüzde 25’i vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte işverenden tahsil edilecek.

Tebliğde istisna uygulamasına yönelik ayrıntılı örneklere yer verildi.

HASILATI FARKLI ÇIKAN MÜKELLEF İZAHINI YAPACAK

Tebliğle, ticari veya serbest meslek faaliyetleri yönünden mükellefiyeti olanların gerçek hasılatlarının tespitine yönelik vergi güvenlik müessesi oluşturuldu.

Bu kapsamda söz konusu mükelleflerin günlük hasılat tutarları, bir ayda 3'ten, bir takvim yılında ise 12'den az olmamak kaydıyla yapılacak yoklamalarla tespit edilebilecek. 1 Ocak 2025'ten itibaren yürürlüğe girecek bu düzenleme, kurumlar vergisi mükellefleri hakkında da uygulanacak.

Günlük hasılat tutarlarının tespiti için ilgili ayda, yoklama yapılan günlerde belirlenen günlük hasılat tutarlarının toplamı, yoklama yapılan gün sayısına bölünerek "günlük ortalama hasılat" tutarı belirlenecek. Bu hasılat, tespit yapılan ayda çalışılan gün sayısıyla çarpılarak, söz konusu ayın hasılat tutarı oluşacak.

Yoklama yapılan aylara ilişkin aylık tutarların toplamı, tespit yapılan ay sayısına bölünerek "aylık ortalama hasılat" hesaplanacak. Aylık ortalama hasılat da ilgili yılda faaliyette bulunulan ay sayısıyla çarpılarak mükelleflerin ilgili takvim yılı hasılat tutarları belirlenmiş olacak.

Yoklamalar sonucu, belirlenen hasılat tutarları mükelleflerin beyan ettikleriyle kıyaslanacak. Aradaki farkın yüzde 20’den fazla olması durumunda mükellefler izaha davet edilecek.

MÜKELLEFLER RİSK ANALİZLERİYLE BELİRLENECEK

Yoklama yapılacak mükellefleri belirlemek için risk analizleri gerçekleştirilecek. Ortaya çıkacak sonuçlar, sistem kayıtları, beyan edilen gelir ile yapılan harcamalar arasında uyumsuzluk bulunması gibi kriterler dikkate alınarak belirlenecek.

Günlük hasılat tutarının tespitinden hareketle yıllık hasılat tutarının belirlenmesinde gerçek duruma yakın sonuçların elde edilebilmesi için, nezdinde yoklama yapılacak mükelleflerin, faaliyetinin niteliği, sezonluk çalışıp çalışmadığı, fiilen faaliyette bulundukları gün ve ay sayıları, hafta sonu ve hafta içi çalışmaları, tatil günleri gibi hususlar göz önünde bulundurulacak.

RESTORAN İŞLETMECİLERİ, KUAFÖRLER VE DİŞ HEKİMLERİ DE KAPSAMDA

Tebliğde istisna uygulamasına yönelik ayrıntılı açıklamalar yer aldı. Bu kapsamda restoran işletmecileri, kuyumcular, güzellik salonu işletenler, plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi alanında hekimlik faaliyetinde bulunanlar, kuaförler, turizm amaçlı su sporları faaliyeti gerçekleştirenler, plaj işletmecileri, diş hekimleri, motorlu kara taşıtlarının periyodik bakımını yapanlar dahil çeşitli hizmetlerle iştigal eden mükelleflere yönelik hasılat tespitlerinin nasıl yapılacağına ilişkin örneklere de yer verildi.

https://www.sozcu.com.tr/1-ocak-tan-itibaren-tum-meslekler-icin-zorunlu-oldu-bakanlik-tum-detaylariyla-acikladi-p87524

Kamu kurumlarınca yapılan bazı ihalelerin çeşitli nedenlerle iptali gerekebilmektedir. Bununla birlikte, idari makamlara tanınan iptal yetkisi bazı durumlarda, idareye yakın görülmeyen kişilerin ihaleye katılmaları veya ihalede en uygun teklifi vermeleri halinde sırf bu kişilerin ihale dışı bırakılmaları kastıyla (keyfi olarak) da kullanılabilmektedir.

Tasarruf tedbirlerine ilişkin olarak 17.05.2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde Genelge hükümlerine aykırı kamu ihalelerinin iptal edileceğinin öngörülmekle birlikte bu durum ihalelerin keyfi şekilde iptal edilmesine de olanak tanımaktadır.

Bütün bunlar ihalelerin hangi hallerde hangi gerekçelerle iptal edilebileceğinin irdelenmesini gerektirmektedir.

  1. İhaleler hangi aşamalarda iptal edilebilir?

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na göre; ihalelerin iptali şu aşamalarda mümkün olabilmektedir:

1- İhale saatinden önce ihalenin iptal edilmesi

2- İhalede bütün tekliflerin reddedilmesi ve ihalenin iptal edilmesi

3- İhaleden sonra ihale yetkilisi tarafından ihalenin iptal edilmesi.

Aynı durum 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında yapılan ihaleler için de söz konusudur.

Söz konusu aşamaların dışında idarenin üzerinde ihale bırakılan kişiyle sözleşme yapmaktan kaçınma şeklinde ihale konusu edimden vazgeçmesi durumu da ortaya çıkabilmektedir.

1.1. İhale saatinden önce ihalenin iptal edilmesi

İdarenin gerekli gördüğü veya ihale dokümanında yer alan belgelerde ihalenin yapılmasına engel olan ve düzeltilmesi mümkün bulunmayan hususların bulunduğunun tespit edildiği hallerde ihale saatinden önce ihale iptal edilebilir. Bu durumda, iptal nedeni belirtilmek suretiyle ihalenin iptal edildiği isteklilere hemen ilân edilerek duyurulur. Bu aşamaya kadar teklif vermiş olanlara ihalenin iptal edildiği ayrıca tebliğ edilir.

İhalenin iptal edilmesi halinde, verilmiş olan bütün teklifler reddedilmiş sayılır ve bu teklifler açılmaksızın isteklilere iade edilir.

İhalenin iptal edilmesi nedeniyle isteklilerce idareden herhangi bir hak talebinde bulunulamaz.

1.2. Bütün tekliflerin reddedilmesi ve ihalenin iptali

İhale komisyonu kararı üzerine idare, verilmiş olan bütün teklifleri reddederek ihaleyi iptal etmekte serbesttir. İhalenin iptal edilmesi halinde bu durum bütün isteklilere derhal bildirilir. İdare bütün tekliflerin reddedilmesi nedeniyle herhangi bir yükümlülük altına girmez. Ancak, idare isteklilerin talepte bulunması halinde, ihalenin iptal edilme gerekçelerini talep eden isteklilere bildirir.

Söz konusu kanun maddesi hükmünün gerekçesi şu şekilde belirtilmiştir:

“…Tekliflerin yaklaşık maliyete kıyasla çok yüksek olması veya yaklaşık maliyete göre çok yüksek olmamakla birlikte mevcut ödeneğin verilen teklifleri karşılayamaması, Kanunun temel ilkelerine uygun olmayan durumların tespiti gibi nedenlerle, ihale yetkilisinin onayından önceki herhangi bir aşamada ihale komisyonunun kararı üzerine idareye uluslararası mevzuata paralel bir şekilde ihaleyi iptal etme yetkisi verilerek, buna ilişkin hükümler düzenlenmiştir…”

1.3. İhale yetkilisi tarafından ihalenin iptali

İhale yetkilisi, (ihale) karar tarihini izleyen en geç 5 iş günü içinde ihale kararını onaylar veya gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle iptal eder. 

İhale; kararın onaylanması halinde geçerli, iptal edilmesi halinde ise hükümsüz sayılır.

1.4. İhale üzerinde bırakılan kişiyle sözleşme yapmaktan kaçınılması

4734 sayılı Kanun'a göre ihale kararının kesinleşmesinden sonra yapılması gereken şey ihale üzerinde bırakılan kişiyle sözleşme imzalanmasıdır.

Her ne kadar söz konusu kanuna (Md. 42, Md. 45) göre, idarenin üzerinde ihale bırakılan kişiyle sözleşme imzalama zorunluluğu bulunmakta ise de idarenin sözleşme yapmaktan kaçınması durumu da söz konusu olabilmektedir. İdarenin üzerinde ihale bırakılan kişiyle sözleşme yapmaktan kaçınması halinde söz konusu kişi sadece teminat vermek için yaptığı belgelendirilmiş giderleri istemeye hak kazanır. Söz konusu gider karşılığı dışında idareden herhangi bir hak talebinde bulunamaz. Bununla birlikte, sözleşme imzalama görev ve yetkisinin kötüye kullanıldığının yani belli bir şahsın zararını veya yararını hedef aldığının tespit edilmesi halinde kamu görevlilerinin adli ve mali sorumluluğu söz konusu olacaktır. Bu bağlamda, örneğin şartların değişmesi nedeniyle yükümlülüklerini yerine getiremeyecek ve dolayısıyla yaptırımlara maruz kalacak olan kişiyi sırf bu yükümlülük ve yaptırımlardan kurtarmak için idarenin kendisiyle sözleşme yapmaması tipik bir adli ve mali sorumluluk gerektiren durumdur.

  1. Tasarruf tedbirleri genelgesine aykırı olan ihalelerin iptali

Tasarruf tedbirlerine ilişkin olarak 17.05.2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde şu hüküm yer almaktadır:

“Bu Genelgenin yayımlandığı tarih itibarıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından sözleşmesi imzalanmamış tüm mal ve hizmet alımları ile yapım işleri ihaleleri gözden geçirilecek ve bu genelge hükümlerine uygun olmayan ihaleler iptal edilecektir.”

Söz konusu hüküm ihale kararının ihale yetkilisince onaylanmasından önceki aşamalarda ihalenin iptal edilmesini kapsadığı gibi ihale kararının ihale yetkilisince onaylanmasından yani ihalenin kesinleşmesinden sonra ve fakat sözleşme imzalanmadan önceki aşamada ihalenin iptalini yani idarenin sözleşme yapmaktan vazgeçmesini kapsamaktadır.

Bu bağlamda, tasarruf tedbirleri genelgesine aykırı başlıca ihaleler ise şunlardır:

- İzin alınmadan hizmet binası, lojman veya sosyal tesis alınması, kiralanması, bu amaçla arsa veya arazi satın alınması,

- İzin alınmadan taşıt aracı alınması,

- İdareyi ve faaliyetlerini tanıtmaya yönelik rapor, kitap, dergi, bülten ve benzeri yayınların basılması,

- Zorunlu haller hariç olmak üzere büro malzemesi, makine ve teçhizat, tefrişat, bilgisayar ve donanımı ile benzeri demirbaş alımı,

- Uluslararası toplantılar ile millî bayramlar hariç açılış, konferans, seminer, yıl dönümü ve benzeri kutlama ve organizasyonlara ilişkin faaliyetler nedeniyle gezi, kokteyl, yemek ve benzeri hizmet alımı,

- Personel servisi hizmeti alımı,

- Devlet Malzeme Ofisi (DMO) tarafından karşılanabilecek diğer mal ve hizmet alımları.

Bununla birlikte, ihalelerin bu nedenlerle iptal edilebilmesi için yukarıda belirtilen durumların tasarruf tedbirleri genelgesinin yayımlandığı 17.05.2024 tarihinden önce ihale ilanı ve şartnamesinde yer alması gerekmektedir. Genelgenin yayımlandığı tarihten sonra genelge hükümleri nazara alınmadan ihaleye çıkılması, daha sonra ise ihalenin sırf tasarruf tedbirleri genelgesine aykırı olduğu gerekçe gösterilerek iptal edilmesi görevi ihmal ve keyfi muamele olarak kamu görevlilerinin yasal sorumluluğunu gerektirir.

  1. Kamu ihalelerinin iptalinde hangi haklı gerekçelere dayanılabilir?

Konuya ilişkin Danıştay’ın emsal kararına göre; ihalelerin yapılması veya iptalinde kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda takdir yetkisinin kullanılması gerekir. İdarece takdir yetkisi kullanılırken hukuken geçerli seçenekler arasından uygun olanın tercih edilmesi veya işlemin yapılıp yapılmaması noktasında makul ve meşru sebepler dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektedir. Kamu yararının ve hizmet gereklerinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin denetimi ise yargı yerlerince yapılabilecektir. İhale işlemleri bakımından takdir yetkisinin denetiminde, 4734 sayılı Kanun'un 5. maddesindeki temel ihale ilkelerinin gözetilmesi gerektiği gibi idare hukukuna hakim olan hukukî güvenilirlik, idari istikrar gibi ilkelerin de dikkate alınması gerekmektedir.

4734 sayılı Kanun'a (Md. 5) göre ihalenin temel ilkeleri; saydamlık, rekabet, eşit muamele, güvenirlik, gizlilik, kamuoyu denetimi, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve kamu kaynaklarının verimli kullanılmasıdır.

Tasarruf tedbirleri gerekçesiyle ihalenin iptali söz konusu ilkelerden “ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması” ve “kamu kaynaklarının verimli kullanılması” ilkeleri ile bağlantılıdır. Dolayısıyla, ihalenin temel ilkelerine aykırı herhangi bir durumun olmaması örneğin ihalede en uygun bedelin piyasa rayiçlerine uygun olması halinde tasarruf tedbirleri gerekçe gösterilerek ihalenin iptal edilmesi yasal açıdan sorun teşkil eder.

Sonuç;

Kamu ihaleleri ancak ihalenin temel ilkelerine aykırı bir durumun somut bir şekilde ortaya konulması halinde iptal edilebilir. Tasarruf tedbirleri genelgesinde yer alan hususlar zaten ihalenin temel ilkeleri arasında yer alan “ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması” ve “kamu kaynaklarının verimli kullanılması” ilkeleri ile bağlantılıdır.

İhaleyi iptal veya sözleşme imzalama görev ve yetkisinin kötüye kullanılması, yani ihalelerin iptalinde belli bir şahsın zararı veya yararının hedef alınması kamu görevlilerinin yasal sorumluluğunu gerektirir.

Ahmet Arslan

CPA, MBA / İÇ DENETÇİ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kamu-ihaleleri-hangi-gerekcelerle-iptal-edilebilir/769795

Kapalı kasa kamyonet olarak imal edilen araçların, bazı teknik müdahalelere tabi tutularak koltuk eklenmek suretiyle binek otomobile çevrildiği ve binek otomobil olarak kullanıldığına bilinen bir uygulamadır. Bu gibi durumlarda, “ticari” diye isimlendirilen söz konusu araçların ruhsatlarındaki araç sınıfı da “binek otomobil”e çevrilmektedir. Bu şekilde binek otomobiline çevrilen kapalı kasa kamyonetlerin, vergi mevzuatımızda binek otomobillere özgü düzenlemelere tabi olması gerekmektedir. Ancak söz konusu araçlarda koltuk eklemenin dışında yapılan bazı teknik değişiklikler bu araçların binek otomobile dönüştürüldüğü anlamını taşımamaktadır.

4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 15/2b maddesine göre (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olanların, ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde 87.02 (Otobüs ve midibüs hariç), 87.03 veya 87.04 (“Diğerleri” grubu hariç) tarife pozisyonlarında yer alan mallara dönüştürülmesi halinde, daha önce ödenen vergi mahsup edilmek suretiyle bu malların ilk iktisabındaki matrah esas alınarak değişiklik uyarınca adına kayıt ve tescil işlemi yapılandan, değişikliğin kayıt ve tescili tarihinde dönüştürülen mallar için geçerli olan oran üzerinden, bu tarihte özel tüketim vergisi alınır.

Aksesuar ve ek parçalar eklenerek binek araca çevrilenler var

Yani ilk iktisap tarihinden itibaren beş yıl içinde araçta gerçekleştirilen teknik değişikliğin kayıt ve tescil tarihi itibariyle değişiklik türüne göre tabi olunan yeni Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (G.T.İ.P.) numarasına göre yeniden Özel Tüketim Vergisi hesaplanmalıdır. Özel Tüketim Vergisi Katma Değer Vergisi matrahının bir unsuru olduğu için Katma Değer Vergisi matrahına yeniden hesaplanan Özel Tüketim Vergisi dahil edilerek Katma Değer Vergisi hesaplanmalı ve gerçek usulde KDV mükellefleri açısından binek otomobillere ilişkin KDV’nin indirim konusu yapılamayacağına ilişkin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/(b) maddesi hükmü gereğince de alış faturasında gösterilen Katma Değer Vergisi indirilecek Katma Değer Vergisi hesaplarından çıkarılarak ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gider veya maliyet olarak dikkate alınmalıdır.

Ancak son dönemlerde Vergi İdaresi tarafından Land Rover DEFENDER model araçlarla ilgili olarak aracın başında yapılan yoklamalarda; aracın arka yan camlarında bulunan siyah pleksi yerine şeffaf cam takılmış olduğu, arka koltuklara kol dayamanın takılmış olduğu, aracın ön ve arka bölümünü ayıran panelin sökülmüş olduğu, aracın arka bölümünde yer alan orijinal zeminin sökülerek başka bir malzemeyle kaplanmış olduğu vb. tespitlerin araca teknik müdahale olarak değerlendirilerek söz konusu araç sahibi şahıs ve firmalar incelemeye sevk edilmekte ve inceleme sonucunda söz konusu tespitler esas alınarak aracın 87.04 gümrük tarife istatistik pozisyonu kapsamındaki “eşya taşımaya mahsus motorlu araçlar” sınıfından çıkarılarak 87.03 tarife pozisyonundaki “binek otomobil” sınıfı kapsamında değerlendirildiği görülmektedir.

Bu itibarla %4 ÖTV oranı ile satın alınan araçların yürürlük tarihli oranlar dikkate alınarak aracın ilk iktisaptaki ÖTV matrahına %220'ye varan oranlar uygulanarak ÖTV yeniden hesaplanmaktadır.

Amacı dışında kullanıma yüksek vergi cezası

Yani örnek vermek gerekirse, 2022 yılında KDV ve ÖTV hariç 1 milyon 500 bin TL olan alış bedeli üzerinden %4 oranı ile 60 bin TL Özel Tüketim Vergisi ile Özel Tüketim Vergisi dahil alış bedeli üzerinden %18 oranında olmak üzere 280 bin 800 TL Katma Değer Vergisi ödenip satın alınan araçla ilgili olarak vergi idaresi tarafından %220 ÖTV oranı ile 3 milyon 300 bin TL Özel Tüketim Vergisi hesaplanarak aradaki fark (3.300.000,00 - 60.000,00) 3 milyon 240 bin TL ÖTV tutarı kadar ilave vergi tarhiyatı yapılmakta ve tarh edilen vergi tutarı kadar da vergi ziyaı cezası kesilmektedir. Bunun yanında Özel Tüketim Vergisi dahil alış bedeli üzerinden ise %18 oranında olmak üzere 864 bin TL Katma Değer Vergisi hesaplanarak aradaki fark (864.000,00 - 280.800,00) 583 bin TL KDV tutarı kadar ilave vergi tarhiyatı yapılmakta ve tarh edilen vergi tutarı kadar da vergi ziyaı cezası kesilmektedir. Dolayısıyla mükellefler 2022 yılında alınan araçlarla ilgili olarak gecikme faizi hariç 3 milyon 823 bin 200 TL vergi aslı, 3 milyon 823 bin 200 TL vergi ziyaı cezası olmak üzere toplam 7 milyon 646 bin 400 TL vergi ve ceza ile karşı karşıya kalmakta, cari dönem dikkate alındığında yaklaşık 2 yıllık gecikme faizi de ilave edildiğinde bu tutar daha da artmaktadır

GTİP liste dışına çıkılmış

Bilindiği üzere Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (II) sayılı listedeki mallardan 87.03 G.T.İ.P tarife pozisyonunda binek otomobiller, 87.04 G.T.İ.P tarife pozisyonunda ise eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar ve bunlara ilişkin olarak tabi olduğu sınıfa göre ÖTV oranları yer almaktadır. ÖTV Kanununun uygulamasına ilişkin olarak yayımlanan ÖTV (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde ise çeşitli teknik özelliklere sahip araçların hangi G.T.İ.P. tarife pozisyonunda sınıflandırılması gerektiğine ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

Bu itibarla Land Rover DEFENDER model kamyonet tipi araca sonradan ilave edilen teknik değişikliklere ilişkin olarak; şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda emniyet kemerleri veya emniyet kemeri montajı için tertibat bulunmaması, sadece şoför sırasında koltuk olması ve şoför sırasının arka kısmında koltuk olmaması ve camının açılmaması, aracın yük taşımaya mahsus arka kısmında koltuk ve emniyet ekipmanı montajı için sabit tertibat bulunmaması, şoför sırasının arka kısmında sadece yükleme alanı olması, herhangi bir gizli bölüm olmaması, kargo kısmında araçların yolcu bölümlerinde bulunan konfor özellikleri ve iç döşemeleri (yer kaplamaları, havalandırma, iç aydınlatma, küllükler) bulunmaması, iki yan panel boyunca açılmaz arka camlarının bulunması hallerinde Land Rover DEFENDER model kamyonet tipi kapalı kasa aracın vergi idaresi tarafından 87.03 G.T.İ.P. tarife pozisyonunda “binek otomobil” olarak sınıflandırılması 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu ile Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği'ne aykırı bir durum teşkil edecektir. Dolayısıyla söz konusu araçta yukarıda belirtilen ilave teknik değişikliklerin yapılmamış olması halinde 87.04 G.T.İ.P. tarife pozisyonunda “eşya taşımaya mahsus motorlu araçlar” olarak "Diğerleri" kategorisinde sınıflandırılması ve ÖTV oranının %4 olarak hesaplanması gerektiği açıktır.

Bu nedenle Land Rover DEFENDER model araçlarla ilgili olarak aracın başında yapılan yoklamada aracın arka yan camlarında bulunan siyah pleksi yerine şeffaf cam takılmış olduğu, arka koltuklara kol dayamanın takılmış olduğu, aracın ön ve arka bölümünü ayıran panelin sökülmüş olduğu, aracın arka bölümünde yer alan orijinal zeminin sökülerek başka bir malzemeyle kaplanmış olduğu vb. gibi tespitlerin aracın G.T.İ.P. tarife pozisyonunu değiştirecek teknik müdahale olarak değerlendirilerek söz konusu araç sahibi şahıs ve firmalar nezdinde yapılan vergi incelemeleri neticesinde aracın 87.04 G.T.İ.P. tarife pozisyonu kapsamındaki “eşya taşımaya mahsus motorlu araçlar” sınıfından çıkarılarak 87.03 G.T.İ.P. tarife pozisyonundaki “binek otomobil” sınıfı kapsamında değerlendirilmek suretiyle salınan vergi ve kesilen cezalara yönelik Vergi İdaresi tarafından yapılan idari işlemler mükellefler ile Vergi İdaresi arasında ihtilaf konusu olabilmektedir.

Burada mükellefler tarafından dikkat edilmesi gereken husus, fabrika çıkışı kapalı kasa kamyonet olarak imal edilen söz konusu araçların, araç sahiplerince sonradan ÖTV (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği'nde ayrıntısı belirtilen bazı teknik müdahalelere tabi tutularak binek otomobile dönüştürülmesi durumunda değişiklik tarihi itibariyle bu durumun araç ruhsatlarına işletilmesi ve tescile tabi araçlar ile ilgili ÖTV yönünden yetkili Vergi Dairesi'ne başvurularak tabi olunması gereken yeni G.T.İ.P sınıfına göre hesaplanan fark ÖTV ve KDV (sorumlu sıfatıyla) tutarlarının yetkili Vergi Dairesine ödenmesi gerekmektedir. Aksi halde bu durumun Vergi İdaresi tarafından sonradan tespiti halinde yüksek tutarlı vergi tarhiyatları ve vergi cezaları ile karşı karşıya kalınabilmektedir.

Sınıf dışına çıkarılmasına verilen ceza adil değil

Bunun yanında, mükellef kurum veya şahıslara ait söz konusu Land Rover DEFENDER model kamyonet tipi araçlarda araç sahipleri tarafından sonradan yapılan teknik değişiklere ilişkin olarak; şoför ve öndeki yolcunun arkasındaki kısımda emniyet kemerleri veya emniyet kemeri montajı için tertibat bulunmaması, yalnız şoför sırasında koltuk olması, şoför sırasının arka kısmında koltuk olmaması ve camının açılmaması, koltuk ve emniyet ekipmanı montajı için sabit tertibat bulunmaması, şoför sırasının arka kısmında yalnız yükleme alanı olması, herhangi bir gizli bölüm olmaması, kargo kısmında araçların yolcu bölümlerinde bulunan konfor özellikleri ve iç döşemeleri (yer kaplamaları, havalandırma, iç aydınlatma, küllükler) bulunmaması, aracın iki yan panel boyunca açılmaz arka camları bulunması halinde söz konusu araç sahibi şahıs ve firmalar nezdinde yapılan vergi incelemeleri neticesinde aracın 87.04 G.T.İ.P. tarife pozisyonu kapsamındaki “eşya taşımaya mahsus motorlu araçlar” sınıfından çıkarılarak 87.03 G.T.İ.P. tarife pozisyonundaki “binek otomobil” sınıfı kapsamında değerlendirilmesi suretiyle salınan vergi ve kesilen cezalara yönelik idari işlemlerin de hukuka uygun olmadığı düşüncesindeyiz.

Hasan Aydın

YMM /E.Vergi Başmüfettişi

RH Prestij Grup YMM ve Bağımsız Denetim A.Ş.

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

KAYNAKÇA

- 4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu

- 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu

- 1 Nolu Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği

- ÖTV (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kamyonet-olarak-imal-edilen-land-rover-defender-model-arac-sahiplerine-maliyeden-otv-ve-kdv-soku/769789

Daha önce 2021, 2022 ve 2023 yıllarında 7338, 7341, 7394, 7440, 7456, 7491, sayılı Kanunlar’la ve en son 7524 sayılı Kanun’la Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ilgili açıklama ve düzenlemeleri içeren 1. Seri numaralı tebliğde değişiklik yapan 23 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği Resmi gazetede yayımlandı. Yaşar Çatalkaya

 

28 Eylül 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32676

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1)’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (SERİ NO: 23)

Bu Tebliğde; 14/10/2021 tarihli ve 7338 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi, 4/11/2021 tarihli ve 7341 sayılı Kanunun 12 nci maddesi, 8/4/2022 tarihli ve 7394 sayılı Kanunun 22 nci maddesi, 9/3/2023 tarihli ve 7440 sayılı Kanunun 20 nci maddesi, 14/7/2023 tarihli ve 7456 sayılı Kanunun 19 uncu, 20 nci, 21 inci ve 22 nci maddeleri, 27/12/2023 tarihli ve 7491 sayılı Kanunun 57 nci, 58 inci, 59 uncu ve 62 nci maddeleri ve 28/7/2024 tarihli ve 7524 sayılı Kanunun 24 üncü, 32 nci ve 36 ncı maddeleri ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan düzenlemelere ilişkin açıklamalara yer verilmekte olup, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde ilgili bölümler itibarıyla aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.

MADDE 1- 3/4/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’nin “4.17. Bölgesel yönetim merkezleri” başlıklı bölümü başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4.17. İhracat kredileri için kefalet vermek amacıyla kurulan kurumlar

18/6/2009 tarihli ve 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 18 inci maddesi kapsamında; mal ve hizmet ihracatçılarının finansman ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlamak ve teminat yetersizliği içinde olan ihracatçılar lehine kefalet vermek amacıyla kurulan İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi, kuruluş amacına uygun işleri ile sınırlı olmak üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına 7341 sayılı Kanunun 12 nci maddesiyle eklenen (p) bendi uyarınca kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Diğer taraftan, aynı bentte 7491 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, katılım bankalarının ortağı olduğu ve katılım bankacılığı ilke ve esaslarına uygun her türlü finansman için kefalet vermek amacıyla kurulan Katılım Finans Kefalet Anonim Şirketi de bu faaliyetleri dolayısıyla kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.”

MADDE 2- Aynı Tebliğin “5.1. İştirak kazançları istisnası” başlıklı bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iştirak kazançları istisnası düzenlenmiştir.

Buna göre kurumların;

1) Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından elde ettikleri kazançlar,

2) Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun kârına katılma imkânı veren kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde ettikleri kâr payları,

3) Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kâr payları ve söz konusu katılma paylarının fona iadesinden doğan gelirler ile bu fonların katılma paylarının Vergi Usul Kanununun 279 uncu maddesi kapsamında değerlenmesinden kaynaklanan değer artış kazançları, kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.

Ancak, diğer yatırım fonlarının katılma paylarından ve diğer yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendindeki istisnadan yararlanamayan fon ve ortaklıklardan elde edilenler hariç, kâr payları için bu istisnadan yararlanılamayacaktır.

Bu maddedeki düzenleme, yalnızca tam mükellefiyete tabi kurumların sermayelerine iştirak edilmesi suretiyle kurumlarca elde edilen (girişim sermayesi yatırım ortaklıkları dâhil) kâr payları ile girişim sermayesi yatırım fonu katılma paylarının fona iadesinden doğan gelirleri kapsamaktadır. Kâr payını alan kurumun tam veya dar mükellefiyete tabi olmasının istisnanın uygulanmasında bir önemi bulunmamaktadır.

Dar mükellef bir kurumdan, bir başka ifadeyle kanuni ve iş merkezi Türkiye dışında bulunan bir kurumdan kâr payı alan kurumlar ise bu bent ile düzenlenen iştirak kazançları istisnasından yararlanamayacaktır.

Bu istisna ile mükerrer vergilemenin önlenmesi amaçlanmaktadır. İstisnaya konu kazanç, esas itibarıyla kazancın elde edildiği ilk kurumda kurumlar vergisine tabi tutulduğundan, kazancın kâr dağıtımı yoluyla intikali sağlanan diğer kurumlarda da kurumlar vergisine tabi tutulmasının önüne geçilmek istenmiştir.

Tam mükellef bir kurumdan elde edilen iştirak kazancının, bu kurumda genel vergi rejimi uyarınca vergilenmiş veya kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlardan oluşması veya kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisinin kapsamı dışında bırakılmış veya düşük oranda vergi kesintisi yapılmış olması, istisna uygulamasına engel teşkil etmeyecektir.

Kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kâr payları da kazancın elde edildiği ilk kurumda vergilendirilmektedir. Bu şekilde kâr payı elde eden kurumlarda da mükerrer vergilemenin önüne geçmek için öteden beri uygulandığı üzere kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kâr payları Kanunda iştirak kazançları arasında sayılmıştır. Aksi uygulama, aynı kazanç üzerinden mükerrer vergi alınma olasılığını ortaya çıkartır ki bu istisnaya Kurumlar Vergisi Kanununun lafzında da yer verilmek suretiyle konuya açıklık kazandırılmış olunmaktadır.

Aynı şekilde, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kâr payları menkul sermaye iradı sayılmıştır. Dolayısıyla, kurumların başka bir kuruma iştirak etmeleri nedeniyle bu kurumun yönetim kurulunda bulunan temsilcileri vasıtasıyla elde etmiş oldukları kâr payları da iştirak kazancı istisnasından yararlanabilecektir.

İştirak kazançları istisnası uygulaması açısından, kurumlar vergisi mükelleflerinin iştirak ettikleri tam mükellef kuruma hangi oranda iştirak ettiklerinin bir önemi bulunmamaktadır. İştirak oranına bakılmaksızın tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarının tamamı kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Ayrıca, kâr payını elde eden kurumun tam mükellef kuruma belli bir süre iştirak etme şartı da aranılmamaktadır.

Diğer taraftan, 28/7/2024 tarihli ve 7524 sayılı Kanunun 32 nci maddesiyle yapılan değişiklikle 1/1/2025 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde düzenlenen fon ve ortaklıkların (emeklilik fonları hariç) bentte öngörülen kazanç istisnasından yararlanabilmeleri için, taşınmaz gelirlerinin %50’sini dağıtmaları şartı getirilmiştir. Dolayısıyla, kar dağıtımı şartını sağlayan ve söz konusu istisnadan faydalanan bu fon ve ortaklıklardan elde edilen kar payları iştirak kazancı istisnasına konu edilemeyecektir. Kar dağıtımı şartını sağlayamayan ve söz konusu istisnadan faydalanamayan fon ve ortaklıklardan elde edilen kar payları ise iştirak kazancı istisnasına konu edilebilecektir.

İstisnadan faydalanamayan fon ve ortaklık kazançlarına ilişkin karın izleyen dönemlerde dağıtıldığı durumlarda da, kar payını elde eden kurum tarafından karın elde edildiği dönemde iştirak kazancı istisnasından yararlanılabilecektir.

Örnek 1: (A) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş., 2025 hesap döneminde, taşınmazlardan elde ettiği kazançlarının %50’sini dağıtması nedeniyle, 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında istisnadan yararlanmış ve elde ettiği kazanç üzerinden kurumlar vergisi ödememiştir. Söz konusu döneme ait kazanç, 2026 yılı Mayıs ayında ortaklara dağıtılmış ve Ortaklığın hisse senedini elinde bulunduran (B) A.Ş.’ye 1.000.000 TL kar payı ödemesi yapılmıştır.

(B) A.Ş. tarafından elde edilen 1.000.000 TL kar payı kurum kazancına dahil edilecek ve söz konusu kazanç Ortaklık bünyesinde istisna nedeniyle kurumlar vergisine tabi tutulmadığından, iştirak kazançları istisnasından yararlanılamayacaktır.

Örnek 2: (B) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş., 2025 hesap döneminde elde ettiği kazançlar için kar dağıtımı şartını sağlayamadığından 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında istisnadan yararlanamamış ve bu kazanç üzerinden %30 kurumlar vergisi ödemiştir. Söz konusu döneme ait kazanç, 2027 yılında ortaklara dağıtılmış ve Ortaklığın hisse senedini elinde bulunduran (C) A.Ş.’ye 2.000.000 TL kar payı ödemesi yapılmıştır.

(C) A.Ş. tarafından elde edilen 2.000.000 TL kar payı kurum kazancına dahil edilecek ve söz konusu kazanç Ortaklık bünyesinde kurumlar vergisine tabi tutulduğundan, iştirak kazançları istisnasından yararlanılabilecektir.

Yatırım fon ve ortaklıkları, taşınmazlardan elde etmiş olduğu kazancının %50’sini ortaklarına kar payı olarak dağıtması durumunda, Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmüne göre istisnadan yararlanabilmekte olup, taşınmazlardan elde etmiş oldukları kazanç üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 32/C maddesine göre asgari kurumlar vergisi ödemeleri gerekmektedir.

Yatırım fon ve ortaklıklarından kar payı elde eden kurumlar vergisi mükelleflerinin, kar payı dağıtımına esas kazançları, fon ve ortaklık bünyesinde genel kurumlar vergisi oranında kurumlar vergisine tabi tutulmadığı için, elde ettikleri kar payının tamamını iştirak kazançları istisnasına konu etmeleri mümkün değildir.

Ancak, yatırım fon ve ortaklıkları tarafından ödenen asgari kurumlar vergisinden, kurumlar vergisi mükelleflerinin elde ettiği kar payına isabet eden kısmının tabi olunan kurumlar vergisi oranı dikkate alınarak hesaplanan kazanç kısmı için iştirak kazancı istisnasından faydalanılması mümkündür.

Örnek 3: (C) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş., 2025 hesap döneminde elde ettiği kazancı için Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında istisnadan yararlanmıştır. Ortaklık bu dönemde taşınmazlardan elde etmiş olduğu 5.000.000 TL kazanç üzerinden %10 oranında 500.000 TL asgari kurumlar vergisi ödemiştir. Ayrıca, Ortaklık taşınmaz gelirlerinin %50’sini ortaklarına dağıtmıştır.

(C) Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ’nin ortağı (D) A.Ş., bu Ortaklıktan 1.000.000 TL kar payı elde etmiştir.

Bu durumda (D) A.Ş., [(asgari vergi oranı/tabi olunan kurumlar vergisi oranı) x kar payı geliri] [(10/25)x1.000.000=] 400.000 TL kar payı gelirini iştirak kazançları istisnasına konu edebilecektir. ”

MADDE 3- Aynı Tebliğin “5.2.2. Yurt dışındaki inşaat işlerinin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına göre ayrı bir şirket kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda istisna uygulaması” başlıklı bölümünden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

“5. 2.3. Yurt dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az %50’sine sahip olunması durumunda istisna uygulaması

27/12/2023 tarihli ve 7491 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun yurt dışı iştirak kazançları istisnasını düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde 1/1/2023 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere değişiklik yapılmıştır. Söz konusu değişiklikle, kanunî ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim veya limited şirket niteliğindeki yabancı kurumların ödenmiş sermayesinin en az %50’sine sahip olan ve iştirak edilen kurumdan elde edilen kar payı niteliğindeki kazancı, elde edilen hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer eden kurumların söz konusu kazançlarının %50’sinin kurumlar vergisinden istisna edilmesine imkân tanınmıştır.

Bu istisnadan faydalanılabilmesi için;

– İştirak edilen şirketin yurt dışında mukim anonim veya limited şirket statüsünde olması,

– İştirak edilen şirketin ödenmiş sermayesinin en az %50’sine sahip olunması,

Tamamı İçin Tıklayınız

Page 45 of 1348

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top