Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Türkiye işgücü piyasaları bakımından esas olan işyerlerinde her zaman Türk vatandaşı işçi çalıştırılmasıdır. Ancak sektör veya işyeri ihtiyaçları doğrultusunda bazı işletmelerde yabancı işçi çalıştırma ihtiyacı gündeme gelebilmektedir.

Yabancıların çalışma izni olmadan Türkiye’de çalışmaları ve çalıştırılmaları yasaktır. Çalışma izni ise çeşitli kurallara bağlanmış olup koşullar sağlanmadığı takdirde çalışma izni verilmemektedir. 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu hükümlerine göre Türkiye’de çalışacak yabancıları çalıştıran işverenler yabancının çalışmaya başlamasından önce işverenin çalışma izni alması zorunludur.

Çalışma izni, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, resmî bir belge şeklinde düzenlenen ve geçerlilik süresi içinde yabancıya Türkiye’de çalışma ve ikamet hakkı veren izni türüdür. Yurtiçi başvuru, yurtdışı başvuru, uzatma başvurusu, geçici koruma sağlanan yabancılar için çalışma izin başvurusu, uluslararası koruma sağlanan yabancılar için çalışma izin başvurusu olmak üzere dört çeşit başvuru türü bulunmaktadır.

Uluslararası İşgücü Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin Ek maddesi gereğince uygulanan “Çalışma İzni Değerlendirme Kriterleri”, aynı yönetmeliğin 22’nci maddesinde yapılan değişiklikle güncellenmiş olup yeni çalışma izni değerlendirme kriterleri 1 Ekim 2024 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Yeni düzenleme ile çalışma izni değerlendirme kriterlerinde yer alan istihdam, mali yeterlilik ve ücret kriterleri güncellenmiş olup sektör, meslek veya iş temelinde yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bilanço esası usulüne tabi işyerlerinde, adına çalışma izni başvurusu yapılan yabancının çalışacağı işyerinde, istihdam edilmek istenilen her bir yabancı için en az beş Türk vatandaşının istihdam edilmesi gerekmektedir.

Son yıl net satış tutarı 50 milyon TL veya daha fazla olan işyerinde istihdam edilecek beş yabancıya kadar çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde istihdam kriteri uygulanmayacaktır.

Çalışma izni başvurularında 01/01/2025 tarihine kadar;

- İşyerinin ödenmiş sermayesinin en az 100 bin TL veya brüt satışlarının en az 800 bin TL veya son yıl ihracat tutarının en az 150 bin ABD Doları olması,

- Şirket ortağı yabancının, sermaye tutarının en az 40 bin TL olması mali yeterlilik kriteri bakımından yeterli kabul edilecektir. Sektör, Meslek veya İş Temelinde Özel Değerlendirme Kriterleri bakımından, bilişim sektörü, eğitim sektörü, ev hizmetleri sektörü, havacılık sektörü, ileri teknoloji gerektiren sektörler, kamu projeleri, sağlık sektörü, turizm sektörü ve yabancı öğrencilere ilişkin kriterler çalışma izni açısından çeşitli ayrıntılara sahiptir. 01.10.2024 tarihinden itibaren yabancıya ödenecek ücret, çalışma izni başvurusu tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan brüt asgari ücret tutarı dikkate alınmak suretiyle;

- Üst düzey yöneticiler ve pilotlar için asgari ücretin 5 katından,

- Mühendis ve mimarlar için asgari ücretin 4 katından,

- Diğer yöneticiler için asgari ücretin 3 katından,

- Uzmanlık ve ustalık gerektiren işlerde çalışacaklar için asgari ücretin 2 katından,

- Ev hizmetleri ve diğer mesleklerde/ işlerde çalışacak yabancılar için asgari ücret düzeyinden az olamayacaktır. Bu kapsamda 6735 Sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu uyarınca 2024 yılında uygulanacak idari para cezalarının tutarları şu şekildedir:

- Çalışma izni bulunmayan yabancıyı çalıştıran işverenlere her bir yabancı için: 56.752 TL XÇalışma izni olmaksızın bağımlı çalışan yabancıya 22.688 TL

- Çalışma izni olmaksızın bağımsız çalışan yabancıya 45.406 TL X6735 sayılı Kanun’da öngörülen bildirim yükümlülüğünü süresi içinde yerine getirmeyen bağımsız ve süresiz izinle çalışan yabancı ile yabancı çalıştıran işverene her bir yabancı için, 3.768 TL’dir.

Bu kapsamda yabancı personel çalıştıracak işverenlerin çalışma izni alması, çalışanın yapacağı işe göre en alt seviyedeki ücreti ödemesi ve gerekli bildirimleri yapması gerekmektedir.

Resul KURT

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/calisma-izni-basvurusunda-neler-degisti/771116

04 Ekim 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32682

Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, 9/3/2023 tarihli ve 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 9 uncu maddesinin on dokuzuncu fıkrasının uygulamasına dair usul ve esasları düzenlemektir.

Dayanak

MADDE 2- (1) Bu Tebliğ, 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin yirminci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

İlgili mevzuat

MADDE 3- (1) 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin on dokuzuncu fıkrasında “(19) 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre, Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerde bu hâlin, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirlenen başvuru süresince devam etmesi durumunda, bu yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) yapılacak başvurunun süresi mücbir sebep hâlinin sona erdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonuna kadar (bu tarih dâhil) uzar, bu takdirde Kanun kapsamında ödenmesi gereken tutarların ilk taksiti; başvuru süresinin sona erdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar (bu tarih dâhil), diğer taksitler ise bu taksiti takip eden aylık dönemler hâlinde bu Kanun hükümlerine göre ödenir. Şu kadar ki, bu Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında ödenmesi gereken tutarlar beyanname verme süresi içinde, taksitle yapılacak ödemelerde ise ilk taksit beyanname verme süresi içinde, diğer taksitler izleyen aylarda ödenir.” hükmü yer almaktadır.

(2) 25/3/2023 tarihli ve 32143 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 Sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No:1)’nin “V/E-MATRAH VE VERGİ ARTIRIMINA İLİŞKİN ORTAK HÜKÜMLER” başlıklı kısmının “1-Matrah ve Vergi Artırımı ile Matrah Beyanı Dolayısıyla Hesaplanan Vergilerin Ödenmesi” alt başlıklı bölümünde, “VI- İŞLETME KAYITLARININ DÜZELTİLMESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER” başlıklı kısmında ve “VIII/C- MÜCBİR SEBEP HALLERİNDE KANUNDAN YARARLANMA” başlıklı bölümünün (4) numaralı maddesinde, 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin on dokuzuncu fıkrası uygulamasına ilişkin açıklamalar yer almaktadır.

Mücbir sebep hali düzenlemesi

MADDE 4- (1) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 15 inci maddesine istinaden, 6/2/2023 tarihinde Kahramanmaraş İlinde meydana gelen depremlerden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri ile Sivas İlinin Gürün İlçesinde 6/2/2023 ile 31/7/2023 tarihleri arasında (bu tarihler dâhil) Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından mücbir sebep hâli ilan edilmiş, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçeleri için mücbir sebep hali sırasıyla 30/11/2023, 30/4/2024 ve 31/8/2024 tarihlerine uzatılmış, daha sonra 30/11/2024 tarihine kadar (bu tarih dâhil) uzatılması uygun bulunmuştur.

Mücbir sebep hali kapsamında 7440 sayılı Kanuna göre başvuru ve ödeme süreleri

MADDE 5- (1) Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçeleri için mücbir sebep hali 30/11/2024 tarihinde sona ereceğinden, bu yerlerdeki dairelere 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılacak başvuruların 28/2/2025 tarihine kadar yapılması ve ödenecek birinci taksitin (peşin ödeme dâhil) 31/3/2025 tarihine (bu tarihin resmi tatile rastlaması nedeniyle 2/4/2025 tarihine kadar), ikinci taksitin 30/4/2025 tarihine kadar (bu tarihler dâhil), diğer taksitlerin ise takip eden aylarda ödenmesi gerekmektedir.

(2) Kanun kapsamında yapılacak başvurularını, mücbir sebep hali 30/11/2024 tarihine kadar devam eden Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki dairelere yapacak olan mükelleflerin;

– 7440 sayılı Kanunun 5 inci maddesi ile geçici 1 inci maddesi kapsamında matrah ve vergi artırımından yararlanmak istemeleri halinde 28/2/2025 tarihine kadar  (bu tarih dâhil), söz konusu maddede belirtilen şekilde beyan veya bildirimde bulunmaları, hesaplanan veya artırılan gelir, kurumlar ve katma değer vergisi ile gelir (stopaj) ve kurumlar (stopaj) vergisi tutarlarını Mart/2025 ayında (31/3/2025 tarihinin resmi tatile rastlaması nedeniyle 2/4/2025 tarihine kadar) tamamen veya talep etmeleri hâlinde ilk taksiti Mart/2025 ayından başlamak üzere aylık dönemler halinde on iki eşit taksitte, matrah ve vergi artırımı dolayısıyla verilen beyannamelere ait damga vergisini ise ilk taksit ödeme süresi içinde ödemeleri,

– 7440 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmünden yararlanmak istemeleri halinde bu fıkra kapsamında stok beyanına ilişkin KDV beyannamesi ve eki envanter listesini mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonu olan 28/2/2025 tarihine kadar (bu tarih dâhil) vermeleri, yapılacak beyan üzerine tahakkuk edecek tutarları aynı süre içinde ödemeleri,

– 7440 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendiyle, ÖTV’nin konusuna giren malları bu madde kapsamında beyan eden ve alış belgelerini ibraz edemeyen mükelleflerin, bu malların beyan tarihindeki miktarı ve emsal bedeli üzerinden geçerli olan ÖTV’yi Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 sayılı Kanun Genel Tebliği (Seri No:1) ekindeki beyannameyle (Ek:20) mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonu olan 28/2/2025 tarihine kadar (bu tarih dâhil) beyan etmeleri ve yapılacak beyan üzerine tahakkuk edecek tutarları aynı süre içinde ödemeleri,

– 7440 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmünden yararlanmak istemeleri halinde bu fıkra kapsamında kayıtlarında yer aldığı hâlde işletmelerinde mevcut olmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonu olan 28/2/2025 tarihine kadar (bu tarih dâhil) kayıt ve beyanlarına intikal ettirmeleri, bu kapsamda ödenmesi gereken katma değer vergisini, ilk taksitini beyanname verme süresi içinde, izleyen taksitlerini beyanname verme süresini takip eden birinci  ve ikinci ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödemeleri (ancak talep edilmesi hâlinde, taksitlendirilebilecek tutarın defaten ödenebilmesi de mümkündür.),

– 7440 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmünden yararlanmak istemeleri halinde bu fıkra kapsamında 31/12/2022 tarihi itibarıyla düzenlenen bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini, mücbir sebep halinin sona erdiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonu olan 28/2/2025 tarihine kadar (bu tarih dâhil) vergi dairelerine beyan etmek suretiyle düzeltmeleri ve beyan edilen tutarlar üzerinden hesaplanan vergiyi beyanname verme süresi içinde ödemeleri,

gerekmektedir.

Mücbir sebep halinin diğer idarelere etkisi

MADDE 6- (1) 7440 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirlenen başvuru süresince Hazine ve Maliye Bakanlığınca ilan edilen mücbir sebep hâlinin devam etmesi halinde anılan maddenin on dokuzuncu fıkrası hükmünün bu Kanun kapsamında alacakları yapılandırılan il özel idareleri, belediyeler ve yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları dâhil tüm alacaklı idareler için de uygulanması gerekeceğinden, bu idarelerin mücbir sebep halinin devam etmesi uygun bulunan Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki dairelerine bu Kanun kapsamında yapılacak başvuru ve ödeme süreleri de uzamaktadır.

Yürürlük

MADDE 7- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 8- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.

Bilindiği üzere, 21.10.2021 tarihli ve 7339 sayılı Kanun doğrultusunda 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen Ek 5 inci madde ile düzenlenen “Kooperatif Bilgi Sistemi”nin (KOOPBİS) kurulumu tamamlanmış ve 1163 sayılı Kanun’un Geçici 8 inci maddesi uyarınca, kooperatif ve üst kuruluşlarının bilgilerinin KOOPBİS’e aktarımı süreci başlamıştı.

1163 sayılı Kanunun Geçici 8 inci maddesinde bu aktarım için öngörülen sürenin dolması üzerine aynı maddede Bakanlığımıza tanınan yetki kullanılmış ve 26.10.2023 tarihinden itibaren altı aylık bir uzatım sağlanarak veri giriş ve aktarım sürecinin son tarihi 26.04.2024 olarak belirlenmişti.

23.05.2024 tarihli ve 7511 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 1163 sayılı Kanunun Geçici 8 inci maddesi değiştirilmiş ve maddenin ikinci fıkrası: “Kooperatif ve üst kuruluşları yönetim kurulu üyeleri, (…) bilgilerini KOOPBİS’in kurulmasını müteakip bir yıl içinde KOOPBİS’e aktarmakla yükümlüdür. Bu süre Ticaret Bakanlığınca altı aya kadar uzatılabilir. Buna rağmen geçiş sürecinin tamamlanamadığının tespit edilmesi halinde Ticaret Bakanlığınca birer yıl olmak üzere iki defa daha süre uzatımı yapılabilir.”  şeklinde düzenlenmiştir.

1163 sayılı Kanun’un Geçici 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Buna rağmen geçiş sürecinin tamamlanamadığının tespit edilmesi halinde Ticaret Bakanlığınca birer yıl olmak üzere iki defa daha süre uzatımı yapılabilir.” hükmü uyarınca veri giriş ve aktarım sürecinin son tarihi, Bakanlık Makamının 31.05.2024 tarihli Onayı ile 26.04.2024 tarihinden itibaren bir yıl uzatılarak 26.04.2025 olarak belirlenmiştir.

Ayrıca 7511 sayılı Kanun ile kooperatifler ve üst kuruluşlarının anasözleşmelerini 1163 sayılı Kanun hükümlerine intibak ettirme zorunluluklarına ilişkin süre ise üç yıldan beş yıla çıkarılarak, intibak işlemleri için son tarih 26 Ekim 2026 olarak belirlenmiştir.

Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı

555 Vergi usul Kanunu Genel Tebliğine göre düzeltmeye esas olacak katsayının hesabında, kesirli (virgülden sonraki) kısım 5 (beş) hane olarak (altıncı hane dikkate alınarak beşinci hane yuvarlanarak) dikkate alınır.

Yİ ÜFE

 

Aralık 2023

Oca.24

Şub.24

Mar.24

Nis.24

May.24

Haz.24

Tem.24

Ağu.24

Eyl.24

 

2.915,02

3.035,59

3.149,03

3.252,79

3.369,98

3.435,96

3.483,25

3.550,88

3.610,51

3.659,84

DÜZELTME KATSAYISI:

Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE / Düzeltmeye Esas Alınan Tarihi İçeren Aya İlişkin Y.İ. ÜFE

(01.01.2024 Tarihinden Sonra Bilançoya Dâhil Olan İktisadi Kıymetler İçin)

   

Oca.24

Şub.24

Mar.24

Nis.24

May.24

Haz.24

Tem.24

Ağu.24

Eyl.24

 

2024 / 3. Dönem

1,20564

1,16221

1,12514

1,08601

1,06516

1,05070

1,03069

1,01366

1,00000

2024 / 2. Dönem

1,14747

1,10613

1,07085

1,03361

1,01376

1,00000

     

ORTALAMA

DÜZELTME KATSAYISI

Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE /

(Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE + Bir Önceki Döneme İlişkin Y.İ. ÜFE / 2)

2024/2. Dönem: 1,03421

2024/3. Dönem: 1,02472

REEL OLMAYAN FİNANSMAN MALİYETİ

Borç Tutarı Esasına Göre: Borç Tutarı X ((Borcun Kapatıldığı Aya Ait Y.İ. ÜFE) - (Borcun Alındığı Aya Ait Y.İ. ÜFE)) / Borcun Alındığı Aya Ait Y.İ. ÜFE

 

Finansman Maliyeti Esasına Göre :

Toplam Finansman Maliyeti X (İlgili Hesap Dönemine Y.İ. ÜFE / İlgili Hesap Dönemine Ait Ortalama Ticari Kredi Faiz Oranı)

Ortalama Ticari Kredi Faiz Oranı (%)

Ocak 2024: 54,82 –

Şubat 2024: 55,24 –

Mart 2024: 60,97 –

Nisan 2024: 68,46 –

Mayıs 2024: 66,68 –

Haziran 2024: 64,27

STOK TOPLULAŞTIRILMIŞ YÖNTEM

1) Basit Ortalama Yöntemi: Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE / (Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE + Bir Önceki Döneme İlişkin Y.İ. ÜFE / 2)

2024/2. Dönem: 1,03421

2024/3. Dönem: 1,02472

2) Hareketli Ağırlıklı Ortalama Yöntemi: (2024 Enflasyon Düzeltmesine Tabi Tutulmuş Dönem Başı Stoğunun İlgili Dönem Sonuna Taşınmış Değeri + 2024 Dönem İçi Alış ve Giderlerin Enflasyon Düzeltmesine Tabi Tutulmuş Değeri) / (2024 Dönem Başı Stok + 2024 Dönem İçi Alış ve Giderleri)

 

TAŞIMA KATSAYISI

Mali Tabloların Ait Olduğu Aya İlişkin Y.İ. ÜFE / Bir Önceki Döneme İlişkin Y.İ. ÜFE

2024/2. Dönem: 1,19493

2024/3. Dönem: 1,25551

(2024/2. Döneme Göre 1,05070)

2024/3. Geçici Vergi Dönemi İçin Enflasyon Düzeltmesinde Katsayılar İle İlgili Tablo PDF Formatlı İndirmek İçin Tıklayınız

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 

 

Genel olarak zorunlu bir uygulama olmayıp ( 509 Nolu Tebliğ IV.6.4. e-Gider Pusulası Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu Bölümü -  Riskli ya da Vergiye Uyum Düzeyi Düşük Olduğu Tespit Edilen Mükellef Grupları Hariç)  , uygulamaya dahil olmak isteyen mükelleflerin;

a) e-Fatura uygulamasına dâhil olması,

b) e-Gider Pusulası düzenleyebilme ve iletebilme konusunda gerekli hazırlıklarını tamamlamış olması,

c) Uygulamadan yararlanma yöntemleri ve başvuru esaslarına uygun şekilde e-Gider Pusulası uygulamasına dâhil olmak için gerekli başvuruyu yapması gerekmektedir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Parasal sıkılaşmaya yüksek borçluluk ve düşük likidite ile yakalanan firmaların konkordato başvuruları hız kesmiyor. Yılın 9 ayında geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı 1187’ye ulaşarak rekora yaklaştı. Piyasadaki her 100 çekten 2’si karşılıksız çıkarken, ödeme zincirindeki kırılganlık had safhaya yükseldi.

Konkordato başvuruları son sürat rekora koşuyor. Ocak-eylül döneminde konkordato talep eden ve geçici mühlet kararı verilen dosya sayısı 1187’ye çıktı. Konkordato dalgasının yaşandığı 2018 ve 2019 yıllarında sırasıyla 1384 ve 1387 konkordato talebi olduğu düşünüldüğünde, bu yıl sonunda yeni rekor çok yakın gibi duruyor. Konkordatoların domino etkisinden endişe eden firmalar vadeli işlemlere oldukça çekimser yaklaşırken, işlerin durgunluğu firmaları vadeli satışa itiyor. Ödeme zincirinin giderek kırılganlaştığı piyasada çeklerde de durum iyi değil. Yılın 8 aylık döneminde bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan çek tutarı yüzde 225 artarak 102 milyar TL’ye ulaştı. Ağustos ayı itibarıyla bankalara ibraz edilen her 100 çekten ikisi karşılıksız çıktı. Ocak-ağustos döneminde kapanan şirket sayısı ise yüzde 25,4 artarken, 16 bin 634 firma kepenk indirdi.

Piyasa endişeyle izliyor

Konkordatotakip.com sitesinin Basın İlan Kurumu’ndan EKONOMİ için derlediği verilere göre, ocak-eylül döneminde mahkemeler tarafından verilen konkordato geçici mühlet kararı sayısı 1187’ye ulaştı. İlgili dönemde 447 dosya için kesin mühlet kararı verilirken, konkordatosu reddedilen dosya sayısı 426 oldu. 9 aylık süreçte 76 dosya için iflas kararı verilirken, 83 dosyanın da tasdik kararı kesinleşti. Reel sektör ise yüksek seviyede giden konkordatoları dikkatle izliyor. EKONOMİ’ye konuşan iş insanları, piyasada vadeli mal satmanın büyük riske dönüştüğünü anlatırken, kimsenin çekle iş döndürmek istemediğini, ancak piyasadaki durgunluk nedeniyle vadeye de ihtiyaç olunduğunu, bu nedenle bazı firmaların bu riski üstlenmek zorunda kaldığını anlatıyor. Öte yandan bazı firmaların konkordatoyu suiistimal ettiği iddiaları da devam ediyor. İş dünyasının talebi konkordatonun ticari alacakları kapsamaması, sadece kamu ve finans sektörü alacaklarını kapsaması yönünde. Ancak Ankara’dan bu talebe ilişkin henüz bir adım atılmış değil.

Her 100 çekten 2’si karşılıksız

Konkordatolar kadar karşılıksız çekler de ödeme zincirindeki kırılganlığı artırıyor. Bilindiği gibi çekler, finansmana erişimde yaşanan zorluklar nedeniyle, piyasada son yıllarda etkinliği yeniden artan bir enstrüman haline döndü. TBB Risk Merkezi’nin verilerine göre, ocak-ağustos döneminde bankalara ibraz edilen 527 bin keşideciye ait 11,1 milyon adet çekin toplam tutarı 4 trilyon 716 milyar TL oldu. Çek tutarındaki 8 aylık artış, yüzde 73’ü buldu. Ocak-Ağustos döneminde bankalara ibraz anında karşılıksız çıkan, 19 bin keşideciye ait 164 bin adet çekin toplam tutarı ise 102 milyar TL oldu. ‘Arkası yazılan’ çek tutarındaki artış 8 ayda yüzde 225 olurken, adet olarak artış da yüzde 74 oldu. Karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının ibraz edilen çeklere oranı ise bir önceki yıla göre arttı. Ağustos ayında karşılıksız işlemi yapılan çeklerin bankalara ibraz edilen çeklere oranı; tutar olarak yüzde 2,4 ve adet olarak yüzde 2,1 oldu.

■ 4 şirket kuruldu, 1 şirket kapandı

Sadece konkordatolarda değil şirket kapanışlarında da önemli bir artış yaşanıyor. TOBB Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistiklerine göre, ocak-ağustos döneminde kurulan şirket sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,2 azalırken, aynı dönemde kapanan şirket sayısı yüzde 25,4 arttı. 8 ayda kurulan şirket sayısı 71 bin 661 olurken, kapanan şirket sayısı 16 bin 634 oldu. Yani neredeyse kurulan her 4 şirkete karşın 1 şirket kepenk indirmiş durumda. Söz konusu dönemde tasfiye sürecine giren şirket sayısı ise yüzde 5,9 artışla 17 bin 944’e ulaştı.

https://www.ekonomim.com/ekonomi/gecici-muhlet-1200e-yaklasti-haberi-770847

 

Perşembe, 03 Ekim 2024 09:50

Ekim 2024 Kira Artış Oranları Belli Oldu

Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık On iki aylık Ortalamalara göre %63,47 olmuştur. 

Kira Artış Oranı %63,47 üzerinden hesaplanacaktır. 

Ağustos ayı enflasyon verileri üzerinden yapılan hesaplamaya göre konut ve işyeri kiralarında uygulanabilecek tavan zam oranı da yüzde 64,91 oldu.

ÖRNEK,

Mevcut Kira Bedeli: 100.000,00 TL

Kira Artışı Yapılacak Ay: Eylül 2024

TÜFE Kira Artış Oranı: %%63,47 (Eylül 2024 döneminde yapılacak kira artışı için TÜİK'in Ağustos 2024 TÜFE verisi kullanılmaktadır.)

Kira Artış Tutarı: 63.470,00 TL

Aylık Yeni Kira Tutarı: 163.470,00 TL

Yıllık Yeni Kira Tutarı: 1.961.640,00 TL

NOT, Kira artışı hesaplamalarında yasaya uygun olarak TÜİK'in açıkladığı TÜFE ve Yİ-ÜFE verilerinin 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı kullanılmaktadır. Halk arasında sıklıkla karşılaşılan, aylık veya yıllık değişim oranları kullanılarak yapılan hesaplamalar kanuna aykırıdır. 

Nur topu gibi yeni bir tartışma konumuz oldu: Geçici vergi dönemlerinde oluşan oluşan enflasyon düzeltme olumlu farkları, yıl içinde iç kaynak olarak sermayeye eklenebilir mi?

Bunun mümkün olduğu yönünde görüşler ileri sürenler var. Ancak, ben farklı düşünüyorum. Hesap dönemi kapanmadan; dönem karı, enflasyon düzeltmesi karı vb. kaynaklar, iç kaynak niteliğini kazanmaz. Dolayısıyla, geçici vergi dönemlerinde yapılan düzeltme işlemleri sonucunda oluşan enflasyon düzeltmesi olumlu farklarının, aynı yıl içinde sermayeye eklenmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum.

Enflasyon düzeltme olumlu farklarının, ancak hesap dönemi kapandıktan sonra, ertesi yılda genel kurul tarafından onaylanan bilanço üzerinde, bu iç kaynakların bulunduğu tespit edildikten ve genel kurulun karar almasından sonra sermayeye eklenmesi söz konusu olabilir.

Bülent Ak
Yeminli Mali Müşavir
Eski Baş Hesap Uzmanı
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 

Bilindiği üzere, vergi idaresi gayrimenkullerin iktisap tarihinden sonra aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte satılmasını veya birbirini izleyen yıllarda satılmasını devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine olarak kabul etmekte ve elde edilen kazancı ticari kazanç olarak vergilendirilmeye çalışmaktadır.

Öte yandan, gayrimenkullerin ivazsız şekilde iktisap edilmesi değer artışı kazancının konusuna girmemekte, ivazsız olarak iktisap edilen gayrimenkulün üzerine sahibi tarafından inşaat yapılmak suretiyle veya kat karşılığı müteahhide verilerek elde edilen gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde elde edilen gelir vergi idaresince değer artışı kazancı kapsamında değerlendirilmemektedir. Ancak, ivazsız olarak intikal eden arsanın kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden müteahhide verilmesi sonucu alınan gayrimenkullerin aynı kişiye farklı tarihlerde veya farklı kişilere aynı tarihte veya birbirini izleyen tarihlerde satılması durumunda idarenin kazanca bakış açısı değişiyor. Anılan satışları vergi idaresi devamlı olarak gayrimenkul alım-satım işiyle uğraşıldığına karine olarak kabul edip, ticari kazanç olarak vergileme yapma yoluna gidiyor.

Ne yapmak gerekiyor diye soracak olursanız. Arsanızı müteahhide verip vergisel risklerle uğraşacağınıza arsanıza domates, biber ve yeşillik ekip, doğal beslenin.

Perşembe, 03 Ekim 2024 07:35

Cezaların Kişiselliği Ve Mirasçılar

Anayasamızın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Ceza sorumluluğu şahsidir” düzenlemesi, Çağdaş Ceza Hukukunun bir temel ilkesini yansıtmaktadır. Bu ilke doğrultusundaki Ceza Kanunumuzun 20. maddesine göre de “Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.”

Bu şekildeki ilke ve düzenlemeler ceza sorumluluğunun başka kimselere geçmemesi, bizzat kişinin üstünde kalmasını ifade etmektedir ki, bunun sonucu olarak da çağdaş ceza hukuklarında failinin ölümü, cezalandırma ilişkisini sona erdiren bir neden olarak kabul edilmiştir. Zaten bu sebepledir ki, Ceza Kanunu’nun 64. maddesinde, sanığın ölümü halinde, kamu davasının düşmesine karar verileceği, hükümlünün ölümü halinde ise, hapis cezalarının ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının ortadan kalkacağı hükme bağlanmıştır.

Ceza hukukunun bu temel ilke ve düzenlemeleri, kabahatler hukuku ve dolayısıyla vergi yaptırım hukuku bakımından da geçerlidir. Nitekim Vergi Usul Kanunu’nun 372. maddesinde “ölüm halinde vergi cezasının düşeceği” açıkça hükme bağlanmıştır.

Mükellefin ölümü halinde kendisi aleyhine kesilmiş bulunan vergi ziyaı veya diğer cezaların düşeceği bu düzenlemeler karşısında açıktır. Örneğin kendisi aleyhine tarh edilmiş ve ödenmemiş vergi ve ceza borcu olan bir mükellefin vefatı halinde mirasçılardan cezayı da ödemeleri talep edilmez, ceza borcunun da mirasçılara intikal etmesi söz konusu olmaz.

Ancak aynı açıklık, kendisi aleyhine ceza kesilmediği halde bu cezalardan müteselsilen sorumlu olanların ölümü halinde, ölenin mirasçılarının da bu cezadan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında söz konusu değildir. Örneğin şirket aleyhine kesilmiş cezalardan şirketten tahsil edilememesi dolayısıyla sorumlu tutulan yönetim kurulu üyesinin veya tasdik raporu hazırladığı şirket aleyhine kesilmiş cezalardan müteselsilen sorumlu olan yeminli mali müşavirin ölümü halinde cezanın, ölenin mirasçılarından da istenip istenemeyeceği tartışmalıdır.

Bu konuyu tartıştığım meslektaşlarımın bir kısmı, mirasçılara intikal eden borcun bir bütün olarak (kül halinde) intikal ettiğini, bu nedenle intikal eden borcun geçmişi itibariyle vergi aslı veya ceza yahut faiz gibi kısımlara bölünemeyeceğini ve dolayısıyla mirasçıların borcun tamamından sorumlu olduğunu savunurken diğer bir kısmı da cezaların şahsiliği ilkesinin her hangi bir istisnasının bulunmadığını, bu nedenle mirasçıların sorumluluğuna giderken cezaların ayıklanarak düşürülmesi gerektiğini savunmuşlardır. Bence de ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin bu durumda da geçerliliğini koruması gerekmektedir.  

Bu konuda yargı görüşünü yansıtması açısından bir örnek karara yer vermek istiyorum. Bir limitet şirketten tahsil edilemeyen KDV ve vergi ziayı cezası için şirketin kanuni temsilcisi bulunan vefat etmiş şirket müdürünün mirasçıları aleyhine miras hisseleri doğrultusunda düzenlenerek tebliğ edilmiş ödeme emri aleyhine açılan davada Van Vergi Mahkemesi E.2010/321 K.2011/34 sayı ve 18.2.2011 günlü kararında, Anayasanın 38 ve Vergi Usul Kanununun 372. maddelerine dayanılarak “sözü edilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, şahısların işledikleri suçlara istinaden adli veya idari merciler tarafından cezaların yalnızca suçu işleyen kişiye yönelik olarak infaz edilebileceği, cezanın bir başkasına yöneltilmesinin mümkün olmadığı gibi miras yoluyla mirasçılarına geçmesine de olanak bulunmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu ödeme emrinin vergi ziayı cezasına ilişkin kısmında yasaya uygunluk görülmediği gerekçesi ile ödeme emrinin vergi ziyaı cezasına ilişkin kısmı iptal edilmiş”tir. Van Vergi Mahkemesi’nin bu Kararı Danıştay 3. Dairesi’nin E.2013/5782 K.2015/580 sayı ve 11.2.2105 günlü kararı ile aynı gerekçe ve nedenlerle oy birliği ile onanmıştır.

Konuya ilişkin farklı görüşler ve idari anlayış ile yargı anlayışı arasındaki değerlendirme farkı karşısında, Vergi Usul Kanunu bazında konunun açıklığa kavuşturulması şarttır. Getirilebilecek bir düzenlemenin ise yargı kararı doğrultusunda olması gerektiği de bana göre açıktır. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/cezalarin-kisiselligi-ve-mirascilar/770824

Page 41 of 1348

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top