Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

12 maddelik teklifte toplamda yıllık 80 milyar TL’nin üzerinde gelir bekleniyor. TBMM’ye sunulan teklifte amacın, Türk savunma sanayinin uluslararası rekabet gücünün artırılması için ihtiyaç duyulan kaynağın temin edilmesi olduğu ifade ediliyor.

Mevcut durumda, Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na Gelir ve Kurumlar Vergisi tahsilatlarının %6’sı, Veraset ve İntikal Vergisi toplamının %25’i ve Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin %20’si aktarılıyor. Tasarıda vergi getirilen işlemler ve tutarları aşağıdaki şekilde yer alıyor. Bu yasa ile belirlenen tutarlar, yeniden değerleme oranı ile her yıl güncellenecek. 

1-Tapu ve kadastro işlemlerinde ilave vergi  (1.1.2025 ten itibaren) Tapu ve kadastro işlemlerinde alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 TL, tapuda yapılan diğer işlemlerden 375 lira alınacak.

2- 62 milyon kredi kartı sahibinden 1.1.2025 ten itibaren kart sahibi olma vergisi alınacak  Limiti 100 bin Türk lirası ve üzerinde olan kredi kartlarının hamillerinden (62 milyon olduğu tahmin ediliyormuş)her bir kart başına yıllık 750 TL alınacak. Yılda 1,3 milyar $ kart sahipliği vergisi alınması bekleniyor.

 3-Noterlerde yapılan işlemlerde işlem bazında aşağıdaki ilave tutarlar (1.1.2025 ten itibaren) alınacak.

-Taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 TL.,

-Sıfır araç tescil işlemlerinde 3.000 TL.,

-Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinde 1.500 TL.,

-Noterlik ücreti alınan diğer işlemlerde işlem başına 75 TL. alınması öngörülüyor.  Noterlerde yapılan işlemlerden alınacak katılma paylarından noterlere herhangi bir pay veya aidat ödenmeyecek.

4-Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle aşağıdaki ürünlere %20 ÖTV geliyor(yayım tarihinden itibaren) a- Askeri olanlar dışındaki insansız hava taşıtları (drone).  ÖTV II nolu listeye 88.02 sırasından sonra gelmek üzere 88.06 sıra olarak eklenmiştir.  

b-Matrahı 5 bin lira ve üzerinde olan kol ve cep saatleri . ÖTV IV saylı listeye 91.01 ve 91.02 sıralar olarak eklenmiştir.

 c-Yalnızca eğlence amacıyla tasarlanmış motorlu uçan oyuncaklar . ÖTV IV sayılı listeye 9503.00 olarak eklenmiştir. Yalnız 9503.00.75.00.00; 9503.00.79.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numaralarında yer alan yalnızca eğlence amacıyla tasarlanmış uçan oyuncaklar.

5-Beyannameler üzerinden 1.1.2025 ten itibaren ilave damga vergisi alınacak

a-Vergi beyannamelerinden, 

b-Gümrük idarelerine verilen beyannamelerden, 

c-Sosyal güvenlik kurumlarına verilen beyannamelerden alınan damga vergisi tutarı kadar, yıllık gelir vergisi beyannamelerinden ise damga vergisi tutarının yarısı kadar ek vergi alınacak.

6- MTV kapsamı genişletiliyor (Yayım tarihinden itibaren) Halen vergilendirilmeyen motor silindir hacmi 100 santimetre küpün altında olan motosikletlerle, motor gücü 6 kW ve altında olan motosikletler de motorlu taşıtlar vergisinin kapsamına alınacak.

7- Enflasyon düzeltmesinde iki hususta (1.1.2024 ten geçerli olacak şekilde) iyileştirme yapılıyor

a.Enflasyon muhasebesi uygulamasında, yapılmakta olan yatırım döneminde, henüz daha gelir elde etmeden vergi ödüyor olma konusundaki şikayetler gideriliyor.

b.2024 ve 2025 te enflasyon düzeltmesi yapmayacak şirketlere tasfiye ve iflas halindeki şirketlerle Kamu İktisadi Teşebbüsleri de ilave ediliyor.

8-Samsun Tekkeköy’de koordinatları ilan edilen arazi yeni Organize Sanayi Bölgesi olarak ilan ediliyor.

Zeki GÜNDÜZ

VERGİ POLEMİKLERİ

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/12-maddelik-yeni-vergi-torbasinda-yeni-vergiler-geliyor/749682

Bilindiği üzere, yatırımlarda devlet yardımları hakkındaki kararın geçici 8’nci maddesi uyarınca imalat sanayiine yönelik (US-97 Kodu:15-37) düzenlenen yatırım teşvik belgeleri kapsamında, 01.01.2017 ile 31.12.2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen yatırım harcamaları için; yatırıma katkı oranına 15 puan ilave edilmek suretiyle, kurumlar vergisi veya gelir vergisi indirimi tüm bölgelerde yüzde yüz oranında ve yatırıma katkı tutarının yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarına uygulanacak oranı yüzde yüz olmak üzere, teşvik belgesi üzerinde herhangi bir işlem yapılmaksızın uygulanma imkanı bulmuştu.

Bu karar ile 01.01.2017 ile 31.12.2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen yatırım harcamaları için kurumlar vergisi veya gelir vergisi indirimin tüm bölgelerde yüzde yüz oranında uygulanması öngörülmüştür. Harcamalardan kaynaklı yüzde yüz vergi indiriminin kullanılması için 2017-2022 yıllarına ilişkin tarih sınırlaması olmadığı gibi yatırım dönemi ve işletme dönemi ile ilgili de bir sınırlama bulunmamaktadır.

Konuyu biraz daha somutlaştırmak gerekirse örneğin yatırım teşvik belgesi kapsamındaki harcamaların tamamının 2017-2022 yıllarında gerçekleştirildiği ve anılan dönemlerde yatırıma katkı tutarının büyük kısmından yararlanılmadığı bir durumda 2023 ve izleyen yıllarda (işletme döneminde) anılan tarih aralığındaki harcamalardan kaynaklı olarak yüzde yüz vergi indiriminden yararlanılmaya devam edilebileceği söyleyebiliriz. Harcamalar 2017-2022 yıllarına ait ise yüzde yüz vergi indirimi hakkı koşulsuz devam ediyor. Bu hakkın yatırım veya işletme döneminde kullanılmasını zorunlu kılan bir durum yok gibi.

Konuya yakın İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 03.01.2024 tarih ve 3695 sayılı bir mukteza ’da şu ifadelere yer verilmiştir; imalat sanayine yönelik olarak düzenlenen yatırım teşvik belgesi kapsamında, 31.12.2022 tarihine kadar gerçekleştirilen yatırım harcamaları için yatırıma katkı oranına 15 puan ilave edilmesi ve vergi indirimi %100 oranında uygulanması mümkün olup, 2022 yılı ve öncesi dönemde kullanılamayan yatırıma katkı tutarı (15 puan ilave edilen dahil) için, 2022 yılı ve öncesi dönemde kullanılamayan yatırıma katkı tutarıyla sınırlı olmak üzere, 2023 yılı ve sonrasında %100 oranında indirimli kurumlar vergisine konu edilebilecektir.” Özetle görüş harcamanın kuyruğuna yüzde yüz vergi indiriminin takılabileceğini söylüyor.

Öte yandan işletme döneminde yüzde yüz vergi indirimine konu edilecek 2017-2022 yıllarına ait harcamalardan kaynaklı yatırıma katkı tutarlarının kazancın yetersizliği nedeniyle kullanılmayan kısmının izleyen dönemlerde endekslenerek dikkate alınması gerektiği konusu tartışmasızdır.

Bu noktada tartışabilecek kısım yatırıma katkı tutarının endekslemeden kaynaklı artan kısmının yüzde yüz vergi indirimine konu edilip edilmeyeceğidir.

Memur ve tüm emeklile­re 2025’de bir zam ya­pılmayacak, sadece enflasyon farkı verilecek. Zam farklı, enflasyon farklı kavramlar­dır. Zam kavramı bir mal ve üründen daha fazla alınması için gelire eklenir. Enflasyon farkı ise fiyat artışları karşı­sında değer kaybeden gelirin eski haline gelmesini sağla­mak için yapılır.

Halk dilin­de zam olarak değerlendiri­len enflasyon farkı altı ayda bir TÜİK tarafından belirle­nen aylık enflasyona göre he­saplanır. 2024 yılı ilk altı ayı için SSK ve Bağ-Kur emeklile­rine %24.73 oranında enflas­yon farkı verilmişti. Memur ve memur emeklilerinde ise toplu sözleşme ile belirlenen artışın üzerinde çıkan enflas­yon farkı verilir. 2024 yılında ilk altı ay için memur ve me­mur emeklilerine %19.3 ora­nında enflasyon farkı veril­mişti.2024 yılının ikinci altı aylık enflasyon farkı 3 Ocak 2025’de açıklanacak olan 2024 yılı Aralık ayı enflasyo­nuna göre netleşecek.

Memur ve emekliler için biz sadece 2024 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül ayı enflas­yonlarını biliyo­ruz, Ekim, Kasım, Aralık ayı enflas­yonlarını henüz bilmiyoruz ancak merkez bankası­nın yıl sonu hedef­lediği %41.5-%45 arası enflasyon oranlarına denk gelecek aylık enflasyonların açıklanacağını biliyoruz.Buradan yola çıka­rak 2024 yılı ikinci altı aylık enflasyon farklarının da me­murlarda %10-%11 arası, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinde ise ortalama %15-%16 arasın­da çıkacağını tahmin ediyo­ruz. Bu durumda da memur­lara %10-11, memur emeklile­rine %10-11, SSK, Bağ-Kur ve Banka Sandığı emeklilerine de %15-16 oranında enflasyon farkı (halk dilinde zam) yapı­lacağını söyleyebiliriz.

Ülkemizde yaklaşık 5 milyon emekli 12.500TL’ye tamamla­nan emekli aylığını alıyor. Dul yetimlerde ise emekli aylığı 12.500TL’ye tamamlanmıyor, 12.500TL’nin hisseleri oranın­da yani 12.500 TL’nin altında aylık alıyorlar. Yani emeklile­re aylık 3.125 TL ile 80.000 TL aralığında emekli aylıkları öde­niyor. Dul yetimler ile birlik­te yaklaşık 16 milyon emekliye ortalama 15 bin lira civarında emekli aylığı ödeniyor.

Emeklilere oransal yapıla­cak artışın çokta bir önemi yok çünkü emekli aylıkları çok dü­şük olduğu için bu aylıklarda bir güncelleme olmaz ise oran­sal artış sonrası emekli aylık­larının alım gücü düşmeye de­vam edecek.

Emekli aylıklarına güncelleme yapılmalı üstüne enflasyon farkı verilmeli

2023 Temmuz ayında me­murlara 8.077 TL tutarında bir seyyanen artış yapıldı, yani memur aylıkları enflasyon ka­yıpları sonrasında bir miktar güncellendi. Memur emekli­lerine, SSK, Bağ-kur ve Banka emeklilerine bu güncelleme­ler yapılmadı. 2023 Temmuz ayında 8.077 TL olarak yapı­lan seyyanen artışın mevcut değeri Ocak 2025’de 14.000 TL civarında olacak. Bu tutar­da emeklilere seyyanen zam yapılarak bunun üzerine enf­lasyon farkı verilmesi gere­kir ki, emekli aylıkları gün­cel değerine ulaşabilsin. Bir taraftan emekli aylığı hesap­lama sistemi diğer taraftan TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına göre belirlenen emekli aylıklarının değerini düşürdü.

Emekli aylıkları güncel­lenirken bu iyileştirmemin kök aylığa yapılması ve ta­mamlanan aylık uygulama­sının da ortadan kalkması gerekir.

Ak Parti Grup Başkanı Sa­yın Abdullah Güler son açıkla­masında ‘’çalışanlara ödediği primlerden fazla emekli aylığı veriyoruz’’ dedi, bir başka ifa­de ile emekli aylıkları düşük değil, primler düşük anlamı­na gelecek bir açıklama yap­tı. Çalışanlar, çalıştığı sürede kendileri ve işverenler bu ki­şiler için Sosyal Güvenlik Pri­mi öder bu primlere istinaden emekli aylıkları bu kişilere he­men ödenmez, 25-30 yıl sonra ödenir.

Sosyal Güvenlik Sis­teminin de mantığı, sigortalı­lardan alınan primler uzunca yıllar değerlendirilir ve emek­liliklerini hak ettiklerinde kendilerine zorunlu ihtiyaç­larını karşılayacak tutarda bir aylık verilmesini amaçlar. Ne ödediysen onu alırsın mantığı sosyal güvenlik sistemi man­tığı mantığından çok uzak bir düşünce olur. Sosyal Güvenlik Sistemleri tahsil edilen prim­leri uzunca yıllar değerlendi­rir, emekliliği hak eden kişi­lere değerlendirilen bu tutara göre ödeme(emekli aylığı) ve­rilir. Çalışanlardan yıllarca tahsil edilen sosyal güven­lik primlerinin amacı dışın­da kullanılması, değerlen­dirilmemesi prim ödeyenle­rin sorunu değildir.

Özgür ERDURSUN

Çalışma Hayatı ve Emeklilik

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/2025de-asgari-ucret-memur-ve-emekli-zam-oranlari-ne-olur/749685

Yeni Torba Yasa Teklifi beklentilere uygun olarak Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adıyla TBMM’ye sunuldu.

Ancak, Teklifte, özellikle kayıt dışılıkla mücadele ve istisna, muafiyet ve indirimlerin sayısının ya da oranlarının azaltılmasını öngören düzenlemelerin yer alması beklenirken, vergi mükellefleri başta olmak üzere hemen herkese ek mali ödeme yükümlülükleri getiren düzenlemelerin yer alması şaşkınlığa neden oldu! Ancak, çok şaşırmaya gerek yok, yıl sonuna kadar epey bir süre var, Meclis gündemine bir veya iki Torba Yasa Teklifi’nin daha gelmesi bekleniyor.

“Savunma sanayiine yeni kaynak sağlanması” ana temalı olarak TBMM’ye sunulan Yeni Torba Yasa Teklifi’nde birbirinden önemli düzenlemeler yer alıyor.

Torba Yasa Teklifi gerekçesinde ne deniliyor?

Savunma Sanayii Başkanlığı, “modern bir savunma sanayiinin geliştirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin modernizasyonunun sağlanması” amaçlı projeleri Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF) ile gerçekleştiriyor. Yani, Fon kaynakları, bu amaçlar için kullanılıyor. Ülkemiz, bu şekilde hayata geçirilen birçok önemli projeyle hava, kara, deniz ve ayrıca uzayda güçlü, bağımsız ve caydırıcı bir bölgesel güç konumuna ulaşmış bulunuyor.

2023 yılı bütçe verilerine göre SSDF gelirlerinin yaklaşık yüzde 80’ini vergi gelirlerinden ayrılan paylar oluşturuyor. SSDF gelirleri; 4842 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda ve 3238 sayılı Savunma Sanayii ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunda düzenlenmiş bulunuyor. 4842 sayılı Kanun gereğince Savunma Sanayii Destekleme Fonuna;

- Gelir ve kurumlar vergisi tahsilat toplamı üzerinden yüzde 6,

- Veraset ve intikal vergisi tahsilat toplamı üzerinden yüzde 25,

- Motorlu taşıtlar vergisi tahsilat toplamı üzerinden yüzde 20

oranında pay ayrılıyor. Türk savunma sanayinin uluslararası rekabet gücünün artırılması için yeni gelir kaynaklarına ihtiyaç bulunuyor. Bu kaynağın kalıcı gelir unsurları ile sağlanması amacıyla Torba Yasa Teklifi’nde 3238 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda yeni düzenlemeler yapılıyor.

Torba Yasa Teklifi sadece savunma sanayiine yeni kaynak sağlanması ile ilgili değil. Bunun dışında da önemli düzenlemeler yer alıyor.

İşte Yeni Torba Yasa Teklifi’nde yer alan düzenlemeler ve ayrıntıları!

1) Yapılmakta olan yatırımlara “Enflasyon Düzeltmesi Kolaylığı” getiriliyor!

Yatırımcılar, yapılmakta olan yatırımlar hesabının enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda oluşan ve enflasyon düzeltmesi karı olarak dikkate alınması gereken düzeltme farklarını, söz konusu yatırımları henüz işletmeye almamalarına rağmen dönem kazancıyla ilişkilendirerek, bu tutarlar üzerinden geçici vergi ve nihayetinde kurumlar vergisi ödüyorlardı.

Bu durum özellikle iş dünyasında büyük tepkilere neden olmuştu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı bu tepkileri dikkate alarak yayınladığı 563 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile, 2024 hesap döneminin ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapma yükümlülüğü bulunan mükelleflerden, 31/12/2023 tarihli Gelir Tablosu’ndaki brüt satışlar toplamı 50 Milyon TL’nin altında olanların (VUK’un mükerrer 298. maddesinin (A) fıkrasının (9). bendi kapsamındaki mükellefler hariç) enflasyon düzeltmesi yapmamalarına ilişkin düzenleme yaptı. Bu şekilde, küçük ve orta boy işletmeler ile yatırım aşamasında olup, henüz bu yatırımlarını işletmeye almamış yatırımcıları bir ölçüde rahatlattı. Yalnız, bu düzenlemeyle, 31/12/2023 tarihli Gelir Tablosu’ndaki brüt satışlar toplamı 50 Milyon TL’nin altında olan işletmelerin enflasyon düzeltmesi yapma yükümlülükleri kaldırılmıyor, sadece 2024 hesap döneminin ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapmamaları sağlandı. Bunların da, diğer mükellefler gibi 2024 yılı sonunda yıllık enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunlu bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet YILMAZ konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; enflasyon muhasebesi uygulamasının geleceğine bu yıl sonunda yapılacak değerlendirmeyle karar verileceğini,  yatırımları gözetici bir yasal düzenlemenin yapılabileceğini, devam eden yatırımların bu süreçlerden olumsuz etkilenmemesi adına Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Gelir İdaresi Başkanlığı’nın alternatifler üzerinde çalıştıklarını, gerekirse bu konuda sonbaharda bir kanuni düzenleme yapılabileceğini, finans kuruluşlarıyla ilgili kararın da yıl sonunda netleştirileceğini, bu yıl için yeni bir vergi paketinin söz konusu olmadığını belirtmişti.

Söz konusu Teklif’te yer alan bir düzenlemeyle, Vergi Usul Kanununun mükerrer 298. maddesinin (A) fıkrasının sonuna bir bent eklenerek, “Yapılmakta olan yatırımlar” hesabının enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda oluşan düzeltme farklarının dönem kazancıyla ilişkilendirilmemesi sağlanıyor.

Söz konusu düzenlemeye göre, bu mükellefler, enflasyon düzeltmesinin uygulandığı dönemlerde, parasal olmayan kıymetler sınıfında yer alan yapılmakta olan yatırımlar hesabını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar ancak, düzeltme sonrası oluşan ve enflasyon düzeltmesi karı olarak dikkate alınması gereken düzeltme farklarını dönem kazancıyla ilişkilendirmeyip, bu tutarları özel bir fon hesabında izleyecekler. Özel fon hesabına alınan bu tutarlar, yatırımın tamamlanarak ilgili iktisadi kıymetin aktifleştirildiği dönem ile bu dönemi takip eden dört hesap dönemi içerisinde eşit taksitler halinde dönem kazancının tespitinde dikkate alınacak. Ayrıca, özel fon hesabında izlenen tutarlar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınıncaya kadar her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak yeniden değerleme oranında artırılacak.

Yatırımın çeşitli nedenlerle tamamlanamaması, iktisadi kıymetin aktifleştirilmesinden sonra faaliyetin beş hesap dönemi içerisinde sona erdirilmesi veya özel fon hesabında izlenen tutarların başka bir hesaba nakledilmesi ya da işletmeden çekilmesi hallerinde, bu düzenleme kapsamında dönem kazancında dikkate alınmayan tutarlar yatırımın tamamlanamadığı, faaliyetin sonlandırıldığı veya özel fon hesabının kısmen veya tamamen bu düzenlemeye aykırı şekilde kullanıldığı dönemin kurum kazancının tespitinde dikkate alınacak.

Bu düzenlemenin 2024 yılında başlayan hesap döneminden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi öngörüldüğünden, 2024 hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde bu hesaptan kaynaklanan düzeltme farklarını vergi matrahının tespitinde dikkate alan mükellefler, hesap döneminin başından itibaren kayıtlarını düzeltmek suretiyle söz konusu düzeltme farklarını hesap dönemi sonuna kadar özel fon hesabına alacaklar.

Bu düzenleme ile, enflasyon düzeltmesinin yatırımlar üzerinde oluşturduğu vergisel etki yatırım dönemi süresince ertelenmek suretiyle yatırımların enflasyon düzeltmesinden olumsuz etkilenmemesi sağlanıyor, bu sayede işletme döneminden itibaren kâr zarar hesapları ile ilişkilendirilmesi öngörülerek, yapılmakta olan yatırımların desteklenmesi amaçlanıyor.

2) Enflasyon düzeltmesi kaynaklı kâr/zarar farkını kazanç tespitinde dikkate almayacak mükellef grubuna yeni eklemeler yapılıyor!

Torba Yasa Teklifi’nde yer alan bir düzenlemeyle, hali hazırda geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesi kaynaklı kâr/zarar farkının vergiye tabi kazancın tespitinde dikkate alınmayacağı mükellef grubuna, tasfiye ve iflas hallerindeki şirketler ile 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları da dahil ediliyor.

Halihazırda bu mükellef grubunda; bankalar, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki şirketler, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri bulunuyor.

Bu düzenleme, tasfiye halindeki şirketler açısından kurumların tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihin içinde bulunduğu hesap döneminden, iflas halindeki şirketler açısından ise iflasın açıldığı tarihin içinde bulunduğu hesap döneminden itibaren uygulanacak. Bu tarihten önce geçici vergi dönemlerine ilişkin yapılmış olan enflasyon düzeltmesine yönelik geriye dönük herhangi bir düzeltme yapılmayacak. Tasfiyeden vazgeçilmesi ya da iflasın kaldırılması durumunda, tasfiyeden vazgeçilen tarihin veya iflasın kaldırılmasına ilişkin mahkeme karar tarihinin içinde bulunduğu geçici vergi döneminden itibaren enflasyon düzeltmesi uygulanacak. Tasfiyeden vazgeçilmesi veya iflasın kaldırılması hallerinde, bu düzenleme uyarınca dönem kazancında dikkate alınmayan tutarlar tasfiyeden vazgeçildiği veya iflasın kaldırıldığı dönem kazancının tespitinde dikkate alınacak.

3) Motor silindir hacmi 100 cm3’ün altındaki motosikletler MTV kapsamına alınıyor!

Torba Yasa Teklifi ile yapılması öngörülen bir diğer düzenleme ise, daha önce kayıt ve tescile tabi olmayan bazı motosikletlerin Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) kapsamına alınmasıyla ilgili.

Halihazırda, motor silindir hacmi 100 cm³’ün altında olan motosikletler ile motor gücü 6 kW ve altında olan motosikletler kayıt ve tescile tabi olmamaları nedeniyle motorlu taşıtlar vergisine tabi bulunmuyordu.

Söz konusu Teklifte yer alan düzenlemeyle, MTV Kanununda değişiklik yapılarak, kayıt ve tescile tabi, motor silindir hacmi 100 cm³’ün altında olan motosikletlerle motor gücü 6 kW ve altında olan motosikletlerin de MTV kapsamına alınması öngörülüyor.

4) Kol saatleri ve drone’lar ÖTV kapsamına alınıyor!

Torba Yasa Teklifi’nde yer alan düzenlemeyle,

- Askeri amaçla kullanılanlar hariç olmak üzere insansız hava taşıtları (drone),

-  ÖTV matrahı 5 bin TL ve üzeri olan kol saatleri ve

- Yalnızca eğlence amacıyla tasarlanmış motorlu uçan oyuncaklar (drone)

ÖTV kapsamına alınıyor, ÖTV oranının ise yüzde 20 olarak belirlenmesi öngörülüyor.

5) SSDF’ye kaynak olarak kalıcı gelir artırıcı düzenlemeler yapılıyor!

Torba Yasa Teklifi ile, SSDF’nin kaynaklarının artırılması amacıyla kalıcı gelir artırıcı düzenlemeler yapılıyor.

Bu kapsamda yapılması öngörülen kalıcı gelir artırıcı düzenlemeler şu şekilde:

  1. a) Bazı beyannamelerden damga vergisi tutarı kadar savunma sanayi payı alınacak!

Söz konusu Teklif ile, Damga Vergisi Kanununa göre,

- Vergi beyannamelerinden (kurumlar vergisi beyannamesi, KDV beyannamesi, muhtasar beyannameleri, diğer vergi beyannameleri (damga vergisi beyannamesi hariç)),  

- Gümrük idarelerine verilen beyannamelerden,

- Sosyal Güvenlik Kurumlarına verilen sigorta prim bildirgelerinden,

-  Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesi ile muhtasar beyannamenin birleştirilerek verilmesiyle oluşturulan beyannamelerden

alınan damga vergisi tutarı kadar,

- Yıllık gelir vergisi beyannamelerinden ise alınan damga vergisi tutarının yarısı kadar

savunma sanayi katılma payı alınması öngörülüyor.

Söz konusu düzenleme 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.

Bu düzenleme 2024 yılında uygulanmış olsaydı; yıllık gelir vergisi beyannamesinden 233,60 TL, kurumlar vergisi beyannamesinden 624,10 TL, KDV beyannamesinden 308,30 TL, muhtasar beyannamelerinden 308,30  TL, diğer vergi beyannamelerinden (damga vergisi beyannamesi hariç) 308,30 TL, gümrük idarelerine verilen beyannamelerden 624,10 TL, sosyal güvenlik kurumuna verilen sigorta bildirgelerinden 228,80 TL, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık sigortası Kanunu uyarınca verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesi ile muhtasar beyannamenin birleştirilerek verilmesiyle oluşturulan beyannamelerden 365,50 TL savunma sanayi katılma payı alınacaktı.

  1. b) Katılma Payı alınacak diğer işlemler ve pay tutarları

Söz konusu Teklif ile,

Tapu ve kadastro işlemlerinde; taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 TL, diğer işlemlerde adına işlem yapılandan 375 TL.,

Limiti 100 bin TL ve üzerinde olan kredi kartlarının hamillerinden her bir kart başına yıllık 750 TL.,

Noterlerde yapılan işlemlerde; taşınmaz satışlarında alıcı ve satıcıdan ayrı ayrı 750 TL., ilk defa tescili yapılacak olan (sıfır) araç tescil işlemlerinde 3.000 TL., tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinde 1.500 TL., noterlik ücreti alınan diğer işlemlerde işlem başına 75 TL.

savunma sanayi katılma payı alınması öngörülüyor.

Bu tutarlar, her yıl yeniden değerleme oranı ile güncellenecek.

Noterlerde yapılan işlemlerden alınacak katılma paylarından noterlere herhangi bir pay veya aidat ödenmeyecek.

Katılma payı kimlerden alınmayacak?

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi kamu idareleri ile yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, kalkınma ajansları ve köy tüzel kişiliklerinden tapu ve kadastro işlemeleri ile noterde yapılacak işlemlerden katılma payı alınmayacak.

Kredi kartı katılma paylarında özellik taşıyan durumlar var mı?

Olmaz mı, elbette var: Kartın yıl içinde herhangi bir sebeple yenilenmesi halinde ilgili yıl için pay ödenmiş ise ayrıca pay alınmayacak, kartın herhangi bir sebeple iptal edilmesi halinde alınan pay iade edilmeyecek, fiziki bir kartın limitleri dahilinde oluşturulan ek kartlar ve fiziki olmayan kartlar için ayrıca pay alınmayacak.  

Katılma payları ne şekilde beyan edilip ödenecek?

- Beyannamelerden alınan paylar, beyannamelerden alınan damga vergisi ile birlikte tahakkuk ettirilecek ve tahsilatı takip eden ayın sonuna kadar Fon hesabına aktarılacak.

Tapu ve kadastro işlemlerinden alınan tutarlar işlemden önce vergi dairesine ödenecek. Söz konusu pay ödenmeden işlem yapılmayacak. Pay ödenmeden işlem yapılması durumunda işlemi yapan memurlar, payı ödemekle yükümlü olanlar ile birlikte müteselsilen sorumlu olacaklar.

- Limiti 100 bin Türk lirası ve üzerinde olan kredi kartlarının hamillerinden alınacak katılma payı, 5464 sayılı Kanun kapsamında kredi kartı çıkaran kuruluşlar tarafından her yılın Ocak ayının 5. günü itibarıyla kart hamilinin hesabına yansıtılacak, ilgili dönem hesap ekstresinde gösterilerek kart hamilinden tahsil edilecek. Tahsil edilen tutar, tahsilatı izleyen ayda verilmesi gereken banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesi ile beyan edilerek bu verginin ödeme süresi içerisinde ödenecek.

Yıl içinde alınan veya limiti 100 bin Türk lirası ve üzerinde olan kartlara ait katılma payı, kartın kullanıma açıldığı veya limit artışının yapıldığı ayın hesabına yansıtılacak ve tahsil edilen tutar tahsilatı izleyen ayda verilmesi gereken banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesi ile beyan edilerek bu verginin ödeme süresi içerisinde ödenecek.

- Noterlerde yapılan işlemlerden alınan katılma payları satış, devir, tescil işlemleri esnasında, diğer işlemlerde noterlik ücreti ile birlikte noterler tarafından tahsil edilerek beyan edilip ödenecek. Söz konusu pay ödenmeden işlem yapılmayacak. Pay ödenmeden işlem yapılması durumunda işlemi yapan noterler, payı ödemekle yükümlü olanlar ile birlikte müteselsilden sorumlu olacaklar.

Abdullah TOLU

Abdullah TOLU
Vergi Kurdu

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/yeni-torba-yasa-teklifinde-yer-alan-duzenlemeler/773130

12.10.2024 İtibariyle Çeşitli Kanunlarda Düzenleme Yapılması Öngörülen Kanun Teklifi Meclise Gönderildi.
Teklifte bir çok madde olmakla birlikte YAPILMAKTA OLAN YATIRIMLAR ile ilgili daha önce Bakan düzeyinde yapılan açıklamalar doğrultusunda enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan vergisel etkisinin ötelenmesine yönelik düzenlemeler yer almaktadır.

? Yatırımların teşvik edilmesi ve öngörülebilirliğin artırılması amacıyla Vergi Usul Kanunun mükerrer 298’inci maddesi değiştirilerek; enflasyon düzeltmesinin yatırımlar üzerinde oluşturduğu vergisel etki yatırım dönemi boyunca ertelenerek, yapılan düzeltme işletme döneminden sonra kâr / zarar hesapları ile ilişkilendirilerek yapılmakta olan yatırımlar desteklenmektedir.

Önerilen değişiklik ile, “enflasyon düzeltmesinin uygulandığı dönemlerde, parasal olmayan bilanço kıymetlerinden biri olan yapılmakta olan yatırımlar hesabını enflasyon düzeltmesine tabi tutulup, düzeltme sonrası oluşan ve enflasyon düzeltmesi karı olarak dikkate alınması gereken düzeltme farklarının (gelir) dönem kazancıyla ilişkilendirmeyip, düzeltme kaynaklı gelir tutarlarının özkaynaklar altında özel bir fon hesabında izlenmesine imkan verilmektedir.
Dönem kazancına dahil edilmeyen ve özkaynaklar altında özel fon hesabına alınan düzeltme kaynaklı tutarlar, yatırımın tamamlanarak ilgili iktisadi kıymetin aktifleştirildiği dönem ile bu dönemi takip eden dört hesap dönemi içerisinde eşit taksitler halinde dönem kazancının tespitinde dikkate alınacaktır. Ayrıca, özel fon hesabında izlenen tutarlar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınıncaya kadar her yıl bir önceki yıla ilişkin Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılacaktır.

Özel fon hesabına alınarak ilgili hesaplarda izlenen bu tutarların ayrıca enflasyon düzeltmesine tabi tutulması mümkün değildir.

Yatırım döneminde veya iktisadi kıymetin aktifleştirilmesinden sonra faaliyeti terk veya özel fon hesabında izlenen tutarların kısmen veya tamamen başka bir hesaba nakli ya da işletmeden çekilmesi durumunda, daha önce dönem kazancında dikkate düzeltme kaynaklı tutarlar; faaliyetin terki veya özel fon hesabının kısmen veya tamamen bu düzenleme hükümlerine aykırı şekilde kullanıldığı dönemin kurum kazancına dahil edilir.

? Ayrıca yine aynı teklif ile ; Tasfiye ve iflas halindeki şirketlerin 2024-2025 yıllarında enflasyon düzeltmesini vergi etkisi olmaksızın yapabilmesi sağlanacak. Ancak, tasfiyeye giriş tarihinden önceki geçici vergilendirme dönemlerinde enflasyon muhasebesi yapılmış ve beyanlara yansımış ise bunlarda düzeltme yapılmayacak. (01.01.2024 tarihinden geçerli olmak üzere)

Yapılmakta Olan Yatırımların Enflasyon Muhasebesine tabi Olması Kanun Teklifini İndirmek İçin Tıklayınız

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Riskli olduğu değerlendirilen 3 bin 400 büyük şirket izaha davet edilecek." dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Vergi Denetim Kurulunun (VDK) ülke genelinde büyük şirketlere yönelik yoğun bir denetim programına hazırlandığını belirterek, "Vergide adalet ve etkinlik ilkemiz çerçevesinde sahada büyük şirketlere yönelik çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Dürüst mükellefin her zaman yanında olurken çok kazanan ancak az vergi ödeyen mükellefin de takibini bırakmıyoruz." dedi.

Şimşek, AA muhabirine, kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında atılacak yeni adımlara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Bakanlık birimlerinin bu yöndeki çalışmalarını aralıksız sürdürdüğüne işaret eden Şimşek, "Bu kapsamda VDK Başkanlığına bağlı vergi müfettişlerinden oluşan ekipler yurt genelinde büyük şirketlere yönelik yoğun bir denetim programına hazırlanıyor." diye konuştu.

Şimşek, denetimlerin ilk etapta yaklaşık 500 vergi müfettişinin katılımıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Konya başta olmak üzere 31 ilde yoğunlaşacağını, izleyen dönemde de yurt geneline yayılacağını söyledi.

"SOSYAL MEDYA GELİRLERİNİN BEYAN EDİLMEMESİ DE SORULACAK"

Yüz binlerce mükellefi kapsayan ve makine öğrenmesi analizlerinin de kullanıldığı risk analiz çalışmalarının yürütüldüğünü ifade eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Riskli olduğu değerlendirilen 3 bin 400 büyük büyük şirket izaha davet edilecek. Mükelleflerin izaha davet edileceği konular arasında enflasyon düzeltmesi hükümlerinin mevzuata aykırı olarak vergi matrahını aşındıracak şekilde uygulanması da yer alıyor. Kayıt dışı hasılat elde edilmesi, işletmeye ait banka hesap numarası yerine üçüncü kişilerin IBAN hesapları üzerinden tahsilat yapılması da yine mükelleflere sorulacak konular arasında yer alacak. İzaha davet konuları arasında kar payı ödemelerinden tevkifat yapılmaması, istisna ve indirimlerin yanlış uygulanması gibi 30'a yakın farklı husus bulunuyor. Bu kapsamda, sosyal medya gelirlerinin beyan edilmemesi de sorulacak. Yapılan ilk hesaplamalara göre, izaha davet edilecek büyük şirketlerin ilgili dönemler için 23 milyar liralık vergi matrah farkını eksik beyan ettiği belirlendi."

"DÜRÜST MÜKELLEFİ KORUYORUZ"

Bakan Şimşek, izaha davet sonucunda, belirtilen matrah üzerinden hesaplanacak milyarlarca lira tutardaki verginin kamuya geri kazandırılmasının öngörüldüğünü dile getirerek, izahları yeterli görülen mükelleflerin, vergi inceleme süreçlerinin getireceği yükten kurtulmuş olacağını söyledi.

İzah vermeyenler ile verdikleri izah yeterli görülmeyenlerin vergi incelemesine sevk edileceğine dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

"Vergide adalet ve etkinlik ilkemiz çerçevesinde sahada büyük şirketlere yönelik çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Dürüst mükellefin her zaman yanında olurken çok kazanan ancak az vergi ödeyen mükellefin de takibini bırakmıyoruz. Kayıt dışılığın önüne geçerek vergide adaleti sağlamaya yönelik tüm sektörlerde denetimlerimiz artarak devam edecek. Kayıt dışılığın önüne geçerek vergide adaleti sağlarken, dürüst ve vergiye uyumlu mükellefi de rekabet eşitsizliğine karşı koruyoruz."

https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/maliyeden-buyuk-sirketlere-denetim-hazirligi-bakan-simsek-3-bin-400-sirket-izaha-davet-edilecek-7208958

Bilindiği üzere, öz kaynak hesap grubu içerisinde yer alan ve "525 Kayda Alınan Emtia Karşılıkları Hesabı"nda takip edilen tutarlar öncelikle 31.12.2023 tarihli bilançonun düzeltilmesi sırasında enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş ve o dönemde yarattığı gider etkisiyle enflasyon düzeltmesi karını azaltıcı veya enflasyon düzeltmesi zararını artırıcı etki yaparak düzeltilmiş bilançoya düzeltilmiş değeri ile aktarılmıştır.

01.01.2024 tarihinden sonra 525 hesapta enflasyon farkı dışında bir artış olması söz konusu değildir. Ancak azalış olması muhtemeldir. Zira ortakların bu hesaptan para çekmeleri mümkündür.

30.09.2024 tarihi itibariyle 525 Kayda Alınan Emtia Karşılığı Hesabında yer alan bakiye tutar 30.09.2024 tarihli Yİ-ÜFE’nin 31.12.2023 tarihli Yİ-ÜFE’ye bölünmesi suretiyle bulunan taşıma katsayısı ile düzeltme işlemine tabi tutulacaktır. Bulunan düzeltme farkından ilk altı aylık döneme isabet eden düzeltme farkının düşülmesi sonucu ortaya çıkan enflasyon farkı 698 hesabın borcuna gider etkisi olarak kaydedilecektir. Öte yandan 525 hesapta takip edilen tutarın enflasyon düzeltme farklarının ayrı hesapta izlenmesinde fayda vardır. Zira dağıtılabilecek 525 hesap 31.12.2023 tarihli düzeltme öncesi bilançoda yer alan tutarla sınırlıdır. Gerek 2023 gerekse 2024 enflasyon düzeltme farklarının dağıtıma konu edilmesi vergisiz olarak mümkün değildir. Anılan tutarlar sadece sermayeye eklenebilir ya da düzeltme sonucu ortaya çıkan zararlara mahsup edilir.

2024/2. Geçici Vergi Döneminde 258 Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabı Parasal Olmayan Kıymet Kapsamında Yatırımlara Ait Geçmiş Her Ay Sonu İtibarıyla Kesinleşmiş Harcama Tutarlarının (Reel Olmayan Finansman Maliyeti Var İse Düşülmesi Şartıyla) O Ayın Düzeltmeye Esas Tarih Olarak Dikkate Alınması Yoluyla Bulunacak Düzeltme Katsayısı İle Çarpılması Ve Bulunan Bu Tutarların Toplanması Suretiyle Enflasyon Düzeltmesi Yapılmıştır.

Kanun Teklifi İle:

-       Yatırım Dönemi: Yapılmakta Olan Yatırımlar Hesabında Takip Edilen Tutarların Enflasyon Düzeltmesine Tabi Tutulması Sonucunda Oluşan Ve Bu Hesabın Alt Hesabında İzlenen Düzeltme Farkları, Bilançonun Pasifinde Özel Bir Fon Hesabında Gösterilir Ve Dönem Kazancının Tespitinde Dikkate Alınmaz.

-       Aktifleştirme Sonrası: Özel Fon Hesabında Bulunan Bu Tutarlar, Yatırımın Tamamlanarak İlgili İktisadi Kıymetin Halinde Dönem Kazancının Tespitinde Dikkate Alınır.

-       Özel Fon Hesabına Alınan Bu Tutarlar, Yatırımın Tamamlanarak İlgili İktisadi Kıymetin Aktifleştirildiği Dönem İle Bu Dönemi Takip Eden 4 Hesap Dönemi İçerisinde Eşit Taksitler Halinde Dönem Kazancının Tespitinde Dikkate Alınacaktır.


-       Bu Bent Uyarınca Özel Fon Hesabında İzlenen Ve Dönem Kazancının Tespitinde Dikkate Alınmayan Tutarlar, Her Yıl Bir Önceki Yıla İlişkin Olarak Bu Kanun Uyarınca Belirlenen Yeniden Değerleme Oranında Artırılır. Bu Hesaplarda İzlenen Tutarlara Ayrıca Enflasyon Düzeltmesi Uygulanmaz.

-       Yatırım Döneminde Veya İktisadi Kıymetin Aktifleştirilmesinden Sonra İşin Bırakılması Veya Özel Fon Hesabında İzlenen Söz Konusu Tutarların Bir Kısmının Veya Tamamının Başka Bir Hesaba Nakledilmesi Ya Da İşletmeden Çekilmesi Hallerinde, Bu Bent Uyarınca Dönem Kazancında Dikkate Alınmayan Tutarlar;
> İşin Bırakıldığı Veya
> Özel Fon Hesabının Kısmen Veya Tamamen Bu Bent Hükümlerine Aykırı Şekilde Kullanıldığı Dönemin Kurum Kazancının Tespitinde Dikkate Alınır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kamuoyunda son zamanlarda en çok vergilemede adalet ve eşitlik kavramı dile getirilmekte olup mevcut ve olası kayıt dışılıkların önüne geçileceği vurgulanmaktadır. Yakın zamanda yürürlüğe giren vergi reform paketinin bu amaçla düzenlendiği ve yeni vergi paketlerinin de bu amaçla düzenleneceği ifade edilmektedir. Bu amaca yönelik olarak Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından hazırlanan taslak vergi reform paketinde olarak basit usulde vergilendirmenin kaldırılması önerilmiş ancak yürürlüğe giren söz konusu 7524 sayılı kanunda yer almamıştır. 

GİB’in yayımladığı verilere göre Ağustos/2024 döneminde basit usulde vergilendirilen faal gelir vergisi mükellef sayısının 824 bin 707 olduğu tespit edilmiştir. 

1. Vergide adalet ve eşitlik kavramları

Türk Dil Kurumu’na  (TDK) göre adalet kelimesi; hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme anlamlarına gelmektedir. Vergilemede adalet, vergi yükünün toplumca uygun ve kabul edilebilir biçimde dağılımını ifade eder. Buna yönelik Anayasamızın 73. maddesinde; herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Adaletin nasıl kavranacağı ve ne tür düzenin adil olacağına ilişkin uzun yıllar süren arayışlar sonucunda en fazla kabul gören ve üzerinde uzlaşı sağlanan ilke “eşitlik ilkesi” dir. Buna göre, herkese eşit davranan bir sistem adil bir sistemdir. Bu ilke vergisel boyut açısından değerlendirildiğinde: herkesin eşit biçimde vergilendirildiği bir sistem adil bir vergi sistemi olmaktadır.

Vergilemede eşitlik ilkesi ekonomik adaletin sağlanması ve toplumda sosyal dengenin korunması açısından önemli bir ilkedir. Dolaysıyla bireylerin veya işletmelerin gelir veya varlık durumlarına göre adil bir şekilde vergilendirilmesi ilkesi olup bu ilke iki temel yaklaşım üzerinde durur. Bunlardan ilki “Dikey Eşitlik”  yaklaşımıdır. Bu yaklaşım; daha fazla gelire veya varlığa sahip olanların daha fazla vergi ödemesi gerektiğini savunur. Yani, vergi oranlarının artması, gelirin artmasıyla doğru orantılıdır. Bu duruma gelir vergisi tarifelerinin gelir seviyesine göre artması örnek verilebilir. Diğer yaklaşım ise “Yatay Eşitlik” tir. Bu yaklaşım; benzer gelir veya varlık durumuna sahip bireylerin veya işletmelerin benzer miktarda vergi ödemesini ifade eder. Yani, aynı ekonomik duruma sahip olanların aynı vergiyi ödemesi gerektiği kabul edilir.

2. Basit usulde vergilendirme 

Kayıt dışı ekonomi, devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen/geçirilemeyen ve bu sebeple denetlenemeyen faaliyetler olarak tanımlanmaktadır. Kayıt dışı ekonominin engellenmesi ve belge düzeninin yerleştirilmesi amacıyla 29.07.1998 tarih ve 23417 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 4369 sayılı Kanun’la 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nda (GVK) yer alan “Götürü Usulde Vergilendirme” esası kaldırılarak yerine 01.01.1999 tarihinden itibaren “Basit Usulde Vergilendirme” esasına geçilmiştir. Bu uygulama, küçük ölçekli işletmelerin yani küçük esnafın vergisel süreçlerinin daha kolay hale getirilmesi, belge düzeninin yerleştirilmesi, vergi yükününün hafifletilmesi ve kayıt dışılığı önlemek amacıyla düzenlenmiştir.

2.1. Basit usulde vergilendirmede ticari kazancın tespiti

Basit usuldeki vergi mükelleflerine, gerçek usuldeki vergi mükelleflerinden farklı olarak vergisel avantajlar sağlanmış olup GVK’ ye eklenen Mükerrer Madde 20/A’ ya göre kazançları basit usulde tespit olunan mükelleflerin 46. maddeye göre tespit edilen kazançları 01.01.2021 tarihinden itibaren gelir vergisinden müstesna kılınmıştır. Basit usulde ticari kazancın tespitine ilişkin açıklamalara GVK’nın 46. maddesinde yer verilmiş aynı kanunun 47. ve 48. maddelerinde basit usule tabi olmanın genel ve özel şartları belirtilmiştir. 

2.2. Basit usulde KDV ve belge düzeni

Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerin teslim ve hizmetleri 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun  (KDV) 17/4-a bendi gereği KDV’den istisna edilmiş olup KDV Beyannamesi vermesine gerek bulunmamaktadır.

Bu usule tabi mükellefler hasılatları ile ilgili olarak, VUK hükümlerine göre fatura, perakende satış vesikaları ve ilgili mevzuatta sayılan diğer belgeleri düzenlemek ve kullanmak zorundadırlar. Aynı zamanda kendilerine yapılan mal ve hizmet teslimleri için fatura, müstahsil makbuzu, gider pusulası ve VUK gereğince uygun olan diğer belgeleri almak zorundadırlar. Ayrıca 1 /1 / 2018 tarihinden itibaren defter-beyan sistemini kullanmak zorundadırlar. 

3. Değerlendirme

Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançları bulundukları şehir, şehrin içindeki konumu, şehrin nüfus yoğunluğu ve özeliğine göre farklılık gösterebilmektedir. Kanunun konuluş amacı göz önüne alındığında nüfusu az olan il, ilçe, belde ve kasabalarda faaliyet gösteren basit usuldeki mükellefler açısından vergilemede adalet ve eşitlik kavramıyla örtüşmekte ancak büyükşehirlerde basit usule tabi mükelleflerin elde ettiği hasılat ile kıyaslandığında kanunun düzenleme amacına ters düşmektedir. Ayrıca küçük şehirlerde faaliyet gösteren basit usule tabi mükelleflerin tespiti ve denetimleri kolay ve mümkün olmakta iken büyükşehirlerde faaliyet gösteren bu usule tabi mükelleflerin tespiti ve denetimi zor olabilmektedir. Dolayısıyla bu denetimlerinin yapılma süreci de zaman alacağından vergi kaybına neden olabilmektedir.

Düzenlemede yaşanan temel sorun basit usule tabi mükelleflerin gerçek usulde vergilendirilmemek için kanunda belirlenen genel ve özel şartlara ilişkin kurallara riayet etmemesidir. Bu duruma örnek olarak; mükelleflerin belge almama ve vermemesi, yıllık iş yeri kira bedellerinin kontrat üzerinde düşük göstermesi ve hasılatlarının tespit edilmemesi için ödeme ve tahsilatlarında çoğunlukla nakit (para) olarak gerçekleştirmesi gösterilebilir.  Dolayısıyla bu usule tabi mükelleflerin istisna şartlarını kaybetmemek için vergiden kaçınma yoluna gittiği anlaşılmaktadır.

GVK’nin 47/2 bendi uyarınca basit usule tabi mükelleflerin 2024 yılında ödedikleri aylık kira bedeli büyükşehirlerde 5 bin 484 TL’yi, diğer şehirlerde ise 2 bin 833 TL’yi aşmaması gerekmektedir. Örneğin basit usule tabi olan Berber Bay A, mükellef olmayan Bay B’ den Ocak/2024’te iş yeri kiralamış ve kira bedelini 10 bin TL olarak anlaşmışlardır. Ancak kira sözleşmesinde kira bedeli 2 bin 500 TL olarak imzalamış kalan tutarı Bay B her ay 7 bin 500 TL elden almak üzere anlaşmışladır. Dolayısıyla bu durumda Bay B’nin beyan etmesi gereken 90 bin TL (7.500 X 12) geliri kayıt dışı kalacaktır. Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerin vergi kesintisi yapma yükümlülüğü de bulunmadığından işyerini kiralayan mükellef, basit usule tabi olmanın genel şartını ihlal etmediği gibi işyeri mülk sahiplerinin iş yeri kira beyanının daha düşük göstermesine neden olmaktadır. Dolayısıyla kayıt dışı bırakılan bu gelir hazineyi vergi kaybına uğratmaktadır.

GVK’nin 48/2 bendine göre gösteren basit usuldeki bir mükellefin gayrisafi iş hasılatının 2024 yılında 340 bin TL aşmaması gerekmektedir. Ticari anlamda hasılat; satılan mal veya hizmetin miktarı ile mal veya hizmetin piyasa fiyatının çarpılmasıyla elde edilir. 

İstanbul’da kendi ticari plakasıyla bilfiil taksicilik faaliyeti yapan Bay A’nın 2024 yılında elde edeceği hasılatı minimum olacak şekilde farazi olarak hesaplayalım;

- Günde 20 müşteri aldığını ve indi-bindi ücreti ile çarptığımızda (İstanbul’da 2024 yılı kısa mesafe indi bindi ücreti 90 TL, Temmuz 2024’ten itibaren 100 TL)

Günlük hasılat = 1.800,00 TL (20 X 90 TL)

- Bay A’nın haftada 2 gün izin yaptığı düşünüldüğünde ayda 22 gün çalışırsa (Ay 30 gün olarak dikkate alınmıştır)

Aylık Hasılat= 39.600,00 TL (22 X 1.800,00)

- Elde edilen aylık hasılatı 12 ay ile çarparsak,

Yıllık Hasılat= 475.200,00 TL (12 X 39.600,00 TL)

Mevcut vergi sistemimizdeki bu uygulamaya göre özelikle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya gibi büyükşehirlerde faaliyet gösteren taksicilerin basit usulde vergilendirilmesi teknik olarak imkânsız görülmektedir. Bu örnek basit usule tabi diğer meslek grupları için de çeşitlendirilebilir.

* (Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz, kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez.)

Vergilemede adalet ve eşitlik sağlamak için neler yapılabilir?

Basit usulde vergilendirme uygulamasının mevcut ekonomik ve mali şartlara uygun olması ve Anayasa’da belirtildiği üzere mali gücü doğru bir şekilde ölçecek karaktere sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla kayıt dışı ekonominin engellenmesi amacıyla hayatımıza giren basit usulde vergilendirme yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ve değerlendirmelere göre kanunun düzenleme amacının gerçek hayatta tam olarak karşılığını bul(un)madığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca gerçek usulde ve kesinti yoluyla vergi ödeyen mükellefler ile kıyaslandığında vergilemede adalet ve eşitlik kavramlarına da aykırı düşmektedir. 

Bu uygulamaya yönelik öneriler şu şekilde sıralanabilir;

1. Basit usulde vergilendirmenin tamamen kaldırılması

Basit usulde vergilendirmenin tamamen kaldırılmasıyla mevcut ve olası kayıt dışılığın önüne geçilecek, bu usule tabi olan tüm mükelleflerin gerçek usulde vergilendirilmesiyle birlikte vergilemede adalet ve eşitlik sağlanmış olacaktır.

2. Basit usulde vergilendirmenin kısmen kaldırılması

Basit usul vergilendirme uygulamasının sadece büyükşehirlerde kaldırılması ve/veya faaliyet alanlarının kısıtlanması uygulamayı gerçek amacına ulaşmasını sağlayabilir. Buna yönelik pilot olarak seçilen bir ilde uygulamanın eksiklikleri ve aksaklıkları tespit edildikten sonra düzenlemenin nihai hali uygulamaya konulabilir.

3. Basit Usul Takip Sistemi

Basit usulde vergilendirme uygulamasının kaldırılmaması veya kısmen kaldırılması durumunda teknolojiden yararlanma yoluna gidilebilir. Teknolojinin gelişmesi ve dijitalleşmeyle birlikte bu sisteme yönelik hayata geçirilecek dijital uygulama ile düzenlemenin asıl amacına ulaşması sağlanabilir. Yani basit usule tabi mükelleflerin takip ve denetimine yönelik GİB tarafından geliştirilecek bir dijital uygulama (Basit Usul Takip Sistemi) ile kayıt dışılığın önüne geçilebilir. 

Örneğin bu sisteme dâhil olan mükelleflerin ödemeler ve tahsilatlarını münhasıran banka yoluyla (banka hesabı, kredi kartı, ÖKC vb.) gerçekleştirmesi, bankaların da mükelleflerin banka hesaplarında biriken hasılatlarını dönemsel olarak veya yılsonunda GİB’ e bildirmesiyle bu mükelleflerin teknik takibini kolaylaştıracaktır. Ayrıca yakın zamanda kira sözleşmelerinin (e-kontrat) e-devlet üzerinden yapılmasına ilişkin düzenlemenin hayata geçirilmesi sonucunda e-kontratların da bu sisteme entegre edilmesi mevcut ve olası kayıt dışılığının önüne geçilecektir.

Sercan Bakaç

Vergi Müfettişi

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/basit-usulde-vergilendirmede-kayit-disilik-ve-cozum-onerileri/772883

Taraflar arasındaki özel hukuk uyuşmazlıkları için arabulucuya başvurabilirsiniz. Ceza davaları, boşanma davaları, velayet davaları, vasi atanması gibi kamu hukukunu ilgilendiren (Mahkeme kararı zorunluluğu bulunan) davalar için arabuluculuk yoluna başvuramazsınız.

Mesela trafik kazası sonucunda, Hukuk Mahkemeleri’nde görülecek olan tazminat davası açmak yerine arabulucuya başvurabilirsiniz. Meydana gelen zarar arabuluculuk sürecinde müzakere edilerek ödenecek tazminat konusunda taraflar anlaşabilir.

Ödenmeyen çek, senet ya da cari hesap nedeniyle icra takibi açmak, alacak davası açmak yerine arabulucuya başvurabilirsiniz. Alacağınız için yeni bir vade belirleyip, takside bağlayabilirsiniz. Bunun avantajı şudur; tarafların arabulucu ile birlikte hazırladıkları anlaşma belgesi ilam niteliğindedir (Kesinleşmiş Mahkeme Kararı) .Bu anlaşma belgesinde ödenmeyen tutar icra takibine konulabilir ve icra takibi için harç ödemezsiniz. Ayrıca ilam niteliğinde olduğundan ötürü borçlu tarafından itiraz edilemez. Ancak borcunu ödemiş ise belge ile itiraz edebilir.

Bunlar gibi alacak, hukuki durumun tespiti gibi davalar için arabuluculuğa başvurabilirsiniz. Bir iş hukuku arabulucusu birbirlerine muhalif işçi ve işvereni masaya oturtmayı başarır, her iki tarafın da kabul edebileceği ortak bir pazarlık anlaşmasına varmalarına yardımcı olur. Bir ticaret arabulucusu tartışmalı bir patent ihlali anlaşmazlığını sonuçlandırır.

Ya da anlaşmazlıkların çözümünde arabulucuya başvuru tarafların birbiri ile temasa geçme, toplantı düzenleme, görüşmeleri başlatma konusunda zorluk yaşadıklarında, tarafların arasında konuyu müzakere etmeye engel bir güven eksikliği varsa ve sebeple görüşmeler hararetli tartışma şeklinde geçiyorsa, yanlış algılar ve kalıplar iletişimi engelliyorsa, anlaşmazlığa konu birden çok problem varsa ve taraflar hangisini önce çözeceklerini bilmiyorlarsa, taraflar arasında fikir ayrılığı varsa arabulucuya başvurabilirsiniz.

Kimdir bu arabulucu? Arabulucu; tüm tarafların kabul ettiği, taraflar adına bağlayıcı karar verme yetkisi olmayan ancak onları yönlendiren, bilgilendiren, tarafların anlaşmaya varmalarını sağlayan etkili sorun çözme ve müzakere çözme yöntemlerini kullanarak tarafların anlaşmazlığa müdahil olan ve bunları kağıda dökerek resmileştiren kişidir.

Av. Ege DEMİRALP

UZMAN ARABULUCU 

Page 33 of 1348

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • GİB, Dijital Vergi Dairesi Üzerinden Duyuru Yayımladı (22.11.2024) - Apartman Yöneticiliği Sicil Açılış Dilekçesi - Değerli Konut Vergisi…
  • İŞSİZLİK ÖDENEĞİNE HAK KAZANILAN ÇIKIŞ KODLARI ‼ İşsizlik Ödeneğine Hak Kazanılan Çıkış Kodları İndirmek İçin Tıklayınız
  • Sehven Bildirilen Sigorta Kolu Değişikliği İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİNDE SEHVEN SİGORTA KOLUNUN YANLIŞ BİLDİRİLMESİ DURUMUNDA DÜZELTME…
Top