Mehmet Özdoğru
Uluslararası İşgücü Kanunu Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazetede Yayımlandı
15 Ekim 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32693
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:
MADDE 1- 2/2/2022 tarihli ve 31738 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Uluslararası İşgücü Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “altı aya” ibaresi “üç yıla” şeklinde değiştirilmiş, aynı fıkranın (k) bendinde yer alan “spor meşruhatlı vize ile” ibaresi yürürlükten kaldırılmış ve aynı fıkraya aşağıdaki bentler eklenmiştir.
“ş) 6458 sayılı Kanunun 46 ncı ve 91 inci maddeleri kapsamındakilerden İçişleri Bakanlığınca sistem üzerinden bildirilenler, bildirimde belirtilen kapsam ve sürelerde,
t) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının uygun görüşü olması kaydıyla, daimi basın kartı kapsamında gelen yabancı basın mensupları görevleri süresince,”
MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) Yurt içinden yapılacak çalışma izni muafiyeti başvuruları, yabancının Türkiye’de yasal olarak bulunduğu süreler içerisinde yapılır.”
MADDE 3- Aynı Yönetmeliğin 53 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(1) 48 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri kapsamında çalışma izni muafiyeti verilen yabancılar için çalışma izni muafiyetinin düzenlendiği tarihten itibaren altı aylık, diğer çalışma izni muafiyetlerinde ise on iki aylık süre geçmedikçe aynı muafiyet kapsamında yeni başvuru yapılamaz, (ı) bendi kapsamında çalışma izni muafiyeti verilen yabancılar için takvim yılı esas alınır.”
“(6) 48 inci maddenin birinci fıkrasının (ş) bendi kapsamındakiler, 49 uncu, 50 nci ve 51 inci maddelerden istisna tutularak, bildirimde belirtilen kapsam ve sürelerde çalışma izni muafiyeti kapsamında değerlendirilir. Bu kapsamdakiler için sadece çalışma izni muafiyet bilgi formu düzenlenir.
(7) Altıncı fıkraya ilişkin usul ve esaslar Bakanlık ve İçişleri Bakanlığınca müştereken belirlenir.”
MADDE 4- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5- Bu Yönetmelik hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.
Yeni ÖTV’ler Geliyor, OVP’lerde ki Hedefler Unutuluyor Mu?
Meclis’e sunulan yeni torba yasa da dikkatimizi çeken iki ana başlık vardı. Bunlardan bir tanesi yeniden istikrar ekonomisinden fon ekonomisine geçiş süreci (ki bunu yazı konusu yaparak görüşlerimizi beyan ettik) diğeri ise OVP’lerde verilen sözlerin taahhütlerin unutularak yeni Özel Tüketim Vergilerinin ihdas edilmiş olması!
Bugünkü yazımda da OVP’ler de açıklanan hedefleri sizlere hatırlatarak, yeni torba kanunda bu sözlerin nasıl unutulduğunu anlatmaya çalışacağım!
Çok değil yaklaşık bir ay öncesinde, Eylül 2024 dönemi içerisinde açıklanan 2025-2026-2027 yıllarını kapsayan OVP’de; vergisel düzenlemelere ilişkin ana başlık Sayın Hazine ve Maliye Bakanımızın daha önceki açıklamaları ile uyumlu ve birbirini destekler nitelikte olan “Vergilemede Adalet ve Etkinlik “olarak belirlenmiştir. Toplum olarak hepimizin beklediği ve istediği önemli bir konunun hem Bakan düzeyinde altının çizilmesi hem de açıklanan OVP’de başlık olarak seçilmiş olmasından hepimiz mutluluk duyduk.
Kaldı ki bu amaçla OVP’de, “vergilemede gönüllü uyum, öngörülebilirlik ve şeffaflığın artırılacağı, vergi adaletinin güçlendirilerek, geliri adil bir şekilde yeniden dağıtılan ve vergiyi tabana yayan bir yaklaşımla gelirlerin artırılacağı” söylenmekteydi.
Zaten 2023 Eylül döneminde açıklanan 2024-2025-2026 dönemine ilişkin OVP’sinde de vergilendirmeye ilişkin yapılan açıklamada; Vergi sisteminde reform yapılacağı, daha adil bir vergilendirme sisteminin kurulacağı, verginin tabana yayılması için uğraşılacağı, hedefleri net ve açık bir biçimde ortaya konulmuştu. Yani her iki OVP’de de açıklanan ortak hedefler, vergi adaletinin sağlanması ve verginin tabana yayılması olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şimdi gelelim 11 Ekim 2024 Cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan Torba Kanuna! Bu torba kanun ile;
- ÖTV matrahı 5 bin TL ve üzerinde olan kol saatlerinden %20 oranında ÖTV,
- Askeri amaçla kullanılanlar hariç olmak üzere insansız hava taşıtlarından (drone) %20 oranında ÖTV,
- Yalnızca eğlence amacıyla tasarlanmış motorlu uçan oyuncaklar (drone) %20 oranında ÖTV alınması planlanmaktadır.
Yani yine kolay tahsil edilebilen ama vergi adaletini bozucu etkisi olduğu tüm dünyaca kabul edilmiş dolaylı vergiler artırılıyor. Vergi adaletini bozma yönünde yeni bir düzenleme yapılıyor. Ayrıca Torba Yasa Teklifi ile yapılması öngörülen diğer bir düzenleme ise, daha önce kayıt ve tescile tabi olmayan bazı motosikletlerin motorlu taşıtlar vergisine tabi tutulmalarıdır. Bu düzenleme ile motor silindir hacmi 100 santimetreküpün altında olan motosikletler ile motor gücü 6 kW ve altında olan motosikletlerin de MTV kapsamına alınması öngörülmektedir. Yani aslında yakın zamanda yeni bir vergi koyulmayacağının ve veya vergi oranlarının artırılmayacağının açıklanmasının hemen ardından yeni vergiler almak istediğimizi Meclis’e bildiriyoruz.
Maalesef böylesine çelişkili bir bakış açısını anlamakta güçlük çekiyorum…
Vergi adaletini sağlayacağız diye her fırsatta açıklama yapan, OVP’ler ile bunu kamuoyu ile paylaşan idare sonrasında dönüp niçin vergi adaletini daha çok bozmaya yönelik tedbirler almak istiyor. Madem bu konularda ÖTV konulacaktı ve böyle bir hazırlık vardı, niçin OVP’de böyle bir niyet, hedef açıklandı? Ya da Sayın Maliye Bakanımız niçin bu yönde bir açıklama yapma gereği duydu? İster istemez kendinize soruyorsunuz değil mi?
Konuyu daha fazla uzatmadan eskilerin güzel bir tabiri ile yazımı sonlandırmak istiyorum. “Yamalı Bohçaya Döndük!”
Yılmaz Sezer / YMM
Güncel Group Yön. Kur. Bşk.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/yeni-otvler-geliyor-ovplerde-ki-hedefler-unutuluyor-mu/773609
Seçilmiş Güncel Özelgeler
Gelir İdaresi özelgeleri, vergi cezası ve gecikme faizine karşı koruma sağlıyor. Aynı nitelikli özelgeler sadece özelgenin verildiği değil bütün mükellefler için aynı sonuçları doğuruyor. Bu nedenle özelgeler oldukça önemli ve izlenmesi gereken kaynaklar.
Gelir İdaresi’nce verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman bu köşede yer vermeye çalışıyorum.
İşte son zamanlarda verilen özelgelerden seçtiğim bazılarının özeti. Özelgelerin tam metinlerine Gelir İdaresi’nin internet sitesinden ulaşmak mümkün.
- Geri Kazanım Katılım Payı ödemeleri hangi dönemde gider yazılır?
(31.05.2024/11403 ve 30.07.2024/15544 tarih ve sayılı özelgeler)
Çevre Kanunu’nun ek 11. maddesi gereğince piyasaya arz edilen ürünler için ödenen geri kazanım katılım payının, beyan edilerek fiilen ödendiği tarih itibariyle, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasına göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
- Güneş enerjisi panelleri için yapılan harcamalar doğrudan gider kaydedilebilir mi?
(08.10.2024 tarih ve 527181 sayılı özelge)
Elektrik ihtiyacının karşılanması ve fazla üretimin sisteme aktarılması amacıyla yapılan güneş enerjisi panelleri yatırımı için yapılan harcamaların, ilgili yıl (harcamanın yapıldığı yıl) içinde doğrudan gider olarak yazılabilmesi mümkün değildir. Amortismana tabi iktisadi kıymet niteliğinde olan söz konusu paneller için ayrılan amortismanların kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.
- Sürücülü olarak kiralanan binek otolara ilişkin giderlerde gider kısıtlaması ve yüklenilen katma değer vergisi indirimi nasıl uygulanır?
(28.05.2024 tarih ve 696872 sayılı özelge)
Sürücülü olarak kiralanan binek otomobillere için ödenen bedelin unsurları itibariyle ayrıştırılmaması ve faturada tek unsur olarak gösterilmesi durumunda, söz konusu tutarın tamamı; bedelin sözleşme, muhasebe kayıtları gibi belge ve kayıtlardan hareketle ayrıştırılması ve bu tutarların faturada ayrıca gösterilmesi halinde, yalnızca kiralamaya ilişkin kısım için aylık kira bedeli kısıtlaması yapılması gerekir.
Öte yandan, kiralama hizmetine ilişkin giderlerin, kazancın tespitinde kabul edilmeyen kısmına isabet eden katma değer vergisi tutarlarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
- Şirket adına belgesi temin edilemeyen elektrik gideri kurum kazancından indirilebilir mi?
(09.05.2024 tarih ve 119717 sayılı özelge)
Şirkete ait elektrikli aracın şarj istasyonunun şirket ortağının/müdürünün ikametgâhına kurulu olması ve aracın elektrik tüketimine ilişkin verileri gösterir Şirket adına düzenlenmiş Vergi Usul Kanunu hükümleri gereğince tevsik edici herhangi bir belge temin edilememesi halinde, şarj istasyonuna ilişkin elektrik tüketim giderlerinin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Gider kabul edilmeyen söz konusu giderlere ilişkin katma değer vergisinin, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/d maddesi uyarınca indirim konusu yapılması da mümkün değildir.
- İletişim adres olarak gösterilen ve faaliyette kullanılmayan gayrimenkul için yapılan giderler ticari kazancın tespitinde dikkate alınabilir mi?
(04.06.2024 tarih ve 36384 sayılı özelge)
Bir iş yeri olmaksızın yürütebilen işlerde, ikamet edilen gayrimenkulün, faaliyetin icrasına tahsis edilmeksizin veya ticari faaliyette kullanılmaksızın, sadece kayıtlarda iletişim adresi olarak gösterilmiş olması halinde, bu gayrimenkul iş yeri olarak kabul edilmemektedir.
Dolayısıyla, bu nitelikteki gayrimenkule ait harcamalar ile ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış harcama niteliğinde olmayan ikametgâhta yapılan harcamaların, ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
- Yönetim kurulu üyesine ödenen huzur hakkı kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?
(17.07.2024 tarih ve 951590 sayılı özelge)
Yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan ortağa yapılan huzur hakkı ödemeleri ile yemek bedeli ödemelerinin ücret olarak değerlendirilmesi ve huzur hakkı ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Yemek kartı/çeki verilmek suretiyle sağlanan menfaatin, yemek bedelinin çalışılan günler için verilmesi ve belirlenen limitin aşılmaması kaydıyla, istisnaya konu edilmesi mümkündür.
Diğer taraftan, yönetim kurulu başkanı ve üyesi olan ortağa yapılan huzur hakkı ve yemek bedeli ödemelerinin, ücret gideri olarak kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür.
- Çalışanların bir kısmına işyerinde yemek verilip, bir kısmına yemek kartına yükleme yapılması durumunda ücret istisnası uygulanabilir mi?
(23.07.2024 tarih ve 14960 sayılı özelge)
Genel müdürlük ve bazı mağazalarda çalışan ve işyerinde ya da müştemilatında yemek hizmeti verilmeyen personelin, verilen yemek hizmetinden yararlanma imkânlarının olmaması halinde, bu personele anlaşmalı olunan yemek kartı şirketi aracılığıyla verilen yemek kartına yapılan yemek bedeli ödemesinin; fiilen çalışılan günlere yönelik yapılması kaydıyla bir günlük tutarının ilgili yıl için belirlenen tutarı aşmayan kısmının, Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendi uyarınca istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.
- E-Turquality Programı kapsamında alınan destekler kurumlar vergisine tabi midir?
(17.08.2024 tarih ve 550671 sayılı özelge)
Teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyet gösteren şirkete, Türkiye BİLİŞİM SEKTÖRÜNÜN Ulusallaşması ve E-Turquality Programı kapsamında ödenen reklam ve komisyon destek tutarları, doğrudan Ar-Ge ve tasarım projelerinin desteklenmesi ve geliştirilmesine yönelik olarak verilen hibe mahiyetinde olmadığından, bu tutarların Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nun geçici 2. maddesi uyarınca kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
- Nakdi sermaye artışı öncesinde, teşvik belgesi kapsamında alınan makine ve teçhizat için artırılmış indirim oranı kullanılabilir mi?
(04.06.2024 tarih ve 327202 sayılı özelge)
Nakdi sermeye artırımında faiz indirimi hesabında; nakdi sermaye artışı öncesinde teşvik belgesi kapsamında alınan makine için yapılan avans ödemesi için ilave 25 puan uygulanması mümkün olmayıp, söz konusu ek indirim sadece nakdi sermaye artışı sonrasında yapılan ödeme için mümkündür. Recep BIYIK
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/secilmis-guncel-ozelgeler/773613
YURTDIŞINDAN ALINAN YAZILIMLARA YÖNELİK VERGİ TEVKİFATI YÜKÜMLÜLÜĞÜ
* Kurumlar / Gelir Vergisi Stopaj
- Ticari Kazançlar İçin Tevkifat Yapılmaz.
- Serbest Meslek Kazancı Şartlar Sağlanıyorsa Türkiye’de Vergileme Yapılmaz, Bu Hallerin Dışında % 20 Gelir Vergisi Tevkifatı Yapılır.
- Gayri Maddi Hak % 10 Gelir Vergisi Tevkifatı Yapılır.
* KDV
- % 20 KDV 2 Nolu KDV Beyannamesi İle Beyan Edilir Ve Ödenir.
YURTDIŞINDAN ALINAN YAZILIMLARA YÖNELİK VERGİ TEVKİFATI YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Kurumlar / Gelir Vergisi Stopaj |
KDV |
|||
Mahiyet |
Gelir Türü |
Tevkifat Oranı |
Çifte Vergilendirme Önleme Anlaşması( Genel Olarak) |
Oranı - Tevkifat |
* Piyasada Bulunan * Üzerinde Herhangi Bir Değişiklik Yapmadan Ve/Veya Çoğaltmadan, Nihai Tüketicilere Satılması - Kullanılması |
Ticari Kazanç |
Ticari Kazançlar İçin Tevkifat Yapılmaz. |
Ticari Kazançlar İçin Tevkifat Yapılmaz. |
% 20 KDV – Tamamı Tevkifat Yoluyla 2 Nolu KDV Beyannamesi İle Beyan Edilir Ve Ödenir. – Ödenen KDV 1 Nolu KDV Beyannamesi İle İndirim Konusu Yapılır. |
* Kullanılmak Veya Müşterilere Satışını Yapmak Üzere Daha Önce Piyasada Bulunmayan Programın Özel Olarak Hazırlatılması |
Serbest Meslek Kazancı |
20% |
VERGİ TEVKİFATI YAPILMAYACAK HALLER - Türkiye’ye Gelinmeden Yurtdışında Yapılıyorsa , - Türkiye’ye Gelinse Bile Genelde 1 Yıllık Dönemde (Ya Da 12 Aylık Bir Dönemde) Türkiye’de Kalınan Süre 183 Günü Aşmıyorsa ( İşçi İle Yapılıyorsa= İşçi Sayısı X Çalışılan Gün) Türkiye’de Vergileme Yapılmaz. Bu Hallerin Dışında % 20 Gelir Vergisi Tevkifatı Yapılır. |
|
* "Copyright" Kapsamında Alınan Programın Çoğaltma, Değiştirme, Topluma Dağıtma, Gösterme Vb. Gibi Haklarının Veya Uygulama Lisansının Satın Alınması |
Gayri Maddi Hak - G.M. S.İ. |
20% |
10% |
Yurtdışından Alınan Yazılımlara Yönelik Vergi Tevkifatı Yükümlülüğü PDF olarak İndirmek İçin Tıklayınız
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
EMTİA, ARSA, ARAZİ GİBİ PARASAL OLMAYAN KIYMETLERİN 2023 DÖNEMİ ENFLASYON DÜZELTMESİ NETİCESİNDE TESPİT EDİLEN DÜZELTMİŞ DEĞERİNİN ALTINDA SATIŞININ YAPILMASI
* Stok
* Arsa
* Arazi
* İştirakler V.B.
İktisadi Kıymetlerde 2024 Yılında Yapılan Satışta Zarar Olması , KKEG Yazılması Halinde Buna Yönelik İhtirazi Kayıtla Beyan Verilmesi Tercih Edilebilir.
31 Aralık 2023 Tarihli Gelir Tablosundaki Brüt Satışlar Toplamı 50 Milyon Liranın Altında Olan Mükelleflerin 2024 Hesap Döneminin İkinci Ve Üçüncü Geçici Vergi Dönemleri Sonu İtibarıyla Enflasyon Düzeltmesi Yapmayacak, 2024 Hesap Dönemi Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Enflasyon Düzeltmesi Yapılacaktır. Enflasyon Düzeltmesi Yapmayacak Mükelleflerden Amortismana Tabi Olmayan Emtia, Arsa, Arazi Gibi Kıymetlerin 2024 Yılı İçinde Satılması Halinde Düzeltilmiş Değerle Düzeltme Öncesi Değer Arasındaki Farka İsabet Eden Ve Gider Olarak Kabul Edilmeyecek Zarar Tutarının;
- Satış Bedelinin 2023 Hesap Dönemi Sonuna Ait Düzeltme Öncesi Değerden Düşük Olması Halinde, Düzeltme Öncesi Değerle Düzeltilmiş Değer Arasındaki Tutarın Tamamı,
- Satış Bedelinin 2023 Hesap Dönemi Sonuna Ait Düzeltme Öncesi Değerin Üstünde Ancak 2023 Hesap Dönemi Sonuna Ait Düzeltilmiş Değerin Altında Olması Halinde İse Satış Bedeli İle Düzeltilmiş Değer Arasındaki Tutar Olarak Dikkate Alınması Gerekmektedir.
· 2023 Enflasyon Düzeltmesi Öncesi Değer : 100.000,00 · 2023 Enflasyon Düzeltmesi Sonrası Değer: 125.608,00 |
||||||
Senaryo 1 |
Senaryo 2 |
Senaryo 3 |
Senaryo 4 |
Senaryo 4 |
Senaryo 5 |
|
2024 Satış Tutarı |
90.000,00 |
100.000,00 |
110.000,00 |
120.000,00 |
125.608,00 |
130.000,00 |
KKEG |
25.608,00 |
25.608,00 |
15.608,00 |
5.608,00 |
0,00 |
0,00 |
Kanunen Kabul Edilen Gider |
10.000,00 |
0,00 |
0,00 |
0,00 |
0,00 |
0,00 |
Kar |
0,00 |
0,00 |
0,00 |
0,00 |
0,00 |
4.392,00 |
2025 Hesap Dönemi Ve Sonrasında Satılması Halinde İse Taşıma Katsayısı İle Yapılan Enflasyon Düzeltmesi İşlemleri Çerçevesinde Oluşan Maliyet Artışı Nedeniyle Bir Satış Zararı Doğması Halinde İse Bu Zararın Tamamının Mali Zarar Olarak Kabul Edilmesi Gerekmektedir.
- Düzeltme İşlemine Tabi Tutulmuş Olan 2023 Hesap Dönemi Sonuna Ait Bilançoda Yer Alan Parasal Olmayan Kıymetlerden Amortismana Tabi Kıymetlerin, Düzeltilmiş Değerlerinin Altında Bir Bedelle Satılması Halinde, Düzeltme Sonrası Değerle, Düzeltme Öncesi Değer Arasındaki Farka İsabet Eden Zarar, Gelir Veya Kurumlar Vergisi Matrahının Tespitinde Dikkate Alınır.
- Tablo ve Bilgilerle İlgili PDF olarak indirmek için Tıklayınız
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Vergi Borcu İçin Ödeme Emri Geldi Ne Yapacağım?
"Ödeme emri itiraz süresini kaçıran kamu borçlusuna vergi dairesi banka hesaplarına e-haciz, araç ve gayrimenkullerine haciz uygulayıp satışı yapmaktadır."
Ödeme emri, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca; tahakkuk, tahsilat ve takibi yapılan kamu alacaklarının vadesinde ödenmemesi halinde 15 gün içinde ödemeleri için 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları için cebren tahsili için düzenlenen bir bildirimdir.
ÖDEME EMRİ NEDEN GÖNDERİLİR?
Kamu borçlularının ilgili olduğu Kanuna göre; tahakkuk edipte vadesinde ödenmeyen borçlulara ödeme emri gönderilir. Kamu yani Devlet’in iki çeşit alacağı vardır:
- Birincisi; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası ve para cezası gibi asli; gecikme zammı, faiz gibi aslından ayrı kamu alacakları,
- İkincisi ise; sözleşmeden, haksız fiil yani eylemden ve haksız edinimden doğan kamu alacakları,
Birincisi 6183 sayılı Kamu Alacakları Kanunu’na göre Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı vergi daireleri veya mal müdürlükleri tarafından takip ve tahsil edilir. Sözleşme, hâksiz eylem ve haksız edinimden doğanlar ise özel hukuk hükümlerine göre Adalet Bakanlığı İcar Hakimlikleri veya İcra Memurlukları tarafından takip ve tahsil edilir.
Bu yazımızda birinci guruba gire ve Hazine ve Hazine ve Maliye Bakanlığı birimleri tarafından izlenen kamu alacakları ile ilgili ödeme emri ve izleyen süreçler üzerinden duracağız.
ÖDEME EMRİNİN İÇERİĞİNDE NELER VAR?
Düzenlenecek ödeme emri içeriğinde aşağıdaki hususların bulunmaktadır:
- Borcun asıl ve fer’i yani gecikme zammı, faiz gibi aslından ayrı kamu alacakları ve tutarları,
- Borcun ödeneceği yer yani ilgili vergi dairesi veya mal müdürlüğü,
- Süresinde ödenmeyen borcun kamu idaresince cebren tahsil edileceği,
- Süresinde ödenmeyen borç ile ilgili mal bildiriminde bulunulması gerektiği, borçlunun mal bildiriminde bulunmadığı takdirde üç ayı geçmemek üzere hapis cezası ile cezalandırılacağı,
- Gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı,
- Ödeme emrine karşı hangi mahkemede ve hangi sürede dava açılabileceği,
- Borçlu, hacze kabil malı olmadığı yolunda bir bildirim yapacak ise; en son ikametgah ve iş yeri adreslerini, varsa kayıtlı olduğu diğer vergi dairelerini ve kamu idarelerini ve bu idarelerdeki kayıt ve hesap numaralarını ve nüfus kayıt örneğini bildirmek zorunda olduğu,
- Geçerli bir nedeni olmadan bu bildirimleri yapmayan kişilerin elli güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı hususları yer almaktadır.
ÖDEME EMRİNİ ALAN MÜKELLEF NE YAPAR?
Ödeme emrini alan kamu borçlusu;
- Böyle bir borcunun olmadığını,
- Borcunu tamamen ya da kısmen ödediğini,
- Borcun zamanaşımına uğradığını,
Ödeme emri Tebliğini aldığı günü izleyen 15 gün içinde vergi mahkemesinde dava açabilir. Dava açmadan önce dava açma süresi içinde ödeme belgelerini veya borcu olmadığı ile ilgili diğer belgelerini sunmak veya zamanaşımına uğradığı konusunda açıklamalarında bir sonuç elde edememesi halinde dava açma süresini geçirmeden dava yoluna gidebilir.
Ödeme emri itiraz süresini kaçıran kamu borçlusuna vergi dairesi banka hesaplarına e-haciz, araç ve gayrimenkullerine haciz uygulayıp satışı yapmaktadır.
MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMAZSA NE OLUR?
Mal Bildirimi nedir:
- Mal bildirimi, borçlunun, kamu alacağını karşılayacak miktarda gerek kendi elindeki gerekse üçüncü şahısların elindeki taşınır ve taşınmazları ile alacak ve haklarının; nev’ini, mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşam tarzına göre geçim kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyeceğini alacaklı kamu idaresine yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir.
Borçlu, mal bildiriminde malın değerini bildirmekle beraber, bildirilen malın borcu karşılayıp karşılayamayacağının takdiri vergi dairesine aittir. Vergi dairesince mal bildirimindeki malların borcu karşılayamayacağına veya haciz ve satışının çok güç olacağına kanaat getirilmesi halinde borçludan ilave bildirimde bulunabilir.
Borçlu, mal bildiriminde borcunu ne şekilde ödeyebileceğini belirtmelidir. Mal bildirimi yazılı veya sözlü olarak vergi dairesine yapılabilir.
Gelir İdaresi Başkanlığı Dijital Vergi Dairesi yani İnteraktif Vergi Dairesi aracılığıyla Ödeme Emirlerim/Mal Bildiriminde Bulunma Dilekçesi sayfasından ödeme emirleri görüntülenebilir ve ödeme emrine istinaden elektronik ortamda mal bildiriminde bulunma dilekçesi verilebilir. Borçlunun haczedilebilecek malları olmadığını bildirmesi mal bildirimi sayılır.
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen ve malı olmadığı yolunda bildirimde bulunan borçlu, bu bildirim ile birlikte veya bildirim tarihinden itibaren 15 gün içinde; en son ikametgah ve iş adreslerini bildirmek, varsa devamlı mükellefiyetleri bulunan diğer vergi dairelerini ve kamu idarelerini ve bu idarelerdeki hesap ve kayıt numaralarını bildirmek, nüfus kayıt örneğini vermek zorundadır.
Bu zorunluluk makul bir özrü olmadan zamanında yerine getirmeyenler elli güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar. Mal bildirimi servet beyanı olmadığından, borçlunun borcunu karşılayacak tutarda mal bildiriminde bulunması yeterlidir. Borçlunun borcundan daha fazla mal bildiriminde bulunmaya zorlanamaz.
İstenen mal bildirimini gerçeğe aykırı surette yapanlarla, yaşayış tarzları mal bildirimine uymayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
ÖDEME EMRİ NE ZAMAN TEBLİĞ EDİLMİŞ SAYILIR?
Vergi Usul Kanunu’nun 456 Sıra No.lu Genel Tebliğine göre, düzenlenen ödeme emirlerinin e-Tebligat ile gönderilmesi durumunda muhatabın elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılı.
BORÇLUNUN TÜZEL KİŞİ OLMASI
Borçlunun şirket, dernek gibi tüzel kişi ve vakıf olması halinde, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü kanuni temsilcilere ait olacağı için bu yükümlülüğe uymayan kanuni temsilciler hakkında hapsen tazyik kararı alınarak uygulanması gerekmektedir. Hapsen tazyik kararı, vergi dairesinin talebi üzerine icra mahkemesi tarafından verilir ve Cumhuriyet Savcılığınca derhal infaz olunur. Borçlu mal bildiriminde bulunduğu anda hapsen tazyik kararı alınmış olsa dahi infaz edilemez ve borçlu hapsedilmişse derhal tahliye edilir.
Limited şirketlere ait kamu borcu konusundaki özel düzenleme ve yargının kararlarını daha önce yazmıştım. Verilen yeni yargı kararları doğrultusunda yeniden yazı konusu edilecektir.
Sabri Arpaç
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
4857 SAYILI İŞ HUKUKUNDA HER TAZMİNAT 5 YILLIK ZAMAN AŞIMINA TABİ DEĞİLDİR!
Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçiler eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat öder.(10 YILLIK ZAMANAŞIMI)
Herhangi bir askeri ve kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler bu ödevin sona ermesinden başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç aylık ücret tutarında tazminat öder.(10 YILLIK ZAMANAŞIMI)
MATRAH ARTIRIMLARINI ÖDEMEYENLERİN TARH ZAMANAŞIMI AÇISINDAN YAŞADIKLARI SORUN
Matrah ve vergi artırımı yapıp da taksitlerini süresinde ödemeyen mükellefler, inceleme bağışıklıklarını kaybedip fuzuli olarak maliyeye borçlanmış oldukları gibi bu yıllar için 5 yıllık tarh zamanaşımı süresinden istifade etme imkanlarını da (kısmen) kaybediyorlar.
Zira 7440 ve 7326 sayılı Kanun’un 9/14, 7143 sayılı Kanun’un ise 9/15 hükmünde; “…bu Kanun kapsamındaki alacaklarla ilgili olarak mevzuatlarında yer alan özel hükümler saklı kalmak kaydıyla taksit ödeme süresince zamanaşımı süreleri işlemez.” düzenlemesi yer almakta olup Vergi İdaresi, matrah artırımı tahakkuklarının Kanunun öngördüğü süre ve şekilde ödenmemesi halinde; taksit ödeme sürecinde ihlale kadar geçen sürenin “işlememiş süre” olarak tarh zamanaşımı süresine eklenmesi gerektiği, yani matrah artırımının 1. taksitinin ödeme süresinin başladığı tarih ile ödeme koşulunun yasal olarak ihlal edilmiş sayıldığı tarih arasındaki sürenin yasal tarh zamanaşımı süresine eklenmesi gerektiği görüşündedir.
Vergi İdaresine göre örneğin; 2018 yılına ilişkin olarak yapılmış bir KDV matrah artırımında 1. taksiti ödeme imkanının başladığı gün ile ödeme koşullarının ihlal edildiği tarih arasındaki toplam süre 263 gün ise; 2018 yılına ilişkin tarh zamanaşımı 31.12.2023 tarihinde değil, 20.09.2024 tarihinde dolacaktır. Bu sayede vergi dairesi 2018 yılına ilişkin tarhiyatını 20.09.2024 tarihine kadar tarh ve tebliğ edebilecektir.
Yukarıda izah etmeye çalıştığım hususlar, vergi müfettişlerinin ve vergi dairelerinin konuya bakışını yansıtıyor. Bu konu “defter belge muhafaza yükümlülüğü” ve “ibraz külfeti” açısından da yorumlanmaya muhtaç ama bu yazıda o konulara girmeyip “tarh zamanaşımı süresinin uzaması”na ilişkin iki farklı yargı kararı paylaşarak konuyu kapatacağım:
Danıştay 9. Daire’nin bir kararında “zamanaşımı süresi uzaması”nın matrah artırımı açısından uygulama alanı bulamayacağına hükmedilmiştir : “…7143 sayılı Kanun'un "Kapsam ve Tanımlar" başlıklı 1'inci maddesi dikkate alındığında 5'inci maddesinde düzenlenen matrah artırımı hükümleri bakımından uygulama kabiliyetinin olmadığı ve dolayısıyla matrah artırım hükümlerini kapsamadığı…” (Danıştay 9. Daire, 30.10.2023 tarih ve E:2021/3830, K:2023/4119 sayılı karar)
İzmir Bölge İdare Mahkemesinin bir kararında ise incelemenin ihlal tarihinden sonra başlamış olması halinde zamanaşımı süresinin uzayacağına ilişkin hükmün uygulanamayacağı belirtilmektedir: “… cezalı tarhiyatın, 7143 sayılı Kanun hükümlerinin ihlalinden sonra başlanılan inceleme neticesinde yapıldığı, bu nedenle söz konusu alacakların, 7143 sayılı Kanun'un 9. maddesinin 15. fıkrasındaki, anılan Kanun kapsamındaki alacaklarla ilgili olarak mevzuatlarında yer alan özel hükümler saklı kalmak kaydıyla taksit ödeme süresince zamanaşımı süreleri işlemeyeceği yolundaki hükmün kapsamına dahil olmadığının anlaşıldığı…” (İzmir BİM, 2. VDD, 24.11.2020 tarih ve E:2020/755, K:2020/1002 sayılı karar)
Vergi Ödeme Vergisine Fon Zammı
Anayasal ödev ve mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, mali yükümlülüğe bağlanabilir mi? Beni uzun zamandır düşündüren bir konu. Örneğin Anayasa’nın 75. maddesine vatan hizmeti (askerlik görevi) her Türk’ün ödevidir. Şimdi acaba askerlik görevini yapmak, kanun koyucu tarafından belli bir bedel ödemek şartına bağlanabilir mi? Yasa koyucu, “askere gidenler askerlik ödevlerini yaptığı için 500 TL ödemek zorundadırlar” diye bir yasa yapabilir mi? Hemen herkes, eminim bu soruya “olmaz”, ödevi yerine getirmek mali yükümlülüğe bağlanamaz” şeklinde cevap verecektir.
Peki, o zaman başka bir konuya geçelim. Vergi ödemek de herkes için bir Anayasal ödev. Her iki ödev de Anayasa’da “siyasi haklar ve ödevler” bölümünde, biri 72. maddede diğeri 73. maddede düzenlenmiş. Şimdi sorumuzu yineleyelim: Anayasal ödevi yerine getirmek, bir başka mali yükümlülüğe bağlanabilir mi? Yukarıdaki soruya hayır diyorsanız, bu soruya vergi ödevi için de hayır demek durumundasınız.
Ancak Damga Vergisi Kanunu, hayır demiyor. Kanunlar, vergi idaresinin matrahı belirleyip tarh işlemini yapıp vergi alacağını tespit etmesi için beyanname vererek vergiyi de tarh ettirme koşuluna bağlıyor. Beyanname veren mükellef matrahı bildirerek, aslında idarenin alacağını kolaylaştırıyor. Mükellef idarenin işini zorlaştırıp beyanname vermese, idare uğraşacak, matrahı belirlemeye çalışacak, re’sen tarhiyat yapacak, ama uğraşmasına karşılık damga vergisi tarhiyatı yapamayacak. Bu durumda her beyanname vermeme hali, özünde damga vergisinden yasal kaçınma halini oluşturmaktadır. Kaçırma diyemiyorum, çünkü ikmalen ve re’sen tarhiyatlarda beyanname verilmemesi sebebiyle cezalı damga vergisi tarhiyatı yapılması mümkün değil.
Beyannameler üzerinden hesaplanan damga vergilerinin 2024 yılı tutarlarına bir bakalım.
Her hangi bir anonim şirketi ele alalım. 2024’de, 2020 gelirleri için kurumlar vergisi beyannamesi verecektir (624,10). Bu şirket kirası ve çalışanları dolayısıyla her ay SGK-muhtasar beyanname (12 X 365,50 = 4.386) ve faaliyetleri dolayısıyla her ay KDV beyannamesi verecektir(12 X 308,30=3.699,60). Kâr dağıtırsa (diyelim ki beş ortağı var) muhtemelen yıllık gelir vergisi beyannamesi (5 X 467.20=2.336) verecektir. Bu şirket dolayısıyla yılda toplam 11 bin 45 lira 70 kuruş damga vergisi ödenecektir. Gümrük beyannamesi, belediye vergileri için beyanname vermesi, -beyan süresi dışında- düzeltme beyanında bulunması halinde bu yük daha da artacaktır. Niçin? Dürüst davrandı, Anayasal yükümlülüğünü yerine getirdi “Beyanname verdi” diye.
Bu şirket damga vergisi beyannamesi de verebilir. Ancak her halde ayıp olur diye damga vergisi beyannamesi vermek, damga vergisi de ödemek koşuluna bağlanmamış. Ama bu sefer de damga vergisine ayıp olmuş.
Buradaki, üstelik bir kısmını da gider yazdırmadığımız mali yük, bana biraz haksız ve Anayasaya aykırı gibi geliyor. Bu yük her yıl artıyor. Geçen yılda yazdım. Bu yıl da yazıyorum. Belki birilerinin dikkatini çeker de düzeltilir veya birileri Anayasa Yargısının denetimine götürür diye.
Pek çok şirkette, beyannamelerinde matrah çıkmadığı veya devreden KDV çıktığı halde, yani asıl vergi için borç doğmadığı halde damga vergisi borcu doğmaktadır. Niçin, vatandaşlık ödevini ifa ettiği için. Kaç mükellefin vergisi doğmadığı, vergisiz beyannameleri için damga vergisi ödediğini Maliye Bakanlığı açıklasa, haksızlığın boyutu görülecek.
Şimdi bu haksız vergi yüküne ilave olarak bir de ek mali yükümlülük gelmektedir. Saydığımız beyannameler için öngörülen damga vergileri kadar savunma sanayine katkı payı adı altında genel bütçe dışında yer alan, denetimi olmayan (Kamu Mali Yönetimi, Devlet İhale ve Sayıştay kanunlarına tabi olmayan), dolayısıyla şeffaf olmayan bir fona katkı payı alınması öngörülmektedir. Sadece gelir vergisinde bu katkı payı, yarı oranında alınacak. Belediye vergileri için verilen beyannamelerden ise katkı payı alınmayacak.
Zaten açıkladığım görüşlerle Anayasa karşısında tartışmalı olduğu inancında olduğum bir verginin baz alınarak bir ek mali yükümlülük öngörülmesi, bu yükümlülüğü de baştan tartışmalı hale getirmektedir. Kaldı ki savunma harcamaları, bir kamu gideri olduğundan, karşılanması belli bir kesime yüklenemez ve vergi gelirleri ile genel bütçeden finanse edilmesi gerekmektedir.
Bütçe hukukunun temel ilkeleri olan genellik ve birlik ilkelerinin açık ihlali olan fon uygulamaları ve fonlar, zaten maliye teorisinde her zaman tartışma konusu olmuş ve hiçbir zaman tasvip görmemiştir.Bumin DOĞRUSÖZ
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/vergi-odeme-vergisine-fon-zammi/773360
Enflasyon Düzeltmesinde Muafiyet Kapsamı Genişliyor
Daha önce çokça eleştiri ve tartışma konusu olan, finansmana erişim zor olduğu dönemde yatırım yapanların enflasyon oranında vergi ile karşı karşıya kaldığı uygulamada düzenlemeye gidiliyor. Tasfiye ve iflas durumunda olan şirketler ve yatırımlar içerisinde olan şirketler enflasyon düzeltmesi kapsamı dışına alınıyor. Ayrıca kamu iktisadi teşekkülleri gibi kamu sermayeli şirketler de enflasyon muhasebesi yapmayacaklar. Buna göre tasfiye açısından genel kurul kararının tescil edildiği tarih, iflasta ise iflasın açıldığı hesap döneminden itibaren enflasyon düzeltmesi yapılmayacak.
Yatırımların teşvik edilmesi ve öngörülebilirliğin artırılması amacıyla Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) mükerrer 298’inci maddesi değiştirilerek; enflasyon düzeltmesinin yatırımlar üzerinde oluşturduğu vergisel etki yatırım dönemi boyunca ertelenerek, yapılan düzeltme işletme döneminden sonra kâr / zarar hesapları ile ilişkilendirilerek yapılmakta olan yatırımlar desteklenecek. Enflasyon düzeltmesinin uygulandığı dönemlerde, parasal olmayan bilanço kıymetlerinden biri olan yapılmakta olan yatırımlar hesabını enflasyon düzeltmesine tabi tutulup, düzeltme sonrası oluşan ve enflasyon düzeltmesi karı olarak dikkate alınması gereken düzeltme farklarının (gelir) dönem kazancıyla ilişkilendirmeyip, düzeltme kaynaklı gelir tutarlarının özkaynaklar altında özel bir fon hesabında izlenmesine imkân verilecek. Dönem kazancına dahil edilmeyen ve özkaynaklar altında özel fon hesabına alınan düzeltme kaynaklı tutarlar, yatırımın tamamlanarak ilgili iktisadi kıymetin aktifleştirildiği dönem ile bu dönemi takip eden dört hesap dönemi içerisinde eşit taksitler halinde dönem kazancının tespitinde dikkate alınacak. Ayrıca, özel fon hesabında izlenen tutarlar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınıncaya kadar her yıl bir önceki yıla ilişkin VUK uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılacak. Özel fon hesabına alınarak ilgili hesaplarda izlenen bu tutarlar ayrıca enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacak.
Yatırım döneminde veya iktisadi kıymetin aktifleştirilmesinden sonra faaliyeti terk veya özel fon hesabında izlenen tutarların kısmen veya tamamen başka bir hesaba nakli ya da işletmeden çekilmesi durumunda, daha önce dönem kazancında dikkate düzeltme kaynaklı tutarlar; faaliyetin terki veya özel fon hesabının kısmen veya tamamen bu düzenleme hükümlerine aykırı şekilde kullanıldığı dönemin kurum kazancına dahil edilecek.
SERKAN KUMDAKCI
TÜSİAV Vergi Platformu Başkanı
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/enflasyon-duzeltmesinde-muafiyet-kapsami-genisliyor/773363