Mehmet Özdoğru
Yeme İçme Hizmetlerinde KDV Oranı
Yeme İçme Hizmetlerinde KDV Oranı Uygulamasına İlişkin Tebliğ Yayımlandı
27 Nisan 2024 tarihli ve 32529 sayılı Resmi Gazete’de yeme içme hizmetlerinde KDV oranlarının uygulanmasına ilişkin açıklamaların yer aldığı 51 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlandı.
Bilindiği üzere, KDV oranları, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki;
- (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1 (Gıda maddeleri bu listede yer almaktadır),
- (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %10 (Yemek hizmeti sunan yerler bu listede yer almaktadır),
- Bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler içinse %20
olarak uygulanmaktadır.
Anılan Kararın eki (II) sayılı listenin (%10 oranında KDV uygulanan liste) 24 üncü sırası ise aşağıdaki gibidir.
“24- Gazino, açık hava gazinosu, bar, dans salonu, diskotek, pavyon, taverna, birahane, kokteyl salonu ve benzeri yerler hariç olmak üzere kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler, lokanta, içkili lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde verilen hizmetler (bu yerlerde verilen hizmetlerin alkollü içeceklere isabet eden kısmı hariç),”
Bu Tebliğ ile yukarıdaki 24 üncü sıra kapsamındaki yiyecek ve içecek hizmeti sunulan yerlerde KDV oran uygulamasına yönelik tereddüt edilen bazı konulara ilişkin açıklamalar getirilmektedir.
Tebliğe göre, yukarıda 24 üncü sıra kapsamında sayılan işletmeler prensip olarak hizmet işletmesi mahiyetinde olduklarından buralarda imal edilen veya dışarıdan temin edilen gıda maddelerinin buralarda veya dışarıda tüketilmek üzere (İster Al Götür, İster Sipariş Ver, İstersen Otur ye) müşterilere satışında %10 (alkollü içeceklerde %20) oranında KDV hesaplanması gerekmektedir.
Ayrıca Tebliğe konulan aşağıdaki örneklerden de anlaşılacağı üzere, yiyecek ve içecek hizmeti sunanların bu yerlerde yaptıkları gıda maddeleri satışlarında da KDV oranı, 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 24 üncü sırası kapsamında, %10 oranında hesaplanacaktır.
Bu kapsamda Tebliğ ile Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nin “Yiyecek ve İçecek Sunulan Yerlerde KDV Oran Uygulaması - Kapsam” başlıklı (III/B-2.4.1) bölümünün dördüncü paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiştir.
“Bu işletmeler prensip olarak hizmet işletmesi mahiyetinde olduklarından buralarda imal edilen veya dışarıdan temin edilen gıda maddelerinin buralarda veya dışarıda tüketilmek üzere müşterilere satışında %10 (alkollü içeceklerde %20) oranında KDV hesaplanır.
Örnek 1: (K) Kahvecisi, kendi hazırladığı kahvelerin yanında (T) işletmesinden temin ettiği keklerin de satışını yapmaktadır. Self-servis olarak hizmet veren işletmeye gelen müşteri sipariş ettiği kahvenin yanında ıslak kek satın almış ve işletmeye ait alanda oturmak yerine siparişlerinin paketlenmesini istemiştir. Ayrıca 100 gr Türk kahvesi çektirmiştir. Kafeterya ruhsatına sahip olan (K)’nın yaptığı bu satışların tamamında %10 oranında KDV hesaplanacaktır.
Örnek 2: (G) Lokantasında yemek yiyen müşteri (D), lokantadan ayrılırken 1 kg baklava satın almıştır. Lokanta, müşteriye vermiş olduğu yemek hizmeti ile baklava satışında %10 oranında KDV hesaplayacaktır.
Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı mahiyettedir.
Örnek 3: (A) Pastanesi, telefonla verilen sipariş üzerine imalathanesinde 8 kişilik doğum günü pastası hazırlamıştır. Müşteri pastanın ev adresine gönderilmesi yerine iş çıkışı pastaneye gelerek pastayı alacağını bildirmiştir. İş çıkışında sipariş pastanın yanında 1 kg kuru pasta ve 2 şişe limonata satın almıştır. Pastane işletme ruhsatına sahip (A)’nın sipariş suretiyle hazırladığı pasta ve yanındaki gıda satışlarında %10 oranında KDV hesaplanacaktır.
Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgâh gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları gıda maddeleri satışları da 2007/13033 sayılı BKK eki (II) sayılı listenin 24 üncü sırası kapsamındadır.
Örnek 4: Sahilde faaliyet gösteren (B) Büfe İşletmesi, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde büfesinin önüne yerleştirdiği masa ve taburelerde oturan müşterileri ile sahilde bulunan şezlonglarda denize girenlere tost, çay ve meşrubat satışı yapmaktadır. (B) Büfe İşletmesi, fiilen yiyecek ve içecek hizmetleri sunduğundan büfede hazırladığı tost ve çayın yanında dışarıdan hazır temin ettiği gıda maddelerinin satışında %10 oranında KDV hesaplayacaktır.”
Bu Tebliğ 1.5.2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Vergisiz Asgari Ücret Topluma Değil, İşverene Yaradı
21.12.2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7349 Sayılı Kanun’la 2022 yılı başından itibaren geçerli olmak üzere hizmet erbabına yapılan ücret ödemelerinin asgari ücrete isabet eden kısmı Gelir Vergisi’nden müstesna tutuldu. Ücretler üzerinden hesaplanan gelir vergisinin beyan ve ödeme yükümlülüğü işveren tarafında olduğundan yazının tamamında, gelir vergisi istisnasının, ücretlinin işverene maliyetini düşürücü etkisi merkeze alınarak değerlendirmelerde bulunulacağını hatırlatalım.
Düzenlemenin getirildiği dönem kur şoklarının etkisiyle dolar bazında yarıya yakın düşüş kaydeden asgari ücretin telafisi maksadıyla hükümetin işveren tarafının yüklendiği ücret vergi gelirinden feragat etmek suretiyle 2021 yılı enflasyon oranın üzerinde ilan edilen asgari ücret zammı ile beklenen maksat alım gücünün iyileştirilmesiyse de bugün gelinen noktada amacın hasıl olmadığını gözlemliyoruz.
Vergisiz asgari ücretin bütçe maliyeti ve enflasyonist etkisi
TÜİK verilerinden 2024 yılında yaklaşık 15,5 milyon civarında bir ücretli çalışan sayısı olduğunu biliyoruz. 17.002 TL olan net asgari ücretin vazgeçilen %15 vergisi 2 bin 550 TL. Yürürlükten kalkan asgari geçim indirimi uygulamasının mütevazi bir yaklaşımla %75’inin çalışanlara geri ödendiğini varsayarsak bu tutar her bir çalışan için ortalama 650 TL’ye tekabül ediyor. Dolayısıyla işverenlerin her bir çalışan için ödemediği bu tutarın 16 milyon çalışan üzerinden hesapladığımızda devlet bütçesine aylık maliyetinin 10,08 milyar TL, senelikte ise 120,90 milyar TL olduğunu görüyoruz. Bir nevi kamu harcaması mahiyetinde olan bu tutarın enflasyonist etkileri ise bonus niteliğinde.
Devlet, SGK primlerinin de sponsoru
Net 17 bin 2 TL olan asgari ücretin işverene maliyeti brüt olarak 23 bin 502 lira 94 kuruş. Aradaki 6 bin 500 TL fark işçi ve işveren sigorta primi olarak SGK’ya ödeniyor. İşveren tarafı 23 bin 502 lira 94 kuruşu Kurumlar Vergisi matrahından gider olarak indirebilmekte. Bu tutarın gider olarak gösterilmesi KV oranı %25 olduğu için 5 bin 875 TL daha az vergi ödenmesi anlamına geliyor ki bu da bir işçinin SGK primlerinin %90’ı ediyor. Özetle 17 bin 2 TL ücret alan her bir asgari ücretli için işveren, vergi etkisi arındırıldığında 17 bin 630 TL net maliyete katlanıyor.
Konuya farklı bir yaklaşım getirecek olursak bir işletmenin istihdam ettiği ilave birim personel için işçi ve işveren SGK primlerinin %90’ının doğrudan ve dolaylı olarak Hazine tarafından karşılanmak suretiyle kar elde etme hedefi olan her bir işletmeye, her bir personel için devletin sponsor olduğunu söyleyebiliriz.
İşsizlik oranı ve şirket karlılıkları ne durumda?
Yukarıdaki netleştirmeden, işletmeler nezdinde asgari ücretli çalışan için, brüt maliyet 23 bin 502 lira 94 kuruş olmasına karşın nihayeten ödenilen net ücretin yaklaşık %10 üzerinde bir maliyetle istihdam olanağı sağlandığı, kalan tutarınsa Hazine tarafından karşılandığını anlıyoruz. Vergisiz asgari ücretin işçilerin refahına yansıyıp yansımadığına daha sonra değineceğiz ancak sorularımız şunlar: İşletmelerin topluma 120,90 Milyar TL’ye mal olan bu desteğe gerçekten ihtiyacı var mı? Bu devasa maliyet, istihdam artışına olumlu anlamda katkı sağlıyor mu?
Aşağıya alınan TÜİK’in işsizlik oranına ilişkin grafiğinden anlaşılacağı üzere düzenlemenin getirildiği 2022 yılından bu yana istihdamın doğrusal olarak arttığını görüyoruz. Ancak dikkate alınması gereken 2 husus var: Birincisi %50 seviyelerindeki enflasyonun istihdamı besleyici etkisi. Diğeri ise, toplumda yaygın olarak bilinen, başta ev hanımları olmak üzere emeklilik hakkı kazanmak maksadıyla bireylerin bir şirkette çalışıyor gösterilmesinin yukarıda belirtildiği üzere işverene olan maliyetinin cüz’i rakamlara inmiş olması. Sadece bu iki değişkenden arındırdığımızda işsizlik oranındaki azalışı gelir vergisi desteği ile ilişkilendirmek güçleşiyor.
Bir diğer konu ise şirket karlılıklarındaki artışlar. Son dönemde hem Türkiye’de hem de dünyada yaşanan enflasyonun talep değil arz kaynaklı olduğu sıklıkla konuşulur oldu. Sıkılaştırıcı para politikaları enflasyonu beklenildiği ölçüde dizginleyemiyor. Bu durumda gözlerin çevrildiği arz tarafında yapılan çalışmalar; bu ihtimali doğrular nitelikte. IMF’in geçtiğimiz senenin sonunda yayımladığı bir çalışmaya göre Euro bölgesinde fiyat artışlarının %45’i kar oranlarındaki artıştan kaynaklanırken ücret maliyet artışlarının etkisi %4,5 ile sınırlı kaldı. Türkiye’de de durum farklı değil. Dr. Osman Berke Duvan’ın “COVID-19 Sonrası Türkiye’de Şirket Kârlarının Enflasyona Katkısı” başlıklı makalesinden alınan grafik 2’de durumu gözler önüne seriyor:
Gelir vergisi desteğinin kaybedeni hanehalkı ve Hazine
İlk 9 aylık gerçekleşmelere göre bütçe açığı 1 trilyon TL’ye dayanmış durumda. Bütçe gelirlerini artırmak amacıyla sürekli olarak vergi paketleri gündeme gelirken yukarıda yer verilen hesaplamaya göre bütçe açığının %10 kadarı vergisiz asgari ücret politikasından kaynaklanıyor. Ezcümle bu programın kaybeden tarafında hazine ve dolayısıyla 85 milyon vergi mükellefi var.
Ekonomiyi soğutmaya yönelik adımlarda ilk akla gelen tüketimin kısılması olduğundan yüksek enflasyon karşısında eriyen asgari ücrete Temmuz iyileştirilmesi yapılmadı. Artan tüketici faizleri ve son tüketiciye yönelik olarak getirilen vergilerle dolaylı vergilerin payının artırılması hanehalkını iyice sıkıştırmış durumda. Öyle ki yılbaşından bu yana %35,86 olarak hesaplanan enflasyon, asgari ücretin alım gücünü 12 bin 514 liraya kadar düşürmüş oldu. Her halde, asgari ücretin vergilendirildiği 2022 yılı öncesine göre asgari ücretin alım gücünün azalmış olduğunu ve/veya ücretlilerin refahının daha iyiye gitmediğini tüm bu verilerden münezzeh olarak yaşıyor, hissediyoruz.
Caner Samancı
Vergi Müfettişi – Ekonomist
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/vergisiz-asgari-ucret-topluma-degil-isverene-yaradi/774347
Limited Şirket Ortaklarının Şirket Borçlarından Sorumluluğu
Türk Ticaret Kanunu’na göre Limited Şirket ortakları borçlardan sorumlu olmayıp sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemek ile ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Limited şirket ortakları getirmeyi taahhüt ettikleri sermaye borcundan, sermaye payı oranında sadece şirkete karşı sorumludur. Eğer ana sözleşmede öngörülmüş ise ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinden de sorumlu tutulabilirler.
Ek ödeme yükümlülüğü, limitet ortaklık sözleşmesinde öngörülmesi şartı ile tüm ortaklara veya bazı ortaklara, sadece limitet ortaklığa karşı nakdi ödeme borcu yüklemektedir. Bu düzenlemenin amacı, yükümlülük getirilen ortakların yapacakları ek ödemelerle ortaklığa destek olmalarını sağlamaktır. Ek ödemeler müdürler tarafından şartlar gerçekleştiğinde talep edilebilir. Yine ek ödeme, ortaklığın esas sermaye payının iki katından fazla olamaz, belli bir miktar olarak (100.000 TL gibi) ya da esas sermayenin belirli bir oranı (%20 gibi) olarak kararlaştırılabilir. Ek ödemeler öz kaynak ihtiyacı, zarar oluşması veya sözleşmede öngörülen diğer hallerde talep edilebilir. Ek ödemelerin kaldırılması ya da azaltılması için oybirliği aranır.
Limited şirket ortaklarının sadece ortaklığa karşı sorumluluğun bir istisnası bulunmaktadır. Bu istisna; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. İlgili Kanun maddesinde ortaklıktan tahsil edilemeyen ya da tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borçlarından ötürü ortakların sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları öngörülmektedir.
Kamu borçlarından sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Yani ortağın kusuruna dayanmayan şirketin borcundan ötürü doğrudan ve müteselsil bir sorumluluktur. Şirketin borcunun doğduğu yıl mevcut ortakların değişmesi, ortaklığın el değiştirmesi durumunda devirden önceki dönem borcundan devir alan ortak sıfatı ile sermaye payı oranında, devirden sonraki tarihli dönem borcundan ise ortak sıfatı ile müteselsilen sorumlu tutulur.
Yanıltıcı bilgi ile satış ve haksız rekabet
Oldukça popüler olan Türk restoran zinciri markası hakkında çıkan haberlerden sonra yanıltıcı bilgi ile satış ve reklam konusuna değinmek istedim. Türk Ticaret Kanunu tacirler için ağırlaştırılmış bir özen yükümü belirlemiş ve bunu tacirin basiretli olması olarak adlandırmış bulunmaktadır. Bunun ticari hayattaki karşılığı tacirin iş, eylem ve sözleşmelerinde normal bir insanın olması gerekenin üzerinde bir özen ve basiretle hareket etmesidir.
Dürüstlük kuralına aykırı haller Ticaret Kanunu’nda sayılmıştır. Bunlardan biri de “Dürüstlük kurallarına aykırı reklam ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar” dır. Bu davranışlar; müşteriye karşı veya rakiplere karşı olabilir. Müşteriye karşı aldatıcı içerik bilgisi verilerek, yazılı ya da sözlü yanıltıcı kelimeler kullanarak reklam yaparak, kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunarak, ürünlerin özelliğini gizleyerek müşteriye karşı dürüstlük kuralı ihlal edilmiş ve haksız rekabet ortamı yaratılmış olur.
“Türkiye’nin en çok satan gazetesi” ibaresi bir bilgi içerir. Bunun ispat edilemediği durumda haksız rekabet ortaya çıkar. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki Reklam Kurulu kararlarında düzenli ceza kesilen konuların başında, maalesef otellerin yaygın bir şekilde fazla yıldız koymaları sonucu ortaya çıkan aldatıcı reklamlarıdır.
Türk Ceza Hukuku’nda “Haksız Rekabet” suç olarak düzenlenmiştir. Bunun haricinde Türk Rekabet Hukuku’na göre de para cezası yaptırımı öngörmektedir. Para cezası haricinde, faaliyeti durdurma, ürünleri toplatma gibi yaptırımlar da mevcuttur.
Av. Ege Demiralp
Uzman Arabulucu
Noterlik Kanunu Değişiyor
Noterlik Kanunu'nun da aralarında bulunduğu 12 kanunda değişiklik öngören 23 maddelik teklif, AK Parti tarafından TBMM'ye sunuldu. Teklifle noterlere esnek çalışma modeli getirilecek.
Teklife ilişkin konuşan AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, "Teklifimizin içerisinde noterlere esnek çalışma düzeni getiriliyor. Anayasa Mahkemesi'nin geçmiş dönemde verdiği iptal kararları da yeniden düzenlenecek" dedi.
TCK'ya casusluk eylemleriyle daha etkin mücadele için yeni madde ekleniyor
Kanun teklifi ile casusluk eylemleriyle daha etkin mücadele edilebilmesi amacıyla Türk Ceza Kanunu'nda yeni bir suç ihdas ediliyor. Yapılması öngörülen düzenlemeyle, devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işlenmesi yaptırıma bağlanıyor.
Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilecek. Fail hakkında hem bu suçtan hem de işlediği ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunacak.
Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile sekiz yıldan 12 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılacak. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlı olacak.
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 571) (Özel Usulsüzlük Cezalarında Düzenlemeler Yapıldı) Resmi Gazetede Yayımlandı
213 sayılı Vergi Usul Kanununda yapılan değişikliklere istinaden
- Kayıt dışı faaliyette bulunanlara artırımlı vergi ziyaı cezası uygulanması,
- Fatura, ÖKC fişi vb. belgelerin verilmemesi, alınmaması durumunda her bir tespitte artırımlı ceza uygulanması,
- Fatura vb. belgelerin düzenlenmediğinin belgeyi almak zorunda olanlar tarafından beş iş günü içerisinde bildirilmesi durumunda alıcılara ceza kesilmemesi,
- Dijital ortamdaki reklam, ilan, satış ve kiralama bilgilerine ilişkin bildirimlerin yapılmaması, eksik veya yanıltıcı yapılması durumunda kesilecek özel usulsüzlük cezası
hususlarına ilişkin açıklamalar yer almaktadır. Mehmet Vasıf Ulusoy
19 Ekim 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32697
Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Vergi güvenliğinin sağlanması, mükelleflerin vergi kanunlarına uyumlarının artırılması, kayıt dışılıkla mücadele edilmesi ve vergi adaletinin güçlendirilmesi amacıyla 28/7/2024 tarihli ve 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bazı vergi kanunlarında bir takım düzenlemeler yapılmıştır.
(2) Bu kapsamda, 7524 sayılı Kanunun 9 uncu, 11 inci ve 13 üncü maddeleri ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü, 353 üncü ve mükerrer 355 inci maddelerinde değişiklikler yapılmış olup, 213 sayılı Kanunun vergi cezalarına ilişkin hükümlerinde yapılan bu değişikliklerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını teşkil etmektedir.
Yasal dayanak
MADDE 2- (1) 213 sayılı Kanunun;
– 149 uncu maddesinde, “Kamu idare ve müesseseleri (Kamu hizmeti ifa eden kurum ve kuruluşlar dahil) ile gerçek ve tüzel kişiler vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile vermeye mecburdurlar.”,
– Mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Maliye Bakanlığı;
…
- Bu Kanunun 149 uncu maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgelerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları kullanılmak suretiyle internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesine, beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgelerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye, standart belirlemeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgeler ile bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluk veya standartları beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgeler veya bilgi ve işlem çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya ya da belirlemeye, kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameler ile süresinden sonra verilen bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgelere istinaden düzenlenen ihbarnameleri, mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik ortamda beyanname, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgeleri gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ etmeye, bildirim, yazı, dilekçe, tutanak, rapor ve diğer belgelere ilişkin yapılan işlemlerin sonuçlarını internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında ilgili kişilere göndermeye ve bunların uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye,
…
- Elektronik ticarette ve internet dâhil olmak üzere her türlü dijital ortamın alım, satım, kiralama, ilan ve reklam gibi iktisadi ve ticari amaçlarla kullanıldığı hallerde vergi güvenliğini sağlamak amacıyla elektronik ortamda iktisadi ve ticari faaliyette bulunan gerçek ya da tüzel kişi hizmet sağlayıcılara, elektronik ticaret hizmet sağlayıcılara, başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına ortam sağlayan gerçek ve tüzel kişi aracı hizmet sağlayıcılara, elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcılara, erişim sağlayıcılara, içerik sağlayıcılara, yer sağlayıcılara ve sosyal ağ sağlayıcılara iktisadi ve ticari faaliyetlerine ilişkin bildirim verme yükümlülüğü getirmeye, bildirimin içerik, format, standart, verilme süresi ve yöntemini belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya, bildirim verme yükümlülüğünü iş hacmi, sektör, mükellef grupları, alış-satış tutarı, alım, satım, kiralama, ilan ve reklama konu mal ve hizmet türleri itibarıyla belirlemeye, başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına ilişkin bildirime konu bilgiler ile içerik sağlayıcılar tarafından üretilen ya da sağlanan bilgilerin aracı hizmet sağlayıcıları, elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıları, erişim sağlayıcılar, yer sağlayıcılar ve/veya sosyal ağ sağlayıcılar tarafından alınması zorunluluğunu getirmeye, bu bent kapsamındaki bilgi ve bildirimlerin elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilmesi yükümlülüğü getirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye,
…
Yetkilidir. …”,
– 341 inci maddesinde, “Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.
Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmündedir.
Yukarıki fıkralarda yazılı hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmez.”,
– 344 üncü maddesinde, “341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.
Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.
Vergi kanunlarına göre mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği halde bu zorunluluğa uyulmaksızın vergi dairesinin ıttılaı dışında ticari, zirai veya mesleki faaliyette bulunmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi durumunda, birinci, ikinci ve üçüncü fıkralara göre kesilecek vergi ziyaı cezası yüzde elli artırılarak uygulanır. Aynı vergi türü ve dönemine ilişkin daha sonra yapılacak tarhiyatlar nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarına da aynı artırım hükmü tatbik edilir.”,
– 353 üncü maddesinde, “1. Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227, 231 ve 234 üncü maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için bir takvim yılı içinde ilk tespitte 10.000 Türk lirasından, sonraki tespitlerde Kanuna bağlı 2 sayılı cetvelde yer alan tutarlardan aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir. Tek tespitte aynı neviden birden fazla belgenin düzenlenmediğinin tespit edilmesi durumunda her bir belge için ayrı ayrı ceza kesilir ancak bu tespit, bu bent uyarınca kesilecek ceza uygulamasında, Kanuna bağlı 2 sayılı cetvelde yer alan tespit sayısının belirlenmesinde bir adet tespit olarak değerlendirilir. Şu kadar ki, bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezasına tabi fiillerin, belgeleri almak zorunda olanlar tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde idareye bildirilmesi durumunda, alıcı adına özel usulsüzlük cezası kesilmez. Bu bent kapsamındaki belgelerin düzenlenmediğinin belgeyi almak zorunda olanlar tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde idareye bildirildiği durumlarda, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adına bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezası üç kat olarak uygulanır. Bu bent kapsamındaki belgeler yerine bu Kanun kapsamında olmayan belgelerin düzenlenmesi halinde, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adına bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezası iki kat olarak uygulanır. Bu bent kapsamındaki belgelerin yerine bu Kanun kapsamında olmayan belgelerin düzenlendiğinin belgeyi almak zorunda olanlar tarafından beş iş günü içerisinde idareye bildirildiği durumlarda, söz konusu belgeleri düzenleyenler adına bu bentte yer alan cezalar altı kat olarak uygulanır.
Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı 10 milyon Türk lirasını geçemez.
- Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığınca düzenlenme zorunluluğu getirilen belgelerin; düzenlenmediğinin, kullanılmadığının, bulundurulmadığının, düzenlenen belgelerin aslı ile örneğinde farklı meblağlara yer verildiğinin, gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin veya elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlendiğinin tespiti ya da bu belgelerin bu Kanunun 227 nci maddesine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde, her bir belge için bir takvim yılında ilk tespitte 10.000 Türk lirası, sonraki tespitlerde Kanuna bağlı 2 sayılı cetvelde yer alan tutarlarda özel usulsüzlük cezası kesilir. Tek tespitte aynı neviden birden fazla belgenin düzenlenmediğinin tespit edilmesi durumunda her bir belge için ayrı ayrı ceza kesilir ancak bu tespit, bu bent uyarınca kesilecek ceza uygulamasında, Kanuna bağlı 2 sayılı cetvelde yer alan tespit sayısının belirlenmesinde bir adet tespit olarak değerlendirilir. Bu bent kapsamındaki belgelerin düzenlenmediğinin belge muhteviyatı işlemin muhatapları tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde idareye bildirilmesi durumunda, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adına bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezası üç kat olarak uygulanır. Bu bent kapsamındaki belgeler yerine bu Kanun kapsamında olmayan belgelerin düzenlenmesi halinde, belgeleri düzenlemek zorunda olanlar adına bu bentte yer alan özel usulsüzlük cezası iki kat olarak uygulanır. Bu bent kapsamındaki belgelerin yerine bu Kanun kapsamında olmayan belgelerin düzenlendiğinin belge muhteviyatı işlemin muhatapları tarafından beş iş günü içerisinde idareye bildirildiği durumlarda, söz konusu belgeleri düzenleyenler adına bu bentte yer alan cezalar altı kat olarak uygulanır.
Ancak, her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı her bir tespit için 1 milyon Türk lirasını, bir takvim yılı içinde ise 10 milyon Türk lirasını geçemez.
- 232 nci maddenin birinci fıkrasının 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespit edilmesi halinde bunlara her bir belge için 5.000 Türk lirası özel usulsüzlük cezası kesilir. Ancak, bu bent uyarınca kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı bir takvim yılı için 50.000 Türk lirasını geçemez. Şu kadar ki, bu bent kapsamındaki kişiler tarafından, idarenin bilgisine girmeden önce belgenin düzenlenmesi gereken tarihi takip eden beş iş günü içerisinde belgenin düzenlenmediğinin idareye bildirilmesi durumunda, bunlar adına özel usulsüzlük cezası kesilmez.
…”,
– Mükerrer 355 inci maddesinde, “Bu Kanunun 86, 148, 149, 150, mükerrer 242, 256 ve 257 nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257 nci maddesi ve Gelir Vergisi Kanununun 98/A maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dâhil);
- Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 20.000 Türk Lirası,
- İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 10.000 Türk Lirası,
- Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında 5.000 Türk Lirası,
Özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu Kanunun 107/A maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlardan, bu fıkranın (1) numaralı bendinde yer alanlara 1.000 (2024 yılı için 6.900 TL) Türk lirası, (2) numaralı bendinde yer alanlara 500 (2024 yılı için 3.400 TL) Türk lirası, (3) numaralı bendinde yer alanlara 250 (2024 yılı için 1.800 TL) Türk lirası özel usulsüzlük cezası kesilir. Mükerrer 257 nci maddenin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi ile getirilen zorunluluklara uymayanlar ile aynı bent kapsamında bildirilmesi gereken alım, satım, kiralama, ilan ve reklama ilişkin bilgileri bildirmeyen, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunanlara, bildirilmeyen, eksik veya yanıltıcı bildirilen her bir alım, satım, kiralama, ilan ve reklama konu mal ve hizmete ilişkin bilgi ve diğer yükümlülükler için (1), (2) ve (3) numaralı bentler uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilir, bu şekilde kesilen özel usulsüzlük cezası her bir bildirim için 10 milyon Türk lirasından fazla olamaz. Mükerrer 257 nci maddenin birinci fıkrasının (8) ve (10) numaralı bentleri uyarınca getirilen zorunluluklara uymayanlara, (1) numaralı bentte yer alan tutarın 10 katından az ve 10 milyon Türk lirasından fazla olmamak üzere, bir önceki hesap dönemine ait brüt satışlar toplamının binde 3’ü tutarında özel usulsüzlük cezası kesilir. 152/A maddesi veya mükerrer 257 nci maddenin birinci fıkrasının (9) numaralı bendi ile getirilen zorunluluklara uymayanlara (1) numaralı bentte yer alan özel usulsüzlük cezasının 3 katı uygulanır.
…”
hükümleri yer almaktadır.
Kayıt dışı faaliyetlere yönelik vergi ziyaı cezasının artırımlı uygulanması
MADDE 3- (1) 7524 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle 213 sayılı Kanunun 344 üncü maddesine dördüncü fıkra eklenmiş olup, anılan düzenlemeyle mükellefiyet tesis ettirmeksizin kayıt dışı faaliyette bulunan ve bu suretle vergi ziyaına sebebiyet veren mükelleflere kesilecek vergi ziyaı cezasının yüzde elli artırılarak uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda, kayıt dışı faaliyetleri sonucu gelir elde eden ve bu faaliyetleri ile gelirlerini vergi dairesinin bilgisi dışında tutmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet veren mükellefler için vergi ziyaı cezaları 7524 sayılı Kanunun yayımı tarihi olan 2/8/2024 tarihinden itibaren yüzde elli artırımlı uygulanacaktır.
(2) Öte yandan, sonraki dönemlerde vergi dairesinde kayıtlı olarak faaliyet gösteriliyor olsa bile, kayıt dışı faaliyette bulunulan dönemlere yönelik aynı vergi türü ve vergilendirme dönemine ilişkin sonraki bir tarihte yeni bir tarhiyat yapılması durumunda da aynı artırım hükmü tatbik edilecektir.
Örnek 1- Vergi dairesi müdürlüğünün bilgisi dışında, mükellefiyet tesis ettirmeksizin 5/8/2024 tarihinden itibaren otomobil alım satım faaliyetinde bulunan Bay (A) hakkında Ziyapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 15/5/2025 tarihinde yapılan yoklamaya istinaden 5/8/2024 tarihinden itibaren geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmiştir. Mükellef tarafından kayıt dışı faaliyette bulunulan döneme ilişkin olarak kanuni süresinden sonra verilen 2024/9 dönemi katma değer vergisi (KDV) beyannamesinde 1.500.000 TL vergi tahakkuk etmiştir.
Buna göre, mükellef tarafından kayıt dışı çalışılan döneme ilişkin olarak vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden önce verilen KDV beyannamesi ile tahakkuk ettirilen vergi üzerinden yüzde elli oranında kesilecek vergi ziyaı cezası, yüzde elli oranında artırılarak uygulanacak ve mükellef adına yüzde yetmiş beş oranında ceza kesilecektir. Dolayısıyla, kayıt dışı çalışılan 2024/9 dönemine ilişkin 1.500.000 TL vergi ziyaına sebebiyet veren mükellef adına 1.125.000 TL (1.500.000 TL x 0,75) tutarında vergi ziyaı cezası uygulanacaktır.
Örnek 2- Mükellefiyet tesis ettirmeksizin 1/4/2025 tarihinden itibaren ticari faaliyette bulunan Bay (B) hakkında 14/4/2025 tarihinde yapılan yoklamaya istinaden Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 17/4/2025 tarihinde, 1/4/2025 tarihinden itibaren geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmiştir. Mükellef, tespit tarihinin içinde bulunduğu 2025/4 dönemi Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamesini kanuni süresinden sonra vermiş ve bu beyannameye istinaden 50.000 TL vergi tahakkuk etmiştir.
Buna göre, kanuni süresinden sonra verilen 2025/4 dönemi Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamesinin mükellefiyet tesis edilen tarihin içinde bulunduğu döneme ilişkin olması bir başka ifadeyle, mükellefin bu dönem içinde kayıt altında çalışmaya başlaması nedeniyle, vergi ziyaı cezası yüzde elli oranında artırımlı uygulanmayacaktır. Dolayısıyla, 2025/4 dönemine ilişkin Muhtasar ve Prim Hizmet beyannamesinin kanuni süresinden sonra verilmesi nedeniyle mükellef adına 25.000 TL (50.000 TL x 0,5) tutarında vergi ziyaı cezası kesilecektir.
Örnek 3- (C) Ltd. Şti’nin 2025 hesap dönemi faaliyetlerinin sahte belge düzenleme kapsamında incelenmesi sonucunda düzenlenen 1/9/2026 tarihli raporda, mükellef kurum adına “Sahte Belge Düzenleme” fiilini şirket yöneticisi Bay (Ç)’nin gerçekleştirmiş olduğu ve bu fiil nedeniyle Bay (Ç)’nin komisyon geliri elde ettiği tespit edildiğinden, mükellefiyeti bulunmayan Bay (Ç) adına geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmesi ve sahte belge ticaretinden elde ettiği komisyon gelirine istinaden 2025 yılı için 1.000.000 TL gelir vergisi tarhiyatı yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Buna göre, 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiile sebebiyet verilmesi nedeniyle 3 kat kesilecek vergi ziyaı cezasının yüzde elli artırılarak uygulanması gerekmektedir. Bu durumda, Bay (Ç) adına 4,5 kat vergi ziyaı cezası uygulanması gerektiğinden 4.500.000 TL (1.000.000 TL x 4,5) vergi ziyaı cezası kesilecektir.
Örnek 4- 1/10/2024 tarihinden itibaren kayıt dışı faaliyette bulunan Bay (D) hakkında Çorlu Vergi Dairesi Müdürlüğünce yapılan 5/2/2025 tarihli tespite istinaden 1/10/2024 tarihinden itibaren geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmiştir. Adı geçen mükellef, kayıt dışı çalıştığı 2024/12 dönemine ilişkin olarak 10/2/2025 tarihinde KDV yönünden takdir komisyonuna sevk edilmiştir. 17/2/2025 tarihinde ise mükellef tarafından 2024/12 dönemi KDV beyannamesi verilmiş ve bu beyan üzerine 50.000 TL vergi tahakkuk etmiştir.
Buna göre, kayıt dışı faaliyette bulunulan ilgili dönemin takdire sevk edilmesinden sonra aynı döneme ilişkin olarak mükellef tarafından verilen KDV beyannamesine yüzde elli artırımlı vergi ziyaı cezası uygulanacak olup, mükellefe toplamda 1,5 kat yani 75.000 TL (50.000 TL x 1,5) vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, takdir komisyonu kararı üzerine ilave vergi tarh edilmesi durumunda, tarh edilecek vergi farkına da vergi ziyaı cezası yüzde elli artırımlı olarak uygulanacaktır.
Örnek 5- 1/11/2024 tarihinden itibaren kayıt dışı faaliyette bulunan Bay (E) hakkında Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğünce yapılan 17/2/2025 tarihli yoklamaya istinaden, 3/3/2025 tarihinde, 1/11/2024 tarihinden itibaren geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmiştir. Adı geçen mükellef kayıt dışı faaliyette bulunulan dönemlere ilişkin olarak 2024/11-12 ve 2025/1-2 dönemleri KDV beyannamelerini kanuni süresinden sonra vermiştir.
Buna göre, mükellef tarafından kayıt dışı çalışılan 2024/11-12 ve 2025/1 dönemlerine ilişkin olarak vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden önce verilen KDV beyannamesi ile tahakkuk ettirilen vergi üzerinden yüzde elli oranında kesilecek vergi ziyaı cezası, yüzde elli oranında artırılarak uygulanacak ve mükellef adına yüzde yetmiş beş oranında ceza kesilecektir.
Diğer taraftan, mükellef hakkındaki yüzde elli artırımlı vergi ziyaı cezasının tespit tarihinin içinde bulunduğu döneme kadar uygulanması gerektiğinden, kanuni süresinden sonra verilen 2025/2 dönemi KDV beyannamesi için vergi ziyaı cezası yüzde elli oranında artırımlı uygulanmayacaktır.
Örnek 6- 9/12/2024 tarihinden itibaren kayıt dışı olarak ticari faaliyette bulunan Bay (F) hakkında 13/1/2025 tarihinde yapılan yoklamaya istinaden İstiklal Vergi Dairesi Müdürlüğünce 9/12/2024 tarihinden itibaren geçmişe yönelik mükellefiyet tesis edilmiştir. Adı geçen mükellef, kayıt dışı faaliyette bulunduğu 2024/12 dönemine ilişkin KDV beyannamesini kanuni süresinden sonra vermiş, bu beyanname üzerine 500.000 TL vergi tahakkuk etmiş ve kayıt dışı faaliyetin olduğu döneme ilişkin olması nedeniyle tahakkuk eden vergiye yüzde yetmiş beş oranında 375.000 TL (500.000 TL x 0,75) vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
Bu defa, mükellef hakkında sonraki tarihlerde yapılan vergi incelemesi sonrası düzenlenen vergi inceleme raporunda, mükellefin vergi dairesinin ıttılaı dışında çalıştığı 2024/12 dönemine ilişkin olarak verdiği beyannamenin gerçeği yansıtmadığı tespit edilmiş ve 250.000 TL KDV tarhiyatı önerilmiştir.
Bu durumda da mükellef adına yüzde elli artırımlı vergi ziyaı cezasının uygulanması gerekmekte olup, Kanun hükmüne istinaden tarhiyat sonucu önerilen vergiye bir kat vergi ziyaı tatbik edileceğinden bu oranın yüzde elli artırımlı uygulanması sonrası adı geçen mükellefe, 1,5 kat 375.000 TL (250.000 TL x 1,5) vergi ziyaı cezasının kesilmesi gerekmektedir.
Özel usulsüzlük cezalarının artırımlı uygulanması
MADDE 4- (1) 7524 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle 213 sayılı Kanunun özel usulsüzlük cezalarını düzenleyen 353 üncü maddesinde değişiklik yapılmış olup, anılan Kanuna özel usulsüzlük cezalarının her bir tespit için artan tutarda uygulanmasını öngören ve aşağıdaki tabloda gösterilen (2) sayılı cetvel eklenmiştir.
2 Sayılı Cetvel | |||
353 üncü Maddenin Birinci Fıkrasının (1) Numaralı Bendi Ceza Miktarı (Asgari-TL) | 353 üncü Maddenin Birinci Fıkrasının (2) Numaralı Bendi Ceza Miktarı (TL) | ||
2. Tespit | 20.000 | 20.000 | |
3. Tespit | 30.000 | 30.000 | |
4. Tespit | 40.000 | 40.000 | |
5. Tespit | 50.000 | 50.000 | |
6. ve Sonraki Tespitler | 100.000 | 100.000 |
(2) Birinci fıkrada belirtilen düzenleme kapsamında, mükelleflerin 7524 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde belirtilen fiilleri bir takvim yılı içerisinde birden fazla işlemeleri durumunda, özel usulsüzlük cezaları 7524 sayılı Kanunun yayım tarihi olan 2/8/2024 tarihinden itibaren artan tutarda uygulanacaktır. Artan tutardaki özel usulsüzlük cezasının belirlenmesinde önem arz eden tespit sayısı, her bir belge türü bazında ayrı ayrı ve takvim yılı esas alınarak takip edilecektir.
(3) 7524 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinde yapılan diğer bir değişiklikle, mezkûr maddenin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan belgeleri düzenleme yükümlülüğü bulunanların bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri ve söz konusu hususun, belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde ve her halükarda idarenin bilgisine girmeden önce, kendilerine belge düzenlenmeyenler tarafından idareye bildirilmesi durumunda, kendilerine belge düzenlenmeyen bu kişilere özel usulsüzlük cezası tatbik edilmeyeceği hususu düzenlenmiştir. Bu durumda, anılan maddede sayılan belgeleri düzenlemeyen mükelleflere ise 213 sayılı Kanunda belirtilen özel usulsüzlük cezaları 3 kat artırımlı olarak uygulanacaktır.
(4) 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde belirtilen belgeler yerine, 213 sayılı Kanunda veya ilgili mevzuatı kapsamında sayılmayan belgelerin düzenlenmesi durumunda, bu belgeleri düzenleyen mükelleflere maddede yer alan özel usulsüzlük cezaları 2 kat artırımlı uygulanacaktır. Diğer taraftan söz konusu durumun, belgenin düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde ve her halükarda idarenin bilgisine girmeden önce, belgeyi almak zorunda olanlar veya belge muhteviyatı işleminin muhatapları tarafından idareye bildirilmesi halinde, belgeyi almak zorunda olanlara özel usulsüzlük cezası tatbik edilmeyecek, 213 sayılı Kanunda sayılan belgelerden olmayan bu belgeleri düzenleyenlere ise 6 kat özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Örnek 7- 9/9/2024 tarihinde (G) Ltd. Şti. nezdinde yapılan denetimde, mükellefin 5/8/2024 tarihinde yapmış olduğu satışlara ilişkin üç adet faturayı düzenlemediği tespit edilmiştir.
Öte yandan, 10/10/2024 tarihinde aynı mükellef hakkında 1/10/2024 tarihli satış işlemine ilişkin fatura düzenlenmediğine yönelik vergi mükellefi Bay (H) tarafından ihbarda bulunulmuştur. Bunun üzerine, 15/10/2024 tarihinde mükellef nezdinde yapılan yoklamada mükellefin 1/10/2024 tarihli satışlarına ilişkin bir adet fatura ve iki adet Ödeme Kaydedici Cihaz (ÖKC) fişini düzenlemediği tespit edilmiştir.
Buna göre, 9/9/2024 tarihli denetim sonucunda tespit edilen üç adet fatura düzenlememe fiili nedeniyle adı geçen mükellefe her bir fatura için 10.000 TL’den az olmamak üzere faturaya yazılması gereken meblağın %10’u oranında üç adet özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde, bu belgeleri almayanlar hakkında da alıcının durumuna göre belirlenecek tutarda özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Bununla birlikte, aynı mükellef hakkında 15/10/2024 tarihinde yapılan yoklamada fatura düzenlememe fiiline ilişkin tespitin satıcı mükellef açısından ikinci tespit, ÖKC fişi düzenlememeye ilişkin tespitin ise birinci tespit olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, fatura düzenleme yükümlülüğünü yerine getirmeyen mükellef hakkında faturanın düzenlenmesi gereken süreyi takip eden beş iş günü içerisinde ve her halükarda idarenin bilgisine girmeden önce, alıcı tarafından idareye ihbar niteliğinde bildirimde bulunulduğundan, mükellef adına kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 3 kat artırımlı şekilde uygulanacaktır. Aynı takvim yılı içerisinde mükellef adına ikinci kez fatura düzenlememe nedeniyle tespit yapıldığından, 1/10/2024 tarihli satışa ilişkin olarak fatura düzenlememe fiili ikinci tespit olarak dikkate alınacak ve Kanuna bağlı (2) sayılı cetvelde yer alan 20.000 TL’nin 3 katı olan 60.000 TL’den az olmamak üzere faturaya yazılması gereken meblağın %10’u olarak hesaplanan tutarın 3 katı tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Fatura almak zorunda olan alıcının durumu 5 iş günü içerisinde vergi dairesine bildirmesi nedeniyle de alıcı adına özel usulsüzlük cezası kesilmeyecektir.
Öte yandan, ÖKC fişi düzenlememeye yönelik 15/10/2024 tarihli yoklamadaki tespit bu belge türüne ilişkin bir takvim yılı içerisinde yapılan ilk tespit olarak dikkate alınacak ve iki adet ÖKC fişi düzenlenmemesi nedeniyle adı geçen mükellefe iki adet 10.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Örnek 8- 12/8/2024 tarihinde yapılan denetim kapsamında (I) Ltd. Şti. tarafından düzenlenmesi gereken 60.000 TL tutarında bir adet faturanın yerine 213 sayılı Kanunda yer almayan bir belgenin düzenlendiği tespit edilmiştir.
Öte yandan, aynı mükellefin 22/8/2024 tarihine kadar düzenlemesi gereken 300.000 TL tutarındaki fatura yerine 213 sayılı Kanunda yer almayan başka bir belgeyi düzenlediği hususunda alıcı Bay (İ) tarafından 27/8/2024 tarihinde vergi dairesine bildirimde bulunulmuş ve bu husus 28/8/2024 tarihinde yapılan yoklama ile tespit altına alınmıştır.
Buna göre, mükellef hakkında yapılan;
– 12/8/2024 tarihindeki tespitin 2024 takvim yılında fatura düzenlememe yönünden ilk tespit olması ve fatura yerine 213 sayılı Kanun veya ilgili mevzuatında yer almayan bir belgenin düzenlenmesi nedeniyle, mükellef adına kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasının 2 kat artırımlı şekilde uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, faturaya yazılması gereken meblağın %10’u olan 6.000 TL’nin 2 katı olan 12.000 TL’nin, asgari kesilmesi gereken ceza tutarı olan 10.000 TL’nin 2 katı olan 20.000 TL’den az olması nedeniyle, mükellefe 20.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Faturayı almayan alıcı hakkında da durumuna göre belirlenecek tutarda özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir.
– 22/8/2024 tarihindeki tespitin ise 2024 takvim yılında fatura düzenlememe yönünden ikinci tespit olması, fatura yerine 213 sayılı Kanun veya ilgili mevzuatında yer almayan bir belgenin düzenlenmesi ve alıcının bu durumu faturanın düzenlenmesi gereken tarihten itibaren beş iş günü içerisinde vergi dairesine bildirmesi nedenleriyle, mükellef adına kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasının 6 kat olarak uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, faturaya yazılması gereken meblağın %10’u olan 30.000 TL’nin 6 katı olan 180.000 TL’nin, ikinci tespit için geçerli olan asgari kesilmesi gereken ceza tutarı 20.000 TL’nin 6 katı olan 120.000 TL’den fazla olması nedeniyle, adı geçen mükellefe 180.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Örnek 9- 19/8/2024 tarihinde yapılan denetimde (J) Limited Şirketinin 5/8/2024 tarihine kadar düzenlemesi gereken bir adet faturayı düzenlemediği tespit edilmiştir.
Ayrıca, 20/9/2024 tarihinde yapılan denetimde, (K) Limited Şirketi tarafından (J) Limited Şirketine yapılan satış için malın teslim tarihinden itibaren yedi gün içerisinde faturanın düzenlenmediği tespit edilmiştir.
Bu durumda;
– 19/8/2024 tarihinde (J) Limited Şirketi hakkında yapılan tespitin 2024 takvim yılında fatura yönünden ilk tespit olması nedeniyle, mükellef adına 10.000 TL’den az olmamak üzere işleme konu tutarın % 10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilmesi,
– 20/9/2024 tarihinde (K) Limited Şirketi nezdinde yapılan yoklamadaki tespitlerin, alıcı durumunda olan (J) Limited Şirketinin düzenlenmesi zorunlu faturayı almaması nedeniyle ikinci tespit olarak dikkate alınması ve (J) Limited Şirketi adına 20.000 TL’den az olmamak üzere işleme konu tutarın % 10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilmesi,
gerekmektedir.
Öte yandan, fatura düzenlemediği tespit edilen (K) Limited Şirketi hakkında, bu fiili nedeniyle yıl içerisinde yapılmış tespit sayısına göre belirlenecek tutarda özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Örnek 10- (L) A.Ş. hakkında 15/8/2024 tarihinde yapılan denetimde, mükellefin 15 ayrı müşterisine ÖKC fişi düzenlemediği tespit edilmiştir.
Diğer taraftan, söz konusu mükelleften 22/8/2024 tarihinde hizmet alan bir müşterinin vergi dairesine aynı tarihte yaptığı bildirim sonrası mükellef nezdinde 23/8/2024 tarihinde yapılan denetimde de (L) A.Ş.’nin 20 ayrı müşterisine ÖKC fişi düzenlemediği tespit edilmiştir.
Bu kapsamda;
– 15/8/2024 tarihindeki tespitin 2024 takvim yılında ÖKC fişi düzenlememe yönünden ilk tespit olması nedeniyle, mükellef adına 15 adet 10.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi,
– 23/8/2024 tarihindeki tespitin ise 2024 takvim yılında ÖKC fişi düzenlememe yönünden ikinci tespit olması nedeniyle, müşterinin bildirimi üzerine düzenlenmediği tespit edilen bir adet ÖKC fişi için mükellef adına 3 kat 20.000 TL (60.000 TL) özel usulsüzlük cezası kesilmesi ve bildirimde bulunan alıcı adına ceza kesilmemesi,
– 19 adet ÖKC fişi için ise 19 adet ayrı ayrı 20.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi,
gerekmektedir.
(5) 7524 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinde yapılan değişiklik sonrası mezkûr maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde sayılan belgeleri almayanlardan, 213 sayılı Kanunun 232 nci maddesinin birinci fıkrasının 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilere kesilecek özel usulsüzlük cezası yeniden düzenlenmiş ve bu fiillerin karşılığında alıcılar adına kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 5.000 TL olarak belirlenmiştir. Ayrıca, maddede yapılan diğer bir düzenleme ile bu belgelerin düzenlenmediği hususunun kendilerine belge düzenlenmeyenler tarafından idarenin tespitinden önce ve belgenin düzenlenmesi gereken tarihten itibaren en geç beş iş günü içerisinde idareye bildirilmesi durumunda kendilerine belge düzenlenmeyenlere ceza kesilmeyecektir.
Örnek 11- Vergi mükellefi olan Bay (M)’nin 9/8/2024 tarihinde çocuğuna oyuncak aldığı ancak ÖKC fişini almadığı tespit edilmiştir. Bu durumda Bay (M)’nin bu alışverişinin mükellefiyeti ile ilgisi bulunmadığından, Bay (M) adına 5.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Diğer taraftan satıcıya ise 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, sonraki dönemlerde mükellef adına 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) veya (2) numaralı fıkraları uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerektiği durumlarda, adı geçenin mükellefiyetiyle ilgisi bulunmayan söz konusu fiil, cezanın hesaplanmasına yönelik tespit sayısında dikkate alınmayacaktır.
Örnek 12- 3/10/2024 tarihinde yapılan denetimde nihai tüketici Bay (N)’nin yaptığı alışveriş karşılığında (O) Ltd. Şti.’den ÖKC fişi almadığı tespit edilmiştir.
Buna göre, söz konusu tespite istinaden, 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi uyarınca nihai tüketici Bay (N) adına 5.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Ayrıca (O) Ltd. Şti. hakkında yapılan tetkikte ÖKC fişi düzenlememe yönünden bu denetim sonucunda yapılan tespitin bir takvim yılındaki dördüncü tespit olduğu anlaşılmıştır. Buna göre, mükellef adına 213 sayılı Kanuna bağlı (2) sayılı cetvelde belirtilen 40.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Örnek 13- Nihai tüketici Bay (Ö), 14/11/2024 tarihinde yaptığı alışveriş karşılığında (P) Ltd. Şti. tarafından kendisine fatura düzenlenmediğini 3/12/2024 tarihinde vergi dairesine bildirmiştir. Bunun üzerine, 4/12/2024 tarihinde mükellef nezdinde yoklama yapılmış ve söz konusu faturanın düzenlenmediği hususu teyit edilmiştir.
Buna göre, (P) Ltd. Şti. adına 213 sayılı Kanunun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi kapsamında özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Nihai tüketici Bay (Ö) adına ise fatura düzenlenmediğine ilişkin bildirimi faturanın düzenlenmesi gereken tarihi takip eden beş iş günü içerisinde yapmaması nedeniyle 5.000 TL tutarında özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
Dijital ortamdaki reklam, ilan, satış ve kiralama bilgilerine ilişkin bildirimlerin yapılmaması, eksik veya yanıltıcı yapılması durumunda özel usulsüzlük cezası uygulaması
MADDE 5- (1) 213 sayılı Kanunun mükerrer 355 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan düzenleme ile elektronik ticaretin yanı sıra internet dâhil olmak üzere her türlü dijital ortamın reklam, ilan, satış ve kiralama gibi iktisadi ve ticari amaçlarla kullanıldığı hallerde vergi güvenliğini sağlamak amacıyla kendisine bilgi verme yükümlülüğü getirilenlerin, bu yükümlülüklerine ilişkin olarak bildirimde bulunmamaları ya da bildirimlerini eksik veya yanıltıcı bir şekilde yapmaları durumunda uygulanması gereken özel usulsüzlük cezası yeniden belirlenmiştir.
(2) Bu kapsamda söz konusu fiilleri işleyenler hakkında; bildirilmeyen, eksik veya yanıltıcı bildirilen her bir bilgi ve diğer yükümlülükler için ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Söz konusu fiiller için kesilecek özel usulsüzlük cezasının üst sınırı, her bir bildirim için kesilecek cezanın toplam tutarı dikkate alınarak değerlendirilecektir.
Örnek 14- 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi gereğince bildirim yükümlülüğü bulunan (R) A.Ş., 2024/9 dönemine ilişkin olarak verdiği bildirimde 100 adet ilan bilgisini bildirmesi gerekirken 70 adet ilan bilgisi bildirmiştir. Yapılan tetkikler sonucunda bildirim yapılan ilan bilgilerinden 10 adedinin de eksik bilgi içerecek şekilde bildirildiği tespit edilmiştir.
Ayrıca, söz konusu mükellefin 2024/10 dönemine ilişkin yaptığı bildirimde 1000 adet ilan bilgisi bildirmesi gerekirken 100 adet ilan bilgisini bildirdiği tespit edilmiştir.
Buna göre, 2024/9 dönemine ilişkin olarak bildirim görevini eksik yerine getiren mükellef adına, bildirilmeyen ve eksik bildirilen her bir ilan bilgisi için ayrı ayrı olmak üzere 40 adet 20.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilmesi gerekmektedir. 2024/10 dönemine ilişkin olarak da bildirilmeyen 900 adet ilan bilgisi için mükellef adına kesilmesi gereken cezanın maddede yer alan üst sınırı aşması nedeniyle, kesilecek özel usulsüzlük cezasının üst sınır olan 10 milyon TL olarak uygulanması gerekmektedir.
Cezalarda indirim ve uzlaşma
MADDE 6- (1) 213 sayılı Kanunun 376 ncı maddesinde, mükellef veya vergi sorumlusu; ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergiyi veya vergi farkını ve vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının yarısını ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse kesilen cezanın yarısının indirileceği hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, 2024 yılı için 23.000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için söz konusu indirim oranı yüzde yetmiş beş olarak uygulanacaktır.
(2) 213 sayılı Kanun kapsamında vergi ziyaı cezası uygulanan mükellefler (213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza ve 370 inci maddesinin (b) fıkrası kapsamında kendilerine ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilen mükelleflere mezkûr maddeye göre kesilen ceza hariç) ile kendilerine 2024 yılı için 23.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezası kesilen mükellefler, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde uzlaşma talep edebilecekler ve bu kişiler, 213 sayılı Kanunun “Uzlaşma” başlıklı Üçüncü Bölümünde yer alan ilgili hükümlerden faydalanabileceklerdir.
Ceza yılı
MADDE 7- (1) 4 üncü ve 5 inci maddelerde belirtilen özel usulsüzlük cezaları, 2024 yılına ilişkin tutarlar olup her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrası uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında, takvim yılı başından geçerli olmak üzere arttırılarak uygulanacaktır.
Yürürlük
MADDE 8- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 9- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
Enflasyon 1, Vergi 2,5 Artacak
Orta Vadeli Program’da (OVP) enflasyon 2024 yılında yüzde 41,5, 2025 yılında ise yüzde 17,5 öngörüldü. Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda ise enflasyon 2024 yılında orta noktası yüzde 38 olmak üzere yüzde 34 ile 42 aralığında, 2025 yılı sonunda da orta noktası yüzde 14 olmak üzere yüzde 7 ile yüzde 21 aralığında tahmin edildi. OVP’de Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2024 yılında yüzde 3,5, 2025 yılında ise yüzde 4 öngörüldü.
2025 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri 2024’e göre yüzde 31,4 artışla 11,2 trilyondan 14,7 trilyon liraya, bütçe gelirleri ise yüzde 41,2 artışla 9,1 trilyondan 12,8 trilyon liraya yükselecek.
2024 yılı sonunda 8,7 trilyon lira olacağı tahmin edilen vergi gelirleri gelecek yıl 12,7 trilyon liraya ulaşacak. Vergi gelirlerinden, 1 trilyon 513 milyar liralık ret ve iade yapılacak. Ret ve iadelerin 1 trilyon 387 milyarı dahilde alınan katma değer vergisinin çeşitli teşvikler kapsamında ret ve iadesinden kaynaklanıyor. Geri kalan ret ve iadelerin 71 milyarı kurumlar vergisi, 24,6 milyarı özel tüketim vergisi, 21 milyar lirası gelir vergisinden oluşuyor. Haberdeki karşılaştırmalar, ret ve iade öncesi vergi gelirleri üzerinden yapılmıştır.
2025 yılında brüt vergi gelirlerindeki artış yüzde 45, ret ve iadeler sonrası vergi gelirlerindeki artış ise yüzde 46,5 olacak.
ÇALIŞANLARIN VERGİSİNDEKİ ARTIŞ YÜZDE 43
Çoğu çalışanlardan kesilen vergilerden oluşan tevkifata tabi gelir vergisi kaleminden 2023 yılında 643 milyar lira gelir elde edildi, 2024 yılı bütçesinde ise başlangıçta 1,1 trilyon lira gelir öngörüldü. Ancak, sekiz aylık bütçe gerçekleşmelerine göre 2024 yılında tevkifata tabi gelir vergisi gelirlerinin 2023 yılına göre yüzde 116 oranında artarak 1 trilyon 388 milyar lira olacağı öngörülüyor. Bu kalemden elde edilecek gelirin 2025 yılında ise 2024 yılına göre yüzde 43 oranında artarak 1 trilyon 980 milyar lira olması bekleniyor.
Faiz, kira gibi kazançlar için ödenen beyana dayalı gelir vergisi geliri 2023 yılında 44 milyar lira iken, 2024 yılında başlangıçta 86 milyar lira gelir öngörüldü. Ancak, gerçekleşmenin 78 milyar lirada kalacağı tahmin edildi. Gelecek yıl ise bu kalemden elde edilecek gelirin yüzde 68 artışla 132 milyar lira olması öngörülüyor.
ŞİRKETLERİN 2024’TEKİ VERGİSİ BEKLENENDEN AZ OLACAK
Şirketlerin elde ettiği kazançlar için ödenen kurumlar vergisinden 2024 yılında başlangıçta 1 trilyon 315 milyar lira gelir beklenirken, yıl sonu gerçekleşmesinin 1 trilyon 117 milyar lirada kalacağı hesaplandı. Çalışanların ödediği vergi 2024 yılında yüzde 116 oranında artarken, kurumlar vergisindeki artış 2024 yılında yüzde 37’de kalacak. 2025 yılında ise yüzde 53 oranında artışla 1,7 trilyon lira olması öngörülüyor.
MTV’DE YÜZDE 47 ARTIŞ
Taşıt sahiplerinin her yıl ödediği motorlu taşıtlar vergisi (MTV) gelirleri 2024 yılında 72 milyar lira beklenirken, 2025 yılında yüzde 47 artışla 107 milyar lira öngörüldü.
İlk defa motorlu taşıt alırken ödenen özel tüketim vergisi gelirinin 2023 yılına göre 2024’te yüzde 22 oranında artarak 540 milyar lira olması bekleniyor. Gelecek yıl ise yüzde 52 oranında artışla 819 milyar lira olması öngörüldü.
AKARYAKIT VERGİSİ 2024’TE YÜZDE 130 ARTTI
Petrol ve doğalgazdan alınan özel tüketim vergisi 2023 yılında 174 milyar lira iken bu yılın sonunda yüzde 130 oranında artarak 400 milyar lira olması bekleniyor. Aslında bu kalemden başlangıçta 455 milyar lira gelir öngörülmüştü ancak uluslararası petrol fiyatlarının gerilemesinin de etkisiyle beklenenden daha az gelir elde edilecek. 2025 yılında ise bu yıla göre yüzde 35 oranında artışla 538 milyar lira gelir öngörüldü.
ALKOL VERGİSİNDE YÜZDE 50 ARTIŞ
Alkollü içkilerden alınan ÖTV gelirinin 2024 yılında yüzde 76 oranında artarak 114 milyar lira olacağı tahmin ediliyor. 2025 yılında ise yüzde 50 oranında artışla 171 milyar lira gelir öngörüldü.
Tütün mamullerinden alınan ÖTV gelirinin bu yıl yüzde 74 artışla 307 milyar lira olması beklenirken, gelecek yıl da yüzde 49 artışla 456 milyar lira olması öngörüldü.
Beyaz eşya gibi dayanıklı tüketim mallarından alınan ÖTV gelirleri bu yıl yüzde 56 artışla 95 milyar lira olurken, gelecek yıl yüzde 53 artışla 145 milyar lira gelir bekleniyor.
İLETİŞİM VERGİSİ GELİRİ BEKLENENDEN AZ OLDU
2023 yılında 17 milyar lira olan özel iletişim vergisi gelirlerinin 2024 yılında başlangıçta 38 milyar lira olması öngörüldü. Ancak gerçekleşmenin 31 milyar lirada kalması bekleniyor. Gelecek yıl ise yüzde 48 artışla 45 milyar lira özel iletişim vergisi geliri öngörüldü.
Kat Karşılığı İnşaat İşlerinde Arsa Sahibine Düzenlenen Faturada Hesaplanan KDV Gider / Maliyete Atılır Mı?
KDV Kanunu 58. Maddesine Göre:
- Hesaplanan KDV ve
- İndirilebilecek KDV Gelir Ve Kurumlar Vergisi Matrahlarının Tespitinde Gider Olarak Kabul Edilemez.
- İndirilemeyecek KDV ise Gelir Ve Kurumlar Vergisi Matrahlarının Tespitinde İşin Mahiyetine Göre Gider Veya Maliyet Unsuru Olarak Dikkate Alınabilir.
Müteahhit Tarafından Arsa Karşılığında Arsa Sahiplerine Yapılacak Taşınmaz (Daire Veya İşyeri) Teslimlerinde, Taşınmazların Emsal Bedeli Üzerinden Fatura Düzenlenmesi Ve Faturada Gösterilen KDV’nin Beyan Edilmesi Gerekmekte Olup, Bu İşlem İle İlgili Hesaplanan KDV’nin İse KDV Kanununun 58.Maddesi Gereğince Gelir Veya Kurumlar Vergisi Matrahının Tespitinde Gider Ya Da Maliyet Unsuru Olarak Dikkate Alınması Mümkün Bulunmamaktadır.
ÖZELGE: Kahramanmaraş Vergi Dairesi Başkanlığı 24/04/2017 Tarih ve 1421 Sayılı
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Şufa Hakkı, İştira Hakkı, Vefa Hakkı Ve Vergilemesi
ŞUFA HAKKI (Önalım) : Paylı Mülkiyette Bir Paydaşın Taşınmaz Üzerindeki Payını Tamamen Veya Kısmen 3. Kişiye Satması Hâlinde, Diğer Paydaşların Onu Diğer Alıcılara Nazaran Öncelikle Satın Alabilme Hakkıdır. Cebrî Artırmayla Satışlarda Kullanılamaz. Sözleşmeden Doğan Önalım Hakkı Yazılı Sözleşme İle Şerhler Sütununa Kaydedilir.
İŞTİRA HAKKI (Alım) : Tapu Kütüğüne Şerh Verilen Alım Ve Geri Alım Hakları, Şerhte Belirtilen Süre İçinde Taşınmaz Malı Belli Bir Bedelle Belli Bir Süre İçinde Malikinden Satın Alabilmek Hakkıdır. Bu Niteliği İle Satış Vaadine Benzer. Bu Hak Şerh Tarihinden İtibaren 10 Yıl Geçmekle Sona Erer. Alım Hakkı Noterce Düzenlenen Sözleşme İle Şerhler Sütununa Kaydedilir.
VEFA HAKKI (Geri Alım) : Vefa Hakkı Satanın, Sattığı Taşınmaz Malı Müşteriden Geri Satın Alma Hakkını Saklı Tutmasıdır. Satışla Birlikte Kurulan Gerialım Hakkı Resmî Senet İle / Satış Sözleşmesinden Ayrı Olarak Düzenlenen Gerialım Hakkı Noterce Düzenlenen Sözleşme İle Şerhler Sütununa Kaydedilir.
Şufa, İştira, Vefa Haklarının Tapu Siciline Şerhi İçin, Harçlar Kanununa Ekli (4) Sayılı Tarifenin 9. Pozisyonu Uyarınca Bu Hakların Bedelli Veya Bedelsiz Oluşuna Bakılmaksızın Taşınmaz Malın Kayıtlı Değeri Üzerinden Binde 6,83 Oranında Harç Tahsil Edilir. Hazinenin Özel Mülkiyetinde Veya Devletin Hüküm Ve Tasarrufu Altında Bulunan Taşınmazlara İlişkin Ön İzin, İrtifak Hakkı Veya Kullanma İzni Sözleşmeleri (Yatırım Taahhüdü Bulunanlar Dâhil Ön İzin, İrtifak Hakkı Veya Kullanma İzni Süresine Göre Bulunacak Bedel Üzerinden) Binde 9,48 Damga Vergisi Tahsil Edilir.
Aktifte yer alan kayıtlı gayrimenkullerin vefa hakkı tesis edilmek suretiyle başka bir şirkete devredilmesi durumunda devir işlemi tapuda yeni bir tescil gerektirmekte olup, bu devir işlemi ile gayrimenkul satışı gerçekleşmiş olmaktadır. Gayrimenkullerin takibe alınmış kredi borcuna karşılık olarak bankalara, finansal kiralama ya da finansman şirketlerine devir tarihinin satış işleminin gerçekleştiği tarih olarak kabul edilerek, bu satıştan elde edilen kazanç dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-f. bendinde düzenlenen istisna hükümlerinden yararlanılır. KDV 17/4-r bendine göre kısmi istisna kapsamında KDV’siz devir işlemi yürürlükten kaldırılmıştır.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
İntifa Hakkı Tesis Bedeli Gelir Vergisine Tabi Midir?
İntifa Hakkı Aksine Düzenleme Olmadıkça Sahibine, Genel Olarak Taşınmazlar Üzerinde Tam Yararlanma Yetkisi Sağlar. İntifa Hakkının Konusu Taşınmazın Mülkiyet Hakkı Taşınmazın Sahibinde Devam Etmekteyken, İntifa Hakkı Sahibi Kişi Kullanma Ve Yararlanma Hakkına Sahip Olmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu 70. Maddesine Göre Mal Ve Hakların İntifa Hakkı Sahipleri Tarafından Kiraya Verilmesinden Elde Edilen İratlar Gayrimenkul Sermaye İradıdır. İntifa Hakkı Tesisi Açısından Gelir Vergisi Kanunu'nda bir Hüküm Bulunmamaktadır.
İntifa Hakkı Tesis Edilmesi Karşılığında Elde Edilen Gelir Yönünden Gelir Vergisi Kanunu’nda Bir Hüküm Bulunmamaktadır. Özelgelere göre İntifa Hakkı Tesis Edilmesi Karşılığında Elde Edilen Gelirde Gayrimenkul Sermaye İradı Olarak Nitelendirilmektedir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 2010/709 Esas Sayılı Kararı’na Göre:
- Kiralama Olarak Değerlendirilemeyecek Bir İntifa Hakkı Karşılığında Alınan Bedel Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. Maddesinde Gayrimenkul Sermaye İratları Arasında Sayılmamış;
- İntifa Hakkı Sahibinin Hakkın Konusu Olan Şeyi Başkasına Kiralaması Gayrimenkul Sermaye İradı Olarak Tanımlanmıştır.
BU DURUMDA İNTİFA HAKKI TESİS BEDELİ GAYRİMENKUL SERMAYE İRADI KAPSAMINDA GELİR VERGİSİNE TABİ OLMADIĞI YARGI KARARI İLE ORTAYA KONMUŞTUR.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Kamu Denetçisine Başvuru Ve Vergi Davası Açma Süresi
Kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere 5736 sayılı Kanunla kurulan Kamu Denetçiliği Kurumunun görev alanına vergilendirme işlemleri de girmektedir.
Hakkında vergilendirme işlemi yapılan gerçek ve tüzel kişiler dava açmadan önce kamu Denetçiliği Kurumuna da başvurabilirler.
Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarasını, yabancılar için pasaport numarasını, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını, varsa, merkezi tüzel kişilik numarasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunun Uygulanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte belirlenen şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuruda bulunulabilmesi için, İdari Yargılama Usulü Kanununda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesi gereklidir. İdari başvuru yolları tüketilmeden yapılan başvurular ilgili kuruma gönderilir. Ancak Kurum, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde, idari başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilir. Vergilendirme işlemleri için ise işlem sonrasında doğrudan Kuruma başvuru yapılabilmektedir. Bilindiği gibi idarece yapılacak ikmalen ve re’sen tarhiyatlarda -hata hali hariç- idari başvuru mekanizması söz konusu değildir. Bu nedenle süresi içerisinde doğrudan kuruma başvuru yapılabilir.
Kuruma yapılacak başvurunun, başvuru konusu işleme ilişkin dava açma süresi (örneğin vergi/ceza ihbarnamelerinde 30 gün, ödeme emrinde 15 gün) içinde yapılması zorunludur. Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili olarak idareden isteyeceği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Kanunda Kurumun, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırması öngörülmüştür. Kurum, inceleme ve araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir. Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını, başvuru süresini ve başvurulacak makamı da gösterir. İlgili idari merci, Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir nitelikte görmediği takdirde bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma bildirir.
Kuruma başvuru ile durmuş olan dava açma süresinin kaldığı yerden işlemeye devam etmesi, çeşitli hallere göre farklılık göstermektedir. Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi hâlinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar. Başvurunun Kurum tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi hâlinde; ilgili merci Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde bulunmaz ise durmuş olan dava açma süresi, 30. günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde sonuçlandıramaması hâlinde de durmuş olan dava açma süresi 6. ayın bitiminden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
Kuruma başvuru ile ilgili yasal düzenlemeler ve dava açma süresine etkisi yukarıdaki gibidir. Ancak kuruma başvurunun işlemin yürütülmesine etkisi, ne olacaktır?
Bu soruya gerek Vergi Usul Kanununun genel esaslarından gerek İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinden hareketle bir cevap oluşturulabilir. Kuruma başvuru konusu ikmalen, re’sen veya idarece yapılan bir tarh işlemi ise, bu kamu alacağı aleyhine dava açıldığında ancak vergi mahkemesi kararı ile tahakkuk edebileceğinden, dava açılmayan hallerde ise dava açma süresinin sonunda tahakkuk edebileceğinden ve söz konusu kamu alacağı tahakkuk etmedikçe vadesi gelmeyeceğinden, bu süre içerisinde takibe konu edilemez. Bu süre zarfında ödeme emri düzenlenemez. Görüldüğü gibi Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuru, dava açma süresini durdurmakla, aynı zamanda işlemin tahakkukunu ve dolayıyla yürütülmesini de durdurmaktadır.
Buna karşılık, dava açmakla zaten yürütmesi kendiliğinden durmayan (örneğin ihtirazi kayıtla verilen beyan için yapılmış tahakkuk işlemi veya ödeme emri gibi) bir işlem aleyhine Kuruma başvurunun, işlemin yürütülmesine etkisi yoktur. Zira bu gibi işlemlerde, aleyhine başvuru yapılan kamu alacağı zaten tahakkuk etmiş bir alacak olduğundan yürütmenin durması, ancak mahkeme kararı ile olabilmektedir. Kamu Denetçiliği kurumunun bu gibi işlemlerde yürütmeyi durdurma yetkisi yoktur.
İdari Yargılama Usulü Kanununda yapılan değişiklikle zımni red için bekleme süresi 30 güne indirilmekle birlikte bu süre Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununda hala 60 gün olarak gözükmektedir. İki Kanun arasındaki bu uyumsuzluğun giderilmesi gerekmektedir. Zira düzeltme talebinin reddi dolayısıyla Kuruma yapılacak başvurularda bu uyumsuzluk ileride sorun yaratabilecek niteliktedir. Bu nedenle vergi ihtilaflarında kamu denetçiliği kurumuna başvurunun 30 günlük süreler dikkate alınarak yapılması, ileri vergi yargısının süreden ret kararı vermesi engelleyecektir. Benden uyarması.
Kamu denetçiliği kurumuna başvurmak özünde pek fazla bir şey sağlamasa da dava sürecini uzatmaktadır. Önümüzdeki mayıs veya haziranda ihtilaflı borçlar için bir borç yapılandırılması bekleyenler için bu sürecin uzaması önem taşımaktadır. Çünkü böyle bir kanunun kapsamına dava açma süresi veya ilk derece mahkemesi aşamasında dahil olmanın, önceki kanunlara bakarak cezanın tamamen ve vergi aslının yarısının kalkması anlamını taşıdığı, zaten herkes tarafından bilinmektedir. Bumin DOĞRUSÖZ
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kamu-denetcisine-basvuru-ve-vergi-davasi-acma-suresi/774147