Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Cumartesi, 12 Mayıs 2018 15:17

Mükellefin Gıyabında Vergi İncelemesi

Vergi incelenmesinden amaç, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.  Buna göre, vergi incelemesi 213 sayılı VUK’nun 139. maddesine göre,  mükellefin işyerinde yapılmalıdır. Yine, aynı yasanın 138. maddesine göre, vergi incelemesinin ne zaman yapılacağı önceden haber verilmesi zorunlu değildir. 213 sayılı VUK’nun 140. maddesinde ise, incelemede uyulacak ilkeler bir bir belirtilmiştir. 

Bilindiği üzere, vergi incelemesine, incelemeye tabi olan nezdinde düzenlenecek  “incelemeye başlama tutanağı” ile başlanır.[1] Düzenlenen tutanağın bir örneği nezdinde inceleme yapılana teslim edilir. Tutanağın bir örneği vergi incelemesi yapmaya yetkili olanın bağlı bulunduğu inceleme ve denetim birimine, bir örneği ise mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine yollanır.[2]  

İncelemeye başlama tarihi, mükellefin tutanağı imzaladığı tarihtir. Tutanakta mükellefin imzasının bulunmaması halinde tutanağın vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarih incelemeye başlama tarihi olarak kabul edilir; bu durumda incelemeye başlama tutanağının bir örneği ayrıca mükellefin bilinen adresine vergi dairesince gönderilir.[3]  

Diğer yandan, ölüm, gaiplik, işin veya memleketin sonlandırılması gibi nedenlerle, nezdinde inceleme yapılacak olanla irtibat kurulmaması veya ilgili mükellef ile irtibat kurulmasına karşın verilen süre içinde defter ve belgelerin müfettişe götürülmemesi incelemeye başlama tutanağının imzadan imtina edilmesi gibi durumlarda inceleme, ilgili mükellefin vergi dairesindeki tarh dosyasında mevcut bilgiler ve diğer kaynaklardan elde edilen muhtelif bilgi ve belgeler ile varsa başkanlığın risk analizi sonuçlarına dayalı, VEDOS, VEDOP, mükellef bilgi yönetim sistemleri, vs. bilgiler baz alınarak yürütülür.  Buradan hareketle mükellefin bilgisi dışında vergi incelemesi devam ettirilemez.   Hatta, vergi müfettişinin incelemeye başlama tutanağını düzenlemeden önce mükellefe defter ve ibraz yazısını yollaması durumunda bile inceleme başlamış olmaz.  Esasen, vergi incelemesi mükellefin işyerinde yapılır, mükellef incelemeye davet etmek yerine müfettişin bizzat mükellefin iş yerine, fabrikasına veya atölyesine gidip burada incelemeye başlama tutanağını tanzim etmesi gerekecektir. Nitekim, müfettişin, mükellefin işyerine gidip burada incelemenin yapılmasına müsait olmadığına dair mükellefle beraber tutanak tanzim etmesi neticesinde vergi incelemesi müfettişin ofisinde ancak yürütülebilir.[4]

Mükellefin bilgisi haricinde, sürpriz bir şekilde kendisine müfettişten gelen süre uzatım yazısının tebliğ alınması üzerine burada mükellefin kendisi hakkında vergi incelemesinin gıyabında yürütüldüğünün öğrenmesi hukuka uygun düşmez. Öncelikle,  bu mükellef hakkında vergi incelemesine başlama tutanağının düzenlenmesinden sonra sürenin yetmediği durumlarda ek süre alınabilir.  Kısa incelemelerin 6 ay içerisinde bitirilmemesi halinde ilave bir 6 ay daha süre kullanılabilir. İşte bu gibi durumlarda mükellefe incelemenin bitmemesi nedeniyle sürenin uzatılmış olduğu bilgisi verilecektir.[5]

İşe /incelemeye başlamaya tutanağının düzenlenmemesi, vergi incelemesine başlanmadığı manasına geldiğinden dolayı, mükellef VUK 371. md pişmanlık hükümlerinden yararlanarak vergi ziyaı cezasız beyanname verebilir.  Hatta, kaçakçılık suçu teşkil eden fiilleri için inceleme elemanınca kaçakçılık suçundan ötürü rapor tanzim olanağı bile kalmaz.[6] Mükellefe usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan vergi incelemesine başlanılamaz.[7]

Bilindiği gibi,  vergi incelemesi 213 sayılı VUK’nun  140. md hükmüne göre,  bilgisi  dahilinde  yürütülen  bir husus  olup, incelemeye başlama tutanağının düzenlenmesi  ile beraber vergi incelemesi başlamış olacaktır. Mükellefin bilgisi dışında incelemeye başlanılmış olması hukuken bir anlam ifade etmez.

31.10.2011 gün ve 28101 sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni vergi inceleme yönetmeliğinin 9. md hükmüne göre vergi incelemesi mükellef  nezdinde düzenlenen  bir tutanak ile başlamış bulunmaktadır. Bunun dışında da vergi incelemesi aşağıdaki hallerde inceleme başlamış olmaktadır.[8]

Mükellefin bilgisi dışında idarenin inceleme işi ile görevli müfettişlerinin dosya üzerinde araştırma yapması veya başladığı vergi incelemesi ile ilişkili alt firmalar nezdinde tutanak düzenlemeden veya incelemeye başlama sayılacak tutanaklar düzenlenmeden alt firmalar nezdinde vergi incelemesi başlamış olamaz.

Vergi müfettişinin mükellefe yazı yollayıp, incelemeye başlama tutanağı yapmadan “hakkınızda sürdürülen incelemenin 6 ay daha uzatılmıştır” şeklideki bilgi yazısı hukuken geçerli değildir. Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/mukellefin-giyabinda-vergi-incelemesi/haber-18814

----------

[1] 31.10.2011 gün ve 28101 sayılı  RG de yayımlanan  yönetmelik.

[2] Bkz. GVK ile bazı  kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik  yapılmasına dair yasa, 6009 sayılı yasa 1.9.2010 gün ve 27659 sayılı  RG’de yayınlanmıştır.

[3] Vergi incelemelerinde uyulacak usul ve esaslar hakkındaki  yönetmelik  md.9

[4] Bkz. OZANSOY Ahmet – ORCAN Melih, “İncelemeye başlama tutanağı düzenlenmemesinin  hukuki sonuçları”, Yaklaşım Dergisi, Mayıs 2013, Sayı:245, s.21-23

[5] Bkz. ERDEM Tahir, “Vergi inceleme sürecinde düzenlenmesi  gereken tutanaklar ve incelemeye başlama tutanağının  önemi-III”, Yaklaşım Dergisi, Mayıs 2013, s.32.

[6] 213 sayılı  VUK md. 140, 359.

[7] Mükellef kurumun  ortağının  eşine yapılan  tebligat nedeniyle defter ve belgelerini  ibraz etmeyen  şirket müdürü hakkında yapılan suç duyurusu nedeniyle açılan dava  şirket müdürüne beraat ile sonuçlanmıştır. Diğer yandan, şirketin   satış müdürüne  tebliğ edilen defter  ve belge isteme yazısı   geçerli  bir tebligat olarak kabul edilmiştir.  Bkz.  Dnş. 4. D., 22.6.2012 gün ve E:2009/9359-K:2012/3655 sayılı kararı.  Bu  karar, Legal  Mali  Hukuk   Dergisinin, Cilt: 9, Sayı:101, Mayıs 2013 sayısının 283. sayfasında  bulunmaktadır.

[8] İnceleme yönetmeliği md. 9. Örneğin, mükellefin müfettiş  tarafından  telefonla aranarak  defter  ve belgelerin  talep edilmesi  incelemeye başlanmış olarak  kabul edilemez.   Mükellef (A)  hakkında vergi incelemesi  sürdürülür iken bu  mükellefe mal satan (B)’nin usulüne uygun  defter  ve belgeleri talep edilmeden  mükellef (B)  hakkında vergi incelemesinin sürdürüldüğü sonucuna varılamaz.  Mükellef (B)’nin de yönetmelik  hükümlerine uygun olarak  defter, kayıt  ve belgelerinin vergi incelemesi için  talep edilmesi ve incelemeye   başlama tutanağının  düzenlenmesi zorunludur.  Yönetmelikte, incelemeye başlama halleri kısaca şöyle belirtilmektedir:  (1) Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, inceleme görevinin verilmesinden itibaren en geç otuz gün içinde incelemeye başlarlar. Bu süre içinde incelemeye başlanılamaması halinde durum gerekçeli bir yazı ile bağlı bulunulan birime bildirilir. İlgili birim, incelemeye başlanılamamasını haklı kılan bir mazeretin varlığı halinde en fazla on beş gün ilave süre verebileceği gibi inceleme görevini başka bir inceleme elemanına da verebilir.

(2) Vergi incelemesine, incelemeye tabi olan nezdinde düzenlenecek "İncelemeye Başlama Tutanağı" ile başlanır. Düzenlenen tutanağın bir örneği nezdinde inceleme yapılana teslim edilir. Tutanağın bir örneği vergi incelemesi yapmaya yetkili olanın bağlı bulunduğu inceleme ve denetim birimine, bir örneği ise mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine gönderilir.

(3) İncelemeye başlama tarihi, mükellefin tutanağı imzaladığı tarihtir. Tutanakta mükellefin imzasının bulunmaması halinde tutanağın vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarih incelemeye başlama tarihi olarak kabul edilir; bu durumda incelemeye başlama tutanağının bir örneği ayrıca mükellefin bilinen adresine vergi dairesince gönderilir.

(4) Ölüm, gaiplik, işin veya memleketin terki gibi nedenlerle, nezdinde inceleme yapılacak olanla temas kurulamaması veya ilgili ile temas kurulmasına rağmen verilen sürede defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, incelemeye başlama tutanağının imzadan imtina edilmesi gibi hallerde inceleme, ilgilinin vergi dairesindeki dosyasında yer alan belgeler ve diğer kaynaklardan elde edilen her türlü bilgi ve belgeler ile varsa Başkanlığın risk analizi sonuçlarına dayalı olarak yürütülür.

(5) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun aramaya ilişkin hükümleri saklıdır.

(6) Vergi incelemesine başlanılmasına ilişkin diğer hususlar, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların bağlı bulundukları birimler tarafından belirlenir.

Cumartesi, 12 Mayıs 2018 11:24

Doğum Sonrası Part Time Çalışma

Soru: Doğum sonrası part time  çalışmak için eşlerle ilgili hangi şartlar gerekiyor? Nagihan 

Cevap:Eşlerden birinin çalışmaması halinde, çalışan eş part time/kısmi süreli çalışma talebinde bulunamıyor.  Ancak, ebeveynlerden birinin çalışma şartı; 
Ebeveynlerden birinin sürekli bakım ve tedavisini gerektiren bir hastalığının olması ve bu hastalığın tam teşekküllü hastane ya da üniversite hastanesinden alınacak doktor raporuyla belgelendirilmesi,
Velayetin mahkemece eşlerden birine verilmesi hâlinde çocuğun velayetine sahip ebeveynin talepte bulunması, 
Üç yaşını doldurmamış bir çocuğun münferiden evlat edinilmesi, hallerinde aranmamaktadır.Bu şartlar varsa partime çalışma talebinde bulunulabilir. 
İsteğe bağlı sigorta  
Soru:Sosyal Güvenlik Kurumuna işyerimden dolayı  8aylık prim borcum var. Bu borcu  ileriki zamanlarda ödemek istiyorum. Ancak bu sürede de isteğe bağlı sigortalı olmak istiyorum. Bir SGK çalışanı paranız prim borcuna gider dedi. Prim borcunu ödemeden isteğe bağlı sigortalı olamaz mıyım? Adıgüzel Sönmez 
Cevap: 5510 sayılı Kanuna göre, zorunlu  sigortalılıktan dolayı borç varsa isteğe bağlı sigortaya ödenen primler öncelikle Kuruma olan zorunlu sigortalılığa sayılır. Başka bir deyişle borca mahsup edilir. Sayın Sönmez, önce prim borçlarınızı ödedikten sonra isteğe bağlı sigortalı olmanızda yarar var. 
Servis kullanmayan  parasını alır mı? 
Soru: Evim çalıştığım işyerine 300 metre mesafede bulunuyor. Patronum herkesi servisten yararlandırıyor. Benim evim yakın olduğu için ben de servise binme gereği duymuyorum. Patronumdan parasını istiyorum oda vermiyor. Servise binmeyen işçiye servis parası ödenmesi gerekmiyor mu? Zübeyde 
Cevap: Sayın Zübeyde Hanım, patronunuz  servis hizmetlerini araç vermek suretiyle sağlıyor. İşe gelinen gün karşılığı olarak patronunuz size servis sağlamadan para vermiş olsaydı siz de bundan yararlanırdınız. Ancak böyle bir durum olmadığından iş sözleşmenizde aksi bir düzenleme yok ise servisi kullanmama yerine para alamazsınız. 
Gurbetçiye emeklilik  
Soru: 06.09.1970 doğumlu bayanım. Türkiye’de sigorta başlangıcım 10.09.1989 olup, 1989-1992 yılları arasında toplam prim ödeme gün sayım 450 gündür.  1998 yılında evlenerek  Almanya’ya gittim. Almanya’da herhangi bir çalışmışlığım yok, ev hanımıyım. Ne kadarlık bir süre Yurtdışı borçlanması yaparak ne zaman ve hangi kurumdan emekli olabilirim? Ceren Öz 
Cevap:Sayın Öz, Türkiye’deki en son sigortalılığınız  eski SSK(yeni 4/a’lı) olduğundan borçlanmanız SSK’lı olarak değerlendirilir. Emekli olabilmeniz için  20 yıl sigortalılık süresi 46 yaş ve 5375 gün prim ödeme koşullarına tabisiniz. 447 gün prim ödemeniz var buna ilave olarak 4925gün borçlandığınız takdirde emekli olabilirsiniz. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/dogum-sonrasi-part-time-calisma-873867

12 Mayıs 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30419

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

MADDE 1 – 18/4/2015 tarihli ve 29330 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;

a) (II/Ç/4) bölümünün ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İhraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen ihracatçıların ek süre talepleri ilgili vergi dairesi başkanlığı/defterdarlık tarafından Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (II/A-8.6) bölümünde yapılan açıklamalara göre değerlendirilir.”

b) (II/Ç/5) bölümünde yer alan “gerek Kanunda belirtilen süre (teslim tarihini takip eden aybaşından itibaren üç ay) içerisinde gerekse bu süre” ibaresi, “Tebliğin (II/Ç/4) bölümünde belirtilen süreler içerisinde veya bu süreler” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin “II- İSTİSNALAR VE VERGİ İNDİRİMİ” Kısmının başlığı “II- İSTİSNALAR, VERGİ İNDİRİMİ VE VERGİNİN İADESİ” şeklinde değiştirilmiş, aynı Kısma başlığıyla birlikte aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

F- BAZI TAŞITLARIN İMALİNDE KULLANILAN (IV) SAYILI LİSTEDEKİ MALLAR İÇİN ÖDENEN ÖTV’NİN İADESİ

Özel Tüketim Vergisi Kanununun 9/A maddesinde, bu Kanuna ekli (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04, 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alan taşıtların imalinde kullanılan (IV) sayılı listedeki malların alış faturaları ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen ve beyan edilen ÖTV’nin, (II) sayılı listedeki malların imalatçısına iade edilmesine imkân tanınmış olup, iadeye ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

1. İade Talep Edebilecekler

İade uygulamasından, sadece ÖTV Kanununa ekli (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04, 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alan taşıtların imalatında kullanılan (IV) sayılı listedeki mallarla sınırlı olmak üzere, söz konusu taşıtların sanayi sicil belgesini haiz imalatçıları yararlanabilir. Dolayısıyla, imalatçı niteliği taşımayan motorlu araç ticareti yapanlar tarafından, taşıta eklenen ÖTV Kanununa ekli (IV) sayılı listede yer alan mallar için ödenen ÖTV iade edilmez. Örneğin, otomobil imalatçısı (A) tarafından taşıtın imalat aşamasında kullanılan hoparlör için alış belgelerinde gösterilen ve beyan edilen ÖTV’nin iade edilmesi mümkündür. Ancak, motorlu araçların perakende ticareti faaliyetiyle iştigal eden otomobil bayii (B) tarafından, müşterinin talebi üzerine taşıta takılan hoparlör için, alış belgelerinde gösterilse dahi, ÖTV’nin iade edilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, Türkiye’de kayıt ve tescil edilmemiş taşıtlar üzerinde tadilat veya ek imalat yapmak suretiyle motorlu araç ticareti yapanların da sanayi sicil belgesinde yer alan üretim konusu ile sınırlı olmak üzere, ilk iktisap aşamasından önce ek imalat yaptıkları taşıtların imalinde kullandıkları (IV) sayılı listedeki malların alış faturaları ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen ve beyan edilen ÖTV’nin iadesini talep etmeleri mümkündür. Örneğin, “minibüs, otobüs tadilatı” konusunda sanayi sicil belgesini haiz imalatçının, faaliyet konusuna uygun olarak ilk iktisap aşamasından önce panelvan olarak alıp minibüse tadil ettiği aracın koltuklarının arkasına taktığı/eklediği monitörler için yüklendiği ÖTV’nin iadesini talep etmesi mümkündür.

2. İadesi Talep Edilebilecek Tutar ve İade Talep Süresi

ÖTV Kanununa ekli (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04, 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alan taşıtların imalinde kullanılan (IV) sayılı listedeki mallar için iadesi talep edilebilecek ÖTV tutarı, yalnızca ÖTV mükelleflerinden satın alınan veya taşıtın imalatçısı tarafından doğrudan ithal edilen (IV) sayılı listedeki mallar için söz konusudur. ÖTV uygulanan safhadan sonraki satıcılardan alınan (IV) sayılı liste kapsamındaki mallar için ödenen (dolayısıyla alış belgelerinde görünmemesi gereken ve malın fiyatına dâhil edilmiş olan) ÖTV, imalatçıya iade edilmez.

Örnek: ÖTV mükellefi (A)’nın ürettiği radyoyu ÖTV ödeyerek satın alan taşıt imalatçısı (B), söz konusu malı imal ettiği taşıtta kullanması halinde, (A)’nın satış faturasında gösterilen ve yine (A) tarafından beyan edilerek vergi dairesine ödenen ÖTV tutarının iadesini talep edebilir. Ancak, (A) tarafından ÖTV mükellefi olmayan (C)’ye satılan ve taşıt imalatçısı (B) tarafından (C)’den satın alınan ve malın fiyatına dâhil edilmiş olan ÖTV, iade edilmez. Benzer şekilde, (B) tarafından ithal edilen monitör için ithalat aşamasında gümrük idaresine ödenen ÖTV’nin, bu malın maddede sayılan taşıtların imalinde kullanılması durumunda, imalatçı (B)’ye iade edilmesi mümkündür.

İmalatçıdan satın alınan veya doğrudan ithal edilen (IV) sayılı listedeki malların oto radyosu, hoparlör, monitör, ısıtıcı rezistansı, uzaktan kumanda cihazı gibi taşıtların tamamlayıcı parçası veya eklentisi niteliğinde olması ve ticari teamüllere göre mutat olarak taşıtlarla birlikte teslim edilen mallardan olması gerekir.

Taşıtların imalinde kullanılan (IV) sayılı listedeki mallar için ödenen ÖTV’nin iadesinin, taşıtın üretiminde kullanıldığı ayı takip eden aydan itibaren en geç bir yıl içinde talep edilmesi gerekir.

3.İade Uygulaması

İade talebi, internet vergi dairesi üzerinden KDV yönünden bağlı olunan vergi dairesine verilecek 429 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin ekinde yer alan standart iade talep dilekçesi ile elektronik ortamda ve birer aylık dönemler itibariyle yapılır.

ÖTV mükellefinden satın alınan veya doğrudan ithal edilen ÖTV Kanununa ekli (IV) sayılı liste kapsamındaki malların, taşıtın imalatçısı tarafından 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04, 87.11 G.T.İ.P. numaralı taşıtların imalinde kullanıldığının vergi inceleme raporu veya YMM tarafından düzenlenen raporla tespit ve tevsik edilmesi zorunludur. Bir takvim yılını aşmamak ve her bir aylık döneme ilişkin bilgi ve hesaplamaların ayrı ayrı yer alması kaydıyla birden fazla aylık dönemi kapsayan tek YMM raporu düzenlenmesi/ibraz edilmesi mümkündür.

5.000 TL’yi aşmayan iade talepleri teminat, vergi inceleme raporu ve YMM raporu aranmaksızın, vergi dairesince yapılacak kontrollere istinaden sonuçlandırılır.

İade talebinin nakden veya mahsuben yapılması mümkündür. Mahsuben iade talepleri, mükellefin vergi borçları ve fer’ileri için yapılabilir.

3.1. İade Talebinde Aranacak Belgeler

İade taleplerinde, standart iade talep dilekçesi ekine aşağıdaki belgeler eklenir:

• İade talep eden imalatçının sanayi sicil belgesinin aslı veya noter onaylı örneği (Bu belge bir defaya mahsus olmak üzere verilecek olup, belgenin vize edilmesi veya yenilenmesi halinde yeni belge ibraz edilir. İadenin YMM raporu ibraz edilerek talep edilmesi halinde bu belge rapora eklenir.),

• İadeye konu ÖTV tutarlarını içeren malların alımına ilişkin fatura ve benzeri belgelerin listesi,

• Taşıt imalatçısı adına düzenlenen ve üzerinde ÖTV’nin ayrıca gösterildiği fatura veya benzeri belgelerin (mal ithal edilmiş ise ithalatta düzenlenen gümrük beyannamesi ve verginin ödendiğini gösteren gümrük makbuzu) örnekleri (İadenin YMM raporu ibraz edilerek talep edilmesi halinde bu belgeler rapora eklenir.),

• İmalatçı tarafından yurtiçinden satın alınan veya ithal edilen (IV) sayılı liste kapsamındaki malların, taşıtların imalinde kullanıldığını gösteren YMM raporu (İadenin, YMM raporu ibraz edilerek talep edilmesi halinde verilir.).

Gümrük beyannamesi ile gümrük makbuzunun ilgili gümrük idaresi, noter ya da YMM tarafından onaylı örneği, diğer belgelerin ise aslının aynı olduğuna dair bir şerh verilerek kaşe tatbiki ve imzalanması suretiyle firma yetkililerince onaylı fotokopisi, imalatçının KDV yönünden bağlı olduğu vergi dairesine verilir.

3.2. İade Talebinin Yerine Getirilmesi

İade talepleri, Tebliğin (II/F/3.1) bölümünde belirtilen belgeler tamamlanmadıkça hüküm ifade etmez. Bu belgelerin vergi dairesine ibrazı üzerine ilgili vergi dairesince, taşıtın imalinde kullanılan (IV) sayılı listedeki mallara ilişkin ÖTV’nin, mükellefi tarafından ödendiği teyit edilir. Bu teyitten sonra 5.000 TL’yi aşan mahsuben veya nakden iade talepleri, vergi inceleme raporu veya YMM raporuna göre yerine getirilir. İadesi istenen tutar kadar teminat verilmesi halinde, iade talebi yerine getirilir ve teminat, vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözülür.

Bir takvim yılının üç veya daha fazla aylık döneminde YMM raporuna istinaden iade alan mükelleflerin, her takvim yılı için herhangi bir aylık dönemi vergi dairesince incelemeye sevk edilir. İlgili dönemde iade alınan tutarla, vergi inceleme raporuyla tespit edilen olması gereken iade tutarı arasında yüzde beşten fazla farklılık bulunması (fazla iade alınmış olması) durumunda, mükellefin ilgili takvim yılında iade aldığı tüm dönemler vergi incelemesine sevk edilir.”

MADDE 3 – Bu Tebliğin; 1 inci maddesi 27/3/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, 2 nci maddesi 1/4/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Otomotiv sektöründe faaliyet gösterenler, üretimde kullandıkları radyo, hoparlör ve monitör gibi ürünlerin ÖTV iadesi için üretim tarihinden itibaren bir yıl içinde başvuru yapabilecek

Maliye Bakanlığının "Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlandı.

Tebliğle başta otomobiller olmak üzere bazı taşıtların imalinde kullanılan mallar için ödenen ÖTV'nin iadesine ilişkin usul ve esaslar düzenlendi.

Otomotiv imalatçıları, araç üretirken kullandıkları radyo, hoparlör, monitör ve navigasyon gibi cihazlar için ÖTV öderken, ürettikleri araç bayileri tarafından satıldığında bu kez taşıtın tüm bedeli üzerinden bayiler ÖTV ödemek zorunda kalıyordu.

Tebliğle, imalatçılara söz konusu ÖTV girdilerinin iadesi sağlanacak. Buna göre, üreticiler, söz konusu girdileri yine ÖTV'li olarak satın alacak, imalat aşaması bittikten sonra da iadesini talep edecek.

ÖTV iadesinin, taşıtın üretiminde kullanıldığı vergilendirme dönemini takip eden dönemden itibaren en geç bir yıl içinde istenmesi gerekecek.

İmalatçı niteliği taşımayanlara iade yapılmayacak

İadeye konu malların söz konusu taşıtların imalinde kullanıldığının vergi inceleme raporu veya yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen raporla tespit ve tevsik edilmesi zorunlu olacak. 5 bin lirayı aşmayan iade talepleri teminat, vergi inceleme raporu ve yeminli mali müşavir raporu aranmaksızın, vergi dairesince yapılacak kontrollere istinaden sonuçlandırılacak. İade talebinin nakden veya mahsuben yapılması mümkün olacak.

Tebliğe göre, imalatçı niteliği taşımayan motorlu araç ticareti yapan araç bayileri tarafından, taşıta eklenen mallar için ödenen ÖTV ise iade edilmeyecek.

https://www.dunya.com/ekonomi/bazi-tasitlarin-imalinde-kullanilan-mallara-otv-kolayligi-haberi-415342

1. ENGELLİLİK İNDİRİMİ NEDİR?

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 31 inci maddesine göre; çalışma gücünün asgari %80’ini kaybetmiş bulunanlar birinci derece engelli, asgari %60’ını kaybetmiş bulunanlar ikinci derece engelli, asgari %40’ını kaybetmiş bulunanlar ise üçüncü derece engelli sayılmaktadır. Buna göre, engellilik indirimi, çalışma gücü kaybı olanların ücret ve/veya kazançlarına, girecekleri derecelere göre belirlenen miktarda indirimin uygulanmasıdır.

2. HANGİ RAPORLAR ENGELLİLİK İNDİRİMİNDE GEÇERLİDİR?

Yetkili hastanelerce düzenlenen ve Merkez Sağlık Kurulunca değerlendirilerek çalışma gücünün asgari %40’ını kaybetmiş olduğu karara bağlanan engelli sağlık kurulu raporları, vergi indirimi uygulamasında dikkate alınmaktadır.

Engellilerin başvuruları sırasında 2007 yılı ve sonraki tarihlerde ilgili yönetmeliğe uygun olarak düzenlenmiş raporlarının mevcut olduğunu beyan edenlerin bu raporları da Merkez Sağlık Kurulunca değerlendirilmek üzere kabul edilmektedir.

3. BAŞKA AMAÇLARLA ALINMIŞ RAPORLAR ENGELLİLİK İNDİRİMİNDE GEÇERLİ MİDİR?

İşe girmek, engelli kimlik kartı almak, sosyal yardımlardan faydalanmak gibi değişik amaçlarla alınan ve Merkez Sağlık Kurulunca değerlendirilmemiş engelli sağlık kurulu raporlarına istinaden engellilik indiriminden yararlanılması mümkün değildir.

Engellilik indiriminden yararlanmak isteyen vatandaşların diğer kurumların sevki sonucu aldıkları raporlar (rapor aslı veya noter tasdikli örneği ya da raporu düzenlemiş olan hastanece tasdikli örneği) ilgili yönetmelik hükümlerine ve ekinde yer alan engelli sağlık kurulu raporu formatına uygun olmaları durumunda engellilik indirimi yönünden de geçerli olup, bu raporlarla yapılacak engellilik indiriminden yararlanma başvurularının kabul edilmesi ve bu raporların Merkez Sağlık Kurulunca yapılması gereken değerlendirmeye sunulması mümkündür.

4. ENGELLİLİK İNDİRİMİNDEN HANGİ TARİHLERDEN İTİBAREN YARARLANILIR?

Vergi dairesi başkanlıkları veya defterdarlıklarca yetkili hastaneye sevk edilmeleri sonucu alınan raporların Merkez Sağlık Kurulunca değerlendirilmesi sonucu engellilik indiriminden yararlandırılması gerektiği kararlaştırılanlar, rapor tarihinden itibaren engellilik indiriminden yararlandırılmaktadırlar.

Evvelce almış oldukları mevcut raporları ile başvuruda bulunanlar da, raporlarının Merkez Sağlık Kurulunca değerlendirilmesi sonucu engellilik indiriminden yararlandırılması gerektiği kararlaştırılanların başvuru tarihinden itibaren engellilik indiriminden yararlandırılmaları cihetine gidilmektedir. Uygulamada;

• İhtilaf aşamasında yargı organları vasıtasıyla rapor alan engelliler yönünden son rapor tarihi,

• Hakem hastane tayin edilmesi üzerine bu hastanelerden rapor alan engelliler yönünden rapor tarihi,

esas alınmaktadır.

İdari birimlerde yürütülen işlemler nedeniyle veya Merkez Sağlık Kurulundaki karar aşamasında meydana gelebilecek gecikmelerden engelliler olumsuz etkilenmemektedir. Bu amaçla, her başvuru kendi durumuna göre ilgili mevzuat uyarınca ayrı ayrı değerlendirilmektedir.

5. KİMLER ENGELLİLİK İNDİRİMİNDEN YARARLANIR?

Gelir Vergisi Kanununa göre engellilik indirimi uygulamasından;

• Engelli ücretli,

• Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli,

• Engelli serbest meslek erbabı,

• Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı,

• Basit usulde vergilendirilen engelliler, yararlanacaktır.

6. BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU KİŞİ NE DEMEKTİR?

Engelli kişinin tabi olduğu çalışma mevzuatı veya bağlı olduğu sosyal güvenlik mevzuatına göre bakmakla yükümlü sayılan kişiler, engellilik vergi indirimi uygulaması yönünden de bakmakla yükümlü sayılmışlardır.

Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3 üncü maddesinin 10 numaralı fıkrasına göre, bakmakla yükümlü olduğu kişi:

“5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi ile 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (2) ve (7) numaralı alt bentleri ile yedinci ve sekizinci fıkralarının dışında kalan genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan; https://goo.gl/RkqgJX

a) Eşini,

b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 05/06/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunundabelirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde mesleki eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malul olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,

c) Geçiminin genel sağlık sigortalısı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını”

ifade etmektedir.

7. ENGELLİLİK İNDİRİMİ TUTARLARI NE KADARDIR?

Engelli sayılanların çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen dereceler itibariyle tespit edilen aylık engellilik indirimi tutarları 2018 yılı için aşağıdaki gibidir.

1. Derece Engelliler İçin

(Çalışma gücünün asgari %80’ini kaybetmiş olanlar)

1.000,00 TL
2. Derece Engelliler İçin

(Çalışma gücünün asgari %60’ını kaybetmiş olanlar)

530,00 TL
3. Derece Engelliler İçin

(Çalışma gücünün asgari %40’ını kaybetmiş olanlar)

240,00 TL

Bu tutarlar, engelli ücretlilerde ve bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretlilerde aylık gelir vergisi matrahından indirilir. Engellilik indirimlerine göre 2018 yılı Ocak ayında asgari ücret tutarı üzerinden ücret alan ücretlilerin yararlanacağı gelir vergisi avantajları şöyledir:

2018 YILI AYLIK VE YILLIK ENGELLİLİK İNDİRİMİ TUTARLARI VE SAĞLANAN VERGİ AVANTAJI *

ENGELLİLİK DERECELERİ VE ÇALIŞMA GÜCÜ KAYIP ORANLARI (G.V.K. MADDE 31) [1] AYLIK YILLIK

İNDİRİM

TUTARLARI

[2]

VERGİ

AVANTAJI

([2]x%15=)

[3]

İNDİRİM

TUTARLARI

([2]x12=)

[4]

VERGİ

AVANTAJI

([4]x%15=)

[5]

1. Derece engelliler için (çalışma gücünün asgari %80’ini kaybetmiş olanlar) 1.000,00 TL 150,00 TL 12.000,00 TL 1.800,00 TL
2. Derece engelliler için (çalışma gücünün asgari %60’ını kaybetmiş olanlar) 530,00 TL 79,50 TL 6.360,00 TL 954,00 TL
3. Derece engelliler için (çalışma gücünü asgari %40’ını kaybetmiş olanlar) 240,00 TL 36,00TL 2.880,00 TL 432,00 TL

Serbest meslek faaliyetinde bulunan engelliler ile bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabının ve basit usulde vergilendirilenlerin beyan edilecek yıllık gelirlerinden

yukarıda aylık olarak belirlenen tutarlar yıllık olarak hesaplanarak indirilir.

8. ENGELLİLİK İNDİRİMİNDEN YARARLANMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?

Engellilik indiriminden yararlanmak isteyen engelliler aşağıdaki belgelerle birlikte Vergi Dairesi Başkanlığı olan illerde ilgili Grup Müdürlüğüne, Vergi Dairesi Başkanlığı olmayan illerde ise Defterdarlıklara (Gelir Müdürlüğüne), Bağımsız Vergi Dairesi bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, Vergi Dairesi bulunmayan ilçelerde ise Malmüdürlüklerine bir dilekçe ile başvuracaklardır.

a) Engelli Hizmet Erbabı İçin:

• Müracaat formu – Dilekçe (EK: 1)

• Çalıştığı işyerinden alınacak çalıştığına dair işveren tarafından imzalanıp kaşelenmiş yazı (EK: 2)

• T.C. Kimlik Numarasını içerir nüfus cüzdanı fotokopisi

• İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği ya da raporu düzenlemiş olan hastanece tasdikli örneği

b) Hizmet Erbabının Bakmakla Yükümlü Olduğu Engelli Kişiler İçin:

• Müracaat formu – Dilekçe (EK: 1)

• Çalıştığı işyerinden alınacak çalıştığına dair işveren tarafından imzalanıp kaşelenmiş yazı (EK: 2)

• Bakmakla yükümlü kişinin ve engelli kişinin T.C. Kimlik Numarasını içerir nüfus cüzdanı fotokopisi

• Bakmakla yükümlü olduğuna dair belge

• İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği ya da raporu düzenlemiş olan hastanece tasdikli örneği

c) Engelli Serbest Meslek Erbabı İçin:

• Müracaat formu – Dilekçe (EK: 3)

• Vergi kimlik numarasını gösteren belge (Vergi levhasının fotokopisi)

• T.C. Kimlik Numarasını içerir nüfus cüzdanı fotokopisi

• İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği ya da raporu düzenlemiş olan hastanece tasdikli örneği

d) Serbest Meslek Erbabının Bakmakla Yükümlü Olduğu Engelli Kişiler İçin:

• Müracaat formu – Dilekçe (EK: 3)

• Vergi kimlik numarasını gösteren belge (Vergi levhasının fotokopisi)

• Bakmakla yükümlü kişinin ve engelli kişinin T.C. Kimlik Numarasını içerir nüfus cüzdanı fotokopisi

• Bakmakla yükümlü olduğuna dair belge

• İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği ya da raporu düzenlemiş olan hastanece tasdikli örneği

e) Engellilik İndiriminden Yararlanma Hakkına Sahip Basit Usulde Vergilendirilen Engelliler İçin:

• Müracaat formu – Dilekçe (EK: 4)

• Vergi kimlik numarasını gösteren belge (Vergi levhasının fotokopisi)

Cumartesi, 12 Mayıs 2018 11:03

Engellisine Bakana 1068 TL

Kadroya geçen taşeron işçiler, protokolde yer alan hükümlere göre maaş ödeme süresine göre promosyon ödenmesi yönünde madde varsa promosyon alabilir. Bu konuda önemli olan protokoldeki hükümlerdir.

SORU: Taşeron işçisiydim kadroya geçirildim. Kamu kurumunda çalışan memurlara promosyon ödeniyor. Ben de promosyon alabilecek miyim maaşlar kamu kurumundan yattığı için? Ekrem T.

Cevap: Taşeron işçilerin promosyon alabilmeleri için kritik konu bankayla kamu kurumu arasındaki protokol. Protokolde yer alan hükümlere göre maaş ödeme süresine göre promosyon ödenmesi yönünde madde varsa taşeron işçiler promosyon alabilirler. Diğer yandan promosyonla ilgili protokol sona ermişse, yeni protokol imzalandığı tarihten itibaren maaşlarını protokol imzalanan bankadan alacak işçilere de promosyon ödenmeye başlanacaktır. Bu konuda önemli olan protokoldeki hükümler.

Emekli maaşı artabilir

Soru: İşyerinde emekliliği yakın olan çalışanlar, SGK prime esas kazancın tavanı arttığında kendi primleri bu tavana çok uzak kaldığından emekli maaşları düşük olacak şeklinde düşünüyorlar. Bu, doğru mu? (Seydi A.)

Cevap: Prim gün sayısı ne kadar fazla ve prime esas kazanç ne kadar yüksek ise emekli aylığı da o kadar yüksek olur. Ancak 1999 öncesi, 1999-2008 arası ve 2008 sonrası çalışması olan kişiler için emekli aylığı hesaplanırken her üç dönemdeki aylık bağlama oranı farklı olduğu için bu mantık şaşar. Bu kişilerin 2008 sonrası çalışmaları arttıkça emekli aylığı artmamakta, hatta azalmaktadır. Ancak bu kişiler için prime esas kazanç miktarı 4.000 TL ve üstü olursa aylıkta düşme olmaz. Maaşı yüksek olan kişiler için tavan artınca emekli aylığında artış dahi olur.

Ölüm aylığı alana da ikramiye

SORU: Babamdan dolayı ölüm aylığı alıyorum. Emeklilere ödenecek ikramiye bize de ödenecek mi? (Gonca S.)

Cevap: Kurban ve Ramazan bayramlarında 1.000 TL’lik ikramiye ölüm aylığı alan kişilere de ödenecek. Ancak ödeme ölüm aylığı oranına göre hesaplanacak ve yapılacak. Aylık alan tek kişi iseniz anneniz ölüm aylığı almıyor ise yüzde 50, değilse yüzde 25 üzerinden ölüm aylığı alıyorsunuzdur. Aylık alan tek kişi iseniz 500 TL, değilseniz 250 TL ikramiye alacaksınız.

Yurtdışında çalışırsa kesilir

SORU: Sigortalılık başlangıcım 1983. 1985-2014 arasında Hollanda’da yaşadım. 2015’te yurtdışı borçlanmasıyla emekli oldum. Yurtdışında çalışırsam emekli aylığım kesilir mi? Siz SGK’nın 2014/22 sayılı genelgesiyle maaşımın kesilmeyeceğini yazmışsınız.

Cevap: Yurtdışı borçlanmasıyla emekli olan kişilerin maaşlarını alabilmeleri için yurtdışında 
çalışmıyor olmaları gerekir. Dolayısıyla siz yurtdışında çalışmaya başlarsanız Türkiye’den borçlanmayla aldığınız aylık kesilir. Bu durum 3201 sayılı Kanun hükümlerince uygulanır. Bahsettiğiniz genelge yurtdışı borçlanması olmaksızın Türkiye’deki çalışmalarıyla emekli olan kişiler için geçerlidir.

Engellisine bakana 1068 TL

Soru: Kardeşim yüzde 70 oranında engelli. Kardeşime bakan annem evde bakım parası alabilir mi? (Kemal Y.)

Cevap: Evde bakım parasının alınabilmesi için engellinin bulunduğu hanede kişi başına düşen gelirin asgari ücretin üçte ikisinden düşük olması gerekmektedir. Bu rakam 967,27 TL. Bu şartı sağlıyorsanız anneniz evde bakım parası alabilir. Bu şartları sağlayan ve engellisine bakan kişiye aylık 1.068 TL ödeme yapılıyor. Evde bakım parası için gerekli başvuruların ikamet edilen yerdeki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı il veya ilçe müdürlüklerine yapılması gerekiyor. Okan Güray Bülbül

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/kadroya-gecen-taseron-isciye-de-promosyon-var/haber-734492

Tarih: 11/05/2018

Sayı:   VUK-105/ 2018-9

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

 

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/105

 

Konusu: 2018 I. Geçici Vergi Dönemine (Ocak-Şubat-Mart) Ait Gelir ve Kurum Geçici Vergi Beyan Süresinin Uzatılması.

Tarihi: 11/05/2018

Sayısı: VUK-105/ 2018-9

 

1. Giriş:

2018 I. Geçici Vergi Dönemine (Ocak-Şubat-Mart) Ait Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefleri için Geçici Vergi Beyannamelerinin verilme süresinin uzatılması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. Gelir ve Kurum Geçici Vergi Beyannamelerinin Verilme Süresinin Uzatılması:

Bakanlığımıza gelen yoğun talep nedeniyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 28 inci maddesindeki yetkiye dayanılarak;

14 Mayıs 2018 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2018 I. Geçici Vergi Dönemine (Ocak-Şubat-Mart) Ait Gelir ve Kurum Geçici Vergi Beyannamelerinin verilme süreleri 17 Mayıs 2018 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştır. Söz konusu uzatma, ilgili geçici vergi dönemi itibarıyla beyanname verme tarihi 14 Mayıs 2018 günü sonu olan özel hesap dönemine sahip mükellefleri de kapsayacaktır.

Beyanname verme süresinin uzatılması ödeme süresini etkilemeyeceğinden, mükelleflerin beyan ettikleri vergileri kanuni süresinde (17 Mayıs 2018 Perşembe) ödeyecekleri tabiidir.

Duyurulur.

 

Adnan ERTÜRK

Gelir İdaresi Başkanı

Vergi mahkemeleri ve Danıştay tarafından verilen kararlar vergi hukukçuları ve uygulayıcıları için önemli. Yargı kararları olayına özgü kararlar. Ancak benzer işlemler açısından hem kararların kendisi hem de gerekçeleri yol gösterici olabiliyor.

Yargı kararlarına ulaşmak her zaman kolay olmuyor. Ben diğer kaynaklar yanında, üç ayda bir yayımlanan Danıştay Dergilerinden takip etmeye çalışıyorum. Dergide azımsanmayacak sayıda, seçilmiş, önemli karar yayımlanıyor. İlgilenenlere öneririm.

Bu köşeyi izleyenler bilirler, yargı kararlarından ve Gelir İdaresi özelgelerinden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman burada yer vermeye çalışıyorum. İşte Danıştay Dergisi'nin 146. sayısında yayınlanan kararlardan seçtiğim dördünün özetleri.

Birden fazla alım satım işlemi ne zaman ticari faaliyet olarak kabul edilir?

(Danıştay Dördüncü Dairesinin 15.05.2017 tarih ve E:2013/9467 K:2017/4463 sayılı kararı)
Bir faaliyetin ticari faaliyet olabilmesi için, hem alım satımlarda devamlılık ve süreklilik bulunması hem de kazanç elde etme amacıyla yapılmış olması zorunludur. Bu husus ise ilgili dönemlerde yapılan alım satımların sayısal çokluğuna da bakılarak karar verilecek bir husustur. 
Olayda davacının 2007 yılında 1, 2009 yılında 1, 2010 yılında 6, 2011 yılında 4 tane araç alım satım faaliyeti gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Davacının araç alım satım muamelelerindeki çokluk mükellefiyet tesis edildiği tarih olan 2007 yılında değil, 2010 yılından itibaren gerçekleşmiş olduğundan, faaliyetindeki devamlılık unsurunun da bu tarihten itibaren gerçekleştiği kabul edilmelidir.

Bu durumda, araç alım satımı nedeniyle 2007 yılı itibariyle mükellefiyet tesis edilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi durumunda KDV indirimi reddedilebilir mi?
(Danıştay Üçüncü Dairesi'nin 24.01.2017 tarih ve E:2016/16196 K:2017/233 sayılı kararı)
Mal veya hizmet alışını temsil eden fatura veya fatura yerine geçen belgenin yasal defterlere usulüne uygun olarak kaydedilmesi ve bu belgelerde katma değer vergisinin ayrıca gösterilmesi, katma değer vergisi indirimi yapılabilmesinin ön koşullarıdır. Bu ön koşulların varlığı, defter ve belgelerin ibrazı ve incelenmesiyle saptanabilir.

Usulüne uygun tebliğ edilen yazıyla defter ve belgelerin ibrazı istendiği halde bir mücbir sebep hali olmaksızın defter ve belgelerin inceleme elemanına ibraz edilmemesi re’sen tarh sebebidir. Defter ve belgelerin mahkemeye de ibraz edilmediği dikkate alındığında, kanunun muhafaza biçim ve süreleri ile ibraz yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeleri karşısında, defter ve belgelerini ibraz etmeyen davacının katma değer vergisi indirimlerinin reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Zamanaşımını durdurmak amacıyla takdir komisyonuna sevk işlemi hukuka uygun mudur?

(Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 05.07.2017 tarih ve E:2017/288 K:2017/329 sayılı kararı)

Vergi incelemesi, re’sen takdir yetkisi bulunan inceleme elemanı tarafından yürütülen bir mükellefin; sırf zamanaşımını durdurmak amacıyla, gerçek bir re’sen takdir nedeni saptanmaksızın, şeklen, takdire sevk sebeplerinden biri dayanak gösterilerek matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmesi, bu süre zarfında vergi inceleme raporu ve/veya vergi tekniği raporu düzenlenmesi; takdir komisyonunun haiz olduğu yetki uyarınca, inceleme elemanından bağımsız yürütmesi gereken inceleme ve araştırmalar sonucu elde edeceği verileri değerlendirmek yerine, sözü edilen raporlarda belirtilen miktarın aynısını matrah olarak takdir etmesi, Vergi Usul Kanunu’nun zamanaşımı ile incelemeye ilişkin düzenlemelerinin öngörülen amacına aykırı düştüğü gibi takdir komisyonuna başvuru yolunun zamanaşımı hükmünü aşmak amacıyla bir yöntem olarak kullanılması, “yasallık” ve “hukuki güvenlik” ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Olayda, 2005 vergilendirme dönemi matrahının tespiti için zamanaşımının dolmasına çok kısa süre kala takdir komisyonuna sevk edilen davacı adına, 2011 tarihli basit raporu dayanak alan takdir komisyonunun 29.09.2011 tarihli kararları uyarınca tarhiyat yapılmış olup cezalı tarhiyatın esas itibarıyla, tanzim edilen rapora dayandığı açıktır. Matrah takdiri amacı dışında, zamanaşımını durdurma amacıyla takdir komisyonuna başvurulduğundan, ortada bir takdir komisyonu kararının bulunması, tarhiyatın, söz konusu rapora göre yapıldığı gerçeğini değiştirmemektedir.

Bu durumda, 2005 vergilendirme dönemi için beş yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra düzenlenen 18.04.2011 tarihli rapora dayanan vergi ve ceza ihbarnamelerinin 06.10.2011 tarihinde tebliğ edilmiş olması karşısında, Mahkemece verilen, davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Şirketin iş yeri adresinde tebliğ edilemeyen defter ve belge ibraz yazısı, kanuni temsilcinin eşine evinde tebliğ edilebilir mi?

(Danıştay Üçüncü Dairesinin 14.02.2017 tarih ve E:2015/5036 K:2017/841 sayılı kararı)
İdarenin bilgisi dahilindeki davacı şirkete ait iş yeri adresine tebliğe çıkarılan defter ve belge ibraz yazısının, aynı adreste bir başka mükellefin faaliyet göstermesinden kaynaklanan imkansızlık nedeniyle tebliğ edilemediğinin usulüne uygun biçimde düzenlenen adres tespit tutanağıyla saptandığı bir durumda, Vergi Usul Kanunu’nun 157. maddesindeki kural gereği üzerinde düşen adres değişikliği bildirim yükümlüğünü yerine getirmeyen davacı şirket tüzel kişiliğinin kanuni temsilcisi olduğunda duraksama bulunmayan kişinin ikamet adresinde eşine tebligat yapılmış olmasında usule aykırılıktan söz edilemez.

Bir başka kamu idaresi tarafından gönderilen yazıya göre düzenlenen tutanağa istinaden tarhiyat yapılabilir mi?

(Danıştay Yedinci Dairesinin 28.03.2017 tarih ve E:2016/967 K:2017/2235 sayılı kararı)
Takdir komisyonunca takdir olunan veya vergi inceleme raporuyla belirlenmiş bir matrah ya da matrah farkına dayanmaksızın, sırf Gümrük İdaresi'nce gönderilen yazıya istinaden düzenlenen tutanağa dayanarak yapılan re’sen tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/secilmis-guncel-danistay-kararlari/415128

Cuma, 11 Mayıs 2018 09:21

Yapılandırma Paketi Kabul Edildi

Kaynak: AA

ÖZET: İl özel idareleri, belediyeler ile bağlı kuruluşları ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerine, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası bunlara ait şirketler tarafından doğrudan sunulan 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62’nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları için uygulanan KDV oranı, 1 Haziran 2018 tarihinden itibaren %1’e düşürülmüştür.
 
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesinde, katma değer vergisi oranının vergiye tabi her bir işlem için % 10 olduğu, Bakanlar Kurulunun bu oranı, dört katına kadar artırmaya, % 1’e kadar indirmeye, bu oranlar dâhilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda katma değer vergisi oranları, değişik tarihlerde çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararları (BKK) ile farklı mal teslimleri ile hizmet ifaları için farklı oranlarda uygulanmıştır.

30/12/2007 tarihli ve 26742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2007/13033 sayılı BKK ile mal ve hizmetlere uygulanacak katma değer vergisi oranlarının tespitine ilişkin daha önceki bütün kararnameler yürürlükten kaldırılarak, KDV oranları için temel bir düzenleme yapılmıştır.

Bu düzenlemede, mal ve hizmetlere halen uygulanmakta olan üçlü oran sistemi ve oranlar aynen korunarak mal teslimleri ile hizmet ifalarına uygulanacak katma değer vergisi oranları,

a) Ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere, vergiye tabi işlemler için, %18

b) Ekli (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için, %1

c) Ekli (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için, %8

olarak tespit edilmiştir. Söz konusu Karar ekinde yer alan vergi oranlarında, daha sonra muhtelif tarihlerde değişiklikler yapılmıştır.

Son olarak 9 Mayıs 2018 tarihli ve 30416 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 23/4/2018 2018 tarihli ve 2018/11658 sayılı BKK ile 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda değişiklik yapılmıştır.

Yapılan değişiklikle 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki (I) sayılı listeye aşağıdaki 20 No’lu sıra eklenerek, “2007/13033 sayılı Kararın eki (I) sayılı listeye “İl özel idareleri, belediyeler ile bağlı kuruluşları ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birliklerine, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası bunlara ait şirketler tarafından doğrudan sunulan 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62’nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen personel çalıştırılmasına dayalı hizmetler”

İçin uygulanan KDV oranı, 1 Haziran 2018 tarihinden itibaren %1 olarak belirlenmiştir.

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62’nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde;

“1) 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri (MİT Müsteşarlığı hariç) ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan idarelerin merkez ve taşra teşkilatları, il özel idareleri, belediyeler ile bağlı kuruluşları ve bunların üyesi olduğu mahalli idare birlikleri, birlikte veya ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlası il özel idareleri, belediyeler ve bağlı kuruluşlarına ait şirketler; merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumu, fon, kefalet sandığı, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğü, mahalli idare ve şirket bütçelerinden veya döner sermaye bütçelerinden, anılan liste kapsamındaki diğer idareler için ise kendi bütçelerinden personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı veya niteliği itibarıyla bu sonucu doğuracak şekilde alım yapamaz ve buna imkân sağlayan diğer mevzuat hükümleri uygulanmaz.

2) Bu bendin uygulanmasında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı; bu Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca ihale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlendiği, bu personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı, yaklaşık maliyetinin en az %70’lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluştuğu ve niteliği gereği süreklilik arz eden işlere ilişkin hizmet alımlarını ifade eder. Mahalli idare veya şirketlerinin bütçelerinden yapılan, yıl boyunca devam eden, niteliği gereği süreklilik arz eden ve haftalık çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı park ve bahçe bakım ve onarımı ile çöp toplama, cadde, sokak, meydan ve benzerlerinin temizlik işlerine ilişkin alımlar personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olarak kabul edilir. Hizmet alım sözleşmesi kapsamında niteliği birbirinden farklı hizmet türlerinin bulunması halinde personel çalıştırılmasına dayalı  olup olmama yönünden yapılacak değerlendirme her hizmet türü için ayrı ayrı yapılır. Danışmanlık hizmetleri, hastane bilgi yönetim sistemi hizmetleri ve çağrı merkezi hizmetlerine ilişkin alımlar personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olarak kabul edilmez.

3) Kurum, hizmet alımının personel çalıştırılmasına dayalı olup olmadığı ya da niteliği itibarıyla bu sonucu doğurup doğurmadığı hususunda (2) numaralı alt bentte sayılan kriterleri ayrı ayrı ya da birlikte dikkate almak suretiyle usul ve esaslar belirlemeye yetkilidir.”

düzenlemesi yer almaktadır.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top