Mehmet Özdoğru
Yüksekokul Borçlanmasıyla Erken Emeklilik Mümkün
Yüksekokul borçlanmasıyla emeklilik yaşını erkene çekmek mümkün. Örneğin 3 yıllık süreyi borçlanan bir sigortalının emeklilik yaşı düşer. Bu kapsamda, borçlanma söz konusu çalışanın emekliliğini iki yıl öne çeker.
Soru: Nisan 1979 doğumluyum. 01.09.2001’de askeri okulda primim yatmaya başladı. 30.08.2002’de astsubay olarak göreve başladım. 1997- 2000 arasında 3 senelik yüksekokulu borçlanmam halinde, emeklilik yaşım değişir mi? (Ercan E)
Cevap: Yüksekokul borçlanmasının emeklilik yaşını değiştirmesi için borçlanmayla 23.05.2002 itibarıyla emekli olmak için gerekli 25 yıllık sürenin dolmasına kalan süre üzerinden değerlendirme yapılması gerekiyor. Sizin durumunuzda üç yıllık süreyi borçlanırsanız emekliliğiniz için 23.05.2002 itibarıyla 25 yıllık sürenin dolmasına kalan süre değişir ve emeklilik yaşınız erkene gelir. Borçlanma yapmadığınız durumda 25 yıl ve 60 yaş, borçlanma yaparsanız 25 yıl ve 58 yaş şartıyla emekli olabilirsiniz.
5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle;
- Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerden Emniyet Hizmetleri Sınıfında Kanunun 4/c sigortalılığı (Emekli Sandığı iştirakçiliği) kapsamında çalışacak olanların,
- Emniyet Hizmetleri Sınıfında 4/c sigortalılığı kapsamında çalışmakta olanların, bahse konu okullarda (Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda) geçen başarılı eğitim sürelerinin,
- 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce üniversitelerin çeşitli fakülte, yüksek okul veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına öğrenim yaptıktan sonra muvazzaf astsubay nasbedilenlerin sözü edilen okullarda geçen başarılı eğitim sürelerinin,
istekleri halinde borçlandırılmasına SGK’nın 2008/111 sayılı Genelgesi ile imkân tanınıyor.
Okul sürelerine ilişkin borçlanma tutarı, borçlanma talep tarihinde ilgisine göre en az aylık alan polis veya komiser yardımcısı ile astsubay çavuşun emekli keseneğine esas unsurları üzerinden, bu sürelere ait kesenek ve karşılık tutarının tamamı borcun tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde kendileri tarafından ödenmesi gerekiyor.
Borç tutarının iki yıl içinde eşit taksitlerle ödenmemesi veya borç tutarının tamamı ödenmeden tahsis talebinde bulunulması halinde ise borçlanma geçersiz sayılıyor.
Polislik kapsamında göreve devam edeceğiniz her 4 ay için emeklilik yaşınız 1 ay düşeceğinden emeklilik tarihiniz geriye yürüyecektir. Zira yeni dönemde de polis ve askerler görev sürelerinin dörtte biri kadar süreyi sekiz yılı aşmamak kaydıyla fiili hizmet süresi zammı olarak kazanmaya devam edecekler.
Vermiş olduğunuz bilgilere göre Şubat 2015 ayına kadar göreve devam ederseniz bu ayda emekli olabilirsiniz.
18 yaş engelİ
Borçlanma yaparak bir yıl önce emekli olmanız da mümkün. Ancak, sizin polis ve askerlere özgü bu tür borçlanma için önemli bir engeliniz bulunuyor. O da 18 yaşını doldurmadan önce geçen sürelerin memurların emekliliğinde dikkate alınmamasından kaynaklanan yaş engelidir. Şayet yüksekokulunuzu 16-18 yaşları arasında değil de daha sonraki yaşlarda ve yine polislik görevine başlamadan önce yapmış olsaydınız borçlanıp daha önce emekli olabilirdiniz. Oysa siz 18 yaşı doldurmuş olduğunuz 14.07.1990’dan daha önce okulunuzu tamamlamışsınız.
Polislik ve askerlik görevine başlamadan önceki okul dönemlerini borçlanarak daha erken emekli olmak isteyen asker ve polis okurlarımıza okullarındaki hazırlık sınıfları ve 18 yaşından önce geçmiş öğrencilik dönemleri dışındaki süreleri borçlanabileceklerini belirtelim.
Sırası gelmişken diğer polis okurlarımın sorularına da değinmek istiyorum. Örneğin 15.09.1988 tarihinde polis memuru olan 05.08.1965 doğumlu okurum Mustafa KARZAOĞLU askerlik borçlanmasını yapmasa bile emekliliğini çoktan hak etmiş durumda.
14.01.1994’de polislik mesleğine başladıktan sonra 18 aylık askerlik görevini ifa eden 01.09.1974 doğumlu okurum Kerim ATLIHAN askerliğinin yalnızca 10 ayını borçlanır ve polislik görevini Aralık 2020 ayına kadar sürdürürse o tarihte emekli olabilir. Askerliğin tamamını borçlansa da emeklik tarihi değişmez. Askerlik borçlanması bedeli başvuru tarihinde bulunulan gösterge rakamlarına göre tespit edilir. Şevket Tezel
SON 1261 GÜNE BAKILIYOR
Soru: Sigorta başlangıcım 1994 ve buna göre 25 yıl çalışarak maaş almadan 2019’da emekliliğe hak kazanıyorum. Bugünkü mevzuata göre son 7 senelik hizmetimin tamamı Bağ-Kur'lu geçtiği için direkt Bağ-Kur’dan emekli oluyorum. Oysa tüm hizmet sürem dikkate alınmış olsa 15 yıl Emekli Sandığı’na tabi çalıştığım için buradan emekli olmam gerekir. Doğru olan toplam hizmet süresinin dikkate alınması değil mi? (İrfan Ö)
Cevap: 1 Ekim 2008 sonrası ilk kez sigortalı olarak çalışmaya başlayan kişilerin hangi kurumdan emekli olacağı tespit edilirken, en fazla hangi statüde prim ödenmiş ise o statüden emekli olunur. Bu durumda son 1.261 gün hangi statüde geçmişse emeklilik de o statüde oluyor. Hüküm 1 Ekim 2008 öncesi sigortalıların tamamı için bu şekilde uygulanıyor.
HER BİR ÇOCUK İÇİN 720 GÜN
SORU: 20 Nisan 1992’de çalışmaya başladım. 10 yıl çalıştım daha sonra ilk çocuğumun doğumu nedeniyle işten ayrıldım. Doğumdan sonra çalışmadım iki çocuğum daha oldu. Doğum borçlanmasıyla emekli olabilir miyim? (Yadigar)
Cevap: 10 yıl çalışma nedeniyle 3.600, ilk doğumu borçlanmanız nedeniyle 720, toplam 4.320 gününüz var. 1.205 güne ihtiyacınız var. Diğer iki doğumunuzu da borçlanıp primlerinizi tamamlayabilirsiniz. 48 yaşınıza geldiğinizde emekli aylığı alabilirsiniz.
GECİKME ZAMMI SİLİNEBİLİR
Soru: Babam emekli olduktan sonra emlakçı dükkanı açmıştı. 2012’de emekli olduktan sonraki bu çalışması için prim ödemedi. SGK da borç çıkarmış. Af kapsamında babamın borcu da silinecek mi? (Yasin H)
Cevap: Emekli olduktan sonra Bağ-Kur’lu olarak çalışmaya devam edenlerin sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekiyordu. SGDP prim oranı önce yüzde 15’ten yüzde 10’a indirildi, daha sonra kaldırıldı. Ancak kaldırılıncaya kadarki dönemler için SGDP ödemesi gerekenlerin borçları silinmedi. Meclis’ten geçen düzenlemede af değil yapılandırma hakkı var. Babanız SGK’ya başvurarak borcun gecikme zammı ve cezasını sildirip, yapılandırarak ödeyebilir. (Yasanın son durumu önemli Tasarıda Kaldırılacaktı) Editör
ÖLÜM AYLIĞI DEVAM
Soru: Annem babamdan dolayı dul aylığı alıyor. Ablam da aylık alıyordu ama evlendiği için kesildi, şimdi boşandı tekrar aylık alabilecek mi? (Emre K)
Cevap: Kız çocukları evleninceye kadar ölüm aylığı alabiliyor. Evlendiklerinde ölüm aylığının iki yıllık tutarı çeyiz parası olarak ödeniyor. Eğer iki yıldan önce boşanırlarsa iki yılın tamamlandığı tarihten itibaren tekrar ölüm aylığı alabiliyorlar. İki yıldan sonra boşanırlarsa boşanma tarihinden itibaren ölüm aylığı almaya başlayabiliyorlar. Ancak ablanızın ölüm aylığı almaya başlamasıyla annenizin aldığı aylık düşecektir. Okan Güray Bülbül
Döviz Kredisi Olan Şirketlerin Bildirim Karmaşası
Dövizin yılbaşından bu yana hızla yükselmesi, Merkez Bankası döviz rezervlerinin ise buna bağlı olmak üzere azalması Merkez Bankası'nın bir dizi önlem almasını zorunlu hale getirmiştir.
Bizim paylaşacağımız bildirim doğrudan müteşebbisleri ilgilendiren bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilindiği üzere 17 Şubat 2018 tarihinde yapılan bir yasal düzenleme ile firmalara 31.12.2017 tarihi itibarıyla, yurtiçi ve yurtdışından kullanmış oldukları toplam tutarı 15 milyon ABD Doları'nı aşan kredileri için bildirim zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Bildirim zorunluluğuna uymayanlar için para ve hapis cezası öngörülürken, bildirimlerin yetkilendirilmiş bağımsız denetim firmaları tarafından yapılması zorunluluğu da bulunmaktadır.
Yani Merkez Bankası doğru verilere ulaşmak amacıyla firmalara bu zorunluluğu getirdi, maliyetini ise firmalara yükledi, bağımsız denetim firmalarına da kontrol görevi vererek, bu işi benim adıma sen yapacaksın, yapmazsan da sen sorumlusun dedi. Bilgiye ihtiyacı olan Merkez Bankası, maddi maliyete katlanan kredi borcu olan firmalar, sorumluluk alan bağımsız denetim firmaları.
Uygulamaya ilişkin esaslar, süreç çok yeni olduğu için tam anlamıyla oluşturulamadığı. Bırakın uygulamaya ilişkin usul ve esasları, bize göre böyle bir yasal uygulamanın başladığı bile tam olarak açıklanmadı.
Uygulamanın en büyük tarafı olan Merkez Bankası bile konuya ilişkin bilgisayar sisteminin kurulması, ilgili program ve veri tabanını oluşturulması işlemini devam ettiriyor, bu süreçte oluşturmaya çalışıyor. Kamu Gözetim Kurulu olayın dolaylı olarak tarafı ancak konuya çok fazla hâkim olduğu söylenemez. Bağımsız denetim firmaları söz konusu işlemin ne kadar mesai gerektirdiğini, yapacakları denetimin ve hazırlayacakları raporun içeriği konusuna tam olarak hâkim değiller, akıllarında ki değişik sorulara cevap bulmaya çalışıyorlar.Firma sahipleri ise konunun ciddiyetini anlamadıkları için olayın maddi boyutunu daha çok düşünüp, yaptırmasak ne olur, niye biz niye yaptırıyoruz, Merkez Bankası'nda zaten bu veriler var, tekrar niye istiyor denklemini çözmeye çalışıyorlar.
Herkes kendi açısından bakılınca haklı, çünkü konunun belirli tarafları var ve herkes kendi tarafından konuyu değerlendirmeye, çözüm bulmaya çalışıyor. Şimdi yapılan bu çalışma ve uğraşlar keşke yasal düzenleme yapılmadan önce tarafların bir araya gelmesi ile çözümlenmiş olsaydı da bu karmaşıklığa neden olmasaydı.
Ama yapacak bir şey yok demek ki böyle olması gerekiyormuş.
Yönetmelik ilk yayınlandığında bildirim için son gün 28.02.2018 olarak belirlenmişti. (Hiçbir altyapı ve hazırlık yapılmadan öngörülen süre). Sonrasında yapılan duyurular ile süre 31.03.2018 tarihine ertelendi
Daha sonra Merkez Bankası yaptığı yazılı duyuru ile süreyi 18.05.2018 tarihine ertelediğini bildirdi.
Şimdi de Bağımsız Denetim Derneği uygulamadaki tereddüt edilen konuların da altını çizerek sürenin 31.05.2018 tarihine ertelenmesini istiyor.
Olabilir mi?
Bize göre de olması gereken bu yani sürenin uzatılması çünkü konunun hiçbir tarafında sistem daha tam anlamıyla oturmadı. 12 günlük ek süre, sistemin daha iyi anlatılması ve taşların yerli yerine oturması için yeterli mi? Yılmaz Sezer
https://www.dunya.com/kose-yazisi/doviz-kredisi-olan-sirketlerin-bildirim-karmasasi/416072
İşverenlerin Denetim İPC Çare Önerimiz Meclis Yasa Olarak Geldi Yeterli Mi?
Geçen hafta basına yansıyan bir haber dikkatimi çekti.
TİSK Başkanın İsteği…
Önen, özetle şunları söyledi:
Önen, yasal düzenlemelerle işletme gerçekleri arasında uçurumun giderek büyüdüğünü belirtti. Bu noktada “işletme odaklı yeni bir yaklaşım” beklediklerini kaydeden Önen, “Kayıtlı ve toplu iş sözleşmeli işletmeler için, daha az bürokrasi, daha nitelikli danışma seçenekleri, rehberlik yaklaşımı güçlendirilmiş denetim ve farklılaştırılmış teşvik uygulamaları bekliyoruz” dedi.
Başkanının bu konuda beklentilerine bir çok yazılarımızda dile getirmiştik.
İşveren kesiminin özellikle vurguladığı isteklerine Bakanlığının yaklaşımı ne yönde olacaktır.
TBMM GÖRÜŞÜLMÜŞ TORBA YASA İLE MECLİS KAPANMADAN BİR TEKLİF GELMİŞ YETERLİ Mİ?
Kanımca işveren lehine hazırlanmış olsa da kısıtlama olduğundan işveren ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.
BU ŞEKİLDE YASALAŞMASI FAYDA GETİRMEZ..
MADDE 18- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 102 nci maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
"Kurumca, birinci fıkrada belirtilen bildirge, belge veya defterlerde, bildirilmesi gereken tutarın kesirlerinde veya %1 'ini aşmayacak miktarında bir eksiklik tespit edilmesi durumunda, eksikliğin 15 gün içinde düzeltilmesi için ilgiliye yazılı ihtar verilir. Mezkûr süre sonunda eksik bildirge, belge veya defterlerde düzeltme yapmayanlara, birinci fıkranın ilgili hükümlerine göre idare para cezası verilir. Eksikliğin işverence tespit edilmesi durumunda ise bu süre; bildirge, belge veya defterin Kurum'a verilmesinden itibaren 15 gündür.”
Ø SPEK Denetimlerde kesir hatası dediğimiz,yuvarlama hataları Tavan Miktarının 15.221,25 TL gösterilmesi gibi kayıt uyuşmazlığından İPC düzenlenir.Doğrusu 15.221,40 TL. geçmişte bu hatalar mevcut olup ,10 yıllık geriye dönük kayıt hatasında İPC düzenlenir.Düzenleme mantıklı olmuş.
Ø SPEK %1 geçmeyecek şekilde daraltma ise uygun değildir.SGK asıl sorunu SPEK toplanmasıdır.Burada kısıtlama getirilmesi ise isabetli değildir.15.221,40 işveren 152,21 TL hatası varsa bunu düzeltebilir.Fakat 3.500 SPEK yerine 2.500 SPEK beyan edilmiş ise fark 1.000 TL. 35 TL. Fazla olduğundan eski uygulama geçerli olacaktır.İşverenler bu hükme göre sevinmesinler.
Ø İşveren bunu kendisi tespit ederse,%1 Dayatması ile karşı karşıya kalacaktır.
İDARİ PARA CEZALARI KESİLMEDEN ÖNCE İŞVERENLERE SÜRE TANINMALI DÜZELTİCİ EK BİLDİRGELER /UZLAŞMA MÜESSESİ DEVREYE ALINMALIDIR
İşverenlerin en çok yaptıkları hatalar APHB hesaplama hataları olmaktadır.
Kasıt unsuru olmadan SPEK eksik bildirilmesi gündeme geldiğinden ek-bildirgeler istenmekte,100 lira teşvikler de sıkıntı ortaya çıkmaktadır.
SPEK daha yüksek yaptırımı olan İPC ödemek ise ayrıca can sıkıcı oluyor.
Bununla ilgili 5510 Sayılı Kanunda yapılacak idari yaptırım öncesi Denetim birimince işyerinin kapasitesi ve büyüklüğüne göre 1 aydan az değil 3 aydan fazla olmamak üzere yaptırım uygulamadan önce düzeltici bildirgeler için süre verilmeli,yerine getirilmemesi halinde başta teşvik ve diğer idari yaptırım uygulanmalıdır.(Bunun için SSİY işverenler lehine yapılacak incelemelerde düzenleyici maddeler yapma imkanı kanunda tanınmalıdır.)
Defter ve ücret tediye uyuşmazlıkları tek idari para cezası alınmalı ayrı değil,birleştirilerek teke indirilmesi gerekir.(Makul bir ceza alınmalı)
Muhtasar ve Aylık Prim Hizmet Belgesi ile birlikte uzlaşma müessesi de devreye alınmalı,geriye dönük teşviklerde uzlaşma müessesi ile o dönem hata varsa o dönemin teşviki geri alınmalıdır.
Ayrıca ek bildirge verildiğinde sadece SPEK alınmalı,Muhtasar vs ilişkilendirme yapılmamalıdır. Vedat İlki
Sermaye Şirketlerinde Tür Değişimi (Nev’ i Değişikliği)
TTK hükümlerine göre, tür değiştirme yasanın 180 ila 190. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre, bir şirket hukuki şeklini değiştirerek yeni tür değiştirimi eskisinin devamı olmaktadır. Tür değiştirmede yeni türün kuruluşuna ilişkin yasal hükümler uygulanır.[1]Tür değiştirmede şirketin bilanço günü yani 31 Aralık … günü düzenlediği bilanço değerleri esas alınır. Özel hesap dönemi var ise, hesap döneminin son günü bilanço günü sayılmaktadır.
Diğer yandan, bilanço günü ile tür değiştirme raporunun düzenlediği tarih arasında (6) aydan fazla zaman geçmiş ise, veya son bilançonun düzenlediği tarihten itibaren şirketin mal varlığında önemli değişiklikler meydana gelmişse ara bilanço düzenlenir.[2]
Ara bilançoda fiziksel envanter düzenlenmesi zorunlu değildir. Ancak tür değiştirmenin hukuken sonuçlandığı tarihte fiili envanterin yapılması vergi kanunları bakımından zorunludur.
Ara bilanço düzenlenmesine ilişkin ilkeler aynen yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve ilkelere göre düzenlenmelidir.
Yönetim organı tarafından bir tür değiştirme planı hazırlanmalıdır.
Tür değiştirme planı yazılı olarak yapılır ve genel kurulun onayına tabi tutulur.
Tür değiştirme planı; şirketin tür değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret unvanını, merkezini ve yeni türe ilişkin ibareyi, yeni türün şirket sözleşmesini ve ortakların tür değiştirmeden sonra sahip olacakları payların sayısını, cinsini ve tutarını veya tür değiştirmeden sonra ortakların paylarına ilişkin açıklamaları içermektedir.
Yönetim organı tür değiştirme planının dışında ayrıca tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlamaktadır.
Bu hazırlanan raporda; tür değiştirmenin amacı ve sonuçları, yeni türe ilişkin kuruluş hükümlerinin yerine getirilmiş bulunduğu, yeni şirket sözleşmesi, tür değiştirmeden sonra ortakların sahip olacakları paylara dair değişim oranı, varsa ortaklar ile ilgili olarak tür değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile diğer kişisel edim yükümlülükleri ve kişisel sorumluluklar, ortaklar için yeni tür dolayısıyla doğan yükümlülükler, hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri gösterilmelidir.[3]
Yönetim organı tarafından hazırlanan tür değiştirme planı genel kurul onayına sunulur.
Yönetim organı tür değiştirmeyi ve yeni şirketin sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik kazanır.
Tür değiştirmeye ilişkin genel kurul kararı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunur.
Limited şirketin tür değiştirerek AŞ’ye dönüştürülmesi durumunda bazı vegi avantajları bulunmaktadır. Limited şirket ortaklık pay devirlerinin ilgili limited şirketin anonim şirkete dönüştürüldükten ve pay senedine bağlandıktan sonra yapılmasında vergisel avantajlar söz konusudur. Ltd. paylarının devirleri noterde yapılması sırasında özellikle damga vergisi ve harçlar ile ivazsız intikal suretiyle devir alınan ortaklık paylarının elden çıkarılmasında hesaplanacak değer artış kazancı da göz önünde bulundurulduğunda limited şirket paylarının elden çıkarılmasından önce AŞ’ye dönüştürülmesi yararlı olacaktır. Bu şekilde tür değişikliğinde damga vergisi istisnası bulunmaktadır. (Bkz. Damga Vergisi Kanunu 2 Sayılı Tablo Bölüm II/17). (Bkz. KVK md. 19,20 ve Gelir İdaresi Başkanlığı yazıları, 6.5.2008 gün ve sayı 46503). Tür değişikliğinde Harçlar kanunun 123/3 fıkrasına göre bu işlemler harçtan müstesnadır.
Diğer taraftan, aynı şekilde unvan değişikliği halinde de tashih harcı söz konusu değildir. Tür değişikliği halinde muhtasar, KDV, damga vergisi gibi beyannameler ve ayrıca Ba/Bs Formları yeni tür şirket tarafından bildirilecektir. Kanuni defter, belge ve bildirimler ise, anonim şirketin en geç tescil tarihinde yeni unvana göre tasdiki zorunludur. Tür değişikliğinde önceki şirket defter ve belgelerinin kullanılmamasında yarar vardır.[4]
Limited şirketin tür değiştirmek yoluyla yeni TTK hükümlerine göre anonim şirkete dönüştürülmesinde izlenecek yollar aşama aşama aşağıda olduğu gibidir:
- Limited şirket müdür/müdürler kurulu (Yönetim organı) tür değiştirme kararı alınması
- Bilanço/ara bilançonun düzenlenmesi
- Yeni kurulacak AŞ’ye ait ana sözleşmenin düzenlenmesi (Bkz. EK:1)
- Müdür/müdürler kurulu tarafından tür değiştirme planı düzenlenmesi
- Müdür/müdürler kurulu tarafından tür değiştirme raporunun düzenlenmesi
- Tür değiştirme işlemlerinin ortakların incelemesine açılması
- Tür değiştirme palının genel kurulun onayına sunulması (genel kurulun toplanması ve karar alması, karar: ortakların dörtte üçünün kararıyla alınır)
- Genel kurul kararının ticaret sicilinde tescil ve ilanı gerekecektir.
EK:1
BİR ANONİM ŞİRKET TÜRÜNÜN LİMİTED ŞİRKET TÜRÜNE ÇEVRİLMESİNDE ŞİRKET ANA SÖZLEŞMESİNİN “KURULUŞ İLE SERMAYE VE PAY SENETLERİNİN TÜRÜ” BAŞLIKLI MADDELERİNE İLİŞKİN ÖRNEK SÖZLEŞME
Kuruluş
Madde 1.......................Ticaret Sicili Müdürlüğünün ........... sayısında kayıtlı ........................... Anonim Şirketinin Türk Ticaret Kanununun 180 ila 193 üncü maddelerine göre tür değiştirmesi suretiyle; aşağıda, adları, soyadları, yerleşim yerleri ve uyrukları yazılı kurucular arasında bir anonim şirket kurulmuştur.
Sıra no 1 Kurucunun Adı ve Soyadı Yerleşim Yeri Uyruğu T.C. Kimlik No
…………………………… …………….. ............. .....................
Sermaye ve Pay Senetlerinin Türü
Madde 6-Şirketin sermayesi ..................................... Türk Lirası değerindedir. Bu sermaye, her biri ............................Kuruş/Türk Lirası değerinde .................... paya ayrılmıştır.
Bundan ................... paya karşılık ........................ Türk Lirası, ...................................
Bundan ................... Paya karşılık ........................ Türk Lirası, ...................................
Bundan ................... Paya karşılık ........................ Türk Lirası, ...................................
tarafından tamamı taahhüt edilmiştir. Taahhüt edilen sermayenin tamamı Türk Ticaret Kanununun 180 ila 193 üncü maddelerine göre tür değiştiren …………………………………..Anonim Şirketinin özvarlığından karşılanmıştır.
(Tür değiştiren şirketin özvarlığı dışında nakdi sermaye taahhüdünde bulunulması durumunda)
tarafından tamamı taahhüt edilmiştir. Taahhüt edilen sermayenin ……….. kısmı Türk Ticaret Kanununun 180 ila 193 üncü maddelerine göre tür değiştiren …………………………………..Anonim Şirketinin özvarlığından karşılanmıştır. Geri kalan ……………..Türk Lirası ise nakden taahhüt edilmiş ve payların itibari değerlerinin 1/4 ü tescilden önce nakden ödenmiş olup, kalan 3/4’ü ise yönetim kurulunun alacağı kararlara göre şirketin tescilini izleyen yirmi dört ay içinde ödenecektir. Nazlı Gaye Alpaslan
---------------
[1] Bkz. TTK md. 180 ila 190.
[2]TTK md. 185/1.
[3]Limited şirketlerde tür değiştirmede genel kurul nisapları sermayenin en az dörtte üçüne sahip bulunmaları koşuluyla, ortakların dörtte üçünün onayıyla karar alınır. Bkz. TTK md. 189/1-c.
[4]Aksi yöndeki görüşler için bkz. ŞEKER Sakıp-ERDEM Hayreddin, Sermaye Şirketlerinde Tür Değişikliği, Yaklaşım Yayıncılık, Şubat 2013, s.130.
Hurda Teşvikine 10 Bin Lira Sınırı
Hurda araç teslimi sonrası alınacak yeni araçta terkin edilecek ÖTV en çok 10 bin TL olacak.
Tescili silinerek hurdaya çıkarılan veya belirlenen ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilen araçların teslimi sonrası alınacak aynı cins ve tip aracın terkin edilecek ÖTV tutarı en çok 10 bin TL olacak.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan Bakanlar Kurulu kararına göre, yeni aracın ÖTV matrahı; 46 bin TL'yi aşmayanları için 10 bin TL, bu tutarı aşıp 80 bin TL'yi aşmayanlar için 8 bin TL, 80 bin TL'yi de aşanlar için 3 bin TL terkin edilecek.
Karar hükmü, 23 Mart'tan itibaren hurdaya çıkarılan veya ihraç edilen araçlara istinaden bugün itibarıyla iktisap edilecek araçlara uygulanacak.
Kararla ayrıca konutlarda KDV oranını yüzde 8 ve yüzde 1'e düşüren 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu kararının geçici 3. maddesi kapsamına, "bina veya bağımsız bölüm şeklinde iş yerleri" de eklendi.
https://www.dunya.com/sektorler/otomotiv/hurda-tesvikine-10-bin-lira-siniri-haberi-416162
İş Yeri Tesliminde KDV Oranı Düşürüldü
Bakanlar Kurulu kararıyla iş yeri teslimlerinde uygulanan KDV oranı yüzde 18'den yüzde 8'e düşürüldü.
Konutun ardından bir KDV indirimi daha geldi. Bakanlar Kurulu kararıyla iş yeri teslimlerinde uygulanan KDV oranı yüzde 18'den 8'e düşürüldü. Uygulama 31 Ekim'e kadar geçerli olacak.
MADDE 4 – (1) 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararın geçici 3 üncü maddesinde yer alan “konutların,” ibaresi “konutlar ile işyerlerinin (bina ve/veya bağımsız bölüm şeklinde olanlar)” şeklinde değiştirilmiştir.https://goo.gl/RkqgJX
7143 Sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Resmi Gazetede Yayımlandı
18 Mayıs 2018 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 30425
Kanun No: 7143
Kabul Tarihi: 11 Mayıs 2018
Kapsam ve Tanımlar
MADDE 1- (1) Bu Kanun hükümleri;
a) 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren;
1) 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları (31/3/2018 tarihinden sonra ödenmesi gereken gelir vergisi taksitleri ile gelir veya kurumlar vergisine mahsuben 2018 yılında ödenmesi gereken geçici vergi hariç),
2) 2018 yılına ilişkin olarak 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları (2018 yılı için tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisi ikinci taksiti hariç),
3) 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce yapılan tespitlere ilişkin olarak vergi aslına bağlı olmayan vergi cezaları,
b) 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu, mülga 11/2/1950 tarihli ve 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 18/1/1984 tarihli ve 2972 sayılı Mahallî İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 23/5/1987 tarihli ve 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun, mülga 13/4/1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun, 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun gereğince verilen idari para cezaları,
c) Yukarıdaki bentler dışında kalan ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip edilen 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında olup tahsil dairesine takip için intikal etmiş olan amme alacakları dâhil olmak üzere asli ve fer’i amme alacakları (adli ve idari para cezaları ile mülga 7/3/1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanununa istinaden alınan Devlet hissesi ve Devlet hakkı, 30/5/2013 tarihli ve 6491 sayılı Türk Petrol Kanununa istinaden alınan Devlet hissesi, mülga 22/6/1956 tarihli ve 6747 sayılı Şeker Kanununa istinaden alınan şeker fiyat farkı, mülga 10/9/1960 tarihli ve 79 sayılı Millî Korunma Suçlarının Affına, Millî Korunma Teşkilât, Sermaye ve Fon Hesaplarının Tasfiyesine ve Bazı Hükümler İhdasına Dair Kanuna istinaden alınan akaryakıt fiyat istikrar payı ve akaryakıt fiyat farkı, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununa istinaden alınan Devlet hakkı ve özel idare payı ile madencilik fonu, mülga 10/8/1993 tarihli ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ve 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye istinaden alınan kılavuzluk ve römorkörcülük hizmet payları hariç),
ç) İşletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat, demirbaşlar ile kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan emtia, kasa mevcudu ve ortaklardan alacakların beyanı,
d) 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve ilgili diğer kanunlar kapsamında gümrük yükümlülüğü doğan ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilen gümrük vergileri, idari para cezaları, faizler, gecikme faizleri, gecikme zammı alacakları,
e) Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil daireleri tarafından 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen ve bu Kanunun yayım tarihine veya bu Kanunun ilgili hükümlerinde belirtilen sürelerin sonuna kadar tahakkuk ettiği hâlde ödenmemiş olan;
1) 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan, 2018 yılı Mart ayı ve önceki aylara ilişkin sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları,
2) 2018 yılı Mart ayı ve önceki aylara ilişkin isteğe bağlı sigorta primleri ve topluluk sigortası primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları,
3) 31/3/2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş olan özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespit sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları,
4) 31/3/2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup ilgili kanunları uyarınca uygulanan idari para cezaları ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları,
5) İlgili kanunları gereğince takip edilen 2018 yılı Mart ayı ve önceki aylara ilişkin damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı ile bunlara bağlı gecikme zammı alacakları,
f) İl özel idarelerinin 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen ve vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan asli ve fer’i amme alacakları (idari para cezaları ve 3213 sayılı Kanuna istinaden alınan özel idare payı hariç),
g) Belediyelerin;
1) 213 sayılı Kanun kapsamına giren ve 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, 2018 yılına ilişkin olarak 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce tahakkuk eden vergi (2018 yılına ilişkin tahakkuk eden emlak vergisi ile iş yeri ve diğer şekillerde kullanılan binalara ait çevre temizlik vergisi hariç) ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, bunların dışında kalan ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen ve vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan asli ve fer’i amme alacakları (idari para cezaları ile 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun mükerrer 97 nci maddesinin (b) fıkrası gereğince belediyelere ödenmesi gereken paylar hariç),
2) 2464 sayılı Kanunun 97 nci maddesine göre tahsili gereken ve vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan ücret alacakları ile bunlara bağlı fer’i alacakları,
3) 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanunu kapsamındaki belediyelerin su abonelerinden olan ve vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan su, atık su ve katı atık ücreti alacakları ile bunlara bağlı fer’i (sözleşmelerde düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) alacakları,
4) Büyükşehir belediyelerinin, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 11 inci maddesine göre vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan katı atık ücreti alacakları ile bunlara bağlı fer’i (sözleşmelerde düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) alacakları,
ğ) 20/11/1981 tarihli ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamındaki büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin, vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan su ve atık su bedeli alacakları ile bu alacaklara bağlı faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı gibi fer’i (sözleşmelerde düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) alacakları,
h) Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarının (YİKOB) vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı ile buna bağlı fer’i alacakları,
hakkında uygulanır.
(2) Bu Kanunun uygulanmasında;
a) Vergi: 213 sayılı Kanun kapsamına giren vergi, resim ve harçları,
b) Gümrük vergileri: İlgili mevzuat uyarınca eşyanın ithali veya ihracında uygulanan ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil daireleri tarafından takip ve tahsil edilen gümrük vergisi, diğer vergiler, eş etkili vergiler ve mali yüklerin tümünü,
c) Beyanname: Vergi tarhına esas olan beyanname ve bildirimleri,
ç) Yİ-ÜFE aylık değişim oranları: Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği 31/12/2004 tarihine kadar toptan eşya fiyatları endeksi (TEFE) aylık değişim oranlarını, 1/1/2005 tarihinden itibaren üretici fiyatları endeksi (ÜFE) aylık değişim oranlarını, 1/1/2014 tarihinden itibaren yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranlarını, 1/11/2016 tarihinden itibaren aylık %0,35 oranını (bu Kanunun yayımlandığı ay dâhil),
ifade eder.
(3) Bu Kanun, bazı alacakların yapılandırılmasına ilişkin hükümler ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması ve yeni hükümler ihdasına ilişkin hükümleri kapsar.
Kesinleşmiş alacaklar
MADDE 2- (1) Maliye Bakanlığına, il özel idarelerine ve belediyelere bağlı tahsil daireleri tarafından takip edilen alacaklardan bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil);
a) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergilerin ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece fer’i alacaktan www.alomaliye.com ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilere bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları ile aslı bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmiş olanlar dâhil olmak üzere asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının,
b) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş vergi cezaları ile iştirak nedeniyle kesilmiş vergi cezalarının %50’si ve bu tutara gecikme zammı yerine, bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece gecikme zammından ibaret olması hâlinde gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan %50’sinin ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının,
c) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olan idari para cezalarının tamamı ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine, bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaya bağlı fer’ilerin tamamının,
ç) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve yukarıdaki bentlerin dışında kalan asli amme alacaklarının ödenmemiş kısmının tamamı ile bu alacaklara bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla uygulanan faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacaklarının tamamının,
d) 20/2/2008 tarihli ve 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanunun 1 inci ve 2 nci maddeleri gereğince ödenmesi gerektiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihine kadar ödenmemiş olan tutarların bu madde kapsamında ödenmesi hâlinde 5736 sayılı Kanun gereğince hesaplanan binde iki oranındaki faiz alacaklarının tamamının,
tahsilinden vazgeçilir.
(2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil daireleri tarafından takip edilen alacaklardan bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil);
a) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan gümrük vergilerinin ödenmemiş kısmının tamamı ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla gümrük vergilerine bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları ve aslı bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmiş olanlar dâhil olmak üzere asla bağlı olarak kesilen idari para cezalarının tamamının,
b) Vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve 4458 sayılı Kanun ve ilgili diğer kanunlar kapsamında gümrük yükümlülüğü nedeniyle gümrük vergileri asıllarına bağlı olmaksızın kesilmiş idari para cezaları ile 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun iştirak hükümleri nedeniyle kesilmiş idari para cezalarının %50’sinin, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan %50’sinin,
c) Eşyanın gümrüklenmiş değerine bağlı olarak kesilmiş idari para cezalarının %30’u ve varsa gümrük vergileri aslının tamamı ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan %70’i ile alacak asıllarına bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacaklarının tamamının,
tahsilinden vazgeçilir.
(3) İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tahakkuk etmiş olan vergiler hakkında bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarının (a) bendi hükmü uygulanır.
(4) Bu Kanun kapsamında ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiye bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ait olduğu taşıt için, bu Kanun hükümlerinin ihlal edilmemiş olması koşuluyla, bu Kanunda belirtilen ödeme süresi sonuna kadar 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) fıkrası hükmü uygulanmaz.
(5) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla yargı kararı ile kesinleştiği hâlde mükellefe ödemeye yönelik tebligatın yapılmadığı alacaklar için mükelleflerce bu Kanunda öngörülen süre ve şekilde başvuruda bulunulması koşuluyla bu alacaklar da bu madde kapsamında yapılandırılır. Bu hüküm kapsamına giren alacaklar için ayrıca tebligat yapılmaz ve alacakların vade tarihi olarak Kanunun yayımı tarihi kabul edilir. Bu kapsamda yapılandırılan tutarların bu Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmemesi hâlinde de vade tarihinde değişiklik yapılmaz.
(6) 2464 sayılı Kanunun 97 nci maddesine göre tahsili gereken ücretler ile su, atık su ve katı atık ücreti alacaklarından vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olanlar ile bunlara bağlı fer’iler (sözleşmelerde düzenlenen her türlü zamlar dâhil) hakkında bu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi hükümlerine göre yapılacak hesaplamalar sonucu belirlenen tutarların aynı fıkra hükümleri çerçevesinde ödenmesi hâlinde bu alacaklara bağlı cezaların ve fer’ilerin (sözleşmelerde düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) tahsilinden vazgeçilir.
(7) Büyükşehir belediyelerinin, 2872 sayılı Kanunun 11 inci maddesine göre vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan katı atık ücreti alacak asıllarının tamamı ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’iler (sözleşmelerde düzenlenen her türlü zamlar dâhil) hakkında bu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi hükümlerine göre yapılacak hesaplamalar sonucu belirlenen tutarların aynı fıkra hükümleri çerçevesinde ödenmesi hâlinde bu alacaklara bağlı cezaların ve gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’ilerin (sözleşmelerde düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) tahsilinden vazgeçilir.
(8) 2560 sayılı Kanun kapsamında büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin, vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan; su ve atık su bedeli alacak asıllarının tamamı ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’iler (sözleşmelerde düzenlenen her türlü zamlar dâhil) hakkında bu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi hükümlerine göre yapılacak hesaplamalar sonucu belirlenen tutarların aynı fıkra hükümleri çerçevesinde ödenmesi hâlinde bu alacaklara bağlı cezaların ve gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’ilerin (sözleşmelerde düzenlenen her türlü ceza ve zamlar dâhil) tahsilinden vazgeçilir.
(9) YİKOB’ların, vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı ile buna bağlı fer’i alacakları hakkında bu maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi hükümlerine göre yapılacak hesaplamalar sonucu belirlenen tutarların aynı fıkra hükümleri çerçevesinde ödenmesi hâlinde bu alacaklara bağlı fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir.
(10) Bu madde hükmünden yararlanmak isteyen borçluların maddede belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
Kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklar
MADDE 3- (1) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda; vergilerin/gümrük vergilerinin %50’si ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük vergilerinin %50’si, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir. Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla gümrük vergilerine ilişkin gümrük yükümlülüğü doğmuş ve idari itiraz süresi geçmemiş veya idari itiraz mercilerine intikal etmiş bulunan tahakkuklar hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.
(2) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ilgisine göre istinaf veya temyiz süreleri geçmemiş ya da istinaf/itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, resen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda, bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde, bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla tarhiyatın/tahakkukun bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınır. Bu Kanunun yayımı tarihinden önce verilmiş en son kararın;
a) Terkine ilişkin karar olması hâlinde, ilk tarhiyata/tahakkuka esas alınan vergilerin/gümrük vergilerinin %20’si ile bu tutara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin/gümrük vergilerinin kalan %80’inin, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının,
b) Tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde, tasdik edilen vergilerin/gümrük vergilerinin tamamı, terkin edilen vergilerin/gümrük vergilerinin %20’si ile bu tutarlara ilişkin faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla terkin edilen vergilerin/gümrük vergilerinin kalan %80’i, faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının,
tahsilinden vazgeçilir. Ancak, verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde birinci fıkra hükmü, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde ise onanan kısım için bu fıkranın (b) bendi, bozulan kısım için birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla sadece vergi cezalarına/gümrük yükümlülüğüyle ilgili idari para cezalarına ilişkin dava açılmış olması hâlinde;
a) Asla bağlı cezaların, vergilerin/gümrük vergilerinin bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmiş olması veya 2 nci maddeye ilişkin olarak bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi şartıyla tamamının ve bunlara bağlı gecikme zamlarının,
b) Asla bağlı olmaksızın kesilen vergi cezalarından/gümrük yükümlülüğüyle ilgili idari para cezalarından bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen safhada olanlarda cezanın %25’inin, ikinci fıkrasının; (a) bendinde belirtilen safhada olanlarda cezanın %10’unun, (b) bendinde belirtilen safhada bulunanlarda tasdik edilen ceza tutarının %50’sinin, terkin edilen cezanın %10’unun bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların,
c) Asla bağlı olmaksızın kesilen vergi cezalarına/gümrük yükümlülüğüyle ilgili idari para cezalarına ilişkin verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde cezanın %25’inin, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde, onanan kısım için ikinci fıkranın (b) bendindeki esaslar çerçevesinde, ilgisine göre anılan bentteki oranların yarısının, bozulan kısım için %25’inin, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların,
tahsilinden vazgeçilir.
ç) Bu fıkranın (b) ve (c) bendi hükümleri, tarh edilen vergi ile birlikte dava konusu edilen asla bağlı olmaksızın kesilen vergi cezaları için de uygulanır.
d) Eşyanın gümrüklenmiş değerine bağlı olarak kesilmiş olan idari para cezaları ile ilgili olarak bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen safhada olanlarda cezanın %15’inin, ikinci fıkrasının; (a) bendinde belirtilen safhada olanlarda cezanın %5’inin, (b) bendinde belirtilen safhada bulunanlarda tasdik edilen ceza tutarının %30’unun, terkin edilen cezanın %5’inin, verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde cezanın %15’inin, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde; onanan kısmın tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde tasdik edilen cezanın %30’unun, terkin edilen cezanın %5’inin, bozulan kısmın %15’inin, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların tahsilinden vazgeçilir.
(4) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla, üçüncü fıkra kapsamı dışında kalan ve bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamına giren idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı dava açma süresi geçmemiş veya dava açılmış olması hâlinde, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen safhada olanlarda cezanın %50’si, ikinci fıkrasının; (a) bendinde belirtilen safhada olanlarda cezanın %20’si, (b) bendinde belirtilen safhada bulunanlarda tasdik edilen cezanın tamamı, terkin edilen cezanın %20’si, verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde cezanın %50’si, kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde; onanan kısmın tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde tasdik edilen cezanın tamamı, terkin edilen cezanın %20’si, bozulan kısmın %50’si ile bu cezalara uygulanan fer’i alacaklar yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla kalan cezaların tahsilinden vazgeçilir.
(5) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihinden önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla dava açma süresi geçmemiş olan vergi cezaları için üçüncü fıkra hükmü uygulanır.
(6) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak iştirak nedeniyle kesilen vergi cezalarında, cezaya muhatap olanlar bu madde hükmünden üçüncü fıkranın (b) ve (c) bentlerinde açıklandığı şekilde yararlanır. Bu takdirde, vergi cezasına uygulanan gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın da bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şarttır.
(7) Bu maddeye göre ödenecek alacakların tespitinde esas alınacak olan en son karar, tarhiyata/tahakkuka ilişkin verilen ve bu Kanunun yayımı tarihinden (bu tarih dâhil) önce taraflardan birine tebliğ edilmiş olan karardır.
(8) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla; uzlaşma hükümlerinden yararlanılmak üzere başvuruda bulunulmuş, uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış, ancak dava açma süresi geçmemiş alacaklar da bu madde hükmünden yararlanır.
(9) Maliye Bakanlığına bağlı tahsil daireleri tarafından takip edilmekte olan amme alacaklarından yıllık gelir veya kurumlar vergileri, gelir (stopaj) vergisi, kurumlar (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi için bu madde ile 2 nci madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükellefler, taksit ödeme süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden bu vergileri çok zor durum olmaksızın her bir vergi türü itibarıyla bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri ya da eksik ödemeleri hâlinde belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler.
(10) Bu madde hükmünden yararlanılması için madde kapsamına giren alacaklara karşı dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve kanun yollarına başvurulmaması şarttır.
(11) Bu madde hükmünden yararlanmak için başvuruda bulunan ancak bu Kanunda belirtilen ödeme şartını yerine getirmeyen borçlulardan, ilk tarhiyata/tahakkuka göre belirlenen alacaklar başka bir işleme gerek olmaksızın takip edilir. Şu kadar ki, bu Kanunun yayımı tarihinden önce verilmiş olan en son yargı kararının, tarhiyatın/tahakkukun tasdikine ilişkin olması hâlinde bu karar üzerine tahakkuk eden alacaklar takip edilir.
İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler
MADDE 4- (1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımı tarihinden önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımı tarihine kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir. Şu kadar ki bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen süre içinde tebliğ edilen ihbarnameler için bu madde hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin anılan bentte belirtilen süre içerisinde, başvuru süresi otuz günden az kalmış ise otuz gün içinde başvuruda bulunmaları ve madde kapsamında ödenecek tutarların ilk taksitini 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sürede, izleyen taksitleri ikişer aylık dönemler halinde 6 eşit taksitte ödemeleri şartıyla maddeden yararlanılır.
(2) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak iştirak nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarında, cezaya muhatap olanların, cezanın %25’ini birinci fıkrada belirtilen süre ve şekilde ödemeleri hâlinde cezanın kalan %75’inin tahsilinden vazgeçilir. https://goo.gl/RkqgJX
(3) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihinden önce pişmanlık talebi ile verilip ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla tebliğ edilmemiş olan vergi cezaları hakkında bu madde hükümleri uygulanır. Şu kadar ki asla bağlı vergi cezalarının bu madde kapsamında tahsilinden vazgeçilebilmesi için verginin bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmiş olması veya bu Kanunun 2 nci maddesine göre ödenmesi şarttır.
(4) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihinden önce tamamlandığı hâlde, bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliğ işlemleri yapılır. Yapılan tarhiyat üzerine bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen şekilde belirlenen tutarın, birinci fıkrada belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.
(5) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla, 213 sayılı Kanunun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar için de bu madde hükmü uygulanır.
(6) Bu Kanunun 3 üncü maddesi ile bu madde hükmünden yararlananlar, ayrıca 213 sayılı Kanunun uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim, 4458 sayılı Kanunun uzlaşma ve 5326 sayılı Kanunun peşin ödeme indirimi hükümlerinden yararlanamazlar.
(7) Bu madde uygulamasında incelemeye başlama tarihi, 213 sayılı Kanunun 140 ıncı maddesine göre tayin olunur.
(8) a) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımı tarihinden önce başlanıldığı halde, tamamlanamamış olan 4458 sayılı Kanun kapsamında yapılan gümrük incelemeleri ile ek tahakkuk işlemlerine devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tahakkuk eden vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra kararın tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin, eşyanın gümrüklenmiş değerine bağlı olarak kesilmiş cezalarda cezanın %15’inin ve varsa gümrük vergileri aslının %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra kararın tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının; kararın tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksitin tebliği izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, eşyanın gümrüklenmiş değerine bağlı olarak kesilmiş cezalarının %85’inin, gümrük vergilerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir. Şu kadar ki bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen süre içinde tebliğ edilen kararlar için bu maddenin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi uygulanır. Bu mevzuatı moc.eyilamola dan çaldık
b) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihinden önce tamamlandığı halde, bu tarihte ya da bu tarihten sonra gümrük idaresine intikal eden müfettiş raporları üzerine gerekli ek tahakkuk ve tebliğ işlemleri yapılır. Yapılan tahakkuk üzerine bu fıkranın (a) bendinde belirtilen şekilde belirlenen tutarın, aynı bentte belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.
(9) Bu madde hükümlerinden yararlanılabilmesi için madde kapsamında ödeme başvurusunda bulunulan alacağa ilişkin dava açılmaması şarttır.
(10) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar;
a) 213 sayılı Kanunun;
1) 371 inci maddesine göre beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak pişmanlık zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve vergi cezalarının tamamının,
2) 30 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile hesaplanacak gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla gecikme faizi ve vergi cezalarının tamamının,
b) 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce verilmesi gerektiği halde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla emlak vergisi bildiriminde bulunmayan veya bildirimde bulunduğu hâlde vergisi eksik tahakkuk eden mükelleflerce bildirimde bulunulması ve tahakkuk eden vergi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payının tamamı ile bunlara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla bu alacaklara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezalarının tamamının,
c) 4458 sayılı Kanuna ve ilgili diğer kanunlara göre tahakkuku ve tahsili gerektiği halde yükümlü tarafından beyan edilmeyen aykırılıkların gümrük idaresinin tespitinden önce kendiliğinden bildirilmesi durumunda, gümrük vergilerinin tamamı ile hesaplanacak faiz yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla faizlerin ve idari para cezalarının tamamının,
tahsilinden vazgeçilir.
(11) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 64 üncü maddesinde sayılan diğer ücret mükelleflerinin, bu Kanunun yayımı tarihini takip eden ikinci ayın sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak 2018 takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh ettirmeleri ve karnelerine işletmeleri kaydıyla önceki dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza aranmaz. Bu mükelleflerden daha önce mükellefiyet kaydını yaptırmamış olanların işe başlama tarihi olarak bu Kanuna göre yaptıkları müracaat tarihi esas alınır.
Matrah ve vergi artırımı
MADDE 5- (1) Mükellefler, bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde gelir ve kurumlar vergisi matrahlarını artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmaz.
a) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil) vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar, 2013 takvim yılı için %35, 2014 takvim yılı için %30, 2015 takvim yılı için %25, 2016 takvim yılı için %20, 2017 takvim yılı için %15 oranından az olmamak üzere artırırlar.
b) Gelir vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıl ile ilgili olarak vermiş oldukları gelir vergisi beyannamelerinde, zarar beyan edilmiş olması veya indirim ve istisnalar nedeniyle matrah oluşmaması ya da hiç beyanname verilmemiş (ilgili yıllarda faaliyette bulunmuş veya gelir elde etmiş olup da bu faaliyetlerini ve gelirlerini vergi dairesinin bilgisi dışında bırakanlar dâhil) olması hâlinde, vergilendirmeye esas alınacak matrah ile bu fıkranın (a) bendine göre artırdıkları matrahlar, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler için 2013 takvim yılı için 12.279 Türk lirasından, 2014 takvim yılı için 12.783 Türk lirasından, 2015 takvim yılı için 13.558 Türk lirasından, 2016 takvim yılı için 14.424 Türk lirasından, 2017 takvim yılı için 16.350 Türk lirasından; bilanço esasına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek erbabı için 2013 takvim yılı için 18.095 Türk lirasından, 2014 takvim yılı için 19.155 Türk lirasından, 2015 takvim yılı için 20.344 Türk lirasından, 2016 takvim yılı için 21.636 Türk lirasından, 2017 takvim yılı için 24.525 Türk lirasından az olamaz. Geliri sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançtan oluşan mükellefler için vergilendirmeye esas alınacak asgari matrah, bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için belirlenmiş tutarların ilgili yıllar itibarıyla 1/10’undan, geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşanlar için 1/5’inden, geliri bunlar dışında kalan diğer gelir vergisi mükellefleri için ise işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler için belirlenmiş tutardan az olamaz. Bu bendin uygulanmasında ilgili yıllar itibarıyla gayrimenkul sermaye iratları için belirlenen istisna tutarları dikkate alınmaz. Birden fazla gelir unsuru elde eden mükelleflerce, vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olunmaması için, bu fıkrada belirtilen ilgili gelir unsuru itibarıyla matrah artırımı yapılması şarttır.
c) Kurumlar vergisi mükelleflerinin artırımda bulunmak istedikleri yıl ile ilgili olarak vermiş oldukları beyannamelerinde, zarar beyan edilmiş olması veya indirim ve istisnalar nedeniyle matrah oluşmaması ya da hiç beyanname verilmemiş (ilgili yıllarda faaliyette bulunmuş veya kazanç elde etmiş olup da bu faaliyetlerini ve kazançlarını vergi dairesinin bilgisi dışında bırakanlar dâhil) olması hâlinde, vergilendirmeye esas alınacak matrahlar ile bu fıkranın (a) bendine göre artırdıkları matrahlar, 2013 takvim yılı için 36.190 Türk lirasından, 2014 takvim yılı için 38.323 Türk lirasından, 2015 takvim yılı için 40.701 Türk lirasından, 2016 takvim yılı için 43.260 Türk lirasından, 2017 takvim yılı için 49.037 Türk lirasından az olamaz.
ç) Bu fıkra hükmüne göre artırılan matrahlar, %20 oranında vergilendirilir ve üzerinden ayrıca herhangi bir vergi alınmaz. Ancak, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, artırımda bulunmak istedikleri yıla ait yıllık beyannamelerini kanuni sürelerinde vermiş, bu vergi türlerinden tahakkuk eden vergilerini süresinde ödemiş ve bu vergi türleri için bu Kanunun 2 nci ve 3 üncü madde hükümlerinden yararlanmamış olmaları şartıyla bu fıkra hükmüne göre artırılan matrahları %15 oranında vergilendirilir. İstisna, indirim ve mahsuplar nedeniyle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken verginin bulunmaması hâlinde de bu hüküm uygulanır.
d) Kurumlar vergisi mükelleflerinin, 193 sayılı Kanunun geçici 61 inci maddesine göre vergi tevkifatına tabi tutulmuş olan kazanç ve iratlarının bulunması hâlinde, bu fıkrada belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için bu kazanç ve iratlar üzerinden tevkif edilen vergilerin, ait olduğu yıla ilişkin olarak bu fıkranın (a) bendinde belirtilen şekilde artırılması şarttır.
e) Kurumlar vergisi mükelleflerinin, 193 sayılı Kanunun geçici 61 inci maddesinde yer alan vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları muhtasar beyanname ile beyan etmemiş olmaları hâlinde, bu yıllara ilişkin olarak bu fıkrada belirtilen vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap olmamaları için bu kazanç ve iratlara ait tevkifat matrahlarını, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar, bu fıkranın (c) bendinde belirtilen asgari matrahın %50’sinden az olmamak kaydıyla beyan etmeleri şarttır. Bu bent hükmüne göre artırılan matrahlar üzerinden %15 oranında vergi hesaplanır.
f) Bu fıkranın (d) ve (e) bentlerinde yer alan hükümlerden yararlanarak artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin olarak bu fıkrada belirtilen vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için ilgili yıllarda vergiye esas alınan kurumlar vergisi matrahlarını da bu fıkranın (c) bendinde belirtilen tutarlardan az olmamak üzere (a) bendinde belirtilen şekilde artırmaları şarttır.
g) Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu fıkra hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları hâlinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergiler, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup edilmez.
ğ) Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’si, 2018 ve izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.
h) İstisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararları bu fıkra hükmüne göre artırılan matrahlardan indirilemez.
ı) Matrah artırımında bulunan mükelleflerin yıllık gelir ve kurumlar vergisine mahsuben daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin iadesi ile ilgili taleplerine ilişkin inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır.
i) İşe başlama ve işi bırakma gibi nedenlerle kıst dönemde faaliyette bulunmuş mükellefler hakkında ilgili yıllar için belirlenen asgari matrahlar, faaliyette bulunulan ay sayısı (ay kesirleri tam ay olarak) dikkate alınarak hesaplanır.
j) Bu fıkranın (a) bendi kapsamında matrah artırımında bulunulan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar, ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınır.
(2) Mükellefler, bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisini artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde, kendileri nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak artırıma konu ödemeler nedeniyle gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz.
a) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca hizmet erbabına ödenen ücretlerden vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar, her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil) muhtasar beyannamelerinde yer alan ücret ödemelerine ilişkin gayrisafi tutarların yıllık toplamı üzerinden 2013 yılı için %6, 2014 yılı için %5, 2015 yılı için %4, 2016 yılı için %3 ve 2017 yılı için %2 oranından az olmamak üzere hesaplanacak gelir vergisini, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar artırırlar.
b) Bu fıkranın (a) bendi kapsamında vergi artırımında bulunulan yıl içinde yer alan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak;
1) Verilmesi gereken muhtasar beyannamelerden, en az bir döneme ilişkin beyanname verilmiş olması hâlinde, beyan edilmiş ücret ödemelerine ilişkin gayrisafi tutar ortalaması alınmak suretiyle bir yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak üzere yıllık ücretler üzerinden gelir (stopaj) vergisi matrahı bulunur ve bu tutar üzerinden bu fıkranın (a) bendinde belirtilen oranlarda gelir vergisi hesaplanır.
2) Hiç beyanname verilmemiş olması hâlinde, her ay için hesaplanacak asgari gelir (stopaj) vergisine esas olmak üzere en az;
(aa) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce ilgili yılda verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgelerinde bildirilen ortalama işçi sayısı kadar işçi,
(bb) İlgili yılda aylık prim ve hizmet belgesinin hiç verilmemiş olması hâlinde, bu Kanunun yayımı tarihine kadar verilmiş olmak şartıyla izleyen vergilendirme dönemlerinde verilen ilk aylık prim ve hizmet belgesindeki işçi sayısı kadar işçi,
(cc) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar aylık prim ve hizmet belgesinin hiç verilmemiş olması hâlinde en az iki işçi,
çalıştırıldığı kabul edilmek ve ilgili yılın son vergilendirme döneminde geçerli olan asgari ücretin brüt tutarı esas alınarak hesaplanan gelir (stopaj) vergisi matrahı üzerinden bu fıkranın (a) bendinde belirtilen oranlarda gelir vergisini ödemek suretiyle bu fıkradan yararlanılır.
c) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2), (3), (5), (11) ve (13) numaralı bentleri ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ve 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların, ilgili yıl içinde verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil) muhtasar beyannamelerinde (ilgili yıl içinde verilen muhtasar beyannamelerde beyan edilen tutarlar bir yıla iblağ edilmeksizin) yer alan söz konusu ödemelerine ilişkin gayrisafi tutarların yıllık toplamı üzerinden;
1) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) ve (5) numaralı bentleri ile 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ödemeler için ayrı ayrı olmak üzere 2013 yılı için %6, 2014 yılı için %5, 2015 yılı için %4, 2016 yılı için %3 ve 2017 yılı için %2 oranından az olmamak üzere hesaplanacak vergiyi,
2) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ile 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bentlerinde yer alan ödemeler için ayrı ayrı olmak üzere 2013 ila 2017 yılları için her bir yıl itibarıyla %1, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) ve (13) numaralı bentlerinde yer alan ödemeler için ayrı ayrı olmak üzere ilgili yıllarda geçerli olan tevkifat oranının %25’i oranında hesaplanan vergiyi,
bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar artırırlar.
ç) Bu fıkranın (c) bendi kapsamında matrah veya vergi artırımında bulunulan yıl içinde hiç muhtasar beyanname verilmemiş olması veya muhtasar beyanname verilmekle birlikte artırılması istenen ödeme türünün beyannamede bulunmaması hâlinde;
1) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan ödemeler nedeniyle ilgili yıllar için bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükellefleri için belirlenmiş asgari gelir vergisi matrah tutarının %50’si esas alınarak belirlenen gelir (stopaj) vergisi matrahı üzerinden %15 oranında hesaplanan vergiyi,
2) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendi ile 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan ödemeler nedeniyle ilgili yıllar için beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından oluşan gelir vergisi mükellefleri için belirlenen asgari gelir vergisi matrah tutarı esas alınarak belirlenen gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisi matrahı üzerinden %15 oranında hesaplanan vergiyi,
3) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ile 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bentlerinde yer alan ödemeler nedeniyle ilgili yıllar için bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için belirlenmiş asgari gelir vergisi matrah tutarı esas alınarak belirlenen gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisi matrahı üzerinden %3, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (11) numaralı bendinde yer alan ödemeler için %2, (13) numaralı bendinde yer alan ödemeler için de %5 oranında hesaplanan vergiyi,
ödemek suretiyle, bu maddeden yararlanılır.
d) Bu fıkra uyarınca artırımda bulunulması durumunda ayrıca gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartı aranmaz.
e) Gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisi artırımında bulunmak isteyenlerin, yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları hâlinde faaliyette bulunulan vergilendirme dönemleri için (ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınmak suretiyle) bu fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde artırımda bulunulur.
f) Gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisi artırımında bulunulan yıl içinde yer alan vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar, ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınır.
g) Bu fıkra hükmüne göre artırıma esas ücret tutarı ile matrahlar, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.
ğ) Bu fıkra kapsamında artırımdan yararlanılarak hesaplanan gelir vergisine herhangi bir istisna ve indirim uygulanmaz.
(3) Mükellefler, bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde katma değer vergisini artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde, kendileri nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz.
a) Katma değer vergisi mükellefleri, her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri beyannamelerindeki (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil) hesaplanan katma değer vergisinin yıllık toplamı üzerinden 2013 yılı için %3,5, 2014 yılı için %3, 2015 yılı için %2,5, 2016 yılı için %2 ve 2017 yılı için %1,5 oranından az olmamak üzere belirlenecek katma değer vergisini, vergi artırımı olarak bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar beyan ederler. 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi ve geçici 17 nci maddesine göre tecil-terkin uygulamasından faydalanan mükellefler için artırıma esas tutarın belirlenmesinde, tecil edilen vergiler hesaplanan vergiden düşülür.
b) Bir aylık vergilendirme dönemine tabi olan katma değer vergisi mükelleflerince, artırımda bulunulmak istenilen yıl içindeki vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak;
1) Verilmesi gereken katma değer vergisi beyannamelerinden, en az üç döneme ait beyannamenin verilmiş olması hâlinde, bu yıla ait dönemlerden verilmiş olan beyannamelerdeki hesaplanan katma değer vergisi tutarlarının ortalaması bir yıla iblağ edilerek, artırıma esas olmak üzere yıllık hesaplanan katma değer vergisi tutarı bulunur ve bu tutar üzerinden bu fıkranın (a) bendinde belirtilen oranlara göre artırım tutarı hesaplanır.
2) Hiç beyanname verilmemiş ya da bir veya iki döneme ilişkin beyanname verilmiş olması hâlinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla artırılan matrah üzerinden %18 oranında katma değer vergisi artırımında bulunmak suretiyle bu fıkradan yararlanılır. Bu durumda olan adi ortaklık, kollektif ve adi komandit ortaklıklarda ortakların tamamının gelir veya kurumlar vergisi yönünden matrah artırımında bulunmaları şarttır.
3) İlgili takvim yılı içindeki işlemlerin tamamının istisnalar kapsamındaki teslim ve hizmetlerden oluşması veya diğer nedenlerle hesaplanan katma değer vergisi bulunmaması ile tecil-terkin uygulaması kapsamındaki teslimlerden oluşması hâlinde, ilgili yıl için gelir veya kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla artırılan matrah üzerinden %18 oranında katma değer vergisi artırımında bulunmak suretiyle bu fıkradan yararlanılır. Şu kadar ki, ilgili takvim yılı içinde bu alt bentte belirtilen durumların yanı sıra vergiye tabi diğer işlemlerin de mevcudiyeti nedeniyle hesaplanan vergisi çıkan mükelleflerin bu fıkra hükmüne göre ödemeleri gereken katma değer vergisi tutarı, yukarıda belirtildiği şekilde hesaplanacak %18 oranındaki katma değer vergisi tutarından aşağı olamaz. Bu kapsama giren mükellefler, gelir veya kurumlar vergisi için matrah artırımında bulunmamaları hâlinde bu fıkra hükmünden yararlanamaz.
c) Vergilendirme dönemi üç aylık olan katma değer vergisi mükelleflerinin, yıllık asgari artırım tutarı, hiç beyanname vermemiş olmaları hâlinde bu fıkranın (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde, en az bir dönem için beyanname vermiş olmaları hâlinde ise aynı bendin (1) numaralı alt bendinde belirtilen esaslar çerçevesinde belirlenir.
ç) Katma değer vergisi mükelleflerinin, artırıma esas alınan ilgili yılın vergilendirme dönemlerinin tamamı için artırımda bulunmaları zorunludur. Şu kadar ki, mükelleflerin artırımda bulunmak istedikleri yıl içinde işe başlamaları ya da işi bırakmaları hâlinde, faaliyette bulunulan vergilendirme dönemleri için bu fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde artırımda bulunulur.
d) Mükelleflerin artırımda bulunmak istedikleri yıl içindeki vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılıp kesinleşen tarhiyatlar, ilgili dönem beyanı ile birlikte dikkate alınır.
e) Artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırım talebinde bulunulan dönemler için, sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden ve artırım talebinde bulunulan dönemler için ihraç kaydıyla teslimlerden veya iade hakkı doğuran işlemlerden doğan terkin ve iade işlemleri ile ilgili inceleme ve tarhiyat hakkı saklıdır. Sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden yapılan incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemez.
f) Bu fıkra hükmüne göre ödenen katma değer vergisi, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak nazara alınmaz, ödenmesi gereken katma değer vergilerinden indirilmez veya herhangi bir şekilde iade konusu yapılmaz.
(4) Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarına göre;
a) Matrah ve vergi artırımının bu Kanunun yayım tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar bu maddede öngörülen şekilde yapılması, hesaplanan veya artırılan gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin, peşin veya ilk taksiti bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sürede başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami altı eşit taksitte bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi şarttır. Bu vergilerin bu Kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi hâlinde, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur, ancak bu madde hükmünden yararlanılamaz.
b) Hesaplanarak veya artırılarak ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak kabul edilmez; indirim, mahsup ve iade konusu yapılmaz.
c) Artırılan matrahlar nedeniyle geçici vergi hesaplanmaz ve tahsil olunmaz.
ç) Matrah veya vergi artırımında bulunulması, 213 sayılı Kanunun defter ve belgelerin muhafaza ve ibrazına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
(5) Daha önce nezdinde vergi incelemesi yapılmış olan mükellefler, vergi incelemesi yapılan yıllar için de artırımda bulunabilirler.
(6) İdarenin, artırımda bulunulmayan yıllar veya dönemler için vergi incelemesi yapma hakkı saklıdır.
(7) Bu maddeye göre matrah veya vergi artırımında bulunulması, bu Kanunun yayımı tarihinden önce başlanılmış olan vergi incelemeleri ile takdir işlemlerine engel teşkil etmez. Ancak, artırımda bulunan mükellefler hakkında başlanılan vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin, bu maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi ve üçüncü fıkrasının (e) bendi hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ayın başından itibaren iki ay içerisinde sonuçlandırılamaması hâlinde, bu işlemlere devam edilmez. Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili tarhiyat öncesi uzlaşma talepleri dikkate alınmaz. İnceleme veya takdir sonucu tarhiyata konu matrah veya vergi farkı tespit edilmesi hâlinde, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce artırımda bulunulmuş olması şartıyla inceleme ve takdir sonucu bulunan fark, bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri ile birlikte değerlendirilir. İnceleme ve takdir işlemlerinin sonuçlandırılmasından maksat, inceleme raporları ve takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilmesidir.
(8) Matrah veya vergi artırımı dolayısıyla mükelleflerce verilen yıllık, muhtasar ve katma değer vergisi beyannameleri ve diğer beyannameler için damga vergisi alınmaz.
(9) 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” veya bu fiiller nedeniyle incelemesi devam edenler ile terör suçundan hüküm giyenler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla haklarında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle adli makamlar, genel kolluk kuvvetleri veya Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında vergi incelemesi yapılması, terörün finansmanı suçu veya aklama suçu kapsamında inceleme ve araştırma yapılması talep edilenler, bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümlerinden yararlanamazlar. Şu kadar ki 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasında yer alan defter, kayıt ve belgeleri yok etme veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyma veya hiç yaprak koymama veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleme fiillerinden hareketle yapılan vergi incelemesinin tamamlanması sonucu bu fiillerin varlığının tespit edilememesi durumunda, bu durumun tespitine ilişkin raporun mükelleflere tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde yazılı başvurmaları, matrah ve vergi artırımı sonucu hesaplanan vergileri, raporun tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde altı eşit taksitte ödemeleri ve maddede öngörülen diğer şartları yerine getirmeleri koşuluyla bu madde hükümlerinden yararlanırlar.
(10) Mükelleflerin bu maddeye göre matrah veya vergi artırımı yaptıkları dönemlere ilişkin olarak kanuni süresinde vermedikleri anlaşılan beyannameler nedeniyle 213 sayılı Kanunun usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarına ilişkin hükümleri uygulanmaz.
(11) Bu madde hükümlerine göre matrah veya vergi artırımı ile ilgili olarak doğru beyan yapılmaması veya vergi hataları nedeniyle eksik tahakkuk eden vergiler, ilk taksit ödeme süresinin sonunda tahakkuk etmiş sayılır ve bu Kanunda açıklandığı şekilde tahsil edilir.
(12) Birinci fıkranın (ç) bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede, her bir dönem için ayrı ayrı 10 Türk lirasına (bu tutar dâhil) kadar yapılan eksik ödemeler dikkate alınmaz.
(13) Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümlerinden yararlananlar hakkında 213 sayılı Kanunun 367 nci maddesi kapsamında yapılacak incelemeler saklıdır. Ancak, bu incelemeler sonucunda matrah veya vergi artırımında bulunulan dönemler ve vergiler için tarhiyat yapılmaz.
İşletme kayıtlarının düzeltilmesi
MADDE 6- (1) İşletmede mevcut olduğu hâlde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dâhil), işletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek rayiç bedel ile bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebilirler. Bildirime dâhil edilen kıymetler için amortisman ayrılmaz.
b) Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu fıkranın (a) bendi hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri emtia için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere özel karşılık hesabı açarlar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. Makine, teçhizat ve demirbaşlar envantere kaydedilir ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman addolunur. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydederler.
c) Bu fıkranın (a) bendi uyarınca beyan edilen; genel orana tabi makine, teçhizat, demirbaş ve emtiaların bedeli üzerinden %10 oranı, indirimli orana tabi diğer makine, teçhizat, demirbaş ve emtiaların bedeli üzerinden tabi olduğu oranların yarısı esas alınarak katma değer vergisi hesaplanır ve ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilerek, beyanname verme süresi içinde ödenir. Makine, teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi, hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez. Emtia üzerinden ödenen vergi genel esaslara göre indirilir. Bu emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar için 3065 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz.
ç) Bu fıkranın (a) bendi kapsamında bildirilen kıymetlerin satılması hâlinde satış bedeli, bunların deftere kaydedilen değerinden düşük olamaz.
d) Özel tüketim vergisi konusuna giren malları bu fıkranın (a) bendi kapsamında beyan eden ve alış belgelerini ibraz edemeyen mükelleflerin, bu malların beyan tarihindeki miktarı ve emsal bedeli üzerinden geçerli olan özel tüketim vergisini, bu fıkranın (c) bendinde belirtilen beyanname verme süresi içinde ayrı bir beyanname ile beyan ederek aynı süre içinde ödemeleri hâlinde bu mallar bakımından 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu şekilde beyan edilerek ödenen özel tüketim vergisi için vergi cezası kesilmez.
e) Bu fıkra hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası uygulanmaz.
(2) Kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan mallar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dâhil), kayıtlarında yer aldığı hâlde işletmelerinde mevcut olmayan emtialarını, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar, aynı nev’iden emtialara ilişkin cari yıl kayıtlarına göre tespit edilen gayrisafi kâr oranını dikkate alarak fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilirler. Gayrisafi kâr oranının cari yıl kayıtlarına göre tespit edilemediği hallerde, mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınır. Bu hükme göre ödenmesi gereken katma değer vergisi, ilk taksiti beyanname verme süresi içinde, izleyen taksitler beyanname verme süresini takip eden ikinci ve dördüncü ayda olmak üzere üç eşit taksitte ödenir.
b) Eczaneler, stoklarında kaydi olarak yer aldığı hâlde fiilen bulunmayan ilaçları, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar maliyet bedeli üzerinden fatura düzenlemek suretiyle kayıtlarından çıkarabilirler. Bu suretle kayıtlardan çıkarılan ilaçların maliyet bedeli üzerinden %4 oranında hesaplanan katma değer vergisi ayrı bir beyanname ile beyan edilerek beyanname verme süresi içinde ödenir. Ödenen bu vergi, hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz.
c) Bu fıkra hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik vergi cezası ve gecikme faizi uygulanmaz.
(3) Kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar ile bunlarla ilgili diğer işlemler hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2017 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilirler.
b) Bu fıkranın (a) bendi kapsamında beyan edilen tutarlar üzerinden %3 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir.
c) Bu fıkra kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmez; beyan edilen tutarlar ve ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz. Bu fıkra kapsamında beyanda bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin bu beyanları nedeniyle 2018 yılı geçici vergi beyannamelerinde düzeltme gerektiği takdirde, düzeltme işlemleri bu fıkrada öngörülen beyanname verme süresi içinde yapılır ve düzeltme işlemleri nedeniyle herhangi bir ceza veya faiz aranmaz.
(4) Maliye Bakanlığı, bu maddenin uygulanması ile ilgili olarak yılı içerisinde ödenmesi gereken vergilerin ödeme sürelerinde değişiklik yapmaya, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunma zorunluluğu getirmeye ve uygulamaya ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Kesinleşmiş Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları
MADDE 7- (1) 2018 yılı Mart ayı ve önceki aylara ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden önce tahakkuk ettiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan;
a) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan; sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi,
b) Bu Kanuna göre yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenmesi imkânı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi,
c) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili kanunları gereğince takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı,
asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(2) 31/3/2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden önce Kurumca resen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edildiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan; özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespitler sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi asılları ile bu alacaklara gecikme cezası ve gecikme zammı hesaplanan sürenin başlangıç tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(3) 31/3/2018 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden önce kesinleştiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(4) Bu madde kapsamına giren alacakların; asıllarının bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmiş olmasına rağmen, fer’ilerinin bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olduğu durumlarda, aslı ödenmiş fer’i alacağın %40’ının bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, kalan %60’ının tahsilinden vazgeçilir.
(5) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar ile ek 5 ve ek 6 ncı maddeleri kapsamında sigortalı olanların, bu madde kapsamındaki borçlarını yapılandırmaları hâlinde, yapılandırılan borç haricinde altmış günden fazla prim ve prime ilişkin borçlarının bulunmaması veya altmış günden fazla prim ve prime ilişkin borçları bulunmakla birlikte bu borçlarını ilgili kanunlara göre taksitlendirmiş veya yapılandırmış olup ödeme yükümlülüklerini de yerine getiriyor olmaları ve bu maddeye göre yapılandırılan borçlarının ilk taksitini ödemeleri kaydıyla genel sağlık sigortasından yararlanmaya başlatılır.
(6) 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortası tescili yapılmış olup da gelir testine hiç başvurmayanlardan bu maddenin yayımı tarihinden 30/11/2018 tarihine kadar gelir testine başvuran kişilerin genel sağlık sigortası primleri, gelir testi sonucuna göre ilk tescil başlangıç tarihinden itibaren tahakkuk ettirilir.
(7) 2018 yılı Nisan ayı ve önceki aylara ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında tahakkuk ettiği hâlde ödenmemiş olan prim borçlarının 31/12/2018 tarihine kadar ödenmesi halinde gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir. Bu Kanunun yayımı tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan prim borcu bulunanlar anılan Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen şartları taşımaları halinde, bu Kanunun yayımı tarihinden önceki döneme ait prim borçları dikkate alınmaksızın Kanunun yayımı tarihinden itibaren 31/12/2018 tarihine kadar sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlandırılır. Bu Kanunun yayımı tarihine kadar ödenmiş olan 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki genel sağlık sigortası primleri ile gecikme cezası ve gecikme zammı tutarları iade ve mahsup edilmez.
(8) Köy ve mahalle muhtarları, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 5510 sayılı Kanuna, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu mülga hükümlerine ve mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre tescilleri yapıldığı hâlde prim borçları nedeniyle daha önceki ilgili kanunları uyarınca sigortalılık süreleri durdurulmuş olanlardan bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ihya edilmemiş olanların kendileri veya hak sahipleri, bu Kanunun yayımı tarihini takip eden ay başından itibaren iki ay içinde Kuruma müracaat ederek, durdurulan sigortalılık süreleri için ödeyecekleri prim tutarının, sigortalılık süreleri durdurulmamış gibi değerlendirilerek bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre hesaplanmasını talep edebilirler. Hesaplanan borcun tamamının ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmesi hâlinde durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Hesaplanan borcun tamamının ilk taksit ödeme süresi içinde ödenmemesi hâlinde ihya işlemi geçerli sayılmaz ve bu fıkra kapsamında ödenmiş olan tutarlar ilgilinin başkaca prim borcunun bulunmaması kaydıyla faizsiz olarak iade edilir. Bu fıkra hükümlerinin uygulanmasında bu Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentleri hükümleri uygulanmaz.
Ön değerlendirme, araştırma veya tespit aşamasında olan eksik işçilik prim tutarları ile kesinleşmemiş idari para cezaları
MADDE 8- (1) 31/3/2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar başvurulduğu hâlde bu sürenin sonuna kadar Kurumca resen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edilememiş olan ön değerlendirme, araştırma veya tespit sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi asılları ile bu alacaklara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı hesaplanan sürenin başlangıç tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, ilk taksit bu Kanuna göre hesaplanan tutarın işverene tebliğ edildiği tarihi izleyen ikinci aydan başlamak üzere, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir. Şu kadar ki bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar resen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edilen eksik işçilik tutarları üzerinden hesaplanan sigorta prim tutarları, bu Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen alacaklar için öngörülen süre ve şekilde ödenir.
(2) 31/3/2018 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden önce tebliğ edilen ve bu tarih itibarıyla (bu tarih dâhil) kesinleşmemiş bulunan ve Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(3) 31/3/2018 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılmış tespitlere ilişkin idari para cezalarından bu Kanunun yayımı tarihinden sonra tebliğ edilenler için ilgililerce tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak idari para cezasının %50’sinin, ilk taksiti tebligatı izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla idari para cezasının kalan %50’sinin tahsilinden vazgeçilir. Şu kadar ki bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen süre içinde tebliğ edilen cezalar için bu madde hükmünden yararlanmak isteyenlerin anılan bentte belirtilen süre içerisinde, başvuru süresi otuz günden az kalmış ise otuz gün içinde başvuruda bulunmaları ve madde kapsamında ödenecek tutarların ilk taksitini 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sürede, izleyen taksitleri ikişer aylık dönemler halinde altı eşit taksitte ödemeleri şartıyla maddeden yararlanılır.
(4) Bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamındaki alacaklardan bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen ilk taksit ödeme süresinin sonuna kadar tahakkuk edenler de bu Kanunun 7 nci maddesine göre yapılandırılır.
(5) Bu madde ile 7 nci madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
(6) Bu madde ile 7 nci madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan borçlular, taksit ödeme süresince tahakkuk eden sigorta primlerini çok zor durum olmaksızın bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri ya da eksik ödemeleri hâlinde, belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybederler.
Ortak hükümler
MADDE 9- (1) Bu Kanunun ilgili maddelerindeki başvuru ve ödeme süresine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların;
a) Bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar ilgili idareye başvuruda bulunmaları,
b) Maliye Bakanlığına, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına, il özel idarelerine, belediyelere ve YİKOB’lara bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ilk taksitini bu Kanunun yayımı tarihini izleyen dördüncü aydan, Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ise ilk taksiti bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödemeleri,
şarttır.
(2) Bu Kanuna göre ödenecek taksitlerin ödeme süresinin son gününün resmî tatile rastlaması hâlinde süre, tatili izleyen ilk iş günü mesai saati sonunda biter.
(3) Bu Kanun hükümlerine göre hesaplanan tutarlar peşin veya taksitler hâlinde ödenebilir.
a) Hesaplanan tutarların tamamının ilk taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak ödenmesi hâlinde katsayı uygulanmaz ve,
1) Fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarların (bu Kanunun 4 üncü maddesine göre fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile birlikte hesaplanan gecikme faizi dâhil) %90’ının tahsilinden vazgeçilir.
2) Bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olan ve bu Kanun kapsamında yapılandırılan idari para cezalarından %25 indirim yapılır.
3) Yapılandırılan alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutardan (bu Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamındaki alacaklar hariç) %50 indirim yapılır.
b) Hesaplanan tutarların tamamının ilk iki taksit ödeme süresi içinde ödenmesi hâlinde katsayı uygulanmaz ve,
1) Fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarlar (bu Kanunun 4 üncü maddesine göre fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile birlikte hesaplanan gecikme faizi dâhil) üzerinden %50 indirim yapılır.
2) Bu Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olan ve bu Kanun kapsamında yapılandırılan idari para cezalarından %12,5 indirim yapılır.
3) Yapılandırılan alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutardan (bu Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamındaki alacaklar hariç) %25 indirim yapılır.
c) Hesaplanan tutarların taksitle ödenmek istenmesi hâlinde, ilgili maddelerde yer alan hükümler saklı kalmak şartıyla borçluların başvuru sırasında altı, dokuz, on iki veya on sekiz eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri şarttır. Tercih edilen taksit süresinden daha uzun bir sürede ödeme yapılamaz.
ç) Hesaplanan tutarların taksitle yapılacak ödemelerinde ilgili maddelere göre belirlenen tutar;
1) Altı eşit taksit için (1,045),
2) Dokuz eşit taksit için (1,083),
3) On iki eşit taksit için (1,105),
4) On sekiz eşit taksit için (1,15),
katsayısı ile çarpılır ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle ikişer aylık dönemler hâlinde ödenecek taksit tutarı hesaplanır. Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan borçlulara tercih ettikleri taksit süresine uygun ödeme planı verilir. Ancak, tercih edilen süreden daha kısa sürede ödeme yapılması hâlinde ödenecek tutar ilgili katsayıya göre düzeltilir.
d) Bu Kanun kapsamında ödenmesi gereken tutarlar; il özel idareleri ve bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar ile Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına tescil edilmiş olan ve Türkiye’de sportif alanda faaliyette bulunan spor kulüplerince ikişer aylık dönemler hâlinde azami otuz altı eşit taksitte ödenebilir. Bu takdirde bu fıkra hükmüne göre hesaplanacak katsayı yirmi dört eşit taksit için (1,194), otuz eşit taksit için (1,238), otuz altı eşit taksit için (1,318) olarak uygulanır.
e) Bu Kanun kapsamında belediyeler ve bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarca ödenmesi gereken tutarlar, belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan paylarından, 2/7/2008 tarihli ve 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasındaki %40 oranı dikkate alınmaksızın aylık dönemler halinde azami yüz kırk dört eşit taksitte tahsil edilir. Ancak, bu kapsamda yapılacak kesinti tutarı her hâl ve takdirde bu idareler adına genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan payların aylık tutarının %50’sini aşamaz.
1) Taksitle yapılacak ödemelerde belirlenen tutar;
(aa) Altı eşit taksit için (1,032),
(bb) Dokuz eşit taksit için (1,053),
(cc) On iki eşit taksit için (1,064),
(çç) On sekiz eşit taksit için (1,086),
(dd) Yirmi dört eşit taksit için (1,109),
(ee) Otuz altı eşit taksit için (1,19),
(ff) Kırk sekiz eşit taksit için (1,247),
(gg) Altmış eşit taksit için (1,304),
(ğğ) Yetmiş iki eşit taksit için (1,361),
(hh) Yüz kırk dört eşit taksit için (1,703),
katsayısı ile çarpılır ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle aylık dönemler hâlinde tahsil edilecek taksit tutarı hesaplanır.
2) 5779 sayılı Kanuna göre yapılacak kesintilerin Bakanlar Kurulunca durdurulması hâlinde aylık taksitlerin ödeme süreleri kesinti yapılmayan aylar için de durdurulur ve taksit ödemeleri yönünden bu Kanun hükümlerine göre ihlal nedeni sayılmaz. Bu taksitler, taksit ödeme süresinin sonundan itibaren ayrıca bir katsayı ve geç ödeme zammı uygulanmaksızın aylık dönemler itibarıyla paylardan kesinti suretiyle tahsil edilir. Taksit tutarlarının, bu bent kapsamındaki borçluların genel bütçe paylarından daha yüksek olması hâlinde ise eksik tutarlar borçlularca taksit ödeme süresini takip eden ay sonuna kadar geç ödeme zammı uygulanmaksızın ödenir.
(4) Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil dairelerine bu Kanun kapsamında ödenecek olan alacakların 6183 sayılı Kanunun 41 inci maddesine göre kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi uygun görüldüğü takdirde, ödemeye aracılık yapan bankalarca, kart kullanıcılarına kredi kartı işlemine konu borç tutarının, taksitler hâlinde yansıtılması ve taksit ödeme aylarında hesaplarına borç kaydedilmesi koşuluyla, bu ödemeler için ödeme tarihi olarak kredi kartının kullanıldığı gün esas alınır ve borçluya tahsilatın yapıldığını gösteren makbuz verilir. Bu şekilde tahsil edilen tutarların bankalarca Hazine veya Sosyal Güvenlik Kurumu hesaplarına aktarılmasına ilişkin 6183 sayılı Kanunun 41 inci maddesinde belirlenen süre, taksit aylarının son gününü izleyen günden itibaren hesaplanır. Taksitlerin kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi bu madde hükmüne göre katsayı uygulanmasına engel teşkil etmez.
(5) Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine ödenmesi gereken amme alacaklarına uygulanmak üzere, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunan ve ödenecek tutarları ilgili vergi mevzuatı gereği iade alacağından kendi borçlarına mahsuben ödemek isteyen mükelleflerin, bu taleplerinin yerine getirilebilmesi için başvuru ve/veya taksit süresi içinde ilgili mevzuatın öngördüğü bilgi ve belgeleri tam ve eksiksiz olarak ibraz etmeleri şarttır. Bu takdirde, ilgili mevzuatın mükellefin mahsup talebine esas aldığı tarih itibarıyla bu Kanuna göre ödenecek tutara mahsup işlemleri yapılır; mahsup talebine konu tutardan daha az tutarda mahsubun yapılması hâlinde, mahsuben ödeme suretiyle tahsil edilemeyen tutar için borçluya bildirimde bulunularak eksik ödenen bu tutarın bir ay içerisinde ödenmesi istenir. Bu süre içerisinde eksik ödenen tutarın, ödenmesi gerektiği tarihten ödendiği tarihe kadar gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi hâlinde eksik ödenen tutar için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.
(6) Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisinin süresinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti (peşin ödeme seçeneğinin tercih edilmesi hâlinde ilk taksiti) izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır. İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır.
(7) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 8 inci maddesinin altıncı fıkrasında, vadesinde ödenmesi öngörülen alacakların veya taksit tutarının %10’unu aşmamak şartıyla 10 Türk lirasına (bu tutar dâhil) kadar yapılmış eksik ödemeler için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.
(8) Bu Kanun kapsamına giren alacakların altıncı fıkrada belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu Kanunun 3 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 8 inci maddesinin altıncı fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla borçlular, ödedikleri tutarlar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar.
(9) Bu Kanun kapsamına giren alacakların, bu Kanunun yayımı tarihinden önce 6183 sayılı Kanun ve diğer kanunlar uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olanlarından, kalan taksit tutarları için borçlular, talep etmeleri hâlinde bu Kanun hükümlerinden yararlanabilirler. Bu takdirde tecil şartlarına uygun olarak ödenen taksit tutarları için tecil hükümleri geçerli sayılır. Bu şekilde ödenmiş taksit tutarlarına tecil tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süre için sadece ilgili kanunda öngörülen faiz uygulanır. Kalan taksit tutarları vadesinde ödenmemiş alacak kabul edilir ve bu alacaklar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanır.
(10) Bu Kanun hükümleri;
a) 5393 sayılı Kanunun geçici 5 inci maddesi, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 3 üncü maddesi kapsamında uzlaşılan alacaklar ile 10/9/2014 tarihli ve 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanunun geçici 2 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında yapılandırılan alacaklar,
b) 6552 sayılı Kanun, 3/8/2016 tarihli ve 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun, 18/5/2017 tarihli ve 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hükümlerine göre bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla taksit ödemeleri devam eden alacaklar ile 6736 sayılı Kanuna göre tahakkuk eden alacaklar,
hakkında uygulanmaz.
(11) Bu Kanundan yararlanılarak süresinde ödenen alacaklara, bu Kanunda yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla Kanunun yayımı tarihinden sonraki süreler için faiz, gecikme zammı, gecikme cezası gibi fer’i amme alacağı hesaplanmaz.
(12) Bu Kanuna göre ödenecek alacaklarla ilgili olarak, tatbik edilen hacizler yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden teminatlar iade edilir. Bu Kanuna göre ödenecek alacaklar nedeniyle tatbik edilen hacizlere konu mallar, borçlunun talebi hâlinde 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre alacaklı tahsil dairesince satılabilir. Bu talep, Kanun kapsamında ödenmesi gereken tutarların Kanun hükümlerine göre ödenmesine engel teşkil etmez.
(13) a) Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve ilgili maddeler uyarınca dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gereken borçluların, bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için ilgili maddelerde belirlenen başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri şarttır. Borçlularca, Kanun hükümlerinden yararlanılmak üzere davadan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilaflar sürdürülmez.
b) Davadan vazgeçme dilekçeleri ilgili tahsil dairesine verilir ve bu dilekçelerin tahsil dairelerine verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir. Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince tahsili gerektiği hâlde tahakkuku diğer kamu idarelerince yapılan alacaklara ilişkin ilgili kamu idaresi aleyhine açılmış davalardan vazgeçme dilekçelerinin verileceği idari mercii belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
c) Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların bu ihtilaflarıyla ilgili olarak karar tarihine bakılmaksızın bu Kanunun yayımı tarihinden sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmaz.
ç) Bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak üzere vazgeçilen davalarda verilen kararlar ile hükmedilen yargılama gideri, avukatlık ücreti ve fer’ileri talep edilmez ve bu alacaklar için icra takibi yapılamaz. Vazgeçme tarihinden önce ödenmiş olan yargılama giderleri ve avukatlık ücretleri geri alınmaz.
(14) İl özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar hakkında bu Kanunun 3 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası ile 8 inci maddesinin altıncı fıkrası hükümleri uygulanmaz.
(15) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin onuncu fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında beyan edilen vergilere, ödeme yönünden şartların ihlali hâlinde, kesilmesi gereken vergi cezaları için 213 sayılı Kanunun 374 üncü maddesinde yer alan zamanaşımı süreleri ile bu Kanun kapsamındaki alacaklarla ilgili olarak mevzuatlarında yer alan özel hükümler saklı kalmak kaydıyla taksit ödeme süresince zamanaşımı süreleri işlemez.
(16) Bu Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık bu Kanunun yayımı tarihinden önce tahsil edilmiş olan tutarlar, bu Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar ile bu maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılan tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun hükümlerine dayanılarak red ve iadesi yapılmaz. Ancak, bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında olup dava konusu edilen tarhiyatlara karşılık bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödeme yapılmış olması hâlinde, ödenen bu tutarlar, vergi mahkemesinde esasa ilişkin olarak hiç karar verilmemiş veya verilen kararın bozulması nedeniyle yeniden karar verilmek üzere mahkemesine iade edilmiş davalara konu alacaklar için bu maddeden yararlanılmak üzere yapılan başvurular ile verilmiş terkin kararları üzerine red ve iade edilebilir.
(17) Bakanlar Kurulu, bu Kanunda öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar, yabancı ülkelerde de faaliyette bulunan vergi mükelleflerinden, Ekonomi Bakanlığı tarafından olağanüstü politik riskin gerçekleştiği tespit edilen ülkede faaliyette bulunan ve bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle durumları 213 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre mücbir sebep hâli kabul edilenlerin, bu Kanun kapsamında alacakları yapılandırılan alacaklı idarelere mücbir sebep hâllerinin devam ettiği süre içinde ödemeleri gereken taksitlerin ödeme süreleri ile 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerdeki dairelere (alacaklı idarelere) mücbir sebep hâlinin vukuu tarihinden itibaren ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süreleri, mücbir sebep hâlinin bitim tarihini takip eden aydan başlamak üzere topluca veya ayrı ayrı bir yıla kadar uzatmaya yetkilidir.
(18) Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla 213 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre mücbir sebep hâli ilan edilmiş ve devam eden yerlerdeki vergi dairelerinde mükellefiyet kaydı bulunan mükellefler ile Sosyal Güvenlik Kurumunca mücbir sebep hâli nedeniyle belge verme süresi ve prim ödemelerinin ertelendiği yerlerdeki kayıtlı işveren, sigortalı ve diğer prim ödeme yükümlülerinin, bu Kanunda öngörülen süre ve şekilde başvurmaları, beyan ve bildirim yükümlülüklerini yerine getirmeleri şartıyla Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden, mücbir sebep hâli süresi içerisinde ödenmesi gereken taksitleri, mücbir sebep hâlinin bitim tarihini takip eden aydan başlamak üzere 6 ay içinde ödenir.
(19) Bu maddenin on yedinci fıkrası hükümlerine göre mücbir sebep nedeniyle ödeme süresi uzatılan taksitler ile on sekizinci fıkra hükümlerine göre ödeme süresi uzatılan taksitler için altıncı fıkrada yer alan taksitlerden ilk ikisinin süresinde ödenmesi şartı aranmaz.
(20) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilgisine göre Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı veya Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir. İl özel idareleri, belediyeler ile YİKOB’lara ait amme alacaklarına ilişkin hükümlerin uygulanmasına dair usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca, diğer kurumlara ait alacaklara ilişkin usul ve esaslar bu kurumlar tarafından belirlenir.
Diğer hükümler
MADDE 10- (1) a) 6552, 6736 ve 7020 sayılı Kanunların ilgili hükümlerine göre yapılandırılan ve anılan Kanunlar kapsamında ödemeleri devam eden alacaklardan kalan taksitlerin tamamının, bu Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının;
1) (a) bendinde belirtilen sürede ödenmesi halinde kalan taksit toplamı içinde yer alan Yİ-ÜFE tutarlarının %90’ının (kalan tutarın sadece Yİ-ÜFE tutarından oluşması halinde anılan bendin (3) numaralı alt bendi kapsamında),
2) (b) bendinde belirtilen sürede ödenmesi halinde kalan taksit toplamı içinde yer alan Yİ-ÜFE tutarlarının %50’sinin (kalan tutarın sadece Yİ-ÜFE tutarından oluşması halinde anılan bendin (3) numaralı alt bendi kapsamında),
tahsilinden vazgeçilir.
Bu takdirde, anılan Kanunlar kapsamında ödenen taksitler için yapılandırma hükümleri geçerli sayılır ve herhangi bir katsayı düzeltmesi yapılmaz, ödenmemiş taksitlere ilişkin kalan katsayı tutarlarının tahsilinden vazgeçilir.
b) 6552, 6736 ve 7020 sayılı Kanunların ilgili hükümlerine göre yapılandırılan ve bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla anılan Kanunlar kapsamında ödemeleri devam eden alacaklardan, 6552 sayılı Kanunun; 73 üncü maddesinin onuncu fıkrasının (a) bendi, 80 inci maddesinin (a) bendi, 81 inci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 60 ıncı maddenin altıncı fıkrası, 6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin altıncı fıkrası, 7020 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin altıncı fıkrası kapsamında bir takvim yılında iki veya daha az taksiti süresinde ödememe veya eksik ödeme hakkının kullanılması nedeniyle bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının, son taksiti izleyen aydan ve ödeme süresi önce gelen taksitten başlamak üzere ikişer aylık dönemler (taksit ödemeleri aylık olan alacaklarda her ay) halinde, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla anılan Kanunların hükümlerinden yararlanılır. Bu hüküm kapsamında ödeme süresi uzatılan taksitlerden birinin ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde anılan Kanunların hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir.
c) 6552, 6736 ve 7020 sayılı Kanunların ilgili hükümlerine göre yapılandırılan ve bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla anılan Kanunlar kapsamında ödemeleri devam eden alacaklar için söz konusu Kanunlardan yararlanma şartı olarak getirilen taksit ödeme süresince her bir takvim yılı itibarıyla cari yılda süresinde ödenmesi öngörülen tutarlara yönelik şartlar, 2018 yılı için bu Kanunun yayımı tarihinden takvim yılı sonuna kadar geçecek süre için yeniden başlatılır.
(2) Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilmekte olan ve vadesi 31/12/2013 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan ve 6183 sayılı Kanun kapsamına giren her bir alacağın türü, dönemi, asılları ayrı ayrı dikkate alınmak suretiyle tutarı 100 Türk lirasını aşmayan asli alacakların ve tutarına bakılmaksızın bu asıllara bağlı fer’i alacakların, aslı ödenmiş fer’i alacaklardan tutarı 200 Türk lirasını aşmayanların tahsilinden vazgeçilir.
(3) Gümrük ve Ticaret Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilmekte olan ve vadesi 31/12/2013 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olduğu hâlde bu Kanunun yayımı tarihine kadar ödenmemiş olan ve 6183 sayılı Kanun kapsamında gümrük idarelerince takibi gereken her bir alacağın; türü, yükümlülüğü, asılları ayrı ayrı dikkate alınmak suretiyle tutarı 100 Türk lirasını aşmayan asli alacakların, idari para cezalarında 150 Türk lirasını aşmayanların ve tutarına bakılmaksızın bu alacaklara bağlı fer’i alacakların, aslı ödenmiş fer’i alacaklarda toplamı 200 Türk lirasını aşmayanların tahsilinden vazgeçilir.
(4) 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılan işyerlerine ilişkin olup işyerine ait borcun tamamının ödeme süresi 31/12/2015 veya önceki bir tarihe ilişkin olduğu hâlde ödenmemiş sigorta primi, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ve idari para cezası asılları toplamı 100 Türk lirasını aşmayan alacaklar ile tutarına bakılmaksızın bu alacaklara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’ilerinin ve aslı ödenmiş olan fer’i alacaklardan tutarı 200 Türk lirasını aşmayanların tahsilinden vazgeçilir.
(5) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikte çalışması nedeniyle ilgili mevzuatına göre sosyal güvenlik destek primi ödemesi gereken sigortalıların bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan sosyal güvenlik destek primi borçları ve bu borca bağlı gecikme cezası, gecikme zammı gibi fer’i alacaklar terkin edilir.
(6) İşverenlerin ve üçüncü şahısların, 5510 sayılı Kanunun 14 üncü, 21 inci, 23 üncü, 39 uncu ve 76 ncı maddeleri, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 10 uncu, 26 ncı, 27 nci ve 28 inci maddeleri, 1479 sayılı Kanunun mülga 63 üncü maddesi ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 129 uncu maddesi gereğince iş kazası ve meslek hastalığı, malullük, adi malullük ve ölüm halleri ile genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere yönelik fiiller nedeniyle ödemekle yükümlü bulundukları her türlü borçları ile bu borçlara kanuni faiz uygulanan sürenin başlangıcından bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu borçlara uygulanan kanuni faizin tahsilinden vazgeçilir.
(7) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından fazla veya yersiz olarak ödendiği tespit edilen ve 506 sayılı Kanunun, 1479 sayılı Kanunun, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun, 2926 sayılı Kanunun, 5434 sayılı Kanunun mülga hükümleri ve 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesi gereğince tahsil edilmesi gereken gelir ve aylıklara ilişkin borç asılları ile bu borçlara kanuni faiz uygulanan sürenin başlangıcından bu Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu borçlara uygulanan kanuni faizin tahsilinden vazgeçilir.
(8) Belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin %50’sinden fazlası bunlara ait şirketlerin mülkiyetlerinde bulunan taşınmazlar hakkında yaptıkları irtifak hakkı ve kiralama işlemlerinden kaynaklanan (kaynak sularının kira bedeli dâhil) ve vadesi 31/3/2018 tarihi itibarıyla geldiği halde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan kullanım bedelleri ve hasılat payları asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin gecikme zammı, faiz gibi fer’ileri yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami on sekiz eşit taksitte 9 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (ç) bendi hükümlerine göre hesaplanan katsayı ile birlikte tamamen ödenmesi şartıyla, bu alacaklara hesaplanan gecikme zammı, faiz gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu takdirde mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücreti ilk taksit tutarı ile birlikte tahsil edilir. Bu fıkra hükümlerinden yararlanılabilmesi için dava açılmaması ve açılmış davalardan vazgeçilmesi şarttır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
(9) 31/3/2018 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla ödenmesi gerektiği halde bu Kanunun yayımı tarihine kadar ödenmemiş olan; 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu hükümlerine göre üyelerin oda ve borsalara olan aidat, navlun hasılatından alınacak oda payları ve borsa tescil ücreti ile oda ve borsaların Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine olan aidat borçları asılları ile 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 26 ncı maddesinin yirmi üçüncü fıkrası ile 27 nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine ödenmesi gereken sigorta eksperleri ve sigorta acenteleri levha aidat borç asıllarının ödenmemiş kısmının birinci taksiti bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar, kalanı aylık dönemler hâlinde ve azami toplam altı eşit taksitte ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar alacaklı birime başvurulması şarttır. Fıkra kapsamında ödenmesi gereken tutarların fıkrada öngörülen süre ve şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde, ödenmemiş alacak asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre tahsil edilir. Bu fıkra hükmünden yararlanmak isteyen borçluların fıkrada belirtilen şartları yerine getirmelerinin yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır. Bu Kanunun yayımı tarihinden önce dava konusu edilmiş ve/veya mahkemece hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olanlar dahil olmak üzere icra takibi başlatılmış alacaklar için, borçlunun bu fıkra hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması halinde davalar ve/veya icra takipleri sonlandırılır. Bu takdirde, borçluların mahkeme ve icra masrafları ile vekalet ücretini ilk taksit tutarı ile birlikte ödemeleri şarttır. Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine, sigorta eksperlerinin ve sigorta acentelerinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine kısmen veya tamamen ödemiş olduğu aidat asıllarına isabet eden ve ödenmemiş olan faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Vergi mükellefiyeti sona erdiği halde oda/borsa kayıtları devam eden üyelerin, vergi mükellefiyetinin sona erdiği tarihe kadar ödenmeyen borçları için bu fıkra hükümleri uygulanır. Vergi mükellefiyetinin sona erdiği tarihten sonra, tahakkuk etmiş aidat borçlarının asılları ile birlikte fer’i borçlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(10) 31/3/2018 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla, ödenmesi gerektiği halde bu Kanunun yayımı tarihine kadar ödenmemiş olan; 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu hükümlerine göre esnaf ve sanatkarların üyesi oldukları odalara olan aidat borçları ile odaların birlik ve üyesi oldukları federasyonlara, birlik ve federasyonların Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonuna olan katılma payı, esnaf ve sanatkarların meslek eğitimini geliştirme ve destekleme fonu borç asıllarının ödenmemiş kısmının birinci taksiti bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar, kalanı aylık dönemler hâlinde ve azami toplam altı eşit taksitte ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar alacaklı birime başvurulması şarttır. Fıkra kapsamında ödenmesi gereken tutarların fıkrada öngörülen süre ve şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde, ödenmemiş alacak asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre tahsil edilir. Bu fıkra hükmünden yararlanmak isteyen borçluların fıkrada belirtilen şartları yerine getirmelerinin yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır. Bu kapsamda tamamı ödenen alacaklara ilişkin yargılama giderleri ile icra masrafları ve vekâlet ücretleri karşılıklı olarak talep edilmez. Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla üyelerin odalara, odaların birlik ve federasyonlara, birlik ve federasyonların da Konfederasyona kısmen veya tamamen ödemiş olduğu aidat ve katılma payı asıllarına isabet eden ve ödenmemiş olan faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Vergi mükellefiyeti sona erdiği halde oda kayıtları devam eden üyelerin, vergi mükellefiyetinin sona erdiği tarihe kadar ödenmeyen borçları için bu fıkra hükümleri uygulanır. Vergi mükellefiyetinin sona erdiği tarihten sonra, tahakkuk etmiş aidat borçlarının asılları ile birlikte fer’i borçlarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(11) 31/3/2018 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla ödenmesi gerektiği hâlde bu Kanunun yayımı tarihine kadar ödenmemiş olan; 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu hükümlerine göre meslek mensuplarının üyesi oldukları odalara olan aidat borçları ile odaların Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğine olan birlik payı borçlarının asıllarının ödenmemiş kısmının birinci taksiti bu Kanunun yayımı tarihini takip eden ikinci ayın sonuna kadar, kalanı aylık dönemler hâlinde ve azami toplam altı eşit taksitte ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir. Bu fıkra hükmünden yararlanılabilmesi için bu Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar alacaklı birime başvurulması şarttır. Fıkra kapsamında ödenmesi gereken tutarların fıkrada öngörülen süre ve şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi hâlinde, ödenmemiş alacak asılları ile bunlara ilişkin faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacaklar ilgili mevzuat hükümlerine göre tahsil edilir. Bu fıkra hükmünden yararlanmak isteyen borçluların fıkrada belirtilen şartları yerine getirmelerinin yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır. Bu Kanunun yayımı tarihinden önce dava konusu edilmiş ve/veya mahkemece hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olanlar dâhil olmak üzere icra takibi başlatılmış alacaklar için, borçlunun bu fıkra hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunması hâlinde davalar ve/veya icra takipleri sonlandırılır. Bu takdirde, borçluların mahkeme ve icra masrafları ile vekâlet ücretini ilk taksit tutarı ile birlikte ödemeleri şarttır. Bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla üyelerin odalara, odaların da Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğine kısmen veya tamamen ödemiş olduğu aidat asıllarına isabet eden ve ödenmemiş olan faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacakların tahsilinden vazgeçilir.
(12) Avukatların barolara olan aidat borçları da onbirinci fıkradaki usul ve esaslar çerçevesinde kıyasen taksitlendirilir.
(13) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar ve tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların yurt dışında elde ettikleri bazı kazançları hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır.
a) Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, bu fıkradaki hükümler çerçevesinde, 30/11/2018 tarihine kadar Türkiye’deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu varlıkları serbestçe tasarruf edebilirler.
b) Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak %2 oranında hesapladıkları vergiyi, 31/12/2018 tarihine kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan eder ve aynı sürede öderler.
c) (a) bendi kapsamına giren varlıklar, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve bu fıkranın yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 30/11/2018 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilir. Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye’ye getirilme şartı aranmaksızın bu fıkra hükümlerinden yararlanılır.
ç) Bu fıkranın yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı olan sermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bu fıkranın yürürlüğe girmesinden önce Türkiye’ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması hâlinde, söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu fıkra hükümlerinden yararlanılır.
d) 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutan mükellefler, bu fıkra kapsamında Türkiye’ye getirilen varlıklarını, dönem kazancının tespitinde dikkate almaksızın işletmelerine dâhil edebilecekleri gibi aynı varlıkları vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate almaksızın işletmelerinden çekebilirler.
e) Gelir veya Kurumlar Vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, 30/11/2018 tarihine kadar vergi dairelerine beyan edilir. Beyan edilen sözkonusu varlıklar, 30/11/2018 tarihine kadar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın kanuni defterlere kaydedilebilir. Bu takdirde, sözkonusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilir. Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %2 oranında vergi tarh edilir ve bu vergi, 31/12/2018 tarihine kadar ödenir.
f) Bu fıkra kapsamında ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez, Türkiye’ye getirilen veya kanuni defterlere kaydedilen varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmez.
g) 31/7/2018 tarihine kadar; (a) bendi kapsamında bildirilerek Türkiye’ye getirilen veya (c) ya da (ç) bentleri kapsamında işleme tabi tutulan varlıklar ile (e) bendi kapsamında beyan edilerek kanuni defterlere kaydedilen varlıklara ilişkin olarak, (b) veya (e) bendi uyarınca vergi tarh edilmez.
ğ) (a) ve (e) bentleri kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Bu hükümden faydalanılabilmesi için bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi ve (a) bendi uyarınca bildirilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır.
h) 1) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların;
(aa) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları,
(bb) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları,
(cc) Yurt dışında bulunan iş yeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları,
31/10/2018 tarihine kadar elde edilenler de dahil olmak üzere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2018 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmesi kaydıyla gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır.
2) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazançları, 31/12/2018 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
ı) Bakanlar Kurulu, bu fıkrada yer alan süreleri, bitim tarihlerinden itibaren altı aya kadar uzatmaya; Maliye Bakanlığı, fıkra kapsamına giren varlıkların Türkiye’ye getirilmesi, bildirim ve beyanı ile işletmeye dâhil edilmelerine ilişkin hususları, bildirim veya beyana esas değerlerin tespiti, bildirim ve beyanların şekli, içeriği ve ekleri ile yapılacağı yeri, fıkranın uygulanmasında kullanılacak bilgi ve belgeler ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Mücbir sebep hâli sonlandırılan bazı yerlerdeki beyan ve bildirimler
MADDE 11- (1) 6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası veya 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında, mücbir sebep hali sona eren mükelleflerden, 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde öngörülen sürede beyanname ve bildirimlerini vermemiş olan mükelleflerin mücbir sebep ilanı nedeniyle verilmeyen; beyanname ve bildirimleri 31/8/2018 günü sonuna kadar verilir, geçici vergi beyannameleri, mükellef bilgileri bildirimleri ve kesin mizan bildirimleri verilmez. Tahakkuk eden vergilerin vadesi beyanname ve bildirim verme süresinin son günü kabul edilir ve ilk taksiti 2018 yılının Eylül ayından başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde otuz eşit taksitte ödenir. Bu şekilde ödenen vergilere herhangi bir zam, faiz, katsayı uygulanmaz.
(2) Bu maddeye göre ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisinin süresinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu madde hükümlerinden yararlanılır. İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu madde hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu takdirde süresinde ödenmeyen tutarlar, ikinci fıkrada belirtilen vade tarihinden itibaren gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. Bu madde uyarınca vadesinde ödenmesi öngörülen taksit tutarının %10’unu aşmamak şartıyla 10 Türk lirasına (bu tutar dâhil) kadar yapılmış eksik ödemeler için bu madde hükmü ihlal edilmiş sayılmaz.
(3) 6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin on dokuzuncu fıkrası ve 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında öngörülen sürelerde beyanname ve bildirimlerini veren ve tahakkuk eden vergileri mezkûr Kanunlar kapsamında yapılandırılan mükellefler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmez.
(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
MADDE 12- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin “I-Tapu işlemleri” başlıklı bölümünün (20) numaralı fıkrasının (a) bendinin son paragrafında yer alan “gayrimenkullerin türleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “yeni inşa edilen konut veya işyerlerinin ilk satışı,” ibaresi eklenmiştir.
MADDE 13- 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “(2.332)” ibaresi “(4.387)” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 14- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun geçici 75 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “bir ay” ibaresi “kırk beş gün” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 15- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 78- Yükseköğretim kurumlarında hazırlık dâhil bütün sınıflarda intibak, önlisans, lisans tamamlama, lisans, lisansüstü öğrenimi gören öğrencilerden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, kendi isteğiyle ilişikleri kesilenler dâhil, terör suçundan hüküm giyenler ile terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı nedeniyle ilişiği kesilenler hariç, her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler ile bir programı kazandıkları halde kayıt yaptırmayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde ilişiklerinin kesildiği yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla bu Kanunun 44 üncü maddesinde belirtilen esaslara göre 2018-2019 eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine başlayabilirler.
Müracaat süresi içinde askerlik zamanı gelmiş olanların askerlikleri tecil edilmiş sayılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte askerlik görevini yapmakta olanlar terhislerini takip eden 2 ay içinde ilgili yükseköğretim kurumuna başvurmaları halinde bu maddede belirtilen haklardan yararlandırılır.
Bu maddede yer alan hükümlerden yararlanarak ayrıldığı yükseköğretim kurumuna kayıt yaptırıp işi veya ikametinin başka bir ilde bulunduğunu belgeleyenler, üniversiteye giriş yılı itibarıyla geçmek istediği üniversitenin taban puanını sağlamaları ve ikamet ettikleri ildeki yükseköğretim kurumlarının senatolarının da uygun görmesi halinde, senatolar tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde ikamet ettikleri ildeki üniversitelerdeki eşdeğer diploma programlarına yatay geçiş yapabilirler.
Bu maddeden yararlanıp bir yükseköğretim kurumunda öğrenci statüsü kazananlar başvurmaları halinde Anadolu Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi bünyesindeki açık öğretim önlisans veya lisans düzeyindeki eşdeğer bölümlere yatay geçiş yapabilirler. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Yükseköğretim Kurulu yetkilidir.
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında 33 üncü maddenin (a) fıkrası uyarınca araştırma görevlisi kadrosuna atanmış olup statüleri 50 nci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen statüye dönüştürülmüş sayılan ve ek 30 uncu madde uyarınca 33 üncü maddenin (a) fıkrasına göre yeniden ataması yapılmayanlardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte;
a) Başarısızlık ile Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında süresi içinde lisansüstü eğitimlerini tamamlayamama veya terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaları nedeniyle araştırma görevlisi kadrosuyla ilişiği kesilenler hariç olmak üzere, Devlet yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanı kadrolarında bulunmayan ancak doktora veya sanatta yeterlik eğitimini tamamlayanlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde,
b) Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında lisansüstü eğitimine devam eden araştırma görevlilerinin maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde,
kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumuna müracaat etmeleri hâlinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartları taşımaları kaydıyla ilgili üniversite tarafından 33 üncü maddenin (a) fıkrası kapsamında yeniden atamaları yapılır. Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında eğitimlerini tamamlayan araştırma görevlileri ihtiyaç halinde başka üniversitelerde de görevlendirilir. Görevlendirmeden itibaren üç ay içerisinde görevine başlamayanlar müstafi sayılır.”
MADDE 16- 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 16- Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir.
Yapının bulunduğu arsanın 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre belirlenen emlak vergi değeri ile yapının Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen yaklaşık maliyet bedelinin toplamı üzerinden konutlarda yüzde üç, ticari kullanımlarda yüzde beş oranında alınacak kayıt bedeli başvuru sahibi tarafından genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilmek üzere merkez muhasebe birimi hesabına yatırılır. 6306 sayılı Kanun kapsamında kullanılmak üzere kaydedilen gelirler karşılığı Bakanlık bütçesine ödenek eklemeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu ödenek, dönüşüm projeleri özel hesabına aktarılarak kullanılır. Kayıt bedeline ilişkin oranı iki katına kadar artırmaya, yarısına kadar azaltmaya, yapının niteliğine ve bölgelere göre kademelendirmeye, ayrıca başvuru ve ödeme süresini bir yıla kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir. Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, talep halinde ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilir.
Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir.
Yapı ruhsatı alıp da yapı kullanma izin belgesi almamış veya yapı ruhsatı bulunmayan yapılarda, Yapı Kayıt Belgesi ile maliklerin tamamının muvafakatinin bulunması ve imar planlarında umumi hizmet alanlarına denk gelen alanların terk edilmesi halinde yapı kullanma izin belgesi aranmaksızın cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilir. Bu durumda, ikinci fıkrada belirtilen bedelin iki katı ödenir.
Beşinci fıkra uyarınca kat mülkiyetine geçilmiş olması 6306 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların, Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlar Bakanlığa tahsis edilir. Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine taşınmazlar Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır. Bu durumda elde edilen gelirler bu maddenin ikinci fıkrasına göre genel bütçeye gelir kaydedilir. Ayrıca bu gelirler hakkında 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların belediyelere ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine bedeli ilgili belediyesine ödenmek kaydıyla taşınmazlar rayiç bedel üzerinden belediyelerce doğrudan satılır.
Üçüncü kişilere ait özel mülkiyete konu taşınmazlarda bulunan yapılar ile Hazineye ait sosyal donatı için tahsisli araziler üzerinde bulunan yapılar bu madde hükümlerinden yararlandırılmaz.
Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir. Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümleri uygulanır. Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.
Bu madde hükümleri, 18/11/1983 tarihli ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanununda tanımlanan Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan ile İstanbul tarihi yarımada içinde ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanlarda ve ayrıca 19/6/2014 tarihli ve 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirlenmiş Tarihi Alanda uygulanmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık ve Maliye Bakanlığı tarafından müştereken belirlenir.”
MADDE 17- 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 6- İmar planı bulunmayan veya imar planında tarımsal amaca ayrılan Hazineye ait tarım arazilerini en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kullandığı 31/12/2017 tarihinden önce Bakanlıkça tespit edilen ve başvuru tarihi itibarıyla kullanımlarının halen devam ettiği belirlenen kullanıcılardan; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde bu arazileri doğrudan kiralamak için başvuruda bulunanlara, ecrimisil borçları bulunmaması şartıyla, cari yıl ecrimisil bedelinin yarısı üzerinden on yıla kadar doğrudan kiralanabilir.
Kira süresi sonunda yükümlülüklerini yerine getirdiği tespit edilen ve talepte bulunan kiracıların kira süresi uzatılabilir veya bu araziler sözleşme hükümleri çerçevesinde on yıllık kullanımı müteakip kiracılarına doğrudan satılabilir. Bu arazilerin satışında 26/4/2012 tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alan araziler için bu Kanunun 4 üncü maddesinin onikinci fıkrası, bu tarih itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları dışında yer alan araziler için ise 6292 sayılı Kanunun Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 18- 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının dördüncü, beşinci ve altıncı cümleleri yürürlükten kaldırılmış, üçüncü fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.
“f) Hizmet bedeline esas yapı yaklaşık maliyeti: Binalarda, yapı inşaat alanının, Bakanlıkça Yönetmelik ile belirlenen birim maliyeti veya birim maliyetleri ile çarpımından elde edilen bedeli,”
“n) Yardımcı kontrol elemanı: Denetçi mimar ve mühendislerin sevk ve idaresi altında görev yapacak olan mimar ve mühendisler ile Bakanlıkça sınırları belirlenen yapı grubu ve inşaat alanına kadar olan yapılarda mimar ve mühendisler yerine yapı denetimi faaliyetlerine katılabilen teknik öğretmen, yüksek tekniker, tekniker ve teknisyenleri,”
MADDE 19- 4708 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yapı denetim hizmet sözleşmeleri, yapı sahipleri ile Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre elektronik ortamda belirlenen yapı denetim kuruluşları arasında akdedilir. Bu sözleşmenin bir sureti taahhütname ekinde ilgili idareye verilir. Yapı denetim hizmet sözleşmeleri Bakanlıkça belirlenen haller dışında feshedilemez.”
“Bu bedel, hizmet bedeline esas yapı yaklaşık maliyetinin %1,5’i kadardır.”
MADDE 20- 4708 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “yapı denetimi hizmet sözleşmesinin esasları, asgarî hizmet bedelinin belirlenmesi ve” ibaresi “yapı denetimi hizmet sözleşmesine ve feshine ilişkin esaslar;” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 21- 4708 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 4- Yapı denetimi hizmet sözleşmesini imzalayacak kuruluşların Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre belirlenmesine veya atanmasına başlanacağı tarihten önce imzalanan yapı denetim hizmet sözleşmeleri geçerli olup, bu işler için sözleşme hükümlerine göre işlemlere devam edilir.”
MADDE 22- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“k) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesi kapsamında genç girişimcilerde kazanç istisnasından faydalanan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını doldurmamış olanlardan, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında 1/6/2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişilerin primleri, 1 yıl süreyle 82 nci madde uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınır üzerinden Hazinece karşılanır. Adi ortaklıklar ve şahıs şirket ortaklıklarında sadece bir ortak bu fıkra hükmünden yararlandırılır.”
MADDE 23- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 18- Kurumca bu Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, ödemenin yapılacağı tarihte gelir ve aylık alma şartıyla, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 1.000’er TL tutarında bayram ikramiyesi ödenir.
Birinci fıkrada belirtilen ödemenin yapılmasında;
a) İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasından sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlara, gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi oranı,
b) Hak sahiplerinin hisseleri oranı,
c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü %50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerden, ölümü iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayanların hak sahiplerine, sigortalıya gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi üzerinden hak sahiplerinin hisseleri oranı,
ç) Yabancı ülkelerle akdedilen sosyal güvenlik sözleşmeleri uyarınca kısmi gelir veya aylık alanlara, ülkemiz mevzuatına tabi olarak geçen prim ödeme gün sayılarının, sosyal güvenlik sözleşmesine göre nazara alınan toplam prim ödeme gün sayısına olan oranı,
esas alınır.
Birden fazla dosyadan gelir ve aylık alanlara en fazla ödemeye imkân veren bir dosya üzerinden ödeme yapılır.
Bu madde kapsamında yapılan ödemeler evlenme ödeneği hesabında dikkate alınmaz.
Bu madde kapsamında yapılan ödemelerden kesinti yapılamaz ve bu ödemeler haczedilemez.
Yersiz yapıldığı anlaşılan ödemeler, ilgilinin varsa almakta olduğu gelir veya aylıklarından %25 oranında kesilmek suretiyle, yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
Bu madde kapsamında yapılacak ödemeleri karşılamak amacıyla gerekli olan tutar, yazılı talebe istinaden ayrıca fatura aranmaksızın Hazinece Kuruma ödenir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile ödeme tarihlerini belirlemeye Kurum yetkilidir.”
MADDE 24- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 76- Köy ve mahalle muhtarları, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, 31/5/2018 tarihi itibarıyla prim borcu bulunanların, bu tarihten önceki sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ödememeleri veya ilgili Kanunları uyarınca yapılandırmamaları halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları 1/6/2018 tarihi itibarıyla yeniden başlatılır.
Ancak, daha sonra sigortalı ya da hak sahipleri tarafından talep edilmesi hâlinde durdurulan sigortalılık sürelerinin tamamı, talep tarihinde 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden borç tutarı hesaplanarak ihya edilir. Hesaplanan borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Tebliğ edilen borç tutarının bu süre içinde tamamen ödenmemesi hâlinde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu madde kapsamında ödenmiş olan tutarlar ilgilinin prim ve prime ilişkin borcunun bulunmaması kaydıyla faizsiz olarak iade edilir. İhya edilerek kazanılan hizmet süreleri borcun ödendiği tarihten itibaren geçerli sayılır.
Birinci fıkraya göre sigortalılıkları durdurulanlar ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler hakkında 1/1/2012 tarihinden bu maddenin yürürlük tarihine kadar durdurulan süreler için genel sağlık sigortası hükümleri uygulanmaz.
Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.”
MADDE 25- 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı İskân Kanununun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 21- (1) Bu Kanuna göre verilen taşınmaz mallar, temlik tarihinden itibaren borcun tamamı ödenmeden önce hiçbir suretle satılamaz, bağışlanamaz, rehin edilemez, tapu kütüğüne satış vaadi şerhi konulamaz ve haczolunamaz. Bu taşınmazların tapu kütüklerinin beyanlar hanesine bu yönde belirtme yapılır. Ancak, temlik tarihinden itibaren beşinci yılın sonunda başlamak üzere, borçlandırma bedelinin tamamını ödeyenlerin tapu kaydına yapılan belirtme kaldırılır.
(2) Bu Kanuna göre hak sahiplerine verilen taşınmazların takyit süresi içinde belgelendirilmiş olmak koşuluyla ticari faaliyet dahil geçim imkanının temini, eğitim, yurt dışına çıkış, askerlik, tutukluluk, afet ve uzun hastalık gibi geçerli bir özrü olmaksızın kullanılmadığı, bağışlandığı veya satıldığı tespit olunduğunda, Mahalli İskân Komisyonunca hak sahiplilik durumu iptal edilir, iskân amaçlarında kullanılmak üzere tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili mahkemeden istenir.”
MADDE 26- 1/12/2011 tarihli ve 6253 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanununun 29 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan “ve (C)”, “ve geçici” ibareleri madde metninden çıkarılmış, aynı fıkrada yer alan “fıkralarına” ibaresi “fıkrasına” ve aynı fıkranın son cümlesinde yer alan “(C)” ibaresi “(B)” şeklinde değiştirilmiş, geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve (C)” ibaresi madde metninden çıkarılmış, aynı fıkrada yer alan “fıkralarına” ibaresi “fıkrasına” şeklinde değiştirilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) 26/9/2011 tarihli ve 2011/2266 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli kroki ile sınırları gösterilen alanda bulunan ve iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamaları kapsamında bulunan taşınmazlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamaları yapılarak fiili kullanıcılara devredilmek üzere talebi halinde tapuda ayni ve şahsi haklar ile temlik hakkını kısıtlayan veya yasaklayan şerhe ilişkin muvafakat aranmaksızın Sultanbeyli Belediyesi adına tescil edilir. Bu taşınmazlarla birlikte daha önce bu kapsamda Maliye Bakanlığınca Belediyeye devredilen taşınmazlar, zilyetleri veya fiili kullanıcıları tespit edilmek ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun ek 4 üncü maddesi hükümlerine göre kadastrosu yapılarak Belediye adına tescil edilir.
(2) Bu kapsamda bulunan taşınmazların kullanıcılarına ve/veya muhdesat sahiplerine satış işlemlerinde 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesi hükümleri hak sahipliğinin düşürülmesine ilişkin hükümler haricinde kıyasen uygulanır. Satışa konu edilecek taşınmazların rayiç bedellerinin belirlenmesinde; varsa üzerindeki muhdesata bedel belirlenmeksizin 6292 sayılı Kanuna göre daha önce Maliye Bakanlığınca satılan taşınmazların rayiç bedelleri emsal alınır.
(3) Bu madde kapsamında kalan taşınmazlardan; fiili kullanımı bulunan tapu maliklerine fiilen kullandıkları alanlar, Belediyeye devredilen hisselerinden yüzde kırk oranında kesinti yapılmak suretiyle, fiilen kullanımı bulunmayan veya kullandığı alandan fazla hisseye sahip olan tapu maliklerine ise, Belediyeye devredilen hisselerinden yüzde kırk oranında kesinti yapılmak suretiyle öncelikle kullanıcısı olmayan parseller tam ve/veya hisseli olarak Belediyece bedelsiz olarak doğrudan devredilir. Bu alanların yetmemesi halinde kalan hisseler hakkında 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun acele kamulaştırmaya ilişkin hükümleri uygulanır. Bu yerlerden 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18 inci maddesine göre bir daha kesinti yapılmaz. Uygulama sonucunda tahsil edilen bedellerden Hazine payına isabet eden tutar kamulaştırma için yapılan masraflar düşüldükten sonra ilgili Hazine hesaplarına aktarılır.
(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Belediye yetkilidir.
Yürürlük
MADDE 27- (1) Bu Kanunun;
a) 13 üncü maddesi 1/6/2018 tarihinde,
b) 14 üncü maddesi 6/4/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
c) 18 inci, 19 uncu, 20 nci ve 21 inci maddeleri 1/1/2019 tarihinde,
ç) Diğer maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 28- (1) Bu Kanunun;
a) 26 ncı maddesini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
b) Diğer hükümlerini Bakanlar Kurulu,
yürütür. 17/05/2018
BKK 2018/11750 Bazı Malların Katma Değer Vergisi Oranının Yeniden Tespit Edilmesi, Hurdaya Çıkartılan Araç ÖTV’sinin Terkin Edilmesi
18 Mayıs 2018 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 30425
193 Sayılı Kanunun 9 uncu Maddesinin Birinci Fıkrasının (9) Numaralı Bendi Kapsamında Esnaf Muafiyetinden Faydalananlara İhtiyaç Fazlası Elektrik Bedeli Olarak Yapılan Ödemeler Üzerinden Yapılacak Gelir Vergisi Tevkifatı Oranının Belirlenmesi, Bazı Malların Katma Değer Vergisi Oranının Yeniden Tespit Edilmesi ve 7103 Sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesi Kapsamında İlgili Mevzuat Gereğince Kayıt ve Tescili Silinerek, Doğrudan veya İhracatçılar Vasıtasıyla İhraç Edilen ya da Bir Daha Kullanılmamak Üzere Hurdaya Çıkartılan Her Bir Cins Araç İçin Aynı Cins Yeni Bir Aracın İlk İktisabında Tahakkuk Eden Özel Tüketim Vergisinin Terkin Edilecek Kısmının Belirlenmesi Hakkında Karar
Karar Sayısı : 2018/11750
Ekli Kararın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 11/5/2018 tarihli ve 61828 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 14/5/2018 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Recep Tayyip ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI
14/5/2018 TARİHLİ VE 2018/11750 SAYILI KARARNAMENİN EKİ KARAR
Amaç ve Kapsam
MADDE 1– (1) Bu Kararın amacı, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında esnaf muafiyetinden faydalananlara ihtiyaç fazlası elektrik bedeli olarak yapılan ödemeler üzerinden yapılacak gelir vergisi tevkifatı oranının belirlenmesi, bazı malların katma değer vergisi oranının yeniden tespit edilmesi ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında ilgili mevzuat gereğince kayıt ve tescili silinerek, doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilen ya da bir daha kullanılmamak üzere hurdaya çıkartılan her bir cins araç için aynı cins yeni bir aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin terkin edilecek kısmı ile hurdaya çıkartılacak veya ihraç edilecek araçların teslim edilmesi gereken yerlerin veya kişilerin ve bunlarda aranacak niteliklerin tespit edilmesidir.
Dayanak
MADDE 2– (1) Bu Karar, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesi ve 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci ve yedinci fıkralarına dayanılarak hazırlanmıştır.
MADDE 3 – (1) 12/1/2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı Kararnamenin eki Kararın 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (13) numaralı bendine, (c) alt bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
“ç) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından yararlananlara ihtiyaç fazlası elektrik bedeli olarak yapılan ödemeler üzerinden% 0,”
MADDE 4 – (1) 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararın geçici 3 üncü maddesinde yer alan “konutların,” ibaresi “konutlar ile işyerlerinin (bina ve/veya bağımsız bölüm şeklinde olanlar)” şeklinde değiştirilmiştir.https://goo.gl/RkqgJX
MADDE 5– (1) 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin yürürlüğe girdiği 27/3/2018 tarihinden itibaren ilgili mevzuat gereğince kayıt ve tescili silinerek bu maddenin; ikinci fıkrasında belirlenen yerlere teslim edilmek suretiyle bir daha kullanılmamak üzere hurdaya çıkartılan ya da doğrudan veya beşinci fıkrasında nitelikleri belirlenen ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilen mezkur madde kapsamındaki araçlar bakımından aynı cins yeni bir aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin terkin edilecek kısmı,www.alomaliye.com
a) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan otomobil ve arazi taşıtı cinsi araçlar için özel tüketim vergisi matrahı esas alınarak aşağıdaki tablodaki gibi,
Yeni Aracın Özel Tüketim Vergisi Matrahı (TL) |
Terkin Edilecek Özel Tüketim Vergisi Tutarı (TL) |
---|---|
Matrahı 46.000 TL’yi aşmayanlar için | 10.000 |
Matrahı 46.000 TL’yi aşıp 80.000 TL’yi aşmayanlar için | 8.000 |
Matrahı 80.000 TL’yi aşanlar için | 3.000 |
b) Diğer araç cinsleri için 10.000 TL olarak,
tespit edilmiştir.
(2) 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi hükümlerinden faydalanmak amacıyla hurdaya çıkartılacak araçların; il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine, Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Hurda İşletmesi Müdürlüğüne ait hurda müdürlüklerinden herhangi birine ya da 30/12/2009 tarihli ve 27448 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmeliğegöre faaliyette bulunan ömrünü tamamlamış araç (ÖTA) teslim yerlerine veya geçici depolama alanlarına teslim edilmesi gerekir.
(3) ÖTA teslim yerlerine veya geçici depolama alanlarına sadece Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik kapsamına giren araçların teslimi mümkündür.
(4) 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamındaki araçlardan model yılı 1997 veya daha eski olanlar için bu madde moc.eyilamola hükümlerinin yanı sıra 18/5/2017 tarihli ve 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunların ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinde düzenlenen hükümlerden de faydalanılmak istenmesi halinde, hurdaya çıkartılacak aracın 7020 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yerlere teslim edilmesi gerekir.
(5) 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında araçların ihracatına, 6/6/2006 tarihli ve 26190 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İhracat Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde tanımı yapılan ihracatçılar aracılık edebilir.
MADDE 6 – (1) Bu Kararın 5 inci maddesi 27/3/2018 tarihinden itibaren hurdaya çıkartılan veya ihraç edilen araçlara istinaden bu Kararın yayımı tarihinden itibaren iktisap edilecek araçlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 7 – (1) Bu Kararın 5 inci maddesini Maliye Bakanı ile Ekonomi Bakanı müştereken, diğer hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Yayımlandığı Resmi Gazetenin |
|
Tarihi | Sayısı |
30/12/2007 |
26742 |
24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında Değişiklik Yapan Düzenlemelerin Yayımlandığı Resmi Gazetelerin |
|
Tarihi | Sayısı |
8/2/2008 | 26781 |
6/4/2008 | 26839 |
19/7/2008 | 26941 |
20/9/2008 | 27003 |
29/3/2009 | 27184 |
15/7/2009 | 27289 |
28/4/2011 | 27918 |
27/11/2011 | 28125 |
27/12/2011 | 28155 |
27/1/2012 | 28186 |
24/3/2012 | 28243 |
12/9/2012 | 28409 |
1/1/2013 | 28515 |
24/2/2013 | 28569 |
1/12/2013 | 28838 |
31/1/2015 | 29253 |
1/1/2016 | 29580 |
5/5/2016 | 29703 |
30/6/2016 | 29758 |
8/9/2016 | 29825 |
25/11/2016 | 29899 |
3/2/2017 | 29968 |
28/7/2017 | 30137 |
3/2/2018 | 30321 |
5/5/2018 | 30412 |
9/5/2018 | 30416 |
Yargıtay 19. Ceza Dairesi Kararı E. 2018/3072 – Karşılıksız Çek Düzenleme
18 Mayıs 2018 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 30425
Yargıtay 19. Ceza Dairesinden:
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ CEZA DAİRELERİ ARASINDAKİ KARAR UYUŞMAZLIĞININ GİDERİLMESİNE DAİR KARAR
Esas No : 2018/3072
Karar No : 2018/5874
Tebliğname No : UG – 2018/23281
A-) KARAR UYUŞMAZLIĞININ GİDERİLMESİ KONUSUNDAKİ BAŞVURU
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu 20.09.2017 tarih, 2017/65 sayılı Kararı ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin 16.03.2017 tarih, 2017/413 Esas, 2017/398 Karar sayılı ilamı ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 03.03.2017 tarih, 2017/218 Esas, 2017/242 Karar sayılı ilamı arasında “karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının kime ait olduğu” konusundaki uyuşmazlığın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un, ” Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35. maddesi gereğince giderilmesini istemiştir.
B-) KARAR UYUŞMAZLIĞININ GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin 2017/413 esas 2017/398 karar sayılı kararı ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 2017/218 esas 2017/242 karar sayılı kararı.
C-) KARAR UYUŞMAZLIĞININ GİDERİLMESİNE KONU BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRELERİ KARARLARININ ÖZETLERİ
1. Karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının; çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamil ile “karşılıksızdır ” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye ait olduğu yönündeki karar
Gaziantep 2. İcra Ceza Mahkemesi, 16.01.2017 tarih ve 2017/52 esas ve 2017/81 sayılı kararı ile “… sadece çeki bankaya ibraz eden meşru hamilin şikayet hakkının bulunduğu, meşru hamilin cirantalar aleyhine takip yapıp yapmayacağı belli olmadığından cirantaların ibraz anında suçtan zarar görmediği, ibrazdan sonra alacağın temliki niteliğinde olan ciro ile çekin 3. kişiye devri mümkün ise de, şahsa sıkı sıkıya bağlı şikayet hakkının 3. kişiye devrine yasal imkan bulunmadığı anlaşıldığından, ibrazdan sonra alacağın temliki niteliğindeki ciroyla çeki teslim alan müştekinin şikayet hakkının bulunmadığı, şikayet hakkının kovuşturma şartı olması ve sonradan kovuşturma şartının gerçekleşmesine de hukuki imkan bulunmadığı…” gerekçesi ile duruşma açılmaksızın davanın düşmesine hükmetmiştir.
İlk derece mahkemesince kurulan hükme karşı müşteki vekilinin istinaf başvurusu üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi; 16.03.2017 tarih ve 2017/413 esas ve 2017/398 karar sayılı kararı ile düşme hükmüne yönelik yapmış olduğu incelemede “…5941 sayılı Çek Kanunu‘nun 5/1. maddesinin ‘üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak ‘karşılıksızdır’ işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur’ hükmünü içermektedir. Maddenin lafzından da anlaşılacağı üzere şikayet hakkı, çeki elinde bulunduran hamile aittir. Karşılıksız işlemine tabi tutulan çekle ilgili olarak ciranta (hamil), şikayet hakkını karşılıksızdır işleminin yapıldığı tarihten itibaren kanunda belirtilen süreler içinde kullanması gerekir. Açıklanan bilgiler ışığında; yargılama sürecinde toplanan bilgi ve belgeler, gerekçe ve tüm dosya içeriğine göre yapılan incelemede; çekin hamili olan müşteki vekilinin, icra mahkemesine çekle ilgili olarak ‘karşılıksızdır’ işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında şikayette bulunduğu görülmekle, mahkeme tarafından gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak karar verilmesi gerekirken, müştekinin şikayet hakkı olmadığı şeklinde bir gerekçe ile düşme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığından, hükmün CMK 289/1-g, 230/1-b, 280/1-b maddeleri gereğince BOZULMASINA…” şeklinde karar vermiştir.
2. Karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının; suçun işlendiği anda yani “karşılıksızdır” işlemi yapıldığı sırada mağdur konumunda bulunan ve çeki ödeme için bankaya ibraz eden hamile ait olduğu yönündeki karar
Gaziantep 2. İcra Ceza Mahkemesi, 11.01.2017 gün ve 2016/1033 Esas ve 2017/66 sayılı Kararı ile “… çeki muhatap bankaya ibraz eden hamilin müracaat borçlularına gidip gitmeyeceği belli olmadığından müracaat borçlularının ibraz anında suçtan zarar gören konumunda bulunmadığı, şikayet hakkının çeki ibraz eden hamile ait olduğu, çekten kaynaklanan alacak hakkının 3. kişiye alacağın temliki yoluyla devri mümkün ise de, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan şikayet hakkının 3. kişiye devrine yasal imkan bulunmadığı….” gerekçesi ile sanığın beraatine hükmetmiştir.
İlk derece mahkemesince kurulan hükme karşı müşteki vekilinin istinaf başvurusu üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi; 03.03.2017 tarih ve 2017/218 esas ve 2017/242 karar sayılı kararı ile beraat hükmüne yönelik yapmış olduğu incelemede “… “Şikayet Hakkı Yokluğu” nedeniyle 2004 sayılı İİK madde 349, 5271 sayılı CMK madde 223/8 uyarınca düşme karan verilmesi yerine “beraat” kararı verilmesi kanuna aykırı, fakat CMK madde 280/1-a-son uyarınca yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bir karar olduğundan; hükmün 1. fıkrasının “sanık Yalçın Çelik’e atılı 5941 sy madde 5/1’e muhalefet suçundan açılan davanın, müştekinin şikayet hakkı bulunmaması nedeniyle, İİK madde 349, 5271 sayılı CMK madde 223/8 uyarınca DÜŞMESİNE’ olarak düzeltilmesine, ve Müşteki Vekili istinaf talebinin, CMK madde 280/1-a-son uyarınca HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ESASTAN REDDİNE…” kesin olarak karar vermiştir.BumevzuatıAlomaliye.comdançaldık
D-) KARAR UYUŞMAZLIĞI HAKKINDA YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ GÖRÜŞ VE TALEBİ
5941 sayılı Çek Kanunun 5/1. maddesine göre şikayet hakkının kime ait olduğuna ilişkin, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. ve 12. Ceza Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesine konu talepte,
“…Yukarıda değinilen kanunun 5/1 maddesinden anlaşıldığı üzere, yasa yapıcı “hamilin şikayeti üzerine” demekle yetinmiş ve bankaya ibraz edenin şikayeti üzerine demeyi tercih etmemiştir. Buna göre yasa yapıcının iradesini kısıtlamaya çalışmanın yasal dayanağı yoktur ve bu açıklamayla karşılıksız çeki arkasını yazdırdıktan sonra, önceki cirantalara iade eden kişinin ve bu suretle alan önceki cirantaların da aynı süre içerisinde şikayet hakkının var olduğunu kabul etmek yasa yapıcının iradesine uygunluk gösterecektir. Bu açıklamayla, cirantaların şikayet hakkı olmadığını kabul eden Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin değinilen kararının usul ve yasalara aykırı olduğu…” gerekçesi ile sonuç olarak, 696 sayılı KHK m. 92/2. maddesi ile değişik 5235 sayılı kanunun 35/1 madde ve fıkrası uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 2017/218 esas 2017/242 karar sayılı kararının usul ve yasalara aykırı olduğunun tespiti ile uyuşmazlığın giderilmesi” talep edilmiştir.
E-) KARAR UYUŞMAZLIĞI ÎLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER
1. 5235 SAYILI ADLÎ YARGI İLK DERECE MAHKEMELERİ İLE BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YETKİLERİ HAKKINDA KANUN İLGİLİ HÜKÜMLERİ
5235 sayılı Kanun’un 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 92. maddesi ile değişik, “Başkanlar Kurulunun Yetkileri“ başlıklı 35/3. maddesi, “Re’sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” kuralını getirmiştir.
5235 sayılı Kanun’un 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nin 92. maddesi ile değişik “Başkanlar Kurulunun Yetkileri” başlıklı 35/4. maddesi, ” Kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek.(Değişik fıkra: 20/11/2017 – KHK-696/92 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7079/87 md.) (3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.” şeklinde düzenlenmiştir.
2. 5941 SAYILI ÇEK KANUNU’NUN İLGİLİ HÜKÜMLERİ
a) “İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası” başlıklı 3. maddesi;
(1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde ise bin Türk Lirası,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı bin Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla,
kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete’de yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.
(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, icra mahkemesine şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Banka;
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,
hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder. Bu
hâllerde 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaz.
(8) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.
(9) (Ek: 31/1/2012-6273/2 md.) Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer.
(10) (Ek: 15/7/2016-6728/62 md.) Lehine karekodlu çek düzenlenen lehdar, teslim aldığı çeki Türk Ticaret Kanununun 780 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sisteme kaydeder. Karekodlu çekin sisteme kaydedildiği tarihten sonra çek düzenleyen tüzel kişinin temsilcilerinde meydana gelen değişiklikler, çek hesabı sahibi tüzel kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
b) Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı ” başlıklı 5.
maddesi;
(1) (Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı,… az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
(2) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md.; Yeniden düzenleme: 15/7/2016-6728/63 md.) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişimoc.eyilamolaolması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür. Birinci fıkra uyarınca hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilenler, yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamazlar. Ancak, hakkında yasaklama kararı verilenlerin mevcut organ üyelikleri görev sürelerinin sonuna kadar devam eder.
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.https://goo.gl/RkqgJX
(4) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md.)
(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı karan verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.
(8) (Değişik. 15/7/2016-6728/63 md.) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla MERSİS ile Risk Merkezine elektronik ortamda bildirilir. Hakkında çek hesabı açma yasağı kararı verilen kişiler, Risk Merkezi tarafından bankalara bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Risk Merkezi tarafından belirlenir.
(9) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md,; Yeniden düzenleme: 15/7/2016-6728/63 md.) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin kararların kesinleşmesi üzerine, bu kararlar, MERSİS ile Risk Merkezine sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
(10) (Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle, ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.
(11) (Mülga: 31/1/2012-6273/3 md.; Ek: 15/7/2016-6728/63 md.) Birinci fıkra uyarınca verilen adli para cezalarının ödenmemesi durumunda, bu ceza, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilir.
F-) GEREKÇE
5941 sayılı Çek Kanunu 5. maddesinde düzenlenen “karşılıksız çek düzenleme” suçunun tamamlanması için, çekin ibraz edildiği banka tarafından 5941 sayılı Çek Kanunu 3. maddesinde yazılı “karşılıksızdır” işleminin yapılması gerekmektedir. Suçun faili, Türk Ticaret Kanunu’nda belirtilen zorunlu unsurları ihtiva eden ve yasal ibraz süresi içerisinde bankaya sunulduğunda karşılıksız olduğu anlaşılan çeki düzenleyen kişilerdir. Ayrıca bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayet şartına tabidir. Anılan suç nedeniyle şikayet hakkına sahip olan kişi, 5941 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde yazılı olduğu üzere “hamil” dir.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde hamil; “elinde bulunduran, üzerinde taşıyan” olarak tanımlanmıştır. Kıymetli evrak hukukunda ise hamil; “kambiyo senedini hukuka uygun olarak elinde bulunduran”, yetkili hamil; ” kambiyo senedi bedelini talep etme hakkı olan şahıs”, ciro; ” kambiyo senedinden doğan hakların tahsil veya temlik amacıyla başkasına devri işlemi”, ciranta; “kambiyo senedini ciro eden kişi” , lehtar; “kambiyo senedi metni üzerinde ilk hak sahibi olan kişi” olarak tanımlanmaktadır.
6728 sayılı Kanun ile değişik 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi uyannca, bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve yargılama sırasında İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır.
Doktrinde; çekin muhatap bankaya ibraz edilmesi üzerine, karşılığının bulunmadığı tespit edildikten sonra üçüncü bir www.alomaliye.comkişiye devredilmesinin teknik anlamda “alacağın temliki” hükmü doğuracağı, bu nedenle alacak hakkının çeki devralana geçmesine rağmen çekin karşılıksız çıkması nedeniyle doğan şikayet hakkının devredilemeyeceği gerekçesi ile 5941 sayılı Kanun’daki “hamil” ibaresinin cirantaları kapsamadığı ve suçun mağdurunun yalnızca çeki ibraz eden hamil olduğu, karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran kişinin daha önceki cirantalardan biri veya ciro silsilesi içerisinde yer almayan başka bir üçüncü kişi olması arasında ceza hukuku yönünden bir fark bulunmadığı, bu durumun sadece takip hukuku açısından bir farklılık oluşturabileceği yönünde görüş bulunduğu gibi,
Şikayet hakkının çeki elinde bulunduran hamile ait olduğu, bu itibarla hamil tanımının; bankadan “karşılıksızdır” işlemi yapılmasını talep eden kişi ile çeki elinde bulunduran ve ciro silsilesi içerisinde yer alan önceki cirantaları da kapsadığı yönünde görüş de mevcuttur.
Kambiyo senetlerinden doğan her türlü dava, talep ve şikayet hakkı senede bitişik olup, senetten bağımsız olarak kullanılamaz. Kural olarak çeki elinde bulunduran yetkili hamil, çekten doğan her türlü alacak hakkına sahip olduğu gibi karşılıksız çek keşide eden kişileri şikayet hakkına da sahiptir. Çeki elinde bulundurmayan cirantaların şikayet hakkı bulunmamaktadır. Çünkü bu kişiler, çeke bağlı olan talep haklarını devrettikleri gibi şikayet haklarını da devretmiş sayılırlar (TTK m. 789). Bu kişiler hamil olmadıkları için bankadan ödeme talebinde bulunamazlar ve yeniden hamil sıfatını kazanmadan şikayet hakkını da elde edemezler.
5941 sayılı Kanun’daki “hamilin şikayeti” kavramı lafzi yorum doğrultusunda ele alınacak olursa kanun koyucu, başkaca bir şart aramaksızın şikayet hakkını doğrudan hamile vermiştir. Suçun düzenlenme amacı; çek bedelinin ödenmesini sağlamaktır. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; “karşılıksızdır” işlemini yaptıran kişinin, çek bedelini banka yerine kendisinden önce ciro silsilesinde yer alan cirantalardan herhangi birinden tahsil etmesi halinde, “şikayet” yönünden hukuki bir yararı kalmamaktadır. İşlenmiş bir suç hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma şartının, bu suç yönünden mağduriyeti ve şikayet yönünden hukuki yararı kalmayan bir kişiye ait olması suçun düzenlenme amacına uygun düşmemektedir.
Uyuşmazlığa konu her iki Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi kararında da sanıklar tarafından keşide edilen çeklerin süresi içerisinde bankaya ibrazlarını müteakip, “karşılıksızdır” işlemine tabi tutuldukları noktasında bir farklılık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, soruşturma ve kovuşturma şartı olan şikayet hakkının kime ait olduğu noktasında ortaya çıkmaktadır.
G-) SONUÇ
Karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının; çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamil ile “karşılıksızdır ” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye ait olacağına, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
SGK Yapılandırmasında Neler Var
Geçen hafta Meclis’te kabul edilen ve yakın zamanda Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girecek 7143 sayılı Torba Kanun’da çalışma hayatına ilişkin çok önemli düzenlemeler yer alıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise hiç kuşkusuz SGK’ya olan borçların yapılandırılması.
Peki yapılandırmanın kapsamı ve şartları nasıl olacak? Çalışma hayatında başka hangi değişiklikler olacak? İşte ayrıntılar:
Hangi Borçlar Kapsamda?
7143 sayılı Kanun ile SGK tarafından tahsil edilen aşağıdaki borçlar yapılandırılabilecek:
- 2018 yılı Mart ayı ve önceki aylara ilişkin prim borçları (işsizlik sigortası, sosyal güvenlik destek primi ve isteğe bağlı sigorta primleri dahil) ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları,
- 31/3/2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş olan özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları,
- 31/3/2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin idari para cezaları ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları.
Ayrıca Kanunun yayımı tarihinden önce 6183 sayılı Kanun ve diğer kanunlar uyarınca tecil edilip de tecil şartlarına uygun olarak ödenmekte olanlardan, kalan taksit tutarları için borçlular, talep etmeleri hâlinde yapılandırma hükümlerinden yararlanabilecekler.
Gecikme Zamları Tahsil Edilmeyecek
Yapılandırma Kanunu ile yukarıda 1 ve 2. maddede belirttiğimiz prim borçları ile Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı alacakların tamamı silinecek.
İdari Para Cezalarının Yarısı Silinecek
Yapılandırma kapsamına giren idari para cezalarında ise aynen prim borçlarında olduğu gibi Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı alacakların tamamı silinecek. Bunun yanında belirtilen şekilde ödeme yapılması halinde cezaların yarısının tahsilinden de vazgeçilecek.
Sadece Gecikme Zammı Varsa…
Şayet SGK’ya olan borç ödenmiş, ancak fer’ileri (gecikme zammı ve gecikme cezası) ödenmemişse, fer’i alacağın %40’ının Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, kalan %60’ının tahsilinden vazgeçilecek.
Başvurular Temmuz Sonuna Kadar
Yapılandırma hükümlerinden faydalanılabilmek için çok önemli üç şartın yerine getirilmesi gerekiyor:
- Borçluların Kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar (Mayıs ayında yayınlanması halinde Temmuz ayı sonuna kadar) ilgili idareye başvuruda bulunmaları gerekiyor.
- Borçluların, dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gerekiyor. Davadan vazgeçme dilekçeleri ilgili SGK il müdürlüğüne verilecek ve bu dilekçelerin verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilecek.
- Borçlular, taksit ödeme süresince tahakkuk eden sigorta primlerini çok zor durum olmaksızın bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri ya da eksik ödemeleri hâlinde, yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybedecekler. Ayrıca ilk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi halinde de yapılandırma hakkı kaybedilecek. Bu sebeple taksitlerin süresinde ödemesine dikkat edilmesi gerekiyor.
Ödemeler Nasıl Olacak?
Borçlular, yapılandırdıkları prim borçlarını ilk taksiti Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü aydan (Mayıs ayında yayınlanması halinde Ağustos ayından) başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödeyebilecek.
Hesaplanan tutarların taksitle ödenmek istenmesi hâlinde, borçluların başvuru sırasında altı, dokuz, on iki veya on sekiz eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri gerekiyor.
Hesaplanan tutarların taksitle yapılacak ödemelerinde belirlenen tutar;
1) Altı eşit taksit için (1,045),
2) Dokuz eşit taksit için (1,083),
3) On iki eşit taksit için (1,105),
4) On sekiz eşit taksit için (1,15),
katsayısı ile çarpılacak ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle ikişer aylık dönemler hâlinde ödenecek taksit tutarı hesaplanacak.
Başvuruda bulunan borçlulara tercih ettikleri taksit süresine uygun ödeme planı verilecek. Ancak, tercih edilen süreden daha kısa sürede ödeme yapılması hâlinde ödenecek tutar ilgili katsayıya göre yeniden düzeltilebilecek.
Peşin Ödemede Ekstra Avantaj Var
Bununla birlikte borçlular hesaplanan tutarların tamamını ilk taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak öderlerse katsayı uygulanmayacak ve,
- Fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarların %90’ının tahsilinden vazgeçilecek.
- İdari para cezalarından %25 indirim yapılacak.
- Borcun sadece fer’i alacaktan ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutardan %50 indirim yapılacak.
Şayet borçlular hesaplanan tutarların tamamını ilk iki taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak öderlerse yine katsayı uygulanmayacak ve,
- Fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarlardan %50 indirim yapılacak.
- İdari para cezalarından %12,5 indirim yapılacak.
- Borcun sadece fer’i alacaktan ibaret olması hâlinde fer’i alacak yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutardan %25 indirim yapılacak.
Ayrıca daha önce farklı yapılandırma kanunları ile borçlarını yapılandırıp taksit ödemelerine devam eden kişiler için de peşin ödeme halinde indirim öngörülüyor. Şöyle ki; 6552, 6736 ve 7020 sayılı Kanunların ilgili hükümlerine göre yapılandırılan ve anılan Kanunlar kapsamında ödemeleri devam eden alacaklardan kalan taksitlerin tamamını,
- İlk taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak öderlerse, kalan taksit toplamı içinde yer alan Yİ-ÜFE tutarlarının %90’ının tahsilinden vazgeçilecek.
- İlk iki taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak öderlerse, kalan taksit toplamı içinde yer alan Yİ-ÜFE tutarlarının %50’sinin tahsilinden vazgeçilecek.
GSS Primlerinde Durum
Yapılandırma Kanunu ile 2018 yılı Nisan ayı ve önceki aylara ilişkin olup ödenmemiş olan GSS prim borçlarının 31/12/2018 tarihine kadar ödenmesi halinde gecikme cezası ve gecikme zammı alacaklarının tamamı silinecek.
Ayrıca GSS prim borcu bulunanlar, Kanunun yayımı tarihinden önceki döneme ait prim borçları dikkate alınmaksızın 31/12/2018 tarihine kadar sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilecekler.
Sağlık Hizmetlerinden Faydalanılacak
Bilindiği üzere 4/b kapsamında sigortalı olanlar (eski tabirle Bağ-Kurlular) 60 günden fazla prim borçlarının olması halinde sağlık hizmetlerinden faydalanamıyorlar. Torba kanun ile bu borçların yapılandırılması ve yapılandırılan borçların ilk taksitinin ödenmesi kaydıyla genel sağlık sigortasından yararlanmaya başlanılacak.
SGDP Borçları Siliniyor
Yapılandırma kanunu ile 4/b kapsamında çalışan emekliler için bir af düzenlemesi getiriliyor. Buna göre 4/b kapsamındaki çalışması nedeniyle sosyal güvenlik destek primi ödemesi gereken sigortalıların ödenmemiş bulunan sosyal güvenlik destek primi borçları ve bu borca bağlı gecikme cezası, gecikme zammı gibi fer’i alacaklar terkin edilecek.
Diğer Silinen Borçlar
Yukarıda bahsettiklerimizden başka yapılandırma kanunu ile silinen başka borçlar da bulunuyor:
- İşverenlerin ve üçüncü şahısların, iş kazası ve meslek hastalığı, malullük, adi malullük ve ölüm halleri ile genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere yönelik fiiller nedeniyle ödemekle yükümlü bulundukları her türlü borçları ile bu borçlara kanuni faiz uygulanan sürenin başlangıcından Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, yukarıda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu borçlara uygulanan kanuni faizin tahsilinden vazgeçilecek.
- Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından fazla veya yersiz olarak ödendiği tespit edilen gelir ve aylıklara ilişkin borç asılları ile bu borçlara kanuni faiz uygulanan sürenin başlangıcından Kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, yukarıda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde bu borçlara uygulanan kanuni faizin tahsilinden vazgeçilecek.
Genç Girişimcinin Bağ-Kur Primi Devletten
7143 sayılı Kanun her ne kadar ilk bakışta bir yapılandırma kanunu gibi görünse de içeriğinde çalışma hayatına yönelik başka önemli düzenlemeler de barındırıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise genç girişimcilerin Bağ-Kur primlerinin devlet tarafından ödenecek olması.
Düzenlemeye göre; Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20 nci maddesi kapsamında genç girişimcilerde kazanç istisnasından faydalanan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve 29 yaşını doldurmamış olanlardan, 4/b kapsamında 1/6/2018 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılan gerçek kişilerin primleri, 1 yıl süreyle prime esas kazanç alt sınır üzerinden Hazinece karşılanacak.
Genç girişimcilerde kazanç istisnası ile ilgili ayrıntılı bilgi için http://www.sadettinorhan.net/2_1_2017_makale.html linkindeki yazımıza bakabilirsiniz.
Primini Ödemeyen Bağ-Kurlunun Sigortalılığı Durdurulacak
7143 sayılı Kanun ile primini ödemeyen kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili bir düzenleme getiriliyor. Buna göre, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar (köy ve mahalle muhtarları dahil) SGK’ya kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, 31/5/2018 tarihi itibarıyla prim borcu bulunanların, bu tarihten önceki sürelere ilişkin prim borçlarını, 2018 Temmuz sonuna kadar ödememeleri veya yapılandırmamaları halinde,
- Prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla,
- Prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla
sigortalılığı durdurulacak.
Bu durumda durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyecek. Bu şekilde sigortalılıkları durdurulanlardan 4/b kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları 1/6/2018 tarihi itibarıyla yeniden başlatılacak.
Bununla birlikte, daha sonra sigortalı ya da hak sahipleri tarafından talep edilmesi hâlinde durdurulan sigortalılık sürelerinin tamamı, borç tutarı hesaplanarak ihya edilebilecek. Ancak bunun için, hesaplanan borç tutarının tamamının, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödenmesi gerekiyor.
Emekliye 1000 TL İkramiye… Ama Nasıl?
7143 sayılı Kanun ile son günlerde çok fazla gündemde olan 1000 TL bayram ikramiyesinin ayrıntıları da belirlendi. Buna göre; SGK tarafından gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, ödemenin yapılacağı tarihte gelir ve aylık alma şartıyla, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 1.000’er TL tutarında bayram ikramiyesi ödenecek.
Ancak yapılacak bu 1.000 TL’lik ödeme bazı durumlarda azalabilecek. Şöyle ki;
- İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasından sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlara, gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi oranı esas alınacak.
- Ölüm aylığı veya ölüm geliri ödemesinde hak sahiplerinin hisseleri oranı esas alınacak.
- İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü %50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerden, ölümü iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmayanların hak sahiplerine, sigortalıya gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi üzerinden hak sahiplerinin hisseleri oranı esas alınacak.
- Yabancı ülkelerle akdedilen sosyal güvenlik sözleşmeleri uyarınca kısmi gelir veya aylık alanlara, ülkemiz mevzuatına tabi olarak geçen prim ödeme gün sayılarının, sosyal güvenlik sözleşmesine göre nazara alınan toplam prim ödeme gün sayısına olan oranı esas alınacak.
- Birden fazla dosyadan gelir ve aylık alanlara en fazla ödemeye imkân veren bir dosya üzerinden ödeme yapılacak. Mehmet Bulut