Mehmet Özdoğru
İzaha Davette Sürelere Dikkat!
Bayram tatilinden önce birçok kişiye muhtemel beyan dışı bırakılan gelirler için izaha davet yazıları geldi. İzaha davet yazılarında beyan dışı bırakıldığı düşünülen gelirlere ilişkin olarak kişilerden izahat talebinin 30 gün içerinde yapılması gerektiği vurgulanıyor. İzaha davet yazısının kişilere tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde izahta bulunulması ve diğer şartların sağlanması koşuluyla izaha davet müessesinden faydalanılmasının mümkün olabileceği belirtiliyor.
Yazılar 2023 yılında beyana tabi olması gerekirken beyan dışı bırakıldığı iddiasıyla yapılan tespitlere ilişkin. Bilindiği üzere 2023 yılı gelir vergisi beyannameleri Mart ayı içerinde verilmesi gerekiyordu ancak bu süre 5 Nisan 2024 tarihine kadar uzatılmıştı. Bu tarihten sonra Vergi Denetim Kurulu hızlı bir şekilde gerekli taramaları yapmak suretiyle beyan dışı kaldığını düşündüğü gelirler için ilgili kişilere izaha davet yazısı göndermek suretiyle uyarıda bulundu. Yaklaşık 2 aylık sürede birçok verinin taranması ve ilgililere izaha davet yazılarının gönderilmesi özellikle Vergi Denetim Kurulunun ne kadar hızlı ve verimli çalıştığını göstermesi açısından oldukça önemli ve dikkat çekici.
İzaha Davet Nedir?
Vergi Denetim Kurulunca 2023 yılına ilişkin olarak edinilen bilgilere göre vergi ziyaı şüphesi olan bir durumun tespit edilmesi halinde henüz mükellef hakkında vergi incelemesi başlamadan, takdir komisyonuna sevk edilmeden veya ihbar yapılmadan önce mükellefin durum hakkında açıklama yapmaya davet edilmesidir izaha davet. Söz konusu müessese ile idarenin şüpheli tespitleri eğer mükellefçe izah edilerek gelirin vergiye tabi olmadığı ispatlanırsa idare inceleme, takdir ve diğer zaman alıcı işlemlerle uğraşmadan sonuca ulaşacak ve herhangi bir tarhiyat işlemi yapmayacaktır. Eğer şüpheli tespitler yerinde ve beyan edilerek vergiye tabi olması gerekiyorsa yine zaman kaybetmeden kısa sürede mükelleflere de birtakım avantajlar sağlanmak suretiyle tarhiyatlar yapılacaktır. Görüldüğü üzere vergi incelemesi ve takdire sevk gibi uzun süren işlemler yerine kısa sürede tespit edilen şüpheli durumlar açıklığa kavuşturulmak suretiyle hem zaman kaybı önlenmekte hem de varsa tarhiyat yapılmak suretiyle vergi geliri elde edilmektedir.
Ne Yapmalı?
İzaha davet yazısı gönderilen mükellefler, yazının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde ön tespitle ilgili izahta bulunulması halinde izah Ön tespit ve Değerlendirme Komisyonunca değerlendirmeye alınacaktır. Yapılan izahın vergi ziyaına uğramış olabilecek vergi tutarının doğrular nitelikte olduğunun veya yapılan izahın yeterli bulunmayarak beyanname verilmesini gerektiren bir durumun bulunduğunun komisyonca değerlendirilmesi halinde, değerlendirme sonucunu içeren yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde, hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için gecikme zammı ve aynı sürede ödenmesi şartıyla vergi üzerinden %20 oranında vergi ziyaı cezası uygulanacaktır. Kesilen vergi ziyaı cezası için uzlaşma talep edilebilecek veya cezada indirim müessesesinden yararlanılabilmektedir.
İzaha davet yazısı tebliğ edildikten sonra pişmanlık hükümlerinde faydalanılması mümkün değildir.
Mali tatilde (1-20 Temmuz) 30 günlük süre uzar mı?
İzaha davet yazıları tarihi genelde haziran ayı başı olduğu düşünürsek 30 günlük izahat süre bitimi mali tatile denk gelmektedir. Bu durum izaha davet yazıları açısından süre temmuz ayı başında sona erer mi yoksa mali tatilin sona ereceği 20 Temmuza kadar uzar mı?
5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanununun 1’inci maddesinin (3) numaralı fıkrasında, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirli sürelerde yapılması gereken muhasebe kayıt süreleri, bildirim süreleri ve vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri malî tatil süresince işlemeyeceği belirtilmiştir. Bildirme süreleri de Vergi Usul Kanununun 153 ilâ 170 inci maddeleri arasında düzenlenmiş olup Kanunun 370’inci maddesinde yer alan izaha davet süresine ilişkin bir belirleme yer almamaktadır. Bu durumda 30 günlük izaha davet süresi bulanan mükelleflerin indirimli ceza uygulamasından yararlanılabilmesi için, (bu sürenin bitiş tarihi 1-20 Temmuz mali tatil dönemine denk gelmiş olsa bile) bu sürede yani tebliğden itibaren 30 günlük süre içerinde izahatta bulunmaları veya izah vermemekle birlikte söz konusu vergi tutarına ilişkin beyannamenin verilmesi gerekir. Aksi halde izahat yapılmadığı kabul edilerek haklarında vergi incelemesi başlayacak ve indirimli ceza uygulamasından faydalanamayacaklar.
İzahı istenen gelirin vergiye tabi olmadığı düşünülüyorsa;
Bu açıklamalar çerçevesinde mükelleflerce izaha davet yazısı alındıktan sonra belirtilen gelir kalemlerinin gerçekte olup olmadığı, gerçekten bu gelirler var ve beyan edilmedi ise elde edilen gelirin istisna kapsamında olup olmadığının araştırılması gerekir. Örneğin elde edilen bir kâr payı, faiz vs. gibi menkul sermaye gelirinin istisna kapsamında beyana tabi olup olmadığının araştırılarak eğer istisna kapsamında ise bu hususun belirtilen sürede izah edilerek Ön tespit ve Değerlendirme Komisyonunca değerlendirmesine sunulması yeterli olacaktır.
İzahı istenen gelirin vergiye tabi olduğu düşünülüyorsa;
Ancak 2023 yılında elde edilen ve idare tarafından şüpheli olarak tespit edilen gelirler beyan edilmemiş ise 30 günlük süre içerisinde beyanda bulunulması ve vergi aslı ile gecikme zammı ve %20 oranında vergi ziyaı cezası ile işlemin sonuçlanması mümkün olacaktır. Aksi halde inceleme ve takdire sevk ile sonuçlanan işlemin daha uzun sürede sonuçlanacak olması nedeniyle daha fazla gecikme faizinin ödenmesinin yanında bir kat vergi ziyaı cezası olacaktır.
Diğer taraftan izaha davet sonucunda tarh edilecek olan vergi aslının %20 oranında hesaplanacak olan vergi ziyaı cezasının her halükarda uzlaşmaya veya cezalarda indirim müessesine tabi olması sonucunda sembolik bir cezanın ödeneceğini göz önünde bulundurmak gerekir.
İzah süresince beyanname verilebilir
İzaha davet yazısını tebliğ alan mükellef 30 gün içerinde izahta bulunabileceği gibi tebliğ edilen yazıda yer alan gelirin vergiye tabi olduğunu düşünüyorsa bu sürede de beyannamesini verebilir. Ancak bu beyan ile pişmanlık hükümlerinden faydalanılması mümkün olmayıp indirimli ceza uygulanmasından faydalanması mümkün.
Beyan edilecek menkul sermaye iradı gelirleri üzerinden yapılan stopajlar mahsup edilecektir
İzaha davet yazısında yer alan gelirler üzerinden özellikle Gelir Vergisi Kanununun 75. madde ikinci fıkrasının 1, 2 ve 3. bentlerinde yer alan kâr paylarının beyanında kâr paylarının yarısının istisna olduğu ve GVK 94. maddesinin birinci fıkrasının 6-b bendi uyarınca yapılan tevkifatların hesaplanacak olan gelir vergisi tutarından mahsup edilebileceği unutulmamalıdır.
İhtirazi kayıtla beyanda bulunulabilir mi?
İzaha davet yazısında yer alan gelirin vergiye tabi olmadığı şeklinde bir düşünce var ise normal beyan süresinden sonra ihtirazi kayıtla beyanda bulunup dava açılması mümkün değildir. Kanuni süresinden sonra verilen düzeltme beyannamelerine ihtirazi kayıt konulmak suretiyle bu beyanın dava konusu edilemeyeceği yönünde vergi yargısı kararları mevcut.
İzahın kabul edilmemesi halinde dava açılabilir mi?
İzaha davet yazısına istinaden doğrudan dava açılması herhangi bir tarhiyat olmadığı için mümkün değildir. Gelirin vergiye tabi olmadığı izahına rağmen, izahın kabul edilmeyerek vergi incelemesi sonucunda, haklarında vergi ve ceza tarhiyatı yapılanların vergi mahkemesine itiraz yolu ile dava açması mümkündür. Ancak bu durumda ceza tarhiyatı inceleme sonucunda oluştuğu için indirimli ceza yerine vergi ziyaı cezası tam olarak tarh edilecek ve bu tutar vergi aslı ile birlikte dava konusu yapılmış olacaktır.
Mehmet Göktuğ KÖKBULUT
Avukat
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Bazı Maddeler Vergi Taslağından Çıkarıldı!
Bu hafta Meclis'e sunulacak vergi paketi taslağında kritik maddeler üzerinde değişilklik yapıldı. Üzerinde aylarca çalışılan ve 5 kez tadil edilen paketten çıkarılan maddeler ve detaylarına ekonomim.com ulaştı. İşte o maddeler!
SERVET VERGİSİ
Gelirler İdaresi Başkanlığı, beyana tabi geliri ile yapılan harcamalar arasında yüzde 20'nin üzerinde uyumsuzluk olan mükelleflerden özel gider bildirimi istenmesini, izah edilemeyen fark tutarlarından ise servet vergisi alınmasını talep etti. Bu madde taslaktan çıkarıldı.
BORSADA KAZANÇ VERGİSİ
Borsa İstanbul’da (BIST) işlem gören ve 3 yıldan kısa süreyle elde tutulan hisse senetlerinin alım satımından elde edilen kazançlardan vergi alınmak üzere hazırlanan maddeye göre; borsa kazancından kesilecek vergi, hisse senetlerinin elde tutulma süresine göre, 3 aya kadar yüzde 10, 6 aya kadar yüzde 7.5, 1 yıla kadar yüzde 5, 3 yıla kadar yüzde 2.5, 3 yıl üstü için yüzde 0 olması planlandı. Ancak taslaktaki bu madde geri çekildi.
YEME %10 GÜBREYE %20 KDV
Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye’de daha önce uygulandığı gibi yem satışında yüzde 10, gübre satışında ise yüzde 20 KDV alınmasını önerdi. Her iki üründe de hâlen yüzde 1 KDV uygulanıyor. KDV’nin artırılması halinde çiftçilere Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinden doğrudan destek ödemesi yapılması önerildi. Bu kapsamda 2023 yılı satışlarına göre, yemde 15 milyar lira, gübrede ise yaklaşık 19 milyar lira yıllık gelir etkisi bekleniyordu. Ayrıca yatırım teşvik belgesi kapsamında olmayan Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara uygulanan KDV istisnasının kaldırılması da talep edildi. Bu kritik madde de taslaktan çıkarıldı.
TAPUDA GERÇEK BEDELLE SATIŞ
Taslağa eklenen maddelerden biri de emlak vergileri ve tapu harçlarının gayrimenkullerin emlak vergisine esas değeri (belediye rayici) değil bölgesel rayiç bedeli üzerinden tahsil edilmesiydi. Ekspertizler aracılığıyla belirlenen bölgesel rayiç bedeli fiyatları üzerinden tapu harcı ödemeleri ve emlak vergisi ödemelerini tahsil edilmesi üzerinde çalışılırken, söz konusu maddenin taslaktan çıkarılmasına karar verildi.
KİRAYA %20 STOPAJ VE BİRDEN FAZLA EVE VERGİ
Gelirler İdaresi Başkanlığı'nın önerdiği maddeye göre; kiracı kirasını her ay bankaya yatıracak. Banka, hesaba düşen kira parasının yüzde 20’sini vergi olarak kesip Maliye’ye gönderecek, geriye kalanı ev sahibinin hesabında bırakacak. Kirada stopaj uygulamasına geçilmesiyle devletin ev sahiplerinden 40 milyar liralık kira vergisi tahsil edeceği hesaplandı. Ayrıca 1'den fazla evi olanlardan da yine fazladan vergi alınması talep edildi. Ancak her iki madde de taslaktan çıkarıldı. Öte yandan kira kontratlarının e-devlet üzerinden yapılması konusunda görüşbirliğine varılsa da taslakta bu konuda herhangi bir adım atılmadı.
KİTAPTA VERGİ İSTİSNASININ KALDIRILMASI
3065 sayılı Kanun uyarınca basılı kitap ve süreli yayınların teslimi KDV’den istisna tutuluyor. Uygulamada, istisna kapsamında olmayan yayınlar ve kırtasiye ürünlerine de istisna uygulandığının tespit edildiği, mükelleflerin istisna nedeniyle genel giderleri ve ATİK yüklenimlerini de iade alabildiklerinin belirlendiği gerekçeleriyle bu istisnanın yürürlükten kaldırılması önerildi. Söz konusu istisnanın kaldırılmasıyla toplam 2,3 milyar TL gelir hedeflendi. Bu madde de kabul edilmedi.
BASİT USUL ESNAF VERGİSİ MUAFININ KALDIRILMASI
Gelirler İdaresi Başkanlığı'nın talep ettiği en kritik maddelerden biri de yaklaşık 850 bin esnafı ilgilendiren basit usul vergi muafiyetinin büyükşehirlerde kaldırılarak, söz konusu esnaf için gerçek vergilendirmeye geçilmesiydi. Taksici, berber, marangoz, tesisatçı, tuhafiyeci, terzi gibi işlerle uğraşanları doğrudan etkileyecek olan madde, taslağa eklenmedi.
YURT DIŞI ÇIKIŞ HARCI 1500 TL OLARAK TASLAKTA
Kamuoyuna ekonomim.com'un duyurduğu yurt dışı çıkış harcıyla ilgili artış oranı 10 kat olarak belirlenerek, 150 TL'den 1500 TL'ye yükseltilmek üzere taslaktaki yerini aldı. Maddenin kritik ayrıntısı ise yurt dışı çıkış harcının her yıl değerleme oranında artırılacak olması. Bu da harcın yıllar içinde katlanarak artacağı anlamını taşıyor.
ENGELLİLERE ÖTV İSTİSNASI YERİNE NAKİT DESTEK VERİLMESİ
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı engellilere uygulanan ÖTV istisnalarının kaldırılarak nakit destekte bulunulması konusunda öneride bulundu. Ancak söz konusu öneri taslağa girmedi. Engellilerle ilgili ÖTV istisnası araçlar için devam edecek olsa da mevcut durumda beş yılda bir yararlanılan bu sürenin 10 yıla çıkarılması öngörülüyor. Madde taslağa bu şekilde geçirildi.
İDARİ PARA CEZALARINA GECİKME ZAMMI
Kabahatler Kanunu’nda düzenleme yapılarak İcra ve İflas Kanunu’na göre takip edilen idari para cezalarını kapsayacak şekilde tüm idari para cezalarına gecikme zammı uygulanması talep edildi. Ancak söz konusu madde taslağa eklenmedi.
BAĞ-KUR ve SSK PRİM GÜN SAYISI EŞİTLENMESİ
EYT düzenlemesinin ardından Bağ-Kur'lu küçük esnafın prim gün sayısının, SSK'lı çalışanlarla eşitlenmesine yönelik herhangi bir madde vergi paketinde yer almadı. EYT'den gelen maddi yükü taşımakta zorlanan hükümet, yaklaşık 1 milyon Bağ-Kur'lunun 5 yıl erken emekli olmasının yolunu açacak olan düzenlemeye sıcak bakmıyor.
Vergi Taslağına, Limited Şirketlerle İlgili Bir Düzenleme Eklendi
TBMM’ye sunulacak vergi taslağında limited şirketlerle ilgili çok önemli bir düzenlemenin yer alması bekleniyor. ekonomim.com’un edindiği bilgiye göre; anonim şirket hisse senetlerine uygulanan vergi kolaylığının, limited şirket ortaklık paylarına da uygulanması planlanıyor. İlgili madde Meclis’te onaylanır ve SPK onay verirse artık limited şirketler de borsaya açılabilecek
Bu hafta son şekli verilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulması beklenen vergi taslağında, limited şirketlerle ilgili çok önemli bir düzenlemenin yer alması bekleniyor.
Anonim şirket hisse senetlerine uygulanan vergi kolaylığının, limited şirket ortaklık paylarına da uygulanması planlanıyor. Düzenleme yasalaştığı takdirde, anonim ve limited şirketler arasındaki vergi farklılığı da ortadan kalkmış olacak. Şirketlerin borsaya açılması için halen anonim şirket olması gerekirken, ilgili madde Meclis’te onaylanır ve SPK onay verirse artık limited şirketler de borsaya açılabilecek.
Uygulama nasıldı?
Gelir Vergisi Kanunu’nun mevcut hükümlerine göre, tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar gelir vergisine tabi bulunmuyor (GVK’nın Mükerer 80/1. Maddesi). Çünkü bu kazançlar gelir vergisinin konusuna girmiyor. Buna karşılık, hisse senedine bağlanmamış anonim şirket payları ile limited şirketlerdeki ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar ise herhangi bir süreye bakılmaksızın değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi tutuluyor.
Anonim şirketler büyük avantaj sağlıyordu!
Söz konusu uygulama yıllardır yürürlükte. Anonim şirketlere büyük bir avantaj sağlayan özel düzenlemenin püf noktası ise, anonim şirket ortaklık paylarının hisse (pay) senedine bağlanması ve bu senetlerin bastırılarak ortaklara verilmesi.
Hisse (pay) senedine bağlanmış anonim şirket ortaklık paylarına sağlanan bu vergi kolaylığının limited şirket ortaklık paylarına tanınmaması, Türkiye’de şirketlerin daha çok anonim şirket olarak kurulmasına ve mevcut limited şirketlerin ise anonim şirketlere dönüştürülmesine neden oluyor.
Sağlanan bu vergi kolaylığı limited şirketlere ciddi avantajlar sağlayacak. Örneğin, anonim şirket hisse senedini iktisap eden bir şahsın, 2 yıl elde bulundurduktan sonra bu hisse senetlerini ciro ederek ortaklık payını satması halinde, elde ettiği kazanç tutarı ne olursa herhangi bir vergi ödemiyor. Buna karşılık limited şirket ortağı 50- 60 yıl geçse de, ortaklık payını sattığı takdirde ciddi bir gelir vergisi ödemesi ile karşı karşıya kalıyor.
5 yıl sonra satılan hisse payları vergilendirilmeyecek
Yasa taslağında yer alması beklenen düzenleme ile, uzun yıllardır devam eden ve büyük şikayetlere neden olan sorun çözüme kavuşturuluyor. Hisselerin elde bulundurma süresi 2 yıldan 5 yıla çıkarılıyor, ayrıca hisse (pay) senedine bağlanmış limited şirket ortaklık payları da kapsama dahil edilerek, iktisap tarihinden itibaren 5 yıl elde bulundurulduktan sonra elden çıkarılan hisse senedine bağlanmış limited şirket paylarından elde edilen kazançların da vergilendirilmemesi sağlanıyor.
KIDEM TAZMİNATI HESABINDA SON DÖNEM ÖDEMESİNİN YÜKSEK OLMASI HALİNDE HESAPLAMA YÖNTEMİ
İK personelinin dikkat etmesinde fayda var. İş hukukunda bir hata zincirleme sonuçlara yol açıyor. Hatalı yapılan kıdem tazminatı hesabı halinde eksik kıdem tazminatı ödemesine yol açar, dava edilmesi halinde faizi ile birlikte ödenir. Üzerine avukat vekalet ücreti eklenir. Astarı yüzünden pahalı olur.
1-Yıl içinde düzenli ve belirli periyotlarla ödenen parasal haklar bakımından, kıdem tazminatının son ücrete göre hesaplanması gerekir.
2-İşçinin son ücreti üzerinden kıdem tazminatı hesaplandığına ve yıl içinde artmış olan ücretlerin ortalaması alınmadığına göre, ücretin ekleri bakımından da benzer bir çözüm aranmalıdır.
3-Örneğin işçinin yıl içinde aldığı üç ikramiyenin eski ücretten olması sebebiyle daha az olması ve fakat son ikramiyenin işçinin son ücreti üzerinden ödenmesi halinde tazminata esas ücretin tespitinde dikkate alınması gereken ikramiye de bu son ikramiye olmalıdır.
4-Hesaplamanın, son dilim ikramiyenin ait olduğu dönemdeki gün sayısına bölünerek yapılması hakkaniyete de uygundur.
5-Daha somut bir ifadeyle, yılda dört ikramiye ödemesinin olması durumunda her bir ikramiye 3 aylık bir dönem için uygulanmaktadır. İşçinin artmış olan ikramiyesinin ait olduğu doksan güne bölünmesi suretiyle, bir güne düşen ikramiye tutarının bulunması, kıdem tazminatının son ücretten hesaplanacağı şeklinde yasal kural ile daha uyumlu olacaktır.
6-Aynı uygulamayı yol ve yemek yardımı gibi ödemeler için de yapmak olanaklıdır. İşçiye aylık olarak yapıldığı varsayılan bu gibi ödemelerin son ay için ödenen kısmının fiilen çalışılan gün sayısına bölünmesi suretiyle bir güne düşen tutar tespit edilmelidir.
7-Buna göre periyodik olarak ödenen ve yıl içinde artmış olan parasal haklar yönünden son dönem ödemesinin ait olduğu dilim günlerine bölünmesi ile tazminata esas ücrete yansıtılacak tutar daha doğru biçimde belirlenebilecektir.
Güncel Yargıtay içtihatları bu yöndedir.
Yargıtay 9. HD, 2017/14297 E., 2020/1178 K.
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır
GOOGLE VE FACEBOOK'DAN ALINAN REKLAMIN VERGİLENDİRİLMESİ
KURUMLAR VERGİSİ; Yurt içindeki müşterilere yönelik olarak yurt içinde Google veya Facebook gibi mecralarda yayınlanan reklam hizmetlerine ilişkin olarak Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesine göre %15 oranında vergi kesintisi yapılır.
KDV; KDV Mükellefiyetine göre tevkifat oranı değişir.
a) Google veya Facebook gibi mecraların Türkiye'de KDV mükellefiyeti bulunmadığından % 20 oranında Hesaplanan KDV'nin tamamının sorumlu sıfatıyla 2 Nolu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.
b) Türkiye'de iş yeri / KDV mükellefiyeti oluşması halinde reklam hizmetine ilişkin Hesaplanacak KDV için (3/10) oranında tevkifat uygulanarak 2 Nolu KDV beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
ÖTV Muafiyetli Araç Alımına Düzenleme Geliyor
Engelli vatandaşlar için KDV ve ÖTV'siz araç alımında yeni dönem başlayacak. Önümüzdeki hafta TBMM'nin gündemine gelecek yeni vergi paketinde engellilere sağlanan ÖTV indirimine de kısıtlama getirilmesi planlanıyor. Ayrıca, taşıtların veraset yoluyla intikalinde istisnaya konu vergilerin mirasçılar tarafından ödenmesi hedefleniyor.
Engellilere sağlanan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indiriminde kısıtlama getirilmesi gündemde. Yapılacak yeni düzenlemeyle istisnadan yararlanma süresinin 5 yıldan 10 yıla çıkartılması ve taşıtların veraset yoluyla intikalinde istisnaya konu vergilerin mirasçılar tarafından ödenmesi hedefleniyor.
Sabah'ın haberine göre, engellilere uygulanan pozitif ayrımcılık kapsamında araç alımlarında KDV ve ÖTV muafiyetleri uygulanırken, bu durum bazı engellilerin akrabaları tarafından üzerlerine araç alınması ile suistimal ediliyordu. Bu da devlette büyük bir vergi kaybına sebebiyet veriyordu.
Türkiye'de 2024 yılı için hesaplanması gereken ÖTV ve diğer her türlü vergiler dahil satış bedeli 1 milyon 591 bin TL'nin altında olan binek otomobiller engellilik derecesi yüzde 90 veya daha fazla olanlar için 5 yılda bir kez olmak üzere ÖTV'den muaf tutuluyor. Bu muafiyet kapsamında yalnızca bu yılın ilk 3 ayında 76 bin 953 araç satışı gerçekleşirken, ÖTV ve KDV kaybı ise 47.8 milyar TL oldu.
2 ihtimalli çalışma
Meclis'e gelecek düzenleme için ise iki alternatif üzerinde çalışıldığı öğrenildi. İlk alternatifte istisnadan yararlanma süresinin 5 yıldan 10 yıla çıkarılması, taşıtların veraset yoluyla intikalinde istisnaya konu vergilerin mirasçılar tarafından ödenmesi, her yıl yeniden değerleme oranında artan tutarın yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılması ve Cumhurbaşkanı'nın yeniden değerleme oranında artan tutarı, yüzde 50'sine kadar artırma yetkisinin kaldırılması üzerinde çalışılıyor.
İkinci alternatifte ise ÖTV Kanunu'ndaki istisnanın kaldırılması, teşvikin sosyal yardım şeklinde yapılması, engellilerin gelir durumları ve alınacak taşıtların yerli olması gibi kriterler esas alınarak ilgili bakanlık tarafından nakit desteği verilmesi üzerinde çalışılıyor.
https://www.dunya.com/ekonomi/nissandan-cin-karari-fabrikasini-kapatacak-haberi-733278
Her Ay Kiranın Yüzde 20'si Vergi Olarak Maliye'ye Gidecek (İDDİA)
Yeni vergi paketinde yer alan maddeye göre ev sahipleri yıllık kira vergisini artık her ay peşin ödemek zorunda kalabilir. Bankaya yatırılan kiranın yüzde 20’sinin vergi olarak kesildikten sonra kalanın ev sahibine aktarılacağı iddia ediliyor. Kirada stopaj uygulamasına geçilmesiyle devletin ev sahiplerinden 40 milyar liralık kira vergisi tahsil edeceği hesaplanıyor.
Kira vergisi otomatik vergi haline mi gelecek?
Sözcü Gazetesi'nde yer alan haberdeki iddiaya göre evini kiraya verenlerin yılda bir defa beyanname vererek ödedikleri kira vergisinin (Gayrimenkul Sermaye İradı-GMSİ) otomatik vergi haline dönüşebileceği ileri sürülüyor.
İktidarın hazırladığı vergi paketine göre, kiracı kirasını her ay bankaya yatıracak. Banka hesaba düşen kira parasının yüzde 20’sini (5’te 1’ini) vergi olarak kesip Maliye’ye gönderecek, geriye kalanı ev sahibinin hesabında bırakacak.
Evini 10 bin lira kiraya veren ev sahibinin aylık kira geliri 8 bin liraya düşecek
Yeni düzenlemeyle örneğin evini 10 bin lira kiraya veren ev sahibinin aylık kira geliri 8 bin liraya düşecek.
Mevcut yasaya göre bir yıl boyunca elde edilen kira gelirlerinin vergisi bir sonraki yıl beyanname verilerek ödeniyor. Beyan sırasında her yıl yeniden değerleme oranında artan istisna tutarı toplam gelirden düşülüyor ve kalan kısım üzerinden yüzde 15’ten başlayarak vergi alınıyor.
Uygulama ne zaman başlayacak?
Yeni getirilecek sistemde ise kira gelirleri tıpkı çalışanların her ay maaşından yapılan vergi kesintisi (stopaj) gibi kesintiye uğrayabileceği öne sürülüyor.
Bütün kira ödemeleri bankalar üzerinden yapılacak. Bankanın, faiz ve benzeri kazançlarda olduğu gibi ev sahibinin hesabına yatan kira parasından yüzde 20 oranında stopaj kesebileceği iddia ediliyor. Kalan tutarın ise vergisi ödenmiş kira geliri olarak ev sahibinin hesabına düşebileceği belirtildi.
Bu yöntemle, normalde yüzde 15’ten başlayan kira vergisi yüzde 20’ye yükselmiş olacak. Ev sahipleri daha sonra isterlerse giderlerini beyan edip ödedikleri vergiden iade talep edebilecek.
Uygulamanın 2025’ten itibaren elde edilecek kira gelirlerinde geçerli olacağı iddia edildi.
Ev sahipleri 40 milyar vergi ödeyecek
Kirada stopaj uygulamasına geçilmesiyle devletin ev sahiplerinden 40 milyar liralık kira vergisi tahsil edeceği hesaplandı.
Bu da 200 milyar lira olması beklenen kira gelirinden ev sahiplerine kalacak tutarın 160 milyar lira olacağını gösteriyor.
Ev sahipleri 12 aylık kira gelirinin 1 aylık tutarını devlete vergi olarak öderken yeni düzenleme ile 2 aylık kirayı devlete vermek zorunda kalabilir.
Bahşiş Ve Motokurye Gelirlerine Vergi Alınması İle İlgili Bakanlıktan Açıklama Yapıldı
Yapılan açıklamaya göre Hazine ve Maliye Bakanlığı, bahşiş ve motokurye gelirlerinin vergileme usulünde, sektörden gelen talep üzerine kolaylık sağlayacak. Bahşiş ödemeleri, hizmet bedelinin yüzde 10'unu aşmaması şartıyla ödeme belgelerinde bu bedelden ayrı gösterilecek ve KDV'ye tabi tutulmayacak. Motokurye gelirlerinin de KDV'den muaf tutulması öngörülüyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, sektörden gelen talep üzerine, bahşiş gelirleri ile motokurye faaliyetlerinin vergilendirme usulünde değişikliği de vergi paketi hazırlıklarına dahil ederken, bu alanlarda yeni vergi ihdas edilmeyecek.
Bakanlıktan edinilen bilgilere göre, hazırlıkları yürütülen pakette, vergilendirmede kolaylık isteyen sektörlerin talepleri de değerlendiriliyor.
Bu kapsamda, ilgili sektörlerin başvurusu üzerine, bahşiş gelirleri ve motokurye faaliyetlerinden elde edilen gelirlere yeni vergi ihdas edilmeden, bu alanlardaki vergilendirme usulünün kolaylaştırılması için çalışma yapıldı.
Bahşişler KDV'ye tabi tutulduğu için sektör kolaylık istedi
Gelir Vergisi Kanunu'na göre, yeme içme hizmeti veren işletmelerde toplanan bahşişlerin işverence çalışanlara dağıtılması durumunda, bu ödemeler işverenden alınan ücretin bir parçası olarak değerlendiriliyor ve ücret matrahına eklenerek gelir vergisi tarifesine göre tevkif suretiyle vergilendiriliyor.
Banka kartı, kredi kartı ve diğer ödeme sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte müşteriler yeme içme bedeline ilave olarak bahşiş ödemelerini de kartla yapmaya başladı. Bu durumda, ayrı gösterilemediği için bahşiş olarak yapılan ödeme, yeme içme hizmetinin matrahına dahil bir unsur olarak kabul ediliyor ve KDV'ye tabi tutuluyor.
Sektör temsilcilerinin kolaylık talep etmesi üzerine harekete geçen Bakanlık, konunun tarafı olan diğer bakanlıklarla çalışma yürüttü. Bu kapsamda dünya örnekleri de incelenirken banka ve kredi kartı ile bahşiş ödemesinin çok yaygın olduğu ve ödeme belgelerinde bu tutarların ayrı gösterilerek KDV matrahına dahil edilmediği belirlendi.
Tamamı çalışanlara dağıtılacak
Hazırlanan taslak çalışmaya göre, bahşiş ödemeleri, hizmet bedelinin yüzde 10'unu aşmaması şartıyla ödeme belgelerinde bu bedelden ayrı gösterilecek. Ücret niteliğindeki bu gelirler banka hesabında toplanacak ve tamamı çalışanlara dağıtılacak. Asgari ücretin aylık brüt tutarına kadar çalışanlara dağıtılan paralar, normal ücret geliriyle ilişkilendirilmeyecek ve tarife yerine sadece yüzde 10 gelir vergisi tevkifatına tabi olacak.
Bahşiş ödemelerinin hizmet bedelinden ayrı olarak gösterilmesi şartıyla ücret niteliğinde olan bu ödemeler, işveren tarafından hizmet bedeline dahil edilmeyecek ve dolayısıyla KDV'ye tabi tutulmayacak.
Kapsama girecek sektörler belirlendi
Düzenleme, yeme içme sektöründe faaliyette bulunan işletmeleri, yemeği paket servis ve diğer şekillerde sunanlar da dahil müşteriye servis hizmeti sunan işletmeleri kapsayacak.
Otel ve benzeri konaklama işletmelerinin yeme içme hizmeti sunan birimleri de bu hizmetleri için ayrıca fatura ve fatura benzeri belge düzenlemeleri kaydıyla kapsamda olacak.
Konu hakkında iş ve sosyal güvenlik mevzuatında da sigorta primi ve kıdem tazminatları açısından uygulamayı destekleyici düzenlemeler üzerinde çalışılıyor.
Motokuryelerin defter tutma zorunluluğu olmayacak
Motokurye faaliyetlerinden doğan ve ticari kazanç olarak vergilendirilen kazançların, tevkifat usulüyle verilendirilmesine yönelik basit vergileme usulüne geçilmesi öngörülüyor.
Kuryelerin, hizmet sözleşmesi kapsamında bir işverene bağlı olarak çalışmaları halinde elde ettikleri gelir ücret olarak vergilendiriliyor. Kendi nam ve hesabına bağımsız olarak çalışmaları durumda ise elde edilen gelir ticari kazanç kapsamında değerlendiriliyor ve teslim hizmetleri KDV'ye tabi tutuluyor. Ticari kazanç mükellefi olarak faaliyette bulunan 126 bin 112 motokurye bulunuyor.
Motokuryeler ve mesleki birliklerden gelen talepler üzerine, bunların defter tutma, belge düzenleme, geçici ve yıllık beyanname verme gibi yükümlülükleri yerine kolay şekilde vergilendirilmelerine yönelik düzenleme yapılması için çalışmalar tamamlandı.
Ticari kazanç mükellefi olan motokuryelere bu hizmetleri karşılığı yapılan ödemelerden belli oranda tevkifat yapılacak, bir takvim yılı içinde elde ettikleri gelirlerin tarifenin 4. dilimini (bu yıl için 3 milyon lira) aşmaması halinde tevkifat nihai vergi olacak.
Bu uygulamaya geçenlerin, defter tutma, belge düzenleme, geçici ve yıllık beyanname verme gibi yükümlülükleri olmayacak. Ayrıca, bunların hizmet ifaları KDV'den de istisna tutulacak.
Torba Kanun- 2
Bakanlıktan yapılan açıklamalara göre temmuz sonuna kadar çok kapsamlı bir vergi paketi ile karşı karşıya kalacağız.
Ancak biz sosyal medyaya yansıyan bir kısım sunum ve söylentilerden hareketle neler olabileceği konusunda ancak spekülasyon yapabiliyoruz.
Dün Cumhurbaşkanlığına yapılan sunum şeklinde sosyal medyaya yansıyan taslak çalışmadan bazı hususların kanun taslağında yer almaması veya bu şekilde yer almaması mümkün.
Cumhurbaşkanlığı sunumunda kazanılmış hakların gözetilmesine dikkat edilme gayretinde olunduğunu görmekten memnuniyet duyduk.
1- Enflasyon düzeltmesinin yaratacağı vergi yükü de dikkate alınmalı
Enflasyon muhasebesi uygulamasının fiktif (realize olmamış, aktifteki varlıkların farazi değer artışları üzerinden hesaplanacak) kâr üzerinden, Anayasamızın (mali güce göre vergileme prensibi başta olmak üzere) her türlü vergileme ilkelerine aykırı olarak uygulanacak bir vergi yükü yaratacağı hususu, işletmelere getirilecek bu yeni vergi yüklerinde unutulmamalı.
2- Dahilde işleme rejiminde KDV'yi ödetip sonra iade etme yaklaşımı tekrar düşünülmeli
Uzun yıllardır uygulanan dahilde işleme rejimi çerçevesinde KDV ödemeksizin yapılan ithalat imkanının kaldırılmak istendiği , ”Mükellefler ithalat sırasında KDV’yi ödesinler ihracattan sonra iade alırlar.” yaklaşımının tasarıya konmak üzere önerildiği görülmektedir. Gerekçe olarak, üretimde kullanılacak yerli mal aleyhine dezavantajlı bir durum oluştuğu, ithal edilen ürünlerin takibinin zor ve kötüye kullanımlar olduğu ifade edilmiştir. Özellikle yerli ürünler için oluşan bir haksız rekabet varsa bu hususun önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak bu durumun etkilenecek sektörlerle masaya yatırılarak tahlili, irdelenmesi ve beraberce çalışılması lazım.
İhracatın, döviz kazandırıcı işlemlerin tek desteklenen alan olarak ilan edildiği “Orta Vadeli Plan” dikkate alındığında, bu tür yaklaşımların adeta planın sabote edilmesi sonucu yaratabileceği endişemizi paylaşmak isterim. Mali İdare bir takım sorunlar tespit etmiş olabilir, bilmiyoruz. Sorunlu konu ve sektörleri tüm paydaşları da işin içine katarak engelleyici-çözücü adımlar atmakta fayda var. Bu konuda atılacak yanlış adımlar, sektörlere çok büyük finansman yükleri getirebilir ve rekabet güçlerini törpüleyebilir.
3- Özel gider (harcama) bildirimi uygulamasının ihdası
Cumhurbaşkanlığına yapılan yeni vergi düzenlemeleri sunumunda, harcamaları ile beyana tabi gelirleri arasında %20’nin üzerinde fark olan mükelleflerden izahat istenmesi, mükelleflerce izah edilemeyen tutarların arızi gelir sayılıp vergilenmesi yolunda bir düzenleme önerilmiş. Bu düzenleme taslakta yer alacak mı bilinmiyor. “Nereden buldun” düzenlemesinin yeni versiyonu sayılabilecek bu düzenlemenin tasarıda yer almama ihtimali yüksek. 4369 sayılı kanunla 1998 yılında kabul edilen düzenleme önce ertelenmiş daha sonra da 2003 yılında uygulanamadan yürürlükten kaldırılmıştı.
Önerilen Düzenleme:
Risk analizi sonucu beyana tabi gelirleri ile yapılan harcamaları arasında %20’nin üzerinde uyumsuzluk olan mükelleflerden Özel Gider (Harcama) Bildirimi istenmesi ve aradaki farkın izah edilememesi durumunda ilgili hakkında vergi incelemesi yapılması, izah edilemeyen fark tutarların arızi kazanç olarak kabul edilerek gelir vergisi tarh edilmesi öngörülmektedir.
Bu düzenleme, mükelleflerin harcama ve gelirlerinin görülebilmesine imkan tanıyan «mükellef hesap kartı» gibi bir çalışma ile birlikte yürütülecektir.
Etki analizi:
Gelir artırıcı ve gönüllü uyumu destekleyici etkisi olacaktır. 2024 yılı kazançlarına uygulanmak üzere
1.1.2025 tarihinde yürürlüğe konulması önerilmektedir.
Yıllardır, kayıt dışı ekonomi ve vergilenmemiş gelirlerle ilgili seslendirilen bu yaklaşıma bu kez de cesaret edilemeyecek gibi duruyor.
Reel olmayan gelirlerin vergilenmeye çalışılması halinde dövizin hareketlenmesi, nakdin sistem dışına ve yurt dışına yönelme endişesi, bu tür adımların atılabilmesi cesaretini kırdığı gibi tüm yüklerin kayıt içindeki şirketlerde vergi yığılması sonucunu doğuruyor olması vergi adaleti, çok kazanandan çok vergi alma, mali güce göre vergileme çabalarını boşa düşürücü sonuçlar yaratıyor.
4- E-ticaret platformları aracılığı ile yapılan satışlara stopaj getirilmesi düşünülüyor
Giderek hacmi artan e-ticaret cirosu üzerinden stopaj yoluyla peşin vergi alınması önerilmiş.
5- Kurumlara yapılan hizmet ödemelerinde stopaj çeşidi artırılabilecek
KDV'de kısmi tevkifat konusuna giren özellikli bazı işlemlerin ayrıca kurumlar vergisi açısından da tevkifata tabi tutulması önerilmektedir.
6- Borsa kazançlarının vergilendirilmesi
Bu konuda yapılan önerinin ilk değerlendirmeler sonrası rafa kaldırıldığı açıklandı.
7- Basit usulde vergileme kaldırılıyor
Yaklaşık 700.000 kişi deftere geçirilip işletme hesabı esasına göre defter, belge ve beyan düzenlemeye başlayacak.
8- Nüfusu 30.000'in altındaki ilçelerde basit usuldeki mükellefler esnaf muaflığına alınacak.
Bu mükellefler alacakları esnaf muafiyet belgesi karşılığında her yıl bir harç ödeyecekler.
9- Konut kiralarında %20 stopaj
Kira ödemelerinin tutara bakılmaksızın bankalar aracılığıyla ödeme zorunluluğu getirilmesi ve ödemeler üzerinden banka tarafından %20 tevkifat yapılması, kira gelirinin tarifenin üçüncü gelir dilimini açmaması halinde beyanname verilmesinin ihtiyari bırakılması, aşması halindeyse beyanname verilmesi ve tevkifatın mahsup edilmesi önerilmektedir.
10- Devreden KDV‘nin devir süresinin beş yılla sınırlandırılması
Beş yılda indirilemeyen katma değer vergisinin beşinci yılın sonunda gider olarak dikkate alınması önerilmektedir.
11- Yem ve gübre teslimleri ile ilgili KDV istisnası kaldırılıyor
İstisnadan beklenen fayda sağlanmadığından kaldırılması önerilmektedir.
12- Yabancılara verilen sağlık hizmetlerinde kdv istisnası kaldırılıyor
İstisnadan beklenen faydanın sağlanmadığından kaldırılması önerilmektedir.
13- Basılı kitap ve süreli yayınların teslim indeki kdv istisnası kaldırılıyor
İstisna kapsamında olmayan yayınlar ve kırtasiye ürünleri için istisna uygulandığı tespitlerin bulunması ve iade taleplerinin yönetme zorluğu dikkate alınarak kaldırılması önerilmektedir.
14- Türkiye Varlık Fonu ile ilgili KDV istisnası kaldırılıyor
Konuya ilişkin istisna düzenlemesinde ki ifade zafiyeti ve yapılan hatalı yorum nedeniyle, Türkiye varlık fonu devraldığı oyunlar ve yarışlar için kdv beyan etmemesine karşın bu oyunların bedelinde nihai tüketicilerden kdv dahil tutarları tahsil etmekte ancak tahsil edilen bu kdv hazineye gelmemektedir. Bu durum yıllar itibari ile artış gösteren önemli bir kdv kaybına neden olmaktadır. Bu nedenlerle bu istisnanın kaldırılması önerilmektedir.
15-İtfaiye öncü araçlarının ÖTV kapsamına alınması
İtfaiye öncü aracı olarak belediyeler tarafından satın alınanların itfaiye öncü aracı olarak kullanılmadığı hatta makam aracı olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle istisnanın kaldırılması önerilmektedir.
16- Bahşişe stopaj
Fatura bedelinin %10’undan fazla olmamak, çalışan başına aylık brüt asgari ücreti aşmamak, ayrı bir banka hesabında takip edilmek kaydıyla bahşiş gelirlerinden %10 tevkifat yapılmak suretiyle çalışanlara aktarılması önerilmektedir.
17- Ar-Ge ve tasarım yapan startup şirketlerinde hisse senedi opsiyonlarında vergisel kolaylık
Çalışanlara verilecek hisselerin şirketteki çalışma süreleri uzadıkça yapılacak vergilemenin oranının düşürülmesi suretiyle çalışanların uzun süreli çalışmalarını teşviki amaçlanmaktadır.
18- Borsası olan kıymetli madenler için ilgili maden bazlı muhasebe imkanı
Daha önce altın için kısa bir süre uygulanan bu sistemin borsası olan tüm kıymetli madenlerle ilgili tekrar uygulamaya sokulması önerilmektedir.
19- Ar-Ge personeline uygulanan ücret istisnasına üst limit getirilmesi
Teknokentler ve Ar-Ge merkezlerinde çalışanlara uygulanan istisnanın brüt asgari ücret tutarının beş katı olarak bir üst sınır getirilmesi önerilmektedir.
20- Kayıt dışı faaliyetlerde vergi ziya cezasının artırımlı uygulanması
Vergi ziya cezası uygulamasında kayıt dışı çalışanlar ile kayıtlı çalışanlar arasında halihazırda bir fark bulunmamaktadır önerilen düzenlemeyle kayıt dışı çalışanlara uygulanacak vergi ziyaı cezası %50 artırımlı uygulanması önerilmektedir.
21- Başkalarına ait POS cihazı kullanımına ceza uygulanması
Uygulamada kişilerin kendilerine verilen POS cihazlarını başka mükelleflere ve mükellef olmayanlara kullandırdıkları görülmektedir. Tespiti halinde üç kat özel usulsüzlük cezası kesilmesi önerilmektedir.
22- ÖKC ve POS cihazlarına ilişkin düzenlemelere aykırı davranın servis sağlayıcılara ceza
Yapılan düzenlemelere aykırı olarak, mükelleflere cihaz / sistem kullandıran, teslim eden veya satan, entegrasyon işlemlerini yapmayan, bu cihaz veya sistemlere ilişkin olarak eksik ya da hatalı bilgi gönderen, uygulama yazılımı gerçekleştiren, özel entegratör ve uyumlu yazılım şirketlerine her bir tespit için mükerrer 355. maddenin birinci fıkrasında yer alan özel usulsüzlük cezasının on katı özel usulsüzlük cezası kesilmesi önerilmektedir.
23-Fatura düzenlemeye satıcılara üç kat özel usulsüzlük cezası kesilmesi
Vergi mükellefi veya nihai tüketici olan alıcı beş iş günü içerisinde fatura düzenlenmediğini idareye bildirir ise alıcıya ceza kesilmeyecek, satıcıya üç kat özel usulsüzlük cezası kesilecektir.
24-İhbar ikramiyeleri artırılıyor
%10 yerine %15 oranında vergi aslı ve vergi ziyaı cezası üzerinden ihbar ikramiyesi ödenmesi öngörülüyor. Özel usulsüzlük cezası gerektiren fiillerin ihbarı halinde cezanın %5’i tutarında ihbar ikramiyesi ödenecek. Ancak özel usulsüzlük nedeniyle, aynı muhbire bir takvim yılı içinde ödenecek ikramiye tutarı 20.000 TL’yi geçmeyecektir.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
BİRDEN FAZLA İŞYERİNDE KISMİ SÜRELİ ÇALIŞMA HALİNDE PRİM GÜN SAYISI VE PRİME ESAS KAZANÇ TUTARININ BELİRLENMESİ
1-5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılardan 4857 sayılı Kanunun 13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışıp, çalıştığı saat karşılığında ücret alanların ay içerisinde birden fazla işyerinden bildirilen kısmi çalışmalarının bulunması halinde, kısmi çalışma sürelerinin o ayın hangi gününe denk geleceği hususunda bir tespit yapılamadığından, kısmi çalışma süreleri toplanacak ve 30 günü geçmeyecek şekilde hizmet kaydı oluşturulacaktır.
2-Aylık prime esas kazancın tespiti de, kısmi süreli çalışmalara ilişkin prime esas kazançların toplanarak, aylık azami kazanç tutarını geçmeyecek şekilde dikkate alınacaktır.
3-Sigortalının ay bazında prim gün sayısının tespitinde kısmi süreli çalışmaları 30 günü, prime esas kazançları ise azami aylık prime esas kazancı geçmeyecek şekilde dikkate alınacaktır.
.
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır