Mehmet Özdoğru
Yeni Vergi Paketi, Öneriler Ve Eleştiriler
Orta Vadeli Plan (OVP) kapsamında, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından önerilen ve doğrudan vergi gelirlerini artırıcı amaçlı yeni bir vergi paketi daha taslak olarak daha TBMM’ye sunulmadan kamuoyunda ses getirmiş, olumlu/ olumsuz ciddi tartışmalara yol açmış bulunuyor.
Bakanlık tarafından önerilen yeni vergi paketi
Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanarak, öneri olarak sunulan yeni vergi paketinde KDV, ÖTV, gelir ve kurumlar vergisi ile vergi usul kanunları başta olmak üzere birçok kanunda düzenlemeler yapılarak doğrudan vergi gelirlerinin artırılmasının yanı sıra, çeşitli harç ve cezalarda ciddi artışlar hedefleniyor. Ancak, bu öneriler taslak halini alarak TBMM’ye sunulduktan sonra hangi maddeler kabul görecek, hangi maddeler tasarıdan çıkarılacak henüz net değil. Mevcut öneriler, özetle aşağıdaki gibi sıralanabilir.
-Deniz taşıma araçlarına ve verilen hizmetlere uygulanan KDV istisnanın kapsamının daraltılması
-Ulusal güvenlik amaçlı KDV istisnasının alt mükelleflere tanınan kısmının daraltılması
-Yabancılara verilen sağlık hizmetindeki KDV istisnasının kaldırılması
-Basılı kitap ve süreli yayınlardaki KDV istisnasının kaldırılması
-Altın, gümüş, petrol arama hizmetlerindeki KDV istisnasının kısmi istisnaya dönüştürülmesi
-Limanlara bağlantı sağlayan demiryolu hattı ile liman ve havalimanı inşasına ilişkin istisnanın kısmi istisnaya dönüştürülmesi
-Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin inşasına ilişkin istisnanın kısmi istisnaya dönüştürülmesi
-Kısmi istisnalarda KDV’nin indirimine izin veren düzenlemelerinin kaldırılması
-Engelli araçlarındaki ÖTV istisnasının revize edilmesi
-Esnaf muaflığının kapsamının genişletilmesi, esnaf muaflığı belgesi alma zorunluluğu getirilmesi ve harç alınması
-Motokurye faaliyetlerinden doğan kazançlarda basit vergileme usulüne geçilmesi
-Gerçek kişilerin sahip olduğu gayrimenkulün 5 yıldan sonra satışından kazancın vergiden istisnası tek konut için geçerli olması
-Ticari, zirai ve serbest meslek faaliyetleri nedeniyle yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeye mecbur olan mükellefler ve şirketler için yurt içi “asgari gelir/kurumlar vergisi” ihdas edilmesi
-İştirak hissesi satış kazancı istisnasının kaldırılması, eski hisseler için devam ettirilmesi ve bu hisselerin satış istisnasının yüzde 25 ile sınırlandırılması
-Ar-Ge Personeline uygulanan ücret istisnasına üst limit getirilmesi
-Çok uluslu şirketlerde küresel asgari kurumlar vergisi uygulaması
-Başta, yurtdışı çıkış harcı olmak üzere birçok harç ve vergi cezalarında artış yapılması
-Bahşiş gelirlerinin vergilendirilmesi.
Eleştiri konusu olan hususlar
Maliye Bakanlığı’nca önerilen yeni vergi paketi daha tasarı haline gelmeden kamuoyunda ciddi eleştirilere maruz kaldı. Bazı öneriler olumlu karşılanırken bazı öneriler ise olumsuz karşılandı. Her şeye rağmen konunun çok önceden kamuoyuna sızdırılmış olması ve tartışmaya açılmış olması olumlu oldu. Tartışmalarda öne çıkan önemli hususlar ise aşağıdaki gibi özetlenebilir.
1-Asgari gelir ve kurumlar vergisi uygulaması:
Mevcut uygulamada, geçici vergi dönemlerinde ve yıllık olarak beyan edilen gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinde kar varsa vergi ödeniyor. Yeni öneride ise, beyan edilen kar/zarar haricinde hasılatın %2’si ayrıca hesaplanacak olup, yüksek olan tutar üzerinden asgari vergi ödenecek. İndirim veya istisna hakkı olan mükellefler için de ayrı bir asgari vergi sistemi önerilmekte. İlk bakışta olumlu bir düzenleme olsa da uygulaması o kadar kolay olamayacak. Bu öneriye yapılan eleştiri ise, gerçekten zarar eden mükelleflere haksızlık yapılabilir.
2-Bazı istisna veya muafiyetlere son verilmesi:
Gerek gelir ve kurumlar vergisinde ve gerekse KDV ve ÖTV de haksız rekabete ve vergi adaletini zedeleyen haksız istisna ve muafiyetten yararlanan mükellef grupları var. Kaldı ki, idare bu uygulama dolayısıyla ciddi vergi kaybına uğramakta. Öneriye göre, birçok muafiyet ve istisnanın kaldırılması veya daraltılması yerinde olup, vergi gelirlerinde artış olacaktır.
3-Devreden KDV’nin beşinci yılın sonunda gider yazılması:
Mevcut uygulamada, devir KDV’ler iade edilemiyor, gider yazılamıyor. Ancak, bazı işletmeler gerçek anlamda stoklu çalışmakta ve alımları nedeniyle ödedikleri fazla vergi yıllar boyu devreden KDV olarak idareden alacaklı hale gelmekte ve finansman sıkıntısına yol açmaktadır. Yeni öneri paketinde, devir KDV’ler iade edilmeyerek beşinci yılın sonunda gelir veya kurumlar vergisi yönünden gider yazılması öngörülüyor. Doğru olanı, beşinci yılın sonunda merkezi denetim elemanı raporu veya YMM raporuyla iade/mahsup edilmesidir.
4-YMM denetim tam tasdik zorunluluğu:
Mevcut uygulamada, gelir ve kurumlar vergisi yönünden YMM tam tasdik hizmet zorunlu olmayıp ihtiyari bırakılmıştır. Buna rağmen, ciddi sayıdaki mükellef YMM ile sözleşme yaparak tam tasdik-denetim ve danışmanlık hizmeti almaktadır. Gelir idaresi ise, tam tasdik kapsamındaki mükelleflerin rapora bağlanmış vergi beyanlarından memnun olduğu görülüyor. Yeni öneri paketinde, bazı mükellefler gruplarının YMM tam tasdik kapsamına alınması veya zorunluluğu konusunda Maliye Bakanlığı’na yetki verilmekte olduğu görülüyor.
5-Gerçek kişilerce, beş yıldan sonra satılan gayrimenkul satış kazancı istisnası:
Gerçek kişilerin sahip olduğu gayrimenkullerin beş yıldan önce satılması halinde kazanç değer artış kazancı olarak vergilendiriliyor. Ancak, beş yıldan sonra satılması halinde kazanç vergiden muaf idi. Şimdiki öneri paketinde ise, bu muafiyet tek konutla sınırlandırılıyor ve birden fazla satışların, kaç yıl sonra satılırsa satılsın kazan vergilendirilecek. Bu öneri yerinde bir öneri olup, satış bedelinin belediye asgari rayiç değeri yerine asgari piyasa rayiç değerinden satılması için gerekli düzenleme yapılması doğru olacaktır.
6-Yurt dışı çıkış harcı:
Her yurt dışı çıkışında 150 TL olarak uygulanmakta olan yurt dışı çıkış harcının 150 TL’den 1.500 TL’ye çıkarılması öneriliyor. Bu önerinin hayata geçmesi halinde ciddi tepkilere yol açacağı kesin. Bilindiği gibi, kişiler pasaport alırken zaten gerekli harçları ödemiş oluyor. Daha sonrasında yurt dışına çıkarken ilave bir harç ödenmesi çok adil bir uygulama olmayacaktır. Adi üstünde “harç” bir hizmet karşılığı ödenir. Ortada bir hizmet yokken bir harç alınması doğru olmayacaktır. Tutarın yükseltilmesi yerine tamamen kaldırılmasının önerilmesi daha doğru olacaktır.
Değerlendirme
Yukarıda bahsettiğimiz üzere, kamuoyunda tartışılmakta olan bu öneri paketi henüz bir tasarı olarak TBMM’ye gelmiş değil. TBMM’ye nasıl bir tasarı olarak geleceği veya geldikten sonra ne tür değişikliklere uğrayacağı henüz net değil. İlerleyen günlerde konu netliğe kavuştuktan sonra daha doğru değerlendirmeler yapılabilecektir. Son dakika haberlere göre; beyan edilen gelir ve harcama kıyaslamasıyla mesken kirasına stopaj uygulamasının öneri paketinden çıkarılacağı yönünde.
Bize göre; beyan edilen gelir ve harcama kıyaslamasının öneri paketinden çıkarılması doğru bir yaklaşım olmamıştır. Doğrudan gelirlerin vergilendirilmesi ve vergi adaleti amaçlanıyorsa, kayıt dışı kalan gelirler ve harcamaların sorgulanması gerekli hale gelmiştir. Bu yaklaşımın, “servet vergisi” veya “nerden buldun” ile bir alakası yoktur. Servet vergisi veya nerden buldun çok daha kapsamlı bir düzenlemedir.
Öte yandan, mesken kiralara uygulanması önerilen stopaj uygulamasının paketten çıkarılması doğru bir yaklaşım olmuştur. Ancak, kira sözleşmelerinin düşük düzenlenmesini önlemek amacıyla, tüm kira sözleşmelerinin GİB’e bağlı on-line yapılmasının zorunlu hale getirilmesi doğru olacaktır. Ayrıca, yurt dışı çıkış harcı uygulamasının devam edeceği görülüyor. On kat artırılarak 150 TL den 1.500 TL ye çıkarılması önerisi ise toplumun ciddi tepsine yol açacağı bilinmelidir.
Konuyla ilgilenen tarafların, iş dünyası ve meslek odalarının, sağlıklı ve uygulanabilir bir düzenleme çıkması için Bakanlığın önerisine karşılık görüş ve önerilerini kamuoyuyla önceden paylaşmalarında fayda vardır. Başta vergi mevzuatındaki sıkıntıların giderilmesi olmak üzere, toplumun, Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’ten yüksek güven ve beklentileri devam ediyor. Konu, TBMM gündeminde görüşülürken öneriye rağmen ciddi değişikliklerin olacağı da biliniyor. Ancak, toplumun TBMM’den beklentisi ise, artık adil ve sürdürülebilir bir vergi düzenlemesinin hayata geçirilmesi yönündedir.
Günün sözü: Bir ülkede siyasi düğüm çözülmeden ekonomik düğüm çözülemez. Talha APAK
https://www.dunya.com/kose-yazisi/yeni-vergi-paketi-oneriler-ve-elestiriler/733588
Bahşişe Stopaj Getirmek Mevcut Kanunumuza Aykırı
Cumhurbaşkanlığına yapılan sunumda bahşişle ilgili mevcut durum özetlenirken:
"Hizmet alanlar tarafından servis elemanlarına bırakılan bahşişler hediye niteliğinde olduğundan gelir vergisinin konusuna girmemektedir.
Bahşişin fatura bedeline yansıtılması veya diğer şekillerde toplanan bahşişlerin işverence belirlenen kriterlere göre işçilere dağıtılması durumunda, ücretin bir unsuru olarak değerlendirilen bu ödemelerin ücret matrahına eklenerek tevkif suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir.
İşletme tarafından fiş/fatura düzenlenmek suretiyle hizmet bedeline ilave olarak tahsil edilen bahşiş bedelleri hizmetin matrahına dahil bir unsur olarak kabul edilmekte ve KDV’ye tabi tutulmaktadır.”
ifadelerine yer verilmiş ve çözüm olarak: “Bahşiş gelirlerinin; işverenlerce ayrı açılan bir banka hesabında takip edilmesi, fatura/ fiş bedelinin %10’undan fazla olmaması, çalışan başına aylık brüt asgari ücreti aşmaması, bahşiş gelirlerinden %10 tevkifat yapılmak suretiyle çalışanlara aktarılması kaydıyla bu gelirlerin ayrıca ücret matrahına dahil edilmemesi.” önerilmiş.
Neden yanlış?
Öncelikle ifade etmek gerekir ki burada mevcut bir sorun çözülmeye çalışılıyor.
Ancak konuya yaklaşım ve yapılan öneri bizce aşağıdaki sebeplerle hatalı.
1-Önerinin giriş cümlesinde de ifade edildiği üzere bahşişler hediye niteliğinde olduğundan gelir vergisinin konusuna girmemektedir.
2-Gelir vergisinin konusuna girmeyen bir ödemeden gelir vergisi stopajı alınmaya çalışılması teknik olarak mümkün veya doğru değildir. İstisna görünümlü vergileme anlamına gelir.
3-Asgari ücretin brüt tutarı aşıldığında ücret olarak vergilemek doğru değildir.
4-Elden alındığında tek kuruşunu vergileyemediğiniz bir geliri, sırf kartla tahsil edildi veya şirket kayıtlarında izlenebiliyor diye vergilemeye çalışmak hukuken doğru değildir.
Durum tespiti
1-Müşteriden servis bedeli adı altında hizmet bedelinin bir unsuru olarak alınan bir tutar bahşiş değildir.
2-Bahşişin dağılımında denetimi, kontrolü ve dağılım esasları çalışanlar tarafından yapılmalıdır.
3-Çalışanların mutlaka bir ücretleri olmalı, tamamen bahşişlere dayalı bir sistem olmamalıdır.
4-Bahşiş kutusu gibi, ayrı hesaplarda izlenmeli, işletmenin gelir gider hesapları ile ilişkilendirilmemelidir.
Önerim
Kartla hesap ödenirken müşteri kendi serbest iradesiyle bahşişi hesaba kendisi eklemeli ve bahşiş tutarı fişte (ve veya faturada) ayrıca gösterilmeli, bu tutar üzerinden KDV hesaplanmamalı ve doğrudan, ayrı bir banka hesabında muhafaza edilmeli, bu hesaptan doğrudan çalışanların hesaplarına aktarılmalıdır.
Yurt dışında çok yaygın olan bu uygulamayı bizim bankacılık sistemimiz haydi haydi ve çok kolayca yapabilir. POS cihazları ve ödeme kaydedici cihazlarda da bu tanımlamanın yapılmasının çok da zaman almayacağını düşünüyorum.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/bahsise-stopaj-getirmek-mevcut-kanunumuza-aykiri/733578
Teşvik Belgeli Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulamasında Bazı Kritik Noktalar
Kıymetli okurlarım, öncelikle sağlık, huzur, mutluluk ve başarı dolu nice güzel bayramlarımız olmasını diliyor ve geçmiş Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum.
Bugünkü yazımızın başlığını oluşturan konu (TEŞVİK BELGELİ YATIRIMLARDA İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASI), kanaatimce gerek vergi mükellefleri gerek vergi mükelleflerinin vergi ile ilgili iş ve işlemlerini yürüten mali müşavirler, yeminli mali müşavirler gerekse bu konuya temas eden vergi uygulayıcıları açısından en çok zorlanılan bir alandır. Bunu pek çok mecrada birebir şahit olmuş bir kişi olarak belirtmek isterim. Bugünkü yazımda, “kavrayabildiğimi” düşündüğüm ölçüde Teşvik Belgeli Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Uygulaması kapsamında kritik öneme sahip bazı hususlara değinmeye çalışacağım. Biliyorum, bu kritik hususlara ilave olarak pek çok mali müşavir ve yeminli mali müşavirler meslektaşlarım ve firmaların bünyesinde bu iş ve işlemleri takip eden muhasebe ve mali işler birimi yöneticilerinin paylaşabileceği hususlar olabilecektir. Bunun da sebebinin kanaatimizce konuya ilişkin yasal ve idari düzenlemelerin yeterince Basit-Sade olmayışı, birden fazla kaynakta aynı konuya ilişkin düzenlemelerin olması ve çok fazla durumun, parametrenin aynı anda dikkate alınması gereğidir.
Değerli okurlarım, Yatırım Teşvik Belgesi alarak yatırımlarını sürdüren işletmelerimize vergi indirimi yoluyla avantajlar sağlanması amacıyla yürürlükte bulunan yasal ve idari düzenlemelere baktığımızda “kavrayabildiğimi düşündüğüm” kritik hususları ana başlıklar itibariyle aşağıdaki şekilde özetlemeye çalışacağım.
Yazımın yine uzun olduğunun farkındayım ancak değinmeden geçemeyeceğim hususlar maalesef az değil. Şimdiden sabırlarınızı diliyorum.
1- İndirimli Kurumlar Vergisi uygulaması YATIRIM TEŞVİK BELGESİ sahibi mükelleflerin Bölgesel ve Stratejik yatırımlar (Öncelikli yatırımlar dahil) için öngörülmüş olup, Genel teşvike tabi olan yatırımlar için öngörülmemiştir.
2- Bu vergi indirimi uygulamasından çoğunlukla KURUMLAR VERGİSİ mükellefleri yararlanmakla birlikte GELİR VERGİSİ MÜKELLEFLERİ de yararlanabilmektedir. İlgili indirim uygulaması, teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen ticari kazanca uygulanması gerektiğinden, gelir vergisi mükelleflerinde öncelikle gelir unsurları itibariyle matrahın ayrıştırılarak toplam matrahın içindeki ticari kazanç tutarının tespit edilmesi ve toplam matraha Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesindeki tarifenin uygulanmasıyla hesaplanacak gelir vergisinin, ticari kazanç ve diğer gelir unsurları arasında dağıtılarak ticari kazanca isabet eden gelir vergisi ve vergi oranının belirlenmesi ve bu oran ile indirim sonrası uygulanması gereken gelir vergisi oranının çarpılarak, teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen ticari kazanca uygulanması gereken oranın hesaplanması gerekmektedir. Gelir veya Kurumlar Vergisi Mükellefiyeti bulunmayan ADİ ORTAKLIKLAR tarafından alınan yatırım teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar nedeniyle hak kazanılan yatırıma katkı tutarlarından, adi ortaklığın ortakları olan Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefleri tarafından kendi hisselerine tekabül eden oranlarda yararlanılması mümkün bulunmaktadır.
3- Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile iş ortaklıklarının indirimli kurumlar vergisi uygulamasından faydalanması mümkün değildir. Ayrıca taahhüt işlerinden, 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlardan elde edilen kazançlar dolayısıyla da mükelleflerin indirimli vergi oranı uygulamasından yararlanması mümkün değildir.
4- Sağlanan/Sağlanacak Vergi İndirim Tutarını, esas olarak Yatırım Teşvik Belgesinde (YTB) belirtilen Toplam Yatırım Tutarı (YT), Yatırıma Katkı Oranı (YKO) ve Vergi İndirimi Oranı (VİO) belirlemektedir.
5- YT ile YKO nın çarpımı ile bulunacak Yatırıma Katkı Tutarı (YKT)’na ulaşıncaya kadar, Cari Kurumlar Vergisi Oranında, VİO dikkate alınarak bulanan indirimli kurumlar vergisi oranı vergi matrahına uygulanarak ödenmesi gereken verginin bir kısmı devletçe karşılanmış olacaktır.
6- Esas olarak YATIRIMDAN ELDE EDİLEN KAZANCA, indirimli KV oranı uygulanması öngörülmüşken, daha sonra yapılan düzenlemelerle yatırımdan henüz kazanç elde edilemediği yatırımın sürdürüldüğü yatırım döneminde yatırım konusu faaliyet dışında kalan DİĞER FAALİYETLERDEN elde edilen kazançlara da indirimli KV oranı uygulanması mümkün kılınmıştır.
7- YTB’nde her ne kadar bir YKO ve bir VİO ve yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç için kullanılabilecek YKT’nı belirleyen toplam yatırıma katkı tutarına tatbik edilecek bir oran bulunmakla birlikte, Teşvik Mevzuatında (2012/3305 Sayılı BKK) ve KVK’da (Geçici 9. Md.) sonradan yapılan düzenlemelerde İmalat Sanayiinde faaliyette bulunan bazı faaliyet türlerinde (US-97/15-37) sadece 2017-2022 yılları arasında yapılan yatırım harcamaları için ilave YKO (ilave 15 puan), farklı VİO (%100) ve farklı yatırım dönemi için YKT üst sınırı (Toplam YKT’nın %80 i yerine %100 ü) belirlenmiştir. Bu nedenle, her bir vergilendirme dönem için YKO, YKT, VİO farklı farklı olabilmektedir.
8- Bir önceki maddede belirtilen gerekçelerle, İmalat Sanayiinde faaliyette bulunan bazı faaliyet türlerinde YKT teşvik belgesinde öngörülen toplam YKT’ndan daha fazla oluşabilmektedir. Zira, 2017 yılı öncesindeki ve 2023 ve sonrasındaki yatırım harcamaları için artırımlı YKO, artırımlı VİO ya göre hesaplama yapılamazken, 2017-2022 yılları arasındaki harcamalar için artırımlı YKO ve artırımlı VİO ve artırımlı YKT üst sınırı oranına (%80 yerine %100) göre hesaplama yapılabilmektedir.
9- Yatırımın, yatırım döneminde (yatırımın başladığı tarihin geçici vergi dönemi başı ile kapama vizesi için başvurunun yapıldığı –bu tarihten önce yatırımın fiilen tamamlanmış olması durumunda yatırımın fiilen tamamlandığı- tarihin ait olduğu geçici vergi döneminin sonu), yatırımdan hiç kazanç elde edilmezse dahi diğer faaliyetlerden kazanç elde ediliyor ise, bu diğer faaliyetler için indirimli KV uygulamasından yararlanılabilir (bunun isteğe bağlı olduğunu, yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç için indirimli KV uygulamasından yararlanılmayıp -her ne kadar vergisel bir avantajı olmasa dahi- işletme döneminde elde edilecek yatırım kazançlarına indirimli KV uygulamasının tercih edilebileceğini, böyle bir tercihte bulunulabileceğini düşünüyorum).
10- Yatırımın İşletme dönemi (kapama vizesi için başvurunun yapıldığı –bu tarihten önce yatırımın fiilen tamamlanmış olması durumunda yatırımın fiilen tamamlandığı- tarihin ait olduğu geçici vergi dönemini izleyen geçici vergi dönemi başından itibaren olandönemdir) yatırımın tamamlanarak işletmeye alındığı ve yatırımdan kazanç elde edilmeye başlandığı dönemdir.
11- Yatırımın kısmen işletme dönemi, yatırım devam ederken (yatırım dönemi içinde iken) yatırım konusu unsurların kısmen işletmeye alındığı ve işletmenin faaliyetine artı değer yaratmaya başlandığı, kısmen de olsa işletmenin elde ettiği kazanca katkı yarattığı dönem olarak değerlendirebiliriz.
12- Yatırım kapsamında gerçekleştirilen harcamalardan, arazi, arsa, royalti, yedek parçave amortismana tabi olmayan kıymetler için gerçekleştirilen harcamalar yatırıma katkı tutarının hesabında dikkate alınamayacaktır.
13- Yatırım harcamalarının aktifleştirildiği hesaplar, yeniden değerlemeler veya enflasyon düzeltmesi işlemleri nedeniyle artması halinde, yatırıma katkı tutarı bu şekilde artırılmış değerler yerine ilk harcama tutarları baz alınarak hesaplanmalıdır. Bir başka ifade ile yeniden değerleme veya enflasyon düzeltmesi yararlanılabilecek yatırıma katkı tutarını artırmayacaktır.
14- YTB de öngörülen yatırım konuları için belgede belirtilen aynı miktarda dahi olsa yatırım malı harcamalarının belgede öngörülen tutardan daha fazla oluşması (fiyat artışları vb. nedenlerle) durumunda yatırım teşvik belgesinde revize işleminin yapılmış olması kaydıyla, bu yeni tutarlar yatırıma katkı tutarının hesabında dikkate alınabileceğine ilişkin idari görüşler (özelgeler) bulunmaktadır. Her ne kadar, Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğin 16 ncı maddesinde; “(2) Teşvik belgesi kapsamı ithal ve yerli makine ve teçhizat listelerine ilişkin değişiklik talepleri için Bakanlığa müracaat edilir. Ancak, ithal ve yerli makine ve teçhizat listelerinde her bir makine ve teçhizat için belirtilen miktarın aşılmaması kaydıyla, listede belirtilen tutarın üzerinde veya altında kalan alımlarda liste tadilatı yapılmaksızın doğrudan işlem yapılabilir.” açıklaması yer almakla birlikte, vergisel açıdan risk almamak adına yeni harcama tutarlarına göre teşvik belgesinin revize edilmesinde yarar bulunmaktadır.
15- Yatırım dönemi içinde iken oluşmuş ise YATIRIMDAN ELDE EDİLEN KAZANCA (yatırımın kısmen işletmeye alınmış olması nedeniyle ilave elde edilen kazanç) ve işletmenin yatırım konusu dışındaki DİĞER FAALİYETLERİNDEN ELDE EDİLEN indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanabilir.
16- Yatırım dönemi içinde YATIRIMDAN ELDE EDİLEN KAZANÇ için yararlanılabilecek(kullanılabilecek) yatırıma katkı tutarı, GERÇEKLEŞTİRİLEN YATIRIM HARCAMASINA yatırıma katkı oranı/oranlarının çarpımı ile bulunacak ve Vergi İndirim Oranı nispetinde cari KV oranı indirimli olarak matraha uygulanacak ve bu suretle daha az vergi hesaplanacaktır. YATIRIMDAN ELDE EDİLEN KAZANÇ için yararlanılabilecek YKT nın hesabında, KV Genel Tebliğinde DİĞER FAALİYETLERDEN ELDE EDİLEN KAZANÇLAR bakımından belirtilen 1. Sınır ve 2. Sınır dikkate alınmayacak, hesaplama gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarı, YKO ve VİO dikkate alınarak KV matrahına indirimli KV oranı uygulanarak ilerlenecektir. Bu durumu, yatırım dönemi içinde İŞLETME DÖNEMİ yöntemine göre hesaplama yapmak diye de ifade edebiliriz.
17- Yatırım dönemi içinde, DİĞER FAALİYETLERDEN ELDE EDİLEN KAZANÇ için yararlanılabilecek(kullanılabilecek) yatırıma katkı tutarı olarak; KV Genel Tebliğinde belirtilen 1. ve 2. Sınırdan düşük olan tutarı esas alınacaktır.
1. Sınır: Hesaplanan Toplam Yatırıma Katkı Tutarının (YT x YKO) BKK ile belirlenen üst sınırı (Genel olarak %80 olmakla birlikte, imalat sanayiindeki bazı faaliyet türlerinde 2017-2022 yılları arasındaki yatırım harcamalarına %100 uygulanmıştır) ve
2. Sınır: Gerçekleştirilen Yatırım Harcaması.
18- Yatırım dönemi içinde, DİĞER FAALİYETLERDEN ELDE EDİLEN KAZANÇ için yararlanılabilecek(kullanılabilecek) yatırıma katkı tutarının, yatırım dönemlerindeki kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanılamayan kısmı işletme döneminde yararlanılabilecek YKT olarak dikkate alınabilecektir.
19- Yatırımı yürüten işletmenin, gerek yatırımdan elde edilen kazançları arasında gerekse diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançları arasında aynı zamanda KVK 32/6-7-8. maddelerinde belirtilen Halka açık şirketlere, İMALAT ve/veya İHRACAT faaliyetlerinde bulunanlara ilgili mevzuatında belirtilen 2-1-5 puan indirim hakkı uygulandıktan sonra bulunan KV oranına KVK 32/A da belirtilen indirimli KV oranı uygulanarak ödenmesi gereken KV tutarı ve yararlanılan indirim tutarları hesaplanmalıdır.
20- Gerek yatırım döneminde, gerekse işletme döneminde yararlanılabilecek YKT’na ilişkin azami Matrahlar (indirimli KV uygulanabilecek matrah tutarıdır); her bir kazanç türü (imalat, ihracat, imalat-ihracat dışı genel orana tabi diğer kazançlar) için bulunan KV oranına VİO tatbik edilerek bulanacak indirimli KV oranı, imalat ve ihracat kazançlarının ve imalat-ihracat dışındaki kazançlarının toplam ticari kazançlar içindeki payları (imalat ve ihracat faaliyetlerinden elde edilen kazançların bir kısmının istisna da olması halinde, bu istisna tutarının hem imalat ve ihracat kazançlarından hem de toplam ticari kazançtan düşülmesi suretiyle bulunacak kazanç payları ) yatırımdan elde edilen kazanç ve yatırım dışı diğer faaliyetlerden elde edilen kazançtutarları dikkate alınarak hesaplamaların ayrı ayrı yapılması gerekmektedir. Bu hesaplamanın zorluğunu özel olarak vurgu yapmak isterim.
21- YKT’nın kazanç yetersizliği nedeniyle ilgili yılda yararlanılamayan tutarları ertesi yıla devretmektedir. Yatırım dönemi süresi içinde, devreden yatırıma katkı tutarlarının endekslenmesi imkânı bulunmamaktadır. Devreden yatırıma katkı tutarının endekslemesi imkânı yatırımın tamamlandığı tarihten sonra işletme dönemi için bulunmaktadır. İşletme döneminin ilk yılından sonraki işletme dönemi yılına kazanç yetersizliği nedeniyle devreden yatırıma katkı tutarı sonraki yıl içinde sonraki yıl için belirlenen yeniden değerleme oranı dikkate alınarak endekslenmiş tutarları ile yararlanabilecektir.
22- İşletme dönemine geçildikten sonra yararlanılabilir yatırıma katkı tutarından, ilgili yılda kazanç bulunduğu halde yararlanılmaması halinde (işletme döneminde iken kazanç varsa bu kazanca yatırım katkı tutarı elverdiği sürece indirimli kurumlar vergisi uygulanarak yatırıma katkı tutarının kullanılmasının zorunlu olduğunu, bu dönemler için indirimli kurumlar vergisi uygulamasının isteğe bağlı olmadığını belirterek) bu yılda yararlanılmayan yatırıma katkı tutarının izleyen yıllara devredemeyeceğini, ancak düzeltme zamanaşımı süresi dikkate alınarak yararlanılabilecek yıl için düzeltme beyannamesi verilerek indirimli kurumlar vergisinden düzeltme yoluyla yararlanılabileceği yönünde (yararlanılmayan yatırıma katkı tutarının iadesi talep edilerek) idari görüşler bulunmaktadır.
23- Genel olarak yararlanılabilir toplam yatırıma katkı tutarının %80 inin yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç için % 20 sinin ise işletme döneminde yatırımdan elde edilen kazanç için yararlanılması gerektiği yönünde genel ve güçlü bir kanı bulunmaktadır. Ancak yatırım döneminde, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarı üzerinden YKO ( 2017-2022 yılları için 15 puan artırımlı) tatbik edilerek hesaplanan yatırıma katkı tutarının yatırımın kısmen işletmeye alınması nedeniyle elde edilen kazanç için uygulandığı ve bu hesaplamada sınır uygulaması olmadığı (sınırlar diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlar bakımından vardır) da dikkate alındığında bu oran dağılımının bazı özel hallerde değişebileceğini bir başka ifade ile işletme döneminde yararlanılabilecek yatırımı katkı tutarının toplam yatırıma katkı tutarının% 20'sinden daha az olabileceği, yatırım döneminde yararlanılan yatırıma katkı tutarının toplam yatırıma katkı tutarının % 80’inden fazla olabileceğidurumlar ile karşılaşılabileceğini paylaşmak isterim.
24- Yatırımın türü dikkate alındığında, yatırımdan elde edilen kazancın tespiti farklı olmaktadır. KOMPLE YENİ YATIRIMLARDA; yatırımdan elde edilen kazancın işletmenin muhasebe kayıtlarından ve diğer kazanç getirici faaliyetlerden ayrı olarak tespit edilmesi esastır. Bunun için bu komple yeni yatırım nedeniyle elde edilen kazancın diğer faaliyetlerden elde edilen kazançtan ayrı bir şekilde hesaplanmasını sağlayacak şekilde muhasebe kayıt sistemi oluşturulmasının gerektiğini önem arz etmektedir. Tevsi-Modernizasyon yatırımlar için de bu şekilde kazancın tespit edilmesi esas olmakla birlikte, TEVSİ – MODERNİZASYON gibi komple yeni yatırım dışındaki yatırımlarda, bu yatırım nedeniyle elde edilen kazancın diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlardan ayrı olarak muhasebe sisteminden tespitinin çoğu zaman mümkün olamaması nedeniyle, bir oranlama yapılarak kazanç tespitinin yapılmasına istisnai olarak öngörülmüş olsa dahi imkân sağlanmıştır.
Tevsi yatırımlarda oranlama yoluyla yatırımdan elde edilen kazancın hesaplanmasında; gerçekleştirilen toplam tevsi yatırım harcamaları içinde amortismana tabi olan iktisadi kıymet harcamaları (amortismana tabi olmayan iktisadi kıymet harcamaları oranlamada dikkate alınmayacaktır) tutarının, ilgili dönemin sonu itibariyle bilançolarda yer alan tüm amortismana tabi iktisadi kıymet tutarı toplamına (burada da amortismana tabi olmayan iktisadi kıymet harcamaları oranlamada dikkate alınmayacaktır) bölünmesi suretiyle bulunan oran, TİCARİ KAZANÇ (Ticari bilanço karı) tutarı ile çarpılacaktır. Oranın hesaplanması sırasında, hesaplamanın pay ve paydasını oluşturan unsurlar yeniden değerlenmiş veya enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş tutarları ve amortisman tutarları düşülmeden önceki tutarları dikkate alınacaktır.
Birçoğunuz bu kritik hususları okuduktan sonra, “Ayrıca … şu husus da önem arz etmektedir, bunu belirtmeyi unuttunuz” dediğinizi duyar gibiyim. Benim kavrayabildiğim kritik hususlar şimdilik bunlar, sizlerinkini de merakla takip edeceğim.
Yazımızın tüm ilgililere yararlı olması dileğimle…
Abdullah KİRAZ
Yeminli Mali Müşavir
Vergi Cezalarında Uzlaşma Dönemi Kapandı!
Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, tüm vergi dairelerine talimat göndererek, vergi cezalarında hiçbir şekilde uzlaşmaya gidilmeden ve indirim yapılmadan söz konusu cezaların tahsil edilmesi istendi. ekonomim.com'un ulaştığı bilgiye göre karar bugünden itibaren geçerli olacak.
Kamuoyunda bazı şirketlerin vergi borçlarının silinmesine yönelik eleştirilerin artması üzerine, Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından 81 ildeki tüm vergi dairelerinin uzlaşma komisyonlarına çok kritik bir talimat gönderdi.
Söz konusu talimatta, usulsüzlük, özel usulsüzlük vergi ve vergi ziyaı cezası gibi devlete ödenmesi gereken tüm cezaların hiçbir şekilde uzlaşmaya gidilmeden ve indirim teklifi yapılmadan tahsil edilmesi istendi.
Karar bugünden itibaren yapılan tüm uzlaşma başvurularında uygulanacak.
"Mükellefe ceza dışı teklif yapılmayacak"
GİB'den tüm birimlere gönderilen mesajda şöyle denildi:
"24/06/2024 Pazartesi'nden itibaren Tüm Birimlerinizde yapılacak uzlaşmalarda, uzlaşmaya konu vergi tutarları ile tüm ceza tutarlarında herhangi bir indirim yapılmaksızın , aynı tutarlar mükellef yada mükellef temsilcisine teklif edilecektir.
Talimatlara uyulup, tutanak imzalatılacak!
Özetle; uzlaşma konusu vergi ve ceza tutarları olduğu gibi mükellef yada mükellef temsilcisine teklif edilecek, tutarlarda herhangi bir indirim yapılmayacaktır. Bu haliyle uzlaşma vaki olabilir ya da uzlaşma vaki olmadığı tutanağı imzalanacaktır.
Bu durum uzlaşma yapacak tüm birimlere bildirilmesi ve hassasiyetle eksiksiz riayet edilmesi gerekmektedir."
Öte yandan vergi cezalarını indirim olmadan kabul edenler, kendilerine sunulacak yapılandırmalardan geçmişte olduğu gibi faydalanabilecekler.
https://www.ekonomim.com/gundem/son-dakika-vergi-cezalarinda-uzlasma-donemi-kapandi-haberi-750525
İŞVERENLERİN YAPTIĞI BAZI HATALAR
❌ İşçinin çalıştığı gün için ücretsiz izin göstermek
❌Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışmayan işçinin bir saat bile çalışsa bir gün prim göstermemek
❌0 prim gün olan durumlarda eksik gün nedeni olarak puantaj kayıtlarını seçmek
❌Eksik gün neden/nedenlerini doğru seçmemek
❌Eksik gün nedenlerini kanıtlayıcı belgeleri almamak veya saklamamak
❌Kısmi süreli iş sözleşmelerinde işçinin çalıştığı gün/saat göstermemek
❌İşçinin bordrosunda gösterilmesi gereken ödemeleri göstermemek
❌31 çeken aylarda 1 gün eksik gün göstermek (MuhSGK da hata verir)
❌Maktu ücret ile çalışan işçinin 2 gün ve altı raporlarında ücretinden kesinti yapmak
❌Bir haftalık süre içindeki ücretli veya işveren tarafından verilen diğer izinlerde haftalık ücretinden kesinti yapmak
❌Mazeret izinlerini kullandırmamak veya eksik kullandırmak
❌İş sağlığı ve güvenliği kapsamında işçiye verilen ekipmanın parasını işçiden almak
❌İşçiden muvafakat almadan ücretinden kesinti yapmak
❌İşçinin yaptığı iş ile meslek kodu arasında bağlantı olmaması
❌Fazla çalışma, resmi ve bayram tatili çalışmaları için işçinin onayının alınmaması
❌Serbest zamanı işçinin talebi olmadan kullandırmak
❌Deneme süresince sigortasız çalıştırmak
❌Fazla çalışma yaptırılmaması gereken kişi ve işlerde fazla çalışma yaptırmak
❌Günlük çalışma sürelerine dikkat etmemek
❌Ara dinlenmeleri yasaya uygun kullandırmamak veya yanlış kullandırmak
❌Fazla mesai dahil ücret anlaşmasında ücret+22,5 saat fazla çalışma ücretini eklememek
❌ Telafi çalışmasını günlük 3 saatten fazla yapmak veya resmi tatilde yaptırmak
❌ Denkleştirme uygulamasında işçinin onayını almamak, işçinin rızası dışında denkleştirme yaptırmak ve serbest zaman vermek
❌Prime esas kazançları zamanında ve doğru şekilde bildirmemek
❌İşçiden KVKK kapsamında gerekli izinleri almamak
❌Özel nitelikli verilerin gereksiz şekilde alınması ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması (Parmak izi vb.)
❌Yazılı yapılması gereken iş sözleşmesi, fesih bildirimi vb. yapılmaması, sözlü olarak yapılması
❌İş sözleşmesinin standart olarak her işçi için aynı olacak şekilde imzalatılması (işçinin durumu, görevi vb. özelleştirilmemesi)
İyi Mükellef İyi Mükellef Olduğuna Pişman Edilmemeli
Uçan kuştan vergi alma çabası kümesteki kazların derisini yüzüp, yaban kazlarına dokunulamaması sonucuna dönüşmemeli. Ortada dolanan değişiklik önerilerinin büyük bölümü kümesteki kazların daha fazla yolunmasına dönük gibi duruyor. Bu değişiklikler yanında dengeleyici değişiklik veya uygulamalara ihtiyaç var. Ben önüme gelen olaylardan hareketle, oldukça bireysel deneyime dayanarak, son dönemde gündeme gelen, Mali İdare tarafından kolayca düzeltilebilecek tartışmalı bazı uygulamaları listelemeye çalıştım. Bu dönemde, hızlıca, her türlü araçla, uygulama yanlışlıklarının, düşünülen yasa değişikliklerinin olası olumsuz etkilerinin, belki bu sürece katkısı olur düşüncesiyle, paylaşımı çağrısında bulunuyorum.
1 - İyi mükellef indirimi - Pişmanlıkla beyan
Mali İdareden, kendi kayıtlarına göre iyi mükellef indiriminden yararlanma imkânı olduğu halde kaç mükellef yararlanmış, ne kadarı yararlanmamış bilgisinin paylaşılmasını rica ediyorum. İyi mükellef indiriminden yararlandıktan sonra iptal edilenlerin iptal gerekçelerinin analizi de yapılmalı. Bizim şahit olduğumuz olaylarda iyi mükellef indiriminden yararlandırtmama veya yararlanmış olanı da pişman etme çabası var hissine kapılıyoruz. Bir kaç örneği izninizle paylaşayım:
a. “Önceden verilmiş bir beyan yoksa pişmanlıkla beyanda bulunulma halinde iyi mükellef indiriminden yararlanamazsınız .”yaklaşımı mevcut kanuna aykırı. Kanun açıkça pişmanlıkla beyan iyi mükellefliği bozmaz diyor.
b. "Önceden verilmiş bir beyan örneğin 1000B kodlu muhtasar beyan verilmişse, ancak 1000B için pişmanlıkla beyanda bulunduğunuzda iyi mükellefliğinizi korursunuz. 1000B kodlu muhtasar beyan vermişseniz, sonrasında pişmanlıkla 1000A kodlu muhtasar beyan verdiğinizde yine iyi mükellef indiriminiz yanar.” yaklaşımı mevcut kanuna aykırı.
c. “531 nolu tebliğdeki, iyi mükellef indirimine hak kazanmış mükelleflere verilen indirimli teminat imkanından, ancak fiilen yararlanıyorsan yararlanabilirsin, hukuken hak ediyor olman yetmez.” yaklaşımı da mevcut düzenlemelere aykırı.
c. “Vergi beyan edildiği an ödenmemişse iyi mükellef indirimi hakkını kaybedersiniz .”yaklaşımı mevcut kanuna aykırı idi. Mali İdare hatalı yaklaımı süratli ve proaktif bir müdahale ile düzeltti. Kayıt dışı kazanç ve mükellefler için af üzerine af çıkarıp, kayıt dışı mükellefleri adeta han kapısından geçirirken, iyi mükellef indirimi için mükellefleri iğne deliğinden geçirmeye çalışmak adil değil.
2 - Mal hizmet satın alınan şirketlerde yaşanan sorunların yükünün mükelleflere taşıtılması
Özel esaslara(listeye) alma, mükellefin tüm müşterileri ve tedarikçilerinde ticari itibarı yerle bir eden uygulamalar, ödenen KDV nin indirim veya iadesinin reddedilmesi konularında halen gereksiz yere sıkıntı çeken, büyük mali külfet ödemek zorunda kalan işletmeler var.
Bir şirkette sahte belge düzenliyor değerlendirmesi yapıldığında, bu durum süratle o mükellefe mal/hizmet faturası düzenleyen veya o mükelleften mal/hizmet alan tüm şirketlere, artık o şirketlerin açıklamalarına da itibar edilmeden sahte belge kullanan muamelesi yapılıyor. Bir şirketin belki bazı alım faturaları sorunlu olduğu halde, bundan hareketle tüm satış faturalarına da sahte belge teşhisi konuluyor ve yüzlerce şirket problemle karşı karşıya kalıyorlar.
Gider reddi, kdv indirim veya iade imkânının kaybedilmesi, ödenen kdv yi tekrar ödeme, ceza, faiz, mahkemede yargılanma, müşteri ve itibar kaybı bazen hiç bir suçu olmayan mükelleflerin karşı karşıya kalabildikleri sonuçlar olabiliyor.
3 - Fatura imza tarihi fatura tarihinin farklı olması
Son günlerde çok sayıda mükellefe, ”Fatura tarihiniz doğru ama aslında siz bu faturayı daha geç tarihte düzenlemişsiniz. Bu faturalarınız hiç düzenlenmemiş sayılır.” denilip özel usulsüzlük cezaları uygulanmaya başladı. Hiç düzenlenmemiş sayılmanın sonucu özel usulsüzlük cezaları uygulanıyor olması son derece yanlış bir uygulama. Parmak izinden tespit yapar gibi karşılıklı olarak doğru tarihleri içeren, doğru zamanda kayda alınmış faturalara, hem de geçmişe dönük ceza uygulamak doğru değil.
4 - Nakit sermaye indiriminde daraltıcı yorumlar
Sermaye avansının yılsonuna kadar sermayeye ilave edilememiş olması halinde artırılan sermayenin nakit sermaye indirimi hesabında dikkate alınmayacak olması hususu süratle düzeltilmelidir. ”Nakit sermaye indiriminden şirkete verilen borçların sermayeye ilavesi halinde yararlanılamaz. Sermaye avansı da aynı yıl sermayeye ilave edilmemişse sermaye indiriminden yararlanılamaz.” yaklaşımı mevcut kanuna aykırı, doğru değil.
5 - Mükellefler daha az amortisman ayırdılar
2023’de son üç ay yeniden değerleme yapılamaz, enflasyon düzeltmesi yapılmış tutarlar da amortisman bazı olarak kullanılamaz yaklaşımı doğru değil. 5. ”2023 Finansman gider kısıtlaması için öz kaynak mukayesesinde, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş mali tablolardaki öz kaynak rakamı dikkate alınamaz.” yaklaşımı, hele de Ticaret Bakanlığının 14 Haziran 2024 Tebliği sonrası doğru değil.
6 - Finansman gider kısıtlamasının geçmişe dönük uygulanması
Finansman gider kısıtlaması hiç olmazsa 4.2.2021 ( Cumhurbaşkanlığı Kararı ile maddenin aktive olduğu tarih)öncesinde alınan borçlar için uygulanmamalı.
7 - Finansman gider kısıtlamasına tabi olma konusunda 2023 endekslenmiş bilanço öz varlıkları dikkate alınmadı
Bu nedenle de ya hiç kısıtlama uygulanmayacak ya da daha az kısıtlama uygulayacakken, mükellefler daha fazla vergi ödemek zorunda bırakıldılar.
8 - Mali zararın endekslenememesi
Geçmişte aynı düzenlemeler çerçevesinde 2003 yılına ilişkin açılmış davada yargı mali zararın da endekslenerek izleyen yıllara taşınabilmesini kabul etmişti. Bu konunun da bu çerçevede tekrar değerlendirilmesinde fayda var.
9 - Götürü gider uygulamasında gereksiz yargı yükü
Mali idare 2024 için yürürlükten kaldırılan götürü gider uygulamasını gereksiz yere 2023 beyanları için de yargıya götürmeye zorladı. Halen aynı konu,2024 yılında biten özel hesap dönemine sahip işletmelerin 2023 yılı harcamaları için de gereksiz yere yargıya götürülecek. Hiç olmazsa bu konu bir tebliğ ile çözülsün, daha fazla konu yargıya gitmesin.
10 - Varlık barışı vergi iadesi sorunları
Varlık barışı vergilerinin iadesinde gereksiz sorunlar yaratılması yurt dışında para tutma psikolojisini destekleyen sonuçlar yaratacaktır.
11 - Özel iletişim vergileri matrahtan indirilebilir
Bu konuda yargı kararları mevcuttur. Yargı Özel iletişim vergilerinin sadece mükellefleri tarafından indirim konusu yapılamayacağı, tüketici konumundaki mükellefler tarafından, işle ilgili diğer giderler gibi matrahtan indirilebileceği görüşündedir.
12 - İşle ilgili dernek ödemeleri indirilebilmeli
Üyeliği zorunlu olmayan derneklere ödenen aidatlar, bu derneğin faaliyetleri kazançla ilgili ise matrahtan indirilebileceği yönünde yargı kararları mevcuttur.
13 - İştiraklerin tasfiyesinden doğan zararlar kazançtan indirilebilir
Bu konuda son zamanlarda verilen bazı kararlarda Mali İdarenin aksine iştirak tasfiye zararlarının kazançtan indirilebileceği kabul edilmiştir.
14 - Konusu suç olmayan kusura dayanan tazminatlar kazançtan indirilebilir
Mali idarenin yaklaşımının aksine, bazı yargı kararlarında şayet tazminat ceza hukuku anlamında suçla ilgili değil ise matrahtan indirilebileceği kabul edilmiştir.
15 - Örtülü sermaye isabet eden faiz gelirinin istisna kazanç olarak dikkate alınması
Son zamanlarda verilen yargı kararlarına göre, borç veren şirket karşı tarafta gider olarak dikkate alınmayan faiz tutarını ödeyen tarafın kârda (vergi öder pozisyonunda) olup olmadığına(vergi ödeyip ödemediğine) bakılmaksızın kâr payı gibi vergilemeksizin dikkate alabilecektir.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/iyi-mukellef-iyi-mukellef-olduguna-pisman-edilmemeli/733464
Şirketlere Sürpriz Düzenleme: Asgari Kurumlar Vergisi!
Kurban bayram öncesi TBMM’ye verilmesi beklenen Torba Yasa Teklifi, son anda alınan bir kararla bayram sonrasına bırakıldı. Teklifin bu hafta içinde TBMM’ye verilmesi bekleniyor.
Torba Yasa Teklifi’nde, yeni ve mevcut maddelerde değişiklik öngören çok sayıda düzenleme yer alıyor. Son günlerde bu düzenlemelerin birçoğu yazılı ve görsel medyada yer almaya başladı. Gerek bu yayınlar gerekse Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamalardan, kamuoyunun beklediği “önemli mahiyetteki” birçok düzenlemenin kapsamdan çıkarılarak, ek çalışmalar yapılması amacıyla bir süreliğine ertelendiği anlaşılıyor. Örneğin, tapuda gerçek satış bedeline geçiş, emlak vergisi ve tapu harcının gerçek satış bedeli üzerinden alınması, özellikle büyükşehirlerde basit usulde vergilendirme ve esnaf muaflığının kaldırılması, borsadaki alım - satım işlemlerinden sağlanan kazançların vergilendirilmesi ve borsadaki işlemlerden borsa işlem vergisi alınması gibi…
Özellikle yerel seçimler ile depremin yarattığı maliyetlerin karşılanmasına yönelik olarak hazırlanan Torba Yasa Teklifi’ndeki düzenlemelerden, 400 – 500 milyar TL civarında ek vergi geliri elde edilmesi bekleniyor.
Torba Yasa Teklifi’ndeki çok sayıda önemli düzenleme yer alıyor. Bunlar arasında en önemlisi ise, 2024 yılında 1 milyon 164 bin şirketi ilgilendiren ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ düzenlemesi!
Asgari kurumlar vergisine neden ihtiyaç duyuldu?
2023 yılı sonu itibariyle 1.143.344 kurumlar vergisi mükellefi bulunuyor.
Maliye’nin 2023 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde yaptığı analize göre, 1.143.344 kurumlar vergisi mükellefinin yaklaşık yarısının zarar ya da matrahsız beyanname verdiği, bu mükelleflerin 5,7 trilyon TL gibi bir bilanço karı, 60 trilyon TL hasılatı olduğu tespit edildi.
Bu kadar yüksek hasılat ve kara göre ödenecek vergi çıkmaması veya zarar beyan edilmesi oldukça ilginç! Tabi bunun haklı gerekçeleri de olabilir. Örneğin, yüksek faiz oranıyla borçlanmak, döviz kredisi kullanılması, teşvik belgeli yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulaması, KKM istisnası gibi. Ayrıca, giderek artan kayıt dışılık ve vergi ödememe alışkanlığının artması da işin başka bir boyutu. Kamuoyunda da sıkça tartışılan bu konulardan hemen herkes oldukça rahatsız. Sadece bu nedenlerle, son dönemde akademisyenler ve vergi uzmanlarınca servet vergisi ve vergi sistemimizde daha önce uygulanan vergi güvenlik önlemlerinin geri getirilmesi hususu tartışılmaya ve önerilmeye başlandı.
Maalesef vergi sistemimizde vergi güvenlik müessesesi olarak adlandırılan pek çok düzenleme geçmişte yürürlükten kaldırıldı, yani şu an için bir iki düzenleme hariç herhangi bir vergi güvenlik müessesesi bulunmuyor. Oysa birçok ülkede vergi güvenlik müessesesi olarak adlandırılan çok sayıda düzenleme var ve uygulanıyor. Örneğin, bazı AB ve OECD ülkelerinde asgari kurumlar vergisi uygulanıyor.
Gelinen son noktada, gerek bütçe gelirleri içerisindeki dolaysız (doğrudan) vergi payının artırılması gerekse kurumlar vergisi mükelleflerinin en az yarısının beyannamelerini zarar ya da matrahsız olarak vermeleri, bir “vergi güvenlik müessesesi” olarak bazı AB ve OECD ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de asgari kurumlar vergisi (minimum tax base) düzenlemesini gündeme getirdi.
Torbadaki asgari kurumlar vergisi düzenlemesi nasıl?
Torba Yasa Teklifi ile, bazı AB ve OECD ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de asgari kurumlar vergisi (minimum tax base) uygulamasının getirilmesi öngörülüyor.
Teklif edilen düzenlemeye göre; asgari kurumlar vergisi;
- Tahakkuk eden kurumlar vergisi,
- İndirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının yüzde 10’u olarak hesaplanan asgari vergi
- Beyan edilen hasılatın yüzde 2’si (Banka ve finans kurumlarında aktif toplamının yüzde 2’si) matrah kabul edilerek yüzde 10 oranında hesaplanan asgari verginin,
yüksek olanından az olamayacak.
Yani, asgari kurumlar vergisinin hesabına iki farklı kriter getiriliyor: Birincisi, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %10’u, ikincisi ise, beyan edilen hasılatın %2’sinin (Banka ve finans kurumlarında aktif toplamının %2’si) %10’u.
Dolayısıyla, şirketlerin kendi beyanlarına göre hesapladıkları kurumlar vergisi;
- İndirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %10’u olarak hesaplanan asgari vergiden veya
- Beyan edilen hasılatın % 2’si (Banka ve finans kurumlarında aktif toplamının %2’si) matrah kabul edilerek % 10 oranında hesaplanan asgari vergiden
düşük olamayacak, düşükse, yüksek olanı o yıl için hesaplanan kurumlar vergisi olarak kabul edilecek.
Asgari vergi nedeniyle fazladan ödenecek verginin hesabı!
Konuyu basit bir örnekle anlatmak gerekirse; bir şirketin 2025 yılı net satışları 100 milyar TL., ticari bilanço karı 10 milyar TL, istisna toplamı 5 milyar TL, indirimler toplamı ise 2 milyar TL olsun.
Asgari kurumlar vergisi uygulamasının yasalaşması durumunda mükellef kurumun ödemesi gereken kurumlar vergisinin hesabı şu şekilde olacak:
2025 HESAP DÖNEMİ NORMAL KURUMLAR VERGİSİ HESABI |
|
Net Satışlar |
100 Milyar TL |
Ticari Bilanço Karı |
10 Milyar TL |
İstisna Toplamı |
5 Milyar TL |
İndirim Toplamı |
2 Milyar TL |
Kurumlar Vergisi Matrahı |
3 Milyar TL |
Hesaplanan Kurumlar Vergisi |
750 Milyon TL |
ASGARİ KURUMLAR VERGİSİ HESAPLAMALARI |
|
Asgari Kurumlar Vergisi (1. Kritere Göre) |
|
Net Satışlar |
100 Milyar TL |
Net Satışların %2’si (100 Milyar TL x %2) |
2 Milyar TL |
Asgari Kurumlar Vergisi (2 Milyar TL x %10) |
200 Milyon TL |
Asgari Kurumlar Vergisi (2. Kritere Göre) |
|
Ticari Bilanço Karı |
10 Milyar TL |
Asgari Kurumlar Vergisi (10 Milyar TL x %10) |
1 Milyar TL |
|
|
2025 YILINDA ÖDENMESİ GEREKEN KURUMLAR VERGİSİ |
|
Kurumlar Vergisi |
1 Milyar TL |
Buna göre Şirket 2025 hesap dönemine ilişkin olarak 750 Milyon TL kurumlar vergisi ödeyecekken, asgari kurumlar vergisi hesabı ve kıyaslaması nedeniyle 1 Milyar TL yani fazladan 250 Milyon TL kurumlar vergisi ödeyecek.
Asgari Kurumlar Vergisinin kapsamına kimler girecek?
Asgari kurumlar vergisinin kapsamına, kurumlar vergisi mükellefleri girecek. Yani,
- Sermaye şirketleri (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile benzer nitelikteki yabancı kurumlar),
- Kooperatifler,
- İktisadî kamu kuruluşları,
- Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler,
- İş ortaklıkları
Kurumlar vergisi beyannamelerini verirken asgari kurumlar vergisi hesabı da yapacaklar.
Asgari Kurumlar Vergisinden Kimler Daha fazla Olumsuz Etkilenecek?
Asgari kurumlar vergisi uygulamasından indirim ve istisnalar dolayısıyla az vergi ödeyen ya da hiç ödemeyen mükellefler, zarar etmesi nedeniyle kurumlar vergisi matrahı oluşmayan mükellefler olumsuz etkilenecek. Çünkü, asgari kurumlar vergisinin en önemli amacı, istisna ve indirimler dolayısıyla oluşan vergi erozyonunun etkisinin azaltılması, indirim ve istisnalar üzerinden az da olsa kurumlar vergisi alınmak istenilmesi.
Hasılat esaslı asgari verginin mahsup imkanı olacak mı?
Torba Yasa Teklifi’nde, hasılat esas alınarak alınmış asgari kurumlar vergisinin, mükellefler tarafından takip eden beş hesap dönemi boyunca asgari vergi üzerinde ödenmesi gereken kurumlar vergisinden mahsup edilmesi öngörülüyor.
Bu olumlu bir düzenleme!
Yeni işe başlayanlara asgari vergi uygulanacak mı?
Torba Yasa Teklifi’nde, yeni işe başlayan kurumlar vergisi mükellefleri için, işe başlanılan dönem dahil 3 vergilendirme dönemi asgari vergi uygulanmaması öngörülüyor.
Yatırım teşvik belgesi alanlar için özel bir durum var mı?
Evet, var!
Teklifte, Torba Kanunun yayımı tarihinden önce yatırım teşvik belgesi alanlar için bu kazanca isabet eden tutarla sınırlı olmak üzere, asgari kurumlar vergisi oranının yüzde 10 değil, yüzde 5 olarak uygulanması öngörülüyor.
Cumhurbaşkanına verilen bir yetki var mı?
Var, Teklifte, Cumhurbaşkanına, öngörülen oranları artırma ve azaltma yetkisi veren bir düzenleme yer alıyor.
Ne zaman yürürlüğe girecek?
Torba Yasa Teklifi ile, asgari kurumlar vergisi uygulamasına 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere başlanılması öngörülüyor. Yani, asgari kurumlar vergisi düzenlemesi, 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere Torba Kanunun Resmi Gazete’de yayım tarihinde yürürlüğe girecek.
Ne kadar bir hasılat elde edilmesi bekleniyor?
Maliye, asgari kurumlar vergisinden 2025 yılı için ilave 90 milyar TL ek gelir bekliyor. Bize göre, bu tutarın 140 Milyar TL’nin altına düşmesi söz konusu değil.
Asgari kurumlar vergisi ile ilgili merak edilen sorular!
Asgari kurumlar vergisi ülkemiz için yeni bir düzenleme değil, daha önce 1992-1999 yılları arasında da uygulandı.
Her ne kadar teklif metni tam olarak netleşmese de, yeni asgari kurumlar vergisi ile ilgili cevabı merak edilen çok sayıda soru işareti var. Düzenleme henüz teklif aşamasında olduğundan, aşağıda belirtilen hususların da yasalaşma sürecinde dikkate alınmasında fayda görüyoruz:
1- Asgari kurumlar vergisi hesabında geçmiş yıl zararlarının mahsubuna izin verilecek mi?
2- Asgari kurumlar vergisinin hesabında brüt satışlar mı yoksa net satışlar mı dikkate alınacak?
3- Kriterler belirlenirken cirosu yüksek fakat karlılığı düşük (akaryakıt, otomotiv vb.) şirketlerin durumu dikkate alınacak mı? Alınacaksa bu şirketler için farklı kriterler veya farklı bir oran belirlenecek mi?
4- Ek vergide olduğu gibi bazı indirim ve istisnalar veya mükellefler/sektörler kapsam dışı bırakılacak mı?
5- Maliye, ek vergide depremin yarattığı harcamaların finansmanını gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesi’ni ikna etmişti. Asgari kurumlar vergisi uygulamasının Anayasa’nın 73. Maddesine aykırı olduğu iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine götürülmesi ihtimalinin yüksek olması gözönüne alındığında, idare nasıl bir haklı gerekçe ortaya koyacak?
6- Asgari kurumlar vergisi geçici vergi dönemlerinde uygulanacak mı?
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/sirketlere-surpriz-duzenleme-asgari-kurumlar-vergisi/750386
2024’te e-Fatura’ya Kimler Geçmelidir
GİB’in düzenlemeleriyle her yıl değişiyor. 2024 yılı için e-Fatura geçiş zorunluluğuna tabi olan mükellefler şöyle:
Brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 2022 ve müteakip hesap dönemleri için 3 milyon TL ve üzeri olan mükellefler,
Gerek kendi internet siteleri gerekse de platformlar üzerinden e-Ticaret faaliyetinde bulunan mükelleflerden; 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) olanlar,
Gayrimenkul inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunan mükelleflerden; 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) olanlar,
Motorlu taşıt, inşa, imal, alım, satım veya kiralama işlemlerini yapanlar ile bu işlemlere aracılık faaliyetinde bulunan mükelleflerden; 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) olanlar,
İnternet ortamında ilan yayınlayanlar ile internet reklamcılığı hizmet aracılarının 2022 veya müteakip hesap dönemleri için 500 Bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) olanlar.
ÖTV kanununa dahil 1 sayılı malların üretimi, ithalatı, taşıması ve bunun gibi faaliyetler sebebiyle EPDK’dan lisans alan şirketler ile ÖTV kanununa eklenmiş olan 3 sayılı listede yer alan ürünleri üreten, inşa eden ya da ithal edenler, faaliyet yürüttüğü ya da lisans alımı yaptığı ayın 4 ay sonrasından itibaren e-Faturaya geçiş zorunluluğu kapsamına girer.
Tüccar ya da komisyoncu olarak meyve ya da sebze ticaretiyle ilgilenenler, son faaliyet tarihlerini izleyen 3 ay içerisinde e-Faturaya geçmek zorundadır.
İhracat işlemlerinde e- fatura mükellefi olan işletmeler, 3065 sayılı KDV kanunu 11. maddeye göre, ihracat yapıyorsa (bavul ticareti kapsamındaki satışlar dahil) söz konusu faturalarını e-Fatura olarak düzenleyecektir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı veya belediyelerden yatırım ya da işletme belgesi alarak konaklama hizmeti sunan işletmeler, herhangi bir yıl ya da brüt satış hasılatı sınırı olmadan e-Faturaya geçmek zorunda tutulmuştur. (Alıntı)
ARAZİ, BİNA HARİCİNDE KİRALAMA HİZMETİNDE KİRACININ KDV MÜKELLEFİYETİ YOKSA KDV YÖNÜNDEN TAM TEVKİFAT OLUŞMAZ, KİRAYA VEREN BEYAN EDER
Kiralama hizmeti normal koşullarda KDV'ye tabi bir hizmet olup, KDV Kanunu 10. maddesine göre kısım kısım aylık kiralama hizmet ifasına istinaden aylık kira bedelinin % 20'si oranında KDV kiraya veren tarafından hesaplanır. KDV TAHAKKUK ESASI - GELİR VERGİSİ G.M.S.İ. TAHSİL ESASI GEÇERLİDİR.
Bu kapsamda tam tevkifat uygulaması şartları aşağıdaki gibidir.
- Kiraya veren KDV mükellefi değildir.
- İktisadi işletmelere dâhil olmayan gayrimenkullerin (arazi, bina ve bunlarla birlikte kiralanan mütemmim cüzü ve teferruatı, voli mahalleri ve dalyanlar ile gayrimenkul olarak tapu sicilinde tescil edilen hakların) kiralanması işlemleri KDV’ye tabi değildir; sadece iktisadi
işletmeye dâhil gayrimenkullerin kiralanması işlemi KDV’ye tabidir.
Yukarıda sayılan gayrimenkuller dışında kalan ve Gelir Vergisi Kanununun 70. maddesinde sayılan diğer mal ve hakların (arama, işletme, imtiyaz hakları ve ruhsatları ve haklar, araçlar, yatlar, demirbaşlar) kiralanması işlemleri iktisadi işletmeye dâhil olup olmadığına bakılmaksızın KDV’ye tabi
bulunmaktadır.
- Kiracı KDV mükellefidir veya KDV mükellefiyeti olmamakla beraber bu tevkifatı yapması öngörülmüştür. (kiracının KDV mükellefi olmaması halinde kira bedeli üzerinden hesaplanan KDV kiraya veren tarafından mükellef sıfatıyla beyan edilir. Bu durumda kiraya veren açısından KDV Mükellefiyeti oluşturulur.)
kiracı, kira bedelinin %20’si oranında sorumlu sıfatıyla hesapladığı KDV’yi ilgili dönem 2 Nolu KDV Beyannamesi ile takip eden ayın 25'inde beyan eder, aynı sürede öder.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
KİRACILIK HAKKI DEVİR BEDELİ - HAVA PARASI VERGİLENDİRİLMESİ
ELDE EDEN AÇISINDAN:
* Kurumlar Vergisi Mükellefi; Tüzel kişi açısından ticari kazanç kapsamında Kurumlar Vergisine ve % 20 KDV'ye tabidir.
* Ticari kazanç; Kiracılık hak devri ticari kazanç kapsamında Gelir Vergisine ve % 20 KDV'ye tabidir.
* Faaliyeti terk eden gerçek şahıs; Gelir Vergisi Kanunu 82. maddesine göre kiracılık hakkının devri dolayısıyla elde edilen kazanç arızi kazanç olarak sayılmıştır. Kazanca ilişkin devir işlemi için yapılan ödeme üzerinden Gelir Vergisi Tevkifatı yapılmaz.
ÖDEYEN AÇISINDAN; Gelir Vergisi 40. Maddesine göre ticari kazancın elde edilmesine ilişkin olduğundan gider yazılır. KDV İndirim konusu yapılır. ( Emsallere Uygun Bedeli İle)
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.