Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

➡ İşverenler aynı il sınırları içinde kalmak kaydıyla işçi sayısını dikkate almalı
➡Aynı il sınırları içerisinde 50 veya daha fazla işçi çalışıyorsa işverenin engelli çalıştırma yükümlülüğü doğacaktır
➡Tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinde ise 51 veya daha fazla işçi çalışması durumunda yükümlülük doğacaktır.
➡İşverenler engelli çalışan açığını kendisi veya İŞKUR üzerinden tamamlayabilir. Ancak işveren kendi bulduğu işçiyi İŞKUR'a 15 gün içinde bildirmeli ve tescil ettirmelidir.
➡İŞKUR'a tescil edilmeyen engelli çalışan engelli çalıştırma zorunluluğu kapsamında değerlendirilmez.
➡İşçi sayısının belirlenmesinde aynı tüzel kişilik dikkate alınmalıdır.
➡İşçi sayısının belirlenmesinde kısmi süreli çalışanlar da dikkate alınır. Ancak kısmi süreli çalışmasına göre dikkate alınır.
➡Geçiçi iş ilişkisi kurulan çalışanlar, yer altı ve su altı çalışanlar dikkate alınmaz.
➡Engelli istihdamında işçinin raporunun en az %40 oranında olması ve raporunda çalışamaz ifadesi yer almaması gerekir.
➡ Engelli statüsünde İŞKUR'a şahsen veya elektronik ortamda kayıt olunabilir. Ancak elektronik ortamda kayıt olunacak ise raporun İŞKUR'a teslim edilmesi gerekir.
➡Engelli olarak istihdam edilecek olan işçinin yer altı veya su altı işlerinde çalıştırılmaması ve varsa raporunda çalıştırılamayacak işlerde çalıştırılmaması gerekir.
➡Engelli çalışan ile diğer çalışanlar arasında ayrımcılık yapılamaz.
➡Çalışan sayısının tespitinde, zorunluluk kapsamında çalıştırılan engelli işçiler toplam işçi sayısı hesabında dikkate alınmaz.
➡Kısmi süreli engelli işçi çalıştırılması durumunda tam süreliye dönüştürülerek toplam işçi sayısından düşülür.
➡İş sözleşmesinin belirli veya belirsiz olması işçi sayısının tespiti açısından farklılığa neden olmaz.
➡Oranın hesaplanmasında yarıma kadar olan kesirler dikkate alınmaz iken, yarım ve daha fazla olan kesirler yukarı yuvarlanarak tama dönüştürülür.
➡Aynı işverenin farklı illerdeki işyerleri il içindeki işyerleri dikkate alınarak hesaplanır. Örneğin Adana'da çalışan işyerleri ayrı değerlendirilirken Kastamonu'daki işyerlerinde çalışan işçi ayrı değerlendirilir.
➡Çalışanın sonradan engelli duruma düşmesi halinde İŞKUR'a tescil ettirilerek engelli zorunluluğu kapsamında personel sayısına dahil edilebilir.
➡İşverenler zorunluluk doğduğu andan itibaren engelli açığını 30 gün içinde karşılamak zorundadır.
➡Yükümlülüğe aykırı davranan işverenlere 2024 yılı içerisinde çalıştırmadıkları her bir işçi için ve çalıştırılmayan her ay için 20.900 TL idari para cezası uygulanır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, kayıt dışılıkla mücadele faaliyetlerini yasal düzenlemelerle güçlendirmek ve gönüllü uyumu artırmak amacıyla yeni bir vergi paketi hazırladı.

Bakanlıktan edinilen bilgiye göre, bu kapsamda yapılan çalışmalar vergi incelemeleri ve saha denetimleriyle aralıksız olarak sürdürülüyor.

Bu mücadeleye yasal destek vermek amacıyla vergi mevzuatında değişiklikler öngören bir vergi paketi hazırlayan Bakanlık, kayıt dışılıkla mücadelede gönüllü uyumu artırmayı hedefliyor.

Bu kapsamda, Bakanlık, vergi mevzuatında yapılmasını önerdiği değişikliklerle kayıt dışılığı azaltmayı ve vergi sisteminin daha etkin işlemesini sağlamayı amaçlıyor.

Vergi paketinin detayları henüz tam olarak açıklanmasa da, temel amaçlarının kayıt dışı ekonomiyi azaltmak, vergi gelirlerini artırmak ve ekonomide şeffaflığı sağlamak olduğu belirtiliyor.

Günlük hasılat tespitleri dikkate alınacak

Pakete göre, özellikle hizmet işletmelerinde yapılan günlük hasılat tespitlerinden hareketle yıllık hasılat kontrol edilecek.

Serbest meslek erbabı ile ticaret erbabının ayda 3, yılda da 12'den az olmamak üzere yapılacak yoklamalarla günlük hasılatları belirlenecek.

Mükellef tarafından beyan edilen hasılat ile yoklamalarda belirlenen hasılat arasında belli bir oranda fark bulunması halinde, mükellef izaha davet edilecek. İzahın yeterli görülmemesi halinde yapılan tespitler, yıllık hasılatın hesaplanmasında dikkate alınacak.

Vergide tevkifat kapsamı genişletilecek

Bu paketle, özellikle hizmet sektöründe ve elektronik ticaret platformları aracılığıyla yapılan ödemelerden gelir ve kurumlar vergisine mahsuben tevkifat yapılması öngörülüyor.

Mevcut durumda, gelir ve kurumlar vergisinde ticari kazançlarda yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde ödenen hakedişler ve istisnai bazı diğer ödemeler hariç, ticari nitelikte ödemelerde tevkifat yapılmıyor. Ancak yeni düzenleme ile Cumhurbaşkanı'na, KDV'de olduğu gibi, kayıt dışılığın yaygın olduğu sektörlerde gelir ve kurumlar vergisine mahsuben tevkifat yapılabilmesi için yetki verilecek.

Bu düzenlemeyle, özellikle hizmet sektörü ve elektronik ticaret platformları aracılığıyla faaliyet gösteren işletmelere yapılan ödemelerden tevkifat yapılması planlanıyor. Bu adım, vergi gelirlerini artırmayı ve kayıt dışılığı azaltmayı hedefliyor.

Kayıt dışı çalışma

Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları her yıl yeniden değerleme oranında artıyor ancak uzun yıllardır bu tutarlar güncellenmediği için caydırıcılığı azalıyor.Paketle, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında artış öngörülürken fatura verilmemesi ve alınmaması durumlarında uygulanan özel usulsüzlük cezaları, aynı fiilin tekrarında artırımlı uygulanacak.

Vergi Usul Kanunu kapsamındaki belgeler yerine kanun kapsamında olmayan bilgi fişi gibi belgelerin düzenlenmesi halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 2 kat uygulanacak.

Vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan verginin 1 katı, kendiliğinden verilen beyannamelerde verginin yüzde 50'si, kaçakçılık fiillerinin varlığı halinde verginin 3 katı kadar kesiliyor. Kayıt dışı faaliyetlerde vergi ziyaı cezasının 1,5 kat olarak artırımlı uygulanması öngörülüyor.

Paketin yasalaşması halinde, kayıt dışı çalışanlara verginin 1 katı olarak kesilecek cezalar 1,5 kat, verginin 3 katı olarak kesilecek cezalar ise 4,5 kat olarak uygulanacak.

Banka hesabı paylaşımı

Başkasının banka hesaplarını kullananlara ve hesaplarını kullandıranlara özel usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülüyor.

Mal teslimi veya hizmet ifalarına ilişkin para transferlerinin, başkasına ait banka hesaplarına yapılması durumunda, banka hesabını kullanan ve kullandıran adına ayrı ayrı, işleme konu tutarın yüzde 10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilecek. Asgari 25 bin lira olarak uygulanacak cezanın üst limiti de 20 milyon lira olacak.

Faturasız hizmet

Satıcının, alıcıya belge düzenlemediğinin alıcı tarafından idareye bildirilmesi durumunda, alıcı adına ceza kesilmeyecek, satıcıya ise verilecek özel usulsüzlük cezası üç kat uygulanacak.

CNN Türk'ün derlediği habere göre paketle, 7 bin lirayı aşan ödemelerin banka ve finans kurumları aracılığıyla yapılması zorunluluğuna uyulmasını teşvik etmek amacıyla banka ve finans kurumlarını kullanmadan ödemeyi yapan mükellefin durumu idareye bildirmesi halinde ödemeyi yapan adına ceza kesilmemesine yönelik düzenleme de yer alıyor.

Elden kira ödemeleri

Meskenlerini kiraya verenlerin bu bedeli elden alması önlenecek. Bu amaçla elden kira ödemelerinde kiracılara da özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ancak kiracı ödemeyi elden yaptığını idareye bildirirse kiracıya ceza kesilmeyecek. İş yeri kiralamalarında da aynı kural geçerli olacak.

Hapis cezası artırılıyor

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlıkları yürütülen yeni vergi paketi, Vergi Usul Kanunu'nda yer alan bazı kaçakçılık suçları için öngörülen hapis cezalarının alt sınırını 5 yıla çıkarma hedefini içeriyor.

Ayrıca, etkin pişmanlığa ilişkin hükümlerin de kaldırılması planlanıyor. Bu düzenlemeyle, kaçakçılık suçları karşısında daha caydırıcı önlemler alınması amaçlanıyor.

Paket kapsamında, Bakanlığın bilgi verme yükümlülüğüne uymayan elektronik ticaret platformlarına kesilen cezalar artırılacak. Ödeme kaydedici cihaz ve POS cihazlarına düzenlemelere aykırı davrananlara uygulanan özel usulsüzlük cezalarının da yükseltilmesi planlanıyor.

https://www.ekonomim.com/foto-galeri/ekonomi/yeni-vergi-paketinin-detaylari-netlesti-bunlari-yapanlara-hapis-cezasi-geliyor-galeri-750137

Hazine ve Maliye Bakanlığı, gelir artırıcı düzenlemeler kapsamında fiş ve fatura gibi belgeleri düzenlemeyenlerle bu belgeleri almayanlara ağır yaptırımlar getirerek, kayıt dışı ticareti azaltmayı öngörüyor.

Bu kapsamda Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı öneriler arasında toplumun tamamını ilgilendiren alışverişte belge düzenlemesi dikkat çekiyor.

Fiş almayan da özel usulsüzlük cezası ödeyecek

Halen fatura ve fiş gibi belgeleri düzenlemeyenlere tutarın yüzde 10’u kadar ve en az 3 bin 400 lira tutarında özel usulsüzlük cezası uygulanıyor. Alıcının mükellef değil de tüketici olması halinde ceza 1/5 oranında uygulanıyor.

GİB yeni dönemde hem alıcı hem de satıcılara uygulanan cezanın artırılmasını öngörüyor. Bu kapsamda satıcılar yönünden belge düzenine uyulmadığı durumda birinci tespitte ceza tutarının 3 bin 400 liradan asgari 30 bin liraya yükseltilmesi öneriliyor. Eğer satış bedeli yüksek ise düzenlenmeyen tutarın yüzde 30’u kadar özel usulsüzlük cezası uygulanacak.

Ancak alıcılar 5 gün içinde belge düzenlenmemesini GİB’e bildirmesi halinde cezadan kurtulacak.

Hesabını başkasına kullandırana 20 milyon liraya kadar ceza

Yaptığı satışları şirket hesabı yerine ailesi veya başkasının IBAN hesaplarına havale yaptırarak tahsil eden şirketler ile kendisine ait hesabı bunlara kullandıranlara da ağır yaptırımlar geliyor.

Her iki kesime de asgari 30 bin lira-azami 20 milyon lira olmak üzer işleme konu tutarın yüzde 10’u kadar ayrı ayrı özel usulsüzlük cezası kesilecek.

POS cihazını başkasına kullandırana 90 bin lira

Öte yandan son dönemlerde sıkça gündeme gelen başkasına ait POS cihazını kullananlar ile POS cihazını başkasına kullandıranlara da ağır yaptırımlar öngörülüyor. Bu kapsamda mükellefiyet türüne göre her iki tarafa da 22 bin liradan başlayıp 90 bin liraya kadar çıkan miktarda özel usulsüzlük cezası kesilmesi planlanıyor.

https://www.ekonomim.com/ekonomi/maliyeden-kayit-disi-alisveris-onlemleri-fis-almayana-hesabini-baskasina-kullandirana-ceza-haberi-750061

Hazine ve Maliye Bakanlığı, KDV vurgunu yapılan zombi şirketlere yönelik çok ciddi önlemler almaya hazırlanıyor. ekonomim.com’un edindiği bilgilere göre hazırlanan vergi paketi taslağında, şirketlerin birleşme, devir ve bölünme işlemleri, KDV indirimleri incelemesine tabi tutularak gerçekleştirilecek. Böylece hükümet milyarlarca liralık vergi kaçağının önüne geçecek.

KDV ödemesi çıkan şirketler, hiçbir faaliyeti bulunmadığı halde KDV indirimi hakkı olan ya da KDV devir hakkı bulunan şirketlerle, birleşme işlemi yaparak, söz konusu KDV’yi devlete ödemiyor ve milyarlarca liralık vurgun yapıyorlardı.

Türkiye’de son dönemde yaygın olarak kullanılan bu yöntem, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) geçen yıl Haziran ayında yayımladığı rapora girmiş ve halka açık olmayan şirketler göz önüne alındığında, Türkiye’nin zombi şirket oranının en yüksek ülke olduğu vurgulanmıştı.

Devletin milyarlarca lira dolandırılmasına neden olan yöntem, piyasada adeta zombi şirket patlamasına neden oldu. 400 Milyon TL devir indirilecek KDV’si olan zombi şirket, 40-50 milyon TL’den satılmaya başlandı. Bu da ciddi bir KDV rantına dönüştü.

Maliye çok ciddi inceleme başlattı

ekonomim.com’un edindiği bilgilere göre; Maliye, bu durumda olan ve zombi şirketlerle birleşen şirketlerde KDV analizi yaptı ve zombi şirketlerden gelen devir indirilecek KDV’lerin tamamına yakın kısmının, sahte faturalar ve muhasebe hilesi yapılarak oluşturulan muhasebe kayıtları ile üretildiğini tespit etti.

Bu tespit üzerine hemen harekete geçen Maliye, önümüzdeki hafta Meclis’e sunulacak olan torba yasa teklifine, birleşme, devir ve bölünme işlemleri dolayısıyla KDV indiriminin vergi incelemesi ile yapılmasına ilişkin bir madde ekledi.

Zombi şirketler artık tek tek kapatılacak!

Söz konusu düzenlemenin yasalaşması halinde, birleşme, devir ve bölünme işlemlerinde, bu işlemler nedeniyle devralınan şirketlerin devreden KDV’leri, zamanaşımına bağlı olmaksızın yapılacak olan vergi incelemesi sonucuna göre birleşen, devralan ve bölünme sonucu ortaya çıkan yeni şirketler tarafından indirilebilecek. Bu düzenleme, sahte fatura ile etkin mücadele için yapılan önemli düzenlemelerden arasında yer alıyor.

Yapılacak düzenleme sonrası devir KDV’si yüksek zombi şirketler artık cazibesini kaybetmiş olacak.

Şeref Oğuz sık sık uyarıda bulunmuştu

EKONOMİ Gazetesi yazarı Dr. Şeref Oğuz, köşesinde yayımlanan yazılarda sık sık zombi şirketler üzerinden Türkiye’nin milyarlarca lira dolandırıldığını gündeme getirerek önlem alınması gerektiğine dikkat çekiyordu. Oğuz, 20 Aralık 2023’de kaleme aldığı “Zombileri teşvikle beslemesek?” başlıklı yazısında şunları söylemişti:

“Söz konusu gelişme olunca herkesin dilinde bir teşvik lafı takılır, durur… Efendim şu alanı teşvik etmeliyiz, filan alanda teşvik yetersiz, teşvik olsa uçarız kabilinden güzellemeler… Halen 30’a yakın farklı alanda teşvik veren Türkiye’de neden bu beklenti gerçekleşmez?
Çünkü teşviki veriyoruz ama takip etmiyoruz. Çünkü verilen teşvikin amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz, hatta bununla ilgilenmiyoruz. 2020’de 1 trilyon liralık düşük faizli kredi saçtık ortalığa, ekonomik canlanmayı teşvik için. Ne oldu? Kredinin büyük bölümü dövize gidiverdi.

Zombi girişimciler mesela… Zombi, hayattan beslenen ama değer üretmeyen ölü sistemlerdir. Zombi girişimciler, devletin kaynaklarını emer ama onları değere dönüştürmez. Zombi şirketler, arar bulur teşvik sahibi olur ama onu amacına uygun kullanmaz ve kapına dayanıverir; “daha daha teşvik ver…”

Hollanda’da elindeki lale soğanıyla bankadan içeri giren biri, bankodaki görevliden kredi talep ettiğinde, derhal bunu alır. Zira görevli, lale soğanını bilir, yasalar bu kredinin nerede kullanılacağını bilir, banka yöneticisi de bu krediyle gidip dolar alınmayacağından emindir.

Bizde ise durum farklıdır. Hele ki teşvik ile desteklediğimiz alanlarda denetim ve etki analizi yapılmadığı için aktarılan kaynağın nasıl bir fayda ürettiğini ölçemeyiz. Ölçemeyince bilemeyiz, bilemeyince de yönetemeyiz.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Teşvikleri kim takip etmeli?

Bunu bir bakanlığa bağlamak yerine doğrudan teşviki verenin onu denetleyeceği mekanizma kurmak gerekecek. Diyelim ki tarım ya da start-up için getirilen teşvik, tanımlandığı alanda mı kullanılmış yoksa başka amaçlar için mi harcanmış? Kaldı ki teşviki verenin, kötü kullanım halinde bunu geri alma yetkisi, geri çağırma imkânıyla donatılması gerekir.

Teşviklerin işe yarama oranı nedir?

Sektörüne ve şirketine bağlı olarak teşviklerin ancak 4’te biri amacına uygun alanlarda kullanılıyor. Gerisi, kişisel menfaat, şirketin başka işlerine harcama, lüks tüketim gibi amaç dışı alanlara gidiyor. Devlet verdiği paradan oluyor, ülke, teşvikle beslenen umutlarını yitiriyor.

NOT

MEĞER TAŞA TOHUM EKİLMEZ İMİŞ

Bu güzel mısra; 19’uncu yüzyıl ozanlarımızdan Seyrani’ye ait; “Eski libas gibi aşıkın gönlü / Söküldükten sonra dikilmez imiş / Seyrani’nin gözü gamla yaş imiş / Meğer taşa tohum ekilmez imiş.”

Teşviki doğru tohum ve doğru toprağa akıtmazsan, onu ziyan edersin. Taşa tohum ekilmez, teşvikin ruhuna uygun olmayan işlerden fayda türemez. Fikri olan ama finansı olmayan yığınca gencimiz, start-up’ımız var. Onları teşvik etmek dururken siyasi mülahazalarla kaynağı yandaşa, candaşa aktarmak ülkeye bir şey kazandırmaz.

Etrafıma bakıyorum, bir yandan finansman bulamadığı için gelişemeyen girişimciler, tarla bulamadığı için tarıma giremeyen gençler… Diğer yandan teşvik kovalayan, onu alıp har vurup harman savuran, bitince yenisini isteme yüzsüzlüğündekiler…

Zombiyi teşvik etmek, morgdakine serum bağlamaktır. Oysa bizim ölü sistemlere akıtacak serumumuz yok. Olanı, değer üreten girişimcilere aktarmadıkça orta gelir tuzağından çıkamayız."

https://www.ekonomim.com/gundem/zombi-sirketlere-maliye-kiskaci-artik-kdv-vurgunu-yapamayacaklar-haberi-750094

İş kazası nedeniyle ölüm halinde eş,anne-baba, kardeşe manevi tazminat ödenmesine hükmedilir. Emsal karara göre:

Manevi Tazminat Talep Tutarları
Eş:300.000,00₺
Anne:100.000,00₺
Kardeşi:50.000,00₺

İş Kazasındaki Kusur Oranları
Davalı:%80
Sigortalı:%20

Yerel Mahkemece Hükmedilen Manevi Tazminat Tutarları
Eş:50.000,00₺
Anne:10.000,00₺
Kardeş:5.000,00₺

Yargıtay Karar Özeti:
1-Manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar verilen para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır.

2-Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

3-Somut olayda, davacı eş lehine hükmedilen 50.000 TL, anne lehine 10.000 TL ve kardeşlerin her biri lehine hükmedilen 5.000 TL tutarındaki manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı az olduğu anlaşılmaktadır.

4-O halde mahkemece yapılacak iş, davacıların her biri lehine hakkaniyete uygun ve her bir davacının manevi kaybını tazminle uyumlu bir miktar manevi tazminata hükmetmekten ibarettir.

YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2021/4840
Karar Numarası: 2022/10344
Karar Tarihi: 13.09.2022

Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır

Borçlu olan kişilere af geleceği iddia edildi. Sicil affından yararlanmak isteyenlerin belirli koşulları yerine getirmesi gerekecek. İşte ayrıntılar...

Sicil affı ve devlet destekli borç kapatma kredisi için hazırlıkların yapıldığı iddia edildi.

TBMM'de kabul edilen sicil affı ve devlet destekli borç kapatma kredisi ile borçlar silinecek.

Yurthaber'in aktardığına göre sicil affı, belirli şartları sağlayan kişilerin borçlarının silinmesini öngörüyor.

Bu kapsamda vergi borçları, trafik cezaları, SGK primleri gibi çeşitli kamu borçları affedilecek. Sicil affından yararlanmak isteyenlerin ise belirli koşulları yerine getirmesi gerekecek.

Şartlar ne?

Bu koşullar arasında borçların belirli bir tarih aralığında olması, ödenmemiş olması ve belirli gelir kriterlerini sağlamak yer alıyor. Sicil affı, taşıt, konut, ihtiyaç kredileri ve kredi kartı borçlarını da kapsayarak borçluların kara listeden çıkmasını sağlayacak.

Devlet destekli borç kapatma kredisi ise, borçlu vatandaşların birikmiş borçlarını daha uygun koşullarla yeniden yapılandırmasına olanak tanıyacak. Bu krediler, kişilerin yüksek faizli borçlarını daha düşük faiz oranlarıyla yeniden yapılandırmasını sağlayarak mali yüklerini hafifletecek.

Ancak bu kredilerden yararlanabilmek için bankaların belirlediği bazı koşulları sağlamak gerekiyor. Bu koşullar genellikle kredi notu, gelir düzeyi ve kredi geçmişi gibi faktörleri içermekte.

Ziraat Bankası aracılığıyla en az 50 bin TL olarak sağlanacak olan bu kredi, borçlarını tek bir çatı altında toplayarak daha uygun ödeme koşullarıyla ödeme imkanı sunacak.

Kredinin başvuru koşulları ve detayları henüz açıklanmadı, ancak yasal düzenlemenin Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından vatandaşlar bu fırsattan yararlanabilecekler.

2024 sicil affı detayları henüz netleşmemiş durumda ve kimlerin bu aflardan yararlanabileceği belirsizliğini koruyor.

Resmi Gazete'de yayımlanacak olan yasal düzenlemelerle birlikte vatandaşlar bu fırsatlardan yararlanmaya başlayabilecekler.

https://www.ekonomim.com/foto-galeri/gundem/iddia-sicil-affi-ve-devlet-destekli-borc-kapatma-kredisi-ile-borcu-olanlar-af-geliyor-galeri-749967?p=2

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın azalan doğum oranlarıyla ilgili olarak “Alarm veriyor” sözlerinin ardından annelere destek hazırlıkları için düğmeye basıldı. Doğum izninin bir yıla çıkarılması, maaşta iyileştirme ile kreş ya da kira desteği de masada,

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 2001’de 2.38 seviyesinde olan doğurganlık hızı, 2023’de 1.51’e gerileyerek, nüfus yenilenme eşik değeri olan 2.1’in altına düştü.

ERDOĞAN "ALARM VERİYOR" DEMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, son 2 kabine toplantısında da bu konuya özellikle değinerek yaptığı açıklamalarda, Türkiye’deki azalan doğum oranlarını “varoluşsal bir tehdit, felaket” olarak nitelendirmişti. Erdoğan, “Azalan doğum oranları dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de alarm veriyor. Bu konuda yeni uygulamaları devreye alacağız” demişti.

AİLE BAKANI’NA TALİMAT

Bu konu, geçtiğimiz haftalarda yapılan MKYK toplantısında da gündeme gelmişti. Doğum izninin dört aydan bir yıla çıkartılması önerilen MKYK’da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de konuya sıcak bakarak, “Bu konuda asla klasik maliye olarak hareket etmeyeceğiz. Bize ne düşerse varız” demişti.

Hürriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre bu süreçlerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a, çalışma yapması talimatı verdi.

YENİ DESTEKLER YOLDA: DOĞUM İZNİ BİR YIL, MAAŞTA İYİLEŞTİRME, KREŞ YA DA KİRA DESTEĞİ

Aile Bakanı Göktaş, doğum izninin bir yıla çıkarılmasıyla ilgili atılabilecek adımlar üzerine geçtiğimiz haftalarda AK Parti’nin strateji ekibine bir sunum yaptığı öğrenildi. Ancak sunumun ardından, AK Parti kurmayları bu sürecin sadece doğum izniyle sınırlı olarak kalmaması gerektiğini, dünya örneklerinin de incelenerek ikinci ve üçüncü çocuğa kademeli olarak devlet desteği verilmesi gerektiğini ifade etti.

Toplantıda ikinci ve üçüncü çocuğa göre kademeli olarak iznin artırılmasının yanı sıra kreş veya kira desteği ya da kadının özlük hakkı ile beraber maaşında yapılabilecek bazı düzenlemeler öne çıktı.

0-3 YAŞ EVRESİ ÖNEMLİ

AK Parti kurmayları, konuyla ilgili şunları aktardı:
“Daha derli toplu bir çalışma yapılması lazım. Sadece doğum izni değil, kadınlarımız çocuk sahibi olmak istiyor. Kreş desteği, çalışan desteği, kira desteği. Kadın çalışıyor, çocuk sahibi olmak istiyor ama bakıcıların maaşı 30- 40 bin liradan aşağı değil. İkinci, üçüncü çocuğa destek verilmesi lazım. Biraz üzerinde çalışmamız lazım. Aile Bakanlığı’nın bir sürü bütçesi var. Sadece doğum iznini uzatmak değil, 0-3 yaş dediğimiz gelişim evresi de önemli.”

https://www.ekonomim.com/foto-galeri/gundem/yeni-paket-geliyor-anneye-bir-yil-dogum-izni-maasta-iyilestirme-kres-ya-da-kira-destegi-galeri-750046?p=7

Bu husus başta kâr dağıtımı olmak üzere şirketlerin sermaye kaybı ve borca batıklık durumu, yedek akçe ayrılması, sermaye artırım ve azaltımı, birleşme, bölünme gibi konuları etkiliyor

Değerli okurlar, yaklaşık 3 yıldır enflasyon düzeltmesiyle yatıp kalkıyoruz. 2023 yılı finansal tabloları enflasyon düzeltmesine tabi tutuldu. Şartların sağlandığı 2024 ve sonraki dönemlerde de enflasyon düzeltmesi uygulanacak.

Enflasyon düzeltmesi şirketlerin finansal tablolarında önemli değişiklikler yaratıyor. Özellikle öz sermaye hesaplarında gerçekleşen artış ve azalışlar şirketlerin pek çok Türk Ticaret Kanunu (TTK) uygulamalarını da etkiliyor.

Enflasyon düzeltmesi ile ilgili son zamanlarda en çok tartışılan husus, düzeltmenin kâr dağıtımına olan etkileridir.

Sermaye Piyasası Kurulu, 07/03/2024 tarih ve 14/382 sayılı Kurul Kararı uyarınca yaptığı duyuruda bu konuyu açıkladı.

Bu açıklamadan sonra gözler Sermaye Piyasasına Kanununa tabi olmayan şirketlerin uygulamalarına ilişkin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca (KGK) yapılması gereken açıklamalara çevrilmişti.

Birçok şirket 2023 yılı genel kurul toplantılarını yapıp, 2023 yılı kazançlarını dağıtım konusu yapmalarına rağmen Ticaret Bakanlığınca tebliğ çıkarılmamıştı. Nihayet beklenen tebliğ 15 Haziran’da yayımlandı.

Tebliğ ile 2023 yılı ve sonrasındaki yıllarda uygulanan/uygulanacak enflasyon düzeltmesine ilişkin olarak genel kurul ve yönetim organınca[1] esas alınacak finansal tablolar belirlenmiş bulunuyor. Bu tablolar genel kurula sunulması gereken tabloları da ifade ediyor.

Bu husus başta kâr dağıtımı olmak üzere şirketlerin[2] sermaye kaybı ve borca batıklık durumu, yedek akçe ayrılması, sermaye artırım ve azaltımı, birleşme, bölünme gibi konuları etkiliyor.

1-TTK uyarınca zorunlu bağımsız denetime tabi şirketlerde uygulama

Finansal tablolarını KGK tarafından belirlenen muhasebe standartlarına uygun hazırlamak zorunda olan bağımsız denetime tabi şirketler tarafından TTK uygulamalarına enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınacak (Md.4/1). Dolayısıyla genel kurula enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tabloların sunul.

a) 2023 yılı ve enflasyon düzeltmesi yapılan sonraki yıllara ilişkin kâr dağıtımı

Bu şirketlerde kâr dağıtımına enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınıyor, ancak bu tablolara istinaden dağıtılacak kazançların 213 sayılı Vergi Usul Kanununa (VUK) göre tutulan yasal defterlerde karşılığının bulunması gerekiyor. Aksi durumda yasal kayıtlarda yer alan tutarlarla sınırlı kâr dağıtımı yapılabiliyor.

Yayımlanan Tebliğe göre (Madde 4/4)., finansal tablolarını KGK tarafından belirlenen muhasebe standartlarına uygun hazırlamak zorunda olan bağımsız denetime tabi şirketler tarafından dağıtılması öngörülen kâr payı tutarı, VUK hükümlerine göre enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan kâr dağıtımına konu kaynakların toplamını aşamayacak. Yani yukarıda belirtiğim mukayeseye düzeltilmiş VUK bilançoları esas alınacak.

Tebliğde (Md.5/2), enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan sermaye düzeltmesi olumlu farkları, diğer öz sermaye kalemlerine ilişkin olumlu farklar ile bunların dışında kalan iç kaynakların, enflasyon düzeltmesinden kaynaklı zararlar dâhil zararlar ve olumsuz farkları aşan kısmının sermayeye ilave edilebileceği açıklanmış bulunuyor.

Kâr dağıtımına ilişkin mahsuptan bahsedilmemiş olsa da bu ifadeden, enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan zararların sermaye olumlu farkları ile diğer öz sermaye kalemlerine ilişkin fark hesaplarına mahsup edilebileceği sonucunu çıkarıyorum.

Hatta bu maddede, enflasyon düzeltmesinden kaynaklı zararlar dışındaki zararların (dolayısıyla ticari faaliyetten doğan zararların) da sermaye olumlu farkları ile diğer öz sermaye kalemlerine ilişkin fark hesaplarına mahsup edilebileceği belirtiliyor. Tabii ki bu mahsup yapılabilir, ancak bu mahsubun vergi mevzuatına göre vergileme gerektirdiğini bilmek gerekir. Nitekim tebliğde (Md.6/1), bu tebliğ uyarınca alınacak kararlarda, şirketin ve kârdan pay alacakların vergisel yükümlülüklerine ilişkin ilgili mevzuat hükümlerinin saklı olduğu belirtiliyor.

Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan zararların öz sermaye hesaplarına ilişkin enflasyon farkları ile sermaye olumlu farklarına mahsup edilebileceğinin bir başka teyidi de tebliğde yer alan “Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan sermaye düzeltmesi olumsuz farkları ile enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan diğer olumsuz farklar ise genel kurulda alınacak karara istinaden, sermaye azaltımı yoluyla veya olumlu farklar yahut diğer iç kaynaklarla mahsup edilebilir” ifadesidir (Md.5/3).

Dolayısıyla düzeltilmemiş bilançolarında cari yıl ve geçmiş yıl kârları bulunan şirketlerin düzeltilmiş bilançolarında bu kârların zarara dönüşmesi durumunda, yapılacak genel kurulda enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan zararların öz sermaye hesaplarına ilişkin enflasyon farkları ile sermaye olumlu farklarına mahsubuna karar aldıktan sonra kâr dağıtımı yapabilmelerinin mümkün olduğunu düşünüyorum. 2023 yılına ilişkin olarak bu mahsubu yönetim kurulu kararı ile bilanço hazırlarken yapmış olanlar şirketlerin genel kurullarında bu yönetim kurulu kararının onaylanmasının ardından kâr dağıtım kararı alınabilir. Tabii ki kâr dağıtımı yapabilmek için, dağıtılması öngörülen kâr payı tutarının, mahsuptan sonra, VUK hükümlerine göre enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan kâr dağıtımına konu kaynakların toplamını aşmaması gerekir.

Her ne kadar kar dağıtımı konusu Ticaret Bakanlığının görev alanına girse de kamuoyu bu konuda Maliyenin açıklama yapmasını bekliyor. Bunda Ticaret Bakanlığının tebliğle yapmış olduğu açıklamaların net olmaması ve kullanılan ifadelerin vergi jargonuna pek uymamasının da etkisi var. Bu nedenle Maliyenin resmi açıklama yapmasını bekliyoruz. 

b) Sermaye artırımı

Finansal tablolarını KGK tarafından belirlenen muhasebe standartlarına uygun hazırlamak zorunda olan şirketlerce yapılacak sermaye artırımlarında enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınacak olmakla birlikte, sermayeye eklenecek iç kaynak tutarı, VUK hükümlerine göre enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan sermayeye eklenebilecek iç kaynaklar toplamını aşamayacak (Md.5/4).

Görüldüğü gibi kâr dağıtımlarına benzer bir yaklaşım gösterilmekte, yasal kayıtlarda yer almayan tutarların kâr dağıtımına ve sermaye artırımına konu edilemeyeceği belirtilmektedir.

2-TTK uyarınca zorunlu bağımsız denetime tabi olmayan şirketlerde uygulama

 a) 2023 yılına ilişkin kâr dağıtımı

Bu şirketlerde 2023 yılına ilişkin kâr ve kazanç payı dağıtımları ile dönem içerisinde dağıtılmış olan kâr payı avansına ilişkin hesaplamalarda enflasyon düzeltmesi uygulanmamış finansal tablolar esas alınacak (Md.4/2-b).

Dolayısıyla 2023 yılı düzeltme öncesi cari dönem ve geçmiş yıl kârları olup, düzeltmede zarar çıkanlar, düzeltilmemiş bilançoları esas alarak 2023 yılında bu geçmiş yıl ve cari dönem kârlarını dağıtabileceklerdir. Dağıtmış olanlar bu tebliğle sanırım rahatlamışlardır.

b) 2024 ve sonraki yıllara ilişkin kâr dağıtımı

Bu şirketlerde, 2023 yılı hesap döneminden sonraki (2024 ve izleyen) hesap dönemlerinde, kâr dağıtımına enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınacaktır (Md.4/3).

3-Yasal yedek akçe ayrılmasına hangi finansal tablolar esas alınacak?

2023 yılına ilişkin yedek akçe hesaplamalarında enflasyon düzeltmesi uygulanmamış finansal tablolar esas alınacaktır (Md. 4/3).

2024 ve sonraki yıllara ilişkin yedek akçe hesaplamalarında ise, enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınacaktır (Md.4/1 ve 4/3).

4-TTK 376 uyarınca sermaye kaybı ve borca batıklık değerlendirmeleri hangi finansal tablolara göre yapılacak?

TTK 376 uyarınca sermaye kaybı ve borca batık olma durumlarının tespitinde enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınacaktır (Md.4/1 ve 4/2-a).

Bu değerlendirmede sermaye olarak düzeltilmiş değerler değil, ticaret siciline tescil edilmiş olan sermaye tutarı esas alınacaktır (Md.5/1).

Erdoğan Sağlam YMM

https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/ticaret-bakanligi-enflasyon-duzeltmesinin-kar-dagitimina-etkilerini-de-iceren-tebligi-yayimladi,45309


[1] Yönetim organı, anonim şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdürü veya müdürleri, şahıs şirketleriyle sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi ifade eder.

[2] Bu şirketler 6102 sayılı TTK’da düzenlenen ticaret şirketlerini (anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile kooperatifler ve tüzel kişiliğe sahip şahıs şirketlerini) ifade ediyor.

T.C.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI

Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü

Sayı : E-29753132-010.06.02-5256985

Tarih: 10.06.2024

Konu : Genelge

GENELGE

2024/3

2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda yapılan düzenlemeyle konaklama tesislerinin faaliyette bulunabilmeleri için Bakanlığımızdan turizm işletme belgesi veya basit konaklama turizm işletmesi belgesi alma zorunluluğu getirilmiş, 7464 sayılı Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile de konutların yerli veya yabancı kişilere tek seferde yüz gün veya yüz günden daha kısa süreyle turizm amaçlı kiralanmalarında Bakanlığımızdan izin belgesi alma zorunluluğu getirilmiştir.

7464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile izin belgesi olmaksızın faaliyette bulunanlara ve izinsiz kiralama faaliyetlerinin elektronik ticaretine ve tanıtımına imkân sağlayan aracı hizmet sağlayıcılara yönelik idari yaptırımlara yer verilmiştir.

Aracı hizmet sağlayıcıları, alenileştirilmiş olması kaydıyla;

a) Konaklama tesisinin/konutun adres bilgilerini,

b) Hizmet verilen gerçek ya da tüzel kişilere ait ad soyad/unvan, adres ve iletişim bilgilerini,

c) İzin belgesi/turizm işletmesi belgesi/basit konaklama turizm işletmesi belgesi numarasını,

ç) Bakanlık tarafından belirlenecek diğer bilgileri,

Bakanlığa aylık olarak bildirilmekle yükümlüdür. Bir aya ait bilgiler, takip eden ayın 10. günü saat 23.59’a kadar “This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.” adresine excel tablosu olarak gönderilecektir. İlan verenin belge sahibinin ticari temsilcisi olması sebebiyle kiralamaya aracılık etmesi bilgi verme yükümlülüğünü etkilemeyecektir.

7464 sayılı Kanunun kapsamındaki aracı hizmet sağlayıcıları ilk bildirimlerini 15/6/2024 tarihinden önce yaparlar. Bu Genelge kapsamında sürekli bilgi verecek aracı hizmet sağlayıcıları, söz konusu ilanların bildirilmesi zorunlu olan bilgileri içerecek şekilde alınması için gerekli olan teknik çalışmaları en kısa sürede tamamlamaları gerekmektedir.

Ayrıca, il kültür ve turizm müdürlüklerince;

a) İzinsiz kiralama faaliyetlerinin elektronik ticaretine ve tanıtımına imkân sağlandığı tespit edilen aracı hizmet sağlayıcılarına ilişkin bilgilerin ivedilikle Bakanlığımıza “This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.” adresi üzerinden bildirilmesi,

b) İzinsiz kiralama faaliyeti yürütüldüğü veya 7464 sayılı Kanun hükümlerine aykırı şekilde kiralama yapıldığının tespit edilmesi halinde, bu faaliyeti yapanlar hakkında, ivedilikle 7464 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik uyarınca idari yaptırım uygulanması,

c) Kolluk kuvvetleri veya ilgili kamu idarelerince izinsiz kiralama faaliyeti yürütüldüğü veya 7464 sayılı Kanun ile Konutların Turizm Amaçlı Kiralanması Faaliyetlerinin Düzenlenmesine İlişkin Yönetmelik hükümleri ve bu Genelgeye aykırı şekilde kiralama yapıldığının tespit edilmesi halinde, bu tespitlere dayanılarak ivedilikle işlem tesis edilmesi,

gerekmekte olup, aksi taktirde sorumluluğun Valiliklerde olacağı hususu göz önünde bulundurulmalıdır.

Bilgilerini ve bu Genelgede belirtilen esaslara azami hassasiyet gösterilerek uygulamaya yön verilmesi hususunda gereğini rica ederim.

Mehmet Nuri ERSOY

Bakan

Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nca, 2024 yılı Haziran ayının üçüncü haftasına denk gelen Kurban Bayramı tatili nedeniyle mükelleflerin KDV iade alacaklarının 2024/Nisan dönemi SGK prim borcuna 20/06/2024 tarihine kadar mahsubunda gecikmeler yaşanabileceği, belirtilmiştir.

Bu kapsamda, her ayın 1’i ila 30’u arasındaki çalışmaları karşılığı ücret ödenen 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran işverenler yönünden 2024/Nisan ayına ilişkin sigorta prim borcunun katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle ödenmesi halinde vade tarihinin 25/06/2024 olarak uygulanmasına karar verilmiştir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur

Kaynak: SGK

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Kar Dağıtımı Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan “Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Esas Alınacak…
  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
Top