Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Mali müşavirliğin anayasası diyebileceğimiz “3568 Sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu” 1989 yılından bu zamana kadar 2008 yılında yapılan bazı değişiklikler haricinde 35 yıldır yürürlükte olmakla birlikte, çağımız koşullarında maalesef geride kalmaktadır.

Meslek yasamızın doğum günü olarak kabul edilen 13.06.1989’un 35. yıl dönümünde 3568 sayılı Kanunu’nda yapılması gereken revizyonlar ve değişmesi gereken öncelikli 20 madde çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır.

Bilindiği üzere 3568 sayılı Yasa öncesinde mali müşavirlik mesleği katip, muhasip, muhasebeci gibi unvanlarla gelişi güzel bir şekilde çerçevesiz olarak icra edilmekteyken 01.06.1989 tarihinde TBMM’de kabul edilen ve 13.06.1989 tarihli Resmi Gazete’de ilanı ile meslek kanunumuz yasal zemine kavuşmuştur. O zamandan bu zamana kadar meslek yasamızda 10.07.2008 tarih ve 5786 sayılı Kanun düzenlemesi dışında köklü sayılabilecek bir düzenleme ne yazık ki yapılamamıştır.

10.07.2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “5786 Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile önemli değişiklikler yapılmış olsa da günümüzde halen birçok eksiklik ve meslektaşlar arasında haksız rekabet oluşturabilecek ve mali idarenin tahakkümünde olan meslek kanunumuz daha köklü bir reforma ihtiyaç duymaktadır.

Bu reform ilkesi çerçevesinde Yeni 3568 Kanun Çalıştayı oluşturulması ve bu bağlamda 3568 sayılı Kanun’da değişmesi gereken öncelikli 20 madde aşağıda ilgilerinize sunulmuş olup, sayısı yüzbinlerle ifade edilen tüm meslektaşlarımızın katkılarıyla 3568 sayılı Meslek Yasa’mızda değişmesi gerekecek yüzlerce madde için görüş ve önerilerinizi beklerim.

“Yeni 3568 sayılı  SMMM&YMM Kanunu’nda değişmesi gereken öncelikli 20 madde”

(Aşağıda yer alan maddeler ana başlıklar ve özet olarak belirtilmiş olup, kanun/yönetmelik maddesi haline getirilmesi taslak çalışmanın tamamlanması akabinde yapılacaktır.)

1) Mali müşavirlik mesleğine giriş

Mali müşavirlik mesleğinin niteliğini ve itibarını yükselmek adına mesleğe girişin üniversite aşamasından başlamak üzere sınırlandırılması, alakasız bölümlerden geçişlerin engellenmesi ve mali müşavirlik fakültesi ile üniversite tercihlerinde ilk 100 bin (öğrenci) tercih sınırı getirilmesinin sağlanması. (Hukuk, kamu yönetimi hatta işletme gibi alanlardan öğrenci alınmamalı) Ayrıca bir yılda belli sayıda meslektaş girişi örneğin 200 ile sınırlandırılması.

2) TÜRMOB, SMMM&YMM odaların yapısının reforme edilmesi

35 yıldır uygulana gelen ve mesleğin ilk 10 yılı dışında mesleğe ilave katkı, nitelik, itibarını artıramadığı ortada olan oda ve üst birlik yapısının baştan aşağı revize edilmesi sadeleştirilmesi ve gerek olmayan kurul ve üye sayılarının düşürülmesi ve benzeri düzenlemeler ile günümüz koşullarında daha ulaşılabilir. Meslek haklarının daha çok savunulduğu bir yapıya dönüştürülmelidir.

3- SMMM&YMM odalarında belli koşullar ile ikinci hatta üçüncü oda kurulabilmeli

“Rekabet Güzeldir…” sözünden hareketle aynı il sınırlarında birden fazla SMMM&YMM Odası kurulabilmeli ve demokrasinin bir gereği olarak isteyen istediği Oda’ya kaydolabilmelidir.

4- Unvanlarımızda revizyon yapılmalı salt “muhasebeci!” titrinden artık kurtarılmalı

2008’de yapılan düzenlemede “Serbest Muhasebecilik” kaldırılmış olsa da SMMM olarak kısaltılan SMM ve YMM unvanları günümüz koşullarında yenilenmelidir. Mesleğimiz teknolojinin gelişmesiyle birlikte e-dönüşümün en yaygın kullanıldığı meslek olduğundan örnek olarak önerim “Mali Mühendis” veya Mali Denetçi veya hiç olmasa bile SM kısmının tamamen kaldırılarak sadece “Mali Müşavir” veya “Mali Danışman” şeklinde revize edilmeli. YMM kısmında ise mali müşavir unvanında yapılacak düzenleme ile belirlenebilecektir.

5- SMMM&YMM odaları ile TÜRMOB seçim sistemi değiştirilmeli

Bilindiği üzere ülkemizde genel seçimler dışında meslek odaları seçimlerine genel olarak katılım azdır. Aynı durum Mali Müşavir odaları için geçerlidir. Seçimlere katılım oran ortalaması %30’lar civarında olup, temsilin yansıması açısından çok çok düşük oranlardır. Bu sorunun en önemli nedeni başta metropol şehirler olmak üzere seçimlere ulaşım ve zaman sorunundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle başta seçim organizasyonu olmak üzere SMMM&YMM Odaları ile TÜRMOB Seçim Sistemi revize edilmelidir. YSK’nın bazı odaların talebi ile uygulamaya başlattığı Elektronik Seçim gibi alternatifler ile ilçe/bölge bazlı seçimlerin yapılması sağlanmalıdır.

6- SMMM&YMM mesleğine kamudan geçişler sınırlandırılmalıdır

1989 tarihli kanunumuz o dönemin koşullarında ağırlıklı olarak Maliye idaresinin tahakkümü ve kendi mensuplarına yarar sağlayacak şekilde konumlandırılmasından dolayı meslekte ciddi anlamda haksız rekabet durumu oluşturmaktadır. Bu nedenle başta YMM geçişleri olmak üzere mesleğe kamudan geçişlerin revize edilmesi gerekmektedir. Ayrıca tersine geçiş yani meslekten kamuya geçiş imkânı da getirilmelidir.

7- Bağımsız denetçilik durumu ve KGK

KGK’nın kurulmasından bu zamana bağımsız denetçilik daha nitelikli hale gelmiş ve her ne kadar BD olabilmek için 3568 sayılı Kanun’a göre yetki olması gerekse de günümüzde VUK/TRFS farklılıklarından SMM & Bağımsız denetçi ayrımı da oluşabilmektedir. Bu bağlamda salt olarak Bağımsız Denetçilik yapanlar içinde bir düzenleme ve dahi Oda yapısı kurulması düşünülebilir.?8- Nispi temsil sisteminin gözden geçirilmesi

2008 yılında yapılan düzenlemelerin tüm odalara emsal teşkil edecek en önemli maddesi belki de “Nispi Temsildi”. Esas amacı temsilde adalet olsa da bu sisteminde revize edilmesi ve meclis benzeri bir yapı kurgulanması veya farklı fikirler ile aksayan yönler geliştirilebilir.

9- Haksız rekabete kesin/keskin çözümler üretilmeli

Mesleğin en büyük sorunlarından olan Haksız Rekabet için kurul oluşturmanın dışından fiili icraata geçirilecek hamleler yapılmalı mesleğin itibarı gözetilerek yönetmelikle değil, haksız rekabet ve ETİK konularına kanuni düzenlemeler ile yaptırımlar getirilmelidir.

10- Kota ve benzeri iş yükü odaklı sorunların düzeltilmesi

Haksız rekabetin bir farklı yönü olan kotasız çalışmaya ciddi anlamda kanun yoluyla düzenlemeler getirilmeli, mesleği ve meslektaşların tamamını koruyan değişiklikler uygulanabilir şekilde yapılmalıdır.

11- Meslekte ihtisaslaşma getirilmeli ve yasal zemine kavuşmalıdır

Farklı sektör gruplarına hizmet veren meslektaşların belli konularda uzmanlaşanlarla ilgili düzenlemeler yasal zeminde yapılmalı ve korunmalıdır. Örneğin; İnşaat Muhasebesi Uzmanı SMMM, Dış Ticaret Uzmanı SMMM gibi meslektaşların ihtisaslaştığı konuda emeğine kıymet veren düzenlemeler yapılmalıdır.

12) Mali tatil fiilen uygulanabilir şekilde düzenlemesi sağlanmalıdır

Adı var kendi yok olan “Mali Tatil’in” Adli Tatil benzeri bir yapı ile yeniden ihdas edilmesi sağlanmalıdır. Örneğin, Temmuz aylarına denk gelen beyan ve bildirimlerin bir sonraki ay ile birleşik şekilde beyan edilebilir.

13) Bağımlı SMM&YMM, Bağımsız SMMM&YMM konusu gözden geçirilmeli eksik alanlar düzeltilmedir

Kendi işini ayrı bir ofis üzerinden yapanlar ile bir şirket veya ofiste hizmet akdi ile bağımlı olarak çalışan meslektaşların özlük hakları düzenlenmeli Mühendislerde olduğu şekilde asgari ücret sınırı belirlenmeli ve bu ücretin dışında çalıştırılmaması konuları ile Oda içerisinde söz hakkı YK üyeliği gibi hususlarda da gerekli düzenlemelerin yapılması sağlanmalıdır.

14) Mali müşavirlerin ticaret yasağı konusu tekrar ele alınarak düzenlenmelidir.

Mali müşavirlerin kendiişlerini aksatmayacak, haksız rekabete uğratmayacak şekilde makul ölçülerde ve kota vb. durumu gözetilerek ticaret yasağı konusunda esneme ve düzenlemeler yapılabilir?

15) Meslek mensuplarına kıdem yıllarına göre unvanlarına ek düzenlemeler yapılabilmeli

Belli bir kıdem yılını aşan ve hiçbir disiplin suçu işlememiş meslek mensuplarına Baş SMM gibi ek unvan verilmesi uygulanabilir.

16) Mali Müşavirlere 7104 Sayılı Kanun ile verilen KDV İade Raporu yazabilme hakkı uygulamaya alınmalıdır

2018 yılında 7014 sayılı Kanun ile SMMM’lere verilen KDV İade Raporu yazabilme hakkının yönetmelik/tebliğ ile uygulamaya alınması sağlanmalıdır.

17) YMM’ler tarafından KDV tasdik raporlarına ilişkin karşıt inceleme tutanakları elektronik ortamda yapılmalıdır

E-Dönüşüm çağında YMM’ler tarafından halen kağıt ortamında yapılan Karşıt İnceleme Tutanakları’nın artık elektronik ortamda yapılması sağlanmalıdır. Böylelikle hem YMM’lerin hem SMMM’lerin iş yükleri hafiflerken KDV iadesi bekleyen mükelleflerin daha hızlı ve doğru şekilde iadelerin alınması sağlanmış olacaktır.

18) YMM geçmeyi düşünen en az 3 yıl kıdemli SMMM’lerin YMM dosyası açarak sınava girebilmesi sağlanmalıdır

Eşitlik ilkesi gereğince vergi müfettişlerine verilen 3 kıdem yılı sonrasında SMMM’lerinde YMM sınavına girebilmesi konusundaki haksızlıkların giderilmesi ve yasal düzenleme yapılması sağlanmalıdır.

19) Mali müşavirlik mesleğinin itibarını yükseltecek yasal ve idari düzenlemelerin yapılması sağlanmalıdır

Her ne kadar İtibar kanun yoluyla sağlanacak bir uygulama olmasa da mesleğimizin gerek sosyal medyada gerekse dizi ve filmler üzerinden hiciv dışına taşacak şekilde alenen küçük düşürücü eylem ve söylemlere karşı gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

20) Mali müşavirliğin Mali İdare ile birlikte sağlıklı dönüşümü için ‘Mali Reform’ süreci başlatılmalıdır.

Yargı reformuna benzer şekilde fasılalı şekilde mali reform süreci başlatılmalı ve tüm paydaşların katkıları ile uygulanmak üzere adımlar atılmalıdır.

Yukarıda özet olarak belirtilen hususlara ilişkin detaylar süreç içerisinde tüm meslektaşların katkısı ile “En İyi Fikir En Çok Fikirden Çıkar” şiarıyla 3568 Sayılı Kanun’a derç edilecek şekilde düzenlenmesi hedeflenmektedir.

Serdar Karakuş

SMMM | Audit | Tax | Consultant

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/3568-smmmymm-kanununda-degismesi-gereken-oncelikli-20-madde/750011

Cuma, 21 Haziran 2024 07:26

Seçilmiş Güncel Özelgeler

Gelir İdaresi özelgeleri, vergi cezası ve gecikme faizine karşı koruma sağlıyor. Aynı nitelikli özelgeler sadece özelgenin verildiği değil bütün mükellefler için aynı sonuçları doğuruyor. Bu nedenle özelgeler oldukça önemli ve izlenmesi gereken kaynaklar.

Gelir İdaresi’nce verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman bu köşede yer vermeye çalışıyorum.

İşte son zamanlarda verilen özelgelerden seçtiğim bazılarının özeti. Özelgelerin tam metinlerine Gelir İdaresi’nin internet sitesinden ulaşmak mümkün.

 - Tahakkuk eden verginin vadesinde ancak beyanname verme tarihinden sonra ödenmesi halinde, vergiye uyumlu mükellef indiriminden yararlanılabilir mi?

(11.06.2024 tarih ve 18318 sayılı özelge)

12.03.2024 tarihinde verilen yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin 31.03.2024 (süre uzatımı nedeniyle 05.04.2024) tarihine kadar ödenebilmesi, 12.04.2024 tarihinde verilen yıllık kurumlar vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden verginin de 30.04.2024 (süre uzatımı nedeniyle 06.05.2024) tarihine kadar ödenebilmesi kanun hükmü gereğidir.

Dolayısıyla, indirimin hesaplanacağı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesini beyanname verme süresinin son gününden daha önceki tarihlerde veren mükelleflerin, bu beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergilerini vadelerinde ödemeleri durumunda, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde öngörülen diğer şartları da sağlamaları kaydıyla, vergiye uyumlu mükelleflerde vergi indiriminden yararlanabilmeleri mümkün bulunmaktadır.

Bu bağlamda, 12.03.2024 tarihinde verilen gelir vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden gelir vergisinin ilk taksiti ve damga vergisinin kanuni süresi içerisinde (25.03.2024 tarihinde) ödenmiş olması nedeniyle, öngörülen diğer şartların da sağlanmış olması kaydıyla, vergi indirimden faydalanılması mümkündür.

- Aktife kayıtlı olmayan araca ilişkin giderler mesleki kazancın tespitinde dikkate alınabilir mi?

(13.05.2024 tarih ve 260162 sayılı özelge)

Serbest meslek faaliyetinin önem ve genişliği ile mütenasip olan ve işte kullanılan envantere kayıtlı araçların giderleri ile amortismanları, Gelir Vergisi Kanunu’nun 68. maddesinde belirtilen oranla sınırlı olmak üzere, mesleki kazancın tespitinde dikkate alınabilir.

Envantere kayıtlı bulunmayan araca ait bakım, onarım ve yakıt giderleri ile amortismanlarının serbest meslek kazancının tespitinde dikkate alınması mümkün değildir. Envantere kayıtlı olmayan araçlar mesleki faaliyette kullanılsa dahi, bu araçların giderlerine ilişkin yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması da mümkün bulunmamaktadır.

- “Diğer Maddi Duran Varlıklar” hesabında izlenen tablo ve eski eşyalar enflasyon düzeltmesine tabi tutulabilir mi?

(22.05.2024 tarih ve 670927 sayılı özelge)

“256- Diğer Maddi Duran Varlıklar” hesabında izlenen tablo ve eski eşyaların enflasyon düzeltmesi uygulamasında parasal olmayan kıymet olarak kabul edilmesi ve ilgili düzenlemeler kapsamında düzeltmeye tabi tutulması gerekmektedir.

- “264 Özel Maliyetler” hesabında izlenen yatırımlarda reel olmayan finansman maliyeti ayrıştırması yapılması gerekir mi?

(13.05.2024 tarih ve 618503 sayılı özelge)

“Maddi Olmayan Duran Varlıklar” hesap grubu dahilinde “264- Özel Maliyetler” hesabında izlenmesi gereken her bir kesim yatırıma ilişkin enflasyon düzeltmesi kapsamında, düzeltmeye esas tutarın tespitinde reel olmayan finansman maliyeti ayrıştırması yapılmaması gerekmektedir.

- Yurt dışında yerleşik firmadan satın alınan yazılım nedeniyle ödenecek bedellerden tevkifat yapılması gerekir mi?

(22.04.2024 tarih ve 9609 sayılı özelge)

Müşterilere video görüşmesi yapmak için İrlanda mukimi firmadan alınan yazılım kullanma hizmeti üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan ve/veya çoğaltılmadan nihai tüketicilere satılması veya aynı şekilde işletmede kullanılması halinde, yurt dışında mukim firma tarafından elde edilen kazanç ticari kazanç niteliği taşıyacağından, bu nitelikteki ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılması gerekmemektedir. 

- Menkul kıymet yatırım ortaklığı faaliyeti ile iştigal eden şirket enflasyon düzeltmesi yapmak zorunda mıdır?

(13.05.2024 tarih ve 257525 sayılı özelge)

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde sayılan ve kazançları kurumlar vergisinden istisna edilen yatırım ortaklıklarının, 165 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri’nin “14. Kazançları İstisna Kapsamında Olan Fonlarda Enflasyon Düzeltmesi” başlıklı bölümünde sayılanlar kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunludur.

TUGS’a kayıtlı gemilerin satış sözleşmesi ve ihale kararı damga vergisinden müstesna mıdır?

(06.05.2024 tarih ve 9344 sayılı özelge)

Türk Uluslararası Gemi Sicili’ne (TUGS) kayıtlı gemilerin satışına ilişkin olarak düzenlenen sözleşme, Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. maddesi kapsamında damga vergisinden müstesnadır.

Ancak, TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların alım satımı nedeniyle alınan ihale kararlarına ilişkin bir istisna hükmü bulunmadığından, söz konusu ihale kararının Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tablonun II/2. fıkrası hükmü uyarınca damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Recep BIYIK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/secilmis-guncel-ozelgeler/750010

Mevcut yurt dışı çıkış harç­larının 10 kat artacak ol­masının planlandığı söylentisi Anayasal haklardan biri olan “se­yahat hürriyeti”ne aykırılık yö­nüyle tartışılmaya başlandı.

Engellilerin ödemedikleri ÖTV’nin mirasçılardan alınma­sı iddiası bir başka tepki yaratan alan oldu.

Taslak bir nebze daha belirginleşti.

Hazine ve Maliye Bakanımız, borsa gelirlerinin vergilenmesi konusunun bu taslakta yer alma­yacağını, tekrar değerlendirile­ceğini paylaştı.

Tavsiyemiz, bu taslakta yer alacak konularda söyleyecek şeyleri olanların olabildiğince hızlı görüş, değerlendirme, uyarı ve önerilerini paylaşmalarıdır ki belki kanunlaşma sürecinde dik­kate alınır.Kanunlaşma süreçle­ri ile ilgili kronik sorunumuz bu yasalaşma sürecinde de devam ediyor. Kanun tasarısı tamamen gelir artırma odaklı ve doğrudan tarafı olan mükelleflerden gizli sürdürülüyor.

Düzenlemede dengeleyici hiç bir şey yok gibi duruyor. Hiç ol­mazsa mevcut kanunların uygu­lanmasında bazı hususlarda mü­kellef aleyhine yapılan uygulama yanlışlıkları da düzeltilmeli.

Çok uluslu şirketlere asgari kurumlar vergisi

Taslağa göre, yıllık konsolide hasılatı 750 milyon euro eşiği­ni aşan çok uluslu işletme grup­larının şube, iştirak ve işyerleri­nin ödeyecekleri verginin %15’in altında ise %15’e tamamlanması böylelikle, bu kategorideki şir­ketlerin Türkiye’deki faaliyetle­rinden asgari%15 vergi alınması planlanıyor.

Bu düzenleme ile birlikte ha­sılatın %7,5’i şeklinde uygulanan Dijital Hizmetler Vergisi ve dar mükelleflere yapılan reklam öde­melerinden alınan %15 reklam stopajının da kaldırılması, Ma­li İdarenin web sitelerini iş yeri olarak kabul eden yaklaşımının da Çifte Vergilemeyi Önleme An­laşmalarına uygun hale getiril­mesi beklenmektedir.

Asgari kurumlar vergisi

Hesaplanan kurumlar ver­gisi ile iki ayrı hesaplama mu­kayese edilecek ve ödenecek ku­rumlar vergisi;

1-İndirim ve istisnalar düşül­meden önceki kurum kazancının yüzde 10’u veya

2-Beyan edilen hasılatın yüz­de 2’si matrah kabul edilerek ku­rumlar vergisi oranında hesapla­nan asgari vergiden, üçünün yük­sek olanından az olamayacak.

Kazancın olmadığı dönemler­de hasılat üzerinden vergi alma anlamına gelecek düzenlemenin Anayasal vergileme prensipleri­ne aykırı düşeceğini ifade etmek isterim.

1 Ocak 2025 tarihinden itiba­ren elde edilen kazançlara uygu­lanmak üzere başlanılması öngö­rülüyor.

Asgari gelir vergisi

Çalışmada, ticari, zirai ve serbest meslek faaliyetleri nede­niyle yıllık gelir vergisi beyan­namesi vermeye mecbur olan mükellefler için , hasılatın %5’i üzerinden hesaplanacak gelir vergisinden az olmamak üzere asgari gelir vergisi uygulaması getirilmesi öngörülüyor.

Cumhurbaşkanına bu kapsam­da belirlenecek oranı, sektörler, iş grupları ve iş türleri bazında her bir kazanç türü itibarıyla artırma ve azaltma yetkisi verilecek.

Kazancın olmadığı dönemler­de hasılat üzerinden vergi almak anlamına gelecek düzenlemenin Anayasal vergileme prensipleri­ne aykırı olacağını ve Cumhur­başkanlığına verilmesi planlanan yetkinin Anayasamızın 73. mad­desinin 4. fıkrası dikkate alındı­ğında, ifade edildiği şekilde veri­lemeyeceği kanaatimizi paylaş­mak isterim.

Uygulamaya 2025’ten itibaren geçilmesi öngörülüyor.

Serbest meslekte hasılat takibi

Taslakla serbest meslek erba­bı ile ticaret erbabının bir ayda 3, yılda da toplam 12 kezden az ol­mamak üzere yapılacak yoklama­larla günlük hasılatlarının tespit edilmesi, mükellef tarafından be­yan edilen hasılat ile yoklamalar­da tespit edilen hasılat arasında bir fark bulunması halinde mü­kellefin izaha davet edil­mesi öngörülüyor.

Bunun yeterli görülme­mesi halinde de yapılmış hasılat tespitleri esas alı­narak vergi dairesi tara­fından re’sen tarhiyat ya­pılması ve vergi inceleme­si başlatılması planlanıyor.

Geçmişte, lokanta, bü­fe vb hizmet işletmelerin­de yıl içinde yapılan hası­lat tespitlerinden hareketle asga­ri gayri hasılat esası uygulaması yapıldı. Ancak, bu uygulamanın serbest meslek erbabında ifade edildiği şekliyle yapılabilmesi olanaklı değildir.

Şu an avukatlar nezdinde al­dıkları vekaletler, baktıkları da­valar, asgari tarife ve banka hesap hareketlerinden hareketle ince­lemeler sürdürülüyor. Bu tür ve­rilerden hareketle sorgulama ya­pılabilir. Ancak bu incelemelerde banka hesabındaki(hatta yakın­larının hesapları da dahil) tüm tutarları gelir saymaya dönük de­ğerlendirmelerin yanlışlığını da peşinen ifade etmekte fayda var.

Geçmişte denenen ve verim­sizliği nedeniyle vazgeçilen mü­esseseler tekrar ihya edilirken neden vazgeçildiğinin de hatır­lanmasında fayda olabilir.

Yurt dışına çıkış harcı 1500 TL

Yurt dışı çıkış harcı bugün iti­barıyla 150 TL olarak uygula­nıyor. Taslak çalışmada, bunun 1500 TL’ye çıkartılması, harcın her yıl yeniden değerleme ora­nında artırılması öngörülüyor.

Engelli araçları istisnası

Taslak çalışmada istisna­dan yararlanma süresinin 5 yıl­dan 10 yıla çıkartılması ve taşıt­ların veraset yoluyla intikalinde istisnaya konu vergilerin miras­çılar tarafından ödenmesi öngö­rülüyor.

Değer artış kazancındaki istisnalar kalkacak

Gelir vergisi kanununa göre, gayrimenkullerin, hakların, ge­mi ve gemi paylarının iktisap ta­rihinden itibaren 5 yıl içinde sa­tılması halinde elde edilen değer artışı kazançları vergiye tabi. Bu istisnanın kaldırılması planla­nıyor.

Düzenlemeyle 5 yıllık istisna süresi sadece bir konut için uy­gulanacak.

Öncelikle muhtemeldir ki bu düzenlemelerin mevcut gayri­menkullerin satışı halinde uygu­lanmasının Anayasaya uygunlu­ğu tartışılacaktır. Diğer bu husus satış kazancının belirlenmesin­de satın alma maliyeti noktasın­da olacaktır.

Şahısların hisse satış kazançları istisnası

Tam mükellef kurumlara ait olan ve 2 yıldan fazla süreyle el­de tutulan BİST’te işlem görme­yen hisse senetlerinin elden çı­karılmasından doğan kazançlara uygulanan gelir vergisi istisnası kaldırılıyor.

Vergi usulsüzlük cezaları artıyor

Taslak çalışmada, vergi usul­süzlüklerine uygulanacak ceza­ların da artırılması öngörülüyor.

Cezasızlık Türkiye’nin te­mel bir sorunu gibi duruyor. Çok önemli konulardaki uygulanalar kademe kademe herkesin zihnin­de mukayeseli bir kabullenme ze­mini oluşturuyor. Bu nedenledir ki vergiye uyumu tek başına vergi alanında atılacak adımlarla sağ­layabilmek mümkün değildir.

10 GYO’lara kazanç üzerinden vergi

Tasarıya göre Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları ve Gay­rimenkul Yatırım Fonları’nın gayrimenkullerden elde edi­len kazançlar dolayısıyla asgari kurumlar vergisi ödenmesi öngö­rülüyor.

Mevcut kurumlar vergisi yasa­sına göre, yatırım fon ve ortak­lıklarının kazançlarının tamamı kurumlar vergisinden istisna. Düzenlemenin 1 Ocak 2025’ten itibaren elde edilen kazançlara uygulanması hedefleniyor.

11 Kripto alım satımına vergi

Taslakta kripto varlıkla­rın vergilendirilmesine ilişkin olarak ise 2 farklı vergilendir­me formülü öneriliyor. Bun­lardan ilki, alım-satımlardan on binde 3 gibi bir oranda iş­lem vergisi uygulanması, diğeri de alım-satımdan elde edilen ge­lirden gelir vergisi alınması.

12 Aktifteki madenlere borsa rayici

Yatırım amaçlı olarak altın, gümüş, platin gibi kıymetli ma­denleri satın alan ve aktiflerin­de bulunduran şirketler, bu kıy­metli madenlere ilişkin değer artışlarını satış aşamasına ka­dar vergilendirmiyorlar. Taslak­ta şirket bilançolarında bulu­nan bu madenlerin borsa rayici ile değerlenmesi, bu değerleme sonucu, geçici vergi dahil hesap dönemleri itibarıyla değerleme farklarının vergilendirilmesi ön­görülüyor.

13 İştirak hissesi satış kazancı istisnası

Kurumların aktiflerinde iki yıldan fazla bulunan iştirak his­selerinin satışından elde edilen kazançların yüzde 75’i kurum­lar vergisinden istisna tutuluyor. Taslakta bu oranın yüzde 25’e in­dirilmesi öngörülüyor.

İştirak hissesi satış ve devirle­rinde uygulanan istisnaların, ye­ni iktisap edilen iştirak hissele­rine yönelik olarak kaldırılması planlanıyor.

14 Liman vergi istisnaları daralıyor

Taslakla deniz taşıma araçları­na limanlarda verilen hizmetlere uygulanan KDV istisnasının kap­samı da daraltılıyor.

15 Savunma alımlarında ithalat önlemi

Ulusal güvenlik kuruluşlarının ihtiyaçları için yapılan birçok alım KDV’den istisna tutuluyor. Taslak çalışmayla bazı alımların ithal yapılması durumunda istis­nanın daraltılması öngörülüyor.

16 Maden şirketlerinin KDV istisnası daraltılacak

Altın, gümüş, platin arama, iş­letme, zenginleştirme ve petrol arama faaliyetlerine ilişkin ol­mak üzere, bu faaliyetleri yü­rütenlere yapılan teslim ve hiz­metler ile boru hattıyla taşı­macılık yapanlara bu hatların inşa ve modernizasyonuna iliş­kin yapılan teslim ve hizmetler de KDV’de istisnaların daraltıl­ması öngörülüyor.

Aynı şekilde limanlara bağlan­tı sağlayan demiryolu hatları, li­manlar ve hava meydanlarının inşası, yenilenmesi ve genişletil­mesi işlerini fiilen kendisi yapan veya yatıran mükelleflerle genel bütçeli idarelere de çeşitli KDV istisnaları sağlanıyor.

17 OSB’lere kısmi istisna

Organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin alt­yapı ve küçük sanayi sitelerin­deki işyerlerinin inşasına ilişkin süreçlerde uygulanan KDV istis­nalarının da daraltılması planla­nıyor.

18 Yap işlet ve KÖİ’de yüzde 30 vergi

Taslakta, yap-işlet-devret ve kamu-özel işbirliği (KÖİ) ile ya­pılan projeler kapsamında elde edilen kazançların vergisinin de artırılması planlanıyor.

19 Serbest bölge istisnasına sınırlama

Yeni düzenlemeyle serbest bölgelerde faaliyet gösteren ku­rumların ihracattan elde ettik­leri kazançların istisna olması, yurtiçine yaptıkları satışlardan elde edilen kazançlara tanınan istisnanın kaldırılması planla­nıyor.

20 Moto kuryelere vergi

Ticari kazanç mükellefi olan moto kuryelere bu hizmet­leri karşılığı yapılan ödemeler­den yüzde 15 oranında tevkifat yapılması ve bir takvim yılı için­de elde ettikleri gelirlerin tarife­nin dördüncü dilimini aşmama­sı halinde tevkifatın nihai ver­gileme olması, aşması halinde ise beyanname verilmesi öngö­rülüyor.

Zeki GÜNDÜZ

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/torba-kanun-netlesmeye-basladikca-tartisilmaya-baslandi-1/733046

Gelir İdaresi Başkanlığı Yeni Nesil ÖKC Sistemi https://ynokc.gib.gov.tr/ üzerinden yapılan 20.06.2024 tarihli duyurularda; bazı kılavuzların yürürlükten kaldırıldığı ve bazı kılavuzların ise güncellenerek yeniden yayımlandığı açıklanmıştır.
 
Ödeme Kaydedici Cihazlardan Gerçekleştirilen Satışlara Ait Aylık Mali Bilgilerin Bildirim Yöntemi Tercihi ve Bildirimlere İlişkin İzlenecek Usul ve Esaslar Teknik  Kılavuzu” ile “Perakende Mal Satışları ile Hizmet İfalarına İlişkin Mali Rapor Bildirim Kılavuzu”  20/6/2024 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmış olup söz konusu kılavuzların yerine “YN ÖKC Mali Rapor Bildirim Teknik Kılavuzu 1.0” yayımlanmıştır.
Yürürlükten kaldırılan ve yeniden yayımlanan kılavuzlar aşağıdaki gibi olup, üzerine tıklanarak ulaşılabilecektir.

2024 yılı Kanun Çalışmaları Cumhurbaşkanlığı Sunumundan Bazı Başlıklar;

●Hasılat üzerinden asgari gelir/kurumlar vergisi alınacak

●Özel harcamaların izahı istenecek(nerden buldun yasası diyebiliriz)

●Serbest meslek erbabı (doktorlar, diş hekimleri v.b.) ile ticaret erbabının (restoran, cafe, kuaför, v.b.) bir ayda üç, yılda da toplam 12 defadan az olmamak üzere yapılacak yoklamalarla günlük hasılatlarının tespit edilmesi, mükellef tarafından beyan edilen hasılat ile yoklamalarda tespit edilen hasılat arasında bir fark (%20 gibi) bulunması halinde mükellefin izaha davet edilmesi.

●Katma değer vergisinde kısmi tevkifatın konusuna giren (yapım işleri, iş gücü temin hizmeti, danışmanlık- denetim hizmetleri, yemek servis hizmetleri gibi) özellikli bazı işlemlerin ayrıca kurumlar vergisi açısından da tevkifata tabi tutulması

●Basit usulde vergilendirme sisteminin kaldırılması ve bazı meslek gruplarının esnaf muaflığı kapsamına alınması

●Bahşiş gelirlerinde vergi uygulaması

●Moto-kurye faaliyetlerinden doğan kazançlarda basit vergileme usulüne geçilmesi

●Konut kira gelirlerine ilişkin; istisnanın kaldırılması ve vergilemenin tevkifat usulü ile yapılması

●Değer artışı kazancındaki istisnaların kaldırılması

●Serbest bölge istisnasının ihracat gelirleri ile sınırlandırılması

●Teknokent kazanç istisnasının kaldırılması

●Ar-Ge personeline uygulanan ücret istisnasına üst limit getirilmesi

●İndirim ve İade Hakkının Kaldırılması ve Doğrudan Gider Yazılması İmkanı Verilen İstisnalar

●İndirim Hakkının Kaldırılması ve Doğrudan Gider Yazılması İmkanı Verilen İstisnalar

●Yem teslimlerinde %10, gübre teslimlerinde %20 KDV uygulanması

●Mükelleflerin KDV beyannamelerinde yer alan indirilecek KDV tutarlarının 5 takvim yılı süresince indirim yoluyla giderilememesi halinde, bu süre sonunda yapılacak vergi incelemesi ile bu devreden KDV tutarının mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisinin tespitinde gider olarak dikkate alınması önerilmektedir.

TAMAMI (2024 YILI KANUN ÇALIŞMALARI CUMHURBAŞKANLIĞI SUNUMUNU İNDİRMEK İÇİN) TIKLAYINIZ

NOT, BURADAKİ SUNUM BİLGİ AMAÇLI OLUP, SONRASINDA DEĞİŞİKLİKLER YAPILMIŞ OLABİLİR.

Perşembe, 20 Haziran 2024 08:11

Ne Zaman Emekli Olunmalı

Temmuz ayı memur ve emekli maaşı zamları için gözler, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanacak olan 6 aylık enflasyon farkına çevirdi. Bir yandan da emekliliğe gün sayan vatandaşlar "Ne zaman emekli olunmalı" sorusunun yanıtını arıyor. "Enflasyonist ortamda en doğru emeklilik kararı hangi dönemde verilmeli" sorusunun yanıtı tartışılırken Hürriyet yazarı Noyan Doğan, konuyu mercak altına aldı. Doğan'ın yazısının ilgili bölümünde verdiği yanıt şöyle:

"Emekli aylığının belirlenmesinde tek etken enflasyon değil. Aylık hesaplanırken, brüt maaş, SGK’ya dönen prim tutarı, ödenen prim gün sayısı, aylık bağlama oranı, enflasyon, milli gelirdeki büyüme hesaba katılıyor. Hesaplanan emekli aylığı da geçmiş 6 aylık enflasyon oranında arttırılıyor. 2000 yılı öncesi girişli olanlar için yıllık ortalama kazanç hesaplanıyor ve aylık bağlama oranının yüzde 60’ı, katsayı için de 1.2000 alınıyor.

"Emekli olunacak tarihte önemli"

Gerek enflasyonun gerekse de büyüme hızının yüksek olması emekli maaşını ciddi etkiler. Ayrıca emekli maaşına yapılan zamların enflasyonun altında kalması ya da üstünde olması da emekli olunacak tarihte önemlidir. Bu durumda hedeflenen enflasyona göre 2024 yılında enflasyonun 2025 yılındaki hedef enflasyondan daha yüksek olacağı düşünülecek olursa bu yılın sonunda emeklilik dilekçesi verilmesi söylendiği gibi avantajlı olabilir."

https://www.dunya.com/ekonomi/japon-firma-ucan-arabasinin-ticari-hizmetini-iptal-etti-haberi-732776

Perşembe, 20 Haziran 2024 07:59

7 Soruda Şoförlerin Sigorta Hakları

Ara ara taksi veya minibüslerde şoför olarak kısa süreli çalışanlardan sorular alıyorum.

Sigortalı olamamaktan, sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktan ve emekli maaşı alamamaktan dert yanıyorlar. Yaptıkları iş riskli olduğu için vefat halinde geride kalanlar da birçok haktan mahrum kalıyorlar. Aslında sosyal güvenlik sistemi, şoför olarak çalışanlar için özel bir sigorta statüsü sağlıyor. Şoförlük yapınlar sigortalı olabiliyor, emekli aylığı alabiliyor, devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorlar. İşte tüm detaylar...

1. Taksi ve minibüs şoförleri sigorta kapsamına girip, emekli olabiliyorlar mı?

Şoförlerin iki çeşit sigortalılığı var. Birincisi, taksi ve minibüslerin sahipleri veya bu araçları kiralayarak çalıştıranlar Bağ-Kur kapsamında sigorta yaptırıp, sigortalı oluyorlar. Ancak bir de taksi ve minibüslerde şoför olarak çalışanlar var ki, bunların sigortalılıkları biraz farklı. Bu kişiler sosyal güvenlik sisteminin Ek-6 kapsamında sigortalı olabiliyorlar.

10 GÜNDEN DAHA AZ ÇALIŞANI KAPSIYOR

2. Ek-6 sigortalılık nasıl işliyor?

Taksi, dolmuş, minibüs gibi taşıma araçlarında şoförlük yapan ve kısmi iş sözleşmesiyle bir ay içinde 10 günden az çalışanlar bu sigorta kapsamında sayılıyor. Primlerini kendi ödeyip, 30 güne tamamlıyor ve bu sayede sigortalı sayılıyorlar. Gerekli prim gün sayısı ve yaş şartını yerine getirenler emekli olup Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan emekli aylığı almaya hak kazanıyorlar.

3. Sigortalı olma şartları neler?

Kendi adına bağımsız çalışmama, kamu görevlisi olmama, isteğe bağlı sigorta yaptırmama, banka sandıklarına tabi çalışmama, herhangi bir sosyal güvenlik kapsamında gelir ve aylık almama halinde sigortalı olabiliyorlar.

4. Bir şirkette çalışıyorum ek gelir için geceleri şoförlük yapıyorum sigortalı olabilir miyim?

Çalıştığınız kurumdan dolayı zaten sigortalı olduğunuz için Ek-6 sigortalılık için başvuramazsınız.

SAĞLIK HİZMETİNDEN FAYDALANIYOR  

5. Sigorta kapsamında ne gibi haklar sağlanıyor?

Sigortalı olanlara malullük ve yaşlılık aylığı bağlanıyor. Vefat halinde hak sahiplerine ölüm aylığı ödeniyor. Sigortalı olanlar ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler genel sağlık sigortası sayılıyorlar ve devletin sunduğu tüm sağlık hizmetlerinden yararlanıyorlar.

6. Sigortalı olabilmek için nasıl başvurulacak?

SGK’nın internet sitesinden ‘Şehir İçi Toplu Taşıma Araçlarında Kısmi Süreli Çalışanlara Ait İşe Giriş Bildirgesi’ni temin edeceksiniz. Bildirgeyi bağlı olduğunuz meslek odasına onaylatacaksınız. Ayrıca şoför olarak araç sahibi ile aranızda kısmi süreli iş sözleşmesi imzalayıp, tüm belgeleri SGK merkezlerine ya da il müdürlüklerine vereceksiniz. Ay içinde birden fazla araçta şoförlük yapanlar ise her bir araç sahibi ile kısmi süreli iş sözleşmesi imzalaması ve bunları da SGK’ya vermesi gerekiyor.

7. Taksi ve minibüs şoförleri ne kadar prim ödeyecek?

Ek-6 sigorta kapsamına girmek isteyenlerin aylık prim tutarı prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırı arasında olmak kaydıyla, sigortalılar tarafından beyan edilen günlük kazanç tutarının 30 katı üzerinden hesaplanıyor. Bu iki sınır arasında sigortalı olanlar istedikleri primi ödüyorlar. 2024 yılı için en düşük ödenecek prim tutarı 6.500 lira. En yüksek ödenecek tutar ise 48.756 lira. İsteyen şoförler Ek-6 sigortalılık kapsamında işsizlik primi de ödeyip, işsiz kalmaları halinde işsizlik maaşı alabiliyorlar. Bu durumda da ödenecek en düşük prim 7.100 lira tutuyor. Noyan Doğan

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/noyan-dogan/7-soruda-soforlerin-sigorta-haklari-42478990

Enflasyon düzeltmesinin uygulanmasıyla birlikte çokça konuşulan bir belirsizlik, 15 Haziran 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Esas Alınacak Finansal Tablolara İlişkin Tebliğ” ile giderilmiş oldu. Uzun süredir taslağına gördüğümüz bu tebliği artık meri halini kavuştu. İlk önce bu belirsizlik neydi ondan bahsedelim.

2023 yılı enflasyon düzeltmesinde enflasyon düzeltme farklarının öz kaynaklar havuzlanması sebebiyle düzeltme öncesi ve sonrası özkaynaklarda ciddi farklılar oluştu. Aynı firmaya ve aynı döneme ait farklı mali tablolarda yer alan farklı özkaynak tutarları, kâr dağıtımı, bölünme, birleşme, sermaye artırımı, borca batıklık gibi özkaynaklara dayalı işlemlerde hangisinin esas alınacağı hususunda tereddütlere sebep oldu. Yukarıda bahsettiğim tebliğ ile bu konulara net açıklama yapılmış oldu.

Söz konusu tebliğe göre bağımsız denetime tabi olan şirketler finansal tablolarını Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen muhasebe standartlarına uygun hazırlamak zorunda olan şirketler tarafından kanunun 88’inci maddesine göre hazırlanan enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tabloları esas alacaklar.

Bağımsız denetime tabi olmayan şirketler ise 2023 yılına özgü olarak;

a)Serbest yedek akçelerden ve dağıtılabilir diğer kaynaklardan zarar mahsubu sonrasında kalan değerlerden kâr payı dağıtımı yapılması, sermaye artırımı ve azaltımı, birleşme, bölünme, tür değişikliği işlemleri ile sermaye kaybı ve borca batık olma durumlarının tespitinde enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarını,

b) Kanun veya şirket sözleşmesine göre net dönem kârının esas alındığı; kâr ve kazanç payı dağıtımlarında, yedek akçe ayrılmasında, intifa senedi sahiplerine ödeme yapılması ile dönem içerisinde dağıtılmış olan kâr payı avansına ilişkin hesaplamalarda enflasyon düzeltmesi uygulanmamış finansal tablolarını dikkate alacaklardır.

Bağımsız denetime tabi olmayan şirketlerin 2023 sonrası dönemler için ise enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolar esas alınacaktır. Fakat şirketlerde, dağıtılması öngörülen kâr payı tutarı, enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan kâr dağıtımına konu kaynakların toplamını aşamayacaktır.

Şirketin sermayesine ilişkin yapılacak değerlendirmelerde, ticaret siciline tescil edilmiş olan sermaye tutarı esas alınacaktır. Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan sermaye düzeltmesi olumlu farkları, diğer öz sermaye kalemlerine ilişkin olumlu farklar ile bunların dışında kalan iç kaynakların, enflasyon düzeltmesinden kaynaklı zararlar dâhil zararlar ve olumsuz farkları aşan kısmı sermayeye ilave edilebilecektir.  Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan sermaye düzeltmesi olumsuz farkları ile enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan diğer olumsuz farklar ise genel kurulda alınacak karara istinaden, sermaye azaltımı yoluyla veya olumlu farklar yahut diğer iç kaynaklarla mahsup edilebilecektir. Bağımsız denetim kapsamında olan şirketlerde gerçekleştirilecek sermaye artırımlarında, enflasyon düzeltmesi uygulanmış mali tablolarını esas alınmakla birlikte, sermayeye eklenecek iç kaynak tutarı, Vergi Usul Kanunu’nun hükümlerine göre enflasyon düzeltmesi uygulanmış finansal tablolarda bulunan sermayeye eklenebilecek iç kaynakların toplamını aşamayacaktır.

Yukarıda değindiğim konularda alınacak kararlarda, şirketin ve kârdan pay alacakların vergisel yükümlülüklerine ilişkin ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.

Hakan Şirin

Mali Müşavir

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/enflasyon-duzeltmesi-uygulayan-sirketlerde-esas-alinacak-tablolar/749823

Bilindiği üzere;  32 Sayılı Karar’ın 4. maddesinde yer alan “Döviz” başlığı altındaki hükme istinaden hazırlanıp, 13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle getirilen düzenlemelere göre; Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenecek haller dışında, kendi aralarındaki sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramayacaklarına ilişkin düzenlemelere ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan 2018-32/34 sayılı Tebliğ’in 8. maddesinde yer alan  “Döviz Cinsinden ve Dövize Endeksli Sözleşmeler” başlığı altındaki düzenlemeler açıklanmıştı.

Anılan Tebliğin 8. Maddesinin 9 nolu bent düzenlemesine göre;

Türkiye’de yerleşik kişilerin; kendi aralarında akdedecekleri, taşıt satış ve kiralama sözleşmeleri dışında kalan menkul (“menkul” tanımına emtia, demirbaş, makine vb. taşınabilir bütün kıymetler girmektedir)

  • satış

ve

  • kiralama

sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkündür.

19 Nisan 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2022-32/66 Nolu Tebliğle, 2018-32/34 nolu Tebliğ’in 8’inci maddesinin 9 nolu bendinde yer alan yukarıdaki düzenlemenin sonuna “Ancak sözleşme konusu ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunludur.” cümlesi eklenmişti. Dolayısıyla, anılan sözleşmelerde sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündü, ancak ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunluydu.

Son olarak, 28 Şubat 2024 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’De Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2024-32/69)” ile konuya ilişkin yeni düzenleme yapılmış ve aşağıda belirtilen hallerde ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi mümkün hale getirilmiştir.

Bu haller şunlardır:

a) 19/4/2022 tarihinden önce akdedilen menkul satış sözleşmelerinin ifası kapsamında 19/4/2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2022-32/66)’in yürürlük tarihi öncesinde dolaşıma girmiş bulunan döviz cinsinden kıymetli evraklar kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

b) 19/4/2022 tarihinden önce düzenlenmiş faturalar kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

c) Borsa İstanbul AŞ. Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası’nda döviz cinsinden gerçekleştirilen kıymetli maden ve kıymetli taş alım satım işlemleri ile bu işlemlerin takası kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

ç) 8/12/2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Dış Ticaret Sermaye Şirketi Statüsüne İlişkin Tebliğ (İhracat: 2004/12) ve 2/7/2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Statüsüne İlişkin Tebliğ (İhracat: 2004/4) kapsamında, aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak Dış Ticaret Sermaye Şirketleri (DTSŞ) veya Sektörel Dış Ticaret Şirketleri (SDTŞ) üzerinden gerçekleştirilecek ihracatlar ile 17/8/2022 tarihli ve 5973 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan İhracat Destekleri Hakkında Karar kapsamındaki İhracat Konsorsiyumu ve 24/8/2022 tarihli ve 5986 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan E-İhracat Destekleri Hakkında Karar kapsamındaki E-İhracat Konsorsiyumu statüsüne sahip şirketler üzerinden aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak gerçekleştirilecek ihracatlara yönelik menkul satış sözleşmeleri kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

d) Gümrük beyannamesine tabi tutulan ihrakiye satış ve teslimi dahil 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’ndaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların teslimine ilişkin akdedilen menkul satış sözleşmeleri kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

 

e) Serbest bölgede faaliyet gösteren firmalar ile dış ticaret işlemleri kapsamında yapılan menkul satış sözleşmesine konu malların teslimine ilişkin ödeme yükümlülükleri.

Dolayısıyla, yukarıda sayılan işlemlere ilişkin sözleşmeler döviz cinsinden yapılabileceği gibiödemeleri de döviz olarak yapılabilmektedir. Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/menkul-satis-ve-kiralamalarinda-sozlesme-bedeli-ve-odemenin-doviz-olarak-yapilabilmesi/749820

Perşembe, 20 Haziran 2024 07:28

Anonim Şirket Mi, Limited Şirket Mi?

Ticarete atılırken şirket kurmayı düşünenlerden veya kurulu şirketi doğru şirket tipi mi diye tereddütü olanlardan yoğun olarak gelen bir soru, anonim şirketin mi yoksa limitet şirketin mi doğru şirket tipi olduğu noktasında. Bu soru önemli bir soru? Ben de irdeleyeyim dedim.

Bu konuda karar verirken Ticaret Kanunu kadar vergi kanunlarına da dikkate etmek gerekmektedir. Ben konuyu sadece vergi mevzuatı açısından ele alacağım.

Vergi mevzuatında dikkate alınacak en önemli maddeler; kanuni temsilcilerin ödevlerini düzenleyen Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi ve yine aynı konulu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesi ve limited şirket ortaklarının sorumluluğunu düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesidir.

Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi kanuni temsilcileri vergi ödevlerinin yerine getirilmesinden kusura dayalı olarak sorumlu tutmaktadır. Buradaki kusur, vergilendirmeye dair ödevlerin ihmal edilmesidir. Maddede, tüzel kişilerin mükellef olmaları halinde bunların varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, vergilendirmeye ilişkin ödevlerini yerine getirmeyen kanuni temsilcilerin varlığından alınması öngörülmüştür.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesinde ise, kanuni temsilcilerin sorumluluğu kusursuz sorumluluk esasına dayanmakta olup, kamu alacağının borçlu şirketten tahsil edilememesinde kanuni temsilcilerin kusuru bulunmasa dahi sorumlu tutulmalarına neden olmaktadır.

6183 sayılı Kanun'un 35. maddesinde ise, sadece limited şirket ortaklarının amme alacakları ile ilgili sorumlulukları düzenlenmiş ve şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları öngörülmüştür.

Ancak limitet şirketler açısından Kanunlarda bu düzenlemelerin hangi sıra ile uygulanacağı konusu düzenlenmemiştir. Bir başka deyişle limitet şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili için alacaklı idarenin önce kanuni temsilciye mi gitmesi gerektiği yoksa kanuni temsilciye başvurmadan doğrudan şirket ortakları hakkında takip yapıp yapamayacağı konusu ilgili Kanunlarda açık değildir. Burada mantıken, önce müdüre gidilmesi, kamu alacağı yine de tahsil edilmezse ortağa gidilmesi gerekir diye düşünebilirsiniz. Ancak Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu E.2013/1 K.2018/1 sayı ve 11.12.2018 tarihinde konuya ilişkin görüşünü “Limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsiline ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da, kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sıralaması bulunmadığından, limitet şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine başlanabilmesi için kanuni temsilcinin takibinin gerekli olmadığı” yönünde oluşturmuştur. Bu karara katılmasak da, durum budur.

Karara göre limitet şirketlerin bütün ortakları, şirketin kamu borçları karşısında, şirket müdürü ile aynı riski taşımaktadır, hatta mali durumu müdürden daha iyi ise müdürden daha fazla risk altındadırlar. Bu nedenle limitet şirket ortakları, şirketin ödeme yeteneği olmayan kamu borçları için her an bir ödeme emri ile karşılaşabilirler.

Öte yandan limitet şirket, pay devirleri de zaman sınırlaması olmaksızın vergiye tabi olan bir şirket türüdür. Limitet şirketi kurduktan sonra, aradan elli yıl geçmiş olsa dahi, payı devrettiğiniz anda devir kazancı üzerinden gelir vergisi ödenmesi gerekmektedir. Üstelik pay devirleri noterde yapıldığı için noter harcı ve damga vergisi ödeme yükümlülüğü de söz konusudur.

Oysa anonim şirketlerde payın (hisse senedi veya ilmühaberin) iktisabından itibaren iki yıl geçtikten sonra devir kazancı vergi dışıdır. Pay devirlerinde noter zorunluluğu olmadığından harç ve damga vergisi doğmaz.

Paylar miras kaldığında mirasçıların üçüncü şahıslara yapacakları pay devirlerinde doğan kazanç, hisse senedi veya ilmühaber bastırılmış olmak kaydı ile anonim şirketlerde vergi dışı, limitet şirketlerde ise gelir vergisi kapsamındadır.

Ticaret Kanunu’nda anonim şirketler için limitet şirketlere nazaran biraz daha yüksek sermaye koşulu ve bürokratik işlemler silsilesi öngörülmüşse de vergi mevzuatının düzenlemelerinde anonim şirketler için öngörülen kolaylıklar dikkate alındığında, limitet şirketin tercih edilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Ticaret hukukuna göre her iki şirket tipini de bir pay sahibi ile kurmak mümkündür. Limited şirkette ortak sayısı en fazla 50 olabilirken, anonim şirkette böyle bir sınır yoktur. Halka açılarak sınırsız sayıda pay sahipli olmak mümkündür. Limitet şirketlerde avukat istihdamı zorunluluğu yoktur. Anonim şirketlerde genel kurullarda sermaye oranına göre çoğunluk ilkesi ile karar alınırken limitet şirketlerde sermaye oranı ve pay sahibi sayısına göre karar alınabilmektedir.

Görüldüğü gibi ticaret hukukunda da anonim şirketlerin limitetlere göre sahip olduğu bazı avantajlar söz konusudur.

Bu nedenle başlıktaki soruya verilecek cevabım, tereddütsüz anonim şirkettir. Mevcut limitet şirketlere önerim ise en kısa zamanda anonime dönüşmeleridir. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/anonim-sirket-mi-limited-sirket-mi/749821

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Kar Dağıtımı Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan “Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Esas Alınacak…
  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
Top