Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Hükümet, her türlü vergi aslında uzlaşma kapısını kapatmak için çok önemli adım attı. ekonomim.com'un ulaştığı bilgilere göre; Meclis'e sunulacak torba yasaya, vergi aslının uzlaşmayla indiriminin önüne geçilecek madde ekleniyor. Verginin cezası için ise uzlaşma devam edecek.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı, bayram tatili öncesi 81 ilin vergi dairelerine gönderilen yazı ile 24 Haziran Pazartesi gününden itibaren uzlaşmaya konu vergi tutarları ile tüm ceza tutarlarında herhangi bir indirim yapılmaması gerektiği konusunda talimat verilmişti.

Kamuoyuna "24/06/2024 Pazartesi'nden itibaren tüm birimlerinizde yapılacak uzlaşmalarda, uzlaşmaya konu vergi tutarları ile tüm ceza tutarlarında herhangi bir indirim yapılmaksızın , aynı tutarlar mükellef ya da mükellef temsilcisine teklif edilecektir. Özetle; uzlaşma konusu vergi ve ceza tutarları olduğu gibi mükellef yada mükellef temsilcisine teklif edilecek, tutarlarda herhangi bir indirim yapılmayacaktır. Bu haliyle uzlaşma vaki olabilir ya da uzlaşma vaki olmadığı tutanağı imzalanacaktır. Bu durum uzlaşma yapacak tüm birimlere bildirilmesi ve hassasiyetle eksiksiz riayet edilmesi gerekmektedir" denilmişti.

Uzmanlar yasal düzenleme vurgusu yapmıştı

Bazı şirketlerin vergi asılları ile vergi cezalarının silinmesine yönelik tepkiler üzerine atılan bu adımın ardından uzmanlar ise yasa ile düzenlenen bir konunun yazılı talimat ile kaldırılamayacağını belirterek, uygulamanın hukuki sakıncaları bulunduğuna dikkat çekmişlerdi. Vergi Müfettişleri Derneği ise dün üyelerine bir yazı göndererek, müfettişlerin yaptığı ‘tarhiyat öncesi uzlaşma’ uygulamasının devam edeceğini duyurdu. Eş zamanlı olarak vergi dairelerine iletilen mesajda ise, tarhiyat öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın tüm uzlaşma görüşmelerinin eskiden olduğu gibi devam edeceği belirtildi.

Vergi asıllarında artık uzlaşma olmayacak

Vergide uzlaşma tartışmaları devam ederken, hükümet bu kez vergi asıllarında hiçbir indirim yapılmaması için çok önemli bir adım attı. ekonomim.com'un edindiği bilgilere göre; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in talimatıyla vergi asıllarında hiçbir uzlaşma yapılmadan tamamının tahsil edilmesi ve sadece vergi cezalarından kısmı uzlaşmaya gidilmesi için önümüzdeki günlerde TBMM'ye sunulması beklenen torba kanuna yeni bir madde ekleniyor.

Süreç nasıl işliyor?

Vergi aslı ve cezalarına yönelik uzlaşma, tarhiyat öncesi ve sonrası olmak üzere iki türlü yapılabiliyor. Tarhiyat öncesi uzlaşma vergi müfettişlerinin oluşturduğu komisyonlar tarafından gerçekleştirilirken, tarhiyat sonrası uzlaşma ise vergi dairesi başkanlıkları ve defterdarlıklarda oluşturulan komisyonlarda yapılıyor. Burada hangi yöntemin kullanılacağı, uzlaşmaya girmek isteyen mükellefin tercihine bağlı. Yani isterse müfettişlerden oluşan komisyonla masaya oturuyor, isterse de müfettişlerin yazdığı rapor doğrultusunda ortaya çıkan rakam üzerinden vergi dairelerinde oluşturulan komisyon ile uzlaşmaya gidiyor.

https://www.ekonomim.com/gundem/son-dakika-vergide-uzlasma-kapisi-fiilen-kapatiliyor-torba-yasayla-meclise-gelecek-haberi-751188

· E Beyannameye İlişkin Tahakkuk Fişi Elektronik Ortamda Tebliğ Edilir.
· Vergi İncelemesi Sonucu Tarh Edilen Vergiler Vergi Ceza İhbarnamesi İle Tebliğ Olunur.
· 30 Günlük Dava Açma Süresi; Tebliğ Tarihinden Başlar.
· Vergi Usul Kanununa Göre Yapılan Tebliğlerde Tebligat Kanunu Hükümleri Uygulanmaz. Vergi Usul Kanunu’nda Hüküm Bulunmayan Hallerde, Tebligat Kanunu’nun Genel Hükümleri Uygulanır
·   Vergi Usul Kanununa Göre Yapılan Tebliğlerde Tebliğ Usulleri:
i.   Posta Yoluyla Tebliğ
ii.  İlanen Tebliğ
iii. Memur Vasıtasıyla Tebliğ
iv. İlgilinin Kabul Etmesi Şartıyla Dairede / Komisyonda Tebliğ
v.  Elektronik Ortamda Tebliğ
·   Elektronik Ortamda Tebliğ Gönderi Tarihini İzleyen 5. Günün Sonunda Yapılmış Sayılır.
·   Elektronik Ortamda Tebliğ İçin Cep Telefonuna Ve/Veya E-Posta Adresine Bilgilendirme Mesajı Gönderilebilir. Bilgilendirme Mesajının Ulaşmaması/ Gönderilmemesi Tebligatın Geçerliliğini Etkilemez.
·   Tüzel Kişilerde Ticaret Sicil Kaydının Silindiği (Nevi Değişikliği Ve Birleşme Halleri Dâhil) Tarih İtibarıyla, Elektronik Tebligat Adresi Kapatılır.
·   Gerçek Kişilerde Ölüm/ Gaiplik Karar Tarihi İtibarıyla Elektronik Tebligat Adresi Re’sen Kapatılır. Mükellefiyeti Sonlandırmış Olsa Bile Gerçek Kişiye Elektronik Ortamda Tebligat Yapılır.
·       Veli, Vasi Veya Kayyım Gibi Vergi Sorumlusu Varsa, Tebliğ Bunlara Birine Yapılır. Bir Yıldan Daha Az Süreli Hürriyeti Bağlayıcı Ceza İle Mahkûm Edilmiş Olması Halinde Cezaevi Yönetimi Tarafından Doğrudan Kendisine, Bir Yıl Veya Daha Uzun Süreli Hürriyeti Bağlayıcı Ceza İle Mahkum Edilmiş Olması Halinde İse, Vasisine Yapılır.
·    Vergi Mükellefinin Bilinen Adresinde Bulunamaması Durumunda
i.   İkametgâh Adresinde, Görünüşüne Nazaran 18 Yaşından Küçük Olmayan Ve Bariz Bir Şekilde Ehliyetsiz Bulunmayan Kişilere Yapılır.
ii.  İş Yerinde Asıl Muhatap Dışında Tebliğ Yapılacak Kimselerin Muhatabın Memur Veya Müstahdemi Olması Şarttır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Dava, yakacak yardımlarının prime esas kazanca dâhil olmadığının tespiti ile Kurumca haksız olarak tahsil edilen primlerin yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir.

1-Türk pozitif hukukunda egemen olan kurala göre, ayrık hükümler genişletici değil, daraltıcı yoruma tabidirler ve anılan kural, 23.05.1960 tarihli 11/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır.

2-Bu kararda sigortalılara ödenen yemek paralarının ayni yardım niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmış ve prime esas kazancın belirlenmesinde dikkate alınamayacağı görüşü benimsenmiştir.

3-Bunun dışında Yargıtay uygulamasında bazı kararlarda:
-teknik personele ödenen şantiye ve arazi zammı
-hasta sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği
-toplu iş sözleşmesi gereğince sigortalıya ödenen araç ücreti
-çiğden verilen erzak
-elbise dikiş ücreti
-yakacak ve yakıt parası
-toplu iş sözleşmesi gereğince sigortalıya ödenen yemek parası aynî yardım niteliğinde görülmüştür.

Somut bir biçimde belli bir ihtiyaca yönelik, ayni yardım niteliğinde olan giyim yardımı sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançlardan değildir.

YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2022/1334
Karar Numarası: 2022/6555
Karar Tarihi: 27.04.2022

Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.

T.C

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2023/2096

Karar No. 2023/5954

Tarihi: 24.04.2023

» Türk Borçlar Kanunu Kapsamında Çalışanların Kıdem Tazminatı Alamayacağı

» TBK Kapsamında Çalışan İşçilerin Koşulları Oluştuğunda Haksız Fesih Tazminatı İsteyebilecekleri

ÖZET: Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, davacının 6098 sayılı Kanun kapsamında çalıştığı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamındaki iş ilişkilerine tâbi olarak çalışanlar kıdem tazminatı alacağına hak kazanamazken haksız fesih tazminatı talep edilebilirler; 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde bu tazminata hak kazanabilirler. Ancak somut uyuşmazlıkta davacının haksız fesih tazminatına ilişkin talebi bulunmadığı dikkate alındığında, belirtilen tazminat miktarının kıdem tazminatı ile ilişkilendirilerek hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

 

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu‘nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 29.02.2012-06.06.2015 tarihleri arasında süt sağım işçisi olarak çalıştığını, işyerinde çalışma koşullarının değiştirilerek sadece erkeklerin çalıştığı ağır bedensel efor gerektiren ahır işlerine verilmesi üzerine iş sözleşmesini tek taraflı ve haklı nedene dayalı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline ait çiftlikte çalışan davacının iş şartlarının ağırlaştığı iddiasının gerçekle bir ilgisi bulunmadığını, davacının yeni görev yerinde belirli bir süre çalıştığını bu nedenle davasında haksız olduğunu, çalıştığı süre zarfında yapmış olduğu tüm çalışmalarının karşılığının davacıya ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Lüleburgaz İş Mahkemesinin 31.03.2016 tarihli ve 2015/372 Esas, 2016/235 Karar sayılı kararıyla; iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından feshinin haklı olduğu, davacının çalışma süresi itibarıyla yıllık izne hak kazandığı anlaşılmakla birlikte işveren tarafından karşılığının ödendiği veya yıllık iznin kullandırıldığı usulünce ispat edilemediği, davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının bulunduğunun beyanlarına başvurulan tanıkların anlatımları ile ispatlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuşlardır.

2. Dairemizin 15.09.2020 tarihli ve 2016/22802 Esas , 2020/7768 Karar sayılı ilâmı ile; 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (b) bendinde 50’den az işçi çalıştırılan tarım ve orman işlerinin yapıldığı yerlerin 4857 sayılı Kanun kapsamı dışında tutulduğu, aynı Kanun’un 111 nci maddesinin (c) fıkrası gereği hayvan bakım, sağım ve ürünlerinin elde edilmesi işinin tarım ve orman işlerinden sayıldığı, Mahkemece davalı işyerinde çalışan işçi sayısı tespit edilerek, fesih tarihinde 50’den az işçi çalıştırılması durumunda davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken bu değerlendirmenin yapılmamasının isabetsiz olduğu gerekçesi ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Lüleburgaz İş Mahkemesinin 20.01.2021 tarihli ve 2020/327 Esas, 2021/20 Karar sayılı kararıyla; davalı işyerinde 2015/6 döneminde işçi sayısının 50’nin altında olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Görevli Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen Karar

Mahkemenin 20.01.2021 tarihli ve 2020/327 Esas, 2021/20 Karar sayılı kararıyla; verilen görevsizlik kararının taraflarca temyiz edilmemekle kesinleşmesi ve davacı tarafın 16.02.2021 tarihli talep dilekçesi üzerine dosyanın gönderildiği Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.06.2021 tarihli ve 2021/92 Esas, 2021/266 tarihli kararı ile davacının Lüleburgaz İş Mahkemesi kararına karşı temyiz yoluna başvurmadığı ve davalının bozma öncesi hüküm altına alınan bedel yönünden usuli kazanılmış hakkının oluştuğu, davacı vekilinin Lüleburgaz İş Mahkemesine verdiği ıslah dilekçesiyle bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilen değerler üzerinden talebini ıslah ettiği; ancak ıslah harcını yatırmadığının anlaşılması sebebiyle talebini ıslah etmesi için davacı vekiline süre verildiği, Lüleburgaz İş Mahkemesi tarafından bozma öncesi alınmış olan dosyada bulunan bilirkişi raporlarının denetime açık ve hükme elverişli olduğu, dinlenen tanıkların beyanları ile birlikte dosyanın bir bütün olarak değerlendirildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuşlardır.

2. Dairemizin 14.10.2021 tarihli ve 2021/8926 Esas, 2021/14301 Karar sayılı ilâmı ile; Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, tarım ve hayvancılık işleri üzerine faaliyet gösteren ve fesih tarihinde 50’den az işçi çalıştırıldığı tespit edilen davalı işyerinde süt sağım işçisi olarak görev yapan davacının 4857 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin (b) fıkrası ve 111 inci maddesinin (c) fıkrasında yer verilen düzenlemeler gereğince 4857 sayılı Kanun kapsamında çalışmadığı ve buna göre dava konusu ihtilafın genel hükümler uygulanarak çözümlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, Lüleburgaz İş Mahkemesi tarafından bozma öncesi alınmış olunan bilirkişi raporlarında 4857 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerlendirme ve hesaplamalara dayalı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyularak devam edilen yargılamada davacının kural olarak 4857 sayılı Kanun’da düzenlenmiş olan tazminatları isteyemeyeceği ancak taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 393 üncü ve devamı maddelerinde düzenlenen bir hizmet sözleşmesi söz konusu olduğundan 6098 sayılı Kanun’un 431 ve 438 inci maddelerine dayanarak makul bir tazminat talebinde bulunabileceği, dosya kapsamıyla davacının iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiği kanaati ile 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca davacının 6 aylık ücreti tutarında tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının 4857 sayılı Kanun kapsamında çalışmadığının tespit edilmesine rağmen müvekkili aleyhine kıdem tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki davacının iş sözleşmesini feshinin haklı olmadığını, iş sözleşmesinin işçi tarafından sonlandırıldığına ve bu husus ihtilafsız olduğuna göre 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca davacı lehine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının ödenmemiş işçilik alacağının bulunmadığını ileri sürerek temyize başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının haksız fesih tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı, davacının yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı konularındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 6098 sayılı Kanun’un 402, 422, 437 ve 438 inci maddeleri.

3. Dairemizin 17.10.2022 tarihli ve 2022/12117 Esas, 2022/12576 Karar sayılı ilâmının ilgili bölümü şöyledir:

“…

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na (6098 sayılı Kanun) tabi olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve haksız feshe maruz kalan işçi 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi gereğince bildirim sürelerine ilişkin bir tazminatı ve hâkimin takdirine bağlı olarak altı aylık ücretinden fazla olamayacak şekilde tazminat talep edebilir. 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükmolunacak en fazla altı aylık ücret tutarındaki tazminat doktrinde haksız fesih tazminatı olarak nitelendirilmektedir.

6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olmayan, fakat 6098 sayılı Kanun’a tabi iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı neden olmaksızın derhal feshi durumunda uygulama alanı bulmaktadır.

…”

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı dava dilekçesinde açıkça kıdem tazminatı talep etmiş, Mahkemece taraflar arasında 6098 sayılı Kanun’un 393 üncü ve devamı maddelerinde düzenlenen bir hizmet sözleşmesi söz konusu olduğundan 6098 sayılı Kanun’un 431 ve 438 inci maddelerine dayanarak makul bir tazminat talebinde bulunabileceği, dosya kapsamıyla davacının iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiği kanaati ile 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca davacının 6 aylık ücreti tutarında tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

3. Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, davacının 6098 sayılı Kanun kapsamında çalıştığı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamındaki iş ilişkilerine tâbi olarak çalışanlar kıdem tazminatı alacağına hak kazanamazken haksız fesih tazminatı talep edilebilirler; 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde bu tazminata hak kazanabilirler. Ancak somut uyuşmazlıkta davacının haksız fesih tazminatına ilişkin talebi bulunmadığı dikkate alındığında, belirtilen tazminat miktarının kıdem tazminatı ile ilişkilendirilerek hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Kaldı ki davacı iş sözleşmesini kendisi feshetmiş olmakla haksız fesih tazminatına hak kazanması da mümkün değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

24.04.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

DEĞİŞİK GEREKÇE

Davacı vekili; davacı işçinin davalı işyerinde 29.02.2012 – 06.06.2015 tarihleri arasında süt sağım işçisi olarak çalıştığını, işyerinde çalışma koşullarının değiştirilerek sadece erkeklerin çalıştığı ağır bedensel çaba gerektiren ahır işlerine verilmesi üzerine iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma, ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkiline ait Çiftlikte çalışan davacının iş şartlarının ağırlaştığı iddiasının gerçekle bir ilgisinin bulunmadığını, davacının yeni görev yerinde belirli bir süre çalıştığını; bu nedenle davasında haksız olduğunu, çalıştığı süre zarfında yapmış olduğu tüm çalışmalarının karşılığının davacıya ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece 31.03.2016 tarihinde 2015/372 Esas sayılı dosya üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairemizin 2016/22802 Esas, 2020/7768 Karar sayılı ilâmı ile karar bozulmuştur. Bozma sonrasında yapılan yargılama sonunda yine davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın temyizi üzerine Dairemizin 2021/8926 Esas, 2021/14301 Karar sayılı ilâmı ile Lüleburgaz 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, tarım ve hayvancılık işleri üzerine faaliyet gösteren ve fesih tarihinde 50’den az işçi çalıştırıldığı tespit edilen davalı işyerinde süt sağım işçisi olarak görev yapan davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (b) bendi ve 111 inci maddesinin (c) bendinde yer verilen düzenlemeler gereğince 4857 sayılı Kanun kapsamında çalışmadığı ve buna göre dava konusu ihtilafın genel hükümler uygulanarak çözümlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, Lüleburgaz İş Mahkemesi tarafından bozma öncesi alınmış olunan bilirkişi raporlarında 4857 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerlendirme ve hesaplamalara dayalı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu şeklindeki gerekçe ile Mahkeme kararı bozulmuştur. Dairemizin son bozmasından sonra Mahkemece bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek davacının kural olarak 4857 sayılı Kanun’da düzenlenmiş olan tazminatları isteyemeyeceği ancak taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 393 üncü ve devamı maddelerinde düzenlenen bir hizmet sözleşmesi söz konusu olduğundan 6098 sayılı Kanun’un 431 ve 438 inci maddelerine dayanarak makul bir tazminat talebinde bulunabileceği, dosya kapsamıyla davacının iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiği kanaati ile 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi uyarınca davacının 6 aylık ücreti tutarında tazminata hükmedilmesi gerektiği şeklindeki gerekçe ile davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur.

Uyuşmazlık, dava dilekçesinde mevcut kıdem tazminatı talebi karşısında, taraflar arasında 6098 sayılı Kanun’un 393 üncü ve devamı maddelerinde düzenlenen bir hizmet sözleşmesi söz konusu olduğundan 6098 sayılı Kanun’un ilgili maddelerine dayanılarak makul bir tazminat verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların iddia ve savunmalarının dayanağı olan vakıaları ve delilleri getirmeleri, taraflarca getirilme ilkesinin sonucudur. Fakat dava veya cevap dilekçesinde tarafların hukuki sebepleri belirtmemiş olması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesinin ikinci fıkrasında ve 130 uncu maddesinde belirtildiği üzere dava veya cevap dilekçesinde eksiklik olarak kabul edilmemiştir.

Hukuki nitelendirmeyi yapmak hâkime aittir. 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinin birinci fıkrasında kararın gerekçesinde hukuki sebeplere yer verilmesi emredilmiştir. Yine 6100 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi uyarınca hâkim Türk hukukunu resen uygulamalıdır. Hâkim tarafların bildirdikleri hukuki sebeplerle bağlı olmayıp davada uygulanacak hukuk kuralını kendiliğinden bulup uygulamakla görevlidir (Ramazan Aslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz, Emel Hanağası, Medeni Usul Hukuku, Ankara, 6. Baskı, s. 166 vd.). Görüldüğü üzere vakıaların getirilmesi taraflara yüklenmiş bir ödev iken hukuku uygulama görevi ise hâkime yüklenmiştir. Burada amaçlanan tarafların hukuki bilgisizliklerinden zarar görmelerinin engellenmesidir. Taraflar hukuki sebepleri hiç belirtmeseler ya da yanlış belirtseler bile hâkim doğru hukuku uygulamakla yükümlüdür. (Cenk Akil, Hâkimin Hukuku Kendiliğinden Uygulama İlkesi, AÜHFD, 2008, C.57, S.3, s.1-32.)

Somut olayda davacı işçi 4857 sayılı Kanun’a tâbi işçi olduğunu düşünerek kıdem tazminatı talebinde bulunmuş ise de taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi 6098 sayılı Kanun’un 393 üncü maddesi uyarınca bir hizmet sözleşmesi olup işçinin 6098 sayılı Kanun kapsamında olduğu tartışmasızdır. Haksız fesih tazminatı 6098 sayılı Kanun’a tâbi hizmet sözleşmelerinde işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız feshinde 438 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre ödenmesi gereken bir tazminattır. Davaya konu olayda fesih işçi tarafından yapıldığından, 438 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca belirlenebilecek tazminatın ise işveren tarafından haklı sebep olmaksızın fesih yapılması durumunda ödenmesine karar verilebileceğinden, işçi 438 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca tazminata hak kazanamaz. Ancak davacı işçi dava dilekçesinde 4857 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı talep etmiş olsa bile 6100 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi uyarınca hâkimin Türk hukukunu resen uygulaması gerektiği ve de tarafların bildirdikleri hukuki sebeplerle bağlı olmadığı birlikte değerlendirildiğinde; kararın, iş sözleşmesini kendisi fesheden işçinin haksız fesih tazminatına hak kazanamayacağı gerekçesiyle bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan, “Somut uyuşmazlıkta davacının haksız fesih tazminatına ilişkin talebi bulunmadığı dikkate alındığında, belirtilen tazminat miktarının kıdem tazminatı ile ilişkilendirilerek hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklindeki sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyoruz.

Değerli emeklilerimizin; “2024 Emekliler Yılı” kapsamında, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından işletilen öğrenci yurtlarında;

1) 15 – 19 Temmuz 2024,

2) 22 – 26 Temmuz 2024,

3) 29 Temmuz – 02 Ağustos 2024,

4) 05 – 09 Ağustos 2024,

5) 12 – 16 Ağustos 2024,

dönemlerinde, sadece ücretsiz konaklaması planlanmaktadır.

Bu itibarla, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından il bazında kontenjanı bildirilen yurtlarda konaklama yapılabilmesi için taleplerinin online başvuru ile e-Devlet üzerinden alınması amacıyla, Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarının altında, “Emekliler için KYK Yurtlarında Konaklama Ön Başvurusu” hizmeti üzerinden ön başvurular 26-30 Haziran 2024 tarihleri arasında yapılabilecektir.

Ön başvurular alındıktan sonra, başvuru sırası da dikkate alınarak Kurumumuzca başvuran emeklilerimiz ile irtibata geçilerek ayrıntılı bilgilendirme yapılacak ve kesin başvuru durumu hususunda da kayıtlı telefon numarasına SMS ile bilgi verilecektir.

Kamuoyuna önemle duyurulur.

Kaynak: SGK

Perşembe, 27 Haziran 2024 08:12

Kripto Kanun Teklifi TBMM'de Kabul Edildi

Kripto varlıklara ilişkin düzenlemeler içeren Sermaye Piyasası Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

Kanunla Sermaye Piyasası Kanunu'na kripto varlıklara ilişkin tanımlar ekleniyor.

Buna göre, "cüzdan" kripto varlıkların transfer edilebilmesini ve bu varlıkların ya da bu varlıklara ilişkin özel ve açık anahtarların çevrim içi veya çevrim dışı olarak depolanmasını sağlayan yazılım, donanım, sistem ya da uygulamalar olarak tanımlandı. Kanuna göre, "kripto varlık" da dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak elektronik olarak oluşturulup saklanabilen, dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, değer veya hak ifade edebilen gayri maddi varlıklar olarak tanımlanıyor.

"Kripto varlık hizmet sağlayıcı", platformları, kripto varlık saklama hizmeti sağlayan kuruluşları ve bu Kanuna dayanılarak yapılacak düzenlemelerde kripto varlıkların ilk satış ya da dağıtımı dahil olmak üzere kripto varlıklarla ilgili olarak hizmet sağlamak üzere belirlenmiş diğer kuruluşlar olarak yer alırken, "kripto varlık saklama hizmeti" platform müşterilerinin kripto varlıklarının veya bu varlıklara ilişkin cüzdandan transfer hakkı sağlayan özel anahtarların saklanmasını, yönetimini veya Sermaye Piyasası Kurulunca (SPK) belirlenecek diğer saklama hizmetlerini tanımlayacak.

"Platform" kripto varlık alım-satım, ilk satış ya da dağıtım, takas, transfer, bunların gerektirdiği saklama ve belirlenebilecek diğer işlemlerin bir veya daha fazlasının gerçekleştirildiği kuruluşlar olarak tanımlanıyor.

Sermaye piyasası araçlarının Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) sistemine dahil olmadan kripto varlık olarak ihraç edilebilmesi için esaslar belirlenmesine yönelik Kurula yetki verilmesi amaçlanıyor. Buna göre Kurul, sermaye piyasası araçlarının bu madde hükümlerine göre kayden ihraç edilerek MKK tarafından izlenmesi yerine kripto varlık olarak ihracına ve bunların oluşturulup saklandıkları hizmet sağlayıcılar tarafından sunulan elektronik ortam nezdinde kayden izlenmesine ilişkin esaslar belirleyebilecek.

Sermaye piyasası araçlarının kripto varlık olarak ihracı halinde; hakların izlenmesi, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi ve devredilmesinde, kripto varlıkların oluşturulup saklandıkları elektronik ortamdaki kayıtlar esas alınacak. Kurul, bu elektronik ortamdaki kayıtlarla MKK sistemi arasında entegrasyon sağlanmasını zorunlu tutabilecek. Bu düzenlemenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından belirlenecek.

Kripto varlık hizmet sağlayıcıları

Düzenlemeye göre, kripto varlık hizmet sağlayıcıların kurulabilmesi ve faaliyete başlaması için Kuruldan izin almaları zorunlu olacak. Bunlar münhasıran Kurulca belirlenecek faaliyetleri yerine getirecek. Bunların kuruluşlarına ve faaliyete başlamalarına, ortaklarına, yöneticilerine, personeline, organizasyonuna, sermayelerine ve sermaye yeterliliğine, yükümlülüklerine, bilgi sistemleri ve teknolojik altyapılarına, pay devirlerine, yapabilecekleri faaliyetlere, faaliyetlerinin geçici veya sürekli olarak durdurulmasına ilişkin esaslar ile faaliyetleri sırasında uymaları gereken diğer ilke ve esaslar Kurul tarafından belirlenecek. Pay devirlerinde Kurul izninin alınması zorunlu olacak.

Bu düzenlemelere aykırı olarak gerçekleştirilen devirler, pay defterine kaydolunmayacak ve bu hükme aykırı olarak pay defterine yapılan kayıtlar hükümsüz sayılacak.

Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, sistemlerinin güvenli bir şekilde yönetilebilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak, önlemleri almak ve gerekli iç kontrol birim ve sistemlerini oluşturmakla yükümlü olacak. Kripto varlık hizmet sağlayıcıların kuruluşlarına ve/veya faaliyete başlamalarına Kurulca izin verilebilmesi için bilgi sistemleri ve teknolojik altyapıları konularında TÜBİTAK'ın belirleyeceği kriterlere uygunluk aranacak.

Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının ortaklarının taşıması gereken şartlar da kanunla hüküm altına alınıyor. Buna göre, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının ortaklarının müflis olmaması, konkordato ilan etmiş olmaması, uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma başvurusunun tasdik edilmiş olmaması ya da hakkında iflasın ertelenmesi kararı verilmiş olmaması şartlarının yanı sıra ilgili kanunlarda sayılan suçlardan kesinleşmiş mahkumiyetinin bulunmaması, işlem yasaklı olmaması; öte yandan gerekli mali güç ve işin gerektirdiği dürüstlük ve itibara sahip bulunması ve ortaklık yapısının şeffaf ve açık olması şartlarını taşımaları gerekecek.

Kanunla, platformların ortaklarına ve yönetim kurulu üyelerine, diğer sermaye piyasası kurumlarıyla benzer bazı asgari şartlar getirilerek gerekli mali güç ve işin gerektirdiği dürüstlük ve itibarın sağlanması amaçlanıyor.

Platformlar üzerinden kripto varlıkların alınıp satılmasına ve ilk satış ya da dağıtımının yapılmasına; kripto varlıkların takasına, transferine ve saklanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi yetkisi SPK'ye veriliyor.

Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, atıf yapılan hükümler dışında Kanunun diğer hükümlerine tabi olmayacak. Kanunun ilgili fıkraları kapsamında Kurul düzenleyici işlemler tesis ederek ve özel nitelikli kararlar alarak uygulamayı düzenlemeye ve yönlendirmeye yetkili olacak. Kanunun ilgili maddeleri uyarınca Kurulca bankalara yükümlülük getirecek düzenlemeler için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) görüşü alınacak.

Sermaye piyasası araçlarına özgü haklar sağlayan kripto varlıklara ilişkin olarak düzenleyici işlemler tesis etmek, özel ve genel nitelikte kararlar almak ve tedbir ve yaptırım uygulamak konusunda SPK yetkili olacak. Kurul, sermaye piyasası araçlarına özgü haklar sağlayan kripto varlıklar dışında, dağıtık defter teknolojisinin veya benzer bir teknolojik altyapının geliştirilmesi suretiyle oluşturulan, değeri bu teknolojiden ayrıştırılamayan nitelikte olan kripto varlıkların satış ya da dağıtımının, Kanunun sermaye piyasası araçlarıyla ilgili hükümlerine tabi olmaksızın platformlar nezdinde yapılabilmesi konusunda esaslar belirleyebilecek.

Bu esaslara tabi olacak kripto varlıkları belirleme aşamasında teknik kriterler açısından değerlendirme yapmak üzere TÜBİTAK'tan ya da bakanlıklara bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurumlarından teknik rapor isteyebilecek. Bu kapsamda bir kripto varlığın teknolojik özelliklerinin uygun görülmesi ve bunların satış ya da dağıtımına izin verilmesi bunların kamuca tekeffülü anlamına gelmeyecek.

Bu kripto varlıkların satış ya da dağıtımının yapılması suretiyle halktan para toplayanlar ile bunlara fon sağlayanlar arasındaki ilişkiler genel hükümlere tabi olacak. Bu işlemler sırasında Kurulca belirlenecek şekilde hazırlanan ve ilan edilen her türlü bilgilendirme dokümanını imzalayan gerçek ve tüzel kişiler bu dokümanlarda yer alan yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgilerden kaynaklanan zararlardan müteselsilen sorumlu olacak.

Kurum ve kuruluşların, kripto varlıklara ilişkin olarak diğer mevzuattan kaynaklanan görev ve yetkileri saklı kalacak. Düzenleme kapsamındaki esaslar dahilinde platformlarda işlem gören kripto varlıklar dışındaki kripto varlıklara bu kanundaki hükümler uygulanmayacak. Kripto varlıklarla yapılan her türlü işleme ilişkin Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve ilgili mevzuat hükümleri saklı olacak. Kripto varlıkları konu edinen rehin sözleşmelerine, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu uygulanmayacak.

Platformlarda fiyatlar serbestçe oluşacak

Kanunla kripto varlık hizmet sağlayıcıların faaliyetleri ile kripto varlıkların transfer ve saklamasına ilişkin esaslar hüküm altına alınıyor.

Buna göre de kripto varlık hizmet sağlayıcıları ile bunlarda işlem yapmak isteyen müşteriler arasında imzalanan sözleşmeler yazılı şekilde veya uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle mesafeli olarak ya da mesafeli olsun olmasın Kurulun yazılı şeklin yerine geçebileceğini belirlediği ve bir bilişim veya elektronik haberleşme cihazı üzerinden gerçekleştirilecek ve müşteri kimliğinin doğrulanmasına imkan verecek yöntemler yoluyla kurulabilecek ve buna ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından belirlenecek.

Kurul, kripto varlık hizmet sağlayıcılarla müşterileri arasında sözleşmelerin düzenlenmesine, kapsamına, değiştirilmesine, ücret ve masraflara, sözleşmenin sona ermesine, feshine ve bu sözleşmelerin içeriğinde yer alması gereken asgari hususlara ilişkin belirlemeler yapabilecek. Kripto varlık hizmet sağlayıcıların müşterilerine karşı sorumluluğunu ortadan kaldıran veya sınırlandıran her türlü sözleşme şartı geçersiz sayılacak.

Platformlar müşterilerinin işlemlerine ilişkin itirazlarını ve şikayetlerini etkin şekilde çözecek dahili mekanizmalar kurmakla yükümlü olacak. Kripto varlık hizmet sağlayıcılar müşterilerin kimliklerini, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri kapsamında tespit etmekle yükümlü olacak.

Platformların kendi nezdinde işlem görecek veya ilk satış ya da dağıtımı yapılacak kripto varlıkların belirlenmesine ve bunların işlem görmesinin sonlandırılmasına ilişkin yazılı listeleme prosedürü oluşturulması zorunlu olacak; bu konuda Kurul tarafından ilke ve esaslar düzenlenebilecek. Belirlenecek ilke ve esaslarda, TÜBİTAK'ın ya da gerekli görülen diğer kurum ve kuruluşların görüşü alınarak kripto varlıkların teknolojik özelliklerine ilişkin teknik kriterlere yer verilebilecek. Bir kripto varlığın platformlarca listelenmiş olması bunların kamuca tekeffülü anlamına gelmeyecek.

Platformlarda fiyatlar serbestçe oluşacak. Platformlar işlemlerin güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil, dürüst ve rekabetçi bir şekilde gerçekleşmesinin sağlanması, piyasa bozucu nitelikte eylem ve işlemlerin tespit edilmesi, önlenmesi ve tekrarlanmaması amacıyla emir ve işlem esaslarını belirleyecek, bünyelerinde gerekli gözetim sistemini kuracak ve her türlü önleyici tedbirleri alacak.

İşlem kayıtları

Platform nezdinde gerçekleştirilen piyasa bozucu nitelikte eylem ve işlemlere ilişkin olarak tespitleri yapmak, bu nitelikteki eylem ve işlemleri gerçekleştiren hesapların kısıtlanması, durdurulması ve kapatılması dahil olmak üzere gerekli tedbirleri almak ve ulaşılan tespitleri rapora bağlayarak Kurula bildirmekle yükümlü olacak.

Platformlar ile bunların müşterileri arasındaki ilişkiler ve platformlarda gerçekleştirilen işlemler nedeniyle taraflar arasında oluşan uyuşmazlıklar genel hükümlere tabi olacak. Platformlara, Kurul tarafından faaliyet izni verilmiş olması, işlemlerin kamunun güvencesi altında olduğu anlamına gelmeyecek. Kripto varlıklar yatırımcı tazmin hükümlerine tabi olmayacak.

Müşterilerin kripto varlık transferlerinin gerçekleştirildiği cüzdanlara ve fon transferlerinin gerçekleştirildiği hesaplara ilişkin kayıtlar kripto varlık hizmet sağlayıcılar tarafından güvenli, erişilebilir ve takip edilebilir şekilde tutulacak. Tüm işlem kayıtlarının bütünlüğü, doğruluğu ve gizliliği sağlanacak. Müşterilerin kripto varlık transfer işlemlerinde, Kurul ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan düzenlemelere uyulacak.

Transfer mesajlarında gönderici ve alıcıya ilişkin yer alması öngörülen bilgi ve veriler, kripto varlık hizmet sağlayıcılar tarafından düzenlemelerde belirlenen sürelerde güvenli bir şekilde gönderilecek. Bu amaçla dağıtık defter teknolojisi, başkaca bağımsız bir mesajlaşma platformu veya uygulama ara yüzü gibi mesajlaşmaya imkan veren yazılım uygulamaları ve teknolojik araçlar kullanılabilecek.

Platformların müşterilerine ait kripto varlıkları, müşterilerin kendi cüzdanlarında bulundurulması esas olacak. Bankalar nezdinde saklanan kripto varlıklar ile müşterilere ait bu kapsamdaki nakitler Bankacılık Kanununun 63'üncü maddesinde düzenlenen mevduatın ve katılım fonunun sigortalanması hükümlerine tabi olmayacak.

Müşterilerin kendi cüzdanlarında bulundurmayı tercih etmedikleri kripto varlıklara ilişkin saklama hizmetinin, Kurul tarafından yapılacak düzenleme uyarınca yetkilendirilmiş ve BDDK tarafından uygun görülen bankalarca veya Kurulca kripto varlık saklama hizmeti sunma konusunda yetkilendirilmiş kuruluşlarca sunulması ve müşterilere ait nakitlerin bankalarda tutulması zorunlu olacak. Kurul, her bir kripto varlık için veya bunların dayandığı teknolojik özellikler ya da kripto varlıkların nitelik ve nicelikleri kapsamında saklama konusunda ayrı esaslar belirlemeye yetkili olacak.

Müşterilere ait nakit ve kripto varlıklar, kripto varlık hizmet sağlayıcıların malvarlığından ayrı olacak ve kayıtlar bu düzenlemeye uygun olarak tutulacak. Müşterilerin nakit ve kripto varlıkları, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının borçları nedeniyle, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının mal varlığı ise müşterilerin borçları nedeniyle kamu alacakları için olsa dahi haczedilemeyecek, rehin edilemeyecek, iflas masasına dahil edilemeyecek ve üzerlerine ihtiyati tedbir konulamayacak.

Kripto varlıklara yönelik yatırım danışmanlığı ve portföy yöneticiliği yapılmasına ilişkin usul ve esaslar SPK tarafından belirlenecek.

Kripto varlık hizmet sağlayıcılar yayın, ilan, reklam ve duyuruları ile her türlü ticari iletişimle ilgili olarak Kurulca belirlenen esaslara uyacak.

Kripto varlık hizmet sağlayıcılara icra edecekleri faaliyetleri gösteren yetki belgesi verilecek. Bankalar için BDDK'nin uygun görüşü aranacak.

Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının mali denetimi ve bilgi sistemleri bağımsız denetimi, Sermaye Piyasası Kurulunca (SPK) ilan edilen listede yer alan bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılacak.

TBMM Genel Kurulunda kabul edilen kripto varlıklara ilişkin düzenlemeler içeren Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna göre, bankalar nezdinde tutulan müşteri nakitlerinin ilgili yatırım kuruluşu müşterileri için açılacak münferit hesap veya hesaplarda, yatırım kuruluşunun kendi nakit varlığından ayrı izlenmesi esas olacak.

Müşteri hesaplarının bankalarda nemalandırılmasına ilişkin esaslar SPK tarafından belirlenecek. Müşteri hesapları kredi teminatı olarak gösterilemeyecek, bu hesaplar üzerinde yatırım kuruluşu lehine blokaj, rehin ve benzeri takyidat tesis edilemeyecek. Bankaların bu kapsamdaki sorumluluğu, yatırım kuruluşlarınca yapılan bildirimlerle sınırlı olacak. Bu hesaplarda bakiyesi yer alan müşterilerle ilgili tedbir, haciz ve benzeri her türlü idari ve adli talepler münhasıran ilgili yatırım kuruluşuna bildirilecek ve yatırım kuruluşunca yerine getirilecek.

Yatırım kuruluşlarınca müşteri nakitleri için bankalar nezdinde açılan hesaplar, banka muhasebesinde ayrı bir hesapta izlenecek. Bankalar yatırım kuruluşu müşteri nakitlerinin kaydedildiği hesaplara ilişkin Kurulca belirlenen şekil ve sıklıkta Kurula bildirim yapmak zorunda olacak. Bu yükümlülük Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından Kurula tahsis edilen bir sistem yoluyla da yerine getirilebilecek.

Hizmet sağlayıcılara Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine üye olma zorunluluğu

Kitle fonlama platformları ve kripto varlık hizmet sağlayıcıların Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine üye olmaları zorunlu olacak. Bu sayede bir meslek kuruluşu bünyesinde temsil edilmeleri ve sektörle tek bir ortak nokta üzerinden iletişim kurulabilmesi sağlanacak. Ayrıca sektörlerin kendi öz disiplinini sağlamasında Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinin öz düzenleyici fonksiyonundan yararlanılması da amaçlanıyor.

Kanunla, izinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin internet aracılığıyla yürütüldüğünün tespit edilmesi halinde uygulanacak tedbirler hüküm altına alınıyor. Buna göre, gelişen teknolojiyle birlikte internet ortamında işlenen suça konu yayınların içerik veya yer sağlayıcısının belirlenmesinde yaşanan sorunlar nedeniyle içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararı verilebilecek suçlarda yurt içi-yurt dışı ayrımının kaldırılmış olmasına uygun olarak izinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin internet aracılığıyla yürütülmesinde de yurt içi-yurt dışı ayrımı kaldırılıyor. Uygulanacak tedbirlere, içeriğin çıkarılması tedbiri de ekleniyor.

İzinsiz sermaye piyasası faaliyetlerinin internet aracılığıyla yürütüldüğü tespit edildiğinde, internet aracılığıyla yapılan yayınlarla ilgili olarak içeriğin çıkarılmasına veya erişimin engellenmesine Kurul tarafından karar verilecek ve uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilecek.

Kripto varlık hizmet sağlayıcıların faaliyetlerinde uygulanacak tedbirler

Kanunla, kripto varlık hizmet sağlayıcıların faaliyetlerinde uygulanacak tedbirler de düzenleniyor.

Yurt dışında yerleşik platformlar tarafından Türkiye'de yerleşik kişilere yönelik faaliyette bulunulması ya da Kurulca yapılacak düzenlemeler kapsamında kripto varlıklara ilişkin yasaklanmış bir faaliyetin Türkiye'de yerleşik kişilere sunulması da izinsiz kripto varlık hizmet sağlayıcılığı sayılacak. Yurt dışında yerleşik platformlarca Türkiye'de iş yeri açılması, Türkçe internet sitesi oluşturulması, sunulan kripto varlık hizmetlerine ilişkin doğrudan veya Türkiye'de yerleşik kişi ya da kurumlar aracılığıyla tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunulması durumlarından herhangi birinin varlığı halinde faaliyetlerin Türkiye'de yerleşik kişilere yönelik olduğu kabul edilecek. Faaliyetlerin Türkiye'de yerleşik kişilere yönelik olduğunun tespitine ilişkin ilave kıstaslar Kurul tarafından belirlenebilecek.

Kurul, kripto varlık hizmet sağlayıcıların faaliyetlerinden kaynaklanan nakit ödeme ve kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getiremediği veya kısa sürede yerine getiremeyeceği ya da bunlardan bağımsız olarak mali yapılarının ciddi surette zayıflamakta olduğu ya da mali durumunun taahhütlerini karşılayamayacak kadar zayıflamış olduğunun tespiti halinde 3 ayı geçmemek üzere verilecek uygun süre içinde mali yapılarının güçlendirilmesini istemeye ya da herhangi bir süre vermeksizin doğrudan kripto varlık hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini geçici olarak durdurmaya yetkili olacak. Kurul ayrıca bunların faaliyet yetkilerini kaldırma, sorumluluğu tespit edilen yönetici ve çalışanların imza yetkilerini sınırlama veya kaldırma yetkisine sahip olacak.

Kurul, belirlediği esaslara ya da yasaklara aykırı olarak internet üzerinden ilan, reklam ve duyuru yapıldığına ilişkin bilgi edinilmesi, Kurulca belirlenen esaslara aykırı olarak kripto varlıklara yönelik yatırım danışmanlığı veya portföy yöneticiliği yapıldığına ilişkin bilgi edinilmesi ile izin alınmaksızın kripto varlık hizmet sağlayıcılığı faaliyetinin internet aracılığıyla yapıldığının Kurulca tespit edilmesi hallerinde internet aracılığıyla yapılan yayınlarla ilgili olarak içeriğin çıkarılmasına veya erişimin engellenmesine karar verebilecek ve uygulanmak üzere kararı Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderecek.

Kurulca belirlenen esaslara aykırı olarak internet dışındaki mecralardan ilan, reklam ve duyuru yapıldığının tespiti halinde, sorumluların ilgili mevzuat uyarınca ilan ve reklamları durdurulabilecek, kanuna aykırı belgeleriyle ilan ve reklamları toplatılabilecek. Söz konusu işlemler mahallin en büyük mülki idare amirinin bildirimi üzerine iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin mevzuatta belirlenen yetkili idarelerce yerine getirilecek.

Denetim ve yaptırımlar

Kanunla kripto varlık hizmet sağlayıcıların denetimi ve uygulanacak yaptırımlar hüküm altına alınıyor.

Buna göre, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının denetimi için Kurul personeli ile birlikte denetim faaliyeti icra etmek ya da kendi düzenlemelerinin imkan verdiği şekilde denetim faaliyeti yürütenlere teknik destek verecek şekilde meslek personeli olma şartı aranmaksızın nezaret etmek üzere, Kurulun talebi üzerine bakanlıklara bağlı, ilgili, ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kamu kurumlarından bu kurum ve kuruluşların onayıyla personel görevlendirilebilecek.

Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının mali denetimi ve bilgi sistemleri bağımsız denetimi, Kurulca ilan edilen listede yer alan bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılacak. Bilgi sistemleri denetimine ilişkin ilave usul ve esaslar TÜBİTAK ya da gerekli görülen diğer kurum ve kuruluşların görüşü alınarak Kurulca belirlenecek. Kurul personeli ve görevlendirilen diğer personel, Kurulca belirlenecek program çerçevesinde yetkili kuruluşlarca yapılacak bilgi sistemleri denetimlerinin her aşamasına, denetçi bağımsızlığı ilkesini zedelemeksizin izleyici sıfatıyla eşlik edebilecek. Bu şekilde denetime katılanlar bağımsız denetim kuruluşlarının ulaştığı denetim sonuçlarıyla ilgili bir sorumluluk taşımayacak ve yetkili kuruluşun bilgi birikimini şahsına veya bir başka yetkili kuruluşa çıkar sağlamak için kullanamayacak.

Kripto varlık hizmet sağlayıcılarının hukuka aykırı faaliyetleri ile nakit ödeme veya kripto varlık teslim yükümlülüklerini yerine getirememesinden kaynaklanan zararlardan kripto varlık hizmet sağlayıcıları sorumlu olacak.

Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, bilişim sistemlerinin işletilmesi, her türlü siber saldırı, bilgi güvenliği ihlalleri gibi fiillerden veya personelin her türlü davranışından kaynaklanan kripto varlık kayıplarından Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili hükmü kapsamında sorumlu olacak. Kayıpların kripto varlık hizmet sağlayıcılarından tazmin edilememesi veya edilemeyeceğinin açıkça belli olması halinde, kripto varlık hizmet sağlayıcı mensupları kusurlarına ve durumun gereklerine göre kayıplardan kendilerine yükletilebildiği ölçüde sorumlu olacak ve şahsi sorumlulukla ilgili olarak düzenlemenin ilgili hükmü uygulanacak. Hizmet sağlayıcıların kusuru olmaksızın sunulan hizmetlerde yaşanan kesintilerden kaynaklanan, geçici bir süre emir iletilememesi ya da işlem, transfer yapılamaması halleri ve benzeri hallerde ortaya çıkan zararlar bu kapsamda değerlendirilemeyecek.

Düzenlemelere aykırı fiillerde bulunanlara idari para cezası uygulanacak. Buna göre, "bilgi, belge vermeme, denetimin engellenmesi suçu", "yasal defterlerde, muhasebe kayıtlarında, finansal raporlarda usulsüzlük suçu", "denetimde talep edilen bilgiler hakkında sır saklama yükümlülüklerine uyulmaması suçu" kripto varlık hizmet sağlayıcılar bakımından da öngörülüyor. Düzenlemeye ve ilgili düzenlemelere aykırı şekilde satış ya da dağıtımının yapılması halinde de ilgili hükümler kapsamındaki yaptırımlar uygulanacak.

Müşterilere ait nakit ve kripto varlıklara ilişkin tedbir, haciz ve benzeri her türlü idari ve adli talepler kripto varlık hizmet sağlayıcıları tarafından yerine getirilecek.

Müşterilere ait nakit ve kripto varlıklara adli makamlarca el konulması halinde, el konulan varlıkların Kurulca yetkilendirilmiş saklama hizmeti sağlayan kuruluşlar nezdinde oluşturulan cüzdanlarda muhafazası için gerekli tüm işlemler adli makamlarca tesis edilecek.

Kanunun "piyasa bozucu eylemler", "bilgi suistimali" ve "piyasa dolandırıcılığı" başlıklı hükümleri kapsamında gerçekleştirilen inceleme ve denetimler kapsamında Kurulca internet aracılığıyla yapılan yayınlarla ilgili olarak içeriğin çıkarılmasına veya erişimin engellenmesine karar verilebilecek ve karar uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilecek.

 İzin almaksızın kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak faaliyet yürüttüğü tespit edilen gerçek kişiler ve tüzel kişilerin yetkililerine 3 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin günden 10 bin güne kadar adli para cezası verilecek.

TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen kripto varlıklara ilişkin düzenlemeler içeren Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a göre, aykırılıkların tespitinde ve uygulanacak yaptırımlarda dikkate alınacak finansal tablolar belirleniyor; ceza üst sınırının tespitinde esas alınacak brüt satış hasılatı ile vergi öncesi karın belirlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenleme yetkisi Sermaye Piyasası Kuruluna tanınıyor.

Hakkında idari para cezası tesis edilecek ilgili kişinin gider kalemlerinin taraflar arasında serbestçe belirlenebildiği ve tesis edilecek idari para cezaları ya da örtülü kazanç olarak aktarılan tutar ile herhangi bir illiyet bağının bulunmadığı göz önünde bulundurularak, söz konusu gider kalemlerinin menfaat hesaplamalarında dikkate alınmaması ile menfaat hesabında karın realize edilip edilmediğine bakılmayacağı hususu netleştiriliyor. Bu şekilde idari para cezaları ya da örtülü kazanç olarak aktarılan tutara ilişkin menfaat hesaplamalarının daha kolay ve hızlı yapılabilmesi amaçlanıyor.

İzin almaksızın kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak faaliyet yürüttüğü tespit edilen gerçek kişiler ve tüzel kişilerin yetkilileri 3 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5 bin günden 10 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak.

 Kripto varlık hizmet sağlayıcılarda zimmet

Kripto varlık hizmet sağlayıcı görevi nedeniyle kendisine tevdi edilen veya koruma, saklama ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak veya senetleri, diğer malları veya kripto varlıkları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren kripto varlık hizmet sağlayıcı yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları, 8 yıldan 14 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak; kripto varlık hizmet sağlayıcının zararını tazmin edecek.

Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde faile 14 yıldan 20 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası verilecek. Ancak, adli para cezasının miktarı kripto varlık hizmet sağlayıcının ve müşterilerinin uğradığı zararın 3 katından az olamayacak.

Faaliyet izni kaldırılan bir kripto varlık hizmet sağlayıcının; hukuken veya fiilen yönetim veya kontrolünü elinde bulundurmuş olan gerçek kişi ortaklarının, kripto varlık hizmet sağlayıcının ya da müşterilerinin kaynaklarını, her ne suretle olursa olsun kripto varlık hizmet sağlayıcının emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak kendilerinin veya başkalarının menfaatlerine kullandırmak suretiyle, kripto varlık hizmet sağlayıcıyı veya müşterilerini zarara uğratmaları zimmet olarak kabul edilecek. Bu fiilleri işleyenler hakkında 12 yıldan 22 yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezasına hükmolunacak; ancak, adli para cezasının miktarı kripto varlık hizmet sağlayıcının ve müşterilerinin uğradığı zararın üç katından az olamayacak. Ayrıca, meydana gelen zararın müteselsilen ödettirilmesine karar verilecek.

Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin, diğer malların veya kripto varlıkların aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilecek.

Kovuşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen para veya para yerine geçen evrak veya senetlerin, diğer malların veya kripto varlıkların gönüllü olarak aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilecek. Bu durumun hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilecek.

Zimmet suçunun konusunu oluşturan para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malların veya kripto varlıkların suçun işlendiği tarihteki değerinin azlığı nedeniyle verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilecek.

 Kripto varlıklara ilişkin şahsi sorumluluk

Kripto varlık hizmet sağlayıcının zimmet sayılan karar ve işlemler gerçekleştirdiği tespit edilen yönetim kurulu başkan ve üyeleri, diğer mensupları, hukuken veya fiilen yönetim veya kontrolünü elinde bulundurmuş olan gerçek kişi ortaklarının müşterilere verdikleri zararla sınırlı olarak zimmete geçirildiği tespit edilen tutardan öncelikli olarak karşılanmasını sağlamak amacıyla şahsi sorumlulukları yoluna gidilerek, Kurulun talebi üzerine doğrudan şahsen iflaslarına mahkemece karar verilebilecek.

Bu karar ve işlemler üçüncü kişilere menfaat temini amacıyla yapıldığı takdirde, menfaat temin eden kişiler hakkında da temin ettikleri menfaat üzerinden uygulanacak.

Haklarında şahsi iflas kararı verilenlerin aktiflerinden nakit olanlar doğrudan doğruya, olmayanlar ise paraya çevrilmek suretiyle, müşterilerin zararlarının ödenmesinde kullanılacak. Aktiflerden öncelikle müşteri zararları ödenecek. Müşteri zararlarının tamamının karşılanamaması halinde garameten ödeme yapılacak. Müşteri zararları tamamen karşılandıktan sonra artan kısım haklarında şahsi iflas kararı verilenlere iade edilecek.

Kripto varlıkların zimmet suçuna özel soruşturma usulü

Soruşturma ve kovuşturmalar Kurulun yazılı bildirimi üzerine veya gecikilmesinde sakınca görülen hallerde resen Cumhuriyet savcılarınca yapılacak ve Kurul haberdar edilecek. Başvuru üzerine kamu davası açılması halinde iddianamenin kabulü ile birlikte, bir örneği Kurula tebliğ edilecek ve Kurul aynı zamanda "katılan" sıfatını kazanacak.

Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilirse, bu karar ilgisine göre Kurula ve soruşturmanın tarafı ilgililere tebliğ edilecek. Kurul ve ilgililer kendisine tebliğ edilen bu kararlara karşı Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre itiraza yetkili olacak.

Tanımlanan zimmet suçuna ait davalar, fiilin işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan 1 numaralı ağır ceza mahkemelerinde görülecek. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulunca bu tür suçlara bakmak üzere o yerlerdeki diğer ağır ceza mahkemeleri de görevlendirilebilecek. Bu suçlardan dolayı mahkum olanlar, Hazineye olan borçları ve tazminatları ödemediği veya bu borçlar ve tazminatlar malvarlıklarından tahsil olunamadığı sürece, bunlar hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmayacak.

Her yıl platformların bir önceki yılki faiz gelirleri hariç tüm gelirlerinin yüzde biri Sermaye Piyasası Kurulu, yüzde biri de blokzincir ve ilgili bilişim teknolojilerinin geliştirilmesinde kullanılmak üzere TÜBİTAK bütçesine ilgili yılın mayıs ayı sonuna kadar ödenerek gelir olarak kaydedilecek. Buna göre yapılacak tahakkuk ve ödemelerle ilgili diğer esaslar SPK tarafından belirlenecek.

Kripto varlık hizmet sağlayıcılara ilişkin geçiş hükümleri

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kripto varlık hizmet sağlayıcılığı faaliyeti yürütenler, yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde, Kurulca belirlenecek belgelerle Kurula başvuruda bulunarak, ikincil düzenlemelerde öngörülecek şartları sağlayarak faaliyet izni almak üzere gerekli başvuruları yapacaklarına veya müşteri hak ve menfaatlerini zarara uğratmadan üç ay içerisinde tasfiye kararı alacaklarına ve tasfiye sürecinde yeni müşteri kabul etmeyeceklerine dair bir beyan sunmak zorunda olacak.

Kanunun yürürlüğü sonrasında faaliyete başlamak isteyenler faaliyetlerine başlamadan önce Kurula başvuruda bulunarak ikincil düzenlemelerde öngörülecek şartları sağlayarak faaliyet izni almak üzere gerekli başvuruları yapacaklarını beyan edecek.

Tasfiyeye gitmeyi tercih eden ya da belirlenen süre içinde Kurula başvuru yapmayan kuruluşlarda hesapları bulunan müşterilerin transfer taleplerinin yerine getirilmemesi izinsiz hizmet sağlayıcılığı faaliyeti suçunu oluşturacak.

Yurt dışında yerleşik kripto varlık hizmet sağlayıcılar, Türkiye'de yerleşik kişilere yönelik faaliyetlerini Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üç ay içinde sonlandıracak.

Müşterilerin kripto varlıkları nakde veya nakdi kripto varlığa çevirebilmelerine ve kripto varlıkların transferinin gerçekleştirilmesine imkan veren Türkiye’de yerleşik ATM ve benzeri elektronik işlem cihazlarının faaliyetleri Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üç ay içinde sonlandırılacak; faaliyetini sonlandırmayan ATM’ler mahallin en büyük mülki idare amirinin bildirimi üzerine işyeri açma ve çalışma ruhsatlarına ilişkin mevzuatta belirlenen yetkili idareler tarafından kapatılacak.

SPK ve TÜBİTAK bütçesine gelir kaydedilmesi uygulaması 2024 gelirleri üzerinden 2025 yılında uygulanmaya başlanacak.

İkincil düzenlemeler, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde çıkarılacak.

Kanunun kabul edilmesinin ardından TBMM Başkanvekili Celal Adan, A Milli Futbol Takımı'nın 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) F Grubu üçüncü ve son maçında bugün Çekya ile karşılaşacağını hatırlattı. Adan, milli takıma başarılar dileyerek, "Yaşasın Türkiye" ifadesini kullandı.

Celal Adan, birleşimi, 2 Temmuz Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.

https://www.dunya.com/gundem/son-dakika-kripto-kanun-teklifi-tbmmde-kabul-edildi-haberi-734032

1-Yersiz alınan primlerin iadesini düzenleyen 5510 sayılı Yasa'nın 89. Maddesine göre:“Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir.”

2-Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden aybaşından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır.

3-Ancak Borçlar Kanununun 65 inci maddesi hükmü saklıdır.” hükmü gözetilerek, iadesine karar verilen yersiz primlerin geri verilmesinde faiz başlangıcının, primin kuruma yatırıldığı tarihi (ödemeyi) takip eden aybaşı olarak belirlenmesi gerekirken; ödeme tarihinin esas alınması suretiyle, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2020/5573
Karar Numarası: 2022/12654
Karar Tarihi: 18.10.2022

Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.

Perşembe, 27 Haziran 2024 08:08

Vergi Cezalarında İndirim İmkânları

Toplumsal hayatın düzen içinde sorunsuz yaşanması ve sürdürülebilmesi için devletlerce kurallar oluşturulmaktadır. Toplumsal hayatı düzenleyen ve kişilerce uyulması gereken esasları belirleyen, görevler yükleyen kuralların uygulanabilmesi aksine davranışları cezalandırmakla mümkün olur. Bu cezalar parasal cezalar olabileceği gibi hürriyeti bağlayıcı cezalarda olabilmektedir.

Türk Ceza Hukuku’nda, suç ve cezalarına ilişkin genel esaslar Türk Ceza Kanunu’nda, kabahatler ve kabahatlere ilişkin olarak ön görülen cezalar ise Kabahatler Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu genel kanunlar yanında, bazı fiilleri suç veya kabahat olarak düzenleyen ve bunlar için yaptırımlar getiren özel kanunlar da mevcuttur. Özel ceza kanunlarından birisi de Vergi Usul Kanunu’dur (VUK).

Vergi mükellefi vatandaşla vergi idaresi (genel söyleyişle Devlet) arasındaki vergi ilişkisinden doğan ve vergi suçu veya kabahati oluşturan fiillerle bu fiilleri işleyenler için ön görülen cezaları düzenleyen özel kanun VUK ‘tur. VUK’un Dördüncü kitabı kanuna aykırı fiiller ve bunlara ilişkin cezalara ayrılmıştır. Bu Kitapta ceza uygulamalarına ilişkin genel esaslara, ceza türlerine, cezalara ve cezaların kesilmesine, ödenmesine ve ödenmeye gerek kalmaksızın kalkmasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

Parasal nitelikteki vergi ziyaı cezaları ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının ödenmesi konusunda kanunun muhtelif maddelerinde ödeme kolaylıkları sağlanması imkânı getirilmiştir. Kolaylıklar vergi dairesinin veya vergi müfettişlerinin incelemeliyle ortaya çıkarılan cezalarda olduğu gibi, hatayı görüp mükellefin kendiliğinden gecikmeli olarak veya pişmanlıklar beyan etmesi durumunda sağlanmaktadır.

Mükellefin vadesinden sonra veya pişmanlıkla beyanı halinde cezalar

Kanun’un 341.nci maddesinde yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verilirse ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir. Vergi ziyaına hileli vergi suçu fiili işlenerek sebebiyet verildiğinde (VUK Madde 359) bu ceza üç kat olarak uygulanır.

Kendiliğinden geç beyan

Ancak, vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, beyannamenin kanuni verilme süresi geçtikten sonra mükellefçe verilen vergi beyannameleri için (Kanununun 344’üncü maddesi uyarınca) kesilecek ceza %50 oranında uygulanır.

Pişmanlıkla beyan

Beyana dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla vergi ziyaı cezası kesilmez.

1. Mükellefin keyfiyeti haber verdiği tarihten önce bir muhbir tarafından her hangi resmi bir makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın resmi kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.).

2. Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar tarafından mükellef nezdinde haber verilen olayın ilgili olduğu vergi türüne ilişkin bir vergi incelemesine başlandığı veya olayın ve ilgili olduğu vergi türünün takdir komisyonuna intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık suçu teşkil eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması.

3. Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten başlayarak on beş gün içinde tevdi olunması.

4. Eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak on beş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi.

5. Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak on beş gün içinde ödenmesi.

Bu madde hükümleri, emlak vergisi ile ilgili olarak uygulanmaz.

Uzlaşma yoluna gitmeden ve uzlaşma sonrasında cezalarda indirim

Mükellef kesilen cezalara idare ile uzlaşma yoluna başvurmadan Vergi Usul Kanunu’nun 376’ncı maddesi hükmünden yararlanarak indirimli ödeme imkânına sahiptir. Maddeye göre;

Mükellef veya vergi sorumlusu;

1. İkmalen, resen veya idarece tarh edilen vergiyi veya vergi farkını ve vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel Usulsüzlük cezalarını, ihbarnamelerin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini bildirirse kesilen cezanın yarısı,

2. Uzlaşmanın vaki olması durumunda, üzerinde uzlaşılan vergiyi veya vergi farkının ve vergi cezalarının  %75'ini, VUK’un ek 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan ödeme süreleri içinde öderse üzerinde uzlaşılan cezanın %25'i,indirilir.

 Mükellef veya vergi sorumlusu ödeyeceğini bildirdiği vergi ve vergi cezasını yukarıda yazılı süre içinde ödemez veya dava konusu yaparsa bu madde hükmünden faydalandırılmaz.

Yukarıdaki hükümler vergi aslına tabi olmaksızın kesilen usulsüzlük cezaları hakkında da uygulanır.

Uzlaşma yoluyla vergide ve cezada indirim sağlanması

Vergi Usul Kanununda düzenlenen uzlaşma müessesesi, vergi mükelleflerinin, vergi idaresince ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilecek veya edilen ve bunlara ilişkin olarak kesilen/kesilecek vergi ziyaı cezaları konusunda yargı yoluna başvurmadan, vergi idaresi ile anlaşmak amacıyla başvurabilecekleri idari bir çözüm yoludur.

Vergi ziyaı cezası yanında, 01.01.2024 tarihinden itibaren 23.000 Türk Lirası’nı aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için de uzlaşma talep edilebilir. (usulsüzlük cezalarında bu alt sınır her yıl yeniden değerleme oranı dikkate alınarak yeniden belirlenir.)

Uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve tarhiyat sonrası uzlaşma olarak iki ayrı müessesedir. Mükellefler tarhiyat öncesi veya tarhiyat sonrası uzlaşma haklarından sadece birini kullanabilir.

Her iki uzlaşma türünde de hem vergilerde hem de cezalarda indirim söz konusu olabilmektedir. Uzlaşma Komisyonları’nda yapılacak görüşmeler sonucunda indirim miktarı ortaya çıkar.

Tarhiyat öncesi uzlaşma

Tarhiyat öncesi uzlaşma, haklarında vergi incelemesine başlanmış mükelleflerin, bu inceleme kapsamında kendilerine vergi tarh edilmeden ve vergi ziyaı ve usulsüzlük cezaları kesilmeden önce kullanabilecekleri bir haktır. İncelemeyi yapan denetim elemanına talep iletilir. Bazı vergi ve cezalar uzlaşma kapsamında, bazıları kapsam dışındadır.

Tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamındaki vergi ve cezalar

• Vergi incelemeleri sonucunda bulunan matrah veya matrah farkları üzerine salınacak vergiler,

• Yukarıda belirtilen vergilere ilişkin olarak kesilecek vergi ziyaı cezaları,

• 1.1.2024 tarihinden itibaren 23.000 Türk Lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları. Uzlaşmaya konu edilebilecek usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının tespitinde, cezayı gerektiren fiil bazında kesilecek toplam ceza tutarı dikkate alınacaktır.

Uzlaşma kapsamı dışında kalan vergi ve cezalar

• Kaçakçılık suçlarından dolayı 3 kat vergi ziyaı cezası kesilecek vergiler ile bunlara ilişkin cezalar,

• Kaçakçılık suçlarına iştirak nedeniyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde kesilecek cezalar,

• Vergi incelemesine dayanmaksızın bulunan matrah veya matrah farkları üzerinden tarh edilecek vergiler ile kesilecek vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları,

• 1.1.2024 tarihinden itibaren 23000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları.

Tarhiyat sonrası uzlaşma

Mükellefle, adlarına ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergi ve cezalar için düzenlenen vergi/ceza ihbarnamesinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma talep edebilirler. Ayrıca, mükellefler bu 30 gün içinde uzlaşma isteme yerine, dava açma, düzeltme isteme, cezada indirim isteme hakkına da sahiptirler.

Tarhiyat sonrası uzlaşmalarda da bazı vergi ve cezalar uzlaşmaya konu edilememektedir.

Uzlaşma kapsamındaki vergi ve cezalar

Tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamındaki vergi ve cezalar şunlardır:

• Kaçakçılık ve 370’nci maddenin (b) fıkrası kapsamında kendilerine ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilen mükelleflere mezkûr maddeye göre kesilen cezalar dışındaki fiiller sonucu vergi ziyaına sebebiyet verilen durumlarda tarh edilen vergiler ile kesilen vergi ziyaı cezaları,

• 1.1.2024 tarihinden itibaren 23 bin Türk Lirası’nı aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları,

• Mükellefler tarafından yasal süresinden sonra verilen beyannameler ile Vergi Usul Kanunu’nun 371’nci maddesine göre pişmanlık talepli olarak kabul edilen ancak şartların ihlali nedeniyle kanuni süresinden sonra verilen beyanname olarak işleme tabi tutulan beyannameler üzerinden tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin olarak kesilen vergi ziyaı cezaları.

Uzlaşma kapsamı dışında kalan vergi ve cezalar

Tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamı dışında kalan vergi ve cezalar şunlardır:

• 359’uncu maddede yazılı fiillerle ( kaçakçılık fiilleriyle) vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen cezalar,

• Bu fiillere (kaçakçılık fiillerine) iştirak edenlere kesilen ceza,

• Mükellefi izaha davetle ilgili 370’inci maddenin (b) fıkrası kapsamında kendilerine ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilen mükelleflere bu maddeye göre kesilen ceza,

• 1.1.2024 tarihinden itibaren 23.000 Türk Lirası’nın altında kalan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları.

Değerlendirmeler

Yukarıda görüleceği üzere, cezalarda indirimler Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddelerinde öngörülen oranlarda yapılmaktadır. Pişmanlıkla beyanlarda kanunda öngörülen şartlara uyulmuşsa vergi ziyaı cezası kesilmemektedir. Kanunun 376’ncı maddesinde öngörülen şartlara uyulmuşsa cezalarda %50,% 25 gibi oranlarda indirime gidilmektedir. İndirime gidilirken mükellefin içinde bulunduğu şartlar, işletmesinin, sektörün durumu, ödeme gücündeki değişmeler gibi faktörler gibi huşular göz önünde tutulmaz.

Tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşmalarda ise vergi dairesince yapılan tespitler ve vergi denetim elemanının hazırladığı vergi inceleme raporları uzlaşma komisyonlarının raportörlerinin tespit ve raporları incelemelerinin ardından komisyonda değerlendirilmesi sonrasında mükellefle görüşmeye geçilmektedir. İhtiyaç duyulduğunda inceleme raporunu hazırlayan müfettişin dinlenmesi söz konusu olmaktadır. Uzlaşma dönemindeki ekonomik koşullar, mükellefin ödeme gücü, tarhiyata dayanak teşkil eden delillerin sağlamlığı, vergi yargısına başvurulması halinde idarenin davayı kazanabilme durumu ve diğer şartlar göz önünde tutulabilmektedir.

Bütün bu inceleme ve değerlendirmelerden sonra vergi ve cezalarda ne ölçüde indirime gidilebileceği ortaya çıkmaktadır. Mükellefin teklifi kabul etmesi halinde uzlaşma sağlanmış olmaktadır. Aksi durumda mükellef vergi mahkemesinde dava açma yoluna gidecektir.

Doğaldır ki uzlaşmalarda vergi cezalarında indirim oranı Kanunun 376.ncı maddesine kabul edilen orandan daha aşağıda olmalıdır.

Vergi idaresince yapılan ek tarhiyatların çoğunluğu re’sen takdire dayandığı için değerlendirmelerde hata payının da olabileceğini kabul etmek gerekir. Bununla beraber ceza indirimlerinin bir alt sınırının bulunması gerektiği de düşünülebilir. Uzlaşma komisyonu üyeleri bilgiye dayanan, tarafsız ve objektif karar alacaklardır. Karar alırken vergi incelemelerinin amacı da dikkate alınacaktır. Vergi Usul Kanunu’nun 134’üncü maddesinde “Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır’’ denilmektedir.

Öte yandan, yukarıda görüleceği üzere bir kısım vergi ve vergi cezaları gerek tarhiyat öncesi gerekse tarhiyat sonrası uzlaşmalara konu edilememektedir. İşlenen fiilin ağırlığı ve kastın varlığı sebebiyle bunlar uzlaşma kapsamına alınmamıştır.

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/vergi-cezalarinda-indirim-imkanlari/751096

T.C.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ/169

Konusu : Deprem nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesi kapsamında değerlendirilerek mücbir sebep ilan edilen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ve Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükelleflerin, 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bendi uyarınca belirlenen teminat verme süresinin uzatılması.

 

Tarihi

 

:

 

26/06/2024

 

Sayısı

 

:

 

VUK-169/2024-7

 

1. Giriş:

213 Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendindeki yetkiye dayanılarak, 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında teminat verme yükümlülüğü bulunan mükelleflerden, deprem nedeniyle mücbir sebep ilan edilen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ve Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde bulunanlar ile bu il veya ilçelerde mükellefiyet kaydı bulunmayıp, söz konusu yerlerdeki meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunması nedeniyle mücbir sebep kapsamında değerlendirilen mükelleflerden, anılan Tebliğin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (b) bendi uyarınca verilmesi gereken teminatın verilme süresinin uzatılması bu Sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.

2. 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci Maddesinin (1) numaralı Fıkrası Uyarınca Belirlenen Teminat Verme Sürelerinin Uzatılması:

Deprem nedeniyle mücbir sebep ilan edilen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ve Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler ile bu il veya ilçelerde mükellefiyet kaydı bulunmayıp, söz konusu yerlerdeki meslek mensuplarıyla arasında deprem tarihi itibarıyla Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi bulunması nedeniyle mücbir sebep kapsamında değerlendirilen mükelleflerden, 531 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 7 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca 6/2/2023 tarihinden önce lisans almış ve teminat verme süresi bu tarihten sonra sona eren mükellefler ile (b) bendi kapsamındaki mükelleflerin teminat verme süreleri 27/12/2023 tarihli ve VUK-162/2023-13 sayılı Sirküler ile 1/7/2024 gününe (bu tarih dahil) kadar uzatılmıştı.

Deprem nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13 üncü maddesi kapsamında değerlendirilerek mücbir sebep hali ilan edilen Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mücbir sebep halinin 31/8/2024 tarihine kadar uzatılması sebebiyle bu kapsamdaki mükelleflerin teminat verme süresi 02/12/2024 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatılmıştır.

Duyurulur

Bekir BAYRAKDAR

Gelir İdaresi Başkanı

Vergide uzlaşma mekanizmasını fiilen ortadan kaldıran karardan geri dönüldü. Gelen tepkiler ve Bakanlıkla temaslar sonucu uzlaşma müessesesinin eskiden olduğu gibi uygulanması kararı alındı.

CNBC-e'de yer alan habere göre Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın vergi ve cezalarda uzlaşmama kararından geri adım atıldı.

Vergi Usul Kanunu ile düzenlenen vergi ve cezalarda uzlaşma mekanizması, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın defterdarlıklara talimatıyla 24 Haziran’dan itibaren durdurulmuştu. Talimatta, mükelleflere vergi aslı ve cezanın tamamından indirim yapılmaması, bunun kabul edilmesi durumunda uzlaşma belgesinin imzalanması talimatı verilmişti.

Tepkilere neden olmuştu

Çok sayıda mükellefi yakından ilgilendiren gelişme tepkilere yol açmıştı. Uzlaşma sürecine müdahil meslek gruplarının da devreye girmesi ve mekanizmanın devamını talep etmesi kararda etkili oldu. Bakanlıkla yapılan görüşmelerde mekanizmanın devam etmesi kararlaştırıldı ve meslek mensuplarına bu karar duyuruldu.

Vergi ve cezalarda uzlaşma uygulaması ile ceza tebligatından itibaren 3 ay içinde ödeme yapacağını taahhüt eden mükelleflere yüzde 50 oranında indirim yapılıyor.

https://www.ekonomim.com/ekonomi/son-dakika-karardan-geri-donuldu-vergi-cezalarinda-yeniden-uzlasma-karari-haberi-751024

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Kar Dağıtımı Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan “Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Esas Alınacak…
  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
Top