Mehmet Özdoğru
Asgari Geçim Sınırı Açıklandı
Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi'nin yapmış olduğu 2017 Ağustos ayına ait asgari geçim endeksi sonuçları açıklandı.
Türkiye İstatistik Kurumu'ndan (TÜİK) alınan Ağustos 2017 fiyatlarına göre yapılan araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2 bin 587,59 TL olarak hesaplandı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 5 bin 334,15 lira olarak belirlendi.
Sonuçlar, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya göre yüzde 0,21 oranında arttığını gösterdi. Çalışan tek kişinin açlık sınırı da bir önceki aya göre yüzde 0,52 oranında yükseldi ve bin 997,46 Lira olarak hesaplandı. Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2017 yılı ağustos ayında 2 bin 5,43 Lira olarak tahmin edildi.
Yapılan araştırmada, 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcamanın Ağustos 2017 verilerine göre günlük 40,63 TL olduğu belirlenirken, ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise bin 218,93 TL oldu. Ağustos 2017 itibarı ile ortalama 2 bin 977,68 TL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının yüzde 40,93'ünü oluşturdu.
TÜİK verilerinde 786,50 TL olarak belirlenen kira gideri ise Ağustos 2017 ortalama maaşının yüzde 26,41'ine denk geldi. Buna göre bir memur, ortalama maaşının yüzde 67,34'ünü yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kalırken, diğer ihtiyaçlarını karşılamak için ise maaşının yüzde 32,66'sı kaldı. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için Ağustos 2017 maaşından geriye yalnızca 972,51 TL kaldı.
Kıdeme Fon Kısa Vadede Zor
Şimşek, kıdem tazminatı için getirilen formüllerin kamuya getirdiği yüke dikkat çekti. TÜSİAD üyesi işadamları ile dün İstanbul’da bir araya gelen ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in gündeminde kıdem tazminatı konusu da yer aldı. Bu konuda uzun süredir çalışmalar yaptıklarını söyleyen Şimşek, kıdem tazminatında getirilen bazı formüllere dikkat çekti. Bu formüllerin kamuya yük getirdiğini ifade eden Şimşek, kamu finansmanı açısından dengelerin önemli olduğunu ve kamuya gelecek yükün iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Şimşek, bu gibi nedenlerle çalışmaların kısa vadede sonuçlanmasının zorluğuna değindi.
KAMU PAYI ÖNGÖRÜLÜYOR
Kıdem tazminatında uzun yıllardır üzerinde çalışılan yapı, bireysel hesaplara dayalı fon kurulması esasına dayanıyor. Bu yeni modelde, işverenler çalıştırdıkları her işçi için kıdem tazminatını aylık olarak yatırmakla yükümlü olacak. Ancak mevcut durumdan geriye gidiş olmaması için, çalışanın brüt aylık kazancının yüzde 8.3’ünün işveren tarafından, düzenli olarak kıdem tazminatı fonuna aktarılması gerekiyor. Bu oranın işverenleri zorlamaması ve özellikle KOBİ’lerin sıkıntı yaşamaması için de, kamunun aylık kıdem tazminatı primlerinin bir bölümünü yüklenmesi öngörülüyor. Son dönemde üzerinde çalışılan modelde de, bireysel emeklilik sisteminde olduğu gibi, devletin yüzde 25 katkıda bulunması planlanıyordu. İşte Şimşek de, dünkü toplantıda, bu modellerin kamuya getirebileceği yüke dikkat çekti.
Kıdem tazminatında tek sorun finansman konusunda da değil. Hem işçi, hem de işveren temsilcileri şu ana kadar kıdem tazminatı yapısının değiştirilmemesi yönünde görüş bildirdi. Geçen temmuz ayında yapılan bir toplantıda da işçi ve işveren temsilcileri konuyla ilgili görüşlerini yazılı olarak iletti. Ancak bu görüşlerin iletilmesinin ardından 180 günlük yeni hükümet eylem planı içinde kıdem tazminatı konusunda bir başlık olup olmayacağı belirsiz bulunuyordu. Şimşek’in açıklamaları hükümetin öncelikli gündeminin kıdem tazminatı olmayacağını ortaya koydu.
Sendikal Örgütlenmede İşkolu Önemli Mi?
İş hukuku, sosyal güvenlik ve iş sağlığı ve güvenliği açısından “iş kolu” temel bir kavramdır. İşin bulunduğu ve faaliyet gösterilen alana göre gerek tehlike sınıfı gerekse de kurulabilecek ya da örgütlenebilecek sendikalar değişmektedir.
Kural olarak, sendikalar kuruldukları iş kolunda faaliyette bulunur. Her bir iş koluna giren işlerin neler olduğu, ekonomik faaliyetlerin sınıflandırılmasına ilişkin uluslararası norm ve standartlar göz önünde bulundurularak düzenlenen işkolları listesi hazırlanmaktadır. Bir iş yerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin girdiği iş kolundan sayılır.
Bir iş yerinin girdiği iş kolunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca yapılır. Tespit ile ilgili karar Resmî Gazete ’de yayımlanır. Bu tespite karşı ilgililer, kararın yayımından itibaren on beş gün içinde dava açabilir.
Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise iş kolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz. İşkolu değişikliği yürürlükteki toplu iş sözleşmesini etkilemez.
İşyerinin girdiği iş kolu, iş yerinde yürütülen asıl işe göre belirlenir. Dolayısıyla öncelikle iş yeri denilen birimin sınırları belirlenmeli, sonrasında bu birim içinde yürütülen asıl iş ve nihayetinde bu işten hareketle iş kolu tespit edilmelidir.
Asıl iş, iş yerinin teknik amacı, mal veya hizmet üretimi amacıyla yürütülen faaliyet olup asıl işin tespitinde, iş yerinde çalışan işçilerin üretimdeki ağırlıklı sayısı ile mal ve hizmet üretimindeki yatırımın niteliği ve büyüklüğü göz önünde bulundurulmalıdır.
O iş yerinde yürütülen ve asıl iş dışında kalan bütün işler yardımcı iş olarak nitelendirilir. Asıl iş ve yardımcı iş kavramının her bağımsız iş yeri için bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir. Asıl iş-yardımcı iş ayırımı bir iş yerindeki işler için geçerli olup, işletme seviyesinde incelenemez, bir işletmeyi oluşturan farklı işyerleri arasında asıl iş yardımcı iş ilişkisi kurulamaz.
Yardımcı işlerin, asıl işin iş kolunda sayılarak ayrı bir iş kolu tespitine konu yapılamaması, bu işlerin de asıl işveren tarafından yürütülmesi halinde geçerli olan bir kuraldır. Yardımcı işler bir alt işverene verilmişse, artık söz konusu yardımcı işler, alt işverenin iş yerini oluşturacağından ayrı bir iş kolu tespitine konu olacaktır. Bu durumda artık alt işverene ait iş yerinde yapılan işin girdiği iş kolu asıl işverenin yaptığı işe göre belirlenemez. Alt işverenin iş kolu tespiti asıl işverenden ayrı olarak yapılmalıdır.
Özellikle iş kolu tespitlerinde, iş yeri ve işletme kavramlarını karıştırılmaktadır. Özellikle yapılacak incelemelerde, bağlı iş yeri kavramının üzerinde durulmalıdır. Bir işe ve ortak karara bağlı olarak yürütülen, ayrı bir faaliyet içermeyen, organizasyon şeması olarak merkeze bağlı olan işyerleri de, bir iş yeri olarak sayılmaktadır.
KDV’de Yüzde 10’luk Düz Oran Dönemine Geçilecek
Gazete Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın sorularını yanıtlayan Maliye Bakanı Naci Ağbal, KDV reformuyla ilgili çalışmalar hakkında bilgi verdi. İngiltere’deki KDV sistemini yerinde inceleyip analiz ettiklerini, sektörden önerileri topladıklarını belirten Ağbal, birkaç hafta içinde konuyu Ekonomik Koordinasyon Kurulu’na (EKK) ve ardından da Bakanlar Kurulu’na getireceklerini anlattı.
DENETİMLER AZALACAK
KDV reformuyla işletmeler için kolaylık getireceklerini belirten Ağbal, İngiltere’de KOBİ’lere başarılı bir şekilde uygulanan “flate rate” olarak adlandırılan, düz oranlı vergi sistemini Türkiye’de uygulayacaklarını söyledi. Ağbal, yaklaşık 1 milyon mükellefi ilgilendiren düzenleme uyarınca, yüzde 18 KDV’ye tabi satış yapan mükelleflerden yüzde 10 oranında vergi alacaklarını belirtti. Ağbal, mevcut uygulamada işletmelerin, satışlarından yüzde 18 oranında KDV toplamışsa, alışları dolayısıyla ödedikleri vergileri düştükten sonra kalan KDV’yi Maliye’ye aktardığını vurguladı. Ağbal, bunun yerine getirecekleri sistemi şöyle anlattı:
“Normalde yüzde 18 KDV toplayan mükellefe, ‘Bize yüzde 10’unu ver, tek tek faturalarla biz de uğraşmayalım, sen de uğraşma. Hasılatının yüzde 10’unu KDV olarak öde’ diyeceğiz. Mükellef faturalarını gene toplayacak. Özellikle KOBİ’lerde bu uygulama, sistemi basitleştiriyor. İşletmeler bazı giderleri faturalaştıramıyorlar. O zaman yüksek KDV ile karşılaşmamak için başka yollara yöneliyorlar. Bu düzenlemeyle Maliye açısından denetim ihtiyacı azalacak. Açık söylemek gerekirse zaman zaman sahte belge trafiğini doğuran önemli faktörlerden biri budur. İşletmeler belgeleyemedikleri harcamaları belgelemek için sahte veya muhteviyatı yanıltıcı belge kullanabiliyor.”
TERCİHE BIRAKILACAK
Ağbal, yasayla bakanlık olarak genel yetki alacaklarını, hasılatı belli tutarın altındaki işletmeler için bu düzenlemeyi getireceklerini söyledi. Ağbal, ulaştırma sektörü gibi özellikle hasılatı kayıtlı sektörlerde başlayacaklarını belirtti. Bu uygulamanın mükellefin tercihine bırakılacağını vurgulayan Ağbal, isteyen mükellefin eski sistemle devam edebileceğini ifade etti.
DEVREDEN KDV SİSTEMİNE SON
Yapılacak düzenlemeyle yatırım, üretim ve ihracat üzerinde KDV’nin yük olmaktan çıkarılacağını kaydeden Ağbal, devreden KDV uygulamasına son vereceklerini belirtti. Mevcut uygulamada yatırım veya üretim aşamasında 100 TL KDV ödeyen mükelleflerin, yaptıkları satışlarda topladıkları KDV’yi bu rakamdan indirdiklerini anlatan Ağbal, indirilemeyen vergi dolayısıyla devletin biriken KDV borcunun 140 milyar liraya ulaştığını anlattı. Ağbal, bunun 30 milyarının belediyeler ve diğer kamu kurumlarına ait olduğunu, işletmelerin indirilemeyen KDV alacağının ise 70-80 milyar lira dolayında bulunduğunu söyledi.
Ağbal, yeni sistemde, indirilemeyen KDV’nin belli periyotlarla nakit olarak iade edileceğini ifade etti.
‘15 TEMMUZ YARALARI SARILDI’
Geçen sene 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ekonomiyi canlandırmak için birçok tedbir aldıklarına dikkat çeken Ağbal, “Ekonomi 15 Temmuz’un yaralarını sardı. Artık geçici vergi indirimlerine Türkiye’nin ihtiyacı kalmadı. Başka sektörlerle ilgili olarak da geçici vergi indirimi düşünmüyoruz” dedi.
İSTİSNALAR YERİNE SIFIR ORANLI VERGİ
Ağbal, Türkiye’de halen yüzde 1, 8 ve 18 oranında KDV uygulandığını, bazı mal ve hizmetlere ise KDV istisnası tanındığını belirterek, özellikle yüzde 18 oranındaki vergide indirim öngörmediklerini söyledi. Ağbal, İngiltere’de bazı sektörlerde vergi istisnası yerine yüzde sıfır oranı uygulandığını, bu konuda bir çalışma yaptırdığını anlattı.
TAHAKKUK EDEN KDV’NİN YARISI TAHSİL EDİLEBİLİYOR (MİLYON TL)
53.9 MİLYAR LİRADA KALDI
Geçen yıl toplam 103 milyar liralık KDV tahakkukuna karşılık tahsilat oranı, 53.9 milyar lirayla yüzde 52 seviyesinde kaldı.
İHRACATÇI VE YERLİ KDV FARKI KALKACAK
Ağbal, ihracatçı ile yerli üretici arasındaki KDV farkını da ortadan kaldıracaklarını söyledi. İthal edilen aynı mal için her aşamada yüzde 8 KDV ödendiğini belirten Ağbal, bu tür mallarda ithalatçıların daha sonra iade alacaklarını söyledi.
30 EYLÜL’DE BİTECEK VERGİ İNDİRİMİNDE SÜRE UZATILMAYACAK
Maliye Bakanı Ağbal, beyaz eşyada, mobilyada ve konutta geçen yıl eylül ayında yapılan ve mart ayında uzatılan geçici vergi indiriminin süresinin 30 Eylül’de dolacağını anımsatarak, vergi indirimi süresini uzatmayacaklarını söyledi. Ağbal, o zaman bu lokomotif sektörler vasıtasıyla ekonomiyi canlandırmak için vergi indirimi yaptıklarını vurgulayarak şöyle konuştu: “Maliye olarak yaptığımız çalışmalara göre uzatmamızı gerektirecek ihtiyaç kalmadı. Bunlar geçici vergi indirimleriydi. Şu ana kadarki uygulama gösteriyor ki, hedeflediğimiz amaca ulaştık. Tüketici bunu kampanya olarak gördü. Önümüze çıkan rakamlar, kampanyamızın fonksiyonunu başarıyla gerçekleştirdiğini, amacı sağladığını, artık uzatmanın gerekli olmadığını ortaya koyuyor. Bu mallar normal satış trendine girdi. Hatta TÜİK’in rakamlarına göre beyaz eşyada normalin üzerinde fiyat artışı var. 2009 yılında da martta başladık eylülde sonlandırdık. Sonraki aylarda da satış grafiği devam etti.”
ŞAHSİ HARCAMALARA İNDİRİMDE YENİ FORMÜL
Bakan Ağbal, bu yıl sonuna kadar TBMM’de yasalaştırmayı hedefledikleri Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı’na eklenecek esnaf ve serbest meslek erbabının şahsi harcamalarının kazançlardan indirilmesine ilişkin düzenlemenin detayları hakkında da bilgi verdi. Mevcut vergi sisteminin, esnaf ve serbest meslek erbabının iş için yaptığı giyim, ulaşım, yemek gibi şahsi harcamaların kazançtan indirilmesine imkân vermediğini, oysa başka ülkelerde bu imkânın bulunduğunu kaydeden Ağbal, şöyle konuştu:
“Tasarıda, küçük esnaf ve serbest meslek erbabımızın gerçekten yaptığı ve işin doğasına uygun olan şahsi giderlerini kazancından düşebilmesine imkân vereceğiz. Bu, evindeki mutfak masrafını veya tüp harcamasını yapması anlamına gelmiyor. Yanlış kullanımın önüne geçmek için ister istemez bir tavan getirilecek. Kazancının belli bir oranı belirlenecek.”
İhracatçı KOBİ'ye Süper Kredi
Bayram tatili nedeniyle verilen molanın ardından bankacılık sektörü yeniden hareketlendi. Bu defa hareket ihracat kredileri tarafında yaşanıyor. DÜNYA’nın bankacılık kaynaklarından edindiği bilgiye göre Merkez Bankası, sektöre günlük 20 milyon dolar tutarında yeni bir limit tahsis etti. Kullanılabilmesi için mutlaka ihracat karşılığı gerektiren bu reeskont kredisi, özellikle euribor cinsi kullanıldığında, Avrupa’da da faizler sıfır olduğu için, ihracatçı açısından çok avantajlı olarak değerlendiriliyor.
Bankacılar, özellikle geçen hafta perşembe ve cuma gününün çok hareketli geçtiğini anlatıyor. Daha fazla müşterilerini euribor cinsi reeskont kredisi kullandırabilmek için tatlı bir rekabetin yaşandığını aktaran bankacılar, Merkez’in son adımını ‘süper kredi’ olarak tanımlıyorlar.
Bankacılık kaynaklarının verdiği bilgiye göre Merkez Bankası arife günü 7 Eylül’de başlamak üzere 20 milyon dolarlık yeni bir reeskont kredisi kullandırımı anonsu yaptı. Perşembe ve cuma sabahı da saat 09:30’da bu pencereyi açıp, saat 15:30’da kapattı. Sistem şöyle çalışıyor; bankalar her gün ihracatçı müşterileri için taleplerini bildiriyor. O gün karşılanamayan ve ertesi güne kalan talepler, sıfırdan yenileniyor. Talep ertesi güne otomatik devrolmuyor.
Bu kredide vade 240 gün. Yalnız bankacılar, seçilmiş sektör ve ülkelere yapılan ihracatta vadenin 360 güne kadar uzayabildiğini söylüyorlar. Krediye ilişkin yorum yapan kaynaklar ağırlıklı olarak “Merkez Bankası’nın adet bazında daha fazla firmaya kredi kullandırmak istediğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Bir başka bankacı da “İlk verilen ve toplam miktarı bir anda telaffuz edilen reeskont kredisi hep büyük şirketlere gitmişti. Şimdi hedef ucuz kaynağa ihtiyacı olan ihracatçı KOBİ’ler” diye konuştu.
Hatta bir bankacı, “Büyümenin yarısı ihracattan geliyor. Dolayısıyla ihracatçıyı desteklemek için güzel bir adım atıldı” dedi.
ECB’de işin kaymağı oldu
Bu kredi hem libor hem de euribor cinsinden kullanılabiliyor. Yanlız 6 aylık libor yüzde 1.45 düzeyinde. Halbuki euribor ‘sıfır’. Buarada geçtiğimiz hafta ECB’nin faizleri değiştirmemesi de bu pencereye farkında olmadan pozitif bir destek yaratmış oldu. Çünkü kredi 6 aylık kullanılsa da faiz sıfır olduğu için sadece banka komisyonu masrafı çıkıyor.
Bir başka bankacı ise “Yüzde 1 kâr marjının bile önemli olduğu bir dünyadayız. İhracatçının dış kaynak maliyeti yüzde 3-4’ten yüzde 1’e kadar iniyor. İhracatçının rekabet gücünü artırmak açısından önemli” diye konuştu.
Ne kadar süreceği bilinmiyor
Sektör kaynakları imkanı anlatırken 20 milyon dolarlık bu kredi limitinin önce banka başına bir limit olduğunun sanıldığını ama daha sonra sektörün toplam limiti olduğunun anlaşıldığını anlattı. Sektör temsilcileri limit küçük olsa da yarattığı heyecanın ve hareketin büyük olduğunu söylüyor. Daha önce toplam limit açıklandığı ve ağırlıklı büyüklere gittiği için şimdi Merkez Bankası’nın toplam limit yerine günlük limit bildirmesi bankacılar tarafından “Daha tabana yaygın kullandırmak” için bir mesaj olduğu düşünülüyor.
Dolayısıyla bu imkanın ne zaman sonlandırılacağı ya da toplam ne kadar kullanılacağını bilinmiyor. Bankacılar, “MB’nin reeskont kredilerinde bir amacı da rezervleri desteklemek. Bu yolla rezervlere de bir destek gelecektir. Ama burada önemli bir nokta var bu taahhütlerin kapatılmasıyla ilgili de bir talimat gelecektir diye düşünüyoruz” diyorlar