Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Pazartesi, 03 Haziran 2024 14:37

CEBRİ İCRAYA KARŞI KONKORDATOYA SIĞININ!

CEBRİ İCRAYA KARŞI ŞİDDETİ İŞVERENE ÖNERİYORUM.

CEBRİ İCRAYA KARŞI ŞİDDETLE İİK. 285-309 MADDE GÖRE KONKORDATO SIĞININ,

Konkordatonun tanımı : KONKORDATO BENDEKİ TANIMI: DOKUNULMAZLIKTIR.

Konkordato Kanunu, Yönetmeliği, Konkordatonun Tanımı, Konkordato Kanun Maddeleri, Konkordato Dava Süreci, Konkordato Davasında Yargılama Süreleri, Konkordatoda Komiser ve Görevleri Vb.

Sevgili Okurlarım İnternette Yukarıdaki Terimleri Girince Size Çok Ciddi Sayfalar Dolusu Bilgi Gelebilir.

 Amacımız Size Farklı Pencereden Farkı Sözlerle Kanun Metninden Uzak Halk Dili ile Kısa Öz Hap Bilgiler Aktarmaktır Konkordato süre geçici mühlet 3+2 = 5 ay, Kesin Mühlet 12+6 aydır. Yaklaşık süre 3+12 en kıssa süre 15 aydır, en uzun süre ise 23 ayda dava biter.   

Konkordato Davası uzun süreli Hukuki zaman dilimini içermektedir. Konkordato Davası açmaya ne zaman karar verilmelidir?   Konkordato davası açmaya siz değerli iş adamı, işverenim işletmenizi en iyi siz bilirsiniz TTK’ye  göre İş adamı basiretli olmalıdır. Kar amaçlı kurulan şirketler çeşitli nedenlerle Şirket içi, Şirket dışı ve ülkeler arası ilişkilerden kaynaklanan bir çok sebepten dolayı nakit darlığı yaşayabilir.

 İŞTE BU NOKTADA SİZ BASİRETLİ İŞ ADIMI İŞVERENLERİMİZ karar vermelisiniz. Neden mi? Zaman çok kıymetlidir. O halde siz işverenlerimiz nakitte daralmada meydana gelen dönemlerde ne yapılmaktadır, hatır çeki, eş dosttan emanet, kredi maliyetine katlanmak, peşin değerinden düşük satışları hangi yöntemle yaparsanız, yaptığınız halde süreklilik devam edeceğini düşünüyorsanız İşletme bilançonuzu ciddi gözden geçirmeniz gerekir.

İşletme bilançosunda tahsil imkanı kalmayan alacaklarınızı şüpheli görüp ve uzun vadede tahsil gibi düşününüz. Eş, dost, emanet, hatır çeki gibi işlemlerle hala ödeme dengesini kuramıyorsanız ve aklınızdan tasarrufların olan menkul ve gayrimenkulleri çıkartmayı veya 3. Şahıslardan gayrimenkulleri ipotek verip hala kredi kullanma fikrinde iseniz veya tedarikçilerinizden vadeli mal ticaretine döndü iseniz veya tedarikçilerinizden vade uzatımı talepleri ile zaman kullanıyorsanız, derim ki işverenim Kesinlikle kronik nakit darlığındasınız. NE yapılacak peki? Kıymetli işverenim konkordato yasal süreçtir. Konkordato cebri icradan uzak işletme bütünlüğünü koruyarak borç yapılandırmasıdır. Konkordato davası ve sonuçları da öyle belirli süre de ticari faaliyetiniz icra ve muhafaza tedbirlerin uzak faaliyetinize devam etmektesiniz.  Konkordato davası açarak , dokunulmazlık almak kolay mı? Elbette zor ama bir çok uzmanlaşmış tecrübe etmiş iflas erteleme davaları ve bir çok konkordato davasına hukuki savunma yapmış danışmanlık etmiş yetişmiş meslektaşlarımız var.  Yazımda siz işverenlere önerim şudur:  Size sorularımla kendinizi test ediniz: Sayın işveren şimdi sorularıma samimi içten alınmayınız. Soruların cevabınız evet veya hayır mı?  Sayın İşveren dürüst müsünüz iyi niyetli misiniz kötü niyetli misiniz?  Cevap: Konkordato davasında şirketinizin ARA BİLANÇOSU HAZIRLANIR. Bu bilançoda AKTİFLERİ AZALTICI EYLEMDE BULUNDUNUZ MU? Yani taşıt Demirbaş, Makine teçhizatlarınızı son iki yılda sattınız mı? Satışınız gerçek değerinden satılmış ise ve satış bedelinizi alacaklarınızda kullanmış olduğunuzu banka dekontları ile izahınız varsa İYİ NİYETLİ DÜRÜST İŞ ADAMISINIZ. Aksi halde... Çünkü Medeni kanuna göre iyi niyet kuralına göre aykırı işlem yapamazsınız, Konkordato Borçlusu davasında aktifleri azaltıcı eylemlerde bulunmak kötü niyetli olarak değerlendirilir. Sayın işveren şirketinizden borç nakit alıp, 131 ortaklar hesabınızda borç görünmesi halinde kötü niyetlisiniz. Aktifleri azaltıcı eylemlerde bulunmuşsunuz. Bu yazımızda amacımız işverenlerimize farklı düşünceler ile kanun metninde yazılanların dışında açıklamaya çalıştım. Konkordato davası açılır Aktiflerde azalma yoksa, 131 hesaplarda şahıs olarak şirkete borçlu değilseniz, borcunuzu artırarak Bilançonuzda sakın alacaklılar toplantısını etkileyecek şekilde alacaklı türetmeyiniz. Kıssaca bilançoda makyaj yapmayınız. (Bilanço rayiç değerler bilançosu olmalıdır.) Cebri icralarla şirketinizin karşı karşıya kalmaması ve işletmenizin cebri icraya karşı en iyi yöntem kanun şiddetinden faydalanmak yasal hakkınızdır. Şiddetli şekilde kanuna sığının diyorum. Mutlaka kanuna sarılınız. Konkordato davası (Uzlaşma yapılandırma demektir.) dava süresince icra yolu ile muhafaza tedbiri yapılmamaktadır. Dokunulmazlık demektir. Böylece konkordato süresi demek,  vade demek, cebri icradan ve muhafaza tedbirlerinden korunmak demek. KISACA KONKORDATO DOKUNULMAZLIK DEMEKTİR. Aksi halinde iflas demektir. 29.05.2024 ADANA

MEHMET SALİH ŞAHBAZ

MALİ MÜŞAVİR-  KONKORDATOKOMİSERİ -BİLİRKİŞİ

ADANA- CEP TLF: 0534 716 32 03

MAİL : smmm.sahbaz33otmail.com

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6455 sayılı Kanun’un 78. maddesiyle değişen 64. maddesine göre de yevmiye defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna (hesap dönemi takvim yılı olan şirketler için izleyen yılın Haziran ayı sonu) kadar yapılması öngörülmüştür.
Dolayısıyla, hesap dönemi takvim yılı olan gerçek ve tüzel kişi şirketler tarafından fiziki ortamda tutulan 2023 yılına ait Yevmiye Defterlerinin kapanış onaylarının en geç 30 Haziran 2024 tarihine (Pazar gününe gelmesi nedeniyle 1.7.2024) kadar noterlere yaptırılması gerekmektedir.
Kanunda kapanış onayını yaptırmayanlara idarî para cezası verilmesi öngörülmekte olup, bu ceza her yıl yeniden değerleme oranında artırılmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 562. maddesi 1-c bendi uyarınca yasal defterlerin tasdikini yaptırmayanlar 2024 yılında 49.276,00 TL idari para cezası ile cezalandırılacaktır.
Ticari davalarda kapanış onayı yapılmamış defterler delil olarak kabul edilmediği hususunun ayrıca değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
Dolayısıyla, hem anılan idarî para cezasına muhatap olmamak hem de olası bir davada yevmiye defterinin lehine delil olmasını isteyen gerçek ve tüzel kişi şirketlerin, yevmiye defterinin kapanış onayını zamanında yaptırmaları menfaatlerine olacaktır.
 

SGK Yönetim Kurulu'nun 30.05.2024 tarihli ve 2024/164 sayılı kararıyla Sosyal Güvenlik Kurumu Alacaklarının 6183 Sayılı Kanunun 48'inci Maddesine Göre Tecil ve Taksitlendirilmesinin Usul ve Esaslarında bazı değişiklikler yapılmış olup, söz konusu değişikliklere ilişkin iş ve işlemler, 2024/08 sayılı Genelgede açıklandığı şekilde yürütülecektir.

SGK Genelgesi 2024/8 İçin Tıklayınız

Çok uzun yıllardır vergi yasalarımızda yer alan ve kurumların taşınmaz satışında Kurumlar Vergisi (KV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) istisnası uygulanmasına izin veren hükümler 14/7/2023 tarihli 7456 sayılı Yasa ile 15/7/2023 tarihinden geçerli olmak üzere kaldırıldı. Ancak hem KV hem de KDV yasalarına yine 7456 sayılı yasa ile eklenen geçici hükümlerle söz konusu uygulamanın belli koşullarda devamı bu tarihten sonra da geçerli olmak üzere, 2024 ve sonraki yıllarda da mümkün.

- Kurumlar Vergisi İstisnası

Kurumlar Vergisi Kanunu 5/1-e, Geçici 16. Maddeye ve 1 No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine göre, 15 Temmuz 2023 Tarihinden Önce Aktifte Yer Alan Taşınmazların satışı esnasında istisnanın uygulanabilmesi için:

  1. Mükellef kurumun taşınmaz ticareti ve kiralaması ile uğraşmaması,
  2. Taşınmaza 15/7/2023 tarihinden önce sahip olunması,
  3. Taşınmaza en az iki yıldır sahip olunması,
  4. Satış bedelinin satışı takip eden iki yıl içinde nakden tahsil edilmesi,
  5. İstisna edilen kazancın pasifte bir fon hesabında 5 yıl süreyle tutulması

şartlarının tümünün yerine getirilmesi gerekiyor.

Ayrıca Kurumlar vergisi istisnası Geçici 16. Maddenin ikinci cümlesinde yer aldığı şekilde %25 olarak uygulanacaktır. Yani taşınmaz eğer 14/7/2023 ve öncesi satılmış olsaydı elde edilen kazancın %50’si KV’nden istisna edilecekken 15/7/2023’ten itibaren gerçekleştirilecek satışlarda istisna %25 olarak uygulanacaktır.

 - Katma Değer Vergisi İstisnası

Katma Değer Vergisi Kanunu 17/4-r ve Geçici 43. Maddeleri ile 1 Seri no.lu KDV Uygulama Genel Tebliğine göre, 15 Temmuz 2023 Tarihinden Önce Aktifte Yer Alan Taşınmazların satışı esnasında istisnanın uygulanabilmesi için:

  1. Taşınmaz ticareti ve kiralaması ile uğraşmamak,
  2. Taşınmaza 15/7/2023 tarihinden önce sahip olmak,
  3. Taşınmaza en az iki yıldır sahip olmak,

şartlarının tümünün yerine getirilmesi gerekiyor.

- Fiilen Yürütülmeyen Ancak Ana Sözleşmede Yer alan Taşınmaz Ticareti Problemi

Vergi Usul Kanununun 3. Maddesinde belirtilen ve vergileme esnasında en çok dikkat etmemiz gereken hüküm olan “Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” hükmünün göz ardı edilmemesi gerekmektedir.  Burada asıl belirleyici olan ana sözleşmede yazılı faaliyetler değil, fiilen kurum kazancının hangi faaliyetlerden oluştuğunun tespitidir. Nitekim ana sözleşmede taşınmaz satışından önce değişiklik yapılarak bahsi geçen cümlenin çıkartılması mümkündür. Bakanlık her nasıl ki şirketlerin ana sözleşmelerinde “gayrimenkul alım satımı ve kiraya verilmesi” cümlesi bulunmamasına rağmen fiili olarak kurum kazancının büyük bölümü veya tamamı gayrimenkul alım satımı ve kiraya verilmesinden elde edilen kazanç olan mükelleflerde bu istisna hükümlerinden yararlandırmıyorsa tersi durumda da istisna hükümlerinden yararlanmayı engellememelidir.

Konuyla ilgili Danıştay 4. Dairesinin 2015 yılında verdiği E:2012/1207 K:2015/6061 sayılı kararında, davacı şirketin ana sözleşmesindeki iştigal konuları arasında, taşınmaz alım-satımı yapmak ve kiraya vermek konularının bulunması nedeniyle davacının bu satıştan doğan kazancının istisna kapsamında değerlendirilemeyeceği ileri sürülerek yapılan tarhiyatı yersiz bularak, esasen taşınmaz alım satımı yapmak ve kiraya vermek faaliyetinde bulunmayan ancak davacı şirketin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettiği taşınmazın satışından doğan kazancın istisna kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Kararın dayandığı gerekçeler arasında, bahse konu taşınmazın ticari faaliyet çerçevesinde satıldığına dair idarece ortaya konmuş hukuken geçerli herhangi bir somut delilin bulunmadığı da vurgulanmaktadır.

Yine Danıştay 3. Dairesinin 2016 yılında verdiği E:2012/3200 K:2016/2361 sayılı kararında sadece şirket ana sözleşmesinde gayrimenkul ticareti yapmak ibaresine yer verilmesinin, dava konusu taşınmazın, ticaretini yapmak amacıyla aktifte bulundurulduğu sonucuna varmak için yeterli olmayacağından hareketle, ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yönündeki davalı idare işleminde hukuka uygunluk görülmediği belirtilmektedir.

Ayrıca, Danıştay tarafından verilen kararlarda taşınmaz ticareti için birden çok taşınmaz satışının gerçekleşmesi ya da uzun süreli kiralama gibi işlemlerin karine olarak kabul edilmeyeceği vurgulanmıştır.

Ancak Gelir İdaresi tarafında daha önce verilen özelgelerde her ne kadar taşınmaz ticareti ile fiilen iştigal edilmese de, şirket ana sözleşmesinde iştigal konuları arasında taşınmaz ticareti bulunması dolayısıyla istisnadan faydalanılamayacağı belirtilmiştir.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23.02.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01KVK 5703 sayılı Özelgesine göre “… Ana faaliyet konuları arasında inşaat, taşınmaz alım satımı gibi taşınmaz ticareti yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunan veya fiilen taşınmaz ticareti faaliyetinde bulunan şirketlerin anılan istisnadan faydalanması mümkün değildir. Bu hüküm ve açıklamalar göre, arsaların satışının yapıldığı tarihte şirketinizin ana sözleşmesinde yer alan faaliyet konuları arasında taşınmaz ticareti bulunduğundan, bilançoda duran varlıklar arasında kayıtlı olan ve 19942003 yılları arasında tescil edilen taşınmazların satışından elde edilen kazancın, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1e maddesinde yer alan istisnadan faydalanması mümkün bulunmamaktadır.”

Yukarıda yer verilen İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23.02.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01KVK 5703 sayılı Özelgesine göre, fiilen yürütülen taşınmaz ticareti nedeniyle KDV istisnasından faydalanılamayacağı açıktır. Bununla birlikte satış anında, fiilen bu faaliyet yürütülmeyip, faaliyet konusunun Ana sözleşmede yer alması halinde de istisnadan faydalanılamayacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus özelgede derpiş edilen “satışının yapıldığı tarih” dir. Yani kurumlar tarafından fiilen yürütülmeyen taşınmaz ticareti iştigali konusu, satışın yapıldığı tarihten önce ana sözleşmeden de çıkarılması halinde bu istisnadan faydalanılacaktır.

Bununla birlikte Maliye, son dönemlerde verdiği özelgelerde, ana sözleşmesinde taşınmaz ticareti ve kiralaması faaliyeti bulunan ancak fiiliyatta taşınmaz ticareti ve kiralamasıyla uğraşmayan şirketler tarafından otel, hastane, okul, fabrika vb. yapılması amacıyla satın alınan ancak bu yatırımların yapılamaması nedeniyle atıl kalan arsaların satışında kurumlar vergisi ve KDV istisnası uygulanıp uygulanmayacağı ile ilgili süregelen katı görüşünü yumuşatmış durumdadır.

Örneğin Ankara VDB’nin 15.06.2020 tarih ve 84974990-130[KDV-1/İ/17-2020/21]-E.155653 sayılı özelgesine göre; “Ana sözleşmesinde faaliyet konuları arasında "inşaat taahhüt işleri yapmak veya yaptırmak, emlak ve arsa komisyonculuğu yapmak" ibaresine yer verilmiş olan şirketiniz tarafından, okul inşa edilmek üzere satın alındığı ancak belediyeden gerekli izinlerin alınamaması nedeniyle üzerinde okul inşaatına başlanılmadığı için atıl hale geldiği belirtilen taşınmazların iktisap tarihinden bugüne kadar taşınmaz ticareti veya kiralanmasına konu edilmemiş ya da bu amaçla iktisap edilmemiş olması kaydıyla, bu taşınmazların satışından elde edilen kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e inci maddesinde yer alan istisnaya konu edilmesi, ayrıca, söz konusu taşınmazların satışının KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmaktadır.”

Netice itibariyle, fiilen yürütülmeyen ancak taşınmaz ticareti iştigal konusu ana sözleşmelerinde yer alan firmaların, söz konusu taşınmazlarını elden çıkarmadan yahut satış tarihinden önce, ana sözleşme tadiline giderek, şirket faaliyet konuları arasından çıkarmaları ve dahi faaliyet konusunun vergi dairesi sicil kayıtlarında da yer alması halinde bu faaliyet kodunun kaldırılması için dilekçe vermeleri halinde, diğer şartlarında varlığı söz konusu ise Kurumlar Vergisi ve KDV kanunlarında yer alan istisnalardan ayrı ayrı yararlanabileceği görüşündeyiz.

03.06.2024

Muhammed Kutub Bağırgan
Yeminli Mali Müşavir
EMA YMM A.Ş.
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/muhammedkutubbagirgan/047/

E-fatura, elektronik ortamda düzenlenen ve saklanan, kâğıt fatura ile aynı yasal geçerliliğe sahip olan dijital bir belgedir. Ülkemizde, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yönetilen e-fatura sistemi, belirli kriterleri karşılayan firmalar için zorunlu hale getirilmiştir. E-fatura kullanıcıları, faturalarını GİB'in belirlediği format ve standartlarda düzenler ve bu faturalar GİB üzerinden alıcıya iletilir. Bazı özel durumlar için geliştirilmiş ek senaryo tipleri de bulunmakta birlikte temel ve ticari senaryolar, en yaygın olarak kullanılan ve temel ihtiyaçları karşılayan e-fatura senaryo tipleridir.

Diğer yandan, ticari faaliyetlerde taraflar arasındaki iş ilişkisi nedeniyle yanlışlıkla hatalı faturalar düzenlenebilmekte olup, bu çalışmamızda temel ve ticari senaryoda E-faturaların iptali, iadesi gibi özellikli konuları Maliye Bakanlığı’nın güncel bakış açısı ile değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Fatura Düzenlemeye İlişkin Genel Hükümler

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde, faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 21 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında da, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 213 sayılı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Hazine ve Maliye Bakanlığının elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu, Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu, Hazine ve Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 526 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine eklenen "V.10. e-Belgelere İlişkin İptal/İtiraz, İhbar ve İhtarların Bildirilmesi" başlıklı bölüm uyarınca, 509 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği kapsamında düzenlenen e-Belgelere ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak KEP sistemi ile yapılan ihbar veya ihtarlar ile e-Belge iptal işlemlerinin 1/5/2021 tarihinden itibaren, ebelge.gib.gov.tr adresinde yayımlanacak kılavuzda belirtilen usul, esas ve süreler içinde, elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem sistemine bildirilmesi zorunludur.

Gelir İdaresi Başkanlığınca e-Fatura Uygulamasından yararlanma yöntemlerine göre Teknik Kılavuzlar yayımlanmış ve bu kılavuzların fatura senaryoları ile ilgili bölümlerinde e-Faturaların düzenlenebileceği senaryo türleri açıklanmıştır. Bu kapsamda, e-Fatura uygulamasında "Temel ve Ticari fatura türleri esas olup,  bunun dışında ihtiyaca binaen (Yolcu Beraberi Eşya, İhracat, Kamu Fatura ve Hal Tipi Fatura gibi) yeni senaryolar geliştirilip eklemeler yapılmak suretiyle fatura düzenlenebilmektedir.

Temel Fatura Nedir?

Temel Fatura alıcıya direkt olarak gönderilen ve gönderilme sonucunda alıcının onay vermesine gerek bulunmayan bir fatura türüdür. Fatura kesildiği anda direkt olarak resmileşir ve alıcı firmanın portalına yönlendirilir. Alıcının portalına yönlendirilen Temel Faturalar gelen kutusuna düşmekte ve hiçbir şekilde onay gerektirmemektedir. Temel faturalar genel itibari ile nihai tüketicilere satılan hizmet veya mal teslimlerinde düzenleniyor olsa da iki tacir arasında da düzenlenmesinde hiçbir problem bulunmamaktadır.

Ticari Fatura Nedir?

Ticari fatura genel anlamda karşılıklı olarak fatura süreci bulunan iki tacir arasında gerçekleşen mal veya hizmet alım-satımları sırasında tercih edilmektedir. Ticari Faturalar düzenlendikten sonra geçerli olabilmesi için alıcının Ticari Faturaları onaylayarak kabul etmesi gerekir. Ticari faturayı satıcı düzenledikten sonra alıcı firmanın veya işletmenin E-Fatura portalında “onaylanmamış ticari faturalar” sayfasına yönlendirilmekte ve alıcının onay vermesi için bekliyor konuma gelmektedir.

Ticari faturalar reddedilebilme ve onaylanabilme lüksüne sahip olduğundan dolayı karşılıklı olarak kontrol gerektirir. Alıcı firma veya tacir gelen Ticari Faturayı onayladıktan bir süre sonra satıcı, yani faturayı düzenleyen kişinin E-Fatura portalına karşı tarafın onayladığına dair bilgi gelir ve fatura süreci tamamlanmış olur. Ticari faturalar düzenlendikten 8 gün içerisinde alıcı tarafından reddedilmesi veya onaylanması gerekir. 8 Günlük geçen bu süreden sonra Ticari Fatura reddedilmek istenirse ret gerçekleşmez ve otomatik olarak fatura kabul edilmiş vasfı taşımaya başlar.

Temel Fatura Senaryosunda Düzenlenen E-Faturanın İptali

Temel fatura senaryosunda düzenlenen faturalara e-Fatura uygulaması üzerinden "red" yanıtı verilme imkânı bulunmamaktadır. Ancak, 8 günlük itiraz süresi dolmamak şartıyla "e-Fatura İptal/İtiraz Portalı" üzerinden kanuni süresi içinde harici yollarla yapılan itiraz işlemlerinin bu uygulama üzerinden karşı tarafın onayına sunulma uygulamasına geçilmiştir.

Temel ve diğer fatura senaryolarında düzenlenen faturalara, faturanın alıcıya iletildiği tarihten itibaren 8 günlük süre içinde sadece harici yöntemlerle (TTK 18/3 te belirtilen noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) itiraz işlemi gerçekleştirilmektedir.

Ancak ihtar ve itiraz bildirimlerinin Sistem içinden yapılabilmesi için öncelikle TTK madde 18 de belirtilen yöntem ve süreler dâhilinde söz konusu e-Faturaya itiraz edilmesi gerekmektedir. İhtar ve itirazların sistem içinden yapılması mümkün olmayıp, bildirimin amacı, TTK kapsamında yapılan ihtar ve itiraz hakkında Başkanlığa bilgi verilmesidir.

Ticari Fatura Senaryosunda Düzenlenen E-Faturanın İptali

Ticari Fatura da ise e-Fatura Uygulaması üzerinden itiraz edilerek, "red yanıtı" verilebilmektedir.

Ticari Fatura olarak düzenlenmiş olan faturalara ilişkin olarak alıcıların e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönmemeleri, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemlerin, Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen sürede kullanılabilme hakkını ortadan kaldırmamaktadır.

Gerek e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" dönülmesi ya da iptal talebinde bulunulması, gerekse Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak Kanunun 21 inci maddesinde belirtilen 8 (sekiz) günlük itiraz süresine uymak tacir olmanın hukuki sonuçlarındandır. Bu süre geçtikten sonra yapılan itirazlar, iptal talepleri ve e-Fatura Uygulaması üzerinden dönülen "red yanıtları" söz konusu faturaların alıcı tarafından fatura içeriğinin kabul edilmiş olduğu sonucunu doğurmaktadır.

Emtianın Tesliminde Sonra Fatura Düzenlenmesi Halinde İptal Durumu

Bir mal teslimi için fatura düzenlendiğinde mal teslim edildikten sonra kısmen veya tamamen iadesinin yapılması durumunda ortada mal hareketi olduğundan fiili duruma uygun kaynaklı bir iade bulunduğundan, düzenlenecek e-Fatura "İade Fatura" tipinde olmalı ve bu şekilde alınan faturaya ilişkin muhasebe kayıtları, muhasebe ilke ve kurallarına uygun olarak düzeltme kayıtları ile düzeltilmelidir.

Emtianın Teslim Edilmemesi ve Stok Kayıtları Girmemesi Halinde İptal Durumu

Alıcısına e-Fatura Uygulaması üzerinden başarıyla gönderilmiş bir e-Faturaya konu malların, alıcısı tarafından hiç teslim alınmaması ve stok kayıtlarına hiç girmemesi veya herhangi bir mal iadesi bulunmaksızın sadece hatalı bir fatura olması, alıcısının faturayı kabul etmek istememesi vb. durumlarda;

- Faturanın "Temel Fatura" olarak düzenlenmiş olması halinde, Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinde belirtilen harici yöntemlerle veya Temel Fatura İptal Portalı üzerinden yapılan iptal talebiyle,

- Faturanın "Ticari Fatura" olarak düzenlenmiş olması halinde ise, bu yöntemlere ek olarak e-Fatura Uygulaması üzerinden "red yanıtı" ile söz konusu faturaya itiraz edilebilmesi mümkün olup, bu durumlarda bir iade faturası düzenlenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır.

E-fatura, sistem üzerinde başarıyla iletilmiş olmasına rağmen, gerçekte bir mal veya hizmet alışı olmadığı halde ya da hatalı olarak düzenlenmiş ise muhatabı tarafından kanuni defter kayıtlarına alınma zorunluluğu bulunmamakla birlikte, muhasebe kayıtlarına alınmış olması durumunda, muhasebe kayıt ve düzeltme kuralları dikkate alınarak ters kayıt ile muhasebe kayıtlarının düzeltilmesi gerekmektedir.

Faydalı olması dileğiyle.

(Belirtilen hususlar yazarın kendi görüşleri olup, çalışmakta olduğu kurumun görüşlerini yansıtmaz.)

03.06.2024

İbrahim Çakır
Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/ibrahimcakir/021/

✅ Çalışan Anne Desteğine Kimler Başvurabilir?
0-24 ay arası çocuğu olup, çocuğunu baktırmak üzere eğitimli bir bakıcıyı sigortalı olarak istihdam eden ve kendisi hizmet akdiyle bir işverene bağlı olarak tam veya yarı zamanlı çalışan anneler Çalışan Anne Desteğinden faydalanabilecektir.

✅ Çalışan Anne Desteği Miktarı ve Süresi Ne Kadardır?
Bekar veya özel gereksinimli çocuğu olan ve tam zamanlı çalışan anneye aylık 375 avro ödenecektir. Yarı zamanlı çalışan anne için aylık destek tutarı 162,5 avro olup bekar veya özel gereksinimli çocuğu olan yarı zamanlı çalışan anne için aylık destek tutarı 212,50 avrodur.

✅ Projeden Yararlanabilmeniz İçin Taşımanız Gereken Şartlar Nelerdir?
• Başvuru tarihi itibarıyla (ön kayıt anında) 0-24 ay aralığında (24’üncü ay dahil) çocuğunuzun olması, • Ankara, İstanbul ve İzmir illerinden birinde ikamet etmeniz, • Çocuğunuzla aynı evde ikamet etmeniz, • Bekar anneyseniz çocuğunuzun velayetine sahip olmanız ve çocuk ile aynı adreste yaşamanız, • En geç kesin kayıt tarihi itibarıyla bir işverene bağlı olarak tam zamanlı veya yarı zamanlı çalışıyor olmanız (SGK’ya devri yapılmayan banka sandıklarına tabi olanlar hariç tüm 5510 sayılı Kanun kapsamındaki 4/a sigortalılar), • Tam zamanlı çalışıyor iseniz bir eğitimli çocuk bakıcısını tam zamanlı sigortalı olarak çalıştırmanız, • Yarı zamanlı çalışıyor iseniz bir eğitimli çocuk bakıcısını yarı zamanlı sigortalı olarak çalıştırmanız, • SGK kayıtlarına göre proje döneminde analık izninde olmamanız, • Bakıcınızın ücretini en az asgari ücret düzeyinden ödemeniz (yarı zamanlı çalışan bakıcılar için asgari ücretin yarısı kadar) ve • Proje kapsamında bakıcı olarak çalışmamanız gerekmektedir.

✅ Bakıcınızın Taşıması Gereken Şartlar Nelerdir?
• Ev hizmetlerinde tam zamanlı veya yarı zamanlı olarak çalışan kadın olması, • 18 yaşından büyük olması, • Anne ve çocuk ile aynı ilde ikamet ediyor olması, • Türkiye’de çalışma izni belgesine sahip olması (yabancı uyruklular için), • Anne ya da babayla birinci dereceden akrabalık bağı olmaması (Aynı evde yaşıyorsa üçüncü derece dahil üçüncü dereceye kadar akrabalık bağı olmaması), • Projeden faydalanan çalışan anne olmaması, • 0-36 ay çocuk bakımıyla ilgili eğitimli olduğunu İŞKUR, MYK, MEB onaylı belgeyle belgelendirmesi (en az 80 saatlik) veya lise ve üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olması. İKANUN

Duyuru Kitapçığı İçin Tıklayınız

Evet, bu hafta veya en geç bayram öncesi TBMM’ye sunulması beklenen yeni Torba Yasa Teklifi’nde, hemen her sektörle ilgili yeni düzenlemelerin yer alması bekleniyor. Ancak, kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, bu düzenlemelerin büyük bir çoğunluğu gayrimenkulle ilgili. Bu konudaki ip uçları, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet ŞİMŞEK’in yaptığı bazı açıklamalarda da yer alıyor. Ayrıca, bu konuda yazılı ve görsel basında da çok sayıda haber yer aldı.

Torba Yasa Teklifi esas itibariyle OVP’ye yönelik!  

Torba Yasa Teklifi’nde yer alacak düzenlemeler esas itibariyle 2024 – 2026 OVP’sinde yer alan kayıt dışılıkla mücadele ve Vergi Kanunlarında yer alan istisna, muafiyet ve indirimlerin gözden geçirilerek verimliliğini kaybetmiş olanların yürürlükten kaldırılması ile ilgili. Yapılacak düzenlemelere ilişkin temel alt yapı ise, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan 2023 yılı Vergi Harcama Raporu’nda yer alıyor. Raporun tam metnine (www.gib.gov.tr) adresinden ulaşılabilir.

Vergi harcama Raporu’nda ne var?

2023 yılında toplam 1.476,7 milyar TL tutarında vergi harcaması söz konusu. Bu harcamanın 660,6 milyar TL’si gelir vergisi, 446,8 milyar TL’si kurumlar vergisi, 235 milyar TL’si KDV, 42,6 milyar TL’si ÖTV, 91,6 milyar TL’si ise diğer vergiler kaynaklı.

Gelir vergisi yönünden en yüksek vergi harcaması yapılan iki kalem; asgari ücret istisnası ve geçici 67. Madde kapsamında stopaj suretiyle bazı menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesi.

Kurumlar vergisi yönünden en yüksek vergi harcaması yapılan iki kalem; yatırım fonu ve ortaklıklarına ilişkin kazanç istisnası ve indirimli kurumlar vergisi.

KDV yönünden en yüksek vergi harcaması yapılan iki kalem; yem ve gübre teslimlerine ilişkin istisna ile külçe altın ve gümüş teslimleri, sermaye piyasası araçları ve hurda ve atık teslimleri istisnası.

ÖTV yönünden en yüksek vergi harcaması yapılan kalem ise, engellilere yönelik araç istisnası.

2024 yılında gelir vergisinden 1.006,3 milyar TL, kurumlar vergisinden 657 milyar TL, KDV’den 342,3 milyar TL, ÖTV’den 61,8 milyar TL, BSMV, ÖİV ve MTV’den 143 milyar TL olmak üzere toplam 2.210,4 milyar TL tutarında vergi harcamasının oluşacağı tahmin ediliyor.

Torba Yasa Teklifi’nde yer alması beklenen yeni düzenlemeler!

Torba Yasa Teklifi’nde yer alması beklenen gayrimenkule yönelik yeni düzenlemeler sektörü tam anlamıyla şok etti! Yapılacak düzenlemelere bakıldığında şok olunmayacak gibi de değil. İşte Teklifte yer alması beklenen düzenlemeler:

1) GYO’lara tanınan KV istisnasının kaldırılması veya kapsamının konutla sınırlandırılması:

Şu anki düzenlemeye göre, GYO’ların kazançları herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın kurumlar vergisinden (KV) istisna bulunuyor (KVK. Mad. 5/1/d-4). Bunun dışında GYO’ların gayrimenkul dahil mal ve hizmet satışları KDV’ye, tapudaki gayrimenkul alım satımları tapu harcına, aktiflerinde kayıtlı gayrimenkuller ise emlak vergisine tabi bulunuyor. 

GYO’lara tanınan KV istisnası, 2023 Yılı Vergi Harcama Raporu ile yeniden gündeme geldi. Söz konusu raporda; KV yönünden en yüksek vergi harcaması yapılan iki kalemden birisinin, yatırım fonu ve ortaklıklarına ilişkin kazanç istisnası olduğu özel olarak vurgulandı.

Maliye, söz konusu istisnanın kaldırılması veya kapsamının konutla sınırlandırılması konusunda oldukça ısrarlı. Yani, Maliye, GYO’lardan kurumlar vergisi almak istiyor. Gayrimenkul sektörü ve GYO’ların ortak talebi ise, istisnanın devam ettirilmesi!  

Hemen belirtelim, GYO rejimi, sadece ülkemizde değil, yaklaşık 44 ülkede uygulanıyor. GYO rejimi uygulayan ülkelerin neredeyse tamamında, gayrimenkul ve gayrimenkule dayalı enstrümanlara yatırım yapan şirketler ve bunların hissedarları sadece tek bir aşamada vergilendiriliyor, bu da GYO seviyesinde değil, hissedar/yatırımcı seviyesinde gerçekleştiriliyor. Evet, yanlış okumadınız, GYO’lar vergilendirilmiyor, dağıttıkları temettü üzerinden yatırımcı/hissedar seviyesinde vergileme yapılıyor.

GYO’lar konusunda diğer ülkelerle ayrıldığımız temel bir nokta, temettü dağıtma zorunluluğu! Ülkemizde GYO’ların temettü dağıtma zorunluluğu bulunmuyor. Oysa GYO rejiminin uygulandığı Dünya ülkelerinde oranları değişmekle beraber bir temettü dağıtma zorunluluğu bulunuyor.

Kişisel görüşümüz, en az % 25 en fazla % 50 temettü dağıtma zorunluluğu getirilerek, mevcut kurumlar vergisi istisnasının devam ettirilmesinin daha uygun olacağı doğrultusunda. Bu aynı zamanda gayrimenkul sektörünün de önerisi! 2023 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamelerinde GYO’ların beyan ettiği istisna tutarı yaklaşık 52-53 Milyar TL civarında. İstisnanın kaldırılması halinde Maliye’nin alacağı kurumlar vergisi en fazla 12,5 – 13 milyar TL! Buna karşılık, halka açık GYO’ların piyasa değeri 410 milyar TL civarında ve 4 milyon bireysel yatırımcı GYO’larda hisse sahibi. Bunlar oldukça ciddi rakamlar. Herhangi bir olumsuz gelişme, halka açık GYO’ların borsadaki değerlerini ciddi anlamda olumsuz etkileyebilir. Sermayenin tabana yayılması, gayrimenkullerin menkulleştirilmesi, küçük yatırımcıların küçük tasarruflarıyla gayrimenkullerin yüksek getirisinden pay alabilmeleri ve sermaye piyasalarının gayrimenkul enstrümanı açısından olmazsa olmazı olan GYO’lara, dünya uygulamalarına paralel olarak temettü dağıtma zorunluluğu getirilerek, mevcut kurumlar vergisi istisnasının devam ettirilmesinde fayda var.

2) Konut kira gelirlerindeki istisnanın kaldırılması:

Mevcut düzenlemeye göre, bir takvim yılı içerisinde elde edilen konut kira gelirleri, izleyen yılın Mart ayı içerisinde verilecek olan yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan ediliyor. Elde edilen konut kira gelirlerinin belli bir tutarı (2024 yılı için 33 bin TL’si) ise gelir vergisinden istisna bulunuyor. Yani, 2024 yılında elde edilen konut kira gelirleri 33 bin TL’yi aşmıyorsa beyan edilmiyor, aşıyorsa beyan edilmesi gerekiyor. Kira gelirlerinin beyanı halinde ise, söz konusu tutar kira gelirlerinden düşülerek vergilendirilmiyor.

Bu istisna ile, konut sahipliği ve yatırımcılığının desteklenmesi ve kira gelirlerinin belli bir kısmından vergi alınmaması amaçlanıyor.

Ancak, yazılı ve görsel medyada, bu istisnanın kaldırılacağı şeklinde haberler yer aldı. Bu istisnanın kaldırılması son derece yanlış olur, birden fazla evden kira geliri elde edenle tek bir evden aldığı kira geliriyle geçimini sağlayan insanlar aynı tutulur ve her ikisi de aynı vergilendirilir. Ayrıca, istisna gelire isabet eden ve ödenen gelir vergisi tutarı, konut sahipleri tarafından kiralara yansıtılır, bu da kira tutarlarının artmasına neden olur. Oldukça geniş kapsamlı ve çok sayıda vatandaşı ilgilendiren önemli bir düzenleme. Dolayısıyla bu düzenlemenin yeniden değerlendirilmesinde fayda var. Kişisel görüşümüz, bu istisnanın kaldırılmayacağı yönünde.

3) Gayrimenkullerin 5 Yıl Geçtikten Sonra Satışında Vergilendirmemeyi Öngören Düzenleme Yürürlükten Kaldırılıyor:

Gayrimenkullerin iktisap tarihinden başlayarak 5 yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazancı olarak gelir vergisine tabi bulunuyor. Ancak, gayrimenkullerin 5 yıllık süre geçtikten sonra elden çıkarılması durumunda elde edilen kazanç ise, tutarı ne olursa olsun gelir vergisine tabi tutulmuyor.

Yine, yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerde, bu düzenlemenin yürürlükten kaldırılacağı belirtiliyor.

Bu düzenlemenin yasalaşması halinde, anılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iktisap edilecek taşınmazların satışında 5 yıllık süre yürürlükten kaldırılmış olacak, 5 yıl 10 yıl geçtikten sonra da satılsa, söz konusu satıştan elde edilecek kazançlar % 15 - 40 aralığında gelir vergisine tabi olacak.

Ancak burada önemli bir konu var. Yapılacak yeni düzenleme, yürürlük tarihinden önce iktisap edilmiş gayrimenkulleri etkileyecek mi? Yeni düzenleme bunlar içinde uygulanacak mı? Yeni düzenlemenin yürürlük tarihinden önce iktisap edilmiş gayrimenkuller için müktesep hakların korunarak eski hükümlerin uygulanması, bu gayrimenkullerin 5 yıl içinde satılması halinde satıştan elde edilecek kazancın gelir vergisine tabi olması, 5 yıl geçtikten sonra satılması halinde ise vergilendirilmemesi gerekiyor. Benzer bir düzenleme, 2023 yılında yürürlükten kaldırılan yatırım amaçlı 2 yıl aktifte bulundurulduktan sonra satılan gayrimenkullerle ilgili kurumlar vergisi ve KDV istisnaları için yapılmıştı. Aksi durumda, yapılacak yeni düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ihtimali oldukça yüksek!

Öte yandan, yapılacak bu düzenleme ile, arsa ve arazilerin imar rantlarının vergilendirilmesi amaçlanıyor. Yeni düzenleme ile birlikte, Maliye’nin bu satışlardan ciddi tutarda gelir vergisi tahsil etmesi bekleniyor. Aslında bu konuda çok geç kalındığı bile ifade edilebilir. Yalnız burada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta var: Söz konusu rantların vergilendirilmesi halinde, arsa sahiplerinin bunu müteahhitlere, müteahhitlerin ise konut ve ofis fiyatlarına yansıtması söz konusu olabilecek. Bu da, fiyatların artmasına neden olacak, enflasyonist bir sonuç doğuracak.

4) Tapudaki devirlerin gerçek satış bedeli üzerinden yapılma zorunluluğu getirilmesi:  

Gayrimenkullerin özellikle ikinci el satışlarında yüksek bedellerle satıldığı halde tapu devirlerinin belediye rayici (emlak vergisi değeri) üzerinden yapılması, ciddi vergi ve tapu harcı kayıplarına neden oluyor. Bu herkesin bildiği halde herhangi bir önlem almadığı temel bir sorun. Bu sorunun artık çözüme kavuşturulması gerekiyor. Çünkü, bu uygulama, hazinenin ciddi boyutlarda vergi kaybına ve sektörde de ciddi haksız rekabete neden oluyor.

Gayrimenkul sektörü 2018’den bu yana bu sorunun çözümü için tapu devirlerinde gerçek satış bedeline geçilmesi, gerçek satış bedellerinin ekspertiz raporlarından da yararlanılarak devlet tarafından belirlenmesi, tapu devirlerinin belirlenen bu bedellerin altında yapılmaması önerisinde bulunuyor.

Torba Yasa Teklifi ile, tapu devirlerinin gerçek satış bedeli üzerinden yapılması ve bu tutarlar üzerinden tapu harcı alınması, bunun için tüm satışlarda ekspertiz raporu aranılması uygulamasına geçilmesi ile ilgili düzenleme yapılması öngörülüyor.

Gayrimenkul sektörü açısından son derece önemli gerek kayıt dışılığı gerekse haksız rekabeti önleyecek bir düzenleme. Ancak, her satış için ekspertiz raporu aranılması halinde, mevcut ekspertiz uzmanı sayısı dikkate alındığında ciddi sıkıntılarla karşılaşılabilir. Bu da, satışlarda aksamalara hatta iptale varan sorunlara neden olabilir. Bu konunun iyi bir şekilde ele alınması ve sektörün de görüşü alınarak son halinin verilmesinde fayda var.

5) Birden Fazla Taşınmazı Olanlara Farklı Tapu Harcı ve Emlak Vergisi Uygulanması

Yazılı ve görsel medyada, birden fazla arsa, konut, ofis, işyeri vb. taşınmazı olanlara farklı tapu harcı ve emlak vergisi oranları uygulanmasına ilişkin düzenleme yapılacağına ilişkin haberler yer aldı. Örneğin, ikinci ve sonraki konutlar için 2-3 kat emlak vergisi ve 2 kat tapu harcı alınması gibi.

Açıkçası, birden fazla arsa, konut, ofis, işyeri vb. taşınmazı olanlardan, sahip oldukları birden sonraki taşınmazları için 2-3 kat emlak vergisi alınması şeklinde bir düzenleme yapılacağını sanmıyorum. Bunu uygulamak son derece zor ve imkansız. Hangi taşınmaz birinci taşınmaz sayılacak ya da hangi ildeki taşınmaz bu kapsamda olmayacak gibi. Ayrıca, ödenecek emlak vergisi ve tapu harcı tutarlarının, özellikle konut ve iş yeri sahipleri tarafından kiralara yansıtılması, bunun da enflasyonist bir etkisi olacak.

Bize göre, en fazla taşınmaz satışında gerçek bedele geçişle beraber, emlak vergisi ve tapu harcının katmerli değil de, taşınmazların gerçek bedelleri üzerinden alınması şeklinde bir düzenleme yapılabilir. En mantıklı olanı da bu. Yalnız burada, gerçek satış bedeli üzerinden ödenecek emlak vergisi tutarlarının ciddi boyutta artacağı göz ardı edilmemeli.

6) Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının artırılması bekleniyor

Torba Yasa Teklifi’nde yer alacak yeni bir düzenleme ile, Vergi Usul Kanunu’nun ilgili maddelerinde değişiklikler yapılarak, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının birkaç kat artırılması bekleniyor. Bu şekilde söz konusu cezaların caydırıcılığı da artırılmış olacak.

7) Asgari kurumlar vergisi getiriliyor!

Yalnız burada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta var. İki farklı asgari kurumlar vergisi getiriliyor: Birincisi, Küresel Asgari Kurumlar Vergisi, ikincisi ise Asgari Kurumlar Vergisi.

Küresel asgari kurumlar vergisi, OECD ve G-20 ülkeleriyle beraber Türkiye dahil yaklaşık 140 ülkede uygulanacak. Türkiye Temmuz ayı öncesinde yasalaştıracağını taahhüt etmiş olup, oranı diğer tüm ülkelere paralel yüzde 15 olacak. Bu, bir nevi zorunluluk. Küresel asgari kurumlar vergisi ile, vergi rekabetini ortadan kaldırmak ve çok uluslu şirketlerin cazip vergi oranları sunan ülkelerde genel merkezler kurarak vergiden kaçınmalarını zorlaştırmak amaçlanıyor. Yıllık 750 milyon Euro üzerinde geliri olan çok uluslu işletmelere asgari yüzde 15 küresel asgari kurumlar vergisi uygulanacak. Bu uygulama ile dünya genelinde 150 milyar dolar tutarında bir ek vergi geliri sağlanması öngörülüyor. Türkiye’nin küresel asgari kurumlar vergisi uygulamasından sağlayacağı ek gelirin ise yaklaşık 10 milyar dolar civarında olması bekleniyor.

Türkiye'de faaliyette bulunan uluslararası sermayeli şirket sayısı yaklaşık 80 bin civarında! Bunlardan ana işletmesi yurt dışında olan 2 bin 134 işletme bulunuyor. Ülkemize yatırım yapan çok uluslu şirketlerin sadece yüzde 2,5 gibi bir kısmı 750 milyon Euro eşiğini aşıyor.

Asgari kurumlar vergisi ise, Türkiye’de faaliyette bulunan ve kurumlar vergisine tabi olan şirketlere yönelik. Asgari kurumlar vergisi, şirketler zarar beyan etse bile asgari düzeyde vergilendirme esasına dayanıyor. Ancak, oldukça zor ve karmaşık bir vergilendirme şekli. Yani bir şey değil, Türkiye’de daha önce 1992 – 1999 yılları arasında uygulandı. Peki, şimdi böyle bir vergi güvenlik önlemine neden ihtiyaç duyuldu? Şöyle; Maliye’nin, şirketlerin 2023 hesap dönemi kurumlar vergisi beyanlarını incelediği, cirolar ve brüt karlılık oranları ciddi tutarlarda arttığı halde, cironun yüzde 1’ini bile bulmayan kurumlar vergisi ödendiğini, bunun da elde edilen kazanca göre oldukça düşük kaldığını tespit ettiği, bunu önlemek için de bir güvenlik müessesesine ihtiyaç duyduğu ifade ediliyor. Olayın diğer bir yanı da, Maliye’nin istisna ve indirimlerden bir nebze de olsa vergi almak istemesi.

Bazı uzmanlar asgari kurumlar vergisi oranını yüzde 15 olarak açıkladılar. Ancak, yaptığımız hesaplamalara göre, efektif vergi yükü dikkate alındığında, asgari kurumlar vergisinin oranı en fazla yüzde 10 olabilir. Hep beraber bekleyip göreceğiz. Getirilmesi muhtemel asgari kurumlar vergisinin hesabında iştirak kazançları sadece safi kurum kazancından düşülebiliyor, kalan tutar üzerinden belirlenen oranda (bize göre  yüzde 10) asgari kurumlar vergisi hesaplanıyor, şirketlerin ödeyecekleri kurumlar vergisi, bu tutarın altında olamıyor. Ayrıca, asgari kurumlar vergisinde geçmiş yıl zararları da mutlaka dikkate alınmalı.

8) Doktor, Diş Hekimi, Avukat, Mimar vb.lere peşin vergi mi getiriliyor?

Yazılı ve görsel medyada dün yer alan bir haberde; doktor, diş hekimi, avukat, mimar vb. serbest meslek gruplarına yönelik peşin vergi getirileceği, önce verginin peşin alınacağı ve yıl sonunda mahsuplaşma yapılacağı, bunların kazancı ile ödedikleri vergiler arasında ciddi uyumsuzluklar olduğunun tespit edildiği belirtiliyor.

Hemen belirtelim, şirketlerin yanısıra gelir vergisi mükelleflerinin 2023 yılı gelir vergisi beyanları da Maliye tarafından çeşitli yönlerden analize tabi tutuldu, bunların beyan ettikleri kazançları ile yaşam standartları arasında ciddi uyumsuzluklar tespit edildi.

Dolayısıyla, peşin vergi değil de, şirketlere getirilen asgari kurumlar vergisine benzer şekilde bilanço ve işletme hesabı esasına göre defter tutan işletmeler ile serbest meslek kazancı elde eden gerçek kişiler için “asgari gelir vergisi“ getirilmesi söz konusu olabilir. Ki, geldiğimiz nokta ve analiz sonuçlarına göre bu kaçınılmaz bir sonuç!

Basında yer aldığı şekilde peşin bir verginin getirilmesi vergi tekniği bakımından imkansız! Çünkü, şu an zaten geçici vergi dediğimiz peşin bir vergi var, ikinci bir peşin vergi getirilemez.

9) KDV istisnalarının büyük bir kısmı kaldırılıyor!

KDV Kanunu’nda diğer Vergi Kanunlarına göre daha fazla istisna düzenlemesi bulunuyor. Bu da, KDV’nin etkinliği ve uygulamasını olumsuz yönde etkiliyor.

Yeni Torba Yasa Teklifi’nde, KDV Kanunu’nda yer alan istisnaların en az yarısının yürürlükten kaldırılması ile ilgili düzenlemelerin yer alması bekleniyor.

Abdullah TOLU

Abdullah TOLU
Vergi Kurdu
 

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/torba-yasadaki-yeni-duzenlemeler-gayrimenkul-sektorunu-sok-etti/746750

TÜFE Mayıs 2024 on iki aylık ortalamalara göre %62,51 olarak gerçekleşti. İşyeri Kira Artış oranı %62,51' dir

Kira artışı hesaplamalarında yasaya uygun olarak TÜİK'in açıkladığı TÜFE ve Yİ-ÜFE verilerinin 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı kullanılmaktadır. Halk arasında sıklıkla karşılaşılan, aylık veya yıllık değişim oranları kullanılarak yapılan hesaplamalar kanuna aykırıdır.

NOT (1): Endeks verileri TÜİK tarafından açıklanan 12 aylık ortalamalara göre değişim oranı verileridir. 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren konutlarda en çok, artış yapılacak aydan bir önceki ay için açıklanan 12 aylık ortalamalara göre TÜFE değişim oranı kadar zam yapılabilir. Ancak 11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2024 (bu tarih dahil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde konut kiralarındaki artış oranı %25'ten fazla olamaz.

NOT (2): 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren iş yerlerinde en çok, artış yapılacak aydan bir önceki ay için açıklanan 12 aylık ortalamalara göre TÜFE değişim oranı kadar zam yapılabilir.

* Tarh zamanaşımının son yılında yani 2019 yılıyla ilgili yürütülen vergi incelemelerine ilişkin görevlendirmeler en geç içinde 30.06.2024 Tarihine kadar yapılır. Bu tarihten sonra 2019 yılıyla ilgili olarak gelen vergi inceleme talepleri hakkında takdire sevk işlemi yapılmayacaktır.

* Yasal defter ile belgeler , ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 5 yıl süre ile muhafaza edilir. Takdire sevk işlemi yapılan mükellefler hakkında bu süre dolduktan sonra incelemeye başlama bildirimi düzenlenmez.

* Tarh zamanaşımının son yılında yürütülen vergi incelemeleri, raporun en geç, içinde bulunulan yılın Ekim ayının son gününe kadar vergi dairesi kayıtlarına girmesi sağlanacak şekilde, incelemeye başlanılan birim bünyesinde tamamlanacaktır. Diğer taraftan ilgili birimlerde başlanılan ve o yılın sonu itibarıyla tarh zamanaşımına uğrayacak dönemlere ilişkin vergi incelemeleriyle ilgili olarak takdire sevk işlemi de yapılmayacaktır.

* Haksız iadenin geri alınması veya indirimin reddi gibi tarhiyat gerektiren ancak matrah veya matrah farkı takdiri niteliğinde olmayan işlemleri içeren konular hiçbir surette takdir komisyonlarına sevk edilmeyecektir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Pazartesi, 03 Haziran 2024 07:25

e-Viz ( Elektronik Veri İbraz Sistemi)

·      E Defter Ve E Belgelerin Vergi İncelemesine Başlayan Vergi Müfettişine Elektronik Ortamda İbrazını Sağlayan Sistemdir.

·      İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Bursa, Kocaeli, Adana, Gaziantep Denetim Daire Başkanlığı’nda Kullanıma Açılmıştır.

·      Sisteme Kayıt Olmaya Gerek Yoktur.

> Defter Belge İsteme Yazısının Altında 14 Haneli E-Viz Giriş Kodu ile Sisteme Giriş Yapılabilir. Defter Belgeler Elektronik Ortamda İbraz Edilebilir. (https://vdk.hmb.gov.tr/e-viz)

> İnceleme Aşamasında İse İncelemeye Başlama Bildirimi Altındaki Pin Kodu İle İnceleme Hakkında Bilgiler / İnceleme Durumu İzlenebilir. (https://mukellefportali.vdk.gov.tr/Portal/)

E-VİZ Sistemi 2 Ana Uygulamadan Oluşmaktadır.

1)    Yetkili Tanımlama Sistemi(YTS): Defter ve Belge İbrazına Yetkili Şahıslar Belirlenir. Yüklenen Yetki Belgeleri İle Tanımlanan Yetkililerin Vergi Müfettişi Tarafından Kontrol Edilmesi Neticesinde; YTS'de Belirtilen Mail Adresine Aktivasyon Linki Gönderilir.

2)    Veri İbraz Sistemi: Elektronik Ortamda İbrazını Sağlayan Ve İbraz Belgesi Üreten Sistemdir. Sistem Üzerinden Aşağıdaki Veriler Elektronik Ortamda İbraz Edilir.

> E Defter
> E Belgelerin ( E Fatura, E Arşiv Fatura, E İrsaliye v.b.)
> Diğer Elektronik Belgeler: Banka Hesap Ekstreleri, Amortisman Listeleri, Ücret Bordroları v.b.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Forward İşlemleriyle İlgili KDV Tarhiyatları Forward sözleş­melerinde, ta­raflar belirli mik­tardaki dövizi ge­lecekte, şimdiden belirlenen bir…
  • Vergi İncelemesindeki Mükelleflerin Vergi Asıllarında Uzlaşması Halen Mümkün! Bilindiği üzere; 02.08.2024 tarih ve 32620 sayılı Resmi Gazete’ de…
  • SGK CEZALARINDA İNDİRİM YÖNTEMLERİ Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi Verme Yükümlülüğü 5510 sayılı Sosyal Sigortalar…
Top