Mehmet Özdoğru
Mehmet Şimşek "Şirketlerin Döviz Cinsi Vergi Avantajı Bitecek"
TL cinsi KKM’de vergi avantajına son verdiklerini söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Döviz cinsinden de şimdiden haber vereyim. Temmuz ayında şirketlerin vergi avantajını yenilemeyeceğiz” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, DÜNYA Gazetesi'nin İklim Ekonomisi Sürdürülebilirlik Finansmanı Zirvesi'nin kapanış oturumunda katılımcılara hitap etti. Şimşek, iklim değişikliğinin küresel ekonomiyi tehdit ettiğini, Türkiye’nin de içinde olduğu 129 ülkenin kuraklık riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.
Küresel sıcakların 2050’ye kadar 3.2 derece artması durumunda, küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın baz senaryoya göre yaklaşık 5’te 1 daha düşük olacağını ve açlık riskinin de 5’te 1 oranında yükseleceğin kaydeden Şimşek, “Bunlar çok ciddi rakamlar. Bu konuda bütün ülkelerin mevzuat düzenlemesine gitmesi, fosil yakıtlara sübvansiyonları kaldırması ve karbon ayak izinin vergilendirilmesi gerekiyor. Böylece farkındalık artmalı" diye konuştu.
Türkiye’ye gelindiğinde ise yeşil dönüşümün bir zaruret olduğunu belirten Bakan Şimşek, “Çünkü biz petrol, doğalgaz, kömür gibi fosil yakıtlara 2003- 2024’de yaklaşık 900 milyar dolar ödedik. Bu toplam cari açığın 1,5 katı büyüklüğünde. Yeşil dönüşümü önceliklendirip bir alan kazanabilirsek, Türkiye’nin makro finansal istikrarını güçlendirmiş oluruz. O nedenle bizim için tercih değil, bir zorunluluk, yeşil dönüşümü hızlandıracağız, oraya kaynak aktaracağız” diye konuştu.
"Mevduata faiz gelirine sınırlı vergiyi çalışıyoruz"
Konuşmasında Kur Korumalı Mevduattan (KKM) çıkışın önemli bir öncelikleri olduğunu anlatan Bakan Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: “Piyasada sorun yaratmadan çıkacağız dedik. TL cinsi KKM’de son verdik. Döviz cinsinden de şimdiden haber vereyim ben. Temmuzda şirketlerin vergi avantajını yenilemeyeceğiz. Artı, mevduata sınırlı faiz gelirlerine sınırlı vergi koyduk, o hususu da çalışıyoruz. Dolayısıyla TL mevduat daha cazip hale gelecek diye düşünüyoruz” dedi
. Dezenflasyona geçiş sürecinin bittiğini söyleyen Şimşek, “Dezenflasyonun eşiğindeyiz. Sadece baz etkisiyle değil, enflasyonun kalıcı düştüğünü hep birlikte göreceğiz. En kötüsü geride kaldı. Aylık enflasyon bir patikaya doğru evriliyor, hazirandan itibaren düşecek. Keskin düşüşler de göreceğiz. Yeniden inşa edilen para politikamız çok güçlü. Bütçe açığı da aldığımız ve alacağımız tedbirlerle gelecek yıldan itibaren yüzde 3’lerin altına çekilmiş olacak. Biz kalıcı iyileşmenin peşindeyiz, geçici çözümlerin değil” dedi.
Firmaların Yurt Dışı Kaynaklı Dövizlerinin Türk Lirasına Dönüşümünün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Sayı: 2023/5)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2024/14)
8/6/2024 tarihli ve 32570 sayılı Resmi Gazete’de “Firmaların Yurt Dışı Kaynaklı Dövizlerinin Türk Lirasına Dönüşümünün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Sayı: 2023/5)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sayı: 2024/14)” yayımlandı.
Hatırlanacağı üzere, 26.01.2023 tarihli R.G’de yayımlanan "Firmaların Yurt Dışı Kaynaklı Dövizlerinin Türk Lirasına Dönüşümünün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ" ile ticari hayatta liralaşmanın desteklenmesi amacıyla firmaların yurt dışı kaynaklı dövizlerinin Merkez Bankasına satılması ile Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüştürülmesi halinde firmalara sağlanacak desteklere yer verilmişti.
Bu kapsamda;
- Firmaların yurt dışı kaynaklı dövizlerinin TCMB’ye satışı sırasında, firmalar verecekleri taahhüt karşılığında, Türk lirasına çevrilen tutarın yüzde 2’si kadar döviz dönüşüm desteği alabileceği,
- Firmalar yurda getirdikleri yurt dışı kaynaklı dövizlerinin en az yüzde 40’ını TCMB’ye sattıktan sonra getirilen dövizin kalan kısmını kur korumalı dönüşüm hesabında değerlendirebileceği ve verdikleri taahhüt karşılığında Türk lirasına çevrilen tutarın yüzde 2’si kadar döviz dönüşüm desteği alabileceği
düzenlenmişti.
Bugün yayımlanan tebliğ ile söz konusu desteklerde aşağıdaki değişiklikler yapılmıştır.
1) Yurt dışı kaynaklı dövizlerin kapsamı TCMB tarafından belirlenecektir
Bu Tebliğin 1 inci maddesi ile anılan Tebliğin “Amaç ve kapsam” başlıklı 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Buna göre, firmalara sağlanacak destekte hangi dövizlerin kapsam dahilinde olduğu Merkez Bankasınca belirlenecektir.
Eski düzenleme: |
Yeni düzenleme: |
(1) Bu Tebliğin amacı, firmaların yurt dışı kaynaklı dövizlerinin Merkez Bankasına satılması ile Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüştürülmesi halinde firmalara sağlanacak desteğe ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. |
MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, firmaların Merkez Bankasınca belirlenecek yurt dışı kaynaklı dövizlerinin Merkez Bankasına satılması ile Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüştürülmesi halinde firmalara sağlanacak desteğe ilişkin usul ve esasları düzenlemektir |
Ayrıca, yukarıdaki düzenlemeye uygun olarak, aynı Tebliğin “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3 üncü maddesinde yer alan “Yurt dışı kaynaklı döviz” tanımı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Eski düzenleme: |
Yeni düzenleme: |
d) Yurt dışı kaynaklı döviz: Yabancılara yurt içinde sunulan hizmetler karşılığında kazanılan döviz tutarları da dahil olmak üzere firmaların yurt dışında yerleşiklerden elde ettikleri döviz gelirlerinden ve firmaların yurt dışında bulunan döviz cinsi varlıklarından yurda getirdikleri dövizi, |
“d) Yurt dışı kaynaklı döviz: Yabancılara yurt içinde sunulan hizmetler karşılığında kazanılan döviz tutarları da dahil olmak üzere firmaların yurt dışında yerleşiklerden elde ettikleri ve kapsamı Merkez Bankasınca belirlenecek döviz gelirlerinden yurda getirdikleri dövizi,” |
2) Yurt dışı kaynaklı dövizlerin TL vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüştürülmesinde sağlanan döviz dönüşüm desteği kaldırılmıştır
Bu Tebliğin 3 üncü maddesi ile aynı Tebliğin “Yurt dışı kaynaklı dövizlerin Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüştürülmesinde döviz dönüşüm desteği sağlanması” başlıklı 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Buna göre, firmaların yurda getirdikleri yurt dışı kaynaklı dövizlerinin en az yüzde 40’ını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'na (TCMB) sattıktan sonra, kalan dövizi kur korumalı dönüşüm hesabında değerlendirme ve verdikleri taahhüt karşılığında Türk lirasına çevrilen tutarın yüzde 2’si kadar döviz dönüşüm desteği alma imkanı kaldırılmıştır.
3) Döviz alımı taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda, yeni yaptırımlar yürürlüğe konmuştur
Bu Tebliğin 4 üncü maddesi ile aynı tebliğin “Döviz alımı yapmama taahhüdünün yerine getirilmemesi” başlıklı 6 ncı maddesinde değişiklik yapılarak, döviz alımı yapmama taahhüdünün ihlali ve usulsüz işlem yapılması durumunda alınacak yaptırımlar ve bu yaptırımların ne kadar süreyle geçerli olacağı yeniden belirlenmiştir.
Buna göre;
- Döviz alımı yapılmaması taahhüdünü yerine getirmeyen firmaların Merkez Bankası kaynaklı kredi kullanım talepleri ile bu Tebliğ kapsamındaki destek ödemesi talepleri yaptırım tutarının ödendiği tarihe kadar kabul edilmeyecektir.
- Döviz dönüşüm desteğinden usulsüz olarak yararlanan veya Merkez Bankasına ya da bankalara gerçeğe aykırı beyanda bulunan firmalar döviz dönüşüm desteğinden yararlandırılmayacaktır ve bu firmaların Merkez Bankası kaynaklı kredi kullanım talepleri 3 yıl süre ile kabul edilmeyecektir.
- Döviz dönüşüm desteği ödemesine aracılık eden ancak Merkez Bankasınca belirlenecek kontrol yükümlülüklerini yerine getirmeyen bankalar yaptırım tutarının Merkez Bankasına ödenmesinden sorumlu olacaklardır.
Eski düzenleme: |
Yeni düzenleme: |
(1) Bu Tebliğ kapsamında firmalarca verilen döviz alımı yapılmaması taahhüdünün yerine getirilmemesi halinde döviz dönüşümü desteği tutarları ilgili dönem boyunca oluşan pozitif kur farkı eklenerek ve döviz dönüşümü desteğinin ödenme tarihinden taahhüdün yerine getirilmediğinin tespiti tarihine kadar geçen süre için tespit tarihinde geçerli olan Merkez Bankasının ilan ettiği en yüksek gecelik borç verme faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte bankalarca tahsil edilerek Merkez Bankasına aktarılır. Taahhüdünü yerine getirmeyen firmaların Merkez Bankası kaynaklı kredi kullanım talepleri, taahhüdün yerine getirilmediğinin tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl süreyle kabul edilmez. |
(1) Bu Tebliğ kapsamında firmalarca verilen döviz alımı yapılmaması taahhüdünün yerine getirilmemesi, döviz dönüşüm desteğinden usulsüz olarak yararlanıldığının veya Merkez Bankasına ya da bankalara gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun tespiti halinde döviz dönüşümü desteği tutarları ilgili dönem boyunca oluşan pozitif kur farkı eklenerek ve döviz dönüşümü desteğinin ödenme tarihinden taahhüdün yerine getirilmediğinin, usulsüz işlem yapıldığının veya Merkez Bankasına ya da bankalara gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun tespiti tarihine kadar geçen süre için tespit tarihinde geçerli olan Merkez Bankasının ilan ettiği en yüksek gecelik borç verme faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte bankalarca tahsil edilerek Merkez Bankasına aktarılır.” |
Yeni eklenen (5) ve (6) ncı fıkralar
“(5) Döviz alımı yapılmaması taahhüdünü yerine getirmeyen firmaların Merkez Bankası kaynaklı kredi kullanım talepleri ile bu Tebliğ kapsamındaki destek ödemesi talepleri bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen yaptırım tutarının ödendiği tarihe kadar kabul edilmez. Döviz dönüşüm desteğinden usulsüz olarak yararlanan veya Merkez Bankasına ya da bankalara gerçeğe aykırı beyanda bulunan firmalar döviz dönüşüm desteğinden yararlandırılmaz ve bu firmaların Merkez Bankası kaynaklı kredi kullanım talepleri 3 yıl süre ile kabul edilmez.
(6) Döviz dönüşüm desteği ödemesine aracılık eden ancak Merkez Bankasınca belirlenecek kontrol yükümlülüklerini yerine getirmeyen bankalar bu maddenin birinci fıkrasında düzenlenen yaptırım tutarının Merkez Bankasına ödenmesinden sorumludur.” verginet.net
08 Haziran 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32570
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:
MADDE 1- 26/1/2023 tarihli ve 32085 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Firmaların Yurt Dışı Kaynaklı Dövizlerinin Türk Lirasına Dönüşümünün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Sayı: 2023/5)’in 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, firmaların Merkez Bankasınca belirlenecek yurt dışı kaynaklı dövizlerinin Merkez Bankasına satılması ile Türk lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına dönüştürülmesi halinde firmalara sağlanacak desteğe ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”
MADDE 2- Aynı Tebliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“d) Yurt dışı kaynaklı döviz: Yabancılara yurt içinde sunulan hizmetler karşılığında kazanılan döviz tutarları da dahil olmak üzere firmaların yurt dışında yerleşiklerden elde ettikleri ve kapsamı Merkez Bankasınca belirlenecek döviz gelirlerinden yurda getirdikleri dövizi,”
MADDE 3- Aynı Tebliğin 5 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 4- Aynı Tebliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(1) Bu Tebliğ kapsamında firmalarca verilen döviz alımı yapılmaması taahhüdünün yerine getirilmemesi, döviz dönüşüm desteğinden usulsüz olarak yararlanıldığının veya Merkez Bankasına ya da bankalara gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun tespiti halinde döviz dönüşümü desteği tutarları ilgili dönem boyunca oluşan pozitif kur farkı eklenerek ve döviz dönüşümü desteğinin ödenme tarihinden taahhüdün yerine getirilmediğinin, usulsüz işlem yapıldığının veya Merkez Bankasına ya da bankalara gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunun tespiti tarihine kadar geçen süre için tespit tarihinde geçerli olan Merkez Bankasının ilan ettiği en yüksek gecelik borç verme faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte bankalarca tahsil edilerek Merkez Bankasına aktarılır.”
“(5) Döviz alımı yapılmaması taahhüdünü yerine getirmeyen firmaların Merkez Bankası kaynaklı kredi kullanım talepleri ile bu Tebliğ kapsamındaki destek ödemesi talepleri bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen yaptırım tutarının ödendiği tarihe kadar kabul edilmez. Döviz dönüşüm desteğinden usulsüz olarak yararlanan veya Merkez Bankasına ya da bankalara gerçeğe aykırı beyanda bulunan firmalar döviz dönüşüm desteğinden yararlandırılmaz ve bu firmaların Merkez Bankası kaynaklı kredi kullanım talepleri 3 yıl süre ile kabul edilmez.
(6) Döviz dönüşüm desteği ödemesine aracılık eden ancak Merkez Bankasınca belirlenecek kontrol yükümlülüklerini yerine getirmeyen bankalar bu maddenin birinci fıkrasında düzenlenen yaptırım tutarının Merkez Bankasına ödenmesinden sorumludur.”
MADDE 5- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6- Bu Tebliğ hükümlerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı yürütür.
10.06.2024 Tarihinden İtibaren % 40 Merkez Bankasına Bozdurma % 30'a İndirildi
(T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığının 07.06.2024 tarih ve 3187388 sayılı yazısı)
10.06.2024'den itibaren İHRACAT BEDELİ KABUL BELGESİ (İBKB)’ye veya DÖVİZ ALIM BELGESİ ( DAB)'a bağlanan ihracat bedellerinin en az %30’u İBKB’yi veya DAB’ı düzenleyen bankaya satılır. Bu bedeller bankaca Merkez Bankası tarafından ilan edilen ve işlem günü için geçerli döviz alış kuru üzerinden aynı gün Merkez Bankasına satılır ve Merkez Bankasının banka nezdindeki hesabına aktarılır. Söz konusu tutarın tam karşılığı banka tarafından ihracatçıya Türk parası olarak ödenir.
* * 10.06.2024 tarihine kadar %40 uygulamaya devam
----------------------------------------------------------------------------------
İHRACAT BEDELİ KABUL BELGESİ (İBKB) :
Peşin - Gümrük Beyannamesi Oluşmuş İhracat Bedellerini Banka Vasıtasıyla Yurda Getirdiklerinin İspatı Olarak Bankaca Düzenlenen Belgedir.
DÖVİZ ALIM BELGESİ ( DAB):
Dış Ticaret İşlemlerinde Mevzuat Gereğince Yurda Getirilerek, Bankalar Tarafından Tahsili Yapılan İhracat Bedellerinin ₺’ye Çevrilen Döviz Bakiyelerine Bankalar Döviz Alım Belgesi Düzenlerler.
NAKİT BEYAN FORMU(NBF):
A) İhracata Yönelik: Nakit Olarak Getirilen İhracat Bedelinin Yurt Dışından Getirildiğinin Tespiti Gümrük İdarelerince Onaylı Nakit Beyan Formu İle Yapılır. NBF Konusu Efektifin İhracat Bedeli Olarak Kabulünün Yapılabilmesi İçin Düzenlenme Tarihinden İtibaren 30 Gün İçinde Efektifin Bankalara Tevdi Edilmesi Ve İşlemin Niteliğine Göre Proforma Fatura, Satış Sözleşmesi, Kesin Satış Faturası Veya GB’ nin Bir Örneği/GB Bilgilerinin Yanı Sıra İhracatçı Veya İthalatçının Yazılı Beyanında NBF’ de Kimliği Belirlenen Şahıs İle NBF Sahibi İhracatçı Ve İthalatçı Arasındaki İlliyet Bağının Belirtilerek Bankalara İbraz Edilmesi Gerekir. Üçüncü Kişilerce Getirilen Efektifin İhracatçı Adına Kabulü Tevdiatın İhracatçının Kendisine Veya Hesabına Yapılması Şartıyla Mümkündür.
B) Yurtdışı Çıkışa Yönelik: Yolcu Beraberi Yapılan 25.000 ₺ - 10.000 EURO veya eşitini aşan döviz çıkışlarında Nakit Beyan Formu kullanılır.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
GERİYE DÖNÜK DÜZENLENEN ELEKTRONİK FATURALARDA SON DURUM VE YAPILMASI GEREKENLER
1- Geriye Dönük Düzenlenen (7 Günü Aşan) E-Fatura Veya E-Arşiv Faturalarda Son Durum Nedir?
Geriye dönük 7 günü aşacak şekilde elektronik fatura düzenleyen mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tespit edilerek, bağlı bulundukları vergi daireleri aracılığı ile, e-faturaların 7 günü aşacak şekilde geriye dönük düzenlenmesinin izah edilmesi yönünde yazılar tebliğ edilmektedir. Şimdilik 2023 yılına ilişkin yazılar gönderilmekte olup, devamında 2024 yılı için de izahat istenilmesi beklenilmektedir.
2- Mevcut Mevzuata Göre Geriye Dönük E-Fatura Düzenlenebilir mi?
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre; malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren azami 7 gün içinde faturanın düzenlenmesi gerekmekte olup, e-fatura veya e-arşiv fatura için bu genel hüküm dışında başka bir özel düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla 7 günü aşacak şekilde geriye dönük fatura veya e-fatura düzenlenmesinin yasal hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Ancak, elektronik fatura sisteminin buna imkan sağlıyor olması, hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde, bu yönde uygulama yapılmasına sebep olmuştur.
3- Peki Bu Duruma Nasıl Gelindi, Gelir İdaresi Mükellefleri Tuzağa Mı Düşürdü?
Bu durumda olan mükellefler, e-fatura sisteminin 7 günü aşacak şekilde geriye dönük fatura düzenlenmesine müsaade ettiğinden bu yola başvurulduğunu, faturaların bu şekilde düzenlenmesi sırasında kendilerine sistem tarafından hiçbir uyarı/ikaz yapılmadığını iddia ederek, kendilerinin tuzağa düşürüldüklerini dile getirseler de, bunun doğru olmadığı görüşünde olduğumu belirtmek isterim.
Şöyle ki; Gelir İdaresi Başkanlığı zaman zaman getirdiği yeni uygulamaların mükellefler ve meslek mensupları tarafından benimsenmesi ve yaygınlaşarak uyumun sağlanması amacıyla esnek uygulamalar yapmaktadır. Maalesef ki, getirilen bu esneklikler bazı mükellefler ve yine bazı meslek mensupları tarafından bir boşluk olarak görüldüğünden, o boşluktan faydalanmayı bir hak bir menfaat olarak görebiliyor.
Halbuki, Gelir İdaresi Başkanlığı son zamanlardaki teknolojik gelişmeleri oldukça iyi kullanmakta ve piyasayı izlemektedir. Bir kez daha görüldü ki idaresin bu sessizliği aslında, bilmediğinden veya görmediğinden değil, getirilen yeni düzenlemeye uyumun sağlanmasına zemin hazırlamaktandır.
Sırası gelmişken, geçenlerde Vergi Dairesi Müdürü değerli bir üstadımın ifadesiyle, “şu an itibariyle mükellefler KDV beyanı vermeden önce, vermesi gereken KDV beyannamesini kayıtlarda görebiliyoruz” cümlesi, en azından bundan sonraki süreçlerde mükellef ve meslek mensupları tarafından çok ciddiye alınması gereken bir durumdur.
Özellikle maalesef piyasada çok sık karşılaştığımız, mevzuata aykırı olmasına rağmen; “biz yaptık oldu” veya “falancanın …. ‘si böyle yaptı oldu” söylemlerinin aslında, ne kadar ömrü olduğunu ortaya koyması açısından acı bir tecrübe olduğu kanaatindeyim.
Teşbihte hata olmaz; trafikte kırmızı ışıkta geçerseniz, gelebilecek cezayı göze almışsınızdır demektir, aksi halde ceza geldiğinde “fakatlar” anlam ifade etmeyecektir.
4- Faturanın “Düzenleme Tarihi” İle “Fatura Tarihi” Neyi İfade Eder, Önemi Nedir?
Elektronik faturada; düzenleyenler tarafından “fatura tarihi” manuel olarak serbestçe yazılabilmekte ve e-faturaların taraflar arasında iletimini GİB yaptığı için “gönderilme tarihi ve imzalanma tarihi” de her ne kadar fatura üzerinde görünmese de, ayrıca sistem tarafından kayıt edilmekte bu kayıt üzerinden takibat yapılabilmektedir.
Elektronik faturada, faturanın düzenlenmesinin imzalanma aşaması ile tamamlandığı / alıcıya verilme durumuna geldiğinden hareketle; fatura üzerinde görülen “Fatura Tarihi” (bu bilgi düzenleyici tarafından fatura üzerine yazılır) ve fatura XML inde yer alan “İmzalanma Tarihi (Düzenleme Tarihi)” (bu bilgi satıcı mükellef tarafından ilgili fatura elektronik imza ya da mali mühür ile elektronik ortamda imzalandığında imzalama anına ait zaman bilgisi (signingtime) fatura içerisine yerleştirilir ve fatura üzerinde görünmez) bilgileri esas alınarak, bu bilgilerin karşılaştırılması suretiyle imzalama tarihi, fatura tarihinden 7 gün sonrası bir tarihe tekabül eden faturalar tespit edilebilmektedir.
5- Fatura ve E-Fatura Düzenlenmesinde 7 Günlük Süre Hesabı Nasıl Yapılacak?
Vergi Usul Kanunu’nun 231/5 inci maddesine göre; "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Hazine ve Maliye Bakanlığı; mal veya hizmetin nev’i, miktarı, fiyatı, tutarı, satışın yapılma şekli, faaliyet konusu, sektör veya mükellefiyet türünü ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak, bu süreyi indirmeye ya da faturanın malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı anda düzenlenmesi zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı Kanun’un, “Sürelerin Hesaplanması” başlıklı 18 inci maddesine göre mal veya hizmetin satışını takiben e-faturanın düzenlenmesi gereken yedi günlük sürenin hesaplanmasında, sürenin başlangıcı olan “faturanın düzenlendiği gün” hesaba katılmayacaktır. Faturanın düzenlendiği günü izleyen gün de dahil olmak üzere 7. gün fatura/e-fatura düzenlenmelidir.
Vergi Usul Kanununun 18. maddesinde iş günü ifadesi yer almadığından, 7 günlük sürenin hesabına hafta sonu ve resmi tatil günleri dahil edilirken, sürenin son gününün resmi tatil gününe denk gelmesi durumlarda takip eden ilk iş günü 7. gün sayılarak fatura düzenlenebilecektir.
Bu hesaplamada dikkat edilecek bir diğer önemli husus ise, 7 günlük süre hesabı yapılırken, hiçbir şekilde bir ay içinde yapılan teslim ve hizmete ilişkin düzenlenecek fatura tarihinin bir sonraki aya sarkmaması ilkesidir.
Örneğin; 30 Mayıs 2024 Perşembe günü yapılan satışa ilişkin faturanın ay sarkmasına sebep olmayacak şekilde 7 gün hesabı yapılmaksızın en geç ayın son günü olan 31 Mayıs 2024 tarihinde düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak 7 günlük süre içinde olmak kaydıyla en geç, 6 Haziran 2024 tarihinde düzenlenebiliyor ise ayın son günü olan 31 Mayıs 2024 tarihli olarak da düzenlenebileceği de yorumlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, 7 günlük süre olan 6 Haziran 2024 tarihinde düzenlenecek faturanın fatura tarihi, bir sonraki aya sarkacak şekilde 6 Haziran 2024 olamayacaktır. Bunun nedeni ise, teslim ve hizmetin yapıldığı ay Mayıs olmasına rağmen faturanın KDV yönünden beyan edileceği ayında Mayıs olması gerekirken, Haziran ayına sarkıtılarak, “vergisin eksik veya zamanında tahakkuk etmesine” ihtilaf oluşturarak vergi ziyaına sebebiyet verilecek olmasındandır.
6- Geriye Dönük 7 Günü Aşacak Şekilde Fatura Düzenleyenleri Bekleyen Müeyyideler Nelerdir?
e-Fatura ve e-Arşiv Faturanın 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 231. Maddesinin birinci fıkrasının 5. Bendi gereğince, malın teslim edildiği veya hizmetin ifa edildiği anda düzenleme zorunluluğu getirilen işlemler saklı kalmak üzere, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün içinde düzenlenmesi gerekmekte olup, bu süreler içinde düzenlenmeyen faturalar (daha sonra geçmiş tarihli olarak düzenlenmiş olsa bile) hiç düzenlenmemiş sayılmakta ve muhatapları hakkında Kanunda öngörülen müeyyideler uygulanmaktadır. Malın teslimi veya hizmetin ifasından önce de fatura düzenlenmesi mümkündür.
Satıcı ve Alıcı Adına Aşağıda Açıklandığı Gibi Özel Usulsüzlük Cezası Kesilebilir:
213 sayılı VUK’nun “Özel Usulsüzlükler ve Cezalar” başlıklı 353. Maddesinin “a)-Fatura Ve Benzeri Evrak Verilmemesi Ve Alınmaması İle Diğer Şekil Ve Usul Hükümlerine Uyulmaması” fiili nedeniyle;
- Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227, 231 ve 234 üncü maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için;
* 2023 yılında süresinden sonra düzenlenen her bir belge için 2.200 TL,
*2024 yılında süresinden sonra düzenlenen her bir belge için 3.400 TL,
- Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.
Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı özel usulsüzlükler için kesilecek cezanın toplamı:
* 2023 yılı için 1.100.000 TL
*2024 yılı için 1.700.000 TL
-Türk lirasını geçemez.
Kesilebilecek Özel Usulsüzlük Cezalarının ceza ihbarnamesi ve yıllar itibariyla aşağıda belirtilen tutar ve üzerindekiler için, ihbarnamenin tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde uzlaşma talep edilebilecektir.
* 2023 yılı için kesilecek Özel Usulsüzlük Cezalarında en az 15.000 TL
* 2024 yılı için kesilecek Özel Usulsüzlük Cezalarında en az 23.000 TL
- Ve üzerindeki ihbarnameler için tarhiyat sonrası uzlaşma istenilebilecektir.
Faturanın düzenlenmesiyle ilgili süre tahdidi (VUK 231/5) olmasına rağmen, faturanın bu sürede düzenlenmemesi halinde cezai yaptırımı öngören madde olmadığından bahisle, faturanın 7 günden fazla süreyle geriye dönük olarak düzenlenmesi fiili nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği görüşünde olanlarda bulunmaktadır.
Bu görüşü savunanlar tarafından; faturanın 7 günden fazla süreyle geriye dönük olarak düzenlendiğinden bahisle özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceğine ilişkin Danıştay kararlarını dayanak olarak ileri sürmektedirler. (Danıştay Vergi Daireleri Kurulu'nun 02.03.2022 tarih 2020/1199 Esas, 2022/239 Karar Nolu Kararı).
Geç Düzenlenen Faturalar Nedeniyle KDV – Geçici Vergi Beyanları Yönünden Dönem Sarkmaları Meydana Gelmiş İse Vergi Ziyaı Cezası Kesilebilir:
Geçmişe dönük düzenlenen faturaların, fatura tarihi döneminde mi yoksa faturanın düzenlendiği dönemde mi KDV beyanında ve hatta Geçici Vergi beyanlarında beyan edildiği, vergi ziyaının oluşup oluşmadığı açısından önem arz etmektedir.
VUK’nun “Vergi Ziyaı” başlıklı 341. Maddesinde “Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder…” denilmektedir.
Bu düzenlemeye göre örneğin; 13 Haziran 2024 tarihinde geriye dönük olarak 19 Mart 2024 tarihli bir fatura düzenlenmiş ise, fatura tutarının Mart/2024 dönemi KDV beyannamesine düzeltme verilerek beyannameye dahil edilmesi, aynı zamanda 2024/1-3 geçici vergi beyanına da dahil edilmesi gerekecektir. Aksi halde Haziran /2024 KDV beyanına ve 2024/4-6 geçici beyanı dönemine dahil edilmesi vergi ziyaı sebebidir.
İdare tarafından tespit edilmediği ve yazı gönderilmediği sürece, VUK’nun 371. Maddesine göre Pişmanlık hükümlerine göre 15 gün içinde pişmanlık zammı ile birlikte ödenmesi halinde vergi ziyaı cezası kesilmeyecektir.
7- Geriye Dönük Düzenlenen Faturalar Geçerli Midir?
Benzer konuya ilişkin Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 04.12.2018 tarih 41931384-120[231-2018-3]-E.54789 sayılı özelge aşağıdaki gibidir.
“… Buna göre, faturanın malın teslimi ve hizmetin ifasından itibaren tarihinden itibaren 7 gün içerisinde düzenlenmiş olması gerekmekte olup, bu süreden sonra düzenlenen faturalar mezkûr Kanun hükümleri çerçevesinde hiç düzenlenmemiş sayılmakta ve bu belgeleri vermek ve almak zorunda olanlar hakkında Kanunun ilgili ceza hükümleri kapsamında işlem tesis edilmektedir.
Bunun yanı sıra, mezkûr Kanunun 230 uncu maddesi uyarınca faturanın, düzenlendiği tarih bilgisini içermesi zorunlu olduğundan, geçmişte satılmış bir mala ilişkin olarak sonradan düzenlenecek faturalarda düzenlendiği tarih bilgisine yer verilmesi icap etmektedir.
Diğer taraftan, faturanın yedi günlük süreden sonra düzenlenmiş olması nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılması, faturada yazılı mal veya hizmetin teslim edilmediği anlamına gelmeyeceği gibi faturanın defter kayıtlarına intikalinde geçerli belge olarak kabulünü engellememektedir.
Buna göre, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte düzenlenerek kanuni defterlere kaydedilmesi gereken faturanın, sonraki yıllarda geçmişe dönük olarak vergiyi doğuran olayın meydana geldiği yıl defterine kaydedilmesi mümkün bulunmamakta olup, genel muhasebe ilkelerine uymak ve ilgili yıl (vergiyi doğran olayın meydana geldiği yıl) gelir hesaplarıyla bağlantı kurulmak suretiyle söz konusu faturanın içinde bulunulan yılın defterlerine kaydedilmesi gerekmektedir…”
Bu görüşe göre idare; geç düzenlenen faturaların, getirilen usul ve esaslara uymamasına karşın, mal teslimi veya hizmet ifasının yapılmadığı anlamına gelmeyeceğinden, defter kayıtlarına intikalinde geçerli belge olarak kabul edilmesi gerektiğini açıklamıştır.
8- Gelir İdaresi Başkanlığı, “GİB E-Fatura” Sistemi Üzerinden Yaptığı 22 Mayıs 2024 Tarihli Duyuru İle 1 Temmuz 2024 Tarihinden İtibaren Yeni Uygulamaya Geçileceğini Duyurdu:
Yapılan duyuruya göre;
- e-Arşiv Fatura, e-Serbest Meslek Makbuzu, e-Müstahsil Makbuzu ve e-Adisyon uygulamalarının e-Arşiv Raporlarında "İmza Zamanı" alanı zorunlu hale getirilmiştir.
- e-Arşiv Fatura, e-Serbest Meslek Makbuzu ve e-Müstahsil Makbuzu uygulamalarının e-Arşiv Raporlarında “Vergi Oranı” alanı zorunlu hale getirilmiştir.
- e-Arşiv Fatura uygulaması e-Arşiv Raporlarında “Gönderi Bilgileri” alanı zorunlu hale getirilmiştir.
- e-Sigorta Komisyon Gider Belgesi uygulamasının e-Arşiv Raporlarında "İmza Zamanı" alanı zorunlu hale getirilmiştir.
Güncellemeler 01.07.2024 tarihi itibari ile devreye alınacaktır.
Yapılan bu son değişiklikler ile; e-belge uygulamasının yaygınlaşması için esnek bırakılan bazı hususlara 1.7.2024 tarihinden itibaren müsaade edilmeyeceği anlaşılmaktadır. Örneğin, geriye dönük fatura düzenlenmesi sırasında fatura tarihi 7 günü aşıyorsa, faturanın “imza zamanı” alanı zorunlu olarak doldurulması gerekeceğinden, 7 günden daha önceki tarihlere düzenlenmesine imkan vermemesi beklenilmektedir.
9- Bu Aşamada Yapılması Gerekenler Nelerdir?
Bu kapsamda olup kendilerine yazı tebliğ edilen mükellefler;
- Yazının tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mutlaka vergi dairesine yazılı cevap vermeleri gerekiyor, aksi halde bilgi vermemekten dolayı ayrıca özel usulsüzlük cezası ile karşı karşıya kalacaklardır.
- Yazıda belirtildiği üzere makul bir izahatları olanlar izahat yapabilirler, izahatın kabul edilmesi halinde ceza uygulanmayabilir,
- İzahatın yetersiz görülmesi halinde, yıllar itibariyle yukarıda belirtilen asgari tutarlardan az olamamak üzere fatura tutarının %10’u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilebilecektir. (Yıllar itibariyle kesilebilecek üst limitler de yukarıda belirtilmiştir)
- Geriye dönük fatura düzenlenmesinden dolayı, KDV ve Geçici Vergi yönünden dönem sarkmaları var ise, pişmanlık hükümlerinden faydalanmaksızın kendi düzeltme beyanları ile %50 vergi ziyaı ile birlikte beyanlarını düzeltebilirler.
Bu kapsamda olup henüz kendilerine yazı tebliğ edilmeyen mükellefler;
- Geriye dönük fatura düzenlenmesinden dolayı, KDV ve Geçici Vergi yönünden dönem sarkmaları var ise, yukarıda belirtildiği gibi Kanun’un 371. Maddesi kapsamında Pişmanlık hükümleri ile beyanlarını düzeltebilirler.
- Özel usulsüzlük yönünden yapılabilecek bir durum görülmüyor.
Kesilecek Vergi Ziyaı cezaları ve yıllar itibariyle yukarıda belirtilen tutarları aşan özel usulsüzlük cezaları için uzlaşma hakkı bulunmaktadır. VUK’nun 376. Maddesine göre; vergi ziyaı cezaları ve özel usulsüzlük cezaları için ½ oranında indirim hakkı da tercih edilebilir. Hamza ERTEKİN
SAHTE BELGE KULLANMA TESPİTİ/ KDV İADE ÖZEL ESASLARIN AVUKAT VEKALET ÜCRETİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ
Vergi Dairesi Tarafından Mükellefler Sahte Belge Kullanma Tespiti Dolayısıyla:
- Sahte Belge Kullanımı Tespiti Özel Esaslar Ve
- İade Taleplerinde KDV Genel Uygulama Tebliği "Özel Esaslar"
Olmak Üzere 2 Farklı Özel Esaslara Alınmaktadırlar.
Her iki İdari İşlem İçin Tek Dava Açılabilir Veya 2 Farklı Dava Açılabilir. Vergi Mahkemeleri İdari İşlemin Konusu Farklı Olması Nedeniyle 2 Farklı Dava Açılması Gerektiği Kararını Verebilmektedir. Bu Nedenle Eşanlı Olarak 2 Ayrı Dava Açılması Daha Hızlı Karar Alınmasını Sağlayabilir.
Vergi Mahkemeleri Bu Nevi Davalarda:
> Davalı İdarenin Gerek Bağlı Bulunduğu Hiyerarşik Üst Makamların Mükellefleri Bu Şekilde Kategorize Edebilmelerine Olanak Sağlayan Hiçbir Yasal Düzenleme Bulunmadığı Gibi
* (KDV Kanunu 36. Maddeye Göre Maliye Bakanlığı; Mükellefiyet Süresi, Çalışan Sayısı, Aktif Ve Öz Sermaye Büyüklüğü, Ödenen Vergi Tutarı, Vergisel Ödevlerin Zamanında Yerine Getirilip Getirilmediği, Sahte Veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Düzenleme Veya Kullanma Yönünde Olumsuz Rapor Ya Da Tespit Bulunup Bulunmadığı Gibi Kriterleri Esas Alarak Mükelleflerin Vergisel Uyum Seviyeleri Ve Bu Uyum Seviyelerine Göre Farklı İade Yöntemleri Tespit Etmeye, İade Alacağının Mahsup Edileceği Vergi Borçları İle İadeye İlişkin Diğer Usul Ve Esasları Belirlemeye Yetkilidir. Ancak Bu Hüküm Sadece Farklı İade Yöntemi Tespitine Yöneliktir.)
> Anayasa'da Da Buna İzin Veren Bir Hüküm Yer Almadığı İçin İdari İşlemlerin İptaline Kararını Vermektedir.
Bu Durumda Davanın Açıldığı Yıla Göre Her İki Dava İçin Ayrı Ayrı 10.500,00 TL Vekalet Ücretinin Davalı İdare Tarafından Davacıya Ödenmesi Kararını Vermektedir.
Bunun Sonucunda Çok Ciddi Bir Vekalet Ücreti Ödemesi Ortaya Çıkabilmektedir. Bu Durumda Yargının Müstekar Hale Gelen Kararları Işığında Özel Esasların Devlet Bütçesinin Lehine Olarak Yeniden Gözden Geçirilmesi Gerekmektedir.
Burada Daha İlginç Olan İse: Vergi Dairesi Farklı Mükelleflere / Farklı Yıllara Ait Her Yeni Sahte Belge Kullanma Tespitine Ayrı Özel Esaslar Uyguladığından Herbirine Ayrı Dava Açılması Gerekmektedir Ve Bu Durumda Vekalet Ücreti Katlanarak Artmaktadır.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
İZAHA DAVET UZLAŞMA İSTENECEK HALLER ( %20 Vergi Ziyaı Cezası Hemen Ödenmek Zorunda Değildir)
Vergi Usul Kanununun 370. Maddesi Uyarınca İzaha Davet Kapsamında Ön Tespit Ve İzah Değerlendirme Komisyonları Tarafından Gönderilen İzaha Davet Yazıları Kapsamında Aşağıdaki Hususlar Önem Arz Eder.
*Tebliğ Tarihinden İtibaren 30 Gün İçinde,
> Hiç Verilmemiş Olan Vergi Beyannamelerinin Verilmesi (VERİLECEK BEYANNAMELER PİŞMANLIKLA VERİLEMEZ.)
> Eksik Veya Yanlış Yapılan Vergi Beyanının Tamamlanması Veya Düzeltilmesi Ve
> Ödeme Süresi Geçmiş Bulunan Vergilerin Gecikme Zammı Oranında İzah Zammıyla Birlikte Aynı Sürede Ödenmesi Şartıyla Vergi Ziyaı Cezası %20 Oranında Kesilir.
%20 Vergi Ziyaı Cezası Hemen Ödenmek Zorunda Değildir. İhbarnamenin Tebliğinden İtibaren 30 Gün İçinde:
> Tarhiyat Sonrası Uzlaşma (Sahte Veya Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Kullanma Fiilinin İşlenmiş Olabileceğine Dair Yapılan Ön Tespitler İçin Uzlaşma İstenemez.) Veya
>Cezada İndirim Talep Edilebilir.
Aksi Takdirde Konuyla İlgili Vergi İncelemesine Veya Takdire Sevk Edilir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Yıllık İzin Uygulamasında İşçi Ve İşverenin Hak Ve Yükümlülükleri
İşçi ve işverenlerin çalışma mevzuatından kaynaklanan pek çok hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır.
Dinlenme hakkı da bunlardan biridir.
“Dinlenme Hakkı” Anayasa ile güvence altına alınmış haklardandır. Anayasamızın 50. Maddesi “Dinlenmek çalışanların hakkıdır” ifadesine yer verdikten sonra, yıllık izin hakkı ile hafta tatili ve bayram tatili haklarını ayrıca vurgulamıştır.
Bu sebeple Anayasal bir hak olan dinlenme hakkından vazgeçilemez.
Ayrıca, bu yasal zorunluluğun ötesinde,
- Çalışanları yorgunluk ve onun beraberinde getireceği dikkatsizlik sonucu uğrayabilecekleri iş kazalarından korumak,
- İşçinin bedensel ve ruhsal olarak iyiliğinin devamını sağlamak,
- İş tatminini artırmak,
- İşçinin sosyal yaşama da katılımını sağlamak,
- İş veriminin azalmasına engel olmak,
- İşin kalitesinin düşmesini önlemek,
gibi birçok sebeple, işçinin yıllık izin, hafta tatili ve bayram tatili haklarını ve gün içinde ara dinlenmelerini tam olarak kullanabilmesi gerekmektedir.
İşyerlerinde izin kullanım taleplerinin giderek artmaya başladığı bugünlerde yıllık izin izinle ilgili önemli hususlara değinilecektir.
- Yıllık ücretli izin hakkı ne zaman doğar?
Yıllık ücretli izin hakkı işçinin işyerinde çalışmaya başladığı günden itibaren bir yıl sonra doğar. Deneme süresi bir yıllık sürenin hesabında dikkate alınır.
Örneğin;12.06.2023 tarihinde 2 aylık deneme süresi ile işe başlayan işçinin yıllık ücretli izine hak kazanma tarihi 13.06.2024 olacaktır.
Ancak ardı ardına ya da farklı tarihlerde aynı işverene ait değişik işyerlerinde çalışılmış ise, yıllık izne hak kazanma için gerekli olan bir yıllık süre hesaplanırken bu işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplaması gerekmektedir.
Örneğin; önce A işverenine ait X işyerinde 4 ay, sonra da yine A işverenine ait Y işyerinde 8 ay çalışılmış ise, her iki hizmet süresi toplanarak bir yıllık çalışma koşulu sağlanmış olacağından, Y işyerindeki 8 aylık çalışma sonunda yıllık izne hak kazanılmış olacaktır.
- Alt işveren işçilerinin yıllık izin hak ediş süresi nasıl hesaplanır?
Alt işveren işçilerinden, alt işvereni değiştiği hâlde aynı işyerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık ücretli izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları süreler dikkate alınarak hesaplanır.
Asıl işveren, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin ürelerinin kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işveren ise tutmak zorunda olduğu izin kayıt belgesinin bir örneğini asıl işverene vermekle yükümlüdür.
- Kanuni yıllık ücretli izin süreleri ne kadardır?
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
- Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara 14 günden,
- Beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara 20 günden,
- On beş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 günden,
Az olamaz.
Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır.
Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.
- Yıllık izin süreleri ile ilgili belirli yaş gruplarına yönelik özel bir düzenleme var mıdır?
18 yaşında veya daha küçük ya da 50 yaşında veya daha büyük işçilerin, yıllık ücretli izin süresi en az 20 gün olması gerekmektedir.
Bunun anlamı; örneğin 16 yaşındaki bir işçi, hizmet süresi beş yıldan az dahi olsa, 19 yaşına gelinceye kadar, her yıl için yıllık izinlerini 14 gün olarak değil 20 gün üzerinden kullanacaktır.
- Yıllık ücretli izine hak kazanmamış işçiye avans yıllık izin kullandırılabilir mi?
Kural olarak işçi, her hizmet yılına ilişkin iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanabilmektedir. İşçiye avans izin kullandırılması konusu kanunda düzenlenmemiştir. Ancak, henüz yıllık ücretli izine hak kazanmamış olan işçiye talebi ve işverenin uygun görmesi ise avans izin kullandırılabilir.
Bu durumda, kullanılan avans izinler, yıllık izine hak kazanıldığında, izin hakkından mahsup edilebilecektir.
- Hafta tatili ve genel tatil günleri yıllık izin sürelerine eklenir mi?
Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmadığından, bu sürelerin yıllık izin süresine eklenmesi gerekmektedir.
Örneğin; 14 günlük izin süresi içinde 2 hafta tatili günü, 1 gün de genel tatil varsa, işçi toplam 17 gün izin kullanacaktır.
- Yıllık ücretli izin süreleri bölünebilir mi?
Kural olarak yıllık ücretli iznin işveren tarafından bölünmeden işçiye sürekli bir şekilde kullandırılması gerekmekle birlikte, işçi ve işverenin anlaşmasıyla bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde de kullanabilir.
Örneğin; 20 gün yıllık ücretli izin hakkı olan bir işçi, yıllık ücretli iznini 10 gün + 5 gün + 1 gün + 1 gün + 1 gün + 1 gün + 1 gün şeklinde yediye bölerek kullanabilecektir.
- İşçiye yol izni verilmesi zorunlu mu?
Yıllık ücretli izinlerini işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara istemde bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri (bilet, rezervasyon, fatura vb) şartıyla yolda geçecek süreleri karşılamak üzere toplam dört güne kadar ücretsiz yol izini verilmesi zorunludur.
- Yıllık ücretli izni kullanmak yerine ücretini almak mümkün mü?
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, fiilen kullanılması/kullandırılması gerekmektedir.
Dolayısıyla, işçi ve işverenin anlaşmış olması durumunda dahi yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceği gibi, izin kullanmak yerine ücretinin ödenmesi de yasal değildir.
Yıllık iznin para olarak ödenmesi sadece iş sözleşmesinin sona ermesi durumunda hak edilip de kullanılmayan bir izin varsa mümkündür.
- Yıllık ücretli izinde başka bir işyerinde ücretle çalışılabilir mi?
İşçinin yıllık ücretli izin süresi içinde başka bir işyerinde ücretle çalışması yasaktır.
İşçinin izin süresi içinde ücret karşılığında başka bir işte çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücret işvereni tarafından geri alınabilir.
- İşçi dilediği zaman izin kullanabilir mi?
İşçi dilediği zaman yıllık izin kullanamaz. İşçi, hak ettiği yıllık ücretli iznini, kullanmak istediği zamandan en az bir ay önce işverene yazılı olarak bildirmek zorundadır.
İşveren, bu isteği izin kuruluna veya izin kurulu oluşturulması zorunlu olmayan hallerde işçi temsilcisi ile işveren temsilcisine ileterek izin isteğini yanıtlar.
İşyerinde işin durumuna, aynı tarihte istenen diğer izinlere ve bir önceki yıl kullanılan izin dönemlerine göre uygun bir zaman belirlenir.
- İşveren işçilerine toplu izin kullandırabilir mi?
İşveren işyerinde çalışan işçilerin tümünün ya da bir kısmının, yıllık izinlerini Nisan ayı başı ile Ekim ayı sonu arasındaki bir tarihte toplu olarak kullanmalarına karar verebilir.
Böyle bir uygulamada belirli sayıda işçi, işyerinin korunması, araç, gereç ve makinaların bakımı vb. işler ile ilgilenmek üzere toplu izin uygulaması dışında tutulabilir.
Toplu izin uygulamasına karar verilmesi halinde, henüz yıllık izne hak kazanmamış işçiler de bu uygulamaya dahil edilebilirler.
- Hangi işyerlerinde izin kurulu oluşturulması gerekir?
İşyerinde 100’den fazla işçi çalışması halinde kanunen bir izin kurulunun oluşturulması zorunludur. İzin kurulu (1) işveren veya işveren temsilcisi ile (2) işçi temsilcisi olmak üzere toplam 3 kişiden oluşur.
İzin Kurulu üyesi olacak işçiler ve yedekleri, varsa işyeri sendika temsilcisi tarafından, yoksa işyerinde çalışan işçiler tarafından seçilir. İzin Kuruluna işveren temsilcisi olan üye başkanlık eder. İzin Kurulu üyeleri iki yılda bir yeniden seçilir.
- İzin kurulu işçilerin yıllık izinlerini nasıl düzenler?
İşçiler yıllık izinlerini hangi tarihlerde kullanmak istediklerine ilişkin taleplerini izin kuruluna iletirler. İzin kurulu, başkanın çağrısı üzerine toplanır ve bir taraftan bu talepleri, diğer taraftan işyerindeki işçi sayısını, işçilerin kıdemlerini ve işlerin aksamaması zorunluluğunu dikkate alarak bir izin çizelgesi düzenler.
Bu çizelgede her bir işçinin hangi tarihler arasında izin kullanacağı belirtilir. İşverence onaylanan yıllık izin çizelgeleri işyerinde ilan edilir. İzin kurulu ayrıca işçilerin yıllık izinlerle ilgili talep ve şikayetlerini işverene iletir ve yıllık izinlerin daha yararlı geçmesi için çalışma yapar. Bu amaçla kamplar, geziler vb. düzenleyebilir.
- Yıllık ücretli izin kullanılan sürede SGK primleri ödenir mi?
Yıllık ücretli izin kullanılan sürede kısa vadeli sigorta kolları (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık) primleri de dahil tüm sigorta primleri ödenmeye devam edilir.
- İşveren kullanılan yıllık izinlere ilişkin kayıt tutmak zorunda mı?
İşverenlerin işyerinde çalışan tüm işçilerin yıllık izinlerini gösterir bir kayıt tutma zorunluluğu vardır. Bu kayıtlar yıllık izin defteri şeklinde düzenlenebileceği gibi kartoteks biçiminde de tutulabilir. Celal ÖZCAN
Maliye Kanuni Süresinden Sonra Düzenlenen Faturaların Peşinde!
Son günlerde vergi daireleri tarafından bazı mükelleflere düzenledikleri faturalara ilişkin izahat talepli yazılar tebliğ edilmeye başlandı. Bu yazılarda, fatura XML dosyasında yer alan imzalanma zamanı ile fatura üzerinde yazılı tarih arasında farklılık olduğu belirtilerek farklılığın sebebine ilişkin izahatta bulunulması talep edildi.
Maliye faturanın geçmiş tarihli düzenlendiğini nasıl tespit etti?
26.01.2024 tarihinde ekonomim.com’da yayımlanan yazımızda (DİPNOTTAKİ LİNKLİ “yazımızda” kelimesine linkleyip parantez ve bu cümleyi silin lütfen.) e-fatura mimarisinden kısaca bahsetmiş ve hukuken geçerli olan e-faturanın XML formatında üretilen imzalı ve zaman damgalı bir dosya olduğunu belirtmiştik.
XML dosyası içerisinde iki ayrı tarih bilgisi bulunur: fatura tarihi ve imzalanma zamanı. Fatura tarihi, faturayı düzenleyen kişi tarafından elle girilen tarih bilgisini temsil ederken, imzalanma zamanı e-faturanın hukuken geçerlik kazandığı tarihi temsil etmektedir. Fatura tarihi PDF veya HTML formatında üretilen fatura görüntüsünde yer alırken, imzalanma zamanı yer almaz.
Maliye, XML dosyası içerisinde bulunan bu iki tarih bilgisini karşılaştırarak, söz konusu tarihler arasında 7 günden fazla fark bulunan faturaları tespit etme imkanına sahip. Aradaki gün farkının bu yöntemle tespit edildiği, mükelleflere giden yazılarda da açıkça belirtilmiş.
Fatura tarihi ile imzalanma zamanı arasında 7 günden fazla fark bulunması ne anlama geliyor?
Vergi Usul Kanununun (VUK) 231 inci maddesinin beşinci fıkrasında “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Hukuken tartışmalı olmakla birlikte, fatura tarihi ile imzalanma zamanı arasında 7 günden fazla fark bulunan e-faturalar HİÇ DÜZENLENMEMİŞ sayılmaktadır.
Faturanın hiç düzenlenmemiş sayılmasının yaptırımı nedir?
Peşinen söylemek gerekir ki hiç düzenlenmemiş sayılan e-faturalar hukuki geçerliliklerini korurlar. Alıcı açısından, diğer şartların da sağlanması durumunda belgede yazılı KDV indirim konusu yapılır. Ayrıca, belgede yazılı tutar gider ve maliyet unsuru olarak dikkate alınabilir.
Satıcı açısından ise bu belgeler, yapılacak muhasebe kayıtlarına dayanak teşkil etmeye devam eder.
Ancak, VUK’un 353/1 maddesinde, “Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzlarının verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da bu Kanunun 227 nci ve 231 inci maddelerine göre hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 240 (556 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2024'ten itibaren 3.400 TL) Türk lirasından aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10'u nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Her ne kadar düzenlenmemiş sayılan faturalar hukuki geçerliliğini korusa da, 3.400-TL’den az olmamak üzere, KDV dahil fatura bedelinin %10’u kadar özel usulsüzlük cezası satıcı açısından kaçınılmaz görünüyor.
Alıcının da aynı ceza ile karşılaşması hukuken mümkün olmakla birlikte, güncel Danıştay kararlarında kusur vurgusu yapılarak bu madde kapsamında düzenlenmemiş sayılan fatura alıcılarına ceza kesilemeyeceğine hükmedilmektedir.
Sonuç
Vergi Usul Kanunu 60 yıldan daha uzun süredir uygulanan, ciddi bir bölümü revize edilmiş, ancak bazı maddeleri günümüz teknolojisi ve iş yapış biçimlerine ayak uyduramayan düzenlemelere sahip.
E-fatura hayatımıza gireli 10 yıldan fazla zaman geçti. Bugüne kadar geçmiş tarihli fatura düzenlemeye müsamaha gösteren Maliye, bugün neden bu konunun üzerine gitmeye karar verdi?
Mevcut düzenlemeler ile pratik arasında ciddi bir uyumsuzluk olduğu ortada. Acilen mevzuatın pratik ile uyumlu hale getirilmesi şart.
Murat Birinci
E. Vergi Müfettişi
AREFE VE BAYRAM TATİLİ ÇALIŞMALARINDA ÖNEMLİ NOTLAR
✅ Arefe ve bayram tatili sonrası için idari izin verilebilir.
✅ Arefe ve bayram tatili sonrası için yıllık izin kullandırılabilir. (İşveren izne çıkartıyorsa bir bölümü 10 günden aşağı kullandırmama kuralı unutulmamalı)
✅ Arefe ve bayram tatili sonrası için işçinin talebi varsa ücretsiz izin verilebilir. İşveren ücretsiz izne zorlayamaz.
✅ Arefe ve bayram tatili sonrası için çalışma yapmayıp daha sonrasında telafi çalışması yaptırılabilir. (günlük en fazla 3 saat, resmi ve hafta tatili harici günlerde)
✅ İşçiden bayram tatilinde çalışma için yazılı onay alınmış veya ihtiyacın doğduğu zamanda onay alınmış ise bayramda işçi çalışma yapmak durumundadır.
✅ Bayram tatilinde çalışan işçiye 1 günlük ücreti çalışmadan ödenir, çalışmasına karşılık da 1 günlük yevmiye daha ödenir.
✅İş Sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi ile resmi ve bayram tatilinde çalışılması halinde ücretin daha fazla belirlenmesi durumunda işveren belirlenen ücreti işçiye ödemelidir.
✅ Arefe günü yarım gün çalışılması durumunda işçiye o günün ücreti tam ödenir. yarım gün resmi tatilin kullandırılmayıp çalışılması durumunda yarım günlük ek yevmiye ödenir.
✅ Bayram tatilinde çalışılsın veya çalışılmasın tatil günlerinin ücreti ödenir.
✅ Bayram tatilinde çalışmaya onay vermiş işçinin işe gelmemesi devamsızlık olarak değerlendirilebilir. Ancak işçinin bugünde onayı olduğu halde gelmemesi durumunda işçinin resmi tatil ücreti kesilmez.
✅ Bayram tatilinde işçinin gün içinde 1 saat bile çalışması olsa o gün için ek bir yevmiye tam ödenmelidir.
✅ Bayram tatili öncesi yıllık izin kullandırılacak ise bayram tatili ve hafta tatiline denk gelen süreler yıllık izin süresinden sayılmamalı
✅İşçinin bordrosunda tatil süreleri gösterilmelidir.
✅Bayram tatilinde çalışılması durumunda prime esas kazanç 2024 yılı için haziran ayına dahil edilmelidir.
✅Kısmi süreli çalışanlara da kısmi süreli çalıştığı günler resmi tatile denk geliyorsa kısmi süreli olarak ücreti ödenmelidir.
✅Bayram tatilinde işçinin ücrete hak kazanması için iki durum vardır. Birincisi işçi çalışmasa da o günün ücreti ödenir. İkincisi işçi bugünlerde çalıştı ise ayrıca çalıştığı her gün için bir günlük yevmiye ödenir. İşçinin bayram tatili ücretine veya resmi tatil ücretine hak kazanabilmesi için hafta tatilinde olduğu gibi tatil öncesi çalışma veya çalışılmış sayılan durumların varlığı aranmaz. Örneğin işçinin kurban bayramı 1. günü işe başladığını varsayalım. Bu durumda işçi bugün çalışırsa 1+1 günlük yevmiyeye hak kazanır. Çalışmaz ise o günün ücreti ödenir.
İş Hukuku | Bordrolama | İK Teknolojileri | Kişisel Gelişim | İçerik Üreticisi
DÜZELTME KARINI DAĞITAMAZSINIZ!
Bilindiği üzere, 31.12.2023 tarihli bilançoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda ortaya çıkan düzeltme karları 570 Geçmiş yıl karları hesabına aktarılmış, tabi ki düzeltme karını ulaşırken de düzeltme öncesi bilançolara dayanan geçmiş yıl karları ile dönem karı 698 hesaba aktarılarak kapatılmıştı.
Öncelikle firmaların olağanüstü yedeklerde hesabında herhangi bir tutarları mevcut değilse, kar dağıtımı yapmak için düzeltilmiş bilançolarında düzeltme karı olması gerekiyor.
570 geçmiş yıl karları dağıtmak isteyen firmalar ise düzeltme öncesi bilançolarında yer alan geçmiş yıl karları ile dönem karlarının toplamı ile sınırlı olarak kar dağıtım kararı alabiliyorlar.
Anılan sınırı aşan tutardaki kar dağıtımları kurumlar vergisine tabi olur.
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.