Mehmet Özdoğru
İŞ ORTAKLIĞI MÜKELLEFİYETİNİN ADİ ORTAKLIK OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ
Danıştay 3. Daire |
Tarih : 25.05.2023 |
Esas No : 2020/4507 Karar No : 2023/2002 |
KVK Md. 2, 9 |
İŞ ORTAKLIĞI MÜKELLEFİYETİNİN ADİ ORTAKLIK OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ |
İş ortaklığı şeklinde faaliyette bulunmanın ihtiyari olduğu, iş ortaklığı tanımına girenlerin ister iş ortaklığı, isterlerse adi ortaklık olarak mükellefiyet tesis ettirebilecekleri; davalı idarece, talep üzerine ortaklığın mükellefiyetinin adi ortaklık olarak değiştirildiği ve kurumlar vergisi mükellefiyetinin kaldırıldığı olayda, davacı adına, ortaklığa ait kesinti yoluyla ödenen kurum (stopaj) vergisinin ortaklık payına isabet eden tutarının mahsup edilemeyen kısmının iade alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı hk.
İstemin Konusu: İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 08.10.2019 tarih ve E:2018/2462, K:2019/1871 sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 03.07.2020 tarih ve E:2020/398, K:2020/866 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı adına, %51 hisseli pilot ortak olduğu ... İnşaat Mimarlık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi- ... İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi İş Ortaklığı'na yapılan hakediş ödemelerinden tevkif yoluyla kesilen kurumlar vergisinin ortaklık payına isabet eden kısmının, adi ortaklık gibi hareket edilerek, iş ortaklığının ortaklarınca verilecek beyannamede mahsubunun talep edilemeyeceği yolunda saptamalara yer veren vergi inceleme raporu uyarınca, daha önce mahsuben iade aldığı 181.421,94 TL'nin haksız olduğundan bahisle 2014 yılı için re'sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2. maddesinin 7. fıkrasında, iş ortaklıklarının; kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler olarak tanımlandığı, tüzel kişiliklerinin olmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği hükmüne yer verildiği, davacı şirketin Beyoğlu 47. Noterliğince tasdik edilen 14.03.2011 tarih 0894 numaralı 01/2011 sayılı Karar ve 10.03.2011 tarihli Kararda; ... İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile ihale konusu iş, ortak girişim üzerine kaldığı takdirde müştereken inşa etmek için İş Ortaklığı kurulmasına karar verildiğinin belirtildiği, Kozyatağı Vergi Dairesi'ne verilen 11.03.2011 tarihli işe başlama bildiriminde ... İnşaat Mimarlık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi- ... İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi İş Ortaklığı unvanıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirildiği, Vergi Dairesine verdikleri 04.04.2011 tarihli 29305 sayılı dilekçede, bankalar nezdinde iş ortaklığı adına hesap açılabilmesi ve çek karnesi alınabilmesi için yazı istenildiği, söz konusu dilekçenin iş ortaklığı kaşesi ile imzalandığı, davacı şirketin anonim şirket olduğu, anonim şirketlerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda "ticaret şirketi" olarak yer aldığı, aynı Kanun'un 16. maddesinde ticaret şirketlerinin tacir sayıldığı, 18. maddede ise tacirlerin basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğinin belirtildiği, işe başlama bildiriminde unvan olarak iş ortaklığının yazıldığı, işletme türünde adi ortaklık kutucuğu işaretlenmesine karşın mükellefiyet türünün kurumlar vergisi olarak işaretlendiği, buna göre gerek tüzel kişilik sicil kaydı, gerek ortaklık sözleşmeleri gerek vergi dairesine "iş ortaklığı" unvanı ile başvuruda bulunulması hususları, basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğüyle birlikte değerlendirildiğinde, iş ortaklığı ibaresinin sehven yazılmadığı, davacı şirketin ... İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile iş ortaklığı kurduğu ve iş ortaklığı olarak mükellefiyet tesis ettirdiği sonucuna ulaşıldığından, yüklenilen işin zararla sonuçlanması durumunda kurumlar vergisi mükellefi olan iş ortaklığının ortaklarının bu zararı mahsup edebilmeleri 5520 sayılı Kanun'un 9. maddesi hükmüne göre mümkün olmadığından, haksız olarak iade alınan tutarın davacıdan geri alınmasına yönelik yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: İhalenin uhdelerinde kalması sonrasında 17.03.2011 tarihli işe başlama bildiriminde adi ortaklık kutucuğunun işaretlendiği, buna rağmen bir karışıklık olduğu fark edilince işin bitiminden önce 29.01.2014 tarihli dilekçe ile işletme türünün adi ortaklık olarak düzeltilmesinin talep edildiği, bu tarihten sonra Vergi Dairesinden gelen tüm tebligatlarda adi ortaklık ibaresine yer verildiği, işin başından itibaren adi ortaklık şeklinde hareket edilerek ortaklık adına kurumlar vergisi beyannamesi verilmediği, ortaklığın üstlendiği iş yıllara sari yapım işi olduğundan, hakedişler üzerinden kesilen kurumlar vergisi açısından ortaklığın iş ortaklığı ya da adi ortaklık olmasının vergi kaybına yol açmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir.
Karar: Davacı şirketin %51 hisseli pilot ortak olduğu ... İnşaat Mimarlık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi- ... İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi İş Ortaklığı'nın 2011 ila 2014 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi tekniği raporuna dayanılarak davacı adına tanzim edilen vergi inceleme raporunda, iş ortaklığının işin geçici kabulünün yapıldığı 2014 yılını izleyen 2015 yılında kurumlar vergisi beyannamesi vermediği, hakedişler üzerinden kesinti yoluyla ödenen kurumlar vergisini beyan etmediği, iş ortaklığının %51 hisseli ortağı olan davacının, iş ortaklığına ait kurumlar vergisi kesintileri üzerinden ortaklık payına isabet eden 239.205,90-TL'yi 2015 yılı beyannamesinde, iadesi gereken kurumlar vergisi olarak beyan ettiği, oysa kurumlar vergisi mükellefi olan iş ortaklığına ait tevkif yoluyla kesilen vergilerin iş ortaklığına ait kurumlar vergisi beyannamesinden mahsubu sonunda kalan iade alacağının; öncelikle ortaklığın muaccel hale gelmiş başka vergi borçlarına mahsup edilmesi, böyle bir borcun olmaması halinde ise, iş ortaklığını oluşturan ortakların muvafakatinin alınması şartıyla, ortaklığı oluşturan ortakların vergi borçlarına mahsuben iade edilmesinin mümkün olduğu, iş ortaklığı tarafından beyan edilmeyen kesinti yoluyla ödenen kurumlar vergisinin davacı tarafından mahsup ve iadesinin talep edilemeyeceği, 29.07.2018 tarihine kadar mahsuben iade alınan 181.421,94 TL kurumlar vergisinin haksız olduğu yolundaki saptamalara dayanılarak dava konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından ihaleye çıkarılan Balıkesir 1.000 kişilik Öğrenci Yurdu İnşaatı işine teklif vermek ve müştereken inşa etmek amacıyla ... İnşaat Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi ile ortaklık kurduğu, Kozyatağı Vergi Dairesi'ne verilen 11.03.2011 tarihli işe başlama bildirimiyle iş ortaklığı adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirildiği, işin geçici kabulünden önce 29.01.2014 tarihli dilekçeyle yapılan müracaatla işletme türünün adi ortaklık olarak düzeltilmesinin talep edildiği, Mahkemenin ara kararına cevaben dosyaya sunulan Kozyatağı Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün 20.09.2019 tarihi yazısında, değinilen müracaat üzerine, ortaklığın mükellefiyetinin adi ortaklık olarak değiştirildiği ve kurumlar vergisi mükellefiyetinin kaldırıldığının bildirildiği görülmüştür.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesinde, iş ortaklıklarının kurumlar vergisine tabi olduğu, 2. maddesinin 7. fıkrasında, iş ortaklıklarının, kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler olduğu, bunların tüzel kişiliklerinin olmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, 9. maddesinde, kurumun kendi zararını ve devraldığı kurum zararını indirebileceği kurala bağlanmıştır.
(1) sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (2.5.3) işaretli bölümünde ise kurumların, dilerlerse Borçlar Kanununa göre adi ortaklık veya Kurumlar Vergisi Kanununa göre iş ortaklığı şeklinde ortaklıklar oluşturarak faaliyet gösterebilecekleri, adi ortaklıkların, kurumlar vergisi mükellefi olmamalarına rağmen katma değer vergisi mükellefi olmaları nedeniyle ayrı defter tutabildikleri, ortakların ise dönem sonlarında ortaya çıkan kâr veya zararı, ortaklıktaki hisseleri oranında paylaşarak kendi hesaplarına dahil ettikleri, iş ortaklıklarının ise Kurumlar Vergisi Kanununda ayrı bir kurum olarak değerlendirildikleri ve kurumlar vergisi mükellefi olarak sayıldıkları, iş ortaklıklarının faaliyetinden doğan kazancın kurumlar vergisine tabi tutulduğu ve vergi sonrası kazancın ortakların hisselerine göre ortaklara dağıtıldığı, kurumlar vergisi mükelleflerinin zararlarının, bu mükelleflerin ortaklarınca indirilebilmesinin mümkün olmayıp aynı durumun kurumlar vergisi mükellefi iş ortaklıklarının zararları için de geçerli olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan hükümlere göre, iş ortaklığı şeklinde faaliyette bulunmak ihtiyari olup, iş ortaklığı tanımına girenler ister iş ortaklığı, isterlerse adi ortaklık olarak mükellefiyet tesis ettirebileceklerdir.
Davalı idarece 29.01.2014 tarihli müracaat üzerine ortaklığın mükellefiyetinin adi ortaklık olarak değiştirildiği ve kurumlar vergisi mükellefiyetinin kaldırıldığı olayda, davacı adına, ortaklığa ait kesinti yoluyla ödenen kurum (stopaj) vergisinin ortaklık payına isabet eden tutarının mahsup edilemeyen kısmının iade alınmış olmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, yazılı gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava dairesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
ORTAKLIKTAN AYRILAN LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEMESİNDEN KAYNAKLI SORUMLULUĞU
Danıştay 3. Daire |
Tarih : 20.06.2023 |
Esas No : 2021/2917 Karar No : 2023/2576 |
6183 s AATUHK Md. 35 |
ORTAKLIKTAN AYRILAN LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEMESİNDEN KAYNAKLI SORUMLULUĞU |
Hisselerini devrederek limited şirket ortaklığından ayrılan murisin ortaklığı sona erdirdikten sonra şirkete ait defter ve belgelerin ibraz edilmemesinden kaynaklanan kamu alacağından sorumlu tutulması, ortaklık sıfatından kaynaklanan kusursuz sorumluluğu aşan mahiyette ölçüsüz bir müdahale olduğundan ve kendisine orantısız bir külfet yüklendiğinden adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı hk.
İstemin Konusu: Tekirdağ Vergi Mahkemesinin 30.10.2020 tarih ve E:2019/559, K:2020/466 sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesinin 27.05.2021 tarih ve E:2021/180, K:2021/1878 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacıların murisi adına, asıl borçlu ... Akaryakıt Ürünleri Sanayi ve Enerji Sanayi Ticaret Pazarlama Limited Şirketi'nden alınamayan 2014 ila 2016 yıllarının muhtelif dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve fer'ilerinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen 06.11.2019 tarih ve 2 takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Davacıların murisinin asıl borçlu şirketteki hisselerini 27.01.2016 tarihinde devrettiği, asıl borçlu şirketin 2014 ila 2016 yıllarına ait defter ve belgelerin ibrazına dair yazının şirket müdürü ...'e 07.11.2018 tarihinde tebliğ edildiği, defter ve belgelerin ibraz edilmemesi üzerine düzenlenen vergi inceleme raporları uyarınca indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin indirimlerinin reddi suretiyle vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin salındığı ve tebliğ edildiği, ödenmemesi üzerine gerçekleştirilen mal varlığı araştırması sonuçsuz kaldığından söz konusu kamu alacağının muristen ortak sıfatıyla tahsili amacıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiğinin anlaşıldığı olayda limited şirketin önceki dönem pay sahiplerinin, şirketteki hisselerini devrettiği tarihten sonra kanuni temsilcilik görevi üstlenmiş olan kişilerin vergi ve diğer mali ödev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmemesi nedeniyle ortaya çıkan eylemden müteselsilen sorumlu tutulmaları hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği gibi bu durumun hakkaniyete de uygun düşmeyeceği sonucuna varıldığından ödeme emri içeriği kamu alacağının sebep unsuru olan defter ve belge ibraz etmeme fiilinin işlendiği tarihte şirket ortağı olmayan murisin, asıl borçlu şirketin daha sonra görev yapan yöneticilerinin ibraz etmeme eyleminden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: Asıl amme borçlusu şirket nezdinde takip aşamalarının usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği anlaşıldığından ödeme emri içeriği kamu alacağının ait olduğu dönemde şirket ortağı olan murisin takibinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava reddedilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Dava konusu ödeme emri içeriği kamu alacağının asıl borçlu şirketle hiç bir bağının kalmadığı tarihte şirkete ait defter ve belgelerin ibraz edilmemesinden kaynaklandığı, üçüncü kişinin eylemsizliği nedeniyle cezalandırılmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırı düştüğü, ödeme emri içeriği kamu alacağından sorumlu tutulamayacağı, emsal yargı kararlarının da bu yönde olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Limited şirket ortaklarının şirketten tahsil edilemeyen amme alacağından kusursuz olarak hisseleri oranında sorumlu olduğu, ortak olduğu dönemlere isabet eden kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Karar: Muris ...'un 24.08.2009 ila 27.01.2016 tarihleri arasında ortağı olduğu asıl amme borçlusu şirketin 2014 ila 2016 yıllarına ait defter ve belgelerin ibrazına ilişkin yazının, şirket müdürü ...'e 07.11.2018 tarihinde tebliğ edilmesine karşın ibraz edilmemesi üzerine düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yapılan katma değer vergisi tarhiyatının şirkete tebliğ edildiği ancak söz konusu borcun ödenmemesi üzerine gerçekleştirilen mal varlığı araştırması sonucunda borcun şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığından bahisle adına ortak sıfatıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları kurala bağlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun limited şirketlere ilişkin "Bilgi alma ve inceleme hakkı" başlıklı 614. maddesinin 1. fıkrasında, her ortağın, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilecekleri ve belirli konularda inceleme yapabilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Kamu hizmetlerinin yürütülmesinde gerekli kaynağın elde edilmesi amacıyla vergi ve diğer kamu alacaklarının takip ve tahsili için hukuki düzenlemeler ve ayrıcalıklı yetkilerle kolaylık ve hızlılık sağlanmasının doğal olduğu kabul edilmekle birlikte bu konuda bireylerin hakları ve hukukun genel ilkelerinin de göz önünde bulundurulması hukuk devletinin bir gereğidir. Kamu hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli düzenlemeler yapılırken elde edilmek istenen kamu yararıyla bireysel haklar arasında bir dengenin kurulması gerekir. Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni olması ve kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunması yeterli olmayıp ayrıca müdahalenin ölçülü olması da şarttır. Hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında dikkate alınacak ölçütlerden biri olan Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ölçülülük ilkesi uyarınca mülkiyet hakkının sınırlandırılması suretiyle elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin sağlanması zorunludur.
Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
Limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin ortaklık sıfatından doğan ve bu dönemlere dair yapılacak bir inceleme sonrası salınacak vergi ve kesilecek cezalardan sorumlu tutulabilecekleri açıktır.
Ancak, ortakların takibi aşamasında, kusursuz sorumlu olduklarından bahisle kendilerine orantısız bir külfet yüklenmemesi gerekmektedir.
6102 sayılı Kanun'un 614. maddesinin 1. fıkrası kapsamında, limited şirketin bütün hesap ve işlemlerine yönelik olarak denetim ve gözetim yetkisi bulunan ortakların, şirket faaliyetlerini ve temsile yetkili kişilerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini denetleme, inceleme ve bu konularda bilgi alma hakları bulunmaktadır.
Buna göre, sadece ortaklık sıfatının devam ettiği dönemlerde şirket işlemleri hakkındaki her türlü bilgiye erişme imkanı olan ortakların, paylarını devrettikten, başka bir ifadeyle şirketle bağlarının ortadan kalkmasından sonra ortaklıkları döneminde gerçekleşmeyen fiiller sonucunda ortaya çıkan kamu alacağından, salt vergilendirme dönemlerinde payları bulunduğundan bahisle sorumlu tutulmaları düşünülemez.
Uyuşmazlık konusu olayda, ödeme emri içeriği kamu alacağını oluşturan vergi ve cezalara ilişkin re'sen tarh nedenini, murisin ortaklık sıfatının sona erdiği tarihten sonra şirkete ait defter ve belgelerin ibraz edilememesi oluşturmaktadır.
Söz konusu eylem, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesi gereğince gizleme olarak nitelendirilmekte ve tüm katma değer vergisi indirimlerinin reddi üzerine tarhiyat yapılması ve üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi sonucunu doğurmaktadır.
Bu durumda, 27.01.2016 tarihinde hisselerini devrederek ortaklıktan ayrılan ve şirketle hukuki ve fiili bağlantısının kalmaması nedeniyle ortaklık sıfatının kazandırdığı ibraz etmeme fiiline yönelik olarak bilgi alma ve inceleme hakkı olmayan dolayısıyla herhangi bir müdahale imkanı bulunmayan murisin, takip edilen kamu alacağına ilişkin vergilendirme dönemi ortaklık sıfatının bulunduğu döneme ilişkin olmakla birlikte yukarıda belirtildiği üzere pay devrinden sonra gerçekleşen ibraz ödevinin yerine getirilmemesi sebebiyle salınan vergi ve kesilen cezalardan sorumlu tutulması, ortaklık sıfatından kaynaklanan kusursuz sorumluluğu aşan mahiyette ölçüsüz bir müdahale olduğundan ve kendisine orantısız bir külfet yüklediğinden adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmemiş olup yazılı gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen kararın bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
5510 SAYILI KANUN İDARİ PARA CEZALARI (2024 Yılı)
5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu‘na Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları |
2024 |
Sigortalı işe giriş bildirgesini ve GSS giriş bildirgesini süresinde ve Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler hakkında, her bir sigortalı için
aylık asgari ücret tutarında (*) |
20.002,50 |
Sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmediğinin, mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrol ile görevli memurlarınca ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca yapılan tespitlerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde,
her bir sigortalı için aylık asgari ücretin iki katı tutarında |
40.005 |
Sigortalı işe giriş bildirgesinin verilmediğinin, bir yıl içinde ikinci kez mahkeme kararından veya Kurumun denetim ve kontrol ile görevli memurlarınca ya da diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca yapılan tespitlerden veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden anlaşılması halinde,
her bir sigortalı için aylık asgari ücretin beş katı tutarında |
100.013 |
İşyeri bildirgesini yasal süresinde Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenlere: | ||
— Kamu idareleri ile bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için aylık asgari ücretin üç katı tutarında (*) |
60.008 | |
— Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için aylık asgari ücretin iki katı tutarında (*) |
40.005 | |
— Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için aylık asgari ücret tutarında(*) |
20.002,50 | |
Aylık prim ve hizmet belgesini süresinde ve Kurumca belirlenen şekil ve usulde vermeyenlere her bir fiil için: | ||
— Belgenin asıl olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek üzere, belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına aylık asgari ücretin beşte biri tutarında |
4.000,5 | |
— Belgenin ek olması halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek üzere, her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına aylık asgari ücretin sekizde biri tutarında |
2.500 | |
— Ek belgenin sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin süresi içinde verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin Kurumca geçerli sayılmamasına bağlı olarak Kurumca re’sen düzenlenmesi halinde aylık asgari ücretin iki katını geçmemek üzere, her bir ek belgede kayıtlı sigortalı sayısı başına aylık asgari ücretin yarısı tutarında |
10.001 | |
— Belgenin mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca yapılan soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde ya da bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden hizmetleri veya kazançları kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl veya ek nitelikte olup olmadığına, işverence düzenlenip düzenlenmediğine bakılmaksızın, aylık asgari ücretin iki katı tutarında |
40.005 | |
Kurumun defter ve belge incelemeye yetkili denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları tarafından veya SMMM ile YMM’lerce düzenlenen raporlara istinaden Kuruma bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının mal edildiği her bir ay için, aylık asgari ücretin iki katı tutarında |
40.005 | |
İşyeri defter, kayıt ve belgelerinin Kurumun denetim ve kontrol memurlarınca incelenmek üzere Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen 15 gün içinde mücbir sebep olmaksızın tam olarak ibraz edilmemesi veya defterlerin tasdiksiz olması halinde: | ||
— Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için aylık asgari ücretin oniki katı tutarında |
240.030 | |
— Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için aylık asgari ücretin altı katı tutarında |
120.015 | |
— Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için aylık asgari ücretin üç katı tutarında |
60.008 | |
Defter ve belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle birlikte, defter kayıtlarının geçersiz sayılması halinde, geçersizlik hallerinin gerçekleştiği her bir takvim ayı için: | ||
— Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için, asgari ücretin oniki katını aşmamak üzere aylık asgari ücretin yarısı tutarında |
10.001 | |
— Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için, asgari ücretin altı katını aşmamak üzere
aylık asgari ücretin yarısı tutarında |
10.001 | |
— Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için, asgari ücretin üç katını aşmamak üzere
aylık asgari ücretin yarısı tutarında |
10.001 | |
Bilanço esasına göre defter tutulması gerekirken işletme hesabı esasına göre defter tutulması halinde,
aylık asgari ücretin oniki katı tutarında |
240.030 | |
Geçersiz sayılan her bir ücret tediye bordosu için
aylık asgari ücretin yarısı tutarında |
10.001 | |
İbraz süresi geçirildikten sonra incelemeye sunulan ve tümünün veya bir bölümünün geçersiz olduğu tespit edilen defter ve belgeler yönünden geçersizlik fiilleri için ayrıca idari para cezası uygulanmaksızın: | ||
— Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü olanlar için,
aylık asgari ücretin oniki katı tutarında |
240.030 | |
— Diğer defterleri tutmakla yükümlü olanlar için,
aylık asgari ücretin altı katı tutarında |
120.015 | |
— Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için,
aylık asgari ücretin üç katı tutarında |
60.008 | |
Asgari işçilik uygulaması ile ilgili olarak Kurumca istenilecek bilgileri ve belgeleri yazılı olarak en geç bir ay içinde vermeyen kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalara,
aylık asgari ücretin iki katı tutarında |
40.005 | |
Kendi mevzuatlarına göre kayıt ve tescilini yaptıkları 4/b (Bağ-Kur) kapsamındaki sigortalılar için sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek Kuruma vermeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilere
aylık asgari ücret tutarında (*) |
20.002,50 | |
Faaliyetinin sona erdiğini bildiren 4/b sigortalılarını Kuruma bildirmeyen kuruluşlar ve vergi daireleri ile kendilerine,
aylık asgari ücret tutarında (*) |
20.002,50 | |
Vazife malûllüğüne sebep olan olayı süresi içinde Kuruma bildirmeyen kamu idarelerine,
aylık asgari ücret tutarında (*) |
20.002,50 | |
İhale yolu ile yaptırdıkları her türlü işleri üstlenenleri ve bunların adreslerini süresi içinde Kuruma bildirmeyen kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlara ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşlara, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlara,
aylık asgari ücret tutarında (*) |
20.002,50 | |
Kurumca belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol edip, sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri Kuruma bildirmeyen kamu idareleri ile bankalara, sigortalı başına aylık
asgari ücretin onda biri tutarında (*) |
2.000 | |
Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimlerini süresinde Kuruma bildirmeyen Ticaret sicili memurluklarına, her bir bildirim yükümlülüğü için
aylık asgari ücret tutarında (*) |
20.002,50 | |
Yapı ruhsatı ve diğer tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan istihdama ilişkin bilgileri, süresinde Kuruma bildirmeyen valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine, her bir bildirim yükümlülüğü için
aylık asgari ücret tutarında (*) |
20.002,50 | |
Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının 5510 sayılı Kanun’dan doğan inceleme ve soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında görevlerini yapmasına engel olan işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişilere,
aylık asgari ücretin beş katı tutarında |
100.013 | |
Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının görevlerini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanan işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişilere,
aylık asgari ücretin on katı tutarında |
200.025 | |
5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 100. maddesi kapsamında Kurum tarafından istenen bilgi ve belgeleri belirlenen süre içinde mücbir sebep olmaksızın vermeyen kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakkında,
aylık asgari ücretin beş katı tutarında |
100.013 | |
5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 100. maddesi kapsamında Kurum tarafından istenen bilgi ve belgeleri geç veren kamu idareleri, bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlar ile diğer gerçek ve tüzel kişiler hakkında,
aylık asgari ücretin iki katı tutarında |
40.005 | |
4/a kapsamındaki sigortalılara geçici iş göremezlik ödeneği ödemelerinde 100. maddeye istinaden Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin belirlenen süre içerisinde ve elektronik ortamda yapılmaması halinde sigortalı başına
aylık asgari ücretin onda biri tutarında |
2.000 | |
4/a kapsamındaki sigortalılara geçici iş göremezlik ödeneği ödemelerinde 100. maddeye istinaden Kurumca işverenlerden istenilen bildirimlerin hiç yapılmaması halinde sigortalı başına
aylık asgari ücretin yarısı tutarında |
10.001 | |
4/a kapsamındaki sigortalılığı sona erenlere ilişkin bildirim ile 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde yer alan sandıklara, sandık iştirakçiliğinin başlama veya sona ermesine ilişkin bildirimi, süresi içinde ya da Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun olarak yapmayanlar veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan ortamda göndermeyenler hakkında, bir takvim ayında işlenen bu fiillerden dolayı tutmakla yükümlü bulunulan defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla her bir sigortalı veya sandık iştirakçisi için
aylık asgari ücretin onda biri tutarında (*) |
2.000 | |
5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun 100. maddesinin altıncı fıkrasına göre genel sağlık sigortalılarının bakmakla yükümlü oldukları kişilere ait bilgi girişlerini süresinde yapmayanlar ile bakmakla yükümlü olunan kişi olmayanlara ait bilgi girişi yapanlara
aylık asgari ücretin yarısı tutarında |
10.001 | |
5510 sayılı SS ve GSS Kanunu’nun Ek 6. maddesine göre yapılması gereken bildirim veya kontrol yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde,
her bir fiil için aylık asgari ücret tutarında |
20.002,50 | |
n) (Ek: 15/7/2016-6728/51 md.) Muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde, sigortalıların işyerlerinde fiilen yaptıkları işe uygun meslek adı ve kodunu, gerçeğe aykırı bildiren her bir işyeri için aylık asgari ücreti geçmemek üzere meslek adı ve kodu gerçeğe aykırı bildirilen sigortalı başına
asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır |
2.000 | |
(*) Mahkeme kararına, Kurumun denetim ve kontrol ile görevli memurlarınca yapılan tespitler veya diğer kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin veya belgenin yasal süresinden sonra ilgililerce kendiliğinden 30 gün içinde verilmesi ve söz konusu cezaların tebliğ tarihini takip eden günden itibaren 15 gün içinde ödenmesi halinde, öngörülen cezalar dörtte bir oranında uygulanır. |
Bilgilendirme Amaçlıdır. Herhangi Bir Sorumluluk Kabul Edilmez
İŞ AKDİNİN İKALE İLE SONLANMASI HALİNDE YAPILACAK ÖDEMELER PRİME ESAS KAZANCA DAHİL EDİLİR Mİ?
1-İkale sözleşmesi bozma ya da fesih sözleşmesi olarak değerlendirilmekte ve “Sözleşmeyi ortadan kaldırma sözleşmesi” veya “Taraflar arasındaki mevcut bir borç ilişkisinin, kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması amacıyla yapılan sözleşme” seklinde tanımlanabilmektedir.
2-5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrasında (b) bendinde sayma yolu ile bir kısım ödemelerin prime esas kazanca tabi tutulmayacağı düzenlenmiş, (c) bendinde ise bu istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemelerin ve ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime esas kazanca tabi olacağı kabul edilmiştir.
3-5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrasında (b) bendinde, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, is sonu tazminatı, veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödemelerin, prime esas kazanca tabi tutulmayacağı, ancak kanunda sayılan istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemelerin ve ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime esas kazanca tabi olacağı düzenlenmiştir.
4-İş akdinin ikale ile sona ermesi durumunda:
-Bozma Sözleşmesi ile kararlaştırılan ikale bedelinin hangi kalem alacakları/ tazminatları kapsadığının belirtilmesi ve bu alacaklar/tazminatlar Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde istisna tutulan ödemeler arasında yer alıyorsa sigorta primine esas kazanca dahil edilmeyecektir.
-Bu istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime esas kazanca dahil edilecektir.
-İkale sözleşmesi ile kararlaştırılan ikale bedelinin hangi kalem alacakları/tazminatları kapsadığına yer verilmemesi başka bir deyişle ayrım yapılmaması halinde bu defa ikale bedeli adı altında yapılan tüm ödemeler sigorta primine tabi tutulacaktır.
5-Özetle; hizmet akdinin feshedilerek işçi ile ikale sözleşmesi yapılması halinde, ikale bedelinin sigorta primine tabi tutulmaması için ikale sözleşmesinde; ikale bedelinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi hangi kalemlerden oluştuğuna tek tek yer verilmesi gerekmektedir.
İMALATÇILARA İHRACAT BEDELİNİN % 10’UNA KADAR KDV İADESİ UYGULAMASI
İmalatçılar Tarafından Yapılan İhracat İşlemlerinden Kaynaklanan KDV İadelerde:
· Sektör Ayrımı Yapılmaksızın
· İmal Ettikleri Malları Doğrudan İhraç Eden Sanayi Siciline Kayıtlı Ve Sanayi Sicil Belgesini Haiz İmalatçılar,
· İhracat Teslimlerine İlişkin Olarak Yüklendikleri KDV Tutarına Bakılmaksızın
· İhracat Bedelinin %10’una Kadar (Üretim Kapasitesi İle Uyumlu)
· Devreden KDV Tutarı İle Sınırlı Olarak KDV İade Talep Edebilirler.
· İmalatçı Belgesindeki Üretim Konusu Malların Tamamının Fason Olarak İmal Ettirilmesi, Bu Kapsamda İade Uygulanmasına Engel Değildir.
· Malların Bünyesinde Yurtiçi Veya Yurtdışından KDV Ödemeksizin Temin Ettiği Malların Bulunması Halinde, İhracat Bedeline İlişkin İadenin Hesabında, İhracat Bedelinden Bu Şekilde Temin Edilen Malların Bedeli Düşülür.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
MİKRO İHRACAT VE BASİTLEŞTİRİLMİŞ GÜMRÜK BEYANNAMESİ (BGB) İLE KDV İADESİ
Mikro İhracat: 300 kg Ve 15000 € Limitine Kadar Hızlı Kargo Taşımacılığı Firması Tarafından Yurtdışı Edilen İhracatlara Verilen İsimdir.
Gümrük Çıkış İşlemleri:
· İhraç Edilecek Ürün Hızlı Kargo Taşımacılığı Firmasına Teslim Edilir.
· Kargo Şirketi Tarafından Basitleştirilmiş Gümrük Beyannamesi (BGB) Hazırlanır.
· Malı Yurtdışına Gönderilen Mükellef Gümrük Çıkışına İlişkin Beyanname Düzenlemez. İhracatçı Birliğine Üye Olmak Zorunda Değildir. Ardiye (Saklama - Depo) Ücreti Ödemez.
· Kargo Şirketi Tarafından Mal Yurtdışına Gönderilir.
KDV İade İçin İstenen Evrak:
· İade İşlemlerinde Gümrük Beyannamesi Yerine Posta Veya Kargo Yoluyla Gerçekleştirilen İhracatta Basitleştirilmiş Gümrük Beyannamesi (BGB) İstenir.
Kurumlar Vergisi / Gelir Vergisi Avantajı
· % 80’i İstisna Uygulamasından Yararlanır.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
SGK e-Tebligat Uygulaması
1-Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) elektronik tebligat uygulaması nedir?
“Sosyal Güvenlik Kurumu Elektronik Tebligat Uygulaması” Sosyal Güvenlik Kurumu merkez teşkilatı, Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri, Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlükleri tarafından ilgililere tebliğ edilmesi gereken evrakların elektronik ortamda imzalanarak muhatapların elektronik tebligat adresine iletilmesini sağlayan uygulamadır.
2-SGK’nın elektronik tebligat uygulamasına ilişkin mevzuat düzenlemeleri nelerdir?
-24/9/2021 tarihli ve 31608 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan “Sosyal Güvenlik Kurumunca Elektronik Ortamda Yapılacak Tebligata İlişkin Yönetmelik”
-“Sosyal Güvenlik Kurumunca Elektronik Ortamda Yapılacak Tebligat İşlemleri” başlıklı 2021/38 sayılı Genelge ve eki “Kullanma Kılavuzu”
3-SGK tarafından elektronik ortamda evrak gönderildiğine ilişkin muhataplara herhangi bir bildirim yapılacak mıdır?
Sosyal Güvenlik Kurumunca elektronik ortamda e-Tebligat gönderildiğinde muhatabın e-Devlet sisteminde kayıtlı olan cep telefonu numarasına SMS ve/veya yine e-Devlet sisteminde kayıtlı e-Posta adresine bilgi mesajı gönderilecektir.
4-SGK tarafından elektronik ortamda muhatabına gönderilen evrak nereden görüntülenebilecek ve hangi süre içinde tebliğ edilmiş sayılacaktır?
Elektronik ortamda imzalanan evrak muhatabın e-Devlet Sosyal Güvenlik Kurumu elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacaktır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından elektronik ortamda muhatabına gönderilen evrak e-Devlet’te Sosyal Güvenlik Kurumu Hizmetleri içinde yer alan Tebligat Hizmetleri menüsünün “SGK e-Tebligat Sorgulama” alt menüsünden görüntülenebilecektir.
5-SGK elektronik tebligat uygulaması ücretli midir?
Gerek SGK elektronik tebligat uygulamasına başvurular gerekse elektronik tebligatların gönderilmesine ve gönderim sonrası e-Posta ya da SMS ile bilgilendirme yapılmasına ilişkin süreçler tamamen ücretsizdir.
6-Kimler zorunlu olarak SGK elektronik tebligat adresi almakla yükümlüdür?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamındaki işverenler elektronik tebligat adresi almak ve elektronik tebligat sistemini kullanmakla yükümlüdür.
7-5510 sayılı Kanun kapsamında olan ve SGK elektronik tebligat sistemine başvurusu zorunlu olan işverenler hangi süre içinde söz konusu sisteme başvuru yapmak zorundadır?
5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılan kişileri çalıştırmaya başlayan işverenler, sigortalı çalıştırmaya başlanılan ayı takip eden aydan itibaren 3 ay içinde www.turkiye.gov.tr adresinden (e-Devlet) başvuru yapmak zorundadır.
8-5510 sayılı Kanun’da tanımı yapılan işveren dışındaki kişiler SGK elektronik tebligat adresi alabilirler mi?
Evet. İşverenler dışındaki kişiler de isteğe bağlı olarak SGK elektronik tebligat adresi alabilmektedir.
9-Hangi evraklar SGK elektronik tebligat sistemi kapsamında tebliğ edilmektedir?
Sosyal Güvenlik Kurumu’nca hazırlanan ve tebliği gereken tüm evraklar SGK Elektronik Tebligat Sistemi kapsamında tebliğ edilmektedir. Diğer yandan farklı kurum ve kuruluşlarca hazırlanan evraklar Sosyal Güvenlik Kurumu elektronik tebligat sistemi üzerinden tebliğ edilmeyecektir.
10-SGK elektronik tebligat adresi alınması amacıyla başvurular hangi adres üzerinden yapılacaktır?
Sosyal Güvenlik Kurumu Elektronik Tebligat adresi alacak ve kullanacak olan muhataplarca başvurular e-Devlet sisteminde Sosyal Güvenlik Kurumu Hizmetleri arasında yer alan “Tebligat Hizmetleri” başlığı altından yapılacak olup kullanıcılar tarafından “SGK e-Tebligat Başvurusu” sekmesi kullanılarak yeni başvuru oluşturulacaktır.
11-SGK elektronik tebligat adresi alınmasına ilişkin yapılabilecek başvuru türleri nelerdir?
Sosyal Güvenlik Kurumu elektronik tebligat adresi alınması amacıyla yapılacak başvurular dört farklı şekilde yapılabilecektir.
–Gerçek Kişi İsteğe Bağlı: Kurumumuzda işverenlik kaydı bulunmayan kullanıcılar/sigortalılar kişisel tebligatlarını görüntülemek üzere müracaatlarını yapabilirler.
–Gerçek Kişi İşveren: Kurumumuzda gerçek kişi işveren olarak iş yeri dosyası bulunan işverenlerin kendisi veya işveren vekilleri tarafından müracaatlar gerçekleştirilebilir.
–Tüzel Kişi: Kurumumuzda tüzel kişi olarak iş yeri dosyası bulunan işverenlerin yönetici/müdür/kanuni temsilcileri tarafından müracaatlar gerçekleştirilebilir.
–Tüzel Kişi Kamu: Kurumumuzda Kamu tüzel kişisi olarak kaydı bulunan işverenlerin yönetici/müdür/kanuni temsilcileri tarafından müracaatlar gerçekleştirilebilir. Kullanıcılar durumlarına göre birden fazla başvuru yapabileceklerdir. Tüzel kişi işverenlikte başvuru yapacak kişinin MERSİS veya SGK iş yeri tescil kaydında yönetici/müdür/kanuni temsilci olarak yer alması gerekmektedir.
12-Elektronik tebligatların görüntülenebilmesi için üçüncü kişilere yetki verilmesi mümkün müdür?
Hesap sahiplerince tebligatların görüntülenebilmesi amacıyla üçüncü kişilere yetki verilebilecektir. Ancak, yetki verilecek olan kişilerin bu hususta e-Devlet üzerinden onay vermesi gerekmektedir.
13-Tüzel kişilikte birden fazla yönetici bulunması durumunda her bir yöneticinin ayrı ayrı SGK elektronik tebligat hesabına başvurması gerekmekte midir?
Tüzel kişilikte birden fazla yönetici/müdür/kanuni temsilci bulunması durumunda, tek bir yöneticinin/müdürün/kanuni temsilcinin e-Tebligat başvurusu yapması yeterli olacaktır. Başvuru sonrasında, MERSIS veya SGK tescil kütüklerinde yönetici/müdür/kanuni temsilci olarak yer alan diğer yöneticilerce/müdürlerce/kanuni temsilcilerce yeni başvuru yapılmayacak olup bunların oluşturulan tebligat hesabına kendilerini eklemeleri gerekmektedir.
14-SGK elektronik tebligat hesabı oluşturulmuş tüzel kişi işverenliklerdeyönetici/müdür/kanuni temsilci değişikliği olması ve yeni yönetici/müdür/kanuni temsilci atanması halinde yeni başvuru yapılacak mıdır?
Tüzel kişilerde MERSİS veya SGK iş yeri tescil kütüklerinde yönetici/müdür/kanuni temsilci olarak yer alan kişiler tarafından başvuru yapılarak elektronik tebligat adresinin oluşturulması sonrasında elektronik tebligat adresini oluşturan kişinin görev süresinin sona ermesi, görevden ayrılması gibi nedenlerle MERSİS veya SGK iş yeri tescil kütüklerindeki yönetici/müdür/kanuni temsilci yetkisinin kapatılması durumunda, MERSİS veya SGK iş yeri tescil kütüklerine yönetici/müdür/kanuni temsilci olarak eklenen yeni kişilerin e-Devlet hesapları üzerinden oluşturulan tüzel kişilik elektronik tebligat hesabına kendilerini eklemeleri gerekmektedir.
15-SGK elektronik tebligat adresi hangi durumlarda kullanıma kapatılacaktır?
a) Tüzel kişilerde ticaret sicil kaydının silindiği (nev’i değişikliği, birleşme halleri dahil) tarih itibarıyla,
b) Gerçek kişilerde ilgilinin ölümü veya gaipliğine karar verildiğinin kurum tarafından tespit edildiği durumlarda ölüm/karar tarihi itibarıyla,
c) Kısıtlılık, ceza infaz kurumuna girme veya askerlik hizmeti gibi hukuki ve fiili sebeplerle elektronik tebligat hizmetinden yararlanma imkanının ortadan kalkması durumunda,
d) Ölen/gaipliğine karar verilen kişinin elektronik tebligat adresi, mirasçıları tarafından sosyal güvenlik il müdürlüğüne veya sosyal güvenlik merkezine/merkez teşkilatına başvuru yapılması halinde, e-Tebligat adresi kullanıma kapatılacaktır.
16-Sosyal Güvenlik Kurumu elektronik tebligat uygulamasına ilişkin nereden destek alınabilir?
Sosyal Güvenlik Kurumu elektronik tebligat uygulamasına ilişkin This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresinden destek alınabilir.
Tamamını pdf olarak indirmek İçin Tıklayınız
Kaynak, SGK
E-BELGE UYGULAMALARINDA KAREKOD KULLANIMI HAKKINDA GİB DUYURUSU
E-BELGE UYGULAMALARINDA KAREKOD KULLANIMI HAKKINDA DUYURU
29/05/2024
Bilindiği üzere; e-Belge uygulamaları kapsamında düzenlenen belgelerde karekod kullanım zorunluluğu getirilmiş ve www.ebelge.gib.gov.tr adresinde 17/2/2023 tarihinde yayınlanan duyuru ve “Karekod Standardı Kılavuzu” nda konuyla ilgili detaylı açıklamalara yer verilmiştir.
Ancak uygulamanın başladığı 1/9/2023 tarihinden itibaren karekod eklenerek düzenlenmiş eBelgeler Başkanlığımızca kontrol edilmiş ve bazı belgelerin XML dosyalarında mükelleflerin Qrcode ve Logolarını XML içerisine Base64 formatında AddinationalDocumentReference alanına koyduğu tespit edilmiştir. Belgelerin bu şekilde düzenlenmesi XML boyutunun büyümesine ve belge kontrollerinin uzamasına neden olmaktadır.
Düzenlenecek elektronik belgelerde;
- Belgeye ait Logo ve Jpeg.lerin XSLT içerisine konulması,
- Qrcode için https://ebelge.gib.gov.tr/anasayfa.html sitemizde yer alan UBLTR1.2.1_Paketi içerisinde örnek olarak paylaşılan “general.xslt” ve “irsaliye.xslt dosyasında gösterildiği şekilde java kod bloğu kullanılarak oluşturulması,
gerekmektedir.
Duyurulur.
Kaynak, GİB
Ev İşlerinde Çalışanlarda Tazminat Durumu!
Türkiye'de kadınlar giderek daha fazla çalışma hayatına katılırken binlercesinin yöneldiği alan ev hizmetleri oluyor. Bu nedenle ev hizmetlerinde çalışanların sayısı da artıyor. Sayıları yüz binler ile ifade edilmesine rağmen ev hizmetlerinde sigortalı çalışanların sayısı 30 binler civarında seyrediyor.
Evinde bakıcı, hizmetçi, bahçıvan, şoför, aşçı çalıştıranlar sorumluluklarını; bu şekilde çalışanlar da haklarını merak ediyor. Ev hizmetlerinde çalışanlara ihbar ve kıdem tazminatı ödenir mi? Yıllık izin, fazla çalışma ücreti hakları var mıdır? Evde çalışanları sigortalamak zorunlu mudur? Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın, ev hizmetlerinde çalışanlara ilişkin yazısından konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı:
"5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda ev hizmetlerinde çalışanlar Ek 9’uncu maddede düzenlenmiştir. Kanuna göre, ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süreyle çalıştırılanların sosyal sigortasının yapılması zorunludur. Sigortasız çalıştıranlar, bu şekilde çalıştırdıkları her ay için asgari ücret tutarında para cezası ödemek zorunda kalır.
Ev hizmetlerinde ayda 9 gün ve daha az süreyle çalıştırılanlar için ise sadece günlük asgari ücretin yüzde 2’si oranında prim ödenir. 2024 yılı için 13,33 TL prim ödemek suretiyle ev hizmetlerinde çalışanlar iş kazası ve meslek hastalığına karşı güvence altına alınır.
Ev hizmetlerinde çalışanların ihbar ve kıdem tazminatı var mıdır?
Ev hizmetlerinde çalışanlar İş Kanunu’na değil Türk Borçlar Kanunu’na tabidir. Dolayısıyla, İş Kanunu’ndaki kıdem tazminatı başta olmak üzere birçok haktan yararlanamazlar.
Borçlar Kanunu’nun 432. maddesi uyarınca, ev hizmetlerinde çalışanlara ilişkin hizmet sözleşmesi feshedilirken, karşı tarafa önceden bildirim yapılması gerekiyor. Bildirim süresi, çalışma süresi bir yıla kadar olanlarda 2 hafta, bir yıldan beş yıla kadar olanlarda 4 hafta, beş yıldan fazla olanlarda ise 6 hafta olarak uygulanıyor.
İşveren, sözleşmeyi bildirim süresine uyarak feshedebileceği gibi, bu sürelere ilişkin ücreti ödeyerek derhal fesih yoluna da başvurabilir. Örneğin 6 yıldır çalışan işçiyi hemen çıkartacak ise 6 haftalık ücretine karşılık gelen ihbar tazminatı öder.
İşveren, haklı bir gerekçe olmaksızın işten çıkartırsa, işçi, yukarıdaki bildirim sürelerine uygun tazminat talep edebilir.
Ev hizmeti çalışanı olmanın koşulları
Yargıtay evde yapılan her işi “ev hizmeti” olarak değerlendirmiyor. Evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisi ev hizmeti yapmış sayılmıyor. Ev sahibine ait ev ve bahçesinde ev hizmetinin yanı sıra bekçilik yapan ve ağırlıklı hizmeti bekçilik olan işçi de Yargıtay tarafından İş Kanunu kapsamında değerlendiriliyor.
İş Kanunu kapsamında değerlendirilenler ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin gibi konularda diğer işçiler ile aynı haklara sahiptir.
Ev hizmetlerinde çalışan işçi haklı sebep olmaksızın işe gelmezse veya aniden işi bırakırsa, işveren aylık ücretin dörtte biri oranında tazminat isteme hakkına sahip. İşveren ayrıca işçi işe gelmediği veya işi aniden bıraktığı için bir zarara uğramışsa, bunu da işçiden talep edebilir.
Ev hizmetlerinde çalışanların yıllık ücretli izin hakları bulunuyor. En az bir yıl çalışmış işçiler yılda iki hafta ücretli izin hakkına sahip. 18 yaşından küçük veya 50 yaşından büyük işçiler ise en az üç hafta ücretli izin kullanabilir. Ev hizmetlerinde çalışanların ücretleri, ay sonunda ödeniyor. Ancak, yıllık ücretli izin süresine ilişkin ücretin işçi izne başlamadan önce peşin olarak ödenmesi gerekiyor.
Ev hizmetlerinde çalışan işçilerin haftada bir gün de tatil hakkı bulunuyor.
Ev hizmetinde çalışan işçilere, haftalık 45 saati aşan çalışmaları için fazla çalışma ücreti ödenmesi gerekiyor. Bu durumda işveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini yüzde 50 fazlasıyla ödemekle yükümlü. İşveren, işçinin rızasıyla fazla çalışma ücreti yerine, uygun bir zamanda fazla çalışmayla orantılı olarak izin de verebilir."
https://www.ekonomim.com/gundem/ev-islerinde-calisanlar-tazminat-alabilir-mi-haberi-746320
Maliye Taşra Teşkilatı Yeniden Yapılanıyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 13.05.2024 tarihinde yapmış oldukları basın toplantısıyla “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi”ni kamuoyuyla paylaştı.
Paketin 4. Başlığı “İdari Yapılanmada Etkinlik” olarak açıklanmış olup, toplantıda, yurt dışı ve taşra teşkilatlarının etkinlik esasıyla gözden geçirilmesi olduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, “Birçok ilimizde Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde Defterdarlık ve Vergi Daireleri Başkanlıkları var. Etkinlik için bu ikisini birleştireceğiz ve milletimize daha iyi hizmet sunacağız” dedi. Bakan Şimşek daha sonraki açıklamalarında ise, Malmüdürlüklerinin yeniden yapılandırılması talimatını verdiğini, ilk aşamada 100, sonra da 200 olmak üzere, 300 Malmüdürlüğünün kapatılacağını açıkladı.
Taşrada hem Defterdarlık hem de Vergi Dairesi Başkanlığı var
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 5 Mayıs 2005 tarihinde kabul edilmiş ve 16 Mayıs 2005 tarih ve 25817 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Vergi Dairesi Başkanlıklarının kuruluş esasları ve görevleri ise, 7 Eylül 2005 tarih ve 25929 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Vergi Dairesi Başkanlıklarının Kuruluş ve Görev Yönetmeliği” ile belirlenmiştir.
Geldiğimiz noktada, Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde “Bağlı Kuruluş” olarak örgütlenmiş olan Gelir İdaresi Başkanlığına doğrudan bağlı 29 Vergi Dairesi Başkanlığı ile İstanbul’da faaliyet gösteren Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı görev yapmaktadır.
Defterdarlıklar ise Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde Muhasebat Genel Müdürlüğü taşra teşkilatı olarak görev yapmaktadırlar. Defterdar bulunduğu ilde Bakanlığın en büyük memuru ve il ve bağlı ilçeler teşkilatının amiri olup, işlemlerin mevzuat hükümlerine göre yürütülmesi, denetlenmesi, kanuna aykırı hareketi görülenler hakkında takibatta bulunulması, atamaları ile görevli ve sorumludur. Gelir İdaresi Başkanlığına bağlı olarak faaliyette bulunan Vergi Dairesi Başkanlıkları ile, Muhasebat Genel Müdürlüğü taşra teşkilatı olarak faaliyette bulunan Defterdarlıklar zaman zaman etkinlik ve verimlilik konusunda tartışılmaktadır.
Bu düzenlemeler ışığında Vergi Dairesi Müdürlükleri, Vergi Dairesi Başkanlığı kurulan yerlerde Vergi Dairesi Başkanlıklarına, Vergi Dairesi Başkanlığı kurulmayan yerlerde ise Defterdarlığa bağlı olarak faaliyetlerine devam ederler. Örneğin, Mardin İlinde görev yapan Vergi Dairesi Müdürü Mardin Defterdarlığına, Malatya ilinde görev yapan Vergi Dairesi Müdürü ise Malatya Vergi Dairesi Başkanlığına bağlı olarak çalışacaktır. İstanbul da; bir Vergi Dairesi Müdürü İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı bünyesinde başka bir Vergi Dairesi Müdürü ise Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığına bağlı olarak çalışabilmektedir.
Üçlü yapıya son veriliyor
İllerde Defterdarlıklar, 29 İlde Vergi Dairesi Başkanlıkları ve İstanbul’da Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı olmak üzere, Hazine ve Maliye Bakanlığının taşra teşkilatının üçlü bir yapıda olduğu anlaşılıyor. Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi ile gündeme gelen Defterdarlıklar ile Vergi Dairesi Başkanlıklarının tek çatı altında toplanması ve bazı Malmüdürlüklerinin kapatılması çalışmalarının devam ettiği bilinmekle birlikte, bu yapılanma neticesinde etkili ve verimli kamu hizmeti sunulup sunulmayacağını hep birlikte göreceğiz.
Mahmut Bülent YILDIRIM
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/maliye-tasra-teskilati-yeniden-yapilaniyor/729780