Mehmet Özdoğru
İşçinin Ehliyetine El Konulması Haklı/Geçerli Nedenle Fesih Sebebi Olabilir mi?
İşçinin kendi kusur ve davranışları veya alkollü araç kullanımı nedeniyle ehliyetine el konulması durumunda işveren haklı veya geçerli nedenle fesih yapabilir mi?
Bu soruya cevap verebilmek için
☑İşverenin iş amacıyla araç tahsisi olması
☑Ehliyet, işin yapılması için önemli mi?
☑Ehliyete el konulma nedeni işçiden mi kaynaklandı
☑Ehliyetine el konulan işçiye başka görev verilebilir mi?
gibi sorulara cevap vermek gerekir.
İşverenin tahsis ettiği araçla işin yapılması sırasında veya mesai haricinde alkollü araç kullanması ve ehliyetine el konulması durumunda işçi görevini yerine getiremeyecekse örneğin şoför olarak veya işyerinin ürettiği ürünleri pazarlama görevi olması gibi ehliyetin zorunlu olduğu durumda işçinin iş akdi haklı nedenle feshedilebilir
İşçinin davranışları nedeniyle mesai içerisinde ehliyetine el konulması başka sorunlara da yol açabilir
☑Alkollü araç kullanımı araç içindeki işçiler için hayati tehlike oluşturması
☑Kaza sonrası maddi kayıp
☑İş Kazası sonrası yaralanma veya ölümle sonuçlanma
gibi işveren açısından da sorunlara neden olabilir.
Bu nedenle işçilerin bu konuda yazılı olarak uyarılması ve araç kullanım talimatıyla da işçiye tebliğ edilmesi, gerekli önlemleri alması gerekir.
Ehliyetin el konulması nedeniyle
✅ işçi bir haftadan fazla çalışmaktan alıkoyan sebep ortaya çıkarsa işveren İş Kanunu 25. madde III. bendine göre işlem yapabilir.
✅Haklı fesih durumu ortaya çıkması halinde işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödenmez.
✅Durum geçerli nedenle feshe imkan veriyorsa işçiye bildirim süresi verilerek veya ihbar tazminatı ödenerek, şartlar sağlanıyorsa kıdem tazminatı ödenerek iş akdi feshedilebilir.
Not: İşçinin şoför olarak çalışması ve ehliyetine kendi kusur ve davranışları nedeniyle el konulması ve bu durumu işverenden saklayarak çalışmaya devam etmesi hali de işveren açısından başka haklı neden teşkil edecektir. İşverenin güvenini kötüye kullanmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışı nedeniyle iş akdi feshedilecektir.
RANDIMAN ANALİZİ
İşletmeler en az maliyetle, en yüksek verime ulaşmaya çalışırlar. Bünyelerinde ar-ge birimleri oluşturmakta ve teknolojik kapasitelerini geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu kapsamda teknolojik gelişmelere bağlı olarak üretim yöntemleri ve ürün çeşitleri farklılaşmaktadır.
Randıman analizinde mükellefin üretim teknolojisi, üretimde kullandığı makine ve takım, hammadde, üretim girdileri, fire oranları bilgilerinden faydalanarak gerçek üretim miktarına ve değerlerine ulaşılır.
Randıman, üretime sevk edilen belli miktar ve nitelikteki hammaddeden, belli üretim tekniğiyle, belli miktarda mamul üretilebilmesidir.
Yapılan inceleme sonucunda işletmenin kayıtlarda yer alan üretim miktarı ile olması gereken üretim miktarının aynı çıkması durumunda herhangi bir eleştiri söz konusu olamaz.
Kayıtlarda yer alan üretim miktarının, olması gerekenden daha yüksek çıkması halinde işletmenin belgesiz mal satın aldığı, sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği ya da başkaca vergi kanunlarına aykırı durumların bulunduğu değerlendirmesine yol açar.
İşletmenin üretim ve hasılatının olması gerekenden daha düşük bulunması durumunda, aradaki fark kadar hasılatın gizlendiği değerlendirmesine yol açar.
Randıman analizi sonucunda; üretim miktarı ile üretimde kullanılan hammadde miktarı denetlenmiş, hasılat ve gider kalemlerinin gerçek tutarı ile gerçek üretim miktarı belirlenmiş olur.
Örnek: 3.000 KGR. Hurdaya ayrılmış geminin sökülmesi ile ortaya çıkan 2.550 KGR. Hurda metaller arasında bir bağlantı vardır. Burada hurda metallerin randımanı % 85'dir
Örnek: iplik imalatında meydana gelen fire ve zayiat oranları: 100 KGR pamuk telefinden 70 kg. iplik elde edilir. Randıman % 70'dir.
Örnek: Yoğurt İmalatında Randıman
a) ( Vakumlu) 100 litre sütten yoğurt elde etmek için %30-35 arası kuru maddeyi %12-14 arası çıkartmak için vakumlama işlemi yapılır. Sonuç olarak yaklaşık 65-70 kg yoğurt elde edilir. Randıman % 65-70'dir.
b) (Vakumsuz) 100 litre sütten kazanda pişirilerek %20 yoğunlaştırılır ve %1-arası süttozu ilave edilir. 75-80 kg yoğurt elde edilir. Randıman % 75-80'dir.
Örnek: Kumaş bayrak imalatı esnasında (kesme- biçme esnasında) 100 metre kumaştan, 85 metre bayrak elde edilir. Burada kesme-bicme esnsında %15 kayıp vardır. Randıman %85’dır.
Randıman hesaplamaları yapılmadan gerçekçi fire oranlarına ulaşılması mümkün değildir. Fireler üretim miktarlarını etkiler.
Randıman Analizinde Faydalanılacak Kaynaklar
· Mükellefin Defter ve Belgeleri
· Kapasite Raporları
· Ticaret ve Sanayi Odalarının Raporları
· Meslek Kuruluşlarının Çalışmaları
· Aynı İşle İştigal Eden Diğer Mükelleflerden Alınacak Bilgiler
· Banka ve Finans Kurumlarından Alınan Veriler
· Yargı Kararları
· Deneme üretimleri
· Bilimsel Yayınlar
· Fiili Envanter
· Stoklarda meydana gelen değişimler
· Zayiatlar
· Çalınmalar
· Promosyonlar – Eşantiyonlar – Numune Mallar
· Alış – Satış İadeleri
· Sayım tesellüm farkları
· Ekspertiz Raporları
· Stok Kartları ve Stok Takip Yazılımları
· Makine Kılavuzları, Teknik Broşürler
· Stok Afları
· İşletmede Mevcut Olduğu Hâlde Kayıtlarda Yer Almayan Emtia, Makine, Teçhizat ve Demirbaşların Kayda Alınması
· Kayıtlarda Yer Aldığı Hâlde İşletmede Mevcut Olmayan Emtia
· Fireler
· Dağıtım Anahtarı
YMM/BD HASAN SANCAK
Yabancıların Türkiye’de çalışmalarına ilişkin esaslar
Yine çok sayıda okurumuzdan yabancıların Türkiye’de çalışma imkanları var mıdır? Varsa hangi mercilere müracaat etmek zorundalar. Buna ilişkin usul ve esaslar nelerdir şeklinde sorular alıyorum. Bugün okurlarımıza bu konuda ayrıntılı bilgiler vereceğim.
Çalışma İzni Nedir?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca resmî bir belge şeklinde düzenlenen ve geçerlilik süresi içinde yabancıya Türkiye’de çalışma ve ikamet hakkı veren izin belgesidir.6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanununa göre, Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe, yabancıların Türkiye’de bağımlı veya bağımsız çalışmaya başlamadan önce izin alması gerekir.
Türkiye’de geçerli çalışma izni olmadan çalışan yabancılar hakkında cezai ve idari işlem uygulanır. İzinsiz çalıştığı belirlenen yabancıların Türkiye’ye girişi, pasaport, vize ve ikamet izni konuları tetkik edilerek, durumları yasal olmayanlar sınır dışı edilmektedirler.
İkamet izni ve Çalışma İzni
Türkiye’nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe, yabancıların Türkiye’de bağımlı veya bağımsız çalışmaya başlamadan önce çalışma izni almaları zorunludur.
6735 sayılı Kanuna göre verilen çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti, 6458 sayılı Kanunun 27 nci maddesi uyarınca ikamet izni yerine geçer. Ancak, Uluslararası Koruma Başvuru Sahibi, Şartlı Mülteci ve Geçici Koruma statüsünde bulunan yabancılara düzenlenen çalışma izinleri ikamet izni yerine geçmez.
Türkiye’de çalışma iznine sahip olan bir yabancının aile üyelerinin ikamet izni hakkı var mıdır?
Türkiye’ye çalışmak üzere gelen bir yabancının beraberinde veya daha sonra getirmiş olduğu eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarına da, yabancının kendisi ile birlikte en az beş yıl kanuni ve kesintisiz ikamet etmiş olmaları kaydıyla, süreli çalışma izni verilebilir.
Çalışma izni alabilmek için başvuru yaparken bir aracı kurumun yardımına ihtiyaç var mıdır?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı internet sitesinde bu konuda gerekli her türlü bilgi mevcuttur. Ayrıca kapsamlı başvuru kılavuzları da yer almakta olup hazırlanmış kılavuzlar yardımıyla müracaat işlemleri kolayca yerine getirilmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı(Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü)gerekli hallerde ilgili Bakanlık ve mercilerin görüşlerini de almak suretiyle çalışma izni başvurusunu sonuçlandırır. Usulüne uygun olarak yapılan çalışma izni başvuruları, belgelerin tam ve eksiksiz olması kaydıyla Bakanlık tarafından en geç otuz (30) gün içinde sonuçlandırılır. Başvurunun eksik evrak ile yapıldığının Bakanlıkça tespiti halinde, eksik evrakların tamamlanması istemiyle başvuru sahibine bilgi verilir. Bu durumda otuz günlük süre eksik evrakların Bakanlığa intikal ettiği tarih itibariyle başlar.
Bakanlık çalışma izin başvurusuna ilişkin (olumlu veya olumsuz) kararını, yurt dışından yapılan başvurularda; başvuruyu yapan yabancıya bildirmek üzere (Dışişleri Bakanlığı kanalıyla) ilgili T.C. dış temsilciliğine de bildirir. Yurtiçinden yapılan başvurularda ise yabancıya veya işverene bildirilir. Yurtdışı Konsolosluklardan çalışma vizesi alarak Türkiye’ye gelen yabancılar, giriş tarihinden itibaren en geç 20 gün içinde adres kayıt sistemine kayıtlarını yaptırmak zorundadırlar.
Bildirim Yükümlülüğü
Yabancı çalıştıran işverenler ile süresiz veya bağımsız çalışma izni bulunan yabancılar, çalışma izninin veya çalışma izni muafiyeti kapsamında çalışmanın başlaması ve sona ermesi durumu ile çalışma izni veya çalışma izni muafiyetinin iptalini gerektirecek hâlleri on beş gün içinde Bakanlığa bildirmekle yükümlüdür.
Çalışma İzni Süresinin Uzatılması
Bakanlıkça verilmiş bir çalışma izninin süresinin uzatılabilmesi için; mevcut çalışma izninin bittiği tarihten geriye doğru en fazla iki aylık sürede olmak kaydıyla, izin süresi sona ermeden uzatma başvurusunda bulunulması gerekmektedir. Çalışma izninin süresinin bitiminden sonra yapılan süre uzatım başvuruları işleme alınmaz.
Ev Hizmetlerinde Hangi Koşullarda Yabancı Çalıştırılmasına İzin Verilir?
Ev hizmetlerinde yabancı uyruklu personel çalıştırmak üzere Bakanlığa yapılan çalışma izni başvurularının son zamanlarda giderek artması nedeniyle, konunun istismarının önlenmesi ve izin verilen yabancıların güvenliği açısından aşağıdaki sınırlamaların getirilmesi kararlaştırılmıştır.
Yaşlı ve hasta bakımı ile küçük çocuğu bulunanlar dışında konutlarda yabancı personele çalışma izni verilmemektedir.
Bakım gerektirecek hastalığının bulunduğunun sağlık raporu ile kanıtlanması zorunludur.
Ciddi bakım gerektiren haller dışında erkek yabancılara konutlarda çalışma izni verilmemektedir.
İNDİRİMLİ ORANA TABİ KDV İADE TALEBİNİN TÜM İŞLEMLERİ KAPSAMASI ZORUNLULUĞU VE ÖZELLİKLİ HUSUSLAR
* İndirimli Orana Tabi İşlemleri Bulunan Mükellefler, Bu İşlemleri Nedeniyle Yüklendikleri Ve İndirim Yoluyla Telafi Edemedikleri İçin Mahsuben / Nakden İadesini Talep Edecekleri KDV Tutarını Ocak Ayından Başlayarak Kümülatif Olarak Hesaplarlar.
* İade Talebinin, İlgili Vergilendirme Dönemleri İtibarıyla İndirimli Orana Tabi Tüm İşlemleri Kapsaması Gerekmekte Olup, İşlemlerin Ayrıştırılıp Sadece Bir Kısmına Yönelik Hesaplama Yapılması Ve Bu Şekilde KDV İadesi Talep Edilmesi Mümkün Değildir.
* KDV Kısmi Tevkifat Ve İndirimli Oran Uygulamaları Nedeniyle KDV İade Alacağı Doğmuşsa, Öncelikle Kısmi Tevkifattan Doğan KDV Alacağı İade Edilir.
* İndirimli Orana Tabi Olan İşlemle Genel Orana Tabi İşlemlerin Birlikte Yapılması Halinde, Bu İşlemlere Tekabül Eden Bedel, Toplam Bedelden Ayırt Edilerek Her İşlem Grubuna O Gruba Ait Vergi Oranı Uygulanır. Böyle Bir Ayrımın Yapılamaması Halinde, KDV Hesaplanmasında İşlem Grubu İçerisindeki En Yüksek KDV Oranı Esas Alınır.
* İndirimli Oran Kapsamındaki İşlemlerden;
- KDV’nin Konusuna Girmeyenler KDV Beyannamesine Dâhil Edilmez,
- Kısmi İstisna Kapsamına Girenler Dolayısıyla Yüklenilen Vergilerin İndirim Ve İadesi Söz Konusu Olmadığından, Yüklenilen Bu Vergiler İşin Mahiyetine Göre Gider Veya Maliyet Olarak Dikkate Alınır,
-Tam İstisna Kapsamına Girenler (İhraç Kaydıyla Teslimler Hariç) Dolayısıyla Yüklenilen Vergilerden İndirim Yoluyla Telafi Edilemeyenler İse İlgili İşleme İlişkin Usul Ve Esaslar Çerçevesinde İade Edilir.
* İndirimli Orana Tabi İşlemlerde İade Tutarı, İndirimli Orana Tabi Teslim Veya Hizmetle İlgili Olarak Yüklenilen Vergi İle Söz Konusu İşlemler Üzerinden Hesaplanan Vergi Arasındaki Farkın Sonraki Döneme Devreden KDV İle Karşılaştırılması Sonucu Belirlenmektedir. Bu Hesaplama Yapılırken, İndirimli Orana Tabi İşlemler Üzerinden Hesaplanan Verginin Bu İşlemler Nedeniyle Yüklenilen Vergiden Yüksek Olduğu Dönemlerdeki Tutarlar Arasındaki Fark, Cari Dönem Sonu İade Edilebilir KDV Tutarından Düşülür.
* İndirimli Orana Tabi Teslim Veya Hizmetle İlgili Olarak Yüklenilen Vergi İle Söz Konusu İşlemler Üzerinden Hesaplanan Vergi Arasındaki Farkın, (% 1) Oranına Tabi İşlemler İçin İşlem Bedelinin (% 19)’unu, (% 10)’a Tabi İşlemler İçin İse İşlem Bedelinin (% 10)’unu Aşan Kısmı, İade Hesabına Dahil Edilmez.
* İndirimli Orana Tabi İşlemlerden Doğan İade Tutarının Hesaplanmasında,
- Önce İşlemin Bünyesine Doğrudan Giren Harcamalar Nedeniyle Yüklenilen Vergiler Dikkate Alınır,
- Daha Sonra İlgili Dönem Genel Yönetim Giderleri İçin Yüklenilen Vergilerden Pay Verilir.
- Bu Şekilde Hesaplanan Tutarın, Azami İade Edilebilir Vergi Tutarının Altında Kalması Halinde, En Fazla Aradaki Farka İsabet Eden Tutar Kadar Amortismana Tabi İktisadi Kıymetler (ATİK) Dolayısıyla Yüklenilen Vergilerden İade Hesabına Pay Verilebilir.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Kripto Ve Borsada İşlem Vergisi Alınacak
Haziran ayında Meclis’e sunulacak yasa teklifinde kripto varlıklar ve borsa hisselerinin alım satımında işlem vergisi alınması kesinleşti. Hisse alım satımından on binde 1 ila 3 arasında işlem vergisi, kripto varlıklarda ise yüzde 2 hizmet bedeli alınması öngörülüyor.
Bayramdan sonra Meclise sunulacak ilk yasa teklifi vergi paketi olacak. Vergi paketinin bu hafta son şeklini alması bekleniyor.
Kripto varlıklar ve borsa hisselerinin alım satımında işlem vergisi alınması kesinleşti. Borsada hisselerinin alım satımından alınacak işlem vergisi on binde 1 ile 3 arasındaki bir oranda olacak. Düzenleme bayramdan sonra Meclise sunulacak 60 madde civarındaki vergi paketinde ya da daha sonraki süreçte Meclise gelmesi beklenen ikinci pakette yer alacak.
Kaynaklar, hisse senedinde kazanca dayalı bir vergilendirmenin kesinlikle söz konusu olmadığını belirterek, sadece işlem vergisi alınması yönünde bir düzenleme yapılması kararı alındığını kaydetti. Borsa hisselerinin alım satımında işlem vergisi alınmasının yabancı borsalarda da örneklerinin bulunduğunu belirten kaynaklar, “Borsanın daha derinlikli hale gelmesi ve kaliteli bir borsa faaliyeti oluşturmak için dünya ve Avrupa örnekleri dikkate alınarak kazançtan değil alım satımdan işlem vergisi alınacak. Ancak bu oran çok cüzi, on binde 1 oranların da olacak” bilgisini verdiler. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hisse senetlerine yönelik gelir vergisi alınacağı haberleri üzerine kripto varlıklar ve hisse senedinde kazanca dayalı bir vergi öngörmediklerini açıklayarak tartışmalara son noktayı koymuştu.
Kriptoda önce hizmet bedeli sonra işlem vergisi
Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen Genel Kurul’da önümüzdeki günlerde görüşülecek olan kripto varlıklara yasal zemin oluşturan Sermaye Piyasası Kanunu değişikliğinde kripto varlıklar için vergi bulunmuyor. SPK’nın yüzde 1, teknolojik değerlendirme yapacağı için TÜBİTAK’ın yüzde 1 olmak üzere yüzde 2’lik hizmet bedeli öngörülüyor. Teklifin Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmelerinde de işlem vergisi konusunda teklife bir ekleme yapılmayacak. Kaynaklar, “Kripto varlıklara da işlem vergisi gelecek ama ilerleyen zamanlarda bu konuda adım atılacak. Daha yasa çıkmadı şu anda hizmet bedeli var bu şekilde uygulamaya girecek sonra gelişmelere göre işlem vergisi gündeme gelecek” değerlendirmesi yaptılar.
Vergi paketi bayram sonrası Meclise geliyor
Ekonomi yönetiminin üzerinde uzun zamandır çalıştığı vergi düzenlemelerinin de yer aldığı 100 madde civarında bir taslak metin hazırlandı. Ancak ilk etapta Meclise sunulacak paket 60 madde civarında olacak. Etkin olmayan vergi muafiyet ve istisnalarının kaldırılmasına dönük düzenlemelerin Meclise gelecek ilk pakette yer alması bekleniyor. Meclis kapanmadan 60 maddelik düzenleme yasalaştırılacak, tüm vergi düzenlemelerinin ilk pakette yer almayabileceği bazı vergisel düzenlemelerin daha sonra ikinci torba teklife bırakılabileceği de dile getiriliyor. Borsa ve kripto varlıklarda işlem vergisinin hangi pakette yer alacağı konusu da bu hafta yapılacak ve son şekli verilecek çalışmayla netleşecek.
https://www.ekonomim.com/ekonomi/kripto-ve-borsada-islem-vergisi-alinmasi-kesinlesti-haberi-748110
Limited Şirket Pay Devri Ve Ticaret Siciline Tescili
Limited şirketlerde ortak sıfatı aslen veya devren olmak üzere iki şekilde kazanılabiliyor. Kanuni intikal yollarına kısaca değinmek gerekirse; aslen iktisap şirket kuruluşunda, birleşme veya bölünme durumunda, sermaye artırımında ve ayrıca miras ve eşler arası mal rejiminde söz konusu olurken devren iktisapta ise pay devri sözleşmesi veya cebri icra aracılığıyla pay geçişi sağlanıyor. Bu yazımızda pay devri sözleşmesi yoluyla devri ele alacağız.
Limited şirketlerde pay devri bakımından üzerinde durulması gereken öncelikli konu, devrin geçerliliği için bir pay devir sözleşmesi imzalanmasının zorunlu olmasıdır. Bu pay devir sözleşmesinin geçerliliği ise yazılı şekilde yapılmasına ve tarafların imzalarının noterce onaylanmasına bağlanıyor. Sözleşmede hem payı devreden pay sahibinin hem de payı devralanın imzasının bulunması ve devre konu olan payın açıkça belirtilmesi gerekiyor.
Devir işlemlerinde şu sıra takip ediliyor: Pay devir sözleşmesinin noter tarafından onaylanması ve şirketin genel kurulunun devri onaylayan bir karar alması ile devir tamamlanıyor ve sermaye payı devralana geçiyor. Bununla birlikte işlemin şirket genel kurulu tarafından onaylanması konusunda, şirket sözleşmesi ile onay koşulu kaldırılabiliyor. Daha sonra şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret sicili tarafından tescil tamamlanıyor. Burada tescilin kurucu değil açıklayıcı bir nitelik taşıdığını önemle vurgulamak gerekiyor.
Öncelikle pay devri işlemi şirkete bildiriliyor, genel kurulun bu bildirimden itibaren üç aylık süre içinde devre onay vermesi gerekiyor. Buna karşılık genel kurulun onay vermekten kaçınmasının yanında açıkça kararı ret de etmeyerek sürüncemede bırakması halinde, kanunda öngörüldüğü üzere üç ayın sonunda pay devri onaylanmış sayılıyor. Onay kararı bakımından özel bir nisap öngörülmediğinden toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile karar alınıyor fakat bu nisap şirket sözleşmesi ile artırılabiliyor. Şirket sözleşmesinde genel kurulun hangi hallerde devre onay vermekten kaçınabileceği düzenlenmese de genel kurul dürüstlük kuralı çerçevesinde herhangi bir sebep göstermeden onay vermekten kaçınabilir.
Yukarıda belirttiğimiz hususlara ek olarak, şirket sözleşmesinde sebep olarak yer almasa dahi, sözleşmede ortaklar için ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri varsa ve devralan kendisinden istenen teminatı göstermemişse genel kurul devre onay vermeyebiliyor. Bununla birlikte, genel kurulun onay kararı esnasında her şeyden önce geçerli bir devir işleminin var olup olmadığını kontrol etmesi gerekiyor.
Pay devri genel kurul tarafından onaylandığı veya kanunen belirlenen üç aylık süre sonunda onay verilmemiş olsa dahi verilmiş sayıldığı durumda işlem şirket müdürlerince pay defterine işleniyor ve bu kayıt bildirici nitelikte oluyor. Uygulama bakımından önemli bir diğer konu ise, genel kurul tarafından alınacak olan pay devrinin kabulüne ilişkin kararın, pay devir sözleşmesinin imza tarihinde veya sonrasındaki bir tarihte alınmış olmasının gerekliliği.
Her durumda, pay devir sözleşmesinin imzalanması ve genel kurul onayından itibaren otuz gün içinde şirket müdürleri ticaret siciline tescil başvurusu yapmadığı takdirde, ayrılan ortak devrettiği payla ilgili olarak adının silinmesi için ticaret siciline başvurabiliyor. Bununla birlikte, devralan ortağın tescili talep yetkisi bakımından kanunda boşluk bulunuyor. Her ne kadar Yargıtay kararları doğrultusunda devralanın ilgili sıfatı taşımadığı kararlaştırılmış olsa da doktrindeki ağırlıklı görüş ilgili sıfatının devralan ortağa da tanınması yönündedir.
Esas sermaye paylarının devrinin ticaret siciline tescili, üçüncü kişilerin devri öğrenmesi açısından önemli. Tescil, esas sermaye payının devrinde usuli ve açıklayıcı bir işlem olup ortak sıfatının kazanılmasında herhangi bir kurucu etkisi bulunmuyor. Öte yandan tescil talep etme hakkının yalnızca devreden ortağa tanınmış olması eleştirilere konu oluyor ve devreden ortak gibi devralanın da ilgili sıfatıyla bu talebi öne sürebilmesi doktrinde ağırlıklı olarak kabul ediliyor.
Av. Umut KOLCUOĞLU
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/limited-sirket-pay-devri-ve-ticaret-siciline-tescili/748096
E-Faturalara Özel Usulsüzlük Cezası
Son günlerde şirketlerden, düzenledikleri elektronik faturaları, fatura üzerinde yazılı tarihten aslında daha geç düzenlediklerinden bahisle izahat isteniyor.
Mal satmış, faturasını da düzenlemişsiniz;
- Fatura üzerindeki tarih mal tesliminden itibaren yedi gün içindeki bir süreyi taşıyor (yani tam kanunun aradığı gibi),
- KDV, kurumlar vergisi açısından bir sorun yok,
- Alıcı ve satıcı faturayı zamanında kayda almış, ancak Mali İdare, “Bu fatura, üzerindeki tarihten daha sonraki bir tarihte düzenlenmiş, bu nedenle ben bu faturayı hiç düzenlenmemiş sayıyorum, fatura değerinin yüzde 10’u kadar özel usulsüzlük cezası istiyorum” diyor.
Tespit nasıl yapılıyor?
Elektronik faturanın gözle görülen kısmı dışında bir de gözle görülmeyen elektronik kayıt kısımları var. Gözle görülen kısmında fatura tarihi 10 Haziran olmasına rağmen şayet siz bu faturayı 19 Haziran‘da 10 Haziran tarihli olarak düzenlemişseniz üzerinde 10 Haziran görünse bile arka planda 19 Haziran‘da düzenlendiği izlenebilmektedir. Şimdi Mali İdare bu 19 Haziran‘da 10 Haziran tarihli olarak düzenlenen faturaların elektronik parmak izlerinin peşine düşmüş.
Ceza ne kadar?
Bu şekilde düzenlenen faturaların tutarının yüzde 10’u ceza olarak isteniyor. 2024 için bu ceza 8 milyon 700 bin TL’ye kadar kesilebiliyor. Velhasıl az bir tutar olmayabilir.
Kanun ne diyor?
Vergi Usul Kanununun 231. maddesinin beşinci fıkrasında, “Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süreler içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır” şeklinde bir düzenleme mevcut.
Mali İdare bu düzenleme ve Vergi Usul Kanununun 353. maddesinin 1. fıkrasından hareketle ceza uygulamaya başlamış. Ancak bu maddeye göre hiç düzenlenmemiş sayılacak bir faturadan bahsedebilmek için, olması gereken tarihten sonraki bir tarihi içeren fatura olması gerekir.
Bir örnekle izah etmek gerekirse; 1 Haziran tarihinde bir mal satmışsanız bunun faturasının en geç 8 Haziran’a kadar düzenlenmesi gerekir. Kanuna göre 9 Haziran’da 9 Haziran tarihli olarak düzenleyeceğiniz fatura hiç düzenlenmemiş sayılır. 9 Haziran’da 1 Haziran tarihi atarak bir fatura düzenlemişseniz geç tarihli bir faturadan söz edebilmek, 1 Haziran tarihli bu faturayı hiç düzenlenmemiş sayabilmek bizce, bu maddeden hareketle mümkün değildir.
Peki bu belge yok mu sayılacak?
Mali İdare, verdiği yazılı görüşlerde hiç düzenlenmemiş sayılan faturaların vergiyi doğuran olayın gerçekleşme tarihi itibari ile kayda alınabileceğini, kurumlar vergisi açısından bir sorun olmadığını kabul etmektedir. Diğer bir ifadeyle satıcı ve alıcının kayıtları bu faturalardan hareketle yapılabilecektir. KDV açısından da benzeri bir yaklaşım söz konusudur. Vergi doğuran olay tarihi itibari ile fatura üzerindeki katma değer vergisi alıcı ve satıcının kayıt ve beyanlarında dikkate alınabilecektir.
Geçmişe dönük ceza uygulanmamalı
Mali İdarenin bu konudaki yaklaşımının sebeplerini bilmiyoruz. Ancak elektronik fatura uygulamasının başından beri bu konuda bu yönüyle genel bir yaklaşım ortaya konmadığı için mükellefler; fatura tarihlerinin olması gereken tarih olmasının verdiği rahatlıkla, Mali İdarenin de bu nedenle sorun yaratmadığı ya da maddeyi şimdiki gibi değil bizim yorumladığımız gibi yorumladığı algısıyla uygulama yapmaktaydı.
Ayrıca mükelleflerden istenen izahat çerçevesinde bu tür uygulamaların gerekçelerinin de anlaşılmaya çalışılmasında, varsa makul gerekçe ve ihtiyaçlar, dikkate alınmasında fayda var.
Mali İdare, bilmediğimiz nedenlerle bu konuya önem veriyor ve artık bu şekilde uygulanmasını istiyorsa genel bir açıklamayla bundan böyle bu konunun bu şekilde takip edileceğini ve cezalandırılacağını ilan etmeli, ancak bundan önceki uygulamalarla ilgili özel usulsüzlük cezaları uygulamamalıdır.
Kayıt dışı gelirlerle harcanması gereken zamanın fatura düzenleyen, faturayı da düzenlenmesi gereken tarih itibarıyla düzenleyen, kurumlar vergisi ve KDV kaybı da yaratmayan, usul sorunları nedeniyle kayıt içindeki, uyumlu mükelleflere harcanmasının ne kadar yerinde olduğu sorusunun da önemli olduğunu düşünmekteyim.
Zeki GÜNDÜZ
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/e-faturalara-ozel-usulsuzluk-cezasi/731408
KDV İadelerinin Mahsuben Talep Edilmesinde Gecikme Zammı Hususu
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.
Sanayi Sicil Belgesinin KDV İadelerindeki Durumu
KDV Kanunu 11/1-c maddesi; imalatçıların ihraç kaydıyla satışını yaptıkları mal teslimlerine ilişkin bir düzenleme olup, bu uygulamadan yalnızca sanayici siciline kayıtlı ve sanayi sicil belgesine sahip mükellefler faydalanabilmektedir. Bu minvalde sanayi sicil belgesi hakkında şu bilgileri özetleyebiliriz:
✔️Sanayi sicil belgesince imal edilebilecek mallar yani sanayi sicil belgesinde yazılı bulunan mallar için ihraç kayıtlı teslim kapsamında tecil-terkin/iade talebinde bulunulabilir
✔️Sanayi sicil belgesi bulunmayan veya teslimin yapıldığı tarihten sonra edinilen sanayi sicil belgesine ilişkin bu kanun hükmünden faydalanılamaz.
✔️Diğer şartları taşımakla beraber, sanayi sicil belgesine sahip olmayan mükelleflerlerden ilgili Kuruma başvuran ve bu Kurumdan söz konusu belgenin verileceğine ilişkin olumlu görüş alanlar, belgenin verilmesine ilişkin başvurularını yaptığı tarih itibarıyla kanun hükmünden faydalanabilir.
✔️Sanayi sicil belgesine sahip olmakla birlikte belgenin üretim konusu bölümünde ihraç kaydıyla teslim edilen malın bulunmadığı durumda, ilgili Kuruma başvuran ve bu Kurumdan söz konusu belgenin verileceğine ilişkin olumlu görüş alanlar, belgenin verilmesine ilişkin başvurularını yaptığı tarih itibarıyla kanun hükmünden faydalanabilir.
✔️Sanayi sicil belgesinin vize işlemlerinin süresi içerisinde yapılmamış olması söz konusu belgenin iptalini gerektirmediğinden, ihraç kaydıyla teslimde bulunulan dönemlerde sanayi sicil belgesinin vize islemlerinin süresinden sonra yapılmış olması tecil-terkin uygulamasından faydalanılmasına engel teşkil etmemektedir.
✔️Sanayi sicil belgesi bulunan imalatçı vasfına haiz mükellefler tarafından herhangi bir dönemde yapılan ihraç kayıtlı teslimlere ilişkin tecil- terkin uygulamasında, mükelleflerin kapasite raporunun mevcut olup olmamasının bu uygulamaya herhangi bir etkisi yoktur.
Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır.
İhracat Bedellerinin Bankaya Satış Zorunluluğu Oranı %40'tan %30'a Düşürülmüştür
İhracat Genelgesinin ek 1. maddesi uyarınca, İBKB'ye veya DAB'a bağlanan ihracat bedellerinin %40'ı, İBKB'yi veya DAB'ı düzenleyen bankaya satılmak zorundaydı.
Ancak, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 07.06.2024 tarihli talimatı ile, 10.06.2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, Genelgenin Ek 1. maddesi yürürlükten kaldırılmış ve yerine eklenen Ek 2. madde ile ihracat bedellerinin bankaya satış zorunluluğu oranı %40'tan %30'a düşürülmüştür.
Buna göre; 10.06.2024 tarihinden itibaren, İBKB’ye veya DAB’a bağlanan ihracat bedellerinin en az %30’u İBKB’yi veya DAB’ı düzenleyen bankaya satılacaktır. Bu bedeller bankaca Merkez Bankası tarafından ilan edilen ve işlem günü için geçerli döviz alış kuru üzerinden aynı gün Merkez Bankasına satılacak ve Merkez Bankasının banka nezdindeki hesabına aktarılacaktır. Söz konusu tutarın tam karşılığı banka tarafından ihracatçıya Türk parası olarak ödenecektir. verginet.net
Söz konusu Genelgeye aşağıdaki bağlantı yolu ile ulaşabilirsiniz: