Mehmet Özdoğru
2024 Yılında E-Fatura, E-İrsaliye ve E-Defter Uygulaması Kapsamına Girecek Mükellefler
- Ciro Limitine Bakılmaksızın “Faaliyet Türüne Göre” E-Fatura Ve E-Defter Kapsamına Girecek Mükellefler Tablosu,
- Belirlenen Ciro Limitlerinin Aşılması Halinde E-Fatura Ve E-Defter Kapsamına Girecek Mükellefler Tablosu,
- E –Fatura İle İlgili Özellikli Konular,
- E-İrsaliye Kullanmak Zorunda Olan Mükellefler Tablosu,
- E-Arşiv Fatura Düzenleme Limitleri,
- E-Defter Uygulamasında Esas Alınacak “Brüt Satış Hasılatının” Tespitine Yönelik Verilmiş Özelgeler.
I- CİRO LİMİTİNE BAKILMAKSIZIN “FAALİYET TÜRÜNE GÖRE” E-FATURA VE E-DEFTER KAPSAMINA GİRECEK MÜKELLEFLER:
SIRA |
CİRO LİMİTİNE BAKILMAKSIZIN FAALİYET TÜRÜNE GÖRE E-FATURA VE E-DEFTER UYGULAMASINA GEÇMEK ZORUNDA OLAN MÜKELLEF GRUPLARI |
e-FATURAYA GEÇME SÜRESİ |
e-DEFTERE GEÇME SÜRESİ |
1 |
6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli I sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)'ndan lisans alan (bayilik lisansı dâhil) mükellefler |
Lisans Alma Tarihini İzleyen 4. Ayın Başından İtibaren |
E-Faturaya Geçilen Yılı İzleyen Yılın Başından İtibaren |
2 |
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa ve/veya ithal edenler |
Faaliyete Başladıkları 4. Ayın Başından İtibaren |
E-Faturaya Geçilen Yılı İzleyen Yılın Başından İtibaren |
3 |
11/3/2010 tarihli ve 5957 sayılı Hal Kayıt Sistemi Kapsamında Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre komisyoncu veya tüccar olarak sebze ve meyve ticaretiyle iştigal eden mükellefler |
Faaliyete Başladıkları Tarihten İtibaren 3 Ay İçinde |
E-Faturaya Geçilen Yılı İzleyen Yılın Başından İtibaren |
4 |
(Ek:RG-9/2/2021-31390) Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşme imzalayan sağlık hizmeti sunucuları ile medikal malzeme ve ilaç/etken madde temin eden tüm mükellefler (hastane, tıp merkezleri, dal merkezleri, diyaliz merkezleri, Sağlık Bakanlığından ruhsatlı diğer özelleşmiş tedavi merkezleri, tanı, tetkik ve görüntüleme merkezleri, laboratuvarlar, eczaneler, tıbbi cihaz ve malzeme tedarikçileri, optisyenlik müesseseleri, işitme merkezi, kaplıcalar, beşeri tıbbi ürün/ürün sunan ve/veya üreten özel hukuk tüzel kişileri ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubeleri, ecza depoları vb.) |
Faaliyete Başlayanların SGK’ya Fatura Düzenlemeye Başlamadan Önce |
E-Faturaya Geçilen Yılı İzleyen Yılın Başından İtibaren |
5 |
(Ek:RG-22/1/2022-31727) Kültür ve Turizm Bakanlığı ile belediyelerden yatırım ve/veya işletme belgesi almak suretiyle konaklama hizmeti veren otel işletmeleri |
Faaliyete Başladıkları Ayı İzleyen 4. Ayın Başından İtibaren |
E-Faturaya Geçilen Yılı İzleyen Yılın Başından İtibaren |
6 |
(Ek:RG-7/10/2023-32332) 2/4/2022 tarihli ve 31797 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Şarj Hizmeti Yönetmeliği kapsamında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan şarjağı işletmeci lisansı alan mükellefler ile bu mükellefler tarafından sertifika verilen şarj istasyonu işletmecileri. (Yeni faaliyete başlayanlar faaliyete başladıkları tarihten itibaren) |
Öteden beri faaliyeti olanlar 02.01.2024 tarihinde, yeni işe başlayanlar, işe başladıkları tarihten itibaren |
E-Faturaya Geçilen Yılı İzleyen Yılın Başından İtibaren |
7 |
2023 Yılında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 397'inci Maddesinin 4'üncü Fıkrası Uyarınca, Bağımsız Denetime Tabi Olma Şartlarını Sağlayan Mükellefler |
İzleyen Yılın Başından İtibaren |
İzleyen Yılın Başından İtibaren |
8 |
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlarla iktisadi kamu kuruluşlarının e-Defter uygulamasına geçiş zorunluluğu yoktur ancak isteğe bağlı olarak e-Defter uygulamasına geçiş yapabilirler. Bunlar ile, isteğe bağlı olarak geçen diğer mükellefler. |
Başvuruyu Takip Eden Ay Başından İtibaren |
Zorunlu Değil |
Yukarıdaki Tabloya Göre;
II- BELİRLENEN CİRO LİMİTLERİNİN AŞILMASI HALİNDE E-FATURA VE E-DEFTER KAPSAMINA GİRECEK MÜKELLEFLER:
SIRA |
CİRO AŞIMINA GÖRE e-DEFTER / e- FATURA UYGULAMASINA GEÇMEK ZORUNDA OLAN MÜKELLEF GRUPLARI |
e-FATURAYA GEÇME SÜRESİ |
e-DEFTERE GEÇME SÜRESİ |
1 |
2023 Yılında Brüt Satış Hasılatı (Veya Satışları İle Gayrisafi İş Hasılatı) Tutarı 3 Milyon TL Ve Üzerinde Olan Mükellefler |
01.07.2024 |
01.01.2025 |
2 |
2023 Yılında Brüt Satış Hasılatı (Veya Satışları ile Gayrisafi İş Hasılatı) 500 Bin TL’yi Geçen Gayrimenkul ve/veya Motorlu Taşıt, İnşa, İmal, Alım, Satım veya Kiralama İşlemlerini Yapanlar İle Bu İşlemlere Aracılık Faaliyetinde Bulunan Mükellefler (Ek:RG-22/1/2022-31727) |
01.07.2024 |
01.01.2025 |
3 |
İnternet Üzerinden 2023 Yılında 500 Bin TL ve üzeri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) olanlar. (Mal veya hizmetlerin alınması, satılması, kiralanması veya dağıtımı işlemlerinin gerçekleştirilmesine aracılık etmek üzere internet ortamında başkalarına ait iktisadi ve ticari faaliyetlerin yapılmasına elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek ya da tüzel kişi aracı hizmet sağlayıcıları, internet ortamında gerçek ve tüzel kişilere ait gayrimenkul, motorlu araç vasıtalarının satılmasına veya kiralanmasına ilişkin ilanları yayınlayan internet sitelerinin sahipleri veya işleticileri ile internet ortamında reklamların yayınlanmasına aracılık faaliyetinde bulunan internet reklamcılığı hizmet (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727) aracıları ile kendilerine veya aracı hizmet sağlayıcılarına ait internet sitelerinde veya diğer her türlü elektronik ortamda mal veya hizmet satışını gerçekleştiren mükellefler.) |
01.07.2024 |
01.01.2025 |
NOT: Belirlenen hadlerin altında kalan mükellefler de istemeleri halinde e-Fatura uygulamasından yararlanabilecektir.
Yukarıdaki Tabloya Göre;
III- E –FATURA İLE İLGİLİ ÖZELLİKLİ KONULAR:
1- İhracat İşlemlerinde e-Fatura Uygulamasına Geçiş Zorunluluğu:
e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesi kapsamındaki mal ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar dahil) ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar, bahsi geçen faturalarını 1/7/2017 tarihinden (Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar açısından (Değişik ibare:RG-7/10/2023- 32332) Başkanlık tarafından ebelge.gib.gov.tr adresinde yapılan duyuruda belirtilecek tarihten) itibaren bu Tebliğin “V.7.” ve “VIII.” Numaralı bölümlerinde belirtilen istisnai durumlar haricinde e-Fatura olarak düzenlemeleri zorunludur.
2- E-Fatura Uygulamasına Dahil Olma Zorunluluğu Bulunan Mükellefler İle İhtiyari Olarak Uygulamaya Dahil Olan Mükelleflerin Birbirlerine Belge Düzenlemesi:
3- 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi Ve Kontrol Kanununa Ekli Cetvellerde Yer Alanların E-Faturaya Geçme Zorunluluğu:
4- Devrolunan, Birleşilen Veya Tür Değiştiren (Yeni Ortaya Çıkan) Şirketlerde E-Fatura Zorunluluğu:
5- İşi Bırakıp Daha Sonra Yeniden Mükellefiyet Tesis Ettiren Gerçek Kişilerde E-Fatura Zorunluluğu:
IV- E-İRSALİYE KULLANMAK ZORUNDA OLAN MÜKELLEFLER :
SIRA |
E-İRSALİYE UYGULAMASINA GEÇİŞ ZORUNLULUĞU |
E-İRSALİYE UYGULAMASINA BAŞLAMA TARİHİ |
1 |
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle EPDK'dan lisans (bayilik lisansı dahil) alan mükellefler |
Şartın Sağlandığı Ayı Takip Eden 4. Ayın Başından İtibaren |
2 |
Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malların imal, inşa, ithalini ve ana bayi/distribütör şeklinde pazarlamasını gerçekleştiren mükellefler |
Faaliyete Başladıkları Ayı Takip Eden 4. Ayın Başından İtibaren |
3 |
4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında düzenlenen işletme ruhsatı/sertifikası sahipleri ve işletme ruhsatı/sertifikası sahipleri ile yaptıkları sözleşmeye istinaden maden üretim faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişi mükellefler. |
Şartın Sağlandığı Ayı Takip Eden 4. Ayın Başından İtibaren |
4 |
4/4/2001 tarihli ve 4634 sayılı Şeker Kanununun 2 nci maddesinin (e) bendinde tanımına yer verilen şekerin (Beyaz şeker (standart, rafine küp ve kristal şeker), yarı beyaz şeker, rafine şeker, ham şeker ve kahverengi şeker olarak sınıflandırılan, pancar veya kamıştan üretilen kristallendirilmiş sakaroz ile nişasta kökenli izoglukoz, likid ya da kurutulmuş halde glukoz şurubu, sakaroz veya invert şeker veya her ikisinin karışımının suda çözünmesinden meydana gelen şeker çözeltisi ve invert şeker şurubu ile inülin şurubu) imalini gerçekleştiren mükellefler. |
Faaliyete Başladıkları Ayı Takip Eden 4. Ayın Başından İtibaren |
5 |
- (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727) Demir ve çelik (GTİP 72) ile demir veya çelikten eşyaların (GTİP 73) imali, ithali veya ihracı faaliyetinde bulunan (Değişik ibare:RG-22/1/2022-31727) mükellefler (ticari kazançları basit usulde tespit edilenler hariç). |
Faaliyete Başladıkları Ayı Takip Eden 4. Ayın Başından İtibaren |
6 |
Tarım ve Orman Bakanlığınca gübre üretim ve tüketiminin kayıt altına alınmasına yönelik oluşturulan Gübre Takip Sistemi’ne kayıtlı kullanıcılar. |
Şartın Sağlandığı Ayı Takip Eden 4. Ayın Başından İtibaren |
7 |
(Değişik:RG-22/1/2022-31727) e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan ve brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı); 10 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler. |
Takip Eden Hesap Döneminin Yedinci Ayı Başından İtibaren |
8 |
11/3/2010 tarihli ve 5957 sayılı Hal Kayıt Sistemi Kapsamında Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre komisyoncu veya tüccar olarak toptan sebze ve meyve ticaretiyle iştigal eden mükellefler. |
Faaliyete Başladıkları Ayı Takip Eden 4. Ayın Başından İtibaren |
9 |
Başkanlık, yapılan analiz veya inceleme çalışmaları neticesinde riskli ya da vergiye uyum düzeyi düşük olduğu tespit edilen mükellefleri veya mükellef gruplarını, faaliyet, sektör ve ciro tutarına bağlı olmaksızın, yazılı bildirim yapmak ve geçiş hazırlıkları için en az 3 ay süre vermek suretiyle e-İrsaliye uygulamasına geçme zorunluluğu getirmeye yetkilidir. Kendisine yazılı bildirim yapılan mükelleflerin, yazılı bildirimde belirtilen süreler içinde e-İrsaliye uygulamasına dâhil olması gerekmektedir. Yazılı bildirim yapılan mükelleflerin, yazıda belirtilen süreler içinde e-İrsaliye uygulamasına dahil olması ve tüm müşterilerine e-İrsaliye düzenlemeleri gerekmektedir. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında Kanunda öngörülen hükümler uygulanır. |
Yazılı Bildirim Yapılan Mükelleflerin Yazıda Verilen Süre İçinde |
Yukarıdaki Tabloya Göre;
e-İrsaliye kullanma zorunluluğu kapsamına girecektir.
V- E-ARŞİV FATURA DÜZENLEME LİMİTLERİ:
E-Arşiv Fatura Düzenlenecek Mükellef ve Nihai Tüketici Grubu |
2024 Yılında E-Arşiv Fatura Alt Limiti (Vergiler Dahil) |
Vergi Mükelleflerine Düzenlenecek |
6.900 TL |
Nihai Tüketicilere Düzenlenecek |
5.000 TL |
NOT: 483 SN VUK Genel Tebliği Madde 6’da belirtilen ÖKC kullanımından muafiyeti şartlarını sağlayarak ÖKC kullanımından muaf olan ve e-arşiv fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin; Kanunun 232’nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, işlemin gerçekleştiği yıla ait, fatura düzenleme zorunluluğuna ilişkin tutarı aşmayan perakende mal ve hizmet satışlarında düzenlenecek e-arşiv faturalarında müşterinin adı bölümüne “Nihai Tüketici” açıklaması ile düzenlenmesi halinde perakende satış fişi veya ödeme kaydedici cihaz fişi yerine kullanılabilmesine imkan verilmiştir.
SMMM / YMM'ler Geriye Dönük veya Tahsilat Olmadan e-SMM Kesebilir Mi?
Vergi Usul Kanunu 236. Maddesine göre Serbest Meslek Erbabı , mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için 2 nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir. Bu durumda Serbest Meslek Erbabı açısından tahsilat esası geçerli olduğundan tahsilat yapıldığı zaman makbuz düzenlenmek zorundadır. Burada 7 günlük bir süre bulunmamaktadır. Bu kuralın tek istisnası tahakkuk esasına bağlı KDV olup, Hesaplanan KDV için tahsil edilmemesi halinde bile serbest meslek makbuzu kesilmesi gerekir. Burada bir hatırlatma yapmakta yarar vardır. KDV haricinde serbest meslek makbuzu tanzimi tahsilat yapıldığı anlamına gelir, bu nedenle KDV haricinde tahsilat yapılmadan serbest meslek makbuzu tanzimi alacağın takibi açısından risklidir.
Vergiden muaf olmayan Serbest Meslek Erbaplarının 509 Nolu Tebliğine göre serbest meslek makbuzlarını “e-Serbest Meslek Makbuzu” olarak düzenlemeleri zorunludur.
Gelir İdaresi Başkanlığınca yayımlanan 22/5/2024 tarihli duyuru ile e-Arşiv Fatura, e-Serbest Meslek Makbuzu, e-Müstahsil Makbuzu ve e-Adisyon uygulamalarının e-Arşiv Raporlarında "İmza Zamanı" alanı zorunlu hale getirilmiştir. Ancak bu tarihten önceki e-Serbest Meslek Makbuzunda da sistem üzerinde idarece tespitler yapılması muhtemeldir.
353. Maddeye göre verilmesi ve alınması icap eden e-Serbest Meslek Makbuzun verilmemesi, alınmaması, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi, bu belgelerin elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekirken Maliye Bakanlığınca belirlenen zorunlu haller hariç olmak üzere kâğıt olarak düzenlenmesi ya da hiç düzenlenmemiş sayılması halinde; bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için 2024 yılı için 3.400 TL'den aşağı olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10'u nispetinde Özel Usulsüzlük Cezası kesilir. Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak tespit olunan yukarıda yazılı Özel Usulsüzlük Cezası için kesilecek cezanın toplam 2024 yılı için 1.700.000 TL'yi geçemez.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
2024 YILI TARHİYAT SONRASI UZLAŞMA BROŞÜRÜ YAYIMLANDI
Uzlaşma, mükelleflerin ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilecek/edilen vergiler ve bunlara ilişkin kesilecek/kesilen vergi ziyaı cezaları konusunda yargı yoluna başvurmadan, vergi idaresi ile anlaşmak amacıyla başvurabilecekleri idari bir çözüm yoludur. Uzlaşma, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma olarak ikiye ayrılır.
Tarhiyat Sonrasıi Uzlaşma Broşürü için Tıklayınız
2024 UZLAŞMA İnfografik için Tıklayınız
Kaynak, GİB
2024 YILI TARHİYAT ÖNCESİ UZLAŞMA BROŞÜRÜ YAYIMLANDI
Uzlaşma, mükelleflerin ikmalen, re’sen ve idarece tarh edilecek/edilen vergiler ve bunlara ilişkin kesilecek/kesilen vergi ziyaı cezaları konusunda yargı yoluna başvurmadan, vergi idaresi ile anlaşmak amacıyla başvurabilecekleri idari bir çözüm yoludur. Uzlaşma, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma olarak ikiye ayrılır.
Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Broşürü için Tıklayınız
2024 UZLAŞMA İnfografik için Tıklayınız
Kaynak, GİB
FAST Güvenli Ödeme İşlemi 2. El Araç Alım-Satım İşlemleri İçin Kullanılabilecek (Merkez Bankası Duyurusu)
FAST Güvenli Ödeme İşlemi Katman Servisine İlişkin Basın Duyurusu
Onay gerektiren ödeme işlemleri için FAST Güvenli Ödeme İşlemi Katman Servisi devreye alınmıştır.
Onay/tescil gerektiren ödeme işlemlerinde kontrollü bir ortam sağlayacak olan FAST Güvenli Ödeme İşlemi Katman Servisi 31 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla kullanıma açılmıştır. Servis, öncelikli olarak 2. el araç alım-satım işlemleri olmak üzere, işlemdeki taraflara güvence sağlanmasına ihtiyaç duyulan farklı iş modellerinde kullanılabilecektir.
FAST Sistemi üzerine inşa edilmiş bir aracılık hizmeti olan Güvenli Ödeme İşlemi, yetkili kuruluşlar tarafından onay/tescil gerektiren işlemler için yapılacak para transferlerinde süreçler tamamlanıncaya kadar tutarın FAST katılımcısı bir kuruluş nezdinde bekletilerek işlemin taraflarına güvence sağlamaktadır. Bu hizmet ile, ödemeyi gönderecek olan kullanıcıya onay/tescil işlemi tamamlanmadan bedelin karşı tarafa aktarılmayacağı, ödemeyi alacak olan kullanıcıya ise onay/tescil işlemi gerçekleştiğinde bedelin hesabına geçeceği garanti edilmektedir. FAST Güvenli Ödeme İşlemi ilk aşamada 2 milyon TL işlem limiti dâhilinde kullanılabilecektir.
Güvenli Ödeme İşlemi Katman Servisi’nin de FAST Sisteminin diğer katman servisleri gibi hızla yaygınlaşacağı öngörülmektedir.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.
Kaynak: TCMB
Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Özellikli Hususlar
* 2024 yılında 23.000 TL aşmayan Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezaları Tarhiyat Öncesi Uzlaşma kapsamı dışındadır. Bu kapsamda 23.000 TL aşmayan Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezaları için Vergi Usul Kanunu 376. Maddesine göre Cezada İndirim oranı %50 artırımlı olarak uygulanır.
* Uzlaşmanın vaki olması durumunda üzerinde uzlaşılan vergi veya vergi farkının tamamı ile vergi cezalarının %75’inin ödeme süreleri içinde ödenmesi halinde üzerinde uzlaşılan cezanın %25’i indirilir. Böylece, vergi ziyaı cezasının yanı sıra 23.000 TL aşan ve uzlaşılan Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezalarının %75’inin 1 ay içinde ödenmesi durumunda uzlaşılan cezanın %25’i indirilir.
* Üzerinde uzlaşma sağlanan veya tutanakla tespit edilen hususlar hakkında dava açılamaz ve hiçbir merciye şikâyette bulunulamaz. BURADA YARGI KARARLARINA GÖRE VERGİ HATASI KAPSAMINDA DAVA AÇILABİLMEKTEDİR.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Gayrimenkul Alım/Satımında Vergilendirilme Sorunu Ve Beklentiler
Gayrimenkul alım/satımının vergilendirilmesi ve yaşanan sorunlar uzun yıllardır tartışılmaktadır. Nihayet, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca konuyla ilgili önemli bir çalışma başlatılmış ve Cumhurbaşkanlığı’na sunulmuştur.
Mevcut istisnaların kaldırılacağı, satışa konu değerin asgari emsal (rayiç) değerine göre belirleneceği gündemdedir.
Mevcut vergilendirme sistemi
Gayrimenkul alım/satımıyla ilgili tartışılmakta olan mevcut vergilendirme sistemi aşağıdaki gibi sıralanabilir. Gerçek veya tüzel kişi adına kayıtlı gayrimenkulün satışında hem alıcıdan hem satıcıdan %2 olmak üzere toplam satış bedeli üzerinden %4 tapu harcı ödenir.
Gerçek kişiler adına kayıtlı gayrimenkulün alım/satımında KDV uygulanmaz.Tüzel kişi adına kayıtlı gayrimenkulün alım/ satımında ise, gayrimenkulün işyeri veya konut olmasına göre %1, %10 ve %20 KDV uygulanır. Gerçek kişi adına kayıtlı gayrimenkulün beş yıldan önce satılması halinde endeksleme sonucu oluşan kazanç gelir vergisine tabidir. Beş yıldan sonra satılması halinde oluşan kazanç vergiden istisnadır.
Tüzel kişi adına kayıtlı gayrimenkulün iki yıldan önce satılması halinde oluşan kazanç kurumlar vergisine ve KDV’ye tabi iken iki yıldan sonra satılması halinde vaktiyle uygulanan KDV istisnası 14/7/2023 tarihinde kaldırılmış olup, 14/7/2023 tarihinden önce aktife girenlerde %25’i kurumlar vergisi istisnası devam etmekte olup, 14/7/2023 tarihinden sonra aktife girenlerde kurumlar vergisi istisnası tamamen kaldırılmıştır. (Gayrimenkul ticareti veya kiralaması faaliyetiyle uğraşan tüzel kişilerde istisna hakkı zaten bulunmamaktaydı.)
Mevcut uygulamaya yönelik eleştiriler
Başta inşaat sektörü olmak üzere gayrimenkul alımı/satım işleri ekonomide çok önemli yer tutmakta ve ekonomik dinamiklerin başında gelmektedir. Ancak, mevcut vergi yasalarında bazı istisna ve muafiyetler ile bu yasalarda var olan boşluklar nedeniyle başka sektörler veya vergi mükellefleri nezdinde haksız rekabet oluşmaktadır.
Konuya yönelik eleştiriler özetle aşağıdaki gibi sıralanabilir. Alım/satım bedelleri tapuda gerçek değerin altında (düşük) gösterilerek vergi kaybına ve kayıt dışılığa yol açmaktadır. Vergi kaybı olarak; gelir vergisi, kurumlar vergisi ve alım/satım tapu harçları öne çıkmaktadır. İstisna ve muafiyetlerin devam etmesi diğer sektör mükellefi için haksız rekabete yol açmaktadır. Satışa konu gayrimenkulün satış değerinin belediye emlak rayiç değeri olarak dikkate alınması vergi kaybına yol açmaktadır.
Gündemdeki yeni düzenleme ve öneriler
Milyonlarca gayrimenkul sahibini ilgilendiren ve son zamanlarda kamuoyunda yer alan gayrimenkul alım/satım işleminin vergilendirilmesine yönelik Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılan taslak çalışma Sayın Cumhurbaşkanı’na sunulmuş bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı’nca yapılacak değerlendirme sonrası konunun yakın zamanda TBMM’nin gündemine gelmesi beklenmektedir. Söz konusu taslak çalışmanın içeriği aşağıdaki gibi özetlenebilir. Emlak vergileri ve tapu harçları artık gayrimenkullerin belediyedeki emlak vergisine esas değerleri üzerinden değil, bölgesel rayiç bedel üzerinden alım/satıma konu olacaktır. Bölgesel rayiç bedellere göre yapılacak alım/satım işlemi sonucu maliyenin vergi gelirlerinde ciddi artış olacaktır.
Alım/satım yılına bakılmaksızın tüm istisna ve muafiyetlere son verilecektir. Diğer bir ifadeyle, tüzel kişilerde iki yıllık, gerçek kişilerde beş yıllık muafiyete son verilecektir. Ancak bu uygulama yasalaşırsa, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce satın alınmış olan gayrimenkuller eski mevzuata tabi olacaktır. Yeni satın alınanların satışı ise yeni yasaya tabi olacaktır. Üzerinde çalışılan yeni düzenleme gerekli ve önemli bir düzenleme olup, piyasalarda yaratacağı etkisinin de dikkate alınması gerekir. Öte yandan, yeni düzenlemenin kira ve gayrimenkul satış fiyatlarında olağandışı bir artışa yol açmamasına dikkat edilmelidir. Talha APAK
İflasın Ertelenmesi Halinde SGK Prim Borcu Ve Üst Düzey Yöneticinin Sorumluluğu
Üst düzey şirket sorumlularının Sosyal Güvenlik Kurumu prim borçlarından dolayı sorumlulukları konusu 5510 sayılı Kanun’un 88 inci maddesinde düzenlenmiştir.
5510 sayılı Kanun'un 88 inci maddesi "Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur." hükmünü düzenlenmiş ise de bu sorumluluk, “haklı sebep olmaksızın” ödememe hali ile sınırlandırılmıştır.
Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken; diğer Kanunlardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa Sosyal Güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
İflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Kanunun 179 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, “borca batık durumda olan (aktifi pasifini karşılamayan) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, Ticaret Mahkemesi’nce iflas kararı verilmeyerek önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurum”dur. Anılan Kanun'un 179/1-b maddesi uyarınca, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç kanundan doğduğundan, mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.
İflasın ertelenmesi öncesi ve sonrası ayırımına dikkat!
Bu bağlamda; İcra ve İflas Kanunu’nun 179 uncu maddesi uyarınca iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Kanun’un 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz…” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkansızlığı, temsile yetkili olan şirket üst düzey yöneticilerinin kusurundan değil, doğrudan Kanundan doğduğundan, şirket üst düzey yöneticisi yönünden 5510 sayılı Kanun’un 88 inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilecektir
Ancak, iflasın ertelenmesi hükmünden öncesine ilişkin prim borçları yönünden, borcun ait olduğu ayı takip eden ay sonu itibariyle tahakkuk ve tediye sorumluluğu gerçekleştiğinden, sonradan şirket yönünden verilen iflasın ertelenmesi kararı üst düzey yöneticinin müteselsil sorumluluğunu etkilemeyecek ve haklı neden oluşturmayacaktır. (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 24.5.2023 tarih E.2023/926 , K. 2023/5841)
Ahmet Metin Aysoy
SGK E Başmüfettişi
Kurum Ortaklardan Alınan Faizsiz Borçlarda Olası Vergi Konuları
Bu köşede 22 Mayıs günü yayınlanan makalede, gerçek kişi ortaklardan sağlanan faizsiz borçlanmada, ortak tarafından beyan edilmesi gereken bir gelirin olup olmayacağı üzerinde durmuştum.
Bugünün konusu, yurt dışında yerleşik, finansal kurum niteliğinde olmayan ilişkili kişilerden sağlanan faizsiz kredilerle ilgili vergi konuları. Bu başlık altında öne çıkan konu, bu türden faizsiz borçlanmada emsal faiz üzerinden katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı ve kurumlar vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağı. Makalede borcun örtülü sermaye olmadığı durumla sınırlı kalacağım. Örtülü sermaye durumu ayrı bir makale konusu…
Emsal faiz tutarı üzerinden katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı
Katma değer vergisi matrahıyla ilgili olarak öncelikle yasal dayanaklarıyla düzenlemeleri özetleyeyim:
- Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 20/1. maddesine göre, teslim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel. Yani gerçek mal veya hizmet satış bedeli…
- Aynı kanunun 27. maddesine göre, bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin emsal bedeline göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde matrah, emsal bedel.
Buna göre;
- Yurt dışında yerleşik, finans kurumu niteliğinde olmayan ilişkili kişilerden yapılan borçlanmada, katma değer vergisinin matrahı kural olarak ödenen faiz tutarı.
- Borçlanma faizsiz olarak yapılmışsa veya faiz oranı emsaline göre açık bir şekilde düşükse, katma değer vergisinin matrahı, ilke olarak emsal faiz oranıyla hesaplanacak faiz tutarı.
- Faizsiz veya düşük faizle borçlanma, mükellefçe haklı sebeplerle açıklanabiliyorsa, katma değer vergisinin matrahı, düşük faizle borçlanmada emsal faiz değil gerçek faiz tutarı, faizsiz borçlanmada ise işlem vergisiz.
Kritik konuyu bir defa daha özetleyecek olursam, düşük faizle veya faizsiz borçlanmada, bu durum haklı nedenle açıklanabiliyorsa, emsal faiz hesaplamak ve bu tutar üzerinden vergi hesaplamak gerekmiyor. Faiz oranı emsaline göre açık bir şekilde düşük ve bu durum izah edilemiyorsa, verginin emsal faiz üzerinden hesaplanması gerekiyor.
Kanunda düşüklüğün haklı sebeplerle açıklamasından bahsediliyor ama bedelsiz teslimlerin de aynı hüküm kapsamında olduğunu, dolayısıyla ilişkili kişiden yapılan faizsiz borçlanmada da faiz olmamasının haklı nedenle izah edilip edilmediğine göre matrahı belirlemek gerektiğini düşünüyorum.
Gelir İdaresi Başkanlığı verdiği özelgelerde, yurt dışındaki finans kurumu olmayan ilişkili şirketten temin edilen finansman hizmetinin katma değer vergisine tabi olduğunu, bu hizmetin karşılığını teşkil eden faiz tutarı üzerinden hesaplanacak verginin sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi gerektiğini, hizmetin karşılıksız ya da emsaline göre düşük bedelle temin edilmesi halinde matrah olarak emsal bedelinin esas alınacağını söylüyor. (07.04.2012 tarih ve 465 sayılı, 29.03.2013 tarih ve 189 sayılı özelgeler.)
Özelgelerde, anladığım kadarıyla, borcun faizsiz olmasının, mükellefçe haklı nedenle izah edilip edilmediğiyle ilgilenilmiyor.
Konuyla ilgili çok sayıda yargı kararı var. Kararlar, genel olarak, bedelsiz işlemlerde katma değer vergisinin emsal bedel üzerinden hesaplanması gerektiği yönünde. Yurt dışında bulunan ve finans kuruluşu olmayan ilişkili kurumdan alınan faizsiz kredilerle ilgili kararlar da aynı yönde. Bu kararlarda, emsal faiz tutarı üzerinden katma değer vergisi hesaplanması ve sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış. Bu çerçevede örneğin, Danıştay Üçüncü Daire’ye ait, 4 Nisan 2023 tarihli tespit edebildiğim 20 adet karar var. Kararlarda yer alan bilgilerden, kararların tek bir mükellefin farklı vergilendirme dönemlerine ait olduğu anlaşılıyor. Kararların bir kısmı aynı yöndeki Vergi Mahkemesi kararlarının onanması, bir kısmı ise yapılan tarhiyatı onayan Vergi Mahkemesi kararını istinafta bozan Bölge İdare Mahkemesi kararlarını onayan kararlar. Kararların tam metinleri Danıştayın internet sitesinde mevcut, ilgilenenler tam metni görebilirler.
Kanun’da yer alan ve yukarıda bahsettiğim haklı nedenle izahla ilgili konuya örnek olması açısından bir karardan da bahsedeyim. Danıştay Üçüncü Dairesine ait bir kararda, borç alınan yurt dışında yerleşik şirketlerin faizli kredi kullandırmasının yasak olmasının veya bu borçlar karşılığında faiz ödenmemiş olması hususlarının alınan nakit paranın, bir finansman temini hizmeti olduğu ve katma değer vergisine tabi olduğu durumunu etkilemediği belirtiliyor. Danıştay bu kararda, borç verenin faiz almasının yasak olmasını, haklı neden olarak görmüyor. (Danıştay Üçüncü Dairesi’nin 08.03.2019 tarih ve E:2015/13067 K:2019/1673 sayılı kararı.)
Faizsiz borçlanmada emsal faiz tutarı üzerinden katma değer vergisi hesaplanmasına gerek olmadığı yönünde de az da olsa kararlar var. Örneğin Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 13.06.2003 tarih ve E:2002/631 K:2003/332 sayılı kararında, ortakların şirket işlerinin yürütülmesi amacıyla her zaman şirketten borç para almaları veya şirkete borç para vermelerinin mümkün olduğu, ortakla şirket arasında bu şekilde sürekli hareket halinde işleyen ortaklar cari hesabının bulunması ve bu işlem için faiz yürütülmemesinin ekonomik gereklere uygun ve iş yaşamının doğal akışı gereği olduğu gerekçesiyle, ortağa ödünç para verme işleminin finansman hizmeti sayılarak katma değer vergisine tabi tutulmasını hukuka uygun bulmamış.
Buraya kadar konuya İdarenin ve yargı organlarının bakışını özetledim. Kendi görüşümü de özetle ifade edeyim.
Öncelikle, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 27. maddesinin asgari vergileme maddesi değil, bir vergi güvenlik önlemi olduğuna dikkat çekmek isterim. Maddenin gerekçesinde de zaten, belli birtakım kişilere yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düşük bedel göstererek, muvazaalı yollarla matrahı, dolayısıyla vergi tutarını azaltmaya yönelik davranışların önlenmesinin amaçlandığı açıkça yer alıyor.
İlişkili kişiler arasında bedelsiz veya düşük faizle borçlanmanın her zaman vergi tutarını azaltmaya dönük olduğunu söylemek mümkün değil. Tam tersine bazı durumlarda emsal faiz üzerinden vergi almak vergi tutarını azaltabilir de. Bu çerçevede örneğin, yurt dışı ana merkezden faizsiz kredi alınması halinde, emsal faiz üzerinden katma değer vergisi alınması, sorumlu sıfatıyla ödenen katma değer vergisinin indirim konusu yapıldığı bir durumda ek vergi yaratmaz. Tam tersine emsalden vergi alınması isteği, faizsiz borcun faizle borçlanmaya dönüşmesine, katma değer vergisi tutarı aynı kalmasına rağmen ödenen faizin gider yazılması nedeniyle kurumlar vergisinin de azalmasına yol açar. Yurt dışına faiz kadar para çıkışı da ekonomik cezalandırmadan başka bir şey değil.
Özetlemek gerekirse, her borçlanma işleminin özel olarak değerlendirilmesi, borçlanmanın faizsiz olmasının veya faiz oranının emsaline göre bariz şekilde düşük olmasının mükellefçe haklı nedenle izah edildiği durumda, katma değer vergisi olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Emsal faiz tutarı üzerinden stopaj hesaplanıp hesaplanmayacağı
Hangi ödemeler üzerinden gelir/kurumlar vergisi stopajı yapılacağı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 ve geçici 67. maddeleri ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15 ve 30. maddelerinde belirlenmiş durumda.
Finans kurumu niteliğinde olmayan ilişkili kişilerden yapılan borçlanmalarda, ödenen faiz tutarı üzerinden stopaj yapılması yaygın olarak Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesi kapsamında, yurt dışı ortaklara yapılan ödemelerde karşımıza çıkıyor.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesine göre, madde kapsamındaki kazanç ve iratları nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenlerin, kurumlar vergisi stopajı yapması gerekiyor.
Buna göre, nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bir faiz yoks stopaj yapılmasını gerektiren bir işlem de yok demektir. Dolayısıyla, faizsiz borçlanmada emsal faiz tutarı üzerinden bir stopaj söz konusu değil.
Gelir İdaresi tarafından verilen bir özelgede de, yurt dışında yerleşik ilişkili kişiden alınan borç karşılığında herhangi bir faiz ve benzeri ödemede bulunmadığı veya gider yazılmadığı durumda, nakden veya hesaben faiz ödemesinde bulunulmaması veya tahakkuk ettirilmemesi halinde stopaj yapılmasının söz konusu olmayacağı, alınan borcun örtülü sermaye olarak kabul edilmesi halinde de aynı şekilde kâr payı kabul edilerek stopaj hesaplamasına yer olmadığı açıklanmış. (07.04.2012 tarih ve 465 sayılı özelge.) Recep BIYIK
Defterlerin Kapanış Onayı
Vergi Usul Kanununda Kapanış Tasdiki Ve Defteri Kebir Açılış Tasdiki Yoktur. Bunlar Türk Ticaret Kanununa Göre Tasdik Edilir. Türk Ticaret Kanununda Defteri Kebir Kapanış Tasdiki Yoktur.
> Fiziki Ortamda Tutulacak Defterlerin Kapanış Onayı: Belirtilen Tarihe Kadar Notere İbraz Edilip Son Kaydın Altına Noterce “Görülmüştür” İbaresi Yazılarak Mühür Ve İmza İle Onaylanması Zorunludur.
* Yevmiye Defteri: Haziran Ayı Sonuna Kadar
* Yönetim Kurulu / Müdürler Kurulu Karar Defteri: Ocak Ayının Sonuna Kadar
> Elektronik Ortamda Tutulacak Defterlerin Kapanış Onayı
* Yevmiye Defteri Açılış- Kapanış Onayı: E-Defter Tutma Sürecinde Hesap Döneminin İlk Ayına Ait Beratın Alınması Açılış Onayı, Son Ayına Ait Beratın Alınması Kapanış Onayı, Diğer Aylara Ait Beratların Alınması İse İlgili Aylara Ait Defterlerin Noter Onayı Yerine Geçer.
Hesap Dönemi Veya Takvim Yılı İçerisinde E-Defter Tutmaya Başlayanlar, Başladıkları Tarihi İzleyen Bir Aylık Süre İçerisinde Eski Yevmiye Defterlerine Kapanış Tasdiki Yaptıracaklardır.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.