Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Yatırım indirimi stopajının niteliği, diğer bir ifadeyle yatırım indirimi stopajının temettü vergilendirilmesi niteliğinde olup olmadığı hususu yıllardan beri tartışılmaktadır. Bu tartışmanın temelini ise, esasen yatırım indirimi stopajının niteliğine göre uygulanması öngörülen vergi oranında meydana gelecek değişiklik teşkil etmektedir.

Nitekim, yatırım indirimi stopajının temettü vergilendirilmesi niteliğinde olduğu yönünde bir değerlendirme yapıldığı ve yatırım indirimine tabi kazancın yurt dışında mukim ortağa dağıtıldığı halde vergilendirmenin Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarında öngörülen düşük orandan yapılması, temettü vergilendirmesi değil de kurumlar vergisi benzeri nihai bir vergilendirme niteliğinde olduğu yönünde bir değerlendirme yapıldığında ise vergilendirmenin iç mevzuatta öngörülen %19,8 oranında yapılması gerekmektedir.

Bu kapsamda, mükellefler tarafından yapılan vergilendirmenin temettü vergilendirmesi olduğunu ve bu nedenle düşük vergi oranlarının uygulanması gerektiği ileri sürülürken; vergi idaresi kurumlar vergisi benzeri bir vergilendirme olduğu ve dolayısıyla lokal mevzuatta öngörülen %19,8 üzerinden vergilendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Mükellefler ve vergi idaresi arasındaki bu değerlendirme farklılığı, yargıya da intikal ettirilmiş ve yargılamalarda Danıştay 3. ve 4. Dairelerince, müstakar olarak yatırım indirimi stopajının temettü vergilendirmesi niteliğinde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. 2013 yılından sonra Danıştay 4. Dairesi konuya ilişkin görüşünü mükellefler aleyhine değiştirmiştir.

Bu halde ortaya çıkan içtihat farklılığını gidermek amacıyla, öncelikle İçtihadı Birleştirme başvurusunda bulunulmuş ve akabinde kesinleşen dosyalar için Anayasa Mahkemesi nezdinde bireysel başvuru talebinde bulunulmuştur.

İçtihadı Birleştirme başvurusunun incelemeye alınıp alınmayacağı hususu Danıştay Başkanlığı nezdinde  halen incelenmekteyken, Anayasa Mahkemesi nezdinde yapılan bireysel başvuru, 13 Aralık 2017 tarihli ve 30269 sayılı​ Resmi Gazete'de yayımlanan Karar ile hükme bağlanmıştır.
ford.jpg

Anayasa Mahkemesi, konuya ilişkin tesis ettiği 26.10.2017 tarih ve 2014/13518 sayılı bireysel başvuru kararı ile özetle;

  • Yatırım indirimi istisnasından yararlanan kazançlar üzerinden uygulanan stopajın niteliğine ilişkin farklı içtihatların bulunmasının,
  • Kanunun yürürlüğe girmesinin üzerinden uzun süre geçmiş olmasına rağmen ilgili hükmün yorumunda yeknesaklığın sağlanamamasının,

hukuki belirlilik ve öngörülebilirliği ilkelerini zedelediği ve bu nedenle, vergilendirme suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin belirlilik ve öngörülebilirlik kriterlerini taşıyan bir kanuna dayanamadığı yönünde karar vermiştir.  

Mezkur karar, yatırım indirimi stopajı açısından arz ettiği önemin yanında, aynı konuda Danıştay Dairelerince birbirinin tersi yönde hüküm tesis edilen götürü gider uygulaması, örtülü sermaye müessesi gibi hususlarda da Danıştay'ı içtihat birliğini sağlamaya yönlendirmekte ve bu yönüyle de mükellefler bakımından büyük önem taşımaktadır.

Dolayısıyla, benzer yöndeki uyuşmazlıklarla karşı karşıya olan mükelleflerin konuyu yakından takip etmesi oldukça faydalı olacaktır. Yusuf Gökhan Penezoğlu / www.kpmgvergi.com

Çarşamba, 13 Aralık 2017 10:02

Mükellefe Kesilen İştirak Cezası

Uygulamada, mükelleflere usulüne uygun olarak vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilmeden, ihbarnameler kesinleştirilmek suretiyle ödeme emri düzenlenerek tebliğ yoluna gidildiğini zaman zaman rastlamaktayız. Vergi daireleri, ihbarnameleri   mükelleflere tebliğ etme konusunda zaman zaman sıkıntıya düşebilmektedirler. Mükelleflerin son ikametgah adreslerinde bulunamayışı veya kısa süreli seyahatlere çıkması gibi nedenlerle uygulamada ihbarnamelerin tebliği ile ilgili olarak problemlerle karşılaşılabilmektedir. Ödeme emri düzenlenebilmesi için mutlak surette ihbarnamenin mükellefe tebliğ zorunludur. Usulüne uygun olarak mükellefe ihbarname tebliğ edilmediği takdirde ödeme emrinin tebliğ de mümkün bulunmamaktadır(1).

Ortağı olduğu limited şirketin "vergi kaçakçılığı suçu" işlemesi dolayısıyla vergi ziyaı cezası kesilen mükellefe potansiyel mükellef olarak bağlı olduğu vergi dairesi tarafından ihbarname tebliğ edilememiştir. Bilahare, aynı mükellefe ödeme emri tebliğ edilerek mükelleften bu borcu ödemesi için tebligat yapılmıştır.

Konuyla ilgili olarak mükellef kendisine ödeme emri tebliğ edilmeden önce bilinen adresine ihbarname tebliğ edilmeden ödeme emrinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek vergi mahkemesinde dava açmıştır.

Olayda mükellefe vergi dairesi ihbarnameyi adresinde tebligat yapamadığı gerekçesiyle gazetede ilanen tebligat yoluna gittiği ve ihbarnameyi bu şekilde ilanen tebliğ ettiğini ileri sürmektedir. Ödeme emri aşamasında konuya dahil olan mükellef ödeme emrini dava konusu yaparak ödeme emrinin iptalini talep ederek meseleyi yargıya taşımıştır.

Vergi mahkemesi mükellefin açmış olduğu davayı reddedip, idarece yapılan ödeme emri ile ilgili tebligatın yasal ve isabetli olduğunu kabul etmiştir. Mükellef bu defa yerel vergi mahkemesinin kararını itiraz yoluyla Bölge İdare Mahkemesine taşımıştır. Sonuçta mükellef vergi mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması için bölge idare mahkemesine itiraz yoluyla müracaat etmiştir.

Bölge idare mahkemesi ise, konuyu etraflıca inceleyip araştırarak yerel vergi mahkemesi tarafından verilen kararı bozmuştur. Bölge idare mahkemesinin, vergi mahkemesi kararını bozma gerekçeleri kısaca şöyledir:

"Dosyanın incelenmesinden; davacı adına düzenlenen ceza ihbarnamelerinin, davacının idarece bilinen ……….. adresine tebliğ çıkarıldığı, ancak tebliğ edilemediği, ………….. adresine çıkarılan tebligatın, bu adreste oturmadığına dair apartman görevlisinin beyanı alınmak suretiyle, ………….. adresine çıkarılan tebligatın ise posta memurunun, bu adreste oturmadığına dair beyanı ile iade edildiği, ayrıca komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memurunun beyan ve imzasının alınmadığı, olay tarihinde yürürlükte olan yasa hükmü uyarınca yerel gazetede yapılan ilan yazısının bir suretinin de mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmediği anlaşılmıştır.

Bu durumda, usulüne uygun olarak yapılmayan tebligat işlemlerine dayalı olarak, alacağın vadesinde ödenmeyerek kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, aksi gerekçeyle verilen hakimlik kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, itirazın kabulüne, İzmir 2. Vergi Mahkemesi Hakimliğince verilen 25.05.2005 gün ve E:2006/961-K:2007/505 sayılı kararın bozulmasına, davanın kabulüne, dava konusu ödeme emirlerinin iptaline, ….. YTL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta gideri avansından artan kısmın istemi halinde davacıya iadesine, 18.10.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." (2).

Yukarıda yer verilen Bölge İdare Mahkemesinin bozma kararı gerekçeleri ve yorumu kısaca şöylece özetlenebilir:

1) Ödeme emri düzenlenmeden önce mutlak surette bilinen adreslere ihbarnamelerin tebliğ edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

2) Ödeme emri tebliği nihai aşama ile ilgili   bir işlemdir. Başka bir deyimle, ihbarname tebliğ edilmeden ödeme emri tebliği söz konusu olamaz.

3) Vergi dairelerinin ihbarnameleri mükelleflere tebliğ edemediği durumlarda, ilanen tebliğ yoluna gidebilmesi için bu durum mutlaka tespit etmesi ve yerel gazete ile yapılan ilanın bir suretinin de mükellefin bilinen en son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa yollaması gerekmektedir. Başka bir ifade ile, tebliğ edilemeyen ihbarnamelerle ilgili olarak, yerel gazetelerde ilanen tebligat yapılabilmesi için mükellefin tebligatın vaki olmadığı adreste oturmadığına dair apartman görevlisinin beyanı alınarak bu durumun muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veya bir zabıta memurunun beyanı alınmalıdır. Yerel gazetede yapılan ilan yazısının bir nüshasının da mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmesi zorunludur.

4) Usulüne uygun olarak tebliğ edilemeyen ihbarnameler için, kamu alacağının müddetinde ödenmeyerek, kesinleştirilerek bilahare ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.

5) İhbarnameler ile ilgili ilanen tebligatlarda mutlak surette 213 sayılı VUK'nun 104/2 maddesinde de belirtildiği gibi ilan yazısının bir suretinin mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmesinin gerektiği hususu yasada açıkça yer almıştır. Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/Haber-Mukellefe_kesilen_istirak_cezasi-15767.htm


1- Dnş. 9. D.nın 9.3.2005 gün ve E:2003/2571-K:2005/494 sayılı kararlarında, "bilinen adreslere postayla tebliğ yoluna gidilmediği tespit edilmediğinden, daha önce terk edildiği bilinen adreste düzenlenen adres tespit tutanağına dayanılarak ilanen tebliğ şartlarının oluşturulmayacağı hk."

2- İzmir Bölge İdare Mahkemesi kararı 18.10.2007 gün ve E:2007/2094-K:2007/3173 sayılı kararı.

9 Ağustos 2016 tarihli, 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ilgili maddelerinde düzenleme yapılarak, vergi kanunlarına göre verilmesi gereken “muhtasar beyanname” ile sosyal güvenlik mevzuatına göre verilmesi gereken “aylık prim ve hizmet belgesi”, “muhtasar ve prim hizmet beyannamesi” adı altında birleştirilmiştir.

Uygulamanın amacı

Kanunun gerekçesine bakıldığında, muhtasar ve prim hizmet beyannamesi uygulamasının amacının; vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması, gönüllü uyumun teşvik edilmesi, kayıt dışı ekonomi ile mücadelede etkinliğin artırılması ve bürokratik işlemlerin azaltılması olduğu görülmektedir. Gerçekten de, mevcut uygulamada işverenler ücretten yaptıkları vergi kesintileri ile ilgili bildirim yükümlülüklerini tek bir muhtasar beyanname ile yerine getirebilir iken, sosyal güvenlikle ilgili yükümlükleri için her işyeri için ve ayrı belge ve kanun türü ile SGK’ya birden fazla aylık prim ve hizmet belgesi düzenlemektedir.

Bu durum, işverenler açısından hem gereksiz bürokratik işleme, hem de fazladan damga vergisi ödemelerine yol açmaktadır. Bunun dışında, şuandaki uygulamada çalışanların vergi matrahları, kesilen vergi tutarları, çalışan sayıları ayrı bir kuruma (vergi daireleri), sosyal güvenlikle ilgili bilgiler (sigorta primine esas kazanç tutarları, prim tahakkukları, çalışma gün sayıları vd. ) içinse ayrı bir kuruma (SGK) beyanname verildiğinden, kayıtdışı istihdamla mücadelede etkinliği azaltmaktadır.

Dolayısıyla, yukarıda açıklamaya çalıştığımız olumsuzlukların ortadan kaldırılması amacıyla, vergi dairelerine verilen muhtasar beyanname ile SGK’ya verilen aylık prim ve hizmet belgesinin birleştirilmesi uygulamasının olumlu bir düzenleme olduğunu söyleyebiliriz.

Yeni uygulama şirketlerin ücret gizliği politikasını olumsuz etkileyecek
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulaması yukarıda belirtilen olumlu özelliklerinin yanında ücret gizliliğinin büyük önem taşıdığı kurumsal şirketler açısından çalışma barışının bozulması gibi ciddi sorunlar yaratacaktır.

Zira şuanda ayrı ayı düzenlenen ve ayrı ayı şifre ile ilgili kurumlara gönderilen Muhtasar Beyanname ve Aylık Prim ve Hizmet Belgesi, 2018/Ocak ayından itibaren Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi şeklinde tek belge olarak birleştirilecek ve tek şifre ile Maliye Bakanlığı sistemi üzerinden gönderilecektir.

İşverenler, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulaması ile çalışanlarını kişi bazında T.C kimlik no, adı-soyadı, prime esas kazancı, prim gün sayısı, gelir vergisi matrahı, vergiden muaf olup olup olmadığı, engellilik oranı, AGİ, kesilen gelir vergisi tutarı, meslek kodu bilgilerini içerecek şekilde bildireceklerdir.

Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi'nin gönderilmesinde kullanılan şifre ile aynı zamanda KDV Beyannamesi, Kurumlar Vergisi Beyannamesi gibi vergi dairesine verilen diğer beyannameler de gönderilebilmektedir.

Mevcut uygulamada, çalışanların sosyal güvenlikle ilgili bilgileri (T.C kimlik no, adı-soyadı, prime esas kazanç, prim gün sayısı vd.) genel olarak şirketlerin personel bordro işlemlerini de yürüten insan kaynakları birimindeki bir ve birkaç personel tarafından SGK’ya bildirildiğinden, ücret gizliliğinin sağlanmasında herhangi bir sorun yaşanmamaktaydı.

Ancak, yeni uygulamada, aynı şifre ile hem çalışanların isim bazında prime asas kazanç, gelir vergisi matrahı, kesilen vergi gibi bütün bilgilerini ihtiva eden muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin, hem de diğer vergi beyannamelerinin gönderilecek olması başta muhasebe ve mali işler çalışanları olmak üzere sisteme giriş izni olan herkes istediği kişinin ücretini görme imkanına sahip olacaktır.

Bu uygulama, 01.06.2017 tarihinden buyana pilot il olarak başlayan Kırşehir’de çok fazla kurumsal şirket olmaması nedeniyle kamuoyuna sorun olarak yansımamış ise de, uygulamanın tüm Türkiye genelinde 01.01.2018 tarihinde başladığında ücret gizliliği politikası uygulayan kurumsal şirketlerde ciddi sorunlara yol açacak ve çalışma barışı bozulacaktır.

Bu durum, aynı zamanda 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu açısından da sorunlara yol açabilecektir.

Zira anılan kanunda, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi “kişisel veri” olarak tanımlanmış ve “veri sorumlularına” da kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek, kişisel verilerin muhafazasını sağlamak, öğrenilen kişisel verilerin kanun hükümlerine aykırı olarak başkasına açıklamamak, işleme amacı dışında kullanmamak gibi veri güvenliğine yönelik yükümlülükler getirmiş, hukuki ve cezai yaptırımlar öngörmüştür.

Dolayısıyla, gerek ücret gizliliğinin esas olduğu işyerlerinde çalışma barışının bozulmaması, gerekse muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile bildirilecek bilgilerin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kişisel veri niteliğinde olması hususları göz önünde bulundurularak, Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulamasında ücret gizliliğinin sağlanmasına yönelik gerekli teknik düzenlemeleri (ayrı şifre oluşturulması, çalışan bazındaki detay bilgileri ancak yetkilendirilmiş belli kişi/kişilerce görebilmesi vb.) yapması uygun olacaktır. Celal Özcan

https://www.dunya.com/kose-yazisi/muhtasar-ve-prim-hizmet-beyannamesi-uygulamasinda-ucret-gizliligi-sorunu/394219

Çarşamba, 13 Aralık 2017 09:56

Babaya Analık İzni

Doğum yapan kadınların mevzuattan kaynaklanan annelik hakları bulunduğu gibi babalarında bazı şartlarla  annelik hakkına yönelik hakları bulunuyor. Bir başka deyimle  annelerin bazı hakları mevzuatla babalara da veriliyor.  Babanın analık haklarının şartlarını açıklayalım. 

Babanın analık izni 

Doğumda veya doğum sonrasında annenin ölümü halinde, doğum sonrası kullanılamayan süreler babaya kullandırılacak. Bilindiği üzere kadın işçiye doğum yapması halinde doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra kullanması gereken sekiz haftalık olmak üzere toplam on altı hafta doğum izni veriliyor. Kadın işçi doğum yaparken ölürse dokuz hafta kullanmadığı analık izni varsa bu izni kadın işçinin eşi kullanacak.  

Evlat edinen babanın analık izni  

Üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen eşlerden birine veya evlat edinene çocuğun aileye fiilen teslim edildiği tarihten itibaren sekiz hafta analık hali izni verilecek. Örneğin iki yaşındaki çocuğu evlat edinen Mehmet  Bey evlat edinme tarihinden itibaren sekiz hafta analık izni kullanacak.  

60 gün süreyle yarım çalışma parası 

Üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen  erkek işçiler istekleri halinde altmış gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin verilecek. Bu izin, üç yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinme halinde eşlerden birine veya evlat edinene verilecek. Yarım çalışma ödeneğinin/yarım ücretin günlük tutarı asgari ücret kadar (59,25 TL)  oluyor. 

Özürlü çocuğu evlat edinenler  

İşçi Ali  Bey, üç yaşını doldurmamış engelli çocuğu evlat edinmesi durumunda  üç yüz altmış gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin kullanabilecek. Aynı zamanda yarım çalışma ödeneği alabilecek. 

Part-time çalışma 

Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu münferiden evlat edinen erkek işçi çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar herhangi bir zamanda part-time/ kısmi süreli çalışma talebinde bulunarak bu haktan yararlanabilecek. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/babaya-analik-izni-837541

Çarşamba, 13 Aralık 2017 09:40

Memurun Yaptığı Hata Vatandaşı Yakmayacak

Artık kişinin kasıt ve kusuru olmaksızın memurun hatasıyla prim günü eksik olmasına rağmen aylık bağlanmış ise bu durumda hatanın telafisi söz konusu olacak. Böylece vatandaşın mağduriyeti giderilecek.

Geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’ndeki değişiklikle prim günü eksiği olmasına rağmen memur hatasından dolayı emekli aylığı bağlananlar için yeni bir düzenleme yapıldı. Bir kişinin emekli olabilmesi için prim ödeme gün sayısı, yaş ve sigortalılık süresi şartlarını sağlaması gerekir.

FAİZİYLE BERABER ÖDÜYORDU

Bu üç şartın birlikte sağlandığı gün kişiye aylık bağlanabilir. Emeklilik durumuna gelen bir kişiye SGK gerekli incelemeleri yaparak aylık bağlar. Ancak incelemeler sırasında prim günü yetmediği halde kişiye aylık bağlanır ise bu kişiye yersiz ödeme yapılmış olur. Geçen haftaki düzenlemeye kadar SGK’nın yaptığı yanlış yüzünden bile olsa yersiz ödeme söz konusu olursa bu ödemeler faiziyle birlikte kişiden geri alınıyordu.

GÜNLER TAMAMLANACAK

Eğer kişinin kusuru olmaksızın memurun hatasıyla prim günü eksik olmasına rağmen aylık bağlanmışsa hatanın telafisi söz konusu olacak. Bu aşamada üç yönteme başvurulacak:

- Eksik günlerin, askerlik, doğum, yurtdışı gibi borçlanma süreleriyle tamamlanması sağlanacak.

- Borçlanmaya konu süre yoksa veya borçlanmaya konu süreler ile prim günü eksiği tamamlanamıyorsa bu durumda emekli olduktan sonra 4/a’lı olarak yapılan çalışmalar hizmet olarak sayılacak ve eksik günler tamamlanacak.

- Bu iki ihtimal söz konusu değilse isteğe bağlı veya tarım sigortası olmasına rağmen emekli aylığı bağlanması nedeniyle bu hizmetleri sonlananlar için bu sigortalılıkları sonlanmamış gibi muamele yapılarak sigortalılık süreleri devam ettirilecek.

Yeniden aylık bağlanacak

Prim günü eksiği borçlanma, emeklilik sonrası çalışma veya son sigortalılık statüsü ile doldurulan kişilerin emekli aylıklarından borçlanma tutarları ile devam eden sigortalılık nedeniyle ödenmesi gereken prim miktarları kesilecek. Dolayısıyla bu kişilerin yapması gereken ödemeler otomatik olarak emekli aylıklarından düşülecek.

Miktar değişmeyecek

Eksik günlerini borçlanmasıyla tamamlayanlar için bağlanan emekli aylığının miktarı değişmeyecek. Ancak 4/a’lı olarak emekli olduktan sonra çalışan kişilerin emekli olmadan önceki sigortalılık statüleri devam ettirileceği için bu kişilerin aylıkları yeniden hesaplanacak. Dolayısıyla hatalı bağlanan aylıklarında artış söz konusu olacak.

Büyük bir kolaylık da getirildi: İki kez rapor alma çilesi bitti!

Geçtiğimiz hafta yapılan değişiklik ile birlikte malul memurlar için çok önemli bir kolaylık da hayata geçirildi. Meslekte kazanma gücünü kaybettiği için malul sayılan ancak prim ödeme gün sayısı veya sigortalılık süresi yetmediği için malullük aylığı bağlanmayan memurlar, bu şartları sağladığında yeniden malullük raporu almak durumundaydı. Değişiklik sonrası bu kişiler için iki kez malullük raporu alma çilesi bitti. Bu kişiler sigortalılık sürelerini veya prim ödeme gün sayılarını doldurmaları halinde yeniden talepte bulunacaklar ve bu taleplerinde yeniden bir malullük tespiti yapılmaksızın eski tespit üzerinden malullük aylığı alabilecekler. Bu kişilere malullük aylığı son sigortalılık statülerine göre bağlanacak. Bu sayede çok az prim eksiği olan kişiler örneğin bir hafta arayla iki kez malullük raporu alma zorunluluğundan kurtulmuş oldular. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/memurun-yaptigi-hata-c2vatandasi-yakmayacak/haber-688104

Otomatik alternatif metin yok.

Otomatik alternatif metin yok.

Otomatik alternatif metin yok.

Otomatik alternatif metin yok.

Mehmet Tiraş / SMMM / ADANA

Gelir İdaresi Başkanlığının internet sitesinde, Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilen "Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi (Sıra No:1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra:3) " yayınlandı. 

Buna göre, Kırşehir ilindeki mükellefler/işverenler için 1/6/2017 tarihinden itibaren başlamış olan Muhtasar Beyanname ile SGK Prim Bildirgelerinin birleştirilmesine ilişkin uygulama;

  • Amasya, Bartın ve Çankırı illeri merkez ve ilçelerinde bulunan mükellefler/işverenler (281 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen bankalar hariç) için 1/1/2018 tarihinden itibaren,
  • Diğer illerdeki tüm mükellefler için ise 1/7/2018 tarihinde

başlanacaktır.

http://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/mevzuatek/muhtasarteblig12122017.pdf

2018 Cost of Establishing Limited Company in Turkey
2018 Расходы на открытие бизнеса в Турции
2018 تكلفة أنشاء اعمال في تركيا

 

Anonim Şirket Kuruluş Maliyeti yapacağınız iş, ortak sayınız, müdür sayısı, sermaye tutarınız ve kira tutarınız gibi faktörler göre değişecektir. Maliyet tablosu İstanbul için örnek hazırlanmıştır. Diğer şehirlerde sadece Ticaret odası masrafları ve mali müşavirlik ücretleri değişkenlik göstermektedir.

Önemli Not: Şirket kuruluş maliyeti bilgisi İstanbul Anonim Şirket Kuruluşu için hazırlanmıştır. Ankara AnonimŞirket Kuruluşuİzmir Anonim Şirket KuruluşuAntalya Anonim Şirket KuruluşuBursa Anonim Şirket Kuruluşu,  ve diğer şehirlerde maliyetler değişmektedir. Lütfen şehrinize ait maliyeti öğrenmek için teklif isteyiniz.

Anonim Şirket kuruluş maliyetlerinin Noter Masrafları, Vergi Dairesi Masrafları, Rekabet Kurulu masrafları bütün şehirlerde aynıdır. Ticaret odası kayıt ücreti ve mali müşavir hizmet ücreti her şehirde değişiklik göstermektedir.

Hesaplama bilgilendirme amaçlıdır ve kuruluş sırasında karşılaşacağınız bütün gider kalemlerini içermektedir. 

Örnek Veriler:

  • Ortak Sayısı : 1
  • Müdür Sayısı: 1
  • Sermaye Tutarı : 50.000 TL ( En az ) 1/4 Bloke Yatırılıcak
  • Kira Tutarı: 1.000 TL ( Brüt )
  • Sektör: Toptan Tekstil Satışı

Noter Masrafları: 964,00 TL

  • İmza Beyannamesi Müdür İçin 1 Adet: 39,00 TL
  • Kuruluş Vekaleti 1 Adet: 100,00 TL
  • Nüfus Cüzdan Örneği :  40,00 TL
  • Ana Sözleşme Onayı 1 Adet:  250.00 TL
  • İmza Sirküleri 1 Adet Her Müdür için :  150,00 TL
  • Ticari Defterler Onay Ücreti ( 100 Sayfalık)  : 250,00 TL
  • Şirket Kuruluşu Sonrası Mali Müşavir Vekaleti: 135,00 TL

Vergi Dairesi Masrafları: 22,68 TL

  • Kira Damga Vergisi; Kefilsiz: 1.000 x 12 = 12.000 x 1,89/ 1000 = 22,68 TL
  • Sanal Ofis Kira Damga Vergisi: 1.000 x 12 = 12.000 x 9,48/1000 = 113,76 TL
  • Kira Damga Vergisi Kefilli: 1.000 x 12 = 12.000 x 11,37/1000= 136,44 TL

Not: Damga vergisi her nüsha için ödenecek.

Ticaret Odası; 1.300,00 TL

  • Sicil Kayıt: 1.270,00 TL
  • Faaliyet Belgesi 10,00 TL
  • Rekabet Kurulu Ödemesi : 50.000 *4/10,000 = 20,00 TL

Mali Müşavirlik Kuruluş Ücreti: 716,00 TL

Fiyatlandırma çalışacağınız mali müşavire göre değişmektedir.  İstanbul için 716 TL ( İstanbul 2018 İSMMMO Ücret Tarifesi 

Toplam Maliyet: 3.002,68 TL (01.03.2018 Güncelleme – İstanbul )

  • Mali Müşavirlik Kuruluş Ücreti: 716,00 TL
  • Ticaret Odası; 1.300,00 TL
  • Vergi Dairesi Masrafları: 22,68 TL
  • Noter Masrafları: 964,00 TL

Not:

  • Fazladan her bir ortak için ortalama 150,00 TL, fazladan her bir müdür için ortalama 250,00 TL gider ekleyiniz.
  • Yabancı ortaklı şirket kuruluşu mali müşavirlik ücreti alt limiti : 1.620,00 TL
  • Toplam tutarda ana sözleşme kelime sayısına göre değişmeler olabilir.
  • Toptan Satış işi yapıldığı için yazar kasa dahil edilmemiştir. ( Ortalama 1.250,00 TL)
  • Sermayenin 1/4' ü Bankaya Bloke edilecektir
Şirketinizi kurduktan sonra sizi bekleyen giderler ise aşağıdaki gibidir. Bu kalemlere tutar belirtmiyoruz. Çünkü tutarlar iş hacmimize göre değişecektir.
  • Her ay KDV
  • Her ay çalışanınız var ise sigorta primi
  • Her ay Müdürler için 4B SGK primi
  • Üç ay da bir Stopaj
  • Üç ay da bir Geçici Vergi
  • Yılda bir Yıllık Kurumlar Vergisi
  • Yılda bir yasal defter tasdiklerini
  • Yılda bir yasal defter kapanış tasdiki
  • Yılda bir meslek odası üye aidatlarını
  • Belediye Vergileri
  • Her ay Mali Müşavirlik Ücreti

https://www.isyeriacilisi.com

Serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, söz konusu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sistemine yönelik olarak Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğ Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiştir.

Söz konusu Tebliğe ulaşmak için tıklayınız.

Söz konusu Tebliğin ekine ulaşmak için tıklayınız.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışması Hakkında GİB Duyurusu ELEKTRONİK BELGE SİSTEMLERİNDE YAPILACAK PLANLI BAKIM ÇALIŞMASI HAKKINDA DUYURU 19.09.2024…
  • GİB, Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Broşürü Yayımlandı Vergi cezalarında indirim; mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilen cezalar…
  • Maliye'den 3 Milyar Liralık Sahte Fatura Tespiti Yapıldı! Vergi Müfettişlerine Ek Yetki Gündemde Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi…
Top