Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

(ASBİS) Araç Tescil ve Sürücü Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Online Olarak Yapılması ( Araç ve Sürücü Bilgi Sistemi - ASBİS) olarak tanımlanmaktadır.

Araç tescil sürücü belgesi düzenleme sistemimizin güvenilir, modern, halkımızın beklentilerine cevap verebilir, Avrupa Birliği ve e-Devlet normlarına uygun bir yapıya kavuşturulması ve bu işlemlerin tek merkezden elektronik ortamda online olarak yapılması, tescil belgesi ve sürücü belgelerinin ilgililerin adreslerine gönderilmesi amacıyla, 2005 yılından bu yana Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde ilgili Bakanlık, kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katılımıyla yürütülen çalışmalar sonucunda "Araç Tescil ve Sürücü Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Online Olarak Yapılması" adı altında bir proje oluşturulmuştur. 

Bu proje Başbakanlık tarafından, kamu hizmetlerinde verimlilik ve etkinliği arttırmaya ve bürokratik işlemleri basitleştirmeye yönelik yapılan çalışmalar çerçevesinde üçyüzden fazla proje içerisinden seçilerek önceliklendirilen 11e-Devlet projesi içerisinde yer almıştır (Aralık 2009). 

"Araç Tescil ve Sürücü Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Online Olarak Yapılması" projesi üç ana bölümden oluşmakta olup, bunlar;

1) Yeni (sıfır) araçların tescil işlemleri,

2) Tescilli (ikinci el) araçların satış, devir ve tescil işlemleri,

3) Sürücü belgesi verilmesi işlemleridir.

Projenin tescilli (ikinci el) araçların satış, devir ve tescil işlemlerinin tek noktada (noterlerde) elektronik ortamda yapılmasını düzenleyen kısmı, 31.12.2009 tarih ve 27449 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5942 sayılı Kanun'un birinci maddesi gereğince (2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20. maddesinin (d) ve (e) bentleri değiştirildi) 01.05.2010 tarihinden itibaren uygulamaya geçirilmiştir. 

Projenin Yeni Araçların Tescili ve Sürücü Belgesi Verilmesi aşamaları ise 2011 yılının ilk çeyreğinde hizmete girecek şekilde planlanmış ve çalışmalar halen eksiksiz yürütülmektedir.[1]

Motorlu araçların  elektronik ortamda tescili ve vergilendirilmesi Maliye Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından  gerçekleştirilmektedir.  Karayolları Trafik Yasasına göre, trafiğe çıkacak olan  araçların  kayıt ve tescili zorunludur. İş makineleri, raylı sistemle çalışan metro ve tramvaylar ile Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olanlar dışındaki bütün araçların Emniyet Genel Müdürlüğüne  bağlı trafik tescil kuruluşlarınca tescil edilmeden trafiğe çıkmaları  yasaktır.

Öte yandan, taşıt araçlarının  kullanılmak üzere satın alınması  aşamasında ÖTV ve KDV  uygulanmakta, araç trafiğe kaydedildiğinde ise her yıl  MTV ödenmektedir.

Maliye Bakanlığı tarafından her bir araç için ayrı ayrı verilmesi gerekli olan  2/A nolu  ÖTV beyannamelerinin elektronik ortamda verilmesi ile ilgili 1.11.2011 tarihinde başlanılmıştır.[2]

Elektronik olarak  verilen  ÖTV beyannamelerinin   en önemli  kolaylığı  motorlu  aracın teknik bilgilerinin  yüklenmesi ile beraber  gümrük  tarife pozisyonu  ve  ÖTV oranını  sistemin otomatik olarak yansıtmasıdır.   Ayrıca, motorlu aracın  alış bedelinden daha düşük bir bedel, daha düşük bir vergi matrahı yüklenmesinin  sistem tarafından   engellenmiş olmasıdır. Böylelikle, bayiler, alış bedelinden  daha düşük fiyata satabileceği araçlar için  alış bedeli üzerinden ÖTV ödemektedirler.[3]

Öte yandan 23 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliği'yle, kara taşıt araçlarını yurt dışından ithal eden veya yurt içinde imal edenlerin 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren elektronik ortamda ÖTV bildirimi vermeleri öngörülmüştür. Bu uygulamada, ÖTV mükellefi olmamalarına rağmen ithalatçıların ve imalatçıların bayi veya distribütörlere sattığı araçlar için bildirim vermeleri zorunlu hale getirilmektedir.

Böylece kara taşıt araçlarının teknik özellikleri ile ithalatçı veya imalatçıların satışları ÖTV bildirimleriyle, bu araçları kullanıcılara satan bayilerin satışları ise ÖTV beyannameleriyle elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığı kayıtlarına girmiş olacaktır. Geriye distribütör, ana bayi, başbayi gibi ara mükelleflerin satışları ile araç üzerinde tadilat yapanlar kalmaktadır. İleride bu safhalar için de elektronik ortamda bildirim alınmak suretiyle, idarenin taşıt araçlarını ithalat veya imalat safhasından hurdaya ayrılıncaya kadar elektronik ortamda izlemesi sağlanacaktır.

Kayıt dışı ticarete ve vergi kaçırılmasına engel olacak bu uygulamaların, haksız rekabeti de önleyeceği düşünülmektedir.[4] Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/Haber-Motorlu_tasitlarin_elektronik_ortamda_tescili-15747.htm

[1] Emniyet Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Daire Başkanlığı 2011

[2] VUK mük. md. 257  ve 15 Seri Nolu ÖTV Sirküleri.

[3] ÖTV GT Seri No:23

[4] OKTAR Kemal, “Taşıtların elektronik ortamda tescili ve vergileme”, Dünya Gazetesi, 13.07.2012.

Envanter defteri, Türk Ticaret Kanunu’nun Defter Tutma Yükümlülüğü başlıklı 64. Maddesi gereğince ticari defter olarak kabul edilmektedir.

Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, Türk Ticaret Kanunu’na göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir. (TTK Defter Tutma Yükümlülüğü başlıklı Md: 64)
Envanter defteri, ticari işletmenin açılışında ve açılıştan sonra her hesap döneminin sonunda taşınmazların, alacakların, borçların, nakit para tutarının ve varlıklar ile borçların değerlerinin teker teker kaydedildiği ciltli ve sayfaları müteselsil sıra numaralı defterdir.

Hesap dönemi on iki ayı geçemez. Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri saklı kalmak kaydıyla envanter, düzenli bir işletme faaliyetinin akışına uygun düşen süre içinde ve her halükarda hesap döneminin sonundan itibaren üç ay içinde çıkarılır ve deftere kaydedilir.

Fiziki ortamda tutulan envanter defteri açılış onayları, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır.

Türk Ticaret Kanunu’na tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Türk Ticaret Kanunun defter tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme, karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların hazırlanmasına engel teşkil etmez.

Vergi Usul Kanunu’nun Envanter Defteri ve Bilanço Günü başlıklı 185. Maddesine göre; Envanter defterine işe başlama tarihinde ve mütaakıben her hesap döneminin sonunda çıkarılan envanterler ve bilânçolar kaydolunur ve bu tarihe "bilânço günü" denir. Envanter defteri ciltli ve sayfaları müteselsil sıra numaralı olur.

Envanter defteri vergi kanunlarına uygun olmak şartıyla müteharrik yapraklı defterler de kullanılabilir,

Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur. Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir. (TTK Md: 65)

Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır. (TTK Md: 65)
Envanter defterinin Türk Ticaret Kanunu’na göre saklama süresi 10 yıldır.

Vergi Usul Kanunun, Defter ve Vesikaları Muhafaza başlıklı 253. Maddesine göre; Bu kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle üçüncü kısımda yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Envanter (TTK : Md. 66)

(1) Her tacir, ticari işletmesinin açılışında, taşınmazlarını, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarır.

(2) Tacir açılıştan sonra her faaliyet döneminin sonunda da böyle bir envanter düzenler. Faaliyet dönemi veya başka bir kanuni terimle hesap yılı oniki ayı geçemez. Envanter, düzenli bir işletme faaliyetinin akışına uygun düşen süre içinde çıkarılır.

(3) Maddi duran malvarlığına dâhil varlıklarla, ham ve yardımcı maddeler ve işletme malzemeleri düzenli olarak ikame ediliyor ve toplam değerleri işletme için ikinci derecede önem  taşıyorsa,  değişmeyen   miktar  ve  değerle   envantere  alınırlar;  şu  şartla  ki, bunların mevcutları miktar, değer ve bileşim olarak sadece küçük değişikliklere uğramış olsunlar. Ancak, kural olarak üç yılda bir fiziksel sayım yapılması zorunludur.

(4) Aynı türdeki stok malvarlığı kalemleri, diğer aynı nitelikteki veya yaklaşık aynı değerdeki taşınabilir malvarlığı unsurları ve borçlar ayrı ayrı gruplar hâlinde toplanabilir ve ortalama ağırlıklı değer ile envantere konulabilir.

Envanteri kolaylaştırıcı yöntemler (TTK : Md. 67)

(1) Envanter çıkarılırken, malvarlığı mevcudu, sondaj yöntemine göre ve genel kabul gören matematiksel-istatistiksel yöntemler yardımı ile çeşit, miktar ve değer olarak belirlenir. Kullanılan yöntem, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır. Bu şekilde düzenlenen envanterin vardığı sonuçlar, fiziksel sayım yapılmış olsaydı elde edilecek olan envanterin sonuçlarına eş düşmelidir.

(2) Bir faaliyet döneminin kapanış envanteri düzenlenmesinde Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun başka bir yöntemin uygulanması suretiyle, cins, miktar ve değer olarak malvarlığı mevcudunun güvenle tespiti sağlanabiliyorsa fizikî envanter gerekli değildir.

(3) Faaliyet döneminin kapanışında, fizikî sayım veya ikinci fıkraya göre izin verilen diğer bir usul kullanılarak malvarlığı kalemlerinin cins, miktar ve değerine göre faaliyet döneminin kapanışından önceki üç veya sonraki iki ay içinde bulunan bir gün itibarıyla düzenlenmiş özel bir envanterde gösterilmişse, ayrıca bu özel envantere dayalı olarak ve Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun bir şekilde ileriye dönük tahmin yöntemiyle, faaliyet döneminin sonunda mevcut varlıkların o faaliyet döneminin sonu itibarıyla değerlemesi doğru yapılıyorsa, varlıklara ilişkin envanterin yapılmasına gerek yoktur. Ruknettin Kumkale

https://www.dunya.com/kose-yazisi/envanter-defteri/394147

Kanun No: 7063

Kabul Tarihi: 06 Aralık 2017

MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 72 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “31/12/2017” ibaresi “31/12/2019” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun ek 175 inci maddesinin başlığında ve birinci fıkrasında yer alan “Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi” ibareleri “Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi” şeklinde; ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Müzik ve Sanat Eğitimi Fakültesi” ile “Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulundan” ibareleri sırasıyla “Müzik ve Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi” ve “Müzik ve Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulundan” şeklinde ve (b) bendinde yer alan “Güzel Sanatlar Enstitüsünden” ibaresi “Müzik ve Güzel Sanatlar Enstitüsünden” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 3- 2809 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Lokman Hekim Üniversitesi

EK MADDE 176- Ankara’da Sevgi Vakfı tarafından 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip Lokman Hekim Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmuştur.

Bu Üniversite, Rektörlüğe bağlı olarak;

a) Tıp Fakültesinden,

b) Sağlık Bilimleri Fakültesinden,

c) Diş Hekimliği Fakültesinden,

ç) Eczacılık Fakültesinden,

d) Spor Bilimleri Fakültesinden,

e) Mühendislik Fakültesinden,

f) Sağlık Meslek Yüksekokulundan,

g) Sağlık Bilimleri Enstitüsünden,

oluşur.”

MADDE 4- 2809 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 50- Mevzuatta Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesine yapılan atıflar Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesine yapılmış sayılır.”

MADDE 5- 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin (9) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“9. “Aktif Yaşam Merkezi”; Yaşlı bireyler ile engelli bireylerin yaşam kalitesinin artırılması ve sosyal hayata aktif katılımlarına katkı sağlanması amacıyla, engelli ve yaşlı bireyler ile ailelerine rehberlik ve destek hizmeti ile evde gündüz bakım hizmeti sunan gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlarını,”

MADDE 6- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) sayılı cetvelin “A) Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri” bölümünün 115 inci sırası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“115) Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi”

MADDE 7- 22/6/2004 tarihli ve 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 4- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce optisyenlik mesleği ile ilgili olarak faaliyette bulunan dernekler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde genel kurullarını toplayarak Türk Optisyen-Gözlükçüler Birliğinin ilk genel kurulu için meslek mensubu beşer mümessil seçerler.

Birliğin ilk genel kurulu, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde Sağlık Bakanlığının daveti üzerine Ankara’da toplanır ve dokuz üyeli Birlik Merkez Yönetim Kurulunun, beş üyeli Yüksek Disiplin Kurulunun ve üç üyeli Denetleme Kurulunun asıl ve yedek üyelerini seçer.

Birlik Merkez Yönetim Kurulu, seçimden itibaren bir ay içinde toplanarak odalar ile Birliğin yurt içindeki ve yurt dışındaki faaliyetleri, organları, görevleri, toplantıları, karar alış usulleri, gelirleri, giderleri, organlar için seçim, seçilme yeterliliği, seçimlerin yapılış usulü, mesleki sicil, hizmet bedellerinin ve aidatın tespiti, disiplin cezaları ile infaz ediliş usulü, odalar ve Birlik ile ilgili diğer iş ve işlemlerle ilgili yönetmelikleri hazırlar. Bu yönetmelikler Sağlık Bakanlığının uygun görüşüyle seçimden itibaren iki ay içinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulur. 25/1/1956 tarihli ve 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanununun mali ve idari hükümleri ile disipline ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. Ancak, 6643 sayılı Kanunun 5 inci maddesindeki “yüz elli” sayısı “yüz”, 14 üncü maddesindeki “iki yüz elli” sayıları “yüz”, 51 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendindeki “iki yüz” sayısı “yüz”, (b) bendindeki “beşyüz” sayısı “iki yüz elli”, “ikiyüz” sayısı “yüz”, “yüzelli” sayısı “yetmiş beş” ve (c) bendindeki “beşyüz” sayıları “iki yüz elli” olarak uygulanır. 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e), (h) ve (i) bentleri, 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (b), (d), (n) ve (o) bentleri ile 47 nci maddesi uygulanmaz. 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi “Deontoloji Tüzüğü hükümlerinin ve oda ve Birlik tarafından alınmış mesleki kararların gerektiği şekilde uygulanıp uygulanmadığını belirlemek için, optisyenlerin çalışmalarını denetlemek.” şeklinde uygulanır. 40 ıncı maddedeki meslekten men kararları uygulanmak üzere Sağlık Bakanlığına gönderilir.

Birlik Merkez Yönetim Kurulu en az yüz meslek mensubunun faaliyette bulunduğu yerlerde kurulacak olan optisyen-gözlükçüler odalarının faaliyette bulunacağı iller ile yüzden az meslek mensubunun faaliyette bulunduğu illerin oda bölgelerini tespit ederek odaların kuruluşunu karara bağlar.

Oda kurulan illerde ve bölgelerde faaliyette bulunmakta olan meslek mensupları, odaların kuruluşundan itibaren üç ay içinde odaya kayıt olmak zorundadır. Odalar, Birlik Merkez Yönetim Kurulunun yapacağı tebligattan itibaren bir ay içinde genel kurullarını toplayarak yönetim kurulu, disiplin kurulu ve denetim kurulu üyeleri ile Birlik Genel Kurulunda kendilerini temsil edecek olan mümessillerini seçerler.

Yürürlüğe konulacak yönetmelik uyarınca yapılacak ilk Birlik Genel Kurulunda bütün seçimler yenilenir.”

MADDE 8- 5/5/2007 tarihli ve 5653 sayılı Yunus Emre Vakfı Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Mütevelli Heyet: Mütevelli Heyet, Vakfın karar organıdır. Kültür ve Turizm Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, Maliye Bakanlığı Müsteşarı ve Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı heyetin tabii üyeleridir. Heyetin tabii üyeleri dışında; Cumhurbaşkanı tarafından seçilen beş kişi ve Türkiye Maarif Vakfı tarafından kendi mütevelli heyeti üyeleri arasından seçilen bir kişi üç yıl süreyle Mütevelli Heyet üyeliğini yürütür. Kültür ve Turizm Bakanı, Mütevelli Heyetin başkanı; Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı, başkan vekilidir. Mütevelli Heyet, başkanın ya da başkan vekilinin daveti üzerine üye tamsayısının yarısından bir fazlasının katılımıyla yılda en az iki defa toplanır.

b) Yönetim Kurulu: Yönetim Kurulu, Vakfın icra organıdır. Yunus Emre Enstitüsü Başkanı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı ve Dışişleri Bakanlığı Yurtdışı Tanıtım ve Kültürel İlişkiler Genel Müdürü Yönetim Kurulunun tabii üyeleridir. Ayrıca, üniversitelerin Türkçe dil öğretim merkezleri başkanları arasından Mütevelli Heyetin seçeceği bir kişi, eğitim, kültür ve sanat alanında faaliyette bulunan ve Bakanlar Kurulunca kamu yararına faaliyet gösterdiği kabul edilmiş dernek veya vergi muafiyeti tanınmış vakıfların üyeleri arasından Mütevelli Heyetin seçeceği bir kişi, uluslararası ilişkiler, iletişim, kültür, sanat ve Türk dili alanında çalışmalarıyla tanınmış kişiler arasından Mütevelli Heyetin seçeceği bir kişi üç yıl süreyle Yönetim Kurulu üyeliğini yürütür. Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Yönetim Kurulunun başkanıdır. Yönetim Kurulu, başkanın daveti üzerine üye tamsayısının yarısından bir fazlasının katılımıyla ayda en az bir defa toplanır.”

MADDE 9- 5653 sayılı Kanuna Dördüncü Bölüm başlığı altında aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“Yurt dışında görevlendirilen Vakıf personeli

EK MADDE 1- (1) Vakıf tarafından yurt dışında görevlendirilen Vakıf personeli, Yunus Emre Enstitüsü Başkanlığının görevlendirme yazısını pasaport vermeye yetkili idareye ibraz etmek suretiyle 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü maddesi kapsamındaki Hükümetçe, hususi idarelerce veya belediyelerce resmî vazife ile dış memleketlere gönderilenlere ya da dış memleketlerde vazifeye alınanlara tanınan haklardan faydalanır.”

MADDE 10- 5653 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“Görevi sona eren üyeler

GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görev yapmakta olan Mütevelli Heyetin ve Yönetim Kurulunun seçimle görevlendirilen üyelerinin görevleri başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer.”

MADDE 11- 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Değeri” ibaresi “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri” şeklinde, “iki bin” ibareleri “dört bin” ve “üç bin” ibareleri “altı bin” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 12- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 13- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

(*) TBMM’de Kabul Edildi. Henüz Resmi Gazete’de Yayımlanmadı

 

193 Sayılı Kanun Geçici Madde 72

06 Ocak 1961 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 10700

Kanun No: 193

Kabul Tarihi: 31 Aralık 1960

Geçici Madde 72 – (Ek: 4/6/2008-5766/8 md.) (1)

(1) 31/12/2017 tarihine kadar sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden aşağıdaki oranlarda gelir vergisi tevkifatı yapılır.

a) Lig usulüne tabi spor dallarında;

1) En üst ligdekiler için % 15,

2) En üst altı ligdekiler için % 10,

3) Diğer liglerdekiler için %  5,

b) Lig usulüne tabi olmayan spor dallarındaki sporculara yapılan ödemeler ile milli sporculara uluslararası müsabakalara katılmaları karşılığında yapılan ödemelerden % 5.

(2) Bu ödemeler üzerinden 94 üncü madde kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz. Bu gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler dolayısıyla beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan ücret ve ücret sayılan ödemelerin vergilendirilmesinde 31/12/2007 tarihinde yürürlükte olan hükümler uygulanır.

(4) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

 

(1) 4/6/2008 tarihli ve 5766 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle; bu maddenin 1/7/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, taşeron çalışan kişiler ‘amasız-fakatsız’ direkt kadroya geçirilecek, yani kendilerine hiçbir şart koşulmayacak, diyor. Kadroya geçirilecek kişilerde belirli bir süre o kamu kurumunda çalışmış olma şartı da aranmayacak. Aynı şekilde yaş, eğitim düzeyi gibi kriter de söz konusu değil. Sanayi Bakanlığındaki taşeron şirkette çalışan ilköğretim mezunu 56 yaşındaki işçi de taşeron şirkette sekreter olarak çalışan üniversite mezunu 20 yaşındaki kişi de kadroya geçme hakkına sahip olacak. Bu konudaki tek değerlendirilecek husus 5 Aralık 2017 tarihi itibarıyla herhangi bir kamu kurumunda taşeron işçisi olarak çalışıyor olup olmamak. 

Asıl ile yardımcı ayrımı yapılır mı?

Böyle bir ayrıma gidilmeyecek. Taşeron işçilerinin tümü kapsama alınacak. Sürekli çalışmak yeterli olacak. İş sözleşmesi askıda dahi olsa kapsama alınacaklar. Yani kişi askere gitmiş olsa da, yeni hamile veya yeni doğum yapmış kadın çalışan olsa da yine de geçişten yararlanabilecek.

Şehir hastaneleri sisteme dahil mi?

Şehir hastanelerinin kurulmasıyla birlikte bu hastanelere devrolan çalışanların Sağlık Bakanlığı ile bağlantısı kesiliyordu. İlgili geçişler bir süredir devam ediyordu. Birçok çalışanın daha önce şehir hastanelerine geçişi olmuştu. Geçişle birlikte ilgili kişiler özel sektör işvereni yanında çalışmaya başlamış kişiler olarak kabul ediliyor ve idare ile asıl işverenleri olarak dahi bağları kalmamış oluyordu. Bakan Sarıeroğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, şehir hastanelerine geçmiş olsa da 30 bin kişilik sağlıktaki işçiler de bu kapsama alınacak.

Hangi ek haklar geliyor?

4-D statüsüne geçirilen kişiler herhangi bir istisna getirilmezse ilerde kamu toplu iş sözleşmesine tabi olabilecek, kamu işçilerine ödenecek ilave tediyeden yararlanabilecek. Bu kişiler sürekli bir şekilde kamuda istihdam edilebilecekler.

Bu kişilerin en önemli kazanımı iş güvencesi olacak. Diğer yandan bu kişilerin ücret düzeyleri de korunacak. Ayrıca kamu işçisi olacak işçiler kamu toplu iş sözleşmesinde belirlenen zamlardan yararlanabilecek. Kamu kurumlarında taşeron işçi olarak çalışan kişiler ocak ayında geçişler tamamlanırsa yüzde 3,5 zamdan ve bu sözleşmeye tabi oldukları andan itibaren sözleşmede belirlenmiş ilave haklardan da faydalanabilecekler. Kendi toplu iş sözleşmeleri olması halinde oradaki hakları da korunacak. TÜRK-İŞ Başkanı Sayın Ergün Atalay’ın açıklamasına göre, kamu işçisi statüsüne geçen işçiler 52 gün üzerinden ödenen ilave tediye hakkından yararlanabilecek. Kamu toplu iş sözleşmesinde yer alan haklardan, 4/D statüsüne geçen kamu işçileri de yararlanabilecek. Bu geçiş ilgili kişilerin artan refahtan pay almalarını sağlayacak. Ücret seviyeleri asgari ücretin üzerine yükselecek, hem de iş güvencesine sahip olmuş olacaklar. Sözleşmenin yenilenmemesi kaygısı ortadan kalkacak.

Peki ‘sendikalar’ değişecek mi?

Mevcut düzenlemelere göre taşeronun işkolu ile idarenin işkolu aynı ise ancak işçinin üye olduğu sendika aynı kalabiliyor, bu iki işveren farklı işkollarında ise önceki sendikadaki üyeliği kendiliğinden sona erip yeni sendikaya üye olması gerekiyor. 

Bu da çalışanın mevcut toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkının sona ermesi anlamına gelebiliyor. Fakat Bakan Sarıeroğlu’nun yaptığı açıklamaya göre, mevcut sendikalarındaki üyeliklerini korumaya yönelik bir düzenleme yapılacak ve mevcut toplu iş sözleşmesi düzeninin devamı sağlanmış olacak.

Geçiş için süre kaç gün olur?

Geçişin en kısa sürede tamamlanacağı ifade edildi. Buna göre, ilgili düzenlemenin TBMM’den çıkmasından itibaren üç ay içerisinde geçiş süreci tamamlanacak. Taşeron işçi düzenlemesi henüz Meclis’e gönderilmedi. Çalışmanın tamamlandığı ve 12 maddeden oluşan bir düzenleme olacağı belirtildi. En kısa sürede Meclis gündemine gelmesi bekleniyor.

Emeklilik durumu

Öte yandan taşeron çalışanlar emeklilik hakkını kullanıncaya kadar kapsamda olacaklar. Kişinin emeklilik yaşı gelmiş olsa da geçiş yapılacak. Fakat emekliliği hak edip emekliye ayrıldıktan sonra çalışmaya devam edenlerin bu haktan yararlanamayacağı düşünülüyor.

Devirden önceki haklar ne olacak?

Bakan Sarıeroğlu’nun ifadesine göre, bu kişiler mevcut taşeronlarından devralınacaklar. İş hukukuna göre iş sözleşmesinin veya işyerinin devrinde çalışanların önceki işyeri veya işvereninin yanında geçen süreler tüm hakları bakımından dikkate alınır. Yeni işveren daha önceki işveren yanında doğmuş bulunan alacaklardan da sorumlu hale gelir. Bu nedenle taşeronların kadroya geçirilmesinde tüm hakları korunacak, kıdeme bağlı hakları eski kıdemleri de dikkate alınarak hesaplanacak. Cem Kılıç

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/taseronlarda-kadroya-geciste-2570826/

454 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu kapsamında e-fatura, e-defter ve e-arşiv uygulamalarına 1.1.2018 tarihinden itibaren geçme zorunluluğu bulunan mükelleflere ilişkin hatırlatmalar yapılmaktadır. 

1) E-Fatura ve E-Defter Uygulamasına Geçmek Zorunda Olanlar 

20.6.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve e-Fatura ve e-Defter uygulamaları çerçevesinde zorunluluk getirilen mükelleflerin kapsamını belirleyen 454 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca;

  1. a) 2016 hesap dönemi brüt satış hasılatı 10 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler,
  2. b) 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listedeki malların imali, ithali, teslimi vb. faaliyetleri nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’ndan lisans alan mükellefler,
  3. c) 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşa ve ithal eden mükellefler,

en geç 1.1.2018 tarihine kadar E-Defter ve E-Fatura uygulamasına geçmek zorundadırlar.

Bu kapsamda, belirtilen özellikleri haiz mükelleflerin vergisel uygulamalar bakımından hukuki bir sorun yaşamaması ve cezai işlemlere maruz kalmaması adına 31.12.2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına ilişkin gerekli başvurularını ve hazırlıklarını aşağıdaki adresler üzerinden elektronik ortamda yapmaları gerekmektedir. 

MALİ MÜHÜR BAŞVURUSU İÇİN: https://mportal.kamusm.gov.tr/bp/edf.go  

E-FATURA BAŞVURUSU İÇİN : https://portal.efatura.gov.tr/efaturabasvuru/

E-DEFTER BAŞVURUSU İÇİN: https://uyg.edefter.gov.tr/edefterbasvuru/  

Temin işlemlerinin alabileceği süreler de göz önünde bulundurularak elektronik imza araçlarının, e-Fatura ve e-Defter uygulamalarına son başvuru tarihi olan 31.12.2017 tarihinden önce temin edilmesi, söz konusu uygulamalara mükelleflerin süresinde başvuru yapılması bakımından önem arz etmektedir. 

2) E-Arşiv Uygulamasına Geçmek Zorunda Olanlar

İnternet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan, 2016 ve müteakip hesap dönemlerinde brüt satış hasılatları 5 Milyon TL ve üzerinde olanlar 1.1.2018 tarihi itibariyle e-Arşiv Uygulamasına geçmeleri gerekmektedir. 

Örneğin, hesap dönemi takvim yılı olan bir firmanın 2016 yılı gelir tablosu brüt satış hasılatı 5 milyon lira ve üzerinde, ayrıca internet satışı da var ise 01.01.2018 tarihi itibariyle e-arşiv fatura uygulamasına geçmesi gerekmektedir.

Kapmasa girenlerin, ilgili hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap döneminin başına kadar başvurularını ve fiili geçiş hazırlıklarını tamamlayarak e-Arşiv Uygulamasına geçmesi gerekmektedir. 

e-Arşiv Uygulamasına geçiş yapacakların, 433 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan düzenlemeler uyarınca internetten yaptıkları satışlara ait e-arşiv faturalarını elektronik ortamda iletmeleri ve söz konusu faturalarda gösterilmesi istenen bilgilere yer vermeleri zorun olacaktır. http://www.verginet.net

Kayıtdışılıkla mücadelede incelenen belgelerin başında işverence düzenlenmesi zorunlu olan ücret bordroları geliyor. Eğer işveren ücret bordrosunda yer alan sigortalıların ücretlerini olduğundan düşük göstermişse hapis cezası ile karşı karşıya kalabilir.

Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesine göre sigortalıların ücretlerinin eksik gösterilmesi halinde söz konusu ücret bordrosu“muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge” olarak tanımlanıyor. Bu durumda da işverenler hakkında 1,5 ila 3 yıl arasında hapis cezası öngörülüyor.

Ayrıca böyle bir durumun tespiti halinde işverene gelir idaresi tarafından vergi ziyaı cezası, SGK tarafından da idari para cezası kesiliyor ve eksik ödenen vergi ve primler geriye dönük olarak faiziyle tahsil ediliyor.

Suçun Kapsamı Netleşti 

Ücret bordrosunun yanıltıcı şekilde düzenlenmesi şeklindeki Vergi Usul Kanunu’ndaki hüküm SGK uygulamalarında çoğu zaman göz ardı edilmekteydi. Ancak geçen hafta Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde yapılan düzenleme ile hangi durumlarda Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacağının kapsamı netleştirildi.

Buna göre SGK’ya verilmesi gereken belge, bildirge ve beyannamelerin;

  • Daha az prim ödemek,
  • Yararlanamayacağı sigorta prim teşvik, destek veya indirimlerinden yararlanmak veya daha fazla yararlanmak,
  • Özel nitelikteki inşaat işleri ve ihale konusu işlerde asgari işçilik tutarını tamamlamak,
  • İş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından  haksız menfaat sağlamak,

gibi amaçlarla kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde TCK kapsamında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacak.

Burada suç duyurusunda bulunulabilecek kişiler, işverenlerin yanı sıra, bilerek suça iştirak eden mali müşavir ile iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından  haksız menfaat sağlayan sigortalılar olacak. Söz konusu suçlar, kayıtdışı istihdam ve gerçek ücreti gizlemenin yanı sıra sahte sigortalılık halinde de ortaya çıkabiliyor.

​Beş Yıla Kadar Hapis

Yukarıda belirtilen konularda Cumhuriyet Savcılıklarına yapılacak suç duyuruları TCK’nın 204 üncü, 206 ncı ve 207 nci maddeleri kapsamında ele alınacak. Dolayısıyla söz konusu belgelerdeki gerçeğe aykırı düzenlemelerin resmi belgede sahtecilik olarak nitelendirilmesi söz konusu. Bu durumda da ilgililer hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası istenebilecek. Sadettin Orhan

http://www.sadettinorhan.net/11_12_2017_makale.html

Meslek Mensupları Büyük Cezalara Maruz Kalabilir

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Devrim Niteliğinde Değişiklikler;

1- Meslek mensuplarının sorumluluğu

EK MADDE 4 – (1) Kanun uyarınca düzenlenmesi ve verilmesi gereken muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter kayıtlarına veya bu defter ve kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından işverenlerle birlikte 3568 sayılı Kanuna göre yazılı sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensupları da müştereken ve müteselsilen sorumludur.

(2) Kanun uyarınca düzenlenmesi ve verilmesi gereken muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin meslek mensupları tarafından düzenlenmesi ve verilmesi amacıyla işverenler ve ilgili meslek mensupları arasında yazılı sözleşme düzenlenir.

(3) Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sözleşmede Kanunun 86 ncı maddesinin on üçüncü fıkrasına dayanılarak Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından müştereken çıkarılan Tebliğ eki sözleşmeler esas alınır.

(4) Meslek mensupları ile işverenler arasında düzenlenen sözleşmenin iptali halinde yeni sözleşme bir aylık süre içerisinde Kuruma bildirilir.

(5) Bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren ilk defa tescil edilecek işyerlerine ilişkin olarak işverenler ve meslek mensupları arasında düzenlenen sözleşmenin bir örneği gerekli görülmesi halinde Kurumca istenir. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce tescil edilen işyerlerine ilişkin olarak Kanuna ait hususların da yer aldığı yeni sözleşmenin bir örneğinin gerektiğinde ibrazı istenir.

(6) Yazılı sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensuplarının, Kanuna göre düzenledikleri muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde yer alan bilgilerin, defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasına kendi kusurlu davranışları ile sebebiyet verdiklerinin, Kurumca veya yetkili adli mercilerce tespit edilmiş olması halinde meslek mensupları ortaya çıkan prim kaybından, gecikme cezasından, gecikme zammından, idari para cezalarından ve Kanunun 96 ncı maddesi kapsamında fazla veya yersiz yapılan ödemelerden işverenlerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulur.

(7) Kanuna göre düzenlenecek ve verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin uygunluğuna esas olan defter kayıtları ve belgelerin saklanmasından ve ibrazından işverenler sorumludur.

(8) Kanuna göre düzenlenecek ve verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından meslek mensuplarının sorumlu olması için, defter, kayıt ve belgelerin imza karşılığı veya yazılı tutanak yoluyla, bilgilerin ise mail, kısa mesaj veya yazılı tutanak gibi yollarla meslek mensuplarına intikali gerekir.

(9) İşveren veya işveren tarafından yetki verilen kişinin imzası olmayan veya bu kişiler tarafından intikal ettirilmeyen bilgi ve belgelere istinaden meslek mensupları tarafından düzenlenen defter, belge ve bilgiler için ilgili meslek mensupları sorumlu sayılacaktır.

https://www.ozdogrular.com/component/k2/item/589-sosyal-sigorta-i%C5%9Flemleri-y%C3%B6netmeli%C4%9Fine-g%C3%B6re-meslek-mensubunun-sorumlulu%C4%9Fuhttps://www.ozdogrular.com/component/k2/item/589-sosyal-sigorta-i%C5%9Flemleri-y%C3%B6netmeli%C4%9Fine-g%C3%B6re-meslek-mensubunun-sorumlulu%C4%9Fu

213 sayılı VUK’nun 413. maddesi hükmü  gereği vergi uygulamasında özelge veya mukteza talebi konusuna yer verilmiştir.  Yasal düzenleme gereği özelge talebinin mutlak surette mükellef tarafından yapılması ve bunun Maliye Bakanlığına veya yetkili kıldığı vergi dairesi başkanlıklarına veya defterdarlıklara yapılması gerekmektedir.[1]  Uygulamada çoğu zaman mukteza talepleri  bizzat vergi mükellefleri veya sorumluları tarafından yapılabilmektedir. Mükelleflerin veya vergi sorumlularının muhasebecileri, mali müşavirleri veya yeminli mali müşavirleri tarafından 213 sayılı VUK’nun 413. madde hükmüne göre mukteza talebi yani mükelleflerin  “izahat talebinde” bulunması pek kabul edilmemektedir. Başka bir ifade ile, 3568 sayılı yasaya göre mükelleflerin mali müşavir veya muhasebecileri mükellef adına bugünkü koşullarda özelge talep etmeleri gelir idaresi tarafından kabul edilmemektedir. Oysaki, VUK’nun 413. maddesinde bu konuda mükellef adına mali müşavir veya muhasebecilerin mukteza talep edemeyeceklerine ilişkin aykırı bir hüküm bulunmamaktadır.

Yasal düzenleme gereği mukteza taleplerinde öncelikle bu durumun bir tereddüt  içermesi ve vergi uygulamaları konusunda yer alan yasal düzenlemelerin  kapalı  olması yani müphem hükümler içermesi gerekmektedir. Müphem olmayan ve vergi uygulaması ile ilgili tereddüt içermeyen konularda özelge talep edilmesi mümkün görülmemektedir.  Bununla beraber esas itibariyle vergi uygulaması ile ilgili tereddüt yaşanan ve kapalı olan çeşitli hükümlerin açıklanması konusunda veya aydınlatılması konusunda vergi mükellefleri tarafından mukteza yani özelge istenebilmektedir.[2]  Maliye Bakanlığı tarafından verilen özelgelerle ilgili olarak bu özelgelerde  mükellefle ilgili ceza kesilmesini gerektirecek bir durum ortaya çıkması halinde mükelleflere ceza kesilmemektedir. Ancak, alınan cevaba göre mükelleflerin hareketleri gerektirecek olsa dahi ceza tarh edilmemektedir.  Ziya uğratılan bir vergi olması halinde ise, mükelleflere mukteza verilse bile bu vergi ileride gecikme zammı olarak mükelleften geri talep olunabilecektir.

Mükelleflerin bu  şekilde mukteza talebinde bulunabilmeleri için sordukları hususun öncelikle mükellefiyetleriyle ilgili olması gerekir. mükellefiyetleriyle ilgili olmayan konularda Bakanlık dilekçelere cevap vermemektedir. Özellikle mali müşavir ve muhasebecilerin müşterilerinin sorunlarını kendi birikimleriyle  çözemedikleri durumda soruları  cevaplamaz.

178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 12. maddesi ile Gelirler Genel Müdürlüğüne verilen açıklama görevi, 5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığının kurulması üzerine söz konusu kararnamenin 12. maddesi bu kanunla yürürlükten kaldırılarak aynı kanunun 4. maddesinde “mükellefleri vergi mevzuatından doğan hakları ve ödevleri konusunda bilgilendirmek” şeklinde Gelir İdaresi Başkanlığının görevleri arasında sayılmıştır.

Maliye Bakanlığı, mükelleflerin mukteza taleplerine ilişkin olarak 188 Sıra Nolu VUK Genel Tebliği ile açıklama yapmıştır. Buna göre mükellefler öncelikle bağlı oldukları vergi dairesinin bulunduğu yerin defterdarlığından (vergi dairesi başkanlığı  kurulan yerlerde vergi dairesi başkanlığından) açıklama isteyebileceklerdir. Bu defterdarlıkların (vergi dairesi başkanlığı kurulan yerlerde vergi dairesi başkanlığının grup müdürlükleri) gelir müdürlükleri  mükellef dilekçesinde sorulan hususa öncelikle kendileri cevap vermeye çalışacak, cevap vermemeleri halinde  dilekçeyi, görüşleriyle birlikte, Gelirler Genel Müdürlüğüne (5345 sayılı kanunla Gelir İdaresi Başkanlığının kurulmasından sonra aynı kanunun 33. maddesi uyarınca bu başkanlığa)  intikal ettireceklerdir. Kendilerinin cevap vermeleri durumunda da mükellef  dilekçesi ile verdikleri cevabın birer örneğini Gelirler Genel Müdürlüğüne (Gelir İdaresi Başkanlığına) göndermeleri gerekir. gelir müdürlüklerinden aldıkları cevabı  tatmin edici bulmayan mükellefler de, Gelirler Genel Müdürlüğüne (Gelir İdaresi Başkanlığına) başvurabilirler.

Son yıllarda Maliye Bakanlığı sirküler adı altında  çeşitli vergi kanunları ile ilgili konularda düzenleyici bir hukuk kuralı niteliğinde  belli konularda  sirküler yayınlamaktadır. Sirküler yazılı hukuk kurallarının bir türü gibi değerlendirilebilir. Vergi uygulamasında sirküler daha çok benzeri konularda idarenin topluca görüşlerini içerir nitelikte kanunlara ve genel tebliğlere aykırı olmamak üzere yayımlanan idari görüşler şeklinde  özetlenebilir.    

Sirküler vergi hukukunda belli bir konuda pek çok mükellefi alakadar eden konularla ilgili olarak, uygulamanın ne şekilde yapılması gerektiği konusunda, yapılan yazılı başvurular üzerine, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan yazılardır. Verilen yanıt yazılı olup, belirli bir kişinin veya kurumun  tüzel kişiliğine yönelik değildir. Bir diğer ifade ile, sirküler, soru soranlara yönelik cevap niteliğindeki genel özellik taşıyan ve muhatabı ortak olan yazılardır.[3]  Sirkülerin vergi mükellefleri veya mahkemeler bakımından bağlayıcılık tarafı bulunmamaktadır. Ancak sirkülerin iptali  için idari dava açılması mümkündür.[4]

Maliye Bakanlığı tarafından bugüne değin yayımlanan sirkülerle yapılan izahatlar ve düzenlemelere bakıldığında, bunların esasında özelge, iç genelge, açıklayıcı genel tebliğ, düzenleyici genel tebliğ olmak üzere çeşitli içerik ve niteliklerde yayınlanmış olduğunu görebiliyoruz.  Esasen sirkülerle Maliye Bakanlığı son yıllarda beyanname ve bildirim verme dönemleri, çeşitli süre uzatımları ve vergi ödemeleri ile ilgili genellikle ekonomik olaylardan kaynaklanan  durumlara süre uzatımı getiren  ara çözüm  formülleridir.

Kanımızca  vergi uygulaması hakkında kendi mükellefinin yaşadığı bir vergisel problemi veya tereddüdü mali müşavir veya muhasebeci mükellefin adına gelir idaresinden özelge olarak talep edebilmelidir. 

Avukatlar bu konuda müvekkilleri adına gelir idaresinden mükellef için  mukteza talep  ettiklerini  çoğu zaman görebilmekteyiz. Avukatların, 1136 sayılı yasa hükümlerine göre müvekkil mükellef adına özelge yani mukteza talep ettikleri görülmektedir. Buradan hareketle 3568 sayılı yasaya göre meslek mensuplarının mükellefleri adına gelir idaresinden mukteza talep etmelerinin yolu açılmalıdır. Neticede, mükelleflerin vergi yasalarını yeterince nüfus edemedikleri  bilinmektedir. Bu konuda da kendileri adına sözleşmesi olan veya vekaleti olan bir mali müşavirin veya muhasebecisinin  VUK 413. maddesine göre özelge talep etmesi mümkün olabilmelidir. 1136 sayılı  Avukatlık Kanunu hükümlerine göre, avukatların müvekkil mükellef adına özelge istemeleri mümkün iken, 3568 sayılı yasaya göre de mali müşavirlerin de vekaletini taşıdıkları mükellefleri adına özelge talep etmelerinin hiçbir sakıncası olamayacağı görüşündeyiz. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.ozdogrular.com/fla-haberler-gizli-245/36532-d%C3%BCzenlenen-faturalar-y%C3%B6n%C3%BCnden-yap%C4%B1lan-tespitlerin-faturalar%C4%B1n-sahte-oldu%C4%9Funu-ispatlamak-i%C3%A7in-yeterli-olmamas%C4%B1


[1] Bkz. VUK GT, 188, 315. Aynı zamanda bu sirkülerler Gelir İdaresi Başkanlığının (www.gib.gov.tr)  sitesinde ilan edilmektedir.

[2] Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen  28.3.2007 gün ve E:2006/3015-K:2007/1057 sayılı kararlarında, Maliye Bakanlığına sirküler yayımlama konusunda verilen yetkinin amacı, mükelleflerin, vergi durumları ve vergi uygulaması  bakımından müphem ve duraksama yaratan hususlarda istemiş oldukları izahatın (açıklamanın), her mükellefe ayrı ayrı yazı ile  verilmesi yerine; aynı durumda bulunan tüm mükelleflere, aynı anda ve tek  işlemle duyurulmasının sağlanmasıdır” şeklinde karar verilmiştir

[3] GERÇEK Adnan, “Sirkülerin Vergi Hukuku Kaynağı Olma Niteliği”, Yaklaşım Dergisi, Mart 2004, s.206

[4] Dnş. 4. D. 31.10.2006 gün ve E:2006/1452-K:2006/2080 sayılı karar. Bu karar,  Şükrü KIZILOT’un Danıştay Kararları isimli kitabının Cilt 8, s.1019’da yer almaktadır. 

Pazartesi, 11 Aralık 2017 10:01

Limited Şirket Kuruluş Maliyeti (2021)

2021 Cost of Establishing Limited Company in Turkey
2021 Расходы на открытие бизнеса в Турции
2021 تكلفة أنشاء اعمال في تركيا

Limited şirket nedir?

Bir veya birden çok, gerçek ya da tüzel kişi tarafından kurulabilen şirket türüdür. Limited şirket, sermaye şirketidir ve sermaye şirketlerinde hissedarlar sadece taahhüt ettikleri sermaye kadar şirkete karşı sorumlu olurlar. Limited şirkette ortakların sayısı elliyi geçemez. Limited şirkette payların devri genel kurul onayına tabidir ve Limited şirketler halka arz olunamaz.
Limited şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir. Fakat sigortacılık ve bankacılık alanında faaliyet gösteremezler.

Limited şirketin sermayesi ne kadar olmak zorundadır?

Limited şirketin esas sermayesi en az 10,000 TL'dir. Nakdi olarak getirilen sermayenin şirketin tescilinden sonraki 24 ay içinde ödenmesi gerekmektedir. Ödeme takvimi şirket sözleşmesinde düzenlenebilir veya müdürler tarafından da belirlenebilir.

Limited şirketin kaç organı vardır?

Genel Kurul: Tüm ortakların temsil edildiği, şirkete ait önemli kararları almaya (örneğin, şirket sözleşmesinde değişiklik yapılması, şirket müdürlerinin atanması, şirketin feshedilmesi vs.) yetkili olan organdır.

Müdürler Kurulu: Şirketin yönetimi ve temsili ile görevli olan organdır. Şirkette bir veya birden fazla müdür olabilir, Ancak müdürlerden en az bir tanesinin şirket ortağı olması zorunludur.

2021 Limited şirket kuruluş maliyetleri ve evrakları nelerdir?

Limited şirket kuruluş maliyetleri şehirlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Bu hesaplama 1 müdür, 1 ortak, 1.000 TL kira bedeli ve 10.000 TL sermayeye göre yapılmıştır.

  • Sermaye 10,000 TL
  • Kira 1,000 TL
  • Müdür için noterden İmza Beyannamesi 39,00 TL
  • Şirket kuruluş vekaleti noterden 100,00 TL
  • Müdür için noterden İmza Sirküleri (2 adet) 300,00 TL
  • Mali Müşavir vekaleti noterden 200,00 TL
  • Ticaret Odasına; Sözleşme Onayı, Resmi Defterlerin Tasdik Ücreti, Rekabet Kurulu Harcı ve Ticaret Sicil Gazetesi İlanı yaklaşık olarak 1.100,00 TL
  • Mali Müşavire Kuruluş Hizmet Bedeli 579,00 TL
  • Kaşe: 40,00 TL
  • Damga Vergisi: 25 TL

Limited şirket nasıl kurulur?

Öncelikle hangi sektörde faaliyet göstereceğinize, şirketin kaç ortak olacağına, ana paranın ne kadar olacağına, ortakların hisse oranlarına, kimin müdür olacağına ve şirketin unvanının ne olacağına karar vermeniz gerekmektedir.

Kuruluş işlemlerini elektronik ortamda Merkezi Sicil Kayıt Sisteminin (MERSİS) internet adresinden https://mersis.gtb.gov.tr/ gerçekleştirebilirsiniz. MERSİS, kanuni olarak sözleşmede bulunması zorunlu olan unsurların doldurulması için kullanıcıyı yönlendirir ve gerekli bilgilerin girilmesiyle şirket sözleşmesi hazırlanır. Şirketin vergi numarası da MERSİS tarafından otomatik olarak atanır. Böylece şirket unvanı, vergi dairesi ve vergi numarası belirlenmiş olur.

Şirket sözleşmesi hazırlandıktan sonra, kurucuların sözleşmeyi imzalaması gerekmektedir. Bu imzaların gerçekten kuruculara ait olup olmadığının yetkili bir makam tarafından tasdik edilmesi gerekir. Bu işlem için kurucuların ya da yetkili temsilcilerin ilgili kuruluşa gitmeleri gerekmektedir. Limited şirketlerde bu işlem şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Sicili Müdürlüğünde gerçekleştirilir. Tasdik işleminin noterde yapılmak istenmesi durumunda, MERSİS'ten alınan takip numarası ile herhangi bir notere başvurabilirsiniz. Sözleşme MERSİS tarafından noterlere elektronik ortamda iletildiğinden, notere fiziki çıktı alınarak gidilmesine gerek yoktur.

Ticaret Sicili Müdürlüğünde gerçekleştirilen işlemin ardından şirket ana sözleşmesini, sicil tasdiknamesini ve şirket defterlerini alabilirsiniz.

Kuruluş işlemleri tamamlandıktan sonra Sicil Tasdiknamesi ile noterden İmza Sirküleri çıkartılarak, kaşe hazırlatılması gerekir.

Tüm bu işlemlerin ardından vergi dairesine internet üzerinden girerek, tüzel kişi olarak kayıt oluşturmanız, ardından da 15 gün içerisinde Damga Vergisi ve e-Tebligat, bildirimlerini yapmanız gerekir.

Limited şirketlerin vergisel sorumlulukları nelerdir?

  • Geçici Vergi, 3 ayda bir defa
  • Kurumlar Vergisi, yılda bir defa
  • Stopaj, 3 ayda bir defa
  • KDV, aylık
  • Sigorta pirimi, aylık
  • Yasal defter tasdiki
  • Yasal defter kapanış tasdiki, yıl da bir defa
  • Mali Müşavirlik ücreti, aylık
  • Müdürler için her ay 4B SGK primi
  • Meslek odası üye aidatı, yılda bir defa
  • Belediye vergileri

Limited şirket ile Anonim şirket arasındaki farklar nelerdir?

  • Limited şirketlerde asgari sermaye 10,000 TL, Anonim şirketlerde 50,000 TL'dir.
  • Limited şirketlerde ortak sayısı 50'den fazla olamaz. Anonim şirkette ise, ortakların sayısı bakımından bir sınır yoktur.
  • Limited şirketlerde payların devri için genel kurulun onayı gerekmektedir. Anonim şirketlerde, payların devri için genel kurul onayına ihtiyaç yoktur. Pay sahipleri istedikleri zaman paylarını başkalarına devredebilirler.
  • Her iki şirket türünde hissedarlar, şirket borcundan sorumlu değildir ancak Limited şirketlerde, şirket ortakları şirketin kamu borçlarından, taahhüt ettikleri sermaye oranında kendi malvarlıkları ile sorumludur. Anonim şirketlerde ortakların, kamu borçlarından dolayı sorumlulukları yoktur.
  • Limited şirketler, halka arz edilemez.
  • Limited şirketler sermaye payı karşılığı hisse senedi çıkaramazlar.
  • Limited şirketler uzun vadeli borçlanmak amacıyla tahvil çıkaramazlar.
  • Limited şirketler bankacılık ve sigortacılık alanlarında faaliyet gösteremezler. Anonim şirketler, her türlü ekonomik amaç ve konular (yasal olarak yasaklanmamış) için kurulabilir.
  • Limited şirketler en fazla 99 yıl süreyle kurulabilir, Anonim şirketler ise sınırsız süre ile kurulabilir.
Şirketinizi kurduktan sonra sizi bekleyen giderler ise aşağıdaki gibidir. Bu kalemlere tutar belirtmiyoruz. Çünkü tutarlar iş hacmimize göre değişecektir.
  • Her ay KDV
  • Her ay çalışanınız var ise sigorta primi
  • Her ay Müdürler için 4B SGK primi
  • Üç ay da bir Stopaj
  • Üç ay da bir Geçici Vergi
  • Yılda bir Yıllık Kurumlar Vergisi
  • Yılda bir yasal defter tasdiklerini
  • Yılda bir yasal defter kapanış tasdiki
  • Yılda bir meslek odası üye aidatlarını
  • Belediye Vergileri
  • Her ay Mali Müşavirlik Ücreti

Ersin Umdu - İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı -E. SGK müfettişi - E. SGK İstanbul İl Müdür Yard.-Bilirkişi

11 Aralık 2017 PAZARTESİ

Sayı : 30267

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan:

TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI TEBLİĞİ NO: 63 (ÖZET FİNANSAL TABLOLARA İLİŞKİN RAPOR VERMEK ÜZERE YAPILAN DENETİMLER HAKKINDA BAĞIMSIZ DENETİM STANDARDI 810)

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; Ek’te yer alan Özet Finansal Tablolara İlişkin Rapor Vermek Üzere Yapılan Denetimler Standardı (BDS 810)’un yürürlüğe konulmasıdır.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğin kapsamı, Ek’te yer alan BDS 810 metninde belirlenmiştir.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

  1. Başkan: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanını,
  2. Denetçi: Bağımsız denetçiyi,
  3. Kurum: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunu,

ifade eder.

Yürürlükten kaldırılan tebliğ

MADDE 5 – (1) 22/4/2014 tarihli ve 28980 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özet Finansal Tablolara İlişkin Rapor Vermek Üzere Yapılan Denetimler (BDS 810) Hakkında Tebliğ Türkiye Denetim Standartları Tebliği No: 37 yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ; 1/1/2017 tarihinde ve sonrasında başlayan hesap dönemlerinin denetiminde uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Başkan yürütür.

Eki için tıklayınız

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışması Hakkında GİB Duyurusu ELEKTRONİK BELGE SİSTEMLERİNDE YAPILACAK PLANLI BAKIM ÇALIŞMASI HAKKINDA DUYURU 19.09.2024…
  • GİB, Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Broşürü Yayımlandı Vergi cezalarında indirim; mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilen cezalar…
  • Maliye'den 3 Milyar Liralık Sahte Fatura Tespiti Yapıldı! Vergi Müfettişlerine Ek Yetki Gündemde Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi…
Top