Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Cumartesi, 02 Haziran 2018 11:53

Konkordato Gider Avansı Tarifesi

02 Haziran 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30439

Adalet Bakanlığından:

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince konkordato talep edilirken mahkeme veznesine yatırılacak olan avansın miktarı ile ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tarife, 2004 sayılı Kanunun 285 inci maddesinin dördüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Konkordato gider avansı

MADDE 3 – (1) Talep eden, bu Tarifede gösterilen gider avansını konkordato talebinde bulunurken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Konkordato gider avansı her türlü tebligat ve posta ücretleri, bilirkişi ve konkordatokomiseri ücretleri, ilan ücreti, iflas gideri ile dosyanın bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay’a gidiş dönüş ücretleri gibi giderleri kapsar.

Konkordato gider avansı miktarı

MADDE 4 – (1) Talep eden;

a) Konkordato talep edilirken bildirilen alacaklı sayısının üç katı tutarında tebligat gideri,

b) Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanacak yedi adet ilan bedelinin asgari tutarı olan 550,00 Türk Lirası,

c) Resmi İlan Fiyat Tarifesinde belirlenen Basın-İlan Kurumu resmi ilan portalında yapılacak yedi adet ilan bedelinin asgari tutarı,

ç) İlgili kurum ve kuruluşlara yapılacak bildirim için 50 adet iadeli taahhütlü posta ücreti,

d) Bir bilirkişi için Bilirkişi Ücret Tarifesinde belirlenen ücretin üç katı tutarı,

e) Mahkemece belirlenecek ücreti sonradan tamamlanmak üzere konkordato komiseri olarak görevlendirilecek kişi için asgari 1.000,00 Türk Lirası üzerinden hesaplanan beş aylık ücret tutarı,

f) Diğer iş ve işlemler için 300,00 Türk Lirası,

g) İflasa tabi olanlar yönünden 15.000,00 Türk Lirası iflas gideri,

toplamını avans olarak öder.

(2) İflasa tabi olmayan borçlular yönünden yukarıda sayılan gider avansı miktarından indirim yapılmasına mahkemece karar verilebilir.

Konkordato gider avansının iadesi

MADDE 5 – (1) Gider avansının kullanılmayan kısmı hükmün kesinleşmesinden sonra talep edene iade edilir. Talep eden tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle yapılır. Hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilir.

Gider avansının ikmal ettirilmesi

MADDE 6 – (1) Tarifeye göre yatırılmış gider avansının yeterli olmadığı yargılama sırasında anlaşılır ise eksik kalan kısım, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre ikmal ettirilir.

Zaman bakımından uygulama

MADDE 7 – (1) Bu tarifedeki gider avansı, 15/3/2018 tarihinden sonra yapılan konkordato taleplerinde uygulanır ve tarifeye göre alınması gereken gider avansının eksik olduğunun anlaşılması halinde 6100 sayılı Kanunun 114 ve 115 inci maddelerine göre işlem yapılır.

Yürürlük

MADDE 8 – (1) Bu Tarife yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 66454725-206.05-E.5284537

Tarih: 01/06/2018

Konu : Otomatik Tescil Edilen İnşaat İşyerlerinde Araştırma İşlemi

GENELGE

2018/18

1) GENEL AÇIKLAMALAR

Bilindiği üzere, 10/3/2018 tarihli ve 30356 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7099 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 18 inci ve 19 uncu maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun;

11 inci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi “Şirket kuruluşunun ticaret sicil müdürlüklerine bildirilmesi halinde yapılan bu bildirim Kuruma yapılmış sayılır ve ilgililerce ayrıca işyeri bildirgesi düzenlenmez.” şeklinde değiştirilmiş; aynı maddenin altıncı fıkrasına “Bu bildirimlerden hangisinin işyerinin bildirilmesi yerine geçeceği Kurumca belirlenir, belirlenenlerle ilgili aynca işyeri bildirgesi düzenlenmez.” hükmü eklenmiş,

100 üncü maddesinin üçüncü fıkrası “Kurum, bu Kanun gereği verilecek her türlü belge veya bilginin internet, elektronik ve benzeri ortamda gönderilmesi hususunda, gerçek veya tüzel kişiler ile yazılı sözleşme ile yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişilere izin vermeye, bu kişileri aracı kılmaya veya zorunlu tutmaya, Kuruma verilmesi gereken her türlü belge, bildirge ve taahhütnamenin gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara verilmesini mecbur kılmaya, söz konusu belgeleri diğer kamu idarelerine ait formlarla birleştirmeye ve bu belgeleri kamu idarelerinin elektronik bilgi işlem ortamından almaya, bu kişilere yapılacak bildirimleri Kuruma verilmiş saymaya, bu Kanunun uygulaması ile ilgili işveren, sigortalı ve diğer kurum, kuruluş ve kişilerin talepleri üzerine veya re’sen düzenleyeceği her türlü bilgi ve belgeyi bilgi işlem ortamında oluşturmaya, bu şekilde hazırlanacak olan bilgi ve belgelerin sadece internet ve benzeri iletişim ortamından ilgili kişilere verilmesini kararlaştırmaya yetkilidir.”,

şeklinde değiştirilmiştir.

Bu düzenlemeler doğrultusunda, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştırılmasa dahi ticaret sicil müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşları ile Kuruma verilen yetki doğrultusunda yalnızca yapı ruhsatına istinaden Kurumca otomatik işyeri tescili yapılacağı 16/3/2018 tarihli ve 2018/11 sayılı “Otomatik İşyeri Tescili” konulu Genelge ile açıklanmıştır.

Yine, 24/1/2018 tarihli ve 2018/3 sayılı Genelgede Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) kararlarından “İskân izni alınması için gerekli olan SGK-vergi borcu yoktur denetimlerinin oluşturulacak bir ara yüz ile elektronik ortamda denetiminin sağlanması” eylemi kapsamında “İlişiksizlik Belgesinin” elektronik ortamda üretildiği açıklanmıştır. Eylem kapsamında ilişiksizlik belgesi elektronik ortamda üretilmekle birlikte, yapı ruhsatına istinaden otomatik işyeri tescil edilenlerin, özel nitelikteki inşaat işlerinden dolayı Kurumumuza ilişiksizlik belgesi müracaatları olmadan ve bu belgeyi temin etmeden yapı kullanma izin belgesi alabilmeleri ile ilgili yapılacak işlemler aşağıda açıklanmıştır.

2) YAPI RUHSATINA İSTİNADEN OTOMATİK TESCİL EDİLEN ÖZEL NİTELİKTEKİ İNŞAAT İŞYERLERİNDE ARAŞTIRMA İŞLEMİ

Araştırma işlemi 2011/13 sayılı Genelgede açıklandığı şekilde yapılacak olmakla birlikte, yapı ruhsatına istinaden otomatik tescil edilmiş özel nitelikteki inşaat işyerlerinde süreç aşağıdadır.

2.1 İlişiksizlik Belgesi Düzenlenme Süreci

2.1.1 Yapı kullanma izin belgesi için işverence, ruhsat vermeye yetkili merciye müracaat edilecektir. (İlişiksizlik belgesi için Kurumumuza müracaat edilmeyecektir.)

2.1.2 Müracaat edilen merci, Kuruma yapı (inşaat) ile ilgili araştırma işleminde gerekli olan bilgileri elektronik ortamda online olarak iletecektir.

2.1.3 İlgili merciden gelen bilgiler doğrultusunda araştırma işlemi tamamlanacaktır.

2.1.4 Araştırma işlemi tamamlanan özel nitelikteki inşaat işyerine ait ilişiksizlik belgesi elektronik ortamda oluşturulup, ilgili merciye online olarak gönderilecektir.

3) DİĞER HUSUSLAR

3.1 Bu Genelge ile 16/3/2018 tarihli ve 2018/11 sayılı Genelgenin, “3- VALİLİKLER, BELEDİYELER VE RUHSAT VERMEYE YETKİLİ DİĞER KAMU VE ÖZEL HUKUK TÜZEL KİŞİLERİNCE VERİLEN YAPI RUHSATLARINA İSTİNADEN OTOMATİK İŞYERİ TESCİLİ” bölümünün “3-2- Yapı Ruhsatına İstinaden İşyeri Tescili” alt bölümünün birinci fıkrasının 4 üncü paragrafının sonuna “Yapı ruhsatına ilişkin işyeri tescili otomatik olarak oluşturulduğundan, inşaat ruhsatıyla birlikte Üniteye bizzat gelerek başvuran ruhsat sahibi adına ayrıca işyeri tescili yapılmayacaktır.” ibaresi eklenmiştir.

3.2 Bu Genelge hükümleri, 16/3/2018 tarihli ve 2018/11 sayılı Genelge gereğince yapı ruhsatına istinaden tescili otomatik yapılan işyerleri için uygulanacak olup, manuel tescil edilmiş özel nitelikteki inşaat işyerlerini kapsamamaktadır.

3.3 Otomatik tescil edilmiş özel nitelikteki inşaat işyerleri için yapılacak asgari işçilik araştırma işleminde, bu Genelge ile getirilen hükümler hariç, yapılması gereken diğer işlemler 2011/13 sayılı Genelgede açıklanan şekilde yürütülecektir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

Cuma, 01 Haziran 2018 23:15

Ba Bs Bildirim Formlarında Değişiklik

7143 Sayılı Kanun ile ilgili yayınlanan Genel Tebliğ gereğince, BA formunun “Soyadı/Adı Unvanı” bölümüne “Muhtelif Satıcılar (7143 sayılı Kanun Madde 6/1)”, “Vergi Kimlik Numarası” bölümüne (3333 333 333), Bs formunun “Soyadı/Adı Unvanı” bölümüne “Muhtelif Alıcılar (7143 sayılı Kanun Madde 6/2)”, “Vergi Kimlik Numarası” bölümüne (4444 444 444) ; yazılabilmesi için Beyanname Düzenleme Programında (BDP) değişiklik yapılmıştır. Bu bildirim formlarını vermesi gereken tüm mükelleflerin güncel Beyanname Düzenleme Programını bilgisayarlarına indirip yeniden kurmaları gerekmektedir.

Kaynak: GİB

ÖZET

Sigortalı çalıştırmaya başlayan işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna vermek zorunda oldukları işyeri bildirgesi, 1/6/2018 tarihinden itibaren elektronik olarak verilecektir. Bu tarih itibariyle işyeri bildirgesinin kağıt ortamında verilmesi halinde 5510 sayılı Kanunun 102 inci maddesinin (b) bendi gereği idari para cezası uygulanacaktır.

İŞYERİ BİLDİRGESİNİN ELEKTRONİK OLARAK VERİLME ZORUNLULUĞUNUN USUL VE ESASLARI:

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27 inci maddesinde, 5/12/2017 tarih 30261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelikle değişiklik yapılmıştır. Değiştirilmiş haliyle ilgili maddede” (1) İşyerinde, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi veya (c) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran, sigortalı çalıştırılan bir işyerini devir alan ya da bu nitelikte işyeri kendisine intikal eden işveren, Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen sürelerde vermekle yükümlü olduğu örneği Ek-6 ve Ek-6/A’da bulunan işyeri bildirgesini Kuruma elektronik ortamda göndermek zorundadır. ” hükmü getirilmiş ve bu maddenin yürürlük tarihinin 01.06.2018 olduğu belirtilmiştir.

Yine 5510 sayılı kanunun 102’inci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinde” 11’inci maddesinde belirtilen bildirgeyi, Kurumca belirlenen şekle ve usule uygun vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan ortamda göndermeyenler veya bu Kanunda belirtilen süre içinde Kuruma vermeyenlere;

1) Kamu idareleri ile bilânço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin üç katı tutarında,
2) Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgari ücretin iki katı tutarında,
3) Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgari ücret tutarında,

idari para cezası uygulanır.” hükmü getirilmiştir.

Yukarıda açıklanan hükümler karşısında, 1/6/2018 tarihi itibariyle sigortalı çalıştırmaya başlayan işverenlerimizin, işyeri bildirgesini elektronik olarak SGK sistemi üzerinden göndermeleri gerekmektedir.

Adi posta hariç, işyeri bildirgesinin 1/6/2018 tarihinden önce postayla gönderilmesi halinde, işyeri bildirgesi süresinde verilmiş sayılmalıdır.

Bu nedenlerden dolayı işverenlerimizin idari para cezasına maruz kalmaması için, işverenlerimizin ve meslek mensuplarımızın işyeri bildirgesini 1/6/2018 tarihinden itibaren SGK sistemi üzerinden elektronik olarak göndermeleri konusunda dikkatli olmalarını tavsiye ederiz.

Kaynak: TÜRMOB

Danıştay 4. Dairesi tarafından  27.10.2009 tarihinde verilen bir karar gereğince;  “gayrifaal durumda olan şirketin, menfaatlerinin korunması  açısından  vergi kanunları  uyarınca  adına tesis edilen işlemlere karşı dava açma ehliyeti  bulunmaktadır”  şeklinde karar verilmiştir.

Bu karar,  bu  gibi olaylarda  isabetli ve yerinde bir karar olma özelliğini taşımaktadır. Çünkü, uzun süre organını kaybetmiş ve imza sirküsü müddeti biten şirketlerde dava açma ehliyeti açısından  uygulamada pek çok sorun yaşanmaktadır.

Limited şirketlerde veya anonim şirketlerde kimi zaman imza yetkili kimselerin imza yetki süreleri bitmektedir. Bu gibi durumlarda şirket resmi kurumlarla iş yapamaz, dava açamaz, vergi dairelerinde resmi yazışmaları takip edemez duruma düşmektedir. Bir görüşe göre, Limited şirket müdürünün imza yetkisinin bitmesi halinde bütün ortakların müdür gibi  hareket edeceği ifade edilmektedir.  Özellikle, yargıda dava açılması,  avukatlara vekalet verilmesi, bankalarda hesap açılması, vergi dairesi nezdinde uzlaşma komisyonlarında uzlaşmaya iştirak edilmesi  halinde imza yetkisi gündeme gelmektedir.  Resmi kurumlara sunulamayan imza sirküleri dolayısıyla şirketin bütün resmi işleri adete sekteye uğramaktadır.

Bilindiği üzere, 2577 sayılı İYUK’nun 3. maddesi hükmü gereğince idari davaların açılması ile ilgili hükümlere yer verilmektedir. İYUK uyarınca  idari yargı yerlerinde yazılılık ilkesi benimsenmektedir.  İYUK’nun yine 3. maddesinde 4001 sayılı kanuna değişik şekline göre dava dilekçelerinin imzalı olması, imzasız dilekçelerin geçerli olmayacağı ve mahkemeler tarafından reddedileceği hüküm altına alınmıştır.  Bu şekilde reddedilen dilekçelerin imza noksanlıkları  daha sonra verilecek bir ara karar ile tamamlattırılabilir ve dava dilekçesi tazelenebilecektir.

Bu nedenle, 2577 sayılı İYUK’nun 4. maddesinde belirtilen  yerlere verilen dilekçelerde  dava dilekçesinin  verileceği idari yargı yerinin niteliğine göre, “Danıştay Başkanlığına, Vergi Mahkemesi Başkanlığına veya  İdare Mahkemesi Başkanlığına Gönderilmek Üzere Asliye Hukuk  Hakimliğine ……… Konsolosluğuna” şeklinde ibarelerin bulunması gerekmektedir.

Yine aynı şekilde; örneğin, Danıştay Başkanlığına  gönderilmek üzere Ankara İdare veya Vergi Mahkemesi Başkanlığına verilen dava dilekçesinin başına Ankara İdare/Vergi  Mahkemesi Başkanlığı Aracılığıyla Danıştay Başkanlığına veya Danıştay Başkanlığına Gönderilmek Üzere Ankara İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına  şeklinde başlık atılması gerekmektedir.

Öte yandan; örneğin İstanbul İdare/Vergi  Mahkemesine  gönderilmek üzere İzmir İdare  veya vergi mahkemesine verilen dilekçenin başlığının ise İstanbul İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına Gönderilmek Üzere İzmir İdare/Vergi  Mahkemesi Başkanlığına şeklinde olması gerekmektedir.[1]

Gerek dava açmada ve gerekse itiraz veya temyiz durumlarında  mutlak surette dava açmaya,  dilekçeleri imzalamaya yetkili bulunulması gereklidir. Bu nedenle, uygulamada çeşitli nedenlerle davacı veya temyiz edenlerin imza yetkilerinin süreleri bitmiş veya taraflardan birinin vefatı nedeniyle özellikle de şirketlerde imza sirkülerinin geçersiz olması hallerinde ortada ciddi bir sorun bulunmaktadır. Örneğin, dava açıldığı tarihte bir limited şirketin müdürüne verilen yetkinin süresinin bitmesine 1 yıl kalmışsa  kararın da çıktığı tarihte şirket sirkülerinin süresinin bitmiş olduğunu varsayalım.  Bu gibi durumlarda, iki şey yapılabilir.

1-İmza sirküleri yeniden münasıp bir süre yenilenebilir.

2- Sirküler yeniden çıkartılabilir veya şirketin ortakları bir araya gelerek temyiz dilekçesini hazırlayıp, müştereken imzalayıp ortak sıfatıyla temyiz talebinde bulunabilirler.[2]

Ticaret şirketlerinin tasfiyelerini müteakip ticaret sicilinden silinmeleri ile tüzel kişilikleri sona ermiş olacağından, temyiz dahil,  yargılamanın hiçbir  aşamasında taraf olma ehliyetleri bulunmamaktadır.[3]

Vekilin vekaletname ibrazı şart olduğundan, vekaletname ibraz etmeyen vekilin dava açması ve dava ile ilgili işlemlerde bulunması mümkün değildir. İlgili mahkeme işin esası hakkında karar vermeden yukarıdaki keyfiyeti dikkate almalıdır.

Uygulamada kimi vergi mahkemesi kararlarının  tek hakimle verdiği kararlar temyiz edilmesi esnasında  bu temyiz dileklerinin bölge idare mahkemesine ortakların müşterek imzalı dilekçeleri ile bölge idare mahkemesine sunulması mümkündür.[4]

İYUK’nun 15/4. maddesine göre,  kural olarak  idari yargı mercilerince  yapılan ilk inceleme sonunda dava dilekçelerinin İYUK md. 14/3 fıkrasında  yazılı açılardan  hukuka aykırılığın tespiti halinde verilecek kararlara karşı, kanun yolları müracaatında bulunabileceğini kabul etmiştir. Ancak, fıkra hükmüne göre bu kararlara karşı yasa yolları müracaatında  bulunması mümkün değildir.

Buna göre;

  1. İdari Yargı’nın görevli olduğu konularda, davanın görevsizlik nedeniyle reddine ve dava dosyasının görevli idari yargı yerine gönderilmesine dair kararlar.[5]
     
  2. İdari Yargı’nın görevli olduğu konularda,  davanın yetkisizlik nedeniyle reddine ve dava dosyasının  yetkili idari mahkemeye gönderilmesine dair kararlar.[6]
     
  3. Davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması sebebiyle,  dava dilekçesinin, tespit olunacak, gerçek hasma tebliğine dair kararlar.
     
  4. Dilekçenin 3. maddeye aykırılık nedeniyle, reddine dair kararlar.[7]
     
  5. Davanın ehliyetli şahsın avukat olmayan vekili tarafından açılmış  olması nedeniyle, dava dilekçesinin, 30 gün içinde bizzat veya avukat vasıtasıyla dava açılmak üzere, reddine dair kararlar.

Bu kararlara karşı, doğrudan temyiz veya  itiraz   müracaatında  bulunulması,

kararın düzeltilmesinin  talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bunun nedeni,  görevsizlik ve yetkisizlik hallerinde, davanın  görevli  ve yetkili mahkemede  devam edecek olması;  dilekçenin reddi yolundaki kararlar nedeniyle, davanın  tazelenmesine olanak bulunması;  hasmın düzeltilmesinin ise, yargılamayı çabuklaştırması açısından dava açanın lehinde olmasıdır.

Netice olarak,  Danıştay 3. Dairesi tarafından verilen bir kararda, davacı limited şirketin açmış olduğu temyiz dilekçesinde şirketi temsile yetkili kişilerinde imza sirkülerindeki sürenin dolduğu ve bu nedenle, şirket müdürünün temyiz davası açmasına tek başına yetkili olmadığına karar verilmiştir. Aynı kararda şirket ortaklarını birlikte yeniden temyiz dilekçesini ortaklaşa imzalayarak, 2577 sayılı İYUK’nun 20. maddesine göre tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yeniden bu eksiklikleri tamamlayarak temyiz talebinde bulunabileceklerine karar verilmiştir.[8] Böylece iki ortağın aynı dilekçeyi müştereken imzalayarak  temyiz talebinde bulunabileceklerine karar verilmiştir. 

Öte yandan, Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen 27/10/2009 gün ve E:2009/6044-K:2009/5180 sayılı kararda da belirtildiği üzere; “… bu nedenle, gayrifaal  durumda olan şirketin menfaatlerinin korunması  açısından vergi kanunları  uyarınca  adına tesis edilen işlemlere karşı dava açma ehliyetine sahip olduğunun kabulü ile işin esasının  incelenmesi gerekirken davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararında hukuka uyarlılık görülmemiştir.” şeklinde  karar verilmiştir.[9] Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/bir-danistay-karari-yetki-suresi-biten-sirketlerde-ortaklar-dava-acabilecek-mi/haber-19224
------------------------------------

[1] TOMUL Ahmet ve arkadaşları, “Vergi ve Diğer İdari Davalarda Dilekçe Ret Sebepleri”, Yaklaşım Yayıncılık 2005, s.22-23

[2] İYUK md. 3

[3] Dnş. 7. D. nin, E:2000/7111-K:2003/23 sayılı kararlarında; dava açma ehliyetini haiz olan mükellef şirketin avukat vasıtasıyla dava  açılabilmesi için avukat olan  şahsın aynı zamanda şirketi  temsile yetkili olması gerektiği yönünde kararlar vermiştir.

[4] MK, md. 8-9 ve Dnş. 3. D.nin  13/04/2005 gün ve E:2005/784  sayılı kararları.

[5] Dnş. 7. D. nin, 30/04/2001 gün ve E:2001/1786-K:2001/1422 sayılı kararları.

[6] Dnş. 5. D. nin, 23/03/1989 gün ve E:1989/494-K:1989/506, Dnş. 7. D. nin, 09/02/2004 gün ve E:2004/231-K:2004/256 sayılı kararları.

[7] Dnş. 3. D. nin, 11/05/1994 gün ve E:1994/1325-K:1994/1566 sayılı kararı: Temyizi olanaklı bulunmayan dilekçenin reddine dair karar karşı yapılan  başvurunun, incelenmeksizin reddi gerektiği hk.

[8] İzmir 1. Vergi Mahkemesinin  02/12/2004 gün ve E:2004/658-K:2004/1050 sayılı kararının bozulması talebi ile açılan davada Danıştay 3. Dairesi E:2005/784 sayılı kararı ile  dilekçenin iki ortak tarafından imzalanarak temyiz edilmesine karar verilmiştir.

[9] Dnş. 4. D.nin, 27/10/2009 gün ve E:2009/6044-K:2009/5180 sayılı kararı için bkz. Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Eylül 2011, Sayı:93, s.303-305. bu karardan da anlaşılacağı üzere, Limited şirketin  1994 ila 1999 yılları arasında faaliyetleri olmadığı için  bu  şirkete yapılan cezalı tarhiyat  hakkında  şirketin imza süresi bitmiştir. Ancak şirketin ortakları tarafından açılan dava  İstanbul 8. Vergi Mahkemesi tarafından reddedilmiştir.  Daha sonra,  konu Danıştay 4. Dairesine intikal ettirilmiştir. Danıştay  4. Dairesi ise, bu  şekilde açılan davayı kabul etmiş ve yerel  vergi mahkemesi kararını bozmuştur.

Cuma, 01 Haziran 2018 09:50

Ramazana Özgü Vergi Konuları

Vergi mevzuatında ramazana özgü vergi yükümlülükleri veya vergi ayrıcalıkları yok. Ancak bu ayda yaygın olarak yapılan iş ve işlemler var, bunların da doğal olarak vergileme boyutu var. Bir kısmı yılda bir defa karşılaşılacak bu uygulamaları hatırlatmakta yarar var.

Çalışanlara verilen yemek bedelleri veya paketler

Gelir Vergisi Kanunu’na göre;

- Çalışanlara işyerinde veya işyerinin müştemilatında yemek verilerek sağlanan menfaatler, tutarına bakılmaksızın vergilendirilmiyor.

- Çalışanlara dışarıda yemek verilmesi durumunda, yemek bedelinin 16 lirası vergiye tabi değil. Bu tutarın KDV’si de indirim konusu yapılabiliyor. Yemek bedeli bu tutarı geçerse, geçen kısım KDV dahil tutarıyla net ücret ödemesi kabul ediliyor ve üzerinden gelir vergisi stopajı ödeniyor.

- Oruç tutan çalışanlara yemek bedeli karşılığı olarak nakit ödeme yapılırsa, nakit olarak ödenen tutarın brütleştirilerek üzerinden gelir vergisi stopajı ve damga vergisi hesaplanması gerekiyor.

- Ramazan aylarında yaygın olarak yapıldığı gibi çalışanlara erzak dağıtılırsa, dağıtılan erzakın ortalama perakende fiyatına göre hesaplanacak KDV dahil bedeli net ücret ödemesi olarak kabul ediliyor ve brüt tutarının bulunup üzerinden gelir vergisi hesaplanması gerekiyor. Erzak bedeli aynı zamanda damga vergisine de tabi. Ne yazık ki böyle.

İftar yemekleri

İftar yemekleri yaygın ve geleneksel bir hale geldi. Zannediyorum güzel otellerde hayli kalabalık topluluklara verilen yemekler için yapılan ödemeler de önemli tutarlara ulaşıyordur.

Yemek bedellerinin gider kaydedilip edilemeyeceği konusunda ihtiyatlı olmakta yarar var.

Ben bu yemeklere ait faturaların gider kaydedilip edilmemesi konusunda duruma göre farklı yaklaşılması görüşündeyim. Böyle bir iftar yemeği olur mu bilmiyorum ama, iftar sadece bayiler, müşteriler, tedarikçiler için yapılıyorsa, bir bakıma yapılacak bir iş toplantısı iftar yemeği halinde organize edildiyse, yapılan harcamanın gider kaydedilmesinde bir sakınca görmem. Bunun dışında, örneğin hayır amacıyla verilen yemeklerde veya eşin dostun ağırlandığı yemeklerde, yemek bedelinin gider kaydedilmesi bence olanaklı değil.

Bağışların matrahtan indirimi

Gerek yardımlaşma duygularının daha yükseldiği, gerekse de yardımlaşma organizasyonlarının daha iyi çalıştığı bir ay olması nedeniyle, ramazanda bağış ve yardımların daha yaygın olduğunu tahmin ediyorum.

Bu nedenle ramazanda daha yaygın olarak yapılan bağış ve yardımlarla sınırlı olarak, gerçek kişilerde beyan edilecek gelirden, şirketlerde kurum kazancından indirimini özetlemeye çalışayım.

- Yardıma ihtiyacı olan kişilere doğrudan yapılan bağış ve yardımların kurum kazancından indirilmesi mümkün değil. Ancak ihtiyacı olanlara yardım etmek üzere kurulan ve faaliyet gösteren, vergiden muaf vakıflara ve kamuya yararlı derneklere yapılan bağışların, kurum kazancının yüzde beşine kadar olan kısmı matrahtan indirilebilir.

- Kızılay ve Yeşilay’a yapılan bağışlar, gelirin veya kurum kazancının yüzde beşi sınırlamasına da tabi olmaksızın matrahtan indirilebilir.

- Mülki idare amirinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın denetimine tabi olan yaygın din eğitimi veren kuruluşlara yapılacak bağışların tamamı, matrahtan indirilebilir.

- Belediyelere yapılan bağışların, gelirin veya kazancın yüzde beşine kadar olan kısmı matrahtan indirilebilir. Belediyeler tarafından organize edilen iftar yemeklerinin finansmanı için belediyelere bağış yapılırsa bu olanaktan yararlanılabilir.

- Gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyecek, yiyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedelinin tamamı matrahtan indirilebilir.

- Kamu kurum ve kuruluşlarına; okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu gibi kanunda sayılan tesislerin yapılıp bağışlanması ya da bu tesislerin faaliyetlerini devam ettirmeleri için yapılacak her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı matrahtan indirilebilir.

Bağışların KDV’si

Nakit bağışlar KDV’nin konusuna girmiyor. Ayni bağışlarda, bağışlanan malların teslimi KDV’nin konusuna giriyor ama geniş bir istisna düzenlemesi var.

Kanuna göre, genel ve katma bütçeli idareler, belediyeler, kamu yararına çalışan dernekler, vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve KDV Kanunu’nun 17. maddesinin birinci fıkrasında sayılan diğer kurum ve kuruluşlara yapılan bedelsiz teslimler KDV’den istisna.

Bağışların belgelendirilmesi

Yukarıda özetlediğim şekilde yapılan bağışı matrahtan indirmek istiyorsak, bağışı mutlaka belgelendirilmeliyiz.

Bu çerçevede, yapılan bağışlar için mutlaka makbuz istenmeli ve alınmalıdır. Bağış harcama yapmak şeklinde gerçekleşmişse ayrıca harcama belgeleri temin edilmeli ve saklanmalıdır. Gıda bankacılığı yapan dernek ve vakıflara ayni bağış yapılmışsa fatura kesilmeli, ayrıca dernek veya vakıftan makbuz alınmalıdır. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/ramazana-ozgu-vergi-konulari/417801

Çalışanın ve işverenin anlaşması halinde kıdem tazminatının taksitle ödenmesi mümkün olabilir. İşçi bu durumda ihtirazi kayıt koyarak, tazminat ödemesinin gecikmesi durumunda işverenden faiz de talep edebilir.

1) Soru: 15 yıl ve 3.600 günle kıdem tazminatı almak için SGK’dan yazı aldım ve bunu işverene verdim. Ancak kıdem tazminatımı taksit taksit vereceğini söyledi. İşverenin böyle bir hakkı var mı? (Soner Güzel)

Cevap: İşçinin ve işverenin anlaşması durumunda kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesi mümkün olabilir. Bu durumda taksitle ödenecek kıdem tazminatına gecikme faizi, ödeme tarihinde hesaplanır. İşçinin faiz talep edebilmesi için ödemelere ihtirazi kayıt koyması gerekir.

İHTİRAZİ KAYIT KOYDURULMALI

Taksit konusunda işverenle anlaşan işçinin haklarını korumak ve faiz uygulanmasını istiyorsa faiz işletebilmek için ihtirazi kayıt koyması ve ödeme günlerinin de açıkça ifade edilmesi gerekir. Kıdem tazminatının taksitle ödenmesi konusunda anlaşma sağlanmışsa ve ödemeler zamanında gerçekleştirilmişse işçi ayrıca faiz talep edemez. Kıdem tazminatının nasıl hak edilmiş olduğu ödemeyi değiştirmez. Ancak siz kabul etmezseniz işveren kıdem tazminatını taksitler halinde ödeyemez.

İSTİFA EDERKEN İHBAR SÜRESİNE DİKKAT!

2) Soru: 5 yıldır çalıştığım işimden istifa etmek istiyorum. Hemen ayrılabilir miyim? (Hande Sarı)

Cevap: Belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçilerin sözleşmeleri feshedilirken ihbar süresine uyulması gerek. Aynı şekilde belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçi de işverene ayrılacağını belirli bir süre önceden bildirmek durumundadır. Sizin durumunuzda işveren sizi isterse sekiz hafta daha çalıştırabilir. İşveren isterse bu süreyi uygular, istemezse hemen işten ayrılmanıza müsaade eder. İşvereninizle bu konuyu konuşmanızda fayda var.

YENİDEN HESAPLANMALI

3) Soru: Babam, (1956 doğumlu) 2002’de 5228 günle emekli oldu. Emekliliği sırasında çalıştığı bir işyeri 2008 - 2011 arasında yanlışlıkla SGDP yerine (821 gün) normal prim bildirmiş. Bu durumda, fazladan yatan ve muhtemelen o dönem emekli aylığında kesintiye sebep olan 821 günlük primin iade alınması mümkün mü?

Cevap: Eğer SGDP ödenmişse kişi emekli aylığını almaya devam eder. Tüm sigorta kollarına tabi çalışma mevcut ise aylık kesilir ve primler çalışma sonlandıktan sonra emekli aylığına etki eder. Babanızın durumunda SGDP yerine tüm sigorta kollarına prim ödenmiş dönemler için emekli aylığı yeniden hesaplanmalıdır.

3600 PRİM GÜNÜYLE YAŞTAN EMEKLİLİK

4) Soru: 1984’te SSK’lı çalışmam var. Primim yetmiyor, yaştan emekli olmam için ne yapmam gerekiyor? (Adem Kahveci)

Cevap: 9 Eylül 1981’den önce sigortalı olmuş ve 23 Mayıs 2002 itibarıyla 15 yıl sigortalılığı olan kadınlar 50 yaşında ve 3.600 günle emekli olabilir. 9 Eylül 1976’dan önce ilk kez sigortalı olmuş ve 23 Mayıs 2002 itibarıyla 15 yıl sigortalılığı olan erkekler de 55 yaşında ve 3.600 günle emekli olabilir. Siz yaştan emeklilik için 55 yaşında ve 3.600 prim günüyle emekli olabilirsiniz. Toplamda 3.600 gün priminiz varsa veya borçlanmayla tamamlayabilirseniz yaştan emekli olabilirsiniz.

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/taksitle-odenen-kidem-tazminatina-faiz-de-eklenir/haber-740978

27.3.2018 tarihli ve 30373 sayılı 2. mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 70. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa ek 17. madde eklenmiştir.

2018/Mart Ayı/Dönemi ve Öncesine İlişkin Geriye Yönelik Teşvik Değişiklik Talepleri Hakkında Yapılacak İşlemlerin Usul ve Esasları

Başvuru

2018/Mart ayı/dönemi ve öncesine ilişkin geriye yönelik teşvikten yararlanma veya teşvik değişiklik talepleri için işverenlerin ;

  • Ø 1.4.2018 ila 1.6.2018 tarihleri arasında (bu tarih dahil) internet ortamında veya işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine kağıt ortamında başvurması gerekmektedir.
  • Ø 1.6.2018 tarihine kadar (bu tarih dahil) yapılmış olması halinde ilgili kanunlarda gerekli şartların sağlanmış olması kaydıyla, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.

01/06/2018  SON BAŞVURU TARİHİ

2018/Mart ayı/dönemi ve öncesine ilişkin geriye yönelik teşvikten yararlanma ve teşvik değişiklik başvurularının 2.6.2018 tarihi ve sonrasında yapılmış olması halinde ise bu talepler hakkında işlem yapılmayacaktır.

Dilekçeleri 01 Haziran 2018’ e verdikten sonra kuruma iptal ve ek bildirgeleri daha sonra vermek mümkün olabilecektir. Genelgede tarih belirtilmemiştir

SGK GOV TR

5510 sayılı Kanunun Ek 17. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında 2018/Mart ayı/dönemi ve öncesi için geriye yönelik yapılacak teşvik değişiklik başvuruları sgk.gov.tr uygulamasında yer alan;

  • Ø "e- SGK / İşveren / İşveren Sistemi / Uygulamaya Giriş / İşveren / Teşvikler ve Tanımlar / 5510 Ek 17.Madde Teşvik Kanun No Değişikliği Başvuru Onaylama" menüleri seçilerek erişilen ekranlar vasıtasıyla internet ortamından yapılabilecektir.

Program vasıtasıyla yapılan ve onaylanan başvurular, sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezine yapılmış sayılacaktır.

RESMİ ESASLAR VAR

İşverenlerce gerek 1.4.2018 tarihinden önce gerekse 1.4.2018 ile bu genelgenin yayım tarihleri arasında sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezine kağıt ortamında başvuruda bulunulmuş olması halinde, internet ortamında yapılacak başvuruda "Daha Önce Kağıt Ortamında Başvuruda Bulundum" linki seçilerek, kağıt ortamında yapılan müracaata ait SGK kayıtlarına giriş yapılan evrak tarihi ve sayısının "evrak tarihi"/"evrak sayısı" alanlarına kaydedilmesi gerekmekte olup, daha evvel kağıt ortamında yapılan başvurunun adi posta veya SGK doğrudan yapılan başvuru olması halinde başvurunun SGK gelen evrak kayıtlarına intikal tarihinin;

  • Ø taahhütlü,
  • Ø iadeli taahhütlü,
  • Ø acele posta servisi,
  • Ø PTT Alo Post veya PTT Kargo ile yapılan başvuru olması halinde ise başvurunun postaya veya kargoya verildiği tarihin "evrak tarihi" ve "evrak sayısı" alanına kaydedilmesi gerekmektedir.

Kağıt ortamında müracaatı olmamasına rağmen internet ortamından müracaat ederek evrak tarihi/evrak sayısı alanlarını dolduran işyerleri için, ünitelere kağıt ortamında başvuruda bulunulmadığının anlaşılması halinde, sosyal güvenlik il müdürlükleri/sosyal güvenlik merkezlerince, internet ortamında başvuruda bulunulan tarih esas alınacaktır. Ancak, daha evvel kağıt ortamında başvuruda bulunduğunu internet ortamında beyan eden işyerleri için evrak tarihi/evrak sayısı alanlarına kaydedilen bilgilerin hatalı olduğunun anlaşılması halinde kağıt ortamında yapılan başvurunun bulunulduğunun anlaşılması ve başvuru dilekçesinin işyeri dosyasında bulunması halinde kağıt ortamında yapılan başvuru tarihi esas alınacaktır.

SGK  gerek kağıt ortamında gerekse internet ortamında başvuruda bulunan işverenlere teşvik değişikliğine ilişkin düzenlenen/düzenlenecek iptal/asıl/ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgeleri sgk.gov.tr adresinden

  • Ø "e-SGK / İşveren/E-Bildirge V2 / Aylık Prim Hizmet Belgesi Girişi" ekranları vasıtasıyla sisteme girilebilecektir. İşverenlerin sisteme girişi yapılan iptal/ek/asıl nitelikteki aylık prim ve hizmet belgeleri sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezi şube onay ekranlarına düşeceğinden, bu işyerleri için öncelikle başvurunun 1.6.2018 tarihine kadar yapılıp yapılmadığı ünitece kontrol edilmesinin ardından işlem yapılması gerekmektedir.

Kanuni Faizin Hesaplaması

2018/Mart ayı ve öncesine ilişkin teşvik değişiklik taleplerinin işleme alınması sonucu hesaplanan fark prim tutarına;

Ø  1.4.2018 tarihinden önce talepte bulunulması halinde 1.5.2018 tarihinden,

Ø  1.4.2018 ila 1.6.2018 (bu tarih dahil) tarihleri arasında talepte bulunulması halinde, talep tarihini takip eden aybaşından,

Ø  Görülmekte olan davalarda, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren,

Ø  Kuruma herhangi bir başvuruda bulunmadan resen mahkemelere dava açanlar için 1.5.2018 tarihinden itibaren,

ödemenin/mahsubun yapılacağı tarihe kadar (bu tarih dahil) geçen süre için Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen kanuni faiz oranı dikkate alınarak basit usulde günlük kanuni faiz hesaplanacaktır.

Hesaplanan Tutarın İşverenin Borcuna Mahsubu

2018/Mart ayı/dönemi ve öncesine ilişkin olmak üzere 5510 sayılı Kanunun Ek 17. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında ünitece yapılan işlemler sonucu ortaya çıkan fark prim tutarlarının mahsup işlemleri 5510 sayılı Kanunda belirtilen esaslar dahilinde yapılacaktır.

Öte yandan, 2018/Mart ayı/dönemi ve öncesine ilişkin teşvikten yararlanma ve teşvik değişikliğine ilişkin mahsup işlemlerinde geriye yönelik teşvik değişikliğine ilişkin başvurunun 1.4.2018 tarihinden önce yapılmış olması halinde 1.4.2018 tarihi, 1.4.2018 tarihinden sonra yapılmış olması halinde ise söz konusu başvuru tarihi, mahsuba ilişkin tutarın tahsilat tarihi olarak kabul edilecektir.

İşverenin SGK cari ay veya yasal ödeme süresi geçmiş borçlarının bulunması halinde 1.1.2019 tarihi beklenilmeksizin söz konusu borçlara mahsup işlemi yapılabilecektir.

5510 sayılı Kanun kapsamından çıkış işlemi veya iz işlemi yapılmış olan işyeri dosyalarına ilişkin geriye yönelik teşvik değişiklik talebinde bulunulması halinde, e-bildirge üzerinden başvuru yapılabilmesini teminen, işverenin yazılı talebine istinaden e-bildirge şifrelerinin işyeri dosyasının bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezince aktifleştirilmesi gerekmektedir. Vedat İlki

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=9124

Gümrük ve Ticaret Bakanlığının "Geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği", Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa Serbest Ticaret Birliği ülkelerinde (İzlanda, Lihtenştayn, Norveç , İsviçre)  ikamet edenler, yaşadıkları yerlerin dışında söz konusu birlik ülkelerinde adlarına kayıtlı taşıtlarını da Türkiye'ye getirebilecek.

Çalışma veya öğrenim amacıyla gelen yabancılar da tescil tarihine bakılmaksızın taşıtları kullanabilecek.

Ticari kullanıma mahsus kara taşıtlarının sürelerine ilişkin  Tebliğin 15 nci maddesinin 1 nci fıkrasının ( a )  bendi eskiden ‘’  Ticari kullanıma mahsus kara taşıtlarına 30 (otuz) güne kadar süre verilir ’’ şeklinde iken şimdi ;’’  Ticari kullanıma mahsus kara taşıtları ile 1 no.lu Taşıt Takip Programına kayden giriş yapan tüzel kişiliklere ait otomobil, minibüs, arazi taşıtı, kamyonet ve motosikletlere 30 (otuz) güne kadar süre verilir ‘’ şeklinde olmuştur  

Taşıtsız yurt dışına çıkacak şahıslara ilişkin hangi ceza uygulanacak ?

Taşıtsız geçici olarak yurtdışına çıkılabilmesi için  ya taşıtın gümrük gözetimine bırakılmadan ilgilinin yurtdışına geçici olarak çıkışına, taşıtın başkası tarafından kullanılmayacağına ilişkin taahhütnamenin gümrük idaresine  verilmesi veya taşıtın gümrük idaresinin gözetimine bırakılması işlemlerinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Tebliğin 27 nci maddesine 3 fıkra  eklenerek ;.Bu iki işlemden herhangi birisini  yapmadan Geçici olarak yurt dışına taşıtsız çıkmak isteyen kişilerin Pasaport işlemleri sırasında söz konusu işlemlerin gerçekleştirilmediğinin tespit edilmesi halinde izin hak sahibi, pasaport işlemlerinden önce gümrük idaresine yönlendirileceği belirlenmiştir.

Diğer taraftan Taahhütname vermeden ve de aracı gümrüğe teslim etmeden çıkan  şahısların  Gümrük Kanunun 238 maddesi kapsamında cezalandırılacağı  bilinmekle birlikte bu eylemin  birkaç defa tekrarlanıldığı  tespit edildiğinde GK 238 in her eylem başına mı yoksa bir defa mı uygulanacağı hususunda Gümrük İdarelerinde farklı uygulamalar vardı .Şimdi tebliğin 27 maddesine eklenen 4 üncü fıkra ile bu husus da netleşmiş oldu .  Gümrük idaresine taahhüt verilmeden  veya taşıt gümrüğe geçici teslim edilmeden  taşıtsız yurtdışına çıkış işlemlerinin tespiti halinde, tespit tarihine kadar yapılan tüm çıkışlar tek fiil sayılıp  ve Kanunun 238 inci maddesi uyarınca tek bir para cezası (  tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası verilir ) uygulanacak .

http://www.redklaus.com/index.php/mevzuat-yorumlari/item/644-gecici-ithal-edilen-kara-tasitlarina-iliskin-gumruk-genel-tebliginde-degisiklik

Perşembe, 31 Mayıs 2018 15:06

Stokları Düzeltmek İçin Fırsat

7143 sayılı Yapılandırma Kanunu ile getirilen önemli fırsatlardan biri de işletme kayıtlarının fiili durumla uyumlu hale getirilmesine imkan tanınması. Daha önceki yapılandırma yasalarına benzer şekilde, bu yasa da kişi ve kurumlara önemli bir şans veriyor. Kanunun getirdiği düzenlemelerden istifade ederek, işletmede mevcut olduğu halde yasal kayıtlarda görünmeyen kıymetleri kayıtlara almak mümkün. Yine yasanın öngördüğü sorumlulukları yerine getirmek şartıyla kayıtlarda göründüğü halde fiilen işletmede bulunmayan emtiayı da defterlerden çıkarmak olası.

Kayıtlarda yer almayan emtia

Yapılandırma Kanunu ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, işletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları yasal kayıtlarına intikal ettirme imkanı sağlanmış durumda.

Kayıtlarda bulunmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kayıtlara intikal ettirilmesine imkân veren düzenleme, bütün gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamakta.

Bu uygulama kapsamına; serbest meslek erbabı, ferdi ticari işletmeler, adi ortaklıklar, kollektif şirketler, adi komandit şirketler ile sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıkları da dahil bulunuyor.

Nasıl beyan edilecek ?

Uygulama kapsamında olan mükellefler, işletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarını 31 Ağustos 2018 tarihine kadar envanter listesi ile KDV yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine bildirecekler.

Ancak teslimleri KDV’den müstesna olan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlarla ilgili olarak bu uygulamadan yararlanılması mümkün değil.

Bedel nasıl tayin edilecek ?

Bildirilecek kıymetler, bildirim tarihindeki rayiç bedelle envanter listesinde gösterilecek. Rayiç bedel esasen, o kıymetin normal alım satım bedelini ifade eden bir kavram. Dolayısıyla bu bedel, mükellefin kendisi tarafından bizzat tespit edilebileceği gibi bağlı olduğu meslek kuruluşuna da tespit ettirilebilecek. Bildirilen kıymetler bildirim akabinde yasal defterlere  intikal ettirilecek.

Emtia kavramı neyi anlatıyor ?

İkincil düzenlemelere göre, bildirilecek emtia;

- Alım satım işletmelerinde satışa hazır malları,

- İmalatçı işletmelerde ise hammadde, malzeme, yarı mamul ve mamul malları

ifade ediyor.

Aynı şekilde inşaat işletmelerinin (yıllara sari inşaat ve onarım işi, kat karşılığı veya kendi adlarına inşaat yapıp satanlar) varsa inşa edilen ve emtia niteliğindeki taşınmazları (daire, dükkan vb.) ile üretimde kullandıkları demir, çimento, tuğla gibi ilk madde ve malzemelerini veya yarı mamullerini de bildirmeleri mümkün.

Bildirilen malların satışı/amortismanı

Yasaya göre kayıtsız mal bildiren mükellefler, bu malları satmaları hâlinde, defterlere kaydedilecek satış bedeli kayıtlı değerinden düşük olamayacak. Satış bedelinin kayda alınan bedelden düşük olması hâlinde ise kazancın tespitinde kayıtlı bedel dikkate alınacak. Bir diğer deyişle aradaki fark gider kabul edilmeyecek. Bildirime dahil edilen amortismana tabi iktisadi kıymetler için ise amortisman ayrılamayacak.

Bildirimden dolayı ödenecek vergi

Bildirim konusu yapılacak kıymetler eğer genel orana (%18) tabi makine, teçhizat, demirbaş veya emtia ise rayiç bedeli üzerinden %10 oranında; eğer indirimli orana (%1 veya %8) tabi makine, teçhizat, demirbaş veya emtia ise tabi oldukları KDV oranının yarısı esas alınmak suretiyle hesaplanacak katma değer vergisi sorumlu sıfatıyla beyan edilecek.

Örneğin; işletmede fiilen bulunan ancak kayıtlarda yer almayan teslimi %18 KDV’ye tabi ve de rayiç bedeli 1 milyon TL olan emtia Yasadan yararlanılarak beyan edilmek istenirse sorumlu sıfatıyla 100 bin TL KDV ödenmesi gerekecek. Aynı rayiç bedele sahip ancak KDV oranı %8 olan başka bir emtia beyan edilmek istenirse ise ödenmesi gereken KDV 40 bin TL olacak.

Sorumlu sıfatıyla ödenecek KDV’ye ilişkin beyannamenin elektronik ortamda en geç 31 Ağustos 2018 tarihine kadar verilmesi ve tahakkuk edecek verginin de aynı süre içinde ödenmesi icap ediyor.

Beyan edilen emtiaya ilişkin olarak sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’nin genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılması; hatta bu emtianın iade hakkı tanınan işlemlerde kullanılması durumunda yüklenilen verginin hesabında dikkate alınması ve dolayısıyla iade konusu yapılması da mümkün.

Ancak; kayıtlarda yer almayan makine, teçhizat ve demirbaşların rayiç bedeli üzerinden hesaplanarak ödenen KDV’nin indirimi veya iadesi mümkün değil. Fakat söz konusu bu tutar, verginin ödendiği yılın gelir veya kurumlar vergisi matrahının belirlenmesinde gider olarak dikkate alınabilecek.

Kayıtlara nasıl alınacak ?

Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, aktiflerine intikal ettirdikleri emtia için ayrı; makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere pasifte karşılık hesabı açacaklar. Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde, sermayenin unsuru sayılacak ve vergilendirilmeyecek. Öte yandan, makine, teçhizat ve demirbaşlar ayrıca envantere kaydedilecek ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman olarak kabul edilecek.

Stoklarda yer almayan emtia

Yasa ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, kayıtlarında yer aldığı hâlde işletmelerinde mevcut olmayan emtialarını, fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmeleri imkanı verilmiş durumda. Kayıtlarda yer aldığı hâlde işletmede mevcut olmayan emtiaya ilişkin hüküm, bütün gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsıyor.

Uygulama kapsamında düzenlenecek faturalarda alıcıya ilişkin bilgiler yerine, “Muhtelif Alıcılar (7143 sayılı Kanunun 6/2 maddesi çerçevesinde düzenlenmiştir)” ibaresi yazılacak. Faturada yer alacak bedel, söz konusu emtia ile aynı neviden olan emtiaların gayri safi kar oranı dikkate alınarak tespit edilecek. Gayri safi kar oranının yasal kayıtlardan tespit edilemediği hallerde ise, mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınacak.

Faturalanan ve yasal defterlere kaydedilen emtia ile ilgili işlemler, normal satış işlemlerinden bir farklılık arz etmeyecek. KDV hesaplanacak ve de satış hasılatı yıllık gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında dikkate alınacak.

Ne fayda sağlayacak ?

Fatura düzenlenmek suretiyle kanunda açıklandığı şekilde hasılatı kayıtlara intikal ettirilen emtianın daha önceki dönemlerde satıldığının tespit edilmesi hâlinde, düzeltmeye tabi tutulmuş stoklarla ilgili olarak geçmişe yönelik tarhiyat yapılmayacağı gibi ceza ve faiz de uygulanmayacak.

Kasa ve ortaklar cari

Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükelleflerinin, 31/12/2017 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme veya benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarları (131-Ortaklardan Alacaklar Hesabında izlenmemiş olsa bile) düzeltmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmeleri mümkün.

Vergisel yükümlülükler

Bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve ortaklardan alacaklar tutarlarını düzeltmek için beyanda bulunan mükellefler, beyan edilen tutarlar üzerinden %3 oranında vergi ödeyecekler. Ödenecek bu vergi ile bilançodan çıkarılacak kasa veya ortaklardan alacaklar mevcudu, kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacak.

Öz sermayenin düşmesini engellemek adına; bilançodan çıkarılan tutarların, dileyen mükelleflerce “689. Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar” hesabı yerine bilançonun aktifinde herhangi geçici bir hesapta (örneğin 296 no.lu hesap) izlenmesi de mümkün. Söz konusu durum özellikle kamu ihalelerine katılan mükelleflerin, talep edilen öz sermaye yeterlik oranlarını tutturabilmesi açısından önem arz ediyor. Ender İnelli/http://www.vergidegundem.com

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Kar Dağıtımı Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan “Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Esas Alınacak…
  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
Top