Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

27 Aralık 2017 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30283

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

MADDE 1 – 18/4/2015 tarihli ve 29330 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;

a) (II/C/1.2.1) ve (II/C/1.3) bölümlerinin birinci paragraflarında yer alan  “1600 cm³ veya altında motor silindir hacmine sahip” ibareleri “motor silindir hacmine bakılmaksızın, hesaplanması gereken özel tüketim vergisi ve diğer her türlü vergiler dâhil bedeli 200.000 TL’nin altında olan” şeklinde değiştirilmiştir.

b) (II/C/1.5) bölümünün dokuzuncu paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“ÖTV Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (a) ve (c) alt bentleri kapsamında iktisap edilebilecek aynı Kanuna ekli 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan taşıtlara ilişkin bedelin üst sınırı, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Hesaplanan tutarın 100 lirayı aşmayan kesirleri dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu, bu şekilde tespit edilen tutarı %50’sine kadar artırmaya yetkilidir.”

MADDE 2 – Aynı Tebliğin (II/C/5.1) bölümünün ikinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

Gümrük Kanununun 167 nci maddesinin (12) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca malul ve engellilerin kullanımına mahsus eşya gümrük vergilerinden muaftır. Ancak,  Özel Tüketim Vergisi Kanunununnci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan parantez içi hükümle, aynı Kanuna ekli 87.03 G.T.İ.P. numarasında “-Diğerleri” satırı altında yer alan taşıtlardan, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi dahil gümrük vergilerine ilişkin istisna uygulanmaması durumunda belirlenecek gümrüklenmiş değeri 200.000 TL’yi (söz konusu tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır) aşanlar ithalat istisnasından hariç tutulmuştur. Buna göre, bu istisna kapsamında, bedeli söz konusu tutarın altında olan taşıtların iktisap edilmesi mümkündür. Gümrüklenmiş değeri, bu şekilde belirlenen tutarı aşan taşıt ithal etmek isteyen malul veya engellilerce, ilgili gümrük idaresine özel tüketim vergisinin beyan edilip ödenmesi gerekir.”

MADDE 3 – Bu Tebliğ 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

27 Aralık 2017 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30283

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

MADDE 1 – 20/8/2015 tarihli ve 29451 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Tüketim Vergisi (IV) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;

a) (II/B/2.1) bölümünde yer alan “Milli Savunma Bakanlığı,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Adalet Bakanlığı,” ibaresi eklenmiştir.

b) (II/B/2.2) bölümünün birinci paragrafının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Söz konusu malların Adalet Bakanlığı adına Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu tarafından temin edilmesi halinde, düzenlenecek belge/yazıda bu husus ayrıca belirtilir.”

MADDE 2 – Aynı Tebliğin “VI- ÇEŞİTLİ HUSUSLAR” başlıklı kısmında yer alan “Ç- YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN TEBLİĞLER” başlıklı bölümden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiş ve takip eden bölüm buna göre teselsül ettirilmiştir.

D- FIRSATLARI ARTIRMA VE TEKNOLOJİYİ İYİLEŞTİRME HAREKETİ (FATİH) PROJESİ KAPSAMINA GİREN MALLARIN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA TESLİMİNDE ÖTV İSTİSNASI

1. Kapsam

28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 44 üncü maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 38 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendine göre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren düzenlenen sözleşmelere istinaden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından FATİH Projesi kapsamında yapılan mal alımlarında uygulanmak üzere, proje bileşenlerine ilişkin olarak 4760 sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı listede yer alan malların, Milli Eğitim Bakanlığına ya da proje yüklenicisine teslimi veya bunlar tarafından ithali özel tüketim vergisinden müstesnadır.

2. İstisna Uygulaması

İstisna, FATİH Projesi kapsamında proje bileşenlerine ilişkin 5/12/2017 tarihinden itibaren düzenlenen sözleşmelere istinaden Milli Eğitim Bakanlığı ya da Proje yüklenicisinin ÖTV mükelleflerinden aldıkları ya da bunlar tarafından ithal edilen mallar için uygulanır.

İstisna uygulaması kapsamındaki malları Milli Eğitim Bakanlığına ya da Proje yüklenicine teslim eden mükellefler ya da gümrük idaresince, söz konusu malların FATİH Projesi kapsamında kullanılacağına dair Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen onaylı bir belge/yazı istenir ve bu belgeye/yazıya istinaden ÖTV uygulanmaksızın işlem yapılır.

Teslimin proje yüklenicisine yapılması ya da ithalatın proje yüklenicisi tarafından yapılması halinde, Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen belgede ayrıca proje yüklenicisine ait bilgilere (adı/soyadı veya unvanı, vergi kimlik numarası, sözleşme tarihi) de yer verilir. Düzenlenecek belgeye ayrıca istisna kapsamındaki malların nitelik, miktar ve tutarını gösteren onaylı bir liste eklenir.

ÖTV mükelleflerince, istisna kapsamında teslim edilen mallara ait bilgiler ile bedeli, teslim tarihi ve alıcıya ait bilgilerin yer aldığı ve yanına kaşe tatbik edilerek imzalanan söz konusu belgenin/yazının bir fotokopisi, Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz hükümleri gereğince muhafaza edilir ve talep edilmesi halinde ibraz edilir.

ÖTV mükellefleri, bu istisna kapsamındaki teslimlerinde hesaplanan ÖTV tutarını, fatura bedeline dâhil etmez,  ancak fatura bedeline dâhil edilmeyen bu tutarı düzenlenen faturada  “KDV Kanununun Geçici 38 inci Maddesi Kapsamında Hesaplanıp Fatura Bedeline Dâhil Edilmeyen ÖTV Tutarı …… TL’dir.” şerhi ile gösterir.

İstisna kapsamında yapılan teslimler, ÖTV Beyannamesinin “İstisnalar ve İndirimler” bölümünün “İstisnalar” tablosundaki istisna türü listesinden “FATİH Projesi Kapsamında Yapılan Teslimlerde İstisna” seçilerek beyan edilir. ÖTV mükelleflerince ayrıca, beyannamenin “Ekler” bölümünde yer alan “FATİH Projesi Kapsamında Yapılan Teslimlerde İstisna” tablosuna, istisna kapsamında yapılan teslime ilişkin faturaya ait bilgiler ve Gelir İdaresi Başkanlığınca istenebilecek diğer bilgiler girilir.

Bu kapsamda istisna uygulanan teslimlere ilişkin olarak, istisnadan yararlanan kurum belgesi/yazısı ile faturanın aslının aynı olduğu işletme yetkililerince imzalanarak ve kaşe tatbik edilerek onaylanmış fotokopisi Tebliğin (IV/C/3) bölümünde belirtilen süre içerisinde bir dilekçe ekinde vergi dairesine ibraz edilir.”

MADDE 3 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Açıklaması

Alt işveren işçisi kardeşlerimize yönelik düzenlemenin de yer aldığı Kanun Hükmünde Kararname’nin yayınlanmasının ardından, geçiş sürecinin doğru bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

1- 24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile alt işveren işçilerimizin kamuda istihdamı için yapılan düzenleme, 2 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe girecek olup, hem merkezi yönetim hem de belediye ve il özel idareleri gibi mahalli idarelerde alt işveren işçilerimizin istihdam edilmek üzere başvuruları 2 Ocak 2018 tarihinde başlayacaktır. Bu tarihten önce herhangi bir başvuruda bulunulması gerekmemektedir.

2- Başvuru ve kadroya geçiş sürecine ilişkin uygulamayı anlatan usul ve esaslar bu hafta içinde yayınlanacak ve geçiş süreci 2 Ocak 2018’den itibaren 90 gün içinde sonuçlandırılacaktır.

3- 2 Ocak 2018 tarihinden itibaren işçilerimizin geçiş yapacakları idarelerce başvuruların alınmasına başlanacaktır.

4- Alt işveren işçilerimiz 2 Ocak 2018 tarihinden itibaren 10 gün içinde, çalıştıkları ALT İŞVEREN ŞİRKETLERE DEĞİL, istihdam edilecekleri KURUMLARA BAŞVURACAKLARDIR.

5- Başvuruda bulunan alt işveren işçilerimizin bilgileri, başvurdukları idarelerce elektronik ortama aktarılacaktır.

6- İşçilerimizin 4 Aralık 2017 tarihinde düzenleme kapsamında bir ihalede çalışıp çalışmadığı ilgili kurumlar nezdinde kontrol edilerek, çalıştıkları idarelerce sınav süreci başlatılacaktır. Bu işlemlerin ardından işçilerimiz çalıştıkları kurumda istihdam edileceklerdir.

7- ALT İŞVEREN İŞÇİLERİMİZİN, ÇALIŞTIKLARI ALT İŞVEREN ŞİRKETLERİNE HERHANGİ BİR EVRAK YA DA FERAGAT BELGESİ VERMESİ GEREKMEMEKTEDİR. BÖYLE BİR UYGULAMA KHK’DA YER ALMAMAKTADIR.

8- 90 günlük sürecin sonunda, işçilerimizin kadroya geçişi sırasında, kendilerinden kadroya geçişe ilişkin açtıkları dava veya icra takibi varsa, bu dava veya takiplerden feragat ettiklerine ilişkin bir belge ve sulh sözleşmesi, ÇALIŞTIKLARI İDARELERCE talep edilecektir.

9- İşçilerimiz, kamuda istihdam edildikleri için, kadroya geçişleri nedeniyle çalıştıkları İDARE İLE sulh sözleşmesi yapacaklardır. Bu sözleşme, işçilerimiz açısından herhangi bir HAK KAYBINA SEBEP OLMAYACAKTIR.

10- Sulh sözleşmeleri idare ile yapılacak olup, BU DURUM ALT İŞVEREN ŞİRKETLERİNE KARŞI İŞÇİNİN HAKLARINDAN VAZGEÇMESİ ANLAMINA GELMEMEKTEDİR. Alt işveren şirketleri sulhe taraf olmayıp, bundan yararlanamazlar.

11- Alt işveren işçilerimizin, bu kapsamda çalıştıkları hizmet süreleri, İş Kanunu hükümleri çerçevesinde idareler tarafından ileride ödenecek kıdem tazminatına esas toplam hizmet süresi ile izin sürelerinin hesabında dikkate alınacaktır.

12- Bu prosedür, çalışanların kamuda kadroya geçişlerinde geçmişte de işletilmiş genel bir uygulama olup, yeni bir düzenleme değildir.

Kaynak: ÇSGB

5 Aralık 2017 tarihinde “Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde” yapılan değişiklikler uyarınca;
- Kurumun merkezi bilgi işlem altyapısında arıza olmamasına rağmen lokal olarak yaşanacak bazı arıza hallerinde işverenlerin bildirim yapmasına engel bir durum oluşması halinde işveren yükümlülüklerinin beş işgünü ertelenebileceği kabul edilmiş,
- 4-a sigortalıları için, haklarında aylık prim ve hizmet belgesi verilmemesi veya verilen APHB’lerde bazı eksik gün nedenleriyle gün ve kazanç bildirilmemesi halinde, en son prim bildiriminin olduğu tarih itibariyle sigortalılıklarının durdurulacağı kabul edilmiş,
- Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği (5 Aralık 2017) tarihi takip eden 6ncı aydan itibaren işyeri bildirgesinin elektronik ortamda verilmesi ve bildirgenin ekinde verilmesi gereken belgelerin 7 işgünü içinde SGK’ya verilmesi zorunlu hale getirilmiş,
- İşyeri tescili sırasında istenen belgelere Kurum tarafından gerekli görülmesi halinde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesi amacıyla yapılmış olan aracılık sözleşmesinin eklenebileceği belirtilmiş,
- Aynı işverenin aynı işkolunda olmak üzere işin bitiminden itibaren bir ay içinde tekrar üstlenmiş olduğu güvenlik, temizlik, taşıma ve benzer nitelikteki hizmet alımı işlerinde tekrar işyeri bildirgesi vermeksizin aynı işyeri dosyası üzerinden bildirim yapmasına imkan verilmiş,
- İstihdam teşviklerinden yersiz yararlanmaya mahal vermemek ve işverenin yazılı başvuru yapması şartıyla, devamlı mahiyetteki işyerlerinin aynı işkolu kodunda olmaları şartıyla tüm işyerlerinin tek dosyada birleştirilmesine Kurum tarafından izin verilebileceği kabul edilmiş,
- Hastalık ve analık sigortasından geçici işgöremezlik ödeneği alınmasına esas istirahat raporu süresi içinde sigortalılık halinin sona ermesi halinde en fazla takipeden onuncu güne kadar ödeme yapılacağı belirtilmiş,
- Yaşlılık toptan ödemesi için Kuruma verilen dilekçeye ilgili döneme ait aylık prim hizmet belgesi ile işten ayrılış bildirgesinin eklenmesine ilişkin şart kaldırılmış,
- Yanlış ve yersiz yapılmış borçlanmalara ilişkin ödenen tutarların faizsiz olarak iade edileceği belirtilmiş ve Türkiye’de çalışması olmayan ancak sözleşmeli ülkelerde çalışması olup, askerlik, doktora, avukatlık stajıyla fahri asistanlık sürelerini borçlananların bu sürelerin 4-b kapsamında sayılacağına ilişkin hüküm kaldırılmış,
- Kurum tarafından istenilen bilgileri ve belgeleri bir ay içerisinde vermeyen özel ve kamu tüzel ve gerçek kişilere idari para cezası uygulanacağı Yönetmelik hükmüne girmiş,
- Ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalılar için belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen ayın 7’sine kadar belge verme süresi varken bu süre en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının 23’üne kadar olacak şekilde değiştirilmiş ve ayın 15inin bulunduğu ay belgenin ilişkin olduğu ay olarak  kabul edilmiş,
- Eksik günleri kanıtlayıcı belgelerle ilgili yeni düzenlemeler yapılmış,
- Defter tutmakla yükümlü olmayan işverenlerce yasal süresi dışında verilen aylık prim ve hizmet belgelerinin fiilen yapılan denetimler, inceleme ve soruşturma sonucunda uygun görülmesi halinde işleme alınacağı kabul edilmiş,
- Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesine ilişkin olarak meslek mensuplarının sorumluluğuna ilişkin usul ve esaslarda düzenlemeler yapılmış,
- Haksız menfaat sağlamak adına kasten Kurumu yanıltıcı bilgi ve belge sağlanması halinde, sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı, ayrıca bu şekilde ödenmiş tutarların geri ödenmeyip irat kaydedileceği kabul edilmiş,
- Aylık bağlanmış olmakla birlikte daha sonradan kendi kusuru olmaksızın yeterli prim ödeme gün sayısına sahip olmadığı anlaşılanların, yurtdışı borçlanma süresi olanların borçlanması, borçlanma süresi olmayıp ancak aylık bağlandıktan sonra yeterli çalışması olanların bu çalışmalarından hizmet aktarılması kabul edilmiş,
- Ayrıca daha önce farklı mevzuatlarda yapılan değişikliklerle uyum sağlamak için gerekli bazı düzenlemeler de metne işlenmiştir.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik 5 Aralık 2017 tarihli ve 30261 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmıştır.

Yapılan düzenlemelerden bazıları Yönetmeliğin kanunda yapılan değişikliklerle uyumlu hale getirilmesinden ibaret olmakla birlikte bazı düzenlemeler sosyal güvenlik uygulamalarına ilişkin yenilikler getirmektedir;

1. Merkezi bilgi işlem altyapısında arıza olmamasına rağmen yerel bazda teknik sorunlar tespit edilmesi halinde işveren yükümlülüklerinde bazı kolaylıklar getiriliyor.

Yönetmeliğin 5 inci maddesine, Sosyal Güvenlik Kurumunun merkezi sisteminde bir arıza olmamasına rağmen, işverenin işyeri dosyasının veya sigortalının ikametgâhının bulunduğu bölge, il, ilçe veya mahallede;

- Kurumun hizmet satın aldığı internet sağlayıcılarında sorun olması,

- Elektrik ve iletişim altyapısında sorun olması,

- Yangın, yıldırım, infilak gibi durumlar sonucu bildirim yapmayı engelleyici bir durumun oluşması,

- Sel veya su baskını fırtına, yer kayması, deprem gibi afetlerle grev, lokavt sabotaj, terör saldırısı halleri nedeniyle

Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi gereken her türlü bilgi, belge, bildirge ve beyannamelerin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce tespit edilmesi ve Başkanlık tarafından uygun bulunması halinde sorunların ortadan kalktığı tarihi takip eden beşinci iş gününün sonuna ertelenebileceği kabul edilmiştir.

2. Sigortalılığın durdurulmasına ilişkin hükümler getirilmiştir.

Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde yapılan düzenleme ile 4-a sigortalıları için, haklarında aylık prim ve hizmet belgesi verilmemesi, tutukluluk, gözaltı, yol izni ve diğer ücretsiz izinler, devamsızlık, puantaj, kısmi istihdam, yarım çalışma, fesih tarihinde çalışmama ve diğer nedenlerle gün ve kazanç bildirilmemesi halinde, en son prim bildiriminin olduğu tarih itibariyle sigortalılıklarının durdurulacağı kabul edilmiştir.

3. İşyeri Tescili elektronik ortamda zorunlu hale gelmektedir.

Yönetmeliğin 27 ve 29 uncu maddelerinde yapılan değişiklikle işyeri tescillerinin elektronik ortamda yapılması zorunlu hale getirilmekte ve tescil aşamasında Kuruma ibraz edilmesi gereken belgelerin 7 işgünü içerisinde Kuruma teslim edilmesi istenmektedir.

Ayrıca işyeri tescili sırasında halen istenmekte olan belgelerin yanına Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesi için aracılarla yapılmış olan sözleşmenin de ibrazının istenebileceği eklenmektedir.

Bu hüküm 1 Haziran 2018 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir.

4. Aynı işveren hizmet alımına ilişkin aynı işi tekrar üstlendiğinde yeni işyeri dosyası tescil ettirmeyecek

Yine Yönetmeliğin 27nci maddesine yapılan ekleme ile aynı işverenin aynı işkolunda olmak üzere işin bitiminden itibaren bir ay içinde tekrar üstlenmiş olduğu güvenlik, temizlik, taşıma ve benzer nitelikteki hizmet alımı işlerinde tekrar işyeri bildirgesi vermeksizin aynı işyeri dosyası üzerinden bildirim yapmasına imkan sağlanmaktadır. Bu imkandan faydalanabilmek için işverenin talebi gerekmektedir.

5. Aynı işverene ait devamlı nitelikteki birden fazla işyeri aynı dosyada işlem görebilecek

Yönetmeliğin 27nci maddesine yapılan ekleme ile istihdam teşviklerinden yersiz yararlanmaya mahal vermemek ve işverenin yazılı başvuru yapması şartıyla, devamlı mahiyetteki işyerlerinin aynı işkolu kodunda olmaları şartıyla tüm işyerlerinin tek dosyada birleştirilmesine Kurum tarafından izin verilebileceği kabul edilmiştir.

6. İstirahat süresi içinde iş akdi sona erenler en fazla 10 gün daha geçici işgöremezlik ödeneği alabilecek

Yönetmeliğin 40ncı maddesine göre, sigortalının istirahat raporu süresi içinde sigortalılık halinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde istirahat süresi boyunca geçici işgöremezlik ödeneği ödeniyorken, bu hüküm değiştirilerek daraltılmış ve hastalık ve analık sigortasından geçici işgöremezlik ödeneği alınmasına esas istirahat raporu süresi içinde sigortalılık halinin sona ermesi halinde en fazla takipeden onuncu güne kadar ödenek alınabileceği kabul edilmiştir.

7. Yaşlılık toptan ödemesinde dilekçeye eklenecek bazı belgeler kaldırılmıştır.

Yönetmeliğin 59 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, yaşlılık toptan ödemesi için Kuruma verilen dilekçeye ilgili döneme ait aylık prim ve hizmet belgesi ile işten ayrılış bildirgesinin eklenmesine ilişkin şart kaldırılmıştır.

8. Yanlış ve yersiz yapılan borçlanma tutarları faizsiz iade edilecek

66 ncı maddede yapılan değişiklikle, yanlış ve yersiz yapılmış borçlanmalara ilişkin tutarların faizsiz olarak iade edileceği belirtilmiş olup bu uygulama 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren uygulanacaktır.

Ayrıca, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkelerde çalışmış ve Türkiye’de herhangi bir çalışması olmayanların, askerlik, doktora ve tıpta uzmanlık, avukatlık stajı ile hekimlerin fahri asistanlık sürelerini borçlanmaları halinde bu sürelerin 4-b kapsamında değiştirileceğine ilişkin hüküm kaldırılmıştır.

9. Kurum tarafından istenen bilgi ve belgeleri bir ay içinde vermeyenlere idari para cezası uygulaması Yönetmeliğe girdi.

Yönetmeliğin 76 ncı maddesine yapılan ekleme ile Kurum tarafından istenilen bilgileri ve belgeleri yapılacak tebligata rağmen bir ay içerisinde vermeyen özel ve kamu tüzel ve gerçek kişilere idari para cezası uygulanacağı Yönetmelik hükmüne girmiştir.

5510 sayılı yasanın 102nci maddesine göre Kurum tarafından belirlenmiş süre içerisinde mücbir sebep olmaksızın bilgi ve belge vermeyen işverenlere beş asgari ücret tutarında, geç verilmesi halinde ise iki asgari ücret tutarında para cezası uygulanacağı belirtilmiştir.

10. Ayın 15-14 döneminde ücret ödemesi yapan işverenler için bildirge verme süresi ayın 23’ü olarak belirlenmiştir.

Yönetmeliğin 102 nci maddesinde yapılan değişiklikle ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalılar için belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen ayın 7’sine kadar belge verme süresi varken bu süre en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının 23’üne kadar verilecek şeklinde değiştirilmiş ve ayın 15inin içinde bulunduğu ay belgenin ilişkin olduğu ay olarak kabul edilmiştir.

Söz konusu düzenleme 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.

11. Eksik Günlere ilişkin yeni düzenlemeler yapılmıştır.

Yine Yönetmeliğin 102nci maddesinde yapılan değişiklikle eksik günleri kanıtlayıcı belgelerle ilgili yeni düzenleme yapılmış olup, eksik kanıtlayıcı belgeler;

a) Kurumca elektronik ortamda alınabilenler hariç Kurumca yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri hekimlerinden alınmış istirahatli olduğunu gösteren rapor,

b) Sigortalı ve işverenin imzasını taşıyan ücretsiz veya aylıksız izinli olduğunu kanıtlayan izin belgesi,

c) Sigortalıya tebliğ edilen disiplin cezası uygulamasına ilişkin belge,

ç) Gözaltına alınma ile tutukluluk hâline ilişkin belgeler,

d) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş sözleşmesi,

e) Sigortalının imzasını taşıyan puantaj kayıtları,

f) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetler nedeniyle işyerinde faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini gösteren ilgili resmî makamlardan alınan yazı örneği,

g) İşe devamsızlığa ilişkin belgeler,

ğ) İş sözleşmesinin fesih edildiği tarihte çalışılmadığına dair belge,

h) Kısa çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,

ı) 5434 sayılı Kanunun ek 76 ve geçici 192 nci maddesine tabi olunduğunu gösterir belge,

i) Yarım çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,

j) İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı İSG-KATİP üzerinden alınan sözleşmeler,

k) Sonradan düzenlenebilir niteliğinde olmayan benzer nitelikteki belgeler,

şeklinde düzenlenmiştir.

Ayrıca yapılan düzenleme ile istirahat raporlarının, disiplin cezasına ilişkin belgelerin, gözaltı ve tutukluluk hallerine ilişkin belgelerin, grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetlere ilişkin yetkili makamlardan alınmış belgelerin, kısa çalışma ve yarım çalışmaya ilişkin belgelerin, İSG-KATİP üzerinden alınan sözleşmelerin ve sonradan düzenlenebilir nitelikte olmayan benzer belgelerin Kuruma ibraz edilmesine gerek bulunmamakla birlikte bu belgelerin Kurum tarafından istendiğinde ibraz edilebilir şekilde tutulması gerekmektedir.

Diğer yandan, 10 ve altında sigortalı çalıştıran özel sektör işverenlerinin Ek-10 belgesi ekinde sigortalı ve işveren imzasını taşıyan ücretsiz izin belgesini, kısmi süreli çalışmaya ilişkin yazılı iş sözleşmesini, sigortalının imzasını taşıyan puantaj kayıtlarını, devamsızlık kanıtlayıcı belgeleri ve fesih tarihinde çalışmadığına ilişkin belgelerin Kuruma ibrazı gerekmektedir.

Söz konusu düzenleme 5 Aralık 2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.

12. Defter tutmakla yükümlü olmayan işverenlerce geçmiş döneme ilişkin verilen belgeler inceleme sonucu işleme alınacak

Yönetmeliğin 103 üncü maddesinde mevcut düzenlemeye göre defter tutmakla yükümlü olmayan işverenler tarafından üç aydan daha önceki bir döneme ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgeleri işleme alınmamaktadır.

Yapılan değişiklikle bu gruptaki işverenlerce üç aydan daha önceki tarihlere ilişkin aylık prim hizmet belgesi verilmesi halinde fiili tespit yapılması, inceleme ve soruşturma yapılması sonucu işleme alınacağı kabul edilmiş ancak fiili tespite ve yalnızca ifadeye dayalı olarak hizmet verilmesi halinde en fazla bir yıllık döneme ilişkin olarak işlem yapılır.

13. Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesine ilişkin olarak meslek mensuplarının müşterek ve müteselsil sorumluluğuna ilişkin usul ve esaslar açıklanmıştır.

Yönetmeliğe eklenen Ek-4 madde ile Kanun uyarınca düzenlenmesi gereken muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter kayıtlarına veya bu defter ve kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından işverenlerle birlikte 3568 sayılı Kanuna göre yazılı sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensupları da müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur.

Meslek mensuplarının, Kanuna göre düzenledikleri beyannamede yer alan bilgilerin, defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasına kendi kusurlu davranışları ile sebebiyet verdiklerinin, Kurumca veya yetkili adli mercilerce tespit edilmiş olması halinde meslek mensupları ortaya çıkan prim kaybından, gecikme cezasından, gecikme zammından, idari para cezalarından ve Kanunun 96 ncı maddesi kapsamında fazla veya yersiz yapılan ödemelerden işverenlerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacaktır.

Bu sorumluluğun gündeme gelebilmesi için, defter, kayıt ve belgelerin imza karşılığı veya yazılı tutanak yoluyla, bilgilerin ise mail, kısa mesaj veya yazılı tutanak gibi yollarla meslek mensuplarına intikali gerekmektedir.

14. Haksız menfaat sağlamak amacıyla Kuruma kasten yanıltıcı bilgi ve belge verenler hakkında suç duyurusunda bulunulacak ve ödemiş oldukları tutarlar iade edilmeyecek.

Yönetmeliğe eklenen Ek- 7 Madde ile Kuruma verilmesi gereken belge, bildirge ve beyannamelerin, daha az prim ödemek, yararlanamayacağı sigorta prim teşvik, destek veya indirimlerinden yararlanmak veya daha fazla yararlanmak, özel nitelikteki inşaat işleri ve ihale konusu işlerde asgari işçilik tutarını tamamlamak, iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından haksız menfaat sağlamak gibi amaçlarla kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde TCK 204, 206 ve 207 nci maddeleri kapsamında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacağı ve bu bildirimler sonucunda prim ödenmişse bu primlerin Kuruma irat kaydedileceği, ödeme yoksa da tahsilat yapılmayacağı kabul edilmiştir.

15. Aylık bağlama işlemleri sırasında veya sonrasında borcu olanların aylıkları kesilmeyecek.

Yönetmeliğe eklenen Ek-9 Madde ile aylık bağlama işlemleri sırasında veya bağlandıktan sonra sigortalının asgari ücretin iki katından daha fazla olmamak şartıyla borcunun olduğu tespit edilmesi halinde, aylık başlangıç tarihleri değiştirilmeyip, borçlarının bağlanan aylıktan kesinti suretiyle tahsil edileceği kabul edilmiştir.

16. Aylık almakta iken çalıştığı tespit edilenler hakkında sadece çalışma sürelerine ilişkin aylıkları geri tahsil edilecek

Yönetmeliğe eklenen Ek-10 Madde ile malulluk, yaşlılık, ölüm aylığı veya ölüm geliri almakta iken Kanuna göre veya yabancı ülke mevzuatına göre çalıştığı sonradan tespit edilen ve aylığı kesilmesi gerekenler hakkında sadece çalıştıkları sürelere ilişkin ödenen aylıklar Kurum tarafından tahsil edilecek, çalışmanın bittiği tarihte yazılı bir talep aranmaksızın malullük ve yaşlılık aylığı tekrar hesaplanacak, hak sahiplerinin aylıkları ise tekrar başlatılacaktır.

17. Aylık bağlandıktan sonra günlerinin eksik olduğu tespit edilenlere bazı kolaylıklar getirildi.

Yönetmeliğe eklenen Geçici-35 inci madde ile aylık bağlanmış olduğu halde kendi kasıtlı veya kusurlu davranışları olmaksızın eksik prim günü olduğu sonradan tespit edilenler;

- Borçlanma imkanı varsa yeteri kadar süreyi borçlanmak suretiyle eksik günleri tamamlayabilir,

- Borçlanma süresi bulunmayanların tahsis talep tarihi ile yersiz ödemenin yapıldığının tespit edildiği tarih arasında çalışması varsa bu çalışmalardan hizmet aktarılmak suretiyle tamamlanabilir,

- Borçlanma süresi ve çalışması olmayanlar ise; isteğe bağlı, 2925 sayılı Kanuna tabi, Kanunun ek 5 inci maddesi ile ek 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki sigortalılıkları tahsis talep tarihi itibariyle aylığa hak kazanmaları nedeniyle sona erenlere, eksik hizmet süresinin tamamlanacağı tarihe kadar belirtilen kapsamdaki sigortalılıkları devam ettirilmek,

Suretiyle eksik günleri tamamlanmasına imkan sağlanmaktadır.

Bu kapsamda olanlardan, son ödenen aylıktan eksik gün kadar geriye gidilerek bu süre içerisinde ödenmiş olan tutarlar, aylıklarından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilmesi öngörülmektedir. pwc

Söz konusu yönetmeliğin metnine aşağıdaki bağlantı aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik

23.12.2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 301 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğiyle, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde yer alan vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Tebliğde yer alan düzenleme ve açıklamalar çerçevesinde, konu aşağıda özetlenmiştir.

1. Vergi indiriminden yararlanacak olan mükellefler

Vergi indiriminden;

- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar,

- Finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere kurumlar vergisi mükellefleri

yararlanabileceklerdir.

2. Vergi indiriminden yararlanma koşulları

Vergi indiriminden yararlanabilmek için aşağıdaki koşulların gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

a) Beyannamelerin zamanında verilmesi, tahakkuk eden vergilerin ödenmesi

Vergi indiriminden yararlanabilmek için;

- İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu beyannamenin ait olduğu yıldan önceki son iki yıla ilişkin olarak Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken gelir veya kurumlar vergisi, katma değer vergisi, muhtasar gibi tüm vergi beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde verilmiş ve

- Bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de kanuni süresi içerisinde ödeşmiş olması,

gerekmektedir.

Yasal süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak, yasal süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler vergi indiriminden yararlanılmasına engel değildir.

b) İlgili dönemlere ilişkin olarak beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması

İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekmektedir.

Söz konusu dönemlere ilişkin olarak ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatların indirimin hesaplanacağı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken süreden önce kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması halinde vergi indiriminden yararlanılması mümkündür. Yapılan tarhiyatların kısmen ortadan kaldırılması durumunda indirimden yararlanılması mümkün değildir.

c) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla 1.000 Türk Lirasının üzerinde vadesi geçmiş borç bulunmaması

İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları dahil) 1.000.- TL’nin üzerinde vadesi geçmiş borçlarının bulunmaması gerekmektedir.

Borç tutarının hesabında Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken vergi beyannameleri üzerine tahakkuk eden vergi asılları ile vergi cezalarının (vergi ziyaı cezası, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları) toplamı dikkate alınmaktadır.

d) Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde sayılan fiillerin işlenmemiş olması

Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanunu’nun kaçakçılık suçlarını düzenleyen 359. maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilen mükellefler vergi indiriminden yararlanamamaktadır.

3. Vergi indirimi uygulaması

Vergi indirimi şu şekilde uygulanacaktır:

- Koşulları sağlayan mükellefler, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinin % 5'i oranında vergi indirimi tutarını hesaplayacaktır. Bu tutar, 1 milyon liradan fazla olamayacaktır.

- Hesaplanan vergi indirimi tutarı, bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilecektir.

- Vergi indirimi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilecektir.

- Bu süre içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.

4. Koşulların ihlali halinde yapılacak işlemler

Vergi indiriminden yararlananların, şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde, ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir.

İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir vergiye ilişkin beyanın gerçek durumu yansıtmadığının, indirimden yararlanıldıktan sonra tespiti üzerine, yapılan tarhiyatların kesinleşmesi halinde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir.

5. Yürürlük

Vergi indirimi uygulaması, 01.01.2018 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir. PwC

İlgili Tebliğ metnine aşağıdaki bağlantılar yardımıyla ulaşabilirsiniz.

Çiftçiler tarafından elde edilen ürünlerin değerlendirilmesi maksadı ile işlenilmesi zirai faaliyet sınırları içerisinde kalmaktadır.  Örneğin, çeltikten pirinç yapılması, sütten peynir, yoğurt veya yağ çıkarılması zirai faaliyet sınırları içerisinde kalacaktır.  Aynı şekilde zeytinden yağ elde edilmesi de zirai faaliyet sayılmaktadır.  Bu gibi işlerin aynı zirai işletmenin bir bölümünü oluşturan işletmede yapılıyor olması halinde bu işlemin zirai  faaliyet sayılabilmesi için  işletmenin sınai bir müessese önem ve çapında olmaması  ve faaliyetini ana zirai  işletmesinin ürünlerine  ayırması   gerekir.  Örneğin, aynı zirai işletme içerisinde ürünlerin  işlenmesi, değerlendirilmesi ticari bir faaliyet değil, zirai bir faaliyet olacaktır. Burada önemli olan nokta, dışarıdan herhangi bir ürün alınmadan sadece kendi  işletmesi ile ilgili  ürünlerin orada değerlendirilmesi esastır. Başka çiftçilerden ürün alınıp, işlendiği takdirde bu  faaliyet  zirai bir faaliyet olmaktan çıkacak, faaliyet  ticari vasfa bürünecektir. 

Diğer taraftan, elde edilen zirai ürünlerin  satılması amacıyla  satış mağazalarının açılması  halinde zirai faaliyet, ürünler dükkan veya mağazaya girinceye kadar  devam edecektir.   Bu  süreçten sonra ticari faaliyet  safhası başlar.  Tarlada ürün satışı  zirai faaliyettir.  Direkt olarak  ürün satışı yapılmayan, zirai faaliyetle ilgili alım satım işlerinin  takibi için açılan büro, başka bir işte kullanılmadığı  takdirde mağaza sayılmamış ve ticari kazanç kapsamına  girmeyecektir. Tarladan  tohur olarak  veya ağaçta yetişmiş bir ürünün satışı  zirai hasılat olarak  değerlendirilecektir. Ürünü satın alan kişi açısından  ise,  alım satım anından  sonraki süreçlerde alıcı yönünden  ticari kazançla ilgili  hükümlere göre işlem yapılacaktır.

GVK’nun 53. maddesinde belirtilen koşulları  taşımadıkları için  gerçek usulde vergilendirilen  çiftçiler, zirai işletme esasında defter  tutmak  zorundadırlar.  53. maddedeki koşulların  taşıması durumunda ise, çiftçiler gerçek  usulde  vergilendirme haricinde kalırlar.   Bunların  defter tutma mecburiyetleri yoktur.  Sadece,  zirai  stopaj  esasına göre vergiye tabi olurlar.  Çiftçilerin  bilanço  esasında defter  tutmaları ise, ihtiyaridir.   Bilanço  usulüne göre defter  tutmayan çiftçilerin, VUK 213. md  kapsamında  çiftçi işletme defteri  tutmaları  gerekecektir.

3065 sayılı KDVK’nun  17. maddesinin  4-b bendi  hükmüne göre,  gelir vergisi  kanuna göre, gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ile aynı  yasanın  66. maddesine göre, vergiden  muaf olan serbest  meslek  erbabı tarafından yapılan  teslim ve hizmetler KDV’den   istisnadır.

Canlı büyük veya küçükbaş hayvan alım - satımı  işi normal  koşullarda zirai bir faaliyet değildir.  Başka bir ifade ile, celepcilik  faaliyeti ticari  faaliyettir.  Köylünün  kendi  tarlasında veya ahırında  hayvan yetiştirip satması  faaliyeti ise zirai faaliyettir.  Aynı şekilde,  hayvanlardan  elde edilen yün, yapağı ve süt elde edilerek  bizzat  çiftçi  tarafından  orada satılması  zirai faaliyettir.

Örneğin bir zeytin müstahsili, kendisine ait bir tasirhanede sadece  kendi zeytinlerini işleyip,  yağ haline getirdiğinde, zeytinden  yağ çıkarma işlemi zirai bir faaliyet  kapsamı içinde kalır.   Zeytini ücret  karşılığında, başkalarına ait  tesislerde yağ haline getirenlerde de, zeytin yağ  satış  bedeli, zirai  hasılatın  bir unsuru olacaktır. 

Bir zirai faaliyetin dolaylı olarak arazi üzerinde yapılmış olması  bu  faaliyetin  zirai  vasfını  değiştirmez. Örneğin arıcılık faaliyeti veya bir mağarada kasalar içerisinde mantar yetiştirme işi de aynı şekilde zirai faaliyet olarak  değerlendirilecektir. 

Sonuç olarak, arazi üzerinde yapılan  faaliyetlerde örneğin 2017 yılı için  geçerli olan hububat ziraatinde  ekili arazinin yüz ölçümü toplamı  1700 dönüm olması halinde  bu  çiftçi  yönünden  GVK’nun 53. ve ayrıca 94. maddesine göre tevkif suretiyle zirai vergileme yapılır.[1]  Stopaj oranı  ürün cinsine göre, %4 veya %2’dir. Bunlar dışında müstahsil makbuzu  üzerinden  satış bedelinin %2 nispetinde ayrıca SGK prim kesintisi yapılmaktadır.  Eğer,  ürün satıcı  çiftçinin  sosyal güvenlik  güvencesi varsa bu  kesinti  yapılmaz. 

Diğer taraftan, yine 2017 yılı için geçerli  olan büyükbaş  hayvan sayısı  150, küçükbaş  hayvan sayısı 750 adede kadar olan işlerde zirai vergileme  stopaj  suretiyle yapılabilir. GVK’nın 54. maddesinde yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçilerin kazançları  gerçek  usulde zirai kazanç esasına göre vergilendirilir.  Ve ayrıca, GVK 53. maddesine göre, bir biçer döver veya  bu  mahiyetteki bir motorlu  araca veya 10 yaşına kadar  2 den çok  traktöre sahip olmakla birlikte bu  araçları  zirai işletmesinin dışında tutan çiftçilerin   bu  araçları kullanmasından  dolayı  elde ettikleri gelirler ticari kazançlar hükümlerine göre tespit edilir.[2]


[1] Buna göre basit  usule tabi ticaret  erbabının, satın  aldığı  zirai ürün bedelleri üzerinden  stopaj  yapması  söz konusu  değildir.   Gerçek  gelirlerini beyan etmek  zorunda olan  ticaret,  serbest meslek ve ziraat  erbabının  stopaj  mecburiyeti de yalnızca ve yalnızca bu  işlerle ilgili  olarak  yaptıkları satın  almalarla sınırlıdır.  Örneğin bir tüccarın  evinin ihtiyacı  için aldığı  buğdaydan  stopaj yapması  söz konusu  olamaz. 

[2] Danıştay 4. Dairesi E.2004/468 K.2004/1141 T.24.5.2004 sayılı kararında: Çiftçilik işiyle uğraşan davacının sahip olduğu kamyon nedeniyle Gelir Vergisi Kanunu'nun 53. maddesindeki şartları taşıdığı iddiasıyla adına gerçek usulde zirai kazanç mükellefiyeti tesis edilmişse de; davacının sahip olduğu kamyonun doğrudan zirai faaliyeti etkileyen ve ürün elde edilmesine katkıda bulunan bir araç olmaması, dolayısıyla GVK'nın zirai kazançta vergilemeyi düzenleyen 53. maddesinde belirtilen "biçerdöver ve bu mahiyetteki motorlu araç" kapsamında değerlendirilemeyecek olması sebebiyle, davacı adına tesis edilen gerçek usulde zirai kazanç mükellefiyetine ilişkin işlemin iptali gerekmektedir. 

Bir başka Danıştay  kararında ise; Danıştay 4. Dairesi E.2005/1902 K.2005/2577 T.22.12.2005
sayılı kararında: Çiftçilik faaliyetiyle uğraşan davacı adına 1.6.1992 tarihinde satın aldığı 1964 model kamyon nedeniyle gerçek usulde mükellefiyet tesis edilerek ve ihtilaflı döneme ilişkin beyannamelerini vermediği ileri sürülerek tarhiyat yapılmış ise de; Gelir Vergisi Kanununun 53/1 fıkrasında, çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançların bu Kanunun 94. maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirileceği, 54. maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançlarının gerçek usulde tespit olunarak vergilendirilecekleri, kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin bu kazançları için beyanname vermeyecekleri hükme bağlanmış olup, 2001/1 no'lu Gelir Vergisi İç Genelgesine göre davacının satın aldığı kamyonun biçerdöver mahiyetinde olduğu belirtilmekte ise de; biçerdöverin ve kamyonun özellikleri ve işlevlerinin farklı ve birbiri yerine ikame edilemeyecek araçlar olması dolayısıyla davacının satın aldığı kamyonun Yasanın 53.maddesi kapsamında kabulüne olanak bulunmaması ve üstelik yasada öngörülmeyen bir durumun iç genelgeyle de getirilemeyecek olması sebepleriyle davacı adına yapılan tarhiyatta ve mükellefiyet tesisi işleminde yasal isabet yoktur.

Danıştay 4.Dairesi E.2003/1255 K.2004/180 T.10.2.2004 sayılı kararda:  Bir biçerdöverin ½ hissesine sahip olan davacı adına gerçek usulde zirai gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş ise de; GVK'nın 70/8. maddesinde, motorlu nakli ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentileri, ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari ve zirai kazanç tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı, aynı Kanunun 52/4. maddesinde, çiftçiye ait her türlü ziraat makine ve aletlerinin başka çiftçilerin zirai istihsal işlerinde çalıştırılmasının da zirai faaliyetlerden sayılacağı, 53. maddesinde ise 54.maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler ile bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca veya on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan çiftçilerin kazançlarının gerçek usulde tespit olunarak vergilendirilecekleri, kazançları gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin bu kazançları için beyanname vermeyecekleri hükme bağlanmış olup, olayda davacının kendi zirai faaliyetleriyle ilgili olan ve ½ hissesine sahip olduğu biçerdöveri kiraya vermesinin zirai faaliyet kapsamında değerlendirilmesinin gerekmesi ancak, çiftçilerin gerçek usulde vergilendirilmesi için Kanunda öngörülen şekilde biçerdöverin tamamına sahip olma koşulu gerçekleşmemiş olduğu gibi, gerçek usulde vergilendirilmeyi gerektiren diğer koşulların varlığının da ortaya konulamamış olması sebepleriyle, davacı adına tesis edilen mükellefiyete ilişkin işlemde isabet yoktur. Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/Haber-Zirai_kazanclarin_vergilendirilmesinde_ozellikli_durumlar-16016.htm

Halen başta özelleştirme sonucu lağvedilen Tekel işçileri olmak üzere özelleştirme sonucu işsiz kalan kamu işçisi personel emeklilik hakkını kazanıncaya kadar 657 sayılı Kanunun 4/C maddesi kapsamında geçici personel statüsünde istihdam ediliyor. Özelleştirme nedeni dışında TÜİK, TBMM, YSK ve Üniversitelerde de ayrıca geçici personel çalıştırılıyor.  

24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 696 sayılı KHK ile kamudaki taşeron işçilerinin sürekli işçi kadrolarına atanması uygulaması ile birlikte yine kamuda 657/4/C maddesi kapsamında geçici personel statüsüne tabi çalışanların 657/4/B kapsamında sözleşmeli personel statüsüne geçirilmeleri de mümkün kılınıyor.

Bu arada 657 sayılı Kanunun 4/C maddesi kapsamında geçici personel uygulaması da sona erdiriliyor.

Başvuru Şartı Yok

Kamu kurum ve kuruluşlarında 4 Aralık 2017 tarihi itibarıyla, adam/ay esasına göre kısmî süreli çalıştırılmakta olanlar ile saat ücreti karşılığı çalışmakta olanlar (TÜİK'te çalıştırılanlar gibi) hariç olmak üzere;

657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (C) fıkrası kapsamında tahsis edilmiş geçici personel pozisyonlarında çalışmakta olanlar, pozisyonlarının tahsis edildiği teşkilat ve birimde, halen yürütmekte oldukları hizmetleri aynı şekilde yerine getirmeye devam etmek üzere, 657/4/B kapsamında ihdas edilecek sözleşmeli personel pozisyonlarına 24.12.2017 tarihinden itibaren doksan gün içinde kurumlarınca geçirilecekler.

4 Aralık 2017 tarihinde askerlik görevinde veya doğum izninde olanlar için 90 günlük süre yeniden hizmete alındıkları tarihten itibaren başlayacak. Yani başvuru ve sınav uygulaması bulunmuyor.

Geçişte Tazminat Yok

Bu şekilde sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilenlere iş sonu tazminatı ödenmeyecek. Bu personelin önceden iş sonu tazminatı ödenmiş süreleri hariç, iş sonu tazminatına esas olan toplam hizmet süreleri, yeni pozisyonlarında iş sonu tazminatına esas toplam hizmet süresi ile ücret ve izin sürelerinin hesabında dikkate alınacak.

Bu pozisyonlar sadece bu geçiş için kullanılacak olup sonradan herhangi bir şekilde boşalmaları halinde iptal olmuş sayılacak. Elbette doğum ve askerlik sebebiyle hizmet sözleşmesi feshedilen sözleşmeli personelin pozisyonları bu iptalden muaf olacak.

Geçici personel pozisyonlarında çalışmakta iken 4 Aralık 2017 tarihinde askerlik ve doğum nedeniyle görevlerinde bulunmayanlardan ilgili mevzuatına göre yeniden hizmete alınma şartlarını kaybetmemiş olanlar için de geçiş hakkı söz konusu olacak. 

4 Aralık 2017 tarihinden önce geçici personel pozisyonlarına atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve atama süreci devam edenler ile atamaları yapılanlar hakkında da geçiş hükümleri uygulanacak. Bunlar için de 90 günlük süre geçici personel olarak göreve başladıkları tarihten itibaren başlamış sayılacak.

Bu İstihdam da Emeklilikle Sınırlı

Özelleştirme nedeniyle geçici personel yapılanlardan sözleşmeli personel pozisyonlarına atananların istihdam süreleri hiçbir şekilde sosyal güvenlik kurulularından yaşlılık veya malûllük aylığı almaya hak kazandıkları tarihi geçemeyecek.

Zaten özelleştirme nedeniyle kamu işçisi iken geçici personel statüsüne geçirilenlerin en önemli şikâyet konusu emekliliğe hak kazanıldığında işten çıkarılma konusuydu. Bu durumda bahse konu sıkıntı geçişe rağmen devam edecek.

Yani bu istihdam şeklinin adı artık geçici değil ama nitelikçe yine geçici olacak.

Önceki mevzuata göre 657/4/c kapsamında geçici personel statüsünde istihdam hakkı bulunan personelin de 657/4/B’li sözleşmeli personel statüsünde istihdam hakkından yararlanma hakkı bulunuyor.

Geçiş Unvanları

Düzenleme kapsamında geçici personel tahsis edildiği teşkilat ve birimde geçici personel olarak yürütmekte oldukları hizmetleri aynı şekilde yerine getirmeye devam edecek şekilde sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilecek. İlköğretim mezunu geçici personelin destek personeli olarak odacı ve bekçi gibi kadrolarda çalıştırılması, lise ve daha yüksek eğitimli geçici personelin ise büro personeli olarak çalıştırılması bekleniyor. 

Ücretler Artmış Olacak

Halen geçici personel öğrenim düzeyine göre ücret alıyordu.

Örneğin halen ilköğretim mezunu iki çocuklu ve eşi ev hanımı bir geçici personel 2.216,61 TL; lise mezunu, iki çocuklu ve eşi ev hanımı bir geçici personel 2.365,21 TL; üniversite mezunu, iki çocuklu ve eşi ev hanımı bir başka geçici personel de 2.511,95 TL net ücret alırken,

5-10 yıl arası hizmete sahip büro personeli görevi yürüten lise mezunu, evli iki çocuklu ve eşi ev hanımı bir sözleşmeli personel 2.784,80 TL; 5-10 yıl arası hizmete sahip büro personeli görevi yürüten üniversite mezunu, evli eşi ev hanımı ve iki çocuklu bir sözleşmeli personel de 2.840,55 TL net ücret alıyor.

0-5 yıllık destek personeli olarak görev yapan (evli, eşi ev hanımı ve iki çocuklu) bir sözleşmeli personel ise 2.665,28 TL net ücret alıyor.

Geçişte Çifte Ücret Olacak

Geçici personel ücretini çalıştıktan sonra alırken, sözleşmeli personel ücretini çalışmadan önce peşin aldığından statüsü değiştirilen personelin statüsünün değiştirildiği ayda hem çalıştığı ayın geçici personel ücreti ile çalışacağı ayın sözleşmeli personel ücretinin ödenmesi gerekiyor.

İzin Hakları

Yıllık izin hakkı bakımından geçici personelde her çalışılan aybaşına iki gün yıllık izin hakkı vardır. Sözleşmeli personelde ise kamu kurumlarında 10 yıllık hizmeti doldurmuş olanlarda 30 gün izin hakkı olduğundan yıllık izin hakkı bakımından daha avantajlı bir pozisyon elde edilmiş olunacak. 

Tablodan görüleceği üzere mazerete istinaden izin hakları bakımından ise geçici personel statüsüne göre sözleşmeli personel statüsüne geçişte hak kaybı yaşanmış olacak.

Örneğin geçici personelin kayınpederi ve kayınvalidesinin ölümü halinde 7’şer gün ücretli ölüm izni, %70 engelli çocuğu olan geçici personel için yılda 10 gün, yine bir defaya mahsus ayrıca 10 günlük bir mazeret izni daha söz konusu iken bu hakların hiçbiri 657/4/B’li sözleşmeli personel için söz konusu bulunmuyor.

Evlenme

Eşin doğum yapması

Çocuğun evlenmesi

Eşin ölümü

Çocuğun ölümü

Ana-baba ölümü

Kardeş ölümü

Eşin anne veya babasının ölümü

Eşin kardeşinin ölümü

%70 engelli çocuk için 10 gün mazeret izni

10 Günlük mazeret izni

4/B'li Sözleşmeli Personel

3

2

3

3

3

3

3

Geçici Personel

7

7

7

7

7

7

7

7

7

10

10

Şevket Tezel

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8986

Toplam 114 kamu idaresi ve devlet üniversitelerinde 4 Aralık’ta taşeron olarak çalışan kişiler kamu işçisi olma hakkına kavuştular. Böylece kamuda taşeronluk sona erdi. Devam eden ihaleler de iptal edilecek.

Kamuda çalışan taşeron işçilerin kadro geçişleri konusundaki detaylar haftasonu yayımlanan KHK ile netleşti. Buna göre kamu kurumlarındaki taşeron işçiler yeni yılda kamu işçisi olacak. Belediye ve İl Özel İdareleri’ndeki taşeron işçiler de belediye veya il özel idaresinin kurduğu şirkette istihdam edilecek. Kamudaki taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi sonrası kamuda taşeronluk uygulaması da son buldu. Kamu İhale Kanunu’nda yapılan değişiklikle kamu kurumları personel çalıştırılmasına dair hizmet alımı veya niteliği itibarıyla bu sonucu doğuracak şekilde alım yapamayacak. Bu da kamuda taşeron istihdamının bittiği anlamına geliyor.

ASKERDE OLANA DA VAR

Diğer yandan şu an devam eden ve personel alımına dayalı ihaleler de iptal edilecek. İhalesi yapılan ancak 24 Aralık’tan sonra başlayacak şekilde imzalanan sözleşmeler de feshedilmiş sayılacak. Toplam 114 kamu idaresi ve devlet üniversitelerinde 4 Aralık’ta taşeron işçisi olarak çalışan kişiler kamu işçisi olma hakkına kavuştular. 4 Aralık’ta listedeki kamu idarelerindeki taşeron şirketlerde doğum veya sağlık kurulu raporuyla belgelendirilmiş sağlık sorunları nedeniyle iş sözleşmesi askıda olanlar ve bu tarihte askerlik görevini yerine getirenler de kadro hakkından yararlanabilecek. Bunun dışındaki kamu iktisadi teşebbüslerindeki taşeron işçiler için kadro hakkı ne yazık ki yok.

SINAV SONUÇLARI ÇOK ÖNEMLİ

Gerekli şartları sağlayanlar kadroya geçiş için başvurularını yapacak ve eğer başvuru şartlarını sağladıkları tespit edilirse yazılı ve/veya sözlü ya da uygulamalı sınava alınacaklar. Sınavın yazılı, sözlü veya uygulamalı olmasına taşeron işçilerin kadroya geçirilecek kamu idaresi tarafından karar verilecek. Sınav sonucunda başarılı olanların kadroya kadroya geçişleri yapılacak.

12 Ocak'a kadar geçilecek

12 Ocak 2018 tarihine kadar kadro geçişi yapılacak kişilerin şu an çalıştıkları idarelere yazılı olarak başvurmaları gerekiyor. Bu kapsamda başvuruda bulunan kişilerin kadro geçişi için gerekli şartlara sahip olup olmadığı incelenecek ve daha sonra bu kişiler için kadro geçişi süreci başlayacak.

İşin %5'i firmalara tazminat

Bu arada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, “Taşeron düzenlemesini iyi niyetle yaptık. Hiçbir firmamızın mağdur olmasını arzu etmeyiz” dedi. Düzenlemede tazminat maddesine yer verdiklerini vurgulayan Sarıeroğlu, şunları kaydetti: “Firmaların fesihedilen sözleşmelerden sözleşme konusu işin yüzde 80’ini tamamlamayanlar için yükleniciye yüzde 80 ile yapılan işin tutarı arasındaki bedel farkının yüzde 5’i oranında tazminat ödenecek."

Kadroya geçişte aranan şartlar

Kadro geçişlerinin yapılabilmesi için şu şartlar aranıyor:

- Türk vatandaşı olmak,

- Kamu haklarından mahrum olmamak,

- Kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene karşı suçlar, zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak,

- Akıl hastalığı bulunmamak,

- Askerlikle ilişkisi bulunmamak,

- Emekli veya malullük aylığı almıyor olmak.

Emekliler geçemez

Taşeron şirketlerde emekli olduktan sonra çalışan kişiler için kadro geçişi hakkı olmayacak. Bu kişiler diğer şartları sağlasalar bile kamu işçisi olamayacak. Sözleşmeleri hakları ödenerek sonlandırılacak. Diğer yandan şu an için emekli olmayan taşeron işçileri kamu işçisi olabilecek. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/kamuda-taseronluk-bitti-isciler-icin-basvuru-zamani/haber-692139

Salı, 26 Aralık 2017 09:39

Taşerona Kadroda Merak Edilenler

Taşeron işçilerinin kadroya geçiş ile ilgili konular 24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile düzenlendi. Konuyu soru cevap şeklinde ayrıntılarıyla açıklayalım. 

Soru: Taşerona geçişte hangi tarih esas alınacak? 

Cevap: Taşerondan kadroya geçişte 4 Aralık 2017 tarihi itibariyle taşeronda/alt işverende çalışanlar kadroya geçecek. 4 Aralık’tan sonra işe girenler kadroya geçemeyecek. 

Soru: 4 Aralık 2017 tarihinde askerde olanlar kadroya geçecek mi? 

Cevap: Askerde olanlar da  kadroya geçiş imkanlarından yararlanacak. 

Soru: 4 Aralık 2017 tarihinde doğum veya hastalık izninde olanlar kadroya geçecek mi? 

Cevap: Doğum ve hastalık izninde olup iş sözleşmeleri askıda olanlarda kadroya geçebilecek. 

Soru: İşçiler kadroya geçebilmek için ne yapacaklar? 

Cevap: İşçiler çalışmış oldukları yerin kamu idaresine 2 Ocak 2018 tarihine kadar kadroya geçmek istediklerini belirten dilekçe ile başvuru yapacaklar. 

Soru: Kadroya geçiş ne zaman tamamlanacak? 

Cevap: Kadroya geçiş süresi 90 gün içerisinde tamamlanacak. 

Soru: Kadroya geçişte sınav yapılacak mı? 

Cevap: Kadroya geçişte yazılı ve/veya sözlü ya da  uygulamalı sınav yapılacak. 

Soru: Kimler kadroya geçemeyecek? 

Cevap: Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik yaşlılık ve malullük aylığı almaya hak kazanmış olanlar kadroya geçemeyecek. 

Soru: Kadroya geçişte  yaş sınırı ve eğitim şartı aranacak mı? 

Cevap: Kadroya geçişte  yaş sınırı ve eğitim şartı aranmayacak. 

Soru: işçilerle ilgili kadroya geçiş için başka şartlar var mı? 

Cevap: Kadroya geçecek işçilerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa gereğince aşağıdaki şartlara sahip olması gerekiyor. 

- Türk Vatandaşı olmak, 

Kamu haklarından mahrum bulunmamak, 

- Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak. 

- Askerlik durumu itibariyle; askerlikle ilgisi bulunmamak, askerlik çağına gelmemiş bulunmak, askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak, 

- 657 sayılı Kanunun  53 üncü maddesi hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak. 

- Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/taserona-kadroda-merak-edilenler-840302

Genelde idari yargıda, özelde vergi yargısında sistem bazen tek dereceli, bazen üç dereceli olarak çalışmaktadır. En altta idare ve vergi mahkemeleri, üzerinde ise istinaf mahkemeleri yer almaktadır. Sistemin en üstünde ise temyiz mercii olarak Danıştay yer almaktadır. Sistemde idari yargı mercileri hep kurul olarak örgütlenmiş olmakla birlikte, bu yargı manzumesinin en altında bulunan vergi mahkemeleri küçük rakamlı davalara tek hâkimli olarak bakmaktadır.

İdari yargı manzumesi içerisinde gerek tek hâkimle bakılacak davaların sınırı gerek mahkemeden istinafa, oradan da temyize geçişte sınırlar, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda dava konusu miktara göre belirlenmiştir.

Öte yandan İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ek 1. maddesinde; “Bu kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298!inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı'nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk Lirası'nı aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmü yer almıştır. Bu düzenlemeye göre 2018 değerlerini yeniden hesaplamak gerekmektedir.

Söz konusu ek 1. maddeye göre 2018 yılında vergi mahkemelerinde tek hâkimle bakılacak davalarda sınır 36 bin TL olacaktır. Dava konusunun bu tutarı aşması halinde vergi mahkemeleri, davaya heyet halinde bakmak durumunda olacaklardır. Tek hâkimle bakılacak davalarda verilen kararlardan, konusu 5 bin TL’yi geçmeyenlerde verilen kararlar kesin olacaktır. Bir başka deyişle konusu 5 bin TL’yi geçmeyen davalarda verilen kararlara karşı istinaf ve/veya temyiz yolu kapalıdır.

Konusu 5 bin TL’yi geçen davalarda ise vergi mahkemesi kararlarına karşı istinaf yolu açıktır.
İstinaf mahkemelerince verilen kararlardan konusu 117 bin TL’yi geçmeyen davalarda, istinaf mahkemelerince verilen kararlar 2018 yılı için kesin nitelik taşıyacak ve temyiz yolu kapalı olacaktır. 117 bin TL’yi geçen davalarda ise istinaf mahkemelerince verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurmak mümkün olacaktır.

Bu sınırlar, davaların açılış tarihine göre yaşama geçmektedir. Bu nedenle 2017 yılında açılmış davalarda 2017 yılına ilişkin parasal sınırlar uygulanacaktır. 2017 yılında açılmış davalarda vergi mahkemelerince verilen kararlardan konusu 5 bin TL’yi geçmeyen kararlar yine kesin olacak, konusu 5 bin TL’yi geçen davalar ise istinaf mahkemelerine taşınabilecektir. İstinaf mahkemelerince verilen kararlardan ise yalnızca konusu 103 bin TL’yi geçenler için temyiz yoluna gidilebilecektir.

Bu sınırlar hesaplanırken, toplam dava tutarlarına bakılması gerekmektedir. Örneğin tarh işlemi aleyhine açılmış davalarda dava konusu vergi ve cezanın toplamına, ödeme emrine karşı açılan davalarda dava konusu vergi, ceza ve gecikme faizi toplamına bakmak gerekmektedir.

Bazı kaynaklarda yukarıda aktardığımız parasal sınırlar farklı yer almaktadır. Bunun nedeni yapılan hesaplamada istinaf sisteminin kurulduğu 6545 sayılı Kanun'un yayım tarihi 2014 yılının baz alınarak yeniden değerleme oranına göre yıllık artırımların yapılmasıdır. Oysa ek 1. maddeye dikkat edilirse, “bir önceki yıl uygulanan” değerlerin yeniden değerleme oranına göre artırılması öngörülmektedir. 6545 sayılı Kanun 2016 yılında uygulanmaya başlamıştır. Bu nedenle önceki yıllar için artırım yapılması mümkün değildir. Nitekim görüştüğümüz yargı mensupları da uygulamada 2016 yılı öncesi için yeniden değerleme oranına göre revize hesaplaması yapılmasının mümkün olmadığını ifade etmişlerdir. Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/vergi-yargisinda-2018in-parasal-degerleri/395846

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 2025 HESAP DÖNEMİ ÖDENECEK KURUMLAR VERGİSİ A) Asgari Kurumlar Vergisi Hesabı* Asgari Kurumlar Vergisi Matrahı= Ticari…
  • Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışması Hakkında GİB Duyurusu ELEKTRONİK BELGE SİSTEMLERİNDE YAPILACAK PLANLI BAKIM ÇALIŞMASI HAKKINDA DUYURU 19.09.2024…
  • GİB, Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Broşürü Yayımlandı Vergi cezalarında indirim; mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilen cezalar…
Top