Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

ÖZET: 1 Ocak 2018 – 30 Haziran 2018 tarihleri arasında özel sektör çalışanlarının işle ilgili yurtiçi seyahatlerinde brüt aylıklarına göre gelir vergisinden istisna yemek ve yatmak giderlerine karşılık verilen gündelik tutarları:

1.1.2018-30.06.2018 Dönemi İçin Vergiden İstisna Gündelik Geçerli Brüt Aylık Tutarı

2,730.35

TL ve fazlası

61.50

2,710.81 –

2,730.34

TL arası

51.60

2,472.00 –

2,710.80

TL arası

48.15

2,168.06 –

2,471.99

TL arası

45.20

1,798.44 –

2,168.05

TL arası

39.85

1,798.43

TL ve daha azı

38.75

Gelir Vergisi Kanunu’nun 24’üncü maddesinde gider karşılığı olarak yapılan harcırah Kanununa tabi kurumlar tarafından harcırah veya yolluk olarak yapılan ödemeler ile Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından idare meclisi başkanı ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarına ve hizmet erbabına (Harcırah Kanununa tabi olsun olmasın her türlü sözleşmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamı ile yemek ve yatmak giderlerine karşılık verilen gündeliklerin gelir vergisinden istisna olduğu ancak bu gündeliklerin aynı aylık seviyesindeki Devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazla ise veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini asarsa aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

31 Aralık 2017 tarihli ve 30287 (Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere eki (H) Cetvelinde 2018 yılı Harcırah Tutarları aşağıdaki gibi belirlenmiştir

Tamamı İçin Tıklayınız

Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel faturayla yapılan satışların yanı sıra yolcu beraberi eşya kapsamında fatura düzenlenerek gerçekleştirilecek satışlar, faturanın ilgili gümrük idaresinde onaylatılması kaydıyla ihracat olarak kabul edilecek.

Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel faturayla yapılan satışların (bavul ticareti) yanı sıra yolcu beraberi eşya kapsamında fatura düzenlenmek suretiyle gerçekleştirilecek satışlar, faturanın ilgili gümrük idaresinde onaylatılması kaydıyla ihracat olarak kabul edilecek.

Ekonomi Bakanlığının "Türkiye'de İkamet Etmeyenlere Özel Fatura ile Yapılan Satışlar Hakkında Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, mevcut tebliğin başlığı "Türkiye'de İkamet Etmeyenlere Fatura ile Yapılan Satışlar Hakkında Tebliğ" olarak değiştirildi.

Katma Değer Vergisi (KDV) Genel Uygulama Tebliği'nde yer alan Türkiye'de ikamet etmeyenlere özel faturayla yapılan satışlarla yolcu beraberi eşya (Türkiye'de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenlenmek suretiyle gerçekleştirilecek satışlar; fatura kapsamı eşyanın "yurt dışı edildiğinin" tespiti amacıyla faturanın ilgili gümrük idaresinde onaylatılması kaydıyla ihracat olarak kabul edilecek.

Bunun için mal bedeli dövizlerin aracı banka veya özel finans kurumlarına satılarak döviz alım belgesi düzenletilmesi şartı aranmayacak.

Söz konusu faturalar, ilgili gümrük idaresine ibrazından önce veya gümrük idaresine onaylatılmasını müteakip ihracatçı birlikleri genel sekreterliklerine de onaylatılması halinde, belgesiz ihracat kredisi, dahilde işleme izni, dahilde işleme izin belgesi ve vergi resim harç istisnası belgesiyle ilgili işlemlerde gümrük beyannamesi yerine kabul edilecek.

Faturadaki ihracat, faturayı düzenleyen firmaya ait ihracat taahhütlerine sayılacağı gibi, fatura üzerinde unvanı kayıtlı olması halinde, imalatçı firmaya ait ihracat taahhütlerine de geçerli olacak.

Deri ve deri mamulleri dışındaki tekstil ve konfeksiyon ürünleri satışına ilişkin faturalar ise dahilde işleme izniyle dahilde işleme izin belgesi ihracat taahhüdüne sayılmayacak.

Öte yandan, tebliğe eklenen "Döviz alım belgesine ilişkin geçici uygulama" başlıklı geçici maddeye göre, daha önce düzenlenmiş faturalar bakımından da döviz alım belgesi düzenletilmesi gerekmeyecek. Dünya Gazetesi

 

13 Ocak 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30300 

Ekonomi Bakanlığından:

MADDE 1 – 30/4/2003 tarihli ve 25094 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye’de İkamet Etmeyenlere Özel Fatura ile Yapılan Satışlar Hakkında Tebliğin (İhracat 2003/3) başlığı “TÜRKİYE’DE İKAMET ETMEYENLERE FATURA İLE YAPILAN SATIŞLAR HAKKINDA TEBLİĞ” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 1 – 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan Türkiye’de İkamet Etmeyenlere Özel Fatura ile Yapılan Satışlar (Bavul Ticareti) ile Yolcu Beraberi Eşya (Türkiye’de İkamet Etmeyenlere KDV Hesaplanarak Yapılan Satışlar) kapsamında fatura düzenlenmek suretiyle yapılacak satışlar; fatura kapsamı eşyanın yurt dışı edildiğinin tespiti amacıyla faturanın ilgili gümrük idaresinde onaylatılması kaydıyla, 6/6/2006 tarihli ve 26190 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İhracat Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendine istinaden ihracat olarak kabul edilir.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğin  2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Bu Tebliğin 1 inci maddesinde belirtilen faturalar, ilgili gümrük idaresine ibrazından önce veya gümrük idaresine onaylatılmasını müteakip İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliklerine de onaylatılması halinde, Belgesiz İhracat Kredisi, Dâhilde İşleme İzni, Dâhilde İşleme İzin Belgesi ve Vergi Resim Harç İstisnası Belgesi ile ilgili işlemlerde gümrük beyannamesi yerine kabul edilir.

Fatura muhteviyatı ihracat, faturayı düzenleyen firmaya ait ihracat taahhütlerine sayılacağı gibi, fatura üzerinde unvanı kayıtlı olması halinde, imalatçı firmaya ait ihracat taahhütlerine de sayılır.

Ancak, deri ve deri mamulleri dışındaki tekstil ve konfeksiyon ürünleri satışına ilişkin faturalar, Dahilde İşleme İzni ile Dahilde İşleme İzin Belgesi ihracat taahhüdüne sayılmaz.”

MADDE 4 – Aynı Tebliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Döviz alım belgesine ilişkin geçici uygulama

GEÇİCİ MADDE 1 – Bu maddenin yayımı tarihinden önce düzenlenmiş faturalar bakımından, bu Tebliğin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte değiştirilen 1 inci maddesi hükümleri uygulanır.”

MADDE 5 – Aynı Tebliğin 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 5 – Bu Tebliğ hükümlerini Ekonomi Bakanı yürütür.”

MADDE 6 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 7 – Bu Tebliğ hükümlerini Ekonomi Bakanı yürütür.

1 Ocak 2018 tarihli ve 30288 sayılı Resmi Gazete’ de 2017/11176 sayılı Karar yayımlandı.

Söz konusu Karar ile yapılan düzenlemeler bu sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır.

1) ÖTV oranlarının kullanılmasında bir ölçüt olan otomobil fiyatları değiştirilmiştir.

Bilindiği üzere, 2016/9542 sayılı BKK ile binek otomobillere ilişkin ÖTV oranları, motor silindir hacminin yanı sıra otomobil fiyatı (taşıt değeri) da dikkate alınarak ayrıca belirlenmiştir. 

Bu Kararın 6 ncı maddesi ile ÖTV oranlarının kullanılmasında bir ölçüt olan otomobil fiyatları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Buna göre 2016/9542 sayılı Kararın;

  • (a) bendinde yer alan 40.000 TL fiyatı 46.000 TL 'ye, 70.000 TL fiyatı 80.000 TL'ye
  • (b) bendinde yer alan 100.000 TL fiyatı 114.000 TL'ye, 50.000 TL fiyatı 57.000 TL'ye, 80.000 TL fiyatı 91.000 TL'ye
  • (c) bendinde yer alan 100.000 TL fiyatı 114.000 TL'ye, 

yükseltilmiştir.

Yeni Tablo:

Mal İsmi

ÖTV Oranı (%)

    Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyenler

60

                - ÖTV matrahı 46.000 TL’yi aşmayanlar için*

45

                - ÖTV matrahı 46.000 TL’yi aşıp, 80.000 TL’yi aşmayanlar için*

50

        Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçen fakat 2000 cm3'ü geçmeyenler 

                - ÖTV matrahı 114.000 TL’yi aşmayanlar için*

100

                - Elektrik motoru da olanlardan elektrik motor gücü 50 KW'ı geçip motor silindir hacmi 1800 cm3'ü geçmeyenler

60

                -- ÖTV matrahı 57.000 TL’yi aşmayanlar için*

45

                -- ÖTV matrahı 57.000 TL’yi aşıp, 91.000 TL’yi aşmayanlar için*

50

   - Diğerleri

110

        Motor silindir hacmi 2000 cm3'ü geçenler 

                Elektrik motoru da olanlardan elektrik motor gücü 100 KW'ı geçip motor silindir hacmi 2500 cm3'ü geçmeyenler

110

                Elektrik motoru da olanlardan elektrik motor gücü 100 KW’ı geçip motor silindir hacmi 2000 cm3 ila 2500 cm3 arasında olanlardan ÖTV matrahı 114.000 TL’yi aşmayanlar için*

100

2) Makaronların asgari maktu vergi tutarı belirlenmiştir. 

Bu Kararın 7 nci maddesiyle ÖTV Kanununa ekli (III) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan 4813.10.00.80.00 G.T.İ.P numaralı malın özel tüketim oranı ve asgari maktu vergi tutarı aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.

G.T.İ.P NO:

Mal İsmi

Vergi Oranı (%)

Asgari Maktu Vergi Tutarı

4813.10.00.80.00

Diğerleri (Makaron)

0

0,05

3) Tütün mamullerine ilişkin asgari maktu vergi ve maktu vergi tutarlarının, ÜFE değişim oranında artırılması 2018 Ocak - Temmuz dönemi için uygulanmayacaktır. 

Bilindiği üzere, ÖTV Kanununun 12 nci maddesinin 3 numaralı fıkrası uyarınca,

  • ÖTV Kanununa ekli (III) sayılı listedeki mallar için belirtilen asgari maktu vergi tutarları veya Bakanlar Kurulunca bunlara ilişkin belirlenen en son asgari maktu vergi ve maktu vergi tutarları, Ocak ve Temmuz aylarında, TÜİK tarafından ilan edilen üretici fiyat endeksinde son altı ayda meydana gelen değişim oranında, bu değişimin ilanı gününden geçerli olmak üzere yeniden belirleneceği,
  • Bakanlar Kurulu’nun, uygulama dönemlerini gün veya ay olarak belirlemeye veya belirleyeceği mallar ve aylar itibarıyla yeniden belirlenmiş sayılan tutarların uygulanmamasına karar vermeye yetkili olduğu  

hüküm altına alınmıştır.

Bu Kararın 8 inci maddesiyle, ÖTV Kanununa ekli (III) sayılı listenin tütün mamullerine ilişkin (B) cetvelinde yer alan asgari maktu vergi ve maktu vergi tutarlarının, 2018 Ocak - Temmuz dönemi için ÜFE değişim oranında artırılmaması kararlaştırılmıştır.

4) Diğer düzenlemeler

Bu Kararın; 

  • 3 üncü maddesiyle, Bireysel Katılım Yatırımcısı (Melek Yatırımcı) indirim uygulaması 31 Aralık 2017 tarihinden 31/12/2022 tarihine kadar uzatılmıştır.
  • 4 üncü maddesiyle, 2009/15685 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Bazı Mallara Uygulanacak Tütün Fonu Tutarlarının Belirlenmesine Dair Kararın 2 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan, yabancı tütün ile yurt içinde harmanlanmış ve imal edilmiş sigaraların bünyesine giren yabancı tütünün ithali sırasında CİF bedel üzerinden alınacak tütün fonu tutarı "300 $/ton"dan "150 $/ton"a indirilmiştir.
  • 5 inci maddesiyle, çiftçilere tarıma yönelik kullandırılan azami 15.000 Türk Lirasına kadar olan kredilerde KKDF kesintisi oranı % 0 olarak tespit edilmiştir. Denetimnet.net

Söz konusu Karara aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 82 nci Maddesinin Birinci Fıkrasında Belirtilen Sürenin Uzatılması ile Bazı Mallara Uygulanacak Tütün Fonu Tutarları, Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu Kesintisi Oranları ve Özel Tüketim Vergisi Oran ve Tutarlarının Tespit Edilmesi Hakkında Karar BKK 2017/11176

Sermaye şirketlerinin kuruluş amacı kuşkusuz süresiz kazanç elde etmektir. Şirketler her zaman amaçlarına ulaşamıyorlar bu durumun çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Yetersiz sermaye, rekabet ortamı, vaat edilen müşteri beklentilerinin karşılanmaması, ortaklar arası sorunlar ve benzeri birçok örnek verilebilir. Yaşanan olumsuzluklar şirketleri tasfiye sürecine getirmektedir. Sermaye şirketlerinin tasfiyesi en az bir yıl zaman almaktadır. Tasfiye sürecinin uzun olması hem zaman hem de maddi açıdan maliyet oluşturuyor. Yazımızın konusunu  kolay tasfiye olarak da adlandıracağımız sermaye şirketlerinin şahıs işletmesine dönüşümü oluşturmaktadır.

5 Günde Şirketi Şahıs İşletmesine Dönüştürerek Tasfiye Etmek Mümkün!

Sermaye şirketleri olan Anonim ve Limited şirketlerin dönüşüm öncesi ön hazırlık sürecini dahil etmezsek EVET 5 gün içerisinde sermaye şirketi şahıs işletmesine dönüştürülerek tasfiye edilebilir. İsterseniz dönüşümün 6102 Sayılı TTK’ nın hangi maddesine dayanılarak yapılacağını birlikte inceleyelim;

VI – Ticari işletme ile ilgili birleşme ve tür değiştirme

Madde 194:

(1) Bir ticari işletme, bir ticaret şirketiyle, onun tarafından devralınmak suretiyle birleşebilir. Bu hâlde devralan ticaret şirketinin türüne göre 138 ilâ 140, 142 ilâ 158 ve ortak hükümlere ilişkin 191 ilâ 193 üncü madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.

(2) Bir ticari işletmenin bir ticaret şirketine dönüşmesi hâlinde 182 ilâ 193 üncü maddeler kıyas yoluyla uygulanabilir.

(3) Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülebilmesi için, söz konusu ticaret şirketinin paylarının tümü, ticari işletmeyi işletecek kişi veya kişiler tarafından devralınmalı ve ticari işletme bu kişi veya kişiler adına ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir. Bu hâlde, ticari işletmeye dönüştürülen ticaret şirketi, bir kollektif veya komandit şirket ise mezkûr ticaret şirketinin borçlarından, ticari işletmeyi işletecek kişi ve kişiler ile ticaret şirketinin eski ortakları da 264 üncü maddedeki zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen sorumlu olurlar. Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266 ncı maddeleri de uygulanır.

(4) 182 nci maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklıdır.

6102 Sayılı TTK’ nın tür değiştirme başlıklı 194. maddesinin 3. fıkrasında ticaret şirketinin ticari işletmeye dönüştürülebileceğine ve ticari işletmeyi işletecek kişi veya kişilerin tüm payları devralarak ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi hükümlerine yer verilmiştir. Bu hükümler çerçevesinde tür değiştirmeye ilişkin işlemlerin aşamalarının neler olduğunu inceleyelim.

Sermaye Şirketinin Şahıs İşletmesine Dönüşmesinde Yol Haritası

Tür değiştirme sürecinde Ticaret Şirketinin – Ticari İşletmeye dönüşme sürecinde hem şirketin tüzel kişiliğinin son bulduğu hem de yeni ticari ticari işletmenin kuruluş tescili yapılır. Tescilin yapılabilmesi için gerekli belgeler şunlardır;

  • Şirket genel kurulu tarafından onaylanmış tür değiştirme planı.
  • Tür değiştiren şirketin denetime tabi olması halinde denetçi tarafından, diğer şirketlerde ise yönetim kurulu tarafından onaylanmış son bilanço / ara bilanço.
  • Şirketin  tür değiştirme raporu.
  • Tür değiştirme genel kurul kararının noter onaylı örneği.
  • Yeni türün tesciline ilişkin gerekli diğer belgeler (Gerçek kişi tescili için gerekli belgeler)
  • Tür değişikliği yapan şirketin sermayesinin tamamının ödendiğine, karşılıksız kalıp kalmadığına ve şirket özvarlığının tespitine ilişkin YMM  veya SMMM raporu, tür değiştiren şirketin denetime tabi olması halinde ise bu tespitlere ilişkin denetçi raporu.
  • Tür değiştiren şirketin tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve haklarının listesi, bunların kayıtlı olduğu siciller ile söz konusu mal ve hakların ilgili sicillerdeki kayıtlarına ilişkin bilgileri içeren beyan.
  • Ticaret şirketinin paylarının ticari işletmeyi işletecek kişi veya kişilere devredildiğini ispatlayıcı belgeler.
  • Küçük ve orta ölçekli şirketlerde tür değiştirme raporunun düzenlenmesinden, tüm ortaklar tarafından vazgeçilmesi halinde buna ilişkin belge müdürlüğe verilir.

Devir Eden şirketin Beyanname Verme Süreleri

a) KV Beyannamesi Verilme Süresi

Kurumlar Vergisi Kanunu açısından şirketlerde nev’i değişikliği devir hükmünde olup, ilgili hesap döneminin başlangıcından devir tarihine kadar olan dönemin faaliyet sonuçlarına ilişkin olarak hazırlanacak müştereken imzalanan münfesih şirkete ait kıst dönem kurumlar vergisi beyannamesinin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 20. maddesi hükmü gereğince, devir işleminin ticaret sicilinde ilan edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde münfesih kurum ve birleşilen kurum tarafından münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verilecektir. 

Çok önemli detay: Sermaye şirketinin  şahıs işletmesine dönüştürülmesi işlemi, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında "devir" olarak değerlendirilemeyeceğinden söz konusu nev'i değişikliğinden doğan kârlar vergiye tabi tutulacaktır.

b) Tür Değişikliği Halinde Geçici Vergisi Beyannamesi

Tür değişikliğinde geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı döneme ilişkin olarak devir işlemleri nedeniyle kurumlar vergisi beyannamesinin de verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir. Devir nedeniyle münfesih hale gelen kurumun, devir tarihine kadar ödediği geçici vergiler, devir dolayısıyla vergilenecek devir öncesi kazanç üzerinden hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir. Mahsup edilemeyen tutarın kalması halinde, bu tutar devralan şirketin kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

c) KDV Beyannamesi Verilme Süresi

Söz konusu nev’i değişikliği işlemi KDV Kanunu’nun 17/4-c maddesi gereğince KDV’den istisna olacak ve nev’i değişikliğinin yapıldığı ayın başından nev’i değişikliği tarihine kadar gerçekleşen işlemlerin limitet şirket  ile nev’i değişikliğinin gerçekleştiği tarihten bu tarihin içinde bulunduğu ayın sonuna kadar olan işlemlerin anonim şirket tarafından takip eden ayın 24’üncü günü akşamına kadar KDV beyannamesi ile beyan edilerek tahakkuk eden vergilerin beyannamenin verildiği ayın 26’ncı günü akşamına kadar ödenmesi gerekmektedir.

Çok Önemli Detay: Sermaye şirketinin tüm aktif ve pasifleriyle şahıs işletmesine dönüştürülmesi işlemi, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında "devir" olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu işlemin KDV Kanununun 17/4-c maddesi kapsamında KDV den istisna tutulması mümkün değildir.

d) Devreden KDV Durumu

Nev'i değişikliği sonucunda devrolunan şirketin bilançosunda yer alan ve sonraki döneme devreden KDV nin devralan şirketiniz tarafından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Ayrıca devrolan şirketin KDV iade alacağı, bu bilanço kalemini devralan şirketinize intikal edecektir.

e) Fatura Belgelerin Kullanılması

Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi uyarınca devir hükmünde olan nevi değişikliği durumunda, devir işlemlerinin tamamlanmasından sonra münfesih kuruma ait fatura ve sevk irsaliyelerinden en son kullanılanlar ile kullanılmayanların bağlı bulunulan vergi dairesine bir tutanakla tespit ettirilmesi, kullanılmamış olan belgelerde yer alan eski bilgiler okunacak şekilde üstü çizilerek eski unvanın ve vergi numarasının iptali ve yeni unvanın ve vergi numarasının kaşe ile, elle veya bilgisayarla basılarak, devir alan kurum tarafından tükeninceye kadar kullanılması mümkündür.

f) Defter Tasdiki

Nevi değişikliği nedeniyle münfesih edilen  şirket adına tasdik ettirilen devir alan şirket tarafından kullanılması mümkün bulunmamaktadır. Devir alan adına yeni defter tasdik ettirilir.

g) E Tebligat

Devir alan firma adına e tebligat başvurusunda bulunulması unutulmamalıdır.

Geçmiş Yıl karları ve Sermaye Yedeklerinin Durumu

Tür değiştiren şirketin tür değiştirmeye esas bilançosunda hesaplanan özvarlığın içinde yer alan serbest olmayan yedekler hariç diğer öz varlık kalemleri yeni tür şirkete sermaye olarak konulabilir. Bu durumda; öz varlık kalemleri içinde yer alan;

  • Geçmiş yıllar kârları,
  • Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan olumlu farklar,
  • Özel fonlar,
  • Şirketten olan alacaklar,
  • Serbest yedek akçeler

Sermayeye ilave edilebilir. TTK’ nın 519/3 maddesinde yer alan hükümlere göre genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşması halinde aşan kısım sermayeye ilave edilebilir. Yine öz varlık kalemleri içinde yer alan özel fonlardan yenileme fonu hariç diğer fonları anlamak gerekir. Öte yandan şirket ortakları ile üçüncü şahısların şirketten olan alacakları da sermayeye ilave edilebilir. Ancak nakit sermaye dışındaki kalemlerin sermayeye ilave edilmesi için 3568 Sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci mali müşavirler veya yeminli mali müşavirler tarafından özel amaçlı rapor yazılması gerekmektedir.

Geçmiş Yıl Kârları ve Yedeklerin Sermaye' ye eklenmesi ile ilgili SMMM raporu gerekir.

Tür Değişikliği Yapacak Olanlara Tavsiyeler

  • Bu işlemlere başlamadan önce Sermayenizin karşılıksız kalmamış olması gerekir. Yani alacaklarınız  borçlarınızı karşılayabilecek düzeyde olmalı. Eğer sermayeniz karşılıksız kaldı  önce Sermaye artırımı yapmalısınız.
  • Geçmiş yıllar dağıtılmamış karları varsa Temettü Stopajlarını ödeyin ve ortaklara dağıtın.
  • Şirketin vergi ve sgk borçları varsa yeni ortakların bu borçları ödemeyi taahhüt etmesi gerekir. Borç yoksa böyle bir taahhüde gerek yok. Taahhüt A4 Kağıdına "........................ firmasının vergi /sgk borçlarını ödemeyi taahhüt ediyoruz " yazılıp kaşe ve imza yapılmalı.
  • Şirketten şahısa dönerken ortaklar hisse oranları ve sermaye tutarları değiştirilmemeli.  Eğer çok ortaklı bir yapınız varsa şirketinizi önce tek ortağa dönüştürün sonra şahıs firmasına.
  • Firmanın sermayesi 40 milyon TL yi aşmıyor ise yani Küçük ve orta ölçekli firma iseniz tür değişikliği raporu düzenlenmesine gerek yoktur. Sadece eklerde yer alan Tür değişikliği raporundan vazgeçildiğine dair beyan yeterlidir.
  • Şirkette kayıtlı binalar, demirbaşlar, taşıtlar, stoklar vs var ise  şirketi şahısa çevirdiğiniz zaman KV kanunun 19 ve 20. maddelerinden yararlanamayacağınızı, devir sebebiyle oluşacak Kurumlar vergisi ve KDV yi ödemeniz gerekeceğini unutmayın. 
  • Şirketin bilançosunu tasfiyeye girer gibi temizleyin sonra devir yapın. Nevi değişikliği sonrası vazgeçmek  mümkün olmuyor ve oluşan vergileri ödemek zorunda kalıyorsunuz.
  • A.Ş. lerden şahıs işletmesine geçiş yapacaksanız genel kurul yapmanız ve genel kurulda Bakanlık Temsilcisinin bulunması gerekiyor. 
  • Bu işlemlerin tescili 15 gün sürüyor. 15 gün sonra şahıs firmasına dönüştükten sonra dilediğiniz zaman 1 gün içinde kapanış yapabilirsiniz.

Tür değiştirme konusu ile ilgili her türlü sorunuz için bizimle iletişim kurabilirsiniz.

I- GİRİŞ

Bilindiği üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun ihaleye katılımda yeterlik kuralları başlıklı 10. maddesinin (b) bölümünün 9. fıkrasının "Aşağıda belirtilen durumlardaki istekliler ihale dışı bırakılar" başlığının (b) bendi hükmü ile Türkiye’nin veya kendi ülkesinin mevzuat hükümleri uyarınca kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olan isteklilerin ihale dışı bırakılacağı, beşinci fıkrasında ise Kamu İhale Kurumu’nun Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın uygun görüşünü alarak sosyal güvenlik prim borcunun ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu kapsamı ve tutarını tür ve tutar itibariyle belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. Kamu İhale Genel Tebliği’nin 17. maddesinin (3.1) ve (3.2) bendi ile de prim borcunun kapsamı, tutarı ve türü açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu çalışmamızda, ihalelere katılımda kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu kavramı işlenmeye çalışılacaktır. www.ozdogrular.com

II- KESİNLEŞMİŞ SOSYAL GÜVENLİK PRİM BORCU OLARAK KABUL EDİLECEK HALLER

Kamu İhale Genel Tebliği’nin 17. maddesinin 3.1 bölümü uyarınca, Türkiye genelindeki borç asıl ve fer’ileri toplamı dikkate alınmak kaydıyla, isteklilerin aşağıda belirtilen durumlarda kesinleşmiş Sosyal Güvenlik Destekleme borcu ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olduğu kabul edilecektir:

A- 4/1-a (SSK) KAPSAMINDA SİGORTALI ÇALIŞTIRAN TÜZEL KİŞİLİĞİ HAİZ İŞVEREN OLMASI HALİNDE

1) Gerek kendilerine ait işyerlerinin, gerek devir aldıkları işyerlerinin, gerekse kendi işyerleriyle birleşen veya kendi işyerlerine katılan işyerlerinin muaccel hale gelmiş sigorta primi, Sosyal Güvenlik Destekleme borcu ve Genel Sağlık Sigortası,Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ile diğer fer’ileri.

2) 01.05.2004 tarihinden sonra biten ihale konusu işler ve özel bina inşaatı işyerlerinden dolayı gerek SGK tarafından yapılan araştırma, gerekse YMM’lerce İşyeri Kayıtlarının İncelenmesi Hakkında Yönetmelik gereğince yapılan inceleme sonucunda, fark işçilik matrahı üzerinden bulunan ve isteklilerce ödenmesi kabul edilen prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarları. www.ozdogrular.com

3) İşin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarının tespiti hususunda SGK denetim elemanlarınca düzenlenen raporlarda önerilen asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanan prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarlarının idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları.

4) SGK’nın denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinindenetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı tespit edildiği halde bu çalışmaları veya prime esas kazancı SGK’ya bildirilmeyen veya eksik bildirilen sigortalılardan dolayı tahakkuk ettirilen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, GSS, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerinin idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları.

5) Kesinleşmiş mahkeme kararları uyarınca geriye doğru verilen prim belgelerine istinaden oluşan ve muaccel hale gelmiş sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ileri.

6) Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığına veya eksik ücret ödendiğine dair belgeleri Kuruma verilmeyen veya verilen belgeleri SGK tarafından geçerli sayılmaması nedeniyle tahakkuk ettirilen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, GSS primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerinin idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları.

7) Bir işverenin işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran alt işverenin, bu işyerlerinde çalıştırdıkları sigortalılardan dolayı tahakkuk eden ve ödenmeyen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme ve diğer fer’ileri.

8) Ortağı olduğu şirketin sigorta primi, Sosyal Güvenlik Destekleme Primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerine ilişkin borçlarından ötürü (şirketin nevi dikkate alınarak) sorumlu olduğu tutarları.

B- 4/1-a (SSK) VE 4/1-c (EMEKLİ SANDIĞI) KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLARI ÇALIŞTIRAN TÜZEL KİŞİ OLMASI HALİNDE

4/1-a kapsamında sigortalı sayılanları çalıştırmalarından dolayı yukarıda (a) maddesinde sayılan borçların yanı sıra (c) maddesi kapsamında sigortalı sayılanları çalıştırmalarından dolayı yasal ödeme süresi geçmiş prim, kesenek ve kurum karşılıkları ile bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ileri.

C- 4/1-a (SSK) KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLARI ÇALIŞTIRMASINDAN DOLAYI GERÇEK KİŞİLİĞİ HAİZ İŞVEREN, KENDİ SİGORTALILIĞINDAN DOLAYI İSE, 4/1-b (BAĞ-KUR) KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILMASI HALİNDE

4/1-a kapsamında sigortalı sayılanlardan dolayı yukarıda (a) maddesinde sayılan borçları ile gerek üst düzey yöneticisi olduğu ve gerekse ortağı olduğu şirketin SGK’ya olan sigorta primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, issizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerine ilişkin borçlarından ötürü, şirketin nevisi dikkate alınarak sorumlu olduğu tutarlar ile 4/1-b kapsamındaki çalışmasından dolayı yasal ödeme süresi geçmiş prim ve sosyal güvenlik destek primi borçları ile bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ileri.

D- SADECE 4/1-b KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILMASI VEYA SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ ÖDEME YÜKÜMLÜSÜ OLMASI HALİNDE(GSS 27.04.2016 Tarih ve 29696 Resmi Gazete ile)

4/1-b kapsamında sigortalı sayılmasından veya sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile ödeme yükümlülüğünden doğan yasal ödeme süresi geçmiş prim, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile borçları ve bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ileri, ile gerek üst düzey yöneticisi olduğu ve gerekse ortağı olduğu işveren şirketin 5510 sayılı Kanun kapsamında SGK’ya olan sigorta primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerine ilişkin borçlarından ötürü, şirketin nevisi dikkate alınarak sorumlu olduğu tutarları.

III- KESİNLEŞMİŞ SGDP, GSS BORCU OLARAK DEĞERLENDİRİLMEYECEK HALLER (KAMU İHALE KANUNU GENEL TEBLİĞ' NİN, 17. MADDESİNİN 3.2 BÖLÜMÜNE GÖRE)

İsteklinin Türkiye genelindeki aşağıda belirtilen durumlar için kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve GSS olmadığı kabul edilecektir:

1) İlgili kanunlara göre tecil ve taksitlendirilerek ya da özel kanunlara göre yeniden yapılandırılarak ödeme planına bağlanan ve anılan kanunlar gereğince tecil ve taksitlendirmeye ya da yapılandırmaya ilişkin taksit ve/veya cari aya ilişkin ödeme yükümlükleri yerine getirilmiş olması kaydıyla, tecil ve taksitlendirmeye ya da yeniden yapılandırmaya konu prim, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi, kesenek, kurum karşılığı ile bunların fer’ileri. www.ozdogrular.com

2) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (a) maddesi kapsamına giren (7 numaralı alt bendinde belirtilen alt işveren borçları hariç) sigorta primi,sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.

3) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 6 katını aşmayan ve (a) maddesinin 7 numaralı alt bendinde belirtilen sigorta primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.

4) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (b) maddesi kapsamına giren ve 4/1-a kapsamında sigortalı sayılanlara sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.

5) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (b) maddesi kapsamına giren ve 4/1-c kapsamında sigortalı sayılanlara ilişkin prim, kesenek, kurum karşılığı ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.

6) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (c) maddesi kapsamına giren ve 4/1-a kapsamında sigortalı sayılanlara ilişkin ((a)  maddesinin 7 numaralı alt bendinde belirtilen borçlar hariç) sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, GSS primi, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.

7) Sigorta primine esas aylık kazancın alt sınırının 3 katını aşmayan, (c) maddesi kapsamına giren ve 4/1-b kapsamında sayılan sigortalılığından doğan prim borçları, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borçları ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.

8) Sigorta primine esas aylık kazancın alt sınırının 3 katını aşmayan ve (d) maddesi kapsamına giren ve 4/1-b kapsamında sayılan sigortalılığından doğan prim borçları, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borçları ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.

9) Tasarrufa teşvik kesintisi ve katkı tutarları, konut edindirme yardımı, idari para cezaları borçları.

10) İlgili Kanunlar uyarınca takip ve tahsil görevi verilmiş olan özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ve damga vergisi ile bunlara bağlı gecikme zamları.

IV- KESİNLEŞMİŞ PRİM BORCU OLUP OLMADIĞI KABUL EDİLECEK KRİTELER

Aşağıdaki durumlarda isteklinin kesinleşmiş prim borcu olduğu veya olmadığı kabul edilecektir:

1) İlgili mevzuatına göre tahakkuk eden prim borçlarının süresi içinde ödenmemesi halinde kesinleşmiş prim borcu olduğu kabul edilecektir.

2) Prim borcuna karşı dava açılması halinde, bu dava sürecinde veya sonucunda takip ve tahsili durduracak geçici veya nihai bir karar bulunmadığı durumlarda kesinleşmiş prim borcu olduğu kabul edilecektir.

3) Prim borcunun 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde cebren tahsili yolunda tesis edilen işlemlere karşı dava açılması halinde, bu dava sürecinde veya sonucunda takip ve tahsili durduracak geçici veya nihai bir karar bulunmadığı durumlarda kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olduğu kabul edilecektir.

4) Vadesi geçtiği halde ödenmemiş ancak ilgili kurum tarafından belli bir vadeye bağlanarak tecil edilmiş prim borçlarının, vadesindeki ödemeler aksatılmadığı sürece, kesinleşmiş prim borcu olmadığı kabul edilecektir. www.ozdogrular.com

V- KAMU İHALE KURULUNUN ÖRNEK KARARLARI

  • İstekli tarafından sunulan kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu yoktur yazısının ihale tarihi itibariyle durumunu göstermesi zorunlu olup, sonraki bir tarihi yansıtan belgeye itibar edilmemesi gerekir (2007/UM.Z-1105 sayılı Karar).
  • Özel kanunlara göre yeniden yapılandırılarak ödeme planına bağlanan ve yapılandırmaya ilişkin taksit ve/veya cari aya ilişkin ödeme yükümlükleri yerine getirilen prim borçları ile bunların fer'ileri kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu, GSS borcu olarak değerlendirilemez(2008/UY.Z-2465 sayılı Karar).
  • Taksitlendirilmiş borçlar aksatılmadan ödendiği sürece isteklinin kesinleşmiş prim borcundan söz edilemez(2007/UY.Z-3710 sayılı Karar).
  • İhale tarihi itibariyle prim borçlusu olan istekli bu borcunu daha sonraki bir tarihte ödemiş olsa dahi kendisiyle sözleşme imzalanmamalıdır(2005/UH.Z-201 sayılı Karar).
  • İdare taahhütname ile yetinmeyerek, isteklilerin sosyal güvenlik prim borçlarını, GSS borçlarını tahkik edebilir ve borcu bulunanları ihale dışı bırakabilir(2005/UY.Z-596 sayılı Karar).
  • İdarenin, isteklinin sosyal güvenlik prim borcuyla ilgili durumunu araştırması ve borcu bulunduğu tespiti yapıldıktan sonra ihale dışı bırakmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır(2004/UKZ-890 sayılı Karar).
  • Kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu yoktur yazısının istekli adına kayıtlı tüm iş yeri numaralarını kapsar biçimde düzenlenmesi gerekir(2004/UK.Z-267 sayılı Karar).
  • 1999 yılından beri faaliyette bulunan firmaca ibraz edilen “iş yeri kaydı yoktur” içerikli yazıdan prim borcu olup olmadığı hususu anlaşılamamaktadır(2003/UK.Z-675 sayılı Karar).
  • İhale üzerinde bırakılan şirketin ortağının ortağı bulunduğu diğer şirketlerin prim borcu sözleşme imzalanmasına engel teşkil etmez(2008/UH.Z-2593 sayılı Karar).
  • İş ortaklığı şeklinde yapılan faaliyetten doğan prim borçları tüm ortakların müşterek ve müteselsil borcu niteliğinde olduğundan ihaleye katılmaya engel teşkil eder(2007/UH.Z-1685 sayılı Karar).

VI- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

İhalelere katılan gerçek veya tüzel kişi istekliler teklif mektupları içerisinde kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olmadıklarını taahhüt etmekte, sadece ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından bu durumda olmadığına ilişkin belge sözleşme imzalanmasından önce idareye (ihale makamına) sunulmaktadır.

Kesinleşmiş Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu sorgulamasında isteklilerin, Türkiye genelindeki borç asıl ve fer’ileri toplamı dikkate alınmaktadır.

Kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu kapsamında, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi, bu primlere ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ile diğer fer’ileri bulunmakta olup; tasarrufa teşvik kesintisi ve katkı tutarları, konut edindirme yardımı, idari para cezaları, ilgili kanunlar uyarınca takip ve tahsil görevi verilmiş olan özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ve damga vergisi ile bunlara bağlı gecikme zamları kapsam dışı tutulmuştur. www.ozdogrular.com

Tecil ve taksitlendirmeye ya da yeniden yapılandırmaya giren prim borçları, makalemizin “3- Kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile)” başlığında sayılan usul ve esaslara göre sigorta primine esas kazancın alt sınırının 3 katını, sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını veya asıl işverenin alt işvereninin bulunması halinde sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 6 katını aşmayan prim borçları, kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) değerlendirilecektir.

Prim borçlarının süresi içerisinde ödenmemesi, geçici veya nihai karar bulunmayan hallerde dava açılması veya 6183 sayılı Kanun çerçevesinde tahsil edilmesi yönünde dava açılması hallerinde kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primiGenel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) olduğu kabul edilmektedir.

Kesinleşmiş Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu sorgulamaları sırasında isteklilerin kapsama giren borçlarını ihale tarihi itibariyle ödemeleri halinde borcu olmadığı kabul edilerek kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve GSS borcu yoktur yazısı alınabilecektir. İhale tarihi itibariyle ödeme vadesi gelmemiş prim borçları kesinleşmiş borç olarak kabul edilmeyecektir.

İhalelere katılmak üzere kesinleşmiş Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcunun olup olmadığına ilişkin yazıların, ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden/Sosyal Güvenlik Merkezinden ya da “e-Borcu Yoktur” programlarından alınması gerekmektedir. KİK ile SGK arasında yapılan işbirliği protokolü kapsamında kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu sorgulaması SGK tarafından sağlanan web servis aracılığıyla gerçek kişi istekliler için T.C. Kimlik Numarası, tüzel kişi istekliler için ise Vergi Kimlik Numarası kullanılarak idarelerce EKAP (Elektronik Kamu Alımları Platformu) üzerinden gerçekleştirilmektedir. Ancak, bunun için ihalelere katılacak gerçek ve tüzel kişilerin SGK’ de e-borcu yoktur aktivasyonunu yaptırması gerekmektedir.  (Güncelleme ve madde eklentileri Mehmet Özdoğru)

İHALE MEVZUATINDA DİKKATE ALINACAK KESİNLEŞMİŞ VERGİ BORÇLARI

Kamu ihalelerine katılan gerçek veya tüzel kişilerin, Kamu İhale Kanunu Genel Tebliğ 17.4.1. maddesinde "yıllık gelir, yıllık kurumlar, katma değer, özel tüketim, özel iletişim ve banka ve sigorta muameleleri vergileri, gelir ve kurumlar vergisine ilişkin tevkifatlar ve geçici vergiye ilişkin vergi asılları ile bu vergi türlerine ait vergi ziyaı cezaları, gecikme zam ve faizleri bağlamında toplam 5.000 TL ‘yi aşan tutarlardaki borçlar vergi borcu olarak kabul edilecektir. Toplam 5.000 TL’ yi aşmayan tutarlardaki borçlar ise vergi borcu olarak kabul edilmeyecektir. www.ozdogrular.com

Yukarıda sayılmayanlar dışında kalan vergilerle ilgili 6183 sayılı Kanuna göre takip edilen borçların türü ve tutarı ne olursa olsun, başka bir ifadeyle 5.000.- liranın altında kalan veya üzerinde olan kesinleşmiş vergi borçları hiçbir şekilde ihaleye girmeye engel teşkil etmeyecektir. www.ozdogrular.com

Bu bağlamda şirketlerin kesinleşmiş vergi borcu sebebiyle gerçek kişi ortakların, ya da ortakların vergi borçları nedeniyle şirketlerin ihaleye katılmasında herhangi yasal bir engel bulunmamaktadır. Mehmet Özdoğru, SMMM, Bağımsız Denetçi http://www.ozdogrular.com/content/view/37799/175/

Yararlanılan Kaynak;

I-AÇIKLAMALAR

Ülkemizde son yıllarda inşaat sektörü kentleşmenin gelişmesine paralel olarak oldukça hareketli bir sektör durumuna girmektedir. Günümüzde özel inşaatlar ve arsa karşılığı veya kat karşılığı inşaatlar gerek arsa sahiplerine ve gerekse arsa üzerine özel inşaat yapmak suretiyle mal sahiplerine önemli rantlar sağlayabilmektedir. Dolayısıyla bunların satışı sonucu elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi ise karmaşık bir hal almaktadır.

Konuyla ilgili olarak yapılan vergi incelemeleri ve bunun sonucunda yargıya intikali de  mahkemelerin konuya bakışı önemli bir noktaya bizleri getirmektedir.

Danıştay 3. Dairesinin vermiş olduğu bir karar bu çalışmamızda değerlendirilerek gayrimenkul alım satımının devamlı surette yada arızi olarak satılması halinde vergileme açısından nasıl olacağı tartışılmaktadır.

II-DANIŞTAY 3. DAİRESİ KARARI VE YORUMU NEDİR?

Danıştay 3. Dairesi vermiş bulunduğu E:2006/1708-K:2006/2559 sayılı kararında yerel vergi mahkemesi kararını bozmuş  ve davacı mükellefin  temyiz talebini kabul etmiştir. Danıştay 3. Dairesince verilen kararın hüküm fıkrası aşağıda olduğu gibidir:

“Ticari faaliyetin ve kazancın vergi dairesinin bilgisi dışında bırakılması nedeniyle yapılan bir vergilendirmeye karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının, kazancın arızi kazanç niteliği taşıdığını saptayarak ticari kazanç hükümlerine tarhiyat yapılamayacağı gerekçesiyle bozan dairemizin kararına uyulmayarak verilen bir ısrar kararına karşı yapılan temyiz istemini sonuçlandıran kararında Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu da aynı yargıya ulaşmış ve ısrar kararını bozmuş; bozma kararından sonra ve bozma kararına uyularak verilen vergi mahkemesi kararıyla tarhiyatın arızi kazanç hükümlerine göre değiştirilmesine karar verilmiş; bu son karara karşı yapılan temyiz ve karar düzeltme başvuruları aynı kurulun kararıyla reddedilmiştir.

İncelenmekte olan bu davaya konu oluşturan vergilendirme 1999 vergilendirme döneminde; bir yıl önce satın alma yoluyla edinilen on ayrı nitelikteki taşınmazın aynı tarihte elden çıkarılması nedeniyle ve bu faaliyet ve kazancın vergi idaresinin bilgi dışında bırakılmasından dolayı yapılmıştır.

Biri zeytinlik vasfında arazi, ikisi arsa, ikisi iş yeri, üçü konut ve ikisi garak olmak üzere on ayrı taşınmazı satın alma yoluyla edinen davacının; bu taşınmazlardan birini bir buçuk yıl, diğerlerini ise sekiz ay sonra ve satış yoluyla elden çıkardığına ihtilaf yoktur.

Tapu sicil müdürlüklerince bildirilen bu işlemler hakkında anlatımına başvurulan davacı,… köyündeki sekiz dönüm zeytinliği bir milyar liraya satın alıp, iki milyar liraya; altı milyar ve üç milyar liraya satın aldığı arsaları sırasıyla on iki milyar ve altı milyar liraya; iki buçuk milyar liraya satın aldığı iş yerini dört buçuk milyar liraya; 10.5 milyar liraya aldığı bir konut ve bir işyerini 19 milyar liraya; 12.5 milyar liraya satın aldığı meskeni 23 milyar liraya; 9.2 milyar liraya edindiği bir konut ve iki garajı 16,8 milyar liraya sattığını; bu satışları ihtiyaç nedeniyle yaptığını ifade etmiş ancak bu ihtiyacı doğuran neden hakkında ne inceleme sırasında ve ne de dava dilekçesinde başkaca bir açıklama yapmamış, beyanname vermeyen ve kazancının idarenin bilgisi dışında bırakan davacı dava dilekçesinde ise kazancının GVK’nun mükerrer 80. maddesinin 6. fıkrası kapsamında değerlendirilmesini isteyerek dava açmıştır.

GVK’nun 37. maddesinin 2. fıkrası açıkça bir ticari organizasyon bulunmaksızın yürütülen faaliyetlerden doğan kazançları ticari kazanç saymışken, davacının faaliyetini ticari bir organizasyon içinde yürütmemesine ve 1999 vergilendirme döneminde ayrı vasıflardaki on ayrı taşınmazını elden çıkararak, dava dilekçesinde; kazancının, değer artışı kazancı olarak değerlendirilmesini isteyen davacının bu dönemdeki kazancının değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmışken tarhiyatın tümüyle kaldırılmasına karar verilmesi öncelikle yasanın bir takvim yılına ait olup vergilendirilmesini öngördüğü gelirin vergi dışına çıkarılması sonucunu yaratması nedeniyle hukuka aykırı olmuştur.

Diğer yönden, vergilendirmenin ticari kazanç hükümlerine göre hesaplanan matrah üzerinden yapılması nedeniyle davanın incelenmesi sırasında ilkin, 37. maddenin 2. fıkrasına bağlı 4. bendin uygulanması sırasında aranması gereken tüm unsurların göz önüne alınması ve değerlendirilmesi; koşulların bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde değer artış kazancına ilişkin geçici 56. maddeye göre karar verilmesi gerekirdi. Yukarıda da değinildiği üzere aynı takvim yılında çok sayıda taşınmazın elden çıkarılması nedeniyle yapılan bu vergilendirmeye karşı açılan davada davacı, taşınmazlarını ihtiyaç nedeniyle elden çıkardığını ileri sürdüğünden, taşınmazların, kazanç sağlama amacını ortadan kaldıracak hangi ihtiyaç nedeniyle satıldığına ve söz konusu ihtiyacın ne şekilde giderildiğine ilişkin kanıt sunması istenip, sunulursa değerlendirildikten sonra kanıtlar yeterli görüldüğü takdirde vergilendirmenin, değer artış kazancına ilişkin hükümlere göre matrah azaltılarak değiştirilmesi gerekirken, yazılı gerektirici nedenlere dayanılarak verilen vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulmasına,” şeklinde karara bağlanmıştır.

Özetle yukarıda yer verilen karara göre sürekli bir şekilde yılda ticari amaçla birden çok gayrimenkul satışı ticari kazanç olarak değerlendirilmektedir. Yukarıdaki kararda da yer aldığı gibi ihtiyaç nedeniyle zorunluluktan satılan gayrimenkullerin ticari kazanç olarak değil değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir(1).

III-DEĞERLENDİRMELER

Son yıllarda inşaat sektörünün gelişmesi karşısında bu işlemlerin vergilendirilmesi de önem taşımaktadır. Bilhassa arsa karşılığı daire satışları da önem kazanmıştır. Arsa karşılığı daire teslimleri arsa sahipleri tarafından müteahhide arsa teslimi ve müteahhitler tarafından da arsa sahibini konut veya işyeri teslimleri önem kazanmaktadır.

Arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa maliklerinin arsa alım ve satımını daimi ve mutad bir meslek olarak sürdürmeleri durumunda konut veya işyeri karşılığı müteahhide arsa teslimi katma değer vergisine tabidir. Burada KDV oranı %18’dir. Ancak arsa sahibinin gerçek usulde mükellefiyetini gerektiremeyecek şekilde arızi bir faaliyet olarak arsasını daire veya iş yeri mukabilinde müteahhide teslim etmesi halinde KDV söz konusu değildir.

Diğer taraftan müteahhit tarafından arsa sahibine 150 m2 olan net alanın altındaki konut teslimlerinde %1 KDV nispeti, net alanı 150 m2’nin üstünde konut veya iş yeri teslimlerinde ise %18 oranında katma değer vergisi (arsa bedeli hariç) emsal bedel üzerinden hesaplanacaktır.

Muris tarafından, mirasçılarına intikal eden arsa üzerine varisleri tarafından bu arsanın bir müteahhide kat karşılığı verilmesi durumunda müteahhit tarafından dairelerin bitirilmesi üzerine varislere verilen daireler için herhangi bir vergileme söz konusu değildir. Varisler tarafından edinilen bu dairelerin satışı da  herhangi bir vergiye tabi olmayacaktır(2). Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/Haber-Daimi_olarak__gayrimenkul__satmak__ticari__arizi_olarak__satmak_ise_deger_artis_kazanci-16274.htm

(1)Danıştay 3. Dairesi E:2006/1708-K:2006/2559 sayılı karar,

(2)Danıştay’ın eski kararlarında bu anlayış bulunmamaktadır. Çünkü Danıştay tarafından eski kararlarında veraset yoluyla intikal eden arazinin 5 yıl geçtikten sonra parsellenerek satışından elde edilen kazancın ne ticari, ve ne de sair kazanç ve irat olarak vergiye tabi olmayacağına karar vermiştir. Bkz. Dnş. 13. D. 24.6.1976 gün ve E.1976/585-K.1976/2174

2017 Yılında sıklıkla sorulan soruların başında 15 Yıl ve 3600 günde Kadınların 58 ,Erkeklerin 60 Yaşından önce emekli olamayacağını söylediğimde suratlar asılıyor,moraller bozuluyor.

Bu konuyu oldukça bol işlememize rağmen sorular sıklıkla geliyor.

506 sayılı Kanunun geçici 81/C bendine göre Aylığa Hak Kazanma Koşulları Nasıl Gelişti?

4759 sayılı Kanunla 23.05.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesinde yapılan değişiklikle anılan bendin (a) alt bendinde yer alan 15 yıl + 50/55 yaş + 3600 gün koşuluna göre yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları

08.09.1999 tarihinden 23.05.2002 tarihine kaydırılmış ve bu tarihten sonra emekli olacaklar için 15 yıl, 3600 gün ve 50/55 yaş şartlarını yerine getirecekleri tarihe göre kademeli geçiş süreci öngörülmüştür.

23.05.2002 tarihinde öngörülen şartları yerine getiremeyenler, bu şartları aşağıda belirtilen tarih aralıklarından hangi tarih aralığında yerine getiriyorsa o yaşlarda aylığa hak kazanacaklardır.

- 24.05.2002 ile 23.05.2005 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 52,

erkek ise 56 yaşını doldurmuş olmaları,

- 24.05.2005 ile 23.05.2008 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 54,

erkek ise 57 yaşını doldurmuş olmaları,

- 24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56,

erkek ise 58 yaşını doldurmuş olmaları,

- 24.05.2011 tarihinden sonra yerine getiren kadınlar 58,

24.05.2011 ile 23.05.2014 tarihleri arasında yerine getiren erkekler 59 yaşını doldurmuş olmaları,

- 24.05.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkekler 60 yaşını doldurmuş olmaları,

halinde yaşlılık aylığına hak kazanacaklardır.

Yukarıdaki tabloyu dikkatlice inceleyen okurlarım şunu görecekler

50 yaşındaki Kadın sigortalılar 58 yaşında , Erkek sigortalılar 60 yaşında emekli olacaklardır.

Kısacana Kadınlar 8 yıl,erkekler ise 5 yıl emeklilikleri ileri tarihe ertelendi.

Ø  15 yıllık sigortalılık süresi

Ø  50 yada 55 yaşın girildiği tarih

Ø  Emeklilik için aranan 3600 günün tamamlandığı tarih

Bu üçlü sorgulama sistemi ile birlikte sonuca gidiliyor.

 Güncel soru ile yukarıdaki tabloyu açıklayalım.

22.10.1957 doğum tarihli kadın sigortalı 21.11.1983 tarihinde ilk defa sigortalı olmuş.30.11.2008 tarihine kadar 3600 günü dolmuş.Prim ödemeyi bitirmiştir.Ne zaman emekli olur?

Bu sigortalı için değerlendirme yapar iken;

1.)15 Yıl sigortalılık süresine bakılacak

2.)Prim ödeme gününe bakılacak

3.)Yaş şartı değerlendirilecektir.

Bunun için öncelikle 2002 yılında sigortalının yaşına bakalım.45 yaşında 50 yaşını doldurmaya 5 yıllık süre var.

15 yıllık sigortalılık süresi dolmuş.

Gün ise 30.11.2008 yılında dolacak.

Burada günün dolduğu süre 30.11.2008’e göre 24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56 yaşında emekli olacaktır.

01.01.1965 doğumlu erkek sigortalıyım.01.02.1981 tarihli SSK ilk defa sigortalı oldum.3450 gün kadar ödenmiş SSK günüm var.150 gün kadar primi ise çalışarak ödeyeceğim?3600 gün ile emekli olmak istiyorum.Ne zaman emekli olurum?

Bu sigortalı içinde yukarıdaki yolları izleyeceğiz.

1.)15 yıl sigortalılık süresi dolmuş.

2.)2002 göre yaşı 37 yaşında 55 yaşa 18 yıl var.

3.)3600 günü tamamlamaya 150 gün eksiği var.

Sigortalı bu 150 gün eksiğini 2012 yılında tamamladığını düşünürsek.

55 yaşına bakacağız.

01.01.2020 yılında tamamlayacaktır.

Yukarıdaki tabloya baktığımızda 24.05.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkekler 60 yaşını doldurmuş olmaları halinde 01.01.2025 yılında emekli olacaktır.

27.03.1959 doğumlu olan sigortalı 01.11.1983 tarihinde sigorta girişi var.540 gün askerliğimi 2017 yılında borçlandım.330 gün daha prim ödeyerek(2018 yılında) 3600 günüm dolacak,askerliği borçlanmam beni 59 yaşında emekli eder mi?

Okurumuz yukarıdaki tablolara baktığımızda geç kalmış.

27.03.1959+55 yaş=27.03.2014

24.05.2011 ile 23.05.2014 tarihleri arasında yerine getiren erkekler 59 yaşını doldurmuş olmaları halinde emekli olurdu.Bunun içinde 15 yıl sigortalılık süresi dolmuş,27.03.2014 tarihine kadar 3600 günü tamamlamış olsa idi,59 yaşında 27.03.2018 yılında emekli olurdu.

Kısacana üç unsur bir arada gerçekleşmedikçe emekli olamazsınız. Vedat İlki

 

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8988

Taşeron işçilerin kamuya geçiş sürecinin 2 Ocak’tan itibaren 90 günde tamamlanması hedefleniyor. Dolayısıyla 2 Nisan 2018 itibarıyla kamudaki taşeron işçilerin kamu işçisi kadrosuna geçişleri tamamlanmış olacak.

Taşeron işçilere kadro düzenlemesinde, 2 Ocak 2018’de başlayıp 12 Ocak tarihinde bitecek başvuru süreci sonrasında başvuru sahiplerinin gerekli kriterleri sağlayıp sağlamadığı tespit edilecek. Bu tespite ilişkin itirazlar karara bağlanacak. Kriterleri sağladığı tespit edilenler sınava alınacak. Tamamlandıktan sonra sınav sonuçlarına itirazlar da karara bağlanacak.

DAVALARDAN FERAGAT

Sınav sonrası ilgili kişilerin güvenlik soruşturmalarının tamamlanması ve sınavda başarılı olanlardan alınacak sulh sözleşmesini ve açmış oldukları davalardan feraget ettiklerine veya icra takibinden vazgeçtiklerine dair belgeleri ilgili idare ibraz edecekler. Bu sürecin 2 Ocak’tan itibaren 90 günde tamamlanması hedefleniyor. Dolayısıyla 2 Nisan 2018 itibarıyla kamudaki taşeron işçilerin kamu işçisi kadrosuna geçişleri tamamlanmış olacak. Kadro geçişi için kritik tarih 4 Aralık. Bu tarihte listede yer alan kamu idarelerinde taşeron işçi olarak çalışan kişiler kadro hakkına kavuştu. Ancak 4 Aralık’tan sonra işten ayrılan kişiler de kamu işçisi olabilecek. Bu nedenle 4 Aralık’tan sonra taşeron olarak çalıştığı şirketten ayrılan kişiler de 2 Ocak 2018 tarihinden sonra başvurarak kamu işçisi olma hakkından faydalanabilecekler. Kamu işçisi olmaya hak kazanan kişilerin kadroları şu an taşeron işçisi olarak görev yaptıkları kamu idaresine yapılacak.

YAPILAN İŞ DEĞİŞMİYOR

Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı çalışan taşeron şirketteki işçi, yine aynı yerin işçisi olacak. Bu kişiler şu an yaptıkları işleri yapmaya devam edecekler. Dolayısıyla bu konuda hiçbir farklılık söz konusu olmayacak.

Ücretlerde artış bekleniyor

Kamu işçisi olacak kişilerin ücretlerinde Ocak 2018’den itibaren artış olacak. Bu artış oranı Yüksek Hakem Kurulu tarafından ilgili işkollarında taşeron işçiler için karara bağlanmış ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesine göre belli olacak. Kamu işçisi olacak kişilere kanunla tanınan ilave tediyeler ödenecek. Dolayısıyla kadroya geçen işçiler bir de kendi ücretleri üzerinden hesaplanacak 52 günlük ilave tediye hakkına kavuşmuş olacak.

Başvurular istihdam edilecek kuruma

Kamu işçisi statüsüne geçişi yapılacak kişiler, şu an ki kıdemleriyle kamu kurumlarına geçecekler. Dolayısıyla bu kişilerin yıllık izin ve kıdem tazminatı hesaplarında önceki çalışma süreleri de dikkate alınacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da, “Alt is¸veren is¸c¸ilerimiz 2 Ocak 2018’den itibaren 10 gu¨n ic¸inde, c¸alıs¸tıkları Alt işveren şirketlerine değil, istihdam edilecekleri kurumlara başvuracaklardır. Alt işveren şirketlere herhangi bir evrak ya da feragat belgesi verilmesi gerekmemektedir” denildi. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/iscilerin-kadroya-gecisi-c2nisanda-tamamlanacak/haber-692411

Çarşamba, 27 Aralık 2017 15:01

Hangi Taşeron İşçileri Kadroya Geçecek?

Kamuda taşeron işçisi olarak çalışanların kadroya alınmasıyla ilgili süreç tamamlandı. Sürekli işçi kadrosuna alınacak kamu alt işveren işçilerini ilgilendiren yasal düzenleme, 24 Aralık 2017 tarihinde yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapıldı. Hükümet, söz verdiği gibi yasal düzenlemeyi yılbaşı öncesinde tamamladı.

Ancak hemen belirtelim, bu düzenleme sadece kamu kurumlarında çalışan taşeron işçilerini kapsıyor. Özel sektör taşeron işçileri bu kapsamda değil.

***
Hangi şartlar gerekli

Sürekli işçi kadrosunda geçişi yapılacak olan alt işveren işçilerinin 4 Aralık 2017 itibariyle, genel bu¨tc¸e kapsamındaki kamu idareleri, o¨zel bu¨tc¸e kapsamındaki idareler, du¨zenleyici ve denetleyici kurumlar, Sosyal Gu¨venlik Kurumu, İŞKUR, ı·l o¨zel ı·dareleri, belediyeler ile bagˆlı kurulus¸lar ve bunların u¨yesi oldugˆu mahalli idare birliklerinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım yoluyla çalıştırılmış olması gerekiyor.

Bu kamu idarelerinde 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılan işçilerin taşıması gereken bazı şartlar bulunuyor. Gerek sürekli işçi kadrosuna geçiş başvurusunda gerekse de geçişten sonra bu kadroda devam etmek için aşağıdaki şartların sağlanması gerekiyor;

a) Türk vatandaşı olmak,

b) Kamu haklarından mahrum bulunmamak,

c) Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak,

d) Askerlik durumuyla ilgili; askerlikle ilgisi bulunmamak, askerlik çağına gelmemiş bulunmak, askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,

e) Görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak,

f) Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak,

g) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak,

h) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunmak,

i) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul etmek gerekiyor.

Başvuru nasıl olacak?

Yukarıdaki şartları yerine getirenler 02.01.2018 itibaren on gün içinde idaresinin hizmet alım sözleşmesinin yapıldığı birimine, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilmek üzere yazılı olarak başvuru yapabileceklerdir. Öncelikle işçilerin başvuru şartlarını taşıyıp taşımadıkları kontrol edilecek; başvurusu reddedilenlerin varsa itirazları karara bağlanacaktır.

Başvuru şartların taşıyanlar, kamu idareleri tarafından belirlenecek usulle sınava tabi tutulacaktır. Bu sınav; yazılı, sözlü veya uygulamaya yönelik olabilecek. Sınavda başarılı olanlar kadroya geçirilecek, başarısız olanların ise varsa itirazları karara bağlanacak. Tüm bu süreç 02.01.2018 tarihinden itibaren doksan gün içinde sonuçlandırılacak. Hemen belirtelim, sınav şekil şartının gerçekleşmesi için yapılacak. İbrahim Işıklı

https://www.dunya.com/kose-yazisi/hangi-taseron-iscileri-kadroya-gececek/396015

Çarşamba, 27 Aralık 2017 14:41

Mükellefiyet Tesisi ve 3 nolu KDV Beyanı

Yurt dışından Türkiye’ye kabaca elektronik ortamda (internet üzerinden) verilen hizmetlerde büyük bir artış var.

Bu hizmetlerin bir kısmı Türkiye’de vergi mükellefi olanlar (tüzel kişi ve gerçek kişi işletmeler) tarafından, büyük kısmı da vergi mükellefi olmayan şahıslar tarafından alınmaktadır.

KDV sorumluluğu

Yurt dışından alınan hizmetlerde KDV sorumluluğu hizmetten Türkiye’de yararlanan kişiye aittir. Sorumlu sıfatıyla KDV beyanı denilen bir sistemle yerine getirilmesinde, izlenmesinde en azından düzenleme boyutunda sorun yoktur.

Ancak, şahıslar bu güne kadar kağıt üzerinde sorumlu iken fiiliyatta bu sorumluluk yerine getirilmiyordu ve kimsenin de böyle bir beklentiden haberi olmadığı gibi kimse de takip edilemiyordu. Bu tür hizmetlerden yararlananlar da milyonlarla ifade ediliyor.

Son vergi düzenlemeleri ile nihai tüketiciye (mükellef olmayan kişilere) verilen hizmetlerde KDV sorumluluğunu hizmeti sağlayan dar mükellefler (yurt dışında mukim, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan yabancı mükelleflere) yüklediler.

Kapsamda neler var?

Bu düzenleme 01.01.2018’de yürürlüğe girecek olup elektronik ortamda sunulan hizmetleri kapsamaktadır. Bu düzenleme ile ilgili bir tebliğ taslağı hazırlanıp paylaşıldı. İlgili tebliğ taslağında tanımlanan hizmetlerin başlıkları aşağıdaki gibidir;
a) Radyo ve televizyon yayın hizmetleri

b) Telekomünikasyon hizmetleri

c) Elektronik ortamda sunulan diğer hizmetler

1. Web sitesi/sayfası temini, alan adı temini, web barındırma, web sitesine/sayfasına ilişkin verilen diğer hizmetler ile bilgisayar program ve ekipmanlarının uzaktan bakımı, uzaktan sistem yönetimi ve çevrimiçi veri depolama hizmetleri

2. Her türlü yazılım tedariki satışı, web sitelerine ilişkin filtrelerin yüklenmesi, güvenlik duvarı kurulumu gibi hizmetler.

3. Görüntü, metin ve bilgi sağlanması ile veri tabanlarının hazırlanması ve benzeri hizmetler.

4. Bilgisayar mobil telefon ve benzeri araçlar vasıtasıyla sunulan müzik, film, oyun (şans oyunları, bahis ve kumar oyunları dahil), siyasi, kültürel, sanatsal, spor, bilim ve eğlence yayınları ve etkinlikleri ile diğer tüm uygulamalar ve uygulama içi satın almalar.

5. Uzaktan eğitim hizmetleri.

Mükellefiyet tesisi ve 3 nolu KDV beyanı

Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, taslak tebliğde kapsamı belirlenen hizmetleri, KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında sunanlar, bu hizmetlere ilişkin KDV’yi, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle beyan ederler.

Söz konusu hizmet sunucularının, taslak tebliğde belirtilen işlemlerinin bulunması halinde, bu işlemlere ilişkin KDV, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edilir.

Beyan ve ödeme

Bu tür işlemler aylık vergilendirme dönemleri itibariyle, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmi dördüncü günü akşamına kadar internet vergi dairesi aracılığıyla 3 no’lu KDV beyannamesi ile beyan edilecek.

Bu kapsamda bulunan mükelleflerin, beyan edilmesi gereken herhangi bir işlemin bulunmadığı dönemlere ilişkin beyanname vermelerine gerek yoktur.

Hizmete ilişkin bedelin döviz olarak hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğran olayın meydana geldiği günkü Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilerek beyan edilir. Merkez Bankasınca Resmi Gazete'de ilan edilmeyen dövizlerin Türk parasına çevrilmesinde ise cari döviz kuru esas alınır.
Bu kapsamda beyan edilen KDV’nin, beyannamenin verilmesi gereken ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar ödenmesi gerekir.

Bilgi verme zorunluluğu

Ödemeye aracılık eden bankalar, Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun'a göre faaliyette bulunan elektronik para ve ödeme kuruluşları, taslak tebliğ kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlara yapılan ödemeleri takvim yılının üçer aylık dönemleri itibariyle, üçer aylık dönemi takip eden ayın sonuna kadar Gelir İdaresi Başkanlığı'na, başkanlığın belirlemiş olduğu format, standart ve iletim yöntemine uygun olarak iletmek zorundadırlar. Zeki Gündüz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/10-milyon-kacakci-oldugunu-bilmeyen-vergi-kacakcisi-kacakciliktan-kurtuluyor/396019

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 2025 HESAP DÖNEMİ ÖDENECEK KURUMLAR VERGİSİ A) Asgari Kurumlar Vergisi Hesabı* Asgari Kurumlar Vergisi Matrahı= Ticari…
  • Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışması Hakkında GİB Duyurusu ELEKTRONİK BELGE SİSTEMLERİNDE YAPILACAK PLANLI BAKIM ÇALIŞMASI HAKKINDA DUYURU 19.09.2024…
  • GİB, Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Broşürü Yayımlandı Vergi cezalarında indirim; mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilen cezalar…
Top