Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

HAREKETSİZ EMEKLİ MAAŞI NEDİR?

12 ay boyunca herhangi bir işlem görmemiş emekli maaşları hareketsiz maaş olarak adlandırılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan emekli maaşı alan emeklilerin maaşları, banka hesaplarında 12 ay hareketsiz kalması yani hiç çekilmemesi durumunda bankalar bu maaşı 12 ayın sonunda Sosyal Güvenlik Kurumu'na tekrar iade eder. Bu uygulamadaki amaç yalnız yaşayan ve daha sonra vefat etmesine rağmen bildirilmeyen emeklinin maaşını devlet bütçesine kazandırmak.

KANUN NE DİYOR?

11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Torba Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 97’inci maddesinin dördüncü fıkrası; “Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklarını tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız altı ay sonuna kadar tahsil etmeyenlerin gelir ve aylıkları, gelir ve aylık bağlanma şartlarının devam edip etmediğinin tespiti amacıyla durdurulur.” Hükmünü amir olup, 6552 sayılı Kanunun 53’üncü maddesi ile anılan fıkrada geçen “altı ay” ibaresi “on iki ay” şeklinde değiştirilmiştir. Mevcut uygulamada emekli ve hak sahiplerinin bağlanan gelir ve aylıklarını herhangi bir nedenle aralıksız olarak altı ay boyunca tahsil etmemeleri durumunda, bankalar hareket görmeyen hesapları Kuruma bildirmekte, Kurum da gelir ve aylıkları durdurmaktadır.

Emekli veya hak sahiplerinin gelir/aylıklarının ödenmesi için müracaatı halinde, ödemeler yeniden yapılmaya başlanmaktadır.

HAREKETSİZ VE BLOKELİ MAAŞ SORGULAMA

E-devlet sisteminde Sosyal Güvenlik Kurumu, 12 ay boyunca hareketsiz kalan ve bloke olan hesapların emekliler tarafından sorgulama yapabilmesi için uygulama başlattı. Sisteme giriş yapıldıktan sonra bankaların Sosyal Güvenlik Kurumu'na iade ettiği emekli maaşları ile hareketsiz olmasından dolayı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından blokeye alınan emekli maaşları sorgulanır.

İşlemin yapılması için PTT şubelerinden 2 TL karşılığında e-devlet şifresi alınır ve internette turkiye.gov.tr adresine giriş yapılır. Ana sayfada bulunan e-hizmetler bölümü açılır ve Sosyal Güvenlik Kurumu başlığı altında bulunan Hareketsiz ve Blokeli Emekli Maaşı Sorgulama sekmesine tıklanır. Kimliğimi şimdi doğrula butonuna tıkladıktan sonra açılan pencereye e-devlet şifresi ve TC kimlik numarası yazılır. Bu şekilde sisteme giriş yapıldıktan sonra blokeli maaş sorgulaması gerçekleştirilir.

HAREKETSİZ VE BLOKELİ EMEKLİ MAAŞI İADE BAŞVURUSU

Blokenin kaldırılması için Sosyal Güvenlik Kurumu'na müracaat edilmesi, bunun için de yine e-devlet sistemine girilmesi gerekmektedir. E-hizmetler bölümünde Sosyal Güvenlik Kurumu başlığı altında bulunan Hareketsiz ve Blokeli Emekli Maaşı İade Başvurusu sekmesine tıklanır. Kimliğimi şimdi doğrula butonuna tıkladıktan sonra açılan pencereye e-devlet şifresi ve TC kimlik numarası yazılır. Sisteme giriş yaptıktan sonra blokenin kaldırılması, maaşın iadesi talebinde bulunabilirsiniz. Ayrıca daha önce bir iade talebiniz varsa da buradan takip edebilirsiniz. Bununla birlikte iade talebinizi iptal etmek isterseniz bu hizmeti kullanarak iptal edebilirsiniz. 

https://www.sozcu.com.tr/2018/ekonomi/hareketsiz-emekli-maasi-nedir-hareketsiz-ve-blokeli-maas-sorgulama-nasil-yapilir-iade-islemleri-oub1-2463040/

7144 sayılı Torba Yasa ile geçtiğimiz ay Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanan idari para cezaları için yeni bir düzenleme getirildi. Uygulama özetle, küçük maddi hatalar nedeniyle idari para cezası uygulanmamasını öngörüyor ve bu hususu da bazı kurallara bağlıyor.
Ancak Kanun ile getirilen söz konusu düzenleme yazım tekniği ve amaç olarak oldukça sorunlu. Bu sebeple de kafalar oldukça karıştı ve uygulamanın nasıl olacağı konusunda fikir ayrılıkları oldu.
Bugünkü yazımızda idari para cezalarına ilişkin yeni düzenlemeye değinecek ve soru işaretlerini oraya koyacağız.

Eksik Bildirim Düzeltilebilecek

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, getirilen yeni düzenlemenin amacı küçük maddi hatalar nedeniyle işverene ceza uygulamamak. Ancak bunun bazı şartları var. Şöyle ki;

  • Öncelikle işveren tarafından SGK’ya verilen bildirge, beyanname, belge veya defterlere istinaden sigortalıların ve çalışma gün sayılarının eksiksiz bildirilmesi gerekiyor.
  • Bildirilen prime esas kazanç tutarında, fiilin işlendiği tarihteki brüt asgari ücretin üçte birini geçmeyecek ve %1’ini aşmayacak şekilde eksiklik tespit edilmesi gerekiyor.
  • Eksikliğin düzeltilmesi için ilgiliye gönderilen ihtar üzerine 15 gün içinde eksik tutarın SGK’ya bildirilmesi gerekiyor.
  • Eksikliğin işverence tespit edilmesi durumunda; bildirge, beyanname, belge veya defterlerin SGK’ya verilmesinden itibaren on beş gün içinde eksik tutarın SGK’ya bildirilmesi gerekiyor.

İşte yukarıdaki şartların gerçekleşmesi halinde SGK tarafından eksik prime esas kazanç bildirimi nedeniyle idari para cezası uygulanmayacak.
Ancak uygulamada kafaları karıştıran üç husus var:

          1. Eksikliğin Tutarı Ne Olmalı?Kanunda idari para cezası uygulanmaması için hata olarak nitelendirilebilecek eksik prime esas kazanç tutarının ne kadar olacağı ile ilgili bir karmaşa mevcut. Maddenin ilgili bölümü şu şekilde:
“…bildirilen prime esas kazanç tutarında, fiilin işlendiği tarihteki brüt asgari ücretin üçte birini geçmeyecek ve %1’ini aşmayacak şekilde eksiklik tespit edilmesi durumunda,…”
Madde hükmü okunduğunda, bildirilen prime esas kazanç tutarında, fiilin işlendiği tarihteki brüt asgari ücretin hem üçte birini geçmemesi hem de %1’ini aşmaması koşulunun getirilmiş olduğu anlaşılıyor.

Bir anlatım bozukluğunun açık olduğu düzenlemeye göre, örneğin 2018 yılı için, söz konusu tutarın 2.029,50 x 1/3 = 676,5 TL olarak mı, yoksa 2.029,50 x %1 = 20,30 TL olarak mı dikkate alınacağı belli değil.

​Sanırım kanun koyucu burada sigorta primine esas kazancın %1 ini aşmayacak ve brüt asgari ücretin üçte birini geçmeyecek şekilde bir eksiklikten bahsetmeye çalışmış. Ancak kanunun lafzından bu anlaşılmıyor.
Bu sebeple SGK’nın bu duruma bir açıklık getirmesi gerekiyor.

          2. Birden Fazla Ayda Eksiklik Varsa Ne Olacak?Şayet işveren hakkında yapılan bir denetimde Temmuz ayında sigortalının çalışma gün sayısında eksiklik tespit edilmiş, Ağustos ayında ise sadece sigortalının prime esas kazancında eksiklik tespit edilmiş ise ne olacak?    

Uygulamanın mantığı gereğince bu durumda Temmuz ayı için idari para cezası uygulanması ve Ağustos ayı için ihtar üzerine 15 gün içinde düzeltme yapılırsa ceza uygulanmaması gerekiyor.
Ancak Kanun metninde çalışma gün sayılarının eksiksiz bildirilmesi şartıyla ilgili genelleyici bir ifade kullanılmış. Bu sebeple SGK’nın bu durumla ilgili de bir açıklama yapması gerekiyor.

          3. İşverenin Tespiti Dezavantajlı mı?Getirilen düzenlemedeki son kafa karıştıran nokta ise eksikliğin işverence tespiti haliyle ilgili. Normalde eksikliğin işverence tespiti halinde daha avantajlı bir durumun olması gerekirken Kanun metnine göre işveren daha dezavantajlı duruma geliyor.

Örneğin, 2018 Temmuz ayında verilen prim belgesinde bir sigortalıya ait prime esas kazançta eksik bildirim yaptığını işveren kendisi tespit ederse ceza yememek için bildirgenin SGK’ya verilmesinden itibaren 15 gün içinde düzeltme yapması gerekiyor. Şayet 16. gün düzeltme yaparsa idari para cezası uygulanacak.

Ancak işveren bu durumu görmezden gelirse SGK tarafından tespit edilene kadar hem ceza riskiyle karşılaşmayacak hem de SGK bu durumu tespit ederse ihtardan itibaren 15 gün içinde düzelterek yine cezadan kurtulacak.  
Dolayısıyla bu üç hususun SGK tarafından ele alınması ve gerekli açıklamaların ve düzeltmelerin yapılması yerinde olacaktır. Mehmet Bulut

http://www.sadettinorhan.net/11_6_2018_makale.html

Önce SSK’lı olup daha sonra esnaf veya memur olan bir kişinin SSK’lı olduktan sonraki çalışmalarında aralıklar varsa, bu kişiler emekli olmalarına 3.5 yıl kala tekrar SSK’lı olarak çalışmaya başlarlarsa daha erken emekli olabilirler.

İşçi de, memur da, esnaf da emekli olacağı günü bilmek ve ona göre plan yapmak ister. Dükkânı kapatıp işçi olarak SSK’dan, memurluktan ayrıldıktan sonra kendi dükkanını açarak Bağ-Kur’dan emekli olmanın kendisinin lehine mi aleyhine mi olduğunu araştırarak tercihlerini buna göre planlar. Peki, birden fazla statüde çalışması olan kişilerin emeklilikleri nasıl hesaplanır? Emeklilikte en önemli belirleyici ilk kez sigortalı olunan tarihtir. Ancak bazı durumlarda yalnızca sigortalı olmak yetmez.

GİRİŞ TARİHİNE DİKKAT!

Çalışma hayatına işçi olarak başlayan kişilerin yani eski adıyla SSK’lı yeni adıyla 4/a’lıların emeklilik koşulları ilk kez sigortalı oldukları tarihe göre belirlenir. Örneğin ilk kez 1 Ocak 1983 tarihinde SSK’lı olmuş bir kişi SSK’dan 47 yaşında emekli olabilir. Diğer taraftan emekli olabilmek için yalnızca yaşı doldurmak yetmez. Primlerin de tamamlanmış olması gerekir. Bu nedenle sigorta girişi kadar, çalışma süresi yani prim ödenen gün sayısı da emeklilikte çok önemlidir.

HESAPLAR DEĞİŞİYOR

Çalışma hayatına işçi olarak başlayan daha sonra esnaf veya memur olanların emeklilik hesabı biraz farklıdır. SSK emekliliğinde ilk kez sigortalı olunan tarih çok önemliyken, önce işçi yani SSK’lı daha sonra esnaf yani Bağ-Kur’lu veya memur yani emekli sandığı mensubu olanlar için SSK girişi değil, SSK’lı olarak ödenen primler çok önemlidir. Önce SSK’lı olup daha sonra Bağ-Kur’lu olarak çalışmaya devam eden kişilerin emekli olacakları tarih hesaplanırken önemli olan 1 Haziran 2002’ye kadar bu kişiler adına ödenen primlerdir. İlk kez 1 Ocak 1983’te SSK’lı olarak çalışmaya başlayan bir kişi SSK’lı olarak 47 yaşında emekli olabilir. Ancak bu kişi daha sonra Bağ-Kur’lu olmuşsa ve 1 Ocak 1983’ten 1 Haziran 2002’ye kadar yalnızca 4 yıl SSK’lı çalışmış ise Bağ-Kur’dan 57 yaşında emekli olabilir.

KURUMLAR TEK ÇATIDA TOPLANDI

1 Ekim 2008’de sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında toplandı. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı, SGK adı altında birleşti. 1 Ekim 2008 öncesi ilk kez sigortalı olmuş işçiler, esnaflar ve memurlar o zamanki kanunlara ve geçiş hükümlerine tabiler. Yani onlar hala eski kanunlarının korunan hükümleri ve geçiş hükümlerine göre emekli oluyorlar. İlk kez 1 Ekim 2008 sonrası sigortalı olmuş kişiler ise 5510 sayılı kanuna tabiler ve bu kişiler 5510 sayılı kanundaki hükümlere göre emekli olacak.

AYLIĞIN MİKTARINI DA HESABA KATIN

ÖNCE SSK’lı olup daha sonra esnaf veya memur olan bir kişinin SSK’lı olduktan sonraki çalışmalarında aralıklar varsa, bu kişiler emekli olmalarına 1.261 gün yani 3.5 yıl kala tekrar SSK’lı olarak çalışmaya başlarlarsa SSK’dan daha erken emekli olabilirler. Ancak bu karar verilirken emekli aylığı ve geride kalanlar için ölüm aylığı alabilme hakkı da düşünülmelidir. Yani birkaç yıl erken emekli olabilmekle emekli aylığının miktarı ve geride kalanlara bağlanacak ölüm aylığı koşulları da dikkate alınmalıdır.

23 MAYIS 2002 TARİHİ KRİTİK

ÖNCE SSK’lı olup daha sonra memur olarak çalışmaya devam eden kişilerin emekli olacakları tarih hesaplanırken önemli olan 23 Mayıs 2002’ye kadar ödenen primlerdir. Bu tarihe kadar ödenen primler fazla ise memur olarak da erken, az ise geç emekli olunabilir. Bu tarihe kadar kesintisiz çalışan bir kişi daha sonra memur olsa da daha geç emekli olmaz. Okan Güray Bülbül

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/son-35-yili-sskli-gecirene--erken-emeklilik-formulu/haber-744050

24 Haziran 2018 seçimleri öncesi adayların vaatlerinden biri de ek göstergenin artışı. Peki, bu artış gerçekleşirse kime ne getirecek ya da getirmeyecek? Açıklayalım.

Ek gösterge Ekim 2008 öncesi Emekli Sandığı iştirakçisi olmuş olanlar için anlamlı. Bunlardan da öğretmenler, hemşireler, din görevlileri ve polisler için anlam taşıyacak.

3600 ek gösterge 1.derece memurlar için söz konusu. Bugüne kadar tıp doktorları, veterinerler, mimarlar, mühendisler, subay ve astsubaylar 1.dereceye geldiklerinde bu hakka sahip oluyorlar.

Kimler için 3600 Ek Gösterge Gelecek?

Seçimden sonra şayet uygulamaya geçerse örneğin 1.dereceye gelen öğretmenlere verilen 3000 ek göstergenin 3600, 2.derecedeki öğretmenlere verilecek 2200 ek göstergenin 3000 ek göstergeye, 3.dereceye gelen öğretmenlere verilen 1600 ek göstergenin de 2200 ek göstergeye yükseltilmesi söz konuş olacak.

Gene sağlık bilimi lisansiyeri hemşirelerden 1.dereceye gelenlere verilen 3000 ek göstergenin 3600, 2.derecedeki öğretmenlere verilecek 2200 ek göstergenin 3000 ek göstergeye, 3.dereceye gelen öğretmenlere verilen 1600 ek göstergenin de 2200 ek göstergeye yükseltilmesi söz konuş olacak.

Yükseköğrenim mezunu ve 1.derecedeki polislere ek göstergenin 2200’den 3600’e yükseltilmesi 2016 yılında söz konusu olmuş ancak artış 6663 sayılı Kanunla 2200’den 3000’e yükseltilmiş ve sonuçta (Güncel fark olarak 67,74 TL farklar) dağ fare doğurmuştu. Zira 2200-3000 arası 800 puan, 3000-3600 arası 600 puan fark var gibi düşünmek doğru değil, çünkü ek gösterge değişimlerinde asıl fark özle hizmet tazminatı farklarından kaynaklanıyor ve 0-2199 arası, 2200-3599 arası ve 3600-4799 arası dilimlerde ek göstergeye dayalı özel hizmet tazminatlarının oranları artarak değişiyor.

6663 sayılı Kanunla polislere verilen bu ek gösterge artışı yükseköğrenim mezunu polisler için söz konusu olurken lise mezunu polisler için bir artış getirilmemişti.

Öğretmen, polis ve hemşireler için vaat edilen "Ek Gösterge artışı" konusunda CHP adayı Muharrem İnce’nin vaadi gündeme gelmiş, bunun sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da aynı şeyi seçim sonrasında yapacağını vaat etmişti.

Şimdi Bu Artış Gerçekleşirse Ne Olacak?

Artış gerçekleştiğinde 1.derecede olup 3000 ek göstergesi olanların 3600’e yükseltilmesi sonucu 25 yıl hizmetle emeklilik halinde emekli aylığı farkı 533,41 TL olacak. 30 yıl hizmetle emeklilikte fark 568,98 TL olacak.

Emeklilerin Durumu

Şayet öğretmenlere, hemşirelere, din görevlilerine ve polislere 3600 ek gösterge gerçekleşirse bahse konu artıştan 1. derecede iken Emekli Sandığı statüsünden ve bu görevlerden emekli olanların da yararlanması gerekiyor. Ancak daha önce bu görevlerden emekli olmuş olanlar aldıkları ikramiye bakımından bu haktan yararlanmayacaklar, emekli olmayanlar ise emekli olduklarında ikramiyelerini yeni ek göstergeden faydalanarak alabilecek. 

SSK (4/a) yahut Bağ-Kur (4/b) statüsünden emekli olanların ek gösterge artışı ile bir ilgileri bulunmuyor. 

2008 Ekim Sonrası Memurların Durumu

İlk defa 2008 Ekim ayından sonra kamu çalışanı (Memur) olarak 4/c sigortalısı olanlar ise Emekli Sandığı Kanununa göre değil, 2008 yılında yürürlüğe sokulan ve emekliler için önemli hak kayıplarını getiren 5510 sayılı Kanuna göre emekli olacaklarından dolayı ek göstergeye göre aylık almayacaklarından onların bu ek gösterge artışı onlara bağlanacak emekli aylıkları bakımından hiçbir anlam taşımıyor. Şevket Tezel

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=9134

Sahibi bulundukları gayrimenkulleri kamulaştırılan kişi ve kuruluşların, kamulaştırma bedellerine itiraz etme hakları bulunmaktadır. Bu kişi ve kuruluşların kamulaştırma bedelinin yeniden belirlenmesi amacıyla mahkemelerde açtıkları davalara tezyid-i bedel davası denilmektedir.

Özel mülke konu olan gayrimenkullerin kamulaştırılması halinde, kamulaştırma işlemi KDV’ye tabi olmadığından, tezyid-i bedel davası sonucunda kamulaştırma bedelinde ortaya çıkacak artışlar da KDV’ye tabi olmayacaktır.

Bir ticari işletme aktifinde kayıtlı bulunan gayrimenkulün kamulaştırılması işlemi KDV’ye tabi olduğundan, tezyid-i bedel davası sonucunda bedelde ortaya çıkacak artışlar da KDV’ye tabi olacaktır. Çünkü, kanunun 24/c maddesine göre, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler, KDV matrahına dahil bulunmaktadır.[1]

Tezyid-i bedel davası sonucunda kamulaştırma bedelinin artırılması halinde, bedelde ortaya çıkan artış tutarı yönünden vergiyi doğuran olay, mahkeme kararının mükelleflere tebliğ edildiği tarihte meydana gelmektedir. Bu durumda, bedelde ortaya çıkan artışa ilişkin faturanın, mahkeme kararının tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde düzenlenmesi gerekir.[2]

Bedelde ortaya çıkan artışlar tahsil edilmese dahi, bu artışlar üzerinden hesaplanacak KDV’nin mahkeme kararının mükelleflere tebliğ edildiği ay beyanname ile beyanı gerekir.[3]

Konu ile ilgili olarak verilen bir özelgede;

“Bilindiği gibi, 213 sayılı VUK’nun 229. maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, aynı kanunun 231. maddesinin 5. bendinde, “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten azami 10 gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır” hükmü bulunmaktadır.

Her iki madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, fatura düzenlenmesi ödemeye bağlanmamış olup iş veya hizmet ifası hallerinde iş veya hizmetin yapıldığı andan itibaren 10 günlük süre içerisinde faturanın düzenlenmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, (E) AŞ tarafından Yargıtay nezdinde açılan bedel artırım davası sonucunda ortaya çıkan fiyat farkı için DSİ Genel Müdürlüğünden tahsilat yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın Yargıtay kararının söz konusu şirkete tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde faturanın düzenlenmesi gerekmekte olup, 1994 yılında düzenlenen faturaların iptal edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

KDVK’nun 24. maddesinin (c) bendinde vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin katma değer vergisi matrahına dahil olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre adı geçen şirketin aktifinde bulunan gayrimenkulün kamulaştırılması üzerine kamulaştırma bedeli konusunda açılan dava sonucu mahkemece artırılan tutar katma değer vergisine tabi olup, bu işlemde vergiyi doğuran olay Yargıtay kararının şirkete tebliğ tarihinde meydana gelmektedir.”

Şeklinde görüş bildirilmiştir.[4]

Diğer yandan, 08.08.2011 gün ve KDV Sirküleri - 60/ 2011-1 hükümleri uyarınca konuyla ilgili şu açıklamalara yer verilmiştir:

KDV Kanununun 24/c maddesinde, vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin, KDV matrahına dahil olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, KDV'ye tabi bir teslim veya hizmetin karşılığında alınan bedelle ilgili olarak, tazminat adı altında olsa bile, yapılan ödemeler matraha dahil olduğundan, bunlar üzerinden teslim veya hizmetin tabi olduğu oranda KDV hesaplanması gerekmektedir.

Örneğin, elektrik faturasının vadesinden sonra ödenmesi nedeniyle aboneden alınan %5 geç ödeme tazminatı KDV matrahına dahil edilerek, toplam tutar üzerinden KDV hesaplanacaktır. Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/kamulastirma-bedelinin-mahkeme-karariyla-tezyidi-halinde-kdv/haber-19435

[1] ÖZBALCI Yılmaz, KDV Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık, Eylül 2010, s.605.

[2]Maliye Bakanlığı’nın, 1991 tarih ve 80320 sayılı Özelgesi.

[3]KIZILOT Şükrü, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Uygulaması, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2010, s.613

[4]Maliye Bakanlığı’nın 05.05.1998 tarih ve 16567 sayılı Özelgesi,

Pazartesi, 11 Haziran 2018 10:09

SGK Borçlarında Taksitlendirme Dönemi

Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) borcu olan işverenlerin tecil ve taksitlendirmeye ilişkin uzun bir süredir beklediği düzenleme yapıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu Alacaklarının 6183 Sayılı Kanun’a Göre Tecil ve Taksitlendirilmesine İlişkin Yönetmelik 31 Mayıs 2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlandı.

Yönetmelik, SGK'ya olan yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş ancak son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş olan uyumlu prim borçlularının borçlarını taksitlendirerek ödeyebilmelerini düzenlemektedir.

Önce uyumlu prim borçluları tespit edilecek daha sonra ise “çok zor durum” hali incelenecektir.

Uyumlu prim borçlularının tespiti şöyle yapılacaktır;

Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olanlardan,

- Başvuru tarihi itibarıyla en az 3 yıldır prim ödeme yükümlüsü olmak,
- Başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıla ait aylık prim ve hizmet belgelerini veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerini süresinde vermiş ancak borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmak,
- Buna rağmen son 1 yıl içerisinde borçlarını ödeyememiş olmak.

Tecil ve taksitlendirme kapsamına alınacak olan borçlar, 1/1/2018 tarihinden itibaren vadesi gelen sosyal sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri ve idari para cezası ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı olacak.

Tecil ve taksitlendirme yapmak isteyen borçluların bağlı bulundukları Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü'ne/Sosyal Güvenlik Merkezi'ne yazılı olarak başvurmaları gerekir.

Tecil ve taksitlendirme işlemlerinde, borçluların “çok zor durum” halinin tespiti yapılacak. Çok zor durum derecesine göre azami tecil süresi ile tecil faizinin belirli bir yüzdesi esas alınarak bulunan faiz oranı “Tecil Süresi ve Faiz Oranı Belirleme Tablosu”ndan tespit edilecek.. Bu tabloya göre tespit edilen tecil süresi ve tecil faiz oranı uygulandıktan sonra aylık eşit taksitler halinde ödenmesini sağlayacak şekilde SGK ödeme planına bağlanacak.

Mali tablo analizinde serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler tarafından işyeri kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen raporlar esas alınacak. Kasten gerçeğe aykırı rapor düzenleyip SGK zararına sebebiyet verdiği anlaşılan meslek mensupları borçlu ile birlikte müştereken ve müteselsilen zararlardan sorumlu olacaklar. Meslek mensuplarının şirket hâlinde çalışması durumunda düzenlenecek raporlardan doğacak cezai ve mali sorumluluk, raporu düzenleyen meslek mensubuna ait olacak.

Borçlunun tecil ve taksitlendirmeye konu borç toplamının işyeri ve borç türüne bakılmaksızın 5 yüz bin Türk Lirası'nı aşmaması şartıyla tecil edilecek borçlar için teminat aranmayacak.

Taksitler aylık dönemler hâlinde eşit olarak ödenecek. İkiden fazla aylık taksitin süresinde ve tam olarak ödenmemesi halinde tecil ve taksitlendirme işlemi bozulacak. Ancak ödenmeyen en fazla iki taksitin en geç son taksit süresine kadar tam olarak ödenmesi halinde tecil ve taksitlendirme işlemi bozulmayacak. İbrahim Işıklı

https://www.dunya.com/kose-yazisi/sgk-borclarinda-taksitlendirme-donemi/418895

11 Haziran 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30448

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

1. AMAÇ

Bu Tebliğin amacı, 21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunungeçici 1 inci maddesinde düzenlenen 16 ve daha büyük yaştaki bazı araçların ihraç edilmesi ya da hurdaya çıkartılmasına bağlı olarak yeni araç alımında özel tüketim vergisi (ÖTV) uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

2. YASAL DÜZENLEME

7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinde;

“(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten 31/12/2019 tarihine kadar. 6/6/2002 tarihli ve 4760 saydı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02.

87.03, 87.04 G.T.İ.P. numaralarında yer alan, kayıt ve tescile tabi 16 ve daha büyük yaştaki araçların adına kayıtlı gerçek veya tüzel kişiler tarafından, ilgili mevzuat gereğince kayıt ve tescili silinerek, doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi ya da bir daha kullanılmamak üzere hurdaya çıkartılması halinde, her bir araç için aynı cins (87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan araçlardan sadece motor silindir hacmi 1600 cm3 ü geçmeyen) yeni bir aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin 10.000 Türk lirasını aşmamak üzere araçların cinsleri ve özelliklerine (motor silindir hacmi, sınıfı, özel tüketim vergisi oranına esas matrahı gibi) göre Bakanlar Kurulunca tespit edilecek kısmı, terkin edilir.

(2) Birinci fıkra kapsamında yeni aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin. Bakanlar Kurulunca söz konusu araç için tespit edilen tutarın altında olması halinde özel tüketim vergisi tahsil edilmez, tahakkuk eden özel tüketim vergisini aşan tutar iade edilmez ve başka bir araç alımında kullanılmaz.

(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi kamu idareleri ile kamu tüzel kişiliğini haiz diğer kurum ve kuruluşlar (meslekî kuruluşlar ve vakıf yükseköğretim kurumlan hariç) bu madde hükümlerinden faydalanamaz.

(4) İhraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçların yaşı, tescil işleminin yapıldığı yıl dikkate alınmaksızın, tescil belgesinde yazılı model yılında aracın bir yaşında olduğu kabul edilmek suretiyle tespit olunur.

(5) Bu madde kapsamında ihraç edilen aracın, 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 168 inci, 169 uncu ve 170 inci maddelerinde belirtildiği şekilde geri gelmesi halinde, yeni aracın ilk iktisabında terkin edilen özel tüketim vergisi tutarı, terkin tarihinden tahsil tarihine kadar geçen süre için 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre hesaplanan tecil faizi ile birlikte ilk iktisapla ilgili işlemleri yapan vergi dairesine ödenmeden araç ithal edilemez.

(6) Bu madde hükümlerinden haksız olarak faydalanılması halinde, zamanında ödenmeyen özel tüketim vergisi faydalanandan, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilir.

(7) Bakanlar Kurulu, birinci fıkrada yer alan tutarı; sıfıra kadar indirmeye, aracın hurdaya çıkarılması veya ihraç edilmesi durumuna göre farklılaştırmaya, hurdaya ayrılacak veya ihraç edilecek araçların teslim edilmesi gereken yerleri veya kişileri ve bunlarda aranılacak nitelikleri belirlemeye yetkilidir.

(8) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Ekonomi Bakanlığı ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenir. ”

hükmü yer almakladır.

3. KAPSAM

7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamına, aşağıda belirtilen araçların, adına kayıt ve tescilli olduğu yine aşağıda belirtilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi ya da hurdaya çıkartılmasına bağlı olarak ilk iktisap edilecek aynı cins araçlar girmektedir.

3.1. Madde Hükmünden Yararlanılabilecek Araçlar

7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, düzenlemenin kapsamına 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin;

-8701.20 G.T.İ.P. numarasında yer alan yarı römorkler için çekiciler,

-87.02 G.T.İ.P. numarasında yer alan sürücü dâhil on veya daha fazla kişi taşımaya mahsus minibüs, midibüs ve otobüsler,

-87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan binek otomobil, panelvan, pick-up. arazi taşıtı, ATV, steyşın vagon vb. araçlar,

-87.04 G.T.İ.P. numarasında yer alan eşya taşımaya mahsus van, panelvan. pick-up, kamyonet, kamyon vb. araçlar

girmektedir.

Bu araçlardan, 16 ve daha büyük yaşta olanların, doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi ya da hurdaya çıkartılması halinde, aynı cins yeni bir aracın ilk iktisabında düzenlemeden yararlanılabilir. Dolayısıyla, Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı liste kapsamında yer almayan araçlar için düzenlemeden yararlanılamayacağı gibi, söz konusu liste kapsamında yer almakla birlikte kayıt ve tescile tabi olmayan veya maddede belirtilen G.T.İ.P. numaraları dışında kalan araçlar (87.05 G.T.İ.P. numaralı özel amaçlı motorlu taşıtlar, 87.09 G.T.İ.P. numaralı araçlar, 87.11 G.T.İ.P. numaralı motosikletler ve mopedler, 88.02 G.T.İ.P. numaralı hava taşıtları, 8901.10.10.00.11, 8901.10.90.00.11 ve 89.03 G.T.İ.P. numaralı deniz taşıtları, traktörler, iş makinaları vb.) için de düzenlemeden yararlanılması mümkün değildir.

Öte yandan, madde hükmünden yararlanılabilmesi için kapsama dâhil kayıt ve tescile tabi 16 ve daha büyük yaştaki araçların doğrudan veya Bakanlar Kurulunca nitelikleri belirlenen ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi ya da yine Bakanlar Kurulunca belirlenen hurda teslim yerlerine fiilen teslim edilmesi şart olduğundan, mevcut bulunmayan (kayıp, çalıntı gibi) veya motorlu araç vasfını kaybetmiş araçlar için düzenlemeden yararlanılması mümkün değildir. Buna göre, ihraç edilecek veya hurdaya çıkartılacak aracın araç bütünlüğünün korunuyor olması, motor ve şanzıman gibi önemli aksamlarının mevcut bulunması gerekir.

Kayıt ve tescili silinerek ihraç edilecek veya hurdaya çıkartılacak araçların yaşı, tescil işleminin yapıldığı yıl dikkate alınmaksızın, tescil belgesinde yazılı model yılında aracın bir yaşında olduğu kabul edilmek suretiyle tespit olunur. Örneğin, tescil belgesinde 1994 model olduğu belirtilen bir aracın 2018 yılındaki yaşı, 1994 yılında bir yaşında kabul edilmek suretiyle 25 olarak hesaplanır. Bu durumda 2018 yılında 2003 model ve daha eski model araçların, 2019 yılında ise 2004 model ve daha eski model araçların ihraç edilmesi veya hurdaya çıkartılması halinde düzenlemeden yararlanılabilir.

Diğer taraftan, trafiğe çıktıkları yıldan daha sonraki yılın model yılını haiz olan araçların yaşının hesaplanmasında da tescil belgesinde yazılı model yılı dikkate alınır. Örneğin, 2004 model aracın tescil işlemi 2003 yılında yapılmış olsa dahi bu araç 2018 yılında 15 yaşında kabul edilir ve bu yıl ihraç edilmesi veya hurdaya çıkartılması halinde, bu araç için düzenlemeden yararlanılamaz. Ancak, söz konusu araç için 2019 yılında düzenlemeden yararlanılabileceği tabiidir.

Madde kapsamında yeni alınacak aracın, ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçla aynı cins olması gerekir. Aynı cinsten kasıt, esas itibarıyla ÖTV Kanununa ekli (II) sayılı listenin aynı tarife pozisyonu sırasında yer alan ve trafik tescil kuruluşlarınca (Türkiye Noterler Birliği veya noterliklerce) aynı cinste kayıt ve tescil edilen araçlardır. Örneğin, ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan aracın kamyonet cinsi bir araç olması halinde, düzenlemeden sadece kamyonet cinsi yeni bir aracın ilk iktisabında yararlanılabilir; başka cins bir aracın, .örneğin otomobilin ilk iktisabında düzenlemeden yararlanılamaz.

İhraç edilen veya hurdaya çıkartılan aracın, ÖTV Kanununa ekli (II) sayılı listedeki 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan bir araç olması halinde, yeni alınacak aracın motor silindir hacminin 1600 cm3 ve altında olması gerekir. Ancak, madde kapsamında yeni alınacak aynı cins aracın sadece elektrik motorlu olması durumunda, motor gücü sınırlaması olmaksızın düzenlemeden yararlanılabilir.

İhraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçta herhangi bir motor silindir hacmi sınırlaması bulunmamaktadır. Örneğin, 87.03 G.T.İ.P. numarasındaki 2000 model, motor silindir hacmi 1900 cm3 olan otomobilin ihraç edilmesi veya hurdaya çıkartılması halinde, motor silindir hacmi 1600 cm3 ve altında olan otomobilin ilk iktisabında, madde hükmünden yararlanılabilir.

Ayrıca, madde kapsamındaki 8701.20, 87.02 ve 87.04 G.T.İ.P. numarasındaki araçların ihraç edilmesi veya hurdaya çıkartılması halinde, aynı cins yeni bir aracın ilk iktisabında motor silindir hacmine bakılmaksızın madde hükmünden yararlanılabilir.

3.2. Madde Hükmünden Yararlanabilecek Kişiler

Madde hükmünden, ilgili trafik sicilinde adlarına kayıtlı bu Tebliğin (3.1.) bölümünde belirtilen araçlarını bu Tebliğde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç eden ya da hurdaya çıkartan gerçek ve tüzel kişiler ile bunların mirası reddetmemiş mirasçıları yararlanabilir.

Düzenlemeden yararlanma hakkı, trafik sicilinde adlarına araç kayıtlı olan kişilere ait olup, bir başkasına devredilemez. https://goo.gl/RkqgJX

İhraç edilen veya hurdaya çıkartılan aracın birden fazla gerçek veya tüzel kişi adına tescilli olması halinde, sadece tek bir aracın ilk iktisabında düzenlemeden yararlanılabilir. Bu kapsamda yeni araç, ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan aracın tüm malikleri tarafından adlarına müştereken kayıt ve tescil edilmek üzere iktisap edilebileceği gibi diğer maliklerin, araç üzerindeki mülkiyet hakkından bir kişi lehine feragat etmesi suretiyle, maliklerden biri tarafından da bu malik adına kayıt ve tescil edilmek üzere iktisap edilebilir.

5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa tabi kamu idareleri ile kamu tüzel kişiliğini haiz diğer kurum ve kuruluşlar (meslekî kuruluşlar ve vakıf yükseköğretim kuruluşları hariç) madde hükümlerinden yararlanamaz.

3.3. Yeni Araç Alımında Terkin Edilecek ÖTV Tutarı

18/5/2018 tarihli 30425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 14/5/2018 tarihli ve 2018/11750 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki Kararın 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, madde kapsamında ihraç edilecek veya hurdaya çıkartılacak araçla aynı cins yeni bir aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin terkin edilecek kısmı,

a) Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan otomobil ve arazi taşıtı cinsi araçlar için özel tüketim vergisi matrahı esas alınarak aşağıdaki tablodaki gibi.

Yeni Aracın ÖTV Matrahı (TL) Terkin Edilecek ÖTV Tutarı (TL)
Matrahı 46.000 TL’yi aşmayanlar için 10.000
Matrahı 46.000 TL’yi aşıp 80.000 TL’yi aşmayanlar için 8.000
Matrahı 80.000 TL’yi aşanlar için 3.000

b) Diğer araç cinsleri için 10.000 TL olarak,

tespit edilmiştir.

Buna göre, yeni araç alımında tahakkuk eden özel tüketim vergisinden; otomobil ve arazi taşıtı cinsi araçlar için özel tüketim vergisi matrahı esas alınarak anılan Kararnamede belirlenen tutarlar, bunların dışında kalan kamyon, kamyonet, tır çekicileri, van. panelvan. minibüs, otobüs gibi araçlar için ise özel tüketim vergisi matrahına bakılmaksızın 10.000 TL. terkin edilir.

Yeni aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin, araç cinsleri itibarıyla yukarıda belirtilen tutarın altında olması halinde özel tüketim vergisi tahsil edilmez. Tahakkuk eden özel tüketim vergisini aşan tutar iade edilmez ve başka bir araç alımında kullanılamaz.

3.4. Madde Hükmünden Yararlanma Süresi

Bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği 27/3/2018 tarihinden 31/12/2019 tarihine (bu tarihler dâhil) kadar kayıt ve tescili silinerek doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçlar yerine 31/12/2019 tarihine kadar (bu tarih dâhil) ilk iktisabı yapılacak araçlar için tahakkuk eden özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulunca belirlenen kısmı terkin edilir.

27/3/2018 tarihinden önce tescil kaydı silinen, ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçlar yerine ilk iktisap edilen araçlar için düzenlemeden yararlanılamayacağı gibi, 31/12/2019 tarihinden sonra tescil kaydı silinen, ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçlar yerine ilk iktisap edilen araçlar için de düzenlemeden yararlanılamaz.

27/3/2018 ilâ 31/12/2019 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında eski araç ihraç edilmek veya hurdaya çıkarılmakla birlikte, 31/12/2019 tarihine kadar düzenleme kapsamında yeni araç alınmamış olması halinde, bu tarihten sonra alınacak yeni araçlar için düzenlemeden yararlanılamaz.

4. MADDENİN UYGULAMASI

7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi hükümlerinden yararlanılabilmesi için aşağıda belirtildiği şekilde işlem yapılması gerekir. moc.eyilamola nednisetis rıtşımnılaç

Bu uygulamada “tescil kuruluşu’ tabiri, ilgili mevzuatına göre, trafik tescil kuruluşlarını ve tescile yetkili birimleri ifade eder.

4.1. Araçların Doğrudan veya İhracatçılar Vasıtasıyla İhraç Edilmesi

Tebliğin (3.1.) bölümünde belirtilen araçların (3.2.) bölümünde belirtilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından, doğrudan veya 2018/11750 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki Kararın 5 inci maddesinin beşinci fıkrasında nitelikleri belirlenen ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi halinde, aynı cins (87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan araçlardan sadece motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçmeyen) yeni bir aracın ilk iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinin, söz konusu araç için aynı Kararın aynı maddesinin birinci fıkrasında tespit edilen kısmı terkin edilir.

Bu düzenlemeden yararlanabilmesi için eski aracın yurt dışındaki müşteriye teslim edilmek üzere T.C. Gümrük Bölgesinden çıkmış olması şarttır. Yurt dışındaki müşteri tabiri, ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezleri yurt dışında olan alıcılar ile yurt içindeki bir işletmenin, yurt dışında faaliyet gösteren şubelerini ifade eder. Aracın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket edenlere veya bizzat alıcıya yurt içinde teslimi, ihracat sayılmaz. Düzenlemeden yararlanılabilmesi için ihracatın gerçekleştirildiğinin gümrük beyannamesi ile tevsik edilmesi zorunludur.

Ayrıca, düzenleme kapsamında ihraç edilmek istenen aracın geçerli muayenesinin bulunması şarttır.

4.1.1. Araçların Doğrudan İhraç Edilmesine İlişkin Usul ve Esaslar

Düzenleme kapsamında, adına kayıtlı aracını doğrudan ihraç edecek kişi, aracın 16 ve daha büyük yaşta ancak 1997 modelden yeni olması halinde bir örneği Tebliğ ekinde (EK:1A) yer alan dilekçeyle, aracın 1997 model veya daha eski olması halinde ise bir örneği Tebliğ ekinde (EK:1B) yer alan dilekçeyle herhangi bir tescil kuruluşuna başvurarak aracın ihraç edilmesinde bir sakınca olmadığına dair yazı verilmesini talep eder.

Başvuru üzerine, tescil kuruluşunca aracın düzenleme kapsamındaki araç cinslerinden olup olmadığı ve geçerli muayenesinin bulunup bulunmadığı kontrol edilir ve tescil kaydında yazılı model yılında aracın bir yaşında olduğu kabul edilmek suretiyle başvuruya konu aracın yaşı tespit edilir. Aracın, düzenleme kapsamındaki araç cinslerinden olmaması veya geçerli muayenesinin bulunmaması ya da 16 yaşından daha küçük yaşta olduğunun tespiti halinde, söz konusu başvuru, işlem yapılmaksızın reddolunur.

İhraç edilmek istenen aracın 16 ve daha büyük yaşta ancak 1997 modelden yeni olması halinde, bu araçlar için 18/5/2017 tarihli ve 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinden yararlanma imkanı bulunmadığı dikkate alınarak, tescil kaydında mülkiyeti muhafaza, rehin, haciz ve benzeri şerhler ile mükellefin motorlu taşıtlar vergisi, bu vergiye bağlı gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve tescil plakasına kesilen idari para cezası bulunmaması kaydıyla, tescil kuruluşunca 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair bir örneği Tebliğ ekinde (EK:2A) yer alan yazı verilir. 16 ve daha büyük yaşta ancak 1997 modelden yeni araçların üzerinde ihraç edilmesine engel belirtilen şekilde herhangi bir takyidatın veya borcun bulunması halinde, takyidat kaldırılmadıkça ve borçlar ödenmedikçe söz konusu yazının verilmeyeceği tabiidir.

Model yılı 1997 veya daha eski olan araçlar için aynı zamanda 7020 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası hükmünden yararlanılması da mümkün olduğundan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tatbik edilmiş olan hacizler dışında, üçüncü şahıslar tarafından konulmuş mülkiyeti muhafaza, rehin, haciz ve benzeri şerhlerin bulunmaması kaydıyla, tescil kuruluşunca 7020 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi ile 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair bir örneği Tebliğ ekinde (EK:2B) yer alan yazı verilir.

Tescil kuruluşunca verilen yazı, araca ilişkin Motorlu Araç Tescil Belgesinin noter onaylı bir örneğiyle birlikte aracın ihracında gümrük idaresine ibraz edilir. Aracın ihracatına ilişkin gümrük beyannamesinde, madde hükmünden yararlanmak üzere ihraç edilen aracın marka, model, şasi ve motor numarası ile en son tescil plakasının yazılması zorunludur.

İlgili gümrük idaresince araç, araca ilişkin belgeler ile beyanname kontrol edilir ve uyumlu olması halinde aracın ihracına izin verilir.

Aracın ihracatının gerçekleştirilmesi halinde, aracını doğrudan ihraç eden kişi tarafından ilgisine göre Tebliğ ekinde (EK:3A) veya (EK:3B) yer alan dilekçe ve gümrük beyannamesinin aslı ya da gümrük idaresi veya noter onaylı bir örneği ile aracın ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair yazıyı veren tescil kuruluşuna başvurularak, aracın tescil kaydının silinmesi talep edilir. Bunun üzerine, tescil kuruluşunca aracın tescil kaydı silinir ve ‘İhraç Nedeniyle Kayıt ve Tescili Silinmiştir” şerhi düşülen “Motorlu Araç Tescil Belgesi” araç malikine verilir.

4.1.2. Araçların İhracatçılar Vasıtasıyla İhraç Edilmesine İlişkin Usul ve Esaslar

Düzenleme kapsamında adlarına kayıtlı 16 ve daha büyük yaştaki araçlarını, ihracatçılar vasıtasıyla ihraç etmek isteyen gerçek veya tüzel kişilerin, bu araçlarını 2018/11750 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki Kararın 5 inci maddesinin beşinci fıkrasında belirlenen ihracatçılara teslim etmeleri ve bu kişiler tarafından araçların fiilen ihraç edilmesi halinde, düzenlemeden yararlanmaları mümkündür.

Araçların ihracatına, anılan Karara göre, İhracatçı Birliğine üye, vergi kimlik numarasına sahip gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan ortaklıklar aracılık edebilir.

İhracatçılara yapılan teslimin, aracın adına kayıtlı olduğu kişi ile ihracatçı arasında düzenlenen ve karşılıklı yükümlülükleri içeren, imzaları noterce onaylanmış bir “İhracat Amacıyla Araç Teslim Sözleşmesi” ile tevsik edilmesi gerekir.

Bu uygulamada, adına araç kayıtlı olan kişi, aracın zilyetliğini devretmek ve aracın ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair yazıyı ihracatçıya teslim etmekle, ihracatçı da teslim aldığı aracı ihraç etmek ve ihracata ilişkin tevsik edici belgeleri, aracın adına kayıtlı olduğu kişiye teslim etmekle yükümlüdür.

Bu kapsamda, söz konusu sözleşmede asgari;

-Adına araç kayıtlı olan kişi tarafından, ihraç edilmek üzere ihracatçıya aracın, araca ilişkin Motorlu Araç Tescil Belgesinin noter onaylı bir örneğinin ve aracın ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair yazının teslim edileceğinin,

-İhracatçı tarafından, teslim alınan aracın, aracın ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair yazının düzenlendiği tarihten itibaren üç ay içinde ihraç edileceğinin ve buna ilişkin gümrük beyannamesinin gümrük idaresince veya noter onaylı örneğinin araç malikine teslim edileceğinin,

-Araç malikinin kusurundan kaynaklı durumlar hariç olmak üzere, ihracatın belirlenen sürede gerçekleşmemesi veya buna ilişkin gümrük beyannamesi örneğinin araç malikine teslim edilmemesi halinde, ihracatçının, araç malikinin bu sürede oluşabilecek devlete karşı mükellefiyetleri ve 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamındaki ÖTV düzenlemesine yönelik hak kayıplarından araç malikine karşı özel hukuk hükümleri çerçevesinde sorumlu olacağının

karşılıklı olarak beyan ve taahhüt edilmesi gerekir.

Tamamı İçin Tıklayınız

11 Haziran 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30448

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 18/5/2018 tarihli ve 30425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun(Kanun) 11 inci maddesinin (madde) uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

(2) Van İlinin tamamı ile Ağrı İli Patnos ve Bitlis İli Adilcevaz İlçelerinde 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanunun 10 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası ve 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 5 inci maddesi kapsamında mücbir sebep hali sona eren mükelleflerin, 7143 sayılı Kanunla yeniden belirlenen, mücbir sebep dönemine ilişkin vergi beyannameleri ve bildirimlerinin verilme ile ödeme sürelerine ilişkin açıklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Vergi beyannameleri ve bildirimlerinin verilmesi

MADDE 3 – (1) 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında, “6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası veya 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında, mücbir sebep hali sona eren mükelleflerden, 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde öngörülen sürede beyanname ve bildirimlerini vermemiş olan mükelleflerin, mücbir sebep ilanı nedeniyle verilmeyen; beyanname ve bildirimleri 31/8/2018 günü sonuna kadar verilir, geçici vergi beyannameleri, mükellef bilgileri bildirimleri ve kesin mizan bildirimleri verilmez…” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükme göre, mücbir sebep halinin ilan edildiği 23/10/2011 tarihinden mücbir sebep halinin sona erdiği 31/5/2017 tarihine kadar verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin Kanunun yayımını izleyen üçüncü ayın sonu olan 31/8/2018 tarihine kadar ilgili beyanname ve bildirimin ait olduğu her bir dönem itibarıyla ayrı ayrı verilmesi gerekmektedir. https://goo.gl/RkqgJX

Öte yandan, mücbir sebep süresi içerisine rastlayan geçici vergi beyannameleri (2011 yılı üçüncü ve 2017 yılı birinci geçici vergi dönemleri dâhil), mükellef bilgileri bildirimleri ve kesin mizan bildirimleri verilmeyecektir.

Örnek 1: Van Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi (A) Anonim Şirketinin 23/10/2011 tarihinde başlayan mücbir sebep hali, 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında 31/5/2017 tarihinde sona ermiş olmakla birlikte mükellef, mücbir sebep süresi içinde verilmeyen beyanname ve bildirimlerini 7020 sayılı Kanunda öngörülen sürede vermemiştir.

Söz konusu mükellef 7143 sayılı Kanun kapsamında 31/8/2018 tarihine kadar bu beyanname ve bildirimleri vermesi durumunda Kanun hükümlerinden yararlanacak ve tahakkuk eden vergileri maddede belirtilen şekilde taksitlendirilecektir.

(2) 31/8/2018 tarihine kadar verilmesi gerektiği halde verilmeyen beyanname ve bildirimlerle ilgili olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde gerekli takdire/incelemeye sevk işlemleri gerçekleştirilecektir. Söz konusu işlemler neticesinde tarh edilen vergiler ve/veya kesilen cezalarla ilgili olarak madde hükümleri çerçevesinde taksitlendirme imkanı bulunmadığı tabiidir.

Örnek 2: Van Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi Bay (A)’nın 23/10/2011 tarihinde başlayan mücbir sebep hali, 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında 31/5/2017 tarihinde sona ermiştir. Mükellef, mücbir sebep ilanı nedeniyle vermediği 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 takvim yıllarına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannameleri ile aynı yıllara ilişkin aylık dönemler itibarıyla (2016 yılı hariç) katma değer vergisi (KDV) beyannamelerini 10/8/2018tarihinde vergi dairesine vermiştir. Bununla birlikte Bay (A), 2016 takvim yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile aynı yıla ilişkin KDV beyannamelerini (12 adet) 31/8/2018 tarihine kadar vergi dairesine vermemiştir.

2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 takvim yıllarına ilişkin verilen yıllık gelir vergisi beyannameleri ile aynı yıllara ilişkin aylık dönemler hâlinde verilen KDV beyannamelerine istinaden tahakkuk eden vergiler, maddede belirtilen şekilde taksitlendirilecektir. Diğer taraftan, kanuni süresinde verilmeyen 2016 takvim yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile aynı yıldaki dönemlere ilişkin verilmeyen KDV beyannameleriyle ilgili olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri çerçevesinde cezalı tarh işlemleri yapılması neticesinde ortaya çıkan vergi, gecikme faizi ve cezaların madde kapsamında taksitlendirilmesi mümkün değildir.

Ödemelerin yapılması

MADDE 4 – (1) 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasında, “…Tahakkuk eden vergilerin vadesi beyanname ve bildirim verme süresinin son günü kabul edilir ve ilk taksiti 2018 yılının Eylül ayından başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde otuz eşit taksitte ödenir. Bu şekilde ödenen vergilere herhangi bir zam, faiz, katsayı uygulanmaz…” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, verilen beyanname ve bildirimlere ilişkin olarak tahakkuk eden vergilerin vadesi 31/8/2018tarihi olacak ve ilk taksiti 2018 yılının Eylül ayından başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde otuz eşit taksitte ödenecektir. Madde hükmüne göre ödenen bu vergilere herhangi bir zam, faiz, katsayı uygulanmayacaktır.

Söz konusu taksitlendirme işlemi için mükelleflerden herhangi bir başvuru alınmayacak olup bu işlem vergi dairesi tarafından re’sen yapılacaktır.

7143 sayılı Kanunla belirlenen sürelerde ödenmeyen veya eksik ödenen tutarlar

MADDE 5 – (1) 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında, “Bu maddeye göre ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisinin süresinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu madde hükümlerinden yararlanılır. İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu madde hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu takdirde süresinde ödenmeyen tutarlar, ikinci fıkrada belirtilen vade tarihinden itibaren gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. Bu madde uyarınca vadesinde ödenmesi öngörülen taksit tutarının %10’unu aşmamak şartıyla 10 Türk Lirasına (bu tutar dahil) kadar yapılmış eksik ödemeler için bu madde hükmü ihlal edilmiş sayılmaz.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisi süresinde ödenmek şartıyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında en fazla iki taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, madde hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacak ve ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla madde hükümlerinden yararlanılacaktır.

Örnek 3: Van Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi (B) Limited Şirketi mücbir sebep hali nedeniyle vermediği tüm beyanname ve bildirimlerini süresinde vergi dairesine vermiş, tahakkuk eden vergiler ilgili vergi dairesince ilk taksiti 2018 yılının Eylül ayından başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde otuz eşit taksite bölünmüştür. Mükellef kurum, 2018/Eylül ve 2018/Kasım taksitlerini süresinde ödemekle birlikte 2019/Ocak ve 2019/Mart taksitlerini süreleri geçtiği halde ödememiştir.

Bu durumda mükellef kurum 2019/Ocak ve 2019/Mart taksit tutarlarını, otuzuncu taksiti izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödemesi durumunda bu madde hükümlerinden yararlanacaktır.

(2) Madde kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden;

– İlk ikisinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

– Bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

– Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin geç ödeme zammıyla birlikte son taksiti izleyen ayın sonuna kadar da ödenmemesi,

hallerinde madde hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecektir.

Bu takdirde süresinde ödenmeyen tutarlar, maddenin birinci fıkrasında belirtilen vade tarihi olan 31/8/2018tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.

Örnek 4: Erciş Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi Bayan (C) mücbir sebep hali nedeniyle vermediği tüm beyanname ve bildirimlerini vergi dairesine süresinde vermiş, tahakkuk eden vergiler ilgili vergi dairesince ilk taksiti 2018 yılının Eylül ayından başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde otuz eşit taksite bölünmüştür. Bayan (C), 2018 yılındaki tüm taksitlerini ve 2019/Ocak taksitini süresinde ödemekle birlikte 2019/Mart, 2019/Mayıs ve 2019/Temmuz taksitlerini süreleri geçtiği halde ödememiştir.

Bu durumda, Bayan (C)’nin bir takvim yılında ikiden fazla taksiti süresinde ödememesi nedeniyle maddeden yararlanma hakkı sona erecek, ancak daha önce ödediği taksitler için madde hükümlerinden yararlanacaktır. Bu takdirde, 2019/Mart taksiti dahil olmak üzere sonraki taksitler, vadeleri 31/8/2018 tarihi esas almak suretiyle hesaplanacak gecikme zammı ile birlikte 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilecektir.

(3) Madde kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden ilk ikisinin süresinde ve tam olarak ödenmesi maddeden yararlanma hakkının devamı için zorunlu olduğundan, mükelleflerin Eylül/2018 ve Kasım/2018 taksitlerini süresinde ve tam olarak ödemeleri gerekmektedir.

(4) Maddenin ikinci fıkrasında, taksitler için yapılan ödemelerde her bir taksite yönelik 10 Türk Lirasına kadar eksik ödemeler ihlal sebebi olarak sayılmamıştır. Ayrıca, taksit tutarının %10’u, 10 Türk Lirasının altında ise %10 tutarına isabet eden tutar kadar eksik ödeme de ihlal sebebi sayılmayacaktır. Bu tutarları aşan eksik ödemelerin ihlal sebebi olarak değerlendirileceği tabiidir.

Örnek 5: Adilcevaz Malmüdürlüğü mükellefi olan Bay (D)’nin Mayıs/2019 dönemine ilişkin madde kapsamındaki taksit tutarı 2.000 TL olmasına rağmen bu döneme ilişkin 1.990 TL ödeme yapılmıştır. Eksik ödenen tutar 10 TL’yi aşmadığından madde hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacaktır. Diğer taraftan, taksit tutarının %10’u olan (2.000 x %10=) 200 TL ise 10 TL’den fazla olduğundan tutarın oranla mukayese edilmesine gerek olmadığı tabiidir.

6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası ile 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamındaki mükelleflerin durumu

MADDE 6 – (1) 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası ve 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında öngörülen sürelerde beyanname ve bildirimlerini veren ve tahakkuk eden vergileri mezkûr Kanunlar kapsamında yapılandıran mükellefler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmez.” hükmü yer almaktadır.

(2) 6736 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ondokuzuncu fıkrası ve 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında öngörülen sürelerde beyanname ve bildirimlerini veren ve tahakkuk eden vergileri mezkûr Kanunlar kapsamında yapılandıran mükellefler hakkında da herhangi bir başvuruya gerek olmaksızın ve mezkûr Kanunlar kapsamında ödeme yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanacaktır.

Ayrıca bu maddenin yürürlüğe girdiği 18/5/2018 tarihinden önce tahsil edilen tutarlar red ve iade edilmeyeceğinden, daha önce yapılmış ödemeler sonrası kalan tutar madde hükmüne göre taksitlendirilecektir.

Örnek 6: Van Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi (E) Limited Şirketinin mücbir sebep hali, 7020 sayılı Kanunun 5 inci maddesi kapsamında sonlanmış, mücbir sebep süresi içinde verilmeyen beyanname ve bildirimler mükellef tarafından 31/8/2017 tarihine kadar verilerek tahakkuk eden vergiler otuz eşit taksitte ödenecek şekilde yapılandırılmıştır. 31/1/2018 tarihinde ilk taksiti ödeyen ancak Mart/2018 taksitini ödemeyen mükellefin kalan borcu, 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesi kapsamında ilk taksit 2018 yılı Eylül ayından başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde otuz eşit taksite bölünecektir.

(3) Madde kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden ilk ikisinin süresinde ve tam olarak ödenmesi maddeden yararlanma hakkının devamı için zorunlu olduğundan, maddenin üçüncü fıkrası kapsamındaki mükelleflerin de Eylül/2018 ve Kasım/2018 taksitlerini süresinde ve tam olarak ödemeleri gerekmektedir.

Diğer hususlar

MADDE 7 – (1) 7143 sayılı Kanunun 11 inci maddesi kapsamındaki mükelleflerin, Kanunun 5 inci maddesi kapsamında matrah/vergi artırımında bulunması mümkündür. Bu durumdaki mükelleflerin matrah/vergi artırımından doğan borçlarıyla ilgili olarak Kanunun matrah/vergi artırımına ilişkin hükümleri geçerli olacaktır.

Örnek 7: Van Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi (Z) Anonim Şirketi, mücbir sebep hali nedeniyle vermediği 2014 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini 10/8/2018 tarihinde vergi dairesine vermiş, bu beyannamede 200.000 TL kurumlar vergisi matrahı beyan etmiştir. Bu matraha istinaden ödenecek kurumlar vergisi (200.000 x %20) 40.000 TL olarak hesaplanmıştır.

(Z) Anonim Şirketi, 2014 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde vergiye esas alınan matrahını bu Kanunun 5 inci maddesi kapsamında %30 oranında (60.000 TL) artırmıştır. Bu tutara ilişkin ödenecek tutar ise (60.000 x %20) 12.000 TL olarak hesaplanmıştır.

Bu durumda, mükellefin kendi beyanına göre tahakkuk eden 40.000 TL’lik kurumlar vergisi, Kanunun 11 inci maddesi kapsamında, bu vergiye herhangi bir zam, faiz, katsayı uygulanmaksızın ilk taksiti 2018 yılının Eylül ayından başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde otuz eşit taksitte ödenebilecektir.

Diğer taraftan, matrah artırımında bulunulması sonucu hesaplanan 12.000 TL’lik vergi tutarı, Kanunun 5 inci maddesi kapsamında bu vergiye katsayı uygulanmak suretiyle ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenebilecektir. Söz konusu verginin peşin ödenmesi hâlinde ise bu vergiye katsayı uygulanmayacaktır.

Yürürlük

MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanlığı yürütür.

Hurda araç teşviki yürürlükte

16 ve daha büyük yaştaki bazı araçların ihraç edilmesi ya da hurdaya çıkartılmasına bağlı olarak yeni araç alımında 10 bin liraya kadar özel tüketim vergisi indirimi uygulanmasına ilişkin tebliğ yürürlüğe girdi.

Kamuoyunda "hurda araç teşviki" olarak bilinen, 16 ve daha büyük yaştaki bazı araçların ihraç edilmesi ya da hurdaya çıkartılmasına bağlı olarak yeni araç alımında 10 bin liraya kadar Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indirimi uygulaması başlıyor. 

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının konuya ilişkin tebliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

Tebliğle, 16 ve daha büyük yaştaki bazı araçların ihraç edilmesi ya da hurdaya çıkartılmasına bağlı olarak yeni araç alımında 10 bin liraya kadar ÖTV indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslar belirlendi.

Buna göre, düzenleme kapsamına, yarı römorkler için çekiciler, sürücü dahil 10 veya daha fazla kişi taşımaya mahsus minibüs, midibüs ve otobüsler, binek otomobil, panelvan, pikap, arazi taşıtı, ATV, steyşın vagon vb. araçlar, eşya taşımaya mahsus van, panelvan, pikap, kamyonet, kamyon vb. araçlar girecek. Motorsikletler, hava taşıtları, deniz taşıtları ve iş makinaları gibi taşıtlar kapsamda olmayacak. 

Bu araçlardan, 16 ve daha büyük yaşta olanların, doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi ya da hurdaya çıkartılması halinde, aynı cins yeni bir aracın ilk alımında düzenlemeden yararlanılacak. İhraç edilecek veya hurdaya çıkartılacak aracın araç bütünlüğünün korunuyor olması, motor ve şanzıman gibi önemli aksamlarının bulunması gerekecek. 

Model yılı dikkate alınacak

Araçların yaşı, tescil işleminin yapıldığı yıl dikkate alınmadan, tescil belgesinde yazılı model yılında aracın bir yaşında olduğu kabul edilerek tespit edilecek. Bu durumda 2018 yılında 2003 model ve daha eski model araçların, 2019 yılında ise 2004 model ve daha eski model araçların ihraç edilmesi veya hurdaya çıkartılması halinde düzenlemeden yararlanılabilecek. Trafiğe çıktıkları yıldan daha sonraki yılın model yılını haiz olan araçların yaşının hesaplanmasında da tescil belgesinde yazılı model yılı dikkate alınacak. 

Madde kapsamında yeni alınacak aracın, ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçla aynı cins olması gerekecek. Aracın kamyonet cinsi bir araç olması halinde, düzenlemeden sadece kamyonet cinsi yeni bir aracın ilk iktisabında yararlanılabilecek. 

Otomobil sınıfı yeni alınacak aracın motor silindir hacminin 1600 santimetreküp ve altında olması gerekecek. Yeni alınacak aynı cins aracın sadece elektrik motorlu olması durumunda, motor gücü sınırlaması olmaksızın düzenlemeden yararlanılabilecek. İhraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçta herhangi bir motor silindir hacmi sınırlaması olmayacak. 

Düzenlemeden yararlanma hakkı, trafik sicilinde adlarına araç kayıtlı olan kişilere ait olup, başkasına devredilemeyecek. 

10 bin liraya kadar ÖTV indirimi

Yeni alınacak aracın vergisiz fiyatı 46 bin liranın altındaysa teşvik tutarı 10 bin lira olacak. Vergisiz fiyatı 46 bin ila 80 bin lira arasında ise 8 bin lira, vergisiz fiyatı 80 bin lirayı aşıyorsa da 3 bin lira ÖTV indirimi sağlanacak. 

Bunların dışında kalan kamyon, kamyonet, tır çekicileri, van, panelvan, minibüs, otobüs gibi araçlar için ise ÖTV matrahına bakılmaksızın 10 bin liralık indirim uygulanacak. 

Yeni aracın ilk iktisabında tahakkuk eden ÖTV'nin, belirlenen tutarın altında olması halinde bu vergi tahsil edilmeyecek. Tahakkuk eden ÖTV'yi aşan tutar iade edilmeyecek ve başka bir araç alımında kullanılmayacak. 

Düzenlemeden, 27 Mart 2018 tarihinden, 31 Aralık 2019'a kadar kayıt ve tescili silinerek doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilen veya hurdaya çıkartılan araçlar yerine 31 Aralık 2019'a alınacak araçlar için yararlanılacak. 

Adlarına kayıt ve tescil edilmiş 16 ve daha büyük yaştaki otomobillerini hurdaya çıkarmak isteyen gerçek veya tüzel kişiler, bu araçlarını il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine veya Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Hurda İşletmesi Müdürlüğüne ait hurda müdürlüklerinden herhangi birine ya da Ömrünü Tamamlamış Araçların Kontrolü Hakkında Yönetmelik kapsamında faaliyette bulunan Ömrünü Tamamlamış Araç (ÖTA) Teslim Yerlerine veya geçici depolama alanlarına teslim edebilecek. 

Öte yandan, Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

Tebliğde, geçen yıl çıkarılan hurda düzenlemesine ilişkin sürenin 2019 sonuna kadar uzatılması ile 1997 model veya daha eski taşıtların ihraç edilmesi halinde de uygulamadan yararlanılacağına dair esaslar yer aldı. 

11 Haziran 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30448

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

1. Amaç

Bu Tebliğin amacı,  21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 88 inci maddesiyle 18/5/2017 tarihli ve 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yapılan süre uzatımı ve 1997 model veya daha eski taşıtların ihraç edilmesi halinde de madde hükümlerinden yararlanılacağına dair yapılan düzenlemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

2. Yasal Düzenleme

7103 sayılı Kanunun 88 inci maddesiyle 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinde yapılan düzenlemeyle;

– 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkralarında yer alan “31/12/2018” ibareleri “31/12/2019” şeklinde değiştirilerek taşıtların hurdaya çıkarılmasına ilişkin düzenlemenin uygulama süresinin bir yıl uzatılacağı,

– 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04 G.T.İ.P. numaralarında yer alan ve 1997 model veya daha eski taşıtların doğrudan ya da ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi halinde de madde ile düzenlenen hükümlerden yararlanılacağı

hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

3. 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Uygulamasında Kullanılacak Belgeler

7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesiyle getirilen düzenlemelerin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar 48 Seri No.lu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinde açıklanmıştı.

Bu Tebliğ kapsamında, Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04 G.T.İ.P. numaralarında yer alan ve 1997 model veya daha eski olan taşıtların ihracında yapılacak müracaatlarda, 7103 Sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Uygulamasına İlişkin Genel Tebliğ ekinde yer alan “EK:1B, EK:2B, EK:3B” belgeler,

İl özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine ve Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Hurda İşletmesi Müdürlüğüne ait hurda müdürlüklerinden herhangi birine teslim edilerek hurdaya ayrılacak 1997 model veya daha eski taşıtlara ilişkin müracaatlarda ise 48 Seri No.lu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği ekinde yer alan “EK:1a/1b, EK:2, EK:3a/3b, EK:4, EK:5” belgeler yerine, hurdaya ayrılacak taşıtın 7103 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında olup olmadığına bakılmaksızın 7103 Sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Uygulamasına İlişkin Genel Tebliğ ekinde yer alan “EK:4B, EK:, EK:5B, EK:6B, EK:, EK:7B, EK:8B” belgeler https://goo.gl/RkqgJX

düzenlenecektir.

Ancak, motorlu taşıtını noter satış senediyle veya kamu kurum ve kuruluşlarından satın aldığını gösteren belgeyle iktisap eden ve ilgili trafik tescil kuruluşunda (Türkiye Noterler Birliği veya noterliklerde) adlarına kayıt ve tescil ettirmemiş olan mükellefler tarafından yapılacak başvurularda; noter satış senetlerinin veya kamu kurum ve kuruluşundan satın aldığını gösterir belgenin bir örneği mükellef dilekçelerine eklenecektir.

7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesi kapsamında il özel idaresine, büyükşehir belediyesine veya MKEK hurda müdürlüklerine taşıtların teslim edilmesi üzerine anılan Kurum yetkililerince Gelir İdaresi Başkanlığının internet vergi dairesi üzerinden “Taşıt Teslim Tutanağı” (EK:7B) hazırlanır ve sistemden onaylanarak dört nüsha olarak üretilir. Daha sonra adına taşıt kayıtlı olan gerçek ve tüzel kişiler ile taşıtı teslim alan il özel idaresi, büyükşehir belediyesi veya MKEK hurda müdürlüğü yetkililerince imzalanır. Tutanağın üç nüshası mükellefe verilir, kalan nüsha taşıtı teslim alan il özel idaresi, büyükşehir belediyesi veya MKEK hurda müdürlüğünde muhafaza edilir. İnternet vergi dairesi üzerinden oluşturulmayan tutanaklara istinaden bu uygulama kapsamında işlem tesis edilmez.

Bu Tebliğde geçen “tescil kuruluşu” tâbiri, ilgili mevzuatına göre, trafik tescil kuruluşlarını ve tescile yetkili birimleri ifade eder.

4. 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci Maddesine İlişkin Süre Uzatımı

4.1. 1997 Model veya Daha Eski Olan Taşıtların Hurdaya Ayrılmasına İlişkin Süre Uzatımı

7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, 1997 model veya daha eski taşıtların 31/12/2018 tarihine kadar il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine ve MKEK hurda müdürlüklerine teslim edilmesi halinde, 31/12/2018 tarihine kadar tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve 31/12/2016 tarihine kadar tescil plakasına kesilen idari para cezalarının terkin edileceği düzenlenmişti.

7103 sayılı Kanunun 88 inci maddesiyle yapılan değişiklikle anılan madde düzenlenmesinden faydalanma süresi ve terkin edilecek motorlu taşıtlar vergisi ile gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının kapsamı 31/12/2019 tarihine kadar uzatılmıştır.

İlgili trafik sicilinde adlarına 1997 model veya daha eski taşıt kayıt ve tescilli bulunan gerçek ve tüzel kişilerin, 48 Seri No.lu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar doğrultusunda, taşıtlarını en geç 31/12/2019 tarihine kadar il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine veya Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Hurda İşletmesi Müdürlüğü hurda müdürlüklerine teslim ederek 31/1/2018 tarihli ve 30318 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Araçların Satış, Devir ve Tescil Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak taşıtlarını hurdaya çıkarmak suretiyle kayıt ve tescillerini sildirmeleri halinde, tescil kayıtları silinen taşıtlarına ilişkin olarak 31/12/2019 tarihine kadar tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve 31/12/2016 tarihine kadar tescil plakasına kesilen idari para cezaları terkin edilir.

4.2. Mevcut Olmayan veya Motorlu Taşıt Vasfını Kaybetmiş Olan Taşıtlara İlişkin Süre Uzatımı

7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin dördüncü fıkrasında Maliye ve İçişleri Bakanlıkları tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde mevcut olmadığı veya motorlu taşıt olma vasfını kaybettiği kabul edilen 2005 model ve daha eski taşıtların motorlu taşıtlar vergilerinin 1/4’ünün 31/12/2018 tarihine kadar ödenmesi şartıyla, kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve tescil plakasına kesilen idari para cezaları terkin edileceği düzenlenmişti.

7103 sayılı Kanunun 88 inci maddesiyle yapılan değişiklikle anılan madde düzenlenmesinden faydalanma süresi 31/12/2019 olarak yeniden belirlenmiştir.

Tescil kuruluşlarında adlarına kayıt ve tescilli model yılı 2005 veya daha eski taşıtı olup, bu taşıtı 27/5/2017tarihi itibarıyla mevcut olmayan veya herhangi bir nedenle motorlu taşıt vasfını kaybetmiş bulunan gerçek ve tüzel kişilerin; 48 Seri No.lu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar doğrultusunda, bu durumlarını kanaat verici belgelerle tevsik etmeleri veya tescil kuruluşları tarafından taşıtın mevcut olmadığının kabulü ve bu taşıtlara ait motorlu taşıtlar vergisi asıllarının 1/4’ünü 31/12/2019 tarihine kadar ödemeleri şartıyla, kalan vergi aslı, gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 116 ncı maddesine istinaden tescil plakasına kesilen trafik idari para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilir ve ödemeyi müteakip trafik tescil kayıtları silinir.

5. 1997 Model veya Daha Eski Olan Taşıtların İhraç Edilmesi

ÖTV Kanununa ekli  (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04 G.T.İ.P. numaralarında yer alan 1997 model veya daha eski olan taşıtları adına kayıt ve tescilli olan gerçek ve tüzel kişiler bu taşıtlarını doğrudan ihraç etmeleri veya ihracatçılara üç ay içerisinde ihraç edilmek üzere teslim etmeleri halinde bu madde hükmünden faydalanabilecektir.

5.1. Madde Hükmünden Yararlanılabilecek Taşıtlar

7103 sayılı Kanunla değişik 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre, düzenlemenin kapsamına ÖTV Kanununa ekli (II) sayılı listenin;

-8701.20 G.T.İ.P. numarasında yer alan yarı römorkler için çekiciler,

-87.02 G.T.İ.P. numarasında yer alan sürücü dahil on veya daha fazla kişi taşımaya mahsus minibüs, midibüs ve otobüsler,

-87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan binek otomobil, panelvanpickup, arazi taşıtı, ATV, steyşın vagon vb. taşıtlar,

-87.04 G.T.İ.P. numarasında yer alan eşya taşımaya mahsus vanpanelvanpickup, kamyonet, kamyon vb. taşıtlar

girmektedir.

Bu taşıtlardan, 1997 model veya daha eski olan taşıtların doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç edilmesi halinde düzenlemeden yararlanılabilir.

5.2. Mükellefler Tarafından Yapılacak İşlemler

Mükelleflerin 7103 sayılı Kanunla değişik 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan 1997 model veya daha eski olan taşıtlarını doğrudan veya ihracatçılar vasıtasıyla ihraç ederek söz konusu düzenlemeden yararlanabilmeleri için, tescil kuruluşuna 7103 Sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Uygulamasına İlişkin Genel Tebliğ ekinde yer alan dilekçeyle (EK:1B) müracaat ederler.

Trafik sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan ÖTV Kanununa ekli  (II) sayılı listenin 8701.20, 87.02, 87.03, 87.04 G.T.İ.P. numaralarında yer alan 1997 model veya daha eski olan taşıtların üzerinde 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tatbik edilmiş hacizler dışında, üçüncü şahıslar tarafından konulmuş bulunan mülkiyeti muhafaza, rehin, haciz ve benzeri şerhlerin bulunmadığına ve taşıtın ihraç edilmesinde herhangi bir sakınca olmadığına  dair tescil kuruluşundan belge (EK:2B) almaları gerekmektedir.

Taşıtını doğrudan ihraç etmek isteyen mükellef tarafından taşıtların en geç 31/12/2019 tarihe kadar ihraç edilmesi gerekmektedir.

7103 Sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Uygulamasına İlişkin Genel Tebliğde yer alan şartlar doğrultusunda taşıt ihracatının gerçekleştirilmesi halinde, gümrük beyannamesinin aslı ya da gümrük idaresi veya noter onaylı bir örneği ile taşıtın ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair yazıyı veren tescil kuruluşuna dilekçeyle (EK:3B) başvurularak, 31/12/2019 tarihine kadar Araçların Satış, Devir ve Tescil Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak taşıtlarının kayıt ve tescillerini sildirmeleri gerekmektedir.

Motorlu taşıtını  noter satış senedi ile iktisap eden veya kamu kurum ve kuruluşlarından satın alan ancak, adlarına kayıt ve tescil ettirmemiş olan mükellefler ise, noter satış senetlerinin veya kamu kurum ve kuruluşundan satın aldığını gösterir belgenin bir örneğini tescil kuruluşlarına yapacakları müracaatta ibraz edeceklerdir.

5.3. İhracatçılar Tarafından Yapılacak İşlemler

Taşıtını ihracatçılar vasıtasıyla ihraç etmek isteyen mükellef ile 2018/11750 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki Kararın 5 inci maddesinin beşinci fıkrasında tanımı yapılan ihracatçı arasında noter nezdinde karşılıklı yükümlülükleri düzenleyen imzaları noterce onaylanmış bir “İhracat Amacıyla Araç Teslim Sözleşmesi” düzenlenmesi gerekmektedir.

İhracatçılar,  “İhracat Amacıyla Araç Teslim Sözleşmesi” ile teslim aldıkları taşıtları 7103 Sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Uygulamasına İlişkin Genel Tebliğde açıklanan esaslar çerçevesinde üç ay içerisinde ihraç edecektir.

Bu düzenlemeden yararlanılabilmesi için ihraç edilecek taşıtların yurt dışındaki müşteriye teslim edilmek üzere T.C. Gümrük Bölgesinden çıkmış olması şarttır. Yurt dışındaki müşteri tabiri, ikametgâhı, işyeri, kanuni ve iş merkezleri yurt dışında olan alıcılar ile yurt içindeki bir işletmenin, yurt dışında faaliyet gösteren şubelerini ifade eder. Taşıtın ihraç edilmeden önce yurt dışındaki alıcı adına hareket edenlere veya bizzat alıcıya yurt içinde teslimi ihracat sayılmaz. Düzenlemeden yararlanılabilmesi için ihracatın gerçekleştirildiğinin gümrük beyannamesi ile tevsik edilmesi zorunludur.

İhracatçı tarafından, taşıtın ihracatına ilişkin gümrük beyannamesinde madde hükmünden yararlanmak üzere ihraç edilen taşıtın marka, model, şasi ve motor numarası ile en son tescil plakası ve adına kayıtlı kişinin adı, soyadı/unvanı ile gerçek kişilerin T.C. kimlik numarası/tüzel kişilerin vergi kimlik numarasının yazılması zorunludur.

İhracatın, her halükarda 31/12/2019 tarihine kadar gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

İhracatçı, ihracata ilişkin gümrük idaresinden aldığı onaylı gümrük beyannamesinin aslı ya da gümrük idaresi veya noter onaylı bir örneğini, taşıtı adına kayıt ve tescilli olan gerçek veya tüzel kişiye teslim etmekle yükümlüdür.

Mükellef, taşıt ihracatının gerçekleştirilmesi halinde, ihracatçı tarafından teslim edilen gümrük beyannamesinin aslı ya da gümrük idaresi veya noter onaylı bir örneği ile taşıtın ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair yazıyı veren tescil kuruluşuna dilekçeyle (EK:3B) başvurarak, 31/12/2019 tarihine kadar (bu tarih dahil) Araçların Satış, Devir ve Tescil Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak taşıtının kayıt ve tescilini sildirecektir. “İhracat Amacıyla Araç Teslim Sözleşmesi”nin bir örneği de dilekçe ekinde ilgili tescil kuruluşuna ibraz edilir.

5.4. Tescil Kuruluşları Tarafından Yapılacak İşlemler

7103 sayılı Kanunla değişik 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkra hükmünden yararlanmak üzere, taşıtların ihraç edilmesi kaydıyla herhangi bir tescil kuruluşuna yapılan mükellef başvuruları üzerine, ihraç edilecek olan taşıtlar üzerinde 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tatbik edilmiş hacizler dışında, üçüncü şahıslar tarafından konulmuş mülkiyeti muhafaza, rehin veya haciz gibi şerhlerin bulunmadığına ve taşıtın ihraç edilmesinde herhangi bir sakınca olmadığına dair düzenlenecek belge (EK:2B) ilgiliye verilecek, aksi halde belge düzenlenmeyecektir.

Mükellefler tarafından dilekçeyle (EK:3B) ve ihracata ilişkin belgelerle taşıtın ihraç edilmesinde sakınca bulunmadığına dair yazıyı veren tescil kuruluşuna yapılan başvuru üzerine ihraç edilen  taşıtın tescil kaydı, tescil kuruluşunca silinecektir. Taşıta ait “Motorlu Araç Tescil Belgesi”ne “İhraç Nedeniyle Kayıt ve Tescili Silinmiştir” şerhi konularak taşıt sahiplerine geri verilecektir.

Tescil kuruluşlarınca madde hükmüne göre yapılacak kayıt ve tescil işlemleri sırasında taşıta ait motorlu taşıtlar vergisi ilişiğinin kesildiğine dair belge aranılmayacaktır.

Trafik tescil kaydının silinmesi işleminin yapılmasından sonra, taşıtın kayıt ve tescilinin silindiği hususu elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığına, bunun mümkün olmaması halinde üç iş günü içerisinde kayıtlı bulunduğu vergi dairesine bildirilecektir.

Bu madde hükmü uyarınca, tescil kaydı silinecek taşıtın trafik tescil kaydında, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre konulmuş hacizler varsa, tescil kuruluşları haczi koyan idarelerden bildirim beklemeksizin bu hacizleri kaldıracak ve hacizlerin kaldırıldığı hususu haczi koyan ilgili tahsil dairelerine ayrıca bildirilecektir.

5.5. Vergi Daireleri Tarafından Yapılacak İşlemler

Başvuruda bulunan mükellefin motorlu taşıtlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi daireleri tarafından, tescil kuruluşlarından gelen, taşıtın ihraç edilmek suretiyle kayıt ve tescilinin silindiğini belirten yazı ve ekinde yer alan belgelerdeki bilgiler ile vergi dairesi kayıtları karşılaştırılarak bilgilerin doğruluğu kontrol edilecektir. Bilgilerin doğruluğu tespit edildikten sonra ilgili taşıttan dolayı motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerin motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyetleri sona erdirilecektir. Bu düzenleme kapsamında, ihraç edilen taşıtlara ilişkin olarak 31/12/2019 tarihine kadar tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile gecikme zammı, gecikme faizi, vergi cezaları ve 31/12/2016 tarihine kadar tescil plakasına kesilen idari para cezaları terkin edilecek, bu alacaklar nedeniyle 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre mükellefin sair mal varlığına tatbik edilmiş olan hacizler kaldırılacak ve yapılan işlem sonucundan mükellefe bilgi verilecektir.

6. İhraç Edilen Taşıtın Geri Gelmesi Halinde Yapılacak İşlemler

7103 sayılı Kanunla değişik 7020 sayılı Kanunun Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında ihraç edilmesi nedeniyle trafik tescil kayıtları silinen motorlu taşıtların 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 168, 169 ve 170 inci maddelerinde belirtildiği şekilde geri gelmesi halinde, tescil kuruluşları tarafından terkin tarihinde adına kayıt ve tescilli olan kişi için tescil kaydının silindiği tarih itibarıyla trafik tescil kaydı yapılarak, durum elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığına, bunun mümkün olmaması halinde ilgili vergi dairesine üç iş günü içerisinde bildirilir.

Bu bildirim üzerine vergi dairesince mükellef adına motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti tesis edilerek daha önce yapılan terkin işlemi iptal edilir.

7. Diğer Hususlar

27/7/2017 tarihli ve 30136 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 48)’nde yer alan “31/12/2018” ibareleri “31/12/2019” şeklinde ve anılan Tebliğin ekinde yer alan “EK:6, EK:7” belgelerdeki “Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne/Büro Amirliğine” ibareleri “Tescil Kuruluşuna” şeklinde; “EK:8, EK:9” belgelerdeki “Valiliği Emniyet Müdürlüğü” ibareleri “Tescil Kuruluşu”, “Şubemizde/Büromuzda” ibareleri “Kurumumuzda”, “Trafik Tescil Şb. Md./Büro A.”  ibareleri “Kurum Yetkilisi” şeklinde; “EK:11” belgesindeki “Trafik Tescil Şube Müdürlüğüne” ibaresi “Tescil Kuruluşuna” şeklinde değiştirilmiştir.

48 Seri No.lu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği ekinde yer alan “EK:1a/1b, EK:2, EK:3a/3b, EK:4, EK:5” belgeler yürürlükten kaldırılmıştır.

8. Yürürlük

Bu Tebliğ hükümleri, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

9. Yürütme

Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Pazartesi, 11 Haziran 2018 09:35

Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 303)

11 Haziran 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30448

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç ve Kapsam

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9, 23, 25, 32 ve 61 inci maddelerinde, 21/3/2018 tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla yapılan değişikliklerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi bu Tebliğin amaç ve kapsamını oluşturmaktadır.

İKİNCİ BÖLÜM

İhtiyaç Fazlası Elektrik Enerjisinin Satışında Esnaf Muaflığı

Yasal düzenleme

MADDE 2 – (1) 7103 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun esnaf muaflığını düzenleyen 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (9) numaralı bent eklenmiştir.

“9. 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu uyarınca lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi amacıyla, sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu gücü azami 10 kW’a kadar (10 kW dâhil) olan (Kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan dâhil) yalnızca bir üretim tesisinden üretilen elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik şirketine satanlar (Bu bendin uygulanmasında üçüncü fıkra hükmü dikkate alınmaz.);”

Muafiyetin kapsamı ve şartları

MADDE 3 – (1) 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesine eklenen bent uyarınca, 6446 sayılı Kanuna göre lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olarak sahibi olunan veya kiralanan konutlarda kurulan tesislerde, elektrik üretimi yapan ve ihtiyaç fazlasını satan gerçek kişiler, esnaf muaflığından aşağıdaki şartlar dahilinde faydalanacaktır.

a) Üretim tesisinin sahip olunan veya kiralanan konutların çatı ve/veya cephelerinde (Kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulanlar dâhil) kurulu olması,

b) Üretim tesisinin kurulu gücünün azami 10 kW (10 kW dâhil) olması,

c) Elektriğin yalnızca bir üretim tesisinde üretilmesi,

ç) Üretilen elektrik enerjisinden ihtiyaç fazlasının son kaynak tedarik şirketine satılması.

(2) Elektrik enerjisi satışının devamlı olarak yapılması, muafiyetten yararlanmaya engel teşkil etmeyecektir.

(3) Ticari, zirai veya mesleki kazanç dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olmak, anılan muafiyetten yararlanmaya engel değildir. https://goo.gl/RkqgJX

(4) Elektrik enerjisi üretim tesisinin, apartmanların çatı ve/veya cephelerinde kurulması halinde de birinci fıkrada belirtilen şartlar dahilinde esnaf muaflığından yararlanılacaktır.

(5) Apartman yönetimi tarafından apartmanın elektrik ihtiyacını karşılamak için kurulan elektrik üretim tesisinin mülkiyet hakkı, hisseleri oranında kat maliklerine ait olduğundan, ihtiyaç fazlası elektriğin son tedarik şirketine satışından elde edilen gelirler de vergi kanunları açısından yönetimin değil kat maliklerinin geliri olarak kabul edilmektedir. Ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla apartman yönetimi tarafından kurulan üretim tesisinde üretilen ihtiyaç fazlası enerjinin son kaynak tedarik şirketine satışında her bir malik muafiyetten ayrı ayrı faydalanacaktır.

(6) Elde edilen gelirin apartman yönetimleri tarafından tahsil edilip ortak giderlerin karşılanmasında kullanılması ve/veya kat maliklerine dağıtılması bu muafiyetten faydalanılmasına engel teşkil etmeyecektir.

(7) Apartmanların işyeri olarak kullanılan bağımsız bölümlerinin bulunması halinde de apartmanın ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan üretim tesisinde üretilen ihtiyaç fazlası enerjinin son kaynak tedarik şirketine satışı, muafiyetten yararlanmaya engel teşkil etmeyecektir.

(8) Sahibi olunan veya kiralanan işyerlerinde kurulan tesislerde üretilen elektriğin ihtiyaç fazlasının satışından dolayı esnaf muaflığından yararlanılamayacaktır. Ancak konutunu hem işyeri hem de mesken olarak kullananların bu kapsamda elde ettiği kazançları ise muafiyet kapsamında kabul edilecektir.

(9) Gerçek kişilerce kullanılan birden fazla konutta elektrik üretim tesisi kurulduğu durumlarda, sadece bir tesis için esnaf muaflığından faydalanılabileceğinden, hangi tesis için esnaf muaflığından faydalanılacağı, ilgili son kaynak tedarik şirketine bildirilmek suretiyle serbestçe belirlenebilecektir.

Üretilen elektrik enerjisinin satışında vergi tevkifatı ve belgelendirme

MADDE 4 – (1) 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin son fıkrasında, “Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.” hükmü yer almakta olup aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi tutulacak ödemeler belirtilmiş, aynı fıkranın 13 numaralı bendinde vergiden muaf esnafa yapılan ödemeler tevkifat kapsamına alınmış olup esnaf muaflığından yararlananlara ihtiyaç fazlası elektrik bedeli olarak yapılan ödemelerde tevkifat oranı 14/5/2018 tarihli ve 2018/11750 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla %0 olarak belirlenmiştir.

(2) Esnaf muaflığından yararlananlardan elektrik enerjisi alan son kaynak tedarik şirketlerinin, ihtiyaç fazlası elektrik enerjisi alımları karşılığı yaptıkları ödemeler muhtasar beyanname ile beyan edilecek ve tevkifat oranı, 14/5/2018 tarihli ve 2018/11750 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereği %0 olarak uygulanacaktır. Ödemenin kat maliklerince oluşturulan yönetimlere yapılması, gelir vergisi tevkifat uygulamasını değiştirmeyecektir.

(3) 6446 sayılı Kanun uyarınca lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi amacıyla, sahibi oldukları veya kiraladıkları konutların çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu gücü azami 10 kW’a kadar (10 kW dâhil) olan (Kat maliklerince ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan dâhil) yalnızca bir üretim tesisinde üretilen ve son kaynak tedarik şirketlerince satın alınan elektrik enerjisinin tamamının gider pusulası ile belgelendirilmesi esas olmakla birlikte, münhasıran bu ödemelere ilişkin olmak üzere, gider pusulasında bulunması gereken bilgileri (imza hariç) ihtiva eden banka dekontları ile de belgelendirilmesi mümkündür.

(4) Ana gayrimenkulün ortak enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan tesislerden yapılan satışlarda, gider pusulasının, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinde yer alan yetkiye istinaden kat maliklerince oluşturulan yönetim adına düzenlenmesi uygun bulunmuştur.

Örnek 1: Bay (A), sahibi olduğu konutunun çatısında, kurulu gücü azami 10 kW olan üretim tesisinden elde ettiği elektrik enerjisinden ihtiyaç fazlasını, (B) son kaynak tedarik şirketine satmaktadır. Bay (A), bu faaliyetinden dolayı esnaf muaflığından yararlanacak olup (B) tedarik şirketi, Bay (A)’ya enerji bedeli karşılığı olarak yapacağı ödemeler nedeniyle gider pusulası düzenleyecek ve bu ödemelere, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (13) numaralı bendi uyarınca sıfır oranında tevkifat uygulayacaktır.

Örnek 2: (C) apartman yönetimi, apartmanın ortak elektrik ihtiyacının karşılanması amacıyla, apartmanın çatısında, kurulu gücü azami 10 kW olan üretim tesisinden elde ettiği elektrik enerjisinden ihtiyaç fazlasını, (D) son kaynak tedarik şirketine satmaktadır. Bu satıştan dolayı (C) apartmanındaki kat malikleri esnaf muaflığından yararlanacaktır. (D) tedarik şirketi, (C) apartman yönetimine enerji bedeli karşılığı olarak yapacağı ödemeler nedeniyle gider pusulası düzenleyecek ve bu ödemelere, 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (13) numaralı bendi uyarınca sıfır oranında tevkifat uygulayacaktır.

Muafiyetten faydalananların yükümlülükleri

MADDE 5 – (1) 193 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından faydalananların mükellefiyet tesisi, belge düzenleme, defter tutma, beyanname verme gibi yükümlülükleri olmayacaktır. Bu muafiyetten yararlananların, kendilerine düzenlenen gider pusulalarını ve bu faaliyetleri ile ilgili olarak satın aldıkları mal ve giderlerine ilişkin belgelerini 213 sayılı Kanunda öngörülen süre boyunca saklamaları zorunludur.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kadın Hizmet Erbabına Sağlanan Kreş ve Gündüz Bakımevi

Yardımında Gelir Vergisi İstisnası

Yasal düzenleme ve dayanak

MADDE 6 – (1) 7103 sayılı Kanunla, 193 sayılı Kanunun gelir vergisinden istisna edilen ücretleri düzenleyen 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (16) numaralı bent eklenmiştir.

“16. İşverenlerce, kadın hizmet erbabına kreş ve gündüz bakımevi hizmeti verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (İşverenlerce bu hizmetlerin verilmediği durumlarda, ödemenin doğrudan bu hizmetleri sağlayan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine yapılması şartıyla, her bir çocuk için aylık, asgarî ücretin aylık brüt tutarının %15’ini aşmamak üzere bu istisnadan yararlanılır. Kreş ve gündüz bakımevi hizmetini sağlayanlara yapılan ödemelerin belirlenen istisna tutarını aşan kısmı ile hizmet erbabına bu amaçla nakden yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir. Bu bentte yer alan %15 oranını, asgarî ücretin aylık brüt tutarının %50’sine kadar artırmaya ve kanuni seviyesine getirmeye Bakanlar Kurulu, bu istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.).”

İstisnanın kapsamı ve uygulaması

MADDE 7 – (1) Kreş ve gündüz bakımevi hizmetinin işverenlerce iş yerinde verilmesi halinde, bu hizmetten faydalanan kadın hizmet erbabına sağlanan menfaatin tamamı gelir vergisinden istisna olacaktır. Söz konusu hizmetin, işverenin kendisine ait veya kiralamış olduğu diğer yerlerde verilmesi istisna uygulamasına engel teşkil etmeyecektir.

(2) İşverenlerce, kreş ve gündüz bakımevi hizmetinin işyerinde verilmediği durumlarda, kadın hizmet erbabının hizmet aldığı gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince işletilen kreş ve gündüz bakım evlerine ödeme yapılmak suretiyle sağlanan menfaatler de istisna kapsamındadır. Kadın hizmet erbabına sağlanan menfaatin ücret istisnasına tabi tutulabilmesi için; bu hizmetin gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince işletilen kreş ve gündüz bakım evlerinden alınması, ödemenin hizmet erbabına değil doğrudan bu hizmeti sağlayan mükelleflere yapılması gerekmektedir. Hizmet erbabına doğrudan yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler ise ücret olarak vergilendirilecektir.

(3) İşverenlerce, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince işletilen kreş ve gündüz bakım evlerine ödeme yapıldığı durumlarda, istisnadan yararlanılacak tutar her bir çocuk için asgarî ücretin aylık brüt tutarının %15’ini aşmayacaktır. Sağlanan menfaatin asgari ücretin aylık brüt tutarının %15’ini aşması halinde, aşan kısım ücret olarak vergilendirilecektir.

%15 oranını, asgarî ücretin aylık brüt tutarının %50’sine kadar artırmaya ve kanuni seviyesine getirmeye Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir. 5/5/2018 tarihli ve 30412 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2018/11674 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %15 oranı, bu tarihten itibaren asgari ücretin brüt tutarının %50’si olarak belirlenmiştir.

(4) İşverenlerce, kadın hizmet erbabı adına doğrudan kreş ve gündüz bakımevi işleten mükelleflere yapılan ödemelerin belli bir dönem için toplu olarak yapılması durumunda, her bir aya isabet eden tutar, ilgili ay ücret matrahı ile ilişkilendirilerek istisna uygulanacaktır.

(5) Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince, işveren tarafından ödenen tutar da dahil olmak üzere, kreş ve gündüz bakımevi hizmeti karşılığı olarak faturanın hizmet erbabı adına düzenlenmesi gerekmekte olup, işverenlerin bu kapsamda yaptığı ödemelere ilişkin belgeleri 213 sayılı Kanunda öngörülen süre boyunca saklamaları zorunludur.

(6) Kadın hizmet erbabına, 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (16) numaralı bendi kapsamında sağlanan menfaat ve yapılan ödemelere ilişkin tutarların, asıl ücret ile birlikte ücret bordrosunda gösterilmesi gerekmektedir.

Örnek 3: (C) A.Ş., çalıştırdığı hizmet erbabına işyerinde kreş hizmeti vermektedir. İşyerinde 30 hizmet erbabı çalışmakta olup, hizmet erbabından 20’si kreş hizmetinden yararlanmaktadır. Kreş hizmetinden yararlanan hizmet erbabının 15’i kadın, 5’i erkektir. Bu durumda kreş hizmetinden yararlanan 15 kadın hizmet erbabı için sağlanan menfaatin tamamı istisna kapsamında olacak, erkek hizmet erbabı yönünden ise söz konusu menfaat ücret olarak vergilendirilecektir.

Örnek 4: (D) Ltd. Şti. ile asgari ücretle çalışan hizmet erbabı Bayan (R) arasında düzenlenen bireysel iş sözleşmesinde, Bayan (R)’nin asıl ücretine ilave olarak 500 TL kreş yardımı ödeneceği öngörülmüş olup, (D) Ltd. Şti., Bayan (R)’nin bir çocuğu için hizmet aldığı kreş işletmesine, kreş yardımı olarak aylık 500 TL ödemeye başlamıştır.

Bireysel iş sözleşmesine istinaden asıl ücretine ilave olarak Bayan (R) için kreşe yapılan aylık 500 TL ödeme, asgari ücretin brüt tutarının %50’si olan (2.029,50x%50=) 1.014,75 TL’yi aşmadığından, gelir vergisinden istisna edilecektir.

Örnek 5: İşyerinde kreş hizmeti vermeyen (E) Ltd. Şti., 5.000 TL brüt ücretle çalışan hizmet erbabı Bayan (S)’nin bir çocuğu için hizmet aldığı kreş işletmesine kreş yardımı olarak bireysel iş sözleşmesine istinaden aylık 1.200 TL ödemektedir.

Asıl ücretine ilave olarak Bayan (S) için kreş yardımı kapsamında yapılan aylık 1.200 TL’lik ödemenin, asgari ücretin brüt tutarının %50’si olan (2.029,50x%50=) 1.014,75 TL’lik kısmı gelir vergisinden istisna edilecektir. İstisnayı aşan tutar olan (1.200-1.014,75=) 185,25 TL ise ücret olarak vergilendirilecektir.

(7) İşverenlerce, ilgili Kanunlar, toplu iş sözleşmeleri veya bireysel iş sözleşmelerine istinaden hizmet erbabına, asıl ücretine ilave olarak bazı ödemeler yapılabilmekte ve menfaatler sağlanabilmektedir. Yapılan bu tarz ödeme ve sağlanan menfaatler, 193 sayılı Kanun uygulamasında ücret kapsamında değerlendirilmektedir.

(8) 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (16) numaralı bendinde yer alan istisna düzenlemesinin kapsamı; işverenlerce, ilgili Kanunlar, toplu iş sözleşmeleri veya bireysel iş sözleşmelerine istinaden, kadın hizmet erbabına işyerinde kreş ve gündüz bakımevi hizmeti verilmesi veya bu hizmetlerin verilmediği durumlarda, bu hizmetleri sağlayan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerine doğrudan ödeme yapılması suretiyle, kadın hizmet erbabının asıl ücretine ek olarak sağlanan menfaatlerin gelir vergisinden istisna edilmesidir.

Bu kapsamda, istisnadan faydalanılması için kadın hizmet erbabına sağlanan menfaatin, ilgili Kanunlar, toplu iş sözleşmeleri veya bireysel iş sözleşmelerine dayanarak ödenen asıl ücrete ilave olarak sağlanması şart olup, kadın hizmet erbabının asıl ücretinin bir kısmının kreş ve gündüz bakımevi hizmeti ödemesi gibi değerlendirilmek suretiyle anılan istisnaya konu edilmesi mümkün değildir.

Örnek 6: İşveren (M)’ye bağlı olarak 4.000 TL ücretle çalışan hizmet erbabı Bayan (Ş), bir çocuğu için kreş işletmesine aylık 1.000 TL kreş ücreti ödemektedir. Bayan (Ş)’nin talebi üzerine, kreş işletmesine ödemiş olduğu 1.000 TL kreş ücreti, işvereni tarafından ücretinden kesilmek suretiyle ödenmeye başlanmıştır.

İşveren (M), Bayan (Ş)’nin asıl ücretinden keserek kreş işletmesine ödediği 1.000 TL ile sadece ödemeye aracılık ettiği, Bayan (Ş)’nin almış olduğu asıl ücretine ilave bir menfaat sağlamadığı için, bu ödeme dolayısıyla 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (16) numaralı bendi kapsamında gelir vergisi istisnasından faydalanılması söz konusu olmayacaktır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Hizmet Erbabına Ödenen Tazminatların Vergilendirilmesi ile İstisna Uygulaması

Yasal düzenleme ve dayanak

MADDE 8 – (1) 7103 sayılı Kanunla 193 sayılı Kanunun tazminat ve yardımlarda gelir vergisi istisnasını düzenleyen 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“7. a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.);

b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.);”

(2) 7103 sayılı Kanunla 193 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki (7) numaralı bent eklenmiştir.

“7. Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar.”

Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra yapılan ödemeler ve yardımların vergilendirilmesi

MADDE 9 – (1) 193 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen bent hükmü ile hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi ve ikale sözleşmesi gibi sözleşmeler kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımların ücret olarak kabul edildiği ve vergilendirildiği hususuna açıklık getirilmiştir.

(2) Bu tazminatlar, hizmet erbabına işten ayrılma, emekli olma, dava açmama vb. nedenlerle çalışmasından bağımsız olarak ödenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, ücret hükümlerine göre vergilendirilecektir.

Kıdem tazminatlarında istisna uygulaması

MADDE 10 – (1) 7103 sayılı Kanunla 193 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının yeniden düzenlenen (7) numaralı bendinin (a) alt bendi ile 1475, 854 ve 5953 sayılı Kanunlara göre ödenen kıdem tazminatlarına uygulanacak istisnaya ilişkin düzenleme aynen korunmuştur.

(2) Bu çerçevede ücret kapsamında değerlendirilen;

a) 1475 ve 854 sayılı Kanunlar uyarınca ödenmesi gereken kıdem tazminatları,

b) 5953 sayılı Kanun uyarınca yapılan ve çalışanın son brüt ücreti üzerinden hesaplanan ve ödenen 24 aylık tutarı aşmayan kıdem tazminatları

gelir vergisinden istisna edilecektir.

(3) 1475 ve 854 sayılı Kanunlar uyarınca, hizmet erbabının çalıştığı süre ve kıdem tazminatına esas ücreti dikkate alınarak hesaplanan ve ödenen kıdem tazminatları istisna kapsamına girmekte olup hesaplanan bu tutarları aşan ilave ödemeler ise ücret kapsamında değerlendirilmek suretiyle vergilendirilecektir. Dolayısıyla, hizmet erbabının kıdem tazminatına esas ücretine göre hesaplanan ve en yüksek Devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşan ödemelerde ise en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi kadarlık kısmı istisnaya konu edilecek, aşan kısmı ise ücret olarak vergilendirilecektir.

(4) Kıdem tazminatının yıllık miktarı 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emekli ikramiyesini geçemez. Bu tutar, 2/1/2018 tarihi itibariyle 5.001,76 TL’dir.

Örnek 7: (A) Anonim şirketinde 10 yıl süreyle çalıştıktan sonra 15/1/2018 tarihinde işten ayrılan Bay (B)’ye, 1475 sayılı Kanun uyarınca işvereni tarafından, kıdem tazminatına esas ücreti olan 4.000 TL üzerinden 40.000 TL kıdem tazminatı ödenmiştir.

Buna göre, Bay (B)’ye 1475 sayılı Kanun kapsamında hesaplanarak ödenen ve en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emeklilik ikramiyesinin (5.001,76×10=) 50.017,60 TL’nin altında kalan 40.000 TL kıdem tazminatının tamamı, gelir vergisinden istisna edilecektir.

Örnek 8: (C) Anonim şirketinde 20 yıl süreyle çalıştıktan sonra 5/2/2018 tarihinde işten ayrılan Bay (D)’ye, işvereni tarafından 854 sayılı Kanun uyarınca, kıdem tazminatına esas ücreti olan 7.500 TL üzerinden hesaplanan 150.000 TL kıdem tazminatı ödenmiştir.

Hesaplanan kıdem tazminatı tutarı 150.000 TL olsa da, istisna edilecek tutar, en yüksek Devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenen azami emekli ikramiyesi tutarı ve çalışma süresi dikkate alınarak hesaplanan tutarı aşamayacaktır.

Buna göre, Bay (D)’nin 20 yıl çalışması karşılığı istisna edilecek azami tutar (5.001,76×20=) 100.035,20 TL dir. Bu nedenle Bay (D)’ye ödenen 150.000 TL kıdem tazminatının 100.035,20 TL lik kısmı gelir vergisinden istisna edilecek, aşan kısım olan (150.000-100.035,20=) 49.964,80 TL ise ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Örnek 9: (E) Gazetesinde 30 yıl süreyle çalıştıktan sonra 15/3/2018 tarihinde emekli olan Bayan (S)’ye işvereni tarafından 5953 sayılı Kanun uyarınca, son aya ilişkin brüt ücreti olan 10.000 TL üzerinden hesaplanan 300.000 TL kıdem tazminatı ödenmiştir.

Bayan (S)’ye ödenen kıdem tazminatının, 24 aylığına isabet eden tutar olan (24×10.000=) 240.000 TL gelir vergisinden istisna edilecek, kalan tutar (300.000-240.000=) 60.000 TL ise gelir vergisine tabi olacaktır.

Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra yapılan ödemeler ve yardımlarda istisna

MADDE 11 – (1) Çalışma hayatında hizmet erbabına işten ayrılma, emekli olma, dava açılmaması vb. nedenlerle karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi ödemeler yapılabilmektedir. 193 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinin (b) alt bendinde yapılan düzenleme ile bu ödemelerinde çalışanın tabi olduğu mevzuata göre kıdem tazminatına ilişkin istisna tutarının hesabında dikkate alınması gerektiği hususuna açıklık getirilmiştir. Buna göre, anılan Kanunlar uyarınca ödenecek kıdem tazminatlarından gelir vergisinden istisna edilecek tutar hesap edilirken, yukarıda sayılan ödemeler de dahil edilerek ödemelerin toplamı üzerinden istisna uygulanacak, istisnayı aşan tutarlar ise ücret olarak gelir vergisine tabi tutulacaktır.

(2) 1475 ve 854 sayılı Kanunlar uyarınca bu Tebliğin 10 uncu maddesinde belirtildiği şekilde hesaplanan kıdem tazminatı tutarı dışında, birinci fıkrada sayılan ilave bir tazminat ödemesi yapılması halinde, bu ödemenin; bu tutar ile kıdem tazminatı tutarı toplamının, en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşmayan kısmı istisnaya konu edilecektir.

(3) 5953 sayılı Kanun uyarınca kıdem tazminatı ödenen hizmet erbabına, bu tazminat dışında, birinci fıkrada sayılan ilave bir tazminat ödemesi yapılması halinde, bu tutar ile kıdem tazminatı tutarı toplamının, çalışanın son brüt ücreti üzerinden hesaplanan 24 aylık tutarını aşmayan kısmı istisnaya tabi tutulacaktır.

(4) 1475 ve 854 sayılı Kanunlara tabi olarak çalışanlara kıdem tazminatı ödenmediği, ancak birinci fıkrada sayılan bir tazminat ödendiği durumlarda, ödenen bu tazminat tutarının, en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşmayan kısmı, 5953 sayılı Kanuna tabi olarak çalışanlarda ise çalışanın son brüt ücreti üzerinden hesaplanan 24 aylık tutarını aşmayan kısmı istisnaya tabi tutulacak, aşan kısmı ise ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır.

Örnek 10: (Ç) A.Ş.’de 10 yıl süreyle çalıştıktan sonra 12/1/2018 tarihinde işten ayrılan Bay (H)’ye, işvereni tarafından 1475 sayılı Kanun uyarınca, kıdem tazminatına esas ücreti olan 3.000 TL üzerinden 30.000 TL kıdem tazminatı ile karşılıklı sonlandırma sözleşmesine (ikale) istinaden 50.000 TL iş güvencesi tazminatı olmak üzere toplam 80.000 TL ödeme yapılmıştır.

2/1/2018 tarihi itibariyle 657 sayılı Kanuna tabi en yüksek Devlet memuruna bir hizmet yılı için ödenecek azami emekli ikramiyesi tutarı 5.001,76 TL dir.

Bay (H)’ye yapılan 80.000 TL lik ödemenin gelir vergisinden istisna edilecek tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.

Kıdem tazminatı tutarı                                                                            30.000,00 TL

İş güvencesi tazminatı                                                                            50.000,00 TL

Ödenen toplam tutar                                                                               80.000,00 TL

Vergiden istisna edilecek tutar (5.001,76×10=)                                     50.017,60 TL

Vergiye tabi tutar (80.000-50.017,60=)                                                 29.982,40 TL

Örnek 11: (K) A.Ş.’de 854 sayılı Kanuna tabi olarak, 15 yıl süreyle çalıştıktan sonra ikale sözleşmesi ile 2/2/2018 tarihinde işten ayrılan Bayan (L)’ye, işvereni tarafından 55.000 TL iş kaybı tazminatı ödenmiş olup ayrıca kıdem tazminatı ödemesi yapılmamıştır.

Bayan (L)’ye yapılan 55.000 TL lik ödemenin gelir vergisinden istisna edilecek tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.

İş kaybı tazminatı                                                                                   55.000,00 TL

Vergiden istisna edilecek tutar (5.001,76×10=)                                     50.017,60 TL

Vergiye tabi tutar (55.000-50.017,60=)                                                   4.982,40 TL

Örnek 12: (M) A.Ş.’de 5953 sayılı Kanun kapsamında 20 yıl süreyle çalıştıktan sonra, 15/3/2018 tarihinde emekliliğe ayrılan ve en son aya ilişkin ücreti 20.000 TL olan Bayan (N)’ye işvereni tarafından 400.000 TL kıdem tazminatı ve 500.000 TL emeklilik tazminatı (ikramiyesi) ödenmiştir.

Bayan (N)’ye yapılan 900.000 TL lik ödemenin gelir vergisinden istisna edilecek tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.

Kıdem tazminatı tutarı                                                                               400.000 TL

Emeklilik tazminatı (ikramiyesi)                                                                500.000 TL

Ödenen toplam tutar                                                                                  900.000 TL

Vergiden istisna edilecek tutar (20.000 TL x 24=)                                    480.000 TL

Vergiye tabi tutar (900.000 TL-480.000 TL=)                                          420.000 TL

657 sayılı Kanunun 4/b ve mülga 4/c maddeleri kapsamında çalışan personele ödenen iş sonu tazminatlarının vergilendirilmesi

MADDE 12 – (1) 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki sözleşmeli personele ve mülga (C) fıkrası kapsamındaki geçici personele hizmet sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle ödenen iş sonu tazminatları da 193 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi uyarınca, bu Tebliğin 10 ve 11 inci maddelerinde yapılan açıklamalar çerçevesinde gelir vergisinden istisna edilecektir.

(2) 7103 sayılı Kanunun yayımı tarihinden önce 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki sözleşmeli personele ve mülga (C) fıkrası kapsamındaki geçici personele ödenen iş sonu tazminatları üzerinden gelir vergisi kesintisinin yapılmış olması durumunda, zamanaşımı süresi de dikkate alınarak;

a) Kesilen gelir vergisini dava konusu yapmayan mükelleflerin, ilgili muhasebe birimlerine dilekçeyle başvurmaları,

b) Mahkemelerde ihtilafı devam eden ve bu Tebliğin yayımı tarihi itibarıyla yargıda kesinleşmemiş işlemlere ilişkin olarak; mükelleflerin, davalarından feragat etmeleri ve buna ilişkin ilgili mahkemeden feragat ettiklerini gösterir şerhli dilekçe örneğini veya bu belge temin edilemediği takdirde feragat nedeniyle verilecek karar örneğini muhasebe birimlerine ibraz etmeleri

kaydıyla, tahsil edilen gelir vergisinin red ve iadesi yapılacaktır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

İlave Asgari Geçim İndirimi Düzenlemesi

Yasal düzenleme ve dayanak

MADDE 13 – (1) 7103 sayılı Kanunla 193 sayılı Kanunun 32 nci maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Net ücretleri, bu Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle bu maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgarî geçim indirimi hesaplanan asgarî ücretlilere, içinde bulunulan yılın Ocak ayına ilişkin ödenen net ücretin (ilgili yılda geçerli asgarî ücretin dönemsel olarak farklı tutarlarda belirlenmiş olması halinde, yeni asgarî ücretin geçerli olduğu aylar için artışın uygulandığı ilk aydaki ücret üzerinden Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk dilimindeki oran baz alınarak hesaplanan net ücretin) altında kalanlara, bu tutar ile bu tutarın altında kalındığı aylara ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgarî geçim indirimine ayrıca ilave edilir. Bu fıkrada geçen net ücret, yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgarî geçim indiriminin ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade eder.”

(2) 4/12/2007 tarihli ve 26720 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde asgari geçim indirimi uygulamasına ilişkin usul ve esaslar açıklanmıştır.

Uygulama esasları

MADDE 14 – (1) Net ücretleri, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle aynı Kanunun 32 nci maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgarî geçim indirimi hesaplanan asgarî ücretlilere, içinde bulunulan yılın Ocak ayına ilişkin ödenen net ücretin altında kalanlara, bu tutar ile bu tutarın altında kalındığı aylara ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgari geçim indirimine ayrıca ilave edilecektir.

(2) Bu fark tutar, 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen esaslara göre düzenlenen “Asgari Geçim İndirimi Bordrosu”nda hesaplanan asgari geçim indirimine ayrıca ilave edilecektir.

(3) Asgari geçim indirimi bordrosunda yer alan ilave tutar dahil toplam asgari geçim indirimi tutarı, ücret ödemesinin yapıldığı döneme ilişkin ücret bordrosunun “Asgari Geçim İndirimi” satırına aktarılacaktır.

(4) İkinci fıkrada belirtilen esaslara göre hesaplanan ilave tutar dahil toplam asgari geçim indirimi tutarı, hizmet erbabının ücreti üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için, söz konusu tutarın ücretlilere ödenmiş olması gerekmektedir.

(5) Asgari geçim indiriminin toplamı, ücretlinin o aydaki ücretinden kesilen gelir vergisinden fazla olamayacaktır.

(6) Bu Tebliğin uygulamasında net ücret, yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgari geçim indiriminin ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade etmektedir.

(7) Hizmet erbabına yapılan ve ücret olarak kabul edilen tazminat ve prim gibi mutat olmayan ödemeler, esas itibarıyla yıllık bazda ücretlinin gelirini artırdığından, bu ödemeler nedeniyle üst dilime girilmesi nedeniyle aylık net ücretin düştüğünden söz edilemeyecek ve ilave asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır.

(8) Hizmet erbabının, ücret aldığı dönemde işe başlaması veya işten ayrılması, ücretsiz izin ve benzeri nedenlerle net ücretinin Ocak ayında sadece kendisi için asgari geçim indirimi hesaplanan asgari ücretlilere ödenen net ücretin altına düşmesi durumunda ilave asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır.

(9) Asgari geçim indiriminin hesaplanması ve uygulanmasına ilişkin olarak bu Tebliğde yer almayan hususlar hakkında, 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan açıklamalar dikkate alınacaktır.

(10) İlgili yılda geçerli asgari ücretin dönemsel olarak farklı tutarlarda belirlenmiş olması halinde, baz alınan Ocak ayına ilişkin ödenen net ücret yerine, yeni asgari ücretin geçerli olduğu aylar için artışın uygulandığı ilk aydaki ücret üzerinden Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk dilimindeki oran baz alınarak hesaplanan net ücret esas alınacak ve buna göre ilave asgari geçim indirimi uygulanacaktır.

Örnek 13: Bekâr ve çocuksuz olan hizmet erbabı Bay (A)’nın, 2018 yılı Ocak ayında asgari geçim indirimi dâhil net ücreti 1.603,12 TL dir.

193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan vergi tarifesi nedeniyle Bay (A)’nın, 2018 yılı Eylül ayı net ücreti 1.566,84 TL’ye Ekim, Kasım ve Aralık ayı net ücreti ise 1.516,87 TL’ye düşmektedir.

Bay (A)’nın, Eylül ayından itibaren eline geçen net ücretinin 1.603,12 TL’nin altında kalması nedeniyle, Eylül ayı için (1.603,12-1.566,84=) 36,28 TL Ekim, Kasım ve Aralık ayları için ise (1.603,12-1.516,87=) 86,25 TL asgari geçim indirimine ilave edilerek hizmet erbabına ödenecektir.

Örnek 14: Bay (B) asgari ücretli olarak çalışmaktadır. Bay (B), evli ve 1 çocuklu olup eşi çalışmamaktadır.

Bay (B)’nin 2018 yılı Ocak ayında asgari geçim indirimi dâhil net ücreti 1.656,40 TL olup Ekim, Kasım ve Aralık ayları net ücreti 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan vergi tarifesi nedeniyle 1.570,15 TL ye düşmektedir.

Buna göre, hizmet erbabının söz konusu dönemlerde eline geçen ücretinin 1.603,12 TL nin altında kalan kısmı olan (1.603,12-1.570,15=) 32,97 TL asgari geçim indirimine ilave edilerek hizmet erbabına ödenecektir.

Örnek 15: Bay (C) asgari ücretli olarak çalışmaktadır. Bay (C) evli ve 3 çocuklu olup eşi çalışmamaktadır.

Bay (C)’nin 2018 yılı Ocak ayında asgari geçim indirimi dâhil net ücreti 1.709,67 TL dir. Eylül ayı net ücreti 1.673,39 TL, Ekim, Kasım ve Aralık ayları net ücreti ise 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan vergi tarifesi nedeniyle 1.623,42 TL’ye düşmektedir.

Bay (C)’nin, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları net ücreti 1.603,12 TL’nin altına düşmediğinden ilave asgari geçim indiriminden yararlanması söz konusu olmayacaktır.

Örnek 16: Evli, eşi çalışmayan ve 1 çocuk sahibi Bay (R) asgari ücretli olarak çalışmaktadır. Bay (R)’nin 2018 yılı Ocak ayında asgari geçim indirimi dâhil net ücreti 1.603,12 TL’dir.

İşvereni tarafından Bay (R)’ye Mart ayında 5.000 TL prim ödemesi yapılması nedeniyle gelir vergisine esas tarifede üst dilime girilmiş ve Bay (R)’nin ücreti, Temmuz ayından itibaren 1.603,12 TL nin altına düşmüştür.

Her ne kadar Bay (R)’nin Temmuz ayından itibaren net ücreti, 1.603,12 TL’nin altına düşmüş olsa bile, yıl içerisinde elde edilen kümülatif ücrete bakıldığında, prim ödemesi nedeniyle yıllık bazda asgari ücretin altına düşmediğinden ilave asgari geçim indirimi uygulanmayacaktır.

Yürürlük

MADDE 15 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Kar Dağıtımı Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan “Enflasyon Düzeltmesi Uygulayan Şirketlerde Esas Alınacak…
  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
Top