Mehmet Özdoğru
Vergi İhtilaflarında Yürütmenin Durdurulması Koşulları
Vergi ve Ceza ihbarnamelerine karşı ilgili vergi mahkemelerinde dava açılması halinde, “Yürütmenin Durdurulması” talebinde bulunulmaz. Çünkü, ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren (30) gün içerisinde dava açılması otomatik olarak ihbarnamenin tahakkukunu durdurur.[1]
Kendisine ödeme emri tebliğ edilen amme borçlusu bu ödeme emrine karşı, ilgili vergi mahkemesinde (15) gün içersinde dava açması gerekir. Açılan dava, ödeme emri ile ilgili “Yürütmenin Durdurulması” ‘na engel teşkil etmez. Ödeme emri ‘ne karşı açılan iptal davalarında (vergi ve ceza ihbarnamelerinde yürütmenin durdurulması talep edilmez) mutlak surette “Yürütmenin Durdurulması” talep edilmelidir (Bkz. 2577 sayılı İYUK md. 27). 01.01.2018 tarihinden itibaren ödeme emrine karşı dava açma süresi (15) gün olarak belirlenmiştir.
Ödeme emrine karşı açılacak davalarda, dava açma süresi (1)5 gün olup, bu süre 2577 sayılı İYUK md. 61-62 hükümlerine göre adli tatil dönemlerine tekabül etmesi halinde dava açma süresi adli tatil bitimi olan süreden sonra( )7 gün uzar. Adli tatil her yıl 20 temmuz ila 31 ağustos dönemlerini kapsar. Yine 01.01.2018 tarihinden itibaren vergi yargısında ödeme emrine karşı dava açma süresi (15 )güne çıkarılmıştır.
Aksi yasada öngörülmedikçe, idari yargı yerlerinde dava açılması ya da temyiz yoluna başvurulması kural olarak, dava konusu idari işlemlerin yürütülmesini durdurmaz. Ancak taraflardan birinin talebi üzerine, gerekli şartlar da oluşmuşsa Mahkeme, yürütmenin durdurulmasına karar verebilir. Mahkeme tarafından yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi durumunda, esas dava karara bağlanıncaya kadar, eski durumun devamı sağlanır. Böylece davacıların, dava konusu yaptıkları idari işlemin uygulaması, dava sonuna kadar ertelenir. Dolayısıyla, yürütmenin durdurulması kararı, bu ertelemeyi sağlayan geçici bir önlemdir.
Yürütmenin durdurulması kararları ile ilgili, belli başlı ilkeler aşağıda sıralanmıştır;
1) Yürütmenin durdurulması talebi ödeme emri aşamasında teminat gösterilmiş olması şartıyla verilebilir. (Anayasa Md. 125, İYUK Md. 27) Vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı açılan davalarda yürütmenin durdurulması talebinde bulunmasına gereksinim yoktur. Çünkü, (1) nolu vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı açılan davalarda otomatikman tahsilat durmakta, ayrıca yürütmenin durdurulması talebine gerek yoktur. Vergi mahkemesinde açılan davanın mükellef aleyhine neticelenmesi halinde vergi dairesi tarafından mükellefe uygulanan (2) nolu ihbarnameye karşı mal beyanında bulunularak karar temyiz edilir ve karar için bir üst mahkemeye itiraz veya temyiz yapılmalıdır.
2) İdari işlemlerin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması gerekir. Ayrıca, idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması zorunludur. Bu gibi durumlarda yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.
3) Yürütmenin durdurulması istemi, ancak açılan dava içerisinde istenmelidir.
4) Yürütmenin durdurulması istemi, ya dava dilekçesi ile beraber veya dava açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile istenmelidir.
5) Mahkeme yürütmenin durdurulması için, kanun aradığı iki koşulun da mevcut olduğuna veya olmadığına ilişkin gerekçeyi açık bir şekilde ortaya koymalıdır.
6) Yürütmenin durdurulması kararları, teminat karşılığında verilir.[2]Ancak, mahkeme tarafından durumun gereklerine göre teminat aranmadan da yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.
7) Özel esaslar ile ilgili (KOD:4 davaları) olarak açılan davalarda öncelikle, yürütmenin durdurulması talep edilmelidir. Bu gibi davalarda mahkemeler, yürütmenin durdurulması talebini teminat aranmadan kabul etmektedir.
8) Yürütmenin durdurulması talepli davalar öncelikle görüşülür ve karara bağlanır. Bu tip kararlar 2577 sayılı İYUK md. 27/8 hükmüne göre (15) gün içerisinde yazılır ve imzalanır. Aynı nedenlere dayanılarak, 2. Kez yürütmenin durdurulması talebinde bulunulamaz. (2577 sayılı İYUK md. 27/9, 10)
9) Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulaması halinde doğacak telafisi güç veya imkansız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle Anaysa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez (2577 sayılı İYUK md. 27/2)
10) Mükellefin, “İhtirazı kayıtla”verdiği beyannameye dayanılarak yapılan tarhiyat işlemlerine karşı dava açması durumunda yürütme kendiliğinden durmaz. Bu gibi davalarda yürütme ancak koşulların varlığı, davacının bu yöndeki talebi ve de mahkemenin kararıyla durabilir. Mahkemeler, davalı idarenin savunmasını almadan yürütmenin durdurulması hakkında karar vermez.[3]
11) Tahsilât işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalarda da yürütme kendiliğinden durmaz. Bu gibi durumlarda, yürütmenin durdurulması talep edilmelidir ve teminat gösterilmelidir.
12) Dosyanın işlemden kaldırılması ve işlemden kaldırılan dava dosyasının tekrar işleme koyulması halinde yürütme kendiliğinden durmaz.
13) Mükellefin talebi üzerine takdir komisyonunca belirlenen emsal bedele karşı açılan davalar da yürütme kendiliğinden durmaz.
14) Kanun yoluna başvurulması halinde yürütme kendiliğinden durmaz. İlk derece mahkemesi olarak vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarına ilişkin açılan davalarda, dava konusu tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlülüklerine ilişkin tahsil işlemi kendiliğinden durmaktadır. (Bkz. Alpaslan Mustafa, Mali Hukuk Uygulamaları Yorum Makale ve İncelemeler, İzmir, 2015, Kanyılmaz Mat.)
15) Mahkemeler, açılan davanın durumunda göre idarece yapılan işlemin mahiyetine göre bazı hallerde teminat istemeden hatta karşı tarafın savunmasını dahi almadan yürütmenin durdurulmasına karar verebilmektedir.[4]Nazlı Gaye Alpaslan
------
[1] Bkz: ALPASLAN Nazlı Gaye, Vergi İhtilafları ile İlgili Makale, Yorum ve İncelemeler İzmir-2015
[2] Teminat olarak kabul edilecek değerler şunlardır; para, bankalar tarafından verilen teminat mektubu, hazine tahvil ve bonoları, hükümetçe belirlenen milli esham ve tahvilatlar, ilgililer ve ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı idarece haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar, gayrimenkul rehni, noterden onaylı bir kefalet sözleşmesi ile gösterilen kefil.
[3] Ayrıntılı açıklamalar için Bkz: ALPASLAN Mustafa- KAYA Eda- ALPASLAN Nazlı Gaye, Ödeme Emri, Met Matbaacılık Aş., Ekim, 2017-İzmir
[4] ALPASLAN Mustafa-KAYA Eda- ALPASLAN N.Gaye, ‘’Ödeme Emri’’ , İzmir, 2017
Ayrımcılığa Uğrayan İşçi Tazminat Alır
İş Kanunu ile işçi-işveren arasındaki, ilişkiler düzenlenirken getirilen en önemli kurallardan birisi de işçinin işyerinde diğer işçilere göre farklı muameleye, ayrımclığa uğramamasıdır.
Özellikle çalışma hayatında en fazla yakınılan konuların başında emsal çalışanlar arasında ücretteki farklılıklar ile aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret ödenmesi gelmektedir.
Işverenler, iş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapamaz.
İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.
İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.
Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.
İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz.
****
İşveren Neleri Yapamaz
Bu hükümlere göre ayrımcılık konusu değerlendirildiğinde;
* İşverenlerin çalışanlar arasında dil, din, cinsiyet, ırk, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep farkı gibi durumlara dayanarak ayrımcılık yapamayacağı,
* İşverenlerin, biyolojik nedenlerle (örneğin engelli çalışanlar gibi) ya da işin niteliği gereği gibi zorunlu haller dışında, bir çalışana iş sözleşmesinin yapılması, iş şartlarının oluşturulması veya çalışma koşullarının uygulanması yada sona erdirilmesinde cinsiyet ya da gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak farklı işlem yapamayacağı,
* İşverenlerin geçerli bir sebep olmadıkça tam zamanlı çalışan işçi karşısında, kısmi süreli yani part-time çalışan işçiye, kısmi süreli çalışan işçi karşısında ise tam zamanlı çalışan işçiye ayrımcılık yapamayacağı,
* Çalışanlara cinsiyeti nedeniyle ayrımcılık yapılamayacağı, örneğin kadın çalışanlara daha düşük bir ücret uygulanamayacağı,
* Aynı veya eşit değerdeki işlerde kadın-erkek çalışanlar arasında düşük ücretin kararlaştırılamayacağı hususları yer almaktadır.
İşverenler bu hükümler doğrultusunda ayrımcılık yapamayacaklardır.
***
Tazminat Tutarı Ne Olacak?
İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. Diğer bir deyişle, ayrımcılığa uğrayan işçi “ayrımcılık tazminatı” davası açarak, işverenden Ayrımcılık Tazminatı alabilmektedir.
Toplu İş Sözleşmesi'nde belirlenen haklardan sendika üyesi olmayan işçilerin yararlandırılmaması eşitsizlik ilkesine aykırılık olarak değerlendirilemeyecektir.
Çalışanlar, işverenin eşit davranma yükümlülüğüne aykırı davrandığını, diğer bir deyişle ayrımcılığa uğradıklarını ispat etmekle yükümlüdür. Ancak, işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur. İbrahim Işıklı
https://www.dunya.com/kose-yazisi/ayrimciliga-ugrayan-isci-tazminat-alir/425947
‘İşi Korumak’ İçin Kısa Çalışma Formülü
Ekonomik güçlük dönemlerinde, küçülmek durumunda kalan işletmeler, işçilerinin iş sözleşmelerini feshetmek yerine kısa çalışma yöntemini tercih edebilir. İşin korunmasını sağlamak daha elzem. Bunun ayrıntılarına bir bakalım...
Ekonomik güçlükler yaşandığında işin korunmasını sağlamak, bireysel olarak işçilerin haklarının korunmasının önüne geçmekte, işin korunmasını sağlamak daha elzem olmaktadır.
Çünkü mevzuatımız bireysel olarak işçinin haklarının korunması için, işçinin birçok tazminat alabilmesine imkân tanısa da, son noktada yine de işçinin işsiz kalmasından kaçılamamaktadır.
Bir ara çözüm...
Ekonomik güçlük yaşayan bir işveren bu durumu ispatlaması halinde çalışanları işten çıkartma hakkına sahip olmaktadır. Sürekli zarar eden bir işverenden üretime devam etmesi beklenememektedir. Bu durumda işçiler duruma göre ihbar tazminatı ve hak kazandılarsa kıdem tazminatı almakta fakat yine de işsiz kalmaktadırlar. En fazla işverenin ekonomik güçlüğünün gerçek olmadığına mahkeme tarafından karar verilirse, kıdem ve ihbara ek olarak boşta geçen süre ücreti ve iş güvencesi tazminatı ödeyerek işveren işçiyi yine de işten çıkartabilmektedir.
Bu nedenle mevzuatımız işçilerin haklarını korumaya yönelik düzenlemeler getirirken bir yandan da uzun vadede işi korumaya yönelik birçok düzenleme getirmiştir.
Böylece işin korunması sağlanarak işçilerin kitlesel olarak işsiz kalmamalarını önlemeye yönelik ara çözümler üretmektedir. Ara çözümler işin korunmasını sağlayarak işçilerin işten çıkartılmadan ekonomik güçlük dönemlerinin atlatılabilmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda kısa çalışma uygulamaları işin korunmasına yönelik yöntemlerin başında gelmektedir.
SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?
Kısa çalışma, ekonomik güçlük dönemlerinde, işletmelerin küçülmek durumunda kalmaları halinde, işçilerinin iş sözleşmelerini feshetme yerine bu dönemde çalışma süresini azaltarak üretimi kısmak veya faaliyetlerini geçici süreyle tamamen durdurmak suretiyle işçilerle olan iş ilişkilerini sürdürmeleri anlamına geliyor.
Yönetmelikteki tanıma göreyse; 3 ayı geçmemek üzere; işyerinde uygulanan çalışma süresinin, işyerinin tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmasını veya süreklilik koşulu aranmaksızın en az 4 hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulmasını ifade ediyor.
Aylık ücret ne kadar?
İşverenin kısa çalışma başvurusunun kabul edilmesi, kısa çalışma ödeneği için yeterli değil. İşçinin kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki son 120 gün içinde kesintisiz çalışmış olması gerekiyor. İşçinin adına son 3 yıl içinde en az 600 gün işsizlik sigortası primi bildirilmiş olması zorunlu.
Günlük kısa çalışma ödeneği; sigortalının son 12 aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde 60’ıdır. Böyle hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde 150’sini geçemiyor. Kısa çalışma ödeneği, işçinin kendisine, aylık olarak her ayın sonunda ödeniyor. Kısa çalışma ödeneğinin 2018 yılı için aylık tutarı 1.208,46 TL ile 3.021,14 TL arasında değişiyor.
Fakat işyerinde çalışma süresi düşürüldüyse, bu tutarların çalışılmayan süreye göre oranlı kısımları ödeniyor. İşsizlik Sigortası Fonu işçi ve işverenlere destek oluyor.
ÖDENEK DEVREYE GİRİYOR
Durdurma süresince tamamen veya çalışma süresi azaltıldıysa azaltma oranında işverenin işçiye ücret ödeme zorunluluğu ortadan kalkıyor. İşçi bir nevi ücretsiz izne çıkartılmış veya kısmi süreli çalışmaya geçirilmiş oluyor.
İşçiden bu uygulamaya yönelik bir onay alınmasına gerek bulunmuyor. Bu yönüyle çalışma şartlarında işçi aleyhine değişiklik getiren bir uygulama olduğundan mevzuatımız çalışana iki yönlü koruma sağlıyor. Birincisi, uygulamayı başlatmak onaya tabi, ikincisi çalışana bu dönem için mahrum kaldığı ücrete karşılık kısa çalışma ödeneği ödeniyor.
Onay zorunlu
Kısa çalışmaya başvurunun işveren tarafından yapılması gerekiyor. Kısa çalışmaya ancak genel ekonomik kriz, bölgesel veya sektörel kriz ya da zorlayıcı sebeplerin varlığı halinde başvurulabiliyor. Bu durumlardan birinin meydana geldiğini düşünen işveren, sebebin ne olduğunu anlatarak, bu durumların işyerine olan etkilerini ispatlayacak araçları ve işyerine ait bilgi ve belgeleri sunarak İŞKUR’a başvurmalı.
Kabul veya ret
İŞKUR Yönetim Kurulunca talebin yerindeliği değerlendiriliyor ve talep kabul veya ret ediliyor. İşletmenin sadece kendisinden kaynaklanan ekonomik güçlüklerde kısa çalışma kabul edilmiyor. Bu öncül denetim sayesinde işçilerin tek taraflı olarak kısa çalışmaya çıkarılmaları engellenmiş oluyor.
Fakat bu dönemde yapılan başvuruların dikkatle incelenmesi gerekiyor. Kısa çalışmanın geniş işçi kitlelerinin işsiz kalmasını önleme işlevine ağırlık verilmesi yerinde olacaktır. Çalışanların işlerini kaybetmektense kısa çalışmayı tercih edecekleri göz önüne alınarak yapılan başvuruların değerlendirilmesi mağduriyetleri engelleyebilecektir.
Şartlar kolaylaşmalı
Kısa çalışma uygulaması sıklıkla başvurulan bir yöntem değil. Bunun nedeni pek çok işverenin kısa çalışmadan haberdar olmaması.
Ayrıca, kısa çalışmayı gerektiren durumların ispatının zor olması da diğer bir neden. Durumun ispatına ilişkin aranan emarelerin geniş yorumlanması düşünülebilir. Cem Kılıç
http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/isi-korumak-icin-kisa-calisma-2731199/
SGK Der Ki! Bugün Son Gün
7143 sayılı Kanun hükümleri uyarınca;
2018 yılı Mart ayı/dönemi ve önceki aylara ilişkin olup, 7143 Sayılı Kanunun yayım tarihi olan 18.5.2018 tarihinden önce tahakkuk ettiği hâlde 18.5.2018 tarihi itibarıyla ödenmemiş olan; (Bu Kanunun I. maddesinin bilinci fıkrasının (e) bendi kapsamındaki alacaklardan bu Kanunun 9. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen ilk taksit ödeme süresinin sonuna kadar tahakkuk edenler de bu Kanunun 7. maddesine göre yapılandırılır.)
1- 5510 sayılı Kanunun 4-1(a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan; sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, ek karşılık primi, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi,
2- 7143 sayılı Kanuna göre, yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenme imkânı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi (5510 sayılı Kanunun Geçici 16. maddesi kapsamında gelir vergisinden muaf olan kadın sigortalıların isteğe bağlı sigorta primi dâhil) ile topluluk sigortası primi,
3- İlgili Kanunları gereğince Kurumumuzca takip edilmekte olan damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı,
4- 31.3.2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup bu 18.5.2018 tarihinden önce Kurumca re'sen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edildiği halde 18.5.2018 tarihi itibarıyla ödenmemiş olan; özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespitler sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi,
5- 31.3.2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak için bu 18.5.2018 tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar (31.7.2018/27.08.2018) başvurulduğu halde bu sürenin sonuna kadar Kurumca re'sen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edilememiş olan ön değerlendirme, araştırma veya tespit sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi,
6- 31.3.2018 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup 7143 sayılı Kanunun yayımı tarihi olan 18.5.2018 tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil) tebliğ edilmekle birlikte, kesinleşmiş/kesinleşmemiş olanlar ile 18.5.2018 tarihinden sonra tebliğ edilen idari para cezalan,
7- Bu madde kapsamına giren ve 18.5.2018 tarihinden önce asılları ödenen alacakların; 18.5.2018 tarihi itibarıyla henüz ödenmemiş olan fer'ileri,
8- 5510 sayılı Kanunun ek 5 ve ek 6. maddeleri kapsamında sigortalı olanlara ait sigorta primi,
9- 2925 sayılı Kanun kapsamındaki tarım sigortalılarına ilişkin sigorta primi,
10- 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan ve 18.5.2018 tarihi itibarıyla ilgili kanunlar gereği durdurulmuş sürelere ilişkin primler,
11- Kurumumuz tarafından, 18.5.2018 tarihine kadar fazla veya yersiz olarak ödenen gelir veya aylıklara ilişkin alacaklar,
ile bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacakları, yeniden yapılandırılması mümkün olan Kurum alacaklarını oluşturmaktadır.
27 AĞUSTOS 23:59 KADAR BAŞVURU ŞANSI VAR
7143 sayılı Kanunun 9. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca; borçluların kapsama giren SGK’nun alacaklarını yapılandırabilmeleri için 27.8.2018 tarihi mesai bitimine kadar
Ø ilgili üniteye/birime şahsen,
Ø posta(APS,TAHHÜTLÜ,İADE TAHHÜTLÜ,PTT KARGO) ,
Ø 27.8.2018 saat 23.59 a kadar e-sigorta yoluyla başvuruda bulunmaları gerekmektedir.
İhlal şartları
Yapılandırmadan yararlanmak isteyen ve borçlarını taksitler halinde ödeme talebinde bulunan borçluların;
- Taksitlerinin ilk ikisini süresinde ve tam olarak ödememesi,
- İlk iki taksit süresinde ve tam olarak ödenmekle birlikte bir takvim yılında 2'den fazla taksitini ödememesi,
- İlk iki taksit süresinde ve tam olarak ödenmekle birlikte bir takvim yılında en fazla iki taksit ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının yapılandırmanın son taksitini takip eden ay sonuna kadar gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödememesi,
- Çok zor durumda olma hali hariç olmak üzere taksitlerin ödenme süresince tahakkuk eden sigorta primlerinin de bir takvim yılında 2 aydan fazla ödenmemesi,
halinde yapılandırma hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecektir.
Yukarıda belirtiler şartlar arasında vadesinde ödenmesi öngörülen alacakların veya taksit tutarının % 10 unu aşmamak kaydıyla 10 Türk Lirasına kadar (10,00 TL dâhil) yapılan eksik ödemeler bu Kanun hükümleri açısından ihlal sayılmamaktadır.
Yersiz yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlere ilişkin kayıtların düzeltilmesinden sonra yapılandırma işlemlerine başlanılması
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalıştırılan sigortalılardan kaynaklanan alacaklar ile 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olanların yapılandırma işlemlerinden önce, 2018/Mart ve önceki aylara ilişkin olmak üzere, prim teşviki, indirim ve desteklerden yersiz yararlanmaya ilişkin hatalı kayıtlar ünitelerimizce resen düzeltildikten sonra yapılandırma işlemleri yerine getirilecek, dolayısıyla yersiz yararlanma kayıtlarına ilişkin tahakkuk işlemleri yapılmak suretiyle, ortaya çıkacak fark primler de yapılandırma kapsamına dâhil edilecektir. VEDAT İLKİ This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Kanunlara Aykırı Sözleşme Geçersizdir.
Özel sektöre ait bir işyerinde işe başladım. İşe girerken imzaladığım sözleşmede 'Normal çalışma zamanlarından sonra yapılan fazla çalışmalardan dolayı ayrıca fazla çalışma (mesai) ücreti ödenmeyecektir' diye bir hüküm var. Bir de işyerinden ayrılmam halinde ödenecek tazminattan feragat ettiğime dair bir hüküm yer alıyor. Tabi ben işe girebilmek için bu sözleşmeyi imzaladım ve işe başladım. İş sözleşmesine böyle bir hüküm koymaları mümkün mü?
Kemal A.
Her ne kadar sözleşme serbestisi olsa da kanunlara aykırı olan sözleşmeler geçersizdir. Sözleşmeye kanuna aykırı hükümler konması durumda bu maddeler hükümsüz olacaktır ve kanun maddeleri uygulanacaktır.
21.06.1993 işe giriş tarihim.
3200 günüm, 3'üncü derece engelli raporum ve vergi indirimim var.
Ne zaman ve kaç yaşında emekli olurum? 5...972585 Nolu SMS
Vergi indirimi raporu olanlar işe başlangıç tarihlerine göre yaş şartı aranmadan sigortalılık süresi ve prim gün sayılarını tamamlayarak emekli olabilmektedirler. Siz işe giriş tarihiniz ile üçüncü derece vergi indiriminize göre 16 yıl ve 3760 prim gün şartlarını tamamlayarak emekli olabilirsiniz. 16 yıl sigortalılık şartınız tamamlanmış ancak 3760 prim gününün tamamlanması için 560 gün daha prim ödemeniz gerekmektedir. Prim günü tamamlar tamamlamaz emekli olabilirsiniz.
NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
1975 doğumluyum. 1990 yılından çıraklık okulu kaydım var.
Aynı sigorta numaramla 1997'de kamuda işe basladım. Primim 6300 gün. 5...940878 Nolu SMS
1997'deki başlangıcınız 24 Mayıs'tan önce ise 25 yıl, 56 yaş, 5825 prim gün şartlarına, bu tarihten sonra ise 25 yıl, 57 yaş ve 5900 prim gün şartlarına tabisiniz. Priminiz tamam ancak emekli olabilmeniz için yaşa takılıyorsunuz.
Askerlik 1997'den önce ise borçlanıp bir yıl erken emekli olabilirsiniz. Çıraklık girişi emeklilikte geçerli değil.
20.12.1969 doğum tarihi, SGK giriş tarihi 03.06.1997. 5...722743 Nolu SMS
25 yıl ve 5900 prim gün şartlarını tamamlayıp, 57 yaşınızın dolacağı 20.12.2026'da emekli olabilirsiniz.
Ancak askerlik yaptıysanız ve işe başlangıçtan önce ise 15 gün borçlanıp, 20.12.2025'te emekli olabilirsiniz. Ali Şerbetçi
https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/08/27/kanunlara-aykiri-sozlesme-gecersizdir
Sezonluk işlerde çalışanlar dikkat!.
■ 3 senedir bir otelde çalışıyorum. Fakat her seferinde senemi doldurmadan 2 aylık izine çıkartıldım. Bu sene 1 saat fazla çalışmadım diyerek beni işten attılar. Haklarım nedir?
İşyerinde bir yılı doldurmadan iş sözleşmenizin sona ermesi halinde kıdem tazminatına hak kazanmazsınız ancak sezonluk işlerde arka arkaya sözleşme yenilenmiş olduğu için iş sözleşmesi zincirleme akit olarak değerlendirilir ve toplam süre üzerinden kıdeminiz hesaplanır. Haksız olarak işten çıkarıldığınız için kıdem tazminatınına hak kazanırsınız.
■ 01.01.1990 SSK sigorta girişim var. 10.03.1971 doğumluyum, 6000 günüm var. Ne zaman emekli olabilirim? 15 senedir ayni iş yerinde çalışıyorum, kendi isteğimle ayrılsam tazminat alabilir miyim? 5Ö177148 Nolu SMS:
İşe girişinize göre 25 yıl, 52 yaş ve 5525 prim gün şartlarına tabisiniz.
Prim gün sayınız ve 25 yıl şartınız tamamlanmış. 52 yaşınız ise 2023 yılında dolacak. Bu durumda emekli olacağınız tarih 10.03.2023 tarihi olacaktır. İşyerinden kendi isteğinizle ayrılmanız durumunda tazminat alamazsınız. Ancak 15 yıl, 3600 prim gün şartınız tamamlandığından SGK 'dan alacağınız yaşı bekleyeceğinize dair yazıyla işverenliğe müracaat ederseniz tazminatınızı alabilirsiniz.
■ Eşim ev hanımı sigortası yok. Sigorta yaptırmak istiyorum. Ne yapmalıyım? 5Ö694542 Nolu SMS:
Sayın Okurum, çalışma imkanı olmayan ev hanımları için en uygun sigortalılık isteğe bağlı sigortalılıktır.
İsteğe bağlı sigortalı olma durumunda emeklilik ve sağlık primi ödeyeceğinden hem sağlıktan faydalanabilecek hem de ileride emekli olabilme imkanı olacaktır.
Yapmanız gereken eşinizle beraber en yakın Sosyal Güvenlik İl veya Merkez Müdürlüğüne başvurmaktır. Dışarıdan ödenen ve çalışmadan çalışıyormuş gibi gösterilen 4/a (SSK) primleri tespit edilmesi halinde iptal edilir. Aktif çalışma olmadan ödenecek primler hep risklidir.
Bu nedenle aktif çalışma olmadan 4/a (SSK) primi ödemenizi tavsiye etmem.
Ne zaman emekli olurum?
■ 02.06.1973 doğumluyum. 1.12.2004 yılından beri esnaf Bağ- Kur'luyum. O zamandan beri bir fiil yatırıyorum. Ne zaman emekli olurum? 5Ö465753 Nolu SMS:
Bağ-Kur'dan 9000 prim gün ve 60 yaşa tabisiniz. Emekli olabilmeniz için 9000 prim günü tamamlayıp 60 yaşınızın dolacağı 02.06.2033 tarihi beklemeniz gerekiyor. Son 3,5 yıl SSK ödemeniz halinde yine aynı tarihte 7000 günle SSK'dan emekli olabilirsiniz. Ali Şerbetçi
https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/08/26/sezonluk-islerde-calisanlar-dikkat
Koruyucu Ailelere Aylık 650 Lira Emeklilik Desteği
Koruyucu ailelerdeki çiftler isteğe bağlı sigortalı olup SGK’ya her ay prim ödeyerek emekli olabilirler. 649.28 TL sigorta primini SGK’ya ödeyen koruyucu aile, bu rakamı Çaılışma Bakanlığı'ndan alabiliyor.
Koruyucu aileler kimsesiz çocukların kurumsal bakım yerine aile sıcaklığı ile tanışmasını sağlıyorlar. Bu ulvi görevi yerine getiren koruyucu ailelerin emeklilik anlamında önemli bir destek de sağlanıyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2017 yılı verilerine göre Türkiye’de 4 Bin 654 koruyucu aile yanında, 5 Bin 642 çocuğun bakımı sağlanıyor.
KİMLER BAŞVURABİLİYOR?
Türkiye vatandaşı olup, Türkiye’de sürekli ikamet eden, en az ilkokul düzeyinde eğitim almış olan, 25-65 yaş aralığında bulunan, düzenli gelire sahip olan çocuğa kanunen bakmakla yükümlü olan öz anne – baba ya da vasi dışındaki herkes koruyucu aile olmak üzere Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın İl Müdürlüklerine başvuru yapabiliyor.
ÜNİVERSİTE İÇİN 5890 TL
Bakanlık, talepte bulanan ailelere çocuk başına aylık net ödeme gerçekleştiriyor. Bu ödeme, çocukların yaş grupları, 2018 yılı için aylık 557'den 1220 liraya kadar çıkıyor. Maddi destek, engelli çocuklar söz konusu olduğunda yüzde 50 kadar artırılıyor. Ayrıca koruyucu aile hizmeti kapsamında okula devam eden veya öğrenimini sürdüremeyen çocuklara, kuruluş bakımındaki çocuklara verilen miktarlar üzerinden harçlık ödeniyor. Bu ödemenin yanında koruyucu ailelere çocukların eğitim giderleri için de destek sağlanıyor. Servis ücreti için 250 , meslek edinme kursları için 2010 , orta öğretim sınavına hazırlık için 3790 ve üniversiteye hazırlık için 5890 TL yardım söz konusu. Bunların alınabilmesi için çocukların eğitim için bu hizmetleri alıyor olması şart.
ÇALIŞMALARINA GEREK KALMIYOR
Koruyucu aile olarak ulvi bir görevi yerine getiren bütün ailelere emeklilik açısından da önemli bir kolaylık ve destek sağlanıyor. Koruyucu aileler isteğe bağlı sigortalı olurlarsa primleri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı tarafından karşılanıyor. Bu sayede koruyucu ailelerin emeklilik için çalışmalarına gerek kalmıyor ve prim masrafı ile karşılaşmadan emekli olabiliyorlar. Bu sayede hem çocuklara evlerini açıp onlara daha uzun zaman ayırabiliyorlar, hem de çalışma hayatından kopsalar dahi emeklilik imkanından uzaklaşmıyorlar.
ESKİ STATÜDE OLABİLİRLER
İsteğe bağlı sigortalı olmak 1 Ekim 2008 sonrasında Bağ – Kur’lu olmak anlamına geliyor. Bu nedenle 2008 öncesindeki kadar isteğe bağlı sigortalı yok. Çünkü isteğe bağlı sigortalılar Bağ – Kur statüsünde daha zor şartlarla emekli oluyor. Bu nedenle isteğe bağlı sigortalılık 2008 öncesi kadar tercih edilmiyor. Diğer yandan daha önce SSK’lı veya emekli sandığına tabi çalışması bulunan ve emekliliğine 1.261 günden az kalan kişiler, isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödeseler bile SSK’lı veya emekli sandığına tabi olarak emekli olabilirler. Koruyucu aileler emeklilikleri için bu hesaplamayı yaparak isteğe bağlı sigortalı olurlarsa eski statülerine tabi olarak da emekli olabilirler.
PRİMLERİ BAKANLIK KARŞILIYOR
Koruyucu ailelerden emekliliğe esas sosyal güvencesi bulunmayanlar, yani sigortalı olarak çalışmayanlar, SGK’ya başvurarak isteğe bağlı sigortalı olarak emeklilik hakkından yararlanabiliyorlar. İsteğe bağlı sigortalı olan koruyucu ailelerin isteğe bağlı sigortalı olarak ödediği primler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından karşılanıyor.Koruyucu ailelerdeki çiftler isteğe bağlı sigortalı olup SGK’ya her ay prim ödeyerek emekli olabilirler. 2018 için 649.28 TL olan isteğe bağlı sigorta primini SGK’ya ödeyen koruyucu aile, bu rakamı bakanlıktan alabiliyor. Dolayısıyla koruyucu ailelere aylık 650 TL bir destek söz konusu.Okan Güray Bülbül
Yabancı Uyruklu Eşlerin Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Şartları
Mali Tatilin Muhasebe Uygulamalarına Etkileri
GİRİŞ VE BİRKAÇ SÖZ
Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkındaki 5604 Sayılı Yasa gereği her yıl 1 Temmuz ila 20 Temmuz dönemi “mali tatil” olarak uygulanmaktadır. Mali tatil ile ilgili dava açma, temyiz ve muhasebe uygulamalarına yönelik önemli uyarılarımız kısaca aşağıda olduğu gibidir:[1]
Diğer yandan, 1 Ağustosta başlayıp 5 Eylülde biten adli tatil veya diğer bir deyimle çalışmaya ara verme idari yargılama ve vergi hukuku açısından süreleri uzatıcı etkisi bulunmaktadır.[2] Yapılan yeni bir düzenleme ile torba yasa ile adli tatil yeniden 20 Temmuz -5 Eylül tarihleri arasına alınmıştır.
1) 1 – 20 TEMMUZ ARASI MALİ TATİLİ SEBEBİYLE UZAYAN MÜDDETLER NELERDİR?
Mali tatil dolayısıyla son günü 1-20 Temmuza tekabül eden bir kısım süreler otomatik olarak 20 temmuzdan itibaren 7 gün uzamış olarak kabul edilecektir. Bu hüküm gereğince uzayan süreler şunlardır:
a) Beyana dayalı tarhiyatta, beyanname verme süresinin son günü mali tatil süresi içerisinde kalan vergilere ilişkin beyannamelerin verilme süreleri, istisnaları hariç, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamaktadır. Mali tatil süresinin sonu beklenmeden beyannamelerin verilmesi mümkündür.
b) İkmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyata ilişkin olup vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılmaktadır.
c) İkmalen, re'sen veya idarece yapılmış olan tarhiyatlara karşı mükelleflerin uzlaşma talep etme veya cezada indirim talebinde bulunma süresinin son gününün mali tatile rastlaması halinde bu süre, mali tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılmaktadır. Mali tatil süresi içinde uzlaşma veya cezada indirim talebinde bulunulması mümkündür.[3]
2) MALİ TATİL NEDENİŞYLE İŞLEMEYEN (STOP EDEN) SÜRELER NELERDİR? VERGİ YARGISINDA TEMYİZ SÜRELERİ MALİ TATİLDE UZAMAZ
Mali tatilde işlemeyen süreler kısaca şöyledir:
- Muhasebe kayıt süreleri.
- Vergi Usul Kanunu'nun 153-170. maddelerinde düzenlenen bildirme süreleri.
- Dava açma süreleri.
Mali tatilin (1-20 Temmuz) temyiz süresine uzatıcı etkisi yoktur. Mali tatilde temyiz süresinin uzayacağına dair görüşler olabilir. Ancak, yüksek mahkeme Danıştay’ın vermiş olduğu bir çok kararda temyiz süresinin uzamayacağı yönünde görüşler hakimdir.[4]Bu nedenle, mali tatil aralığına denk gelen sürelerde vergi mahkemesi kararları üzerine 30 gün içerisinde Danıştay’da temyiz yapılmalıdır. Vergi mahkemesi kararı tek hakim ile verilmiş ise, bu kararın yine 30 gün içerisinde ilgili bölge idare mahkemesi nezdinde itirazı yapılmalıdır. Ödeme emrine ilişkin davalarda da yine mali tatil içerisinde 7 günlük dava açma hakkı kullanılmalıdır. Mali tatil bu konuda dava açma süresini etkilemez.[5] İhtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi davaların da mali tatilde açılması unutulmamalıdır. Aksi takdirde dava açma süresi kaybedilmiş olacaktır.
3) VERGİ DAİRESİ VEYA VERGİ MÜFETTİŞLERİNE VERGİ İNCELEMESİ İÇİN DEFTER VE BELGELERİN İBRAZI İLE İLGİLİ KONULAR
Vergi incelemesi ile ilgili istisnai durumlar dışında, mali tatil süresince işyerinde incelemeye başlanılması ve inceleme amacıyla defter ve belgelerin bu süre içinde ibrazının istenmesi mümkün bulunmamaktadır.
Mali tatil süresinden evvelce başlanılmış olan incelemeler devam edebilir. Ancak bu süre içinde ilave defter, belge ve bilgi talep edilmesi ve tutanak imzalamaya davet edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
4)MALİ TATİLİN SAONA ERDİĞİ, 20 TEMMUZ GÜNÜNÜ İZLEYEN 7 GÜN (27 TEMMUZ) İÇİNDE BİTEN KANUNİ VE İDARİ SÜRELER
Mali tatilin sona erdiği 20 temmuz gününü izleyen yedi gün içinde biten kanuni ve idari süreler, tatilin son gününü izleyen 21 temmuzdan tarihinden itibaren yedinci günün mesai saati bitiminde sona ermektedir.
Bu durumda Haziran/2018 veya Nisan-Mayıs-Haziran/2018 dönemine ait muhtasar beyannameler ile Haziran/2018 dönemine ait katma değer vergisi beyannamelerinin 27 Temmuz günü akşamına kadar verilmesi imkan dahilindedir.
5) BEYANNAME VERME SÜRESİ UZAMIŞ OLAN VERGİLERDE ÖDEME SÜRESİ NE OLACAKTIR ?
Beyana dayanan ve beyanname verme süresi malî tatil nedeniyle uzamış olan vergilerde ödeme süresi (aynı ay içerisinde kalmak kaydıyla), uzayan beyanname verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün mesai saati bitimine kadar uzamaktadır.
Buna göre, Haziran/2018 veya Nisan-Mayıs-Haziran/2018 dönemine ait muhtasar beyannameler nedeniyle tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi stopajlarıyla, Haziran/2018 dönemine ait katma değer vergisi beyannameleri nedeniyle tahakkuk eden katma değer vergilerinin 30 Temmuz 2018 günü akşamına kadar ödenmesi imkan dahilindedir.
6) MALİ TATİLDE UZAMAYAN SÜRELER NELERDİR?
Öncelikle belirtelim ki, mali tatilde temyiz süreleri uzamaz. Ayrıca, aşağıda sayılan süreler mali tatil nedeniyle uzamamaktadır:
- Özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi ile şans oyunları vergisine ilişkin olarak verilmesi gereken beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri.
- İcra yoluyla yapılan satışlarda katma değer vergisi uygulamasına yönelik (5) no.lu Katma Değer Vergisi Beyannamesinin verilme ve ödeme süresi.
- Noterlik Kanunu'nun 118. maddesine göre noterler tarafından tahsil edilen damga vergisi ve harç bedellerinin bu Kanun'un 119. maddesi uyarınca ilgili vergi dairesine bildirilmesine ilişkin olarak verilecek beyannameler ile süreksiz yükümlülük şeklinde değerlendirilen ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'na göre verilen (1), (2) ve (4) no.lu Beyannamelerin verilme ve ödeme süreleri.
- Kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannamelerin ödeme süresi.
- İthalde ödenen katma değer vergisi ve emlak vergisi gibi gümrük idareleri, il özel idareleri ve belediyeler tarafından tarh ve tahsil edilen vergiler hakkında mali tatil uygulanmamaktadır.
7) MALİ TATİLDE YOKLAMA VEYA İCRAİ İŞLEMLER YAPILABİLİR Mİ?
Mali tatilde işe başlama, işi terk işlemleri uzar. Zira, işe başlama ve işi terk işlemlerinin süreleri mali tatilde çalışmaz.
Vergi tahsilatı ile ilgili işlemler mali tatilde etkilenmez. İcrai işlemler devam eder.[6]
8) MALİ TATİLİLN DAVA AÇMA SÜRELERİNE ETKİSİ NEDİR?
Vergi ile ilgili işlemlere ilişkin dava açma süreleri mali tatil süresince işlemez. 5604 sayılı kanunun 7. maddesinin 3. fıkrasında dava açma süreleri ile ilgili olarak; vergiyle ilgili işlemlere ilişkin dava açma sürelerinin mali tatilde işlemeyeceği belirtilmiştir. Buna göre, dava açma süresinin durabilmesi için dava açma süresinin son gününün mali tatile tekabül etmiş olması şart değildir. Mali tatilin ilk gününden önce işlemeye başlayan dava açma süresi, tatilin ilk gününde kaçıncı günde ise o günde kalır ve çalışmaz.[7] Çalışması duran dava açma süresi, mali tatilin bitiminden itibaren kaldığı yerden çalışmaya başlar ve sona erinceye kadar devam eder.[8]
9) ADLİ TATİL 20 TEMMUZ DA BAŞLAR – 5 EYLÜLDE BİTMEKTEDİR:
Bilindiği gibi, idari yargılamada çalışmaya ara verme 20 Temmuz ila 5 Eylül tarihleri arasında mahkemeler çalışmaya ara vermektedir. Kendilerine vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilen gerçek ve tüzel kişiler açısından dava açma süreleri 5 Eylülden itibaren 7 gün uzar. Bu durumda dava açma süresi en son 11 Eylülde bitecektir.[9]
Kendisine vergi dairesi tarafından ödeme emri tebliğ edilen gerçek ve tüzel kişiler de aynı şekilde dava açma süresi 1 Temmuz – 5 Eylüle tekabül eden hallerde dava açma süreleri 11 Eylüle uzamış sayılacaktır.[10]
SONUÇ:
Mali tatil, vergi ve muhasebe uygulamaları açısından önemli etkilere sahiptir. Özellikle muhasebe kayıtları, vergi incelemeleri, işe başlama ve işi terk yoklama işlemleri açısından da mali tatilin etkileri söz konusudur.
Diğer taraftan vergi incelemeleri yönünden ise mali tatilde aramalı incelemeler hariç vergi mükelleflerinin inceleme işlemleri mali tatilin bitimine ötelenmektedir. Mali tatilde vergi müfettişleri mükelleflerin defter ve belgelerini isteme olanakları bulunmamaktadır. Nazlı Gaye Alpaslan
--------------
[1] Adli tatil veya 2577 sayılı İYUK’na göre çalışmaya ara verme 1 Ağustos ile 5 Eylül tarihlerinde mahkemeler tatil etmektedirler. Aynı tatil uygulamaları vergi ve muhasebede ve SGK uygulamalarında 1 Temmuz ila 20 Temmuz arası mali tatil olarak ilan edilmiştir. Bu zaman zarfında birçok vergi, SGK ve muhasebe işlemleri otomatik olarak 7 gün uzamaktadır. Böylece, süreler bu dönemlere tekabül etmesi halinde mali tatil 27 Temmuzda bitmektedir.
[2]İ YUK md. 61
[3] 213 sayılı VUK md.376
[4] Dnş. 3. D.nin, 23.02.2009 gün ve E:2007/3182-K:2009/461 sayılı kararları. Ayrıntılı açıklamalar için bkz. Vergi Sorunları Dergisi , Ocak 2010, Y:33, s:256.
[5] Ayrıntılı açıklamalar için bkz. ALPASLAN Mustafa – KAYA Eda, “Mali Tatil, Her Yıl 1-20 Temmuz Olup, Beyan, Bildirim ve Ödemeler 20 Temmuzdan İtibaren 7 Gün Uzamaktadır”, Maliye Postası Dergisi, 01.07.2010 günlü.
[6] Alpaslan Nazlı Gaye, Vergi ihtilafları ile ilgili makale, yorum ve incelemeler, İZMİR/2015 s:189
[7] Bkz aynı görüş için CANDAN Turgut, Vergi Suçları ve Cezaları, Ankara, Maliye ve Hukuk Yayınları, 3. Baskı, s.580.
[8] Dnş. 4. D.nin, 20.10.2009 gün ve E:2007/5873-K:2009/5026: 29.06.2007 tarihinde tebliğ olunan ihbarname ile başlayan 30 günlük dava açma süresinin, 5604 sayılı kanunun 1. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 3.7.2007 gününde durarak, tatilin sona erdiği tarihi izleyen 21.07.2007 gününde işlemeye devam edeceği; 31.07.2007 gününde açılan davanın süresinde olduğu hk.; Dnş. 7. D.nin, 20.05.2009 gün ve E:2008/1480-K:2009/2464 sayılı kararları da aynı yönde verilmiştir.
[9] ALPASLAN Mustafa – YÜCEL Burhan, “Vergi Uyuşmazlıklarında Adli Tatilin Müracaat Sürelerine Etkisi Nedir?”, Vergi Dünyası Dergisi, Temmuz 2012, Yıl:31, Sayı:371, s.118-126
[10] HUMK md. 176
Belediye Alacaklarının 7143 Sayılı Kanun Kapsamında Yapılandırılması
Diğer kamu idareleri gibi belediyelerin de 213 sayılı Kanun’a göre tahakkuk eden ve 6183 sayılı Kanun’a göre takip ve tahsil edilen alacakları bulunmaktadır. 7143 sayılı Vergi Ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun bu türden alacaklar ile diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemeler yapmıştır. Söz konusu kanunun uygulanmasına ilişkin ayrıntılı usul ve esaslar içinse 1 Seri Nolu Vergi Ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 7143 Sayılı Kanun Genel Tebliği yayımlanmıştır. Kanun hükümlerinin uygulanmasında Kanunla birlikte söz konusu tebliğ hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Kapsam
Kanunun “Kapsam ve Tanımlar” başlıklı 1’inci maddesinin (g) fıkrasına da şu şekilde düzenlenmiştir:
Vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olan belediye vergi ve harçları Kanun kapsamında olduğu gibi belediyelerin vergi ve harçlar dışında 6183 sayılı Kanun’a göre takip ve tahsil edilmesi gereken ve vadesi 31/3/2018 tarihinden (bu tarih dâhil) önce olan alacakları da (idari para cezaları ile 2464 sayılı Kanun’un mükerrer 97’nci maddesinin (b) fıkrası gereğince belediyelere ödenmesi gereken maden gelirleri payı hariç) Kanun kapsamında bulunmaktadır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanun’a göre takip ve tahsil edilmemekle birlikte vadesi 31/3/2018 tarihi itibarıyla geldiği halde bu Kanunun yayımı tarihi itibarıyla ödenmemiş olan su, atık su ve katı atık ücreti alacakları ile irtifak hakkı ve kiralama işlemlerinden kaynaklanan (kaynak sularının kira bedeli dâhil) ve kullanım bedelleri ve hasılat payları 7143 sayılı Kanun kapsamında bulunmaktadır.
Son olarak, 7143 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, kanunun yayımlandığı 18/5/2018 tarihi itibarıyla (bu tarih dâhil) kesinleştiği hâlde ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan alacaklar için de Kanun hükmünden yararlanılabileceği belirtilmiştir.
1. Yapılandırma halinde tahsilinden vazgeçilecek tutarlar
1.1. Emlak vergisi
İlk olarak belirtmek gerekir ki, 2018 yılına ilişkin olarak 31.03.2018 tarihi itibariyle tahakkuk eden emlak vergisi 7143 sayılı Kanun kapsamında olup söz konusu verginin yeniden yapılandırılması yasal olarak mümkün değildir. Zira, söz konusu verginin normal vadesi (31 Mayıs ve 30 Kasım 2018) Kanunun yayımı tarihi itibariyle henüz geçmemiştir.
1.1.1. Tahakkuk etmemiş olan emlak vergisi
1) Emlak vergisi aslı ile
2) Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak vergi aslı üzerinden hesaplanacak tutarın, Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde;
1) Vergiye bağlı gecikme faizi,
2) Gecikme zammı,
3) Vergi cezalarının,
tamamının tahsilinden vazgeçilir.
1.1.2. Tahakkuk ettiği ve vadesi geçtiği halde ödenmeyen emlak vergisi
31.03.2018 tarihi itibariyle tahakkuk ettiği halde kanunun yayımı tarihine kadar ödenmeyen emlak vergisi tutarları aşağıda da ayrıntılı olarak açıklanacağı üzere diğer vergi alacaklar gibi yapılandırılacaktır.
1.2. Emlak vergisi dışındaki diğer alacaklar
Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin kesinleşmiş olup, kanunun yayımlandığı 18/5/2018 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla vadesi geldiği hâlde ödenmemiş vergiler kapsamında ödenecek alacak tutarının tespiti için vergi asıllarına;
• Vade tarihinden, kanunun yayımı tarihine kadar geçen süre için gecikme zammı yerine,
• Daha önce hesaplanmış gecikme faizi olması hâlinde, bu faizin hesaplandığı süre dikkate alınarak, gecikme faizi yerine,
Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır.
Bu durumda borçluların ödeyeceği tutar;
1) Vergi aslı ve
2) Hesaplanan Yİ-ÜFE tutarından, ibaret olacaktır. Yapılandırılan bu alacak tutarının, kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde;
1) Vergi aslına ilişkin gecikme zammı ve gecikme faizi,
2) Vergi aslına bağlı vergi cezaları ile bu cezalara uygulanan gecikme zamlarının tamamı.
3) Vergi aslına bağlı olmayan cezaların %50’si ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının, tahsilinden vazgeçilir.
Ancak kanunun sağladığı bu imkandan yararlanmak için gerekli şartları taşıyan borçluların bu imkandan yararlanmak için; dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
2. Başvuru süresi ve şekli
7143 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ilgili maddelerde yer alan özel hükümler saklı kalmak kaydıyla kanundan yararlanmak için yapılacak başvuruların süreleri belirlenmiş ve kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar ilgili idareye başvuruda bulunulması şartı getirilmiştir.
Buna göre, belediyelere, büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerine bağlı tahsil dairelerine olan ve kanunun 2’nci maddesi kapsamına giren alacakları bu madde kapsamında ödemek isteyen borçluların 31 Temmuz 2018 tarihine (bu tarih dâhil) kadar bu idarelere yazılı olarak başvurmaları gerekmektedir.
3. Ödeme
Bu hüküm çerçevesinde; belediyelere borçlu olanların kanunun 2’nci maddesi hükmünden yararlanmak istemeleri hâlinde, 31 Temmuz 2018 tarihine (bu tarih dâhil) kadar borçlu bulundukları belediyelere başvurmaları gerekmektedir. Madde kapsamında yapılandırılan borçların ilk taksit ödeme süresi içinde tamamen ya da ikişer aylık dönemler hâlinde azami onsekiz eşit taksitte ödenmesi mümkün olup ilk taksit ödeme süresi 1 Ekim 2018 (30/9/2018 tarihi Pazar gününe rastladığından) tarihi mesai saati bitiminde sona ermektedir.
Kanunun 9’uncu maddesi hükmü ile azami taksit süresi 18 eşit taksit olarak belirlenmiş olmakla birlikte 6, 9 ve 12 eşit taksitte ödeme seçenekleri de bulunmaktadır. Kanun hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunanlara peşin veya taksitle ödeme imkanı sağlanmaktadır. Bu imkandan yararlanmak için her halükarda 31 Temmuz 2018 tarihine (bu tarih dâhil) kadar belediyeye yazılı olarak başvurmaları gerekmektedir. Başvuru dilekçesinde kanun hükümlerinden yararlanma isteğinin yanı sıra peşin veya taksitle ödeme tercihinin de belirtilmesi gerekmektedir.
Ödeme seçeneğine göre ödenecek toplam miktarda değişiklik olmaktadır. Bununla birlikte, ister peşin ödeme isterse de taksitle ödeme seçeneği tercih edilsin alacağın aslında indirim yapılması mümkün değildir.
Öte yandan, kanunun 9’uncu maddesi hükmüne göre Bakanlar Kurulu, bu kanunda öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar uzatmaya yetkilidir. Ahmet Arslan