Mehmet Özdoğru
SGK Aylık Prim ve Hizmet Belgelerinin Verilme Süreleri Uzatıldı
27 Ağustos Pazartesi günü sonuna kadar verilmesi gereken Aylık Prim ve Hizmet Belgelerinin verilme süreleri 28 Ağustos Salı günü sonuna kadar uzatıldı.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Aylık Prim ve Hizmet Belgelerinin verilme sürelerinin bir gün uzatıldığını bildirdi.
Selçuk, konuya ilişkin Twitter hesabından, "27 Ağustos Pazartesi günü sonuna kadar verilmesi gereken Aylık Prim ve Hizmet Belgelerinin verilme süreleri 28 Ağustos Salı günü sonuna kadar uzatılacaktır." açıklamasını yaptı. Kaynak: AA
Muhtasar, Damga ve Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin Verilme Süreleri İle Ödeme Süreleri 28 Ağustos Salı Günü Sonuna Kadar Uzatıldı
Vergi ödeme süresi 1 gün uzatıldı. Son ödeme günü 27 Ağustos olan vergi ödemeleri 28 Ağustos Salı gününe kadar yapılabilecek.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, son ödeme günü 27 Ağustos olan vergiler ile ilgili önemli bir açıklamada bulundu.
Albayrak'ın sosyal medyadan yaptığı açıklama şu şekilde:
"27 Ağustos Pazartesi günü sonuna kadar verilmesi gereken Muhtasar Beyannameler, Damga Vergisi ve Katma Değer Vergisi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 28 Ağustos Salı günü sonuna kadar uzatılacaktır."
https://www.dunya.com/ekonomi/vergi-odeme-suresi-1-gun-uzatildi-haberi-425745
Devreden KDV Şirketlerin Finansman İhtiyacına Çözüm Olabilir!
1985'te hayatımıza giren Katma Değer Vergisi (KDV), bir mal veya hizmetin üretimi veya ithalinden nihai tüketicisine intikaline kadar geçen her safhayı kapsayan ve her safhada yaratılan katma değeri vergilendirmeyi amaçlayan modern karakterli bir vergi. Bu işleyişin en temel noktasında da her safhada hesaplanan vergiden alım ve giderler için ödenen KDV'nin indirilmesi mekanizması var. Bu mekanizmanın işlemediği veya yavaşladığı her noktada sistem de ciddi sıkıntılar yaratmaya başlıyor. Ülkemizdeki mevcut durum da maalesef pek farklı değil.
2018'de ciddi bir KDV reformu tartışması yaşadık ve TBMM'ye ciddi reformlar içeren bir kanun tasarısı indi. Nisan'da yayımlanan 7104 sayılı Kanun'la KDV Kanunu'nda ciddi bir revizyona şahit olduk; ancak maalesef reformun en önemli bacakları olarak tasarıda yer alan "devreden KDV'nin iadesi ve grup vergilemesi modeli" TBMM'den geçip yasalaşma şansı bulamadı.
Şu aralar sıklıkla konuştuğumuz, şirketlerin finansman ihtiyaçlarının giderilmesi bağlamında bu iki önemli reform adımı ciddi bir panzehir olacağa benziyor. Hele ki mükelleflerin üzerindeki devreden KDV stokunun 150 milyar TL'leri aştığı şu sıralarda…
Grup Vergilemesi Uygulaması nedir?
Aynı gruba bağlı birden fazla mükellefin grup oluşturması ve grup adına KDV ile ilgili yükümlülüklerini tek elden yürütülmesine yönelik bir düzenleme mevcut KDV sistemimizin yapısında bulunmuyor.
"Finansal, ekonomik ve/veya organizasyonel" olarak birbiriyle ilişkili tüzel kişilerin KDV yönünden bir grup oluşturması ve konsolide tek bir KDV beyannamesi vermesi uygulamasının örneklerini Almanya, Belçika, Hollanda, İngiltere ve Singapur gibi ülkelerde görüyoruz.
Tasarı'da yer alan ancak 7014 sayılı Kanun'a giremeyen düzenlemeye göre, kurumlar vergisi mükellefleri, en az yüzde 50 ortağı olduğu kurumlar vergisi mükellefleriyle birlikte artık bir "Grup KDV Mükellefiyeti" tesis ettirebileceklerdi. Bu uygulama sayesinde, aynı gruba bağlı birden fazla şirketin tek bir KDV beyannamesi vermesi mümkün hale gelecekti. Bu sayede grup şirketleri KDV'lerini konsolide edebilecek ve bu şirketlerin bir kısmı KDV öderken diğer kısmı KDV devretmemiş olacaklardı. Böyle bir modelle birlikte her ay ödenmesi gereken KDV'nin tutarında ciddi tasarruf sağlamak da mümkün olabilecekti.
Devreden KDV'nin Mükellefe İadesi Ciddi Bir Finansman Olanağı Olabilir!
Mevcut KDV sistemimizde mükellefler tarafından aşağıda belirtilen işlemlere ilişkin olarak yüklenilen ve indirimle giderilemeyen KDV'nin, nakden ve/veya mahsuben iade olarak talep edilmesi mümkün;
- Tam istisna kapsamına giren işlemler (KDVK m.32)
- İndirimli orana tabi işlemler (KDVK m.29/2)
- KDV tevkifatına tabi işlemler (KDVK m.9 ve m.29/4)
- Fazla ve Yersiz Hesaplanan KDV'nin İadesi (KDVK m.8/2)
Alınan her türlü iyi niyetli tedbire rağmen, iade sistemimizde birçok sıkıntının süregeldiği de aşikâr. İade yapısının, zaman içinde sistemin en büyük kanayan yarasına dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Almanya, Belçika, Hollanda, İngiltere, Singapur ve Güney Kore gibi ülkelerde, "Devreden KDV'nin İadesi" uygulamasının varlığı dikkat çekiyor.
Örneğin İngiltere'de devreden KDV, ilgili dönem beyannamenin verilmesini takip eden 30 gün içerisinde mükellefe iade ediliyor. Devreden KDV'nin sebebine bakılmaksızın (istisna faaliyetler, indirimli orana tabi satışlar, yeni yatırımlar vb.) iadesi uygulamasının, ülkemiz için de anahtar önemde bir reform olacağı öteden beri kaleme aldığımız yazılarda da altını kalın çizgilerle çizdiğimiz bir husustu.
Tasarı'da göre, bir vergilendirme döneminde oluşan ve on iki ay süreyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV'nin, bu süreyi izleyen altı ay içerisinde talep edilmesi şartıyla mükellefe iade edilmesi mümkün hale geliyordu; ancak maalesef bu önemli düzenleme de kendisine 7104 sayılı Kanun'da yer bulamadı.
Tasarı'da mevcut devreden KDV stokunun nasıl giderileceğine ilişkin de yöntemler yer almaktaydı. Bu tutarlar, bütçe imkânları da dikkate alınarak- sektörlere, işletme büyüklüklerine, devreden KDV'nin kaynağına göre kısmen veya tamamen iade edilebilecek veya Maliye Bakanlığı bu tutarların diğer vergi borçlarına mahsup edilmesine veya gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazdırılmasına da yetkili olacaktı.
150 milyar TL sınırını geçtiği söylenen mevcut devreden KDV stokunun iş âlemimiz için ciddi bir finansal kaynak olabileceği düşünülünce; geçmiş dönemlere ait birikmiş devreden KDV stokunun önemi bir kat daha artıyor.
Sorumlu Vergicilik Bakışıyla…
2017'de KDV sayesinde -dâhilde ve ithalde- toplam 155,2 milyar TL Hazine'nin kasasına girdi. 2018 Ocak Temmuz döneminde bu tutar 100 milyar TL'ye ulaşmış durumda. Özetle, KDV Bütçe için vazgeçilmez önemde bir kaynak.
KDV'de 7104 ayılı Kanun'la atılan reform adımlarından eksik kalan "devreden KDV'nin iadesi ve grup vergilemesi modelinin" mevcut ekonomik konjonktürde oldukça kıymetli ekonomik ve mali faydaları olacağını söylemeliyiz. Mevcut ekonomik tabloda, özellikle KOBİ ölçeğindeki şirketlerimizin ciddi finansman ihtiyaçları da dikkate alınırsa; atılacak bu iki adımla sağlanacak ekonomik faydanın, bu adımların muhtemel fiskal maliyetin katbekat üzerinde olacağını da vurgulamadan geçmeyelim. Emrah Akın https://www.kpmgvergi.com
* Bu yazı Business HT'de yayımlanmıştır.
2013 İle 2017 Yılları İçin Vergi Tekniği Raporu Olan Mükelleflerin Matrah Ve Vergi Artırımı Sorunu
7143 sayılı Kanunun 5’inci maddesi matrah ve vergi artırımı hükümlerini düzenlemektedir. Devam etmekte olan vergi incelemelerinin 31 Temmuza kadar sonuçlandırılması zorunludur. 18.05.2018 tarihinden önce başlanılan vergi incelemelerinin 31 Temmuza kadar neticelendirilmesi gerekmektedir. Bu arada yapılan matrah artırımları geçerli olacaktır. Sahte fatura düzenleme yönünde 2013 ila 2017 yılları arasında haklarında VTR düzenlenmemiş olan mükellefler matrah artırımı yapabilecektir. Konuyla ilgili uygulamada bazı tereddütler oluşmaktadır. Bu tereddütler 7143 sayılı Yasa ve ilgili Genel Tebliğlere ve Bakanlık yazıları veya yargı kararlarına göre çözümlenebilecektir.
Buna göre;
1) Bilindiği üzere, 7143 sayılı Yasanın 5/4-9 bent hükmüne göre; 213 sayılı VUK mad. 359 (b) fıkrası hükmünde defter kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sayfalarını yok ederek, yerine başka yaprak koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerinin tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler matrah artırımından faydalanamayacaktır. 2013 ila 2017 yılları arasında haklarında VTR düzenlenen mükellefler veya herhangi bir nedenle düzenleme tespiti olan mükelleflerde matrah artırımından faydalanamaz.
2) Bir mükellef için 2013 yılında veya 2014 yılında defter kayıt ve belgeleri yok ettiği iddiasıyla VUK 359 (b) kapsamında tarhiyat önerilmişse ve bu tarhiyatlarda kesinleşmiş ise bu defa 7143 sayılı Kanunun 5’inci maddesinde düzenlenen matrah ve vergi artırımı hükümlerinden faydalanamaz. Bu uygulama aynı şekilde 2013,2014,2015,2016,2017 yıllarına kadar devam eder.
3) Bir mükellef hakkında VUK 359 (b) kapsamındaki suçları işlediklerine dair bir fiilin varlığı tespit edilememiş ise bu durumda bu mükellef raporun kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde matrah artırımından faydalanabilir.
4) Geçmiş dönemde gerek 6736 sayılı Yasa ve gerekse 6111 sayılı Yasalarda VUK 359 şüphesiyle matrah artırımından yararlandırılmayan bazı mükellefler dava açarak, bu hakları elde etmiştir. Örneğin; 6111 sayılı Yasaya göre matrah artırımı bozulan bir mükellefin açtığı dava lehine sonuçlanmıştır. (Bkz: Danıştay 4. Dairesi Kararı, 13.03.2017 gün ve E: 2014/9210-K:2017/1646) ( Bkz: İzmir 4. Vergi Mahkemesi Kararı, E:2011/1301-K:2012/1317)
5) Öte yandan, yapmış olduğu matrah artırımını önce kabul edip sonra bozan vergi dairesi işlemini Maliye Bakanlığı kabul etmiştir. (Bkz: Gelir İdaresi Başkanlığı Yazıları: 31.03.2011 gün ve 031749) ( Yine İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Yazısı: 28.03.2011 gün ve 2781 sayılı Yazı)
6) Sonuç olarak, hakkında VUK 359 (b) kapsamında herhangi bir tespit bulunmayan bir mükellefin matrah artırımında bulunduktan sonra ilerleyen tarihlerde sahte belge düzenleme şüphesiyle vergi incelemesine alınması durumunda mükellefin matrah artırımında bulunduğu yıllar için vergi incelemesi yapılabilir. Yapılan inceleme neticesinde mükellefin sahte belge düzenlediği hakkında VTR tanzim edilir, ancak sahte belge düzenlemekten dolayı doğan cezalı tarhiyat yapılamaz. (Bkz: L. Kılınçkaya, 7143 sayılı Yasanın VUK 359 (b) kapsamında işlenen Suçlar Dolayısıyla Yapılacak İnceleme Etkisi, Vergi Raporu Dergisi, Yıl:26, Sayı:225, Haziran-2018 S:93) Nazlı Gaye Alpaslan
Turizmciye İstihdam Kolaylığı
Turizm yatırımları, bir ülke için yerli ve milli sanayi üretimi kadar önemlidir. Turizm sektörünün yaşadığı sorunlara eğilmekle birlikte gerek yatırım gerekse de çalışma koşulları bakımından destekleyici ve kolaylaştırıcı eylemlerin hayata geçirilmesi gerekli.
Son birkaç yıldır sıkıntılar yaşayan turizm sektöründe önümüzdeki günlerin iyi geçeceği görülüyor. Turizm sektöründe iki yıldır çalışma izinleri bakımlarından kolaylıklar getirildiği gibi, iş hukuku açısından da bazı esneklikler sağlandı.
Gece çalışması 7.5 saati geçebiliyor!
Kural olarak işçilerin gece çalışmaları 7,5 saati geçemiyor. Ancak turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla 7.5 buçuk saatin üzerinde (11 saati aşmayan) gece çalışması yapılabiliyor.
Denkleştirme süresi 4 ay!
Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır.
Tarafların yazılı anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerinde haftanın çalışılan günlerine günde 11 saati aşmamak koşuluyla farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, yoğunlaştırılmış iş haftası veya haftalarından sonraki dönemde işçinin daha az sürelerle çalıştırılması suretiyle, toplam çalışma süresi, çalışması gereken toplam normal süreyi geçmeyecek şekilde denkleştirilir. Denkleştirme 2 aylık süre içinde tamamlanmak zorundadır. Bu süre toplu iş sözleşmeleri ile 4 aya kadar artırılabilecektir.
Denkleştirme süresi için öngörülen süre turizm sektöründe farklı uygulanabilmektedir. Turizm için denkleştirme süresi 4 ay, toplu iş sözleşmesiyle 6 aya kadar arttırılması mümkündür.
Çalışma izinlerinde kolaylık!
Turizm sektörü temsilcilerinin talepleri doğrultusunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığı turizm desteklerini 2018 yılında da uygulamaya karar vermişti.
Belgeli turizm işyerlerinde çalışacak yabancılara en az ödenebilecek ücret, başvuru tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücretten daha düşük olmayacak. Yabancıların çalışması için gerekli olan asgari ücret miktarı, turizm için asgari ücret seviyesinde olabiliyor.
Bu imkânın geçerli olan işyerleri; Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan belgeli veya belgesiz turizm işletmeleri ile bunların bünyelerinde izinli faaliyet gösteren işletmeler turizm seyahat acentaları, belgeli tatil köyleri ve turizm-animasyon organizasyon firmaları ile müstakil eğlence yerleridir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan belgeli turizm işletmeleri ile belgeli tatil köyleri, eğlence sektörü, turizm-animasyon organizasyon firmalarınca uzmanlık ve ustalık gerektiren işlerde istihdam edilecek yabancılar için Türk işçi çalıştırma şartı uygulamamaktadır.
Yani, en az 10 Türk vatandaşı çalıştırılması halinde, her bir yabancı için ayrı ayrı 5 Türk vatandaşı istihdamına ilişkin kota uygulanmamaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan belgeli veya belgesiz turizm işletmelerinin bünyelerinde izinli veya sözleşme ile faaliyet gösteren işletmelerde en fazla iki yabancıya çalışma izni kriterlerine tabi tutulmaksızın çalışma izni verilebiliyor.
Ancak dikkat edilmelidir ki, yabancı çalışanların aylık 30 gün üzerinden ve tam süreli olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmesi şarttır. İbrahim Işıklı
https://www.dunya.com/kose-yazisi/turizmciye-istihdam-kolayligi/425656
Bayramda Çalışanın Ücreti Zamlı Olacak
Kurban Bayramı’nda bu yıl da uzun bir tatil süresi söz konusu. Bayram için pek çok çalışanın tatil programı başladı bile. Çok sayıda çalışanımız bayramda şehir dışında olacak, tatil yapacak, bazıları da aile ziyaretleri ve dinlenmeye zaman ayıracak. Böylece, iş ortamından uzaklaşmış olacaklar. Ancak ne yazık ki herkes bu kadar şanslı değil, bazı kişiler bu bayramda çalışacaklar.
Bayramlarda yapılan çalışmalar için İş Kanunu’nda önemli düzenlemeler bulunuyor. Bayram günlerinde çalışanlara arife günü ve bayramdaki çalışmalarının ücreti zamlı olarak ödenecek. Bununla birlikte, işveren çalışanına “bayram sonrasında izin kullanabilirsin” dese bile, bayramda yapılan çalışma zamlı olacak. İş Kanunu’na göre, bayramda çalışana ücreti zamlı ödenir, işveren isterse daha sonra o çalışmanın karşılığı olarak ayrıca izin verebilir. Bu işverenin yetkisinde olan bir durumdur.
Normal ücretin iki katı ödenir
Bayramda çalışan işçilere verilecek ücret normal zamanda kazandıkları ücretin iki katı tutarındadır. Bu zamlı ücret, arife günü öğleden sonrası ve bayramın dört günü için ayrı ayrı hesap edilecek ve ödenecektir. Aylık sistemiyle çalışan bir kişi için toplam brüt ücreti 30 güne bölünerek bir günlük ücret tutarı hesap edilecek, ortaya çıkan rakamın iki katı alınarak bayram çalışmasının ücreti ödenecektir.
Bununla birlikte, bayramda çalışan işçinin bu çalıştığı süreler eğer fazla mesai de oluyorsa, bu durumda bayram sebebiyle iki katı tutarında ücret değil, günlük ücretin en az yüzde 50 oranında arttırılması ve çalışılan her gün için günlük ücretin iki buçuk katı tutarında ödeme yapılması gerekir. İşveren işçinin ücretini bayrama ilişkin fazla mesai ücretini dikkate almadan, bayram öncesinde işçisi için ödediği normal ücreti esas alarak hesaplarsa, herhangi bir denetim durumunda veya çalışanın şikayeti üzerine idari para cezası ödemek zorunda kalacaktır.
Çocuklar, gençler çalıştırılamaz
İş Kanunu’nun çalışan çocuk ve gençleri koruyucu hükümlerinden biri de bayramda her ne şekilde olursa olsun çalıştırılmamalarıdır. Genel olarak 14 yaşını tamamlamış, ilköğretimi bitirmiş ancak 15 yaşını doldurmamış çalışanlar “çocuk işçi” olarak tanımlanıyor. 15 yaşını tamamlamış, 18 yaşını bitirmemiş olanlar da “genç işçi” olarak kabul ediliyor. İşte bu çocuk ve gençlerin bayramda çalıştırılmaları söz konusu değil. Bununla birlikte, çalışmasalar bile ücretleri işverenlerince tam olarak ödenecek.
Çalışmak istemeyip izin kullanmak isteyenlerin durumu
Kural olarak bayram ve genel tatil günlerinde çalışmak istemeyen işçiler işverenleri tarafından çalışmaya zorlanamazlar. Çalışmaya zorlanan işçiler bu durumu şikayet konusu yapar, hatta iş mahkemesine taşırlarsa işyerinden haklı sebeple, kendi istekleriyle ayrılıp tazminatlarını alabilirler. Diğer taraftan, eğer çalışanın iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde bayramlarda çalışmaya izin veren bir hüküm bulunuyorsa, işçilerin bayram günü de işyerine gelip, işverenin talimatıyla çalışmaları gerekiyor. Hatta işçilerin “bayram günü çalışmıyorum” diyerek işe gelmemeleri ve üst üste iki gün işe devamsızlık yapmaları halinde, işveren kıdem tazminatlarını ödemeden işten çıkarma yoluna gidebilir. Bu nedenle, işçilerin imzaladıkları iş sözleşmelerinin çok büyük önemi var. Bu anlamda, çoğu zaman okunmadan imzalanan sözleşmeler sonradan işten çıkarılmayı kolaylaştıran belgeler haline gelebiliyor.
Bayramda yurtdışına çıkan sağlık hizmeti alabilir mi?
Türkiye’nin çok sayıda ülke ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunuyor. Bu ülkelerden 15’i ile imzalanan sözleşmede sağlık hizmetleri de kapsam altında. Buna göre; Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, KKTC, Makedonya, Azerbaycan, Romanya, Bosna Hersek, Çek Cumhuriyeti, Arnavutluk, Lüksemburg, Hırvatistan ve Sırbistan sözleşmeleri sağlık hizmetlerini de kapsıyor. Diğer taraftan, Azerbaycan ve Arnavutluk’un iç mevzuatlarındaki sorunlar nedeniyle sağlık hizmetleri ile ilgili hükümler uygulanamıyor. Dolayısıyla, yukarıda sayılan 13 ülkede sağlık hizmetlerinin SGK tarafından karşılanması mümkün. Söz konusu ülkelerde sağlık hizmetlerinden sadece 4/a’lı sigortalılar ve bu sigortalıların bakmakla yükümlü olduğu kişiler faydalanabiliyorken; Almanya’da 4/b ve 4/c’li sigortalılar da kapsamda. Bu ülkelerde geçici süreli bulunuyorsanız, yani turistik seyahat amacıyla bu ülkelere gittiyseniz yalnızca acil durumlarda sigortalıların sağlık hizmetlerine ilişkin masrafların SGK tarafından karşılanması söz konusu. Yine sadece Almanya’da turistik amaçlı bulunan sigortalıların derhal müdahaleyi gerektiren bir durumla karşı karşıya olması halinde ve ertelenmesi mümkün olmayan diyaliz veya kronik hastalıkların tedavisinde sağlık masrafları karşılanıyor. Cem Kılıç
http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/cem-kilic/bayramda-calisanin-ucreti-zamli-2727822/
Askerdeyken İşsizlik Aylığı Alınır Mı?.
Şu anda işsizlik ödeneği alıyorum, 4 ay daha alacağım. Askerliğim yaklaştı. Askerde iken işsizlik ödeneği alabilir miyim? 5...635300 Nolu SMS
Muvazzaf askerlik nedeniyle işyerinden ayrılmanız durumunda işsizlik ödeneğine hak kazanamazsınız. Ancak işten işsizlik ödeneğine hak kazanacak biçimde ayrılmanızın akabinde işsizlik ödeneği başlayacak iken muvazzaf askerliğe başlamanız halinde işsizlik ödeneğini askerlik süresince almamanız gerekiyor. Askerlik görevi sonunda ise 30 gün içinde başvurmanız durumunda alamadığınız işsizlik ödeneklerini ay be ay almaya başlayabilirsiniz.
Eylül 2014'te işe başladım. Sigortamı 1 Ocak 2015'te başlattılar. Sigortasız çalıştığım sürenin tazminatını alabilir miyim? Halen çalışmaktayım. 5...505625 Nolu SMS
İşyerinde halen çalışırken tazminat almanız mümkün değil. İş sözleşmenizin kıdem tazminatını almanızı gerektirecek sebeplerden biri ile sona ermesi halinde kıdem tazminatının hesabında ilk işe giriş tarihiniz esas alınır. Bunun içinde iş mahkemesine hizmet tespit davası açarak sigortasız çalışmış olduğunuz sürenin tespit edilmesi ve giriş tarihinizin belirlenmesi gerekir.
Ne zaman emekli olurum?
01.03.1970 doğumluyum, ilk işe girişim 1991 yılı 10. Ay. 1990 3. ayda askere gittim, 1991 8. ayda terhis oldum. Askerlik borçlanması yaparsam ne zaman emekli olurum? 5...013501 Nolu SMS
İşe girişinize göre 25 yıl, 53 yaş ve 5600 prim gün şartlarına tabisiniz. En az 6 aylık askerlik borçlanıp 25 yıl, 52 yaş ve 5525 prim gün şartlarına tabi olabilirsiniz. Bu durumda 5525 prim günü tamamlayıp 52 yaşınızın dolacağı 01.03.2022 tarihinde emekli olabilirsiniz. Ali Şerbetçi
https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/08/20/askerdeyken-issizlik-ayligi-alinir-mi
Arefe Günü 13.00’ten Sonra Çalışan İlave Ücret Alır!
Bayram tatili arife günü saat 13:00’dan itibaren başladığından işçinin 13:00’ten sonra çalıştırılmaması, çalıştırılması halinde ilave ücretin ödenmesi gerekiyor. Ayrıca yasa gereği bu cumartesi de tatile dahil edilmeli.
Bugün Kurban Bayramı’nın arifesi, yarın da bayram. Memurlar bugün idari izinliler. Dolayısıyla memurlar için bayram tatili başlamış oldu. İşçiler için ise tatil işverenin uygulamalarına göre farklı tarihlerde başlayacak. İşveren isterse telafi çalışması ile tatili işçileri için 9 güne çıkartabilir. Eğer işveren telafi çalışması uygulamasına gitmez ve arife ve bayramda işçilerini çalıştırırsa, işçiler çalıştıkları süreye göre fazla mesai alacaklar. Ancak işçiler için bu bayram önemli bir ayrıntı söz konusu. Bayramdan sonraki cumartesi günü de İş Kanunu ve Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günleri Hakkında Kanun hükümlerine göre tatil sayılıyor. Dolayısıyla bayramın dört günü çalışan işçiler iki günlük ücretlerine hak kazanacaklar, bunun yanında bayramdan sonraki cumartesi günü de çalışan işçilere iki günlük ücret ödenmek zorunda.
YANLIŞ BİR ALGI VAR
Arife gününde çalışan her işçiye fazla mesai ödenmesi gerektiği yönünde yanlış bir algı var. Fazla mesai yapılıp yapılmadığı işçinin hafta tatilinden sonraki günlerdeki çalışmalarının 45 saatin üzerine çıkıp çıkmadığına bakılır. Arife gününden önceki günlerde 45 saatin üzerinde çalışmış işçiye arife günündeki çalışması için fazla mesai ödenir. Arife günü İş Kanunu’na göre genel tatil günüdür ve genel tatil günlerindeki ücret ödeme kriterlerine göre işçiye ücret ödenir.
ÖĞLEN BAŞLIYOR
Bayram tatili arife günü saat 13:00’ten itibaren başladığından işçinin 13:00’ten sonra çalıştırılmaması, çalıştırılması halinde ilave ücretin ödenmesi gerekmektedir. Bugün saat 13:00’ten sonra yapılan çalışmalar için işçiye yarım günlük ilave ücret ödemesi yapılmalıdır.
Zamlı olarak ödenmeli
Arife dışında bazı işyerlerinde bayramda da çalışılması söz konusu olabilir. Bu durumda işçilere bayram ve arifede çalışmaları karşılığı zamlı ücret ödenmesi gerekiyor. Bir örnekle açıklamak gerekirse, hafta tatilini pazar günü, yani dün kullanan işçi Kurban Bayramı süresince, çalışmadığı bayram günlerinde 1 günlük, bayramın birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü günlerinde çalışırsa ikişer günlük ücrete hak kazanacaktır. Dolayısıyla dört günlük bayram boyunca çalışan işçi bayram süresindeki çalışmaları için sekiz günlük ücretine hak kazanacak. Bunun dışında arife günündeki çalışmaları için alacağı ilave ücretle bayramda çalışmış olmasının karşılığını en azından fazla ücret olarak almış olacak.
Yazılı onay gerekiyor
İşçilerin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştırılabilmeleri için yazılı onaylarının alınması gerekiyor. Bu onay her yılın başında alınabileceği gibi, iş sözleşmesinde de yer alabilir. Eğer işçinin iş sözleşmesinde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmayı kabul ettiğine dair bir ifade varsa, işçi ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmayı kabul etmiş demektir. Ancak işçinin iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde bu yönde bir hüküm yoksa ayrıca yazılı bir onay da alınmamış ise işçi ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmak zorunda değildir.
‘Sonra tatil yap’ olmaz
Bayramda çalıştırılacak işçilere işveren mutlaka iki günlük ücret ödemek durumundadır. İşveren ‘Ben sana bunun karşılığında bayramdan sonra izin vereyim’ diyemez. Bu yıl Kurban Bayramı’nın son günü cumaya denk geliyor. Cumartesi çalışan işçilere de 2 günlük ücret ödenmeli. Okan Güray Bülbül
Ödeme Emrine Karşı Yeniden İptal Davası Açabilmek İçin 30 Günlük Ek Süre
vergi dairesinden tebliğ edilen ödeme emrine karşı 6183 sayılı Kanun’unun 58 ‘inci madde hükmüne göre; iptal davası (15) gün içerisinde ilgili vergi mahkemesinde açılmalıdır. Bazı hallerde vergi mahkemesine (15) günlük süre içerisinde dava açılmış olmakla beraber mahkeme çeşitli nedenlerle dava dilekçesini reddetmektedir. Daha sonra vergi mahkemesi, İYUK 3, 5, ve 15 madde hükümlerine göre yeniden usulüne uygun olarak dava açılması için mükellefe bu ödeme emri ile ilgili yeniden (30) günlük daha ek bir süre verilebilmektedir.
Böylece, (15) gün içerisinde ödeme emrine karşı açılan iptal davası için mahkeme mükellefe yeni bir dava açabilmesi için (30) gün içerisinde ek bir süre daha tanıyabilmektedir. Bu suretle; (15) gün içerisinde açılan dava, mahkemece tekrar (30) gün içerisinde yeni bir süre verilerek dava yeniden açılabilmektedir. Böylece, (15) gün içerisinde açılan dava için tekrar yeni bir (30) günlük süre daha mükellef davacıya tanınmaktadır.
Vergi dairesince tebliğ edilen ödeme emri hakkında dikkat edilecek özet bilgiler aşağıda olduğu gibidir;
1) Ödeme emrine karşı yukarıda izah edildiği gibi, vergi dairesine itiraz yapılamaz. Ancak (15) gün içerisinde ilgili vergi mahkemesine iptal davası açılabilir. (Bkz 6183 sayılı kanunun md. 55, 58, İYUK md. 3, 7, 15)
2) Ödeme emrine karşı dava açılması sırasında ileri sürülebilecek iddialar şunlardır:
Böyle bir borcumuz yoktur iddiası, borcun kısmen veya tamamen ödenmiş olduğu iddiası, borca karşılık düzeltme talebi veya mahsup talebinin bulunduğu iddiası, ödeme emrinde hata olduğu iddiası , ödeme emri tebliğ edilen kişi şahsı ve muhatabında hata, tebliğ edilen ödeme emrinin zamanaşımına uğramış olduğu iddiası ( 6183 sayılı yasa md. 102)
3) Ödeme emrine karşı tarh zaman aşımı içerisinde (yani 5 yıl içerisinde) vergi hatası mevcut ise, ancak 213 sayılı VUK md. 116 ila 124 hükümlerine göre düzeltme talep edilebilir.
4) Ödeme emrine karşı ilgili vergi mahkemesinde iptal davası açılması halinde mutlak surette yürütmenin durdurulması talep edilmelidir. Bazı hallerde mahkemeler, yürütmenin durdurulmasına teminat istenmeden karar verebilir. (Bkz İYUK md. 27, 28) Bazı hallerde de mükelleflerce gösterilen teminat karşılığında mahkeme tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilebilir. (Bkz İYUK md. 27)
5) Yürütmenin durdurulması kararı verilmeden önce, mahkeme davalı idarenin savunmasını alıp, işin esasına göre bu konuda karar vermektedir. Yürütmenin durdurması hakkında kararlar İYUK md. 27/9 hükmüne göre öncelikle incelenir, karara bağlanır ve YD kararları (15) gün içerisinde yazılır ve imzalanır. Aynı konu hakkında iki kez yürütme durdurulması talebinde bulunulamaz.
6) İYUK md. 28 hükmüne göre YD hakkında verilen kararlar (30) gün içerisinde vergi dairesi tarafından infaz edilerek uygulanır. Tarafların YD kararlarına (15) gün içerisinde bölge idare mahkemesi nezdinde itiraz etme olanakları mevcuttur.
7) Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karar gereğince, 2577 sayılı İYUK 28/1 md. hükmü iptal edilmiştir. Buna göre, ihtiyati haciz ve ihtiyatı tahakkuk ile ilgili konularda; açılan davalarda ilk vergi mahkemesi kararına göre; kararın gereği yerine getirilecektir. (Bkz Anayasa Mahkemesi 10.07.2013 gün ve E:2012/107 – K:2013/90 sayılı kararı)
8) Özel esasları alınan mükelleflerin buradan çıkış ile ilgili açtıkları iptal davalarında yürütmenin durdurulması hakkında verilen karar gereğince mükellefler KOD 4 ‘den çıkartılarak genel esasları dönüştürülmektedir.
9) Tarhiyat aşamasında 1 no’lu vergi ve ceza ihbarnamesine karşı 30 gün içerisinde dava açma süresini kaybedenler sonraki aşamalarda ödeme emrine karşı sınırlı belli konularda (15) gün içerisinde dava açma yolu mümkündür. Burada ileri sürülecek iddialar ödeme emrine karşı açılabilecek davada sınırlı olarak dermeyan edilebilir. Nazlı Gaye Alpaslan
65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
19 Ağustos 2018 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 30514
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından:
MADDE 1- 25/01/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birisinden her ne nam altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışanlar, nafaka bağlanmış veya nafaka bağlanması mümkün olanlar veya 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu hükümlerine göre harçlık ödenenler hariç olmak kaydıyla, her ne nam altında olursa olsun kendisine ve eşine ait her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden az olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olmayanlardan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilen 65 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarını,”
MADDE 2– Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi yürürlükten kaldırılmış ve (ç) bendinden sonra gelmek üzere “Kişi başına düşen gelir” tanımı eklenmiş ve müteakip bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
“(d) Kişi başına düşen gelir: Yaşlı aylıklarında aynı hanede ikamet edip etmediklerine bakılmaksızın kendisine ve eşine ait her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarını; engelli ve engelli yakını aylıklarında ise hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarını,”
MADDE 3– Aynı Yönetmeliğin 5 inci maddenin beşinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “özürlü” ibaresi “engelliler için” şeklinde, aynı (ınya) maddenin onuncu fıkrasında yer alan “birinci fıkrasının (b) bendi” ibaresi “birinci fıkrasının (c) bendi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 4– Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmış, ikinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkraya aşağıdaki bent eklenmiş, sekizinci fıkra aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, sekizinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, müteakip fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut dokuzuncu fıkrada yer alan “hane içinde” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
“(1) 2022 sayılı Kanunun uygulanmasında;
a) Yaşlı aylığında, aynı hanede ikamet edip etmediklerine bakılmaksızın aylık bağlanacak kişinin kendisine ve eşine ait her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden az olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olmayanlar,
b) Engelli aylıkları ve 18 yaş altı engelli yakını aylığında, her ne nam altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden az olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olmayanlar, https://goo.gl/RkqgJX
muhtaç sayılır.”
“(d) Herhangi bir şekilde kişi başına düşen gelir tutarı, asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’üne eşit veya üzerinde olanlar ile aynı tutara eşit veya üzerinde gelir sağlaması mümkün olanlar,”
“g) 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu hükümlerine göre kendilerine harçlık ödenenler veya ödenebilecek olanlar,”
“(8) Engelli aylıklarında, aylığa hak kazanma durumları uygun olanların muhtaçlığı; gelir, servet ve harcamalar esas alınarak aşağıdaki şekilde belirlenir.
а) Hanenin gelir durumu;
1) Tespit veya beyan edilen aylık net maaş, ücret, nafaka, yevmiye ve her ne ad altında olursa olsun elde edilen diğer gelirlerin yıllık tutarının aylık ortalaması,
2) Hanenin ikamet ettiği konut haricinde diğer konutları için takdir edilen veya beyan edilen rayiç bedelinin 240’ta biri ve takdir edilen veya beyan edilen aylık kira getirisinin toplamı,
3) İkamet edilen konut haricindeki konut için kira geliri elde edilmiyorsa veya kira geliri beyan edilmiyorsa konutun rayiç bedelinin 120’de biri,
4) Dükkânlar için takdir edilen veya beyan edilen rayiç bedelin 240’ta biri ve takdir edilen veya beyan edilen aylık kira getirisinin toplamı,
5) Dükkân için kira geliri elde edilmiyorsa veya kira geliri beyan edilmiyorsa dükkânın takdir edilen veya beyan edilen rayiç bedelinin 120’de biri,
б) Hanenin depo, arsa, arazi, tarla ve benzeri için rayiç bedelin 240’ta biri ve takdir edilen veya beyan edilen zirai/ticari/kira ve benzeri getirilerinin toplamı,
7) Hanenin binek aracı için aracın kasko veya rayiç bedelinin 120’de biri,
8) Hanenin tieari/zirai amaçlı aracı için aracın kasko bedelinin 120’de biri, kasko bedelinin belirlenememesi halinde ise rayiç bedelinin 120’de biri ile bu araçların takdir edilen veya beyan edilen aylık zirai, ticari, kira ve benzeri getirilerinin toplamı,
9) Hanenin büyük ve küçükbaş hayvanları için il/ilçe gıda tarım ve hayvancılık müdürlüklerinden temin edilen yıllık getiri miktarının aylık tutarı,
10) Hanenin tespit veya beyan edilen banka mevduatı gibi menkul serveti için faiz oranına göre hesaplanacak aylık getirisinin iki katı tutarı,
11) 2022 sayılı Kanun gereğince bağlanan aylıklar hariç olmak kaydıyla, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun Ek 7 nci maddesi gereğince yapılan evde bakım ödemeleri dahil, sürekli ve düzenli olarak alman şartlı eğitim yardımı, şartlı sağlık yardımı, eşi vefat etmiş kadınlara yönelik yardım, burs, harçlık gibi nakdî olarak verilmekte olan sosyal yardımların aylık ortalaması,
12) Yıllık tarımsal destek geliri tutamım aylık ortalaması,
13) Aynı hanede ikamet etmemesine rağmen nafaka yükümlüleri tarafından sağlanan destek tutarı,
14) Uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışanların gelirleri,
15) Diğer gelirlerin toplamının aylık ortalaması,
dahil edilerek yapılan hesaplama ile belirlenir.
b) Vergi indirimlerinden faydalanılarak alman ve engelli adına kayıtlı olan araçlar için vergiler indirilmiş tutarın 120’de biri dikkate alınarak hanenin geliri hesaplanır.
c) Bu fıkranın (a) bendinin alt bentlerinde yer alan taşınır ve taşınmazların tespit edilen rayiç bedellerine ilişkin değerlendirmeyi Mütevelli Heyeti yapar.
ç) Hanenin harcama durumu; emsal kira bedeli hariç gıda, giyim, ısınma, eğitim, sağlık, ulaşım, eğlence ve benzerlerine yapılan yıllık ödemelerin aylık ortalaması dâhil edilerek yapılan hesaplama ile belirlenir.
d) Harcamalar, hanenin gelir seviyesinin bir göstergesi olarak dikkate alınır. Emsal kira bedeli dışındaki harcamalar bu fıkranın (a) bendine göre hesaplanacak gelir tutarından hiçbir şekilde çıkarılamaz.
e) Hanenin tespit/beyan edilen harcamalarının bu fıkranın (a) bendine göre tespit edilen gelir tutarından fazla olması durumunda harcama ve gelir arasındaki fark gelire eklenir.
f) Bu fıkranın (a) bendine göre tespit edilen gelir tutarının beyan/tespit edilen harcama düzeyinin üzerinde olması durumunda harcamalar gelire eklenmez.”
“(9) Yaşlı aylığında kişi başına düşen ortalama aylık gelir, aynı hanede ikamet edip etmediklerine bakılmaksızın aylık bağlanacak kişinin kendisi ve eşi dikkate alınmak suretiyle hesaplanır. Sekizinci fıkranın (a) bendinde sayılan gelir, servet ve benzeri unsurlardan sadece aylık bağlanacak kişinin kendisi ve eşine ait olanlar hesaplamaya dâhil edilir. Kişi başına düşen ortalama aylık harcama tutarı hesaplaması ise sekizinci fıkranın (ç) bendine göre belirlenen hanenin toplam harcamasının, aylık bağlanacak kişinin kendisi ve eşine tekabül eden oransal karşılığı dikkate alınarak yapılır. İkamet edilen konutun emsal kira bedelinin gider olarak düşülmesinde kira bedelinin aylık bağlanacak kişinin kendisi ve eşine tekabül eden oransal karşılığı dikkate alınır.”
MADDE 5- Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “üçer” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 6– Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin ikinci fıkrasının (g), (ğ) ve (h) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve beşinci fıkrasının son cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.
“g) Aylığın on dönem boyunca aralıksız olarak alınmaması.
ğ) 7 nci maddenin ikinci fıkrasının (a), (e), (f) ve (g) bentlerinde belirtilen sebeplerle veya nafaka almakta olması ya da kişi başına düşen gelirin muhtaçlık sınırına eşit veya üzerinde olması sebebiyle aylık bağlanması koşullarının kaybedilmesi.
h) Nafaka alabilecek olması ya da muhtaçlık sınırına eşit veya üzerinde kişi başına düşen gelir elde edebilecek olması ya da başka sebeplerle muhtaçlık halinin ortadan kalktığının tespit edilmesi.”
MADDE 7– Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Yaşlı aylığı bağlananlardan %70 ve üzeri oranda engelli olduklarını engelliler için sağlık kurulu raporu ile kanıtlayanların aylıkları hane içinde kişi başına düşen gelir şartını sağlaması halinde başkasının yardımı olmaksızın hayatını moc.eyilamola devam ettiremeyecek derecede engelli aylığına dönüştürülür. 65 yaşını doldurmuş ve %70 ve üzeri engelli sağlık kurulu raporuna sahip kişiler başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek derecede engelli aylığına başvurabilir. Ancak %40 ila %69 arası oranda engelliler için sağlık kurulu raporuna sahip 65 yaşını doldurmuş vatandaşlara sadece yaşlı aylığı bağlanır.
(2) 65 yaşın doldurulmasından önce engelli aylığı bağlanmış olanların aylıkları aynı şekilde ödenmeye devam olunur. 65 yaşın doldurulmasından önce %40-69 arası engelli aylığı bağlanmış olanlar, aylıkları herhangi bir sebeple durdurulmuş veya kesilmiş ise, 65 yaşını doldurmuş olsa dahi, tekrar %40-69 arası engelliler için sağlık kurulu raporu ile aylık başvurusunda bulunabilirler.”
MADDE 8– Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(3) Aylığın kesilmesi gereken durumların üç aylık bildirim süresi tamamlanmadan Vakıf tarafından ya da Sistem tarafından tespiti halinde geri tahsil olunacak aylık tutarları için kanuni faiz veya Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) aylık değişim oranlarına göre ayrıca bir fark alınmaz.”
MADDE 9– Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Bakanlık” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya Vakıf’ ibaresi eklenmiştir.
MADDE 10– Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinde yer alan “Nafakaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla,” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 11– Aynı Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 12– Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Arşive ilişkin işlemler
GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Sosyal Güvenlik Kurumu (Mülga) Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğünden devralman arşivde yer alan dosyalar gerekli görülmesi halinde Bakanlık tarafından ilgilinin ikametgâhının bulunduğu yer Vakfına gönderilir. Gönderilen dosyalar aylığın kesilmesini izleyen yılın başından itibaren 5 yıl boyunca mevzuatı gereğince muhafaza edilir.”
MADDE 13– Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanan bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 14– Bu Yönetmelik hükümlerini Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı yürütür.