Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Perşembe, 30 Ağustos 2018 08:40

Öncelik Arabulucuda

İlk işe başladığımda 6 ay sigortasız çalıştım, daha sonra sigorta primlerim yatmaya başladı. ihtilaf durumunda, dava açabilir miyim? 5...347522 Nolu SMS
SGK mevzuatına göre işverenin işçiyi işe başlamadan bir gün önce kuruma bildirme zorunluluğu vardır. İş sözleşmesinde işe giriş tarihi belli ise mahkemede bu delil olarak kullanılabilir.
Başka belgelerle ve tanık beyanları ile desteklediği zaman davayı kazanma ihtimaliniz yüksek olur. Ancak yeni yasaya göre iş mahkemelerine başvurmadan önce arabulucuya gitmeniz gerekiyor. Arabulucu da sorun çözülemez ise dava açabilirsiniz.

15.11.1959 doğumlu olup, 1976 yılında SSK'ya giriş yaptım fakat arada bir hayli boşluğum var. Toplam gün sayım 2600.
Askerlik borçlanması ile 3200 günü tamamlıyorum. Emekli olmam için hangi koşular gerekiyor? 5...505625 Nolu SMS
İki türlü emekli olabilirsiniz. Birincisi 5000 günü tamamlarsanız tam emekli, ikincisi 3600 prim günü tamamlayıp kısmi emekli olabilirsiniz. Ancak kısmi emekli yani 3600 günden emeklilikte ince bir noktaya değinmek istiyorum.
Eğer SSK girişiniz 08.09.1976 tarihi ve öncesi ise 400 gün daha prim ödeyerek 3600 prim günü tamamlayıp hemen emekli olabilirsiniz. Fakat SSK girişiniz 08.09.1976 tarihinden sonra ise bu sefer yaş ve kademeye giriyor ve 60 yaşa tabi oluyorsunuz. Çünkü 55 yaşını ya da prim gün sayısını 24.05.2014 tarihinden sonra dolduranlar 60 yaşkademeye tabidirler. Bu durumda yine 3600 günü tamamlayarak 15.11.2019'u bekleyebilirsiniz. Bu nedenle SSK giriş tarihiniz önemli. Yaptığım açıklamalara göre şartlarınızı değerlendirebilirsiniz.

​NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
■ 1979 doğumluyum. 07.07.1995 girişliyim. 2500 günüm var.
5...780126 Nolu SMS
İşe başlangıcınıza göre 25 yıl, 55 yaş ve 5750 prim gün şartlarına tabisiniz. 55 yaşınızın dolacağı 07.07.2034 tarihine kadar 5750 günü tamamlayıp emekli olursunuz.

■ 17.07.1979 doğum tarihim, SSK girişim 31.11.1997, askerliğimi 1998 yılında 18 ay yaptım. 5000 gün primim var. 5...710966
İşe başlangıç tarihinize göre 25 yıl, 57 yaş ve 5900 prim gün şartlarına tabisiniz. 57 şartınızdan dolayı 2036 yılından önce emekli olamazsınız. Bu durumda 17.07.2036 tarihine kadar prim gününüzü tamamlayarak bu tarihte emekli olabilirsiniz. Ali Şerbetçi

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/08/30/oncelik-arabulucuda

 

Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle kanunun üçüncü kısmında yazılı vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

VUK'un 256'ncı maddesine göre, mükellef gerçek ve tüzel kişiler ile mükerrer 257' nci madde ile getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifrelen muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.

Bu zorunluluk Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike ve 3568 sayılı Kanun'un 8/A maddesi uyarınca düzenlenecek katma değer vergisi iadesine dayanak teşkil eden rapora konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli mali müşavirler ve serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir.

E-Arşiv belgelerin muhafazası ve ibrazı

433 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile VUK uyarınca kağıt ortamında düzenlenmek, muhafaza ve ibraz edilmek zorunluğu bulunan faturanın elektronik ortamda düzenlenmesi ve ikinci nüshasının elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilmesine imkan tanıyan e-Arşiv uygulamasının usul ve esasları açıklanmıştır.

Tebliğde de belirtildiği gibi, VUK hükümlerine göre fatura kağıt ortamında en az iki nüsha olarak düzenlenerek ilk nüshası (asıl) müşteriye verilen, ikinci nüshası ise yine kağıt olarak kanunun muhafaza ve ibraz hükümlerine göre mükelleflerce saklanılan belgedir. Bu tebliğ kapsamında elektronik ortamda oluşturulan faturanın, alıcısına kağıt olarak gönderilen veya elektronik ortamda iletilen şekli belgenin aslı, düzenleyen tarafından muhafaza edilen elektronik hali ise ikinci nüsha hükmündedir. Bu tebliğ kapsamında Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan E-Arşiv izni alan mükellefler elektronik ortamda oluşturdukları faturayı elektronik ortamda muhafaza ederler.
E-Arşiv uygulama esaslarına ilişkin bu tebliğde yer alan hususlara açıklık ve uygulama kolaylığı getirmek ve elektronik ticarete ilişkin E-Fatura uygulamasını yeniden ve daha kapsamlı olarak düzenlemek üzere genel tebliğ taslağı hazırlanmış ve Gelir İdaresi Başkanlığı internet sitesinde yayınlanmıştır.

433 No.lu Genel Tebliğ kapsamında E-Arşiv uygulama izin alan mükellefler, muhafaza ve ibraz ödevlerini yerine getirirken aşağıdaki hususlara uymak zorundadırlar.

a) Bu tebliğ uygulamasından faydalanan mükellefler, oluşturdukları ikinci nüsha elektronik belgelerini ve E-Arşiv raporlarını birbirleriyle ilişkili şekilde, vergi kanunları ve diğer kanuni düzenlemelerin kâğıt nüshalar için öngörmüş olduğu süreler dâhilinde muhafaza ve istenildiğinde ibraz etmekle yükümlüdür.

b) İzin alan mükellefler, ikinci nüsha elektronik belgelerini ve E-Arşiv raporlarını kendi bilgi işlem sistemlerinde muhafaza ederler. Bu mükellefler istemeleri halinde Başkanlıktan saklama izni almış kuruluşlarda da muhafaza ödevlerini yerine getirebilirler.

c) E-Arşiv uygulamasını kendi sistemi üzerinden kullananlar, elektronik ortamda düzenledikleri ikinci nüsha faturalarını kendilerine ait mali mühür ya da NES (Nitelikli Elektronik Sertifika) ile onaylayarak saklarlar.

d) Özel entegratörlerden E-Arşiv hizmeti alanlar izin kapsamında, elektronik ortamda düzenledikleri ikinci nüsha faturalarını kendilerine ait mali mühür ya da NES ile veya özel entegratöre ait mali mühürle onaylayarak saklarlar.

e) Muhafaza ve ibraz yükümlülüğü, elektronik belgelerin ve ilişkili raporların doğruluğuna, bütünlüğüne ve değişmezliğine ilişkin her türlü elektronik veri, veri tabanı dosyası, saklama ortamı veya doğrulama ve görüntüleme araçlarını kapsar.

f) Mükellefler tarafından muhafaza edilen elektronik belgeler muhatabına gönderilen kâğıt nüshalar ile aynı içerikte ve istenildiğinde aynı görüntüde basılabilecek şekilde saklanmalıdır.

g) Muhafaza edilen elektronik belgelerin sorgulanması, görüntülenmesi ve kâğıt çıktılarının alınması sırasında kullanılacak anahtarlardan birisinin belge numarası olması zorunludur.

h) Elektronik belge ve raporların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının geçerli olduğu alanlarda muhafaza edilmesi zorunludur. Bu zorunluluk, yurt dışında ikincil bir arşivleme yapılmasına engel teşkil etmez.

i) Bu tebliğin 3-b bendine göre adına fatura düzenlenen (397 No.lu VUK Genel Tebliği ile getirilen E-Fatura uygulamasına tabi olmayan) vergi mükellefleri söz konusu faturaları, kendilerine iletim yöntemine uygun olarak muhafaza ve ibraz etmek zorundadırlar.

j) Bu tebliğ uygulaması kapsamında vergi mükellefi olmayanlar adına düzenlenen faturaların iletiminin elektronik ortamda olması halinde vergi kanunlarına göre muhafaza ödevi bulunanlar elektronik ortamda aldıkları faturaların muhafazasını da elektronik ortamda yapmak zorundadır. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak

https://www.dunya.com/kose-yazisi/vergi-usul-kanununa-gore-e-arsiv-belgelerin-muhafaza-ve-ibrazi/426223

Kamuoyunda vergi barışı, varlık barışı ve imar barışı gibi adlarla anılan düzenlemeleri içeren 7143 sayılı “Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” esas itibariyle kamuya olan borçların yapılandırılması, dava safhasında bulunan işlemler, yurt içi ve yurt dışı varlık barışı düzenlemesi, imar affı gibi çeşitli düzenlemelerin yanı sıra matrah ve vergi artırımını da düzenlemiştir.

7143 sayılı Kanun'un 5’nci maddesi uyarınca 2013-2017 dönemlerine ait aşağıdaki beyanlar [- Kurumlar vergisi beyannameleri, - Gelir Vergisi Beyannameleri, - Katma Değer Vergisi beyannameleri - Bazı Gelir ve Kurumlar Vergisi stopaj beyannameleri (ücretlilere, serbest meslek erbabına, çiftçilere, vergiden muaf esnafa yapılan ödemelerle, kira ödemeleri, yıllara sari inşaat işleri için yapılan ödemeler ve yatırım indirimi dolayısıyla GVK’nun geçici 61nci maddesi için yapılan ödemeler)] matrah ve vergi artırımına konu edilebilecektir. Ayrıca 7143 sayılı Kanun'un 6’ncı maddesi uyarınca da 31.12.2017 tarihli bilançolarda bazı kalemlerin [- Kasa hesabı, - Ortaklardan olan alacakların izlendiği hesaplar, - Stoklar (bilançoda görünen ve görünmeyen stoklar) - Duran varlıklar] düzeltilmesi mümkündür.

Kanunun kesinleşmiş veya ihtilaflı borçlar için Kanundan yararlanma süresi dolmuştur. Buna karşılık 7143 sayılı Kanun Uyarınca Yapılacak Matrah Artırımına ve Bilanço Düzeltmesi'ne ilişkin başvuru, bildirim ve beyan süreleri yarın yani 31.08.2018 günü sona ermektedir. Kanunun 9/17. maddesine göre Cumhurbaşkanı’nın başvuru süresini 1 ay uzatma yetkisi bulunmakla birlikte, şu ana kadar bu yetki kullanılmamıştır. Söz konusu yetki kullanılmadığı takdirde, 7143 sayılı Kanun uyarınca matrah artırımı ve bilanço düzeltmesi beyan süreleri 31.08.2018 tarihinde dolacaktır. Söz konusu olanaklar bir hak olarak görülürse, bu süre de hak düşürücü türde bir süre olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu hatırlatmayı yatıktan sonra bir önemli konuyu da gündeme getirmek istiyorum. Bilindiği gibi matrah veya vergi artırımında bulunmanın en büyük yararı, olanaktan yararlanılan yıllar için incelenmeme ve tarhiyata maruz kalmama hakkının elde edilmesidir.

Kanuna göre, matrah veya vergi artırımı yapılan yıllar için vergi incelemesi sadece mükelleflerin, yıllık gelir ve kurumlar vergilerine mahsuben daha önce tevkif yolu ile ödemiş oldukları vergilerin nakden iadesi ile ilgili talepleri ve katma değer vergisi iadesi talebine dayanan ve vergi incelemesine koşuluna bağlanmış iade talepleri ile sınırlı olarak yapılabilir. Bu gibi durumlarda koşulları oluşursa tarhiyat da yapılabilir. Zira buradaki incelemeler talebe bağlı olarak yapılan, talebin karşılanmasının inceleme koşulluna bağlı olduğu hallerle sınırlı olan ve mükellefin hakkını sağlamaya yönelik incelemelerdir. 
Ancak uygulamada mali idarenin bu konudaki düzenlemeleri aşma çabası içerisine girdiği gözlemlenmektedir. İdarenin matrah veya vergi artırımından önce yapılmış ve tamamlanmış iadeleri de inceleme konusu yapmaya çalıştığı, haksız iade alındığı savıyla tarhiyat çabası içerisine girdiği görülmektedir.

Bu şekildeki bir uygulama, 7143 sayılı Kanun'da öngörülmediği gibi, 7143 sayılı Kanun'un matrah veya vergi artırımı müesseselerinin sağladığı hukuk güvenliğine de aykırıdır. 7143 sayılı Kanun bu müesseseleri ile belli tutarlarda kamusal yükümlülüğü üstlenme karşılığında incelenmeme hakkını satın alma opsiyonu getirmiştir. Kanun bu opsiyonu getirirken, mükelleflerin haklı ve yasal talebinin karşılanmasının bir mükellef hakkı olduğunu da gözeterek istisnalarını da tahdidi olarak belirlemiştir. Bu tahdidi olarak yapılan belirlemelerin yorum yolu ile genişletilmesi mümkün değildir.

Kaldı ki böylesi bir uygulama Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Aynı eleştiriye tabi tutulabilecek faturaları girdi olarak kullanan ve matrah/vergi artırımında bulunan iki mükelleften birini iade talep etti diye inceleme kapsamına alırken, iade talebi bulunmayan mükellefi incelenemez kabul etmek mümkün eşitliğe aykırıdır.

Öte yandan matrah veya vergi artırımı, söz konusu mükellef talebine bağlı istisnai haller dışında, matrah veya vergi artırımı yapılmış dönemleri bir bütün olarak incelenemez kılmaktadır. Kayıt dışı bıraktığı hasılatlar, şişirdiği giderler gibi aldığı stopaj veya kdv iadeleri de bu bütünün içerisinde tamamlanmış işlemler olarak yer almaktadır. Zaten kanun o yüzden, sürmekte olan incelemeler ile mükellefin karşılanamamış talepleri ile için özel düzenlemeler getirmiştir. Eğer kanun koyucu, tamamlanmış işlemleri de incelenebilir kılmak istese idi, kanunun 5/1-ı ve 5/3-e bentlerinde bunu açıkça belirtirdi.

Tamamlanmış işlemlerin doğruluğu dahi sorgulanamaz. Hatta doğruluğu sorgulama amacıyla yapılacak incelemede defter ve belgeyi ibraz etmeme hali kabahat dahi oluşturmaz. Nitekim hemen hemen aynı düzenlemeleri içeren 6111 sayılı kanunla ilgili olarak “2009 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen mükellef aleyhine indirimlerinin reddi suretiyle re’sen salınan katma değer vergisi ve kesilen üç kat vergi ziyaı cezasına karşı açılan davada şirketin 2009 yılında KDV için 6111 sayılı Kanunun matrah artırımına hükümlerinden yararlandığı ve bu sebeple matrah ve vergi artırımında bulunulan yıllar ile ilgili olarak kurumlar vergisi ve katma değer vergisi yönünden inceleme ve tarhiyat yapılamayacağı, davacı şirket adına matrah artırımında bulunulan dönemler için inceleme yapılmasının 6111 sayılı Kanun'a aykırılık teşkil ettiğine karar verilmiştir.” (Danıştay 3. Dairesi E.2014/9210 K.2017/1646 T.13.3.2017) Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/suren-olanaklar-matrah-artirimi-ve-incelenmeme-hakki/426222

Perşembe, 30 Ağustos 2018 08:27

Son 3.5 Yıl SSK'lı Çalışan Erken Emekli Olur

Herhangi bir işte çalışmadığı için sigortası olmayanlar emekli aylığı bağlatabilmek için isteğe bağlı sigorta yaptırabiliyor. 2008 yılından sonra isteğe bağlı sigortalar Bağ-Kur (4B) kapsamında değerlendiriliyor. Bağ-Kur’lular, emekli olabilmek için daha uzun süre prim ödüyorlar. İsteğe bağlı sigortalılar, son 3.5 yıl SSK (4A) statüsünde çalışmaları halinde erken emeklilik hakkı elde ederler

İsteğe bağlı sigortalıların SSK statüsünde daha az primle daha erken emekli olmaları mümkün. Habertürk'ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre sosyal güvenlik sisteminde kapsamlı değişiklik yapılan 2008 öncesinde SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığı kapsamında isteğe bağlı sigortalı olunabiliyordu. 2008’de sistem değişikliğiyle SSK’ya tabi isteğe bağlı sigorta uygulamasına son verildi. O tarihten sonra tüm isteğe bağlı sigortalılar Bağ-Kur yani 4B kapsamında değerlendirilmeye başlandı. 2008’den önce 4A kapsamında prim ödemekte olanlar da 4B’ye geçirildi.

DAHA UZUN SÜRE PRİM ÖDEMEK GEREKİYOR

2008 yılından önce SSK statüsünde isteğe bağlı sigorta primi ödemeye başlayanlar, Bağ-Kur statüsüne alındıklarının farkında değillerse daha çok prim öderler ve daha geç emekli olurlar. Örneğin, ilk prim ödemeye başladığında 5.000 gün prim ödemesi yeterli olan bir kişi, statü değişikliğiyle 9.000 gün prime tabi olur.

SON 1261 GÜNE DİKKAT

İsteğe bağlı sigortalıların SSK statüsünde daha az primle daha erken emekli olmaları mümkün. Ayrıca, SSK statüsünde emekli aylığı Bağ-Kur’a göre yüzde 30’a varan oranda artar. Sosyal güvenlik sisteminde birden fazla statüde çalışması bulunanların son 7 yıldaki statüsüne bakılıyor. Son 7 yıl içinde en çok hangi statüde geçirilmişse o statüden emeklilik işlemleri yapılıyor.

İsteğe bağlı sigorta primi ödeyenler, SSK statüsünde emekli olabilmek için hesap kitap yaptırmalı. SSK’ya tabi olarak hangi yaşta emekli olabiliyorlarsa o tarihten geriye doğru 3.5 yıl (bin 261 gün) önce isteğe bağlı sigorta primi ödemeyi kesip 4/a (SSK) statüsünde bir işte çalışmaya başlamaları gerekir.

KİMLER İSTEĞE BAĞLI SİGORTA YAPTIRABİLİR?

İsteğe bağlı sigorta yaptırabilmek için aranan şartlar şöyle:

Türkiye’de ikamet etmek,

Zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak,

Sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak,

Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,

18 yaşını doldurmuş bulunmak,

Sosyal Güvenlik Kurumu’na isteğe bağlı sigorta talebinde bulunmak.

AYLIK 649 LİRA PRİM

İsteğe bağlı sigorta yaptıranlar, brüt asgari ücret ile bunun 7.5 katı arasında kendi belirledikleri tutarın yüzde 32’si oranında prim ödüyorlar. Asgari ücret üzerinden ödemeyi tercih edenlerin, 2018 yılı için aylık 649,44 lira prim ödemesi gerekiyor.

İSTEĞE BAĞLI SİGORTALI ÖLDÜĞÜNDE HAK SAHİBİNE AYLIK BAĞLANIR

En az beş yıl prim ödedikten sonra hayatını kaybeden isteğe bağlı sigortalıların eşi, çocuğu, anne babası gibi hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanır. Bağlanacak aylık, 9.000 gün prim ödemiş kabul edilerek hesaplanır. Ahmet Kıvanç

https://www.haberturk.com/son-35-yil-ssk-li-calisan-erken-emekli-olur-2122507-ekonomi

7143 sayılı Yasa’nın 5. Maddesi matrah artırımını düzenlemektedir. Buna göre; gerçek kişiler 2013 ila 2017 yılları için matrah artırımı yaparak Gelir Vergisi yönünden muhtemel vergi risklerinden kurtulabilirler.

Buna göre vergi dairesine vergi kaydı olmadığı halde 2013 ila 2017 yılları arasında otomobil alıp satanlar, gayrimenkul alıp satanlar ( Arsa, Bina ve arazi) satanlar;

  1. 2013 yılı için; 12.279 TL
  2. 2014 yılı için; 12.783 TL
  3. 2015 yılı için; 13.558 TL
  4. 2016 yılı için; 14.424 TL
  5. 2017 yılı için; 16.350 TL matrah gösterilerek, bunun üzerinden %20 matrah artırımı Gelir Vergisi ödenerek (Matrah artırım vergisi) 2013 ila 2017 yılları için bireysel vergi kaskosundan faydalanmış olacaklardır.

Sonuç olarak, böylece 2013 ila 2017 yılları için bir şekilde gelir elde edenler, arsa alıp satanlar, araç alıp satanlar, limited şirketlerde hisse alıp satanlar, değer artışı kazancı elde edenler, arızi kazanç elde edenler matrah artırımı yaparak böylece ilgili yıllar için olası vergi tarhiyatından, vergi incelemesinden, takdir edilecek kazançlardan doğabilecek vergi risklerinden kurtulabilirler.

Konuyla ilgili 7143 sayılı Kanunun 5. Madde hükmü açık olup, bu hükme göre vergi risklerinden korunabilirler. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının yayınladığı matrah ve vergi artırımı Rehberi yayın no:280 incelenmelidir. Bu gibi kimselerin vergi dairesinde kaydı açılmış ise bunlar da matrah artırımı yapabilir. Veya vergi dairesine hiç vergi kaydı olmayanlar da yine matrah artırımı yapabilir. Bu kimseler kağıt ortamında gelir vergisi matrah artırımı beyannamesini düzenleyip, tahakkuk işlemlerini vergi dairesine yaptırabilirler. Bu uygulama için son müracaat tarihi 31.08.2018’dir.

Ağustos ayından sonra matrah artırımı yapılması mümkün değildir. Olası vergi incelemesi Ağustos ayından sonra karşınıza çıktığı takdirde ödeyeceğiniz Gelir Vergisi, matrah artırımı vergisinden çok daha yüksek olacaktır. Durumunuzu yukarıdaki bilgilere göre kontrol ederek, gerekli bireysel gelir vergisi matrah artırımı kararınızı veriniz. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/bireysel-vergi-kaskonuzu-yaptirdiniz-mi-yaptirmadiysaniz-31082018e-kadar-degerlendiriniz/haber-21139

Perşembe, 30 Ağustos 2018 08:01

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun

Bizlere Bağımsızlığımızı Armağan Eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Ve Silah Arkadaşlarını, Şehitlerimizi Saygı İle Anıyor, Tüm Ulusumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramı' nı En İçten Dileklerimizle Kutluyoruz.

Vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine göre işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığı konusunda tespitler yapması halinde mükellefiyet kayıtlarını resen silebilmektedir. Yine aynı şekilde mükellefin adresinde yapılan yoklama işlemleri sonucunda adresinde bulunmadığı tespit edilmesi durumunda vergi daireleri resen mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarını silebilmektedirler.[1]

Mükelleflerle ilgili vergi dairelerinin resen mükellefiyet kaydını silmeleri konusunda 213 sayılı VUK’nunda 5228 sayılı yasanın 6. md hükmü ile önemli düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre vergi daireleri adresinde bulunamayan mükelleflerle ilgili olarak resen vergi kayıtlarını silebilmektedir. Aynı mükellefin bir başka adreste faaliyette bulunması durumunda bu takdirde mükellefiyet kaydı yeni adreste devam ettirilecektir.[2]

Uygulamada, daha çok sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyen mükellefler konusundan vergi daireleri bu durumu önlemek amacıyla bir dizi yetkiler almış bulunmaktadır. Şu halde 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine 5228 sayılı yasa ile eklenen hüküm gereğince;

1- Sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet kaydı açtıran mükelleflerle ilgili vergi daireleri resen bu mükellefiyeti sonlandırabilmeleri için mutlak surette bir vergi inceleme raporu ile bu mükellefiyet kaydını ancak terkin edebileceklerdir.

2- Yine adresinde bulunmayan veya bir başka adrese nakil olduğu halde bu durumu vergi dairesine bildirmeyen mükelleflerle ilgili resen terk işlemi yapılabilir.

3- Anonim veya limited şirketlerde şirket tüzel kişiliğinin adresinde bulunmaması durumunda veyahutta şirket ortak veya müdürlerine ulaşılmaması halinde bu şirketler vergi daireleri tarafından mükellefiyet kayıtları resen silinebilir.

4- Adresinde bulunmayan şirketlerle ilgili olarak sahte fatura düzenlediği konusunda somut tespitlerin olması durumunda bu şirketlerin mükellefiyet kayıtları ancak vergi incelemesi sonucunda inceleme elemanları tarafından düzenlenecek raporlarla mükellefiyet kayıtları ancak sonlandırılabilir.[3]

5- Ortada vergi incelemesi yokken hiçbir şekilde hiçbir şirketin vergi kaydı sonlandırılamaz.

Uygulamada vergi daireleri adresinde bulunmayan ya da o anda yoklama memurları tarafından yoklama sırasında bulunmayan mükelleflerin bu yoklama işlemlerinin en az 2 kez farklı tarihlerde takip edilmesi gerekmektedir. Buna rağmen, adresinde bulunmayan mükelleflerle ilgili sahte belge düzenlediği konusunda vergi inceleme raporu bulunmayan mükelleflerin mükellefiyetleri resen silinemeyecektir. Gayrifaal ve adresinde bulunamayan şirketler ise geçici olarak mükellefiyet kayıtları kapatılabilir. Bu mükelleflerin herhangi bir şekilde ortaya çıkması halinde düzenlenecek yoklama fişleri ile tekrar mükellefiyet kayıtları açılacaktır.

Öte yandan, uzun zamandan beri çalışmayan içi boş gayrifaal şirketler bir şekilde fesh ve tasfiye hükümlerine göre tasfiye edilmeleri halinde mükellefiyet kayıtları yeniden açılacaktır. Vergi daireleri uygulamada adresinde bulunmayan şirketler için vergi incelemesine sevk işlemi yapmak suretiyle aynı anda da mükellefiyet kayıtlarını kapatmaktadırlar. Bu aşamada mükellefin bağlı olduğu meslek kuruluşuna hiçbir şekilde bilgi verilmemekte ve ilgili oda ile yazışma yapılmamaktadır.

Oysaki, 213 sayılı VUK’nun 160. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiş olup, maddenin sonuna eklenen yeni fıkra ile adresinde bulunmayan şirketler hakkında sahte fatura düzenlediği konusunda somut bir tespit bulunması halinde durum bir vergi inceleme elemanı raporu ile bu mükelleflerin vergi kayıtları terkin olunmaktadır. Uygulamada bu madde hükmü vergi daireleri tarafından yanlış tatbik edilerek pek çok iyi niyetli mükellef hakkında yanlış kanaatler nedeniyle bu mükelleflerin vergi kayıtları sonlandırılarak çeşitli mağduriyetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ortada herhangi bir vergi inceleme raporu bulunmazken mükelleflerin sahte fatura düzenledikleri iddiasıyla mükellefiyet kayıtların tek taraflı silinmesi hukuka uyarlı bir uygulama olamaz.

Diğer yandan, 213 sayılı VUK’nun 160/3 md hükmüne göre esasen vergi mükellefiyet kayıtlarının silinebilmesi için kesinleşmiş bir mahkeme kararının da aranması gerektiği bilinmektedir. Aksi takdirde idarenin vergi mükellefiyetini kapatma konusunda genişletilmiş somut bir yetkisi yoktur. Böyle bir yetkinin idarelere verilmesi durumunda keyfi bir uygulama olup, idare bu yetkiyi gelişi güzel kullanabilir. Mükellefiyet hakkı anayasal bir haktır. Böyle bir anayasal temel hakkın kullanımı idarenin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Nazlı Gaye Alpaslan

https://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/sahte-belge-duzenleme-amaci-ile-kurulan-sirketler/haber-21120

-------------

[1] 213 sayılı VUK md. 160

[2] Bu konuda Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan iç genelgeler için bkz. 2000/12 iç genelge, yayım tarihi 29/10/2000’dır. Yine aynı şekilde 2004/13 sayılı ve 2009/3 sayılı iç genelgeler incelenmelidir.

[3] Vergi Daireleri Uygulama İç Genelgesi 2009/3. bu genelgeye göre daha önce mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerden tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kayıtları tasfiyeye girilen tarih olarak tesis edilmesi yolunda işlem yapılması uygulamada sorunlara neden olmaktadır. Özellikle, geçmiş 5 yılla ilgili beyanname verilmediği iddiasıyla e-beyan özel usulsüzlük cezaları ve takdire dayalı KDV, gelir, kurumlar ve stopaj tarhiyatları mükellefleri cezalandırmaktadır.

Çarşamba, 29 Ağustos 2018 08:49

Asgari Ücret Desteği

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı :24010506-010-E. 10703839

Tarih: 17/08/2018

Konu : Asgari Ücret Desteği

Bilindiği üzere 21/3/2018 tarihli, 7103 sayılı Kanunun 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa geçici 75 inci madde eklenmiştir.

Söz konusu madde ile; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında haklarında uzun vadeli sigorta kolları hükümleri uygulanan sigortalıları çalıştıran işverenlerce;

a) 2017 yılının aynı ayına ilişkin Kurama verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde prime esas günlük kazancı Bakanlar Kurulunca belirlenen tutar ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısını geçmemek üzere, 2018 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,

b) 2018 yılı içinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan işyerlerinden bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,

2018 yılı Ocak ila Eylül ayları/dönemleri için Bakanlar Kurulunca tespit edilen günlük tutar ile çarpımı sonucu bulunacak tutar, bu işverenlerin Kurama ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilir ve bu tutar İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanır.”

Hükümleri getirilmiştir.

20/06/2018 tarihli, 30454 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 09/04/2018 tarihli ve 2018/11668 sayılı Bakanlar Kurulu kararında, 2018 yılı için sağlanacak olan asgari ücret destek tutarı esas gün sayısının tespitinde dikkate alınacak prime esas günlük kazanç tutarını 120 TL, toplu iş sözleşmesi uygulanan özel sektör işverenlerine ait işyerleri için 180,00 TL, aynı fıkra uyarınca desteğe esas günlük tutarı ise 3,33 TL olarak tespit etmiştir.

Buna göre 2018 yılında, 2018 yılı öncesi tescil edilen işyerleri için prime esas günlük kazancı 120 TL, toplu iş sözleşmesi uygulanan özel sektör işverenlerine ait işyerleri için 180,00 TL ve altında olan, 2018 yılında tescil edilen işyerleri için ise tüm sigortalıların çalışma gün sayısının 3,33 TL ile çarpımı sonucu bulunacak miktar kadar şartları taşıyan işverenlerimize sigortalı başına asgari ücret desteği verilmiştir.

Yine bilindiği üzere, hakedişten kesilen tutarlar veya emanete alınan tutarların, “İdarelerce e-borç sorgulama” ekranından görüntülenerek destek tutarının kesinleşmesinden sonra genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere illerde muhasebe müdürlüklerinin ilçelerde ise mal müdürlüklerinin banka hesaplarına aktarılması, emanete alınan tutarların yararlanılan asgari ücret destek tutarlarından fazla olması halinde bu tutarların idarelerce işverenlerin varsa borçlarına mahsup edileceği, borcunun bulunmadığının anlaşılması durumunda ise işverenlere iade edileceği açıklanmış bulunmaktadır.

Öte yandan 20/6/2018 tarihli ve 30454 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 9/4/2018 tarihli ve 2018/11668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının yayımlandığı tarihten öncesine ilişkin olarak; Bakanlar kurulunca henüz bu konuda herhangi bir karar alınmamış olduğundan, asgari ücret destek tutarının e-borç sorgulama ekranına yansıtılması mümkün olmamış, bu tutarların ihale makamlarınca “İdarelerce e-borç sorgulama” ekranından görüntülenmesi de mümkün bulunmamıştır.

Bu itibarla, ilgili Bakanlar Kurulu Kararının yayım tarihinden önceki döneme ilişkin olarak,

-İhale makamlarınca yapılan hesaplamalar doğrultusunda, yararlanılabilecek asgari ücret destek tutarı hesaplanan ve istihkakları da bu hesaplama sonucu bulunan asgari ücret destek tutarı düşülerek ödenen yükleniciler tarafından iade talep edilmesi halinde; ihale makamıyla yazışma yapılacak ve ihale makamlarından alınacak olan yazılara istinaden gerekli mahsup veya iade işlemi yapılabilecektir.

– İhale makamlarınca istihkak tutarları, yararlanılacak asgari ücret destek tutarı düşülmeden tam olarak ödenen işverenler için ise; ilgili ihale makamlarının veya işverenlerin talebi halinde ya da Kurumumuzca durumun tespit edilmesi halinde ihale makamlarından alman bilgiye istinaden, genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere illerde muhasebe müdürlüklerinin ilçelerde ise mal müdürlüklerinin banka hesaplarına aktarılmasının sağlanması için ilgili ihale makamlarına iade edilecektir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

Bağımsız Denetim Standardı (BDS) 720 Bağımsız Denetçinin Diğer Bilgilere İlişkin Sorumluluklarının Uygulanması Hakkında Duyuru

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanlığı

BDS 720 Bağımsız Denetçinin Diğer Bilgilere İlişkin Sorumluluklarının güncellenmiş sürümü Kurul Kararı olarak 16/8/2018 tarih ve 30511 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Söz konusu Standardın 10’uncu paragrafına göre, bu BDS 1/1/2017 tarihinde ve sonrasında başlayacak hesap dönemlerinin denetiminde uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Buna göre, 16/8/2018 tarihi itibarıyla henüz denetim raporu imzalanmamış (1/1/2017 tarihinde ve sonrasında başlayan) hesap dönemlerinin bağımsız denetimlerinde BDS 720’nin 16/08/2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan sürümü uygulanacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Çarşamba, 29 Ağustos 2018 08:43

Vergide Gündem Durağan

Bu defa gündem yoğun gözükmüyor. Mali İdare ve vergiciler tatilde değil tabii. Yoğun rutin işler devam ediyor, devam edecek. Ancak vergi kanunlarında kısa vadede kapsamlı değişiklikler olacak gibi gözükmüyor. Ben de mevcut veriler çerçevesinde önümüzdeki süreçte bizi neler bekliyor diye bakıp tahminlerimi paylaşmak istedim.

Ekonominin gerektirdiği düzenlemeler her zaman olur

Vergide kısa vadede önemli yasal düzenlemeler beklenmediğini söyledim ama ekonomik veya sosyal ihtiyaçların gerektirdiği acil düzenlemeler her zaman yapılabilir. Bu çerçevede önümüzdeki süreçte örneğin; başta kur dalgalanmalarına, bu dalgalanmaların işletme mali tablolarına olan etkilerinin giderilmesine/azaltılmasına ve cari açıkla mücadeleye ilişkin düzenlemeler yapılması sürpriz olmaz.

“100 Günlük İcraat Programı”nda yer alan konular

Cumhurbaşkanımız tarafından 3 Ağustos tarihinde açıklanan “100 Günlük İcraat Programı” vergi düzenleme ve uygulamaları açısından önemli bir faaliyet içermiyor. Programda vergi uygulamalarına ilişkin iki faaliyet öngörülmüş. Bunlar;

- Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin elektronik ortamda alınmasına başlanması,

- İnteraktif vergi dairesi kapsamına 10 yeni hizmetin alınması.

Bu iki faaliyetle, mükellef hizmetleri çerçevesinde bir adım atılacağı, 35 farklı mükellef hizmeti sunulan interaktif vergi dairesi kapsamında sunulan hizmetlerin biraz daha çeşitlendirileceği anlaşılıyor.

“Yeni Ekonomi Yaklaşımı”nda yer alan konular

Hazine ve Maliye Bakanı tarafından 10 Ağustos tarihinde “Yeni Ekonomi Yaklaşımı” başlığı altında yapılan açıklamalardan da yakın süreçte kapsamlı vergi konularının gündemde olmayacağı anlaşılıyor. Yakın dönemde diyorum, çünkü bir süre sonra yine kapsamlı vergi düzenlemelerinin gündemde olacağı görülüyor.

Bakan açıklamasında, “… vergi sistemi ile ilgili maliyede çok güçlü bir dönüşüm süreci başlayacak” diyor. Açıklamada, “Yeni Ekonomi Yaklaşımı”nın 2022-2023 dönemini kapsayan

“Daha adaletli paylaşım” başlıklı üçüncü fazında;

- Daha adil bir vergi sistemi çerçevesinde dolaylı vergilerin azaltılacağı,

- Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye devam edileceği,
söyleniyor.

Açıklanan bu strateji ve takvimden, 2022 yılına kadar kapsamlı vergi düzenlemelerinin hedeflenmediğini çıkartmak mümkün. Zannediyorum bir şey daha söylemek mümkün. İfade edilen amaçlar ancak kapsamlı ve planlı bir vergi paketi ve kararlı bir uygulamayla mümkün olabilir. Bu da bize, belli bir aşamaya gelmiş olan Gelir Vergisi Kanunu ile Vergi Usul Kanunu’nun yeniden yazılması ve bu alanda önemli değişiklikler yapılması projesinin devam ettiğini, ancak acele edilmeyeceğini ve olması gerektiği gibi üzerinde ciddi çalışılacağını söylüyor.

Matrah artırımı ve yapılandırma işlemleri

7143 sayılı Kanun’un, başta kesinleşmiş ve ihtilaflı borçların yapılandırılması olmak üzere, bazı düzenlemelerinden yararlanmak için başvuru süresi 27 Ağustos tarihi itibariyle bitti. Şimdi yapılandırılan borçların ödenmesi süreci başladı. Yapılandırılan borçlarını özellikle taksitle ödeyecekler için taksitlerin zamanında ödenmesi ve yapılandırmanın bozulmaması, önümüzdeki süreçte dikkat edilecek konu.

Kanunun matrah artırımı ve kayıtların düzeltilmesine ilişkin olanaklarından yararlanmak için yapılacak başvurularda süre, eğer uzatılmazsa, bu hafta sonu bitiyor. Bu haftanın konusu bu olanaktan yararlanmayı düşünen ancak hala başvurularını yapmamış olanların bir an önce bu işlemleri yapması olacak. Arkasından yine bu işlemler sonucu ortaya çıkan vergilerin ödenmesi takvimimizde olacak.

Rutin uygulamalara devam

Vergi uygulamalarında ikincil düzenlemeler eskisi gibi değil, artık daha önemli. Başta mükellef hizmetleri olmak üzere, birçok uygulama, esas olarak ikincil düzenlemeler çerçevesinde ilerliyor.

İlgili otoritelerin faaliyetlerine bakarak, bu düzenleme ve uygulamaların hız kesmeden devam edeceği söylenebilir. Bu çerçevede, kısa vadede;

- Vergide elektronik uygulamaların kapsamının genişlemeye devam edeceği, yeni elektronik uygulamaların da hayata geçirileceği,

- Muhtasar beyanname ve hizmet bildirgelerinin birleştirilmesi projesinin belki bazı küçük değişikliklerle hayata geçeceği,

- Yatırım teşviklerinde proje bazlı süper teşviklerle ilgili başlayan sürecin devam edeceği ve teşvik belgesi iş ve işlemlerinin elektronik ortamda yapılmasına ilişkin sürecin kâğıt ortamında yürüyen sürecin yerini alarak uygulamanın tamamen bu şekilde yürütüleceği,
söylenebilir. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/vergide-gundem-duragan/426124

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • AK Parti'den Açıklama Geldi: Genel Sağlık Sigortası (GSS) Borçları Silinecek AK Parti Grup Başkanvekili Usta, AK Parti grubunun Meclis Başkanlığı'na…
  • TAM İSTİSNA KAPSAMINDA YÜKLENİM KDV İADESİ ANALİZİ * Yüklenilen KDV’nin Yüklenildiği Dönem İle İadenin Talep Edildiği Dönem…
  • İTUS, HİS , ATU KAPSAMINDA KDV İADE HADLERİ İndirimli Teminat Uygulama Sistemi ( İTUS) Hızlandırılmış İade Sistemi (…
Top