Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

İnteraktif Vergi Dairesinde yer alan Vergi Ceza İhbarnamelerim, İndirim Talebi Dilekçesi, Uzlaşma Talebi Dilekçesi ve yeni hizmet olan Uzlaşmadan Vazgeçme Dilekçesi hizmetleri 01/11/2024 tarihinden itibaren vatandaşların kullanımına Dijital Vergi Dairesi üzerinden sunulacaktır. Dijital Vergi Dairesine giriş yaptıktan sonra Bilgilerim/Vergi Ceza İhbarnamelerim hizmeti aracılığıyla tarafınıza tebliğ edilmiş ihbarnamelerin detaylarını görüntüleyebilir ve yasal süresi içinde indirim veya uzlaşma talebinde bulunabilirsiniz.

Kaynak, GİB

Bu soruya genelde herkes İş Kanunu 24.maddesindeki koşullar varsa “evet” yanıtını verir. Lakin uygulamada 24.madde o kadar küçümseniyor ki ne işçiler sahip oldukları hakların farkında ne de işverenler karşı karşıya olduğu risklerin.

Sebebi de, kanaatimce 24.maddede geçen “çalışma koşulları” ibaresinin yeterince özümsenmemesi..

___________________________________________

Bugün bunun bir örneği ile karşılaştım. Bundan 2-3 yıl önce bir arkadaşımın çalıştığı bir şirkete genel istifa dilekçesi gelmişti. Görüş almak ve gerekirse süreci ilerletmek için benle iletişime geçmek istediler ve bir toplantı yaptık. Şirket, uluslararası menşeli ve hukuki yükümlülüklere uyan bir şirket. İşçinin ne fazla mesaisi ne de başka bir alacağı var. SGK primler vs her şey tam yatıyor. Ancak fesih sebebinde öyle bir ibare vardı ki o zaman bu ibareyi “çalışma koşullarının uygulanmaması” kapsamında değerlendirip kıdem tazminatı için dava açabilirler anlaşarak süreci sona erdirelim görüşü vermiştim.

__________________________________________

O zaman bana verilen cevap şirketin başka avukatlar ile de görüştüklerini ve dava açılsa dahi sürecin lehe biteceklerini söylediklerini belirterek benle süreci devam ettirmek istemediler.

__________________________________________

Bugün arkadaşım o şirkette değil ve bir şekilde o davanın sonucundan haberdar olmuş. Bugün yazdı ve dava işveren aleyhine bitmiş. Yani işçi kıdem tazminatına hak kazanmış.

__________________________________________

Özetle “çalışma koşullarının uygulanmaması” ibaresi İş Kanunu 24.maddesinde kıyıda köşede kalmış bir ibare gibi gözükse de haklı nedenle fesihte kullanılabilecek en önemli nedenlerden biridir. Asla yabana atmamak gerekir.

31.10.2024 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 52 No.lu KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ ile yapılan en önemli değişiklik “özel esaslar” uygulamasının kaldırılması yerine iade taleplerinin esas olarak vergi incelemesine göre yerine getirilmesi uygulamasıdır.

Bu değişiklik kapsamında İade Talepleri Vergi İnceleme Raporuna Göre Yerine Getirilecek Mükellefler ise;

- 213 sayılı Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren mükellefler,
- Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiiline iştirak eden mükellefler de dâhil olmak üzere sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükellefler,
- Sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları, kanuni temsilcileri, bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile kanuni temsilcisi oldukları mükellefler,

- Haklarında beyanname vermeme, defter ve belge ibraz etmeme ve adresinde bulunamama konusunda tespit bulunan mükellefler,

- Haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükelleflerden doğrudan mal ve/veya hizmet alan mükelleflerdir.

Ayrıca tebliğin ilgili bölümlerinde iade hakkı doğuran işlem türleri itibarıyla iade için belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde mükelleflerin KDV iade taleplerinin teminat veya YMM raporu karşılığı yerine getirilmesi uygun görülen işlemlere ilişkin yapılan kontrollerde tespit edilen eksiklik veya olumsuzlukların verilen sürede mevzuata uygun şekilde giderilmesi gerekir. Eksiklik veya olumsuzlukların verilen sürede giderilememesi halinde iade talebi 15 gün içinde incelemeye sevk edilir ve düzenlenen vergi inceleme raporu sonucuna göre işlem yapılır. Bu kapsamda incelemeye sevk edilen iade talepleri, iadesi talep edilen tutarın %150’si oranında banka teminat mektubu verilmesi halinde yerine getirilir, teminat vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülür.

SGK işyeri tescil uygulamasında işyeri tescili tüzel kişiler için Vergi Kimlik Numarası, gerçek kişiler için ise T.C. Kimlik Numarası baz alınarak yapılmaktadır. Bir işverenin işyeri tescilinde meydana gelen değişiklik aynı işverene bağlı Kurumumuzda tescilli diğer işyerleri için de aynı sonuçları doğurmaktadır. Dolayısıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabi şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi, bölünmesi, diğer bir şirkete katılması hallerinde işyeri bildirgesinin her bir işyeri için ayrı ayrı verilmesini gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

Bu itibarla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabi şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi, bölünmesi, diğer bir şirkete katılması durumlarında;
1- İşverence işyeri bildirgesinin herhangi bir işyerinden yasal süre içerisinde verilmiş olması halinde yükümlülük yerine getirilmiş sayılacaktır.
2- İşverence işyeri bildirgesinin herhangi bir işyerinden yasal süresinde verilmiş olması kaydıyla işverenin aynı Vergi Kimlik Numarası altında işlem gören diğer işyerleri için işyeri bildirgesi yasal süresi dışında verilse dahi idari para cezası uygulanmayacaktır.

3-İşverence işyeri bildirgesinin yasal süresi dışında verilmesi ve işverenin aynı Vergi Kimlik Numarası altında işlem gören birden fazla işyeri olması halinde yalnızca bir işyeri için idari para cezası uygulanacak, diğer işyerleri için ayrı ayrı idari para cezası uygulanmayacaktır.

Söz konusu genelge öncesi SGK tarafından şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi, bölünmesi, diğer bir şirkete katılması nedeniyle yasal süresi içersinde işyeri bildirgesi verilmemesi nedeniyle aynı VKN altında faaliyet gösteren her bir işyeri için İPC uygulaması yapılmış ise 25.10.2024 tarihli genel yazı uyarınca idari para cezasının iptali, sadece bir işyeri için İPC uygulanması ve IPC tahsil edilmiş ise SGK borclarina mahsuben iadesi istenebilir.

Hukuk Müşavirliği ve Sigorta Primleri Genel Müdürlüğünün konuyla ilgili tekil bazda vermiş olduğu görüşlerin Genel Yazı şeklinde yayınlanması ayrıca olumlu olduğunu düşünüyorum. Oktay KONAÇ

SGK Genel Yazısı (İşyeri Tescil Değişikliği) Görmek İçin Tıklayınız

* Yıl içinde bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici verginin ödenme şartına bağlı olmaksızın bir sonraki dönem beyannamesinden mahsubu mümkündür. Ödenmiş olma şartı yıllık Gelir / Kurumlar Vergisi beyannamesinden mahsup yaparken aranmaktadır. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilir.

* Tasfiye halindeki kurumlar  vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde, basit usulde vergilendirilen gelir  vergisi mükellefleri, yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapanlar, ücret geliri  elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, zirai kazanç  sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna  edilen serbest meslek erbabı ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar geçici  vergi ödemezler. Yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapan firmalar hariç, tüm inşaat firmaları geçici vergi beyannamesi verirler.

* Geçmiş dönemlere ilişkin geçici  verginin %10'u aşan tutarda eksik beyan edilmesi durumunda eksik beyan edilen  kısım için yapılacak re'sen veya ikmalen tarhiyata vergi ziyaı cezası ile  gecikme faizi uygulanır. %10'luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan  edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

* Tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş olması dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarı için vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarih olan yıllık beyannamenin verilmesi gereken kanuni sürenin başlangıç tarihine kadar gecikme zammı uygulanır.

* Geçici vergi matrahının hesaplanmasında, gelir/kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde indirimi mümkün olan geçmiş yıl zararları dikkate alınacaktır.
https://gib.gov.tr/yardim-ve-kaynaklar/sikca-sorulan-sorular

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

İşsizlik ödeneği, özet olarak işini kaybeden ve belirli koşulları sağlayan işçilere, belirli bir süre boyunca temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için İş-Kur tarafından verilen bir yardımdır. Söz konusu ödenek işçinin yeni bir işe başlaması ya da ödeneğe hak kazanma şartlarını kaybetmesi durumunda ise kesilmektedir.

İşsizlik ödeneği şartları

İşsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için işçinin bazı yasal koşulları karşılaması gerekmektedir.

  1. İşten çıkarılma şekli: İşsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için işçinin kendi istek ve kusuru dışında işsiz kalması gerekmektedir. Kendi isteğiyle veya haklı bir neden olmaksızın işten ayrılan işçiler, işsizlik ödeneğinden faydalanamamaktadır.
  2. Sigortalı çalışma süresi: İşçinin işsizlik ödeneğine hak kazanabilmesi için hizmet akdinin feshinden önceki son 120 gün içinde hizmet akdine tabi olarak çalışmış olması ve son üç yıl içinde en az 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olması gerekmektedir.

3.Başvuru Süresi: İşsizlik ödeneği almak isteyen işçinin, işten ayrılma tarihinden itibaren 30 gün içerisinde İş-Kur’a şahsen ya da elektronik ortamda başvurması gerekmektedir.

  1. Aktif İş Arama: İşsizlik ödeneği almak isteyen işçinin iş aramaya devam etmesi ve İş-Kur tarafından önerilen iş veya eğitim programlarını kabul etmesi gerekmektedir.

İşe iade davası ve şartları

İşe iade davası, özet olarak işten çıkarılan işçinin, işverenin fesih kararına karşı itiraz etme hakkı anlamına gelmektedir. Bu dava, özellikle iş güvencesine sahip işçiler için önem arz etmekte ve haksız yere işten çıkarıldığını düşünen işçiye, yargı yoluyla işine dönme imkânı sağlamaktadır.

İşe iade davası, belirli koşullar altında açılabilmektedir.

  1. İşyerinin iş güvencesine tabi olması: İşe iade davası, işyerinde en az 30 işçinin çalışıyor olması durumunda açılabilmektedir.
  2. Belirli çalışma süresi: İşçinin, işe iade davası açabilmesi için aynı işyerinde en az 6 aydır çalışıyor olması gerekmektedir.
  3. İş sözleşmesinin belirsiz süreli olması: İşe iade davası açabilmek için iş sözleşmesinin belirsiz süreli olması gerekmektedir.
  4. Fesih bildirimi ve fesih nedeni: İşverenin, işten çıkarma kararını yazılı olarak bildirmesi ve fesih sebebini açıkça belirtmesi gerekmektedir.

5.Arabuluculuk faaliyetinden sonuç alınamamış olması: 25.10.2017 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte, bireysel veya toplu iş sözleşmelerine dayanan işçi ile işveren arasındaki alacak, tazminat veya işe iade taleplerine ilişkin açılacak davalarda, arabulucuya başvurulması dava şartı olarak kabul edilmiştir.

Buna göre, iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren de iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılmış olması gerekmektedir.

Mahkeme tarafından yapılacak inceleme sonucunda işçinin haklı olduğunun tespit edilmesi durumunda; feshin geçersiz olduğunun tespiti ile işçinin işine iadesi yönünde ya da işçinin haksız olduğunun tespit edilmesi halinde feshin geçerli olduğunun tespiti yönünde karar verilebilmektedir.

İşe iade davasını kazanan işçinin işsizlik ödeneğini iade zorunluluğunun olup olmadığı?
Mahkeme tarafından feshin geçerli bir sebebe dayanmadığına karar verilmesi durumunda, fesih ile işe iade arasında geçen en fazla 4 aylık döneme ait ücret ve sair hakların işçiye ödenmesine ve bu karara rağmen işveren tarafından işçinin işe iade edilmemesi halinde de işçinin 4 ayla 8 ay arasında ücretine eşit ve mahkemece takdir edilen bir tazminatın ödenmesine karar verilmektedir. Bu durumda, hizmet akdinin hiç feshedilmemiş gibi devam ettiği ve bazı haklar bakımından da hizmet sözleşmesinin fiili fesih anından itibaren 4 ay daha sürdüğü kabul edilmektedir.

Bu noktada, işe iade davasını kazanan işçinin işe iade davası açmakla birlikte aynı dönemde işsizlik ödeneği alması ve sonrasında işe iade davasını kazanması sebebi ile kendisine 4 aylık ücretinin ödendiği durumlarda, hem hizmet sözleşmesinin kesilmeden devam ettiğinin kabulü hem de gelir getirici bir işte çalışması olgusu, İş-Kur tarafından yapılan ödemelerin iadesini gündeme getirmektedir.

  1. Daha önce işsizlik ödeneği alınmamış olması durumu

Öncelikle, işe iade davası açan ve davayı kazanan işçinin; mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren 30 gün içinde İş-Kur’a işsizlik ödeneği için başvuruda bulunmuş olması ve diğer şartları da taşıması halinde, işsiz kaldığı süreye ait işsizlik ödeneği alması mümkündür. Burada işverenin işçiyi işe başlatıp başlatmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Eğer, işveren geriye dönük 4 aylık boşta geçen sürenin ücretini ödemiş ve SGK’ya sigorta bildirimini de yapmışsa, geriye dönük 4 aylık primlerin son günü fesih tarihi kabul edilerek, o tarihten sonrası için işsiz kalınan süreye ait (işçinin prim gün sayısına göre en fazla işsizlik ödeneği ödenecek süreyi geçmemek üzere) işsizlik ödeneği işçiye ödenecektir.

Buna karşın, işveren boşta geçen süre ücretini ödememişse, işten çıkarıldığı fesih tarihi esas alınarak, o tarihten sonrası için işsiz kalınan süreye ait (işçinin prim gün sayısına göre en fazla işsizlik ödeneği ödenecek süreyi geçmemek üzere) işsizlik ödeneği işçiye ödenecektir.

  1. Daha önce işsizlik ödeneği alınmış olması durumu

İşe iadesine karar verilen işçinin daha önce İş-Kur’dan işsizlik ödeneği almış olması durumunda, almış olduğu işsizlik ödeneğini iade edilip edilmeyeceği noktasında akademik çevrede farklı görüşler olmakla birlikte, hem Yargıtay, hem de İş-Kur mevzuatına göre; işe iade talebinin kabul edilmesi nedeniyle en fazla 4 aylık boşta geçen süreye ait ücreti işveren tarafından kendisine ödenen işçi, daha önce İş-Kur’a işsizlik ödeneği başvurusunda bulunmuş, işten çıkış kodu ve diğer şartlar uygun olduğu için fesih tarihinden sonraki dört aylık süreyi de kapsayacak şekilde kendisine işsizlik ödeneği ödenmişse, işverenin kendisine geriye dönük ücret ödemesi yaptığı dört aylık süreyi kapsayan işsizlik ödeneğini İş-Kur’a iade etmesi gerekecektir.

Ancak, geriye dönük 4 aylık sigorta primi yatırılması nedeniyle güncellemeden kaynaklı oluşan fazla ödemeler için faiz uygulanmamakta, belirtilen sürede ödeme yapılmaması halinde borcun tebliğ tarihi ile ödeme tarihi aralığına yasal faiz uygulanmak suretiyle tahsil işlemi gerçekleştirilmektedir. Celal ÖZCAN

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ise-iade-davasini-kazanan-isci-issizlik-odenegini-iade-etmek-zorunda-mi/777198

Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67. maddesinde yer alan tevkifat oranlarında düzenlemeye ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.

Düzenlemeyle Türk lirası mevduat ve fonlarda stopaj oranları artırıldı.

Buna göre, son tarih 31 Ocak 2025 olmak üzere daha önce 6 ay vadeli mevduatta yüzde 7,5 olan stopaj yüzde 10'a, 1 yıl vadeli olanlarda ise yüzde 5'ten yüzde 7,5'e çıkarıldı. Daha önce yüzde 2,5 seviyesindeki 1 yıldan uzun vadeli mevduatlarda ise stopaj yüzde 5 olarak uygulanacak.

01 Kasım 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32709

Cumhurbaşkanı Kararı

Karar Sayısı: 9075

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinde yer alan tevkifat oranları hakkındaki ekli Kararın yürürlüğe konulmasına, 193 sayılı Kanunun mezkûr maddesi gereğince karar verilmiştir.

31 Ekim 2024

Recep Tayyip ERDOĞAN

CUMHURBAŞKANI

Tamamı İçin Tıklayınız

EKSTRADAN %25 KURUMLAR VERGİSİ ÖDEMEK ZORUNDA KALABİLİRSİNİZ!

Bugünkü yazımızın konusunu belki de farkında olunmayan ancak vergi incelemelerinde fark edilmesi halinde çok ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalınacak bir konu oluşturmaktadır. Bilindiği gibi 2023 hesap dönemi sonu itibari ile şirketlerin bilançolarda iki kar oluştu aslında. Bir tanesi 2023 hesap dönemi faaliyeti nedeni ile oluşan kar iken, diğeri enflasyon muhasebesi uygulaması sonucu oluşan kardır.

2023 dönem sonu itibari ile enflasyon muhasebesi kaynaklı kar oluşması halinde bunun üzerinden kurumlar vergisi hesaplanmadı. Kanun bu karı kurumlar vergisine tabi tutmadı. Ancak, enflasyon muhasebesinden kaynaklı oluşan bu karın sermayeye ilave edilmesi dışında şirketten çekilmesi halinde kurumlar vergisine tabi olunacağı düzenlendi. Tabi ki. Gelir Vergisi Kanunu md 94’e göre kar dağıtımına bağlı stopaj da ilaveten yapılacaktır.    

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa 09.11.2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere “Sermaye Azaltımında Vergileme” başlıklı 32/B maddesi eklenmiştir. Bu ilave ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın daha önce “Özelge”lerle sermaye azaltımında vergileme görüşü kanun haline gelmiştir.

Kanun sermaye azaltımında vergilemeyi 5 yılık sürenin geçilip geçilmemesine göre ikiye ayırmıştır.

SERMAYE AZALTIMINDA BEŞ YILLIK SÜRE DOLDUKTAN SONRAKİ VERGİLEME

Kurumlar tarafından sermayeye eklenen öz sermaye kalemlerinin, sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıl geçtikten sonra herhangi bir şekilde sermaye azaltımına konu edilmesi durumunda, nakdî veya ayni sermaye ile sermayeye eklenen diğer unsurların toplam sermayeye oranlanması suretiyle azaltıma konu edilen tutar içerisindeki sermaye unsurları tespit olunur.

Söz konusu oranın tespitinde;

a) Sermayeye ilave dışında başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya sermaye hesabından başka hesaplara aktarımı kurumlar vergisine ve kâr dağıtımına veya ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemlerinin,

b) Sadece kâr dağıtımına veya ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemlerinin,

c) Başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek olan ayni ve nakdî sermayenin

toplam sermaye içindeki payları dikkate alınır.

SERMAYE AZALTIMINDA BEŞ YILLIK SÜRE DOLMADAN ÖNCEKİ VERGİLEME

Kurumların öz sermaye kalemlerini sermayeye ekledikleri tarihten itibaren beş tam yıllık süre tamamlanmadan sermaye azaltımı yapmaları durumunda, azaltımın sırasıyla beş yıllık süre dolduktan sonraki yukarıda sayılan (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sermaye unsurlarından yapıldığı kabul edilir.

Sermaye azaltımında, öncelikli olarak sermayeye ilave edilen öz sermaye kalemlerinden, sermayeye eklenme tarihi beş tam yıllık süreyi geçmemiş olanların işletmeden çekildiği kabul edilir.

Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları kapsamında sermaye azaltımı suretiyle tespit olunan sermaye unsurlarından;

birinci fıkranın (a) bendi kapsamında olanlar kurumlar vergisine ve vergi kesintisine, (b) bendi kapsamında olanlar sadece vergi kesintisine tabi tutulur.

Kurumlar vergisine ve vergi kesintisine tabi sermaye unsurlarında, kesinti matrahı hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan tutar olup, bu tutar üzerinden Kanunun 15 inci ve 30 uncu maddeleri ile 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesi hükmü kapsamında kesinti yapılır.

Geçmiş yıl zararlarının mahsubu suretiyle sermaye azaltılması durumunda, bu şekilde azaltıma konu edilen sermaye unsurları birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümlerine göre tespit edilir ancak bu tutarlar üzerinden dördüncü fıkra kapsamında vergi kesintisi yapılmaz.

2023 DÖNEM SONUNDA ENFLASYON MUHASEBESİ KAYNAKLI KAR VARKEN 2023 FAALİYETLERİ SONUCU OLUŞAN KAR DAĞITILACAK OLURSA ÖNCELİKLE HANGİ KAR DAĞITILMIŞ SAYILACAKTIR!

Sermaye azaltımı ile ilgili Kurumlar Vergisi Kanunu Md. 32/B’yi yukarıda verme nedenimiz maliyenin görüşünü yansıtmak amaçlıdır.

Ne diyor Hazine ve Maliye Bakanlığı (Özelgeler)/Kurumlar Vergisi Kanunu, “beş yıl içinde sermaye azaltımına giderseniz ve kurumlar vergisinden istisna bir kazancı sermayeye eklemişseniz öncelikle bu kazancı dağıttığınızı kabul ederim ve hem kurumlar vergisini hem da kar dağıtımına bağlı stopajımı alırım” diyor. Bu konu çok net ve kanun düzeyinde tartışmasız bir konu.

Şimdi yazımızın asıl konusuna dönecek olur isek, 2023 hesap dönemi sonu itibari ile aslında iki kar oluştu. Bir tanesi dönem faaliyetlerinden elde edilen kar, bir tanesi ise enflasyon muhasebesinden doğan kar.

Şimdilerde 2023 hesap dönemine ilişkin genel kurullar yapılıyor ve kar dağıtımı kararları alınıyor. Doğal olarak, genel kurullarda 2023 hesap dönemi karının dağıtılması yönünde de kararlar alınıyor. Acaba, 2023 hesap dönemi genel kurullarında hangi karın dağıtılacağına yönelik kararlar alınıyor?  2023 dönem faaliyet karı mı, yoksa enflasyon muhasebesinden doğan kar mı?

Mükellefler, biz 2023 dönem faaliyet karını dağıtıyoruz şeklinde yorum yapabilir. Ancak muhtemeldir ki, maliyenin görüşü bu yönde olmayacaktır. Tam da bu noktada maliye sen öncelikle 2023 dönemi kurumlar vergisine tabi olmayan enflasyon muhasebesi karını dağıttın ve dolayısı ile karı dağıttığın dönemde bunun üzerinden %25 kurumlar vergisi ve ayrıca stopaj ödeyeceksin diyebilecektir. Bu da mükelleflere çok ciddi vergi maliyeti doğuracaktır.

NE YAPMAK GEREKİR!

Bu durumda olan milyonlarca mükellefe önerimiz öncelikle 2023 yılında enflasyon muhasebesinden doğan karın sermayeye eklenmesi ve kar dağıtımının ondan sonra karara bağlanması şeklindedir. Aksi türlü 2023 dönem sonu enflasyon muhasebesi karı üzerinden %25 kurumlar vergisi ödenmesi riski vardır. Ayrıca stopaj da bunun üzerine gelecektir!

Dr. Ekrem Öncü

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.borsaningundemi.com/yazarlar/2023-donemi-sonunda-enflasyon-muhasebesinden-kar-eden-sirketler-dikkat-yazisi/1825448

Özel esaslar uygulamasına ‘ismen’ son verilerek aslında zaten Gelir İdaresi Başkanlığı ve Vergi Denetim Kurulunca fiilen yapılan uygulama, mevzuata uygun hale getirilmiş oldu.

Özellikle alt mükelleflerinde sahte belge düzenlemeden kaynaklı risk bulunan mükelleflerin KDV iade talepleri, iade yerine getirilmeden vergi incelemesine sevk edilmekte ve iade talebi, inceleme kapsamında sonuçlandırılmakta idi.

Bu durum dava konusu yapıldığında yargı mercileri tarafından, bu yönde bir usul olmadığından ve alt mükellefler tarafından düzenlenen faturaların sahte olduğu yönünde vergi tekniği raporu bulunmadığından bahisle işlemin iptaline ve bu bağlamda iade talebinin yerine getirilmesi yönünde kararlar verilmekteydi.

Bu durumun önüne geçebilmek için ilk adım 02.08.2024 tarihli, 7524 sayılı Kanunla atılmış; 3065 sayılı Kanunun 36’ncı maddesinde yapılan değişiklikle; KDV iadelerindeki esas usul, vergi incelemesi olarak belirlenmişti.

Bu kapsamda 52 Nolu Tebliğ ile; KDV iade taleplerinin vergi incelemesi sonucuna göre yerine getirilmesinin usul ve esasları açıklanmış; KDV iade talepleri vergi inceleme raporuna göre yerine getirilecek mükellefler:

- 213 sayılı Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren mükellefler,
- SMİYB düzenleme ya da kullanma konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunanlar,
- SMİYB düzenleme konusunda haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükelleflerin raporun ait olduğu dönemdeki ortakları, kanuni temsilcileri, bunların kurdukları veya ortak oldukları mükellefler ile kanuni temsilcisi oldukları mükellefler,
- Haklarında beyanname vermeme, defter ve belge ibraz etmeme ve adresinde bulunamama konusunda tespit bulunanlar,
- Haklarında “olumsuz rapor” veya “olumsuz tespit” bulunan mükelleflerden doğrudan mal ve/veya hizmet alanlar.
Olarak sayılmıştır.

Peki bu düzenlemeler KDV iadelerinin yerine getirilmesini, özellikle süreler bakımından nasıl etkiler?

Tebliğde de belirtildiği üzere Bakanlık yetkisini kullanmış ve mükelleflerin KDV iade taleplerinin, Tebliğin ilgili bölümlerinde iade hakkı doğuran işlem türleri itibarıyla iade için belirlenen usul ve esaslara göre yerine getirileceği belirtilmiştir. Yani alışlarında herhangi bir olumsuzluk bulunmayan mükelleflerin KDV iade talepleri, düzenleme öncesi geçerli usullere tabi olacak ve buna göre yerine getirilecek.

Ancak özellikle alt mükellefleri hakkında devam eden SMİYB düzenleme inceleme incelemesi bulunan mükelleflerin KDV iade talepleri vergi incelemesine sevk edilecek ve iade, inceleme sonucuna göre yerine getirilecek. Bu kapsamda İdarenin eli, yargı mercileri karşısında güçlenmiş oldu.

Bu konuda yeni getirilen uygulama ise şu: Bu kapsamda incelemeye sevk edilen iade talepleri, iadesi talep edilen tutarın %150’si oranında banka teminat mektubu verilmesi halinde yerine getirilebilecek. Ancak teminat vergi inceleme raporu sonucuna göre çözülecek.

- Belgelerin düzenleyicisi mükellef/mükellefler arasında gerçek bir teslim ve/veya hizmetin bulunup bulunmadığına,( ÖRNEĞİN TİCARET SİCİL - İTO KAYITLARINDA MÜKELLEF BİLGİLERİ KONTROLÜ- MÜKELLEF ORTAK YÖNETİCİ BİLGİLERİ)

- Belgeyi düzenleyen mükellefe ilişkin YOKLAMALAR veya işyerine ilişkin belgeler,
- İncelenen mükellefle söz konusu belgelerin düzenleyicisi mükellef/mükellefler arasında gerçek bir teslim ve/veya hizmetin bulunup bulunmadığına

-Herhangi bir ödemede bulunulup bulunulmadığına, ödemenin şekli (banka, çek, senet, kasa, PTT, kredi kartı vb.) ve

-Malın nakliyesi ile ilgili tespitlere veya( ŞOFÖR, ARAÇ, PLAKA BİLGİSİ)

-sahte belge ticareti amacıyla mükellefiyet kaydı söz konusuysa düzenleyicinin mükellefiyet kaydının terkin edilip edilmediğine ilişkin hususlara yer verilmesi,( VERGİ TEKNİĞİ RAPORU, TAKDİR KOMİSYONU KARARI, DAVA KARARI)
- Mükellefin söz konusu belgelerdeki mal ve/veya hizmetleri gerçekten alıp almadığının ilave çalışmalarla (kaydi envanter, randıman, karşıt inceleme ve tespit gibi) desteklenmek suretiyle değerlendirilmesi,- Sahte belge oldukları tespit edilmiş olan belgelerin tutar ve mahiyet bazında tetkik edilerek, bu belgelerde yer alan mal ve/veya hizmetlerin mükellefin söz konusu dönemdeki iş ve işlemlerinin niteliğine, stok durumuna, sermaye ve ödeme kapasitesine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi,- İnceleme dönemine ait beyanları tetkik edilmek suretiyle, mükellefin vergi ödeme gayretlerinin değerlendirilmesi, sürekli olarak devreden KDV beyanı veya iş hacimlerine uygun tutarlarda KDV ödenmemesi veyahut sektör ortalamasının altında karlılık beyanı gibi hususların ortaya konulmasıgerekir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Page 20 of 1347

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 32.000,00 TL Asgari Tarifeye Gelir Vergisi Stopaj / KDV Dâhil Midir? KDV Kanununa Göre belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen…
  • Satılan Hizmet Maliyeti (622 Hesap) Ne Değildir? Öncelikle şurdan başlayalım:622- Satılan Hizmet Maliyeti Hesabı ile 740- Hizmet…
  • Vergi Suçlarında Kamu Davası Açılması İçin Mütalaa Şartı - Vergi Mahkemesi / Asliye Ceza Mahkeme Kararlarının Karşılıklı Bağlayıcılığı Sahte Belge Düzenleme / Kullanma Fiillerinin İşlendiğini Tespit Eden Vergi…
Top