Mehmet Özdoğru
176 Sayılı VUK Sirküleri Yayımlanmış Ve Enflasyon Düzeltmesine İlişkin Tereddüt Edilen Hususlara Açıklık Getirilmiştir
01.11.2024 Tarihli 176 sayılı VUK Sirküleri yayımlanmış ve Enflasyon Düzeltmesine ilişkin tereddüt edilen hususlara açıklık getirilmiştir. Yayımlanan sirküler ile özet olarak aşağıdaki başlıklara yer verilmiştir.
* Stokların düzeltilmesinde kullanılabilecek basit ortalama yöntemindeki katsayıların doğru hesaplanabilmesi için söz konusu formülde enflasyon düzeltmesinin uygulanmadığı geçici vergi dönem sonundaki fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) yerine, enflasyon düzeltmesinin uygulandığı en son geçici vergi dönemi ya da hesap dönemi sonundaki fiyat endeksinin (Yİ-ÜFE) dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
*Sonuç hesabı olan yıllara yaygın inşaat enflasyon düzeltme hesabının kalan bakiyelerinin takip edildiği "178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı" veya "358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı”nda yer alan bakiyeler, ayrıca enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacağı açıklanmıştır.
*Ar-ge ve tasarım indirimine konu edilebilecek harcamaların fiilen yapılmış olması, diğer bir ifadeyle indirim konusu yapılabilecek harcama tutarlarının bir faaliyet kapsamında gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, "263 Araştırma ve Geliştirme Giderleri" hesabında aktifleştirilen harcamaların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasından kaynaklı fark tutarlarının, Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilmesinin mümkün olmadığı,
*İndirimli kurumlar vergisi uygulamasında teşvik belgesine bağlanan yatırımlarla ilgili fiilen yapılan harcamaların ya da indirime konu edilmemiş bu harcamaların yeniden değerlemesinden kaynaklı tutarların indirimli kurumlar vergisine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Dolayısıyla, mezkûr uygulama kapsamında enflasyon düzeltmesi sonrası bilançonun aktifinde izlenen harcamalara ilişkin düzeltme farkları yatırıma katkı tutarının hesabında dikkate alınmayacak ve bu farklar indirimli kurumlar vergisi uygulamasına konu edilmeyecektir.
* Faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarının bir kısmı gelir veya kurumlar vergisinden istisna olan mükellefler, bilançolarını dönem sonlarında enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar ve düzeltme sonrası oluşan enflasyon düzeltmesi kar veya zararlarından istisna faaliyetlere isabet eden kısımlarını vergiye tabi kazancın tespitinde dikkate almayacaklardır.
*Münhasıran ihracat faaliyetiyle iştigal eden kurumlar ile sanayi sicil belgesini haiz olup münhasıran üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumlarda enflasyon düzeltmesi sonrası kurumlar vergisi oranının tespitinde dağıtım anahtarı kullanarak vergi oranını tespit edeceklerdir.
*Vergi Usul Kanununun geçici 33 üncü maddesi hükmüne istinaden; bazı mükellefler tarafından geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır.
*1/1/2024 tarihinden sonraki geçici vergi dönemleri dahil dönem sonlarında düzeltilmiş bilançolardaki tutarlar dikkate alınarak finansman gider kısıtlamasının hesaplanması gerektiği açıklanmıştır.
Enflasyon Düzeltmesine İlişkin 176 Nolu VUK Sirküleri Yayınlandı
Sirkülerde özellikle Stokların Düzeltilmesinde Basit Ortalama Yöntemindeki "Bir önceki geçici vergi dönem" ifadesine ilişkin açıklama yapıldı.
SÖZ KONUSU AÇIKLAMAYI OKUYUNCA ACABA HİÇ AÇIKLAMA YAPILMASAYDI DAHA MI İYİYDİ DİYE DÜŞÜNMEDEN EDEMİYOR İNSAN...
Sirkülere göre, 2024 yılının ikinci geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi uygulayacak olan mükellefler Aralık/2023 dönemine ait Yİ-ÜFE endeksini kullanacaklar, üçüncü geçici vergi döneminde ise Haziran/2024 dönemine ait Yİ-ÜFE endeksini dikkate alacaklar.
Ayrıca 2024 yılının geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi uygulamayan mükelleflerden hesap dönemi sonunda basit ortalama yöntemini kullanacaklar ise bir önceki geçici vergi dönemi sonu endeksi olarak Aralık/2023 dönemine ait Yİ-ÜFE endeksini uygulayacaklar.
Sirkülerde belirtilen bu hesaplama yönteminin doğru olmadığını düşünüyorum.
555 sıra no.lu VUK Genel Tebliği ile hem 31.12.2023 tarihli, hem de ED şartlarının varlığı durumunda 2024 ve müteakip yıllarda yapılacak enflasyon düzeltmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemektedir.
Basit ortalama yöntemde “dönem ortalaması” ifadesi hem 2023 sonu için, hem de müteakip dönem ED hesaplamalarında son 3 aylık dönemin basit ortalaması olarak alınmıştır.
Yani aslında bu yöntem diğer bir yöntem olan " stok devir hızı yönteminin" daha pratik bir versiyonu olarak sunulmuş olup aslında, stokların 45 günde bir yenilendiği kabulüne dayanmaktadır.
Bunun ötesinde bir anlamı ve gayesi olmayan basit ortalama yöntem için " bir önceki geçici vergi dönemi" ifadesinden kastın " düzeltme yapılmış son dönem olduğu" varsayılırsa o takdirde ;
2023 hesap dönemi sonu itibariyle stokların değerlemesinde Aralık/2004 ve Aralık/2023 ayları Yİ-ÜFE değerleri dikkate alınarak stokların yaklaşık 10 yılda bir yenilendiğinin kabul edilmesi gerekirdi.
Böyle bir katsayının ise düzenlemenin gerekçesi ile bağdaşmadığı ve 176 nolu sirkülerin basit ortalama yöntem ile ilgili bölümünün hatalı olduğu ve ilave bir açıklamaya muhtaç olduğu açıktır.
3. Geçici vergi dönemi sonu itibariyle yapılacak düzeltme işlemine az bir süre kala aslında bahse konu sirküler yayınlanana kadar pek te tartışmalı bir konu olmayan bir alanda böylesi bir düzenlemenin yapılmış olması uygulayıcılar açısından yeni bir sorunlu alanının oluşmasına sebebiyet vermiş gibi görünmektedir.
Bu nedenle basit ortalama yöntemine ilişkin açıklamanın İdarece tekrar gözden geçirilmesi ve mümkünse Geçici Vergi Beyan tarihinden önce konunun açıklığa kavuşturulması gerekecektir.
Vergi Usul Kanunu Sirküleri /176 (Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması) Yayımlandı
2024/2. Dönem Basit Ortalama Yöntemi Düzeltme Katsayısı; 1,08881
* Dönem Sonunda 2024 için ilk defa enflasyon düzeltmesi yapacak mükellefler Basit Ortalama Yöntemi Düzeltme Katsayısında Aralık 2023 Yİ ÜFE dikkate alacaktır.
* 178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı" veya "358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı"nda yer alan bakiyeler enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacaktır.
* 263 Araştırma ve Geliştirme Giderleri ve indirimli kurumlar vergisi uygulamasında Enflasyon Düzeltmesi farkları dikkate alınmayacaktır.
* İhracat, imalat gibi kazancına indirimli kurumlar vergisi oranının uygulandığı faaliyetlerinin yanı sıra, %25 oranının uygulanacağı kazançları da bulunan mükellefler; maliyet, hasılat gibi unsurları dikkate almak suretiyle uygun bir dağıtım kullanacak ve bu dağıtım anahtarıyla enflasyon düzeltmesi sonucunda oluşan kar ya da zararlarına uygulayacakları kurumlar vergisi oranını tespit edeceklerdir.
* Depozito ve teminat hesapları ile gelecek döneme ait gider hesaplarının düzeltilmesi sonucu oluşan fark tutarlarının vergiye tabi matrahın tespitinde düzeltme farkları 2023 hesap dönemine ilişkin düzeltmelerden kaynaklanıyorsa, vergiye tabi tutulmayacak/ gider olarak dikkate alınmayacaktır. BU HUSUSA DİKKAT ETMEK GEREKİR.
Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinin Verilmiş Olması Sigortalı Sayılmak İçin Yeterli Midir?
Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası, sigortalı işe giriş bildirgesi Kurum kayıtlarına girmiş olmasına rağmen sigortalının ilk kez çalışmaya başladığı güne ait hizmetin Kuruma bildirilmemesinden kaynaklanan ve aylık bağlama koşullarını doğrudan etkileyen bir dava türüdür. Sigortalının bu davayı açmaktaki amacı sigortalılık başlangıç tarihini ilk işe giriş bildirgesinin üzerinde yazılı olan çalışma tarihine götürmektir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa'nın belirlediği biçimde (506 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ve 5510 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 Sayılı Kanun'un 6. maddesiyle 5510 Sayılı Kanun'un 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 Sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulüyle saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmelidir.
Sevgi ÜVEDİ*
E-Yaklaşım / Kasım 2024 / Sayı: 383
Vergi Usul Kanunu Kapsamında Bilinen Adresler
Danıştay VDD Kurulu |
Tarih : 01.11.2023 |
Esas No : 2022/1106 Karar No : 2023/1267 |
VUK Md. 101 |
VERGİ USUL KANUNU KAPSAMINDA BİLİNEN ADRESLER |
Vergi inceleme raporuyla tespit edilen ve tebligat yapacak makamın bilgisine giren adresin, Vergi Usul Kanunu kapsamında bilinen adres olarak kabulünün gerektiği hk.
İstemin Konusu: Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 30.06.2021 tarih ve E:2021/416, K:2021/1182 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı adına, muhtelif yıllara ilişkin kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen 07.03.2012 tarih ve 47, 14.06.2012 tarih ve 263, 29.08.2012 tarih ve 32, 31.01.2013 tarih ve 187, 10.06.2013 tarih ve 151, 16.08.2013 tarih ve 488, 26.09.2013 tarih ve 132 ve 415, 12.12.2013 tarih ve 108, 07.05.2014 tarih ve 187, 18.08.2014 tarih ve 322 takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 16.09.2015 tarih ve E:2015/434, K:2015/2110 sayılı kararı:
Dava konusu ödeme emirlerinin içeriği cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnamelere ait tebliğ zarfı, şirketin iş yeri adresi olan "Cevizlidere Mah. .... Sok. No: ... Çankaya/Ankara" adresinde başka bir şirketin faaliyette bulunduğunun mahalle muhtarı nezdinde düzenlenen tutanak ile tespit edilmesi üzerine merciine iade edilmiştir. Anılan ihbarnameler şirket yetkililerinin yerleşim yeri adreslerine de tebliğe çıkarılmış ancak ilgililerin adreste bulunamaması üzerine yetkili kişiler nezdinde iade sebebini belirten tutanak tanzim edilmeksizin ihbarnamelere ait tebliğ zarfı iade edilmiş ve akabinde vergi/ceza ihbarnameleri ilanen tebliğ edilmiştir.
Olayda, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin dayanağı tarhiyatlara ilişkin ihbarnameler usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden, usulüne uygun bir şekilde tahakkuk etmeyen amme borcunun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 24.02.2020 tarih ve E:2016/15, K:2020/914 sayılı kararı:
Mahkemece incelenen söz konusu İhbarnameler yalnızca dava konusu 187 sayılı ödeme emrine ilişkindir. İhbarnamelerin davacının adresinde tebliğinin mümkün olmadığı usulüne uygun şekilde tespit edildikten sonra yapılan ilanen tebligatta hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu diğer ödeme emri içeriği borçlara ilişkin tebligatın ne şekilde yapıldığına ilişkin belge dosyaya sunulmamıştır (İhbarname sorguları bu kapsamda yeterli olmayıp tebliğe ilişkin belgenin de sunulması gerekmektedir). Bu nedenle anılan ödeme emirleri içeriği amme alacağının usulüne uygun bir biçimde tahakkuk ettiği davalı tarafından ortaya konulamamıştır.
Bu durumda, temyize konu kararın, 187 sayılı ödeme emrine ilişkin hüküm fıkrasında hukuka uygunluk; diğer ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrasında ise sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle temyize konu kararın, 187 takip numaralı ödeme emrinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş, dava konusu diğer ödeme emirlerinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemini reddetmiştir. Ayrıca Daire davalının karar düzeltme istemini de reddetmiştir.
Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 30.06.2021 tarih ve E:2021/416, K:2021/1182 sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, 07.05.2014 tarih ve 187 takip numaralı ödeme emrine ilişkin ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: Dava konusu 07.05.2014 tarih ve 187 takip numaralı ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Cevap verilmemiştir.
Karar: 24.05.2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan ilana göre davacı iş yerini, "Cevizlidere Mah. …. Sok. No: ... Çankaya/Ankara" adresinden "Şehit Cevdet Özdemir Mah. Sokullu Mehmet Paşa Cad. No: ... Çankaya/Ankara" adresine nakletmiştir. İhbarnamelere konu vergi ve cezaların dayanağı vergi inceleme raporunda davacının iş yerini naklettiği yeni adresi tespit edilmiş, adres değişikliğine ilişkin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nin ilgili nüshası vergi inceleme raporuna ek yapılmış ve anılan rapor ekleriyle birlikte 02.04.2013 tarihinde vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilmiştir.
07.05.2014 tarih ve 187 takip numaralı ödeme emri içeriğinde yer alan vergi ve cezalara ilişkin ihbarnameler "Cevizlidere Mah. …. Sok. No: ... Çankaya/Ankara" adresinde tebliğe çalışılmış ancak davacının anılan adreste tanınmadığı şerhi düşülerek 30.05.2013 tarihinde memur ve mahalle muhtarının imzasıyla tebliğ alındısı tutanak haline getirilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Bilinen adresler" başlıklı 101. maddesinin 7061 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki hali şu şekildedir:
"Bu kanuna göre bilinen adresler şunlardır:
- Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler;
- Adres değişikliğinde bildirilen adresler;
- İşi bırakmada bildirilen adresler;
- Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler;
- Yoklama fişinde tespit edilen adresler;
- (Değişik: 23.6.1982 - 2686/18 md.) Vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler;
- Yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler (İlgilinin tutanakta imzası bulunmak şartiyle);
- Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adresleri.
Mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibariyle tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı nazara alınır."
Kanun'un 103. maddesinin 7061 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle değiştirilmeden önceki halinde ise muhatabın adresinin hiç bilinmemesi, bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması nedeniyle gönderilmiş olan mektubun geri gelmesi, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması, yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması hallerinde tebliğin ilan yoluyla yapılacağı belirtilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü, 07.05.2014 tarih ve 187 takip numaralı ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin vergi inceleme raporuyla tespit edilmiş ve davalının ıttılaına girmiş "adrese" tebliğe çalışılmasının gerekip gerekmediğine bağlıdır.
213 sayılı Kanun'a göre tebliğin ilan yoluyla yapılabilmesi ancak muhatabın adresinin hiç bilinmediği, bilinen adresinin yanlış olduğu, muhatabın bilinen adresten sürekli olarak ayrıldığı, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmadığının ilanen tebliğ tarihinden önce usulüne uygun olarak tespit edilmiş olması durumunda mümkündür.
Mükellefler bilinen adreslerini değiştirmesi halinde bu değişikliği vergi dairesine bildirmekle yükümlü olup vergi dairesi de vergilendirmeye ilişkin vesikaları bu adreste tebliğ etmelidir. Davalı idarece mükellefin bilinen adreslerinin değiştiğinin tespit edilmiş olması durumunda ise tebligatların yapılmasında tespit edilen adresin nazara alınması gerekmektedir.
Olayda, davalı idarece ilanen tebliğ tarihinden önceki bir tarihte davacının vergi inceleme raporuyla tespit edilen adresine 07.05.2014 tarih ve 187 takip numaralı ödeme emri içeriği vergi ve cezaların tebligata çıkarıldığı hususuna yönelik herhangi bir belge dosyaya sunulmamıştır.
Bu durumda, davalı idarece bilinen adres olarak nazara alınması gereken vergi inceleme raporuyla tespit edilen adrese dava konusu ödeme emri içeriği vergi ve cezaların tebligata çıkarıldığı ve davacının bu adreste (usulüne uygun bir biçimde yapılmış bir tespitle) bulunamadığı hususu ortaya konulamadığından, 07.05.2014 tarih ve 187 takip numaralı ödeme emrinin içeriği borçlara ilişkin ihbarnamelerin bilinen bir önceki adresinde bulunamadığı hususuna dayalı olarak ilanen tebliğ edilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dolayısıyla, ilanen tebliğ şartlarının oluştuğu ortaya konulmadan usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz etmek mümkün olmadığından, 07.05.2014 tarih ve 187 takip numaralı ödeme emrinin iptali yönünde verilen ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Ankara 1. Vergi Mahkemesinin 30.06.2021 tarih ve E:2021/416, K:2021/1182 sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin reddine, 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.
Yapılandırmadan Vazgeçme
Danıştay 3. Daire |
Tarih : 15.11.2023 |
Esas No : 2023/9107 Karar No : 2023/4548 |
YAPILANDIRMADAN VAZGEÇME |
Mükelleflerin, yapılandırma kanunları kapsamındaki yapılandırma talebinden, aksi yönde herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı dikkate alındığında, son başvuru süresi içinde vazgeçebileceklerinin kabulü gerektiği hk.
İstemin Konusu: İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 30.06.2022 tarih ve E:2021/2549, K:2022/1679 sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesinin 30.03.2023 tarih ve E:2022/4518, K:2023/1051 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dava Konusu İstem: Davacı şirketin 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 3. maddesi kapsamında 2016 ila 2019 yıllarına ait vergi borçları için yaptığı yapılandırma başvurusu üzerine, ödeme tablosu oluşturulan 2016 ve 2017 yıllarına yönelik vergi borçlarının yapılandırılması işleminin kaldırılması talebin reddine dair 24.09.2021 tarih ve 760952 sayılı işlemin iptaline ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Davacı şirketin 2016 ve 2017 yılları hesaplarının sahte belge düzenleme yönünden incelemeye alındığı ve inceleme neticesinde tanzim edilen vergi tekniği raporunda sahte belge düzenleme yönünden eleştirilecek bir husus bulunmadığı sonucuna varıldığı, ayrıca 7143 sayılı Kanun'un 5. maddesi ve ilgili genel tebliğin ilgili bölümlerindeki açıklamalara göre işlem yapılacağının belirtildiği, daha sonra davacı şirketin sahte fatura kullandığından bahisle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle 2016 ve 2017 yıllarının tüm dönemlerine ilişkin katma değer vergisi tarhiyatlarının yapıldığı ve bunlara ilişkin ihbarnamelerin 05.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, 06.06.2021 tarihinde ise davacı şirkete 7143 sayılı Kanun'un 5. maddesinden yararlanabileceğine dair yazının tebliğ edildiği, davacı tarafından önce 28.06.2021 tarihinde katma değer vergisi tarhiyatlarına karşı İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin E:2021/1510, 1511, 1512 sayılı dosyalarında görülen davaların açıldığı, akabinde 29.06.2021 tarihinde 7326 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca söz konusu tarhiyatları da kapsayacak şekilde 2016 ila 2019 yılları vergi borçlarına için yapılandırma başvurusunda bulunulduğu, ayrıca 7143 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin katma değer vergisi artırımında bulunulduğu, katma değer vergisi tarhiyatlarına karşı açılan davalarda İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin sırasıyla 10.09.2021, 24.09.2021 ve 10.09.2021 tarih ve E:2021/1510, 1511, 1512, K:2021/2024, 2204, 2025 sayılı kararlarıyla söz konusu vergi ve cezaların 7326 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca yapılandırıldığı ve davalardan feragat edildiği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, yapılandırma başvurusuna ilişkin ödeme tablosunun davacıya tebliğ edilmesi üzerine 2016 ve 2017 yılları için yapılandırmadan kaynaklı borç tutarlarının iptalinin istenildiğinin anlaşıldığı olayda, davacının 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin düzenlenen ihbarnamelere karşı açılan davalarda verilen kararlara karşı yöneltilen istinaf başvurularının reddedildiği, davacının söz konusu yıllara ilişkin açıkça 7326 sayılı Kanun uyarınca yapılandırdığı ve açılan davalardan feragat ettiği görüldüğünden dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
Temyiz Edenin İddiaları: 7143 sayılı Kanun hükümleri gereğince verilen sürede 2016 ve 2017 yılları için vergi artırımında bulunulduğundan aynı dönemler için haklarında ihbarname düzenlenemeyeceği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir.
Karar: Davacı hakkında 2016 ve 2017 yıllarına dair yapılan katma değer vergisi tarhiyatlarına karşı İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin E:2021/1510, 1511, 1512 sayılı dosyalarında görülen davaları açıldığı, akabinde 09.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair 7326 sayılı Kanun'un 3. maddesi kapsamında belirtilen dosyalar kapsamındaki borçlar yapılandırılarak açılan davalardan feragat edildiği, sözü edilen Kanun'da 31.08.2021 tarihi olarak öngörülen son başvurusu süresinin 27.08.2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile bir ay uzatıldığı, davacı tarafından davalı Vergi Dairesi Müdürlüğüne 20.09.2021 tarihinde başvurularak 7143 sayılı Kanun kapsamında ilgili dönemler için katma değer vergisi artırımında bulunulduğundan hakkında ihbarname düzenlemeyeceği belirtilerek yapılandırmanın iptal edilmesinin istenildiği, belirtilen talebinin reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun'un "Kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklar" başlıklı 3. maddesinde ilk derece mahkemelerinde dava açılmış veya dava açma süresi geçmemiş olan ikmalen, re'sen ve idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile bunların ferilerine yönelik hükümler yer almış, söz konusu maddenin 10. fıkrasında da bahsedilen durumdan faydalanabilmek için dava açılmaması, açılmış davadan vazgeçilmesi ve kanun yollarına başvurulmamasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan 7326 sayılı Kanun'un ortak hükümler başlıklı 9. maddesinin 13. fıkrasının (a) işaretli alt bendinde, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve ilgili maddeler uyarınca dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gereken borçluların, bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için ilgili maddelerde belirlenen başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri, borçlularca, Kanun hükümlerinden yararlanılmak üzere davadan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilafların sürdürülmeyeceği, (b) işaretli alt bendinde, davadan vazgeçme dilekçeleri ilgili tahsil dairesine verileceği ve bu dilekçelerin tahsil dairelerine verildiği tarihin ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçelerin ilgili yargı merciine gönderileceği, Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince tahsili gerektiği hâlde tahakkuku diğer kamu idarelerince yapılan alacaklara ilişkin ilgili kamu idaresi aleyhine açılmış davalardan vazgeçme dilekçelerinin verileceği idari mercii belirlemeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğu, (c) işaretli alt bendinde, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların bu ihtilaflarıyla ilgili olarak karar tarihine bakılmaksızın bu Kanunun yayımı tarihinden sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılmayacağı hükme bağlanmıştır.
7326 sayılı Kanun'da öngörülen ödeme kolaylıklarından yararlanılması tamamen, ilgililerin serbest iradelerine bırakılmış olup bu konuda herhangi bir zorunluluk getirilmemiştir. Ayrıca Kanun hükümlerinden yararlanma talebinde bulunanların, bu talepleriyle bağlı oldukları dolayısıyla yararlanma başvurusundan vazgeçilemeyeceği yolunda herhangi bir hüküm Kanun'da bulunmamaktadır.
Bu durumda 7326 sayılı Kanun kapsamındaki yapılandırma başvurusundan; son başvuru süresi içerisinde mükelleflerin yapılandırma talebinden vazgeçebileceklerinin kabulü gerektiği sonucuna ulaşıldığından, davacı tarafından 20.09.2021 tarihinde davalı idareye yaptığı başvurunun yapılandırma iradesinden vazgeçtiğini ortaya koyacak nitelikte olduğu anlaşıldığından yazılı gerekçeyle davanın reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dairesi Kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasına, oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.(*)
(*) KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Dava Dairesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
İşgücü Uyum Programının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Değişiklik Resmi Gazetede Yayımlandı
02 Kasım 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32710
Türkiye İş Kurumundan:
MADDE 1- 29/8/2024 tarihli ve 32647 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İşgücü Uyum Programının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“(2) İlk dört hafta sonrasında haftalık yararlanma süresi en fazla yirmi iki buçuk saat ve üç gün olarak uygulanır.”
“(13) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve üniversiteler ile düzenlenecek programlarda, birinci fıkrada yer alan yararlanma süresine ilişkin hükümler ile sekizinci fıkrada yer alan eğitimlerin ilk dört hafta içerisinde verilmesine ilişkin hükümler uygulanmayabilir. Bu programların haftalık yararlanma süresi en fazla yirmi iki buçuk saat ve üç gün olarak uygulanabilir. Programın yararlanma süresinin bu şekilde uygulanması halinde, meslek edindirmeye hazırlık eğitimleri ve/veya kişisel gelişim eğitimleri, programın son iki haftasından önce verilir.”
MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Katılımcılara yapılacak günlük cep harçlığı tutarı Yönetim Kurulu tarafından belirlenir. Ancak bu tutar 4857 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde asgari ücret tespit komisyonu tarafından belirlenen günlük asgari ücret tutarının 1,25 katının üstünde olamaz.”
MADDE 3- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Yönetmelik hükümlerini Türkiye İş Kurumu Genel Müdürü yürütür.
7256 ve 7326 sayılı Yapılandırma Kanunlarının Taksit Ödeme Sürelerinin Uzatılmasına İlişkin 1/11/2024 Tarihli ve 9078 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı Resmî Gazete’de Yayımlandı
02 Kasım 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 32710
Bu Karar ile, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ile Gaziantep İlinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki vergi dairelerine borçlu olanların mücbir sebep halinin devam ettiği süre içinde 7256 ve 7326 sayılı Kanunlar kapsamında ödenmesi gereken taksitlerinin ödeme süreleri yeniden belirlenmiştir.
Cumhurbaşkanı Kararına ulaşmak için Tıklayınız.
Vergi Usul Kanunu Sirküleri /176 (Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması) Yayımlandı
T.C.
HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı
Konusu |
: |
Enflasyon düzeltmesi uygulaması |
Tarihi |
: |
1/11/2024 |
Sayısı |
: |
VUK-176/2024-14/Enflasyon Düzeltmesi Uygulaması-18 |
İlgili olduğu maddeler |
: |
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 298, Geçici Madde 33 |
VERGİ USUL KANUNU SİRKÜLERİ /176
1. Giriş
213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrası ile geçici 33 üncü maddesi uyarınca, 2023 ve 2024 hesap dönemleri sonunda, düzeltme şartlarının gerçekleşmesine/varlığına bağlı olarak (geçici vergi dönemleri dâhil) izleyen hesap dönemlerinde enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak mali tablolar ve yapılacak düzeltme işlemlerinin usul ve esasları 30/12/2023 tarihli ve ikinci mükerrer 32415 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenmiştir.
Bu kapsamda, söz konusu uygulamaya yönelik bazı hususların açıklanması bu sirkülerin konusunu oluşturmaktadır.
2. Stokların düzeltilmesinde kullanılabilecek basit ortalama yöntemindeki "Bir önceki geçici vergi dönemi" ifadesinin anlamı
Enflasyon düzeltmesinde mükellefler toplulaştırılmış yöntemleri tercih edebilecek olup, düzeltme/taşıma katsayıları yerine, toplulaştırılmış yöntemlere ilişkin esaslara göre bulunan katsayıları kullanmak suretiyle; düzeltme işlemlerini gerçekleştirebileceklerdir.
Toplulaştırılmış yöntemlerden biri olan "basit ortalama yöntem" mali tabloların ait olduğu aya ilişkin fiyat endeksinin (Yİ-ÜFE), bu endeks ile bir önceki geçici vergi döneminin sonundaki fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) toplamının ikiye bölünmesi sonucu bulunan endekse bölünmesiyle elde edilen katsayı olarak hesaplanmaktadır. Basit ortalama yöntem esas olarak dönem ortalama düzeltme katsayısını vermektedir.
555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile söz konusu hesap yöntemine ilişkin açıklamalar yapılırken her bir geçici vergi döneminde de enflasyon düzeltmesinin uygulanacağından hareketle gerekli tanımlamalar yapılmıştır. Ancak, 560 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tüm mükelleflerin birinci geçici vergi döneminde, 563 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de 31/12/2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı 50.000.000 TL'nin altında olan mükelleflerin enflasyon düzeltmesi yapmaması uygun bulunmuştur.
Bu bakımdan, stokların düzeltilmesinde kullanılabilecek basit ortalama yöntemindeki katsayıların doğru hesaplanabilmesi için söz konusu formülde enflasyon düzeltmesinin uygulanmadığı geçici vergi dönem sonundaki fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) yerine, enflasyon düzeltmesinin uygulandığı en son geçici vergi dönemi ya da hesap dönemi sonundaki fiyat endeksinin (Yİ-ÜFE) dikkate alınması gerekmektedir.
Dolayısıyla 2024 yılının ikinci geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi uygulayacak olan mükellefler söz konusu formülde Aralık/2023 dönemine ait Yİ-ÜFE endeksini kullanacaklar, üçüncü geçici vergi döneminde ise Haziran/2024 dönemine ait Yİ-ÜFE endeksini dikkate alacaklardır. 560 ve 563 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri uyarınca 2024 yılının geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi uygulamayan mükelleflerden hesap dönemi sonunda basit ortalama yöntemini kullanacaklar ise bir önceki geçici vergi dönemi sonu endeksi olarak Aralık/2023 dönemine ait Yİ-ÜFE endeksini uygulayacaklardır.
3. "178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı" ile "358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabının" enflasyon düzeltmesi karşısındaki durumu
555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca "17- Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri" hesap grubundaki yıllara sâri inşaat işlerine ilişkin maliyetler ile "35- Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Hakedişleri" hesap grubundaki hakediş bedellerine enflasyon düzeltmesi uygulanması sonrasında ortaya çıkan düzeltme farklarının "697- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı"nda takip edilmesi gerekmektedir.
"697 numaralı" söz konusu hesabın alacak ve borç kalanı vermesi durumuna göre "178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı" veya "358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı"na devredilerek bu hesap kapatılacaktır. Bu bakımdan, yıllara sâri inşaat ve onarma işlerine ait maliyet ve hakedişlere ilişkin düzeltmelerin "Enflasyon Düzeltme Hesabı" yerine "Yıllara Sâri İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı"na kaydedilmesi ve bu hesabın işin bitiminde kâr/zarar hesabına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla sonuç hesabı olan yıllara yaygın inşaat enflasyon düzeltme hesabının kalan bakiyelerinin takip edildiği "178- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı" veya "358- Yıllara Yaygın İnşaat Enflasyon Düzeltme Hesabı"nda yer alan bakiyeler, ayrıca enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacaktır.
4. Enflasyon düzeltmesi sonrası Ar-Ge ve tasarım harcamalarının alt hesabında izlenen düzeltme farklarının Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilip edilmeyeceği hususu
Teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan veya teknoloji geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, rekabet öncesi işbirliği projelerinde ve teknogirişim sermaye desteklerinden yararlananlarca gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının tamamı ile 5746 sayılı Kanun kapsamında yukarıda sayılan kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve tasarım merkezlerinde gerçekleştirilen münhasıran tasarım harcamalarının tamamı Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları uyarınca kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.
Ar-Ge merkezlerinde yapılan bir harcamanın Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilebilmesi için bu harcamanın Ar-Ge, yenilik veya tasarım faaliyeti kapsamında; tasarım merkezlerinde yapılan bir harcamanın indirime konu edilebilmesi için ise bu harcamanın münhasıran tasarım faaliyeti kapsamında yapılmış olması esastır.
Bu bakımdan, Ar-ge ve tasarım indirimine konu edilebilecek harcamaların fiilen yapılmış olması, diğer bir ifadeyle indirim konusu yapılabilecek harcama tutarlarının bir faaliyet kapsamında gerçekleştirilmesi gerekmekte olup, "263 Araştırma ve Geliştirme Giderleri" hesabında aktifleştirilen harcamaların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasından kaynaklı fark tutarlarının, Ar-Ge ve tasarım indirimine konu edilmesi mümkün değildir.
Örnek 1: Ar-Ge merkezinde bulunan (AB) A.Ş. 11/4/2024 tarihinde (C) Ltd. Şti.'den sipariş usulü Ar-Ge projesi gerçekleştirilmesine yönelik sipariş almış ve hazırladığı proje 5746 sayılı Kanun kapsamında uygun bulunmuştur. (AB) A.Ş. 2024 yılında proje kapsamında 5.000.000 TL harcama yapmış ve bu harcamaları "263-Araştırma ve Geliştirme Giderleri" hesabında izlemiştir.
Buna göre, mükellefin projeye başladığı tarihten hesap dönemini sonuna kadar yapmış olduğu Ar-Ge harcamaları enflasyon düzeltmesine tabi tutulurken, her bir aya ilişkin harcamanın, gerçekleştiği ay sonu dikkate alınmak suretiyle düzeltme işlemine tabi tutulması gerekmektedir. 31/12/2024 tarihi itibarıyla düzeltme işlemine tabi tutulan 263 nolu hesabın alt hesabında izlenen düzeltme farkı tutarı 1.000.000 TL'dir. Dolayısıyla mükellefin 2024 hesap dönemi için indirim konusu yapabileceği Ar-Ge harcama tutarı 5.000.000 TL olarak dikkate alınacak olup, bu hesaba uygulanan 1.000.000 TL düzeltme farkı indirim konusu yapılamayacaktır.
5. İndirimli kurumlar vergisi uygulaması kapsamında enflasyon düzeltmesi sonrası bilançonun aktifinde izlenen harcamalara ilişkin düzeltme farklarının yatırıma katkı tutarının hesabında dikkate alınıp alınmayacağı
Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesi uyarınca, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazançlara, ilgili teşvik belgesinde yer alan yatırıma katkı ve vergi indirim oranları dikkate alınarak yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren, yatırıma katkı tutarına ulaşılıncaya kadar indirimli kurumlar vergisi uygulanabilmektedir.
Söz konusu hükmün uygulanmasında, yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade etmektedir. Yatırımın tamamlanması şartıyla, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle yararlanılan kısmı hariç olmak üzere kalan yatırıma katkı tutarı ise yatırımın tamamlandığı hesap dönemini izleyen yıllarda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmaktadır.
Bu bağlamda, indirimli kurumlar vergisi uygulamasında teşvik belgesine bağlanan yatırımlarla ilgili fiilen yapılan harcamaların ya da indirime konu edilmemiş bu harcamaların yeniden değerlemesinden kaynaklı tutarların indirimli kurumlar vergisine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Dolayısıyla, mezkûr uygulama kapsamında enflasyon düzeltmesi sonrası bilançonun aktifinde izlenen harcamalara ilişkin düzeltme farkları yatırıma katkı tutarının hesabında dikkate alınmayacak ve bu farklar indirimli kurumlar vergisi uygulamasına konu edilmeyecektir.
Örnek 2: (DE) A.Ş. 1/9/2024 tarihinde teşvik belgesine bağlanan yatırım harcamalarına başlamış olup, bu kapsamda hesap dönemi içerisinde 1.000.000 TL tutarında makine-teçhizat alımı gerçekleştirmiştir. Mükellef kurum adına düzenlenen teşvik belgesinde toplam harcama tutarı 10.000.000 TL, yatırıma katkı oranı ise %30 'dur.
Mükellefin aktifinde izlediği makine-teçhizatın dönem sonu enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan düzeltme farkı tutarı ise 80.000 TL 'dir.
Buna göre, mükellefin teşvik belgesi kapsamında alımını gerçekleştirdiği makine-teçhizat için yatırıma katkı tutarı (1.000.000*%30=) 300.000 TL olarak dikkate alınacaktır. Söz konusu hesabın dönem sonu düzeltilmesinden kaynaklanan fark tutarı olan 80.000 TL ise yatırıma katkı tutarına dahil edilmeyecektir.
6. Enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan kar veya zararların istisna kazançlar karşısındaki durumu
555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde vergiden istisna edilen kazançların enflasyon düzeltmesine tabi tutulan bilançolara göre tespit edileceği ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş kazanç tutarlarının beyannamede istisna olarak dikkate alınabileceği belirtilmiştir.
Dolayısıyla faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarının bir kısmı gelir veya kurumlar vergisinden istisna olan mükellefler, bilançolarını dönem sonlarında enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar ve düzeltme sonrası oluşan enflasyon düzeltmesi kar veya zararlarından istisna faaliyetlere isabet eden kısımlarını vergiye tabi kazancın tespitinde dikkate almayacaklardır.
Enflasyon düzeltmesi kar veya zararlarından istisna faaliyetlere isabet eden kısmın tespitinde, istisna kazanç kapsamında olan faaliyetler ile istisna kazanç kapsamında olmayan faaliyetler arasında maliyet veya hasılat unsurları gibi unsurlar kullanılarak mükelleflerce uygun bir dağıtım anahtarı tespit edilecektir.
Kazancı vergiden istisna edilen faaliyetlerinin yanında, vergiye tabi kazanca ilişkin faaliyetleri de bulunan bu mükellefler, uygun bir dağıtım anahtarı kullanarak enflasyon düzeltmesi sonucunda oluşan kar ya da zararların istisna kazançlara tekabül eden kısmını tespit edeceklerdir. Bu tespit sonrası istisna kazançlara isabet eden enflasyon düzeltmesi karları vergiye tabi matrahın tespitinde dikkate alınmayacakken, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/3 maddesi kapsamında istisna faaliyetlere tekabül eden enflasyon düzeltmesi zararları da kazancın tespitinde gider konusu yapılamayacaktır.
Örnek 3: (HD) Ltd. Şti. 2024 yılında 10.000.000 TL kazanç elde etmiştir. Bu kazancın 4.000.000 TL kısmını istisna kapsamındaki serbest bölge kazancı oluşturmaktadır. Mükellef 31/12/2024 tarihli bilançosunu enflasyon düzeltmesine tabi tutmuş ve yapılan düzeltme işlemi neticesinde 1.000.000 TL enflasyon düzeltmesi karı ortaya çıkmıştır.
Mükellef kurum, enflasyon düzeltmesi karına ilişkin olarak istisna kapsamında olan serbest bölge kazancına isabet eden kısmını vergiye tabi kazancının tespitinde dikkate almayacaktır.
Bu kapsamda, (HD) Ltd. Şti., istisna kazançları ile istisna dışı kazançlarına ait hasılatlarının birbirine oranını kullanmak suretiyle dağıtım anahtarı oluşturmuş ve istisna kazançlara ilişkin hasılatın tüm hasılata oranını (8.000.000/40.000.000)*100=%20 olarak hesaplamıştır.
Buna göre, (HD) Ltd. Şti. 'nin dönem sonundaki 1.000.000 TL enflasyon düzeltmesi karının %20'si olan 200.000 TL istisna kazanca tekabül eden enflasyon düzeltmesi karı olarak dikkate alınacak ve bu tutar vergiye tabi kazancın tespitinde matraha dahil edilmeyecektir. Kalan enflasyon düzeltmesi karı olan 800.000 TL'nin ise vergi matrahına dahil edileceği tabiidir.
Örnek 4: Örnek 3'de (HD) Ltd. Şti. 'nin aynı durumda 1.000.000 TL enflasyon düzeltmesi zararının olması halinde, mükellef kurum enflasyon düzeltmesi zararına ilişkin olarak istisna kapsamında olan serbest bölge kazancına isabet eden kısmını vergiye tabi kazancının tespitinde dikkate almayacaktır.
Bu kapsamda mükellef, istisna kazançları ile istisna dışı kazançlarına ait hasılatlarının birbirine oranını kullanmak suretiyle dağıtım anahtarı oluşturmuş ve istisna kazançlara ilişkin hasılatın tüm hasılata oranını (8.000.000/40.000.000)*100=%20 olarak hesaplamıştır.
Buna göre, (HD) Ltd. Şti. 'nin dönem sonundaki 1.000.000 TL enflasyon düzeltmesi zararının %20'si olan 200.000 TL istisna kazanca tekabül eden enflasyon düzeltme zararı olarak dikkate alınacak ve Kurumlar Vergisi Kanununun 5/3 maddesi uyarınca bu tutar vergiye tabi kazancın tespitinde indirim konusu yapılamayacaktır.
7. Münhasıran ihracat faaliyetiyle iştigal eden kurumlar ile sanayi sicil belgesini haiz olup münhasıran üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumlarda enflasyon düzeltmesi sonrası kurumlar vergisi oranının tespiti
Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde, ihracat yapan kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançlarına kurumlar vergisi oranının 5 puan, sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumların münhasıran üretim faaliyetinden elde ettikleri kazançlarına ise kurumlar vergisi oranının 1 puan indirimli uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutan mükelleflerin beyanname üzerinde yapacakları işlemler" başlıklı 40 ıncı maddesinde, "Aynı şekilde vergiden istisna edilen kazançlar da enflasyon düzeltmesine tabi tutulan bilançolara göre tespit edilecek ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş kazanç tutarları beyannamede indirim konusu yapılabilecektir.
Örneğin, serbest bölgede faaliyette bulunan ve kazançlarının tamamı istisna kapsamında olan bir mükellef, 2024 yılı bilançosunu düzeltmeye tabi tutacak ve düzeltme sonucu oluşan kazanç tutarını beyannamede istisna olarak göstermek suretiyle matrahtan indirim konusu yapabilecektir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu kapsamda, kazançlarının tamamı vergiden istisna edilen faaliyetlerden oluşan mükelleflerin enflasyon düzeltmesi sonrası ortaya çıkan kar ya da zararları vergiye tabi matrahın tespitinde dikkate alınmayacaktır. Buna paralel olarak, ihracat faaliyetiyle iştigal eden ya da sanayi sicil belgesini haiz olup üretim faaliyetiyle uğraşan ve faaliyetleri münhasıran bu faaliyetlerden oluşan kurumların enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan kar ya da zararlarına da kurumlar vergisi oranları indirimli şekilde uygulanacaktır.
Öte yandan, kazançlarının bir kısmı Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci maddesi kapsamında indirimli kurumlar vergisi oranına esas teşkil eden faaliyetlerden oluşmakla birlikte, indirimli oran uygulanmayan faaliyetleri de bulunan mükellefler, uygun bir dağıtım anahtarı kullanarak enflasyon düzeltmesi sonrası oluşan kar ya da zararlarına uygulayacakları kurumlar vergisi oranlarını tespit edeceklerdir. Diğer bir ifadeyle, kazancına indirimli kurumlar vergisi oranının uygulandığı faaliyetlerinin yanı sıra, %25 oranının uygulanacağı kazançları da bulunan mükellefler; maliyet, hasılat gibi unsurları dikkate almak suretiyle uygun bir dağıtım kullanacak ve bu dağıtım anahtarıyla enflasyon düzeltmesi sonucunda oluşan kar ya da zararlarına uygulayacakları kurumlar vergisi oranını tespit edeceklerdir.
Örnek 5: (KL) Ltd. Şti. spor ekipmanlarının perakende satışı faaliyetiyle iştigal etmekte olup, mükellefin yurtdışına satışları da bulunmaktadır. Mükellef 2024 hesap dönemi sonunda 3.000.000 TL kazanç elde etmiş, bu kazançların 750.000 TL'si ihracat faaliyetinden oluşmuştur.
Ayrıca, dönem sonu bilançosunun enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu mükellefin 500.000 TL enflasyon düzeltme karı ortaya çıkmıştır.
Mükellef kurum tarafından maliyet unsurları dikkate alınarak, indirimli kurumlar vergisi oranına esas teşkil eden ihracat faaliyetine ilişkin maliyet unsurlarının toplam maliyete bölünmesi suretiyle enflasyon düzeltme karına uygulanacak kurumlar vergisi oranları tespit edilecektir.
Mükellefin, ihracat faaliyetine ilişkin maliyetinin 1.250.000 TL, bu hesap dönemi içerisindeki toplam maliyetinin de 5.000.000 TL olduğu dikkate alındığında, enflasyon düzeltme karına indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kısım ((1.250.000/5.000.000)*500.000)=125.000 TL olacaktır.
Buna göre, 125.000 TL enflasyon düzeltme karına %20 kurumlar vergisi oranı uygulanacak, (500.000-125.000=) 375.000TL enflasyon karına ise %25 kurumlar vergisi oranı tatbik edilecektir.
8. Enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kar/zarar farkı kurum kazancının tespitinde dikkate alınmayan mükelleflerde enflasyon düzeltmesi kar/zararlarının bilançolarda ve beyannamelerde gösterilmesi
Vergi Usul Kanununun geçici 33 üncü maddesi hükmüne istinaden; bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri, tasfiye ve iflas hallerindeki şirketler, 233 sayılı KHK kapsamındaki iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları tarafından geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır.
Öte yandan, 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de konuya ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Söz konusu hüküm, kapsam dâhilindeki mükelleflerin dönem sonlarında enflasyon düzeltmesi yapmamaları ya da yapılan düzeltme işlemlerinin sonuçlarını bilanço ve gelir tablosunda göstermemeleri anlamına gelmemektedir. Bu mükellefler de diğer mükellefler gibi dönem sonlarında düzeltme işlemlerini yapacaklar ve yapılan düzeltme işlemlerinin sonuçlarını gelir tablosunda göstereceklerdir. Düzeltme işlemi sonucuna göre, enflasyon düzeltmesi zararının oluşması halinde, söz konusu zarar tutarı beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider satırına, enflasyon düzeltmesi karının oluşması halinde ise söz konusu kar tutarı beyanname üzerindeki diğer indirimler satırına yazılarak enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkının kazancın tespitinde dikkate alınmaması sağlanacaktır.
9. 2023 hesap dönemine ilişkin finansman gider kısıtlaması uygulamasında dikkate alınacak bilançonun tespiti
5520 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi hükmüne istinaden; kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10'u kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmaktadır.
Öte yandan, 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "İzleyen dönem başlangıç değerleri" başlıklı 29 uncu maddesinde "2023 hesap dönemi sonuna ait bilançonun düzeltilmesi sonucu hesaplanan tutarlar, izleyen dönemde enflasyon düzeltmesi yapılıp yapılmayacağına bakılmaksızın, izleyen dönemin başlangıç değerleri olarak dikkate alınır. Enflasyon düzeltme şartlarının varlığına bağlı olarak, 1/1/2024 tarihinden sonraki döneme ait düzeltme işlemleri, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş 31/12/2023 tarihli bilançoda yer alan düzeltilmiş değerler üzerinden, bu Tebliğin dördüncü bölümü dikkate alınarak yapılır. İzleyen hesap döneminde amortismanlar ve itfa payları, düzeltilmiş değerler üzerinden hesaplanmaya başlanır." açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu bağlamda, 31/12/2023 tarihli bilançolarda yer alan düzeltilme işlemleri sonraki hesap dönemlerinde dikkate alınacak kıymetlerin değerini belirlemeye yönelik hükümler ihtiva etmektedir. 2023 hesap dönemine ilişkin vergi matrahının tespitinde ise enflasyon düzeltmesi uygulanmamış bilançodaki tutarlar dikkate alınacaktır. Dolayısıyla, bu uygulamaya paralel olarak, finansman gider kısıtlamasında da 2023 hesap dönemi için düzeltilmemiş bilançolardaki öz kaynak/yabancı kaynak tutarlarının dikkate alınarak hesaplamaların yapılması gerekmektedir.
Ancak, 1/1/2024 tarihinden sonraki geçici vergi dönemleri dahil dönem sonlarında düzeltilmiş bilançolardaki tutarlar dikkate alınarak finansman gider kısıtlamasının hesaplanması gerektiği tabiidir.
Örnek 6: (MN) A.Ş.'nin 31/12/2023 tarihli düzeltme öncesi bilançosundaki öz kaynaklar toplamı 800.000 TL yabancı kaynaklar toplamı ise 1.000.000 TL'dir. Mükellef kurumun bu tarihteki düzeltilmiş bilançosundaki öz kaynaklar toplamı 2.000.000 TL, yabancı kaynaklar toplamı ise 1.200.000 TL olarak tespit edilmiştir.
Buna göre, 2023 hesap dönemi sonuna ilişkin finansman gider kısıtlaması uygulamasında düzeltme öncesi bilançolarda yer alan, öz kaynak (800.000 TL), yabancı kaynak (1.000.000 TL) tutarları dikkate alınacaktır.
Diğer taraftan, 1/1/2024 tarihinden itibaren geçici vergi dönemleri dahil hesap dönemleri sonlarında, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş bilançolardaki yabancı kaynak ve öz kaynak tutarları üzerinden söz konusu hesaplamaların yapılması gerektiği tabiidir.
10. Depozito ve teminat hesapları ile gelecek döneme ait gider hesaplarının düzeltilmesi sonucu oluşan fark tutarlarının vergiye tabi matrahın tespitindeki durumu
10.1. Alınan veya verilen depozito ve teminatlar
555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin ekinde yer alan listelerde parasal olan ve olmayan kıymetler listelenmiş, "126 İşletmece üçüncü kişilere karşı bir işin yapılmasının üstlenilmesi veya bir sözleşmenin ya da diğer işlemlerin karşılığı olarak geri alınmak üzere verilen depozito ve teminatlar", "226 Üçüncü kişilere karşı bir işin yapılmasının üstlenilmesi ve bir akdin karşılığı olarak, geri alınmak üzere verilen, bir yıldan uzun süreli depozito ve teminatlar", "326 Üçüncü kişilerin belli bir işi yapmalarını, aldıkları bir değeri geri vermelerini sağlamak amacıyla ve belli sözleşmeler nedeniyle gerçekleşecek bir alacağın karşılığı olarak alınan depozito ve teminatlar", "426 Alınan Depozito ve Teminatlar hesabında alış amaçları belirtilen depozito ve teminatların vadeleri bir yıldan fazla olan kısımları" parasal kıymet olarak sayılmıştır.
Öte yandan, listelere ilişkin dipnotlarda bu depozito ve teminatların parasal olmayan bir mahiyet taşıması halinde 'parasal olmayan kıymet' addolunacağı belirtilmiştir.
Bu çerçevede alınan ve verilen depozitoların belli bir mal veya hizmet miktarına endekslenmeleri halinde parasal olmayan kıymet kabul edilmesi ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir.
10.1.1. Alınan depozito ve teminatların düzeltilmesi
Alınan depozito ve teminatların düzeltilmesine yönelik aşağıdaki örnek verilmiştir.
Örnek 7: (PR) Ltd. Şti., (VY) Ltd. Şti 'den 5/4/2024 tarihinde parasal olmayan kıymet mahiyetinde olan depozito almış ve aynı yıl iade edilecek olan 1.000.000 TL tutarındaki bu depozitoyu ilgili hesaba kaydetmiştir.
(PR) Ltd. Şti. 2024 yılı ikinci geçici vergi dönemi itibari ile enflasyon düzeltmesi yapacak olup, alınan depozitonun 30/6/2024 tarihli bilançoda enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu muhasebe kaydı şu şekilde olacaktır.
İlgili Ay |
Yİ-ÜFE |
2024/6 (A) |
3.483,25 |
2024/4 (B) |
3.369,98 |
Düzeltme Katsayısı (A / B) = 1,03361
Düzeltilmiş Tutar = 1.000.000x 1,03361 = 1.033.610 TL.
Enflasyon Düzeltme Farkı = 1.033.610 - 1.000.000= 33.610 TL.
698 Enflasyon Düzeltme Hesabı |
33.610 |
||
326 Alınan Depozito ve Teminatlar … Alınan Depozito E D Farkı |
33.610 |
Parasal olmayan kıymet mahiyetindeki alınan depozitoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farkların depozitonun geri verildiğinde gelir hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
326 Alınan Depozito ve Teminatlar |
1.033.610 |
||
102 Bankalar |
1.000.000 |
||
649 Diğer Olağan Gelir ve Karlar |
33.610 |
Diğer taraftan, bu örnekteki gibi gelir hesaplarına aktarılan düzeltme farkları 2023 hesap dönemine ilişkin düzeltmelerden kaynaklanıyorsa, vergiye tabi tutulmayacak, beyannamede diğer indirimler satırında gösterilecektir.
10.1.2. Verilen depozito ve teminatların düzeltilmesi
Verilen depozito ve teminatların düzeltilmesine yönelik aşağıda örnek verilmiştir.
Örnek 8: Örnek 7'de depozitoyu veren (VY) Ltd. Şti.'nin 2024 yılı ikinci geçici vergi dönemi itibari ile enflasyon düzeltmesi yapma yükümlülüğü bulunmakta olup, (VY) Ltd. Şti. tarafından yapılan enflasyon düzeltmesi ve muhasebe kayıt işlemleri aşağıdaki gibi olacaktır.
İlgili Ay |
Yİ-ÜFE |
2024/6 (A) |
3.483,25 |
2024/4 (B) |
3.369,98 |
Taşıma Katsayısı (A / B) = 1,03361
Düzeltilmiş Tutar = 1.000.000 x 1,03361 = 1.033.610 TL.
Enflasyon Düzeltme Farkı = 1.033.610 - 1.000.000 = 33.610 TL.
126 Verilen Depozito ve Teminatlar … Verilen Depozito E D Farkı |
33.610 |
||
698 Enflasyon Düzeltme Hesabı |
33.610 |
Örneğimizde parasal olmayan kıymet mahiyetindeki verilen depozitonun enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan farkın, depozito geri alındığında gider hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, örneğimizde depozitonun geri alınması sırasında yapılacak muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.
102 Bankalar |
1.000.000 |
||
659 Diğer Olağan Gider ve Zararlar |
33.610 |
||
126 Verilen Depozito ve Teminatlar |
1.033.610 |
Diğer taraftan, bu örnekteki gibi gider hesaplarına aktarılan düzeltme farkları 2023 hesap dönemindeki düzeltmeden kaynaklanıyorsa, gider olarak dikkate alınmayacak, beyannamede kanunen kabul edilmeyen giderler kısmında gösterilecektir.
10.2. Gelecek dönemlere ait giderler
555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin ekinde yer alan listelerde parasal olan ve olmayan kıymetler listelenmiş, "180 Peşin ödenen ve cari dönem içinde ilgili gider hesaplarına kaydedilmemesi gereken, gelecek döneme ait giderler" ve "280 Peşin ödenen ve cari dönem içinde ilgili gider hesaplarına kaydedilmemesi gereken gelecek yıllara ait giderler" parasal olmayan kıymet olarak sayılmıştır.
Dolayısı ile dönem sonu itibari ile söz konusu hesaplarda yer alan tutarların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir.
Örnek 9: (YZ) Ltd. Şti. 1/9/2023 tarihinde gelecek yıllara ait olan bir gideri dolayısı ile banka kanalıyla 500.000 TL ödeme yapmıştır. 31/12/2023 tarihli bilançosunda gelecek yıllara ait giderler hesabında 500.000 TL bakiye bulunmaktadır.
280 Gelecek Yıllara Ait Giderler |
500.000 |
||
102 Bankalar |
500.000 |
Mükellef tarafından, gelecek yıllara ait giderlerin 31/12/2023 tarihli bilançoda enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda yapılacak hesaplama ve muhasebe kaydı şu şekilde olacaktır.
İlgili Ay |
Yİ-ÜFE |
2023/12 (A) |
2.915,02 |
2023/9 (B) |
2.749,98 |
Düzeltme Katsayısı (A / B) = 1,06001
Düzeltilmiş Tutar = 500.000 x 1,06001 = 530.005 TL.
Enflasyon Düzeltme Farkı = 530.005 - 500.000 = 30.005 TL.
280 Gelecek Yıllara Ait Giderler … Gelecek Yıllara Ait Giderler E D Farkı |
30.005 |
||
698 Enflasyon Düzeltme Hesabı |
30.005 |
Buna göre, örneğimizde gelecek yıllara ait giderlerin 2024 yılında gider hesaplarına aktarılması halinde yapılacak muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.
770 Genel Yönetim Giderleri |
500.000 |
||
659 Diğer Olağan Gider ve Zararlar |
30.005 |
||
280 Gelecek Yıllara Ait Giderler |
530.005 |
Diğer taraftan, örnekteki gider hesaplarına aktarılan düzeltme farkı 2023 hesap döneminden kaynaklandığı için gider olarak dikkate alınmayacak, beyannamede kanunen kabul edilmeyen giderler kısmında gösterilecektir.
11. Öz sermaye hesaplarına ait düzeltme farkları 2023 yılı enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilen veya sermayeye eklenmiş olan mükelleflerin tasfiyesi edilmesi
213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (5) numaralı bendinde, " …
Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz." hükmü yer almakta olup, söz konusu hükme yönelik açıklamalara 555 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer verilmiştir.
Öte yandan, 5520 sayılı Kanunun "Tasfiye" başlıklı 17 inci maddesinin;
-1 inci fıkrasında, "Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer. Başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönem bağımsız bir tasfiye dönemi sayılır."
- 4 üncü fıkrasında, "Tasfiye kârı: Tasfiye halindeki kurumların vergi matrahı tasfiye kârıdır. Tasfiye kârı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır.
a) Tasfiye kârı hesaplanırken;
1) Ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemeler tasfiyenin sonundaki servet değerine,
2) Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratlar tasfiye döneminin başındaki servet değerine,
eklenir.
b) Hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadî kıymetlerin değerleri, Kanunun 13 üncü maddesine göre ve dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibarıyla belirlenir.
c) Bu maddeye göre tasfiye kârının hesaplanması sırasında, Kanunun 8, 9, 10 ve 11 inci madde hükümleri de ayrıca dikkate alınır.",
- 5 inci fıkrasında, "Servet değeri: Tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilânçosunda görülen öz sermayesidir. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son bilânçosunda görülen servet değeridir."
açıklamaları yer almaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilecek veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilecektir.
Öte yandan, sermayeye eklenmiş olan öz sermaye kalemlerine ait enflasyon fark hesaplarının, tasfiye sebebiyle ortaklara dağılması halinde ise söz konusu tutarlar işletmeden çekilmiş sayılacak ve çekilen bu tutarların vergilendirilmesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 32/B maddesi hükmü dikkate alınacaktır.
Duyurulur.
Bekir BAYRAKDAR
Bakan a.
Gelir İdaresi Başkanı
01.11.2024 Muhtasar Ve Prim Hizmet Beyannamelerinde Değişiklik (GİB Duyurusu) Yapıldı
02/08/2024 tarihli ve 32620 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7524 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 17 nci maddesi “Hizmet Erbabına Pay Senedi Verilmek Suretiyle Sağlanan Menfaatlerde Ücret İstisnası” başlığı altında yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca belirlenen kriterlere göre teknogirişim şirketi niteliğini haiz işverenlerce hizmet erbabına bedelsiz veya indirimli olarak verilen ve ücret niteliğinde olduğu kabul edilen pay senetlerinin, verildiği tarihteki rayiç değerinin hizmet erbabının o yıldaki bir yıllık brüt ücret tutarını aşmayan kısmı gelir vergisinden istisna edilmiştir. İstisnanın beyanı için Beyanname Düzenleme Programında değişiklik yapılarak Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerinin Ekler kulakçığına “GVK Madde 17 Kapsamında Ücret İstisnası Bildirimi” eklenmiştir. İstisnaya ilişkin uygulama usul ve esaslarının yer aldığı 326 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği, 27/09/2024 tarihli ve 32675 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Kaynak, GİB