Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
  1. Giriş:

Vergi kanunlarında ve vergi mevzuatı dışındaki muhtelif kanunlarda mükelleflerin yapacakları bağış ve yardımlara yönelik çeşitli istisna, muafiyet, indirim düzenlemeleri ile bağış ve yardımların vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesine imkân veren hükümler yer almaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89’uncu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinde, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince beyannamede bildirilecek gelirlerden/kurum kazancından indirim konusu yapılabilecek bağış ve yardımlar düzenlenmiştir.

Gelir ve kurumlar vergisi kanunlarında yer alan diğer indirimler gibi bağış ve yardımların da vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesinin temel şartları ve ortak özellikleri;

– İndirimlerin ilgili Kanun maddelerinde belirtilen şartları taşıyor olması,

– Karşılıksız yapılması,

– Beyanname üzerinde, ilgili bulunduğu satırda ayrıca gösterilmesi,

– Dönem içinde kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmışsa, dönem sonunda kanunen kabul edilmeyen gider olarak kazanca ilave edilmesi,

– Ancak kazanç bulunması durumunda ve kazanç tutarıyla sınırlı olarak indirilebilmesi,

– Kazanç yetersizliği nedeniyle indirilemeyen kısmın zarar olarak gelecek dönemlere devredilememesidir.

2. İndirim Konusu Yapılacak Tutarın Hesaplanması:

Gelir vergisi mükelleflerince gelir vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılacak tutarın hesaplanmasında “beyan edilen gelir” olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları düşülmeden önceki tutar esas alınır.

Kurumlar vergisi mükelleflerince kurumlar vergisi beyannamesinde indirilebilecek bağış ve yardım tutarının tespitinde esas alınan kurum kazancı, zarar mahsubu dahil giderler ile iştirak kazançları istisnası düşüldükten sonra, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki [Ticari bilanço kârı – (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)] tutardır.

3. Bağış Ve Yardımların Gelir / Kurumlar Vergisi Beyannamesinde Gösterilmesi:

Yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinde gelir bildirimi yapılan Tablo-2’de, Gelir Vergisi Kanununun 89’uncu maddesinin birinci fıkrasının (4), (5), (6), (7), (10) ve (11) numaralı bentlerindeki bağış ve yardımlar sırasıyla 30, 31, 32, 33, 37 ve 38 inci satırlarda yer almaktadır.

Yıllık kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde kazanç ve matrah bildirimi yapılan Tablo-5’te, kazancın bulunması halinde indirilecek istisna ve indirimler altında Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasının (c), (ç), (d), (e) ve (f) bentlerindeki bağış ve yardımlar, sırasıyla 67 ila 71 inci satırlarda yer almaktadır.

Kurumlar vergisi beyannamesinde yer alan sıraya göre öncelikle risturnlar, Ar-Ge indirimi, tasarım indirimi ve sponsorluk harcamalarının indirime konu edilmesi sonrasında bir kazanç kalmış ise bu tutardan bağış ve yardımların indirilmesi gerekmektedir.

Kurumlar tarafından yapılan bağış ve yardımlar, bağış ve yardımın yapıldığı tarihte kayıtlarda gider olarak dikkate alındığından, söz konusu bağış ve yardımların kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) olarak dikkate alınması ve kurum kazancının yeterli olması halinde, beyanname üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurumlar vergisi matrahından indirilmesi gerekmektedir.

4. Katma Değer Vergisi Yönünden Bağış Ve Yardımlar:

4.1. Eğitim ve Sağlık Tesisleri ile Dini Tesislere İlişkin Bağış ve Yardımlar:

3065 sayılı KDV Kanununun (13/1-k) maddesi ile; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere yapılan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi ibadethaneler, Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi yaygın din eğitimi verilen tesisler, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarının inşası dolayısıyla bağışta bulunacaklara yapılan teslim ve hizmetler KDV’den istisna kılınmıştır.

Söz konusu istisnadan; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanmak üzere bu idare ve kuruluşlarla protokol imzalamak suretiyle yukarıda sayılan tesisleri inşa eden/ettiren gerçek ve tüzel kişiler(kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu, kooperatif, dernek, vakıf ve benzerleri dahil), KDV mükellefi olup olmadığına bakılmaksızın faydalanır

Bu tesislerin tamamının veya belirli bir kısmının inşasına yönelik ilgili idare ve kuruluşlara nakdi olarak yapılan bağışlar, ilgili idare ve kuruluş tarafından istisna kapsamındaki tesislerin inşasına ilişkin yapılacak mal ve hizmet alımlarında kullanılsa bile bu alımlar istisna kapsamında değerlendirilmez.

Kanun maddesi tam istisna olarak düzenlendiğinden, istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilmekte ve ayrıca indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilebilmektedir.

4.2. 3065 Sayılı Kanunun (17/1) Maddesinde Sayılan Kurum ve Kuruluşlara Bedelsiz Olarak Yapılan Her Türlü Mal Teslimi ve Hizmet İfaları:

3065 sayılı KDV Kanununun 17’nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde; Kanunun 17’nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler, köyler, bunların teşkil ettikleri birlikler, üniversiteler, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi partiler ve sendikalar, kanunla kurulan veya tüzelkişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları, kamu menfaatine yararlı dernekler, tarımsal amaçlı kooperatifler ve Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’den istisna tutulmuştur.

Teslim ve hizmet bedeli ile ilgili herhangi bir alt ya da üst sınır söz konusu olmaksızın bu istisna uygulanır.

Kanun maddesi kısmi istisna olarak düzenlendiğinden, istisna kapsamında yapılan işlemlere ilişkin yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilmekte ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV iade edilememektedir.

5. Bağış Ve Yardımlarla İlgili Örnekler:

Örnek–1: Ankara’da gıda toptancılığı faaliyeti ile iştigal eden Bay (B)’nin bu faaliyetinden 2023 yılında elde ettiği kazanç 950.000,00 TL olup faaliyeti ile ilgili yapılan bazı harcama ve ödemeler şu şekildedir.

– 2023 yılında Sosyal Güvenlik Kurumuna kendi adına 6.000,00 TL sigorta primi ödemiştir.

– Türkiye’de kain ve merkezi Türkiye’de bulunan bir sigorta şirketine 2023 yılında kendisi ve ailesi için 10.000,00 TL hayat sigortası primi, 10.000,00 TL de sağlık sigortası primi ödemiştir.

– Özel bir anaokuluna giden çocuğu için yaptığı ödemelere ait fatura tutarı 10.000,00 TL + 800,00 TL KDV’dir.

– Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenenlere yardım amacıyla 10.02.2023 tarihinde, AFAD’a banka üzerinden 50.000,00 TL nakdi bağışta bulunmuştur.

– 20.02.2023 tarihinde alış bedeli 180.000,00 TL + 7.400,00 TL KDV tutarlı gıda malzemesini Kızılay’a bağışlamıştır.

–  Bay (B) 2022 hesap dönemine ait gelir vergisi beyannamesinde 38.000,00 TL dönem zararı beyan etmiştir.

– Ödenen geçici vergiler dâhil, mahsup edilecek vergiler toplamı 190.000,00 TL’dir.

Verilen bilgiler ışığında Bay (B)’nin yaptığı harcama ve bağışların vergi mevzuatı karşısındaki durumu ve beyan etmesi gereken gelir vergisi şu şekilde olacaktır.

Sosyal Güvenlik Prim Ödemeleri:

Sosyal güvenlik primlerinin indirimi ile ilgili açıklamalar 110 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır. Buna göre ticari, zirai, mesleki kazançları ile kar payı niteliğindeki menkul sermaye iratlarını yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmek zorunda olan gerçek kişiler, ödedikleri sosyal güvenlik (eski adıyla Bağ-Kur) primlerini ancak beyanname üzerinde, kazanç olması durumunda ve kazanç tutarı ile sınırlı olarak indirilebilecektir. Kazanç yetersizliği nedeniyle indirilemeyen prim ödemeleri gelecek yıla devretmeyecek bu bağlamda zarar artırıcı olmayacaktır. Bununla birlikte indirim ancak beyanname üzerinde yapılabilecektir. Ödeme eğer işletme hesaplarından yapılmışsa, bu ödeme tutarlarının evvela ticari kazanca dâhil edilmesi ve indirimin beyanname üzerinde yapılması gerekmektedir. (Örnek olayda prim ödemelerinin ticari kazanca dahil edildiği kabul edilmiştir.)

Yapılan açıklamalar çerçevesinde Bay (B), ödediği 6.000,00 TL sosyal güvenlik sigorta priminin tamamını, beyanname üzerinde, ticari faaliyetinden elde ettiği 950.000,00 TL’den indirebilecektir. Bu kapsamda ticari kazanç (950.000 – 6.000=) 944.000,00 TL olacaktır.

Hayat Ve Şahıs Sigorta Prim Ödemeleri:

193 sayılı GVK’nın (89/1-1) maddesine göre beyan edilen gelirin % 15’ini ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak kaydıyla mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortalarına ödenen primlerin % 50’si ile ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primlerinin tamamı gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilmektedir.

Bununla birlikte 89’uncu maddede yer alan indirimlerin ortak özelliği; indirimlerin ancak beyanname üzerinde, kazanç bulunması durumunda ve kazanç tutarıyla sınırlı olarak yapılabilmesidir. Ayrıca kazanç yetersizliği durumunda indirilemeyen tutarlar (5746 sayılı Kanun kapsamında yapılan Ar-Ge harcamaları hariç) gelecek dönemlere devretmemektedir.

89’uncu maddede yer alan indirimlerle ilgili diğer bir önemli husus da ‘beyan edilen gelir’ kavramıdır. 13.08.2003 tarihli, 3 Nolu Gelir Vergisi Sirkülerine göre beyan edilen gelir olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları toplamından önceki tutar esas alınacak olup sosyal güvenlik prim ödemelerinin de dikkate alınması gerekmektedir.

Bu kapsamda Bay (B)’nin beyan edeceği gelir 944.000,00 TL ve indirim konusu yapabileceği azami tutar (944.000 x %15=) 141.600,00 TL olarak hesaplanacak olup bu birinci sınırlamadır. 2023 yılında asgari ücretin yıllık brüt tutarı toplam 140.547,00 TL olup bu da ikinci sınırlamadır. Üçüncü sınır ise fiilen ödene sigorta prim tutarıdır. Dolayısıyla bu üç tutardan en düşük olan, indirim tutarı olarak dikkate alınacaktır. Buna göre ödenen 10.000,00 TL hayat sigorta priminin % 50’si olan 5.000,00 TL ve sağlık sigortasının tamamı toplam 15.000,00 TL beyanname üzerinde indirim konusu yapılabilecektir.

Özel Okul Harcamaları:

GVK’nın 89’uncu maddesine göre eğitim harcamalarının gelir vergisi matrahından indirilebilmesi için; harcamanın, beyan edilen gelirin %10’unu aşmaması, Türkiye’de yapılması, gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocukları için yapılması gerekmektedir.

Gelir vergisi mükelleflerinin KDV mükellefi olup olmadıklarına bakılmaksızın nihai tüketici olarak gerçekleştirdikleri ve indirim konusu yapabilecekleri eğitim ve sağlık harcamaları, gelir vergisi matrahının tespitinde KDV dâhil tutarı ile birlikte dikkate alınacaktır.

Buna göre Bay (B)’nin beyan edeceği gelir 944.000,00 TL ve indirim konusu yapabileceği azami tutar (944.000 x %10=) 94.400,00 TL olacaktır. Ödenen 10.000,00 TL + 800,00 TL KDV tutarlı anaokulu harcamasının tamamı beyanname üzerinde indirim konusu yapılabilecektir.

AFAD’a Yapılan Nakdi Bağış:

Afet ve acil durumlar ile sivil savunmaya ilişkin hizmetleri yürütmek üzere İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığı kurulmuş olup Başkanlık Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri arasında sayılmıştır.

GVK’nın (89/1-10) maddesine göre Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi bağışların tamamı beyan edilen gelirden indirilebilmektedir. 03.02.2021 tarihinde yayımlanan 3483 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı gereğince, bu tarihten itibaren ülkemizde meydana gelebilecek depremler sonrası zarar gören afetzedeler için AFAD Başkanlığı koordinasyonunda yardım kampanyaları yürütülmektedir. Söz konusu yardım kampanyaları kapsamında, depremlerden etkilenen afetzedeler için AFAD Başkanlığınca ilan edilen hesaplara yapılan nakdi bağışların tamamı gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince indirim konusu yapılabilecektir.

06.02.2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler için AFAD Başkanlığı koordinasyonunda yardım kampanyası başlatılmış olup afetzedelerin acil ihtiyaçlarının karşılanması için gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince bağış ve yardımlar, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirilebilmektedir.

Buna göre Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenenlere yardım amacıyla 10.02.2023 tarihinde AFAD’a yapılan 50.000,00 TL nakdi bağıştın tamamının; beyanname üzerinde, kazancın yeterli olması durumunda indirilmesi mümkündür.

Kızılay’a Yapılan Ayni Bağış:

Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine gerçek kişiler tarafından yapılan nakdi bağış ve yardımlar, GVK’nın (89/1-11) maddesinde düzenlenmiştir. İktisadi işletmeleri hariç Türkiye Kızılay Derneğine ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı beyanname üzerinde (ve beyan edilen gelirle sınırlı olarak) indirim konusu yapılabilir. Türkiye Kızılay Derneği ve Türkiye Yeşilay Cemiyetinin iktisadi işletmelerine yapılan bağış veya yardımların gelir ve kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması ise mümkün değildir.

Anılan Dernek ve Cemiyete yapılacak aynî bağış ve yardımlar ise GVK’nın (89/1-4) maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlara yapılan bağış ve yardımlar için geçerli olan kurallara tabi olup; beyan edilecek gelirin % 5’ini aşmamak üzere indirim konusu yapılabilecektir.

Buna göre beyan edilecek gelir 944.000,00 TL olduğundan indirim konusu yapabilecek ayni yardım azami tutarı (944.000 x %5=) 47.200,00 TL olacak ve mükellef tarafından aşağıdaki muhasebe kaydı yapılacaktır.

1.10.2023
689 – D. O. D. Gider Ve Zararlar (KKEG) 180.000
153 – Ticari Mallar 180.000
Gıda Malzemesi Bağış Kaydı

– Bu kapsamdaki indirimlerin ancak beyanname üzerinde yapılabilmesi nedeniyle, bağışlanan malzemelerin alış bedelinin (yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinde kanunen kabul edilmeyen gider satırının bulunmaması nedeniyle) bir gider hesabında muhasebeleştirildikten sonra ticari kazanca dâhil edilmesi gerekmektedir. (Ticari kazanca dahil edilme işlemi, ‘Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflere Ait Ticari Kardan Mali Kara Ulaşmak İçin Yapılan Hesaplamayı Gösteren Bildirim’ ile yapılacaktır.) Buna göre mükellefin ticari kazancı (944.000 + 180.000=) 1.124.000,00 TL olacaktır.

– Bağışlanan gıda malzemesi satın alındığında 153 – Ticari Mallar hesabında izlendiğinden, yine bu hesap üzerinden çıkış yapılmalıdır.

– 3065 sayılı Kanunun (17/2-b) maddesine göre, Kanunun birinci fıkrasında sayılan kamu idarelerine ve kamu menfaatine yararlı derneklere bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’den istisna kılınmıştır. Kanunun (30/1-a) maddesine göre ise (17/2-b) maddesinde sayılan teslim ve hizmetlerin, hesaplanan KDV’den indirimine izin verilmiştir. Ancak, bu kapsamdaki işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV mükelleflere iade edilmez. Bu sebeple bağışlanan mal için ödenen 7.400,00 TL KDV ile ilgili olarak bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Ayrıca teslimle ilgili olarak KDV hesaplanmayacaktır.

            Gelir Vergisi Beyannamesinin Düzenlenmesi:

Ticari Kazançlar 1.124.000,00 
Kar 1.124.000,00 
Mahsup Edilecek Geçmiş Yıl Zararları 38.000,00 
Şahıs Sigorta Primleri (GVK 89/1) 15.000,00 
Eğitim ve Sağlık Harcamaları (GVK 89/2) 10.800,00 
Bağış ve Yardımlar (GVK 89/4) 47.200,00 
Cumhurbaşkanınca Başlatılan Yardım Kampanyalarına Yapılan Bağışlar (GVK 89/10) 50.000,00 
Mahsup Edilecek Geçmiş Yıl Zararları ve İndirimler Toplamı 161.000,00 
Mahsup Sonrası Kalan Tutar 963.000,00 
Vergiye Tabi Toplam Gelir (Toplam Matrah) 963.000,00 
Hesaplanan Gelir Vergisi 293.450,00 
Hesaplanan Vergi İndirimi (GVK Mükerrer Md 121) * 14.672,50 
Mahsup Edilecek Vergiler Toplamı 190.000,00 
Ödenmesi Gereken Gelir Vergisi 88.777,50 

* Mükellefin, vergiye uyumlu mükelleflerde vergi indirimi için tüm şartları sağladığı varsayılmıştır.

Örnek–2: Denizli’de faaliyet gösteren (E) Enerji AŞ, Buldan Devlet Hastanesine bağışlamak üzere 01.10.2023 tarihinde KDV hariç 900.000,00 TL bedelle bir ambulans satın almış olup ambulans Buldan Devlet Hastanesine 01.11.2023 tarihinde teslim edilmiştir.

01.10.2023
157 – Diğer Stoklar Hs 900.000
191 – İndirilecek KDV Hs. 180.000
102 – Bankalar Hs. 1.080.000
Ambulans Alış Kaydı

            – Ambulans bağış için satın alındığından, alış bedeli 157-Diğer Stoklar hesabında izlenir.

            – 4760 sayılı ÖTV Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan 87.03 tarife pozisyonundaki ambulanslar parantez içi hükümle ÖTV’nin konusu dışında bırakılmıştır.

– 3065 sayılı Kanunun (17/2-b) maddesine göre genel bütçe kapsamında yer alan idarelere bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’den istisna kılınmıştır. Kanunun (30/1-a) maddesine göre ise (17/2-b) maddesinde sayılan teslim ve hizmetlerin, hesaplanan KDV’den indirimine izin verilmiştir. Ancak, bu kapsamdaki işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV mükelleflere iade edilmemektedir.

Ambulans genel bütçe kapsamında yer alan bir kamu kurumuna bağış için alındığından, yapılan açıklamalar çerçevesince, ambulans alımı ile ilgili KDV’nin indirimi mümkün olup herhangi bir düzeltme işlemi yapılmayacaktır.

1.10.2023
689 – D. O. D. Gider Ve Zararlar (KKEG) 900.000
600 – Y. İçi Satışlar 900.000
623 – Diğer Satışların Maliyeti 900.000
157 – Diğer Stoklar 900.000
Ambulans Bağış Kaydı

            5520 sayılı Kanun ve Uygulama Genel Tebliğine göre:

            – Bağış ve yardımların nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardım konusunu oluşturan mal veya hakkın maliyet bedeli veya kayıtlı değeri, bu değer mevcut değilse Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre takdir komisyonlarınca tespit edilecek değeri esas alınır.

– Kurumlar tarafından yapılan ile bağış ve yardımlar, harcamanın veya bağış ve yardımın yapıldığı tarihte kayıtlarda gider olarak dikkate alındığından, söz konusu harcamalar ile bağış ve yardımların kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması ve kurum kazancının yeterli olması halinde, beyanname üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurumlar vergisi matrahından indirilmesi gerekmektedir.

– Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.

– Yıllık kurumlar vergisi beyannamesinde yer alan sıraya göre, öncelikle risturnlar, Ar-Ge indirimi, tasarım indirimi ve sponsorluk harcamalarının indirime konu edilmesi sonrasında bir kazanç kalmış ise bu tutardan bağış ve yardımların indirilmesi gerekmektedir.

– İndirilebilecek bağış ve yardım tutarının tespitinde esas alınan kurum kazancı, zarar mahsubu dahil giderler ile iştirak kazançları istisnası düşüldükten sonra, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki [Ticari bilanço kârı – (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)] tutardır.

(E) Enerji AŞ’nin 31.12.2023 tarihi itibariyle ticari bilanço karı ve diğer bilgileri şu şekildedir.

a Ticari Bilanço Karı 900.000,00 
b KKEG 2.650.000,00 
c Geçmiş Yıl Zararları 234.000,00 
e İştirak Kazançları İstisnası 330.000,00 
f Y.Dışı Şube Kazançlar İstisnası 1.890.000,00 
j Bağış Ve Yardımlar (KVK Md. 10/1-ç) 900.000,00 

Verilen bu bilgiler ışığında indirilebilecek bağış ve yardım tutarının üst sınırı: [900.000 – (330.000+234.000)] = 336.000,00 TL olarak hesaplanır.

Bu kapsamda 2023 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden indirilebilecek bağış tutarı aşağıdaki gibi hesaplanır.

a Ticari Bilanço Karı 900.000,00 
b KKEG 2.650.000,00 
d=a+b Kar Ve İlaveler Toplamı 3.550.000,00 
g=e+f Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna Ve İndirimler 2.220.000,00 
h Cari Yıla Ait Zarar, İstisna Ve İndirimler Toplamı 2.220.000,00 
ı=d-h Kar / Zarar 1.330.000,00 
c Geçmiş Yıl Zararları 234.000,00 
i=ı-c İndirime Esas Tutar 1.096.000,00 
Kazancın Bulunması Halinde İnd. İstisna Ve İnd. 336.000,00 
Dönem Safi Kurum Kazancı (Matrah) 760.000,00 
Hesaplanan Kurumlar Vergisi 190.000,00 
Vergi İndirimi 9.500,00 
Mahsup Edilecek Vergiler Toplamı 45.000,00 
Ödenmesi Gereken Kurumlar Vergisi 135.500,00 
 
Kaynak, METİN ÇELİK

https://metincelikymm.com/bagis-ve-yardimlar/

Sitesinden alıntı yapılmıştır.

Bilindiği üzere 15.07.2023 tarihinde yapılan değişikliklerle tam mükellef kurumların iki tam yıl süreyle aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz satışlarında uygulanan kurumlar vergisi istisnası ile katma değer vergisi istisnası kaldırılmıştır.

Peki bu değişiklik 15.07.2023 tarihinden önce aktife kayıtlı taşınmaz satışlarına nasıl etki edecektir bu yazımızda bu konuya değineceğiz.

15.07.2023 tarihinden önce aktife kaydedilmiş taşınmazlar:

1. İki tam yıl süre aktife kayıtlı olma şartını taşıyan bir taşınmaz 15.0.07.2023 tarihinden önce satılmışsa;

- Elde edilen kazancın %50 kısmı kurumlar vergisinden istisna,

- Satış tutarının tamamı katma değer vergisinden istisna olacaktır.

2023 dönemi kurumlar vergisi beyanlarının hazırlandığı bu dönemde gözden kaçırılmaması için önemlidir.

2. Taşınmaz 15.0.07.2023 tarihinden önce aktife kaydedilmiş ve 15.0.07.2023 tarihinden sonra satılmış veya satılacaksa;

İşte bu noktada 7456 sayılı kanunun “22 nci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen eklenen Geçici 16 ncı madde” ile “8 inci maddesiyle Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen Geçici 43 üncü madde” devreye girmektedir.

KVK Geçici 16: “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için 5 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinin bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilmeden önceki hükümleri uygulanır. Şu kadar ki, bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan %50 oranı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak taşınmaz satış kazançları için %25 olarak uygulanır."

Yani 15.0.07.2023 tarihinden önce aktife kaydedilmiş ve 15.0.07.2023 tarihinden sonra satılmış veya satılacaksa, gerekli şartları sağladığı takdirde bu satıştan elden edilen kurum kazancının %25’i kurumlar vergisinden istisna olacaktır.

KDVK Geçici 43: “Bu maddenin yürürlük tarihinden önce kurumların aktifinde yer alan taşınmazlar için bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (r) bendinde yapılan değişiklik öncesi hükümler uygulanır.”

15.0.07.2023 tarihinden önce aktife kaydedilmiş ve 15.0.07.2023 tarihinden sonra satılmış veya satılacaksa, gerekli şartları sağladığı takdirde bu satış işleminin tamamı katma değer vergisinden istisna olacaktır.

Malumunuz üzere 15.07.2023 tarihinden sonra aktife kaydedilmiş ve kaydedilecek taşınmazlarda ise kurumlar vergisi ile katma değer vergisi istisnaları hiçbir oranda uygulanamayacaktır.

08.04.2024

Aydın Şahin
Yeminli Mali Müşavir
E. Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/aydinsahin/009/

8313 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı uyarınca 01.01.2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Aktif ToplamıYıllık Net Satış Hasılatı ve Çalışan Sayısı ölçütlerinden en az 2’si üstü üste 2 yıl aşağıdaki sayısal değerler ve üstünde olan anonim ve limitet şirketler, bağımsız denetim taptırmak zorundadır (Bağımsız denetime tabi olduğu halde bağımsız denetim yaptırmayan firmalar, bankalardan kredi alamaz).

Hesaplar 2021 2022 2023 2024
Aktif Toplamı (TL) 35.000.000 35.000.000 75.000.000 150.000.000
Yıllık Net Satış Toplamı(TL) 70.000.000 70.000.000 150.000.000 300.000.000
Çalışan Sayısı 175 175 150 150

Diğer taraftan, bağımsız Denetim yaptırmak zorunda olan firmaların, 6102 Sayılı yeni Ticaret Kanununun 397/1.Maddesi uyarınca  şirket genel kurulunca faaliyet dönemi bitmeden (31.12.2024 tarihine kadar) seçilmesi şarttır. Seçimden sonra, yönetim kurulu, gecikmeksizin denetleme görevini hangi denetçiye verdiğini ticaret siciline tescil ettirir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder.

Örnek:

(T) Halı A.Ş.’nin 2020, 2021, 2022, 2023, 2024 ve 2025 dönemi verileri şöyledir:

Hesap Dönemleri

Kriterler Aşılmış mı?

İşçi Sayısı

Kriterleri

Bağımsız Denetim

Aktif Değer

Net Satış Hasılatı (TL)

2020

Evet

Evet

Hayır

Sağlıyor

Referans Yıl

2021

Evet

Hayır

Evet

Sağlıyor

Yok

2022

Hayır

Hayır

Evet

Sağlamıyor

Var

2023

Hayır

Hayır

Evet

Sağlamıyor

Var

2024

Evet

Evet

Evet

Sağlıyor

Yok

2025

Evet

Hayır

Evet

Sağlıyor

Yok

Açıklama:

1- Kriterler, 2020 ve 2021 yılında sağlandığından2022 yılında bağımsız denetim yaptırılması şarttır.

2- Kriterler, 2021 yılında sağlanmış2022 yılında ise sağlanmamıştır. Bağımsız denetimden çıkmak için belirtilen ölçütlerden en az ikisinin, art arda 2 hesap döneminde belirlenen sınırların altında kalması gerekir. Ölçütler, 2021 yılında belirlenen kriterlerin üstünde2022 yılında ise altında kaldığından, 2023 yılında bağımsız denetim yaptırılması şarttır.

3- Kriterler, 2022 ve 2023 yıllarında sağlanmadığından,  2024 yılında bağımsız denetim yaptırılması zorunluluğu bulunmamaktadır

Kaynak:

Resmi Gazete Tarihi ve Sayısı Yasal Dayanak
06.04.2024-32512 8313 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı

08.04.2024

Zekeriya Aslan
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/zekeriyaaslan/0353/

06.04.2024 tarih ve 32512 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 8313 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Bağımsız Denetime Tabi olma kriterleri yeniden belirlenmiştir.

Ayrıca Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karara ekli I ve II sayılı listelerde değişiklikler yapılmış ve kapsam dışında tutulan şirketlere ilişkin yeni belirleme yapılmıştır.

Karar şirketlerin 1 Ocak 2024 ve sonrasında başlayan hesap dönemlerinde uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

30.11.2022 tarih ve 32029 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan6434 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Bağımsız Denetime Tabi olma kriterleri yeniden belirlenmiş ve yayımlanan Karar ile birlikte, 26.3.2018 tarihli ve 2018/11597 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar yürürlükten kaldırılmıştı. Konuyla ilgili açıklamalarımıza ise 3.12.2022/172 sayılı Sirkülerimizde yer verilmişti.

06.04.2024 tarih ve 32512 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan8313 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Bağımsız Denetime Tabi olma kriterleri yeniden belirlenmiştir.

8313 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılan değişiklik sonrası:

1- 6434 sayılı Karara ekli (I) sayılı listede sayılan herhangi bir ölçüte bağlı olmaksızın bağımsız denetime tabi olan işletmeler, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında halka açık sayılan şirketler ve Karara ekli (II) sayılı listede sayılan şirketler dışındaki şirketler için bağımsız denetime tabi olma kriterleri aşağıdaki gibi olmuştur.

Bir şunu diyen bir yazı '2018/11597 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (Yürürlük:1.1.2018 35 milyon Türk Lirası 6434 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı (Yürürlük: 1.1.2023) Aktif toplamı 8313 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı (Yürürlük: 1.1.2024) Yıllık net hasılatı satış 75 milyon Türk Lirası 70 milyon Türk Lirası Çalışan sayısı 150 milyon Türk Lirası 150 milyon Türk Lirası 175 kişi 300 milyon Türk Lirası 150 kişi 150 kişi' görseli olabilir

Tamamı İçin Tıklayıız

Kaynak, TÜRMOB

Dönem ortalama endeksi ile endeksleme yöntemi

Hasılatın ve giderlerin yıl içinde düzenli bir şekilde yayıldığı durumlar için uygun bir kolaylaştırıcı yöntemdir. Dönem ortalama endeksi ile endeksleme yöntemi, bir finansal değişkenin (genellikle fiyatlar, maliyetler veya gelirler) belirli bir dönem içindeki ortalama endekse göre düzeltilmesini ifade eder. Bu yöntem, söz konusu dönem boyunca ortaya çıkan değişimleri dikkate alarak finansal verileri daha hassas bir şekilde değerlendirmek amacıyla kullanılır. Özellikle dönem boyunca meydana gelen dalgalanmaların etkilerini yumuşatmak ve finansal tablolardaki kalemleri daha gerçekçi bir şekilde ifade etmek için tercih edilebilir. Bu yöntem, özellikle dönem içindeki fiyat veya maliyet değişikliklerinin düzenli bir şekilde dağıldığı durumlar için uygundur.


Dönem Sonu Endeksi
--------------------------------------------------------------
(Dönem Sonu Endeksi + Dönem Başı Endeksi) / 2
 

TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ (TÜFE)

Ocak

Şubat

Mart

Nisan

Mayıs

Haziran

2020

446,45

448,02

450,58

454,43

460,62

465,84

2021

513,3

517,96

523,53

532,32

537,05

547,48

2022

763,23

799,93

843,64

904,79

931,76

977,9

2023

1.203,48

1.241,33

1.269,75

1.300,04

1.300,60

1.351,59

Temmuz

Ağustos

Eylül

Ekim

Kasım

Aralık

2020

468,56

472,61

477,21

487,38

498,58

504,81

2021

557,36

563,6

570,66

584,32

604,84

686,95

2022

1001,03

1015,65

1046,89

1084

1115,26

1128,45

2023

1.479,84

1.614,31

1.691,04

1.749,11

1.806,50

1.859,38

2021 yılı dönem ortalama endeksi ile endeksleme yöntemine göre;

Dönem başı endeksi: 504,81 a

Dönem sonu endeksi: 686,95 b


                                                                              Dönem Sonu Endeksi
2021 yılı ortalama endeksi=           --------------------------------------------------------
                                                         (Dönem Sonu Endeksi + Dönem Başı Endeksi) / 2



                                                                         b                                   
2021 yılı ortalama endeksi=           …………………………………
                                                                  (b + a) / 2


2021 yılı ortalama endeksi= 1,1528

2022 yılı dönem ortalama endeksi ile endeksleme yöntemine göre;

Dönem başı endeksi: 686,95     a

Dönem sonu endeksi: 1.128,45 b

2022 yılı ortalama endeksi= 1,2432

2023 yılı dönem ortalama endeksi ile endeksleme yöntemine göre;

Dönem başı endeksi: 1.128,45

Dönem sonu endeksi: 1.859,38

2023 yılı ortalama endeksi= 1,2446

UYGULAMA:

2023 yılı dönem ortalama endeksi ile endeksleme yöntemine göre;

Dönem başı endeksi: 1.128,45 a

Dönem sonu endeksi: 1.859,38 b


                                                                              Dönem Sonu Endeksi
2023 yılı ortalama endeksi=           --------------------------------------------------------
                                                          (Dönem Sonu Endeksi + Dönem Başı Endeksi) / 2


                                                                 b                                   
2023 yılı ortalama endeksi=           -----------------
                                                          (b + a) / 2


2023 yılı ortalama endeksi= 1,2446

Gelir tablosu kalemlerinin endekslenmesi dönem düzeltme kaydı

Üçer aylık periyotlara ait endeksler ile endeksleme

Üçer aylık periyotlara ait endekslerle endeksleme, bir finansal değişkenin (genellikle fiyatlar, maliyetler veya gelirler) üçer aylık dönemlere ait endekslerle düzeltilmesini ifade eder. Bu yöntem, belirli bir dönemin performansını değerlendirmek veya finansal tablolardaki kalemleri enflasyona veya diğer ekonomik değişkenlere göre düzeltmek amacıyla kullanılabilir. Üçer aylık endeksler, genellikle belirli bir sektördeki veya ekonomideki değişimleri izlemek için kullanılan istatistiksel ölçütlerdir. Bu nedenle, üçer aylık endekslerle endeksleme, belirli dönemlere ait ekonomik koşulları dikkate alarak finansal verileri daha doğru bir şekilde değerlendirmek için kullanılan bir yöntemdir.


                                                                              Dönem Sonu Endeksi
2023 yılı ortalama endeksi=           --------------------------------------------------------
                                                                        (3’er aylık periyodların toplamı) / 3

Ocak- Şubat- Mart Ortalama Endeksi=1,5017

Nisan- Mayıs- Haziran Ortalama Endeksi= 1,4114

Temmuz- Ağustos- Eylül Ortalama Endeksi= 1,1657

Ekim- Kasım- Aralık Ortalama Endeksi= 1,0301

Aylık endeksler ile endeksleme

Hasılatın ve giderlerin yıl içinde düzenli bir şekilde gerçekleşmediği durumlar için uygun olan yöntemdir. Aylık endeksler ile endeksleme yöntemi, bir finansal değişkenin (genellikle fiyatlar, maliyetler veya gelirler) belirli aylara ait endekslerle düzeltilmesini ifade eder. Bu yöntem, finansal verileri aylık bazda daha hassas bir şekilde değerlendirmek amacıyla kullanılır. Aylık endekslerle endeksleme, belirli aylarda meydana gelen değişiklikleri dikkate alarak finansal tablolardaki kalemleri daha gerçekçi bir şekilde ifade etmek için tercih edilebilir. Bu yöntem, özellikle aylık bazda dalgalanmaların etkilerini yumuşatmak ve finansal performansı daha doğru bir şekilde yansıtmak amacıyla uygulanabilir.


                                            Dönem Sonu Endeksi
Aylık endeks=           -----------------------------------------
                                            İlgili ayın fiyat endeksi


Düzeltme katsayısının hesaplanması sırasında Aralık ayına ait katsayının 1 olması, Aralık ayına özgü işlemler için endekslemenin yapılamamasına neden olmaktadır. Bu durumu daha makul bir sonuca ulaştırmak adına, tüm işlemlerin ay sonlarına değil, ay ortalarında gerçekleştiği varsayımını kullanıyoruz. Bu varsayım altında, endeks katsayısındaki iki aylık değişimin ortalamasını alarak, bu oranın dönem sonu katsayısı ile bölünmesiyle düzeltme katsayısı hesaplanır ve kullanılır. Bu yöntem, işlemlerin zamanlamasındaki farklılıkları dikkate alarak daha doğru bir düzeltme sağlamayı amaçlamaktadır.

                                                                                                   Dönem Sonu Endeksi
İki Aylık Değişimin Ortalamasına göre endeks =        ---------------------------------------------------
                                                                                   ( Bir önceki ayın endeksi+İlgili ayın fiyat endeksi)/2


05.04.2024

Melike Küllü
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/melikekullu/004/

Oran uyumsuzluğuna yönelik yapılan bu çalışmada Maliye, 100’e yakın büyük firma için sahaya inmeye hazırlanıyor.

HAZİNE ve Maliye Bakanlığı bir süre önce başlattığı kayıt dışı ile mücadele çalışmaları kapsamında altyapı çalışmalarını tamamlıyor. Yapay zekâ ve algoritma ile ilgili denetim modelleri de kayıtdışı ekonominin bir parçası haline getiriliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in denetime yönelik talimatları çerçevesinde başlatılan çalışmalarda oran uyumsuzluklarına yönelik analizde de hazırlıklar tamamlandı.

DÜŞÜK KDV UYGULAYAN TESPİT EDİLECEK

Makine öğrenmesi teknikleri ve sektörel karşılaştırmalar kullanılarak düzenlenmesi gereken orandan daha düşük oranda KDV hesaplanarak fatura düzenleyen mükelleflerin merkezden tespit edilmesine yönelik bir çalışma yapıldı. Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı yeni metodolojilerin kullanıldığı bu denetim modelini artık sahaya indirmeye hazırlanıyor. Bu çalışma ile özellikle temel ihtiyaç ürünleri üzerindeki vergi yükünü azaltmak amacıyla uygulanan düşük KDV oranlarını istismar edenler tespit edilecek.

100 BÜYÜK MÜKELLEF İÇİN TESPİT YAPILDI

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın oran uyumsuzluğuna yönelik yaptığı merkezi analiz çalışması; belli bir NACE’deki mükelleflerin sektörel olarak karşılaştırmaları ve aykırı verilerin çeşitli algoritmalarla tespit edilmesine dayanıyor. NACE kodu meslek gruplarını ifade ediyor. Örneğin perakende ticaret meslek grubu adı olurken, NACE kodu ile mükellefin hangi alanda faaliyet gösterdiği tanımlanıyor. Perakende ticaret başlığı altında örneğin 47.11.01 bakkal ve marketleri tanımlarken, 47.11.02 süpermarketleri kapsıyor. Vergi Denetim Kurulu yaptığı analiz sonucunda yaklaşık 100 büyük mükellefi test amaçlı incelemek amacıyla sahaya inecek.

HATALI ORAN UYGULAMASI NE ANLAMA GELİYOR

Aynı mahiyetteki ürün teslimine veya hizmete ilişkin mükelleflerin aynı KDV oranlarını uygulaması gerekiyor. Bir ürün veya hizmetin KDV oranının belirlenen orandan daha düşük uygulanması KDV oranının hatalı uygulandığı anlamına geliyor. Mükellefler KDV oranlarını olması gerekenden düşük uygulamak suretiyle hem ödenmesi gereken KDV tutarlarını azaltmayı hem de piyasada fiyat avantajı sağlamayı amaçlıyor.

FATURALARDAN TESPİT EDİLİYOR

Yürütülen çalışmalarda, dijital teknolojiler kullanılarak düzenlenen faturalarda yer alan ürün veya hizmete ‘doğru KDV oranın uygulanıp uygulanmadığı’ mükellef bazında kontrol edilebiliyor. Yapılan risk analiz çalışmalarında özellikle; inşaat malzemeleri, elektrikli ev aletleri, plastik ve kauçuk toptan ticareti yapan mükellefler ile bilgisayar programlama sektörlerinde faaliyet gösteren mükelleflerin KDV oranlarını düşük göstererek hatalı uyguladıkları tespit edildi.

RİSKLİ MÜKELLEFLER İÇİN DE ÇALIŞMA VAR

Haziran ayından itibaren yeni nesil bir pos makinesi konulması planlanıyor. Kayıtdışı çalışan işletmelere dair algoritmalar geliştirilecek. Yapay zeka ile herhangi bir şehrin işlek restoranında bütün gün su, ekmek, et fişi kesildiğinde algoritma Maliye’ye haber verecek.

MEHMET ŞİMŞEK’İN İHBAR TİMİ

HAZİNE ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sosyal medyadaki ihbarlar için sosyal medya ekibi kurduğu öğrenildi. Geçen yıl Şimşek, bir vatandaşın KDV’yi eksik yansıtan bir esnafla ilgili yazdığı yazıya yanıt vererek, “Hassasiyetiniz için teşekkür ederim. Bu ve benzeri hususları Maliye Bakanlığı’nın ilgili birimleri takip edecektir” demişti. Bir vatandaş dönerciden aldığı fişte KDV’in yüzde 1 olarak yazıldığını fark edince bu durumu sosyal medya hesabından paylaşmıştı.

Neşe Karanfil

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/simsek-sosyal-medya-ihbar-ekibi-kurdu-100-buyuk-mukellef-takibe-alinacak-42443181

a-  Sermayeye İlave Edemezler

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25/g ve mükerrer 298/5 maddelerinde açıkça belirtildiği üzere,  öz sermaye olumlu farklarının sermayeye ilave edilebilmesi imkânı sadece kurumlar vergisi mükelleflerine tanınmıştır. Dolayısıyla kazançları bilanço esasına göre tespit edilen gelir vergisi mükelleflerinin öz sermaye farklarını sermayeye ilave etmesi halinde, işlemin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde vergiye tabi tutulur.

Gelir vergisi mükellefleri aleyhine olan bu düzenlemenin, Kanun gerekçesinde de herhangi bir belirleme yapılmamış olması nedeniyle somut bir gerekçesinin olmadığını düşünmekteyiz. Dolayısıyla düzenlemenin Gelir Vergisi mükellefleri bakımından amacını, vergi ertelemesi olarak değerlendirmek ve  bilançolarının daha gerçekçi hale getirilmekten ibaret olduğunu söyleyebiliriz.

b- Düzeltilmiş Geçmiş Yıl Zararlarına Mahsup Olanağı Vardır

Sermaye olumlu farklarından geçmiş yıl zararlarının mahsup edilebileceği hususunda yasada gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri açısından bir ayrım yapılmamıştır. Ancak 337 sıra numaralı VUK Genel Tebliği’nin (3.3) numaralı bölümünde aşağıdaki açıklamaya yer verilmiştir.

“ Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (5) numaralı bendinin 5 inci fıkrasının 2 nci cümlesinde, 5228 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile yapılan değişiklikle mükelleflere, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon fark hesaplarında yer alan tutarları, düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edebilme imkanı sağlanmıştır.
            Öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince düzeltme sonucu bulunan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi, kar dağıtımı olarak addedilmeyecektir.”

O halde kazançları bilanço esasına göre tespit edilen gelir vergisi mükellefleri tarafından sermaye olumlu farkları, düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi mümkündür.

c-     İşletmeden Çekme

Gelir vergisi mükelleflerinin sermaye olumlu farklarını, işletmeden çekmesi durumunda,gerek Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25/g  ve mükerrer 298/5  maddelerigerekse Gelir Vergisi Kanunu’nun  38. maddesine göre, işletmeden çekilen değerlerin, hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerler arasındaki öz sermaye farkına ilave edileceği düzenlemesi uyarınca da dönem kazancı ile ilişkilendirmeden gelir vergisine tabi olması gerekir. Diğer taraftan, gelir vergisi mükelleflerinde kar dağıtımına bağlı stopaj uygulaması bulunmamaktadır. Çekilen değerlerin elde edenler açısından vergiye tabi gelir olarak dikkate alınması gerektiği açıktır.

c--İşyerinin Kapatılması

Bir gelir vergisi mükellefinin başvurusu üzerine, Gelir İdaresi Başkanlığı “ işyerinizin kapatılması, bilançonuzda yer alan sermaye (olumlu) farkları hesabındaki tutar açısından çekiş olarak değerlendirilecek ve düzeltme işlemin yapıldığı dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulacaktır[3] açıklamasında bulunmuştur.

d-Şahıs İşletmesinin Yeni Kurulan Limited Şirkete Devri

Gelir Vergisi Kanunu'nun 81'inci maddesinin ikinci fıkrasında ; "Kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.)" halinde değer artışı kazancı hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği hükmü yer almaktadır.

Gelir vergisi mükelleflerince enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan özsermaye farklarının yeni kurulan limited şirkete  devri durumunda, Gelir İdaresinin vermiş olduğu görüş aşağıdaki gibidir.

“Bir limited şirkete aktif ve pasifi ile devrolunan şahıs işletmenizin gelir vergisi mükelleflerince enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan özsermaye farklarının, enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilmesi ve bu işlemin kâr dağıtımı sayılmaması,

Özsermaye farklarının sermayeye ilave edilebilmesi imkânı ise sadece kurumlar vergisi mükelleflerine tanınmış bir hak olduğundan; gelir vergisine tabi şahıs işletmenizin yeni kurulan limited şirkete devrinde enflasyon farklarının devralan şirketin bilançosunda aynen yer alması, başka bir hesaba nakledilmemesi veya şirketten her ne ad altında olursa olsun çekilmemesi şartıyla işletmeden çekilmiş sayılmayacağı veya başka bir hesaba aktarılmış olduğu kabul edilmeyeceğinden vergilendirilmemesi[4]gerektiği belirtilmiştir.

Bu özelge, gelir vergisi mükelleflerinin, sermaye olumlu farklarını sermaye ekleme  hakkı bulunmadığı için devir yoluyla bu hakkı alabileceği anlamına da gelmektedir.

8-Yapıldığı Dönemin Kazancı İle İlişkilendirilmeksizin Vergileme

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25/g  ve mükerrer 298/5  maddelerinde yer aldığı üzere, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakil edildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur.

Madde de yer alan “Yapıldığı dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin vergilenmesinden” kasıt, dönemin zararla sonuçlanması veya indirim ve istisnalar nedeniyle matrah çıkmaması durumunda dahi vergilemenin yapılacağı anlamına gelmektedir.

Örneğin,bir işletmenin 2013 dönemi 100 TL zararla sonuçlanmıştır. Ayrıca kullanılmayan 50 TL yatırım indirimi bulunmaktadır. Yapılan tespitte şirketin gerçek kişi ortağın 40 TL tutarındaki sermaye olumlu farkını işletmeden çektiği tespit edilmiştir. Bu durumda zarar ve yatırım indirimi dikkate alınmadan, 40 TL üzerinden önce kurumlar vergisi sonra kar dağıtımına bağlı vergileme yapılacaktır.

9-Mahsup Edilecek Zarar ve Dönemi

Bilançoların pasifinde yer alan sermaye olumlu farkları, sadece enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir.Yoksa söz konusu enflasyon farkları, enflasyon düzeltmesi işleminden kaynaklanmayan geçmiş yıllar zararlarına ve cari dönem zararlarından mahsup edilemez. Örneğin, 2013 yılı zararla kapanmış ise bilançoda sermaye düzeltmesi olumlu farkları varsa bu fark 2013 yılı dönem zararından mahsup edilemeyecektir.

Aynı şekilde, 2013 yılına devreden  2012 yılı  ticari faaliyetlerinden kaynaklanan zarar varsa sermaye düzeltmesi olumlu farkı ticari faaliyetten kaynaklanan 2012 yılı zararlarına mahsup edildiği takdirde, mahsup edilen tutar işlemin gerçekleştiği yılın kazancıyla ilişkilendirilmeden o dönemde vergiye tabi tutulacaktır.

Verilen bir özelgede, özsermaye kalemlerine ait enflasyon farklarından düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarını mahsup ettikten sonra kalan bakiyeyi ticari faaliyetten kaynaklanan zarardan mahsup etmenin mümkün olmadığı  açıklanmıştır.[5]

10-Başka Bir Hesaba Nakledilme

Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakil edildiği takdirde vergiye tâbi tutulur. Dolayısıyla, 2003 yılına ilişkin oluşan 580-Düzeltme Sonucu Oluşan Geçmiş Yıl Zararları ile takip eden dönemlerde oluşan ve pasifte yer alan 502- Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Hesaplarının, ortaklar cari hesabına, diğer gelir- gider hesaplarına aktarılması,…vb. işlemler sonucu işletme dışına çıkarılması durumunda vergileme yapılacaktır.

Bu durumlara ilişkin verilen özelgelerde;

“Öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının 679-Diğer Olağandışı Gelirler ve Karlar ile 689- Diğer Olağandışı Giderler ve Zararlar Hesabına aktarılması mümkün bulunmakla beraber bu durum enflasyon fark hesaplarının başka bir hesaba nakledilmesi olarak addedileceğinden bu işlemlerin yapıldığı dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde vergiye tabi tutulacağı açıklanmıştır.[6]

“Özsermaye enflasyon farklarının başka bir hesaba virmanı veya ortaklara hisseleri oranında dağıtılması halinde dağıtım yapıldığı veya başka bir hesaba virman yapıldığı dönemde gelir kayıt edilerek vergilendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.[7]

11-Düzeltilmiş Zararların Vergilendirilmiş Ticari Kardan Mahsup Edilemeyeceği

Önceki bölümlerde açıklandığı üzere, 2004 yılında özsermaye düzeltmesi neticesinde oluşan fiktif zararlar dönem karından düşülmüştür. Ancak 31/12/2003 tarihli bilançonun düzeltilmesi ve cari değerlere yükseltilmesi amacı ile özsermaye kalemlerinin düzeltilmesi sonucu oluşan geçmiş yıl zararları bilançolarda yer almakla birlikte zarar olarak kabul edilmemektedir.  Dolayısıyla düzeltilmiş geçmiş yıl zararlarının, GVK’nun 88. ve KVK’nun 9. maddelerinde yer alan zararların karlardan 5 yıl içinde mahsup edileceği düzenlemeleri ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca, düzeltilmiş geçmiş yıl zararlarının, Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanmış bir zarar niteliği de bulunmamaktadır.

Yapılan düzenlemenin sonucu olarak, enflasyon düzeltmesi neticesinde oluşan düzeltilmiş  geçmiş yıl zararlarının, sonraki yıllarda oluşan vergilendirilmiş kazançlardan (ticari kar, yasal yedekler ) mahsup edilmesi,  işletmeden çekiş olarak değerlendirilmektedir.

12-Tasfiyeye Girilmesi  ve Sermaye Azalımı

Bu bölümde öz sermayeye ilişkin enflasyon farklarının,

-işletmelerin  sermayeye eklenmesinden önce tasfiyeye girmesi,

- sermaye azaltımı yapması,

- daha önce sermayeye eklenmiş sermayenin işletmeden çekilmesi 

hallerinde verilen görüşler yer almaktadır. Bu konularda uygulamanın yerleştiği görülmektedir.

-Öz sermaye kalemlerine ilişkin enflasyon farklarının sermayeye eklenmesinden önce şirketin tasfiyeye girmesi durumunda, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen değer olarak addedilmek suretiyle vergiye tabitutulması gerekmektedir.[8]

- Daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, şirketin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.[9]

-2004 hesap döneminde varlıklarınız ve özkaynaklarınızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu oluşan sermaye düzeltmesi olumlu farkları toplamının sermayeye ilave edildiği, tamamlanan yatırımların amortisman yoluyla itfa edilmesi sonucu serbest kalan sermayenin bir kısmının işletmeden çekilmesi ihtiyacı doğduğu belirtilerek, söz konusu işlemin vergiye tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

Buna göre, şirketiniz sermayesinin bir kısmının işletmeden çekilmesi işlemi, sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının işletmeden çekilmesi olarak değerlendirilecek olup, çekilen tutarın vergiye tabi tutulması gerekmektedir.[10]

Bir başka özelgede

- Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl karlarının, şirketin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması durumunda, kar dağıtımına bağlı tevkifata tabi tutulması,

- Daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, şirketin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı tevkifata tabi tutulması,

- Tasfiye sürecine girmeden önce mevcut öz sermaye enflasyon farklarının öncelikle enflasyon düzeltmesi sonucu oluşmuş geçmiş yıl zararları varsa bu tutara mahsup edilmesi ve bu mahsup sonrası bir bakiye kalıyorsa da bu öz sermaye olumlu enflasyon farkının sermayeye ilave edilmesi gerekmekte olup, şirketinizin öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarını sermayeye eklemeden tasfiyeye girmiş olması nedeniyle, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının başkabir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen değer olarak addedilmek suretiyle vergiye tabi tutulması ve muhasebeleştirme süreci içerisinde mahsup işleminin yapılması gerekmektedir.[11]

13- Devir Halinde  Uygulama

 Devir halinde uygulamaya yönelik verilen bir özelge de;

            - Söz konusu devir işleminde münfesih kurumun devir tarihindeki bilanço değerlerinin, birleşilen (devralan) kurum tarafından, kül halinde devralınarak aynen bilançosuna geçirilmesi halinde, münfesih kurumun enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının yeni bilançoya aktarılması işlemi işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyecek ve vergiye tabi tutulmayacaktır.

            - Devredilen ...'nin bilanço değerlerinin, Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri çerçevesinde bir bütün halinde devralınması ve şirketiniz tarafından aynen kendi bilançosuna geçirilmesi nedeniyle, devrolan kuruma ait 2003 ve 2004 yılları enflasyon düzeltme zararlarının, devralan kurum olan şirketiniz tarafından öz sermaye kalemlerine ait enflasyon karlarına mahsubu mümkün bulunmaktadır.

            Aynı şekilde devralan taraf olarak şirketinizin enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan zararları için devredilen şirketin öz sermaye kalemlerine ait enflasyon karlarının mahsup için kullanılması da mümkündür.

            - 31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse senedi iptal kârları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilecek ve bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmeyecektir. Ancak, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilecektir.

            Bu itibarla devredilen şirketin (devir sonucu şirketinize geçtiği için şirketiniz tarafından yapılması mümkün olan) 31.12.2003 ve 31.12.2004 tarihli bilançolarının Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci ve mükerrer 298 inci maddeleri uyarınca enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucu yukarıda açıklanan mezkur hükümler uyarınca hesaplanacak düzeltilmiş geçmiş yıl zararı toplamının, sermaye düzeltmesi olumlu farkından mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır.

            Ancak anılan bilançolarda bulunan ve enflasyon düzeltmesi kaynaklı olmayan geçmiş yıl zararlarının, sermaye düzeltmesi olumlu farkından mahsup edilmesine ya da reel olarak husule gelen dönem karı ile fiktif bir zarar olan düzeltilmiş geçmiş yıl zararının kapatılmasına imkan bulunmamaktadır.

            Öte yandan, devredilen şirkete ait düzelme sonucu bulunan (varsa) geçmiş yıl karları ile öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının devralan şirketinizde bir başka hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi ya da sermaye azaltımına gidilmesi halinde bu işlemlerin yapıldığı tarihte işletmeden çekiş olarak değerlendirilip işletmeden çekildiği dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin vergiye tabi tutulması gerekir.[12]

14-Nev’i Değişikliğinde  Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları

Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu ve 20 nci maddeleri çerçevesinde nevi değiştirerek A.Ş.'ye dönüşen şirketinizin bilanço değerlerinin, devralan anonim şirket tarafından kül halinde devralınarak aynen bilançosuna geçirilmesi halinde, sermaye düzeltmesi olumlu farklarının yeni bilançoya aktarılması işlemi işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyeceğinden vergiye tabi tutulmaması gerekmektedir. Ancak, söz konusu enflasyon farklarının, devralan anonim şirkette bir başka hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi ya da sermaye azaltımına gidilmesi halinde bu işlemlerin yapıldığı tarihte işletmeden çekiş olarak değerlendirilip işletmeden çekildiği dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin vergiye tabi tutulması gerekmektedir.[13] 

15-Kısmi Bölünmede  Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları

- Kısmî bölünme sonucunda aynî sermaye konulan şirketten alınan hisse senetlerinin ortaklara verilmesi nedeniyle şirket sermayesinin azaltılması ve daha önce sermayeye eklenmiş olan, enflasyon düzeltmesi fark hesapları ile geçmiş yıl kârlarının da bulunması durumunda; devralan şirkette yapılacak sermaye artışında enflasyon düzeltmesi fark hesaplarının ve geçmiş yıl kârlarının sermayenin bir unsuru olarak yer alması ve ayrı şekilde görülmesi şartıyla bu işlem işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyecek ve vergiye tabi tutulmayacaktır.

- Ancak, devralan şirkette sermayenin bir unsuru olarak yer alan enflasyon farklarının ve geçmiş yıl zararlarının, devralan şirkette bir başka hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi ya da sermaye azaltımına gidilmesi halinde, enflasyon farkları ile ilgili işletmeden çekilen tutarların öncelikle işletmeden çekildiği dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kâr dağıtımına bağlı tevkifata tabi tutulması; geçmiş yıl kârları ile ilgili tutarların da kâr dağıtımına bağlı tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.[14]

16- Geçmiş Yıl Zararlarının, Düzeltilmesi İle Oluşan Gelirin Durumu

31.12.2003 tarihli bilançonun, enflasyon düzeltmesi sonucu ortaya çıkan geçmiş yıl zararlarının, 2004 yılında taşıma katsayısı ile düzeltmesi ile ortaya çıkan gelirin, “bilanço tekniği gereği kayıtlar üzerinde fiktif kârın oluştuğu “ gerekçesi ile vergilendirilmemesi yönünde vergi mahkemesi kararıbulunmaktadır.[15]Anılan karar, Danıştay tarafından da onaylanmıştır. (Temyiz reddine ilişkin, Dn. 3. D.’nin, 06.06.2007 tarih ve E. 2006/1297, K. 2007/1811 sayılı Kararı, karar düzeltiminin gerek olmadığına ilişkin; (6) Dn. 3. D.’nin, 12.10.2010 tarih ve E. 2007/3501, K. 2010/3091 sayılı Kararı.)

17-Vergileme Hangi Vergi Türlerini Kapsar?

Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25/g ve mükerrer 298/5 maddeleri uyarınca yapılacak vergilemenin, “dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin vergiye tabi olacaktır.” ifadesinin hangi vergi türlerini kapsadığı açıkça anlaşılamamaktadır. Ayrıca bu husus yasanın gerekçesi ve diğer mevzuat düzenlemelerinde açıklanmamıştır. Dolayısıyla burada, sadece kar dağıtımına bağlı stopaj yoluyla mı, yoksa  ek olarak gelir/kurumlar vergisine  tabi olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

Bahse konu olay yargıya taşınmış ve “Buradaki vergilemenin sadece elde edenler tarafından hüküm ifade ettiği, işletme tarafından ayrıca vergilemenin olamayacağı iddiası” ile açılan bir dava sonucunda, verilen Danıştay kararı şu şekildedir.

“Bu vergileme ise kurumlar için kurumlar vergisi ve kar dağıtımı halinde ayrıca gelir (stopaj) vergisi olup, bu işlemlerin yapıldığı dönemin kazancı ile ilişkilendirilmeden ayrıca vergiye tabi olması gerekmektedir.[16]

Önceki bölümlerde yer yer açıklandığı ve yukarıdaki yargı kararından görüleceği üzere, yargının ve idarenin genel yaklaşımı, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının işletmeden çekilmesi veya başka hesaplara aktarılması durumunda yıl ayrımı yapmadan, hem gelir/kurumlar vergisine hem de elde edenin durumuna göre stopaj yolu ile vergileneceği şeklindedir.

Ancak Vergi Usul Kanunu’nun geçici 25/g ve mükerrer 298/5 maddelerinin bu hali ile iyi düzenlenmediği ve yanlış uygulamalara açık olduğunu düşünmekteyiz.

Örneğin, hesaplar arası mahsup işleminde, stopaj yolu ile vergileme yapılabilmesi için nakden ve/veya hesaben bir ödeme yapıldığının, ekonomik ve hukuki tasarrufa bağlı olan elde etme ile vergiyi doğuran olayın gerçekleştiğinin tespiti gerekir.  Makalenin yazıldığı tarih 2013

Ramazan YAKIŞIKLI

Yeminli Mali Müşavir

https://www.neksymm.com/ozelgeler-isiginda-enflasyon-duzeltmesi-sonucu-olusan-sermaye-olumlu-farklarinin-vergilendirilmesi_i294/

[1]Güray ÖĞREDİK Serbest Muhasebeci Mali Müşavir, Tasfiyesi Tamamlanan Firmalar Özsermaye Hesaplarına Ait Enflasyon Farkları İçin Vergi Mi Ödemek Zorundalar?, Mazars&Denge Denetim YMM A.Ş. Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Şubat 2007,

[2]Süleyman ÜÇKUYU, Baş Hesap Uzmanı Yaklaşım  Nisan 2011, Sermaye Düzeltmesi Fark Hesaplarının Vergilendirilmesi (Değer Artış Fonlarından Farkı, Sorunları ve Öneriler http://www.ozdogrular.com/content/view/15636/

[3]Çanakkale Defterdarlık Gelir Müdürlüğü, 17/06/2011 tarih ve B.07.4.DEF.0.17.10.00-VUK-2010-4 sayılı özelgesi

[4]Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı, 07.09.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.48.15.02-48.15.02/VUK-11-88 sayılı özelgesi

[5]İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Usul Müdürlüğü  B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/mük 298/12800 sayılı ve 20/06/2007*4860 tarihli özelgesi

[6]İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı , 29.07.2006, tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK-13-6968 sayılı özelge

[7]İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı , 25.10.2005, tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/mük-298-11825 sayılı özelge

[8]İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı 4.7.2006 gün ve B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1 mük. 298-5007 sayı

[9]Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı 25.05.2011 tarih ve B .07.1.GİB.4.07.16.01-KVK.2010.41-122 sayılı özelge

[10]İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı 03/05/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-420 sayılı özelge

[11]İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı 23/12/2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.18.02-1741-748 sayılı özelge

[12]Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı 04/07/2013  tarih ve 41931384-105[298-2012-16]-25  sayılı özelge

[13]İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı 24/05/2010  tarih ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-132 sayılı özelge

[14]İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı 20/07/2012  tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-125-697sayılıözelge

[15]Ferhat FAHRAN, Yaklaşım Dergisi / Mart 2011 / Sayı: 219,” Enflasyon Geçmiş Yıl Zararlarının, Düzeltilmesi Sonucunda Ortaya Çıkan Gelirin Vergilenmesine İlişkin Dava”, İzmir 2. Vergi Mahkemesi’nin, 20.12.2005 tarih ve E. 200/458, K. 2005/1236 sayılı Kararı.

[16]Danıştay 4. Dairesi, 10.03.2009 Tarih ve 2009/100 E.No, 2009/1156 K.No.

Pazartesi, 08 Nisan 2024 05:27

502 SERMAYE DÜZELTİLMESİ OLUMLU FARKLARI

GİRİŞ

30.12.2003 tarih ve 25332 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 5024 sa- yılı Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanu- nunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla V.U.K.'na eklenen Mükerrer 298.maddesi ve Geçici 25. madde uyarınca işletmelerin Vergiye tabi ka- zançlarını enflasyonun etkisinden arındırılması için 2003 ve 2004 yılları bi- lançoları enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuştur. Enflasyon düzeltmesine tabi tutulan kalemlerinden biri de ödenmiş sermaye hesabıdır. Çıkarılan tebliğlerde, bilançonun diğer kalemlerinde yapılan enflasyon düzeltme farkı, ilgili hesaba dâhil edilerek gösterilirken sadece sermayenin düzelt- mesinden oluşan fark, sermayeye ilave edilmeyip, bu hesabın altında "Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları" hesabı altında ayrıca izlenmesi is- tenmiştir. Bunun da nedeni sermayenin tescile tabi bir hesap olmasından kaynaklanmaktadır.

Sermaye Düzeltmesi Olumlu farkları ile ilgili Muhasebe İşleminde Bö- lünme ödenmiş sermaye tutarında meydana gelen artışlar yıllar itibari ile olacaktır.

- Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları

- 2003 yılı Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları

- 2004 yılı Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları

Bilançonun pasifinde, "sermaye düzeltmesi olumlu farkları" hesabında yer alan bu hesap, sermayeye ilave edilebilmektedir. Bunun için varsa enf- lasyon düzeltmesi sonucu oluşan geçmiş yıl zararları mahsup edilir. Kalan bakiye sermayeye ilave edilebilir. Örneğin enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş 2004 yılı bilançosunda geçmiş yıl zararları 350.000 TL, sermaye düzeltmesi olumlu farkları 800.000 TL ise, yapılacak yevmiye kayıtları ile

800.000 TL' den 350.000 TL zarar mahsup edilecek ve sermaye olumlu farkları hesabında 450.000 TL kalacaktır. Kalan bu tutar sermayeye ilave edilebilecektir. Bilanço da enflasyondan kaynaklanan herhangi bir zarar yoksa sermaye düzeltmesi olumlu farklarının tamamı sermayeye ilave edi- lebilecektir.

5024 sayılı kanunla eklenen V.U.K.'nun mükerrer 298.A/5 maddelerin- de yer alan hükme göre, "Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dö- nemde vergiye tabi tutulur. Ancak, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları, düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir. Bu işlem kâr dağıtımı sayılmaz." Denilmektedir.

5024 sayılı kanunla eklenen V.U.K.'nun Geçici 25. maddesinin (g) bendinde;

“31.12.2003 tarihli bilançonun düzeltilmiş aktif toplamından düzeltilmiş sermaye, düzeltilmiş hisse senetleri ihraç primleri ve düzeltilmiş hisse se- nedi iptal kârları ile borç toplamının çıkarılması sonucu bulunan fark, geç- miş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmaz, geçmiş yıl zararı ise zarar olarak kabul edilmez.

Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon fark hesapları ku- rumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir, bu işlem kâr dağı- tımı sayılmaz” Düzenlemeleri yer almaktadır.

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere sermaye olumlu farklarından geçmiş yıl zararlarının mahsup edilebileceği ya da sermayeye ilave edile- bileceği, bunun yapılmasının sadece kurumlar vergisi mükellefleri yönün- den kâr dağıtımı sayılmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu işlemin gelir ver- gisi mükellefleri tarafından yapılması halinde kâr dağıtımı yapılmış sayılıp, gelir vergisi stopajı yapılması gündeme gelecektir.

Kanun maddesinin Sermaye Düzeltmesi Olumlu farkları ile ilgili sonuç olarak şöyle diyebiliriz.

 Zorunlu olmamakla birlikte varsa düzeltme sonucunda oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir.

 Kurumlar Vergisi mükelleflerince vergisiz sermayeye ilave edilebilirler.

 502 no.lu hesapta kısmen veya tamamen muhafaza edilebilirler.

 Olumlu farklar Tasfiye sonucunda, işletmeden çekilmiş sayılacağından, Kurumlar Vergisi ödenmesi gerekir.

Sermaye düzeltmesi olumlu farklarının sermayeye ilave edilmesi tesci- le tabi bir işlemdir. Sermayeye ilave edilmesine karar verilmesi halinde SMMM veya YMM raporu istenmesi gerekmekte ise de bazı ticaret sicil memurluklarında, bunu değerleme artışı kabul ederek, Yeminli Mali Müşavir raporu istememektedirler.

SERMAYE ÜZELMESİ OLUMLU FARKLARI İLE İLĞİLİ İŞLEMLERDE DÜŞÜNCE FARKLILIKLARI

İYMMO Platform toplantılarında konu ile ilgili olarak işletmelerdeki iş- lemlerle ilgili değişik görüşler ortaya çıkmıştır.

Bu görüşler ;

Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları,

  1. Sermaye eklendikten sonra şirketin tasfiyesi halinde, sermayeye eklenen tutarın vergilendirilip, vergilenmeyeceği hususu nasıl olacak?
  2. Sermaye eklendikten sonra şirket faaliyetine devam ederken ser- mayesini kaybetmiş ise, yani olumlu fark kalmamış olduğu halde işletme- den çekim sayılacak mı? Bu durumdaki işletme öz sermayesini kaybettiği için tasfiye kararı alır ise ne olacak?

Bu iki soruya cevap arar iken Gelir İdaresi Başkanlığının İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi Başkanlıklarına ait iki farklı görüş ortaya çıkmıştır.

Bunlardan ilki İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Usul Müdürlüğünün 4.7.2006 tarih ve B.07.1.GİB.4.34. 19.02/VUK-1/mük 298-507 sayılı Enflasyon düzeltmesi hakkındaki görüşüdür.

Bu görüşte ;

“İlgi dilekçenizden; …… Vergi Dairesi Müdürlüğünün............. vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz,Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 den yararlandığınız, buna istinaden 31/12/2005 tarihli bilançonuzda geçmiş yıllar kârları, yasal ve olağanüstü yedekler ve sermaye düzeltmesi obir aktifinin bulunmadığı,

Aktifte kayıtlı binanın satışının, mali tabloları kâr ve zarar yönünden fazlacaetkilemeyeceği,

Şirketin 2006 yılında tasfiyesinin düşünüldüğü, tasfiye sürecinde ve sonucunda öz varlıklara ait enflasyon düzeltme farklarının vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ile, enflasyon düzeltmesi sonucunda bilançoda ka- yıtlı sermaye düzeltmesi olumlu farkları, yasal yedekler enflasyon düzelt- me farkları, düzeltilmiş olağanüstü yedeklerle, düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıllar kârlarının sermayeye eklendikten sonra şirketin tasfiyesi ha- linde, sermayeye eklenen tutarların vergilendirilip vergilendirilmeyeceği ile vergilendirilmemesi için sermaye artırımı ile tasfiye arasında geçecek bir sürenin bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt oluştuğundan, konu hakkındaki görüşümüzü sorduğunuz anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun geçici 25’nci maddesinin 1’nci fıkrasının (g) bendinin ikinci paragrafı ile mükerrer 298’nci maddesinin 5’nci fıkrasının 5’nci paragrafında; “Pasif kalemlere ait enflas- yon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakil edildiği ve- ya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazan- cı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tâbi tutulur. Ancak öz ser- maye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince serma- yeye ilave edilebilir; bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz” hükmü yer almaktadır.

Bu nedenle, anılan maddelerdeki “pasif hesaplara ait fark hesaplarının işletmeden çekilemeyeceği, başka hesaplara aktarılamayacağı” şeklindeki hükmün, farkın ilişkin olduğu hesabın başka bir hesaba mahsup edilmek üzere aktarılması halinde uygulanmayacağı anlamına gelmektedir.

Ayrıca enflasyon düzeltmesi ile ilgili olarak, gerek Vergi Usul Kanunu- nun mükerrer 298 gerekse geçici 25’nci maddelerinde ve gerekse konu ile ilgili açıklamaların yer aldığı 328 ve 338 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon fark hesaplarını 

sermayeye ilave eden şirketlerin belirli bir süre tasfiyeye giremeyecekleri- ne dair herhangi bir hüküm yer almamaktadır.

Bu nedenle de; şirketinizin tasfiyeye girmeden önce öz sermaye ka- lemlerine ait enflasyon farklarını sermayeye ilave etmeleri durumunda, bu işlemler kâr dağıtımı sayılmayacağından, her hangi bir süre tahdidi olmaksızın vergiye de tabi tutulmayacaktır.

Ancak, şirketinizin öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarını sermayeye eklemeden tasfiyeye girmesi durumunda, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farklarının başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen değer olarak addedilmek suretiyle vergiye tabi tutulması ge- rekmektedir.” denilmektedir.

Gene İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Gelir Vergi- leri Grup Müdürlüğünün B.07.1.GİB.4.34.16.01/ GVK-94/6- sayı ve Tasfiye sonu kâr dağıtımı vergilendirilmesi hakkındaki görüşünde;

“.. önceki yıllarda şirketin sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl kârla- rının, şirketin sermaye azatlımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle or- taklara dağıtılması durumunda,kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapıl- ması gerekmektedir.

Öte yandan, daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, şirketin sermaye azatlımı yapması veya tasfi- ye edilmesi sebebi ile ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtı- lan kazancın da kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması ge- rekmektedir. denilmektedir.

Ayrıca; İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğünün B.07.1.GİB.4.35.16.01/176300-ÖZ/229 sayı ve Şirket sermayesi içersindeki dağıtılmayan kârların sermaye azaltılması suretiyle işletmeden çekilerek ortaklara dağıtılması durumunda vergilendirmenin nasıl olacağı konulu görüşünün

sonuç bölümünde,

“Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl kâr- larının, şirketin sermaye azatlımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebi ile ortaklara dağıtılması durumunda, kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisi ya- pılması gerekmektedir. Öte yandan daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, şirketin sermaye azatlımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir” ifadesi yer almaktadır.

Bu görüşler arasındaki farklılığa karşın platformdaki çoğunluk görüş aşağıdaki gibidir.

Enflasyon olumlu farkları sermayeye ilave edildikten sonra, artık bu miktar sermaye olarak değerlendirilir. Çünkü artık 502 hesap kalmamış olup, sermaye olarak ta tescil edilmiştir. Buna göre sermaye nasıl değerlendiriliyorsa ona göre işlem yapılacaktır. Yani İstanbul Vergi Dairesi Baş- kanlığının görüşü çoğunlukla uygun görülmüştür.

İstanbul YMM Odasının 15 Mart 2009 tariindeki paylaşımı

Nisan'da İstanbul SMMMO’nun düzenlediği kurumlar vergisi seminerinde açılış konuşmasını İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Rıza Bilgiç yaptı. Meslektaşlara ve mükelleflere önemli bilgiler verdi, uyarılarda bulundu. Gündeme gelen konuların satır başlarını paylaşmak isterim. Toplantının tamamını isterseniz youtube: ismmmo tv'den izleyebilirsiniz.

1. İzaha davet - beyan et - incelemeye sevk yazıları

İzaha davet, çeşitli konularda mükellefleri doğrudan vergi incelemesine almak yerine, ilk etapta mükellefin konuya ilişkin açıklamalarını alma, açıklamaları inceledikten sonra ya mükellefi haklı bulup konuyu kapatma ya da mükellefe izahatının kabul edilmediğini bildirip kendiliğinden beyanda bulunması halinde %80 indirimli ceza uygulama imkanı veren bir müessese.

Son aylarda çok sayıda mükellefe yazılar tebliğ edildi. Mükellefler bu yazılarda sorulan konularda 30 gün içinde izahatta bulundular.

Bizim gözlemimiz (Mali İdareden kaç yazı gitti kaç izahat kabul oldu gibi istatistik yayınlarsa memnun oluruz) mükelleflerin izahlarının çok azı kabul gördü. Mükelleflere izahatlarının kabul görmediği, 30 gün içinde beyanda bulunursa cezanın %80 indirimli uygulanacağı ihtarları geldi.

İlk yazı ve ikinci yazı sonrasında beyanda bulunmayan mükelleflere incelemeye sevk edildiklerini bildiren yazılar geldi.

Bizim şahsi gözlemimiz, aynı anda çok sayıda mükellefe gönderilen yazılara gelen kapsamlı cevaplar yeterince titizlikle incelenemedi. Bizim gözlemimiz bu nedenle de bu müesseseden beklenen, gereksiz incelemeleri eleme işlevi yerine gelemedi.

2. 63 Yeni Komisyon

İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Rıza Bilgiç, uygulama birliği konusunda çok hassas olduklarını, uygulama birliği sağlayabilmek için ilk etapta İstanbul’da 11 Grup Müdürlüğünde izaha davet komisyonları oluşturulduğunu, beklenenin çok üzerinde bir trafik oluştuğu için 63 Vergi Dairesi’nde de ilave izaha davet komisyonları oluşturulduğu bilgisini verdi.

Başkan, gereksiz vergi incelemelerini önleyebilmek için getirilen izaha davet müessesesinin işler hale gelmesi için ellerinden geleni yapacaklarını, izahın kabul edilmediği durumlarda ilgili müdürlüğe de açıklama yapılması tavsiyesinde bulundu.

Rıza Bilgiç, başta uygulama birliği konusu olmak üzere, meslek mensuplarının karşı karşıya kaldıkları sorunlarda doğrudan kendisine e posta gönderebileceklerini, geçen senelerde de bu çağrıyı yaptığını, çok az başvuru geldiğini, hepsiyle de ilgilenildiği bilgisini verdi.

3. Beyana davet- gönüllü uyum

Mali İdare izaha davet dışında mükelleflere beyanlarına dönük, gönüllü uyumu teşvike dönük uyarılar da gönderiyor. Mali İdare çok sayıda kaynaktan elde ettiği bilgileri bilgisayar programları vasıtasıyla beyanlarla eşleştirebiliyor. Bu bilgilerden hareketle de mükelleflere gönderilen yazılar hatta sms mesajlarıyla, bu bilgilere sahip olunduğu hissettirilerek, mükelleflerin doğru beyanlarda bulunmasının sağlanmaya çalışıldığı ifade edildi.

4. KDV oran, hasılat denetimleri ve tahsilat çalışmalarına devam edilecek

Başkanın konuşmasından Bayram sonrası denetimlerin artacağı hatta kayıt dışılıkla topyekûn mücadele seferberliğine dönüşeceği izlenimi edindik.

5. 2024 ilk geçici vergide enflasyon düzeltmesi

İstanbul SMMM Odası Başkanı Erol Demirel meslek mensuplarının 2024 yılı ilk geçici vergi beyanında enflasyon düzeltmesi kayıtlarını yetiştiremeyecekleri talebinin Bakanlığa iletildiği, konunun incelendiği, değerlendirildiği bilgisini de meslektaşlarla paylaştı.

Zeki GÜNDÜZ

VERGİ POLEMİKLERİ

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/istanbulda-63-yeni-izaha-davet-komisyonu-olusturuluyor/722407

Kanuni temsilcilerin, temsil ettikleri kişilerin amme borçlarının ödenmesinden fer'i sorumluluğunu düzenleyen 2 norm bulunmaktadır.

Birinci norm 213 sayılı VUK’un 10 uncu maddesidir. Bu normda kusura dayalı bir sorumluluk kabul edilmiştir.

İkinci norm 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35 inci maddesidir. Bu normda ise kusursuz bir sorumluluk kabul edilmiştir.

Görüldüğü üzere, aynı konu hakkında aynı anda uygulanabilecek 2 farklı norm bulunmakta olup, bir çatışma hali söz konusudur. Bu durum Anayasa'nın 2 nci maddesinde hüküm altına alınan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.

Bu nedenle, buradaki sorunun hashtaglex specialis# ilkesine göre, yani özel norma (VUK'a) öncelik verilerek çözülmesi gerekmektedir.

Ezcümle: Gelir vergisi, kurumlar vergisi, dahilde alınan KDV-ÖTV gibi VUK’a tabi amme alacaklarının yasal temsilcilerden takibinde VUK madde 10 kapsamında kusur sorumluluğunun aranması hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir sonucu olmaktadır.

Linkedin Paylaşımından Alıntı Yapılmıştır

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • AK Parti'den Açıklama Geldi: Genel Sağlık Sigortası (GSS) Borçları Silinecek AK Parti Grup Başkanvekili Usta, AK Parti grubunun Meclis Başkanlığı'na…
  • TAM İSTİSNA KAPSAMINDA YÜKLENİM KDV İADESİ ANALİZİ * Yüklenilen KDV’nin Yüklenildiği Dönem İle İadenin Talep Edildiği Dönem…
  • İTUS, HİS , ATU KAPSAMINDA KDV İADE HADLERİ İndirimli Teminat Uygulama Sistemi ( İTUS) Hızlandırılmış İade Sistemi (…
Top