Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

1 Nisan itibariyle başlayan kurumlar vergisi beyan dönemi, herhangi bir uzatma olmazsa, 30 Nisan akşamı sona erecek. Beyan döneminin başlangıcında, beyannamenin hazırlanmasında dikkat edilecek bazı konuları tekrar hatırlatmanın tam zamanı.

Beyannamenin süresinde verilmesi

Beyannamenin yasal süresi içinde verilmesi birçok yönüyle önemli. Beyannamenin yasal süresinde verilmemesinin usulsüzlük cezası yanında başka sonuçları da olabiliyor. Vergiye uyumlu mükelleflere getirilen %5 vergi indirimi avantajını üç yıl için yok ediyor. Zararlı bir şirketin başka bir kuruma devredilmesi durumunda, devrolunan şirketin beyannamesinin zamanında verilmemiş olması, devralan kurumun devralınan zararı mahsup etmesi olanağını ortadan kaldırıyor. Örnekler çoğaltılabilir. İhmal etmemekte yarar var.

Beyannamenin tam olarak doldurulması

Beyannamede yer alan doldurulması gereken bütün alanlar mutlaka doldurulmalı. Özellikle istisnalara ve zararlara ilişkin satırların doldurulması önemli. Kazanç olmasına rağmen indirim ve istisnalardan yararlanılmamasının, bu hakları geri getirilemez şekilde yok etme olasılığı var. Kullanılmayan bazı hakların ne beyanname sonradan düzeltilerek ne de sonraki yıllarda kullanımı olanaklı olmayabilir.

Zarar mahsubunda şekil şartlarına dikkat

Geçmiş yıl zararlarının mahsubu, beş yıllık süre sınırlaması yanında beyannamenin tam ve doğru şekilde doldurulması koşuluna bağlı. Şekli koşullar nedeniyle, ileride geçmiş yıllara ilişkin zararların mahsubu konusunda sorun çıkabilir. Ayrıca, kazanç varsa zarar mahsubu mutlaka yapılmalı, sonradan düzeltmek kolay değil.

Taşınmaz ve iştirak hissesi satanlarda kazancın fona alınması

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan hüküm gereği, bentte yer alan şartlar çerçevesinde;

- İştirak hissesi satışından elde edilen kazancın %75’i,

- Taşınmaz satışından elde edilen kazancın, taşınmazın 15 Temmuz 2023 tarihinden önce satışı halinde % 50’si, bu tarihten sonra satılması halinde ise %25’i,

kurumlar vergisinden müstesna.

Yasa gereği, satıştan elde edilen kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına alınması gerekiyor. 2023 yılında taşınmaz ve iştirak hissesi satışından elde edilen kazanç varsa ve istisnadan yararlanılacaksa, kazancın istisnadan yararlanan kısmının, beyannamesinin verildiği tarihe kadar pasifte özel bir fon hesabına alınması unutulmamalı.

Yurt dışı iştirak ve şube kazançları

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre;

- Yurt dışı iştirakin anonim veya limited şirket olması, en az %10 sahiplik, en az 1 yıl süre kesintisiz elde tutma, iştirak kazancının en az %15 fiili vergi yükü taşıması (bazı faaliyetlerde kurumlar vergisi oranında) ve kazancın beyanname verme süresinin sonuna kadar Türkiye’ye getirilmesi koşullarıyla yurt dışı iştirak kazancının tamamı,

- İştirak payını elinde tutan şirketin yurt dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az % 50 sine sahip olması ve kazancın elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye'ye transfer edilmesi koşullarıyla, yurt dışı iştiraklerden elde edilen iştirak kazançlarının % 50’si,

kurumlar vergisinden müstesna. Bu istisnalardan birincisi öteden beri vardı, ikincisi ise 28 Aralık 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7491 sayılı Kanun’la geldi ve 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yürürlüğe girdi.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine göre; kazancın en az %15 vergi yükü taşıması (bazı faaliyetlerde bazı faaliyetlerde kurumlar vergisi oranında) ve beyanname verme süresinin sonuna kadar Türkiye’ye transfer edilmesi koşullarıyla, yurt dışı şube kazançları da kurumlar vergisinden müstesna.

Özetlediğim bu düzenlemeler gereği, 2023 yılında yurt dışı iştirak veya şube kazancı varsa, istisna koşullarının sağlanıp sağlanamadığına bir kere daha bakılmalı, halen getirilmediyse, söz konusu kazancın beyanname verme süresinin sonuna kadar Türkiye’ye transfer edilmesi sağlanmalı.

Yurtdışı inşaat işlerinden sağlanan kazançlar için kayıt

Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar kurumlar vergisinden istisna.

İstisnadan yararlanmak için, yurt dışında yapılan kapsamdaki işlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi zorunluluğu yok. Ancak kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi unutulmamalı.

Yenileme fonuyla ilgili iki konuya dikkat

Sabit kıymetlerin satışından elde edilen kâr, istenirse yeni sabit kıymet alımında kullanılmak üzere, satışın yapıldığı tarihi izleyen üçüncü yılın sonuna kadar bir karşılık hesabında bekletilebiliyor. Bunun için sabit kıymetin yenilenmesinin zorunlu olması veya işletmeyi yönetenlerce bu konuda karar verilmiş olması gerekiyor.

2023 yılında sabit kıymet satıp oluşan kârı yenileme fonuna koyacak kurumların iki işlemi yapmaları gerekiyor; yöneticilerin karar vermesi ve satıştan doğan kârın yenileme fonuna alınması. Daha önce yapılmadıysa, beyanname verme süresi içinde yapılması mümkün.

Dikkat çekmek istediğim bir başka konu, yenileme fonuna alınmış kârın zamanında kullanılmamış olması durumunda, satışın yapıldığı yılı izleyen üçüncü yılın kâr zarar hesabına eklenmesi gerektiği. Geçmişte ayrılmış yenileme fonu olanların konuya bakmalarında yarar var.

Şüpheli alacaklar için ilgili yılda karşılık ayırın, işi mahkemeye bırakmayın

Şüpheli alacak karşılığının ne zaman ayrılabileceği konusu açık değil. Gelir İdaresi alacak şüpheli hale geldiği yıl karşılık ayırabilirsiniz, sonraki yıllarda mümkün değil diyor. Son yıllarda verilen bazı yargı kararlarında, alacağın şüpheli hale geldiği yıl karşılık ayrılmadıysa, şüpheli olma durumu devam ediyorsa, sonraki yıllarda da ayrılabilir diyor. Ancak İdarenin görüşü paralelinde de eski tarihli çok sayıda karar var.

Önerim, siz bu tartışmaya mümkünse girmeyin, 2023 yılında şüpheli hale gelen alacaklarınız için bu yıl karşılık ayırın. İşi mahkemeye bırakmayın.

Bu arada, dava aşamasında olan alacaklarınızla ilgili dosyaları bir kere daha gözden geçirin, şüphelilik halinin devam ettiğinden ve davanın aktif olarak izlendiğinden emin olun.

Değersiz alacaklara ilişkin hesaplanan KDV’yi gelir yazmayı unutmayın

Değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen katma değer vergisi, alacağın zarar yazıldığı dönemde indirim konusu yapılabiliyor. Ancak şüpheli alacaklarla ilgili düzenleme çerçevesinde karşılık ayrılmak suretiyle gider olarak dikkate alınan KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekiyor.

Daha önce karşılık ayırdığınız bir alacağın içinde bu alacağa ilişkin KDV tutarı da var ve bu alacak 2023 yılında değersiz alacak haline gelmişse, indirim konusu yapılan KDV tutarının gelir olarak dikkate alındığından emin olun.

Faiz indirimine ilişkin banka dekontu

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinde yer alan düzenleme çerçevesinde, nakit sermaye artışı yapan kurumlar, faiz indirimi yapılabiliyor.

Konuyla ilgili olarak 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde;

- İndirimden faydalanmak isteyen sermaye şirketlerinin, sermaye artırımı tutarının nakit olarak şirketin banka hesabına yatırıldığına ilişkin olarak ilgili banka şubesi tarafından onaylanmış banka hesap özetini kâğıt ortamında veya elektronik ortamda kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi içerisinde vergi dairelerine ibraz etmeleri gerektiği,

- Ayrıca, indirimden faydalanmak isteyen sermaye şirketlerinin, nakdi olarak artırdıkları sermaye ile indirime konu edecekleri tutara ilişkin bilgileri, kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bildirmeleri gerektiği,

açıklaması yer alıyor.

Kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde yer alan tablonun, indirimden yararlanılan her yıl doldurulmasında bir tereddüt yok. Ancak sermaye artışından gelen nakdin banka hesabına fiilen yatırıldığına ilişkin banka dekontunun her yıl gönderilip gönderilmeyeceği konusunda farklı görüşler var. Bence nakdin banka hesabına yatırıldığına ilişkin dekontun bir defa gönderilmesi yeterli. Aynı dekontun indirimden yararlanılan her yıl yeniden gönderilmesinin bir açıklaması yok. Zaten vergi dairesinde olan bir dekontun her yıl tekrar tekrar gönderilmesinin bir fonksiyonu da yok. Ancak yukarıda özetlediğim tebliğ açıklamasında bir defa gönderilmesi yeterli denmediği için uygulamada sorun olabiliyor.

Bu arada bir hatırlatma yapayım. 2023 yılı indiriminde dikkate alınacak faiz oranı %53,11.

Recep BIYIK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kurumlar-vergisi-beyan-donemi-notlari/737291

5 Nisan 2024 Resmi Gazete

Sayı : 32511

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından:

TARIMSAL FAALİYETTE BULUNANLARIN PRİM BORÇLARININ SATTIKLARI TARIMSAL ÜRÜN BEDELLERİNDEN KESİNTİ YAPILMAK SURETİYLE TAHSİL EDİLMESİNE DAİR TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1- 1/3/2013 tarihli ve 28574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Faaliyette Bulunanların Prim Borçlarının Sattıkları Tarımsal Ürün Bedellerinden Kesinti Yapılmak Suretiyle Tahsil Edilmesine Dair Tebliğin geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “1/1/2024” ibaresi “31/12/2028” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2- Bu Tebliğ 1/1/2024 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Tebliğ hükümlerini Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı yürütür.

5 Nisan 2024 Resmi Gazete

Sayı : 32511

Ticaret Bakanlığından:

KOOPERATİFLERİN KURULUŞ VE ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİK İŞLEMLERİ İLE KURUCU ORTAK SAYILARI VE ÇALIŞMA BÖLGELERİNİN BELİRLENMESİ HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1- 2/7/2018 tarihli ve 30466 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kooperatiflerin Kuruluş ve Anasözleşme Değişiklik İşlemleri ile Kurucu Ortak Sayıları ve Çalışma Bölgelerinin Belirlenmesi Hakkında Tebliğin 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(3) Düzeltme beyanı ile kooperatife kurucu ortak eklenmesinin istenilmesi halinde, eklenen kurucuların tamamının da düzeltme beyanını ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personel huzurunda imzalamaları şarttır.”

MADDE 2- Aynı Tebliğin ekinde yer alan “Esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri için büyükşehir olan illerde tamamı bir çalışma bölgesi oluşturan ilçe/ilçeler listesi” başlıklı Ek-1’in dördüncü, onuncu, on dördüncü, on yedinci, on sekizinci, yirminci ve yirmi üçüncü satırları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Aydın

Efeler, Köşk

                                                                                                                                                     ”

Eskişehir

Tepebaşı, Odunpazarı, Seyitgazi, İnönü, Mihalgazi, Sarıcakaya

                                                                                                                                            

Kahramanmaraş  

Dulkadiroğlu, Onikişubat, Çağlayancerit, Nurhak

                                                                                                                                            

Konya

Karatay, Meram, Selçuklu, Altınekin, Akören, Derbent

Malatya

Yeşilyurt, Battalgazi, Kale, Yazıhan, Arguvan

                                                                                                                                            

Mardin

Artuklu, Mazıdağı

                                                                                                                                            

Ordu

Altınordu, Gülyalı

                                                                                                                                            

MADDE 3- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4- Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.

 

26.12.2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 14 üncü maddesi uyarınca bağımsız denetçi olarak yetkilendirilme talebinde bulunacaklarda aranılan denetçilik sınavında başarılı olma şartı kapsamında, anılan Yönetmeliğin 16 ncı maddesi uyarınca denetimle ilgili alanlardaki teorik ve uygulamaya ilişkin bilgileri ölçmek üzere gerçekleştirilecek sınav, 29 Haziran 2024 tarihinde, Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapılacaktır. Bu sınavda başarılı olanlar, mevzuattaki diğer şartları da taşımaları durumunda bağımsız denetçi olarak yetkilendirilme talebinde bulunabilecektir.

SINAVA MÜRACAAT

Sınav müracaatları 08 Nisan 2024 tarihinde başlayıp 22 Nisan 2024 tarihinde saat 23.59 da sona erecektir.

Başvurular, elektronik ortamda “http://www.kgk.gov.tr” adresinde yer alan Başvuru Formunun doldurulması suretiyle yapılacaktır.

Posta yoluyla gelen başvurular kabul edilmeyecektir.

Sınav müracaatları, Kurum tarafından tetkik edildikten sonra sınava katılmaya hak kazananlar ile bunların sınav yerleri sınav tarihinden en az on beş gün önce Kurum internet sitesinde duyurulacaktır.

Müracaatı reddedilenler, durumun Kurum internet sitesinden ilan edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabilirler. İtirazlar, Kurum tarafından itiraz tarihinden itibaren üç gün içinde incelenip karara bağlanarak sonucu ilgiliye bildirilir.

SINAVA BAŞVURU ŞARTLARI

Sınava; hukuk, iktisat, maliye, işletme, muhasebe, bankacılık, sigortacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilgiler dallarında eğitim veren fakülte ve yüksekokullardan veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca tasdik edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun olanlar veya diğer öğretim dallarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış olanlar başvurabilir.

SINAVIN TARİHİ VE YERİ

Sınav 29 Haziran 2024 tarihinde Ankara, İstanbul ve İzmir’de sabah ve öğleden sonra oturumu olacak şekilde 2 oturumda yapılacaktır.  Oturumlarda yer alan her modülün sınav süresi 60 dakikadır. Sınav yeri ve saati sınav tarihinden en az on beş gün önce Kurum internet sitesinde duyurulacaktır.

SINAVIN ŞEKLİ VE KONULARI

Sınav, aşağıdaki konulardan yazılı test usulünde yapılır:

a)  Muhasebe Standartları (Türkiye Muhasebe Standartları, yıllık ve konsolide finansal tabloların hazırlanmasına ilişkin mevzuatta yer alan düzenlemeler ve standartlar),

b) Denetim (Türkiye Denetim Standartları, mesleki etik kuralları, bağımsızlık, risk yönetimi, iç kontrol ve denetimle ilgili diğer mevzuat),

c) Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim,

ç) Sermaye Piyasası Mevzuatı,

d) Bankacılık Mevzuatı,

e) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Mevzuatı,

 Yetkilendirmeler, başarılı olunan sınav konularına göre “temel alan” ve “sermaye piyasası”, “bankacılık”, “sigortacılık ve özel emeklilik” alanları itibarıyla yapılır. Temel alandan yetkilendirilmek isteyen Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (a), (b) ve (c) bentlerinde, Yeminli Mali Müşavirler ise (a) ve (b) bentlerinde belirtilen konulardan sınava tabi tutulurlar.

“Sermaye piyasası”, “bankacılık”, “sigortacılık ve özel emeklilik” alanlarında da yetkilendirilmek isteyenler (ç), (d) ve (e) bentlerinde belirtilen konulardan ayrıca sınava tabi tutulurlar.

SINAVIN YÜRÜTÜLMESİ

Sınavın ilan edilen yer ve saatte başlatılması ve süresinde bitirilmesi esastır.

Sınav listesinde ismi yer almayanlar ile sınava girişte, T.C. Kimlik Numarası içeren nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesinden birini ibraz etmeyenler sınava alınmazlar.

SINAVIN GEÇERSİZ SAYILACAĞI HALLER

Sınava girenlerden;

a) Sınavda kopya çektiği veya verdiği,

b) Sınava kendi yerine başkasının girdiği,

c) Sınav kurallarını ihlal ettiği,

tespit edilenler ile gerçek dışı beyanda bulunduğu veya sınava girme şartlarını taşımadığı sonradan tespit edilenlerin sınavları geçersiz sayılır.

Yukarıda yer alan sebeplerden dolayı sınavları geçersiz sayılanlar iki yıl süreyle Kurum tarafından yapılacak sınava alınmazlar.

Sınavın geçersiz sayılmasını gerektiren hallerin tespiti üzerine, durum Komisyon tarafından karara bağlanarak ilgiliye bildirilir. Komisyon kararına yedi gün içinde itiraz edilebilir. Bu itirazlar Komisyon tarafından beş gün içinde incelenip karara bağlanır ve sonuç itiraz edene bildirilir.

SINAV BAŞARI ŞARTI VE SONUÇLARIN GEÇERLİLİK SÜRESİ

Sınavda başarılı sayılmak için sınav konularının her birinden yüz puan üzerinden en az altmış puan alınması, tüm sınav konularından alınan notların aritmetik ortalamasının da en az yetmiş puan olması şarttır.

Not yükseltmek amacıyla sınav konularının her birinden ayrı ayrı sınava girilebilir. Geçerlilik süresi içerisinde en yüksek sınav notu esas alınır.

Sınav sonuçları ilan tarihini müteakip üçüncü takvim yılı sonuna kadar geçerlidir.

SINAV SONUÇLARININ DUYURULMASI VE İTİRAZ

Sınav sonuçları, Kurum internet sitesinde duyurulur. Ayrıca, sınav sonuç belgesi gönderilmez.

Sınav sorularına itiraz, soru ve cevap anahtarının Kurum internet sitesinde duyurulmasını izleyen beş gün içinde, itiraz ücreti olarak 50,00 TL’nin Kurum hesabına yatırılması ve itiraz dilekçesinin bu süre içerisinde Kurumda olacak şekilde gönderilmesi suretiyle yapılır. İtirazlar en geç müteakip on gün içinde karara bağlanıp ilgiliye bildirilir.

Sınav sonuçlarına itiraz, sonuçların Kurum internet sitesinde duyurulmasını izleyen yedi gün içinde itiraz ücreti olarak 50,00 TL’nin Kurum hesabına yatırılması suretiyle yapılır. Komisyon, bu itirazları itiraz süresinin bitiminden itibaren en geç on gün içinde inceleyip karara bağlayarak itiraz edene bildirir.

SINAV GİDERLERİ

Sınava katılmak isteyenlerin, sınava girecekleri her bir konu için 300 TL sınav ücretini başvuru esnasında kredi kartından on-line olarak ödemeleri gerekmektedir.

Sınava  müracaat  ettiği  halde  katılmayanların,  sınava  girmekten vazgeçenlerin ödedikleri ücretler iade edilmeyecektir. Ayrıca, sınav başvurusu yapıldıktan sonra hiçbir aşamada sınav konusu değişiklik talepleri kabul edilmeyecektir.

UYARI: Bağımsız Denetçi Belgesi için sadece sınavı kazanmak yeterli değildir. Ayrıca adayların Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 14 üncü maddesinde yer alan diğer şartları da taşımaları gerekir. Bu nedenle gerekli şartları yerine getirmiş veya sınavı kazandıktan sonra yerine getirebileceğini düşünen kişilerin sınavlara başvurmaları tavsiye edilmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Kaynak, KGK

- 2023 yılı sonunda yapılacak enflasyon düzeltmesinde özkaynak hesaplarının farklı yöntemlerle düzeltilmesinin , ED açısından vergisel etkisi yoktur. Zira özkaynak hesaplarının düzeltilmesi sonucunda enflasyon faklarının kaydedileceği iki hesap ta özkaynak hesabıdır. Bu hesaplar örneğin 580 ve 502 mart ayında yapılacak düzeltmede karşılıklı çalışarak birbirlerinin etkilerini yok edeceklerdir. Dolayısıyla olan şey sadece hesapların görünümünün değişmesidir. Tabi ki bu durumda tebliğ ve sirkülerin düzenlediği şekilde düzeltme yapılması şarttır.

Ancak komuoyunda çokca tartışma konusu olan sermayeye ilave edilmiş yeniden değerleme fonlarının , 2023 yılı sonunda yapılacak düzeltmede nasıl ele alınacağı ile ilgili konuya yaklaşımı başta olmak üzere, özkaynak kalemlerinin düzeltilmesinin farklı şekilde yapılmasının daha sonra yapılacak enflasyon düzeltmeleri üzerinden vergisel sonuçları olmayacaktır.

- Örneğin tebliğ ve sirkülerde açıklandığı şekliyle , sermayeye ilave edilmiş yeniden değerleme fonlarını 2023 yılı ED kapsamında ele alırken, bir nevi bu fonları "0" katsayı ile düzeltilmiş gibi dikkate alıyoruz. Bunun sonucunda 500 hesabın düzeltmeye tabi tutulacak diğer unsurlarının düzeltme katsayıları ile çarpımı sonucu bulunacak düzeltme farkları, sermayeye eklenmiş yeniden değerleme fonundan küçük ise, düzeltme sonunda 503 hesabın ortaya çıkması olasıdır. Ancak bu durum yukarıda anlattığım nedenlerle vergisel bir sonuç doğurmaz. Zira 503 hesap karşılığında 698 hesabın alacağı çalışacağı için daha fazla düzeltme sonrası karın ortaya çıkmasına neden olacaktır. Daha sonra yapılacak " vergili düzeltmede" bu hesapları birbirlerinin etkilerini yok edeceklerdir.

Hatta tebliğin bu yöntemi tercih etmesinin şu ara herkesin en büyük problemi olan düzeltme öncesi var olan karın düzeltme sonrası zarara dönmesi konusunda bu zararı azaltıcı veya yok edici etkisi olacaktır.

Zira 503 hesabın ortaya çıkması karşılığında düzeltme sonrası 570 artacak veya 580 azalacaktır.

Daha önceki yazılarımda belirttiğim üzere düzeltme öncesi sermayeye eklenmiş yeniden değerleme fonlarının 2023 ED de nasıl ele alınacağı konusu şu anki durumdan farklı düzenlenseydi de , örneğin 1 ile veya kendi tarihi dikkate alınarak örneğin 3 katsayı ile de dikkate alınsaydı da 502 hesabın karşılığında 698 hesabın borcu çalışacak , diğer duruma göre daha fazla zarar veya daha az kar çıkmasına sebep olacak . Bu ise kar dağıtım sürecinde ele alınacak tutarları etkileyecek, ileride yapılacak ED üzerinden enflasyon düzeltmesinin vergisel sonuçlarını değiştirmeyecektir.

Bu açıdan bakıldığında tebliğ ve sirkülerin " 0" katsayı ile düzeltme yöntemini seçmesi 522 hesabın sermayeye eklenmemiş olması halinde doğrudan 698 ve 570 hesaba intikali ile aynı görsel sonuçları ortaya çıkarması bakımından tutarlı ve en doğru olandır.

Yayın döneminin yılın Eylül ayından başlayarak ertesi yılın Haziran ayında sona ermesi sebebiyle dizi filmlerde gelirin oluştuğu döneme ait giderlerin amortisman uygulanması ve gelirin elde edildiği dönem.

Ticari kazancın tespitinde "tahakkuk esası ilkesi" ve "dönemsellik ilkesi" olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesinde ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır. Ayrıca "Dönemsellik" kavramı gereği işletmeler, gelir ve giderlerini tahakkuk esasına göre muhasebeleştirmek, hasılat, gelir ve karlarını aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırmak durumundadırlar. Bu ilke uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.

Normal hesap dönemi olsun özel hesap dönemi olsun iktisadi kıymetlerin amortismanı sadece ilgili dönemlerde ayrılmalıdır. Bölüm bölüm çekilen dizi filmlerin çekildikleri hesap döneminde aktifleştirilmesi gerekmektedir. Söz konusu dizi filmler sinema filmleri gibi değerlendirilecek olup, dizi filmler için uygulanacak faydalı ömür ve amortisman oranları 339, 365, 389, 399, 406, 418 ve 439 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile değişik 333 sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki listenin 44.9.1.1. bölümünde belirlenmiş olan faydalı ömrü 2 yıl ve amortisman oranı ilk yıl için % 85, ikinci yıl için %15 amortisman oranlarıdır. Ayrıca film haklarının süreli satışına ilişkin amortismanların hesaplanmasında; sözleşme süresi dikkate alınmaksızın tebliğ hükümlerinde yer alan oranlar dikkate alınacaktır.

Burak CANPOLAT

 
Linkedin' deki paylaşımından alıntı yapılmışıtır

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa göre kurumlar vergisi mükellefi sayılan kooperatiflerin vergilendirilmesine yönelik olarak hazırlanan Kooperatiflere İlişkin Vergi Düzenlemeleri Rehberi yayımlanmıştır.

Söz konusu Rehberde;

— Kooperatifin tanımı, özellikleri ve türleri,

— Kooperatifin başlıca vergisel yükümlülükleri,

— Kooperatiflerin kurumlar vergisi mükellefiyeti,

— Kooperatiflere tanınan kurumlar vergisi kanununda yer alan muafiyet ve istisnalar,

— Kooperatiflerde katma değer vergisi mükellefiyeti,

— Kooperatiflere tanınan katma değer vergisi kanununda yer alan istisnalar,

— Kooperatifler için gelir vergisi kanununda yer alan düzenlemeler,

— Kooperatifler için diğer kanunlarda yer alan düzenlemeler,

gibi konularda genel bilgilere yer verilmiştir.

Kooperatiflere İlişkin Vergi Düzenlemeleri Rehberine ulaşmak için tıklayınız

Kaynak, GİB



Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. Maddesinin 3. Fıkrasında mükelleflerin kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararların, istisna dışı kurum kazançlarından indirilemeyeceği düzenlenmiştir. Bu fıkrayla yalnızca istisna kapsamında oluşan zararların değil aynı zamanda istisna kapsamında katlanılan giderlerin de indirim konusu edilemeyeceği açıkça belirtilmektedir.

7440 sayılı kanunun 20. maddesiyle yapılan düzenlemeden sonra ilgili kanun maddesi;

 “01.01.2023 tarihinden itibaren elde edilen gelir ve kazançlara uygulanmak üzere Kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmez. Şu kadar ki iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri, Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında yapılan devir işlemleri sonrasına isabet edenler de dâhil olmak üzere, kurum kazancından indirilebilir.” şeklinde değiştirilmiştir.

Buna göre istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin ve istisna kapsamında oluşan zararların istisna dışı kurum kazançlarından indirilemeyeceği, fakat iştirak hisseleri alımıyla ilgili katlanılan finansman giderlerinin kurum kazancından indiriminin mümkün olduğunu anlayabiliriz.

Yine Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. Maddesinde kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecek zararlardan bahsetmiş olup, “Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlar”ın indirim konusu yapılabileceğine değinmiştir. Fakat buradaki “Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere” ibaresi yurt dışında gerçekleştirilen faaliyetlerden istisna kapsamında olanların zararla sonuçlanması durumunda mahsubunun mümkün bulunmadığını açıklamaktadır.

Peki, yurt dışı iştirak kazançları istisnası iradi bir istisna olabilir mi?

Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “5.6.2.3.2. Satış kazancının fon hesabında tutulması” başlıklı bölümünde;

“İstisna, satış kazancının %75’ine uygulandığından, kazancın tamamının fon hesabına alınma şartı bulunmayıp, sadece istisnadan yararlanan kazanç kısmının söz konusu fon hesabına alınması yeterlidir.” ibaresi yer almaktadır.

Buna göre kurumlar vergisi mükellefleri kazancın tamamının fon hesabına alınma şartı bulunmadığı gerekçesiyle istisnadan yararlanmak istemiyorlarsa fon hesabına kazançlarını dâhil etmemeyi tercih edebilirler. Bu durumda elde ettikleri kazanca istisna uygulanmayacağı için yurt dışı iştiraklerine ilişkin katlandıkları giderlerin ve zararların istisna dışında değerlendirilerek kurum kazancından indirim konusu yapılmasının kabul edilmesi yanlış olmaz. Fakat yine de Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrasının ( c ) bendinde bu uygulamanın isteğe bağlı bir uygulama olduğuna ilişkin bir açıklama yer almamaktadır.

Bu konuya ilişkin İstanbul Vergi Dairesinin paylaşmış olduğu bir özelgede aşağıdaki açıklamaya yer verilmiştir;

“     - Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan şartlar dâhilinde, sahip olunan yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılması halinde oluşacak kazanç istisna kapsamında değerlendirileceğinden, bu satış dolayısıyla oluşan zararın diğer faaliyetlerinizden doğan kazançlarınızdan indirilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, mezkûr bentte yazılı şartların sağlanamaması durumunda Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yazılı şartlar dâhilinde %75’lik istisnadan yararlanmanız mümkün bulunduğundan, bu satıştan doğan zararlar ile satışa ilişkin giderlerin %75'lik kısmının istisna dışı kurum kazançlarından indirilmesi mümkün olmayacaktır. Ancak bu satışa ilişkin zararlar ile giderlerin kalan %25’lik kısmının ise vergiye tabi kurum kazancınızın tespitinde dikkate alınabilmesi mümkündür.”           

İlgili özelgeden de anlaşılacağı üzere yurt dışı iştiraklerinin satışından zarar edeceğini öngören mükellef Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrasının ( c ) bendinde yer alan istisna şartlarının gerçekleşmemesini sağlayabilir. Böyle bir durumda yazının önceki bölümünde bahsedilen kurumlar vergisi kanununun 9. Maddesinde “zarar mahsubu” başlığında yer alan şartların sağlanması durumunda yurt dışı iştiraklerinin satışından doğan zararların indirim konusu yapılmasının önü açılmış olacaktır.

Oğuz Çambel
Kıdemli Müdür
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://kpmgvergi.com/

Makaleyi Kaleme Alan

Damla KAYAALP

Senior, Tax

Referanslar

Salih Çalal, Anonim Şirket Aktifinde Yer Alan İştirak Hisselerine İlişkin Vadeli Satışın Zararla Sonuçlanması, Mali Cözüm Dergisi Sayı:29, 2019 245-250.

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 9/3/2015 tarihli ve 62030549-125[5-2013/436]-402 Sayılı Özelgesi

Bilgehan Arslan, Kurumlar Vergisi Kanunda Yurt Dışı İştirak Hissesi Satış Kazançları İstisnası, Yüksek Lisans Tezi Syf: 127

Perşembe, 04 Nisan 2024 10:29

Serbest Bölgede Fason Üretimi

Bilindiği üzere 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 5810 sayılı Kanunla değişik geçici 3’üncü maddesi uyarınca serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükellefin; Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri  faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.

                 Yine bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85 ‘ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler de gelir vergisinden müstesnadır.

                 Bu aşamada bir süredir idare tarafında tartışma yaratan yorum ise, hammaddeyi bedelsiz alan firmaların yaptığı faaliyetin üretim sayılmamasıdır.   

                 Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan (1) seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin imalat faaliyetlerine uygulanacak kurumlar vergisi istisnası ile ilgili 5.12.3.7.1 no.lu maddesinde serbest bölgede fason olarak imal ettirilen  ürünlerin satışından elde edilen kazançların istisna kapsamında  değerlendirilmeyeceği belirtilmiştir.

            Aynı tebliğde ayrıca; Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançların gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için aşağıdaki 3 belge ve listenin varlığı aranışmıştır;

- Bölgelerde "imalat" faaliyetinde bulunmak üzere alınmış ruhsatın bir örneği,

- Sanayi sicil belgesi ve kapasite raporunun bir örneği,

- İmalat faaliyetinde kullanılacak araç parkını gösteren bir liste

                 Yine Maliye Bakanlığı’nca yayınlanan ve serbest bölgelerde istihdam edilen personelin ücretlerine ait gelir vergisi istisnasını konu alan (1) seri no.lu 3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu Genel Tebliği’nde aynen aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir;

                 “………….

                 Yurt içinden serbest bölgeye fason imalat kapsamında  getirilen veya dahilde işleme rejimi kapsamında yurt dışından  bölgeye getirilen maddelerin bölge içinde çeşitli işlemlere tabi  tutulduktan sonra ülke içine geri gönderilen veya bu ürünlerden yurt dışına ihraç edilen ürün bedelleri, % 85 ihracat tutarının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.  Bölgedeki işletmelerin fason imalat yanında ayrıca bölge  içinde üretim ve ihracat yapmaları durumunda ise, Kanunda belirtilen şartları taşıyıp taşımadıklarının tespitinde fason imalat dışında üretim yapılan ve ihraç edilen ürün bedelleri  dikkate alınacaktır.

                 ……………”

                 Bu noktada sorulması gereken soru fason imalat nedir? Yasa da tanımı olmamasına rağmen idare çok detaya girmeden, üretimde bedelsiz alınan bir hammadde olması durumunda üretimi fason saymakta ve hem ücretler üzerindeki gelir vergisi stopaj istisnasını hem de kurumlar vergisi istisnasını tartışmaya açmaktadır.

                 Bu konuda oluşan bir ihtilafta, serbest bölgede “fason üretim” yaptığı iddiası ile cezaya muhatap olan mükellefle ilgili olarak Danıştay 9. Daire aşağıdaki kararı vermiştir;

“Olayda, davacının serbest bölgede gerçekleştirdiği faaliyetin imalat kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, işçilerin ücretlerinden kesilip ödenen gelir (stopaj) vergisinin ret ve iadesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddedildiği görülmüş ise de, istisnayı düzenleyen Yasada; imalat faaliyetinin hangi yöntemle yapılacağına ilişkin düzenleme bulunmaması, Yasa’nın öngörmediği bir sınırlamanın tebliğ ve dava konusu işlemle belirlenmesinin Anayasanın 73. Maddesinde yer alan ‘vergilendirmede kanunilik ilkesine’ aykırılık oluşturması nedeniyle” denilerek idari işlem iptal edilmiştir (Dan. 9. Daire 15.10.2018, E:2018/1187, K:2018/6263.)

                 Bize göre de, sadece hammaddeyi bedelsiz aldığı gerekçesiyle yapılan işlemleri imalat saymamak son derece yüzeysel bir değerlenmedir. Bundan daha da önemlisi, yasa hükmü aynı iken, özelge veya vergi dairesi kararları ile vergisel tabanı genişleten uygulamalar olması girişimcileri ürkütmekte, özellikle yabancı sermaye tarafında ciddi tereddütler oluşturmaktadır.

                Kamu otoritesi tabi ki, kamu çıkarının gerektirdiği her tür düzenleme ile vergisel tabanı genişletici düzenlemeler yapabilir. Ancak özelge ve vergi dairesi işlemleri ile yasada açık hüküm yok iken, hak kaybına yol açan, ilave vergi ödenmesine yol açan uygulamalardan kaçınılmasının kamu çıkarı açısından daha faydalı olacağını düşünmekteyiz.

İ. Halil Bağdınlı
Tam Tasdik, Şirket Ortağı
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://kpmgvergi.com/

Başkanlığımız tarafından mükelleflerimize beyanname alınması işlemlerinde daha kaliteli hizmet sunulabilmesi, günümüz teknolojisine uyum sağlanabilmesi, kolay, hızlı, kesintisiz ve güvenli bir şekilde beyannamelerin verilebilmesi amacıyla beyannamelere özgü veri alanlarının ihtiyaca göre yeniden tasarlanması ve beyanname düzenleme otomasyonunun modernizasyonu kapsamında 2023 yılında başlatılan yeni e-Beyan Projesinde Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) için çalışmalar tamamlanmıştır.

Bu kapsamda, 21.03.2024 tarihinde yapılan duyuru ile Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi)’nin canlı sistemlere yüklenmeden önce son kullanıcı testlerinin yapılması amacıyla “Preprod e-Beyan” ortamının hazırlanarak kullanıma açıldığı, sistemin “Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi)” gönderme yetkisine sahip kullanıcılar tarafından erişilebilir durumda olduğu duyurulmuştur.

01.05.2024 tarihinden itibaren Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) Nisan/2024 vergilendirme dönemine ilişkin beyannamelerden başlamak üzere Türkiye genelinde yeni e-Beyan sisteminden (e-Beyan Prod) alınacaktır. Nisan/2024 öncesine ait ilk beyanlar ve düzeltmeler eski sistemden alınmaya devam edilecektir. Ancak Nisan/2024 ve sonrasındaki dönemler için Hizmet Vergisi Beyannamesi (Banka Muameleleri Vergisi) gönderecek mükelleflerin gerekli hazırlıkları 01.05.2024 tarihine kadar tamamlamaları gerekmektedir.

Kaynak: GİB

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • KGK, 23 Kasım 2024 Tarihli Sürdürülebilirlik Denetçiliği Sınav Soruları ve Cevap Anahtarı A Grubu Sınav Soru ve Cevaplarına Ulaşmak İçin Tıklayınız B Grubu…
  • Sosyal Sigortalar ve GSS Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Meclise Sunuldu Sosyal güvenlik düzenlemesinin ayrıntıları belli oldu. Meclis’e sunulan 28 maddelik…
  • Miras Yoluyla Arsa Sahibi Olanlara Danıştay’dan Müjde! Gazetemizdeki “Vergi Kurdu” adlı köşemizde 12 Kasım’da yayınlanan “Danıştay: Arsasını hasılat paylaşımıyla müteahhide…
Top