Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Salı, 17 Ekim 2017 09:18

Büyü Yaptıran İşten Atılır

Büyü, doğaüstü varlıkların yardımıyla ya da doğada bulunan gizli güçlere söz geçirmek yoluyla birtakım doğal olmayan işler yaptıklarını ileri süren kimselerin başvurdukları değişik işlem ve davranışlara verilen genel bir addır. Büyü afsun veya sihir olarak da adlandırılmaktadır. Çalışma hayatında da büyü adı verilen davranışlara rastlanabiliyor. Hatta bu tür davranışlar Yargıtay kararlarına bile konu olabiliyor. 

Yargıtay kararı 

Büyü konusunda Yargıtay’ın vermiş olduğu bir karar “Mahkemece diğer işçinin savunması ve bu savunmasının irade fesadına uğrayıp uğramadığı üzerinde durulmamış, davalının bildirdiği tanıklar dinlenmemiş, CD çözümleri yapılmamış, fotoğraf değerlendirilmemiştir. Tanık anlatımları, CD çözümleri ve diğer belgelerle davalı işvereni temsil eden belediye başkanı kapısına bir takım sıvı şeyler sürülmesi, kapısı önüne sıvı dökülmesinin sabit olması halinde olayın basına da domuz büyüsü olarak yansıması karşısında, bu tür davranışların işveren ve temsilcisinin haysiyetini kırcı, itibarını zedeleyici ve sonuç olarak sataşma niteliğinde olacağı kaçınılmazdır. Ayrıca irade fesadı bulunmaması halinde davacının diğer işçiyi tehdit etmesi de sataşma niteliğinde bir davranış olacaktır. Bu durumda davacının davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı, iş ilişkisinin işveren açısından önemli ölçüde devamının beklenmez bir hal alacağı kuşkusuzdur. Bu olguların tespiti halinde feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmeli ve istem reddedilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.” Şeklindedir.(Yargıtay 9. HD.nin 01.03.2010 Tarihli ve  Esas 2009/44823, Karar 2010/5303 Sayılı Kararı).  

Aman dikkat! 

Yargıtay kararında da belirtildiği üzere büyü yapan çalışanlar geçerli sebeple işten atılabiliyor. Bu nedenle çalışanların büyü yapmaktan uzak durmalarında fayda var. Aksi halde işlerini kaybedebilirler. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/buyu-yapan-isten-atilir-824616

Pazartesi, 16 Ekim 2017 13:46

Nakit Döngüsü Nasıl Hesaplanır

nakit döngüsü nasıl hesaplanır.png

Prof. Dr. Sait Y. Kaygusuz

6183 sayılı AATUHK’nun 102.maddesinde tahsil zamanaşımı düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, tahsil zamanaşımı, hukuken amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren (5) yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlardaki zamanaşımı hükümleri saklıdır. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.

Tahsil zamanaşımı bazı durumlarda durmakta, bazı hallerde ise kesilmektedir. Aşağıda tahsil zamanaşımını durduran ve kesen haller kısa kısa izah edilecektir.

Uygulamada Vergi Daireleri, tahsil zamanaşımını dikkate almadan mükelleflerin yapmış olduğu bütün ödemeleri kabul etmektedirler. Oysa ki zamanaşımı olgusu üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Zamanaşımı söz konusu ise mükellefin bu dosya borcunu ödeme yapmaması gerekir. Vergi Daireleri her 5-6 yılda bir takip dosyalarını gözden geçirip, tahsil zamanaşımına uğramış alacakları silmesi gerekir. Özellikle, 01.08.2009 tarihinden önce tahakkuk etmiş özel usulsüzlük cezalarını artık silmesi ve terkin etmeleri gerekmektedir.

Zamanaşımının bitmesine kısa bir süre kala idare memurları marifetiyle cebinden sembolik miktarlarda paralar mükellef adına ve hesabına yatırılarak zamanaşımı uzatılmamalıdır. Nitekim konuyla ilgili emsal bir çok Danıştay kararları bu uygulamaların yanlış ve hukuka aykırı olduğunu ortaya koymaktadır.

1.Tahsil Zamanaşımını “Durduran” Haller

6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun (AATUHK)  104.maddesine göre Tahsil Zamanaşımını Durduran Haller aşağıda sıralanmıştır. 

a-   Borçlunun yabancı memlekette bulunması,

b- Borçlunun hileli iflas etmesi,

c- Borçlunun terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkan olmaması.

Yukarıdaki nedenlerin kalkmasından başlayarak, önceden başlamış olan zamanaşımı, kaldığı yerden devam eder. 


2.Tahsil Zamanaşımını “Kesen” Haller

6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun (AATUHK)  103.maddesine göre Tahsil Zamanaşımını Kesen Haller aşağıda sıralanmıştır. 

a- Ödeme, 

b- Haciz tatbiki, 

c- Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, 

d- Ödeme emri tebliği, 

e- Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, 

f- Yukarıdaki 5 sırada gösterilen muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, 

g- İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, 

h- Amme alacağının teminata bağlanması, 

i- Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, 

j- İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi. 

k- (5035 sayılı Kanunun 5'inci maddesiyle eklenen bent) (31.12.2003 tarihinden geçerli olmak üzere)Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması. 


Kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından başlayarak zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Önceden işlemiş olan süre göz önünde bulundurulmaz. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-Vergide_tahsil_zamanasimini_kesen_ve_durduran_haller_nelerdir-14636.htm

Pazartesi, 16 Ekim 2017 10:29

Tazminata Neden Olan Sağlık Sorunları

Özel bir şirkette çalışan bayanım. Sağlık sorunlarımdan dolayı işten ayrılmak istiyorum. İşten ayrıldığımda kıdem tazminatımı alma hakkım var mı? Bu konuda neler yapmalıyım? 5...777107 Nolu SMS

İş Kanunu'na göre işçi iş sözleşmesini, sağlık nedeniyle; iş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması, işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa, işçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa bildirimsiz olarak fesh edebilir ve tazminat talep edebilir.

Bunun dışındaki bir sağlık nedeniyle iş sözleşmesini fesh ederse tazminat talep edemez. Sizin sağlık sorunlarınız yukarıda belirttiğim şartlar dahilinde ise tazminat talep edebilirsiniz.

Çalıştığımız firma isim değiştirdi. Bize eski firmayla 'Hiç bir alacağımız yoktur' yazısı imzalatmak istiyorlar. Sorduğumuzda bu formalite diyorlar. Böyle bir belgeyi imzalarsak yasal haklarımız kaybolur mu? Yeni şirkette çalışmaya devam edersek işe yeni başlamış gibi mi olacak? 5...763543 Nolu SMS

Alacağınızın olmadığına ilişkin yazı imzalarsanız ileri de sizin için sıkıntı olur. Mahkemeye ileri de haklarınızla ilgili dava açtığınızda bu sizin aleyhinize kullanılır. Belgeyi imzalamayın. Hiç bir işlem yapmadan yeni şirkette çalışmaya devam etmeniz halinde İş Kanunu'na göre işyerinin devri olarak kabul edileceğinden haklarınız ölmez, ilk işe giriş tarihinden itibaren yeni işverenliğe geçer.

NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
26.09.1974 doğum tarihim. SSK giriş Ocak 1996. Bağ-Kur'dan 12 yıl 1 ay 10 gün sigortam var. Toplamım 1434 gün. Askerlik 1994-1996 arası. Ne zaman emekli olurum? 5..636699 Nolu SMS

Prim ödemelerinizin son 1260 günü (3.5 yıl) SSK kapsamına geçmek şartı ile 25 yıl, 56 yaş ve 5825 prim gün şartlarına tabisiniz. Askerlik işe başlangıçtan önce ise 55 yaş ve 5750 prim gün şartlarına tabi olabilirsiniz. Bu durumda 55 yaşınızın dolacağı 26.09.2029 tarihinde emekli olabilirsiniz. Ali Şerbetçi

2147 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanuna göre yurtdışı borçlanması yaparak veya uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri kapsamında borçlanmaksızın kısmi aylık bağlatmak Yurtdışında çalışarak ülkemize döviz kazandıran gurbetçi vatandaşlarımız için emeklilik bakımından çok önemli bir hak.

Yaşlılık veya malûllük aylığı bağlatarak emekli sıfatını kazananlar bu kapsamda genel sağlık sigortasından yararlanabiliyorlar.

Mamafih yurtdışı borçlanmasıyla emekli olanların genel sağlık sigortasından yararlanmaları bakımından bazı farklılıklar ve hatta engeller bulunuyor.

Bu kapsamda gelir veya aylık bağlananların sağlık aktivasyonları SGK’ca otomatik olarak açılmayıp, sosyal güvenlik sözleşmesi olan veya olmayan ülkelere göre aktivasyon işlemi yapılması gerekiyor.

Sosyal Güvenlik Sözleşmesi Olan Ülkelerden Borçlanarak Aylık Alanlar

Ülkemiz ile Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, Hırvatistan, İtalya, Karadağ, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lüksemburg, Makedonya, Romanya ve Sırbistan arasındaki sosyal güvenlik anlaşmaları sağlık yardımlarını da kapsıyor.

Eğer gurbetçi emeklinin çalıştığı yahut yaşadığı ülke, ülkemizin sağlık yardımlarını kapsayan sosyal güvenlik sözleşmesi/anlaşması imzaladığı bir ülke ise; 

emeklinin “Yurtdışı Birimlerince Bağlanan Aylık Sahiplerinin Sağlık Aktivasyon Talep Formu” doldurarak imzalaması gerekiyor.

Formda alınan aylığın ölüm aylığı mı malûl yahut yaşlılık aylığı mı olduğu, hangi ülkede ikamet edildiği, iki ülkeden de emekli aylığı alınıp alınmadığı gibi hususların cevaplanması gerekiyor.

Bu form beyan ve taahhüt edilip imzalandıktan sonra ilgili sözleşme hükümleri de dikkate alınarak sağlık aktivasyonlarının açılmasına yurtdışı servislerince karar veriliyor.

Sosyal Güvenlik Sözleşmesi Olmayan Ülkelerden Borçlanarak Aylık Alanlar

Azerbaycan, İngiltere, İsviçre, Danimarka, Libya, İsveç, Norveç, Kanada, Kebek, Gürcistan, Slovakya ve Kore ile Ülkemiz arasındaki sosyal güvenlik sözleşmeleri sağlık yardımlarını kapsamıyor. Bu ülkeler ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerden borçlanma yaparak gelir veya aylık alanların müracaatlarında da “Yurtdışı Birimlerince Bağlanan Aylık Sahiplerinin Sağlık Aktivasyon Talep Formu” doldurması isteniyor ve Kimlik Paylaşım Sisteminden Türkiye’de ikamet ettikleri tespit edilirse ancak sağlık aktivasyonları açılıyor.

Uzun Süreli İstirahat Alanlar

Sağlık hizmet sunucularınca 4/a sigortalılığı kapsamında olanlardan, işten çıkışı verilmeyen ve istirahat raporu verilerek uzun süreli tedavi gören sigortalıların, sağlık hizmeti almalarında bir kesinti yaşanmaması bakımından kısa vadeli sigortalar servislerince anılan istirahat raporlarının bekletilmeksizin, rapor başlangıç ve iş başı/kontrol tarihlerinin girilmesi ve ilgilinin sağlık hizmetlerinden faydalandırılmaya devam edilmesi gerekiyor.

Aylık veya Gelir Bağlanacak Sigortalıların Aktivasyon İşlemleri

Evlenme ödeneği alan kız çocuklarının aylığının kesildiği tarihten itibaren peşin olarak gelir veya aylık ödenmiş olan sürenin sona erdiği tarihe kadar, gelir veya aylık almasa bile yeniden gelir/aylık almaya hak kazanan kişi durumunda olması halinde (eşinden boşanması veya eşinin ölümü nedeniyle dul kalması) emekli, dul yahut yetim aylığı veya geliri alanlar kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılarak, sağlık hizmetlerinden faydalandırılması gerekiyor.

Mahkeme Kararlarına Göre Sağlık Yardımlarının Verilmesi

Mahkeme kararına göre yapılacak işlemlerde, genel sağlık sigortalısı tarafından söz konusu mahkeme kararının, SGK birimlerinin ilgili servislerine ibraz edilmesi halinde mahkeme kararında süre belirtilmiş ise belirtilen süre kadar, herhangi bir süre belirtilmemiş ise altışar aylık sürelerle sağlık hizmetlerinden faydalandırılması da mümkün bulunuyor. Şevket Tezel

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8920

ISSIZLIK MAASI ALANLARI CALISTIRANLARA PRIM DESTEGI 1.jpg

...

ISSIZLIK MAASI ALANLARI CALISTIRANLARA PRIM DESTEGI 2.jpg

....

....

 

MEHMET TİRAŞ, SMMM, ADANA

3568 sayılı yasaya göre unvan almış serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler ilgili mevzuattan kaynaklanan konulardan dolayı asıl borçlu şirket yani mükellef ile birlikte vergi idaresine karşı yapılan işlemlerinden sorumlu olacaktır. Burada sorumluluğun kapsamı vergi müfettişleri tarafından düzenlenen YMM Sorumluluk Raporu veya SMMM Sorumluluk Görüş ve Öneri Raporu içeriğinde ayrıntılı bir şekilde yer verilmek zorundadır. (Bkz. SMMM, YMM Sorumluluk Raporlarıyla ilgili VDK yönergesi)

Uygulamada meslek mensuplarına ödeme emri tebliğ edilerek bu ödeme emri kapsamında başka herhangi bir belge veya rapor tebliğ olunmamaktadır. Bu konuda yargıya intikal eden birçok olayda 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensupları çeşitli gerekçelerle dava açabilmektedirler. Açılan davalarda Anayasanın 36. Maddesi hükmü, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3 madde hükmü, 213 sayılı VUK madde 108.., yine VUK madde 35/11, VUK md 366/1 hükümleri ileri sürülmektedir.

Bilindiği gibi; 3568 sayılı yasa kapsamı gereğince SMMM ve YMM’lere sorumluluk kapsamında vergi daireleri tarafından düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emri ekinde düzenlenene inceleme raporunun bir örneğinin tebliği zorunludur. Uygulamada bu gibi ödeme emirlerinin meslek mensuplarına tebliği sırasında sadece ödeme emri tebliğ edildiği görülmektedir. 

Buna göre, sorumluluk, sorumluluğun ilgili olduğu vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle başlamaktadır. Borcun ödenmesi ile de sorumluluk sona erecektir. Sorumluluğun diğer bir özelliği ise fer’iliğidir. Bu prensip gereğince, borcun asıl borçludan istenmediği müddetçe sorumludan istenmesi olanaksızdır. Ancak, borçlu ve sorumludan aynı anda istenmesine ise müşterek ve müteselsil sorumluluğun tabiatı gereği bir mani durumda yoktur. Yeminli mali müşavirlerin sorumluluğuna gidilebilmesi için yani ödeme emri tebliğ edilebilmesi için asıl borcun ana borçlu açısından tahakkuk etmesi ve tahakkuk tarihinden itibaren borcun vadesi olan tahakkuk tarihinden sonraki bir ay içinde mükellefince ödenmemesi gerektiğinden, ödeme emri ile takibinde bir sorun bulunmamaktadır. Ödeme emri tebliğinden önce, 6183 sayılı kanunun 37 maddesi hükmü uyarınca sorumlu adına bir tebligat işlemi ile vade tespitine gerek bulunmamaktadır. Zira müşterek ve müteselsil sorumluluğun tabiatı gereği borçlulardan biri için doğan bir hukuki durum, diğer borçlular için de doğar. Örneğin, borçlulardan biri için zamanaşımın kesilmesi  diğer için de hüküm ifade edeceği açıktır. Bu sebeple asıl borçlu için tahakkuk tarihinden bir ay sonrası borcun vadesi olduğundan dolayı aynı tarih ikincil amme borçlusu sorumlu YMM için de borcun vadesini oluşturur. Bu kapsamda YMM veya SMMM lerin sorumluluğu ve müteselsil olarak borçlu tutulmaları durumunda:

  1. Adına vergi inceleme raporu düzenlenene asıl amme borçlusu  mükellef adına da tarhiyat işlemleri yapılmaktadır.
  2. Mükellefe tebliğ edilen vergi ceza ihbarnamelerinin kesinleşmesi üzerine tahakkuk eden vergi, ceza ve fer’ilerininin vadesinde mükellef tarafından ödenmemesi halinde takibat sürecinde ayrıca meslek mensubuna da ödeme emri tebliğ edilir. Ödeme emrinin ekinde mutlak surette VİR ( vergi inceleme raporu) veya sorumluluk görüş ve öneri raporu veya YMM sorumluluk raporu eklenerek tebliğ edilmelidir.( 2577 sayılı İYUK md 27/2, 6183 sayılı yasa md 54-55-58, Anayasa md 36, AİHS md 6/3, VUK md 108).
  3. Takibat sürecinde düzenlenen ödeme emri, tahakkuk eden vergi ve ceza ve diğer fer’ilerinin tümü için mükellef ve meslek mensubu SMMM veya YMM adına ayrı ayrı ikincil amme borçlusu olarak kendilerinin bağlı olduğu vergi dairesince tanzim ve tebliğ edilmelidir.
  4. Sonuç olarak, meslek mensupları ile ilgili cebri takip işlemleri bunların bağlı bulunduğu vergi dairelerince yapılacaktır. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-3568_Sayili_yasaya_gore_meslek_mensuplarina_sorumluluk_nedeniyle_duzenlenen_gorus_ve_oneri_raporlari-14618.htm

Pazar, 15 Ekim 2017 15:02

Mahkemeden Önce Arabulucuya…

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen henüz Sayın Cumhurbaşkanımızca onaylanmayan“İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı “çalışma hayatında önemli değişiklikler öngörüyor. Bu değişiklikleriden biride işten çıkarılanların/ayrılanların yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, sendikal tazminat, ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, cezai şart, avansın iadesi ve eğitim gideri konularındaki alacakları konusunda iş mahkemesinde dava açmadan önce arabuluculara başvuracaklar. Arabulucuya başvurmadan doğrudan iş mahkemesinde dava açıldığında mahkeme davayı usulden reddedecek. Mahkeme kararını taraflara tebliğ edecek. Kesinleşen ret kararının resen tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde arabulucuya başvurulabilecek. Bu düzenleme ileiş uyuşmazlıklarında arabuluculuk önemli bir işleve sahip olacak. 

Kimler olabiliyor Arabulucu olabilmek için; 

-Türk vatandaşı olmak, 

-Hukuk Fakültesinden mezun olmak  veya yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye'deki hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmak, 

-Kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak, 

-Mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip olmak, 

-Arabuluculuk eğitimini tamamlamak, 

Şartlarını taşımak gerekiyor. 

Ayrıca arabulucu olabilmek için Adalet Bakanlığınca yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak gerekiyor. Hukuk uyuşmazlıklarında yazılı sınav  yılda iki kez, uygulamalı sınav ise yazılı sınav sonuçları açıklandıktan sonra yapılıyor. 

İş müfettişleri de arabulucu olabilmeli 

İş uyuşmazlıklarında arabuluculuk görevi hukuk fakültesi mezunlarına veriliyor.  İş uyuşmazlıkları konusunda 30-40 yılını çalışma hayatına adamış olan iş müfettişlerine arabuluculuk görevi verilmiyor. Bilindiği üzere çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izlemek, denetlemek ve teftiş etmek devletin görevleri arasında yer alıyor.  Devletin bu görevini  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı teftiş ve denetlemeye yetkili iş müfettişleri yerine getirmektedir. İş müfettişliği, 81 sayılı Sanayi Ve Ticarette İş Teftişi Hakkındaki  Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) Sözleşmesine göre  uluslararası meslek statüsündedir. İş müfettişleri 1936 yılından beri (ilk önceleri değişik ünvanlar altında) çalışma hayatında teftiş yapmaktadırlar. Çalışanların çalışma hayatından kaynaklanan ücret, yıllık izin,  hafta tatili, fazla çalışma ücreti, çalışma süreleri, iş sağlığı ve güvenlikleri yönünden oluşan sorunlara çözüm bulmak amacıyla iş müfettişleri teftiş yapıyorlar. Dolayısı ile iş müfettişleri işçi ve işveren uyuşmazlıklarında en deneyimli ve donanımlı meslek grubunu oluşturuyor. 

İş müfettişleri, mevcut durumda yukarıda belirtilen konularla birlikte iş uyuşmazlıklarının bütün alanlarında teftiş ve denetim yapıyorlar. 

Mevcut uygulamada iş müfettişleri toplu iş hukuku uyuşmazlıklarında “resmi arabulucu” olarak görev alabiliyorlar. Çalışma hayatının sorunlarını bizzat gören, yaşayan, sorunlara çözümler üreten ve bu alandaki en deneyimli meslek mensubu olan iş müfettişlerine de iş uyuşmazlıklarında “arabuluculuk görevi” verilmesinde fayda var. İş müfettişlerinin bu alandaki deneyimlerinden yararlanılması arabuluculuk müessesesine katkı sağlayacağı gibi işçi ve işverenlerin uzlaştırılmalarında da önemli faydalar sağlayacaktır. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/mahkemeden-once-arabulucuya-824157

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top