Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

İş Kanunu’nda nitelikleri belirtilen ücretsiz izinlerin, yani yasal ücretsiz izinlerin çalışanlarca talep edilmesi halinde işverenlerin bu izinleri vermeleri zorunludur. Yasadan kaynaklanan ücretsiz izin talebi kabul edilmeyen çalışan bu nedenle istifa ederse, o işyerinde en az bir yıl hizmeti olması şartıyla kıdem tazminatını alma hakkı doğar. Bu arada yasal ücretsiz izinler hangileridir sorusunu cevaplamak gerekir.

Bunlar; doğum yapan kadın işçinin doğum sonrası 8 haftalık istirahat süresinin tamamlamasından sonra isteği halinde verilmesi gereken 6 aya kadar olan ücretsiz doğum izni, 3 yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen eşlerden birine veya evlat edinene isteği halinde verilmesi gereken 6 aya kadar ücretsiz izin ve yıllık iznini işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka yerde geçirecek olan işçiye talebi halinde verilmesi gereken 4 güne kadar olan ücretsiz yol iznidir (4857 sayılı Kanun madde 56, 74). 

Yargıtay, 6 ay ücretsiz doğum izin talebi işverence kabul edilmemesi üzerine istifa eden kadın işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gerektiği, yönünde karar vermiştir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 16.4.2012 tarih ve E.2010/5907, K.2012/13018)

Ahmet Metin Aysoy

SGK E Başmüfettişi

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ucretsiz-izin-talebi-kabul-edilmeyen-calisan-tazminat-talep-edebilir-mi/744764

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre SSK statüsünde sigortalı çalıştıran işverenlerin, bir ay içinde çalıştırdıkları sigortalıların prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigortalı ve işveren hissesi prim tutarlarını en geç takip eden ayın sonuna kadar ödemeleri gerekmektedir.

Sigorta primlerinin yukarıda belirtildiği şekilde normal yolla (nakit veya banka yoluyla) ödenmesinin yanı sıra Katma Değer Vergisi (KDV) iade alacağından mahsubu suretiyle ödenmesi de mümkündür.

Sigorta primlerinin KDV iade alacağından mahsup edilmesi suretiyle ödenmesi imkânından 5510 sayılı Kanun’un 4/a maddesi (SSK) kapsamında sigortalı çalıştıran işverenler yararlanabilmektedir. 

Bu bağlamda, KDV iade hakkı sahibi olan işveren, kendisinin, mal veya hizmet satın aldığı ya da iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu işverenlerin (ortaklık payı ile orantılı olmak üzere adi, kollektif ve adi komandit şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde ise sadece komandite ortakların), prim borçları için de mahsup talebinde bulunması mümkündür. 

Bu talep, işverenin/mükellefin SGK’dan alıp mahsup dilekçesine ekleyeceği, mahsubu talep edilecek prim borçlarını ve varsa gecikme zammı ve cezası tutarlarını gösteren belgeye göre vergi dairelerince değerlendirilmektedir. Cari dönem borçlarına ilişkin mahsup taleplerinde ise söz konusu belge aranmamaktadır.

KDV iade alacaklarının SGK prim borçlarına mahsubunu isteyen işverenlerin/mükelleflerin mahsup dilekçesi ve iade talebinde aranan belgeleri verilmesi mümkün olan en erken tarihte, fakat en geç KDV beyannamelerinin verildiği ayın son gününe kadar vergi dairelerine intikal ettirmeleri gerekmektedir.

20 günlük ilave süre kazanımı

Normalde 5510 sayılı Kanunu’na göre sigorta primlerinin ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmesi gerekmekle birlikte, işverenlerin sigorta primi borçlarını KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi yolunu tercih etmesi halinde, kendilerine prim ödeme süresinin sona erdiği tarihi izleyen günden itibaren 20 gün ek süre verilmektedir.    

Örneğin; Özel sektöre ait X Ltd. Şti.’nin 2024/Nisan ayında çalıştırdığı sigortalılardan kaynaklanan prim borçlarını normal yolla ödeme yolunu seçmesi halinde en geç 31/05/2024 tarihine kadar prim borçlarını ödemesi gerekmekte iken, bu işverenin bu aya ilişkin prim borçlarını KDV iade alacağından mahsup edilmesi suretiyle ödenmesi yolunu seçmesi halinde, ilgili vergi dairesince prim borcunu karşılayacak miktarda mahsup yapılıp, 20/06/2024 tarihine kadar SGK’ya aktarması kaydıyla, işverenin söz konusu cari aya ait primleri yasal sürede ödenmiş sayılacaktır.  

20 günlük ilave süre sadece cari ay prim borçları için geçerlidir

İşverenlerin daha önceki dönemlere ait ödeme vadesi dolmuş borçları için de KDV iade alacağından mahsup talebinde bulunmaları mümkün ise de, sigorta primi borçlarının KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinde verilen 20 günlük ilave süre, sadece işverenlerin mahsup talebinde bulundukları ayda muaccel olan cari aylara ilişkin sigorta prim borçları için geçerlidir. Dolayısıyla, işverenlerin geçmiş aylarda ödeme vadesi dolan, başka bir ifadeyle gecikme cezası/gecikme zammına girmiş olan prim borçları için 20 günlük ilave süreden yararlanmaları söz konusu olmayacaktır. 

Yine, işverenlerin sigorta primi borçlarının KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesindeki 20 günlük ilave süreden yararlanabilmeleri için ilgili vergi dairesine süresi içinde mahsup talebinde bulunmalarının yanı sıra, vergi dairesinin de mahsup tutarını en geç prim ödeme süresinin dolduğu ayı takip eden ayın 20’sine kadar SGK’ya aktarması şarttır. Dolayısıyla, işverenler tarafından süresinde mahsup talebinde bulunulmasına rağmen, ilgili vergi dairesince mahsup edilen tutarın takip eden ayın 20’sine kadar aktarılmamış olması halinde, bu ilave süre imkânından yararlanamayacak ve prim borçlarına normal yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanacaktır.  

Ayrıca, KDV iade alacağının ilave 20 günlük süre içinde SGK’ya aktarılmamış veya eksik aktarılmış olması durumunda ilgili ayda 5510, 6111 vd. istihdam teşviklerinden de yararlanılamayacaktır.

Mahsup edilen tutarın prim borçlarının tamamını karşılamaması durumu

Cari aya ilişkin prim borçlarının yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi izleyen 20 günlük süre içinde KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi sırasında, mahsup edilen tutarın prim borcunun tamamını karşılamaması durumunda, mahsup edilen kısım yasal süresi içinde ödenmiş sayılmakta. Buna karşın ödenmemiş kısım, 20 günlük süre dikkate alınmaksızın, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle SGK tarafından tahsil edilmektedir.

KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenebilecek borç türleri

5510 sayılı Kanun’da KDV iade alacağından işverenlerin SGK’ya hangi türdeki borçlarının mahsup edilebileceği açık olarak sayılmamış ise de, KDV Genel Tebliği’ndeki açıklamalara göre sosyal sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, damga vergisi borçları ile bunların ferileri için mahsup talebinde bulunulabilecektir.

KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinde istihdam teşviklerinden yararlanma

5510 sayılı Kanun’un 81’inci maddesinde düzenlenmiş olan “5 puanlık prim indirimi” ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 10’uncu maddesinde düzenlenmiş “ilave istihdam teşviki” başta olmak üzere bazı teşvik ve desteklerden yararlanabilmek için diğer şartların yanı sıra cari ay prim borçlarının da süresi içinde ödenmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda, istihdam teşviklerinden yararlanan işverenlerin cari ay prim borçlarının normal ödeme süresinin bitimini takip eden ayın 20’sine kadar KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi halinde de, prim borçlarının yasal süresi içinde ödendiği kabul edilerek istihdam teşvik ve desteklerinden yararlanabileceklerdir.

İlave 20 günlük süredeki SGK borcu yoktur yazısı talepleri

Sigorta primi borçlarını KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödeyen işverenlerin, sigorta primlerinin yasal ödenmesi gereken sürenin bitiminden itibaren mahsup için geçecek olan ilave 20 günlük süre içinde ihalelere katılmak için SGK’dan borçları olmadığına ilişkin yazı talep etmeleri halinde, iadeyi yapacak ilgili vergi dairesinden/ saymanlıktan alacakları "mükellef ..........nın …....ayına ait …....tutarındaki sigorta primi borcu tutarı KDV alacağından mahsup suretiyle ..........tarihinde Kurumunuz hesaplarına aktarılacaktır" şeklinde düzenlenmiş ıslak imzalı yazı ile SGK’ya müracaat etmeleri ve “vade tarihinde KDV mahsubuyla ödenecek olan sigorta priminin Kurum hesaplarına intikal etmemesi halinde verilmiş olan borcu yoktur yazısının hükümsüz olacağına, dolayısıyla ihale tarihi itibariyle borçlarının olduğunu kabul edeceklerine” dair taahhütname vermeleri koşulu ile ilave 20 günlük süre içinde SGK’dan borçları olmadığına dair yazı alabileceklerdir.

Celal ÖZCAN

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/sgk-primlerinin-kdv-iade-alacagindan-mahsup-suretiyle-odenmesinin-avantajlari/744731

213 sayılı Vergi Usul Kanunu Mükerrer 227. Maddesine göre beyannameyi imzalayan meslek mensupları,
> imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin
* defter kayıtlarına ve
* bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar. Bu durumda beyan - defter kaydı - belge düzleminde sorumluluğu vardır.

4 Sıra Nolu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğe göre meslek mensupları, bilerek kullandıkları veya harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden de sorumlu olacaklardır. Miktar veya tutar itibariyle işletmenin faaliyet konusu veya iş hacmiyle mütenasip olmayan belgeler ile ticari örf ve teamüle uygun olmayan belgeler, meslek mensuplarının sorumluluğu kapsamındadır. Böyle bir belgenin varlığı halinde, meslek mensupları, bunun doğruluğunun tespitini mükelleften isteyebilirler. Mükellefin bir tespitte bulunmaması veya bu konuda meslek mensubunun ikna olmaması halinde, keyfiyet, meslek mensubunca beyanname verme süresi sonuna kadar ilgili vergi dairesine yazılı olarak bildirilecektir. Bu bildirimle birlikte meslek mensubunun sözkonusu belgelere ait sorumluluğu ortadan kalkacaktır.

3568 Sayılı Kanunun 48. maddesine göre Mesleğin vakar ve onuruna aykırı fiil ve hareketlerde bulunanlarla, görevlerini yapmayan veya kusurlu olarak yapan yahut da görevinin gerektirdiği güveni sarsıcı hareketlerde bulunan meslek mensupları hakkında, muhasebe ve müşavirlik hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesi maksadı ile durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre disiplin cezaları verilir.

E defter Tebliğine ilişkin getirilen yeni düzenleme ile defter ve berat dosyalarının imzalanmasına, onaylanmasına ve yüklenmesine ilişkin olarak verilecek muvafakatname ile Meslek Mensupları elektronik defter ve berat dosyalarını kendi mali mühürleri ya da elektronik imzaları ile imzalayıp Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerine yükleyebilecektir.

Bu durumda meslek mensuplarının sorumluğu artmış olduğu düşünülmekte ve kendi yüklemesi sonucu sorumluluk alanında aleyhe delil olması ihtimali ağır basmaktadır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

01.07.2024 tarihi itibari ile e-Arşiv Fatura, e-Serbest Meslek Makbuzu uygulamalarının e-Arşiv Raporlarında "İmza Zamanı" alanı zorunlu hale getirilmiştir. Bu durumda geçmişe yönelik E Arşiv Fatura tanzimi ile Vergi Usul Kanunu 231. Maddesi uyarınca süresinde imzalanmayan fatura için Kanun'un 353. maddesine göre % 10 Özel Usulsüzlük Cezası ile muhatap olunması muhtemel olabilir. ( Giderlestirme ve KDV indirimi için sorun olmayacağı düşünülmektedir)

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Gerçek şahısların Türkiye genelinde Vergi Mahkemesinde / Bölge İdare Mahkemesinde / Danıştay'da olan dosyalarını elektronik ortamda takip etmesi için Vatandaş Portal sistemi gerçek şahıslar için etkin kullanılacak bir sistemdir. Sistemle gerçek şahıslar Vergi Davalarının tüm sürecini sistem üzerinden kontrol edebilir. Son gelen evraklar modülünden takibat ve kontrol sağlanabilir

Şirketler açısından ise tebligatların kontrolü Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi ( UETS) aracılığıyla yapılabilir. KEP adresine resmi şekilde tebligat yapılmamaktadır. KEP Sistemi UETS sisteminden farklıdır. Genel olarak resmi bir e-mail hesabı gibi konumlanmıştır, UETS ise tebligat gönderimi için kullanılır. UETS Tebligat Kanunu çerçevesinde hazırlanmış olan e-tebligat işlemlerinin yürütülmesi gayesiyle PTT tarafından kurulmuş - işletilen bir sistemdir. Elektronik yolla yapılan tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen 5. günün sonunda yapılmış sayılır. UETS hesabının açılmasıyla birlikte Vergi Dava Dilekçeleri Tebligatları , Savunmalar sistem aracılığıyla gönderilir. Ancak sistemin sadece tebligata yönelik olması nedeniyle davaya yönelik izleme ve takibat sistem üzerinden yapılamamaktadır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

 

İş Kanunu'nun 41. maddesinde;

Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında bir saat on beş dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir. İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır. hükmüne yer verilmiştir.

Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere serbest zamanın varlığından bahsetmek için;
✅ Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapılması
✅ İşçinin ücret yerine serbest zaman talep etmesi
✅Fazla çalışma hak edişinden itibaren 6 ay içerisinde kullanması şartlarının oluşması gerekir.

Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışma hak edilen ayda prime tabi olurlar. Bu nedenle işçinin fazla çalışması hangi ayda oldu ise o ayda prime tabi tutulması gerekir.

Peki işçiye fazla çalışma yerine serbest zaman verilmesi durumunda PEK bildirimi yapılacak mı?

✅İşçi hak ettiği fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışmaya karşılık serbest zaman kullandı ise serbest zaman süresince işçiye ücreti ödenir. Fazla çalışma karşılığında işçi de daha az çalışmış olur. PEK dahil edilmez.

İşçiye fazla çalışma yerine serbest zaman verilmiş ancak işçi kısmi veya tamamını kullanamamış ise PEK bildirimi yapılacak mı?

İşçinin fazla çalışma karşılığı serbest zamanını kısmi kullanması halinde kullanmadığı kısmın veya tamamını kullanmadı ise tamamının fazla çalışma ücretinin ödenmesi gerekir. Fazla çalışma ücreti yukarıda belirtiğimiz gibi hak edilen ayda ödenir. Bu durumda serbest zamanın ait olduğu ayda prime esas kazanca dahil edilmesi gerekir.

? Resmi tatil çalışmaları karşılığı serbest zaman kullandırılamaz. Bu nedenle hak edilen ayda PEK dahil edilmeli
?Denkleştirme uygulaması sonucu işçiye fazla çalışılan süre kadar çalışma süresinde azaltma yapılamaz ise bu sürelerin ücretinin ödenmesi gerekir. Örneğin işçi 1. hafta 5 saat 2. hafta 4 saat denkleştirme uygulanmış ve takip eden ayda 9 saat az çalışılması planlanmış ancak bu sürede işçiye çalıştırma yaptırılmış ve denkleştirme sağlanamamış olsun. Bu durumda işçi bu sürelerin fazla çalışması ödenmesi gerekir. PEK da hak edilen ayda dahil edilerek bildirimi yapılmalıdır.

Murat Delip

İş Hukuku | Bordrolama | İK Teknolojileri | Kişisel Gelişim

Yeni Bir Belge Türü Olmayıp, Kağıt Ortamdaki “Sevk İrsaliyesi” Belgesi İle Aynı Hukuki Niteliklere Sahip Dijital İrsaliye Belgesidir.

E- Fatura Uygulamasına Kayıtlı Olan Ve Brüt Satış Hasılatı (Veya Satışları İle Gayrisafi İş Hasılatı) 2021 Veya Müteakip Hesap Dönemlerinde 10 Milyon TL Ve Üzeri Olan Mükellefler (müteakip hesap döneminin 7. ayı başından itibaren) Sevk İrsaliyelerini “E-İrsaliye” Olarak Düzenlemeleri Ve Uygulama Kapsamındaki Mükelleflerden Alacakları Sevk İrsaliyelerini De “E-İrsaliye” Olarak Almaları Zorunludur. Bu durumda 2023 verileri dikkate alınarak 2024 yılı 7. ayına yönelik hazırlık yapılması gerekir.

Kağıt Sevk İrsaliyesinden Farkı ve Faydaları
- Ürüne İlişkin Red Ya Da Kabul Yanıtı Verilebilir. Kendisine E-İrsaliye Düzenlenen Mükellefler, İstemeleri Halinde, E-İrsaliyeye Konu Malların Ne Kadarlık Kısmının Teslim Alındığını/Kabul Edildiğini, Teslim Alınmayan Mallara İlişkin Olarak, Kabul Edilmeyen Mal Miktarını Ve Nedenini Uygulama Üzerinden E-İrsaliye Yanıtı İle E-İrsaliyeyi Düzenleyene İletebilirler.

* Malın tesliminde e-Fatura veya e-Arşiv Fatura düzenlenir ve düzenleme tarihinin yanında saat ve dakikası yazılırsa ayrıca belge üzerinde "İrsaliye yerine geçer" ibaresi eklenirse e-Fatura ve e-Arşiv Fatura, e irsaliye yerine geçer.
* İşletmelerin kendi birimleri, şubeleri veya depoları arasındaki mal sevkiyatlarında genel hükümlere göre e-İrsaliye düzenleme zorunluluğu vardır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

2016/21 sayılı ve “Kısa vadeli sigorta kolları uygulamaları” konulu SGK Genelgesine göre;

“6.1.1. İstirahat Raporlarında Uygulanacak Usul ve Esaslar

İstirahat raporlarında uygulanacak usul ve esaslar Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin “Sigortalılara Verilecek İstirahatler” başlıklı 39 uncu maddesi ile belirlenmiştir.

İstirahat raporlarının Kurumla sözleşmeli ya da sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularında Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilen hekimlerce düzenlenmesi gerekmektedir.”

Genelgede yer alan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, SGK sadece resmi değil, özel hastane ve tıp merkezlerinden alınan istirahat raporları için de geçici is göremezlik ödeneği ödenmektedir.

SGK ile anlaşması olmayan özel hastane veya tıp merkezinin hekiminin vereceği istirahat raporu internet (e-ödenek) üzerinden SGK’nın sistemine ve işverenin e-bildirge ekranına düşmeyeceğinden, online rapor verilemeyeceğinden, kağıt ortamında düzenlenmiş onaylı raporun işyerinin bağlı olduğu SGK Müdürlüğü Kısa Vadeli Sigorta Kolları servisine verilmesi, ayrıca çalışmadı bildirimi yapması için işverenin veya işyeri muhasebecisinin / işyerinin ilgili biriminin bilgilendirilmesi gerekir.

Bu konudaki tek istisna özel muayenehane hekimleri tarafından verilen istirahat raporları olup, bu raporlar SGK tarafından dikkate alınmamakta, geçici iş göremezlik ödeneği ödenmemektedir.

Linkedin paylaşımından Alıntı yapılmıştır

213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 232. Maddeye Göre
* Bilanço Esasına Tabi Mükellefler,
* İşletme Hesabı Esasına Tabi Mükellefler
* Kazancı Basit Usulde Tespit Olunan Mükelleflerin
Kendi Aralarında Sattıkları Emtia / Yaptıkları İşler İçin Fatura Vermek Ve Almak Mecburiyetindedirler. Kanun hükmüne göre fatura haricinde gider belgesi bu mükellefler arasında kullanılamayacaktır.

Bu hükmün zorluğu nedeniyle 204 Seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği İle İstisna Getirilmiştir.

Perakende Satış Fişi (Veya Yazar Kasa Fişi) Gider Kabul Edilen Haller
* İşyerlerinde Kullanılmak ve Tüketilmek Amacıyla Satın Alınan
* Bedeli Fatura Düzenleme Mecburiyetini Belirleyen Tutarı Aşmayan harcamalar gider yazılabilir.
> Kırtasiye Malzemeleri
> Büro Malzemeleri  ve
> Temizlik Malzemeleri
> Taksi Fişleri
> Akaryakıt Pompalarının Bağlı Bulunduğu ÖKC Fişi
Bunlar Dışında Kalan Alış Ve Giderler Ödeme Kaydedici Cihaz Fişi İle Tevsik Edilemeyeceğinden, Söz Konusu Belgelerde Yer Alan KDV İndirim Konusu Yapılamaz.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Türkiye'de bulunan şube ve iştiraklerinin yüzde 15'ten düşük efektif vergilemeye tabi tutulduğu global şirketlerin ülkemizin almadığı vergiyi (veya eksik alınan kısmı) almasını önlemek için, bunu bizim almamızı sağlayacak düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmek durumundayız

Değerli okurlar, son günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek basına vergi ile ilgili çok sayıda açıklama yapıyor. Bu pek alışık olduğumuz bir durum değil.

Bugünkü yazımda Mehmet Şimşek'in kamuoyuna yaptığı asgari kurumlar vergisi hakkındaki açıklamaları ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım.

T24 Yıllık (Ocak-Aralık 2024)'te yayımlanan "Vergide sıkılaştırma dönemi" başlıklı yazımda, 2024'ün önemli bir vergi başlığının asgari kurumlar vergisi olacağını gerek küresel gerekse lokal düzeyde bu konunun 2024'te çok konuşulacağını belirtmiştim. Hazine ve Maliye Bakanlığının bu konudaki hazırlıklarını önemli ölçüde tamamladığını da ilave etmiştim.

Bugün geldiğimiz noktada yasal düzenleme hazırlıklarının da tamamlandığını ve 2024 yılından geçerli olmak üzere OECD düzenlemelerine uygun yasal düzenlemelerin hayata geçirilmek üzere olduğunu söyleyebiliriz.

Bakan Şimşek'in OECD'nin asgari kurumlar vergisine geçtiği, bizim de çokuluslu şirketler için asgari kurumlar vergisi getireceğimiz yönündeki açıklamaları sürpriz değil. Bu beklenen bir düzenleme zaten. Çünkü birçok ülke bu konudaki yasal düzenlemelerini çoktan yürürlüğe koydu.

Küresel asgari kurumlar vergisi uygulaması, yıllık geliri 750 milyon Euro veya daha fazla olan çok uluslu şirketlerin, faaliyet gösterdikleri her bir ülkede elde ettikleri gelirler üzerinden, asgari düzeyde vergi alınmasını sağlamak için öngörülüyor. Bu kapsamda, küresel asgari kurumlar vergisi oranı yüzde 15 olarak belirlenmiş bulunuyor. Yani çokuluslu işletmelerin, düşük vergileme yapılan veya hiç vergileme yapılmayan ülkelerdeki şube ve iştiraklerinin en az yüzde 15 oranında vergi yüküne katlanmaları amaçlanıyor.

Bu düzenlemeyi biz de bir an önce yürürlüğe koymak durumundayız, eğer koymazsak bu konuda ülke olarak zarar edeceğiz. Bu nedenle, Türkiye'de bulunan şube ve iştiraklerinin yüzde 15'ten düşük efektif vergilemeye tabi tutulduğu global şirketlerin ülkemizin almadığı vergiyi (veya eksik alınan kısmı) almasını önlemek için, bunu bizim almamızı sağlayacak düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmek durumundayız.

Bu kapsamda yatırım teşvik tedbiri olarak uygulanan indirimli kurumlar vergisi uygulaması özel bir önem taşıyor. Eğer yatırım teşvik mevzuatını, bu teşvik unsurunun etkisini azaltmadan indirimli kurumlar vergisine tabi kurum kazançları yönünden en az yüzde 15 kurumlar vergisi tahsil edilecek şekilde revize etmezsek, bizim almadığımız vergiyi çok uluslu işletmelerin merkezinin bulunduğu ülke alacak!

Beklediğimiz düzenleme, teşvikli yatırımlara ilişkin kurumlar vergisinin en az yüzde 15 oranında tahsil edilmesini sağlamak, ancak bu teşviki ikame edecek başka destek unsurlarıyla yatırımcılara kullandırmak.

Gelen haberlerden Maliye Bakanlığının bu konuda gerekli tüm hazırlıkları yaptığını ve ülkemizin zarara uğramayacağını anlıyoruz.

Bakanın açıklamalarının asıl merak edilen kısmı lokal asgari kurumlar vergisine ilişkin. 2022 yılı için bazı istisna ve indirimleri uygulayan kurumlar vergisi mükellefleri için "ek vergi" adı altında asgari bir kurumlar vergisi ödenmesi öngörülmüştü. Anayasal ilkeler açısından sorunlu bu düzenleme pek çok kurum tarafından Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle dava edildi, ancak Anayasa Mahkemesi deprem gerekçesiyle düzenlemeyi Anayasaya aykırı bulmadı.

Şimdi benzer bir düzenlemenin tüm kurumlar vergisi mükelleflerini kapsayacak şekilde yapılması öngörülüyor. Yani ister teşvik isterse istisna veya indirim uygulaması olsun efektif kurumlar vergisi yükünün en az yüzde 15 oranında olması isteniyor.

Geçmişte buna benzer bir düzenleme vardı. 5422 sayılı mülga Kurumlar Vergisi Kanununa 3824 sayılı Kanunla 1992 yılında eklenen mükerrer 25'inci maddesine göre kurumların, kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazançları ile kazançtan indirim konusu yapılan gelirlerinin (iştirak kazançları hariç) bulunması halinde, ödeyecekleri verginin kanuni kurumlar vergisi oranının yüzde 50'sinden az olamayacağı hükme bağlanmıştı. Bu uygulama 3946 sayılı Kanunla 1.1.1994 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmıştı.

Lokal asgari kurumlar vergisine ilişkin önerilerim

Eğer lokal asgari kurumlar vergisine ilişkin bir düzenleme yapılacaksa, öncelikle iştirak kazançları istisnası üzerinden asgari kurumlar vergisi alınmayacağı hususunun yasal düzenlemede açıkça belirtilmesi gerekir. Çünkü bu istisna gerçek bir istisna değil, mükerrer vergilemeyi önlemeye yönelik bir düzenlemedir.

Emisyon primi üzerinden de asgari kurumlar vergisi alınmaması gerekir. Çünkü emisyon primi de gerçek bir kurum kazancı değildir, sermaye benzeri bir öz sermaye unsurudur. Ortaklarca işletmeye konulan paralardır. Kurum kazancına dahil edilmemesi gerekir.

Zarar olsa dahi asgari vergi alınacağı yönünde haberlere rastlıyoruz, bu da kabul edilemez. Eğer bu doğrultuda düzenleme yapılırsa düzenlemenin bu yönüyle Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi kaçınılmazdır.

Ayrıca asgari kurumlar vergisi oranı olarak yüzde 15 oranı asla düşünülmemelidir. Çünkü bu oran çok yüksektir, asgari kurumlar vergisi oranı kazancın niteliğine göre yüzde 5 veya yüzde 10 olarak belirlenmeli, Cumhurbaşkanına bu konuda sadece indirim yetkisi verilmelidir.

Erdoğan Sağlam YMM

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/kuresel-ve-lokal-asgari-vergi-getirilecegi-yonundeki-vergi-haberleriyle-ilgili-goruslerim,44945

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Araç Alım Satımlarında Yeni Dönem Başlıyor, Trafik Sigortasında 15 Gün Kuralı Kalkıyor Böylece araç alım satımlarında trafik sigortası kaynaklı sorunlar ortadan kalkacak…
  • Sahte Sigortalıların Emeklilikleri İptal Mi Ediliyor? SGK, yapay zekâdan yararlanarak tespitleri yapıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik…
  • Forward İşlemleriyle İlgili KDV Tarhiyatları Forward sözleş­melerinde, ta­raflar belirli mik­tardaki dövizi ge­lecekte, şimdiden belirlenen bir…
Top