Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

e-Defter uygulamasında yapılan geliştirme ile birlikte e-Defter Uygulaması ekranları yenilenmiş ve kullanıma açılmıştır. Ayrıca söz konusu geliştirme ile birlikte 22.5.2024 tarihi itibarıyla yüklenecek paketler için geçerli olmak üzere; e-Defter ve berat dosyalarının “eşanlı olarak” e-Defter uygulaması üzerinden veya web servis aracılığıyla Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenme imkânı getirilmiştir.

Bu kapsamda;

  • Belirtilen tarihten önce e-Defter uygulamasına yüklenmiş olan berat dosyalarına ilişkin e-Defter ve GİB onaylı berat dosyalarının, e-Defter Saklama Uygulaması üzerinden Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gerekmektedir.
  • Belirtilen tarih ve sonrasında yüklenecek e-Defter ve berat dosyalarının, Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine eşanlı olarak yüklenmesi gerekmektedir. Eşanlı olarak yüklenen e-Defter ve berat dosyaları için e- Defter Saklama Uygulaması üzerinden işlem yapılmayacaktır.

Diğer taraftan, Elektronik Defter Genel Tebliği (Sıra No: 1)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No:4) ile elektronik defter ve berat dosyalarının Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerine yüklenmesine ilişkin süreler uzatılmış; e-Defter ve berat dosyalarının Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yazılım uyumluluk onayı verilen yazılım firmalarının veya defter tutma hususunda 3568 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde yetki verilen Meslek Mensuplarının “Mali Mührü” ya da “Nitelikli Elektronik Sertifikası” ile imzalanması/onaylanması ve defter ve berat dosyalarının bunlar tarafından Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerine yüklenebilmesi için Dijital Vergi Dairesi üzerinden muvafakatname verme imkânı getirilmiştir.

Bu kapsamda;

  • Aylık yükleme tercihinde bulunan mükellefler, dönem bazında ilgili olduğu ayı takip eden üçüncü ayın sonuna kadar Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerine yüklemeleri gereken elektronik defter ve berat dosyalarını bundan böyle ilgili olduğu ayı takip eden dördüncü ayın 10’uncu günü sonuna kadar yükleyebilecektir.
  • Geçici vergi dönemleri bazında yükleme tercihinde bulunan mükellefler ise, üç aylık dönemler için, bu dönemlerin ilgili olduğu geçici vergi beyannamesinin verileceği ayı izleyen ayın 10’uncu günü sonuna yükleme yapabilecektir.
  • e-Defter Muvafakatname İşlemleri” Dijital Vergi Dairesi üzerinden kullanıma açılmıştır. e-Defter ve berat dosyalarının imzalanmasına, onaylanmasına ve yüklenmesine ilişkin olarak verilecek muvafakatname ile Meslek Mensupları ve Uyumlu yazılım firmaları, mükelleflerinin elektronik defter ve berat dosyalarını kendi mali mühürleri ya da elektronik imzaları ile imzalayıp Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerine yükleyebilecektir.

Duyurulur.

Güncellenen E-Defter Uygulama Kılavuzuna Ulaşmak İçin Tıklayınız

Evini kiraya verenlerden sonra şimdi de evini satacaklara, birden fazla evi olanlara vergi geliyor. Sözcü Gazetesi'nde yer alan habere göre bütçe harcamalarına kaynak bulmak için rotayı konut sahiplerine çeviren iktidarın, birden fazla konutu olanlara katlamalı Emlak Vergisi ve tapu harcı getirmeye hazırlandığı iddia edildi. Ayrıca konutunu 5’inci yıldan sonra satanlardan da vergi alınmaya başlanması bekleniyor.

Vergiler piyasa bedelleri üzerinden hesaplanacak iddiası

Konut satışlarında vergilerin de piyasa bedelleri üzerinden hesaplanacağı öne sürülüyor. Bu kapsamda hem konut satanlar, hem de konut alanlar yüklü vergilerle karşılaşabilir. Yeni düzenlemelerin konut fiyatlarında yeni bir zam dalgası yaratması öngörülüyor.  Düzenlemenin, yasa çıktıktan sonraki satışlara uygulanacağı belirtildi.

Haziran'da Meclis'te 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi reformuyla ilgili çalışmaları hızlandırdı. Vergi reformu taslağında, konut sahipleri ile konutu yatırım aracı olarak kullananların daha fazla vergi ödemelerine yol açacak düzenlemeler yer alıyor.

Haziran'ın ilk haftasında TBMM’ye sunulması planlanan taslağın milyonlarca konut sahibini etkileyecek vergi değişikliği şöyle olacak:
Mevcut düzenlemeye göre, satın alınan konut 5 yıl elde bekletilip 5’inci yıldan sonra satılırsa vergi ödenmiyor.
Bu konut ilk 5 yıl içinde satılırsa Maliye, değer artış kazancı üzerinden yüzde 15-40 oranında vergi alıyor.
Yeni düzenleme ile 5 yıl istisnasının kaldırılması bekleniyor.
Satın alınan evin üzerinden 5-10 hatta 50 yıl da geçse satıldığı gün değer artış kazancı hesaplanıp vergisi alınacak.

Satış fiyatı esas alınacak

Taslak düzenleme ile konut alım satımında belediyeden alınan ve gerçek değerin altında kalan rayiç bedel uygulamasının kaldırılacağı ifade ediliyor. Konutların güncel piyasa değeri esas alınacağı, güncel değerlerin de ekspertiz raporlarıyla belirleneceği belirtiliyor. Güncel fiyata geçilmesi konutunu satanlara ağır vergi yükü getirirken, alıcının ve satıcının ödediği yüzde 2’şerlik tapu harcında da artış yaşanmasına neden olabilir. Kayıt dışılığı önlemek için tapu harcının düşürülmesinin görüşüldüğü de belirtildi.

Birden fazla konuta katlamalı vergi

Taslak düzenlemeyle birden fazla evi olanların ikinci, üçüncü ve diğer evlerinden daha yüksek oranlarda Emlak Vergisi alınması da öngörülüyor. Örneğin iki evi olanlar, birinci evi için 5 bin lira vergi ödüyorsa ikinci evi için 7 bin 500 ya da 10 bin lira ödemek zorunda kalabilir. Tapu harcı tutarları da birden fazla evi olanlarda katlamalı olarak artabilir.

https://www.ekonomim.com/ekonomi/evini-satacaklara-birden-fazla-evi-olanlara-vergi-surprizi-sinirsiz-satis-vergisi-yolda-haberi-744567

Perşembe, 23 Mayıs 2024 07:23

VERGİ HATALARI VE DÜZELTME YOLLARI

Ülkemizde vergilemede vergi mükelleflerinin ödenmesi gereken vergileri hesaplayıp beyan etmeleri ve vergi dairelerinin bunun üzerine tarh ve tahakkuk işlemlerini yapmaları esastır. Vergilendirme süreci içerisinde gerek mükellef gerekse vergi idaresi tarafından hata yapılması söz konusu olabilmektedir. Vergilemede hata bazen kolayca görülebilmekte bazen de hatanın anlaşılması yorum ve incelemeyi gerektirmektedir. Vergi Usul Kanunu’nda vergi idaresince yargı yoluna gitmeden, hataların düzeltilmesine ilişkin olarak 116-126’ncı maddelerinde düzenlemeler yapılmıştır. Mükelleflerce Mart, Nisan ve Mayıs aylarında çok sayıda beyanname verilmesini dikkate alarak, bu gün yazımızda vergi hataları ve düzeltme imkânları üzerinde duracağız. 

- Vergi hataları

Vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır. Hatalar hesap hatası, vergilendirme hataları olarak iki grupta incelenebilir.

Ayrıca, vergi cezaları, gecikme faizi, tecil faizi ve gecikme zammı da vergi hatası kavramı içinde değerlendirilir vergi hatalarına ilişkin usul ve esaslara göre tespit edilir ve düzeltilir. Bu hususla ilgili Vergi Usul Kanunu’nun 375’inci maddesi şöyledir. “Vergi cezalarında yapılan hatalar, bu kanunda vergi hataları için belli edilen usul ve şartlara göre düzeltilir.’’

- Hesap hataları

Hesap hataları verginin matrahında, verginin miktarında olabileceği gibi mükerrer vergi istenmesi ve alınması şeklinde de olabilir.

- Matrahta hatalar

 Vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekâlif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır. Matraha ilişkin olarak takdir komisyonu kararı, vergi inceleme raporu, yoklama fişi gibi belgelerde yapılan yanlışlıklar da matrah hatası olarak değerlendirilebilir. 

-  Vergi miktarında hatalar

 Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya yanlış yapılmış olması birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır. 

- Verginin mükerrer olması

 Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden aynı dönemde, bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınmasıdır. 

- Vergilendirme hataları

Vergilendirme hataları mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, verginin konusunda hata, vergileme döneminde hata gibi muhtelif şekilde olabilir.

i) Mükellefin şahsında hata: Bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.

ii) Mükellefiyette hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır.

 iii) Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır.

iv) Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olmasıdır.

- Hataların meydana çıkarılması ve düzeltme yetkisi

Vergi hataları mükelleflerin hatayı anlamaları ve vergi idaresine başvurmaları halinde ortaya çıkarılacağı gibi vergi idaresinin iç işleyişi sırasında da görülüp, mükellefin müracaatı olmasa dahi düzeltilmesi yoluna gidilebilir.

Vergi idaresince hataların bulunması; İlgili memurun hatayı bulması veya görmesi ile üst memurların yaptıkları incelemeler neticesinde hatanın görülmesi ile hatanın teftiş sırasında meydana çıkarılması ile hatanın vergi incelenmesi sırasında meydana çıkarılması yoluyla olur. 

- Düzeltme ve düzeltmeye yetkililer

Vergi hatalarının düzeltilmesine, ilgili vergi dairesi müdürü karar verir.

Yukarıda açıklanan hatalar, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra düzeltme fişine dayanılarak düzeltilir. Hatanın mükellef aleyhine yapılmış olması halinde, fazla vergi aynı fişe dayanılarak terkin ve tahsil olunmuş ise mükellefe ret ve iade olunur. Düzeltme fişinin bir nüshası, reddedilecek miktarla müracaat edeceği muhasebe ve müracaat süresi zikredilmek suretiyle mükellefe tebliğ edilir. Mükellef tebliğ tarihinden başlayarak bir yıl içinde parasını geri almak üzere müracaat etmediği takdirde hakkı düşer.

Nakden veya mahsuben tahsil edilen ancak fazla veya yersiz olarak tahsil edildiği anlaşılan vergilerde vergi kanunları gereğince mükelleflere yapılacak iade ve mahsup işlemlerinde, düzeltmeye dayanak teşkil edecek belgeler ile bu işlemlere ait usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca belirlenir.

 Bu kanunun (VUK) 4’üncü maddesinde yazılı vergi dairesinin görev ve yetkilerini haiz olarak faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında düzeltme yetkisi vergi dairesi başkanına ait olup, başkan bu yetkisini ilgili grup müdürlerine ve/veya müdürlere devredebilir.

Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi ve mükellefiyet türü ile düzeltmeye konu tutarı ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak düzeltme yetkisinin devredilmesi ile düzeltmenin bağlı olunan vergi dairesi dışındaki vergi daireleri tarafından yapılmasına izin vermeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. 

- Re'sen düzeltme

İdarece tereddüt edilmeyen açık ve mutlak vergi hataları re'sen düzeltilir. Kendi aleyhlerine düzeltme yapılan kimselerin düzeltmeye karşı vergi mahkemesinde dava açma hakları mahfuzdur. 

- Düzeltme talebi

Mükellefler, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilirler. Bunların posta ile taahhütlü olarak gönderilmesi caizdir. 

Düzeltme talebinin incelenmesi

Vergi dairesinin ilgili servisi düzeltme talebini kendi mütalaasını da ilave ederek, düzeltme merciine gönderir. Düzeltme mercii talebi yerinde gördüğü takdirde, düzeltmenin yapılmasını emreder; yerinde görmediği takdirde, keyfiyet düzeltmeyi isteyene yazı ile tebliğ olunur. 

- Şikâyet yolu ile müracaat

Vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri ret olunanlar şikâyet yolu ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na müracaat edebilirler.

Bu konuda il özel idare vergileri hakkında valiliğe ve belediye vergileri hakkında belediye başkanlığına müracaat edilir. 

- Düzeltmenin kapsamı

Vergi mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve Danıştay’dan geçmiş olan muamelelerde vergi hataları bulunduğu takdirde, bu hatalar, yargı kararları kesinleşmiş olsa bile, yukarıda yer alan ve ilgili maddelerde yazılı usul dairesinde düzeltilebilir. Şu kadar ki; düzeltmenin yapılabilmesi için hatalar hakkında anılan yargı mercileri tarafından bir karar verilmemiş olması şarttır. 

Düzeltmede zamanaşımı

VUK’un114’üncü maddesinde yazılı zamanaşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hataları düzeltilemez. Şu kadar ki, düzeltme zamanaşımı süresi:

a) Zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın yapıldığı;

b) İlan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği;

c) İhbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen vergilerde 6183 sayılı Kanun’a göre haczin yapıldığı; Tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamaz.

Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/vergi-hatalari-ve-duzeltme-yollari/744530

Perşembe, 23 Mayıs 2024 07:20

VERGİ İNCELEMESİNDE SÜRE SORUNU

Vergi incelemesi, hiç şüphesiz vergi idaresi açısından en önemli denetim araçlarından biri. Etkin bir vergi denetimi, mükelleflerin vergiye uyumu ve verginin tabi olduğu anayasal ilkelerin hayata geçmesi bakımından oldukça mühim.

Bu önemli denetim aracının tabi olduğu sınırlar ve işleyişi zaman zaman çeşitli yönleriyle tartışma konusu olmaktadır. Bu anlamda, vergi incelemesinin süresinde bitirilmemesi ve bunun tarhiyata hukuki etkisinin ne olacağı sorusu sıklıkla öne çıkan bir konu.

Yasal düzenleme

 Vergi incelemesinde süre konusu, incelemenin türüne göre Vergi Usul Kanunu’nda ele alınmaktadır. Buna göre, incelemenin, tam inceleme yapılması halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme yapılması halinde en fazla altı ay, katma değer vergisi iade incelemelerinde ise en fazla üç ay içinde bitirilmesi esastır. Bu süreler içinde incelemenin bitirilememesi halinde ek süre talep edilebilir. Tam ve sınırlı incelemelerde altı ayı, katma değer vergisi iade incelemelerinde ise iki ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. (m.140/6)

Danıştay yaklaşımı

Vergi incelemesinin süresinde bitirilmemesi ve bunun hukuki etkisi, mükellefler tarafından açılan davalarda haklı bir argüman olarak ileri sürülmektedir. Konuyla ilgili görülen çeşitli uyuşmazlıklarda Danıştay yaklaşımı eleştiriye açık bir görünüm taşımaktadır.

Bu konuda bazı örnekler şu şekildedir; Davacı şirket temsilcisinin isteği üzerine incelemenin denetim elamanının çalışma yerinde yapıldığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 140. maddesinde düzenlenen sürelerin düzenleyici olduğu, belirtilen süreler içerisinde incelemenin sonuçlandırılmamasının tarhiyatı kusurlandırmayacağı belirtilerek, incelemenin süresi içerisinde mükellef kurumun iş yerinde tamamlanmadığına dair usule ilişkin itirazların reddine yönelik karar onanmıştır.

(Danıştay 7.Daire, E.2018/789, K.2021/4723) İlk Derece Mahkemesi kararında, Vergi Usul Kanunu’nun 140(1)-6 maddesindeki süre sınırları belirtilmiş ve ilgili birimlerin vergi incelemesinin öngörülen süreler içerisinde bitirilmesi için gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünde oldukları hüküm altına alınmasına karşın iade talebinin uzunca bir süredir karşılanmadığı, bu durumun hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

Konuyu inceleyen Danıştay dairesi, Yönetmelik’in “İnceleme Süresi” başlıklı  23.  maddesi dikkate alındığında, inceleme süresinin idarenin iç işleyişine ilişkin olduğu anlaşıldığından vergi incelemesinin öngörülen süre içinde tamamlanmamasının tek başına iptal sebebi olarak kabul edilemeyeceği neticesine varmış, kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık olmadığı sonucuna ulaşmıştır. (Danıştay 3. Daire, E. 2023/3417, K. 2023/3999)

Sürelerin tasniflenmesi

Hukukun her alanında olduğu gibi vergi hukukunda da süreler bir hakkın kullanılması yahut kaybedilmesinde önemli bir yere sahiptir. Niteliği, amacı ve işlevinden hareketle de çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadırlar. Anlaşılmaktadır ki Danıştay güncel kararıyla kanunda belirtilen yasal süreye düzenleyici veya iç işlem mahiyeti atfetmektedir. Vergi hukukunda sürelerin sınıflandırılmasına ilişkin kuramsal açıklamalar bu yazının kapsamı dışındadır. Bununla birlikte, kanunla belirlenen bir süreye iç işleyiş yahut düzenleyici nitelik atfı verginin yasallığı ilkesi, anayasal ilkeler ve ölçülülük tartışmalarını kaçınılmaz biçimde gündeme getirir. Söz konusu kararlar, bu yönüyle tartışmaya açıktır.

Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/vergi-incelemesinde-sure-sorunu/728412

Son zamanlarda emekli olup ancak aldığı maaşla geçinemeyenlerin sıkça sorduğu sor ile karşılaşmaktayız. Sigortalı çalışan çocuklarının ölümleri halinde kendilerine Sosyal Sigortalar Kurumu (SGK) tarafından maaş bağlanabilir mi?

15 bin TL aylık kira aldığım evi olduğunu belirten bir okurumuz, ölen sigortalı oğlumdan dolayı kendisine aylık bağlanıp bağlanmayacağı hakkında bilgi almak istedi.

510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten (Ekim 2008)  sonra vefat eden sigortalının anne ve/veya babasına aylık bağlanabilmesi için birtakım kıstaslar mevcuttur.

Öncelikle anne ve/veya baba 65 yaşın altında ise, ölen sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarından geriye artan hisse olmak zorundadır. Ayrıca anne ve/veya babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş oldukları gelirleri asgari ücretin net tutarından (2024 yılında 17.002TL) az olmak zorundadır.

Yine anne ve/veya babaya ölen çocuklarından ölüm aylığı bağlanabilmesi için, diğer çocuklarından hak kazanılan gelir/aylıklar hariç olmak üzere, SGK tarafından gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması da şarttır.

Anne ve/veya baba 65 yaşın üstünde ise, yukarıda belirtilen şartları taşımaları halinde ölen sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarından geriye artan hisseye bakılmamakta, artan hisse olmasa bile ölüm aylığı bağlanmaktadır. 

Anne ve/veya babanın gelirlerin asgari ücretin net tutarından az olması koşulu

Vefat eden sigortalının anne ve/veya babasına aylık bağlanabilmesi için, “anne ve/veya babanın her türlü kazanç ve irattan elde etmiş oldukları gelirlerinin asgari ücretin net tutarından az olma koşulunu sağlamaları durumunda. 2021 yılında 2 bin 825 TL olan net asgari ücretin 2022 yılında 4 bin 253 TL’ye, 2023 yılında 8 bin 506 TL’ye ve 2024 yılında da 17 bin 2 TL’ye yükselmesi karşısında daha olanaklı. Ve daha çok sayıda anne ve/veya babaya 2024 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurmaları halinde aylık bağlanabilecektir.

Ahmet Metin Aysoy

SGK E. Başmüfettişi

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/aylik-geliri-17-bin-2-tlnin-altinda-anne-veveya-babaya-olum-ayligi-baglanabilir/744528

Mükelleflere, mali idare tarafından zaman zaman önemli hukuki ve cezai sonuçlar doğuracak olan evraklar tebliğ edilmektedir.

Mükelleflerin faaliyetlerini sona erdirdikten sonra veya faaliyetlerinin vergi idaresi tarafından re’sen terk ettirildikten sonra elektronik ortamda yapılan tebligatların hukuka uygun olup olmadığı ihtilaflara yol açmakta ve vergi yargısında da farklı kararlara konu olmaktadır.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 17.05.2024 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2023/9 E. Kararıyla mükellefiyetleri sona erdikten sonra düzenlenen ihbarnamelerin elektronik ortamda tebliğ edilmesinin hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde karar vermiştir.

E tebligat nedir, kimler kullanmak zorunda?

Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tebliği gereken evrakın Elektronik Tebligat Sistemi ile muhatapların elektronik adreslerine tebliğ edilmesi işlemidir. Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Kurumlar vergisi mükellefleri, ticari, zirai ve mesleki yönden gelir vergisi mükellefleri (kazançları basit usulde tespit edilenlerle gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler hariç) e-Tebligat sistemini kullanmak zorundadır.

E tebligattan adreslerinin kapatılması

Zorunlu veya ihtiyari olarak elektronik tebligat sistemine dahil olan mükelleflerden; gerçek kişiler için ilgilinin ölümü veya gaipliğine karar verilmesi, tüzel kişilerde ise ticaret sicil kaydının silinmesi halinde, mükelleflerin elektronik tebligat adresleri kullanıma kapatılır.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 17.05.2024 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2023/9 Esas kararı ile Bölge İdare Mahkemeleri arasındaki görüş ayrılığına son noktayı koydu. Karar; mükellefiyetini kendi iradesiyle sona erdiren veya mükellefiyeti re’sen terkin edilen gerçek kişilerin mükellefiyetinin sona erdiği tarihten sonra düzenlenecek ihbarnamelerin, elektronik ortamda mı yoksa adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde posta yoluyla mı tebliğ edileceğine ilişkindir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, mükellefiyetini kendi iradesiyle sona erdiren veya mükellefiyeti re’sen terkin edilen gerçek kişilere mükellefiyetinin sona erdiği tarihten sonra yapılacak tebligatın, Vergi Usul Kanunu’nun 107/A maddesi uyarınca elektronik ortamda yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına karar verilmiştir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararının etkileri

 Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararları, İdare Mahkemeleri arasındaki ihtilafları gideren ve bağlayıcılığı olan kararlardır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu kararı mükellefiyeti sona eren gerçek kişilere yapılacak tebligatın elektronik ortamda yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde olduğundan dolayı, mükellefiyeti sona eren gerçek kişilerin zamanaşımı süresi boyunca elektronik tebligat adreslerini kontrol etmelerinde fayda olacaktır.

Belirttiğimiz üzere elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Mali idare tarafından mükelleflere defter belge ibraz yazısı, vergi inceleme raporu, vergi tekniği raporu, vergi /ceza ihbarnamesi, ödeme emri gibi önemli hukuki sonuçlar doğurabilecek belgeler tebliğ edilebilmektedir. Ve bu evraklar için ibraz ve dava açma sürelerinin tebliğ tarihinden sonra başladığı unutulmamalıdır.

Mahmut Bülent YILDIRIM

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/mukellefiyetiniz-sona-erse-de-elektronik-tebligatlarinizi-kontrol-edin/728366

Bilindiği üzere, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisini otomobilin maliyetine eklemek mükelleflerin tercihine bırakılmıştır. ÖTV ve KDV maliyete eklenirse veya ikinci el binek otomobili alınırsa amortismana tabi tutarı ile ilgili sınırlamalara dikkat edilmesi gerekiyor. Benzer sınırlama ÖTV ve KDV doğrudan gider yazıldığı durum içinde hem gider açısından hem de amortisman tutarı açısından geçerli. Her durumda iktisap edilen yıl için belirlenen amortisman sınırı dikkate alınarak amortisman ayrılması gerekiyor. Öte yandan, 31.12.2023 tarihli bilançolarda yer alan binek otomobillerin enflasyon düzeltmesine tabi tutulması sonucunda gider yazılacak amortisman tutarının değişip değişmeyeceği konusunda belirsizlik var gibi ancak vergi idaresi tarafından 22.12.2023 tarihinde verilen bir görüş hayalleri suya düşürüyor. Söz konusu görüşte binek otomobillerinin yeniden değerlemeye tabi tutularak değerinin artırılmasının, gider olarak dikkate alınabilecek amortisman tutarını etkilemeyeceğini belirtilmiş.

Anılan görüş dikkate alındığında, enflasyon düzeltmesi yapılan binek otomobiller için iktisap edildiği yılda geçerlik olan amortisman sınırını dikkate almak suretiyle amortisman ayırmaya özen gösterin.

Linkedin paylaşımından Alıntı yapılmıştır

Çarşamba, 22 Mayıs 2024 16:52

HAYAT STANDARDI GERİ Mİ GELİYOR!

Kâr ya da zarara bakılmayacak: Tüm şirketlere yüzde 15’e kadar asgari kurumlar vergisi geliyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in üzerinde çalışma yapıldığını açıkladığı asgari kurumlar vergisinin detaylarına Ekonomi Gazetesi ulaştı. Buna göre, şirketler kâr ya da zarara bakılmadan yüzde 10-15 arası asgari vergi ödeyecek. Merkezleri farklı ülkelerde olan çok uluslu şirketler ise yine yüzde 15 kurumlar vergisi ödeyecek.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in önceki gün TRT yayınında bahsettiği Asgari Kurumlar Vergisi 1990’lı yılların ilk yarısında Türkiye’de uygulanmış ve 1999 yılında kaldırılmıştı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tekrar bu alanda çalışma yapması, fiiliyatta ödenen kurumlar vergisi oranının çok düşük kalmasından kaynaklanıyor.

Bakan Mehmet Şimşek’in açıklamaları doğrultusunda yurt içindeki işletmelere yönelik asgari kurumlar vergisi uygulanmasının kararlaştırılması halinde, mükelleflerin kâr edip etmediğine bakılmaksızın yüzde 10-yüzde 15 arasında bir asgari kurumlar vergisi uygulanacak. Bunun hayata geçirilmesi durumunda, gelir vergisi mükellefleri için ise yine geçmiş yıllarda olduğu gibi hayat standardı uygulaması da büyük ihtimalle yeniden başlayacak.

İştirak kazançları dışında istisnalar kaldırılarak da yapılabilir

Şu anda Kurumlar Vergisi Kanunu’nun ‘istisnalar’ başlıklı 5’inci maddesinde yaklaşık 30 adet istisna bulunuyor. Asgari Kurumlar Vergisinin ilk uygulama döneminde ‘iştirak hisseleri istisnası’ dışındaki istisnalar üzerinden vergilendirme yapılmıştı.

Bakan Mehmet Şimşek, bir süre önce yaptığı açıklamada da vergi istisnalarını yeniden ele alacaklarını söylemişti. Bakanlığın bu konuda yapacağı çalışmada, istisnaları kaldırarak bir nevi asgari vergi getirebileceği belirtiliyor. Yani ‘yararlanılan istisna tutarı ne olursa olsun’ yüzde 10 veya yüzde 15 vergi getirilmesinin, her istisna için ayrı düzenleme yapma zorunluluğunu da ortadan kaldırabileceği vurgulanıyor.

Küresel Asgari Kurumlar Vergisi toplam vergi gelirini düşürecek

Bakan Mehmet Şimşek’in bahsettiği küresel asgari kurumlar vergisi ise çok uluslu şirketlerin vergiden kaçınmak için şirket merkezlerini vergi oranları düşük ülkelere kaydırmaları sonucu oluşan vergi kaybının giderilmesini amaçlıyor. Bu düzenleme küresel cirosu 750 milyon Euro ve üzerinde olan şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerde vergi oranı ne olursa olsun yüzde 15 kurumlar vergisi ödemesini öngörüyor.

Türkiye bu kalemden, 2022’de 5 milyar 475 milyon lira, 2023 yılında 10 milyar 310 milyon lira tahsilat yapmıştı.

https://www.ekonomim.com/gundem/kar-ya-da-zarar-bakilmayacak-tum-sirketlere-yuzde-15e-kadar-asgari-kurumlar-vergisi-geliyor-haberi-744395

Bilindiği üzere vergi mevzuatı açısından 2024 yılından itibaren bankalar ve finansal şirketler hariç tüm mükelleflerde enflasyon muhasebesine geçilmiştir.

Enflasyon muhasebesine geçilirken 2023 yılında yeniden değerleme yapmış olanlarda, Ekim-Aralık/2023 döneminin amortisman giderlerinin değerlenmiş tutarlar üzerinden hesaplanıp hesaplanmayacağı konusunda bir kafa karışıklığı oluşmuş ve firmalar genellikle vergi beyanlarını ihtirazi kayıt ile yapmışlardı.

Bize göre ihtirazi kayıt konulan tutar üzerinden yapılan tarhiyat yasal dayanaktan yoksundur. 31.12.2023 bilançosundaki parasal olmayan kıymetler için enflasyon düzeltmesi yapılmış olması mükelleflerin yıllık yeniden değerleme hakkı için engel teşkil etmemektedir. Bu nedenle beyannamenin tahakkuk fişi tarihinden itibaren 30 günlük süre içerisinde dava açılabilecektir.

Aşağıda açıklayacağımız üzere 2023 yılının ilk üç geçici vergi döneminde yeniden değerleme yapmış olanlar, yılın son çeyreğinde de yeniden değerleme yaparak, amortismanlarını bu değerlenmiş tutarlar üzerinden ayırabilmelidirler. Şimdi de gerekçelerimizi sıralayalım:

1-Vergi mevzuatımıza göre sabit kıymetler üzerinden ayrılacak amortismanlar yıllık olarak ayrılır. (Vergi Usul Kanunu, Madde 320)

2-Hesap dönemi sonu, başka deyişle 31.12 tarihi itibariyle yapılan amortisman hesaplamalarında “yeniden değerleme” işleminin de yıllık bazda yapılması gerekir. (Vergi Usul Kanunu, Mükerrer Madde298/Ç)

3-2023 yılının ilk üç geçici vergi döneminde yeniden değerleme yapmış olmakla birlikte söz konusu yılın son üç ayında yeniden değerleme işlemi yapılmaması eksik amortisman ayrılması sonucunu doğurur.

4-Vergi Usul Kanunu ile diğer bazı kanunlarda değişiklikler yapan 7338 sayılı kanun[1] ile bilanço aktifindeki gayrimenkuller ile sabit kıymetlerde yeniden değerleme imkânı getirilmiştir. Esasen yeniden değerleme müessesesi vergi mevzuatımızda eskiden de mevcuttu ve uzun süre uygulama alanı bulmuştu. Madde hükmüne göre; 2022 yılından itibaren yeni değerler üzerinden amortisman ayrılarak gider kaydetmek imkan dahiline girmiştir. (Vergi Usul Kanunu Mükerrer Madde 298/Ç)

Düzenlemeye göre; aktifte yer alan varlıklar ile birikmiş amortisman tutarları Maliye GİB tarafından açıklanan yıllık yeniden değerleme oranı[2] ile değerlenir ve ortaya çıkan değer artışı bilanço pasifinde “değer artış fonu” hesabına alınır.

Yeniden değerleme neticesinde amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemeden önceki net bilanço aktif değerinin, yeniden değerleme oranı ile çarpımından sonra bulunacak net bilanço aktif değerinden indirilmesi suretiyle hesaplanan değer artışı, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabına alınır.

Bu işlemlerden sonra mükellefler yeni değerler üzerinden amortisman ayırarak, safi kurum kazancının tespitinde bu tutarları gider olarak kaydederler. (Gelir Vergisi Kanunu, “İndirilecek Giderler”, Madde: 41/7).

5-Amortisman ayırma esaslarındaki yıllık olma prensibine paralel olarak yeniden değerleme işlemi de yıllık bazda yapılır. Dönem sonu itibariyle işletmenin aktifinde yer alan sabit kıymetler için yıllık olarak açıklanan yeniden değerleme oranı ile işlem yapılır ve bu değer üzerinden amortisman ayrılır. Hatta yıl içindeki geçici vergi dönemlerinde yeniden değerleme işlemi yapılmasa dahi mükelleflerin yılsonu itibariyle yeniden değerleme hakları vardır. (Maliye Bakanlığı: 537 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği)

6-Görüldüğü üzere vergi mevzuatımıza göre yeniden değerleme işlemi yapma hakkı bulunan mükelleflerin bu hakkını yıllık olarak kullanabilmeleri mevzuat gereğidir. Maliye Bakanlığı’nca açıklanan 2023 yılı yıllık yeniden değerleme oranı 25/11/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 554) ile % 58,46 olarak açıklanmıştır. Buna göre mükellefler, %58,46 oranı ile yıllık yeniden değerleme hakkını haizdir.

7-Şimdi de enflasyon düzeltmesine geçiş döneminde yaşanan tereddütlere değinelim. Enflasyon düzeltmesi (=enflasyon muhasebesi) vergisel etki anlamında 2024 yılı başından itibaren yürürlüğe girmiştir[3]. Bu yeni sürecin başlangıç bilançosu olan 31.12.2023 bilançosundaki parasal olmayan kıymetler için mevzuat gereği enflasyon düzeltmesi yapılmış olması mükelleflerin yıllık yeniden değerleme hakkı için engel teşkil etmemektedir.

Enflasyon düzeltmesi döneminin 2024 yılından itibaren başladığına ilişkin Vergi Usul Kanunu Geçici 33. Madde hükmü şöyledir:

“31/12/2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulur. Yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez.”

Geçici 33. maddeden görüleceği üzere 2024 yılında itibaren enflasyon düzeltmesi, fiilen yürürlüğe girmiş olup; mükellefler kanunda belirtilen şekilde bilançodaki parasal olmayan varlıklarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar ve bu işlemler 2024 yılından itibaren vergisel sonuç yaratacaktır. Kanun maddesine göre bu sürecin başlamasında 31.12.2023 tarihli bilançonun enflasyon düzeltme katsayılarıyla bulunan değerleri baz alınacaktır. 31.12.2023 tarihli bilançonun enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan tutarlar ise geçmiş yıl kârı olarak vergiye tabi tutulmayacak veya geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmeyecektir. Böylece bu tutarlar 2023 yılının kurumlar vergisi matrahını etkilemeyecektir.

Dolayısıyla enflasyon düzenlemesi uygulama döneminden önceki yıl ve yıllar için ise “yeniden değerleme” hükümleri yürürlüktedir. Enflasyon düzeltmesi yapıldığı dönemlerde (2024 ve izleyen yıllar) amortismanlar, V.U.K.’nun mükerrer madde 298/A-6 uyarınca enflasyona göre düzeltilmiş değerler üzerinden ayrılacaktır. Düzeltmenin yapılmadığı dönemlerde ise bu eksikliği giderebilmek için, mevzuat; “yeniden değerleme” uygulamasıyla amortismanların yeniden değerlenmiş değerler üzerinden ayrılmasına olanak sağlamaktadır. Yeniden değerleme, bir anlamda enflasyon muhasebesi uygulanmayan dönemler için mevzuatımızda “bir telafi uygulaması” olarak fonksiyon ifa etmektedir. Bu yıllar ise 2023 ve 2022 yıllarıdır.

Bu açıklamalar da göstermektedir ki; 2023 yılında, enflasyon düzeltmesine göre amortisman ayırma hakkı bulunmadığından, mükelleflerin V.U.K.’nun 298/Ç maddesi kapsamında yıllık bazda yeniden değerleme yapıp yeni değerler üzerinden amortisman hakkı vardır. Dolayısıyla yıllık yeniden değerleme uygulamasının 2023 yılı özelinde ilk 9 ay ile sınırlandırılması vergi hukukuna uygun değildir. Zira bu durumda mükelleflerin 2023 yılının son üç ayına ilişkin amortisman tutarların eksik gider yazılması, vergi matrahının yüksek belirlenmesine ve fazladan vergi ödenmesine neden olacaktır. Böylece kanun koyucunun amaçlamadığı bir sonuç doğacaktır. Bilindiği üzere “Vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği” vergi hukukunun en temel ilkelerindendir.

8-Öte yandan belirtmek gerekir ki; Vergi İdaresi’nin gerek tebliğ, gerekse sirküler bazında 2023 yılı için yeniden değerleme işleminin yıllık bazda yapılamayacağına ilişkin açık ve net bir düzenlemesi de bulunmamaktadır.

9-Son olarak ileri süreceğimiz bir başka haklı gerekçe de; V.U.K.’nun Geç 32. Maddesi uygulaması olacaktır. 7338 sayılı kanunun 52 nci maddesiyle Vergi Usul Kanunu’na eklenen Geçici 32. Madde ile %2 vergi ödemek şartıyla isteyen mükelleflere şirket aktifinde bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi iktisadi kıymetlerini iktisap edildikleri tarihten yeniden değerleme uygulamasının başladığı 1.1.2022 tarihindeki değerlerine getirilmesine imkân sağlanmıştır. (Vergi Usul Kanunu, Geçici 32. Madde; Yürürlük: 1.1.2022).

Yeniden değerleme uygulaması 7338 sayılı kanunun 31 inci maddesiyle Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. Maddesine eklenen ”Ç” fıkrası ile; 1.1.2022 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Bu yasal değişikliğin yanı sıra ve bu uygulamanın başlamasına paralel olarak mükelleflere geçmiş dönemler için isteğe bağlı olmak üzere başka bir hak daha tanınmıştır. Buna göre isteyen mükelleflere şirket aktifinde bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi iktisadi kıymetlerini iktisap edildikleri tarihten yeniden değerleme uygulamasının başladığı 1.1.2022 tarihindeki değerlerine getirilmesine imkân sağlanmıştır.

Geçmişe yönelik değerleme işleminde her ne kadar böyle bir %2’lik vergi ödenmesi söz konusu olmakla beraber, zaman içinde “değer artışı kadar” fazla amortisman gideri yapılacağından, sonuçta vergisel avantaj sağlandığı görülecektir.

Dolayısıyla vergi avantajından yararlanmak isteyen mükellefler %2’lik vergiyi ödeyerek, yeniden değerleme uygulaması yapacağı gelecek yıllar için sabit kıymet değerlerini endeksleyerek arttırmıştır. Bu kararlarıyla 2022 ve 2023 yıllarında yıllık bazda yeniden değerleme yapılması amaçlanmıştır. İşte bu sebeple de bu mükelleflerin 2023 yılında yıllık olarak yeniden değerleme hakkı kullanımı vergi mevzuatına uygundur.

Aksi halde “hukuki öngörülebilirlik” ilkesi ihlal edilmiş olur ve geleceğe dönük programını ve yatırım planını belirli bir vergi yükünü hesaplayarak yapmış olan bir mükellefin vergi yükünde ortaya çıkacak bir artışla karşılaşması her şeyi alt üst eder. Zira vergileme açısından öngörülebilirlik; vergi mükelleflerinin vergilendirme konusundaki düzenlemeleri önceden bilmeleri ya da tahmin edebilmeleri halidir. Hukuken öngörülebilir olma, hukuk devletinin bireylere sağladığı önemli bir güvencedir.

Bu çerçevede V.U.K.’nun Geç 32. Maddesine uygun olarak %2 ödemek şartıyla yeni bir hak edinmiş olan mükelleflerin 2023 yılının son 3 ayı için yeniden değerleme hakkının ortadan kaldırılması hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğini ifade edebiliriz.

Sonuç olarak; 2024 yılında enflasyon düzeltmesine geçiş sebebiyle, 2023 yılının son 3 ayındaki yeniden değerleme uygulamasının bozulması söz konusu olmamalıdır. Mevzuat hükümleri açık olmasına rağmen, geçiş döneminde yaşanan gereksiz bir kafa karışıklığı sonucu ortaya çıkan tereddüt sebebiyle ihtirazi kayıtla beyan ve dava açma seçenekleri gündeme gelmiştir. Yıllık bazda yapılan yeniden değerleme işlemi hukuka uygundur. Eksik ayrılan amortisman giderleri sebebiyle fazladan ödenen vergi tutarlarının açılan davalar sonucunda vergi mükelleflerine iadesinin mümkün olacağı düşünülmektedir.

Mehmet Bingöl

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.finansgundem.com/yazarlar/enflasyon-duzeltmesi-ve-2023-yili-yeniden-degerlemede-son-3-ay-amortismanlari-icin-itiraz-gerekcesi-yazisi/1799897

[1] 7338 sayılı kanun, 26 Ekim 2021 tarih ve 31640 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[2] 25/11/2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 554) ile 2023 yılı için yeniden değerleme oranı %58,4 olarak açıklanmıştır.

[3] Mevzuatımıza göre “enflasyon düzeltmesi uygulaması” Vergi Usul Kanunu’nun (V.U.K.) mükerrer 298/A maddesi uyarınca kanunun aradığı şartların, başka deyişle “fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dâhil son üç hesap döneminde %100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10'dan fazla olması hali” daha önceki yıl olan 2022 yılında gerçekleşmesine rağmen aynı kanuna 7352 sayılı kanun ile eklenen geçici 33. Madde ile fiilen 2024 yılına ertelenmiştir.

e-Arşiv Fatura, e-Serbest Meslek Makbuzu, e-Müstahsil Makbuzu ve e-Adisyon uygulamalarının e-Arşiv Raporlarında "İmza Zamanı" alanı zorunlu hale getirilmiştir. e-Arşiv Fatura, e-Serbest Meslek Makbuzu ve e-Müstahsil Makbuzu uygulamalarının e-Arşiv Raporlarında “Vergi Oranı” alanı zorunlu hale getirilmiştir. e-Arşiv Fatura uygulaması e-Arşiv Raporlarında “Gönderi Bilgileri” alanı zorunlu hale getirilmiştir. e-Sigorta Komisyon Gider Belgesi uygulamasının e-Arşiv Raporlarında "İmza Zamanı" alanı zorunlu hale getirilmiştir. Güncellemeler 01.07.2024 tarihi itibari ile devreye alınacaktır.

"e-Arşiv Teknik Kılavuzu" güncellenmiştir. Güncel Kılavuza ulaşmak için tıklayınız.
"e-Arşiv paketi" güncellenmiştir. Güncel Pakete ulaşmak için tıklayınız.
"e-Sigorta Komisyon Gider Belgesi paketi" güncellenmiştir. Güncel Pakete ulaşmak için tıklayınız.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Araç Alım Satımlarında Yeni Dönem Başlıyor, Trafik Sigortasında 15 Gün Kuralı Kalkıyor Böylece araç alım satımlarında trafik sigortası kaynaklı sorunlar ortadan kalkacak…
  • Sahte Sigortalıların Emeklilikleri İptal Mi Ediliyor? SGK, yapay zekâdan yararlanarak tespitleri yapıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik…
  • Forward İşlemleriyle İlgili KDV Tarhiyatları Forward sözleş­melerinde, ta­raflar belirli mik­tardaki dövizi ge­lecekte, şimdiden belirlenen bir…
Top