Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

* E-Defter ve berat dosyalarının 2. kopyalarının muhafaza işleminin Başkanlıktan izin alan özel entegratörlerin ya da Başkanlığın bilgi işlem sistemlerinde muhafaza edilmesi, mükellefin asıl e-Defter ve berat dosyalarının muhafaza ve ibraz ödevlerini ortadan kaldırmaz.

* Bu çerçevede e-Defter ve berat dosyalarının yetkili makamlara ibrazı ÖNCELİKLE ilgili mükelleften yazılı olarak istenecektir.

* İlgili mükellef tarafından e-Defter dosyaları ile beratlarının yazılı talebe rağmen yetkili makamlara ibraz edilmediğinin veya edilemediğinin tevsikini müteakip, saklama hizmetini veren özel entegratörden Başkanlık aracılığı ile ya da muhafaza işleminin Başkanlık sistemlerinde yapılması halinde ise Başkanlıktan, resmi yazılı talepte bulunularak ilgili e-Defter ve berat dosyalarının ikincil kopyalarının ibrazı istenebilecektir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Bilgisayar sistemine virüs/siber saldırı düzenlenmesi kapsamında “Mücbir Sebep” halleri nedeniyle e-Defter veya beratlarına ait kayıtlarının bozulması, silinmesi, zarar görmesi veya işlem görememesi ve e-Defter ve berat dosyalarının muhafaza edildiği e-Defter saklama hizmeti veren özel entegratör kuruluşlardan veya Başkanlıktan ikincil örneklerinin temin edilemediği hallerde, söz konusu durumların öğrenilmesinden itibaren tevsik edici bilgi ve belgeleri ile birlikte 30 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yetkili mahkemesine başvurarak kendisine bir zayi belgesi verilmesini istemelidir.

 Mahkemeden zayi belgesinin temin edilmesini müteakip, zayi belgesi ile birlikte durumun Başkanlığa yazılı olarak bildirilmesi ve Başkanlık tarafından istenilen bilgi ve belgelerin (talep edilecek bilgi ve belgeler e-Defter Uygulama Kılavuzunda açıklanır) ibraz edilmesi halinde, mükelleflerin zayi olan e-Defter kayıtlarının yeniden oluşturulması ve bunlara ait yeni oluşturulan e-Defter ve berat dosyalarının e-Defter uygulaması aracılığı ile Başkanlık sistemine yeniden yüklenmesi için Başkanlık tarafından yazılı izin verilir.

Burada Özel Amaçlı YMM Raporunda; bahsedilen dönemlere ilişkin defterlerin Yevmiye madde numaraları ile indirilecek KDV, Hesaplanan KDV, Devreden KDV ve Ödenecek KDV tutarlarına yer verilmesi gerekir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçi haftada en fazla 30 saat toplamda bildirilen prim günü de 20 günü geçemez. Kısmi çalışan işçi anlaşmaya bağlı olarak gün veya saatlik olarak çalışabilir.

Kısmi süreli iş sözleşmelerinin mutlaka yazılı yapılması ve işçinin çalıştığı gün/saatin belirtilmesi gerekir. Örnekte olduğu gibi işçinin hangi gün kaç saat çalışacağı gibi çalışılan gün/saat durumunun belli olması gerekir.

Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan ile tam zamanlı çalışan işçiye kısmi süreli olmasından ötürü ayrımcılık yapılamaz.

Peki kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiye resmi tatil ücreti ödenmeli mi?

Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle işçinin çalışması gereken günün resmi tatile denk gelip gelmediğinin bilmek gerekir. Örnekte kısmi süreli çalışan iki işçinin durumuna baktığımızda

I. Çalışan'ın 1 Mayıs Çarşamba günü 2 saat çalışması varken II. Çalışan'ın ise 1 Mayıs Çarşamba günü çalışması yok.

Bu durumda;

I. Çalışan: 1 Mayıs günü çalışması gerekiyordu ama resmi tatile denk geldiği için çalışmadı
II. Çalışan ise 1 Mayıs günü çalışması olmaması nedeniyle çalışmadı

İşveren I. Çalışana resmi tatil ücretini ödemek durumundadır. II. çalışana ise herhangi bir ödeme yapmayacaktır.

Resmi tatil ücreti nasıl ödenmeli?
Kısmi süreli işçiye resmi tatil ücreti çalışmasına orantılı olarak ödenir. I. Çalışan resmi tatilde normalde tatil olmasa idi 2 saat çalışacak ve 400 TL alacaktı. Tatil olduğu için çalışmadı işveren bu durumda işçiye 400 TL çalışması olmasa bile ödemelidir.

Kamu İhale mevzuatına göre, ihalelere katılabilmek için Sosyal Güvenlik Kurumundan “Borcu Yoktur” yazısı alınması gerekmektedir. Aşağıda eski ve yeni borç limitleri açıklanmıştır.

İstekli/Borç Türü

Borç Sınırı

01/01/2024-30/09/2024

ARASI GEÇERLİ

01/10/2024 TARİHİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ

4-a Kapsamında Sigortalı Çalıştıran (Alt İşvereni olmayan Tüzel Kişi)

450.056,25

5.000 TL

4-a Kapsamında Sigortalı Çalıştıran (Alt İşvereni olan Tüzel Kişi)

900.112,50

5.000 TL

4-a ve 4-c Kapsamında Sigortalı Çalıştıran (Tüzel Kişi ve Sadece 4-a Kapsamındaki Sigortalılar İçin)

450.056,25

5.000 TL

4-a ve 4-c Kapsamında Sigortalı Çalıştıran (Tüzel Kişi ve Sadece 4-c Kapsamındaki Sigortalılar İçin)

450.056,25

5.000 TL

4-a Kapsamında Sigortalı Çalıştıran (Alt İşvereni olmayan Gerçek Kişi ve 4-b Kapsamında Sigortalısı)

450.056,25

5.000 TL

4-a    Kapsamında Sigortalı Çalıştıran (Gerçek Kişi ve

4-b    Kapsamında Sigortalısı / 4-b Sigortalılığı İçin)

60.007,50

5.000 TL

4-b Kapsamında Sigortalı veya Sosyal Güvenlik Destek Primi Ödeme Yükümlüsü ve Genel Sağlık Sigortası

60.007,50

5.000 TL

01.10.2024 tarihinden itibaren 5.000 TL üzeri kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olanların ihalelere girmesi söz konusu olamayacak veya ihalelere girip ihalenin kazanılması halinde ise ihaleden men ve yasaklama durumu ortaya çıkacaktır.

İHALELERE KATILMAK İÇİN SGK’YA OLAN KESİNLEŞMİŞ BORÇLARIN SINIRLARI:

İhalelere katılabilmek, kazanılmış ihalelerden menedilmemek ve yasaklanmamak için aşağıda kapsamı ve miktarları belirtilen oranların üzerinde Sosyal Güvenlik Borcunun olmamasına dikkat edilmesi gerekmektedir. 18/5/2024 tarihli 32550 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan Kamu İhale Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğde borç sınırları yeniden belirlenmiştir.

1-  Kapsama Giren Borç Türleri ve Tutarı

İhale tarihi itibariyle Türkiye genelindeki borç asıl ve fer'ileri toplamı dikkate alınmak kaydıyla isteklinin;

a)  5510 sayılı Kanununun 4-1/a kapsamında sigortalı çalıştıran tüzel kişiliği haiz işveren olması halinde;

  • Kendilerine ait işyerlerinin, devir aldıkları işyerlerinin, kendi işyerleriyle birleşen veya kendi işyerlerine katılan işyerlerinin muaccel hale gelmiş sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ile diğer fer’ileri,
  • 1/5/2004 tarihinden sonra biten ihale konusu işler ve özel bina inşaatı işyerlerinden dolayı yapılan inceleme sonucunda, fark işçilik matrahı üzerinden bulunan ve isteklilerce ödenmesi kabul edilen prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarları,
  • İşin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarının tespiti hususunda SGK denetim elemanlarınca düzenlenen raporlarda önerilen asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanan prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarlarının idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları,
  • SGK ve diğer Kamu Kurumlarının denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, yapılan soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı tespit edildiği halde bu çalışmaları veya prime esas kazancı Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeyen veya eksik bildirilen sigortalılardan dolayı tahakkuk ettirilen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer'ilerinin idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları,
  • Kesinleşmiş mahkeme kararları uyarınca geriye doğru verilen prim belgelerine istinaden oluşan ve muaccel hale gelmiş sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ileri, 
  • Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığına veya eksik ücret ödendiğine dair belgeleri SGK’ya verilmeyen veya verilen belgeleri anılan Kurumca geçerli sayılmaması nedeniyle tahakkuk ettirilen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerinin idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları,
  • Bir işverenin işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran alt işverenin, bu işyerlerinde çalıştırdıkları sigortalılardan dolayı tahakkuk eden ve ödenmeyen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ileri,
  • Ortağı olduğu şirketin sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer'ilerine ilişkin borçlarından ötürü, (şirketin nevi dikkate alınarak) sorumlu olduğu tutarları,

Toplamının, ihale tarihi itibariyle 5.000. TL’ yi aşan tutarı kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olarak kabul edilecektir.

b)   5510 sayılı Kanunun 4 -1/a bendi ile © bendi kapsamında sigortalı çalıştıran tüzel kişiliği haiz işveren olması halinde;

Yukarıda (a) bendinde sayılan borçların ihale tarihi itibariyle 5.000 TL’ yi aşan tutarlar ve 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanları çalıştırmalarından dolayı yasal ödeme süresi geçmiş prim, kesenek ve kurum karşılıkları ile bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer'ilerinin 5.000 TL’ yi aşan tutarları kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olarak kabul edilecektir.

c)  5510 sayılı Kanunun 4-1/a kapsamında sigortalı çalıştıran gerçek kişiliği haiz işveren ve 4-1/b kapsamında sigortalı olması durumunda,

5510 sayılı Kanunun 4-1/a kapsamında çalıştırılan sigortalılarından veya şirketin nev’ine göre sorumluluğu da dikkate alınarak üst düzey yöneticisi veya ortağı olduğu şirketin SGK’ ya yukarıda (a) başlıklı bölümde sayılan borçlarının ihale tarihi itibariyle 5.000. TL’ yi aşan tutarlar ve Kanunun 4 -1/ b bendi kapsamındaki sigortalılığından doğan prim ile 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki genel sağlık sigortası prim borçları ile bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve ferîlerinin 5.000 TL’ yi aşan tutarları kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olarak kabul edilecektir.

ç) 5510 sayılı Kanunun 4-1/b kapsamında sigortalılığı olan gerçek kişi olması durumunda,

5510 sayılı Kanunun 4-1/b kapsamında sigortalı sayılmasından veya sosyal güvenlik destek primi ödeme yükümlülüğünden doğan borçları ile 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki genel sağlık sigortası borçlarının gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferîlerinin 5.000 TL’ yi aşan, gerek üst düzey yöneticisi olduğu gerekse ortağı olduğu işveren şirketin SGK’ya olan prim, işsizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer ferîlerine ilişkin borçlarının şirketin nev’ini dikkate alarak 5.000 TL’ yi aşan tutarları kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olarak kabul edilecektir.

2-  Kapsama Girmeyen Borç Türleri

İsteklilerin ihale tarihi itibariyle Türkiye genelindeki;

  1. İlgili kanunlara göre tecil ve taksitlendirilerek ya da özel kanunlara göre yeniden yapılandırılarak ödeme planına bağlanan ve anılan kanunlar gereğince tecil ve taksitlendirmeye ya da yapılandırmaya ilişkin taksit ve/veya cari aya ilişkin ödeme yükümlükleri yerine getirilmiş olması kaydıyla, tecil ve taksitlendirmeye ya da yeniden yapılandırmaya konu prim, sosyal güvenlik destek primi, işsizlik sigortası primi, kesenek, kurum karşılığı borçları ile bunların fer’ileri,
  2. Vadesi geçtiği halde ödenmemiş ancak ilgili kanunlar uyarınca ertelemeye tabi tutulan prim borçları,
  3. İdari para cezaları borçları, tasarrufa teşvik kesintisi ve katkı tutarları, konut edindirme yardımı,
  4. İlgili Kanunlar uyarınca takip ve tahsil görevi verilmiş olan özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ve damga vergisi ile bunlara bağlı gecikme zamları,
  5. Prim borcuna karşı dava açılması halinde, bu dava sürecinde veya sonucunda takip ve tahsili durduracak geçici veya nihai bir karar bulunduğu durumda prim borcu,
  6. Prim borcunun 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde cebren tahsili yolunda tesis edilen işlemlere karşı dava açılması halinde, bu dava sürecinde veya sonucunda takip ve tahsili durduracak ara veya nihai bir karar bulunduğu durumda prim borcu,
  7. 1inci madde belirtilen tutarların altında kalan borçlar,

Kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olarak değerlendirilmeyecektir.

Kaynak, TÜRMOB

Not, Vergi Borçlarında 5.000,00 TL Borç tutarı devam etmektedir.

Pazartesi, 20 Mayıs 2024 07:56

HİBE MALİYET- GELİR İLİŞKİSİ

Vergi Usul Kanunu

Madde 262: Gayrimenkullerle Doğrudan İlgili Olması Şartıyla, Bunların Envantere Alındığı Hesap Dönemi Sonuna Kadar Alınan Hibeler Maliyet Bedelinden İndirilir.

176 Sıra Nolu Genel Tebliği: Yatırımcı Adına Tahakkuk Ettirilen Destekleme Primleri, Sabit Yatırımların Maliyet Bedelini Azaltıcı Bir Unsur Olduğundan, Mükelleflerce Bu Primler, Tahakkuk Ettirildikleri Tarihte Gerçekleştirilmiş Olan Sabit Yatırımların Maliyet Bedelinden İndirilebilir. Bu Durumda, Sabit Kıymetin Maliyet Bedeli; İndirilen Destekleme Priminden Sonraki Miktar Olacağından, Bu Usulü Seçen Mükellefler, Sabit Yatırımın Toplam Bedelinden, Alınan Primin Düşülmesinden Sonra Kalan Değeri Sabit Yatırımın Değeri Olarak Aktiflerine Kaydedecektir. Aktife Kaydedilen Bu Değer Üzerinden Amortisman Ayıracaklar Ve Bu Değer Üzerinden De Yatırım İndiriminden Yararlanacaklardır. Ancak, İsteyen Mükellefler, Tahakkuk Eden Destekleme Primlerini, Sabit Yatırımların Maliyet Bedellerinden Düşmeden Doğrudan Hâsılat Olarak Da Yazabilirler.

Özelge: Makine Teçhizat Yatırımına İlişkin Kalkınma Ajansıdan Sağlanan Hibe Desteğinin
> Söz Konusu İktisadi Kıymetin Maliyet Bedelinden İndirilmesi Ve Kalan Değerin Sabit Yatırımın Maliyet Bedeli Olarak Aktife Kaydedilmesi, Aktife Kaydedilen Bu Değer Üzerinden Amortisman Hesaplanması Veya
> Alınan Hibe Desteğin Doğrudan Hasılat Olarak Dikkate Alınması Mümkün Bulunmaktadır.
> Diğer Taraftan, Hibe Desteği İle İlgili Proje Hazırlanmasında Alınan Danışmanlık Hizmetine İlişkin Bedelin Kurum Kazancının Tespitinde Gider Olarak Dikkate Alınacağı Tabiidir.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Değerli okurlar, bu konu ne yazık ki halen çok yaygın bir şekilde baş ağrıtmaya devam ediyor.

Bu soruya cevabınız, “Fatura aldım, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi de var, ödemelerin hepsi banka kanalıyla yapıldı, dolayısıyla bir sorunumuz yok” şeklindeyse, büyük bir sorunla karşı karşıya kalabilirsiniz. Ne yazık ki normalde yetmesi gereken bu belgeler sadece başlangıç, olmazsa zaten olmaz noktasını oluşturuyor ama yeterli değil. Zincirleme incelemelerde teşhis sizden önce konulmuş oluyor Çoğu zaman, size mal tedarik eden firmada yapılan bir inceleme oluyor.

Bu incelemede tedarikçinin alım faturaları sorunlu ise, tedarikçi sahte fatura düzenleyicisi olarak kabul edilerek rapor düzenlenmişse, o tedarikçiden mal alan, satan tüm şirketler sahte belge kullanan olarak incelemeye alınıyor. İnceleme sırasında çoğu zaman sadece o (sahte belge düzenleyicisi teşhisi konmuş) tedarikçiden almış olduğunuz belgeler kayıtlarınızda var mı yok mu ona bakılıyor.

Sizin açıklamalarınız, inceleme elemanları gözünde sadece sizin o belgeleri bilerek kullanıp kullanmadığınızı anlamak, dolayısıyla savcılığa suç duyurusunda bulunup bulunmamaya karar vermek için önem taşıyor. 

Çoğunlukla önemiyle orantısız yönetiliyor Bu konularda kötü bir tecrübe yaşamamışsanız, elinizdeki belgelerin verdiği güven veya eskilerin tabiriyle “Ham yemedim ki karnım ağrısın” rahatlığıyla inceleme aşamasında sadece fatura, irsaliyeler ve banka ödeme dekontlarını, bazen kantar fişlerini ibraz ederek konuyu kapadığınızı düşünüyorsunuz. Şayet henüz tedarikçi nezdinde sahte belge düzenleyicisi şeklinde bir rapor yoksa, vergi daireleri bu tür açıklamaları kabul ederek iade süreçlerinde sorun yaratmayabiliyor. Ancak bir vergi inceleme raporu (VTR) var ve siz o nedenle inceleniyorsanız durumun çok ağır sonuçları olabiliyor.

Peki başka hangi belgeler işe yarar? 

Değerli okurlar, bir problemle karşı karşıya kaldıktan sonra ne varsa onunla yetinerek sorunu izaha çalışıyorsunuz. Oysa hazırlık baştan itibaren olmalı ki sorun çıktığında zorluk çekmeden savuşturabilelim. Aşağıda bu tür sorunları savuşturmada işe yaradığını tecrübe ettiğim belge ve açıklamaları listelemeye çalıştım.

1. Sipariş sürecine ilişkin e-postalar dahil yazışmalar.

2. İhale ile temin edilmişse ihale sürecine ilişkin her türlü yazışma.

3. Kalite kontrol süreci çalışmaları.

 4. Tedarikçi kabul aşaması yazışma, belgeleri.

Şirketin ortakları,

 Vergi levhası, muhtasar-KDV beyan tahakkuk/ ödeme makbuz ve kira kontratı örneği.

c. Varsa vergi dairesinin yaptığı yoklama fişlerinin bir örneği,

d. Araç listesi, üretim, depolama kapasitesini ortaya koyan belgeler.

e. Avukatından alınmış yazı.

 f.  YMM’sinden alınmış bir yazı.

g. Muhasebecisinden alınmış bir yazı.

h. Bankacısından alınmış bir yazı.

 ı. Organize sanayi bölgesi vb. bir yerde ise bölge yönetiminden alınmış yazı.

i. Ticaret odası, sanayi odası, mesleki teşekkül, oda veya birlikten alınmış yazı. 

j. Web sitesi, e posta adres, cep telefonları.

k. Şirkete ve iş yapma kapasitesine dönük görseller.

l. Kapasite raporu, teşvik belgesi vb. belge ve raporlar.

m. Kalite standardı belgeleri

n. Ruhsat, izin vb. belgeler.

5. Taşıma belgesi. Taşıyan aracın plakası. Ruhsat fotokopisi. Taşıyan şoförün ehliyet fotokopisi. Malı  teslim alan ve veya edenin isim ve imzaları.

 6. Kantar fişleri.

7. Depo/ mal teslim makbuzu/tutanağı.

8. Reddedilen, iade edilen ürünlere ilişkin belgeler. İade, iskonto, prim faturaları.

 9. Satıcının sorumluluğunda olan bir kısım tamir, bakım vb. işler. 10. YMM’nizin satıcı şirket tutanakları.

11. Güvenlik kamera kayıtları, fotoğraf, video vb. görseller. Bir sahte belge kullanma hele de düzenleme iddiası, şüphesi ile karşı karşıya kalındığında benim tavsiyem; yangın alarmı düğmesine basar gibi aşağıdaki birim ve kişiler haberdar edilmeli ve konu öncelikli-önemli iş olarak sevk ve idare edilmelidir. 

1. Şirket yönetim kurulu,

2. Bir grup şirketi ise grup merkezinde bu tür konular için önceden belirlenmiş kişiler (örneğin grup CFO’su, hukuk bölüm başkanı, vergi direktörü vb.),

3. Şirketin CFO ‘su,

4. Şirketin YMM’si,

5. Şirketin avukatı, bilgilendirilmelidir. Şirketinizin bu tür durumların nasıl yönetileceğine dair bir protokolünün de bulunması faydalı olacaktır.

Zeki GÜNDÜZ

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/sahte-belge-kullanma-veya-duzenleme-iddiasina-karsi-ne-kadar-hazirsiniz/727773

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşsiz bir galibiyet olarak yer eden Kurtuluş Savaşı'nın ilk adımı 19 Mayıs'ta atılmıştır. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Atatürk Bandırma Vapuru ile Samsun'a çıkmıştır ve bugün İtilaf Devletleri'nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı'nın başladığı gün kabul edilir. Atatürk bu bayramı Türk gençliğine armağan etmiştir.

Bu gün Atatürk' ün Yolunda Gidenlerin Bayramı, Kutlu Olsun ...

Türk Ticaret Kanununun 358 Ve 644. Maddelerine Göre Pay Sahipleri:
> Sermaye Taahhüdünden Doğan Vadesi Gelmiş Borçlarını İfa Etmedikçe,
> Şirketin Serbest Yedek Akçelerle Birlikte Karı Geçmiş Yıl Zararlarını Karşılayacak Düzeyde Olmadıkça Şirkete Borçlanamaz.
Bu Durumda Pay Sahiplerinin Sermaye Taahhüdünden Doğan Vadesi Gelmiş Borçlarının Tamamını Ödemiş Olması Ve Geçmiş Yıl Zararları Varsa, Serbest Yedek Akçeleri İle Karının Toplamının Geçmiş Yıl Zararlarını Karşılayacak Seviyede Olması Şartlarının Bir Arada Olması İle Şirkete Borçlanması Mümkündür.

395/2. Fıkrası İse Pay Sahibi Olmayanlara İlişkindir. Buna Göre:
> Pay Sahibi Olmayan Yönetim Kurulu Üyeleri İle
>  Yönetim Kurulu Üyelerinin / Müdürlerin Pay Sahibi Olmayan Alt Ve Üst Soyundan Birinin Ya Da Eşinin Yahut 3. Derece Dâhil Üçüncü Dereceye Kadar Kan Ve Kayın Hısımları Şirkete Nakit Borçlanamaz. Bu Kişiler İçin Şirket Kefalet, Garanti Ve Teminat Veremez, Sorumluluk Yüklenemez, Bunların Borçlarını Devralamaz. Aksi Halde, Şirkete Borçlanılan Tutar İçin Şirket Alacaklıları Bu Kişileri, Şirketin Yükümlendirildiği Tutarda Şirket Borçları İçin Doğrudan Takip Edebilir.
Türk Ticaret Kanununun 358, 395/2. Ve 644. Maddelerine Aykırı Hareket Halinde 562/5. Fıkrasına Göre 300 Günden Az Olmamak Üzere Adli Para Cezasıyla Cezalandırılır.

Ersan KARACA
Yeminli Mali Müşavir
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kurumların aktiflerinde bulunan iştirak hisselerinin satılması, buradan elde edilen kazançların işletme sermayesine eklenerek bu değerin şirkete kazandırılmasıyla ticari faaliyetinde kullanılarak borçlanmaya gerek kalmadan öz kaynak ile mali yapının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Gayrimenkul satış kazancı istisnası 15.07.2023 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak iştirak hisseleri satış kazancı istisnası kurumlar vergisi mükelleflerine vergi avantajı sağlamaya devam etmektedir.

Tam mükellef anonim şirketlerin yurt dışı iştirak paylarını elden çıkarmalarından elde ettikleri kazançlar, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin (1-c) bendi ile belli şartlar altında kurumlar vergisinden İstisna edilmiştir.

Yurtdışı İştirak Hissesi Satış Kazançları İstisnasından Yararlanma Şartları

1. Yurtdışı İştirakin Anonim veya Limited Şirket Şeklinde Olması,

2. Sermayesine İştirak Edilen Şirketlerin Kanuni veya İş Merkezlerinin Türkiye’de Bulunmaması,

3. İştirak Oranı,

4. İştirak Eden Şirketin Tam Mükellef Anonim Şirket Olması,

5. İstisna Uygulamasına Konu Yurtdışı İştirak Hisselerinin En Az İki Tam Yıl Süreyle Elde Tutulması,

6. Yurtdışı İştirak Hissesi Satış Kazancının Elde Edildiği Tarih İtibariyle Aralıksız Olarak En Az Bir Yıl Süreyle Nakit Varlıklar Dışında Kalan Aktif Toplamının %75 veya Daha Fazlasının Yurtdışı İştiraklerinden Oluşması,

Bu şartlara sırası ile açıklık getirilmesi

· Yurtdışı İştirakin Anonim veya Limited Şirket Şeklinde Olması,

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanan anonim ve limited şirket niteliğindeki şirketlerin sermayesine iştirak edilmesi amaçlanmıştır.

· Sermayesine İştirak Edilen Şirketlerin Kanuni veya İş Merkezlerinin Türkiye’de Bulunmaması,

İştirak edilen ANONİM veya LİMİTED şirket niteliğindeki bu şirketlerin kanuni veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunmamasıdır. Tam mükellefiyette kanuni ve iş merkezlerinden herhangi birinin Türkiye’de olması karşın, dar mükellefiyete tabi tutulmak için bu iki merkezin ikisinin de Türkiye’de bulunmaması gerekmektedir.

· İştirak Oranı

İştirak ilişkisinde ortaklık payının en az %10 olması gerektiği hususu. İştirak payını elinde tutan kurumun, iştirak kazancını elde ettiği tarih itibarıyla yurtdışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az %10’unu kazancın elde edildiği tarihten geriye doğru kesintisiz olarak bir yıl süreyle devam ettirilmiş olması da şarttır. Söz konusu %10’luk oran hangi tarih itibarıyla aranacağı hususu önemlidir, burada 1 yıl olarak belirtilen, elde tutulma süresinin bir takvim yılı olmadığı, 365 gün olduğu hususudur.

Sözü edilen %10’luk oran elde tutulan payların iştirak edilen şirketin sermayesine oranlanması suretiyle hesaplanmaktadır.

Örnek: yurtdışındaki şirketin sermayesi 250 para birimi ise ve iştirak eden şirketin elinde tuttuğu payların karşılığı 30 para birimi ise bu durumda iştirak oranı [(30 / 250)*100=] %12 olacaktır.

Bu hesaplama öz kaynaklar toplamı veya kâr yahut sermaye yedekleri dikkate alınmaksızın yapılacaktır.

Örnekteki elde tutulan payların 30 para birimi olduğu ancak bu tutarın

%50’sinin ödenmediğini varsayalım.

Bu durumda her ne kadar elde tutulan payların net defter değeri 12 para birimi olsa da sermayesine oranı [(12 / 200)*100=] %6 olacaktır. Böylece iştirak istisnasından yararlanılmayacaktır. Bu %10’luk oranın hesabında ödenmemiş sermaye hesaba katılmayacaktır.

İştirak edilen şirketin payları bir seferde olmayıp,  kısım kısım alındığında, dönem sonunda ortaklık oranı %10 ve üzerinde ise istisnanın uygulanmasına engel bir durum yoktur. Aynı şekilde iştirak hisseleri satıldıktan sonra ortaklık payının %10’un altında olması istisna uygulamasına engel olmayacaktır.

· İştirak Eden Şirketin Tam Mükellef Anonim Şirket Olması

Yurt iştirak hissesi satış kazancı istisnası tam mükellefiyete tabi anonim şirketlere tanınan bir haktır.

Şirketlerin şubeleri farklı kişiliklere sahiptir. Kurumlar vergisi mükellefi anonim şirketlerin gerek Türkiye içinde gerekse de Türkiye dışında şubelerinin bulunması olası bir durumdur. Bu durumda kurumlar vergisi mükellefiyeti şirket merkezi esas alınarak tesis edilmekte ve başta beyanname verme olmak üzere vergisel yükümlülükler merkeze göre belirlenmektedir.

· İstisna Uygulamasına Konu Yurtdışı İştirak Hisselerinin En Az İki Tam Yıl Süreyle Elde Tutulması

İki tam yıldan anlaşılması gereken iştirak eden şirketin bu iştirak hisselerine en az 730 gün süreyle sahip olmasıdır.

Örnek;  01.03.2021 tarihinde iktisap edilen yurtdışı iştirak hisselerinin 01.03.2023 tarihinden sonra satılması halinde ve söz konusu diğer şartların da sağlanması halinde istisna uygulanması mümkün olacaktır.

Yurtdışı İştirak Hissesi Satış Kazancının Elde Edildiği Tarih İtibariyle Aralıksız Olarak En Az Bir Yıl Süreyle Nakit Varlıklar Dışında Kalan Aktif Toplamının %75 veya Daha Fazlasının Yurtdışı İştiraklerinden Oluşması

Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla, aralıksız olarak en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında kalan aktif toplamının %75 veya daha fazlasının yurtdışı iştirak hisselerinden oluşması şarttır.

İstisnadan yararlanacak olan şirket satış anı itibarıyla bilançosunu çıkaracak ve bu bilanço yukarıda: yer verilen şartları sağlayacaktır.

Nakit Varlıklar: Nakit olarak elde veya bankada bulunan varlıklar ile istenildiği zaman değer kaybına uğramadan paraya çevrilme imkânı bulunan varlıkları (finansal varlıklar hariç) kapsar. Kasa, alınan çekler, bankalar, verilen çekler ve ödeme emirleri, diğer nakit ve benzeri varlıklar gibi alt hesaplardan oluşur.

ÖRNEK UYGULAMA

Türkiye’de tam mükellef olan SANCAK A.Ş.’nin 31.12.2023 tarihi itibariyle aktif toplamı 12.000.000,00 TL olup, bunun 2.000.000,00 TL’lik kısmı nakit varlıklardan oluşmaktadır.

SANCAK A.Ş. üç yıldır aktifinde bulundurduğu, yurt dışı iştiraklerinin açıklayıcı bilgileri aşağıda verilmiştir.

“X “ Şirketinin sermayesi 5.000.000.00TL, Sancak Aşnın sermaye payı 2.500.000.00 TL, Katılma oranı %50

“Y”  Şirketinin sermayesi 3.000.000.00 TL,  Sancak Aşnın sermaye payı 1.200.000,00 TL. Katılma oranı %40

“Z” Şirketinin sermayesi 10.000.000.00 TL, Sancak Aşnın sermaye payı 500.000,00 TL. Katılma oranı %5

Burada Sancak A.Ş. yurt dışı iştirak hisselerini elden çıkarması nedeniyle bir kazanç elde etmesi halinde istisnadan yararlanabilecektir.

Şöyle ki. %10’luk sınırın üzerindeki yurt dışı iştirak hisselerinin toplam tutarı (2.500.000 + 1.200.000,00) = 3.700.000,00 TL’dir.

Z Şirketindeki iştirak hissesi, %10’luk sınırın altında olduğu için, %75’lik oran sınırının tespitinde dikkate alınmamıştır.

Bu tutarın nakit varlıklar dışındaki aktif toplamına oranı ise (8.000.000,00 / 10.000.000,00=) %80 tır.

YMM/BD HASAN SANCAK

Kaynakça

  • 5520 Sayılı yasa
  • YMM İRFAN VURAL

1- FGK hesaplaması açısından özkaynak rakamı hesaplanırken , fgk nın getireceği vergi yükü hariç  vergi karşılığı ve  net dönem karı dikkate alınmalı.  Örneğin fgk hesaplamasında dikkate alınacak  özkaynaklar içerisinde yer alan net kar 1 milyon ise bu tutar dikkate alınarak hesaplama yapılacak , FGK nedeniyle  10.000 tl fazla vergi çıkmış ise bilançoda  net kar 990.000 tl olarak görülecek ( fgk dahil vergi karşılığı ayırdığı için ) ancak FGK hesaplamasında  özkaynak  10.000 tl fazl olacaktır.

Bunun dışında doğru hesaplama için çözüm bulunmamakta, diğer türlü sarmal ( döngüsel işlem ) oluşur ve neden sonuç ilişkisi karışır.

Buna rağmen hesaplamada özkaynak tutarının fgk nın getirdiği vergi etkisini de içerecek şekilde 990.000 TL olması gerektiği yönündeki görüşler, ( idareden de olsa) matematiksel imkansızlık yüzünden hatalıdır.

2- Bilanço çıkarma zorunluluğu; esasen  FGK ile ilgili uygulama zorluğu burdaydı. Yıllık bazda bilanço çıkarmak zorunlu olduğu için orda net karı ( fgk nın etkisi hariç vergi karşılığı ayrılmış) dikkate almak gerekiyordu ve bilanço çıktığı için bu kolaydı.

Geçici vergi dönemlerinde de FGK hesaplamak için aynı şekilde bilançoya ihtiyaç vardı. Ama uygulamada geçici dönemlerde bilanço çıkarılmadığı için sorun oluyordu. Ancak hesaplamayı doğru yapmak için beyana eklenmese dahi bir bilanço çıkarmak gerekiyordu.

Özetle şimdi 2024 te yapılacak 2. geçicide enflasyon düzeltmesi nedeniyle zorunlu olarak bilanço çıkacak ama aslında bu zorunluluk FGK uygulaması ile fiilen ( beyannamede yer verilmese dahi ) başlamıştı.

Linkedin paylaşımından alıntı yapılmıştır

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • TAM İSTİSNA KAPSAMINDA YÜKLENİM KDV İADESİ ANALİZİ * Yüklenilen KDV’nin Yüklenildiği Dönem İle İadenin Talep Edildiği Dönem…
  • İTUS, HİS , ATU KAPSAMINDA KDV İADE HADLERİ İndirimli Teminat Uygulama Sistemi ( İTUS) Hızlandırılmış İade Sistemi (…
  • Araç Alım Satımlarında Yeni Dönem Başlıyor, Trafik Sigortasında 15 Gün Kuralı Kalkıyor Böylece araç alım satımlarında trafik sigortası kaynaklı sorunlar ortadan kalkacak…
Top