Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 35158785-309-206.99-E.2821761

Tarih: 13/04/2018

Konu: Kadroya Geçirilen Alt İşveren İşçilerinin Bildirildikleri İşyerlerinin İş Kolu Kodları

GENEL YAZI

Bilindiği üzere, 24/12/2017 tarihli ve 30280 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “696 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Karamame”nin;

113 üncü maddesi ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa Geçici 7 nci madde,

127 nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Geçici 23, 24 ve 25 inci,

maddeler eklenmiş olup, kadroya geçirilecek alt işveren işçileri ile ilgili olarak yürütülecek işlemler hususunda 2018-5 sayılı Genelgemiz yayımlanmış, ayrıca anılan Genelgemiz Kurumumuz resmi sitesinin mevzuat bölümünde de yer almıştır.

Söz konusu Genelge hükümlerinin uygulamasında soranlar yaşandığı ve uygulamaya açıklık kazandırılması hususunda sendikalar tarafından Genel Müdürlüğümüze konunun açıklığa kavuşturulması için başvurulur yapıldığı anlaşılmıştır.

Kadroya geçirilecek sigortalıların bildirimlerinin yapılacağı kamu kurum veya kuruluşları ya da bu kurum ve kuruluşlarca kurulan şirketlere ait işyerlerinin tescili sırasında aşağıda açıklandığı şekilde işlem yapılması gerekmektedir.

Bilindiği gibi, Kurumumuzca tescili yapılmakta olan işyerlerinin iş kolu kodları, işverenlerce işyeri bildirgesinde işyerinde yapıldığı belirtilen işin Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 12 nolu eki işkolu kodu listesine göre girmiş olduğu NACE koduna göre tayin edilmekte olduğundan, 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 4 üncü maddesi uyarınca yayımlanmış olan İşkolları Yönetmeliğinin gereği yapılan işlerin gruplanarak tayini hususu ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

Buna göre, kadroya geçirilecek olan sigortalıların kadroya geçirilmeden önce hizmet alımı nedeniyle çalıştırılmış oldukları yüklenicilere ait işyeri dosyalarının kapsamdan çıkarılarak söz konusu işlerde çalıştırılan sigortalıların bildirimlerinin kamu kurum veya kuruluşları ya da bunlar tarafından kurulan şirketler adına tescil edilecek işyeri dosyasından bildirimleri devam edeceğinden, kamu kurum ve kuruluşlarınca ya da bu kuruluşların kurmuş oldukları şirketlerce ihale suretiyle yaptırılan işlerle ilgili olarak aksine bir tespit olmadığı sürece taahhüt konusu işe ait işverence beyan edilen ve daha önce tescil edilen dosyanın iş kolu kodunda yeni dosya tescili yapılması, kamu kurum ve kuruluşlarının ya da bu kuruluşların şirketlerine ait aynı iş kolu kodunda tescilli mevcut işyerlerinin bulunması halinde ise yeni dosya tescil ettirmeksizin sigortalıların bu dosyadan sosyal sigorta yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

Pazartesi, 16 Nisan 2018 17:03

Pratik Bilgiler (GENİŞ KAPSAMLI)

VERGİ CEZALARI

ORANLAR

HADLER VE TUTARLAR

  • özdoğrular pratik bilgiler kitap hali 1 indirmek için tıklayınız
  • özdoğrular pratik bilgiler kitap hali 2 indirmek için tıklayınız

16 Nisan 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30393 

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan:

KURUL KARARI

Karar No: 75935942-050.01.04-[01/19]

Karar Tarihi: 12/04/2018

Konu : TFRS 16 Kiralamalar’ın Yayımlanması

660 sayılı KHK’nın 9’uncu maddesi uyarınca; uluslararası standartlarla uyum sağlamak üzere, Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu tarafından “IFRS 16 Leases” başlığıyla yayımlanan Standardın mevzuata kazandırılması amacıyla. TFRS 16 Kiralamalar ’ın ve söz konusu Standardın diğer Standartlarda yapmış olduğu değişikliklerin yayımlanmasına karar verilmiştir.

Türkiye Finansal Raporlama Standardı 16 (TFRS 16)

Kiralamalar

1 Bu Standart, kiralamaların finansal tablolara alınması, ölçümü, sunumu ve açıklanmasına ilişkin ilkeleri belirler. Standardın amacı, kiracı ve kiraya verenlerin bu işlemleri gerçeğe uygun bir biçimde göstererek, ihtiyaca uygun bilgiler sunmasını sağlamaktır. Bu bilgiler, kiralamaların işletmenin finansal durumu, finansal performansı ve nakit akışları üzerindeki etkisinin finansal tablo kullanıcıları tarafından değerlendirilmesinde esas teşkil eder.

2 İşletme bu Standardı uygularken, sözleşmelerin hüküm ve koşullarını ve ilgili tüm durum ve şartları dikkate alır. İşletme bu Standardı, benzer özellikteki ve şartlardaki sözleşmelere tutarlı bir biçimde uygular.
Kapsam

3 İşletme, bu Standardı, aşağıdakiler hariç, bir alt kiralamadaki kullanım hakkı varlıklarına ilişkin kiralamalar da dâhil tüm kiralamalara uygular:

(a) Maden, petrol, doğalgaz ve benzeri yenilenemeyen kaynakların araştırılması ve kullanılmasına ilişkin kiralamalar,

(b) Kiracı tarafından elde tutulan TMS 41 Tarımsal Faaliyetler kapsamındaki canlı varlıklara ilişkin kiralamalar,

(c) TFRS Yorum 12 İmtiyazlı Hizmet Anlaşmaları kapsamındaki imtiyazlı hizmet anlaşmaları,

(d) TFRS 15 Müşteri Sözleşmelerinden Hasılat kapsamında kiraya veren tarafından verilen fikri mülkiyet lisansları ve

(e) TMS 38 Maddi Olmayan Duran Varlıklar kapsamındaki lisans anlaşmaları çerçevesinde kiracı tarafından elde tutulan sinema filmleri, videokasetler, oyunlar, el yazmaları, patentler ve telif hakları gibi unsurlara ilişkin haklar.

4 Kiracı, zorunlu olmamakla birlikte, bu Standardı 3 (e) paragrafında belirtilenlerin dışında kalan maddi olmayan duran varlıklara ilişkin kiralamalara uygulayabilir.

Finansal tablolara almaya ilişkin istisnalar (B3-B8 paragrafları)

5 Kiracı, 22-49 paragraflarında yer alan hükümleri aşağıdakilere uygulamamayı tercih edebilir:

(a) Kısa vadeli kiralamalar ve

(b) Dayanak varlığın düşük değerli olduğu kiralamalar (B3-B8 paragraflarında açıklandığı şekilde).

6 22-49 paragraflarında yer alan hükümleri kısa vadeli kiralamalara veya dayanak varlığın düşük değerli olduğu kiralamalara uygulamamayı tercih etmesi durumunda kiracı, bu kiralamalarla ilişkili kira ödemelerini, kiralama süresi boyunca doğrusal olarak ya da başka bir sistematik esasa göre gider olarak finansal tablolara yansıtır. Başka bir sistematik esasın kiracının elde ettiği fayda şeklini daha iyi temsil etmesi durumunda kiracı, bu esası uygular.

7 Kiracı, kısa vadeli kiralamaları 6’ncı paragraf kapsamında muhasebeleştirmesi durumunda, aşağıdaki hallerde söz konusu kiralamayı bu Standardın amaçları açısından yeni bir kiralama olarak dikkate alır:

(a) Kiralamada değişiklik yapılması veya

(b) Kiralama süresinde herhangi bir değişikliğin olması (örneğin, kiracının daha önce kiralama süresini belirlerken dikkate almadığı bir opsiyonu kullanması).

8 Kısa vadeli kiralamalara ilişkin tercih, kullanım hakkının ilişkili olduğu dayanak varlık sınıfına göre yapılır. Dayanak varlık sınıfı, işletmenin faaliyetleri içinde benzer kullanıma ve niteliğe sahip dayanak varlıkların gruplandırılmasıyla oluşur. Dayanak varlığın düşük değerli olduğu kiralamalara ilişkin tercih, her bir kiralama için ayrı ayrı yapılabilir.

Kiralamanın tanımlanması (B9-B33 paragrafları)

9 İşletme, sözleşmenin başlangıcında, sözleşmenin kiralama sözleşmesi olup olmadığını ya da kiralama işlemi içerip içermediğini değerlendirir. Sözleşmenin, bir bedel karşılığında tanımlanan varlığın kullanımını kontrol etme hakkını belirli bir süre için devretmesi durumunda bu sözleşme, bir kiralama sözleşmesidir ya da bir kiralama işlemi içerir. B9-B31 paragrafları sözleşmenin kiralama sözleşmesi olup olmadığının veya bir kiralama işlemi içerip içermediğinin değerlendirilmesi hakkında rehberlik sağlar.

10 Belirli süre, tanımlanan varlığın kullanım miktarı üzerinden ifade edilebilir (örneğin, bir teçhizat kullanılarak üretilecek olan üretim birimlerinin sayısı).

11 İşletme, sözleşmenin kiralama sözleşmesi olup olmadığını ya da bir kiralama işlemi içerip içermediğini sadece sözleşmenin hüküm ve koşullarının değiştirilmesi durumunda yeniden değerlendirir.

Sözleşmenin bileşenlerine ayrılması

12 İşletme, 15’inci paragrafta yer alan kolaylaştırıcı uygulamadan faydalanmaması durumunda, bir kiralama sözleşmesindeki ya da kiralama işlemi içeren bir sözleşmedeki her bir kiralama bileşenini, sözleşmenin kiralama niteliği taşımayan bileşenlerinden ayrı bir şekilde, kiralama olarak muhasebeleştirir. B32-B33 paragrafları, sözleşmenin bileşenlerine ayrılması hakkında rehberlik sağlar.

Kiracı

13 Kiracı, bir kiralama bileşeni ile bir veya daha fazla ilave kiralama bileşeni veya kiralama niteliği taşımayan bileşen içeren bir sözleşme için, sözleşmede yer alan bedeli, kiralama bileşeninin nispi tek başına fiyatını ve kiralama niteliği taşımayan bileşenlerin toplam tek başına fiyatını esas alarak her bir kiralama bileşenine dağıtır.

14 Kiralama bileşenleri ve kiralama niteliği taşımayan bileşenlerin nispi tek başına fiyatı, kiraya verenin veya benzer bir tedarikçinin ilgili bileşen ya da benzer bir bileşen için işletmeye vereceği fiyat esas alınarak belirlenir. Gözlemlenebilir tek başına fiyata kolayca ulaşılamaması durumunda kiracı, gözlemlenebilir bilgilerin kullanımını azami seviyeye çıkararak tek başına fiyatı tahmin eder.

15 Kolaylaştırıcı bir uygulama olarak kiracı, dayanak varlık sınıfı bazında, kiralama niteliği taşımayan bileşenleri kiralama bileşenlerinden ayırmamayı, bunun yerine her bir kiralama bileşenini ve onunla ilişkili kiralama niteliği taşımayan bileşenleri tek bir kiralama bileşeni olarak muhasebeleştirmeyi tercih edebilir. Kiracı, TFRS 9 Finansal Araçlar’ın 4.3.3 paragrafında yer alan şartları karşılayan saklı türev ürünler için bu kolaylaştırıcı uygulamadan faydalanamaz.

16 15’inci paragrafta yer alan kolaylaştırıcı uygulamadan faydalanmaması durumunda kiracı, kiralama niteliği taşımayan bileşenleri, yürürlükteki diğer Standartları uygulayarak muhasebeleştirir.

Kiraya veren

17 Kiraya veren, bir kiralama bileşeni ile bir veya daha fazla ilave kiralama bileşeni veya kiralama niteliği taşımayan bileşen içeren bir sözleşme için, sözleşmede yer alan bedeli, TFRS 15’in 73-90 paragraflarını uygulayarak dağıtır.

Kiralama süresi (B34-B41 paragrafları)

18 İşletme, aşağıda belirtilen her iki süreyi de dikkate alarak kiralama süresini, iptal edilemez kiralama süresi olarak belirler:

(a) Kiracının kiralamayı uzatma hakkı veren bir opsiyonu kullanacağından makul ölçüde emin olması durumunda bu opsiyonun kapsadığı süre ve

(b) Kiracının kiralamayı sonlandırma hakkı veren bir opsiyonu kullanmayacağından makul ölçüde emin olması durumunda bu opsiyonun kapsadığı süre.

19 İşletme, kiracının kiralamayı uzatma hakkı veren opsiyonu kullanacağından veya kiralamayı sonlandırma hakkı veren opsiyonu kullanmayacağından makul ölçüde emin olup olmadığını değerlendirirken, B37-B40 paragraflarında açıklandığı şekilde, kiracının kiralamayı uzatma hakkı veren opsiyonu kullanması veya kiralamayı sonlandırma hakkı veren opsiyonu kullanmaması yönünde kiracı için ekonomik teşvik oluşturan ilgili tüm durum ve şartları dikkate alır.

Tamamı İçin Tıklayınız

Pazartesi, 16 Nisan 2018 08:33

Konkordato ve Uygulama

Temmuz 2016’da yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin iflas erteleme talepleri olağanüstü hâl süresince askıya alınmıştı. Mart 2018’de yayımlanan bir torba kanun ile iflas erteleme kurumu tamamen ortadan kaldırıldı ve yerine konkordato getirildi. Ayrıca, konkordatonun mevcut uygulamasına ilişkin olarak da önemli değişiklikler yapıldı. Bir önceki yazımızda konkordato müessesine genel hatlarıyla değinmiştik; bu hafta ise uygulama esaslarında yapılan önemli değişikliklerden bahsedeceğiz.

Uygulamanın genel prensiplerine geçmeden önce konkordato kurumunu kısaca hatırlamakta fayda var: Konkordato, borçlu ve alacaklının bir mutabakata varmasını ve bir nev’i borçlunun borçlarını yapılandırmasını ifade ediyor. Böylece alacaklılar, alacaklarının en azından bir kısmını öngörülebilir somut planlar çerçevesinde tahsil etme imkanına sahip oluyor. Konkordato talebi üzerine borçluya verilen süre içerisinde borçluya karşı başlatılmış olan takipler duruyor ve yeni takip başlatılamıyor. Peki, son getirilen değişiklikler ile uygulamada hangi prensipler öne çıkıyor?

Borçlunun konkordato talebinde bulunabilmesi için mevcut malvarlığının borçlarının en az yüzde 50'sini karşılaması şartı bulunuyordu. Bu şart kaldırıldı ve böylece borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya vadesi geldiğinde ödeyememe tehlikesi altında olan her borçlunun mahkemeden konkordato talebinde bulunabilmesine imkân sağlandı. Paralel olarak, iflâs talebinde bulunabilecek alacaklıların da gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato talep etmesi mümkün hale geldi.

Yapılan bir diğer önemli değişiklik ise konkordato talebinin değerlendirilmesinde mahkemenin takdir yetkisinin kısmen daraltılması. Borçlu, mevzuatta sayılan belgeler ile mahkemeye başvuracak ve bu belgeler tam ve doğru ise mahkeme bir “geçici mühlet” kararı verecek. Borçlu, ayrıca mali durumunu ortaya koyan belgeleri ve ödemeleri ne şekilde yapacağını gösteren bir konkordato projesi de sunmalı. Mahkeme geçici mühlet süresi içerisinde öngörülen projenin olumlu sonuçlanıp sonuçlanmayacağını inceler ve sunulan konkordato projesinin nihayete ermesini sağlamak üzere bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Böylelikle mahkeme süreçte etkin bir rol oynayarak, borçluyu, koruma süresi zarfında kendi başına bırakmamış oluyor. Komiserin, sürecin planlanan şekilde ilerlemesine katkıda bulunacağına inanıyoruz.

Geçici mühlet süresi üç ay ancak talep üzerine beş aya kadar uzatılabilir. Mahkeme bu süre içerisinde konkordatonun başarıya ulaşacağına kanaat getirirse kesin mühlete hükmeder ve yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiserin görevine devam etmesine karar verir. Şimdiden, verilen sürelerin yetersiz olduğuna dair eleştiriler ortaya çıkmış durumda. Kanaatimizce, sürelerin uzun olmaması piyasayı koruyucu bir işlev görecektir; öte yandan, borçlunun bu kısıtlı süre zarfında nasıl bir aksiyon alabileceği de tartışmalı. Böylelikle alacaklılar ileriye yönelik planlarını daha görülebilir şekilde yapabiliyorlar. Zaten amaç, borçlunun piyasadan kopmamasını sağlamak. Kesin mühlet içerisinde borçlunun, mahkemeye sunduğu plan çerçevesinde ticari hayatına devam etmesi ve borçlarını ödemesi bekleniyor. Yapılan yeni düzenleme aslında geliştirilmiş bir konkordato düzenlemesidir. Borçlu konkordatoyu detaylı bir planla talep eder ve mahkemenin kabul etmesiyle plan uygulamaya konulur. Bu planın verimli bir şekilde uygulanabilmesi için komiser de konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak ve borçlunun faaliyetlerine nezaret etmekle görevlendirilmiştir. Kesin mühlet zarfında alacaklılar da kendi aralarında bir kurul oluşturarak, atanmış olan komiserin faaliyetlerine nezaret ederek sürecin ilerlemesine katkıda bulunabilir. Alacaklılar kurulu komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa, mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli bir raporla isteyebilir. Bu durum yürütülen sürecin daha etkin olmasına ve alacaklıların süreçte etkili rol alarak kendi konumlarını daha iyi ayarlamalarına katkıda bulunuyor.

Böylelikle, borçluya, verilen mühletler süresince ticari hayatına devam etmesi için bir fırsat tanınır. Nihayetinde, konkordatonun amacı iflasa doğru sürüklenen borçlunun ticari hayattan kopmamasıdır.

Göze çarpan bir başka değişiklik ise konkordato talebinde yetkili mahkemelerin değiştirilmesi oldu. Bundan böyle, iflas durumunda olmayan borçlular için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi konkordato talebinin ileri sürüleceği mahkeme olacak.

İlerleyen günler yapılan değişikliklerin ticari hayatımıza nasıl yansıyacağını bizlere gösterecek. Şimdilik, değişikliğin ticari hayatımıza olumlu yansımasını, borçlu ve alacaklılar için kolaylık sağlamasını umut ediyoruz. Umut Kolcuoğlu

https://www.dunya.com/kose-yazisi/ticari-hayatta-uzlasma-donemi-konkordato-ve-uygulama/411753

İsteğe bağlı SSK sigortalılığının 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren kaldırılması, Bağ-Kur emekliliğinden SSK emekliliğine geçmek isteyenler için işleri zorlaştırmıştı.

2925 sayılı Kanun kapsamında Tarım SSK sigortalılığının da kaldırılması tarımda kendi işgücüyle iş bulduğunda çalışanlar için bir sigortalılık boşluğu oluşturmuştu.

İşte 6111 sayılı Kanun ile ek-5 tarım sigortasının başlatılması her iki fonksiyonu görme bakımından önemli bir boşluğu doldurmuştu.

Ek-5 tarım sigortalılarının emeklilik hakları bakımından SSK sigortalısı sayılması önemli bir etken ve nitelik idi zira.

Hizmet Birleştirme Koşulları

1/5/2008 öncesi herhangi bir sosyal güvenlik kanununa tabi hizmeti bulunmayıp, ilk defa 1/5/2008-30/9/2008 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalı olup sigortalılıkları Kanunun ek 5 inci maddesinin yürürlük tarihi olan 1/3/2011 tarihi itibariyle devam edenler;

1/5/2008-28/2/2011 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanuna tabi,

1/3/2011 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında 4/a sigortalılığı statüsünde sayılıp 2829 sayılı Kanun hükümlerine göre değerlendirme yapılırken bu statülerin dikkate alınması gerekiyor.

Ancak, 1/5/2008 öncesinde mülga kanunlara tabi sigortalılık süresi bulunup, son yedi yıllık fiili hizmet süresi içerisinde en fazla Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında hizmeti bulunanlara 4/1-(a) kapsamında aylık bağlanacağından, aylığa hak kazanma koşulları SSK sigortalılarının (506 sayılı Kanunun geçici 81 inci maddesi hükümlerine) emeklilik koşullarına göre belirlenmesi gerekiyor.

Bugün işte bahse konu ek-5 tarım sigortalılarının koşullarına değineceğiz.

Sigortalı Sayılma Koşulları

5510 sayılı Kanunun ek 5 inci maddesine göre;

- SSK, Bağ-Kur ve 551/4-c sigortalılığı kapsamında çalışmayan,

- İsteğe bağlı sigortalı veya isteğe bağlı iştirakçi olmayan,

- 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında özel banka ve sigorta sandıkları kapsamında sigortalı olmayan,

- Kendi sigortalılıklarından dolayı 5510 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında (özel banka ve sigorta sandıkları kapsamında) gelir veya aylık almayan, yani kendisi emekli olmayan,

- 2925 sayılı Kanuna göre Tarım SSK sigortalısı sayılmayan,

- 18 yaşını dolduran,

-Talepte bulunanlar,

Talepte bulundukları tarih itibariyle sigortalı sayılırlar.

Sigortalılığın Sona Ermesi

5510/Ek 5 inci maddesi kapsamındaki sigortalılık;

- Tarım Bağ-Kur da dahil olmak üzere zorunlu sigortalılık kapsamında çalışmaya başlama halinde çalışmaya başladıkları tarihten, (Zorunlu sigortalılık kapsamında çalışmanın sona ermesi halinde, ek-5 tarım sigortalılığı kapsamındaki çalışmasının devam etmesi kaydıyla çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden günden itibaren ek-5 tarım sigortalılığı kapsamındaki sigortalılıkları kendiliğinden başlar.)

- Sigortalılıklarını sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden,

- Prim borcu bulunanlardan talepte bulunanların primi ödenmiş son günden,

- Gelir ya da aylık talebinde bulunanların aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden ve ölen sigortalının ölüm tarihinden itibaren,

sona ermesi gerekiyor.

Önemli Uyarı

Ek-5 tarım sigortalılığının tarım işçiliğinde fiilen çalışmadan ya da fiilen çalışılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu yerlerde bulunanalar tarafından sürdürülmesi ileride bu sigortalılar için önemli sorunlar meydana getireceğini söylemek kâhinlik olmayacaktır. Bu gibi durumlarda “Parasını ödedim, borcum yok” demek yeterli olmayacaktır. Zira SGK hükmen isteğe bağlı da olsa bu sigortalılığın fiilen tarım işçiliğinde çalışılmasına dayalı olarak gerçekleştirilebileceğinden dolayı her zaman bu konuda sorun tespit edebilir. Şevket Tezel

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=9086

Çalıştığım işyerinin muhasebecisi bir ay sonra ücretsiz izne çıkartılacağımızı, dönüşte de maaşlarda indirim yapılacağını söyledi. Buna hakları var mı? K.A.

İş Kanunu'nda hiçbir işverenin işçiyi iradesi dışında ücretsiz izine gönderme hakkı yok. Ayrıca işveren ücrette indirim yapamaz. Ücretleriniz kanunda ve sözleşmede belirtilen şartlara göre ödenmiyorsa, kıdem tazminatınızı alarak ayrılma hakkınız var.

İşçi olarak çalışan birinin ikinci bir işte çalışması kanuna aykırı mı? Adıma iki yerden sigorta primi yatsa sakıncası var mı? 5...643835 Nolu SMS

İş sözleşmesinde başka bir işte çalışma yasağı yoksa veya işveren işçinin başka bir işte çalışmasına izin vermiş ise işçi başka bir işte de çalışabilir. Adınıza iki yerden prim yatmasında SGK açısından sakınca yok. Ancak işverenin ikinci işinizi yapmanıza izin vermesi gerekir. Böyle bir izni yoksa işveren bunu öğrendikten itibaren 6 iş günü içinde işçinin iş sözleşmesini tazminatsız sona erdirebilir.
Yasal olarak ikinci işte çalışmanın ya da iki yerden prim yatmasının sakıncası yok ama işverenin izni gerekir.

Hangi hallerde ücret kesintisi yapılabilir? 5...014386 Nolu SMS
4857 sayılı Kanun'un 38'nci Maddesi'ne göre ücret kesme cezasının uygulama koşulları şu şekilde sıralanabilir.
İşveren, toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez. (4857 sayılı Kanun md. 38/1).
İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber bildirilmesi gerekir. (4857 sayılı Kanun md. 38/2).
İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.

​NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
07.03.1974 doğumluyum, işe girişim 10.05.1991, toplam gün sayım 5530 gün, ne zaman emekli olabilirim? 5...127906 Nolu SMS
İşe girişinize göre 25 yıl, 52 yaş ve 5525 prim gün şartlarına tabisiniz. Prim gün sayınız ve 25 yıl şartınız tamamlanmış. Ancak 52 yaşınız 2026 yılında dolacak. Bu durumda emekli olacağınız tarih 07.03.2026 tarihi olacaktır. İşe girişiniz askerden önce olduğundan borçlanma yapmak emeklilik yaşınızı etkilemez. Ali Şerbetçi

Çalışmaya memur olarak başlayıp işçi olarak devam edenler emekli olacakları zaman memur olarak geçirdikleri süreye ilişkin emekli ikramiyelerini alabilir. Ayrıca 15 yıl 3600 günle tazminat hakkı da doğar.

İşçilerin memurlar gibi emekli ikramiyesi alma hakları bulunmamaktadır. İşçilerin emekli ikramiyesi, kıdem tazminatıdır. Diğer yandan işçiler kıdem tazminatına hak kazanmak için emekli olmak zorunda değillerdir. Ancak memurlara ikramiyeleri yalnızca emekli aylığı bağlandığında ödenebilir. Yani memur ikramiyesini alabilmek için emekli olacağı yaşı beklemek zorundadır.

KİMLERİ KAPSIYOR?

Çalışma hayatına memur olarak başlayan, belirli bir süre çalıştıktan sonra işçi olarak çalışmaya devam eden kişiler, emekli olacakları zaman memur olarak geçirdikleri süreye ilişkin emekli ikramiyelerini alabilir. Ancak bunun için memuriyetten ayrılma nedenin kıdem tazminatı almaya hak kazanmak için gerekli nedenlerden birisi olması gerekir. Memuriyetten muvazzaf askerlik görevi nedeniyle ayrılan erkeklere, evlendikten sonra 1 yıl içerisinde istifa eden kadınlara ve ilk defa 08.09.1999’dan önce işe başlayıp bu tarihten sonra ayrılmış olanlar için 15 yıl sigortalılık süresine ve 3600 prim ödeme gün sayısına sahipken, ilk defa 08.09.1999’dan sonra çalışmaya başlayanlar için 25 yıl sigortalılık süresi ve 4500 prim ödeme gün sayısına sahipken istifa eden memurlara emekli ikramiyesi ödenmesi mümkündür. Emekli ikramiyesi memurlara yalnızca emekli olmaları halinde ödenmektedir. Ancak emekli ikramiyesi ödenebilmesi için kişinin memur olarak emekli olması şart değildir. Memuriyetten sonra işçi olan ve bu statüde emekli olan kişiye de memur olarak geçirdiği süreler için ikramiye ödenebilir.

4 YIL ŞARTI BULUNUYOR

Emekli olmadan önceki son 7 yılın yarısından fazlası içerisinde bağlı olunan statü, emeklilikte çok önemlidir. Kişi 20 yıl memur olarak çalışmış olsa bile emekli olmadan önce 4 yıl kendi işini yapmışsa Bağ-Kur’lu olarak emekli olacaktır. Ancak hangi statüden emekli olunursa olunsun, memuriyette geçen sürelere ilişkin olarak emekli ikramiyesi alınması mümkündür.

15 yıl 3.600 günle istifa edene kıdem tazminatı

İşçilerden prim ödeme gün sayısını ve sigortalılık süresini dolduranlar istifa etmeleri halinde kıdem tazminatlarını alabilir. Bu durumda işçiler en son işyerinde geçirdikleri sürenin karşılığı olarak kıdem tazminatlarına hak kazanırlar. Bunun için işçilerin durumlarını belgeleyen yazıyı SGK’dan alarak işverenlerine vermeleri yeterlidir. Bu yazıyı alan işverenin işçisine kıdem tazminatını ödemesi gerekmektedir.

Yaşı dolunca hak kazanır

Daha önce memuriyete tabi hizmeti varken işçi olarak çalışmaya başlayan ve işinden emeklilik için gerekli yaş dışındaki diğer şartları sağlayarak istifa eden bir kişi kıdem tazminatını alabilir. Bu kişi hem işçi olarak geçirdiği süreye ilişkin kıdem tazminatını, hem de emeklilik için gerekli yaşa ulaştığında memur olarak geçirdiği süreye ilişkin ikramiyesini alabilecektir.

Ayrıldığı tarihe göre hesaplanır

Memurken işçi olarak çalışmaya başlayan ve daha sonra emekliliğe hak kazandığı tarihte memur olarak geçirdiği süreler için emekli ikramiyesi talebinde bulunan kişiye ikramiyesi, memuriyetten ayrıldığı tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı ve aylık bağlanacağı tarihteki katsayılar dikkate alınarak hesaplanır. Dolayısıyla kişinin eline geçen miktar memur olarak çalışmaya devam etseydi eline geçecek rakamdan az olmaktadır. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/memurken-iscilige-gecen-emekli-ikramiyesi-alabilir-c2/haber-726339

Pazar, 15 Nisan 2018 18:34

Kadınlara Çıraklık Avantajı

Ali Bey, ben 1983 doğumluyum. Sigorta girişim 17.03.2005, ayrıca 1996 'da çıraklık okulundan girişim var, etkisi olur mu? Ne zaman emekli olurum? 5...538752 Nolu SMS:
1996 yılındaki çıraklık okulundan aldığınız giriş emekliliğinize faydası olmaz. Yine bu süreleri borçlanma gibi bir durum şu anda söz konusu değildir.
Ancak aynı sigorta sicil numarasını ömür boyu kullanabilirsiniz. Ayrıca bayanlarda doğum borçlanması yapacaklar için aranan ve birinci şart olan doğumdan önce kapsamında tescili yapılmış olmak şartının oluşmasında işe yaramaktadır. Yani çıraklık ya da stajyerlikten dolayı girişi yapılmış olan bayanlar bu girişten sonra doğum yapmışlarsa doğum borçlanması hakları bulunmaktadır.
Siz 2005 yılındaki girişinizden dolayı 60 yaş ve 7000 prim günden tam emeklilik, en az 4500 prim gün, 25 yıl ve 60 yaştan kısmi emeklilik şartlarına tabisiniz.

İşyerimizde 3 yıldır çalışan bir arkadaşımız işten ayrıldı. Arkadaşımız 3 yıldır izin kullanmadı. Kendi ayrıldığı için tazminat ödemeyeceğiz.
Tazminatsız işten ayrılan işçiye geriye dönük izin parası ödeyecek miyiz? 5...768557 Nolu SMS:
İş kanununa göre İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde yani tazminat verilip verilmeyeceğine bakılmaksızın işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. İşçiye çalıştığı dönem içinde kullanmadığı izinlerin toplamı kadar yani 3 sene çalışmış ise ve hiç izin kullanmamış ise 42 günlük ücreti tutarında izin parası ödenmesi gerekir.

NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
SSK ilk başlangıcım 15.04.1989, 26.04.1971 doğumluyum 4865 primim var. Ne zaman emekli olurum? 5...133912 Nolu SMS:
SSK başlangıcınıza göre 25 yıl, 51 yaş, 5450 prim gün şartlarına tabisiniz.
585 gün daha ödemeniz durumunda prim gün sayınız tamamlanır ancak 51 yaşınız 2022 yılında dolacağından emekli olacağınız tarih 26 Nisan 2022 tarihi olacaktır. Ali Şerbetçi

3568 sayılı yasa kapsamı gereğince SMMM ve YMM’lere sorumluluk kapsamında vergi daireleri tarafından düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emri ekinde düzenlenene inceleme raporunun bir örneğinin tebliği zorunludur. Uygulamada bu gibi ödeme emirlerinin meslek mensuplarına tebliği sırasında sadece ödeme emri tebliğ edildiği görülmektedir.

Buna göre, sorumluluk, sorumluluğun ilgili olduğu vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle başlamaktadır. Borcun ödenmesi ile de sorumluluk sona erecektir. Sorumluluğun diğer bir özelliği ise fer’iliğidir. Bu prensip gereğince, borcun asıl borçludan istenmediği müddetçe sorumludan istenmesi olanaksızdır. Ancak, borçlu ve sorumludan aynı anda istenmesine ise müşterek ve müteselsil sorumluluğun tabiyatı gereği bir mani durumda yoktur. Yeminli mali müşavirlerin sorumluluğuna gidilebilmesi için yani ödeme emri tebliğ edilebilmesi için asıl borcun ana borçlu açısından tahakkuk etmesi ve tahakkuk tarihinden itibaren borcun vadesi olan tahakkuk tarihinden sonraki bir ay içinde mükellefince ödenmemesi gerektiğinden, ödeme emri ile takibinde bir sorun bulunmamaktadır. Ödeme emri tebliğinden önce, 6183 sayılı kanunun 37 maddesi hükmü uyarınca sorumlu adına bir tebligat işlemi ile vade tespitine gerek bulunmamaktadır. Zira müşterek ve müteselsil sorumluluğun tabiyatı gereği borçlulardan biri için doğan bir hukuki durum, diğer borçlular için de doğar. Örneğin, borçlulardan biri için zamanaşımının kesilmesi diğer için de hüküm ifade edeceği açıktır. Bu sebeple asıl borçlu için tahakkuk tarihinden bir ay sonrası borcun vadesi olduğundan dolayı aynı tarih ikincil amme borçlusu sorumlu YMM için de borcun vadesini oluşturur. Bu kapsamda YMM veya SMMM’lerin sorumluluğu ve müteselsil olarak borçlu tutulmaları durumunda[1]:

1- Adına vergi inceleme raporu düzenlenene asıl amme borçlusu mükellef adına da tarhiyat işlemleri yapılmaktadır

2- Mükellefe tebliğ edilen vergi ceza ihbarnamelerinin kesinleşmesi üzerine tahakkuk eden vergi, ceza ve fer’ilerininin vadesinde mükellef tarafından ödenmemesi halinde takibat sürecinde ayrıca meslek mensubuna da ödeme emri tebliğ edilir. Ödeme emrinin ekinde mutlak surette VİR ( vergi inceleme raporu) tebliğ edilmelidir.

3- Takibat sürecinde düzenlenen ödeme emri, tahakkuk eden vergi ve ceza ve diğer fer’ilerinin tümü için mükellef ve meslek mensubu SMMM veya YMM adına ayrı ayrı ikincil amme borçlusu olarak kendilerinin bağlı olduğu vergi dairesince tanzim ve tebliğ edilir.

4- Sonuç olarak, meslek mensupları ile ilgili cebri takip işlemleri bunların bağlı bulunduğu vergi dairelerince yapılır. Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/smmm-ve-ymmlere-teblig-edilen-odeme-emirlerinin-ekidayanaklarinin-teblig-zorunlulugu/haber-18263

-------------
[1]
YÜCE Mehmet: Vergi Dava Rehberi, Ekin Yayınevi, 2014, s.675.01

Cumartesi, 14 Nisan 2018 20:57

İşveren Prim Oranları

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top