Mehmet Özdoğru
Hizmet İşletmelerindeki Demirbaşlar Amme Alacağı İçin Teminat
6183 sayılı AATUHK’nun 12. maddesi hükmüne göre bazı hizmet işletmelerinde yer alan eşya, demirbaşlar ve malzemeler 6183 sayılı kanunun 10. maddesinde yer alan teminat niteliğindedir. Yasa hükmü gereği bar, otel, han, pansiyon, çalgı yerleri, sinemalarda yer alan demirbaşlar işbu yerlerin amme borcuna karşılık teminat sayılmaktadır.
6183 sayılı AATUHK’nun 12. madde hükmünde aşağıdaki hüküm yer almaktadır:
Bar, otel, han, pansiyon, çalgılı yerler, sinemalar, oyun ve dans yerleri, birahane, meyhane, genelevler içerisinde bulunan eşya ve malzeme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 270, 271'inci maddeleri hükümleri mahfuz kalmak şartıyla bu müesseselerin işletilmesinden doğan amme borçlarına karşı teminat hükmündedir.
Noterden tasdikli icar mukavelesinde gayrimenkul sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı eşya ve malzemesi ile otel, han ve pansiyonlardaki misafir ve kiracıların kendilerine ait eşyaları bu hükümden hariçtir.
Üçüncü şahısların Medeni Kanunun 688 ve Borçlar Kanununun 222'nci maddelerine müsteniden yapacakları istihkak iddiaları mahfuz kalmak şartıyla, bu yerlerdeki mallar üzerindeki istihkak iddiaları alacaklı amme idaresinin bu teminat hakkını ihlal etmez.
Yargıtay’ın vermiş olduğu bir kararda: “Bar, hotel, han, pansiyon, çalgılı yerler, gazinolar, oyun ve dans yerleri, birahane ve meyhane gibi yerlerde bulunan eşya ve malzeme bu kurumların işletilmelerinden doğan amme alacaklarının teminatını teşkil ederler” şeklinde karar verilmiştir. [1]
Yine Yargıtay’ın vermiş olduğu bir başka kararda da; “Dava konusu eşyalar lokantanın demirbaşları ile ilgilidir. davalı üçüncü kişi bu eşyaları dava dışı borçludan devraldığını iddia ederek devir senedi ile gene bu eşyaları borçludan aldığına dair faturalar ibraz etmiştir. Bu şekilde yapılan devir ve temlik ticari işletmenin devri niteliğinden olduğundan bu devrin alacaklılara karşı geçerli olabilmesi için Borçlar Kanunun 179. maddesinde öngörülen şekilde devrin alacaklılara ihbar edilmesi veya gazetelerde ilan edilmesi gerekir” şeklinde karar verilmiştir. [2]
6183 sayılı Kanun’un “teminat müessesesi” ile ilgili asıl problemi, 10. maddede sayılan “teminat olarak kabul edilebilecek değerler” konusudur.
Buna göre sadece;
- Para,
- Bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları,
- Hazine Müsteşarlığı’nca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler,
- Hükümetçe belli edilecek millî esham ve tahvilât,
- Alacaklı amme idaresince haciz varakasına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar
teminat olarak kabul edilebilir.
Vergi dairesi, maddede sayılanlar dışında hiçbir şeyi teminat olarak kabul edemez. Buna göre, Kanun’un çıkartıldığı tarihlerde henüz yeterince bilinmeyen fakat günümüz dünyasında çok önemli olan “markalar ve isim hakları” gibi ekonomik değeri çok yüksek olabilecek varlıklar teminat olarak kabul edilememektedir. Ancak aynı değerler, tahsil dairesi tarafından haczedilebilmektedir. Dolayısıyla, vergi dairesi tarafından kendisinden teminat istenen bir mükellef eğer “marka değeri”ni teminat olarak göstermek isterse, bu değer vergi idaresince kabul edilememekte, ancak mükellef başka bir değer gösteremez ya da gösterdikleri mallar vergi dairesince kısmen ya da tamamen yeterli görülmezse, teminat olarak kabul edilmeyen “aynı marka değeri”, bu defa vergi idaresince 6183 sayılı Kanun’un 13/4. maddesi gereğince haczedilmektedir. Kısaca, alacağı güvence altına almak amacıyla “teminat” olarak kabul edilemeyen bir değer, aynı alacağı “güvence altına almak için” re’sen haczedilmektedir.[3]
Üçüncü kişiler tarafından gösterilen teminatlar da teminatı gösteren üçüncü kişinin teminat için verdiği olurda yukarıda belirtilen şekilde borca ilişkin olarak açık bilgi koymadan genel bir ifade ile olur vermesi durumunda teminatın çözülmesinde genel olarak borçlunun bütün borçlarının ödenmiş olması gereği doğar. Konuya örnek teşkil etmesi bakımından İstanbul Defterdarlığının bir vergi dairesine verdiği yazılı görüşü aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:
“Bilindiği üzere; 6183 sayılı kanunun 10. maddesinin 5. bendinde ilgililer ile ilgililer lehine üçüncü şahsılara tarafından gösterilen ve alacaklı amme idaresince haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul malların teminat olarak kabul edileceği belirtilmiş olup, ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen menkul ve gayrimenkullerin ne şekilde teminat olarak kabul edileceğine ilişkin açıklamalar 305 Seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılmıştır.
…………. 1. Noterliğinde düzenlenen ve ilgi yazınız ekinde alınan 24.9.2004 tarih 40699 sayılı Muvafakatname ile ……… Teks. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ……….. Vergi Dairesine tahakkuk etmiş ve edecek olan borçlarının tümü için ……. ve ……….. tarafından gayrimenkulleri teminat olarak gösterildiği anlaşılmıştır.
Bu nedenle, söz konusu muvafakatnamede adı geçenler tarafından teminat olarak gösterilen gayrimenkullerin ödevli şirketin dairenize tahakkuk etmiş ve tahakkuk edecek olan borçları için teminat olarak gösterildiğinden; şirket hakkında dairenizce alınan ………………… TL ihtiyati haciz kararı olması nedeniyle bilgisayar kayıtlarındaki miktarın ödenmesi suretiyle gayrimenkuller üzerindeki hacizler kaldırılması talebinin yerine getirilmesi mümkün değildir. Ancak söz konusu kesinleşmiş borçların ödenmesi ve ihtiyati haciz kararı alınan borca karşılık dairenizce kabul edilen teminat gösterilmesi halinde hacizlerin kaldırılması mümkün bulunmaktadır.”
Verilen teminat oluru incelendiğinde “tahakkuk etmiş ve edecek olan borçlarının tümü” için teminat gösterildiği açık olarak görülmektedir. Bu şekilde bir teminat oluru verilerek teminatın kabulü sağlandıktan sonra bu olurdan vazgeçmek mümkün değildir. Dolayısıyla Defterdarlığın izahatına biz de aynen katılıyoruz.[4]
Vergi dairesine mükellef tarafından verilen süreli veya süresiz banka teminat mektuplarının mükelleflere vergi borcu dolayısıyla haczedilip/edilmeyeceği konusu tartışılmaktadır. Bize göre, söz konusu teminat mektuplarının mükellefin vergi borcu dolayısıyla haczedilmesi mümkün değildir. Çünkü, bilindiği gibi teminat mektupları belirli bir konu ve iş için vergi dairesine verilen ve o iş bittiği takdirde geri çözülmesi gereken banka teminat mektuplarıdır. Bu mektupların hiçbir şekilde haczedilmesi mümkün değildir. Bir kısım teminat mektupları ise, süreli olarak verilebilmektedir. İşte bu teminat mektuplarının süreleri dolduğu zaman kendiliğinden hükümsüz olacağı bilinmektedir. Bu nedenle, bu teminat mektuplarının günü geldiği zaman kendi kendini hükümsüz bulması söz konusudur.
Vergi uygulamalarında genellikle borçlular tarafından alacaklı idareye teminat olarak, banka teminat mektubu veya gayrimenkul niteliğindeki mallar teminat olarak sunulmaktadır.
Bankaların, borçların borçlarını alacaklı tahsil dairesine karşı ödemeyi temin ettiklerine dair, borç miktarı ve tediye süresi belirtilmek suretiyle verdikleri yazılı vesikaya teminat mektubu denir.
Türkiye’de kurulmuş ve yabancı ülkelerde kurulup da Türkiye’de şube açmasına izin verilmiş olan ve bu izinleri Resmi Gazete’de yayımlanan bütün bankalar teminat vermeye yetkili kılınmıştır.[5]
Nazlı Gaye Alpaslan
-----------------------
[1] Yargıtay İcra ve İflas Dairesi, 08.11.1965 gün ve E:12689-K:12615 sayılı kararı.
[2] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 06.03.1995 gün ve E:1995/1063-K:1995/1252 sayılı kararı.
[3] Türk Ticaret Kanunu’nun 11. maddesinde ana sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça markalar ticari işletmeye dâhil sayılmaktadır. Bu anlamda markanın kendisinin menkul ya da gayrimenkul mal olup olmadığı hususu tartışmalıdır. Ancak 6183 sayılı Kanun’un 62. maddesi kapsamında bir “hak” olarak haczedilmesi mümkündür. “Marka”, haczedildiği zaman tahsil dairesince “alınıp götürülen” bir eşya olmadığından, 6183 sayılı Kanun’un “Haczedilemeyecek Mallar” başlığını taşıyan 70. maddesinin 2. bendi kapsamında “borçlunun mesleği için gerekli eşya” kapsamında düşünülemez.
[4] İstanbul Defterdarlığı, 9.2.2005 gün ve 19/288-2033/1582 sayılı özelgeleri.
[5] Maliye Bakanlığının 26.05.1989 gün ve KDV:2601011-777/40835 sayılı muktezası
Borcu Olan İşverene Teşvik Müjdesi!
Sosyal güvenlik teşviklerinden hem geçmiş dönem hem cari dönem için yararlanmanın temel şartı borcun bulunmamasıdır. Ancak borcu olan işverenlere müjde Bakanlar Kurulu'ndan mart ayının sonunda geldi.
2018/11500 Bakanlar Kurulu Kararı, 31.03.2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan ve uyumlu prim borçlularına 6183 Sayılı Kanun kapsamında tecil ve taksitlendirme imkânı getirilmiştir. Bilindiği üzere, 6183 Sayılı Kanun kapsamında borçlarını tecil ve taksitlendirme yapan işverenler, SGK prim teşvikleri açısından “borçlu” sayılmamaktadır.
Uyumlu prim borçluları, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88'inci maddesi kapsamındaki prim ve diğer borçları 6183 sayılı Kanunun 48/A maddesi uyarınca tecil ve taksitlendirilme yapabilecektir.
Bakanlar Kurulu'nun amacı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48/A maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş ancak öngörülemeyen nedenlerle son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş olan uyumlu prim borçlularının daha uygun şartlarda borçlarını taksitlendirerek ödeyebilmelerine imkân sağlanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.
1- Tecil ve taksitlendirmeden yararlanacak olan uyumlu prim borçluları
uyumlu prim borçlusu;
- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olanlardan başvuru tarihi itibarıyla en az 3 yıldır prim ödeme yükümlüsü olan,
- Başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıla ait prime ilişkin belgeleri sürelerinde vermiş (Kanuni süresinde verilen belgelere ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen belgeler bu şartın ihlali sayılmaz.)
- Ancak son 1 yıl içerisinde borçlarını ödeyememiş olan borçlulardır.
2 - Zor Durum Hali, Tecil ve Taksitlendirme Süreleri Ve Tecil Faiz Oranlarının Tespiti
6183 sayılı Kanun'un 48/A maddesi uyarınca yapılacak tecil ve taksitlendirme işlemlerinde, uyumlu prim borçlularının “çok zor durum” hali, tecil süreleri ve uygulanacak tecil faizinin tespitinde 2018/11284 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nda belirtilen kriterler esas alınır.
Çok zor durum tespiti, mali durum analiz raporlarına göre vergi mevzuatında belirlenen esaslar dikkate alınarak yapılır.
3 -Mali durum analiz raporları
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanunu'na göre yetki verilmiş serbest muhasebeci malî müşavirler ile yeminli malî müşavirler tarafından işyeri kayıtlarının incelenmesi sonucunda, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla, 2018/11284 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'yla belirlenmiş hesaplama yöntemine uygun olarak düzenlenen raporlar esas alınır.
4- Tecil edilecek gecikme cezası ve gecikme zammı
6183 sayılı Kanun'un 48/A maddesine göre yapılacak tecil ve taksitlendirmelerde, tecil edilecek borç tutarına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı oranı yerine Türkiye İstatistik Kurumunun yayımladığı Yİ-ÜFE aylık değişim oranları basit usulde uygulanır.
5- Alacaklı diğer amme idareleri ve alacak türleri
Sosyal Güvenlik Kurumu, prim ve diğer alacakları bakımından 6183 sayılı Kanun'un 48/A maddesi kapsamında Maliye Bakanlığı'na verilen yetkileri kullanır.
2018/11500 Bakanlar Kurulu Kararı, 01/01/2018 tarihinden itibaren vadesi gelen alacaklara uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/borcu-olan-isverene-tesvik-mujdesi/412369
2022 Engelli Maaşı 2018 Yılı Maaş Miktarı ve Başvuru Şartları
2022 Aylığı - Toplumda genellikle “engelli aylığı” olarak bilinen 2022 sayılı “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanununun” ilgili maddelerince bağlanan aylıktır. 2017 yılına girdiğimiz şu günlerde 2022 Aylığı Miktarı da belli oldu. Ülkemizde sosyal devlet olmanın bir gereği olarak muhtaç durumdaki engellilere ve engelli yakınlara halk arasında 3 aylık engelli maaşı yasal tabiriyle 2022 maaşı verilmektedir.
Engelli aylığı 2022 sayılı Kanun hükümleri uyarınca bağlanıyor. Kanuna göre engellilere üç tip maaş bağlanabiliyor. 18 yaşından büyük olan ve engellilik oranı yüzde 70 ve üzerinde olanlara, 18 yaşından büyük ve engellilik oranı yüzde 40 ila yüzde 69 arasında olanlara ve 18 yaş altı engelli yakını olan kişilere maaş bağlanması mümkün. Ancak başka şartlar da var.
Türkiye ‘de son senelere bakıldığı zaman, son derece yararlı uygulamaların yapıldığını görüyoruz ve buna en güzel örneği de, engellilere verilen 2022 maaşlarıdır. Bugüne kadar hiçbir şekilde olanak tanınmayan ve yeteri kadar ilgi görmeyen engelliler, bu maaşlar ile beraber derin bir nefe almaktadır.
Engelli vatandaşları evinde bakan engelli yakınlarına her ay ödenen “evde bakım maaşı” ve engelli vatandaşın kendisine, ve/ya yakınına 3 er aylık dönemlerde ödenen 2022 engelli aylığı almak için kişi başı gelir belli oldu.
65 yaş maaşı diğer ismi ile 2022 maaşı üç ayda bir ödenen ve muhtaç kişilere ödenen bir aylıktır. Bu aylık her yılın Ocak ve temmuz ayında zamlanır ve zamlı tutarlar üzerinden ödenir. Buna göre 2018 Ocak-Temmuz ayı ve 2019 Ocak-Temmuz ayından itibaren 2022 maaşları şu şekilde olacaktır;
Bildiğiniz gibi 65 yaşı tamamlamış olanlara, muhtaçlara ve engellilere 2022 sayılı kanun gereği aylık bağlanmaktadır. Bu aylığın diğer ismi ise 2022 aylığıdır. Bu aylığın bağlanabilmesi için aylık bağlanacak kişinin kanunda belirtilen şartlara haiz olması ve Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan herhangi bir gelir ve ya aylık almıyor olması gerekmektedir.
65 yaş maaşı diğer ismi ile 2022 maaşı üç ayda bir ödenen ve muhtaç kişilere ödenen bir aylıktır. Bu aylık her yılın Ocak ve temmuz ayında zamlanır ve zamlı tutarlar üzerinden ödenir. Buna göre 2018 Ocak-Temmuz ayı ve 2019 Ocak-Temmuz ayından itibaren 2022 maaşları şu şekilde olacaktır;
2018 Evde Bakım Maaşları Ne Kadar?
2018 yılı bakım aylıklarına bakmak istersek ilgili tutarların ne kadar olduğuna aşağıdan bakabilirsiniz. Buna göre 2018 bakım aylıkları;
Ocak 2018’de bin 68 liraya, Temmuz 2018’de bin 105 liraya, Ocak 2019’da bin 149 liraya, Temmuz 2019’da ise bin 207 liraya çıkacak.
2018 yılını kapsayan yukarıdaki ekranda 2019 yılının da 2 farklı tutarı verilmiştir. Söz konusu bakım aylıklarında artışın yaşanması için her yıl ocak ayında plan ve bütçe komisyonunda önemli bir artışın olması gerekiyor. Yukarıdaki maaş miktarları engellilere bakan bakıcıların maaşlarını gösterse de, engelli olan bireylerde ne kadar maaş alacaklarını şimdiden sorgulamaktadır.
AK Parti Eskişehir Engelliler Koordinasyon Merkezi Başkanı Soner Çoban, "2018 yılı engelli maaşları ve evde bakım ücreti hakkında merakla beklenen zamlı maaşlar ile bu maaşlar için geçerli kişi başı gelir oranları belli oldu. 2022 sayılı yasadan 3 ayda bir alınan engelli maaşları için kişi başına 2018 yılı gelir oranı 483.64 TL olarak belirlenmiştir. Ağır engelliler için alınan evde bakım maaşında ise kişi başı 2018 yılı gelir oranı 967.27 TL'dir. 2018 yılında 2022 sayılı yasada engelli zamlı maaşları şöyle oldu; raporu yüzde 40-69 arası olanlar bin 247 TL alacak. Raporu yüzde 70'den yukarı olanlar bin 845 TL alacak. 2018 yılı evde bakım zamlı maaşları şöyledir; 2018 Ocak-Temmuz arası bin 68 TL, 2018 Ağustos-Aralık arası bin 105 TL. Tüm engelli vatandaşlarımıza ve yakınlarına duyurulur" dedi.
Ekonomik yoksunluk içinde bulunan; 18 yaşından büyük engelli bireyler ve kanunen bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşını tamamlamamış engelli yakını bulunan Türk Vatandaşlarına aylık bağlanmaktadır. Üç aylık olarak ödenen bir aylıktır. Engel oranına göre aylığın miktarı değişmektedir.
Bildiğiniz gibi 65 yaşı tamamlamış olanlara, muhtaçlara ve engellilere 2022 sayılı kanun gereği aylık bağlanmaktadır. Bu aylığın diğer ismi ise 2022 aylığıdır. Bu aylığın bağlanabilmesi için aylık bağlanacak kişinin kanunda belirtilen şartlara haiz olması ve Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan herhangi bir gelir ve ya aylık almıyor olması gerekmektedir.
2022 engelli maaşı, kimsesiz, özürlü veya özürlü yakını, bakıcısı, evde yaşlı veya hasta yakını, ileri yaşlarda maddi sıkıntısı olan yaşlılar vb, üç ayda bir alınan cüzzi bir aylıktır. Genelde engelli maaşı olarakta bilinen bu maaşı alabilmek için bazı koşulları sağlıyor olmanız gerekmektedir.
Bildiğimiz üzere 65 yaş üstü maaşı olarak da geçen 2022 maaşı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan bir hizmet olup, 3 ayda bir bu maaşı almaya hak kazananlara veriliyor. Bu maaşların miktarı ise engeli bulunan kişinin, yetkili hastaneler tarafından belgelendirilen engel oranına göre değişmekte. tabi 2022 engelli ve 65 yaş üstü maaşından yararlanabilmek için %40’ın üzerinde engel olması veya 65 yaşını doldurmuş olma şartıda bulunuyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafınca her hangi bir ödemesi yapılmayan, isteğe bağlı prim ödemeyen, muhtaçlık sınırına ulaşmış ve eşi üzerinden nafaka bağlanmamış her vatandaş engelli maaşı almak için başvuru yapabilir. Engelli maaşı, Sosyal Güvenlik tarafından verilmekte olup engeli en az %40 ve üzeri olan vatandaşlara bağlanır. Hane içerisinde yaşayan kişi sayısı ele alınarak, kişi başına düşen gelir miktarı 2022 sayılı kanunun 1.maddesine göre belirlenerek hesaplanır.
2022 engelli maaşları bulunulan ay içerisinde PTT hesaplarına yatırılmaktadır. 2022 maaşı ödeme günleri 2017 yılı içerisinde aşağı da bilginize sunulduğu üzere TC kimlik numarasının son rakamına göre günlere bölünerek yapılmaktadır.
Evde bakım maaşı; sadece ağır özürlü kategorisinde değerlendiren hasta yakınlarına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından, aylık periyotlar halinde ödeniyor. Söz konusu hastaların 1.dereceden yakınları; bulundukları il ya da ilçelerdeki İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğüne ve ya toplum merkezlerine başvuruda bulunarak, evde bakım maaşını, başvurularını takip eden ay içinde almaya başlıyor. Temmuz ayı maaşlarını alan hasta yakınları; hazırlanış süresine göre farklılık gösteren maaşlar için, evde bakım maaşı yatan iller ağustos 2017 araştırması yapabiliyor.
2022 Engelli Maaşı Nasıl Alınır?
Dünyanın her yerinde sosyal devlet anlayışını benimsemiş olan ülkeler; engelli kişilere yardımda bulunmakta ve onların hayatını kolaylaştırmak adına birçok yasa çıkarmaktadır. 2022 engelli maaşı da engelli bireylere yardımcı olmak adına yapılan, 3 ayda bir gerçekleşen yasal yardımdır. Birçok engelli bireyin bu haktan yararlanmaları gerektiği halde; başvuru işlemlerini bilmedikleri için yasal hakları olan bu yardımı kullanamamaktadırlar.
İlk ödeme ve sonraki tüm ödemeler, Türkiye genelinde herhangi bir PTT şubeleri kanalıyla yapılır.
Ödeme Günleri :
Ödemelerde oluşabilecek yığılmaları önlemek amacıyla;
Doğum tarihinin son rakamı 0-5 olan kişilere her dönemin 5 inci günü.
Doğum tarihinin son rakamı 1-6 olan kişilere her dönemin 6 ıncı günü.
Doğum tarihinin son rakamı 2-7 olan kişilere her dönemin 7 inci günü.
Doğum tarihinin son rakamı 3-8 olan kişilere her dönemin 8 inci günü.
Doğum tarihinin son rakamı 4-9 olan kişilere her dönemin 9 uncu günü.
Ödeme yapılmaktadır.
Engelli maaşı yani evde bakım maaşı; engelli olan bireyin ihtiyaçlarını karşılaması ve bakan kişilerin de engelli bireye bakarken zorlanmaması adına verilen bir maaştır. Bazı kişiler bu maaşa ek olarak aynı zamanda 2022 engelli maaşı da alabilmektedirler.
Ülkemizde sosyal devlet olmanın bir gereği olarak muhtaç durumdaki engellilere ve engelli yakınlara halk arasında 3 aylık engelli maaşı yasal tabiriyle 2022 maaşı verilmektedir. Çoğu yasal hakta olduğu gibi maalesef engelli maaşı nasıl alınır, hangi belgelerle nere müracaat edilir gibi bilgileri vatandaşlar bilmedikleri için devletin kendilerine tanıdığı bu haktan mahrum oluyorlar.Engelli maaşı yani evde bakım maaşı; engelli olan bireyin ihtiyaçlarını karşılaması ve bakan kişilerin de engelli bireye bakarken zorlanmaması adına verilen bir maaştır. Bazı kişiler bu maaşa ek olarak aynı zamanda 2022 engelli maaşı da alabilmektedirler.
En çok merak edilen konulardan biri de “evde bakım aylığı nasıl alabilirim” konusudur. Bu konu çok merak edildiğindendir ki, en çok yanlış bilinen konulardan biridir. Her engelli yakını olan bu maaşı alır düşüncesi kesinlikle yanlış bir düşüncedir. Bu maaşı alabilmenin de bazı şartları vardır. “Bu şartlar nelerdir”, “engelli bakım aylığı kaç para ve almak için nereye başvurmalı”, bir de “engelli vefat ettiğinde kaç gün içinde nereye bildirilmeli” sorularına cevaplar vereceğim.
Aylık Bağlanması İçin Gerekli İşlem ve Belgeler Nelerdir?
Yetkili hastaneden alınmış engelli sağlık kurulu raporuna göre “engelli” (engel oranı %40-%69) ve başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek derecede engelli (engel oranı%70 ve üzeri) olan, kanunen bakmakla yükümlü kimsesi bulunmayan, sosyal güvenlik kurumlarından her ne ad altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlanmayan, nafaka bağlanmamış veya bağlanması mümkün olmayan, mahkeme kararıyla veya doğrudan bir mevzuat gereği bağlanmış herhangi devamlı bir gelire sahip bulunmayan, her türlü gelirleri toplamının aylık ortalaması, kanunla belirlenen muhtaçlık sınırının altında olan kişiler ile; bu koşullara sahip olup kanunen bakmakla yükümlü olunan 18 yaşını tamamlamamış engelli yakını bulunanlar, bakımının fiilen gerçekleşmesi ve aylık ortalama gelirinin kanunla belirlenen muhtaçlık sınırının altında olması kaydıyla bu aylıktan faydalanabilir.
2022 Aylığı'nı kimler almaya hak kazanır?
Sosyal güvenlik kurumundan, yetim aylığı almakta olan engelli bireylerin aylık veya gelirleri, alacağı engelli aylığından az ise aradaki fark ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacaktır.
Aylık Bağlanması İçin Gerekli İşlem ve Belgeler Nelerdir?
2022 sayılı Kanunun 5.maddesi uyarınca bağlanacak aylıklara ilişkin başvurular, kişilerin adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde kayıtlı ikametgâhının bulunduğu Vakfa yapılır.
Başvuruların şahsen ve yazılı olması esas olmakla birlikte başvuru işleminin kanunî temsilciler tarafından yapılması hâlinde mahkemeden alınmış karar örneği, vekil tarafından başvuru yapılması hâlinde vekâletname örneği başvuru formuna eklenir.
Yaşlı aylığı başvurularında, herhangi bir belge talep edilmemesi esastır.
Engelli aylıkları ve 18 yaş altı engelli yakını aylığı başvurularında istenen belgeler:
a) Engelli aylıkları başvurularında, engelliler için sağlık kurulu raporunun aslı ya da noter/hastane başhekimliği tarafından onaylı sureti veya Sağlık Bakanlığı veri tabanından elektronik olarak paylaşılan rapor bilgileri kabul edilir. Bununla birlikte özürlü sağlık kurulu raporu suretlerine Sosya Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfı Müdürlerince, aslının ibraz edilmesi kaydıyla “aslı gibidir” onayı verilir.
b) 18 yaş altı engelli yakını aylığı başvurularında; engelliler için sağlık kurulu raporunun yanında, kanuni velisinin olmadığı durumlarda atanmış vasilere ilişkin mahkemece verilmiş vesayet kararının aslı ya da noter tarafından onaylı sureti istenir. Bununla birlikte vesayet kararı suretlerine Sosya Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfı Müdürlerince, aslının ibraz edilmesi kaydıyla “aslı gibidir” onayı verilir.
Engelli aylıklarına başvuruda bulunan vatandaşlara ücretsiz engelliler için sağlık kurulu raporu uygulamasından faydalanabilmeleri için Sosya Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfı Müdürü tarafından imzalanan sevk kâğıdı verilir.
Engelli bireylerin aylık bağlanması işlemleriyle ve sonrasındaki ilgili konular için Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü (T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıgı Adres: Eskişehir Yolu Söğütözü Mahallesi 2177.Sokak No:10/A Çankaya/ANKARA)'nden veya +90 (312) 705 40 00 numaralı telefondan bilgi alınabilir. Ayrıca ALO 170 Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi’ni 7 gün 24 saat aranabilir.
2022 engelli maaşı için gereken evraklar nelerdir?
Mal bildirimi
Dilekçe
Vukuatlı nüfus kayıt belgesi
Sağlık kurulundan alınan birrapor
2 tane vesikalık fotoğraf
Fakirlik kağıdı
Maaş almadığınızı belgeleyen bir resmi kağıt
Vergiye Uyumlu Mükelleflere Sağlanan Vergi İndiriminin Muhasebeleştirilmesi
6824 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanunu’nun mülga mükerrer 121 inci maddesi, başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş ve vergi indirimi uygulaması 1/1/2018 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinden başlamak uygulanmak üzere 8/3/2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
“Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi
MÜKERRER MADDE 121- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir. Şu kadar ki hesaplanan indirim tutarı, her hâl ve takdirde 1 milyon Türk lirasından fazla olamaz. İndirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması durumunda kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilir. Bu süre içinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmez. Gelir vergisi mükelleflerinin yararlanacağı indirim tutarı, ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle beyan edilen kazançların toplam gelir vergisi matrahı içerisindeki oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanan gelir vergisi esas alınarak tespit edilir.”
Söz konusu indirimden faydalanabilmek için gerekli şartlar 301 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde etraflıca açıklanmış bulunmaktadır.
2017 Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin verildiği bu günlerde beyanname üzerinde gösterilen indirim tutarının kayıtlarda nasıl izlenmesi gerektiği sorusu akla gelebilir.
Hatırlanacağı üzere hesaplanan vergi indirimi tutarı, öncelikle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilebilecektir. Vergi indirimi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde ise kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilecektir. Bu süre içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.
Dördüncü geçici vergi matrahı, döneme ilişkin Kurumlar Vergisi beyannamesinde değişmeyen mükellefler için, %5’lik vergi indirimi bir anlamda 25.04.2019 tarihine kadar mahsuben kullanabileceği bir vergi alacağına dönüşmektedir.
Bu indirimin kayıtlara alınacağı dönem ve kayıtlarda gösteriminde kullanılacak hesaplar konusunda aşağıdaki seçenekler söz konusu olabilir.
İndirimin Muhasebeleştirileceği Dönem;
1- İndirimin beyannamenin verildiği tarih itibariyle aşağıdaki şekilde muhasebeleştirilmesi (01.04.2018).
2- İndirimin ilgili olduğu hesap döneminin son günü itibariyle muhasebeleştirilmesi (31.12.2017).
Muhasebe kaydının atılacağı dönemin seçimi, daha çok dönem karının tamamını Mart ayı içinde olağan genel kurulunu yapıp dağıtan şirketler için önemli olup, daha fazla kar dağıtımı yapmak arzusunda olan şirketler için indirim kaydının, kar dağıtım kararının verildiği Genel Kuruldan önce yapılması şüphesiz daha yararlı olacaktır.
İndirimin muhasebeleştirileceği dönem konusunda şahsi düşüncem bu indirimin ilgili olduğu dönem mali tablolarına gösterilebilmesini teminen, ilgili dönem sonu itibariyle yapılması yönündedir.
İndirimin Muhasebeleştirilmesinde Kullanılabilecek Hesaplar;
Dönem vergi öncesi kar üzerinden vergi karşılığı hesaplanırken, direk indirim tutarı dikkate alınarak Vergi karşılığı için kayıt atılabileceği gibi sonraki dönemlerde yararlanılan indirimin takip kolaylığı açısından aşağıdaki gibi bir kayıt atılması da mümkündür.
----------------------------/--------------------------------
136 Diğer Alacaklar
136.01 Mahsuben İade Alınacak KV
570/590 2017 Dönem Karı
-------------------/------------------------
Kazanılan indirimin 25.04.2019 tarihine kadar mahsuben kullanılmaması durumunda da dönem karının tamamen dağıtılmamış olduğu varsayımıyla yukarıdaki kaydın ters kaydını atmak uygun olacaktır.
Şayet karın tamamı dağıtıma konu edilmişse kullanılmayan indirim tutarının KKEG yazmak suretiyle kapatılması gerekecektir.
Sonuç:
Vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan vergi indiriminin bir gelir kalemi olmadığı, mahsuben iade alınabilir bir vergi alacağı olarak kayıtlarda gösterilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Çınar Bağlan
Mavi Kart Sahiplerinin Gelir Vergisi Yükümlülüğü
5203 sayılı yasa ile mavi kart uygulamasına tabi tutulan ve Türk vatandaşlığından çıkan kimselerin, Türkiye’de bir işyeri açması durumunda mükellefiyetinin tam mükellef veya dar mükellefiyet kapsamında vergilendirilip-vergilendirilmeyeceği konusunda tereddütler yaşanmaktadır.
Mavi kart uygulanması, bilindiği gibi, Türk vatandaşlığından çıkan veya çıkarılan kimselerin Türkiye’de oy kullanma dışında, kamu düzenine ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü ve seçme-seçilme, kamu görevlerine girme ve muafen araç veya ev eşyası ithal etme hakları dışında, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edecekleri hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan 193 sayılı GVK’nın 4 üncü maddesine göre; ikametgahı Türkiye’de olanlar ile bir takvim yılı içerisinde, Türkiye’de daimi olarak 6 aydan fazla oturanlar Türkiye’de yerleşmiş sayılır. Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler” hükmü ile, “Kazanç ve İradın Türkiye’de Elde Edilmesi” başlıklı 7 inci maddesinde; “Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye’de elde edildiği aşağıdaki şartlara göre tayin olunur.
Ticari kazançlarda; kazanç sahibinin Türkiye’de işyerinin olması veya daimi temsilci bulundurması ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla sağlanması (Bu şartları haiz olsalar dahi iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlardan, ihraç edilmek üzere Türkiye’de satın aldıkları veya imal ettikleri malları Türkiye’de satmaksızın yabancı memleketlere gönderenlerin bu işlerden doğan kazançları Türkiye’de elde edilmiş sayılmaz.) “hükmüne yer verilmiştir.
Konu ile ilgili olarak yayımlanan 210 Seri No’lu GV Genel Tebliğinde; “Yurt dışında oturma veya çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu ailelerini de yanlarına alarak, uzun bir süreden beri bulundukları yabancı ülkelerde yaşamaktadırlar. Dolayısıyla bu vatandaşlarımızın kişisel ve ekonomik ilişkileri Türkiye’den ziyade bulundukları ülkelerde yoğunlaşmıştır. Öyle ki bunların önemli bir kısmı bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçmiştir. Bu durumda, gelir vergisi uygulaması açısından, yurt dışında oturma veya çalışma izni bulunan vatandaşlarımızın ikametgahlarının bulundukları ülkede olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
Sonuç olarak, mavi kart uygulamasına tabi vatandaşlarımızın Türkiye’de herhangi bir gelir elde etmeleri halinde bu gelirler için vergi dairesine beyanda bulunmaları zorunludur. Türkiye’de bir takvim içerisinde 6 aydan fazla süreyle oturmamak şartıyla ayrıca Türkiye’de işlerinin olması veya daimi temsilci bulundurmaları ve kazancını bu yerlerde veya bu temsilciler eliyle sağlamaları halinde dar mükellef olarak vergilendirilecektir. Öte yandan Türkiye’de bir işyeri açmak suretiyle veya daimi temsilci bulundurarak kazanç elde eden mavi kart uygulamasına tabi vatandaşlarımızın bir takvim yılı içinde 6 aydan fazla süreyle Türkiye’de oturmaları halinde ise tam mükellef olarak vergilendirilecekleri tabiidir.([1])
Mavi kart sahipleri 2016 yılı içerisinde Türkiye de elde ettiği kira gelirleri, ticari kazançlar, beyanı gereken zirai kazançların bulunması halinde bunlardan dolayı bağlı bulundukları vergi dairelerine yıllık beyanname vermek ve vergilerinin de 1/2 sini; 31 Mart, 1/2 si de 31 Temmuz tarihine kadar gelir vergisi
-------
[1] 15.07.2011 gün ve 220 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı Özelgesi.
Nazlı Gaye Alpaslan
Net Ücrette Vergi Dilimi Sigorta Primini De Belirliyor
Günümüzde bazı kalifiye çalışanlar net ücretle çalışma hayatında yer alır.Özellikle ve uzmanlık gerektiren işyerlerinde net ücretle anlaşanlar için artan oranlı vergi dilimlerinden etkilenmeden iş sözleşmelerinde belirtilen net ücretlerden anlaşırlar.
Nadiren de olsa Sendikalı olup Toplu İş Sözleşmesi uygulayan bazı işyerlerinde buna benzer uygulamaya yer verilmiştir.
Net ücretle çalışanın Yıl boyunca brüt ücreti artan vergi dilimlerine göre değişeceği için diğer çalışanlara göre bir avantajı da SPEK farklı olarak tayin edilecektir.
2018 YILI ÜCRETLİLER VERGİ DİLİMİ
0 |
14.800,00 |
%15 |
14.800,01 |
34.000,00 |
%20 |
34.000,01 |
120.000,00 |
%27 |
120.000,01 |
%35 |
Örnek:
A işçisi 2018 yılında 5 Bin TL Net ücretle çalışması sonucu aşağıdaki tablo oluşacaktır.
AY |
MAAŞ |
SSK MATRA |
SSK%14 |
SSK%1 |
ÖNCEKİ GVM |
GVM |
GELVER |
DAMGA |
ARANET |
AGİORANI |
AGİTUTARI |
TOPLAM |
OCAK |
6.780,98 |
6.780,98 |
949,34 |
67,81 |
5.763,83 |
864,57 |
51,47 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
|
ŞUBAT |
6.780,98 |
6.780,98 |
949,34 |
67,81 |
5.763,83 |
5.763,83 |
864,57 |
51,47 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
MART |
6.966,24 |
6.966,24 |
975,27 |
69,66 |
11.527,67 |
5.921,30 |
1.020,64 |
52,87 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
NİSAN |
7.209,57 |
7.209,57 |
1.009,34 |
72,1 |
17.448,97 |
6.128,13 |
1.225,63 |
54,72 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
MAYIS |
7.209,57 |
7.209,57 |
1.009,34 |
72,1 |
23.577,10 |
6.128,13 |
1.225,63 |
54,72 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
HAZİRAN |
7.418,96 |
7.418,96 |
1.038,65 |
74,19 |
29.705,24 |
6.306,12 |
1.402,02 |
56,31 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
TEMMUZ |
7.909,46 |
7.909,46 |
1.107,32 |
79,09 |
36.011,36 |
6.723,04 |
1.815,22 |
60,03 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
AĞUSTOS |
7.909,46 |
7.909,46 |
1.107,32 |
79,09 |
42.734,40 |
6.723,04 |
1.815,22 |
60,03 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
EYLÜL |
7.909,46 |
7.909,46 |
1.107,32 |
79,09 |
49.457,44 |
6.723,04 |
1.815,22 |
60,03 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
EKİM |
7.909,46 |
7.909,46 |
1.107,32 |
79,09 |
56.180,48 |
6.723,04 |
1.815,22 |
60,03 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
KASIM |
7.909,46 |
7.909,46 |
1.107,32 |
79,09 |
62.903,52 |
6.723,04 |
1.815,22 |
60,03 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
ARALIK |
7.909,46 |
7.909,46 |
1.107,32 |
79,09 |
69.626,56 |
6.723,04 |
1.815,22 |
60,03 |
4.847,79 |
50 |
152,21 |
5.000,00 |
Örnek tablodaki işçi;
Ocak ayı ve Şubat ayında 6.780,98 TL/Brüt başladığı için SPEK kazancı da 6.780,98 TL.
Mart ayında vergi dilimi geçişi ile,6.966,24 TL.(%20)
Nisan ve Mayıs ayında 7.209,57 TL.
Haziran ayında vergi dilimi geçişi 7.418,96 TL(%27)
Temmuz ayından itibaren 7.909,46 TL. yıl sonuna kadar SPEK kazancı belirlenecektir.
Bu durumda vergi oranlarındaki net ücrete göre artış SPEK artırmış olacak.
Sigortalı netten brüte gidilerek artan SPEK ile birlikte ileride emekli aylığında artışa neden olacaktır. Vedat İlki
Gübrede ÖTV Sürprizi
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 1. maddesi hükmüne göre; anılan kanuna ekli (I) sayılı listedeki malların ithalatçıları veya rafineriler dahil imal edenler tarafından teslimi özel tüketim vergisine tabidir. Anılan kanunun I sayılı listesine ilişkin uygulama genel tebliğinde belirtildiği üzere; petrol ürünleri, doğal gaz ve bunların türevleri ile biodizelden oluşan (I) sayılı liste, (A) ve (B) cetvellerinden meydana gelmektedir.
(A) cetvelinde, genel olarak benzin, motorin, jet yakıtı, fuel oil gibi akaryakıt ürünleri; sıvılaştırılmış petrol gazı (L.P.G.), doğal gaz ile söz konusu mallara ikame edilmesi mümkün bulunan petrol türevleri, petrokok ve benzeri diğer mallar yer almaktadır.
(B) cetvelinde ise; solvent ve benzeri ürünler ile bunların türevleri, gaz yağı, baz yağlar, madeni yağlar ile yağlama müstahzarları gibi akaryakıt harici petrol ürünleri yer almaktadır.
27.03.2018 günlü 3. Sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de 4760 sayılı ÖTV Kanunu'na EKli (I); (II) ve (III) sayılı Listelerde Yer Alan Malllarda Uygulanan ÖTV Tutarları ve Oranlarının Belirlenmesine ve Bazı KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair 2018/11542 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmış olup, anılan karar ile ilk kez, (I) sayılı listenin (B) cetveline “3824.99.96.90.68 Diğerleri” tarife pozisyonu eklenmiştir.
Bilindiği üzere; Gümrük Giriş Tarife Cetveli'nin “38.24” ana başlık numarasında yer alan ürünler “Dökümhane maçalarına veya kalıplarına mahsus müstahzar bağlayıcılar; tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya yer almayan kimya sanayii veya kimya sanayiine bağlı sanayilerde kullanılan kimyasal ürünler ve müstahzarlar (tabii ürünlerin karışımlarından oluşanlar dahil)” başlığıyla tanımlanmış olup, anılan Tarifenin bir alt başlığını oluşturan “3824.99” nolu pozisyon ise “- - Diğerleri” başlığını taşımaktadır. Anılan başlık altında petrol sülfanatları vb petrol türevleri ve bazı yağlar ile kimyasal içerikli diğer ürünler yer almaktadır. Anılan alt başlığın en altında “3824.99.96.90.68” numara ve “ - - Diğerleri” başlığı yer almakta olup, bu GTİP numarası içine nelerin dahil olduğu ise belirtilmemektedir.
Tarımsal amaçlı kullanılan “kimyevi gübre” ya da “gübre hammaddesi” niteliğindeki ürünler de “3824.99.96.90.68” GTİP numarasına dahil pozisyonda sınıfl anmakta ve bu kapsamda ithal edilmektedir. Dolayısıyla, yukarıda belirtilen 2018/11542 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 27.03.2018 tarihinden itibaren, “3824.99.96.90.68” GTİP numarasına dahil olan “kimyevi gübre” ya da “gübre hammaddesi” niteliğindeki ürünler de Özel Tüketim Vergisi'ne (ÖTV) tabi hale gelmiştir.
Esas itibariyle, ÖTV Kanunu eki (I) sayılı liste (B) cetveli kapsamına girmemesi gerekirken, kimyasal içerikleri nedeniyle bu GTİP’te yer alan söz konusu “kimyevi gübre” ya da “gübre hammaddesi” niteliğindeki ürünler için kiloda yaklaşık 1 Türk Lirası (0,9390 TL) ÖTV alınacaktır. Bu durum, gerek gübre ithalatçısı ve üreticisi konumunda olan firmalar için, gerekse anılan özel tüketim vergisinin yansıtılması sonucu, bu gübreleri tarımsal üretimde kullanacak çiftçiler için büyük bir sürprizdir. Özel Tüketim Vergisi Kanununun 1'inci maddesinde, verginin konusuna giren malların bir defaya mahsus olmak üzere ÖTV’ye tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle tesliminde ÖTV ödenen malların daha sonraki teslimlerinde vergi uygulanmaz.
Özel Tüketim Vergisi Kanununun 15 inci maddesi hükmü uyarınca, vergiye tabi işlemlere ait ÖTV, düzenlenecek fatura veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilir. Bu şekilde işlem yapılmasıyla, anılan ÖTV tutarı alıcıya yansıtılmış olacaktır. Bu tür gübrenin asıl kullanıcısı durumunda bulunan çiftçilerin ödeyeceği bedel, ÖTV nedeniyle artmış olacaktır. Öte yandan bilindiği gibi, Hükümet seçim öncesi verdiği vaadlere uygun olarak gübrede katma değer vergisini kaldırma amacıyla harekete geçmiş ve yasada değişiklik yapılıncaya kadar, yetkisini kullanarak Bakanlar Kurulu Kararı'yla önce, gübre ve gübre hammaddelerindeki katma değer vergisi oranlarını 01.01.2016 tarihinden itibaren, %18’den %1’e indirmiş, daha sonra da 6663 Sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle, bu ürünlerdeki katma değer vergisini kaldırmıştı.
Dolayısıyla bu tür gübreler ve gübre hammaddelerinde getirilmiş olan katma değer vergisi istisnası uygulamasıyla, çiftçilerin bu ürünleri daha rahat kullanabilmeleri, üzerlerindeki maliyet yükünün azaltılması sağlanmışken, şimdi özel tüketim vergisi nedeniyle onlara ilave maddi yük yüklemek, çiftçileri mağdur edebileceği gibi tarımsal üretimde de kayıplar yaşanmasına ve tarım ürünlerinin fiyatlarının artmasına da neden olabilecektir. Anılan nedenlerle, yukarıda bahsedilen Bakanlar Kurulu Kararı ile I-B sayılı ÖTV Listesine eklenmiş olan 3824.99.96.90.68 GTİP pozisyonuyla ilgili düzenlemenin gözden geçirilerek değiştirilmesi ve gübre ve gübre hammaddesi niteliğindeki ürünlerin ÖTV kapsamından çıkartılmasının yaşanan ve yaşanacak mağduriyetleri gidereceği düşünülmektedir. Dr. Mehmet Şarak, Akif Akarca
https://www.dunya.com/kose-yazisi/gubrede-otv-surprizi/412280
Bakım Parasında Engelli Şartı En Az Kaçtır
3 yıldan uzun süredir aynı işyerinde çalışan kişiler işten ayrılırken, bildirim süresi 8 haftadır. Bu sürede işçinin günde iki saat yeni iş arama izni olur. Ancak işçinin yeni iş bulduğunu öğrenen işveren bu izni vermeyebilir.
1- Soru: 4 yıldır bir bankada çalışıyorum. Başka bir yere geçeceğim. İşveren iki ay daha çalışmamı söyledi. Bu sürede yeni iş arama iznini de kullandırmayacağını belirtti. Yasal hakkım değil mi bu izin?
Cevap: Üç yıldan uzun süredir aynı işverene bağlı çalışan kişilerde bildirim süresi 8 haftadır. Yani işvereniniz iki ay daha çalışmanızı isteyebilir.
İŞ BULDUĞUNUZU ÖĞRENİRSE...
Bildirim süresinde işçinin günde iki saatten az olmamak üzere yeni iş arama izni vardır. Ancak işçinin yeni bir iş bulduğunu öğrenen işveren işçiye yeni iş arama izni vermek zorunda değildir. İşvereniniz iş bulduğunuzu öğrenmişse bu izni kullandırmayabilir.
Tazminatın koşulları
2- Soru: Devlette kadrolu 4 yıl çalışıp istifa etmek zorunda kaldım. 4 yıl da özel bir okulda öğretmenlik yaptım. Seneye eylülde yeni bir okula başlayacağım. Çalıştığım kuruma da ayrılacağımı belirttim fakat onlar tazminat ödemek istifa etmemi istiyorlar. Kıdem tazminatı hakkım var mı? (Hayat E)
Cevap: Kıdem tazminatı için ilk şart en az bir yıl aynı işverene bağlı çalışmaktır. İşten ayrılma nedeninin de kıdem tazminatı hak ettirecek bir neden olmalıdır. Sizin işinizden ayrılma gerekçeniz yeni bir işe geçecek olmanız. Bu nedenle işverenin size kıdem tazminatı ödemesini gerektirmez.
3- Bakım parasında en az %50 şartı var
Soru: Oğlum yüzde 45 engelli. Bunun için evde bakım parası alabilir miyiz? Annesi çalışmıyor, evde oğlumuza bakıyor. (İhsan Y)
Cevap: Engelliye bakan kişinin evde bakım parası alabilmesi için ilk şart, engellinin en az yüzde 50 oranında engeli olduğunun sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesidir. Yüzde 50’den daha düşük bir engellilik oranı tespit edilmişse evde bakım parası alınması mümkün değildir. Bu nedenle eşiniz, oğlunuz dolayısıyla evde bakım parası alamaz. Durumunda bir ağırlaşma olursa ya da engelli oranının farklı olduğunu düşünüyorsanız yeniden başvuru yaparak rapor almanız gerekmektedir.
NOT; %40 Ve Üzeri Raporla 3 Ayda Bir Alınan Evde Bakım Maaşı Değil 2022 Engelli Maaşıdır. Evde Bakım Maaşı İçin %50 Ve Üzeri Ağır Engelli İbareli Rapor Gerekmektedir.
4- Yol yapım işinde il ve ilçe değişebilir
Soru: 19 aydır bir yol şantiyesinde çalışıyorum. Şantiye İzmir Kiraz İlçesi’ne taşındı. Ben de orada çalışmak istemiyorum. Bu durumda tazminat alabilir miyim? (Mehmet B)
Cevap: İşverenin işçisini farklı bir işyerinde görevlendirmesi işçinin onayına tabidir. Ancak bu, sizin için geçerli değil. Yol işi tamamlandıkça işyerinin bağlı olduğu il ve ilçe değişiyor. Bu nedenle yeni güzergahta çalışmak istemediğiniz için işveren tazminat ödemek zorunda değil. Okan Güray Bülbül
Kusursuz Mükellefe de Ceza
Vatandaşın birisi beyannameye girmemesi gereken gelirini yanlışlıkla beyannameye dahil etmiş (ki bu konu da tartışmalıdır), bu geliri üzerinden kesilen vergileri düşmüş ve alacaklı çıkmış. Vergi dairesi bu beyannameyi kabul etmiş, tahakkuk fişine bağlamış, sonra da mükellefe iadeyi yapmış.
Bir süre sonra vergi dairesi, konuyu fark etmiş ve basit rapora istinaden haksız alındığını öne sürdüğü stopajı cezası ile geri istemiş.
Mükellef, gelirin beyana gireceği ve uygulamanın doğru olduğu inancı ile cezalı tarhiyata karşı dava açmıştır.
Yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi, vergi aslına yönelik tarhiyatı onamakla birlikte yasa hükmünün yanlış yoruma elverişli olması, idarenin beyannameyi kabul ederken bu duruma dikkate etmemesi, iade ile birlikte hatalı uygulamasını sürdürmesi, mükellefe haksız iade yapılmasında mükellefin kusurunun bulunmaması sebebiyle cezayı iptal etmiştir.
Konu temyiz yoluyla Danıştay’a gelince ilginç bir karar ortaya çıkmıştır. Danıştay 3. Dairesi'nin E.2016/3455 K.3851 sayı ve 25.5.2016 günlü kararı ile ilginç ve üzerinde tartışılması gereken bir karara varmıştır. Kararı aşağıda aktarıyorum.
“Vergi Usul Kanunu'nun 341. maddesinde vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilememesi şeklinde ifade edilmiş, 344. maddenin uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte bulunan birinci fıkrasında vergi ziayı suçu, mükellef veya sorumlu tarafından 341. maddede yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlanmış ve vergi ziyaı suçu işleyenlere ziyaa uğrattıkları verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, (…) kurala bağlanmış, 344. maddede 5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, 341. Maddede yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziayı cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.
Verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet verilmesinin vergi ziayı cezasının kesilmesini gerektirdiği, vergi ziayı cezasının ziyaa uğratılan verginin kaç katına göre hesaplanacağının ise 341 ve 359. maddelerdeki eylemin niteliğine göre tayin edildiği Vergi Usul Kanunu'nda, vergi ziyaı cezası kesilmesini mükellef veya sorumlusunun kasıt veya kusuruna bağlayan bir düzenleme bulunmadığından, vergi mahkemesince davacının suç kastı ve fiili olmadığı gerekçesiyle vergi ziayı cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasında hukuka uyarlık görülmemiştir.”
Dikkat edilirse Danıştay yerel mahkemenin kararını, mükellefin kusurlu olup olmadığını irdeleyerek ve mükellefi kusurlu gördüğünden dolayı cezayı kaldıran kısmı itibariyle bozmuyor, “Kanunda hüküm olmadığından kusuru olmayana verilen cezayı da onamak durumundasın” diyerek bozuyor.
Bu arada genel kanun niteliğindeki Kabahatler Kanunu'nun, “kabahat deyiminden karşılığında idari yaptırım uygulanan fillerin” anlaşılması gerektiğini söyleyen 2. maddesi, “bu kanunun genel hükümlerinin idari para cezası yaptırımını gerektiren bütün fillere uygulanacağını” söyleyen 3. maddesi, genel hükümler içerisinde yer alan ve “kabahatlerin kasten veya taksirle işlenebileceğini” söyleyen 9. maddesi karşısında bu Kararı anlamlandırmak güçtür.
Vaz geçtim Kabahatler Kanunu'ndan. Ceza veya yaptırım kavramları, zaten içeriğinde kast veya kusur kavramlarını taşır. Kusursuz kişiye ceza verilebilir mi?
Fiilinde kastı veya kusuru olmayan kişiye ceza verilmesini, bu sonucun bu konuda hüküm bulunmaması dolayısıyla kanundan kaynaklandığını ileri sürüp kabul ediyorsak, kimse bana vergi ceza hukukunun adaletinden bahsetmesin.
Vergi Konseyi çalışmaları ile inşallah bu sorunlar giderilecek.
Bir de Maliye Bakanlığı'nın bilmeden sakıncalı belge kullanana da ceza verilmesini öngören anlayışı var. Ama o konuda da çok önemli gelişmeler. Onlar da gelecek yazımda. Bumin Doğrusöz
https://www.dunya.com/kose-yazisi/kusursuz-mukellefe-de-ceza/412210
Çalışma İzni Almış Yabancı Uyruklu İşçi Çeşitli Sebeplerle İş Başı Yapmazsa, İşveren Ne Yapmalı?
I- GİRİŞ
Çalışma hayatında sıkça duygumuz hatta karşılaştığımız bağımlı ve bağımsız kendi adına yabancı uyruklu çalışanlar yadsınamaz bir gerçektir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 3 maddesinde sigortalıyı tanımlarken kısa ve/veya uzun vadeli sigortalı kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken kişi, Kanun’un 4/a maddesinde (eski SSK) sigortalısını tanımlarken ise hizmet akdiyle bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan kişi olduğunu ifade etmiştir. Tanımdan yola çıkarak sigortalı olacak kişin ülkemiz insanı veya 4817 sayılı Kanunla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan çalışma izin belgesi almış yabancı uyruklu bir kişinin de olabileceği anlaşılmaktadır.
Bu makalemizde çalışma izni almış fakat işbaşı yapmamış veya izin belgesi iptal edilmiş işçisi olan işverenlerimizin yapması gereken işlemleri ve Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulamalarını anlatmaya çalışacağız.
II- YABANCI UYRUKLU SİGORTALILAR VE SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ İÇERİSİNDEKİ YERLERİ
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’un 4. maddesi ikinci fıkrası (c) bendi gereği mütekabiliyet esasına dayalı uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapmış ülke uyruğunda olanlar hariç yabancı uyruklu kişilerden ülkemizde hizmet akdi ile çalışanlar 4/a sigortalı sayılmıştır(1).
Aynı Kanun’un 6. maddesi (e) bendi de ise, yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruş tarafından ve o kuruluş adına, hesabına Türkiye’ye 3 ayı geçmemek üzere bir iş için gönderilen ve yabancı ülke mevzuatına tabi olanlar sigortalı sayılmayacaklardır.
Sosyal Güvenlik mevzuatında Yabancı uyruklu sigortalılar; çalışma izni alarak ülkemizde çalışan sigortalılar ve Sosyal Güvenlik Sözleşmesi imzalanmış ülkenin ülkemize geçici görevle göndermiş olduğu sigortalılar şeklinde iki bölümde değerlendirilmiştir. Bunun yanında ayrıca elçilik, konsolosluk, misyon ve benzeri yerlerde çalışanlar da bulunmaktadır. Bu gibi yerlerde çalışanların diplomatik masuniyetleri olması sebebiyle çalıştıkları yerden kurumumuza bildirim yapılmadığı sürece sigortalı sayılmazlar. Bu kişiler gönderildikleri ülkelerden sigortalı olduklarını belgeleyemedikleri sürece işverenleri tarafından bildirim yapılması halinde sigortalı sayılırlar.
Ülkemizle aralarından sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkede kurulu herhangi bir kuruş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye’ye bir iş için gönderilen ve o ülkede sigortalı olduğunu belgeleyen kişilerin sigortalı sayılmayacakları süreler 02.03.2011 tarih 27862 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve değiştirilen SSİY 10 maddesinin (d) bendinde belirtilmiştir. Bu bentte 02.03.2011 tarihinden itibaren 3 aylık süreyle gönderilenler sigortalı sayılmamıştır. Bu sürenin bitim tarihinden itibaren sigortalı sayılacaklardır(2).
Ülkemizin diğer ülkelerle imzaladığı ikili yada çok taraflı sözleşmelerde, iki ülke vatandaşlarının karşılıklı olarak diğer ülkede geçici görevli yada geçici olmaksızın çalışmaları halinde hangi ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olacaklarına ilişkin hükümler bulunmaktadır. İkili sözleşme kapsamında ülkemize geçici görevle gelen ve kendi ülkesinde sigortalı olduğunu belgeleyenler ve kendi çalışmalarından dolayı aylık alarak ülkemize çalışmaya gelenlerde sözleşmelerdeki süre kadar veya bu sürelere ilave edilecek süre kadar geldikleri ülkelerin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olurlar, sürenin uzamasında ayrıca tekrardan işe giriş işlemi gerekmemektedir. Sözleşmelerinde belirtilen süreden sonra bu kişilerde bitim tarihinden itibaren sigortalı olmak zorundadır.
Ülkelerinden Sosyal Güvenlik mevzuatına göre çalışmalarından dolayı maaş alanlar geçici görevle ülkemize gelenler sigortalı sayılmamıştır. Geçici görevleri bittiği süreden itibaren sigortalı olacaklardır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’un Sigortalı tescil ve bildirim başlıklı 8. Maddesinde Kanunun 4/a maddesince sigortalı çalışacak kişilerin işe başlamadan önce, inşaat, balıkçılık ve tarım işlerinde aynı gün, ilk defa sigortalı çalışmaya başlanacak işyerinde bir ay içinde işe giriş bildirimin yapılması gerektiği beyan edilmiştir. 4/a maddesinde sigortalı çalışacak yabancı uyruklu sigortalılar için de 8 maddede yazan süreler içerisinde bildirim yapma zorunluluğu vardır.
Yabancı uyruklu sigortalı çalıştıracak işverenlerin bildirimleri; İçişleri Bakanlığından ve Vatandaşlık İşleri genel Müdürlüğünden alacakları 99 ile başlayan yabancı kimlik numarası ile e-sigorta yoluyla kuruma bildirim yapacaktır. Burada, ülkemize çalışmaya gelen yabancılara verilecek çalışma izin belgesi ve ikamet izni erken çıkabilmekte fakat yabancı kimlik numarası alma işlemi geç sonuçlandığından Sosyal Güvenlik Kurumu işverenlerin bildirimlerinin manuel kâğıt ortamında almaktadır(3). İşverenlerimiz, ilgili bakanlıklar tarafından verilen çalışma izin belgesi, ikamet izni, vatandaşlık numarası vb. işlemlerin uzun sürmesi sebebiyle belgelerini tamamladıktan sonra kuruma işe giriş bildirgesi vermektedir.
III- ÇALIŞMA İZNİ ALMIŞ YABANCI UYRUKLU İŞÇİ İŞ BAŞI YAPMAZSA
İnternet üzerinden çsgb.gov.tr adresinden gerek yurt içinden gerekse yurt dışından çalışma iznine başvurmuş ve çalışma izni almış yabancı uyruklu personelin ikamet tezkeresinin herhangi bir nedenle geçersiz hale gelmesi, pasaportunun veya pasaport yerine geçen belgesinde sıkıntı olması, tutuklanma, ölüm, yurt dışına çıkma, hastalık ... vb. sebeplerden dolayı çalışmaya başlamaması veya başka bir firmada çalışmak üzere başvuruda bulunması (Çalışma izni işbaşı yapılacak her işyeri için ayrı ayrı çıkarılır) , veya izinlerinin iptal edilmesi halinde işverenlerimiz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına durumu bildirmeli ve İptal edilmiş çalışma izinlerinin asıllarının kullanıcı tarafından, bildirim yapıldığı tarihten itibaren bir hafta içinde Bakanlığa iade edilmesi zorunludur. (Uygulama Yönetmeliği Madde 23)(4)
“Bağımsız çalışan yabancılar, çalışmaya başladıkları tarihten ve çalışmanın bitiminden itibaren, yabancı çalıştıran işverenler ise yabancının çalışmaya başladığı tarihten ve çalışma izninin verildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde çalışmaya başlamaması halinde, bu sürenin bitiminden itibaren ve herhangi bir nedenle hizmet akdinin sona erdiği tarihten itibaren en geç on beş gün içerisinde durumu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirmekle yükümlüdürler. (Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun Madde 18)”(5)
Ayrıca “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışma izni verilen yabancı personelin çalışmaya başlamaması veya ayrı bir firmada çalışmak üzere başvuruda bulunması halinde, nedenlerine ilişkin değerlendirme sonucunda, daha önce verdiği izin belgesinin iade edilmesini talep edebilir.”
İşverenler unutmamalıdır ki; Bakanlık tarafından verilen Çalışma izin belgesinin işverene gönderilmekle birlikte, İşverenlerin çalışma izin belgesi için yapmış olduğu müracaatlara bağlı olarak izin belgesi çıkanların listesi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca çalışma izin belgesine müracaat edenlerin listesi şeklinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu gelen listeler üzerinden yapmış olduğu incelemelerde çalışma izni için müracaatı olan kişilerin listede yazılan işçiye verilecek ücretler üzerinden işe giriş bildirimlerinin yapılıp yapılamadığı kontrol etmekte, işe giriş bildirgesi verilmeyen sigortalıya uygulanan 5510 sayılı Kanun’un 102/a-2. maddesi gereğince asgari ücretin iki katı idari para cezası işlemi uygulamaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumuna gelen listeler dışında ayrıca Bakanlık yabancı uyrukluların izin belgesi ile alakalı olarak Kanun kapsamına giren yabancıların ve işverenlerin kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri ve SGK Müfettişleri tarafından denetletir ve tespitler yaptırdığı gibi, Genel ve özel bütçeli idarelerin teftiş ve denetim elemanları ile kolluk kuvvetlerinin kendi mevzuatları gereğince işyerlerinde yapacakları her türlü denetim, inceleme ve kontrol sırasında tespit edebilmektedir.
İzini iptal edilen veya başka bir işyerinden işbaşı yapma, pasaport işlemlerinde eksiklik, tutuklanma, ölüm, yurt dışına çıkma, hastalık... vb. sebeplerden dolayı iş başı yapmayan yabancı uyruklu personel hakkında işverenlerimiz Sosyal Güvenlik Kurumuna gerekli bilgi ve resmi belgeleri (Bakanlığa izin iptali için yapılan müracaat vb. evraklar) ibraz etmezse yukarıda belirtilen İPC karşı karşıya kalacaktır.
Bu şekilde bulunan birçok işveren İPC ile karşı karşıya kalmakta ve daha sonra kuruma itiraz etmektedir, ayrıca işverenlerimiz uygulanan İPC yanında faydalanmakta oldukları teşvikleri (5510 sayılı yasa 81/i maddesi 5 puan, yatırımlarda Devlet Yardımları hakkında kararda öngörülen sigorta primi işveren hissesi desteği vb….) varsa kayıt dışı sigortalı çalıştırmış statüsünde olacağından teşvikleri de durdurulmaktır.
IV- SONUÇ
Hayatın olağan akışı içinde çalışma izni almış ama işbaşı yapmamış veya izni iptal edilmiş kişilerin bildirimlerini işverenlerimiz yukarıda izah etmeye çalıştığımız şekilde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumuna zamanında bildirmekle mükelleftirler. Bildirim yapmamaları veya geç bildirmeleri halinde İdari Para cezası ile karşı karşıya kalmakta ve durumlarını düzeltip izah edene kadar çeşitli teşviklerden mahrum olmaktadırlar.
Anlatmaya çalıştığımız bu sıkıntılar ile karşı karşıya kalmamak için işverenlerimiz yabancı uyruklu kişilerin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda 4/a sigortalısı olduğunu, işe giriş ve işten çıkış işlemlerinin yine 5510 sayılı Kanunda belirtilen (8. madde ve 9. madde) şekilde yapılması gerektiğini unutmamalı ve işbaşı yapmama veya izin iptallerinde ilgili mercilere bir an önce bilgi vermesinin faydalı olacağı kanaatindeyiz. Mehmet DEMİRCİ*
http://www.y-akademi.com/ik/122017MD.htm
* Tuzla SGM Merk. Müd. Yrd., Sosyal Güvenlik Denetmeni
(1) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
(2) Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği
(3) 2011-43/2013-8 sayılı GENELGE Tescil İşlemleri
(4) https://www.csgb.gov.tr/media/2074/yci_uygulamarehberi.pdf
(5) Yabancıların Çalışma İzinleri Uygulama Rehberi 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun