Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

1972 doğumluyum ilk defa 1993 yılında sigortalı oldum. Askerlikten sonra engelli olarak vergi indirim belgesi aldım %49 oranında engelliğim var. Size gönderdiğim gün dökümlerimle avantajlı engelli emeklisi ve aylığı alma imkanım var mı? Engelli okur

Okurumuz 1993 girişli olup %49 vergi indirim belgesi ile birlikte;16 yıl 3760 günle emekli olunur.

Engelli indirimi olmaması halinde 25 yıl 54 yaş 5675 günle emekli olunur.

Bu durumda okurumuz sigortalılık süresi ve günü hem engellik için hem de normal sigortalılık için doldurmuştur, sadece yaşa takılmıştır.

Bu durumda emeklilik için engelli şartında yaş aranmadığı için onu kabul edecektir.

YIL

GÜN

1999

1482

2000-2008/10

2428

2008/10-Sonrası

2761

6671

 

YIL

ABO

1999

70%

2000-2008/10

60%

2008/10-Sonrası

37,06%

 

YIL

KAZANÇ

1999

9475

2000-2008/10

OGK:22,65

2008/10-Sonrası

OAK:3073,5

 

YIL

ENGELLİ ABO KOŞULU

1999

Özel koşullara göre Gösterge Tablosundan bağlanan aylığın oranı % 60 ın altında olmayacaktır. Özel koşullara göre aylığa hak kazananlar için indirim uygulanmayacaktır.

2000-2008/10

Özel koşullara göre hak kazanılan yaşlılık aylıklarında bu oran % 60 ın altında olamaz

2008/10-Sonrası

(5510, geçici m.10/IV) ABO %30 Az olmaz.

Bu durumda emekli aylığı engelli kişi için hesaplandığında ,

1999 öncesi alt sınır aylığı ve 2008/09 göre Alt sınır aylığı kontrolü yapıldığında alt sınıra göre hesaplanmıştır.

2008/10 Aylık hesabında ise alt sınır aylığının üzerinde aylık  hesaplandığı için gerekli hesaplamalar yapılarak emekli olması halinde ek ödeme dahil:1.364,84 TL.

NORMAL EMEKLİ OLMASI HALİNDE

YIL

ABO

1999

70%

2000-2008/10

51%

2008/10-Sonrası

37,06%

Yaş koşulu olmaz ise emekli olmasında diğer koşullar aynı kalırsa emekli aylığı da aynı olacaktır.

VEDAT İLKİ

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=9085

Perşembe, 12 Nisan 2018 07:27

Atfen Suç Tespiti

Naylon fatura deyişi, aslında hukuki olmayan bir deyiştir. Naylon faturanın hukuktaki adı, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir. Bu kavramların tanımı, Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 359. maddesinde yer almıştır. Anılan maddeye göre sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge; muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ise gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir. Bu tür belge kullanımlarında uygulanacak idari para cezası aynı olmakla birlikte, hürriyeti bağlayıcı ceza her iki tür belge için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Bu sebeple, vergi inceleme raporlarında ve iddianamelerde, bu ayırıma dikkat edilmesi, fiilin hangi tür belge kapsamında görüldüğünün delilleri ile açıklanması gerekmektedir.

Ancak uygulamada, bu türlerde belge kullananların saptanmasına ve haklarında tarhiyat yapılmasına yönelik olarak hazırlanan inceleme raporlarında, yeterli titizliğin gösterildiğini söylemek zordur. Bir mükellefle ilgili en ufak bir olumsuzlukta (adres değişikliğini bildirmeme, ortaklara ulaşamama, ticareti terk etmiş olma, şirket devredilip yeni ortakların bir süre sonra ortadan kaybolması vb.) o mükellefin baştan beri sahte belge üretmekle iştigal ettiği kabul edilmektedir. Bildiğim bir olayda ulaşılamayan ve defter ve belge ibraz etmeyen 6 yıllık bir şirketin baştan beri sahte belge düzenlemekle iştigal ettiği ve bu maksatla kurulduğu ileri sürülerek yazılmış rapora istinaden kullanıcılara raporlar yazıldı. Kullanıcılardan biri uzlaşma aşamasında, bunun böyle olamayacağını çünkü düzenleyen şirketle ilgili kredi borçları ile ilgili bankaların takipler yaptığını, şirketin 3 kamyonunu haczedip sattırdıklarını belgeleyerek, taraflar arası ticaretin o döneme denk geldiğini kanıtlayarak iyi bir şekilde uzlaştı. Davaya gitse kesin kazanırdı. Çünkü sadece sahte belge üretmek için kurulan hiçbir şirketin kredi borcu ve üç kamyonu olmaz.

Özellikle bir mükellefin anılan türde belgeler düzenlediğinin tespit edildiği hallerde, o mükellef hakkında yazılan Raporlara atıf yapılmak suretiyle, bu mükelleften belge alan herkes için seri halde ve sadece söz konusu belgenin deftere kaydedildiğini saptayan bir tutanağa dayanılarak, taraflar arası ticari ilişki ve ödeme şekli incelenmeksizin Raporlar üretilmektedir. Söz konusu mükelleften belge alanlara, sadece diğer rapora atıfla yazılan rapor tebliğ edilmekte, hatta diğer raporda belgelerin niçin sahte kabul edildiği bile yazılmamaktadır.

Atıf yapılan raporun tebliğ edilmemesi, önce İdarenin kişilere karşı bütün işlemlerini gerekçelendirmesi zorunluluğunu ihlal etmektedir. Başka raporlara atıf yapılarak düzenlenen Raporların, atıf yapılan rapor eklenmeksizin tebliğ edilmesi, Vergi Usul Kanunu'nun ikmalen ve re’sen tarh işlemlerini içeren vergi /ceza ihbarnamesinin tebliğinde ayrıca bu ihbarnamenin dayanağını oluşturan İnceleme raporu veya takdir Komisyonu kararının da tebliğ edilmesini de zorunlu kılan 35/son ve 366/son maddelerine de aykırı bir durum yaratmakta, yapılan tebliği usulsüz kılmaktadır.

Bu şekilde atıf yapılan rapor eklenmeksizin tebliğ, işlem temelinin gizlenmesi kadar, ceza açısından da suçun bütün unsurları ile saptanıp saptanmadığının da delillendirilememesi anlamını taşımaktadır. Bu husus ise mükelleflerin yargı önünde savunma haklarını kısıtlamakta, vergi veya ceza yargısında doğal olarak yargıç, atıf yapılan raporlara erişmeye çalışmaktadır. Bu çaba ise bir sürü gereksiz yazışma ve zaman kaybına yol açmaktadır.

Atıf yapılan Raporla, belgelerin niçin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı kabul edildiğinin işleme muhatap olan kişi ile yargıç tarafından bilinmesi, işlemlerin hukuka uygunluğunun sağlanması ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin yaşama aktarılabilmesi açısından son derece önemlidir. Burada, atıf yapılan Raporun tebliğ edilmemesi, vergi mahremiyeti gibi konu ile ilgisi olmayan bir gerekçeye dayandırılamaz.

Öte yandan, sahte veya yanıltıcı belge düzenlediği iddia olunan kişi ile bu belgeyi kullanan kişi arasındaki ilişki birçok halde incelenmeyerek, sadece atıfla yetinilmektedir. Bu da, atıf yoluyla yazılan Raporu, hukuki açıdan sakatlamaktadır. Zira komisyon karşılığı fatura düzenlediği kabul olunan bir kişinin dahi kestiği bütün faturaların bu kapsamda olup olmadığının, yanılgınlığı ileri sürülen faturaya bağlı mal hareketini belgeleyen sevk irsaliyesinin bulunup bulunmadığının, para hareketini belgeleyen çek veya banka dekontu gibi belgelerin olup olmadığının ve en önemlisi envanter kayıtlarının, mal veya hizmetin akıbetinin ayrıca incelenmesi gerekmektedir.
Atıf yapılan rapordaki düzenlenen belgeleri yanıltıcı veya sahte olarak nitelendirme sebebi, aslında birçok halde, sadece belge düzenleyen hakkında işlem yapılmasını gerektirmekte, taraflar arası ticari ilişki ayrıca incelenmeden belgeyi kullanan hakkında işlem yapılmasını mümkün kılmamaktadır. Örneğin belgeyi düzenleyenin adresinde bulunamaması, KDV beyannamelerini vermemiş olması veya sadece vergi incelemesi yapma yetkisi bulunmayan kolluk kuvvetleri tarafından alınan ifadeye dayanılarak tanzim olunan raporlar bu niteliktedir ve bu raporlara atfen inceleme raporu düzenlenmesi olanaklı değildir.

Bu noktada ileri sürülen vergi mahremiyeti gerekçesi ise, tutarlı bir gerekçe olmaktan uzaktır. Hakkında sahte belge düzenlediği iddia olunan kişiye ait raporu vergi mahremiyeti gerekçesi ile gizleyerek, bu rapora dayanılarak suçlanan diğer kişilerin savunma hakları kısıtlanamaz.
NOT : Bu yazımı daha önce yayınlamıştım. Ancak atıf yoluyla suç isnadı içeren raporların sayısı yine artmıştır. Maliye Bakanlığı'nca bir iç genelge ile ortadan kaldırılabilecek bu soruna, Vergi Konseyi Vergi Usul Hukuku üzerinde çalışırken tekrar gündeme getirmek istedim. Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/atfen-suc-tespiti/411160

Perşembe, 12 Nisan 2018 07:24

Spor Kulüplerine Vergi İadesi Teşviği

Bilindiği üzere, 27 Mart 2018 tarihli 2. mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 7103 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile yapılan düzenlemeler arasında amatör sporun gelişimini teşvik etmeyi amaçlayan düzenlemeler de bulunmaktadır.

Anılan kanunun 35. maddesiyle, 21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğü'nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna “Sporcu Ücretlerinden Tevkif Yoluyla Alınan Gelir Vergisinin İadesi” başlığı altında 12. ek madde eklenmiştir.

Anılan düzenlemeyle; amatör spor dallarının desteklenmesi amacıyla;

- Spor Genel Müdürlüğü,

- Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına,

tescil edilmiş olan ve Türkiye’de faaliyette bulunan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri tarafından sporculara yapılan ücret ödemeleri üzerinden kesilen gelir vergisi tutarının kanuni süresi içerisinde beyan edilip ödenmesinden sonra, bu kesintilerin amatör dallardaki sporcular, antrenörler ve diğer personelin giderlerine harcanması kaydıyla iade edilmesi öngörülmektedir.

Anılan kanun maddesi 1 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla, 1 Mayıs 2018 tarihinden sonra,

- Spor kulüpleri
ve
- Sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri,

sporculara ödenen ücretlerden tevkif ettikleri gelir vergilerini ilgili vergi dairesine kanuni süresinde Muhtasar Beyanname ile beyan edecekler ve ödeyeceklerdir.

İlgili spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri bankalarda özel bir hesap açacaklar ve bu hesap bilgilerini vergi dairesine bildireceklerdir.

Ödenen bu gelir vergileri, vergi dairesi tarafından 5 işgünü içinde bankalarda açılmış olan bu hesaplara yatırılarak red ve iade edilecektir. (Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 23. maddesi hükmüne göre; tahsil edilip de kanuni sebeplerle reddi icabeden amme alacakları, istihkak sahiplerinin reddiyatı yapacak olan amme idaresine olan muaccel borçlarına mahsup edilmek suretiyle reddolunur. Ancak, spor kulüplerine iade edilecek bu tutarlardan, spor kulüplerinin amme borcu varsa, bu borca mahsup yapılmadan ödeme yapılacaktır. Başka bir deyişle; kulübün vergi ve buna bağlı borçları olsa bile bu vergi iadesi yapılacaktır.)

Vergilendirme dönemi aylık olan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri, ilk olarak Mayıs 2018 döneminde sporculara ödenen ücretlerden kestikleri gelir vergilerini Haziran 2018 ayında Muhtasar Beyanname ile beyan edip ödeyeceklerdir. Dolayısıyla, anılan ödemelerinden 5 iş günü sonra, söz konusu tutarlar, vergi dairesi tarafından banka hesaplarına yatırılacaktır.

İade alınan tutarların kullanılabileceği harcamalar

Özel hesaba aktarılan tutarlar aşağıdaki harcamalar dışında kullanılamayacaktır:

  1. a) Amatör spor dallarında sportif faaliyet gösteren sporculara, bunların çalıştırıcılarına ve diğer spor elemanlarına yapılan ücret ve ücret sayılan ödemeler (Bu hesaptan yapılan ödeme, her bir sporcu, çalıştırıcı ve diğer spor elemanları için yıllık olarak 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 103'üncü maddesinde yazılı tarifenin üçüncü gelir diliminde yer alan ve ilgili yılda ücretler için geçerli olan tutarın üç katını-2018 yılı için 360 bin TL’yi aşamaz.),
  2. b) Yukarıdaki bend kapsamındaki sporcu, çalıştırıcılar ve diğer spor elemanlarının, sportif faaliyetlerine ilişkin iaşe, ibate, seyahat, sağlık, eğitim-öğretim harcamaları ile amatör spor dallarına ilişkin hazırlık kampları, müsabaka, malzeme ve ekipman, federasyon vize, lisans, tescil ve katılım harcamaları.

Özel hesaba aktarılan iade tutarları ile bu hesaptan yapılan harcamalar, gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gelir, gider, indirim veya maliyet olarak dikkate alınamayacaktır.
Özel hesaptan amaç dışı kullanılan vergi iadeleri, amaç dışı kullanıldığı vergilendirme dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi olarak, özel hesap açılan mükellef adına 213 sayılı Kanundaki esaslara göre vergi ziyaı cezası kesilerek tarh edilecek ve gecikme faizi hesaplanacaktır.

Özel hesapta yer alan tutarlar rehn edilemeyecek ve haczedilemeyecektir. Ancak bu tutarlar, amaç dışı kullanım nedeniyle gelir (stopaj) vergisi olarak tarh edilen vergi, ceza ve gecikme faizleri olduğu takdirde, onlara mahsup edilebilir ya da vergi dairesince haczedilebilir.
Özel hesabın oluşturulması, idaresi, bu hesaba aktarılan tutarların kullanılması ve denetlenmesi ile maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye, Maliye Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı müştereken yetkili olup, anılan bakanlıklar tarafından belirlenecek uygulama usul ve esasları tebliğle açıklanacaktır.

Öte yandan, anılan düzenleme yürürlüğe girdiği 1 Mayıs 2018 tarihinden sonraki dönemlerde sporculara yapılacak ödemeler üzerinden stopaj suretiyle kesilip ödenecek vergiler için uygulanacak olup, anılan tarihten önceki dönemlerde sporculara yapılmış ödemeler üzerinden kesilmiş vergiler için uygulanamayacaktır. Dolayısıyla, geçmiş dönemlerde ortaya çıkmış bu tür vergi borçları varsa, anılan tutarlar için, yukarıda açıklanan hüküm kapsamında bir işlem yapılmayacaktır. Böyle bile olsa, anılan düzenleme, genel olarak borç çıkmazında olan pek çok spor kulübü için önemli bir nefes alma imkanı yaratabilecektir. Akif Akarca/Dr. Mehmet Şafak

https://www.dunya.com/kose-yazisi/spor-kuluplerine-vergi-iadesi-tesvigi/411161

Başkanlığımızın https://intvd.gib.gov.tr ekranlarından “ E- Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi Defter Bilgileri Girişi” alanından Ticaret Sicil Müdürlüklerinde yapılan defter tasdik bilgilerinin giriş işleminin yapılması mümkün bulunmaktadır. Ancak, (https://intvrg.gib.gov.tr) adresindeki ekranından Ticaret Sicil Müdürlüklerinde yapılan defter tasdik bilgilerinin giriş işlemi, Nisan ayı içerisinde yapılacak düzenlemeden sonra yapılabilecektir.

7 Nisan 2018 tarihli ve 30384 sayılı Resmi Gazete’de Özel Tüketim Vergisi (I) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 3) yayımlandı.

Bu Tebliğ ile yapılan düzenlemeler özetle aşağıdaki gibidir.

1) ÖTV (I) Sayılı Liste Uygulama Tebliğinde yer alan G.T.İ.P. numaraları güncellenmiştir.

Hatırlanacağı üzere, 28 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’nin 2. Mükerrerinde yayımlanan 7103 sayılı Kanun ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli listeler güncellenmiştir.

Bu Tebliğ ile yukarıdaki düzenleme doğrultusunda yenilenen G.T.İ.P. numaraları nedeniyle, ÖTV (I) Sayılı Liste Uygulama Tebliğinde yer alan bazı G.T.İ.P. numaraları güncellenmiştir.

2) İhraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen ihracatçılara 3 ay ek süre verilebilecektir.

Tebliğ ile yapılan aşağıdaki düzenlemeler doğrultusunda, ihraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen ihracatçılara, talepleri doğrultusunda 3 ay ek süre verilebilecektir.

Buna göre, Özel Tüketim Vergisi (I) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği’nin “II- İSTİSNALAR VE VERGİ İNDİRİMİ” başlıklı bölümünün;

a)İhraç Kaydıyla Yapılan Teslimlerde Süre” başlıklı (Ç/2.1.) alt bölümünün dördüncü paragrafı yürürlükten kaldırılmış,

Yürürlükten kaldırılan paragraf:

Bu çerçevede, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca ihraç kaydıyla teslim edilen malların ihracatçıya teslim tarihini takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ihraç edilmemesi halinde, ilgili vergi dairesinden KDV uygulaması açısından ek süre alınmış olsa dahi, tecil edilen ÖTV gecikme zammı (mücbir sebeplerin varlığı halinde tecil faizi) ile birlikte ÖTV mükellefinden tahsil edilir.”

b) Üçüncü paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiş;

Eski düzenleme:

Yeni düzenleme:

Diğer yandan ihraç kaydıyla teslimlerde KDV yönünden tecil-terkin uygulamasına ilişkin Katma Değer Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde, ihracatın mücbir sebepler veya beklenmedik durumlar nedeniyle üç ay içinde gerçekleştirilememesi halinde, en geç üç aylık sürenin dolduğu tarihten itibaren 15 gün içinde başvuran ihracatçılara, Maliye Bakanlığınca veya Bakanlığın uygun görmesi halinde vergi dairelerince üç aya kadar ek süre verilebileceğine dair hüküm bulunmasına rağmen, Özel Tüketim Vergisi Kanununda bu yönde bir hüküm yoktur.

“İhraç kaydıyla teslim aldıkları malları yasal süresi içinde mücbir sebepler veya beklenmedik durumlara bağlı olarak ihraç edemeyen ihracatçıların ek süre talepleri ilgili vergi dairesi başkanlığı/defterdarlık tarafından Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (II/A-8.6) bölümünde yapılan açıklamalara göre değerlendirilir.”

c) İhraç Kaydıyla Satılan Malların İadesi (Ç/2.2.) alt bölümünde yer alan “gerek Kanunda belirtilen yasal süre içerisinde (üç ay) gerekse bu süre” ibaresi “bu uygulamanın (2.1.) bölümünde belirtilen süreler içerisinde veya bu süreler” şeklinde değiştirilmiştir.

3) İhraç malı taşıyan araçlara vergisiz motorin teslim edebilecek sınır kapıları listesi Tebliğde güncellenmiştir.

Bilindiği üzere, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 7/A maddesi ile bazı motorinlerin, Bakanlar Kurulunca belirlenen sınır kapılarında, Gümrük Kanununun ihracat rejimi kapsamında yurtdışına çıkarılacak eşyayı taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların depolarına (araçların ve soğutucu ünitelerin standart yakıt deposu miktarlarını aşmamak kaydıyla) yalnızca yurt dışına çıkışlarda teslimi ÖTV’den istisnadır.

Bu Tebliğ ile ÖTV Kanununun 7/A maddesine ilişkin olarak en son yayımlanan ve sınır kapılarını belirleyen 2017/10467 Sayılı Karar (İhraç Malı Taşıyan Araçlara Motorin Tesliminde Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi İstisnası Uygulanacak Sınır Kapılarına İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar) eki bu Tebliğe eklenmiştir.

Söz konusu Tebliğe aşağıdaki bağlantı yoluyla ulaşabilirsiniz.

Özet27 Mart 2018 tarihli 2. mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 7103 sayılı Kanun ve 6 Nisan 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7104 sayılı Kanun ile teşvik mevzuatına ilişkin olarak gerçekleştirilen değişiklikler aşağıda özetlenmiştir:

  • 7103 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeler:

- VUK’a, yurt dışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paraların değerlemesine yönelik yeni düzenlemeler içeren 280/A maddesi eklenmiştir.

- Sanayi sicil belgesini haiz mükelleflerce münhasıran imalat sanayiinde kullanılmak üzere veya ilgili kanunları gereği münhasıran, Ar-Ge, yenilik tasarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere 2019 takvim yılı sonuna kadar iktisap edilen yeni makine ve teçhizatlar ile aynı tarihe kadar yatırım teşvik belgesi kapsamında iktisap edilen yeni makine ve teçhizat için faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle amortisman hesaplanabilecektir.

- Sanayi sicil belgesini haiz KDV mükelleflerine münhasıran imalat sanayiinde, 4691 sayılı Kanun kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgeleri ile 5746 sayılı Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri 31 Aralık 2019 tarihine kadar KDV’den müstesna tutulmaktadır.

- Organize Sanayi Bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin altyapı yatırımları ve küçük sanayi sitelerindeki işyerlerinin inşasına ilişkin, bunlara veya bunlar tarafından oluşturulan iktisadi işletmelere yapılan mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV’den istisna tutulmuştur.

- Akkuyu nükleer enerji santrali yatırımlarının 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da nükleer enerji santralleri için öngörülen teşvik ve desteklerden yararlandırılması mümkün kılınmıştır.

- Teknoloji geliştirme bölgelerinde gayrimaddi hakların satışı, devri veya kiralanmasından elde edilen kazançların istisna uygulamasında Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığı’na verilen yetkilerde değişiklik yapılmıştır.

  • 7104 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeler:

- 4691 sayılı Kanun kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgeleri ile 5746 sayılı Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri için süre sınırlaması olmaksızın kalıcı KDV istisnası getirilmiştir.

- Teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunanların bu bölgelerde ürettikleri oyun yazılımları KDV istisnası kapsamına alınmıştır.

Yukarıdaki hükümlerin yürürlük tarihlerine sirkülerimizde yer verilmiştir.

...

27 Mart 2018 tarihli 2. mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 7103 sayılı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ve 6 Nisan 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7104 sayılı “KDV Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile gerçekleştirilen ve teşvik mevzuatını ilgilendiren düzenlemeler aşağıdaki şekilde özetlenmiştir:

  1. 1. Yurt dışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paralarda değerleme

7103 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle; Vergi Usul Kanunu’nun “Yabancı paralar” başlıklı 280. maddesinden sonra gelmek üzere, yurt dışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paraların değerlemesine yönelik yeni düzenlemeler içeren 280/A maddesi eklenmiştir.

Buna göre, yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yapacak olan tam mükellef sermaye şirketlerine, işe başladıkları hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar yurt dışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paraların, söz konusu dönem zarfında, yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmı nedeniyle oluşan kur farkları, pasifte özel bir fon hesabına alınabilecektir. Bu durumda olumlu kur farkları bu hesabın alacağına, olumsuz kur farkları ise bu hesabın borcuna kaydedilecektir.

Sermaye olarak konulan bu yabancı paraların, işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar herhangi bir suretle sarf edilmeyen kısmı; bu hesap dönemlerine ait vergilendirme dönemlerinin sonuna kadar mukayyet (kayıtlı) değeriyle, işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap döneminin sonu itibarıyla VUK’un 280. maddesine göre değerlenecektir.

Sarf edilen yabancı para nedeniyle oluşan fon hesabının sermayeye ilave edilmesi dışında, herhangi bir suretle başka hesaplara nakledilmesi, işletmeden çekilmesi yahut şirketin tasfiyesi (KVK’ya göre yapılan devir ve bölünme işlemleri haricinde) hallerinde, bu tutarlar, işlemlerin gerçekleştirildiği dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin ilgili dönemde vergiye tabi tutulacaktır.

Mükelleflerin, bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için ticaret siciline tescil tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar yatırım teşvik belgesi almak için başvuruda bulunmuş ve işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar bu belgeyi almış olması gerekir. Söz konusu yabancı paralar; başvurunun süresi içinde yapılmaması halinde müteakip ilk vergilendirme döneminden, yatırım teşvik belgesinin alınamaması halinde ise işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonu itibarıyla VUK’un 280. maddesine göre değerlenir.

Yukarıdaki düzenleme 27 Mart 2018 tarihinden sonra tescil edilen sermaye şirketlerine uygulanmak üzere 27 Mart 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

  1. 2. Yeni alınan bazı makine ve teçhizatta amortisman uygulaması

7103 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici madde 30 ile 2019 takvim yılının sonuna kadar iktisap edilecek yeni bazı makine ve teçhizat için uygulanacak amortisman oran ve süreleri, Maliye Bakanlığınca Vergi Usul Kanunu’nun 315’inci maddesine göre tespit ve ilan edilen faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilecektir.

Buna göre 1 Mayıs 2018 tarihinden itibaren;

- 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanunu’na göre sanayi sicil belgesini haiz mükelleflerce münhasıran imalat sanayiinde veya

- 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ve 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamında faaliyette bulunan mükelleflerce münhasıran Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde veya

- Yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırımlarda,

kullanılmak üzere, 2019 takvim yılı sonuna kadar iktisap edilen yeni makina ve teçhizat için uygulanacak amortisman oran ve süreleri, Maliye Bakanlığınca Vergi Usul Kanununun 315’inci maddesine göre tespit ve ilan edilen faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilecektir.

Bu şekilde yapılacak hesaplamada faydalı ömür süresinin küsuratlı çıkması halinde, çıkan rakam bir üst tam sayıya tamamlanmak suretiyle ilgili kıymetlere uygulanacak amortisman oran ve süreleri belirlenebilecektir. Bu şekilde belirlenen oran ve sürelerin izleyen yıllarda değiştirilmesi mümkün değildir.

İmalat sanayiinde kullanılmak üzere iktisap edilen ve madde hükmünden yararlanılabilecek makina ve teçhizatın tespitine Bakanlar Kurulu; uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Söz konusu düzenleme Kanun’un yayımını izleyen ikinci aybaşında (1 Mayıs 2018) yürürlüğe girecektir.

  1. 3. Organize sanayi bölgelerinde tesis yapımında KDV istisnası

7103 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle, KDV Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasına (j) bendi eklenmiştir. Buna göre organize sanayi bölgeleri ile küçük sanayi sitelerinin su, kanalizasyon, arıtma, doğalgaz, elektrik, haberleşme tesisleri ile yol yapımına ve küçük sanayi sitelerindeki işyerlerinin inşasına ilişkin, bunlara veya bunlar tarafından oluşturulan iktisadi işletmelere yapılan mal teslimleri ile hizmet ifaları KDV’den istisna olacaktır.


Düzenleme tam istisna niteliğinde olduğundan, istisna kapsamında işlem yapan mükellefler bu işlemle ilgili yüklenim yoluyla gideremedikleri vergileri iade talep edebileceklerdir.

Söz konusu istisna hükmü Kanun’un yayımını izleyen aybaşında (1 Nisan 2018) yürürlüğe girmiştir.

  1. 4. Yeni bazı makine ve teçhizat teslimlerinde KDV istisnası

7103 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’na eklenen geçici madde 39 ile aşağıda belirtilen makine ve teçhizat teslimlerine geçici süreyle KDV istisnası getirilmiştir. Buna göre;

- 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanunu’na göre sanayi sicil belgesini haiz KDV mükelleflerine münhasıran imalat sanayiinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri ile;

- 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgesi ile ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde, 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun kapsamındaki araştırma laboratuvarlarında Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri,

31 Aralık 2019 tarihine kadar katma değer vergisinden müstesna olacaktır.

Düzenleme tam istisna niteliğinde olduğundan istisna kapsamında teslimde bulunan mükellefler bu işlemleriyle ilgili yüklenip indirim yoluyla gideremedikleri vergileri iade talep edebileceklerdir.

İstisna kapsamında alınan makina ve teçhizatın, teslim tarihini takip eden takvim yılının başından itibaren üç yıl içinde; imalat sanayii veya Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetleri dışında kullanılması veya elden çıkarılması hallerinde, zamanında alınmayan vergi alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.

İmalat sanayiinde kullanılmak üzere istisna kapsamında teslim edilecek makina ve teçhizatı belirlemeye Bakanlar Kurulu; bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Bu hüküm Kanun’un yayımını izleyen ikinci aybaşında (1 Mayıs 2018) yürürlüğe girecektir.

Söz konusu KDV istisnası 7104 sayılı Kanun ile KDV Kanunu’nun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen “m” bendi ile 4691 sayılı Kanun kapsamındaki teknoloji geliştirme bölgeleri ile 5746 sayılı Kanun kapsamındaki Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara, münhasıran bu faaliyetlerinde kullanılmak üzere yapılan yeni makina ve teçhizat teslimleri için süre sınırlaması olmaksızın kalıcı hale getirilmiştir. Bu hüküm Kanun’un yayımını izleyen ikinci aybaşında (1 Haziran 2018) yürürlüğe girecektir.

  1. 5. Akkuyu nükleer enerji santrali yatırımları Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da nükleer enerji santrali yatırımları için öngörülen teşvik ve desteklerden yararlandırılabilecektir.

7301 sayılı Kanun’un 87. maddesiyle, 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a eklenen madde ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti arasında “Türkiye Cumhuriyetinde Nükleer Güç Santrallerinin ve Nükleer Güç Sanayisinin Geliştirilmesine Dair İşbirliği Zaptı ve Ekleri” kapsamındaki nükleer enerji santrali yatırımlarının 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da öngörülen teşvik ve desteklerden yararlandırılmasının önü açılmıştır.

Öte yandan, ilgili kanun maddesinde belirtilen düzenlemeye göre Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma hükümlerine göre yürütülen Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi kapsamındaki nükleer enerji santrali yatırımları da 2012/3305 sayılı Karar’da nükleer enerji santralleri yatırımı için öngörülen teşvik ve desteklerden yararlanabilecektir.

Söz konusu madde, yayım tarihinde (27.03.2017) yürürlüğe girmiştir.

  1. 6. 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre bu bölgelerde gayri maddi haklardan elde edilecek kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi için tescil ve kayıt yapılmasına ilişkin başvurunun yeterli olması.

Bilindiği üzere, 1 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7033 Sayılı Kanun’la 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda değişiklikler gerçekleştirilmiş ve 19.10.2017 tarihli Resmi Gazete yayımlanmış bulunan 2017/10821 sayılı 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun Geçici 2. maddesine İlişkin Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar yayınlanmıştır. Yapılan söz konusu değişikliklere göre, Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet gösteren mükelleflerin gayri maddi hakların satışı, devri veya kiralanmasından elde ettikleri kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna olabilmesi için, bu hakların niteliğine göre ilgili mevzuat çerçevesinde tescile veya kayda yetkili kuruma başvurmak suretiyle patent veya fonksiyonel olarak patente eşdeğer belgelere bağlanması gerekmektedir. 

7103 sayılı Kanun’un 51’inci maddesi ile yapılan 4691 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesindeki değişikliklere göre istisna uygulaması konusunda Bakanlar Kuruluna verilen yetkide değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliğe göre; istisnadan kazancın elde edildiği vergilendirme dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar tescil veya kayıt için yetkili kuruma başvurulmuş olması kaydıyla bu kazançları doğuran işlemlerin gerçekleştirildiği vergilendirme döneminden başlayarak uygulanabilmesi hakkında Bakanlar Kuruluna yetki verilmektedir. Bu düzenlemenin uygulanabilmesi için yeni bir Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanması beklenmektedir.

Söz konusu madde kapsamındaki eski ve yeni düzenleme aşağıda dikkatinize sunulmaktadır:

 Eski düzenleme

 Yeni düzenleme

Geçici Madde 2

Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu kazançlarının gayri maddi hakların satılması, devri veya kiralanmasından elde edilmesi halinde, istisnadan yararlanılmasını, bu hakların ilgili mevzuat çerçevesinde tescil, kayıt veya bildirim şartına bağlamaya, mükellefin gayri maddi hak geliri ve varsa bağlı olduğu grubun satış hasılatına göre tescil şartına bağlı olmaksızın belgelendirme usulüne tabi tutmaya, istisnadan yararlanacak kazancı; bu kazancın elde edilmesine yönelik faaliyetler kapsamında gerçekleştirilen nitelikli harcamaların toplam harcamalara oranına isabet eden kısmı ile sınırlandırmaya, bu oranı toplam harcama tutarını aşmamak üzere yüzde 30’una kadar artırımlı uygulatmaya, nitelikli ve toplam harcamaları tanımlamaya Bakanlar Kurulu, bu kapsamda uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilidir.

Geçici Madde 2

Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu kazançlarının gayri maddi hakların satılması, devri veya kiralanmasından elde edilmesi halinde, istisnadan yararlanılmasını, bu hakların, mahiyetine göre, AR-GE faaliyetleri neticesinde elde edilmesi ve ilgili mevzuat çerçevesinde tescil veya kayıt ettirilmesi ya da bildirilmesi şartına bağlamaya, istisnadan kazancın elde edildiği vergilendirme dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar tescil veya kayıt için yetkili kuruma başvurulmuş olması kaydıyla bu kazançları doğuran işlemlerin gerçekleştirildiği vergilendirme döneminden başlayarak faydalandırmaya, mükellefin gayri maddi hak geliri ve varsa bağlı olduğu grubun satış hasılatına göre tescil şartına bağlı olmaksızın belgelendirme usulüne tabi tutmaya, istisnadan yararlanacak kazancı; bu kazancın elde edilmesine yönelik faaliyetler kapsamında gerçekleştirilen nitelikli harcamaların toplam harcamalara oranına isabet eden kısmı ile sınırlandırmaya, bu oranı toplam harcama tutarını aşmamak üzere yüzde 30’una kadar artırımlı uygulatmaya, nitelikli ve toplam harcamaları tanımlamaya Bakanlar Kurulu,bu kapsamda tescil, kayıt veya bildirim şartının yerine getirilmesine ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilidir. Belirlenen esaslar çerçevesinde tescil, kayıt veya bildirim şartının yerine getirilmemesi durumunda, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergi, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.


  1. 7. KDV Kanunu’nun geçici 20’nci maddesinde yapılan değişiklik

Bilindiği üzere; KDV Kanunu’nun geçici 20’nci maddesine göre 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununa göre teknoloji geliştirme bölgesinde ve ihtisas teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyette bulunan girişimcilerin kazançlarının gelir veya kurumlar vergisinden istisna bulunduğu süre içinde münhasıran bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri katma değer vergisinden müstesnadır.

7104 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesi ile KDV Kanunu’nun geçici 20. maddesinde önemli iki değişiklik yapılmıştır.

Bunlardan birincisi söz konusu maddenin ilk fıkrasında belirtilen “internet” ibaresinden sonra gelmek üzere “oyun” ibaresi eklenmiş ve böylece oyun yazılımlarının teslimi de KDV’den istisna hale gelmiştir.

İkinci önemli bir değişiklik ise söz konusu fıkraya eklenen “Bu kapsamda istisna edilen işlemler bakımından bu Kanun’un 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uygulanmaz” cümlesi ile söz konusu istisna teslimler için yüklenilen KDV’nin indirimi mümkün hale gelmiştir.

Bu düzenlemeler 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecektir. http://www.vergidegundem.com

e-İrsaliye uygulamasıyla ilgili usul ve esasların yer aldığı 487 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde değişiklik yapılmasını öngören Tebliğ Taslağı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın internet sitesinde duyurularak görüş ve önerilere açılmıştır.

Söz konusu Tebliğ Taslağı uyarınca, e-Fatura uygulamasına kayıtlı mükelleflerin 01.01.2019 tarihinden itibaren e-İrsaliye uygulamasına dahil olmaları ve sevk irsaliyelerini ilgili Tebliğ'de belirtilen usul ve esaslara göre e-İrsaliye olarak düzenlemeleri zorunlu hale gelecektir. Belirtilen tarihten sonra da e-Faturanın kağıt çıktısının irsaliye yerine geçmesi mümkün olacaktır.

Zorunluluk getirildiği halde e-İrsaliye uygulamasına süresi içinde geçmeyen ve sevk irsaliyelerini e-irsaliye olarak düzenlemeyen mükelleflere 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca özel usulsüzlük cezası uygulanması öngörülmektedir.

Konuyla ilgili gelişmeler ayrıca duyurulacaktır.

Ek:  Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde (Sıra No:487) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı

Hesap dönemi takvim yılı olan mükellefler için Kurumlar Vergisi beyanname verme süresi içindeyiz. Nisan ayı; Vergi mükellefleri için hem kurumlar vergisi beyannamelerini hazırlayıp beyan etme hem de transfer fiyatlandırması belgelendirme yükümlülüklerini yerine getirme dönemi. Bu vesileyle hem transfer fiyatlandırması belgelendirme yükümlülüklerini yeniden gözden geçirmek hem de 2016 sonu itibarıyla kanuna giren ancak mükelleflerin çok farkındalığı olmayan bir konuya değinmek isteriz.

Transfer Fiyatlandırması Belgelendirme Yükümlülükleri Neler?

Bilindiği üzere transfer fiyatlarının emsallere uygun olarak belirlenmesi gerekiyor. Yine emsallere uygunluk ilkesi doğrultusunda tespit edilen fiyat veya bedellere ilişkin hesaplamalara ait kayıt, cetvel ve belgelerin ispat edici kâğıtlar olarak saklanması zorunlu. 

Şirketler transfer fiyatlarının emsallere uygun olduğunu yetkili makamlara ispat etmek zorunluluğu kapsamında aşağıda yer verilen dokümantasyon yükümlülüklerini yerine getiriyorlar.

  • Kurumlar Vergisi Beyannamesi Ekinde Yer alacak Yıllık Transfer Fiyatlandırması Formu

Şirketler, yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan "Ek 2" olarak da isimlendirilen Transfer Fiyatlandırması, Kontrol edilen Kurum kazancı ve örtülü sermayeye ilişkin yılık formu doldurmakla yükümlüler. Bu formda, ilgili hesap dönemi içinde ilişkili şirketler ile yapılmış olan tüm işlemlere ait tutarlar ve bu işlemlere ilişkin transfer fiyatlandırması metotları belirtiliyor.

  • Yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu

Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'na kayıtlı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı yurt içi (serbest gölge dahil) ve yurt dışı işlemleri ile diğer kurumlar vergisi mükelleflerinin bir hesap dönemi içinde ilişkili kişilerle yaptığı yurt dışı işlemlere ve serbest bölge ile olan yurtiçi işlemlere ilişkin olarak yıllık Transfer Fiyatlandırması Raporu hazırlanmaları zorunludur.

BEPS Aksiyon 13 Sonrası Değişiklik Var mı?

OECD Matrah Aşındırma ve Kar Aktarımı (BEPS) 13 No'lu "Transfer fiyatlandırması dokümantasyonun gözden geçirilmesi" eylem planı kapsamında ülkeler yukarıda açıklanan yıllık transfer fiyatlandırması raporunu kendi mevzuatlarında zorunlu hale getirmeye başladılar. Local file "yerel rapor" olarak isimlendirilen bu dokümantasyon zorunluluğu Türkiye'de hali hazırda olduğu için, BEPS 13 sonrası yıllık transfer fiyatlandırması raporunun eskisi gibi hazırlanmaya devam edilmesi gerekmektedir.

BEPS 13 sonrası özellikle yurtdışında yatırım yapan Türk merkezli Grupların, iştiraklerinin faaliyet gösterdiği ülkelerde önceden zorunlu olmayan ancak BEPS sonrası zorunlu hale gelen yıllık transfer fiyatlandırması dokümantasyonunu takip etmeleri ve hazırlamaları gerekmektedir.

Cezalar ve Teşvikler

Yıllık transfer fiyatlandırması raporunun hazırlanmaması ve/veya yetkili makamlara beyan edilmemesi Vergi Usul Kanunu'nda tanımlı para cezalarına tabi. Söz konusu özel usulsüzlük cezası tutar olarak az olmasına rağmen esas risk söz konusu durumun vergi incelemesine dönüşmesi ve transfer fiyatlarının emsallere uygunluğunun ispat külfetinin mükellefe geçmesidir. Ancak 2016 sonu itibarıyla kanunda yapılan değişiklik ile transfer fiyatlandırması dokümantasyonunun hazır olmamasının riskleri bunlar ile sınırlı kalmayacak. Mükellefler  %50 vergi ziyaı cezası silinmesi avantajını kaçırabilecekler!

Kanun'a yeni eklenen hüküm ile Transfer fiyatlandırmasına ilişkin belgelendirme yükümlülüklerinin tam ve zamanında yerine getirilmiş olması kaydıyla, örtülü olarak dağıtılan kazanç nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş veya eksik tahakkuk ettirilmiş vergiler için vergi ziyaı cezası  %50 indirimli olarak uygulanır. 

Tam ve zamanında kısmı yoruma açık olsa da görüşümüze göre yıllık transfer fiyatlandırması raporunda özellikle seçilen transfer fiyatlandırması yöntemleri, ilişkili işlemler,  işlev ve varlık analizi ve ekonomik analiz olan raporların tam; talep edildiğinde istenen sürede idareye sunulan raporların da zamanında yerine getirilmiş olarak sayılması bekleniyor. Ayrıca yine transfer fiyatlandırması belgelendirmenin bir parçası olan Ek 2 formunun da tam ve zamanında doldurulması önem kazanıyor.

Sorumlu Vergicilik Bakışıyla…

Yukarıda açıklanan belgelendirme yükümlülükleri BEPS 13 sonrası da aynı şekilde yerine getirilecek. Özellikle uzlaşma komisyonu yüksek oranlarda ceza indirimi uzlaşmalarının çıkmadığı bu günlerde; transfer fiyatlandırması dokümantasyonun transfer fiyatlandırması kökenli vergi ziyaı cezalarının yüzde 50'sini silecek olması mükellefler tarafından kaçırılmaması gereken bir teşvik olup, her zamanki gibi transfer fiyatlandırması dökümantasyonun  "tam" olmasına ve "zamanında" yapılmasına özen gösterilmedir. Başak Diclehan https://www.kpmgvergi.com

Tacirlerde, defter tutma yönünden 213 sayılı VUK kanununun 176. Maddesine göre sınıf tayini yapılabilmektedir. Yine aynı yasanın 178. Maddesi hükmüne göre 2. Sınıf tacirlerle ilgili konular yasada yer almıştır.

213 sayılı VUK kanununun 177. Maddesinde de tacirlerde sınıf değişikliği ile ilgili huşular düzenlenmiştir.

Bu durumda bilanço esasına göre defter tutan bir tacirin işini ve iş yerini 2016 yılında terk etmesi halinde müteakip 2017 yılında yeniden işe başlaması durumunda koşulların uygun olması halinde işletme hesabı esasına göre defter tutması mümkündür. (1)

Öte yandan 2017 takvim yılında yeniden işe başlama nedeniyle yıllık iş hacmi belirleninceye kadar 2. Sınıf tacir olarak işletme defteri üzerinden kazancın tespiti mümkündür. Bu arada işletme defteri tutan mükellefler açısından her ay Ba Bs formu verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/bilanco-esasina-tabi-mukellefin-isi-terk-etmesi-halinde-ertesi-yil-yeniden-ise-b/haber-18166

-------

(1)  Tüm Vergi Kanunları, Huz Akademi Yayıncılık, Haziran 2016.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top