Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 27.11.2017

Sayı : 27575268-105[229-2016-357]-471915

GVK Md. 37, 65, 94

WEB TASARIM, PROGRAM YAZILIMI VE ANDROİD UYGULAMALARI, MOBİL UYGULAMALAR, SANAL VE ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK UYGULAMALARI ÇALIŞMALARINDAN ELDE EDİLEN KAZANCIN VERGİLENDİRİLMESİ

Bilgisayar program yazılımı çalışmalarından elde edilen kazancın, yapılan faaliyetin ticari bir organizasyon ve sermaye unsuru hakim olmaksızın şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanarak kendi nam ve hesabına yapılması halinde, GVK’nın serbest meslek kazancına ilişkin genel hükümlere göre; web tasarım çalışmaları ile android uygulamaları, mobil uygulamalar sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım çalışmalarından elde edilen kazancın ise ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve GVK’nın ticari kazanç hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerektiği hk.

Özelge talep formunda; … adresinde web tasarım, program yazılımı ve android uygulamaları, mobil uygulamalar, sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım ve hizmet işi ile iştigal etmek üzere 08.08.2016 tarihinde işyeri açarak işletme hesabı esasına göre defter tasdik ettirdiğinizi belirtilerek, bahse konu faaliyetleriniz nedeniyle elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olarak mı, ticari kazanç olarak mı vergilendirileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

193 sayılı GVK’nın 37. maddesinde; “Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.” hükmüne yer verilmiştir.

Ticari faaliyet, bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için, kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerekmektedir.

Aynı Kanun’un 65. maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, aynı Kanun’un 94. maddesinin birinci fıkrasında, nakden veya hesaben yaptıkları ödemelerden, istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben tevkifat yapacak olanlar belirtilerek, hangi ödemelerden tevkifat yapılacağı bentler halinde sayılmış olup, (2) numaralı bent uyarınca, 18. madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %17, diğer işlerde ise %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre,  bilgisayar program yazılımı çalışmalarından elde edilen kazancın, yapılan faaliyetin ticari bir organizasyon ve sermaye unsuru hakim olmaksızın şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye ve ihtisasa dayanarak kendi nam ve hesabınıza yapılması halinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun serbest meslek kazancına ilişkin genel hükümlere göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmekte olup, adınıza ödeme yapanların Kanun’un 94. maddesinde sayılanlar kapsamında olması durumunda, anılan maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendini (b) alt bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. 

Diğer taraftan, web tasarım çalışmaları ile var olan programları kullanmak ve bilgisayar programlarını müşterilerin kullanabileceği duruma getirme şeklinde yapılan android uygulamaları, mobil uygulamalar sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım çalışmalarından elde ettiğiniz kazancın ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve bu faaliyetlerden doğan kazancın da Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesi gereğince, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburi olduğundan, ticaret erbabınca Kanun’un 229. maddesine göre satılan emtia veya yapılan iş karşılığında, müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere müşteriye ticari bir vesika olarak fatura düzenlenmesi, 177. maddede 6 bent halinde sayılan şartlardan birinin taşınması halinde bilanço esasına göre, aksi takdirde işletme hesabı esasına göre defter tutulması gerekmektedir.

Buna göre, web tasarım çalışmaları ile var olan programları kullanmak ve bilgisayar programlarını müşterilerin kullanabileceği duruma getirme şeklinde yapılan android uygulamaları, mobil uygulamalar sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik yazılım çalışmalarından elde edilen kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerektiğinden, söz konusu faaliyetleriniz nedeniyle 213 sayılı VUK’un 177. maddede 6 bent halinde sayılan şartlardan birini taşımanız halinde bilanço esasına göre, aksi takdirde işletme hesabı esasına göre defter tasdik ettirerek, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

T.C.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü

Sayı : 51592363-010-E.2821150

Tarih: 13/04/2018

Konu : Eksik Gün Bildirimleri

GENEL YAZI

Bilindiği üzere 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 67 nci maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86 ncı maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları değiştirilmiştir.

Yapılan düzenlemeyle;

“Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmayan ve ücret ödenmeyen sigortalıların eksik gün nedeni ve eksik gün sayısı, işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesiyle beyan edilir. Sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını gösteren eksik gün nedenleri ile bu nedenleri ispatlayan belgelerin şekli, içeriği, ekleri, ilgili olduğu dönemi, saklanması ve diğer hususlar Kurumca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.

Sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin Kurumca istenilmesine rağmen ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin geçerli sayılmaması halinde otuz günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi, yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı primler, bu Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.”

Hükümleri getirilmiştir.

7103 sayılı Kanunun eksik güne ilişkin değişiklikler getiren ilgili maddesinin Kanunun yayım tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiş ve söz konusu Kanun 27/03/2018 tarihli ve 30373 sayılı(2. Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 67 nci maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86 ncı maddesinde yapılan değişikliğin usul ve esaslarının yönetmelikle belirleneceği açıklanmıştır. Bu doğrultuda Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde yapılacak değişikliğe kadar, maaş ödemeleri ayın 15’i ila takip eden ayın 14’ü arasında olan işyerleri için 15 Mart -14 Nisan süresine ait 2018 yılı Mart ayına, maaş ödemeleri ayın 1’i ila 30’u arasında olan işyerleri için 1 Mart- 31 Mart süresine ait 2018 yılı Mart ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinden/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinden başlamak üzere eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde belirtilmesi yeterli olarak kabul edilecektir. Eksik çalışmaya ilişkin belgeler ilgili ay/aylar için düzenlenecek ancak Kuruma verilmeyecektir. Söz konusu belgeler Kanunun 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen süreyle işverence saklanacaktır. Eksik çalışmaya ilişkin bilgi ve belgelerin Kurumca istenilmesi halinde ibraz edilmesi zorunludur.

İlgili bilgi ve belgelerin Kurumca yapılan tebligata rağmen ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin Kurumca belirlenecek usul ve esaslara uygun düzenlenmemiş olması halinde geçersiz sayılarak, Kanunun 86 ncı maddesinin beşinci fıkrasına göre işlem yapılacaktır.

Bilgi edinilmesini ve gereğinin buna göre yapılmasını rica ederim.

Savaş ALIÇ

Kurum Başkanı a.

Genel Müdür V.

Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından İzlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Uyarınca Düzenlenen Denetim Sözleşmelerinin Kurumumuza Bildirimi Hakkında Duyuru

Bilindiği üzere döviz pozisyonunu etkileyen işlemleri izlemek üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) belirleyeceği firmalardan bilgi ve belge toplamasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen “Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından İzlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (Yönetmelik)” 17/02/2018 tarih, 30335 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Anılan Yönetmelikle, yurt içinden ve yurt dışından sağlanan yabancı para nakdi krediler ile dövize endeksli kredilerinin toplamı ilgili hesap döneminin son iş günü itibarıyla 15 milyon ABD doları ve üstünde olan firmalara, veri formu ile talep edilen bilgileri, açıklama formuna uygun olarak müteakip hesap döneminden itibaren TCMB’ye bildirme yükümlülüğü ile bağımsız denetim yaptırma yükümlülüğü getirilmiştir. Bu Yönetmelik kapsamında yapılacak bağımsız denetim, Kurumumuzca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşları veya denetim üstlenen bağımsız denetçiler tarafından yerine getirilecektir.

Yönetmeliğin 7/7’nci maddesine göre, Yönetmelik kapsamında yapılacak denetimlere ilişkin düzenlenecek sözleşmeler ile bu sözleşmeler uyarınca hazırlanacak denetim raporlarının Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 34/1-b maddesinde belirtilen süre içerisinde Kurumumuza bildirimi zorunlu olup, bu bildirimlerin Kurumumuz Sözleşme Bilgi Girişi Sistemi (SBG) üzerinden aşağıda yer alan açıklamalara uygun olarak yapılması gerekmektedir:

1. Şirket hakkında hem 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hem de TCMB tarafından yayımlanan yukarıda anılan Yönetmelik uyarınca denetim yapılacak ise;

a. Her iki denetim için ayrı ayrı denetim sözleşmesi düzenlenmesi ve her iki sözleşmenin Kurumumuza bildiriminin ayrı ayrı yapılması gerekmektedir.

b. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca yapılacak denetim için düzenlenen sözleşmenin bildiriminde “Müşterinin Denetim Kapsamında Olmasının Sebebi?” sorusuna

  • “Bakanlar Kurulu Kararına Ekli I Sayılı Liste”,
  • “Bakanlar Kurulu Kararına Ekli II Sayılı Liste” veya
  • “Bakanlar Kurulu Kararının 3’üncü Maddesinde Belirtilen Genel Denetim Kriterlerinin Sağlanması”

seçeneklerinden uygun olanın seçilmesi gerekmektedir.

c. TCMB tarafından yayımlanan Yönetmelik uyarınca yapılacak denetim için düzenlenen sözleşmenin bildiriminde ise “Müşterinin Denetim Kapsamında Olmasının Sebebi?” sorusuna “Diğer” seçeneğinin seçilmesi, açılan alanda “Başka Kurum Mevzuatı veya Başka Bir Kuruluş Talebi Uyarınca Yapılan Denetim” seçeneğinin işaretlenmesi, akabinde ise “İlgili Mevzuat ve/veya Denetimi Talep Eden Kurum/Kişiyi Seçiniz” sorusuna ise “TCMB (Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından İzlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik)” seçeneğinin seçilmesi gerekmektedir.

2. Şirket hakkında hem 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hem de TCMB tarafından yayımlanan yukarıda anılan Yönetmelik uyarınca denetim yapılacak ise;Sözleşmenin bildiriminde “Müşterinin Denetim Kapsamında Olmasının Sebebi?” sorusuna “Diğer” seçeneğinin seçilmesi, açılan alanda “Başka Kurum Mevzuatı veya Başka Bir Kuruluş Talebi Uyarınca Yapılan Denetim” seçeneğinin işaretlenmesi, akabinde ise “İlgili Mevzuat ve/veya Denetimi Talep Eden Kurum/Kişiyi Seçiniz” sorusuna ise “TCMB (Döviz Pozisyonunu Etkileyen İşlemlerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Tarafından İzlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik)” seçeneğinin seçilmesi gerekmektedir.

Duyurulur.

İşçi, çalıştığı işi yapamayacağına ilişkin sağlık raporu alabilir. Bu durumda işverenin yapması gereken iki seçenek var. Bunlardan biri işçiye yapabileceği başka bir işi teklif edebilir. İşçi bu teklifi kabul etmezse işveren ikinci seçenek olarak işçinin çalışma süresi bir yıl ve üzerinde ise işçiye kıdem tazminatını ödeyerek işçinin iş sözleşmesini sağlık nedeniyle fesh edebilir. 

Örnek: İşyerinde bir yıldan beri tezgahtar olarak çalışan Mehmet Beyin almış olduğu sağlık kurulu raporunda ayakta çalışamayacağı belirtilmiştir. Bu durumda işveren kasiyerlik vb görevleri yapmasını Mehmet Beye  önerir. Mehmet Bey kabul ederse çalışmaya devam eder. Kabul etmezse kıdem tazminatı ödenerek sözleşmesi fesh edilir. 

Uzun Süreli Raporlar  

Sağlık raporu alan işçilerin işten çıkarılıp çıkarılmayacağı konusunda zaman zaman yanlış uygulamalar yapılıyor. Bu durumda olan işçiler bazen rapor aldıkları için bazen de rapor süresinin uzunluğu nedeniyle işten çıkarılıyor. İşten çıkarmalarda çoğu kez tazminat ödenmiyor. Hemen belirtelim hastalık nedeniyle işten çıkarılan işçilerin kıdem tazminatı alma hakkı var. Bazı durumlarda ihbar tazminatı da alma hakları söz konusu. 

Hasta işçinin  işten çıkarılabilmesi işyerindeki çalışma süresi ve sağlık raporundaki süre ile ilgilidir. Hasta işçinin işten çıkarılabilmesi için işçinin ihbar süresine altı hafta ekleniyor. Burada altı hafta + ihbar süresi formülü uygulanıyor.. Bu süre dolduktan sonra işveren isterse işçiyi işten çıkarabilir. Bir işyerinde bir yıl çalışan işçinin hastalık sebebiyle işten çıkarılabilmesi için 10 haftalık bir sürenin geçmesi gerekiyor. 10 haftalık sürenin 4 haftalık kısmı bir yıllık kıdemi olan işçinin ihbar süresidir. İşçilerin ihbar süresi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesi hükmü gereğince kıdem sürelerine göre belirleniyor.Raporlu işçinin işten çıkarılma durumlarını  örneklerle açıklayalım. 

 Örnek: Fatma Hanım, bir yıldır çalıştığı işyerinden ameliyat olması sonucu 80 günlük sağlık raporu almıştır. İşveren Fatma Hanım ne zaman işten çıkaracaktır? 

Fatma Hanım, 10 haftalık süresi 70 gün sonradolmaktadır. İşveren isterse Ali Bey’i 70. günden sonra işten çıkarabilir. Fatma Hanım, 70. gün dolmadan işten çıkarılırsa işveren bekleme süresine uymadığı için ihbar tazminatı ödemek zorunda kalır. Hastalığından dolayı Fatma Hanım, 70 gün dolduktan sonra veya dolmadan işten çıkarılırsa her durumda kıdem tazminatına hak kazanır. Fatma Hanım raporluluk süresinin 70 günü kıdem tazminatına esas süreye ilave edilir. 

 Örnek: Ayşe Hanım, işyerinde 5 yıldan beri çalışıyorsa iş sözleşmesi en az 14 haftadan sonra işveren tarafından feshedilebilir. Ayşe Hanım, 100 günlük sağlık raporu almışsa iş sözleşmesi 98 günden sonra işveren tarafından feshedilebilir. 

Sağlık raporu alan işçinin mutlaka işten çıkarılması gerekmez. İşveren isterse işten çıkarmayabilir. 

Kıdem Hakkı  

Hasta işçinin kapsama dahilraporluluk süresi ile birlikte çalışması bir yılı buluyorsa işçinin işten çıkarılması halinde kıdem tazminatının ödenmesi gerekiyor. 

Usule Uyulmazsa? 

Raporlu işçinin işten çıkarılabilmesi için beklenilmesi gereken süre olan 6 hafta + ihbar süresi dolmadan önce işveren tarafından işten çıkarılırsa  bu şekilde işten çıkarma usulsüz çıkarma sayılır. Usulsüz işten çıkarılma yapıldığı takdirde işveren işçiye ihbar tazminatı ile birlikte kıdem tazminatı ödemesi gerekiyor. İşçi, iş güvencesi kapsamında ise işe iade için arabulucuya başvurabilir, sonuç olumsuz olursa dava açabilir. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/calisamaz-raporuna-kidem-tazminati-866332

Salı, 17 Nisan 2018 10:05

Dedikodu Yapan Tazminatsız Atılır

 25 kişi çalışan firmanın sahibiyim. İşyerinde dedikodu yapılarak, işyerinde çalışma barışı bozuluyor. Dedikodu yapan kişileri sözlü olarak uyardık ancak bir fayda etmedi. Kişilerin birbirleri hakkında uydurma ve eleştirileri patron olarak sekreterime kadar geliyor. Bu kişileri işten çıkarınca tazminat ödemek istemiyorum. Dedikodu yapan işçiler tazminatsız işten çıkartılır mı? Hasan K.
İşyerinde fazla dedikodu yapmak çalışanların tazminatsız olarak işten çıkarılmalarına neden olabilir. İş Kanunu'nun 25. maddesi düzeni bozacak davranışlarda bulunanların tazminatsız olarak iş sözleşmelerinin fesih edilmesine imkan veriyor. Yargıtay'ın son zamanlarda vermiş olduğu kararlar dedikodu yaparak işyerinde huzuru bozan işçinin iş sözleşmesini tazminat ödemeden fesh edilebileceği yönünde.
Bu nedenle çalışanların düzeni bozacak şekilde hareket etmemeleri gerekmektedir.

Bir firmada sözleşme karşılığı çalışıyorum. Sözleşmem yılbaşında doluyor. Ancak firma Kasım ayına kadar işten çıkmamı söylüyor.
Bana yazılı herhangi bir tebligat yapılmadı. İşe iade veya tazminat gibi bir hak talebimiz olabilir mi?
5...382487 Nolu SMS 
İş Kanunu'na göre işe iade hakkından yararlanmak için, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işverenin; işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Belirli süreli iş sözleşmelerinde işe iade hakkı bulunmamaktadır. Dolayısı ile sizin işe iade hakkınız bulunmuyor. Ancak belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığınızdan ve iş sözleşmeniz süresinden önce haklı bir nedene dayandırılmadan sona erdirilmiş yada erdirilecekse aradaki sürenin ücretini tazminat olarak işverenin ödemesi gerekmektedir.

NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
 06.05.2004 sigorta girişim, 17 ay askerlik yaptım, 01.03.1982 doğumluyum, 4000 güne yakın günüm var. Ne zaman emekli olurum? 5...364565 Nolu SMS 
İşe girişinize göre 7000 gün 60 yaştan tam, 25 yıl, 60 yaş ve 4500 prim günden kısmi emeklilik şartlarına tabisiniz. Emekli olabilmeniz için en az 4500 prim gün sayısını tamamlamanız gerekmektedir. 

 1993 Temmuz SGK girişliyim. 4000 gün prim ödemem var. 11.12.1977 doğumluyum. Askerliğimi 6 ay yaptım ve ödemedim. Ne zaman emekli olurum? 5...181067 Nolu SMS 
İşe başlangıcınıza göre 54 yaş ve 5675 prim gün şartlarına tabisiniz.
Temmuz 2020 yılında 25 yıl şartınız, 1675 gün daha prim ödemeniz halinde prim gün sayınız, 2031 yılında da yaşınız dolacak. Bu durumda emekli olabileceğiniz tarih 11.12.2031 tarihi olacaktır. Ali Şerbetçi

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/04/17/dedikodu-yapan-tazminatsiz-atilir

İşyerinde sigara içme yasağı varsa ve işçi ‘yasak bölgelerde’ içmişse tazminatsız çıkarılabilir. İşveren ayrıca direkt olarak kanuna dayanarak da yasak uygulayabilir.

İşverenin işyerinde yönetim hakkı kapsamında alabileceği çeşitli önlemler var. Bu önlemler bazı durumlarda işçilerin kişisel özgürlüklerini sınırlandırıcı nitelikte olabilir. Örneğin işveren işyerinde işçilerin sigara içmelerini yasaklayabilir. Ancak bazı şartlar gereklidir. İlk olarak işverenin işyerinde işçilerin sigara içmesini yasaklayabilmesi için bu durumun iş sözleşmesinde belirtilmiş olması gerekmektedir. Sigara yasağının hukuki olması için arkasında hukuki bir metin bulunmalıdır.

KANUNA GÖRE UYGULAYABİLİR

İşyerinde yangın tehlikesi varsa, işyerinde gerçekleştirilen faaliyet ve üretim tekniği yangın riskini artırıyorsa bu durumda işveren sigara içilmesini yasaklayabilir. İşyerinde yangın riskine karşılık sigara içilmesi yasaklanmış ve bu yasağa rağmen işçinin sigara içtiği tespit edilmiş ise işçi tazminatsız olarak işten çıkarılabilir. İşveren direkt olarak ‘Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunu’na dayanarak da sigara yasağı uygulayabilir.

İKİ TÜRLÜ GEREKÇE ARANIYOR

Bu durumda kanunun öngördüğü şekillerde kapalı alanlarda sigara içilmesi yasaklanabilir. İşveren bu şekilde sigara yasağı uyguluyorsa sigara içilebilecek uygun bir ortam oluşturmak durumundadır. İşveren, bu alan dışında sigara içen işçinin de iş sözleşmesini tazminatsız feshedebilir. Sigara içen işçinin tazminatsız işyerinden çıkarılmasının gerekçesi iki türlü olabilir.

İşyerinde verimi düşürüyorsa...

İşveren işyerinde verimin düşmesini engellemek için de sigara içilmesini yasaklayabilir. İşyerinde gerçekleştirilen faaliyetin kısa duraklamalara izin vermemesi veya sigara içilmesinin işyerindeki verimi düşürdüğünün ispatlanması durumunda işveren sigara içilmesini yasaklayabilir. Bunun dışında işveren sigara içilebilecek dönemleri belirtmek ve sigara içilebilecek bir yer ayarlamak durumundadır.

İşveren ücretinden de kesebilir

İşveren işyerinde sigara içmeyi yasaklamakla birlikte sigara içen işçiye ücret kesme cezası da uygulayabilir. Ancak ücret kesme cezası bir ayda iki günün üzerinde olamaz. Ayrıca işçiye ücret kesintisine ilişkin gerekçenin derhal ve sebebiyle birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir. İşveren işçisine uyguladığı ücret kesme cezasının karşılığında kestiği paraları, işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hesabına cezanın kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılmalıdır.

Yargıtay kararı var

İşyerinde sigara içme yasağı uygulanıyorsa ve işçi yasağın söz konusu olduğu bölgelerde sigara içmişse tazminatsız olarak işten çıkarılabilir. Yargıtay bu konuda çoğu kez işçileri haksız bulmuştur. Ancak bunun için yasağın taşıması gereken niteliklerin olması gerekir. Okan Güray Bülbül

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/sigara-yasagina-uymayan-isci-tazminatsiz-kovulur-c2/haber-726898

kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi programı kapsamında tarıma dayalı ekonomik yatırımların desteklenmesi 2015/16 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tebliğleri kapsamında desteklenmektedir.(1)

2015/16 kırsal kalkınma yatırımlarını desteklenmesi programı tebliğine göre; doğal kaynaklar ve çevrenin korunmasını dikkate alarak, kırsal alanda gelir düzeyini yükseltmek maksadıyla, tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi için Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin desteklenmesi hedeflenmiştir. Bu programdan gerçek veya tüzel kişiler yararlanabilmektedir.

Öte yandan, konuyla ilgili yatırımcılar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, İl Müdürlükleri ile hibe sözleşmesi düzenlemek zorundadırlar.

GTHB sözleşmesine göre projenin süresi, geçerlilik dönemleri, yatırımın tamamlanma tarihi, ek süreler, projenin finansmanı, hibeye esas proje tutarı, proje toplam tutarı, ayni katkı tutarı, talep edilen hibe desteği tutarı… konular sözleşmede yer almaktadır.

Ayrıca, söz konusu sözleşmede, genel yükümlülükler, bilgi, belge ve mali ve teknik rapor sağlama yükümlülüğü, mali mesuliyetler, çıkar çatışmaları, gizlilik, proje sonuçlarının ve ekipmanın mülkiyeti ve kullanımı , faaliyetin değerlendirilmesi, devir, sözleşme değişiklikleri, projenin uygulama süresi, süre uzatımları, mücbir sebepler, sözleşmenin fesih ve tasfiyesi, tabi olunan Yasa, ihtilafların çözümü, hibeye uygun proje maliyetleri, ödemeler, hesaplar ile teknik ve mali kontroller, GTHB finansmanının nihai miktarı, istirdat, iletişim adresleri ve sözleşmenin ekleri yer almaktadır.

Sonuç olarak, kırsal kalkınma yatırımlarını desteklenmesi hakkında yapılacak yatırım projelerinde finansman kalemleri bölümlerine göre ayrı ayrı gruplandırılmalıdır. Yatırımcılar, KDV desteğini ya ilgili vergi dairelerine 3065 sayılı Kanuna göre YMM raporu ile veya önceden istisna belgesi alınarak söz konusu malzemeleri KDV istisna belgesi yardımıyla temin edebilirler. Diğer taraftan, sözleşmede yatırımcılar kendi muhasebe sistemlerini veya ek hesaplar şeklinde proje uygulamasının muhasebe hesaplarını doğru bir biçimde ve düzenli olarak kayıtlandırmak zorundadır.

Kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi programı çerçevesinde alınan hibelerin kurum kazancının tespitinde gelir unsuru olarak dikkate alınarak, ilgili hesaplarda hasılat yazılması gerekmektedir.(2) Nazlı Gaye Alpaslan

http://www.hurses.com.tr/av-nazli-gaye-alpaslan/kirsal-kalkinma-projelerinin-finansmaninda-tesvikler/haber-18302

---------------

(1) Söz konusu tebliğ: 30.04.2015 gün ve 29342 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

17 Nisan 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30394 

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:

MADDE 1 – 6/12/2016 tarihli ve 29910 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Şirket Kuruluş Sözleşmesinin Ticaret Sicili Müdürlüklerinde İmzalanması Hakkında Tebliğin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2 – Aynı Tebliğin 7 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(5) Kurucunun işitme, konuşma veya görme engelli olması durumunda sözleşme engellinin isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda imzalanır. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması halinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.”

MADDE 3 – Aynı Tebliğin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “verilmesi veya MERSİS’e yüklenmesinin” ibaresi “verilmesinin veya beyanname başka bir Müdürlükte onaylanmışsa beyannamenin bir örneğinin elektronik ortamda kuruluş başvurusunun yapıldığı Müdürlüğe iletilmesinin” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Beyannameyi onaylayan Müdürlük beyannamenin bir nüshasını fiziki ve bir örneğini de elektronik ortamda ilgili Müdürlüğe gönderir.”

“(6) Yabancı ülkede yerleşik olan imzaya yetkili kimselerin imza beyanı, bunların imzalarının o ülkedeki Türk konsolosluğundan onaylatılması suretiyle de verilebilir.”

MADDE 4 – Aynı Tebliğin 15 inci maddesi madde başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Belgelerin saklanması

MADDE 15 – (1) Kuruluş başvurusunun yapıldığı Müdürlükte imzalanan sözleşme ile düzenlenen imza beyannameleri, ilgili şirketin dosyasında saklanır.

(2) İmza beyannamesinin kuruluş başvurusunun yapıldığı Müdürlükten başka bir Müdürlüğe verilmesi durumunda, ilgili Müdürlükçe beyannamenin bir nüshası bu amaçla oluşturulmuş dosyada muhafaza edilir.”

MADDE 5 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 6 – Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

17 Nisan 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30394 

Maliye Bakanlığından:

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve Kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca, mahalli idareler hariç genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, döner sermayelerin, fonların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları hariç özel kanunla kurulmuş diğer kamu idarelerinin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müesseselerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar ve şirketlerin mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan kamu konutlarının ekonomiye kazandırılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 4706 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin onbirinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Bakanlık: Maliye Bakanlığını (Milli Emlak Genel Müdürlüğü),

b) İdare: İllerde defterdarlığı (millî emlak dairesi başkanlığı veya millî emlak müdürlüğü), ilçelerde millî emlak müdürlüğünü yoksa malmüdürlüğünü,

c) İhale bedeli: Tahmin edilen bedelden aşağı olmamak üzere yapılan ihale sonucunda oluşan bedeli,

ç) Kamu konutu: 4706 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında Bakanlıkça ekonomiye kazandırılacak kamu konutlarını,

d) Kanun: 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu,

e) Kurum: Mahalli idareler hariç genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerini, döner sermayeleri, fonları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları hariç özel kanunla kurulmuş diğer kamu idarelerini, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müesseselerini ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar ve şirketleri,

f) Satış bedeli: İhale bedelini, öncelikli alım hakkının kullanılması halinde; bedelin peşin ödenmesi durumunda ihale bedeline yüzde on indirim uygulanarak hesaplanacak bedeli, taksitle ödenmesi durumunda ise ihale bedelini,

g) Satış işlemleri: Peşin satışlarda bedelin tahsilinden ferağ dâhil diğer işlemlere, taksitli satışlarda ise sözleşmenin düzenlenmesine kadar olan süreci,

ğ) Tahmin edilen bedel: İhale konusu kamu konutunun tahmin edilen bedelini,

h) Yönetmelik: 19/6/2007 tarihli ve 26557 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliği,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Satış Kapsamı

Satışa konu edilebilecek kamu konutları

MADDE 4 – (1) Kurumların mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan görev, sıra ve hizmet tahsisli olan kamu konutları Kurumların talebi üzerine satışa konu edilebilir. Öncelikli alım hakkı sahibi olan personelinin satın alma talebinin bulunduğu kat mülkiyeti kurulan kamu konutlarının satışına öncelik verilir.

(2) Kat mülkiyeti kurulması mümkün bulunan kamu konutları kat mülkiyeti tesis edildikten sonra satışa konu edilir.

Satışa konu edilemeyecek kamu konutları

MADDE 5 – (1) Kamu konutlarından;

a) Özel kanunlar kapsamında satışı mümkün bulunmayanlar,

b) Savunma, güvenlik, adalet ve istihbarat hizmetlerini yürüten personel tarafından kullanılan ancak ilgili bakanlıklarca uygun görüş verilmeyenler,

c) Özel tahsisli olanlar,

satışa konu edilmez.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Tahmin Edilen Bedelin Tespiti, Öncelikli Alım Hakkı ve Satış İşlemleri

Tahmin edilen bedelin tespiti

MADDE 6 – (1) Tahmin edilen bedel genel bütçeli kamu idarelerine tahsisli bulunan kamu konutları için, Yönetmelik hükümleri çerçevesinde İdarece tespit edilir veya ettirilir.

(2) Genel bütçeli idareler dışındaki Kurumların mülkiyetlerinde bulunan kamu konutları için tahmin edilen bedel, ilgili Kurum tarafından tespit edilir veya 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine göre sermaye piyasasında değerleme faaliyetinde bulunmak üzere yetkilendirilen değerleme kuruluşlarına tespit ettirilir. Kurumun talebi üzerine İdare tarafından da tahmin edilen bedel tespit edilebilir.

Satış yetkisi

MADDE 7 – (1) Kamu konutlarının satışına ilişkin her türlü iş ve işlemlerin yürütülmesinde Bakanlık yetkilidir. Satış işlemleri, Bakanlığın iznini müteakip Valiliklerce (Defterdarlık) yürütülür.

(2) Kamu konutlarının satışına ilişkin işlemlerde ilgili Kurumlar; Bakanlık tarafından istenen her türlü bilgi ve belgeyi vermekle, yapılacak işlemleri kolaylaştırıcı her türlü tedbiri almakla ve Bakanlık tarafından yapılması istenilecek iş ve işlemleri yapmakla yükümlüdür.

Öncelikli alım hakkı

MADDE 8 – (1) Kat mülkiyeti tesis edilen kamu konutlarından ihalenin yapıldığı tarihte; adlarına görev, sıra ve hizmet tahsisli kamu konutu tahsis edilen (şartlı tahsisler dahil) ve fiilen konutta oturanlar öncelikli alım hakkına sahiptir. Öncelikli alım hakkı sahipleri bu hakkı sadece bir kamu konutu için kullanabilirler.

Satış işlemleri

MADDE 9 – (1) Kamu konutlarının satış işlemleri, İdare tarafından 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile Yönetmelikte yer alan hükümler çerçevesinde yürütülür. Kamu konutunun satış ihalesine ilişkin bilgiler ilan tarihinden önce kamu konutunda oturana ayrıca bildirilir.

(2) Satış ihalesi, varsa öncelikli alım hakkı ve sahibi belirtilmek suretiyle onbeş iş günü içinde onaylanır. Öncelikli alım hakkı bulunanlara, ihalenin onaylandığı tarihten itibaren beş iş günü içinde ihale bedelini ve ödeme koşullarını gösteren tebligat yapılır ve bu durum şartnameye eklenir. Bu durum eş zamanlı olarak en yüksek teklif veren istekliye de bildirilir.

(3) Tebligattan itibaren onbeş gün içerisinde öncelikli alım hakkı sahibinin;

a) Kamu konutunu satın almak istemesi ve süresi içerisinde satış bedelini peşin olarak ödemesi veya peşinatı ödeyerek taksitli satış sözleşmesini imzalaması halinde bu durum en yüksek teklif veren istekliye bildirilir.

b) Kamu konutunu satın almak istemediğini bildirmesi, bu süre içerisinde herhangi bir bildirimde bulunmaması ya da yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, en yüksek teklif veren istekliye tebligat gönderilerek satış bedelini peşin veya taksitle ödemesi gerektiği bildirilir.

(4) Öncelikli alım hakkı sahibinin;

a) Oturduğu kamu konutunun ihalesine katılması ve ihalenin başkası üzerinde kalması halinde satış işlemlerine ikinci ve üçüncü fıkra kapsamında devam edilir.

b) Oturduğu kamu konutunun ihalesine katılması ve ihalenin üzerine kalması durumunda ayrıca ikinci fıkra kapsamında tebligat yapılmaksızın işlemlere devam edilir. Bu durumda öncelikli alım hakkı sahibi indirim veya taksitlendirmeye ilişkin haklardan yararlandırılır.

(5) Yapılan ihalelerde istekli çıkmadığı, isteklilerin belgeleri, teklifleri uygun görülmediği takdirde, kamu konutu tahmin edilen bedel yeniden belirlenmek suretiyle ihaleye çıkarılır.

(6) Kurumların mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan kamu konutlarının satış işlemi gerçekleşmesini müteakip beş iş günü içerisinde bu durum ilgili Kuruma bildirilir.

Ödeme şekli

MADDE 10 – (1) Öncelikli alım hakkı sahibi tarafından satış bedeli; peşin olarak ödenmesi durumunda yüzde on indirim uygulanır, taksitle ödemesi halinde ise indirim uygulanmaksızın en az yüzde yirmibeşi peşin kalanı en fazla dört yıla kadar kanuni faizi ile birlikte en fazla kırksekiz taksitle ödenir. Taksit adedi veya dönemleri, öncelikli alım hakkı sahibinin talebi dikkate alınarak belirlenir.

(2) Öncelikli alım hakkı sahibinin kamu konutunu satın almak istemediğini bildirmesi, süresi içerisinde herhangi bir bildirimde bulunmaması ya da yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, en yüksek teklifi veren istekli tarafından satış bedeli peşin veya Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şekilde en az dörtte biri peşin, kalanı en fazla iki yılda ve taksitlerle kanunî faizi ile birlikte ödenebilir.

(3) Bedelin yetkili kredi kuruluşlarından kredi temin edilerek ödenmek istenilmesi halinde, alıcı tarafından kredi kuruluşu ile yapılan kredi sözleşmesi veya kredi açıldığına dair kredi kuruluşunun resmî yazısı verilir ve kredi kuruluşu tarafından bedel ilgili muhasebe biriminde açılacak emanet hesabına aktarılır. İdarece, tapu müdürlüklerine kredi kuruluşu lehine ipotek tesis edilmesi ve alıcı adına tescil işleminin yapılması hususu yazıyla bildirilir. Ferağ ve ipotek tesisi işlemi yapıldıktan sonra emanet hesabında tutulan bedel 12 nci madde kapsamında ilgili hesaba aktarılır.

İhaleye katılamayacak olanlar

MADDE 11 – (1) Aşağıdaki kişiler doğrudan veya dolaylı olarak ihalelere katılamazlar:

a) İhaleyi yapan idarenin;

1) İta amirleri,

2) İhale işlemlerini hazırlamak, yürütmek, sonuçlandırmak ve denetlemekle görevli olanlar,

3) (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kişilerin eşleri ve ikinci dereceye kadar (ikinci derece dahil) kan ve sıhri hısımları,

4) (1), (2) ve (3) numaralı alt bentlerde belirtilen kişilerin ortakları (bu şahısların yönetim kurullarında görevli olmadıkları anonim ortaklıklar hariç).

b) 2886 sayılı Kanun ve diğer kanunlardaki hükümler gereğince geçici veya sürekli olarak kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olanlar.

(2) Birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen kişilerin aynı zamanda öncelikli alım hakkı sahibi olması durumunda, bu kişiler ihalelere katılamazlar ancak oturdukları konut için öncelikli alım haklarını kullanabilirler.

Gelirler

MADDE 12 – (1) Kamu konutlarının satışından elde edilen gelirler;

a) Genel bütçeli idarelerde ilgili idarenin merkez muhasebe birimi hesaplarına aktarılır ve özel gelir kaydedilir. Özel gelir kaydedilen bu tutar karşılığında idarenin yatırım bütçesine öncelikle personelinin konut ihtiyacını karşılamak amacıyla ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir.

b) Özel bütçeli idarelerde muhasebe birimi hesaplarına aktarılır ve bütçelerine gelir olarak kaydedilir. İdareler bu gelirleri öncelikle personelinin konut ihtiyacını karşılamak amacıyla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde ödenek eklemek suretiyle kullanır.

c) Diğer kamu idarelerinde ise, kendi mevzuatına göre muhasebe birimi hesaplarına aktarılarak bütçelerine gelir olarak kaydedilir ve ilgili mevzuatına göre öncelikle personelinin konut ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanılır.

(2) Kamu konutlarının satış işlemleri sırasında yapılan masraflara esas olmak üzere, bu konutların satış bedelinin yüzde beşi genel bütçenin “lojman satış geliri” hesabına gelir olarak kaydedilir ve birinci fıkra kapsamında aktarılacak gelirlerden düşülür.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Diğer işlemler

MADDE 13 – (1) Kamu konutlarının satış ihalesine başlanılmadan önce Kurum tarafından mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan ve satışa konu edilecek kamu konutlarına ilişkin; taşınmaza ilişkin genel bilgiler, tahmin edilen bedel, kat mülkiyeti durumu, öncelikli alım hakkı sahibi ve benzeri bilgiler Bakanlık Milli Emlak Genel Müdürlüğünün Milli Emlak Otomasyon Sisteminde (MEOP) bulunan “kamu konutları” modülüne işlenir.

(2) İhale tarihine kadar birinci fıkrada belirtilen bilgilerde değişiklik olması durumunda buna ilişkin olarak anılan modülde gerekli değişiklikler yapılır. Kurumlar bu bilgilerin doğruluğunu ve güncelliğini sağlamakla sorumludur.

(3) Bu Tebliğ kapsamındaki kamu konutlarının satışından elde edilen gelirlerden, Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında belediyelere ve il özel idarelerine pay verilmez.

(4) Bu Tebliğ kapsamında satışı yapılan kamu konutunun tapuda ferağ verme işlemleri, kamu konutunun maliki Kurumun görevlendirdiği kişi tarafından yapılır.

(5) Bu Tebliğ kapsamında kullanılacak standart form ve belgeler (şartname, sözleşme, tebligat vb.) Bakanlıkça belirlenir.

Hüküm bulunmayan haller

MADDE 14 – (1) Bu Tebliğde hüküm bulunmayan hallerde; Kanun, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 9/11/1983 tarihli ve 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu, 16/7/1984 tarihli ve 84/8345 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Konutları Yönetmeliği ve Yönetmelik hükümleri uygulanır.

Yürürlük

MADDE 15 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

17 Nisan 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30394 

Maliye Bakanlığından:

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, kamu kaynağı olan Hazine taşınmazlarının ekonomik, etkili ve verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla kamu idarelerince yapılacak tahsis taleplerinde uyulması gereken hususlar ile bu taleplerin değerlendirilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun47 ve 48 inci maddeleri, 13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 10/10/2006 tarihli ve 26315 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkında Yönetmeliğe dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Avan proje: Asıl projeden önce, yapılacak projeye esas olmak üzere hazırlanan taslak projeyi,

b) Bakanlık: Maliye Bakanlığını,

c) Hazine taşınmazı: Hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerleri,

ç) Kamu idaresi: 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde belirtilen idareler ile belediyeleri, belediyelere bağlı ve belediyelerin kurdukları ve üye oldukları birlik ve idareleri; il özel idarelerini, il özel idarelerine bağlı ve il özel idarelerinin kurdukları ve üye oldukları birlik ve idareleri ve köy tüzel kişiliklerini,

d) Kesin tahsis: Hazine taşınmazlarının Bakanlıkça hizmetin devamı süresince kamu idarelerinin bedelsiz olarak kullanımına bırakılmasını,

e) Ön tahsis: Üzerinde tesis yapılması plânlanan Hazine taşınmazlarının kesin tahsisi yapılmadan önce, talepte bulunan kamu idarelerine tahsis amacına yönelik olarak yatırım projesinin hazırlanması, yatırım programına alınması ve tesis/bina inşaatına başlanması amacıyla iki yıla kadar yapılan tahsis işlemini,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Tahsis talepleri ve değerlendirme

Tahsis talepleri

MADDE 4 – (1) Kamu idareleri tarafından Hazine taşınmazlarına ilişkin tahsis taleplerinde aşağıda belirtilen hususlara uyulması zorunludur.

a) Talep edilen Hazine taşınmazının ihtiyacı karşılayacak en ekonomik ve en uygun taşınmaz olması gerekir.

b) İhtiyacı karşılayacak taşınmazlara sahip olan kamu idaresi öncelikle bu taşınmazları değerlendirmelidir.

c) Daha önce tahsis edilen Hazine taşınmazlarından boş veya atıl olan ve tahsis amacına yönelik olarak kullanılması mümkün olan alanlar kullanılmalıdır.

ç) Zorunlu haller hariç imar planında konut, ticaret ve sanayi alanı olarak ayrılan Hazine taşınmazları için tahsis talebinde bulunulmamalıdır.

d) Tahsis taleplerinde kamu idarelerinin merkez birimlerinin uygun görüşleri bulunmalıdır.

e) Şehir merkezlerinde yürütülmesi gerekli olmayan kamu hizmetleri için şehrin gelişme alanlarında bulunan Hazine taşınmazları talep edilmelidir.

f) Yapılacak yatırımın projesi için minimum düzeyde Hazine taşınmazı talep edilmelidir.

g) Kısmen tahsis talep edilen Hazine taşınmazının kalan kısmının atıl kalmasına sebebiyet verilmemelidir.

ğ) Yapılacak yapı ve tesislerin işletme giderlerini asgari seviyeye indirecek şekilde talepte bulunulmalıdır.

h) Tahsis taleplerine, yapılacak yatırıma ilişkin ihtiyaç duyulacak kapalı ve açık alanların yüzölçümü, kullanım ve yerleşim şeklini içerecek şekilde hazırlanacak avan proje eklenmelidir.

ı) İdare binası yapımı dışındaki tahsis taleplerinde (eğitim, sağlık, spor vb. amaçlı bina ve tesis yapımı) bu Tebliğin Ek-1’inde yer alan Formun “1- Tahsis Taleplerine İlişkin Bilgiler” kısmının doldurulması zorunludur.

İdare binası yapımına ilişkin tahsis talepleri

MADDE 5 – (1) Kamu idareleri tarafından idare binası yapılması amacıyla Hazine taşınmazlarına ilişkin tahsis taleplerinde 4 üncü maddede belirtilenlerin yanı sıra aşağıda belirtilen hususlara da uyulması zorunludur.

a) Mevcut idare binasının boş veya atıl olan kısımları öncelikle kullanılmalıdır.

b) Mevcut idare binasının bulunduğu taşınmazın boş veya atıl olan ve kullanılması mümkün olan kısımları öncelikle değerlendirilmelidir.

c) Mevcut ve gelecek yıllardaki (on yıl) ihtiyaçlar (personel sayıları, kapalı/açık alan vb.) dikkate alınmak suretiyle tahsis talebinde bulunulmalıdır.

ç) İdare binaları yapımı amaçlı tahsis taleplerinde bu Tebliğin Ek-1’inde yer alan Formun tamamının doldurulması zorunludur.

Değerlendirme

MADDE 6 – (1) Tahsis talepleri, taşınmazın alternatif değerlendirme yöntemleriyle ekonomiye kazandırılma imkânları da dikkate alınmak suretiyle aşağıda belirtilen hususlar da göz önünde bulundurularak değerlendirilir.

a) Tahsis taleplerinin 4 üncü ve 5 inci maddelerde belirtilen hususlara uygun olup olmadığı defterdarlıklarca incelenmek suretiyle değerlendirilir. Bu maddelerde belirtilen hususlara uygun olmayan tahsis talepleri, Bakanlığa iletilmeksizin defterdarlıklarca reddedilir.

b) Mevcut idare binası kiralık olan kamu idarelerinin idare binası yapımına ilişkin tahsis talepleri öncelikli olarak değerlendirilir.

c) Kamu yatırımının mahal itibarıyla başka yerde yapılmasının mümkün olmaması ve zorunluluk durumları hariç olmak üzere, yapılacak kamu yatırımının maliyetinin Hazine taşınmazının değerinden düşük olmamalıdır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Hüküm bulunmayan haller

MADDE 7 – (1) Bu Tebliğde hüküm bulunmayan hallerde, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Kamu İdarelerine Ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkında Yönetmelik hükümleri uygulanır.

Yürürlük

MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Ekleri İçin Tıklayınız

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
Top