Mehmet Özdoğru
Zam Yapılmayan İşçi Kıdem Tazminatını Alarak İşten Ayrılabilir Mi?
İşçilerin yılın belli zamanlarında merakla beklediği maaş zamları bazı işverenler tarafından çeşitli bahaneler ileri sürülerek ya yapılmamaktadır ya da çok düşük miktarlarda yapılmaktadır. Çalışanlar da bu tür durumlarda ya işten ayrılmakta vaya mevcut şartlara göre çalışmaya devam etmektedirler. Şimdi, maaşına zam yapılmayan bir işçinin kıdem tazminatını da alarak işten ayrılmasının
İŞVEREN, İŞÇİNİN ÜCRETİNE ZAM YAPMAK ZORUNDA MIDIR?
İş Kanunu’na göre, işçinin maaşı asgari ücretin altında kalmıyorsa, işveren zam yapmayabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus şudur, iş sözleşmesinden ücrete yapılacak zam düzenlemesi varsa, işçinin sözleşmeye göre zam istemesi söz konusudur.
İşçi ile işveren arasında yapılan sözleşmede yıllık ücrete zam yapılması konusu belirtilmemişse, ücret asgari ücret altında kalmıyorsa veya diğer işçilerle aynı oranda ücret artışı yapılmamışsa, işçi iş akdini haklı sebeple feshedemez. Fesettiği takdirde bu fesih haksız sayılır. İşçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.
İŞ SÖZLEŞMESİNDE ÜCRET ARTIŞINA DAİR HÜKÜM OLMASI DURUMUNDA ZAM YAPILMAMASI FESİH HAKKI TANIR MI?
Eğer iş sözleşmesinde zamma dair bir düzenleme varsa ve işveren zam yapmıyorsa işçi, iş sözleşmesini haklı olarak feshedebilir.
Konuya ilişkin düzenlemede; İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,işçi, iş akdini haklı sebeple ve derhal feshedebilir.” Bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanır.
Özet olarak; zam yapılmaması durumunda işten ayrılma durumunda kıdem tazminatı kazanmak toplu veya bireysel sözleşme ile alakalıdır. Sözleşmede maaş zammı belirtilmişse feshedilmesi halinde kıdem tazminatı alınabilir. Ancak sözleşmede ücrette zam konusundan bahsedilmemişse kıdem tazminatına hak kazanılamaz. İşçi, sözleşmede böyle bir madde yoksa zam konusunda da işverene zam yapmaya zorlayamaz.
Ödeme Emrine Dava Açılması Ve Ödenmiş Paranın Maliyeden Geri Alınması
Ödeme emrine karşı açılan vergi iptal davalarında mahkemelerce yürütmenin durdurulmasına hükmedilmesi halinde ve söz konusu mahkeme kararı uyarınca yürütmesi durdurulmuş olan ödeme emrinin tesis edildiği tarihten sonra bu ödeme emrine bağlı olarak yapılan işlemlerin tamamının geri alınması gerektiğinden ilgili mükellef hakkında uygulanan hacizlerin iptali ve tahsil edilen vergilerin mükellefe geri iadesi gerekecektir.
Uygulamada, amme borçlusu mükellefler tarafından haciz ya da ihtiyati haciz işlemlerine karşı açılmış bir dava olmamakla beraber, hacze dayanak teşkil eden ödeme emirlerine karşı açılmış iptal davalarına istinaden ilk derece vergi mahkemeleri de dahil olmak üzere yargı merciileri tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilmesi durumunda mükelleflerin ödedikleri paraların kendilerine red ve iadesi gerekecektir.[1]
Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlğı tarafından yayımlanan konuyla ilgili bir yazı da ödeme emrine karşı açılan ve Yürütmenin Durdurulması talebi kabul edilen kararlara göre yapılacak işlemler şöyle özetlenmiştir. Buna göre:
1) Anayasanın 138. Md hükmüne göre mahkeme kararlarına idareler başta olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlar uymak mecburiyetindedirler.
2) Bütün kurum ve kuruluşlar mahkeme kararlarını 30 gün içerisinde infaz etmek ve kararın gereğini yerine getirmek zorundadırlar.
3) Yürütmenin durdurulması ile ilgili olarak 2577 sayılı İYUK'nun md.28/1 hükmüne istinaden; mahkeme kararlarının gerekleri idareye tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde karar doğrultusunda işlem tesis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
4) Yürütmenin durdurulması kararlarının işlemi başından itibaren askıya alan bir yargı kararı olması ve Anayasanın 138. Maddesinin son fıkrası uyarınca idareyi bağlaması, yürütmenin durdurulması kararının uygulanması bakımından kararın gereklerine göre yürütülmesi durdurulmuş olan işlemlerin tesis edildiği tarihten , bukararın alınma tarihine kadar doğan tüm etki ve sonuçların idarece giderilmesi gerekmektedir.
5) Sonuç olarak, ödeme emrine karşı açılan davalarda YD (Yürütmenin Durdurulması) şeklinde hüküm kurulması halinde söz konusu mahkeme kararı uyarınca yürütmesi durmuş olan ödeme emrinin tesis edildiği tarihten sonra bu ödeme emrine bağlı olarak yapılan işlemlerin tümünün geri alması gerekecektir. Bu bağlamda, ilgili mükellef hakkında yürütülmüş olan hacizlerin kaldırılması ve söz konusu hacizler sonucunda tahsil edilen tutarların mükellefe red ve iadesi, bu borçlarından başka vadesi geçmiş borcunun bulunmaması halinde ise yine iade edilmesi gerekecektir.[2]
6) Maliye Bakanlığı tarafından bütün vergi dairelerine yollanan işbu 16.7.2014 gün ve 75000 sayılı yazı gereğince benzeri hadiselere uygulanmak üzere bakanlık bu açıklamayı yapmış bulunmaktadır.
7) Doğal olarak hukuk devleti anlayışı idarelerin ve bireylerin yargı kararlarına uyma ve kararların gereklerini yerine getirme görevi bütün kamu kurumlarına aittir.[3]Nazlı Gaye Alpaslan
----------------------
1- Gelir İdaresi Başkanlığı yazıları 16.7.2014 gün ve 75000 sayılı yazı.
2- YD: Yürütmenin Durdurulması
3- ALPASLAN Nazlı Gaye, Vergi İhtilafları ile İlgili Makale, Yorum ve İncelemeler, İzmir-2015 s:193
Engelli Personel Gece Çalıştırılabilir Mi?
■ Gece vardiyasında kanunen engelli işçi çalıştırılması uygun mu, yasak mı? 5...204652 Nolu SMS
İş Kanunu'nda engelli personelin gece döneminde çalışmasını yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır. Bazı koruyucu düzenlemelere göre ise işverenler; işyerlerini engellilerin çalışmalarını kolaylaştıracak ve işin engelli çalışana uygunluğunu sağlayacak şekilde hazırlamak, sağlıkları için gerekli tedbirleri almak, mesleklerinde veya mesleklerine yakın işlerde çalıştırmak, işleriyle ilgili bilgi ve yeteneklerini geliştirmek, çalışmaları için gerekli araç ve gereçleri sağlamak zorundadır.
Uygun koşulların varlığı halinde çalışma sürelerinin başlangıç ve bitiş saatleri iş kanunlarında belirtilen sürelerden az olmamak koşuluyla, engellinin durumuna göre belirlenebiliyor. Engelli personel sağlık kurulu raporunda gece çalışmasını engelleyen bedenen ya da ruhen bir sorun var ise o zaman gece vardiyasında çalışmasının önüne geçilebilecektir. Bunun dışında engellilerin gece çalışmasıyla ilgili bir özel hüküm yok.
■ Kurumsal bir şirkette 5 yıldır çalışmaktayım. Ayrılmayı düşünüyorum. İşten ayrılacağımı çalıştığım yere bildirmezsem ne olur? 5...664411 Nolu SMS
İşverene işten ayrılmadan 8 hafta önceden yazılı olarak ayrılacağınızı bildirmek zorundasınız. Bildirmezseniz işveren sizden 8 haftalık ücretiniz tutarında ihbar tazminatı talep edebilir.
Bu durumda siz işverene ihbar tazminatı ödemek zorunda kalabilirsiniz.
İşyerinden haklı bir neden olmadan kendi isteğinizle ayrılmanız halinde İş Kanunu'na göre tazminata hak kazanmazsınız.
Ne zaman emekli olurum?
■ Doğum tarihim 1973, 19 ay askerlik yaptım. Sigorta başlangıcım 01.03.1997, 5600 günüm var. 5...262754 Nolu SMS
İşe başlama tarihinize göre 25 yıl, 56 yaş ve 5825 prim gün şartlarına tabisiniz. 16 ay askerlik borçlanıp öderseniz 25 yıl, 55 yaş ve 5750 prim gün şartlarına tabi olabilirsiniz.
Bu durumda prim gün sayınız da tamamlanmış olur ancak 55 yaşınız 2028 yılında dolacağından, emekli olacağınız tarih 2028 olacaktır.
Askerliği borçlanmazsanız 2029 yılında, yani tam bir sene sonra emekli olabilirsiniz.
■ 01.04.1987 girişim, ne zaman emekli olurum? 5...339349 Nolu SMS
1987 tarihinde işe girmiş olanlar SSK'dan 25 yıl, 50 yaş ve 5375 prim gün şartlarına tabidir. Emekli aylığı bağlanması için bu 3 şartın oluşması gerekiyor. Ayrıca askerlik 1987 tarihinden önce yapılmışsa, borçlanma yapılıp 49 yaş ve 5300 günle emekli olunabilir. Ali Şerbetçi
https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2018/10/09/engelli-personel-gece-calistirilabilir-mi
Bir ‘TIK’La Borçlanarak Erken Emeklilik Fırsatı
Primi yetmeyen sigortalılar borçlanma yaparak, emeklilik hayaline kavuşabilir. Son dönemde bunun için de bir kolaylık getirildi. Borçlanma SGK’ya gitmeden artık çok kolay bir şekilde ‘e-devlet’ten yapılabiliyor.
Emeklilik için sigortalılık süresi, yaş ve prim gün sayısı şartının birlikte sağlanması gerek. Ancak bazen, sigortalılık süresi ve yaş şartı sağlanır fakat prim günü emekliliğe yetmez. Bu gibi durumlarda borçlanma devreye girebilir ve borçlanma yapılarak prim gününün artırılması ve kişinin emekli olması ve aylık alması mümkün olabilir. Borçlanmayla prim gün sayısının artırılması için kişinin borçlanmaya konu günlerinin olması gerekir. Erkek sigortalılar için askerlik, kadın sigortalılar için doğumdan sonra çalışılmayan süreler, erkek sigortalıların yurtdışında çalıştığı, kadın sigortalıların yurtdışında yaşadığı sürelerin borçlanılması mümkündür. Bunun yanında avukatlık stajının, ücretsiz izinde geçirilen sürelerin bazıları borçlanılabilecek sürelerdir.
PRİM GÜNÜ ARTIRILABİLİR
Borçlanmaya konu süresi olan kişiler bu sürelere ilişkin kendi seçtikleri prim düzeyinden prim ödeyerek bu günleri emekliliklerine saydırabilir. Başvuru daha önce yalnızca SGK’ya giderek yani SGK İl Müdürlüklerine veya SGK ünitelerine direkt başvurularak yapılabiliyordu. Özellikle Türkiye’de bulunmayan kişiler için bu başvuruyu yapmak çok zor olabiliyordu. Yurtdışında yaşayanların Türkiye’ye gelmesi, vekâlet vermesi ya da konsolosluklarda bu işlemi yapması gerekiyordu.
Hangi durumlarda giriş öne çekilir?
5510 sayılı Kanuna göre sigortalıların pek çok durumda borçlanma hakları var. Sigorta girişinin öne çekilmesi askerlik borçlanmasında mümkün. Sigorta girişinden önce yapılan askerlik borçlanılırsa sigorta girişi geri gider. Doğum borçlanmasıyla emeklilik tarihinin erkene çekilmesi de ancak stajla ilk kez sigortalı olunan tarih arasındaki doğumlar için söz konusudur.
Onaylandıktan sonra 1 ay içinde ödeme şart
E-devlet üzerinden sisteme giriş yapan kişiler SGK’nın verdiği hizmetlere girerek, borçlanma türüne göre ilgili linke tıklıyor. Örneğin askerlik borçlanması yapmak isteyen eski adıyla SSK’lı, ‘4/A Askerlik Borçlanması Başvurusu’ linkine tıklıyor ve belirttiği süreleri sisteme işliyor. Başvuru onaylandıktan sonra seçtiği prim düzeyinden ödemesi gereken prim miktarı bildiriliyor. Bu bildirim sonrasında borçlanma başvurusu yapan kişinin 1 ay içerisinde kendisine bildirilen miktarı ödemesi gerekiyor. Belirtilen borçlanma bedeli 1 ay içerisinde ödenmezse başvuru iptal oluyor ve yeniden başvuru yapılması gerekiyor.
E-devleti en etkin kullanan kurum
SGK, e-devlet sistemini en etkin kullanan kamu kurumu. İlaç rapor bilgisini sorgulamak, hizmet dökümü almak, emeklilik işlemlerini takip etmek, diş protezi hakkı sorgulamak, borcu yoktur belgesi almak e-devlet üzerinden SGK’nın sağladığı hizmetlerden yalnızca birkaçı. Zaman ve önemli para tasarrufu için bu çerçevede SGK’nın öncülüğünü yaptığı bu uygulamaların sayısının ve etkinliğinin artırılması çok önemli.
SGK’ya gitmeye gerek yok
Ancak SGK’nın e-devlet üzerinden hayata geçirdiği uygulamayla borçlanma başvurusu yapmak için yaşanılan zaman ve para kaybı engellendi. Artık borçlanma yapacak kişi e-devlet üzerinden borçlanma talebini SGK’ya iletebiliyor. Şu an için yalnızca eski adıyla SSK’lıların askerlik ve doğum borçlanmaları, eski adıyla Bağ-Kurluların askerlik ve doğum borçlanmaları ve eski adıyla emekli sandığı mensuplarının bütün borçlanmayı yapabiliyor. Okan Güray Bülbül
İhracat Bedellerinin Belirtilen Süreler İçerisinde Yurda Getirilmemesi Halinde Uygulanacak Ceza
04.09.2018 tarihli ve 30525 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki 32 sayılı Karar’a ilişkin 2018-32/48 sayılı Tebliğ (İhracat Bedelleri Hakkında) ile ihracat bedellerinin yurda getirilmesi süresi ile ilgili usul ve esaslar belirlenmiş ve söz konusu Tebliğ yürürlüğe girmiştir.
Tebliğ’de ihracatçıların belirlenen sürelerde ihracat bedellerini yurda getirmemeleri halinde uygulanacak müeyyideye ilişkin herhangi bir husus belirtilmemiş olsa da, ihracat bedellerinin yurda getirilmesi ile ilgili belirtilen Tebliğ’in yasal dayanağını, 11/8/1989 tarihli ve 20249 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar oluşturmaktadır.
Burada bahsedilen 32 sayılı Karar’ın yasal dayanağı ise 1567 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkındaki Kanun’dur. Bu Kanun’un 3’üncü maddesi ise; “Her türlü mal, kıymet, hizmet ve sermaye ithal ve ihraç edenler veya bu işlere aracılık edenlerden bu işlemlerinden doğan alacaklarını 1 inci maddeye göre alınan kararlardaki hükümlere göre ve bu kararlarda tayin edilen süreler içinde yurda getirmeyenler, yurda getirmekle yükümlü oldukları kıymetlerin rayiç bedelinin yüzde beşi kadar idarî para cezasıyla cezalandırılırlar. İdarî para cezasına ilişkin karar kesinleşinceye kadar alacaklarını yurda getirenlere, birinci fıkra hükmüne göre idarî para cezası verilir. Ancak, verilecek idarî para cezası yurda getirilmesi gereken paranın yüzde ikibuçuğundan fazla olamaz.” hükmünü belirtmektedir.
2018-32/48 sayılı Tebliğ’e ilişkin düzenlemenin de Türk Parası Kıymetini Koruma mevzuatı çerçevesinde oluşturulduğu dikkate alındığında; ihracat bedellerini bu Tebliğ ile belirtilen süreler dahilinde yurda getirmeyen ihracat işlemleri için uygulanacak müeyyidenin, 1567 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi uyarınca ihracat bedelinin % 5’i tutarındaki idari para cezası olacağını değerlendirmekteyiz.
Vergi Dairesinde Tek Beyanname Devri
Kayıt dışı ekonomi ile mücadele kapsamında ciddi bir adım Türkiye genelinde yürürlüğe girdi. Yaklaşık 2,4 milyon muhtasar beyannamesi veren mükellef ile 1,9 milyon SGK’ya kayıtlı iş yeri, bundan sonra tek beyanname verecek.
Geçen yıl haziranda Kırşehir’de başlayan, ardından ocakta Amasya, Bartın ve Çankırı ile genişletilen Muhtasar Beyanname ve SGK Prim ve Hizmet Belgesi Birleştirme Uygulaması 1 Ekim’den itibaren Türkiye genelinde geçerli hale geldi.
Yeni uygulamayla şu anda iki ayrı internet sitesinden e-beyanname ve e-bildirge olarak yapılan işlem Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi olarak internetten, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer vergi dairesine tek bildirim olarak yapılacak.
Temmuz ayı Gelir İdaresi ve SGK verilerine göre, uygulamadan muhtasar beyannameveren 2 milyon 373 bin 651 mükellef ve SGK’da kayıtlı bir milyon 874 bin 315 işyeri yararlanacak. Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile kesilen vergilerin matrahlarıyla birlikte sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamı ile prim ödeme gün sayıları bildirilecek. Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin, vergi kesintileri ile prim ve hizmetin ait olduğu ayı takip eden ayın 23’üncü günü akşamı saat 23.59’a kadar elektronik ortamda gönderilmesi gerekiyor.
İŞLEYİŞ NASIL OLACAK?
Konuyu Yenişafak’a değerlendiren Gelir İdaresi Strateji Geliştirme Daire eski Başkanı Nazmi Karyağdı, işçi çalıştıran mükellefler için muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin aylık olarak verilmesinin zorunlu olduğunu, şu anda vergi kesintisini muhtasar beyanname ile 3 ayda bir bildirmekte olan mükelleflerin de, işçi çalıştırdıkları takdirde, bundan böyle her ay beyanname vereceklerini söyledi. Karyağdı, “Ancak beyannamenin gelir vergisi kesintilerine ilişkin bölümünü şimdi olduğu gibi mart, haziran, eylül ve aralık aylarında olmak üzere üç aylık olarak beyan etmeye devam edecekler. Beyannamenin prim ve hizmete ilişkin bölümü her ay beyan edilecek” tespitini yaptı.
KAPICI MAAŞININ BEYAN ÖRNEĞİ
Buna bir örnekte veren Karyağdı, “Apartman görevlilerine yapılan ücret ödemesi gelir vergisinden müstesna olduğu için gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmiyor. Ancak bu sigortalılar için, 5510 sayılı Kanun uyarınca bildirilmesi gereken prime esas kazanç ve hizmet bilgilerinin Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile Vergi Dairesine elektronik ortamda gönderilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Karyağdı ayrıca, 3568 sayılı meslek mensupları ile esnaf ve sanatkâr meslek odaları ve birliklerinin de üyelerinin beyannamelerinin gönderilmesine aracılık edebileceklerini sözlerine ekledi.
Tereddütlü alanlar çözülmeli
Uzmanlar, 1 Ekim 2018’de yürürlüğe giren düzenlemenin hangi ayın beyannamesi ile başlayacağı konusunun açıkça yazılmadığından mükellefler ve işverenler arasında tereddüdün oluştuğuna dikkat çekti. Bu kapsamda bir kısım mükellefler eylül ayı beyannamesi ile uygulamanın başlayacağını düşünürken bir kısım mükellef de ekim ayı beyannamesi ile yeni sistemin başlayacağı şeklinde bir karışıklık içerisinde bulunuyor. Bu konuda Nazmi Karyağdı, “Kişisel görüşümüz ekim ayında verilecek beyannamelerin (eylül beyanı) yeni sisteme göre tek beyanname olarak Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi olarak verilmesi gerektiği yönündedir. Çünkü tek beyanname uygulaması ilk olarak Kırşehir’de 1 Haziran 2017’de başlarken, 1 Sıra No.lu Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi‘nin Geçiş Dönemi Uygulaması başlıklı Geçici 2. maddesinde “Haziran ayında verilmesi gereken beyannameler dâhil olmak üzere 1 Haziran 2017 tarihinden itibaren başlanacaktır” ibaresi yer almaktaydı. Buradan hareketle Türkiye genelinde başlayan uygulamanın da ekim ayında verilecek beyannameleri kapsadığı şeklinde değerlendirmek mümkün olacak” değerlendirmesinde bulundu. https://www.yenisafak.com/ekonomi/vergi-dairesindetek-bildirim-devri-3400863
Hileli Boşanma
Son yıllarda ekonomik krizler sonucunda aile birlikleri dağılmakta ya da hileli (muvazaalı) boşanmalar artmaktadır. SGK bu konuda ALO 170’e yapılan ihbarları değerlendirmekte, SGK denetmenleri bunları dedektif gibi iz sürme konusunda çözüme ulaştırmaktadır.
Hileli boşanmalarda ciddi anlamda yol kat edilmesinde denetmenlerin özverisi olup, bu konuda polisleri aratmayacak derecede dedektif olmuşlardır.
Bizim asıl konumuz ise; neden bu emekli aylıklarına talep var?
Tabii buradan pencereyi açtığımızda 3 dönem karşımıza çıkacaktır.
Özellikle 4/a dediğimiz SSK yetim kız çocukları tek kişi ve hak sahibi olarak karşımıza çıktığımızda bu iştah kabarıklı tavan yapıyor.
TEK HAK SAHİBİ
- A-Sigortalının ölüm tarihi 1/10/2008 öncesi olup, 08/09/1999 öncesi sigortalı olması halinde: 1/10/2008 öncesi vefat eden SSK yetim kız çocuğu tek hak sahibi olması durumunda yukarıdaki aylıktan az almayacağı gibi, ekonomik kriz dönemlerinde yukarıdaki miktar ciddi bir rakam olduğundan çalışan bir kişi 1.603 TL aldığında ek ödeme dahil 1.431,66 TL yetim aylığı ödenmesi de bu durumda korucu kalkan görevi görmektedir.
- B-Sigortalının ölüm tarihi 1/10/2008 sonrası olup ,08/09/1999 öncesi sigortalı olması halinde: Burada artık sigortalının dosya aylığına bakılarak mukayese yapılacaktır. O halde dosya aylığı sigortalının hissesi oranında dikkate alındığında yukarıdaki rakamdan fazla çıkması halinde dosya aylığı kontrolü yapılır. Oysa bu statüde olanlarda en azından alt sınır aylığı kontrolünün avantajından yararlanmak suretiyle 1.374,58+ek ödeme rakamını almaları halinde koruma kalkanı burada dikkatimizi çekiyor.
- C-2000 sonrası sigortalı olup 30.09.2008 sonrası ölen sigortalı: 01/01/2000-30/09/2008 arası sigortalı olup ölüm tarihi 30/09/2008 sonrası olanlar için sigortalı dosya aylığını aşmamak üzere yetim aylığı bağlanır.
2018 Temmuz dönemi tek hak sahibi: 812,62 TL.
Bu durumda olan yetim kız çocukları için ise rakam düşük bağlanmaktadır. Muvazaalı boşanmalarda karşımıza çıkan grup genel de ağırlıklı olarak A ve B maddelerindekiler çıkmaktadır.
- D- 5510 sayılı kanun döneminde sigortalı olup 5510’a göre vefat edenlerin yetim kız çocukları: 5510 sayılı kanunla alt sınır aylığı miktarı belirlenmiştir. Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının hesabına esas alınacak alt sınır aylığı, sigortalının mevcut çalışma sürelerindeki her yıl için bildirilen prim ödeme gün sayısı esas alınarak, bu prim gün sayısı karşılığında kanunun 82. maddesine göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt sınırları (asgari prime esas kazançlar) üzerinden talep veya ölüm yılına ait ocak ayı itibariyle kanunun 29. maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın yüzde 35’inden, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eşi veya çocuğu varsa yüzde 40’ından az olmayacaktır. Sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eş veya çocuğu olup olmadığının tespiti, sigortalıya bağlanacak aylık için tahsis talep, hak sahiplerine bağlanacak aylıklar için ise sigortalının ölüm tarihindeki durumu esas alınarak yapılacaktır. Sigortalıların ölümü halinde, ölüm sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait olduğu yılın ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya bazında ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olmayacaktır.
01.10.2008 tarihinden itibaren sigortalı olanların ölümü halinde tek hak sahibi veya iki hak sahibi aile bireyleri için ödenecek alt sınır aylık miktarları ölüm tarihine bağlı olarak değişir. Güncelleme katsayısının farklılığı nedeniyle madde 55 kapsamında hesaplanacak alt sınır aylık miktarı daha farklı olacaktır. Vedat İlki
https://www.egetelgraf.com/yazarlar/vedat-ilki/hileli-bosanma.html
Kapıcının Tazminatından Kimler Sorumlu
Apartman ve sitelerde kapıcı, bahçıvan, bekçi gibi çalışanların kıdem tazminatları, zaman zaman önemli bir sorun teşkil edebiliyor. Yeni daire satın alan bir kişi, yirmi yıldan beri çalışan kapıcının emekliliği ya da işten atılması durumunda ağır kıdem tazminatı yüküyle karşı karşıya kalabiliyor.
Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre, kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerinden kat malikleri sorumlu. Apartmanın altındaki dükkan sahibi veya bir başka kat maliki, kapıcı hizmetinden yararlanmadığını belirterek aidat ödemekten kaçınamaz. Kapıcı aidatını veya diğer ortak giderleri ödemeyen kat maliki, ödemede geciktiği günler için aylık yüzde 5 oranında ‘gecikme tazminatı’ ödemekle yükümlü. Kapıcı aidatından, kat malikleriyle birlikte kiracılar da müteselsilen sorumlu tutuluyor.
DAİRENİN ESKİ SAHİBİ Mİ YENİ SAHİBİ Mİ SORUMLU?
Kapıcı ve diğer görevlilerin kıdem tazminatından, borcun yasal olarak ödenmesi gereken tarihte malik olan kişi sorumlu. 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14. maddesi uyarınca, işyerinin devri sebebiyle başka bir işverene geçmesi halinde işçinin kıdemi, değişik işverenlerde geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanıyor. Her ne kadar önceki kat maliki, kapıcının çalıştığı süre ve devir sırasında aldığı ücretle sorumlu ise de son kat maliki tüm süreden sorumlu tutuluyor. Ancak yeni kat maliki, önceki kat malikine, sorumluluğu oranında rücu edebilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararları da bu yönde.
KIDEM TAZMİNATINDA KİRACININ SORUMLULUĞU
Kapıcının kıdem tazminatının ödenmesinde kiracının doğrudan sorumluluğu bulunmuyor. Ev sahibi tazminatı ödemezse kiracı sadece kira bedeli kadar sorumlu tutuluyor. Kiracı, ödediği tazminatı ev sahibine ödediği kiradan mahsup ederek tahsil edebiliyor.
KAPICI İÇİN KIDEM TAZMİNATI FONU
Bazı apartman ve sitelerde kapıcı ve diğer çalışanların kıdem tazminatı konusunda ileride sorunlar yaşanmaması için kıdem tazminatı fonu oluşturuluyor. Kıdem tazminatı fonu için yatırılan para, bankada apartman veya site adına açılan hesapta tutuluyor. Bu amaçla her yıl, bir yıllık kıdem tazminatına karşılık gelen 30 günlük brüt ücret tutarında para toplanıyor. Böylece, tazminat ödeme tarihinde hem para toplama sıkıntısı yaşanmıyor, hem de eski ve yeni malikler arasında tazminat ödeme konusunda hukuki anlaşmazlık yaşanmıyor.
TAZMİNAT HESABINA KAPICI DAİRESİ DE DAHİL
Kapıcıların kıdem tazminatı hesaplanırken, brüt ücretinin yanı sıra kapıcı konutunun emsal kira bedeli de dikkate alınıyor. Bunun yanı sıra kapıcı konutunun elektrik, su ve yakıt giderleri apartman yönetimi tarafından karşılanıyorsa, bunların da kıdem tazminatına dahil edilmesi gerekiyor. Yıllık yakıt gideri toplanarak 12 aya bölünmek suretiyle 30 günlük kıdem tazminatına karşılık gelen tutara ekleniyor.
KAPICILARDA ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ YOK
Kapıcıların brüt ücretinden sadece yüzde 14 oranında sosyal güvenlik primi ve yüzde 1 oranında işsizlik sigortası primi kesiliyor. Kapıcılardan gelir vergisi ve damga vergisi kesilmiyor. Bundan dolayı, asgari ücretli diğer işçilerde net ücret bin 603 lira iken kapıcılara net bin 725 lira ücret ödeniyor. Gelir vergisine tabi işçilerde, çocuk sayısı ve eşinin çalışıp çalışmadığına göre asgari geçim indirimi uygulanıyor.
Bununla birlikte kapıcılar adına açılan davalarda zaman zaman ödenmeyen asgari geçim indirimi de talep ediliyor. Kapıcılar gelir vergisine tabi olmadığı için asgari geçim indirimi hakları da bulunmuyor.
https://www.haberturk.com/kapici-tazminatindan-kiraci-mi-evsahibi-mi-sorumlu-2172385-ekonomi
Belge Zorunluluğu Kapsamındaki Meslekler
Kaynak, MYK Mesleki Yeterlilik Kurumu
Serbest Meslek Kazancı Ve Protokol Defterinin Önemi
Serbest meslek faaliyetini mutad meslek olarak yapanlar, 193 sayılı GVK’na göre serbest meslek erbabı olarak tanımlanmış ve vergiye tabi tutulmuşlardır. Bu gibi, gerçek kişiler 213 sayılı VUK 170. maddesine göre prensip olarak serbest meslek kazancı defteri tutmak zorundadırlar. Serbest meslek defterleri, tasdiki ve kullanılması zorunlu olan ve denetim sırasında yetkililere ibrazı zorunlu olan defterdir. Bu deftere kaydedilecek gelirler “serbest meslek makbuzuna” dayalı olması zorunludur. Bu defterin gider kısmına kayıtlandırılacak gider kalemleri ise mutlak surette fatura vb. belgelere dayandırılması zorunludur.
Serbest meslek faaliyetini arızi olarak yapanlar ise serbest meslek erbabı sayılamayacaklarından dolayı defter tutma zorunlulukları bulunmamaktadır.
Bilindiği gibi, doktor, mühendis, avukat, mali müşavir vb. serbest meslek erbabı tarafından kullanılması, tutulması ve tasdiki zorunlu olan defter serbest meslek kazanç defteridir. Serbest meslek kazanç defteri ilgili serbest meslek erbabı tarafından günlük olarak tutulmak ve işyerinde bulundurulması zorunlu olan bir defterdir. Serbest meslek erbabı tarafından envanter kayıtlarının takibi için istenirse ayrıca bir envanter defteri serbest meslek defterine ilave olarak tasdik ettirilebilir. Bu durumda, serbest meslek erbabı tarafından envantere dahil edilecek bütün varlıklar bu deftere kaydedilmek zorundadır.
Diğer taraftan, serbest meslek erbabı olan doktorlar serbest meslek kazancı defteri yerine dilerlerse “protokol defterini” tasdik ederek kullanabilirler. Bu durumda, protokol defteri aynı zamanda serbest meslek defteri yerine geçer.(1)
Protokol defterinde yer alacak bilgiler aynen serbest meslek kazanç defterinde bulunması gerekli olan bütün bilgileri içermesi zorunludur. Buna göre, protokol defterinin gider kısmında her türlü giderler yazılır. Protokol defterinin gelir kısmına ise; hekimler tarafından elde edilen hasılatlar kaydedilir.
Protokol defterinin gelir kısmında, muayene edilen hastaların ad soyad ve alınan ücretler yer almak zorundadır. Tüketici durumunda olan müşterilere kesilen serbest meslek makbuzları üzerinden herhangi bir tevkifat yapılamaz. Düzenlenen serbest meslek makbuzları protokol defterine tarih ve numaralarına göre günlük olarak kayıtlandırmak mecburiyetindedir. Nazlı Gaye Alpaslan
---------------
(1) Bkz. VUK md. 210