Mehmet Özdoğru
Fasılalı Çalışmalarda Kıdem Tazminatı
Aynı işveren nezdinde aralıklı çalışmalarda ilk dönem hak kazanılan kıdem tazminatının kısmen veya tamamen ödenmesinde mahsup veya dönem dışlaması:
BİRLEŞME SONRASI YARGITAY İÇTİHADI
Aralıklı çalışmalarda ilk dönem için tam olarak kıdem tazminatı ödemesi yapılmışsa önceki dönemin tasfiye edildiği ve aynı dönem için iki kez kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden ikinci dönem çalışmasında tasfiye edilen sürenin dikkate alınamayacağı kabul edilmiştir.
Önceki dönem için fesih tarihindeki ücret ve ekleriyle birlikte yapılan hesaba göre kıdem tazminatı hiç ödenmemiş veya eksik ödenmişse, çalışma döneminin tasfiyesinden söz edilemez. İşçinin zamanaşımı defi süresi içinde yeniden işe girerek aynı işveren nezdinde işe başlaması ve kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş ilişkisinin sonlanması halinde, 1475 sayılı Kanun’un 14/2. maddesi hükmü gereği her iki dönem birleştirilerek ve son dönem ücretiyle hesaplamaya gidilir. Daha önce ödenen kıdem tazminatı yasal faiziyle birlikte mahsup edilir. ÖZGÜR DEMİR
e-Teminat Mektubu İşlemleri
- e-Teminat Mektubu: Bakanlık tarafından belirlenen standartlara ve kurallara uygun, güvenli elektronik imza ile elektronik ortamda oluşturulan ve muhataba yine elektronik ortamda iletilen banka teminat mektubunu ve kefalet senedini ifade eder.
- e-Teminat Mektubu, kağıt ortamında düzenlenen teminat mektubu ile aynı hukuki niteliği haizdir. Hakan Değirmenci
2 Mart 2024 Tarihli Resmi Gazete
Sayı : 32477
Hazine ve Maliye Bakanlığından:
MUHASEBAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 88) (e-TEMİNAT MEKTUBU İŞLEMLERİ)
BİRİNCİ BÖLÜM
Başlangıç Hükümleri
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, bankalar veya sigorta şirketlerince ilgili mevzuatına göre kapsam dahilindeki kamu idarelerine hizmet veren muhasebe birimlerine teslim edilmek üzere elektronik belge olarak oluşturulan teminat mektupları ile kefalet senetlerinin doğrulanması, iletilmesi, muhafaza edilmesi, tazmin edilmesi, iadesi ile vade güncelleme işlemlerinin elektronik ortamda yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar ile teknik kuralları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2- (1) Bu Tebliğ, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununda sayılan merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin muhasebe birimlerine teslim edilmek üzere ilgili mevzuatına göre düzenlenen teminat mektuplarına ilişkin süreçlerin elektronik ortamda yürütülmesi işlemlerini kapsar.
(2) Merkezi yönetim kapsamında olmamakla birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığınca geliştirilen uygulamalar üzerinden işlem yapan kamu idarelerinden Bakanlıkça uygun görülenler de bu Tebliğ hükümlerine tabidir.
Dayanak
MADDE 3- (1) Bu Tebliğ, 5018 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi ile 26/6/2018 tarihli ve 30460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Bilişim Sistemi Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 21 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 4- (1) Bu Tebliğde geçen;
a) Bakanlık: Hazine ve Maliye Bakanlığını,
b) Banka: Teminat mektubunu düzenleyen 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan bankayı,
c) BKMYBS: Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Bilişim Sistemini,
ç) e-Teminat Mektubu: Bakanlık tarafından belirlenen standartlara ve kurallara uygun, güvenli elektronik imza ile elektronik ortamda oluşturulan ve muhataba yine elektronik ortamda iletilen banka teminat mektubunu ve kefalet senedini,
d) e-Teminat Mektubu Formatı: İlgili mevzuatına göre düzenlenmiş teminat mektuplarının, Bakanlık tarafından evrensel iş dili esas alınarak belirlenen standartlara uygun elektronik ortamda oluşturulan teminat mektubu formatını,
e) e-Teminat Mektubu Platformu (ETMP): KKB tarafından işletilen ve bu Tebliğ kapsamında belirlenen standartlara uygun şekilde e-Teminat Mektubuna ilişkin tüm mesaj, işlem ve talimatların ilgili birimlere iletildiği elektronik platformu,
f) e-Teminat Mektubu SBR Aktarım Platformları (TMAP): ETMP, TAKASBANK, SBM veya Bakanlıkça uygun görülen kuruluşlar tarafından tek başına ya da birbiri ile entegre şekilde işletilen ve bu Tebliğ kapsamında belirlenen standartlara uygun şekilde SBR üzerinden e-Teminat Mektubuna ilişkin tüm mesaj, işlem ve talimatların ilgili birimlere iletildiği elektronik platformları,
g) e-Teminat Uygulaması: BKMYBS kapsamında Bakanlıkça e-Teminat Mektubuna ilişkin mali süreçlerin yönetildiği uygulamayı,
ğ) Kamu idaresi: Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinden her birini,
h) KKB: KKB Kredi Kayıt Bürosu A.Ş.’yi,
ı) Lehtar: Lehine teminat mektubu düzenlenen tarafı,
i) Muhasebe birimi: Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerine ait, gelirlerin ve alacakların tahsili, giderlerin ve borçların hak sahiplerine ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması, saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm mali işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanmasına ilişkin muhasebe hizmetlerinin yapıldığı birimi,
j) Muhatap: Kendisine hitaben teminat mektubu düzenlenen kamu idaresini,
k) SBM: Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezini,
l) SBR: Standart Belge ve Raporlamayı,
m) Sigorta şirketi: Kefalet senedini düzenleyen Türkiye’de kurulmuş sigorta şirketi ile yurt dışında kurulmuş sigorta şirketinin Türkiye’deki teşkilatını,
n) TAKASBANK: İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş.’yi,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
e-Teminat Mektubu
MADDE 5- (1) e-Teminat Mektubu, kağıt ortamında düzenlenen teminat mektubu ile aynı hukuki niteliği haizdir.
(2) Teminat mektuplarının elektronik belge olarak oluşturulması ve iletilmesinde uyulması gereken e-Teminat Mektubu Formatı ve standartları ile uygulamaya ilişkin diğer hususlar Bakanlıkça duyurulur.
e-Teminat Mektubunun düzenlenmesi, doğrulanması ve iletilmesi işlemleri
MADDE 6- (1) Bu Tebliğ kapsamındaki e-Teminat Mektubu, ilgili mevzuatındaki hükümlere göre belirlenen usul ve esaslara uygun olarak bankalar veya sigorta şirketlerince kendi sistemlerinde oluşturulur.
(2) Banka düzenlemiş olduğu e-Teminat Mektubunu ETMP aracılığıyla e-Teminat Uygulamasına iletir.
(3) Sigorta şirketi düzenlemiş olduğu elektronik kefalet senedini TMAP aracılığıyla e-Teminat Uygulamasına iletir.
(4) e-Teminat Mektubunun doğrulanması ve muhatabına iletilmesi işlemlerinin Bakanlık tarafından oluşturulan TMAP üzerinden gerçekleştirilmesi zorunludur.
(5) Belirlenen usul ve esaslar ile söz konusu format ve standartlara uygun olarak düzenlenmeyen, düzenlense dahi TMAP ile gönderilmeyen veya alınmayan herhangi bir elektronik belge, bu Tebliğ kapsamında e-Teminat Mektubu olarak kabul edilemez.
e-Teminat Mektubunun muhafaza işlemleri
MADDE 7- (1) e-Teminat Mektupları, e-Teminat Uygulamasında elektronik ortamda muhafaza edilir. e-Teminat Mektuplarının e-Teminat Uygulamasında muhafaza edilmesi ilgililerin kendi mevzuatlarından doğan muhafaza ile ilgili yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz.
(2) e-Teminat Mektubunun kağıt ortamında muhafazası herhangi bir hüküm ifade etmez.
e-Teminat Mektubunun iade, tazmin ve vade güncelleme işlemleri
MADDE 8- (1) İade, tazmin ve vade güncelleme işlemleri TMAP aracılığıyla gerçekleştirilir.
(2) İade, tazmin ve vade güncelleme işlemleri, ilgili kamu idaresince başlatılır. İşlemler TMAP aracılığıyla gerçekleştirilir.
(3) e-Teminat Mektubu iade edilmeden önce kamu idareleri tarafından ilgili mevzuatı uyarınca gerekli kontroller yapılır.
(4) İlgili kamu idaresi tazmin talebini e-Teminat Mektubunu düzenleyen bankaya veya sigorta şirketine TMAP aracılığıyla iletir.
(5) Banka veya sigorta şirketi, ilgili kamu idaresinin tazmin talebi üzerine e-Teminat Mektubu tutarını ilgili kamu idaresine hizmet veren muhasebe biriminin banka hesabına aktarır.
(6) Muhasebe birimi, banka hesabına yatan teminat mektubu tazminine ilişkin tutarı kontrol eder ve gerekli muhasebe kayıtlarını yapar.
(7) e-Teminat Mektubunun vade güncelleme işlemi, banka veya sigorta şirketi tarafından sistemde kayıtlı e-Teminat Mektubuna ilişkin güncel vade tarihinin kabul edilmesi ve TMAP üzerinden iletilmesiyle gerçekleştirilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Sorumluluk ve Uygulamanın Yürütülmesi
Sorumluluklar
MADDE 9- (1) e-Teminat Mektubunun düzenlenmesi ve geçerliliği hususunda banka veya sigorta şirketi sorumludur. Düzenlenen e-Teminat Mektubunun içeriğinin değiştirilmeksizin TMAP üzerinden e-Teminat Uygulamasına aktarılmasından, TAKASBANK, KKB, SBM, TMAP işleten kuruluşlar ile banka veya sigorta şirketi birlikte yürüttükleri aktarım süreçleri bakımından müştereken ve müteselsilen sorumludur.
(2) e-Teminat Mektubu işlem ve talimatlarının TMAP aracılığı ile iletilmesi, gerçekleştirilen işlemlerle ilgili banka veya sigorta şirketinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
(3) Kağıt ortamında düzenlenen teminat mektubuna ilişkin ilgililerin sorumluluğu, e-Teminat Mektubu uygulaması bakımından da aynen geçerlidir.
Uygulamanın yürütülmesi
MADDE 10- (1) Bu Tebliğ kapsamında e-Teminat Mektubuna ilişkin uygulama, kullanıcı rol ve yetkileri ile diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak teknik ve uygulama kılavuzlarında belirtilir.
(2) Bu Tebliğ kapsamında e-Teminat Mektubu düzenlemek isteyen bankalar ve sigorta şirketleri, Bakanlık tarafından sunulan SBR servislerini TAKASBANK, KKB, SBM ve/veya Bakanlıkça uygun görülen diğer platformlar aracılığı ile kullanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
İşlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirilememesi
MADDE 11- (1) Bilişim sistemlerinden veya bu sistemlerin mücbir nedenlerle çalışamamasından kaynaklanan e-Teminat Mektubunun oluşturulamaması, doğrulanamaması ve iletilememesi durumu, tarafların ilgili mevzuattan kaynaklanan sorumluluklarına engel teşkil etmez. Bu durumda, teminat mektubunun kağıt ortamında oluşturulması sağlanır.
(2) Elektronik ortamda oluşturulan e-Teminat Mektubunun herhangi bir nedenle iade, tazmin ve vade güncelleme süreçlerinin gerçekleştirilememesi durumu; tarafların ilgili mevzuattan kaynaklanan sorumluluklarına engel teşkil etmez. İade, tazmin ve vade güncellemeye ilişkin talepler yazılı ortamda gerçekleştirilir. Bu durum, elektronik sürecin tamamlanmasına engel değildir.
Yetki
MADDE 12- (1) Bakanlık, elektronik ortamda yürütülecek olan e-Teminat Mektubu işlemlerinin tür ve idareler itibarıyla kapsamını belirlemeye, kamu idareleri bazında tamamen veya kısmen uygulama zorunluluğu getirmeye yetkilidir.
(2) Bu Tebliğin uygulanması sırasında ortaya çıkacak tereddütleri gidermeye Bakanlık yetkilidir.
Yürürlükten kaldırılan tebliğ
MADDE 13- (1) 11/5/2019 tarihli ve 30771 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Muhasebat ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Genel Tebliği (Sıra No: 63) (e-Teminat Mektuplarının Muhasebe Birimlerine İletilmesi) yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 14- (1) Bu Tebliğ, 1/1/2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 15- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.
SGK' dan Yeni Genelge, 1 ay Eksik Prim Yatıran Desteği Kaybedecek
SGK, bu yıl aylık 700 lira olarak uygulanacak işverenlere yönelik asgari ücret desteğine ilişkin genelge yayımladı. Buna göre, yıl içinde tek bir ayda dahi brüt asgari ücretin onda birini geçen tutarda eksik prime bildiren işverenin desteği iptal edilecek, yapılmış ödeme varsa cezasıyla birlikte geri alınacak.
Genelge uyarınca yıl içinde çalışanların prime esas kazancının eksik bildirildiğinin veya hiç bildirilmediğinin denetim memurlarının incelemelerinde veya kamu kurumlarından alınan yazılardan anlaşılması halinde, işveren 2024 yılı için destekten yararlanamayacak, yararlandırılan tutarlar gecikme zammı ve cezası ile birlikte geri alınacak. Yıl içinde tek bir ayda dahi brüt asgari ücretin onda birini geçen tutarda eksik prime bildirilmesi halinde yaptırım uygulanacak.
Örneğin; 2024 yılının Ağustos ayında bir sigortalısının kazanç tutarını eksik bildirdiği kasım ayında tespit edilen işverenin 2024 yılı boyunca hak kazandığı asgari ücret desteği tüm çalışanları için iptal edilecek, yararlanılan tutarları cezası ile birlikte geri alınacak. Yapılan soruşturma ve incelemelerde, işverenin yatırdığı eksik prim miktarının aylık brüt asgari ücretin onda birini (2.000,25 TL) geçmeyecek tutarda olduğunun belirlenmesi halinde işverene önce ihtar yapılacak, 15 gün içinde eksikliği gideren işyerlerinde asgari ücret desteği devam edecek. Aksi halde destek iptal edilecek, ödenmiş tutarlar geri alınacak.
Asgari Ücret Desteği (SGK Genelgesi 2024/3)
https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/1-ay-eksik-prim-yatiran-destegi-kaybedecek-7087386
İŞ KAZALARINDA SORUMLULUĞA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
1-Yargıtay iş kazalarından doğan cezai sorumluluk bakımından genellikle bilinçsiz taksir sorumluluğunu kabul etmektedir. (Yargıtay 12. C.D., 2016/5281 E., 2018/1141 K., 07.02.2018)
2-Kusurun belirlenmesinde Yargıtay, iş kazası niteliğinde bulunan olayda tek kişilik bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasını bozma sebebi yapmaktadır. (Yargıtay 9. C.D., 2008/16711 E., 2010/7561 K., 23.06.2010.)
3-İşin taşeron firmaya verildiği hallerde Yargıtay, işveren şirket ile taşeron firma arasında yapılan sözleşme hükümlerini esas alarak sorumluluk cihetine gitmektedir. İşverenin cezai sorumluluğunun belirlenmesi bakımından ise, somut olayı incelemekte ve şirket sözleşmesini göz önünde bulundurmaktadır. (Yargıtay 12. CD., E. 2012/16857, K. 2012/11782, T. 10/05/2012.)
4-İş sahibinin yüklenici üzerinde emir ve talimat verme, yapılan işleri doğrudan kontrol, denetim, gözetim yetkisi bulunup bulunmadığının tartışmaya muhtaç olduğu hallerde dahi “iş kazasının” varlığını kabul etmesidir. (Örnek kararda sanığın iş yeri olarak kiralamış olduğu tek katlı binada gerçekleştireceği bazı tadilatlar için götürü usulü olarak anlaştığı çatı tamirinde ölümlü iş kazası gerçekleşmiştir.) *Yargıtay 12. C.D., 2016/9576 E., 2018/3640 K., 29.3.2018.
5-Yargıtay kararlarında genel itibariyle evinin yahut iş yerinin çatısı, elektrik yahut boyası vs. gibi işlerinin gördürülmesi için bu konuda deneyim sahibi olduğunu düşündüğü kişilerle anlaşan iş sahiplerinin, işçiyle gözetim, denetim, otorite altında bulundurma ilişkisini kurup kurmadıklarının yanında bir de bu kişilerin cezai sorumlulukları bakımından “öngörülebilirlik” değerlendirilmesinin yapılması gerekmektedir. ÖZGÜR DEMİR
İndirimli Kurumlar Vergisinden Yararlanıp Yararlanmama İsteğe Bırakılabilir mi?
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İndirimli Kurumlar Vergisi” başlıklı 32/A maddesiyle sağlanan teşvikle ekonomik kalkınmanın hızlandırılması, istihdamın artırılması, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi, sektörel kümelenmenin sağlanması, tasarrufların katma değeri yüksek yatırımlara yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Gerekli koşul ve şartlara göre yatırıma katkı tutarı ve vergi indirim oranı belirlenir. Vergi indirimi uygulanmak suretiyle belirlenen yatırıma katı tutarı kadar eksik kurumlar vergisi tahsil edilerek yatırımlar desteklenmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İndirimli Kurumlar Vergisi” başlıklı 32/A maddesinde;
“(1)Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.
…Cumhurbaşkanı;
…
c) Yatırıma başlanan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50’sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il grubu bölgesel, büyük ölçekli, stratejik ve öncelikli yatırımlar ile konusu, sektörü ve niteliği itibarıyla proje bazında desteklenmesine karar verilen yatırımlar için sıfıra kadar indirmeye veya %100’e kadar artırmaya…
yetkilidir.
…” Hükmü yer almaktadır.
2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın “Vergi İndirimi” başlıklı 15/5’inci maddesinde; “Bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmamak ve toplam yatırıma katkı tutarının yüzde seksenini geçmemek üzere yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli gelir veya kurumlar vergisi uygulanabilir.” Hükmü yer almaktadır.
Bolu Defterdarlık Gelir Müdürlüğünün 10.04.2023 tarih ve E-68509125-125[2023/8]-7831 sayılı özelgesinde; “… Bu hüküm ve açıklamalara göre, Şirketinizin … no.lu teşvik belgesine konu tamamlanmış bulunan yatırımınızla ilgili olarak önceki dönemlerden kalan yararlanamadığınız yatırıma katkı tutarının, … ve sonraki işletme dönemlerinde bu yatırımdan elde ettiğiniz kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle kullanılması gerekmekte olup, yatırıma katkı tutarının tamamı kullanılmadan bu yatırımdan elde ettiğiniz kazançlarınıza diğer yatırım teşvik belgeleriniz kapsamında hak ettiğiniz yatırım katkı tutarları dikkate alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulamanız mümkün değildir.
Dolayısıyla, işletme döneminde yararlanılması mümkün olduğu halde yararlanılmayan … no.lu teşvik belgesine konu yatırıma katkı tutarlarının, endekslenmek suretiyle … yılı ve izleyen dönemlerde kullanılması mümkün bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, düzeltme zamanaşımı hükümleri de dikkate alınarak ilgili dönemler için düzeltme beyannamesi verilmek suretiyle yapılan işlemlerinin düzeltilebileceği tabiidir…” hükmü yer almaktadır.
Bursa Vergi Dairesi Başkanlığının 18/12/2015 tarih ve 17192610-125[ÖZG-15/60]-275 sayılı özelgesinde ise; “…Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, … Organize Sanayi Bölgesinde kurulu fabrika için 2012/3305 sayılı BKK kapsamında aldığınız … tarih ve … sayılı yatırım teşvik belgesine konu tevsi yatırımınızın “yatırım dönemi”nde diğer faaliyetlerinizden elde ettiğiniz kazançlar için indirimli kurumlar vergisinden faydalanmanız mümkün olup, diğer faaliyetlerinizden elde ettiğiniz kazançlarla ilgili olarak indirimli kurumlar vergisinden yararlanmadığınız ilgili hesap dönemlerine ilişkin olarak düzeltme beyannamesi verilmek suretiyle bahse konu teşvik belgesi kapsamında yatırım döneminde indirimli kurumlar vergisinden yararlanmanız mümkündür…” hükmü yer almaktadır.
Bu durumda indirimli kurumlar vergisinden yararlanıp yararlanmama isteğe bırakılabilir mi?
Öncelikle yatırımdan elde edilen kazançlar ve diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlar olarak ikiye ayırmak gerekiyor.
Yatırımdan elde edilen kazanç oluşması durumunda indirimli kurumlar vergisinden yararlanılması gerekmektedir. İlgili dönemde indirimli kurumlar vergisinden yararlanılmaması, sonraki dönemlerde indirimli kurumlar vergisinden yararlanma açısından bir hak kaybına sebebiyet vermeyecektir fakat işletme döneminde yararlanılması mümkün olduğu halde yararlanılmayan yatırıma katkı tutarı endekslenerek izleyen dönemlerde kullanılması mümkün bulunmamaktadır. Yararlanılmayan dönem için ise düzeltme beyannamesi verilmesinde engel bulunmamaktadır.
Diğer yandan yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazanca indirimli oranın uygulanması isteğe bağlı bırakılmıştır. Yararlanılmayan dönem için ise düzeltme beyannamesi verilmesinde engel bulunmamaktadır.
Yasin TOPAL
Vergi Müfettişi
Kaynakça
1) 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
2) 2012/3305 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar
3) Bolu Defterdarlık Gelir Müdürlüğünün 10.04.2023 tarih ve E-68509125-125[2023/8]-7831 sayılı özelgesi
4) Bursa Vergi Dairesi Başkanlığının 18/12/2015 tarih ve 17192610-125[ÖZG-15/60]-275 sayılı özelgesi
İnşaat Demiri İzleme Sistemi "İDİS" Stok Beyanı Hakkında Önemli Duyuru
TTK’ya Göre Limited Şirketlerde Tasfiye ve Tasfiye Edilen Şirketin Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu
Giriş
Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulan, belirli bir esas sermayesi olan ve bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşan sermaye şirketidir. Limited Şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için de, tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerekmektedir. Eğer tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve/veya tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketinin yeniden tescili sağlanabilir. Bu nedenle limited şirketlerin nasıl tasfiye edileceği ve tasfiye süreci ile tasfiye gerçekleşip ticaret sicilinden silinme işlemi gerçekleştikten sonra vergi kanunları karşısındaki durumu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
Limited Şirketlerde Tasfiye
Limited şirketler, şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi, genel kurul kararı, iflasın açılması ve kanunda öngörülen diğer sona erme sebeplerinden birinin varlığı halinde tasfiye hâline girmektedirler. Söz konusu durumların dışında uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Türk Ticaret Kanununa uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verebilir ayrıca haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilmektedir. Türk Ticaret Kanununun Limited Şirketlerde tasfiyeyi düzenleyen 643. maddesinde tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Yazımızın limited şirketlerde tasfiye bölümünün bundan sonraki kısmında karşımıza en çok çıkan ve bundan sonra da çıkma olasılığı en yüksek olan genel kurul kararı ile tasfiye ile devam edeceğiz.
Limited Şirketlerde tasfiyeye ilişkin olarak genel kurul kararının alınması TTK 621. maddede önemli kararlar arasında sayılmış ve bu kararın temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması suretiyle alınabileceği belirtilmiştir. Ancak uygulamada TTK 643. madde hükmü gereği olsa gerek limited şirketin tasfiyesi kararının toplam sermayenin yüzde yetmiş beşini temsil eden pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınması ve ilk toplantıda bu nisabın bulunmaması halinde ise yapılacak ikinci toplantıda da aynı nisabın arandığı görülmektedir. Bize göre de olması gereken limited şirketlerde genel kurul tarafından tasfiye kararı alınabilmesi için toplam sermayenin yüzde yetmiş beşini temsil eden pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarının varlığıdır.
Tasfiye hâlindeki şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde” ibaresi eklenmiş olarak kullanır (Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.). Tasfiye halinde ibaresi eklendikten sonra şirket organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlı hale gelecektir. Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararı usulüne uygun bir şekilde alındıktan sonra tasfiyeyi gerçekleştirmek için bir tasfiye memurunun atanması gerekecektir. Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde ise tasfiye, şirket müdür veya müdürleri tarafından yapılabilecektir. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü kişilerden olabilir. Şirket müdür veya müdürleri, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin şirket müdür veya müdürlerince yapılması hâlinde de bu durum ticaret siciline tescil ve ilan ettirilecektir. Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde ise tasfiye memuru mahkemece atanacaktır. Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.
Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren şirket müdürü veya müdürleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. Ayrıca pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.
Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil eder. Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar. Envanter ve bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.
Limited şirketten alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler tasfiye memuru tarafından taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını kendilerine bildirmeye çağrılırlar. Alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir. Vadesi gelmemiş borçları ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhal öderler ve alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadırlar. Şirketin vadesi dışında henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarında ise bu borç tutarlarını karşılayacak tutarda paranın notere depo ettirilmesi gerekmektedir. Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır.
Tasfiye memurları şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler. Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde ise tasfiye memurları durumu derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine bildirirler ve mahkeme iflasın açılmasına karar verir.
Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dahil olmak üzere belgeler on yıl boyunca saklanmak zorundadır. Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.
Tasfiye Olan Şirketin Vergi Kanunları Karşısındaki Durumu
Tasfiye süreci ve sonrasında tasfiye olan limited şirketlerin vergi kanunları karşısındaki durumunu her bir kanun özelinde yer alan düzenlemeler çerçevesinde açıklamaya çalışacağız.
Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde tasfiye ile ilgili olarak tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerinin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan tüzel kişilere ilişkin olarak, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminin müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı ve limited şirket ortaklarının tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacakları belirtilmiştir.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Hakkında Kanununun 32. maddesinde tüzel kişilerin tasfiyesinde bunların borçlu bulundukları amme alacaklarını ödeme ve diğer yükümlülüklerin tasfiye memurlarınca yerine getirileceği, 33. maddesinde ise tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenlerin tasfiyenin başladığını üç gün içinde şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine veya dairelerine bildirmek zorunda oldukları, amme idarelerinin her türlü alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamayacakları veya bunlar üzerinde her hangi bir şekilde tasarrufta bulunmayacakları belirtilmekle beraber bu yükümlülüklere uyulmadığı takdirde tahakkuk etmiş ve edecek amme alacaklarından tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenlerin şahsen ve müteselsilen sorumlu oldukları belirtilmiştir. Ayrıca tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenlerin ödedikleri borçlar için amme alacağı ödenmeden kendilerine dağıtım yapılmış olanlara rücu haklarının saklı olduğu da belirtilmiştir. Yine 35. maddede Vergi Usul Kanununa paralel olarak tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı da belirtilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun uygulamasında ise, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan kurumlar vergisi mükellefleriyle ilgili, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak 27.3.2018 tarihinden sonra yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işleminde Vergi Usul Kanununun 10’uncu maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Vergi Usul Kanununda tasfiyeye ilişkin hükümlerde de açıkladığımız üzere bu hüküm tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan tüzel kişilere ilişkin olarak, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatının ve ceza kesme işleminin müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı ve limited şirket ortaklarının tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklarını ifade etmektedir.
Sonuç
Limited Şirketler tasfiye edilip bu durum ticaret sicilinde tescil ve ilan edildikten sonra vergi kanunları açısından her türlü verginin tarhı ve ceza kesme işlemi tasfiye dönemi ve tasfiye dönemi öncesinde zamanaşımı hükümleri de göz önüne alınarak müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olmak üzere tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacaktır. Limited şirket ortakları tasfiye öncesi dönemlerle ilgili olarak doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklardır. Şunu da belirtmek de fayda var 27.03.2018 tarihinden önce tasfiye olunan şirketler açısından sadece Kurumlar Vergisi tarhiyatı söz konusu olabiliyor iken 27.03.2018’de yayımlanan 7103 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanununun 10. maddesine eklenen 5. ve 6. fıkralarla diğer vergiler açısından da tarhiyatın yolu açılmış oldu.
Fatih KAYA
Vergi Müfettişi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
https://www.alomaliye.com/2024/03/01/limited-sirketlerde-tasfiye/
Kaynakça:
— Türk Ticaret Kanunu
— Vergi Usul Kanunu
— Kurumlar Vergisi Kanunu
— AATUHK
Kadın İşçiyi İşe Alan İşverene Yirmi Beş Bin Liraya Kadar Destek
İŞKUR tarafından istihdamın korunmasına ve artırılmasına yardımcı olmak amacıyla aktif işgücü programları kapsamında yeni bir program daha başlatılmıştır. “Kadın İstihdamı İçin Pozitif Ayrımcılık Projesi” kapsamında imalat sektöründe faaliyet gösteren ve Adana, Adıyaman, Ankara, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Osmaniye, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ illerinde kurulu bulunan işyerlerinde 18-35 yaş aralığında kadın işçiyi işe alan işverenin 3 aylık süre zarfında her bir ay için 25.000 TL’ye kadar ücret, sigorta primi ve vergi maliyeti Avrupa Birliği fonu ile finanse edilen kaynaktan karşılanacak.
Programdan yararlanılabilmesi için işverenler yönünden aranılan şartlar;
- İşyerinin imalat sektöründe faaliyet göstermesi, (SGK işyeri sicil numarasının 2. ve 3. rakamları 10 ila 32 arasında ise işyerinin imalat sektöründe olduğuna işaret etmektedir.)
- İşyerinin kadın işçinin işe alındığı tarihten önceki son altı aydaki sigortalı sayısının ortalamasının 2 veya üzerinde olması,
- Destekten yararlanılan aydaki sigortalı sayısının en az 2 olması, ayrıca programın başladığı aydan önceki aydaki sigortalı sayısının %10’unundan az olmaması,
- İŞKUR’a kayıtlı olması,
- İŞKUR tarafından düzenlenmiş kurs ve programlardan yararlanmama yönünde yaptırım uygulanmıyor olması,
- Destekten yararlanılan kadın işçiyi destek süresinin en az iki katı kadar süreyle istihdam etmeyi taahhüt etmesi,
- SGK’ya ve Maliyeye ödeme vadesi geçmiş borcun bulunmaması veya bulunmakla birlikte taksitlendirilmiş ya da yapılandırılmış olması
Gerekiyor.
Başvuru tarihinden önceki son bir yıl içerisinde mahkeme kararıyla veya yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmadığı tespit edilen işyerlerinin ise destekten yararlanmalarına izin verilmiyor.
Proje kapsamındaki işverenler sigortalı sayısının %10’u kadar kadın işçi için destek başvurusunda bulunabileceklerdir.
Kadın işçi yönünden aranılan şartlar ise;
- İŞKUR’a kayıtlı işsiz olmak, (işe giriş bildirgesi verilmeden önce İŞKUR kaydı yapılmalıdır)
- TC vatandaşı olmak,
- İşe giriş tarihinden önceki son bir ayda uzun vadeli sigorta kolları kapsamında sigortalı olmamak,
- İşe giriş tarih itibarıyla 18 yaşından büyük 35 yaşından küçük olmak
- İşverenin eşi, ikinci dereceye kadar kan veya kayın hısımı olmamak,
- Kurum tarafından düzenlenen mesleki eğitim kursu veya işbaşı eğitim programı kapsamında bekleme süresine tabi olmamak,
- İşe giriş tarihi itibarıyla kurs veya programlara katılmama yönünde yaptırım uygulanmıyor olmak,
- İşe giriş tarihinden önceki on iki aylık dönemde söz konusu işyerinin bağlı bulunduğu vergi numarası altında yer alan herhangi bir işyerinde istihdam edilmemiş olmak.
Kadın işçiye 0-66 aylık çocuğu varsa ayrıca 3.000 TL bakım desteği verilecek
Program kapsamında işverenlere verilecek desteğin yanı sıra kadın işçiye de 0-66 ay arasında çocuğu varsa üç aylık süre zarfında her bir ay için 3.000 TL çocuk bakım desteği verilecek.
Çocuk bakım desteğinden yararlanılabilmesi için;
- Evlatlık edinilen ve velayet altında bulunanlar da dahil olmak üzere çocuğun destekten yararlanılan ayın ilk günü itibarıyla 0-66 ay arasında olması
- Kadın işçinin SGK’ya bildirilen prim gün sayısının 20 veya üzerinde olması
Gerekiyor.
Aman dikkat!
Gerek işverenlere, gerekse 0-66 ay aralığında çocuğu bulunan kadın işçiye verilecek destek için kadın işçinin SGK’ya bildirilen prim gün sayısının 20 veya üzerinde olması gerekiyor. Programın başladığı gün itibarıyla ilgili ayın kalan süresi 20 günden az ise destek ödemesi takip eden aydan itibaren başlatılacaktır.
İşverenlerin destekten yararlanma süresi içindeki aylarda ortalama çalışan sayısında programın başlangıcından önceki aydaki çalışan sayısına göre yüzde 10’dan fazla azalma olması halinde bu aylarda destek ödemesi yapılmayacağı gibi destek ödemesi yapılmayan ay, üç aylık yararlanma süresinden de düşülecektir.
İş sözleşmesinin kadın işçi tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II. bendinde belirtilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller nedeniyle feshi halinde, destek ödemeleri işverenden yasal faiziyle geri alınacaktır.
Destekten yararlanma süresi sona erip destek süresinin iki katı kadar zorunlu istihdam süresine geçildiğinde kadın işçinin aynı işverenin aynı vergi kimlik numarasında faaliyet gösteren başka şubesinde istihdam edilmesi mümkündür.
Zorunlu istihdam süreci sona ermeden kadın işçinin işten çıkarılması veya ayrılması durumunda 30 gün içinde destekten yararlanma şartlarını taşıyan başka bir kadın işçinin işe alınması icap etmektedir.
Belirtilen nitelikte bir kadın işçi alınmadığı takdirde eksik istihdam edilen süreye ilişkin ödemeler işverenden yasal faiziyle tahsil edilir ve bu işyerinde 24 ay süreyle destekten yararlanılmasına izin verilmez. Bu süreçte destek ödemesi devam eden başka bir kadın işçi varsa bu işçiler için destek devam eder. Eyüp Sabri Demirci
Çalışma Belgesi Düzenleme Yükümlülüğü
İşverenlerin İş Kanunu bakımından yükümlü oldukları hususlardan birisi de herhangi bir işçinin işten ayrılması durumunda; işçinin yaptığı işi ve ne süredir çalıştığını gösteren belgeyi vermektir. Bu belgeye çalışma belgesi denilmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 28’inci maddesinde “Çalışma Belgesi” hüküm altına alınmıştır.
“İşten ayrılan işçiye, işveren tarafından işinin çeşidinin ne olduğunu ve süresini gösteren bir belge verilir. Belgenin vaktinde verilmemesinden veya belgede doğru olmayan bilgiler bulunmasından zarar gören işçi veyahut işçiyi işine alan yeni işveren eski işverenden tazminat isteyebilir. Bu belgeler her türlü resim ve harçtan muaftır.”
Çalışma belgesine ilişkin hüküm aynı zamanda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 426’ncı maddesinde hüküm altındadır:
“İşveren, işçinin isteği üzerine her zaman, işin türünü ve süresini içeren bir hizmet belgesi vermekle yükümlüdür.
İşçinin açıkça istemde bulunması hâlinde, hizmet belgesinde onun iş görmedeki becerisi ile tutum ve davranışları da belirtilir.
Hizmet belgesinin zamanında verilmemesinden veya belgede doğru olmayan bilgiler bulunmasından zarar gören işçi veya işçiyi işe alan yeni işveren, eski işverenden tazminat isteyebilir.”
Görüldüğü üzere çalışma belgesi hem İş Kanunu hem de Türk Borçlar Kanunu kapsamında verilmesi zorunlu tutulan bir belgedir.
Çalışma belgesinin şekli konusunda ise ilgili kanunlarda herhangi bir şart öngörülmemiştir. Ancak çalışma belgesi işlevi itibarıyla işçinin yeni işverene vereceği böylece kendisi ile ilgili bir kanaate varılacağı düşünüldüğünde, eski işyerinin unvanı, işçiye ait kimlik bilgileri, işe başlama ve bitiş tarihi, çalıştığı bölüm, görevi, unvanı ve çalışma süresi gibi bilgilerin çalışma belgesi içeriğinde mutlaka yer alması gerekmektedir.
Ek olarak çalışma belgesinin işveren tarafından, çalışanın talebi olmadan ve fesih nedenine bakılmaksızın işten ayrılan tüm çalışanlar için düzenlenmesi ve işçinin imzası taşıyan bir suretinin özlük dosyasında muhafaza edilmesi gerekmektedir.
İşten ayrılan işçiye çalışma Belgesi vermemek yahut belgeye gerçeğe aykırı bilgi yazılması hallerinde ise İş Kanunu'nun 99/1-d Maddesi uyarınca, adına çalışma belgesi düzenlenmeyen idari para cezası gündeme gelecektir. İdari para cezasının 2024 yılında geçerli olan tutarı 1.402 TL’dir. Resul KURT
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/calisma-belgesi-duzenleme-yukumlulugu/732129
Gelir Vergisi Beyannamesiyle İlgili Son Notlar
Gelir vergisi beyan dönemi bugün başlıyor. Beyanname verecekler için, işte pratik bazı bilgiler.
Bütün gelirler için tek bir beyanname
Gerçek kişilerin tüm kaynaklardan elde ettiği gelirler toplanır ve tek bir beyanname ile beyan edilir.
Örneğin bir kişinin hem kira geliri hem beyan edilmesi gereken ücret geliri hem de kâr payı geliri varsa bunlar için ayrı ayrı beyanname verilmez, hepsi tek bir beyannamede toplanır.
Aile reisi beyanı yok
Vergi sistemimizde aile reisi beyanı yoktur. Beyana tabi geliri bulunan aile bireylerinin her birinin geliri için ayrı beyanname verilmesi gerekir.
Beyana tabi geliri olan küçüklerin ve kısıtlıların beyannamesi, bunlar adına düzenlenir, kanuni temsilcisi tarafından imzalanır.
Beyan edilen gelirden daha önce kesilen vergiler hesaplanan vergiden mahsup edilir
Beyan edilen gelir üzerinden yıl için kesinti yapılmışsa, kesilen vergi beyannamede hesaplanan vergiden mahsup edilir. Örneğin işyeri kira geliri elde edenlerin kira bedelinden kesilen vergi ile kâr payı alanların aldıkları kâr payından kesilen vergi, bu gelirlerin beyanı durumunda ödenecek vergiden mahsup edilecektir.
Mahsubun yapılabilmesi için verilecek beyannameye, bu vergileri kesen mükellefin bilgilerinin yer aldığı bir tablonun eklenmesi gerekir. Bazı durumlarda bu kesintilerin ödenecek gelir vergisinden daha fazla olması, dolayısıyla vergi idaresinden vergi iadesi alınması da söz konusu olabilir. Varsa iadenin yazılı bir dilekçe ile vergi dairesinden talep edilmesi gerekir.
Hesaplanan vergiden yurt dışında ödenen vergiler mahsup edilebilir
Beyan edilen gelirler arasında yurt dışından elde edilen örneğin; kira geliri, faiz geliri gibi gelirler varsa, bu gelirler üzerinden yurt dışında ödenen gelir vergisi Türkiye’de mahsup edilebilir. Bunun için yetkili makamlardan alınan belgenin Türk elçilik ya da konsolosluklarına onaylatılması gerekir.
Bir gelir unsurundan doğan zarar diğer gelirlerden mahsup edilebilir
Kural olarak, beyan edilen birden fazla gelir türlerinden birinde ya da birkaçında zarar oluşması durumunda bu zararlar diğer gelirlerden mahsup edilebilir.
Örneğin; kâr payı beyan eden bir kişi aynı zamanda kira geliri de elde ediyorsa ve kiraya verdiği bina için yapmış olduğu giderlerin büyüklüğü nedeniyle kira geliri zarara dönmüşse bu zarar, kâr payı gelirinden indirilebilir. Bu konunun çeşitli istisnaları ve farklı uygulamaları söz konusu, bu nedenle böyle durumlarda mutlaka bir uzmandan yardım almanızı öneririm.
Beyanname üzerinde ayrıca yapılabilecek indirimler
Vergi mevzuatımız kural olarak, gelirin elde edilmesi için yapılan giderlerin kazancın tespitinde dikkate alınmasını öngörüyor. Dolayısıyla gelirin safi tutarı üzerinden vergi hesaplanıyor.
Gelirin elde edilmesiyle doğrudan ilgisi olmayan bazı giderler de beyannamede gelirden düşülebiliyor. Beyannamede indirim konusu yapılabilecek giderlerden bazıları şunlar:
-
Eğitim ve sağlık harcamaları
Mükellefin kendisine, eşine ve küçük çocuklarına ilişkin eğitim ve sağlık harcamaları beyan edilen gelirden indirilebiliyor. İndirim olanağı beyan edilen gelirin %10’u ile sınırlı. Bu harcamaları indirim olarak dikkate alabilmek için, Türkiye’de yapılması ve gelir ya da kurumlar vergisi mükellefi olan gerçek ya da tüzel kişilerden alınacak belgelerle belgelendirilmesi gerekiyor.
-
Bağışlar
Bağışın yapıldığı alan veya kuruma bağlı olarak çeşitli sınırlar var. Bazı bağışlar beyan edilen gelirin %5’i sınırı içinde indirilebilirken, bazı bağışlar, örneğin; okul, sağlık tesisleri, huzur evi, rehabilitasyon merkezi gibi yerlere yapılan bağışların tamamı, sınır olmaksızın matrahtan indirilebilir.
-
Sanat, kültür faaliyetlerine yönelik bağış ve yardımlar
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen birçok faaliyet için yapılan harcama matrahtan indirilebilir. Örneğin; bilimsel kazı çalışmaları, yazma ve nadir eserlerin korunması, kültürel ulusal ya da uluslararası organizasyonlar gibi. Bu bağış ve yardımların tamamı bir sınırlama olmaksızın matrahtan indirilebilir.
-
Sponsorluk harcamaları
Amatör sporlara yapılan harcamanın tamamı ile profesyonel sporlara yapılan harcamanın %50’si vergi matrahından indirilebilir. İstenen prosedüre uygun olarak yapılmak şartıyla.
-
Hayat sigortaları ile şahıs sigortalarına ödenen primler
Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, vergi matrahından düşülemiyor. Ancak beyanname veren kişinin kendisine, eşine veya küçük çocuklarına ait ödenen hayat sigortası priminin %50’si ile ölüm, kaza, hastalık, sağlık, engellilik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primlerinin tamamı matrahtan düşülebiliyor.
Bu çerçevede indirilebilecek tutarla ilgili iki sınırlama var: İndirilecek olan tutar beyan edilen gelirin %15’ini ve asgari ücretin yıllık tutarını geçemiyor.
Beyanname nasıl verilir?
Ticari, zirai ve mesleki kazancı bulunanlar beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda. Bu tür gelirleri olmayanlar, beyannamelerini elektronik ortamda verebilecekleri gibi kâğıt ortamında da verebilirler.
Ayrıca, geliri sadece kira, ücret, menkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve iratların biri veya birkaçından oluşanlar, Gelir İdaresi’nin bir hizmeti olan Hazır Beyan Sistemi’ni kullanarak beyannamelerini verebilirler.
Hazır Beyan Sistemi, Gelir İdaresi’nce çeşitli kaynaklardan elde edilen bilgiler kullanılarak beyannamelerin Gelir İdaresi tarafından otomatik olarak doldurulduğu ve mükelleflerin onayına sunulduğu bir sistem.
Sistemi kullanmak için yapılması gereken, hazirbeyan.gib.gov.tr adresinden veya Dijital Vergi Dairesi (Hazır Beyan Sistemi) üzerinden sisteme ulaşmak, sisteme giriş yapıldığından ekrana yansıyacak olan Gelir İdaresi’nce hazırlanan beyannameyi kontrol etmek, doğruysa onaylamak, değilse düzelterek onaylayarak işlemi tamamlamak.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nca hazırlanan, Hazır Beyan Sistemi’ne ilişkin broşür, 20 Şubat 2024 tarihinde Başkanlığın internet sitesinde yayımladı. Sistemi kullanacaklar, bu broşürden yararlanabilirler.
Beyan ve ödeme zamanı
Gelir vergisi beyannamesi kişinin ikametgâhının bulunduğu yerin vergi dairesine Mart ayının sonuna (Mart ayının son günü tatil olduğundan 1 Nisan akşamına) kadar verilebilir.
Beyanname üzerinde hesaplanacak vergi Mart ve Temmuz ayında iki taksitte ödenir. Recep BIYIK
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/gelir-vergisi-beyannamesiyle-ilgili-son-notlar/732128