Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

I.GİRİŞ:

Gelir Vergisi Kanununun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen gelirler “gayrimenkul sermaye iradı” olarak ifade edilmekte olup bu gelirler belirli koşullarda gelir vergisine tabi tutulmaktadır.

Kira gelirine konu mal ve hakların; sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri ile kiralanmış bir mal veya hakkın kiraya verilmesinden gelir elde eden kiracılar, gayrimenkul sermaye iradı yönünden mükellef kabul edilecektir. (Kira Geliri Elde eden mükellefler için Vergi Rehberi. Şubat/2023). [1]

Kira gelirinde gelirin elde edilmesi, tahsil esasına bağlanmıştır. Tahsil esasına göre kira gelirinin vergilendirilmesi için nakden veya ayni olarak tahsil edilmiş olması gerekmektedir.

İşyeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin yapılacak tahsilat ve ödemelerin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsikine yönelik olarak yayımlanan Gelir Vergisi Genel Tebliğine göre (Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 298))[2];

  • Konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde; haftalık, günlük veya benzeri şekilde kısa süreli konut kiralamalarında ise tutara bakılmaksızın kira geliri elde edenlerin,
  • İşyerlerinde, miktar sınırlaması olmaksızın işyerini kiraya verenler ile kiracıların, kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerini banka ve benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığıyla gerçekleştirmeleri ve bu kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen belgelerle bu ödemeleri tevsik etmeleri zorunluluğu bulunmaktadır.

Söz konusu zorunluluklara uymayanlara, her bir işlem için Vergi Usul Kanununun mükerrer 355’inci maddesinin o yıl için belirlenen miktarından az olmamak üzere işleme konu tutarın %5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesilir.

II.EMSAL KİRA BEDELİ UYGULAMASI

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Emsal Kira Bedeli Esası” başlıklı 73’üncü maddesinin birinci fıkrasında, kiraya verilen mal ve hakların kira bedellerinin emsal kira bedelinden düşük olamayacağı, bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedelinin, bu mal ve hakların kirası sayılacağı, bina ve arazide emsal kira bedelinin, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin %5’i olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve haklarının maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlendirilmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin %10’udur.

Aşağıda yazılı hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz:

1. Boş kalan gayrimenkullerin muhafazaları maksadıyla bedelsiz olarak başkalarının ikâmetine bırakılması;

2. Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikâmetine tahsis edilmesi (Usul, füru ve kardeşlerden her birinin ikâmetine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.);

3. Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede ikâmet etmesi

4. Genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan kiralamalarda.

EMSAL KİRA UYGULAMASI VERGİYE TABİ Mİ?
Gayrimenkulün muhafazası için bedelsiz oturan bekçi DEĞİL
Akrabaları ile oturan ev sahibi DEĞİL
Önce evlenen kardeş DEĞİL
Sonra evlenen kardeş TABİ
Dayı, hala, teyze, amca veya yeğenin oturması TABİ

II.1. İşyerinin Bedelsiz Olarak Kullanılması ve tevkifat uygulaması

193 sayılı Kanunun Vergi Tevkifatı” başlıklı 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, söz konusu fıkranın 5/a numaralı bendinde, 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerde tevkifat oranı (2009/14592 BKK[3] %20 olarak belirlenmiştir.

Yine aynı Kanunun 96’ncı maddesinde, vergi tevkifatının 94’üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, bu maddede geçen hesaben ödeme deyiminin vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade edeceği, Kanunun 98’inci maddesinde ise, 94’üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, işyeri için nakden veya hesaben kira ödemesinde bulunulmaması ve defter kayıtlarında bedelsiz olarak tahsis edilen işyerine ait kira ile ilgili herhangi bir gidere yer verilmemiş olması kaydıyla gelir vergisi tevkifatı yapılmayacak olup, başkaca tevkifata tabi ödemede bulunulmaması halinde muhtasar beyanname verilmeyecektir. (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 22.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-1377 sayılı özelgesi).[4]

II.2. İşyerinin Bedelsiz Kullanıma Bırakılması Halinde Emsal Kira Uygulaması

İşyerinin bedelsiz olarak üçüncü kişilerin kullanımına bırakılması halinde, sahibine nakden veya hesaben bir kira ödemesinde bulunulmaması diğer bir ifadeyle iş yeri kirası olarak hesaplarda gider gösterilmemesi durumunda ise tevkifat yapılmayacağını ifade etmiştik.

Ancak, söz konusu işyerinin bedelsiz olarak üçüncü kişilere bırakılması halinde (eş, çocuk veya akraba), Gelir Vergisi Kanununun 7’nci maddesi hükmüne göre emsal kira bedelinin hesaplanması ve emsal kira bedelinin Kanunun 86’ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (d) alt bendi hükmü uyarınca, 8.400-TL (2023 takvim yılı gelirleri için) aşması durumunda, işyeri sahibi tarafından bedel tahsil edilmemesi halinde dahi yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir (Çankırı Defterdarlığının 07.03.2017 tarih ve 19208162-010-10 sayılı özelgesi).[5]

II.3. Gayrimenkulün hem işyeri hem de mesken olarak kullanılması

128 seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği’nin X-a-4 numaralı bölümünde[6]; aynı zamanda hem iş yeri hem ikâmetgâh olarak kiralanan gayrimenkuller vergi mevzuatımız açısından iş yeri olarak kabul edildiğinden bu gayrimenkuller için ödenecek kiraların tamamı üzerinden tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, iş yeri olarak kullanılacak konut için nakden veya hesaben (vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemler, hesaplarda iş yeri kirası karşılığı olarak gider gösterilmesi gibi) kira ödemesi söz konusu olduğu takdirde, ödenen kira bedeli üzerinden tevkifat yapılarak vergi dairesine yatırılması gerekmektedir (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 22.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-1377 sayılı özelgesi).[7]

Bunun yanında, iş yeri olarak kullanıma bırakılan konut için gayrimenkul sahibine nakden veya hesaben bir kira ödemesinde bulunulmaması diğer bir ifadeyle iş yeri kirası olarak hesaplarda gider gösterilmemesi durumunda ise tevkifat yapılmayacak olup bedelsiz olarak kullanılan söz konusu gayrimenkul nedeni ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 73’üncü maddesi hükmüne göre emsal kira bedeli hesaplanması ve tevkifata ve istisnaya konu olmayan kira bedelinin yıllar itibarıyla belirlenen  (2023 yılı için 8.400 TL) tutarı aşması halinde gayrimenkul sahibi tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

II.4. Bedelsiz olarak ikâmetlerine bırakılan gayrimenkul için emsal kira bedeli

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 73. maddesinin (2) numaralı bendine göre, “Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikâmetine tahsis edilmesi (Usul, füru ve kardeşlerden her birinin ikâmetine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.);” hükmüne yer verilmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Kan Hısımlığı” başlıklı 17’nci maddesinde; “Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur. Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlığı; biri diğerinden gelmeyip de, ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır.” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun “Kayın Hısımlığı” başlıklı 18’inci maddesinde ise; “Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dereceden kayın hısımları olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla, Medeni Kanuna göre usul (üstsoy); anne, baba, büyükanne, büyükbaba ve bunların anne ve babalarıdır. Füru (altsoy) ise; evlatlar, torunlar ve bunların çocuklarıdır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 73’üncü maddesinde yer alan hüküm, mal sahiplerinin usul, füru ve kardeşleri bu kapsamda değerlendirilmekte olup, anılan hükmün diğer kan ve kayın hısımlarını (sıhri hısımları) kapsamamaktadır. Diğer bir ifade ile bunların dışında kalan akrabalara (yeğen, dayı, amca, kayınpeder, kayınvalide, baldız vb.) ikâmet amacıyla tahsis edilen gayrimenkullerde emsal kira bedelinin uygulanması gerekmektedir.

Gayrimenkulün, kayınvalide ve kayınpederin hizmetine bedelsiz olarak bırakılması halinde emsal kira bedeli uygulamak suretiyle yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekmektedir (İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 19.08.2015 tarih ve 84098128-120.05.04[73-2015-2]-384 sayılı özelgesi).[8]

III.SONUÇ:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 73. maddesinde emsal kira bedeli uygulaması hüküm altına alınmıştır. Emsal kira uygulamasında kiralanan gayrimenkulün iş yeri veya konut olup olmaması önem arz etmektedir.

III.1. İş yerinin üçüncü kişilere bedelsiz kiralanması (kan hısımlığı veya kayın hısımlığı fark etmeksizin) ve bu kişiler tarafından nakden veya hesaben kira ödemesinde bulunulmaması halinde emsal kira bedelinin tevkifata tabi tutulmaması,

III.2. İş yerinin üçüncü kişilere (kayın hısımlığı veya kayın hısımlığı fark etmeksizin) bedelsiz kiralanması halinde herhangi bir kira geliri elde edilmemesi halinde dahi emsal kira bedeli hesaplanması gerekmektedir.

III.3. Hem iş yeri hem de ikâmetgâh olarak kiralanan gayrimenkuller vergi mevzuatımız açısından iş yeri olarak kabul edildiğinden bu gayrimenkuller için ödenecek kiraların tamamı üzerinden tevkifat yapılması,

III.4.  Konutlarda emsal kira uygulaması usul (üstsoy); anne, baba, büyükanne, büyük baba ve bunların anne ve babaları ile Füru (altsoy) ise; evlatlar, torunlar ve bunların çocuklarını kapsamakta olup bunların dışında kalan akrabalara (yeğen, dayı, amca, kayınpeder, kayınvalide, baldız vb.) kiralama yapılması halinde gayrimenkullerde emsal kira bedelinin uygulanması gerekmektedir.

Muharrem ÖZDEMİR
Yeminli Mali Müşavir

HMB Vergi Müfettişi (E)
Manisa Defterdarı (E)
İstanbul Atlas Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi
This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

https://www.alomaliye.com/2024/03/05/gayrimenkulun-bedelsiz-kullanilmasi-emsal-kira-bedeli/

Dip Notlar:

[1] Kira Geliri Elde eden mükellefler için Vergi Rehberi. Şubat/2023. www.gib.gov.tr

[2] 298 Sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 268)’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ 09.06.2017 tarih ve 30091 sayılı RG yayımlanmıştır.

[3] 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince

[4] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 22.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-1377 sayılı özelgesi

[5] Çankırı Defterdarlığının 07.03.2017 tarih ve 19208162-010-10 sayılı özelgesi

[6] 31.01.1981 tarihli RG yayımlanmıştır.

[7] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 22.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 94-1377 sayılı özelgesi

[8] İzmir Vergi Dairesi Başkanlığının 19.08.2015 tarih ve 84098128-120.05.04[73-2015-2]-384 sayılı özelgesi

Çarşamba, 06 Mart 2024 07:23

Kambiyo Rejiminde İki Önemli Değişiklik

Mal ve hizmet ticaretinin yapıldığı reel piyasayı yakından ilgilendiren iki önemli konuda esnekliğe gidildi. Son düzenlemenin birincisi; dövizle ödeme yasağı, ikincisi ise, ihracat bedellerinin yurda getirilmesindeki esneklik.

Dövizle ödeme yasağı esnetildi

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, 28/2/2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Parasını Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No.2008- 32/34) de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2024-32/69) ile altı yıldır uygulanmakta olan dövizle ödeme yasağında aşağıdaki değişikliğe gidildi.

Yapılan değişiklikle aşağıdaki konularda dövizle işlem yapma istisnası tanınmıştır. Söz konusu sözleşmelere ilişkin aşağıda belirtilen haller dışında kalan ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunludur. Bu istisnalar dışında dövizle işlem yapma yasağı aynen devam etmektedir.

 a) 19/4/2022 tarihi öncesinde dolaşıma girmiş bulunan döviz cinsinden kıymetli evraklar kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

b) 19/4/2022 tarihinden önce düzenlenmiş faturalar kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

c) Borsa İstanbul A.Ş. Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasasında döviz cinsinden gerçekleştirilen kıymetli maden ve kıymetli taş alım satım işlemleri ile bu işlemlerin takası kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

 ç) Dış Ticaret Sermaye Şirketi ve Sektörel Dış Ticaret Şirketleri aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak Dış Ticaret Sermaye Şirketleri (DTSŞ) veya Sektörel Dış Ticaret Şirketleri (SDTŞ) üzerinden gerçekleştirilecek ihracalar ve

E-İhracat statüsüne sahip şirketler üzerinden aracılı ihracat sözleşmesine dayanarak gerçekleştirilecek ihracatlara yönelik menkul satış sözleşmeleri kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

d) Gümrük, transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerinin uygulandığı malların teslimine ilişkin menkul satış sözleşmeleri kapsamındaki ödeme yükümlülükleri.

e) Serbest bölgede faaliyet gösteren firmalar ile dış ticaret işlemleri kapsamında yapılan menkul satış sözleşmesine konu malların teslimine ilişkin ödeme yükümlülükleri.

İhracat bedellerinin yurda getirilmesine getirilen esneklik

 Bazı ülkelere yapılan ihracat işlemlerinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yürütülen çalışmalar neticesinde, TCMB genelgesi sık sık güncellenerek, ihracat bedellerinin yurda getirilmesiyle ilgili ihracatçılar lehine bazı kolaylıklar getiriliyor. Son olarak, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığının 02.02.2024 tarih ve 2845126 sayılı yazısıyla, %100 istisna tanınan ülke sayısı 31’den 33’e çıkarıldı. %50 istisna tanınan ülke sayısı ise 8’den 9’a çıkarıldı. Buna göre;

- İhracat bedelinin yurda getirilmesinde %100 istisna tanınan ülkeler: 1- Afganistan 2- Angola 3- Belarus 4- Benin 5- Cibuti 6- Demokratik Kongo Cumhuriyeti 7- Etiyopya 8- Fildişi Sahili 9- Filistin 10- Gabon 11- Gana 12- Gine 13- Güney Sudan 14- İran 15- Kamerun 16- Kenya 17- Kırgızistan 18- Kongo Cumhuriyeti 19- Kuzey Kore 20- Küba 21- Liberya 22- Lübnan 23- Mali 24- Moldova 25- Nijerya 26- Senegal 27- Somali 28- Sudan 29- Suriye 30- Tacikistan 31- Tanzanya 32- Venezuela 33- Yemen

-İhracat bedelinin yurda getirilmesinde gümrük beyannamesinde yer alan tutarın %50’sinin tasarrufunun serbest bırakıldığı ülkeler: 1- Azerbaycan 2- Cezayir 3- Fas 4- Kazakistan 5- Libya 6- Özbekistan 7- Tunus 8- Türkmenistan 9- Ukrayna

İhracat bedellerinin yurda getirilmesi

 Genel olarak; ihracat bedellerinin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez. 180 gün azami süre olup bedellerin ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin yurda getirilmesi esastır. Peşin ihracatta ise süre 24 aydır. 18 Nisan 2022 tarihinden itibaren, terkin tutarını aşan ve yurda getirilmesi zorunlu olan ihracat bedellerinin, İBKB’ye veya DAB’a bağlanan tutarın en az %40'ı İBKB’yi veya DAB’ı düzenleyen bankaya satılması zorunlu. Oranın %25’ten %40’a çıkarılması ihracatçılar tarafından kur kaybından dolayı eleştirilmeye devam ediliyor. Talha APAK

https://www.dunya.com/kose-yazisi/kambiyo-rejiminde-iki-onemli-degisiklik/719419

Çarşamba, 06 Mart 2024 07:05

Seçilmiş Yeni Özelgeler

Gelir İdaresi özelgeleri, vergi cezası ve gecikme faizine karşı koruma sağlıyor. Aynı nitelikli özelgeler sadece özelgenin verildiği değil bütün mükellefler için aynı sonuçları doğuruyor. Bu nedenle özelgeler oldukça önemli ve izlenmesi gereken kaynaklar. Gelir İdaresince verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman bu köşede yer vermeye çalışıyorum. İşte son zamanlarda verilen özelgelerden seçtiğim bazılarının özeti. Özelgelerin tam metinlerine Gelir İdaresinin internet sitesinden ulaşmak mümkün.

- Konaklama vergisi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

(01.12.2023 tarih ve 559617 sayılı özelge)

Konaklama tesisleri tarafından % 2 oranında hesaplanarak fatura edilen konaklama vergisi, mahiyeti itibariyle bir gider vergisidir. Bu niteliği dikkate alındığında, yapılan konaklama harcamasının işle ilgili olması ve yapılan işin önemi ve genişliğiyle mütenasip olması şartıyla, safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

- Kamu yararına çalışan dernek statüsü olmayan derneğe, bir kamu kurumuna taşıt alımı için yapılan şartlı bağış kurum kazancından indirilebilir mi?

(05.12.2023 tarih ve 270852 sayılı özelge)

Kamu yararına çalışan dernek statüsünde bulunmayan derneğe yapılan bağışların, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde beyanname üzerinde indirim konusu yapılması mümkün değildir. Öte yandan, bağış yapılan Dernek ile İl Emniyet Müdürlüğü arasında imzalanan protokol uyarınca, adı geçen Derneğe yapılan şartlı bağışın; söz konusu derneğin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmemesi, banka kanalıyla yapılacak ödemenin açıklama kısmına “… İl Emniyet Müdürlüğüne yapılacak taşıt alımında kullanılmak üzere” açıklamasına yer verilmesi ve bu hususta anılan dernek arasında protokol yapılması koşuluyla, söz konusu bağışın Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-c maddesi kapsamında ilgili yıla ilişkin kurum kazancının %5’ini aşmamak şartıyla, beyanname üzerinden indirim konusu yapılması mümkündür.

- Tevsi yatırımdan elde edilen kazancın hesaplanmasında, yeniden değerleme yapılması, yatırıma katkı tutarını ve hesap şeklini değiştirir mi?

(03.01.2024 tarih ve 5562 sayılı özelge)

Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın oranlama yapılmak suretiyle hesaplanmasında; pay ve paydayı oluşturan tevsi yatırım tutarı ile sabit kıymet tutarlarının Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesi kapsamında yeniden değerlenen tutarlarının dikkate alınması gerekir. Diğer taraftan, yatırım teşvik belgesi kapsamındaki iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemesi, yatırıma katkı tutarını değiştirmeyecek, teşvik belgesine göre belirlenen indirimli kurumlar vergisine esas yatırıma katkı tutarı, yeniden değerleme kapsamında artmayacaktır.

- Yurt dışı merkezli e-ticaret platformlarından yurt dışında alınan pazarlama hizmeti bedelinden, sorumlu sıfatıyla KDV tevkifatı yapılması gerekir mi?

(05.01.2024 tarih ve 24718 sayılı özelge)

Yurt dışı merkezli e-ticaret platformları/kuruluşları üzerinden yurt dışındaki müşterilere yapılan ürün satışıyla ilgili olarak, söz konusu platformların kullanılması şeklinde verilen aracılık hizmeti, yurt dışında verildiğinden ve bu hizmetten yurt dışında yararlanıldığından, söz konusu hizmet KDV’nin konusuna girmemekte olup yapılacak ödemeler üzerinden sorumlu sıfatıyla KDV beyan edilmesine gerek yoktur.

Müşteriye fatura edilen yakıt ve otopark giderleri, binek oto gider kısıtlamasına tabi midir?

(18.12.2023 tarih ve 1469526 sayılı özelge)

Esas faaliyet konusu kısmen veya tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olmayan Şirketin, projelerle ilgili işlerinde kullanmak üzere kiralama yoluyla edindiği binek otomobillere ait yakıt, otopark vb. giderlerinin, müşterileri adına düzenlenen fatura ile yansıtılmak suretiyle tahsil edilmesi halinde, ilgili olduğu dönemde gelir olarak kaydedilmesi gerekir. Öte yandan, anılan giderlerin karşılanmasından sonra, müşteriye fatura düzenlemek suretiyle yansıtılması durumunda, yansıtma faturasında yer alan tutarın tamamının gelir kaydedilmesi nedeniyle, gider olarak dikkate alınacak tutarın da gider kısıtlamasına tabi tutulmaksızın tamamının gider olarak dikkate alınması mümkündür.

- Kiralanan binek otomobillerin, yapılan sözleşmeyle iş yapılan İdarenin kullanımına bırakılması halinde giderlerinin indirimi mümkün müdür?

(25.12.2023 tarih ve 1525459 sayılı özelge)

İhale yoluyla alınan ve yapımı üstlenilen inşaat taahhüt işlerine yönelik olarak, idarelerle imzalanan sözleşme ve teknik şartnameler gereği, kiralanarak idarenin kullanımına tahsis edilen ve şirket faaliyetlerinde kullanılmayan binek otomobillerin kiralama, akaryakıt, kasko, sigorta, onarım, bakım vb. giderlerinin tamamının ya da bir kısmının, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

- Kiracı tarafından ödenmeyen elektrik ve su bedellerinin taahhütnameye istinaden ödenmesi halinde, bu ödemeler gider yazılabilir mi? Yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilir mi?

(06.11.2023 tarih ve 511280 sayılı özelge)

OSB Kanunu ve OSB Yönetmeliği’ne uygun olarak imzalanan taahhütname kapsamında ödenen, kiracıya ait elektrik, su, atık su ve aidat bedellerinin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

OSB Kanunu ve OSB Yönetmeliği’ne uygun olarak imzalanan taahhütname kapsamında ödenen, kiracıya ait elektrik, su, atık su ve aidat bedelleri nedeniyle yüklenilen KDV’nin, indirim konusu yapılması mümkün değildir.

- Vergi mükellefiyeti bulunmayan kişilerden alınan aracılık hizmet bedeli nasıl vergilenir, nasıl belgelenir?

(04.01.2024 tarih ve 17710 sayılı özelge)

Vergi mükellefiyeti bulunmayan veya bulunması gerekmeyen ya da hizmet akdiyle işverene bağlı olarak çalışmayan kişilerden aracılık hizmeti alınması durumunda; aracılık faaliyetinin hizmeti veren tarafından kazanç sağlama amacıyla ve devamlılık arz etmeyecek şekilde yapılması halinde elde edilen kazancın “arızi ticari kazanç” olarak değerlendirilmesi ve yapılacak ödemeler üzerinden tevkifat yapılmaması gerekir. Söz konusu hizmet için gider pusulası düzenlenmesi gerekir. Ancak, 01.11.2021 tarihinden itibaren gerçekleştirilen hizmet alımlarına ait bedelin banka, 6493 sayılı Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya PTT AŞ. aracılığıyla ödenmesi halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler (dekont, makbuz vb.) gider pusulası yerine geçen belge olarak kabul edilir. Bu durumda ayrıca gider pusulası düzenlenmesi gerekmez. Recep BIYIK

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/secilmis-yeni-ozelgeler/732823

Hemen belirtelim, banka hesaplarını başkalarına kullandırmak büyük bir suç! Banka hesaplarını bu şekilde, başkalarına kullandıranlar ciddi risk altında! İyi niyetle veya bilerek banka hesaplarını başkalarına kullandıranlar, bir yandan vergi ziyaı cezalı vergi tarhiyatı, diğer yandan da hapis cezası ile karşı karşıya!

Kişilerin bu durumdan haberlerinin olup olmaması da durumu değiştirmiyor. Kanunları bilmemek mazeret sayılmıyor, suçu ortadan kaldırmıyor.

Danıştay’dan gelen kötü haber ne ile ilgili?

Danıştay’dan gelen kötü haber, banka hesaplarını başkalarına kullandıranların karşılaşacakları cezalı vergi tarhiyatları ile ilgili. Herkes Maliye’nin yaptığı cezalı tarhiyatların akıbetini merak ediyordu. Artık bu konu da açıklığa kavuştu!

Banka hesapları neden başkalarına kullandırılıyor?

Kara para aklayan ya da terörü finanse eden kişiler paranın izini kaybettirmek için başkalarının banka hesaplarını kullanarak, söz konusu paraları bankacılık sistemleri aracılığıyla ülkemize transfer ediyorlar. Bu yöntemle ciddi tutarlarda paralar sisteme sokuluyor. Ayrıca, kayıt dışı çalışan şirketler kendi personeli, arkadaşları veya yakın çevresindeki kişiler adına bankalarda hesap açarak/açtırarak, kayıt dışı hasılatlarını bu hesaplar üzerinden tahsil ediyor, bu kapsamdaki ödemelerini de yine bu hesaplardan yapıyorlar. Bu şekilde, vergi mükellefiyetleri de bulunmayan bu kişilerin banka hesaplarına ciddi tutarlarda para giriş - çıkışları olabiliyor. Hesap sahiplerinin büyük kısmının, banka hesaplarının bu şekilde kullanıldığından haberi bile olmuyor.

Banka hesaplarının kiralanması karşılığında da, hesap sahibi vatandaşlara her kullanım başına veya aylık olarak belli bir tutarda para ödeniyor.

Açılan bu hesaplara yüklü tutarlarda para girişleri yapılıyor, bu hesaplar aracılığıyla da farklı kişilere farklı tutarlar transfer ediliyor. Hesap sahiplerinin banka hesaplarının bu şekilde kullanıldığından haberi bile olmuyor.

Peki, kimlerin banka hesapları kullanılıyor?

Genellikle öğrenciler, işsizler, ev hanımları, emekliler gibi dar gelirli vatandaşlarımızın banka hesapları kiralanmak suretiyle başkaları tarafından kullanılıyor.

Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet ŞİMŞEK, üniversite öğrencilerine, gelir elde etmek amacıyla banka hesaplarını kara para aklayan ya da terörü finanse eden kişilere kullandırmaması konusunda uyarıda bulunarak, “Gençler, bilerek ya da bilmeyerek geleceklerini karartmasınlar. Bu durum, kara para aklayan ya da terörü finanse eden kişilerin paranın izini kaybettirmek için yüksek miktarda para transferi gerçekleştirerek nihai amaçlarına ulaşmalarına sebep oluyor.” ifadelerini kullanmıştı.

Banka hesaplarını başkalarına kullandırmak suç mu?

Evet, banka hesaplarını başkalarına kullandırmak büyük bir suç! 

İyi niyetle veya bilerek banka hesaplarını başkalarına kullandıranlar, bir yandan vergi ziyaı cezalı vergi tarhiyatı, diğer yandan da hapis cezası ile karşı karşıya! Kanunları bilmemek mazeret değil, bu durum suçu ortadan kaldırmıyor.

Ayrıca, bu suç yeni düzenlenmedi, 2006 yılından bu yana tam 19 yıldır var! Ancak, son 4 yıla kadar pek bilinmiyor ve uygulanmıyordu.

Peki, bu suç hangi Kanunda yer alıyor?

Bu suç, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’da yer alıyor. Söz konusu düzenleme ve gerekçesi ise şu şekilde:

“Başkası hesabına işlem yapıldığının beyan edilmemesi 

MADDE 15 – (1) Yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.”

“GEREKÇE: Maddeyle yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığı ile yapılan işlemlerde, işlemin esas sahibinin kimliğinin gizli tutulmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Kişilerin kendi adına ve fakat başkası hesabına işlem yapması ancak bunu gizlemesi durumunda, kimlik tespit yükümlülüğü ile hedeflenen amaca tam olarak ulaşılamamaktadır. Bu nedenle işlemi yapan kişinin başkası hesabına hareket etmesi halinde bu durumu yükümlülere yazılı olarak bildirmesi, aksi takdirde cezalandırılması hüküm altına alınmıştır.”

Hangi cezalar kesiliyor?

Banka hesaplarını kullandıranları iki tür ceza bekliyor:

Birincisi: Hapis ve para cezası!

Hapis ve para cezası 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 15. maddesinde düzenlenmiş bulunuyor.

Vergi müfettişleri, banka hesaplarını başkalarına kullandırma suçunu işleyen kişilerle ilgili olarak söz konusu Kanun kapsamında işlem yapılabilmesini teminen bir görüş ve öneri raporu düzenleyerek MASAK’a gönderiyorlar. 

MASAK, bu görüş ve öneri raporu çerçevesinde gerekli değerlendirmeleri yaparak, bu suçu işleyenler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuyor. Açılan davalar sonucunda, altı aydan bir yıla kadar hapis veya beşbin güne kadar adlî para cezası veriliyor.

İkincisi: Cezalı vergi tarhiyatı

Banka hesaplarını başkalarına kullandıran kişiler genelde ticari veya mesleki anlamda mükellefiyeti olmayan işsizler, ev kadınları, öğrenciler, emekliler gibi potansiyel mükelleflerden seçiliyor.

Banka hesaplarını başkalarına kullandırdığı tespit edilen bu kişiler adına “komisyonculuk faaliyeti” yönünden vergi mükellefiyeti tesis ediliyor ve banka hesaplarındaki havale ve EFT başta olmak üzere tüm para transferleri tek tek inceleniyor.

Şüpheli ve hayatına olağan akışına ve iktisadi/ticari icaplara uymayan para transferleri yoluyla elde edilen komisyon gelirinin tespit edilmesi halinde bu tutarlar üzerinden, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise bankacılık işlem hacminin binde 1 - yüzde 2’si arasında belirlenecek oranlarda komisyon geliri elde edildiği kabul edilerek, bu komisyon tutarları üzerinden ilgili kişiler adına gelir vergisi, geçici vergi ve KDV tarhiyatları yapılarak, 1 kat vergi ziyaı cezası kesiliyor.

Bu suçtan kurtulmak mümkün mü?

Evet, bu suçtan kurtulmak çok kolay!

Banka hesaplarını başkalarına kullandıranlar, bu durumu başlangıçta bankalara bildirdiği takdirde, bu suçu işlememiş sayılıyor ve herhangi bir ceza ile karşı karşıya kalmıyorlar (5549 sayılı Kanun, Mad. 15). Ancak, banka hesapları başkalarına kullandırıldıktan sonra bu durumun bankalar bildirilmesi suçu ortadan kaldırmıyor!

Danıştay’dan banka hesaplarını kullandırana kötü haber!

Yukarıda da ifade edildiği üzere, Maliye, banka hesaplarını başkalarına kullandırma işlemini ticari faaliyet, elde edilen geliri ise ticari kazanç kabul ediyor, ilgili kişiler adına gelir vergisi, geçici vergi ve KDV tarhiyatları yapılarak, 1 kat vergi ziyaı cezası kesiyor.

Uygulamada en çok merak edilen konu ise, Danıştay’ın Maliye’nin banka hesaplarını başkalarına kullandıranlara yaptığı cezalı tarhiyatlara nasıl bakacağı idi.

Danıştay’ın görüşü nihayet netleşti!

Evet, Danıştay’ın görüşü nihayet netleşti: Maliye lehine, banka hesaplarını başkalarına kullandıranlar aleyhine!

Danıştay, kendisine yansıyan bir olayla ilgili olarak verdiği bir Karar; banka hesaplarının başkalarına kullandırılması işleminin ticari faaliyet, elde edilen kazancın ticari kazanç olarak kabul edilmesi ve vergilendirilmesi gerektiği şeklinde.

Söz konusu Kararın özeti şu şekilde:

“Davacının banka hesaplarını başkalarına kullandırdığının kendi beyanıyla sabit olduğu, banka hesaplarında dava konusu 2015 yılında gerçekleşen para transferlerinin toplam tutarının 118.019.952,32 TL gibi yüksek bir tutar olduğu, anılan yılda herhangi bir mükellefiyet kaydı ve ticari faaliyetinin olmadığı, yüksek tutarda para alınan ve gönderilen şahısları tanımadığı, hesaplarını yanında çalıştığı kişiye ücretini artırması karşılığında ve arkadaşlık ilişkisinin gereği olarak kullandırdığı yönündeki beyanlarının iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması niteliğini taşıdığı, buna göre 213 sayılı Kanun'un 3’üncü maddesinin (B) fıkrası uyarınca ispat külfeti kendisine düşen davacının anılan durumu kanıtlayacak nitelikte herhangi bir bilgi veya belge sunamadığı da dikkate alındığında, banka hesaplarını komisyon karşılığında belgesiz ticarete aracılık etmek için süreklilik arz eden şekilde  başkalarına kullandırılması faaliyetinin ticari faaliyet olarak kabul edilmesi ve vergiye tabi tutulması gerekir.” (Danıştay 9. Dairesi’nin 15.11.2023 tarihli ve E.2022/224, K.2023/4598 sayılı Kararı).

Karar son derece açık ve net!

Sonuç olarak;

Banka hesaplarını başkalarına kullandırmak son derece tehlikeli ve bir o kadar da riskli. Aynı zamanda suç! İyi niyetle veya bilerek banka hesaplarını başkalarını kullandıranlar, ciddi tutarlarda cezalı vergi tarhiyatları ve hapis cezası ile karşı karşıya kaldı ve kalmaya da devam ediyor. Çünkü, kanunları bilmemek mazeret sayılmıyor, suçu ortadan kaldırmıyor. Danıştay da Kaldı ki, Danıştay da, Maliye tarafından bu konuda yapılan cezalı vergi tarhiyatlarını onamaya başladı.

Bu konuda dikkat etmekte fayda var, çünkü, pabuç oldukça pahalı! İş işten geçtikten sonra, son pişmanlık da fayda etmiyor!

Siz siz olun, banka hesaplarınızı başkalarına kullandırmayın.

Bizden uyarması!

Abdullah TOLU

Abdullah TOLU
Vergi Kurdu

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/danistaydan-banka-hesabini-kullandirana-kotu-haber/732813

06 Mart 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32481

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından:

MADDE 1- 31/12/2019 tarihli ve 30995 dördüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmeliğin 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “bu Yönetmelik hükümleri” ibaresi “bu Yönetmeliğin üçüncü bölümü haricindeki hükümleri” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (ö) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“ç) Bakanlık: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını,”

“ö) İl müdürlüğü: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünü,”

MADDE 3- Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “50.000” ibaresi “150.000” şeklinde, “2872 sayılı” ibaresi “2872 sayılı Kanun” şeklinde değiştirilmiş, aynı maddeye birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

“(2) Birinci fıkrada yer alan geri kazanım katılım payı miktarı takvim yılı başından geçerli olmak üzere her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır.”

MADDE 4- Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “bu suretle tespit edilen tutarları yarısına kadar artırmaya veya” ibaresi “bu listede yer alan veya bu fıkra uyarınca yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle belirlenen tutarları iki katına kadar artırmaya veya yarısına kadar” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 5- Aynı Yönetmeliğin 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 17- (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı yürütür.”

MADDE 6- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 7- Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı yürütür.

Salı, 05 Mart 2024 12:10

Pasaport Harcı Muafiyeti

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

 

Sayı

:

E-49327596-140.06.01[DV.ÖZ.2023.100]-238098

01.11.2023

Konu

:

Pasaport Harcı Muafiyeti Hk.

İlgi

:

12.07.2023 tarihli ve 717610 evrak kayıt sayılı özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanuna göre eşinizden dolayı gazi maaşı almakta olduğunuzu belirterek, pasaport harcından muaf olup olmadığınız hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

492 sayılı Harçlar Kanununun 83 üncü maddesinde, pasaport, ikamet tezkeresi, çalışma izni, çalışma izni muafiyeti, vize ve Dışişleri Bakanlığı tasdik işlemlerinden bu kanuna bağlı (6) sayılı tarifede yazılı olanların harca tabi olduğu; 84 üncü maddesinde, pasaport, ikamet tezkeresi, çalışma izni, çalışma izni muafiyeti ve tasdik harçlarını, harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu hükme bağlanmış, Kanuna bağlı (6) sayılı tarifenin I inci bölümünde pasaport harçlarına yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 85 inci maddesinde, harçtan müstesna tutulan pasaportlar, ikamet tezkereleri, çalışma izni, çalışma izni muafiyeti ve tasdik işlemlerine, 86 ncı maddesinde ise pasaport harcından muaf olanlara yer verilmiş olup, 1005 sayılı Kanuna göre aylık alanların pasaport harçlarından muaf olacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır.

Öte yandan, 492 sayılı Kanunun 123 üncü maddesinin birinci fıkrasında, özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişiler ile ilgili işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmış olup, 1005 sayılı Kanunda da söz konusu Kanuna göre aylık alanların pasaport harçlarından muaf olacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu itibarla, 1005 sayılı Kanuna göre maaş alanlardan pasaport harcı aranılmayacağına dair gerek 492 sayılı Kanunda gerekse 1005 sayılı Kanunda bir hüküm bulunmadığından, pasaport almak istemeniz durumunda 492 sayılı Kanuna bağlı (6) tarifenin I inci bölümü gereğince harç ödemeniz gerekmektedir. 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Gelir Vergisi Kanunu'nun (GVK) "ev kirasız-para faizsiz olmaz" şeklindeki iktisadi anlayışı yansıtan "emsal kira bedeli" başlıklı 73. maddesi, kimsenin gayrimenkulünü emsalinden daha düşük bir bedelle veya bedelsiz olarak kiraya veremeyeceğini bir adi karine olarak kabul etmekte ve mükelleflerin emsal kira bedelinden düşük bir kira geliri beyan edemeyeceklerini hükme bağlamaktadır. Bu maddeye göre binalarda ve arazide emsal kira bedeli, söz konusu yer için yetkili özel mercilerce veya mahkemece tespit edilmiş bir kira bedeli mevcutsa bu tespit edilmiş değerdir. Eğer bu şekilde tespit edilmiş bir kira bedeli mevcut değilse, kiraya verilen bina veya arazinin emlâk vergisine esas beyan değerinin yüzde 5'i, diğer mal ve haklarda ise piyasa değerinin %10’u yıllık emsal kira bedeli olarak dikkate alınacaktır.

Emsal mi, gerçek mi?

Bu konuyu bir örnek üzerinden inceleyelim. 2023 yılında emlâk vergisi değeri 2 milyon lira olan ve bu değer üzerinden emlâk vergisi ödeyen Ali Bey'in, bu dairesi için yıllık emsal kira geliri bedeli 100 bin liradır. Ancak Ali Bey, gerçekte, yıllık 80 bimn lira kira geliri elde ettiyse, bu gelirini mi, yoksa emsal kira bedelini mi beyan edecektir. Gerçek kira bedelini beyan ederse sonradan fark için ikmalen tarhiyat yapılabilir mi?

Bu soruya, hemen cevap verelim, sonra da sebeplerini açıklayalım. Bu sorunun cevabı olumsuzdur. Örnekteki mükellef Ali Bey, gerçekte almadığı 100 bin lirayı kira geliri olarak beyan etmekle yükümlü değildir.

GVK, kanunun yorumlanmasına esas olacak ilkelerini (kanunun ruhunu), hemen 1 ve 2'nci maddesinde açıklamıştır. Bizi ilgilendiren “gerçek gelir” ilkesine göre gelir vergisi, kişilerin elde ettikleri gerçek gelirleri üzerinden alınır. Kişilerin farazi veya elde etmedikleri gelirleri, gelir vergisine esas alınamaz.

Ayrıca, kişilerin ekonomik faaliyetleri ve vergiyi doğuran olaylar, özel hukuk alanında, konumuza ilişkin olarak, kira sözleşmeleri ile oluşur. Kira sözleşmeleri, kira bedelini de gösterir. Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesine göre ise, vergi mükellefiyetini veya vergi sorumluluğunu devredenler dışındaki sözleşmeler, muvazaalı veya peçelemeli olduğu ve taraflarının gerçek iradesini veya gerçek durumu yansıtmadığının vergi idaresince delillendirilmesi hali dışında, vergi dairesini bağlar ve vergilendirmeye esas alınmak zorundadır. Nitekim Danıştay'ın muhtelif dava dairelerinin yerleşik içtihadı da bu yöndedir.

Mükellefler, gerçekten elde ettikleri kira gelirlerini, kira sözleşmeleri, kira makbuzları veya kiraların bankadan ödendiği durumda banka dekontları veya posta havale makbuzları ile kanıtlayabildikleri sürece, emsal kira bedeline göre beyanda bulunmak zorunda değildirler veya bu kişilere emsal kira bedelinden düşük kira geliri beyan ettikleri gerekçesiyle ikmalen cezalı vergi salınamaz. Salınması halinde kira geliri sahipleri, beyan ettikleri kira gelirinin gerçek olduğunu yargı mercileri önünde kanıtlama olanağına sahiptirler.

Ancak mükelleflerin, kira gelirini kanıtlayamamaları, ellerinde delilleri ve hatta yazılı kira sözleşmeleri bile olmaması durumlarında veya gerçekte daha yüksek kira aldıklarının ve bu miktarı gizlediklerinin vergi idaresince delillendirilmesi halinde yahut gerçek kira bedelinin belirlenememesi veyahut kiracılarından kira almamaları halinde, emsal kira bedeli esasına göre cezalı vergi tarhiyatı ile karşılaşma ihtimalleri söz konusu olacaktır. Netice olarak, kira gelirini tam ve doğru olarak beyan eden ve beyan ettiği tutarın gerçekte elde ettiği kira tutarı olduğunu kanıtlayabilen mükelleflerin, emsal kira bedeli hükmünden korkmaları veya çekinmeleri için hiçbir sebep yoktur.

Emsal bedelin istisnaları

Ayrıca kanunun anılan hükmüne göre, aşağıda sayacağımız dört istisnai halde emsal kira bedeli müessesesi uygulanmaz. Bir başka deyişle bu istisnai hallerde mükelleflerden emsal kira bedeli üzerinden beyanda bulunmaları beklenemez.

  1. Boş kalan gayrimenkullerin muhafazası maksadıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması,

  2. Binaların mal sahiplerinin usul (anne-baba, büyükanne-büyükbaba), füruğ (çocuk, torun) veya kardeşlerin ikametine tahsis edilmesi,

  3. Mal sahibi ile birlikte akrabaların da aynı evde veya dairede ikamet etmesi 4. Mahalli idareler dahil bütün kamu kurum ve kuruluşları ile yapılan kiralamalar.

 Ancak burada 1, 2 ve 3 numaralı hüküm için dikkat edilmesi gereken nokta, “ikamete tahsis edilme”dir. Bu sebeple işyeri olarak yapılan tahsisler, buraya girmez.

Bu istisnai hallere girmeyen ve dolayısıyla emsal kira bedeli üzerinden beyanname vermeyi gerektiren hallere örnek olarak “çocuğa bedelsiz işyeri tahsisi”, “kişinin dairesini bedelsiz olarak şirketine kullandırması”, “bir dairenin (usul-füruğ ve kardeş dışında kalan), kardeş çocuğuna veya hala, dayı, teyze, amca gibi akrabalara işyeri veya mesken olarak bedelsiz kullandırma” gibi haller sayılabilir. Ancak bu gibi hallerde, gerçekte bir kira bedeli tahsil ediliyorsa, yine bu gerçek kiranın beyan edilmesi gerekir.

Öte yandan bedelsiz işyeri olarak tahsislerde eğer mal sahibi (örneğin oğlundan) gerçekte kira almayarak emsal kira bedeli üzerinden beyanname veriyorsa, kiracı işletmelerin kayıtlarında da bir kira gideri gözükmeyecek ve dolayısıyla stopaj yapma mükellefiyeti de doğmayacaktır.

Emsal kira bedeli altında kira geliri elde eden ve dolayısıyla gerçek kira gelirini beyan edenlere önerimiz, aldıkları kira tutarlarını belgeleyen kira sözleşmesi, makbuz, dekont, havale belgesi gibi kira bedelini kanıtlayan belgelerini, ileride vergi idaresi ile bir ihtilaf çıkabileceğini de nazara alarak özenle saklamalarıdır.

Görüldüğü gibi emsal kira bedeli esası, kişilerin almadığı, elde etmediği gelirleri üzerinden vergi almayı amaçlayan bir müessese değildir.

 Öte yandan mükelleflerin emsal kira bedeline göre beyanda bulunmaları, onların mesken kira gelirleri istisnasından yararlanma ve giderleri indirim haklarını ortadan kaldırmaz. Bumin DOĞRUSÖZ

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kiralarin-vergilendirilmesi-ve-emsal-kira-bedeli-esasi/732639

05 Mart 2024 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 32480

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN İŞYERİ TEHLİKE SINIFLARI TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ

MADDE 1- 26/12/2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğinin Ek-1’indeki İşyeri Tehlike Sınıfları Listesinde yer alan “10.71.02”, “13.30.03”, “47.29.90”, “62.01.01”, “82.11.01” ve “95.22.01” satırları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; aynı listede yer alan “33.13.04” satırı yürürlükten kaldırılmış; “10.71.03” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki “10.71.04” satırı, “13.30.04” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki “13.30.05” satırı, mülga “33.13.04” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki “33.13.05” ve “33.13.90” satırları, “82.11.01” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki “82.11.02” satırı, “95.11.01” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki “95.11.02” satırı, “95.12.01” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki “95.12.02” satırı ve “95.25.02” satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki “95.25.03” satırı eklenmiştir.

10.71.02 Ekmek imalatı (sade pide dahil) Az Tehlikeli

13.30.03 Kumaş ve tekstil ürünlerine baskı yapılması hizmetleri (giyim eşyası dahil, emprime baskı dahil, transfer baskı hariç) Tehlikeli

47.29.90 Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda başka yerde sınıflandırılmamış diğer gıda ürünlerinin perakende ticareti (hazır yemek, gıda tuzu, sos, maya, çorba, pekmez, reçel, fındık ezmesi, makarna, bal vb.) Az Tehlikeli

62.01.01 Bilgisayar programlama faaliyetleri (sistem, veri tabanı, network, web sayfası vb. yazılımları ile müşteriye özel yazılımların kodlanması, masaüstü ya da mobil cihazlar için uygulama geliştirme vb.) Az Tehlikeli

82.11.01 Kombine büro yönetim hizmeti faaliyetleri (bir ücret veya sözleşme temelinde sekreterlik, finansal planlama, faturalama ve kayıt tutulması, personel ve posta vb. hizmetlerin kombinasyonunun sağlanması) (Sanal ofis, hazır ofis ve paylaşımlı ofis hizmeti faaliyetleri hariç) Az Tehlikeli

95.22.01 Evde kullanılan elektrikli cihazların onarımı (buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, oda kliması, elektrikli küçük ev aletleri, robot süpürge makineleri vb.) Tehlikeli

10.71.04 Simit imalatı Az Tehlikeli

13.30.05 Kumaş ve tekstil ürünlerine transfer baskı yapılması hizmetleri Tehlikeli

33.13.05 Yüklü elektronik devrelerin/kartların bakımı ve onarımı Tehlikeli
33.13.90 Diğer profesyonel elektronik ekipmanların bakım ve onarımı Tehlikeli

82.11.02 Sanal ofis, hazır ofis ve paylaşımlı ofis hizmeti faaliyetleri Az Tehlikeli

95.11.02 Bilgisayarların ve bilgisayar çevre birimlerinin yenilenmesi hizmeti faaliyetleri (dizüstü bilgisayarlar, masaüstü bilgisayarlar, modemler, oyun konsolları) AzTehlikeli

95.12.02 İletişim araç ve gereçlerinin yenilenmesi hizmeti faaliyetleri (cep telefonları, akıllı telefonlar) Az Tehlikeli

95.25.03 Saatlerin yenilenmesi hizmeti faaliyetleri (telefon özelliği olmayan akıllı saatler) Az Tehlikeli

MADDE 2- Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Tebliğ hükümlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yürütür.

Kurumumuz tarafından ülkemizdeki katılım finans sektörünün gelişimine katkı sağlamak, söz konusu sektöre özgü finansal işlemlerin kalitesini ve bu işlemler hakkında farkındalığı artırmak amacıyla katılım finans alanında yayımlanan uluslararası standartların mevzuatımıza kazandırılmasına yönelik çalışmalar yürütülmektedir.

Bu kapsamda, AAOIFI tarafından yayımlanan Katılım Finans Muhasebe Standartlarının (KFMS) mevzuatımıza kazandırılması amacıyla, Kurumumuz tarafından hazırlanan 1 adet Kavramsal Çerçeve, 1 adet Katılım Finans Muhasebe Rehberi ile 25 adet KFMS yayımlanarak mevzuatımıza kazandırılmıştır.

Bununla birlikte, AAOIFI tarafından yayımlanan diğer Katılım Finans Muhasebe Standartlarının da mevzuatımıza kazandırılması çalışmaları kapsamında KFMS 41: Ara Dönem Finansal Raporlama Standardının taslak metni Kurumumuz internet sitesinde kamuoyu görüşüne açılmıştır.

Taslak metne erişim aşağıdaki linkte sunulmuş olup, görüş ve önerilerinizin 22 Mart 2024 tarihine kadar This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. adresine iletilmesi rica olunur.

Katılım Finans Muhasebe Standardı (KFMS) 41 Ara Dönem Finansal Raporlama Standardının Taslak Metni İçin Tıklayınız

Kaynak, KGK

Deneme süresi içerisindeki çalışmalar
Aynı işverenin diğer işyerinde yapılan çalışmalar.
Raporlu olunan süreler (İhbar süresi +6 Haftayı aşan çalışmalarda aşan kısım dikkate alınmaz)
Hafta tatili, resmi tatiller
Ücretli izinler (İşveren tarafından verilen ücretli izinler ve işçinin evlenmesi, baba olması, evlat edinmesi veya ölüm izni gibi izinler)
Kadın işçinin analık izni kapsamında (8+8 hafta izinli olduğu durumlar, çoğul gebelikte 10+8 haftalık analık izni)
Zorlayıcı sebepler yüzünden işin aralıksız bir haftadan çok tatil edilmesi ve işçinin çalışmadan geçirdiği 15 günü (yeniden işe başlaması şartıyla)
İşçinin muvazzaf askerlik hizmeti dışında manevra veya herhangi bir kanundan dolayı ödevlendirilmesi sırasında işine gidemediği günler (Bu sürenin yılda 90 günden fazlası sayılmaz.)
3153 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmeliğe göre röntgen muayenehanelerinde çalışanlara pazardan başka verilmesi gereken yarım günlük izinler
İşçilerin arabuluculuk toplantılarına katılmaları, hakem kurullarında bulunmaları, bu kurullarda işçi temsilciliği görevlerini yapmaları, çalışma hayatı ile ilgili mevzuata göre kurulan meclis, kurul, komisyon ve toplantılara yahut işçilik konuları ile ilgili uluslararası kuruluşların konferans, kongre veya kurullarına işçi veya sendika temsilcisi olarak katılması sebebiyle işlerine devam edemedikleri günler
İşçinin yıllık izinde geçirdiği süreler
İş Kanunu'nun 66. Maddesinde Belirtilen Süreler

MURAT DELİP

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • KDV İadelerinde Yeni Düzenlemeler KDV (Katma Değer Vergisi), Türkiye'de işletmelerin alışveriş yaptıkları mal ve…
  • E-Defterlerin Yüklenmeme - Yanlış Kayıt Riskleri (Mücbir Sebepler Hariç) 2025 Hesap Döneminden İtibaren Bilanço Esasına Tabi Mükellefler E Defter…
  • E-Fatura Yerine E-Arşiv/ Kağıt Fatura Düzenlenmiş Olması Hali * Fatura İçeriği Mal Teslimi/ Hizmet İfasının Yapılmadığı Anlamına Gelmez…
Top