Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Maliye Bakanlığı bir iç genelgeye dayalı olarak adresinde bulunmayan mükelleflerin vergi kayıtlarını otomatik olarak silmektedir.[1] Önceleri bir iç genelge ile yapılmakta olan bu uygulamalar daha sonraları VUK’na eklenen bir hüküm ile kanuni dayanağını elde etmiş bulunmaktadır. Ne var ki, uygulama bu haliyle de pek çok uyuşmazlığa neden olabilmektedir.[2] Çünkü adresinde olmayan şirketlerin çeşitli nedenlerle iş yaptığı kişilere düzenlediği faturalar hakkında uygulamada pek çok sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 160. maddesinin son fıkrasında yer alan yetki ile mükellefleri adreslerinde bulunmadıkları takdirde mükellefiyet işlemlerini derhal kapatmaktadırlar. Durum böyle olunca da bu tür mükelleflerle iş yapan kişiler mağdur olabilmektedirler. Söz konusu madde hükmüne göre, “mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler Maliye Bakanlığınca belirlenecek araçlarla duyurulur.” hükmüne göre Maliye Bakanlığının bu tür mükellefleri ilan ederek kamuoyuna bildirmesi zorunludur.[3]

Maliye Bakanlığı özellikle adresinde olmayan ticari, mesleki veya diğer grup mükelleflerin adresinde bulunmamaları halinde idare yönünden önemli problemler ile karşı karşıya gelinmektedir. Bu mükelleflerin adreslerinde bulunmayışı dolayısıyla bunlar hakkında hiçbir tebligat yapılamamakta veya bunların borçlarını tahsil için vergi dairesi memurları adreslerine gittiği zaman adreslerinde bulamamaktadır. Böyle bir durum karşısında idare kendisine kayıtlı olan net mükellef sayısını kavramak ve de bu mükelleflerle sürekli zaman kaybetmemek bakımından kayıtlarını silme yetkisine kavuşmuştur.

Aynı problem adresinde bulunmayan   anonim veya limited şirketler yönünden de söz konusu olmaktadır. Vergi daireleri de limited ve anonim şirket yönünden adresinde bulunmayan şirketleri de otomatik olarak mükellefiyet kayıtlarını silmektedirler.   Oysaki gerek genelge ve gerekse yasa hükmüne göre, ticaret şirketleri bakımından mükellefiyetin sonlanması için TTK hükümlerine göre yapılması gereken tasfiye veya iflas merasimlerinin tamamlanmasına bağlıdır.[4]  Başka bir ifade ile, şirketlerin işi terk etmeleri hali ancak tüzel kişiliğin ortadan kaldırılmasına yani tüzel kişilik peçesinin çıkartılmasına bağlıdır. Bu nedenle, tüzel kişiliği ortadan kaldırmamış bir ticaret şirketini vergi mükellefiyeti kaydının sonlanması idare tarafından tek başına yapılabilecek bir iş değildir.[5] Çünkü, gayrifaal şirketlerin ticaret sicil müdürlüklerinden kayıtlarının silinmesi dahi belirli bir tasfiye prosedürlerini yerine getirmiş olmasına bağlıdır. Gerçekten de uzun süre faaliyeti olmayan bir şirketin kaydının silinebilmesi için ticaret sicili mutlak surette tasfiye prosedürlerinin yerine getirilmesini istemektedir. Aksi takdirde, emeklilik zamanı gelmiş olan gayrifaal bir şirketin ortağı emekli olamamaktadır. Uygulamada bu konuda pek çok sorunla karşılaşılmaktadır. Ancak kesin çözüm olarak ticaret sicilinden bu gayrifaal şirketin kaydının silinebilmesi için tasfiye veya iflas hükümlerinin yerine getirilmesi istenmektedir.

Vergi daireleri 213 sayılı kanunun 160. maddesinde yer alan duyuru ve ilan sistemini yerine getirmeyerek bu gayrifaal şirketlerden bir şekilde mal ve hizmet alan mükelleflerin menfaatlerini dikkate almamaktadır. Yüksek mahkeme Danıştay tarafından verilen bir çok kararda adresinde bulunmayan şirketlerin yaptıkları işler veya sattıkları mallarla ilgili olarak alıcı firmalara sahte fatura iddiasıyla işlem yapılamayacağına karar vermektedir. Salt adreste bulunmamak sahte fatura düzenlemek gibi bir fiili gerektirmeyeceği mahkeme kararlarında gerekçe olarak gösterilmektedir.[6]

Çeşitli mükelleflerin VUK 160/4 md. hükmüne göre, yapılması gerekli ilanlar, idare tarafından bugüne değin ihmal edilmesi sonucunda bilmeden kullandıkları fatura veya diğer belgeler özellikle alıcı şirketler yönünden sıkıntılar yaşatmaktadır. Bir mükellefin mal veya hizmet aldığı şirketin adresinde olmayışı dolayısıyla sahte fatura kullanımı durumuna düşmesi önemli bir sorundur. Gelir idaresinin bir an önce VUK 160/4 hükmüne dayalı olarak gerekli duyuruları yaparak gayrifaal şirketleri kamuoyu ile paylaşması gerekmektedir. Bir tüzel kişiliğin gayrifaal olma gerekçesine dayalı olarak mükellefiyet kaydı sonlanacak ise tüzel kişiliğinin de beraberinde sona ermesini sağlayacak yasal düzenlemelerin ivedililikle yapılması zorunludur.

Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen bir kararda, “limited şirketlerin TTK’nunda yer alan hükümlere göre kurulup, faaliyet gösteren tüzel kişilikler olup, yine bu kanunda yer alan koşullar dahilinde infisah ya da tasfiye yoluyla tüzel kişiliği sona ermektedir. Bu yasal prosedür yerine getirilmeden şirket tüzel kişiliği ortadan kalkmadığına göre, VUK 160. maddesi uyarınca re’sen terkin işlemi yapılması mümkün olmayıp, bu yöndeki talebi reddeden davalı idare işleminin iptali yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçe ile Danıştay idarenin mükellefiyeti sonlandırma işlemini iptal etmiştir.[7] Aynı gerekçe, mükellefiyeti re’sen silinen gerçek kişiler açısından da geçerli olabileceği gibi kollektif veya adi komandit şirketler açısından da geçerli olmaktadır. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-Vergi_dairesinin_otomatik_olarak_mukellefiyetleri_sonlandirmasi_ile_ilgili_ortaya_cikan_hukuki_sorun-15118.htm


[1] VUK İç genelge 2004/13

[2] 5228 sayılı kanunun 6. maddesi hükmü ile değiştirilen VUK md. 160. yürürlük tarihi: 31.07.2004

[3] 5228 sayılı kanunun gerekçesi.

[4] Bkz. TTK md. 549-552 ve Limited şirket tasfiye hükümleri.

[5] Şirketlerin kuruluşu ve kapanışında izlenecek yollar. TTK md. 269 ila 474.

[6] İzmir.3. Vergi Mahkemesinin, 2.12.2006 / E: 2005 / 515 – K: 2006 / 1114

[7] Dnş. 4. D. kararı, E:2004/602-K:2004/2021. Bir başka Danıştay kararında da, gayrifaal tüzel kişiliklerde şirket ortağı ve kanuni temsilcilerden biri ile temasa geçilmesi halinde şirketin mükellefiyet kaydının silinemeyeceğine karar verilmiştir. Danıştay 4. Daire Kararı, E:2004/2018-K:2005/1390 sayılı kararları.

10 Kasım 2017 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30236 

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından:

MADDE 1 – 18/4/2014 tarihli ve 28976 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genel Sağlık Sigortası Tescil, Prim ve Müstehaklık İşlemleri Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı bendin (3) numaralı alt bendinde yer alan “aynı fıkranın (g) bendi” ibaresinden önce gelmek üzere “başvuru tarihinde veya daha önceki bir tarihte” ibaresi eklenmiştir.

“Bakmakla yükümlü olduğu kişi: 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (2) ve (7) numaralı alt bentleri ile yedinci, sekizinci, on ikinci, on üçüncü ve on dördüncü fıkraları ile ek 13 üncü maddesi dışında kalan genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;”

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) İkinci fıkrasında yer alan “(10) numaralı bendi” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile üçüncü fıkrası” ibaresi eklenmiştir.

b) On birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(11) Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişiler, talep etmeleri halinde talep tarihini takip eden gün itibarıyla gelir testi başvuru şartı aranmaksızın Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar. Bu kişilerin daha sonra gelir testi yaptırmaları halinde genel sağlık sigortalılıkları gelir durumlarına göre güncellenir.”

c) On ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Bu kişilerden öğrenciliği devam edenler talep etmeleri halinde Kanunun 60 ıncı maddesinin yedinci fıkrası kapsamında genel sağlık sigortalısı olurlar.”

ç) Maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(19) Ana veya babası üzerinden bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmayanlardan; lise ve dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek ve bakmakla yükümlü olunan kişi ya da Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde sayılanlar hariç genel sağlık sigortalısı olmamak şartıyla mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle gelir tespiti yapılmaksızın Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkranın (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar.

(20) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen menfur darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle malul olan sivillerden, 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamında aylık bağlananlar ile yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik unvanı verilenler Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (8) numaralı alt bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar.

(21) Türkiye’de ikamet eden Türk vatandaşlarının Türkiye’de ikamet etmeyen ve 28/7/2016 tarihli ve 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen ana, baba, eş ve çocukları ile aynı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilenlerden aynı Kanunun 13 üncü maddesi kapsamında olanlar ile bunların Türk soylu ana, baba, eş ve çocukları, talep etmeleri halinde, talep tarihini takip eden günden itibaren Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında ikamet şartı aranmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılırlar.”

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 7 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(6) 4857 sayılı Kanunun 13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışıp, çalıştığı saat karşılığında ücret alanlar ve Kanunun ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına tabi olarak çalışanlardan ay içerisinde otuz günden eksik prim ödeme gün sayısı bulunanlar, sigortalı çalışmama şartı hariç Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde yer verilen diğer şartları haiz olmaları kaydıyla otuz günden eksik günleri için genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılır.”

MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) Birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

b) Maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(5) Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrası gereğince genel sağlık sigortalısı sayılanların eş, çocuk, ana ve babası genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılmaz.

(6) Kanunun ek 13 üncü maddesinin (a) ve (b) bentleri kapsamında sayılan kişilerden talepte bulunarak genel sağlık sigortalısı sayılanların eş, çocuk, ana ve babası genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılmaz.”

MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) Dördüncü fıkrasının (ç) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

b) Beşinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “genel sağlık sigortalılığı işsizlik” ibaresinden sonra gelmek üzere “, Esnaf Ahilik Sandığı” ibaresi eklenmiştir.

c) Maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(16) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen menfur darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle malul olan sivillere 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamında aylık bağlandığı tarihten itibaren; yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik unvanı verilenlerin ise gazilik unvanı verildiği tarihten itibaren genel sağlık sigortalılığı başlatılır.

(17) Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrası kapsamındaki er ve erbaşlar ile yedek subay öğrencileri ve adaylarının genel sağlık sigortası bildirimi, askerlik şubesinden sevk tarihi, askeri öğrenci adayları ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrenci adaylarının genel sağlık sigortası bildirimi, intibak başlangıç eğitimine başladıkları tarih itibarıyla; Kanunun 60 ıncı maddesinin on üçüncü ve on dördüncü fıkraları kapsamında sayılanların bildirimi, personelin eğitim ve öğretime başladığı tarih itibariyle ilgili kamu idaresi tarafından yapılır.

(18) Türkiye’de ikamet eden Türk vatandaşlarının Türkiye’de ikamet etmeyen ve 28/7/2016 tarihli ve 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen ana, baba, eş ve çocukları ile aynı Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilenlerden aynı Kanunun 13 üncü maddesi kapsamında olanlar ile bunların Türk soylu ana, baba, eş ve çocuklarının talep etmeleri halinde, talep tarihini takip eden günden itibaren gelir testi yapılmaksızın Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalılıkları başlatılır.”

MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) İkinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(2) Kurumdan ilgili kanunları gereği gelir/aylık alanların ölümü halinde bakmakla yükümlü olduğu eşlerinin ölüm aylığı bağlanacağı tarihe kadar, diğer bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ise ölüm tarihini takip eden ay sonuna kadar bu sıfatları devam eder. Zorunlu sigortalıların ölümü halinde ise bakmakla yükümlü olduğu kişiler hakkında bu Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre işlem yapılır.”

b) Üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(3) Lise veya dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek ve bakmakla yükümlü olunan kişi ya da Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde sayılanlar hariç genel sağlık sigortalısı olmamak şartıyla mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle, prim borçlarına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olunan veya hak sahibi kişi sayılmak suretiyle sağlık hizmetinden faydalandırılır. İki yıl süre içerisinde lise mezunu olanların 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanların 25 yaşını doldurmaları halinde bu hakları sona erer.”

c) Altıncı fıkrasının (d) bendi yürürlükten kaldırılmış, aynı fıkranın (ğ) bendinde yer alan “kişi sayıldıkları;” ibaresinden sonra gelmek üzere “Kanunun ek 13 üncü maddesinde sayılanlar hariç olmak üzere” ibaresi eklenmiştir.

ç) Yedinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“b) Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrası kapsamında olup,  Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi veya isteğe bağlı sigorta kapsamında sigortalılığı devam edenler, 60 ıncı maddede sayılan gelir/aylık/ödenek almaya devam edenler ve Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olanlardan askerlik görevi nedeniyle aylıksız izinli sayılanların yedek subay okulu öğrencilik süreleri de dâhil olmak üzere bu sürelerde bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bu sıfatları devam eder. Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılardan askerlik nedeniyle sigortalılıkları sona erenlerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler hakkında bu Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre işlem yapılır.”

d) Maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(15) Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci, on üçüncü ve on dördüncü fıkraları kapsamında sayılanlardan;

a) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanların terhis tarihinde; yedek subay öğrencileri ve adaylarının yedek subay nasip tarihinde; askeri öğrenci adayları ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi öğrenci adaylarının ise yemin ettikleri tarihte,

b) Uluslararası Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşmaları kapsamında Türkiye’de eğitim ve öğretim gören yabancı uyruklu misafir askeri personel ile bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri ve Uluslararası Eğitim İşbirliği Anlaşmaları kapsamında Türkiye’de Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığında eğitim ve öğretim gören yabancı uyruklu misafir personel ile bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin ise eğitimin sona erdiği tarihte,

bu kapsamdaki genel sağlık sigortalılığı sona erer.

(16) Kanunun ek 13 üncü maddesinde sayılan kişilerden Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortası tescili yapılan kişilerin başka kapsamda genel sağlık sigortalısı ya da genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsüne girmeleri, ayrıca ek 13 üncü maddesinin (b) bendinde belirtilenlerin çalışma izin muafiyetinin sona erdiği tarihte bu kapsamdaki genel sağlık sigortalılıkları sona erer.

(17) Herhangi bir sosyal güvencesi olmaması nedeniyle gelir testi sonucuna göre Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında tescili yapılanların aynı maddenin diğer bentleri kapsamında genel sağlık sigortalısı olmaları halinde 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamındaki genel sağlık sigortalılığı sona erdirilir.”

MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) Beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin (9) numaralı alt bendi kapsamındaki genel sağlık sigortalısının aynı zamanda prim ödeme yükümlüsü kendisi olan bir kapsamda genel sağlık sigortalısı olması ve bu kapsamlardan borcu nedeniyle sağlık hizmetlerinden yararlanamaması halinde,  60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (9) numaralı alt bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar.”

b) Yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(7) Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamına girenler hariç olmak üzere; 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olmakla birlikte, 4857 sayılı Kanunun 13 üncü ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışıp, çalıştığı saat karşılığında ücret alanlar ile Kanunun ek 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına tabi olanlardan ay içerisinde yirmi gün ve daha az çalışanlar 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar.”

c) Maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(15) Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrası kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar bu kapsamda genel sağlık sigortalısı sayıldıkları sürece bu maddenin diğer fıkraları kapsamında genel sağlık sigortalısı ve genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılmazlar.

(16) Kanunun ek 13 üncü maddesinde sayılan kişilerden talep ederek 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olanlar gelir testine tabi tutulmazlar.

(17) Geliri asgari ücretin üçte birinin altında olması sebebiyle 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar, talep etmeleri halinde talep tarihi itibariyle 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar. Bu kişiler talep tarihinden itibaren 6 ay süreyle 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılmazlar.”

MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasında aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) (a) bendinde yer alan “(c)” ibaresinden sonra gelen “bendinde” ibaresi “bendi ile on ikinci, on üçüncü, on dördüncü fıkralarında” olarak değiştirilmiştir.

b) (c) bendinde yer alan “işsizlik” ibaresinden sonra gelmek üzere “,Esnaf Ahilik Sandığı” ibaresi eklenmiştir.

c) (d) bendinin son cümlesi ile alt bentleri yürürlükten kaldırılmıştır.

ç) (e) bendinde yer alan  “tutarının iki katıdır” ibaresi “tutarıdır” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) Üçüncü fıkrasında yer alan “ (c), (d), (e) ve (g)” ibaresi “(c), (d) ve (e)” olarak değiştirilmiş ve aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, aynı maddenin birinci fıkrasının (g) bendine tabi olanlar için bu oran %3’ü olup, bu oranı %12’ye kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.”

b) Yedinci fıkrasında yer alan “12,5” ibaresi “4,5” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “bendinde” ibaresi “bendi ile on ikinci, on üçüncü ve on dördüncü fıkralarında” ibaresi olarak değiştirilmiştir.

MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 15 inci maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) Üçüncü fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olmakla birlikte, 4857 sayılı Kanunun 13 ve 14 üncü maddelerine göre kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile Kanuna göre ev hizmetlerinde ay içinde 30 günden az çalışan sigortalılar” ibaresi “Sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsünde bulunmayan ve prim ödeme gün sayısı ay içerisinde yirmi gün ve daha az olan “06- Kısmi istihdam”, “7- Puantaj” veya “17- Ev hizmetlerinde 30 günden eksik çalışma” eksik gün seçeneği ile bildirilen ve ev hizmetlerinde bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olanlar” olarak değiştirilmiştir.

b) Dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(4) Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile aynı maddenin on ikinci, on üçüncü ve on dördüncü fıkraları kapsamına girenler için prim ödeme yükümlülerinin ödeyecekleri genel sağlık sigortası primi; primin tahakkuk ettirileceği ay itibarıyla anılan maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri ve on ikinci fıkrası ile bakmakla yükümlü oldukları kişiler dahil olmak üzere on üçüncü ve on dördüncü fıkralarında sayılan kişi sayısının üçe bölünmesi suretiyle bulunacak kişi sayısı, aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (3) ila (10) numaralı alt bentlerinde sayılan kişiler için ise kişi sayısı esas alınarak hesaplanır. Ancak Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki kişilerden aynı zamanda anılan fıkranın diğer bentleri kapsamına girerek genel sağlık sigortalısı sayılanlar, bu fıkraya göre tespit edilecek kişi sayısı hesabına dahil edilmez. Ayrıca Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrasındaki genel sağlık sigortalılığı kapsamında başlayan tedavilerin Kanunun 67 nci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen süreyi aşması halinde, bir yıla kadar genel sağlık sigortası primleri, Kanunun 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi gereği ilgili kamu idaresi tarafından ödenir.”

“(5) Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendine göre genel sağlık sigortalısı sayılanlardan tescil tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde gelir testi talebinde bulunanlardan gelir testi sonucuna göre aile içindeki gelirleri brüt asgari ücretin üçte birinin altında tespit edilenlerin bu sürelerde yaptıkları ödemeler herhangi bir faiz uygulanmaksızın iade veya mahsup edilir.”

c) Maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(10) Bu Yönetmeliğin 11 inci maddesinin yedinci fıkrası gereği sonlandırılması gereken tescil kayıtları için ilgili kamu idarelerinden sehven tahsil edilen genel sağlık sigortası primleri herhangi bir faiz uygulanmaksızın iade veya mahsup edilir.”

MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır:

a) Birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “(c) ve (f) bentleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile aynı maddenin on ikinci, on üçüncü ve on dördüncü fıkraları” ibaresi eklenmiştir.

b) Maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(13) Kanunun 60 ıncı maddesinin on ikinci fıkrası kapsamındaki genel sağlık sigortalılığı sona erenler, terhis tarihinden itibaren 30 gün süreyle sağlık hizmetlerinden yararlanırlar.

(14) Kanunun ek 13 üncü maddesinde sayılan kişilerden talep ederek genel sağlık sigortalısı olanların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucusuna başvurdukları tarihte 28/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması şarttır.

(15) Kanunun ek 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler için Kanunun 67 ncimaddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 30 gün prim ödeme şartı 120 gün olarak uygulanır.”

MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğe aşağıdaki geçici 2 nci madde eklenmiştir.

“Genel sağlık sigortası uygulamasında 6824 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemeler

GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Kanuna eklenen geçici 73 üncü madde gereği; Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortası tescili yapılmış olup da gelir testine hiç başvurmayanlardan 1/4/2017 tarihinden itibaren on iki ay içinde gelir testine başvuran kişilerin genel sağlık sigortası primleri yapılan gelir testi sonucuna göre tescil başlangıç tarihinden itibaren tahakkuk ettirilir.

(2) Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan prim borçlarına, 1/4/2017 öncesi döneme ilişkin olarak tahakkuk ettirilen veya ettirilecek gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacaklardan ödenmemiş olanların tamamının tahsilinden vazgeçilir.

(3) 1/4/2017 tarihinden önce Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında tahakkuk ettirilmiş olup ödenmemiş olan aylık prim borcu aslının ait olduğu aya ilişkin tutarının; 1/4/2017 tarihinde geçerli olan prime esas kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının %3’üne eşit veya fazla olması halinde 1/4/2017 tarihinde geçerli olan prime esas kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının %3’ü üzerinden, %3’ünden az olması halinde ise tahakkuk eden borç tutarı üzerinden prim borcu yeniden hesaplanır. Hesaplanan yeni borcun 1/5/2017 tarihinden itibaren onikiay içinde peşin veya taksitle ödenmesi hâlinde, bu tutara bu maddenin 1/4/2017 tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için herhangi bir faiz uygulanmaz. 1/4/2017 tarihinden önce 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamındaki sigortalılık statüsünden kaynaklanan prim borcu bulunanlar 67 nci maddede belirtilen şartları taşımaları halinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önceki döneme ait prim borçları dikkate alınmaksızın 1/4/2017 tarihinden itibaren oniki aylık sürenin sonuna kadar sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlandırılır.

(4) 1/4/2017 tarihine kadar Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında ödenmiş olan genel sağlık sigortası primleri ile gecikme cezası ve gecikme zammı tutarları iade ve mahsup edilmez.”

MADDE 14 – Bu Yönetmeliğin;

a) 2 nci maddesinin (c) bendi 1/3/2011,

b) 9 uncu maddesinin (b) bendi4/4/2015,

c) 2 nci maddesinin (ç) bendi ile 6 ncı maddeye eklenen on dokuzuncu fıkra ve 6 ncı maddesinin (b) bendi 10/2/2016,

ç) 2 nci maddesinin (a) bendi, 3 üncü maddesi, 7 nci maddesinin (b) bendi ve 11 inci maddesinin (a) bendi 1/10/2016,

d) 2 nci maddesinin (ç) bendi ile 6 ncı maddeye eklenen yirminci fıkra ve 5 inci maddesinin (c) bendi ile 9 uncu maddeye eklenen on altıncı fıkra 29/10/2016,

e) 4 üncü maddesinin (a) bendi ve (b) bendi ile 8 inci maddeye eklenen beşinci fıkra, 5 inci maddesinin (c) bendi ile 9 uncu maddeye eklenen on yedinci fıkra, 6 ncı maddesinin (d) bendi ile 10 uncu maddeye eklenen on beşinci fıkra, 7 nci maddesinin (c) bendi ile 11 inci maddeye eklenen on beşinci fıkra, 8 inci maddesinin (a) bendi, 10 uncu maddesi, 11 inci maddesinin (b) bendi ile değiştirilen 15 inci maddesinin dördüncü fıkrası ve 12 nci maddesinin (a) bendi ve (b) bendi ile 16 ncı maddeye eklenen on üçüncü fıkra 1/3/2017,

f) 2 nci maddesinin (ç) bendi ile 6 ncı maddeye eklenen yirmi birinci fıkra, 4 üncü maddesinin (b) bendi ile 8 inci maddeye eklenen altıncı fıkra, 5 inci maddesinin (c) bendi ile 9 uncu maddeye eklenen on sekizinci fıkra, 6 ncı maddesinin (c) bendi, (d) bendi ile 10 uncu maddeye eklenen on altıncı fıkra, 7 nci maddesinin (c) bendi ile 11 inci maddeye eklenen on altıncı ve on yedinci fıkra, 8 inci maddesinin (c) bendi, 9 uncu maddesinin (a) bendi, 11 inci maddesinin (b) bendi ile 15 inci maddesinin değiştirilen beşinci fıkrası, 12 nci maddesinin (b) bendi ile 16 ncı maddeye eklenen on dördüncü ve on beşinci fıkralar ve 13 üncü maddesi 1/4/2017,

tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,

g) 5 inci maddesinin (b) bendi ve 8 inci maddesinin (b) bendi 1/1/2018 tarihinde,

ğ) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

MADDE 15 – Bu Yönetmelik hükümlerini Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı yürütür.

Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin
Tarihi Sayısı
18/4/2014 28976

Geçici iş göremezlik uygulamalarında sıklıkla 4/a sigortalılarını çalıştıran işverenler SGK İl yada SGM kısa vadeli sigorta kollarını takip eden hastalık servisler/ünitelerinde İPC aldıkları zaman oldukça kızıyorlar.

Kurumsal işyerlerinde bu işi takip eden İK çalışanların maaşlarından kesmek hatta tazminatsız işten çıkarmak hatta bu hatadan dolayı tahsil etmek için mahkemeye kadar varan tehditler,diğer işverenler için muhasebe çalışanlarına yada SMMM,YMM kadar bunun cezasını ödemek istemediklerini beyan ederek aralarında sürtüşme ve anlaşmazlıklar çıkıyor.

SGK devası bir kurum kimliğine büründüğü andan itibaren 8 yıl içinde 5510 SS ve GSSK ciddi anlamda yasal düzenlemeler de değişime maruz kaldı.

Bu değişimlere göre yönetmelik,genelgeler tekrar ele alındı.

5510 sayılı Kanunun müstakil bir Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu olsa da,yönetmeliği,tebliği ve genelgeleri ile ciltler dolusu bir kütüphane kadar ikincil mevzuat,bu mevzuatla birlikte yüzlerce yazılı makale oluştu.

Tabi ki ,mülga olup geçici madde ile bazı sosyal güvenlik mevzuatları da uygulamaya girince artık,kurum içinde çalışanlar eğitimle açığı kapatmaya çalışsa da yorumlama yada ceza kesme de işverenler bunalmaya başladı.

Geçici iş göremezliğin cezası yok iken,bir sihirli el işverenlere bu ceza ile karşı karşıya getirecek öneriyi getirdi,yasalaştırdı.

Bu duruma her zaman olduğu gibi TBMM işveren olan iktidar vekillerde kayıtsız kaldılar.

Şimdilerde bu vekillerden bazıları seçilmemiş,eski işyerlerine döndüklerinde bu ceza nasıl kesilir dediklerinde sayın vekilim sizin döneminizde yasallaştı denilerek şaşkınlığını gizleyemiyor.

Hem primini ben ödeyeceğim hem de cezası olacak diyerek.

2016/21 Sayılı Genelge bu konuda siz meslek mensuplarına uygulamayı ana hatları ile gösteriyor.

Geçici İş Göremezlik Ödeneği Ödemeleri

Sağlık hizmet sunucularınca, düzenlenen istirahat belgeleri veya sağlık kurulu raporları elektronik ortamda SGK’na gönderilir. Elektronik ortamda SGK’na gönderilen belgeler işverenler tarafından çalışılmadığına dair bildirim ekranında görülürBu belgeler söz konusu ekranda görüldüğünden sigortalıların bu belgeleri kâğıt ortamında işverenlerine ibraz etmelerine gerek bulunmaz.

İŞVERENLER BUNU YAPIN GEREKSİZ İPC KURTULUN!

İşverenlerin/işveren vekillerinin www.sgk.gov.tr adresinden girerek Kurum internet sayfasında yer alan ve  belirtilen adresten kendilerine ait ;

Ø  cep telefon numaralarını ,

Ø   e-mail adres bilgilerini giriş yapmaları halinde işyerlerinde çalışan sigortalılarına, sağlık hizmet sunucuları tarafından verilen raporlar ve bu raporlara ilişkin çalışılmadığına dair bildirim girişi yapmaları hususunda mesaj gönderilir. 

Ø  Diğer taraftan elektronik ortamda işverenler tarafından görülebilen iş göremezlik belgesi ve sağlık kurulu raporlarının arka yüzünde 7201 sayılı Tebligat Kanununa göre bulunması gereken bilgilere yer verilmiştir.

Çalışılmadığına Dair Bildirim Girişi

Ø  Kanunun 4-1(a) bendi kapsamında hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan sigortalılara, iş göremezlik ödeneklerinin ödenebilmesi için işverenlerince istirahat süresince işyerinde çalışılmadığına dair bildirimin yapılması gerekir.

Ø  İstirahatli Olan Sigortalıların İşyerinde Çalışmadıklarına Dair Bildirimin İşverenlerce Sosyal Güvenlik Kurumuna Gönderilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’in 5. maddesine göre 2.3.2013 tarihinden itibaren;

“1- Bildirimin, http://www.sgk.gov.tr internet adresinde e-SGK-İŞVEREN- Çalışılmadığına Dair Bildirim Girişi (https://uyg.sgk.gov.tr/vizite/welcome.do) ekranından işverenler tarafından sigortalıların hak ettikleri istirahat süresinin bitim tarihinin içinde bulunduğu aya ait aylık prim hizmet belgesinin verileceği son tarihteki gün sonuna kadar elektronik ortamda Kuruma gönderilmesi zorunludur.

2- Aylık prim ve hizmet belgesinde eksik gün nedeni olarak geçen 01 (istirahat) kodu ile bildirilen sigortalılar için bu bildirim, çalışılmadığına dair bildirim yerine geçer.”

hükmü getirilmiştir.

Aylık prim hizmet belgesinde eksik gün nedeni “01-İstirahat” olarak SGK bildirilmeyen ve toplu iş sözleşmesi gereği veya işverence atıfet kabilinden primleri yatırılan sigortalılara ilişkin çalışılmadığına dair bildirimin iki farklı ekran yerine tek bir ekrandan yapılması amacıyla aylık sigorta primlerinin e-Bildirge ile Kuruma bildirildiği Aylık Prim Hizmet Belgesi’nde eksik günlerin nedeni için oluşturulan “01-İstirahat” paneline ek olarak ayrı bir sütun oluşturulmuştur.Bu sütun başlığında “prim bildirilen sigortalı, istirahatli olduğu sürelerde, işyerinde çalışmamıştır” ifadesi yer almaktadır. 

Birden fazla aya sarkan istirahat raporlarında, yalnızca istirahatin bittiği tarihin içinde bulunduğu aya ait APHB’de 01 (istirahat) eksik gün nedeninin bildirilmesi halinde çalışılmadığına dair bildirim yapılmış olacaktır. Çalışılmadığına dair bildirim bakımından, rapor süresini kapsayan diğer aylar için ayrıca 01 (istirahat) eksik gün nedeni bildiriminin yapılıp yapılmadığına bakılmayacaktır. Bununla beraber istirahatin başladığı ilk ayda veya istirahatin devam ettiği diğer aylarda 01 (istirahat) eksik gün nedeninin bulunması, fakat istirahatin bittiği aya ait APHB’de 01 (istirahat) eksik gün nedeninin bulunmaması durumunda bildirim yapılmamış sayılacaktır.

İstirahatin bittiği tarihin içinde bulunduğu aya ait APHB’de “istirahat süresinde çalışmamıştır” kutucuğu işaretlenecek ya da çalışılmadığına dair bildirim giriş ekranından bildirim yapılacaktır. Bu şekilde de bildirim yapılmaması durumunda idari para cezası uygulanacaktır.

Çalışılmadığına Dair Bildirim Girişi Hakkında İdari Para Cezası Uygulamaları

İstirahat raporları elektronik ortamda gönderilen ve ödenekleri ödenen sigortalılar için işverenlerce “01-İstirahat”, “Çalışmadı” veya “Çalıştı” bildirimlerini yapmayanlar ya da yasal süresi dışında yapanlar e-Ödenek programı tarafından tespit edilmekte olup söz konusu bildirimleri yapmayan ya da yasal süresi dışında yapanlara ait liste SGK modülünde “Ceza uygulanacak raporlar” menüsünden alınabilmektedir.

Alınan listede;

1- Aylık prim hizmet belgesi üzerinde yer alan eksik gün nedeni “01-İstirahat” veya “istirahatli olduğu sürelerde, işyerinde çalışmamıştır” olarak”,

2- Manuel veya Elektronik Çalışılmadığına Dair Bildirim Giriş ekranından sigortalının istirahatli olduğu dönemde çalışıp çalışmadığını “Çalışmadı” veya “Çalıştı” olarak,bildirmeyen işverenlere

Ø  Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde belirtilen asgari ücretin yarısı(1777,50/2=888,75),

Ø  geç bildirenlere ise asgari ücretin onda biri tutarında(177,50) idari para cezası uygulanacaktır.

Eksik gün nedeni “01-İstirahat” bildirimini yapmayan ya da geç yapan işverenlere eksik gün nedeni bildirimi ile ilgili sigorta primleri mevzuatı gereği idari para cezası uygulandığının tespit edilmesi halinde ayrı bir ceza uygulanmayacaktır.

Aylık prim hizmet belgesinde, sigortalıya ait kazanç bildirilmeyen dönemde, eksik gün nedeni olarak “01-İstirahat”te bildirilmeyen ya da istirahatli olduğu dönemde kazanç bildirilen, fakat yeni açılan sütundan Çalışılmadığına Dair Bildirim Girişi “istirahatli olduğu sürelerde, işyerinde çalışmamıştır” olarak veya Kısa Vadeli Sigorta Kolları Uygulama Tebliğinin 5. maddesinde belirtilen adresten “çalıştı” ya da “çalışmadı” olarak bildirim yapılmayan sigortalıya ödenen ödenekler sigortalılardan tahsil edilmez, bu sigortalılara rapor verildiği yönünde işverenlerine SGK elektronik mesaj yollandığı ve anılan raporlar işveren tarafından Çalışılmadığına Dair Bildirim Giriş ekranında görülebildiği de göz önüne alınarak çalışılmadığına dair bildirim girişi yapılması yönünde tebligat gönderilmeden idari para cezası uygulanacaktır.

Uygulanacak idari para cezası tutarının belirlenmesinde çalışılmadığına dair bildirimin SGK yapılmaması ya da yasal süresi dışında yapılması belirleyici olduğundan, kısa vadeli sigorta servislerince bildirimin yapılmadığının tespiti halinde, asgari ücretin yarısı tutarında idari para cezası uygulanır.

Bununla birlikte idari para cezasına ilişkin tebligatın postaya verildiği tarihe kadar işverence çalışılmadığına dair bildirim yapılması halinde; bildirim geç yapılmış kabul edilecek ve asgari ücretin 1/10 tutarında idari para cezası uygulanır.

Sigortalının almış olduğu istirahat günlerinin birden fazla aya sarkması halinde ve son aya isabet eden rapor günlerine ait aylık prim ve hizmet belgelerinin SGK verileceği son tarihte son ay için “01-İstirahat” bildiriminin yapılmış olması halinde çalışılmadığına dair bildirim girişi yapılmış sayılacağından bu durumda idari para cezası uygulanmaz. Ancak, söz konusu raporlar için “01-İstirahat” bildiriminin yapılmaması durumunda istirahatin bittiği aya ait aylık hizmet prim belgesinin son verilme tarihi itibariyle işverenin çalışılmadığına dair bildirim girişinin aylık prim hizmet belgesi üzerinde, “istirahatli olduğu sürelerde, işyerinde çalışmamıştır” olarak veya işverene ait çalışılmadığına dair bildirim ekranında “çalıştı/çalışmadı” şeklinde yapılması gerekmektedir.

Çalışılmadığına Dair Bildirim Girişi İle İlgili Diğer Konular

Ø  Sigortalının yatarak tedavi gördüğü sürelerde, işveren tarafından çalışılmadığına dair bildirim yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Ø  Hastalık vaka türünde sıra numarası “1” olup, 2 veya daha az gün süreli raporlar için ödenek ödenmeyecek ve çalışılmadığına dair bildirim aranmayacaktır.

Ø  İşten çıkarılan veya statü değişikliği yapan sigortalılar için işveren tarafından sigortalının işten ayrıldığı tarihten sonraki süreler için çalışılmadığına dair bildirimin yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Ø  Birden fazla işverenin yanında çalışan sigortalının istirahatli bırakılması halinde; rapor, istirahat sona erme tarihinden önceki en son tarihte APHB ile prim bildiren işverenin “Çalışılmadığına Dair Bildirim İşlemleri” ekranına düşmekte olup, anılan işveren tarafından süresinde bildirim yapılacaktır.

Ø  İşyeri nakli sebebiyle giriş çıkış yapılan sigortalılar, işyeri değiştiren sigortalılar, işe giriş bildirgesi ya da işten çıkış bildirgesinin verilmemesi sebebiyle yanlış işyerine düşen raporlar için eski işverenin “personelim değildir” butonunu kullanması gerekmektedir.

Ø  Yasal zorunluluk olmamakla birlikte işverenler, sigortalılarına verilen istirahat raporları hakkında e-posta yoluyla bilgilendirilmektedir. E-posta ile bilgilendirilme yapılabilmesi için işverenlerin veya işveren vekillerinin kendilerine ait e-posta adres bilgilerini Kurum internet sayfasında yer alan e-SGK/Diğer Uygulamalar-Çalışılmadığına Dair Bildirim Giriş ekranı içinde yer alan “İşveren İletişim Bilgileri” panelinden giriş yapmaları gerekmektedir. Ancak çeşitli nedenlerle e-posta ile bilgilendirme yapılmaması veya yapılamaması işverenlerin Kuruma çalışılmadığına dair bildirim yapma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Ø  Sigortalının işten çıkışının verildiği tarihten sonra henüz 9. gün ve öncesinde istirahat raporu verilmesi halinde işverenince çalışılmadığına dair bildirim yapılmasına gerek bulunmamakta olup bu raporların İPC listesine düşmesi halinde ceza uygulanmayacaktır. Vedat İlki

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8944

Tehlikeli ve yıpratıcı bazı işlerle uğraşanlara diğer çalışanlara oranla daha erken emeklilik hakkı tanınmaktadır. 5510 Sayılı Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde sayılan ve aralarında maden işçileri, döküm işçileri, asker-polis ve MİT mensupları ile gazetecilerin de olduğu işlerde çalışanlara işlerinin tehlikeleri nedeniyle yıpranmaları nedeniyle fiili hizmet süresi zammı uygulanmaktadır. Yani bu işlerde bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için ilave süre eklenmektedir.

Bu işlerin ortak özelliği, yapılan işin maruz kalınan tehlikesinin diğer işlerden daha ağır olmasıdır, örneğin; yeraltı işleri gibi. Yine her 360 gün için eklenen süreler 40’ıncı maddede sayılan işlerin risklerinde göre 60, 90, 180 gün şeklinde değişim göstermektedir.

Fiili hizmet süresi zammı kapsamında sayılan iş veya görevlerde çalışan sigortalıların fiili hizmet süresi zammından yararlanabilmesi için yasada belirtilen işyerlerinde ve belirtilen işleri fiilen yapması gerekmektedir.

5510 sayılı Kanun'a göre yıpranma payı olan meslekler;

1) Kurşun ve arsenik işlerinde çalışanlar 60 - 90 gün.
2) Cam fabrika ve atölyelerinde çalışanlar 60 gün.
3) Cıva üretimi işleri sanayinde çalışanlar 90 gün.
4) Çimento fabrikalarında çalışanlar 60 gün.
5) Kok fabrikalarıyla Termik santrallerde çalışanlar 60 gün.
6) Alüminyum fabrikalarında çalışanlar 60 gün.
7) Demir ve çelik fabrikalarında çalışanlar 90 gün.
8) Döküm fabrikalarında çalışanlar 60 gün.
9) Asit üretimi yapan yerlerde çalışanlar 90 ile 180 gün.
10) Madenlerin yer altında çalışanları 180 gün.
11) Radyoaktif ve doğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler radyoiyonizan maddelerle veya bütün diğer korpüsküler emanasyon kaynakları yapılan işler ile yapılan işlerde çalışanlar 90 gün.
12) Su altında çalışanlar 60 gün.
13) Türk Silahlı Kuvvetlerinde Ssbay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaşlar ve sözleşmeli erbaş ve erler 90 gün.
14) Emniyet ve MİT mensupları 90 gün.
15) İtfaiye veya yangın söndürme işlerinde çalışanlar 60 gün.
16) Basın Kartı Yönetmeliği'ne göre çalışan gazeteciler 90 gün.
17) TRT'de Basın Kartı Yönetmeliği'ne göre çalışanlar 90 gün.
18) Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan bakanlar 90 gün fiili hizmet zammı alıyor.

Fiili hizmet süresi zammından yararlandırılması için sayılan işyerlerinde çalıştıkları halde, söz konusu işleri/görevleri yapmayan veya sayılan işleri/görevleri yaptıkları halde, söz konusu işyerlerinde çalışmayan sigortalıların işyeri ve iş koşulu şartı bir arada yerine gelmediğinden fiili hizmet süresi zammından yararlandırılmaları mümkün değildir.

Ayın bazı günlerinde fiili hizmet süresi zammına tabi işlerde çalışıp bazı günlerde fiili hizmet kapsamı dışında çalışan sigortalılar olabilecektir. Bu sigortalıların bildirimi fiili hizmet süresi kapsamında geçen süreleri için öngörülen uygun belge türleri ile yapılacak, kapsam dışındaki çalışmalar ise yine uygun aylık prim ve hizmet belgesi ile bildirilecektir.

Bunun yanı sıra bazı günler de fiili hizmet kapsamında değildir. Uygulamada yaşanan bu detay hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu, 03.11.2017 tarihli duyurusunda fiili hizmet süresine tabi çalışanların gün bildirimleri ile ilgili sınırlama getirildiği belirtilmiştir.

5510 sayılı Kanun'un 40’ıncı maddesi kapsamında fiili hizmet süresi zammına tabi olan işyerlerinde çalışan sigortalıların çalışılan ayın bazı günlerinde kapsam dışı işlerde geçen süreleri ile kapsamda olan işlerde fiilen çalışmayarak risklerine maruz kalmadıkları ulusal bayram ve genel tatil günleri ile yıllık izin, ücretsiz izin, ücretli izin, sıhhi izin ve eğitim kurs süreleri fiili hizmet kapsamında değerlendirilmemektedir.

Diğer bir deyişle bir gazeteci ya da döküm işçisi hafta tatili yada bayram günleri için yıpranma payından yararlanamayacaktır.

Buna göre fiili hizmet kapsamındaki işyerlerinden SGK’ya aylık prim ve hizmet belgesiyle yapılan fiili hizmet süresi zammı kapsamındaki bildirimler için yer altında çalışanlar (Maden ocakları (elementer cıva bulunduğu saptanan cıva maden ocakları hariç), kanalizasyon ve tünel yapımı gibi yer altında yapılan işlerde çalışanlar) hariç olmak üzere yukarıda açıklandığı şekilde tatil, izin, kurs veya iş öncesi veya sonrası hazırlık süreleri hariç tutularak e-bildirge programında her ay için azami 26 gün kontrolü konulmuş olup, aynı işyerinden farklı belge türleri ile toplamda 30 günden fazla hizmet bildirilmemesi gerekmektedir. (Örneğin; (01) nolu belge türü ile 4 gün, (32) nolu belge türü ile 26 gün gibi).

Sigortalıların sosyal güvenlik haklarını sorunsuz bir şekilde elde etmeleri bakımından işverenlerin fiili hizmet kapsamında değerlendirilmeyen sürelere dikkat etmesi ve bir ay içinde çalışılan prim günlerinin uygun belge türüyle bildirilmesi önemlidir.

Sosyal güvenlik sistemimizde on yıllardır devam eden yıpranma uygulamasının değiştirilmesinin ve tehlikeli-yıpratıcı işlerde çalışanların hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile yıllık izin, ücretsiz izin, ücretli izin, sıhhi izin ve eğitim kurs süreleri zora sokacağı ve huzursuz edeceği kesindir. Resul Kurt

https://www.dunya.com/kose-yazisi/gazetecilere-ve-tehlikeli-islerde-calisanlara-yipranma-soku/390185

Bilindiği üzere 1 Sıra No.lu Elektronik Defter Tebliğinin “Elektronik Defterin Muhafazası ve İbrazı” bölümünü düzenleyen 4. maddesinde; mükelleflerin e-defter uygulaması kapsamında oluşturulan elektronik defter ve beratların muhafaza ve istenildiğinde elektronik, manyetik veya optik araçlar vasıtasıyla eksiksiz ve okunabilir şekilde ibraz etmekle yükümlü olduğu açıklanmıştır.

Elektronik ortamda muhafaza edilen belgeler çeşitli nedenlerle kullanılamaz hale gelmektedir:

Siber saldırı: Bilgisayardaki önemli dosyalar hacker (bilgisayar korsanı) tarafından şifrelenerek kullanılmaz hale getirilmekte, şifrenin çözülmesi için para istenmektedir.

Bilgisayar virüsleri: Kötü niyetli yazılımlar nedeniyle dosyalar silinmekte ya da kullanılamaz hale gelmektedir. Çoğu zaman dosyaların geri getirilmesi mümkün olmamaktadır.

Kötü niyetli çalışanların eylemleri: Şirkete zarar vermek isteyen çalışanlar kasıtlı olarak dosyaları silmektedir.

Donanımsal arıza: Bilgisayar parçalarının arızalanması sonucu dosyalar zarar görmekte ya da kullanılamaz hale gelmektedir.

Diğer nedenler: Yangın, hırsızlık, doğal afetler gibi nedenlerle bilgisayar ve elektronik dosyalar kullanılamaz hale gelmektedir.

E-Defter dosyaları oluşturulduktan sonra dosya içerisindeki veriler çeşitli algoritmalar ile özetlenerek e-defter beratlarında yer alan BERAT’A KONU OLAN DOKÜMANIN İMZA DEĞERİ ve GİB ONAY BİLGİLERİ oluşturulmaktadır. Yukarıda sayılan nedenler sonrasında kullanılamaz hale gelen e-defter dosyalarını yeniden oluşturmak için kayıtlar yeni baştan tek tek girilse dahi e-defter beratlarındaki imza değerinin aynı olması mümkün değildir. Zira muhasebe kayıtlarındaki açıklamalarda bir nokta bile değişse imza değeri tamamen farklı oluşmaktadır. Olası bir denetimde inceleme elemanı defterlerin sonradan değişikliğe uğradığını tespit edecektir.

E-defter dosyaları zarar gören mükelleflerin Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunması, Gelir İdaresi Başkanlığı’na dilekçe ile bilgi vermesi, veri kurtarma merkezlerinden durum tespit tutanağı alması, muhasebe kayıtlarını yeniden oluşturması ve Yeminli Mali Müşavir tarafından özel amaçlı rapor hazırlanması gerekmektedir.

Muhafaza ve ibraz yükümlülüğünün eksiksiz olarak yerine getirilebilmesi ve yukarıda bahsedilen kayıpların yaşanmaması için elektronik belgelerin belirli aralıklarla kayıtların tutulduğu bilgisayarlardan bağımsız bir cihazda ve CD, harici bellek gibi farklı ortamlarda yedeklenerek yetkisiz kullanıcıların da erişiminin mümkün olmadığı yerlerde saklanmasını tavsiye ediyoruz.

http://www.saymmas.com.tr/?p=5817

İşbaşı Eğitim Programına Katılım İçin Adayın Program Başlamadan En Zz 1 Ay Öncesinde Sigorta Primi Kesilmiş Olmalıdır.

I-GİRİŞ

Eşyası teminat hükmünde olan yerler yasada tek tek sayılmak yoluyla belirlenmiş ve sınırlandırılmıştır(1). Eşyası teminat hükmünde olan yerler; bar, otel, han, pansiyon, çalgılı yerler, sinemalar, oyun ve dans yerleri, birahane, meyhane ve genel evlerdir. Yorum yapılmak suretiyle bu kapsamın değiştirilmesi mümkün değildir. İlk bakışta, konaklama yerleri ile eğlence yerlerinin kapsama alındığı izlenimi ortaya çıkmakla beraber böyle bir genelleme yapılması mümkün görülmemektedir.

Yasal düzenleme gereği, sayılan işlemlerle sınırlı olmasının nedeni, hükmün gerekçesinde, bu yerlerin muvazaalı olarak başka kişilere ait gösterilmesi nedeniyle, işletme faaliyetinin gerektirdiği vergilerin ödenmemesi, kötüye kullanmaların olması olarak izah olunmaktadır.

II- TEMİNAT OLARAK EŞYALARIN KABUL EDİLDİĞİ İŞYERLERİ NERELERDİR?

Yasa hükmünde teminat olarak kabul edilen eşya yalnızca anılan yerlerin işletilmesinden kaynaklanan kamu borçları için teminat hükmündedir. Bu sınırlama yasada “bu müesseselerin işletilmesinden doğan amme borçlarına karşı” ifadesi kullanılarak getirilmiştir. Borçlunun başka nedenlerle doğmuş olan borçları için bu eşyalar teminat olarak kabul edilmez. Örneğin, hem bar işleten hem de beyaz eşya ticareti yapan bir kişinin beyaz eşya ticareti dolayısıyla doğan vergi borçları için barda bulunan eşya teminat olarak kabul edilmez.  Borçlunun beyaz eşya ticaretinden doğan vergi borcunun tahsili için barda bulunan eşyanın paraya çevrilmesi gerekirse haciz işlemlerinin uygulanması gerekir.

Bu yerlerin işletilmesinden doğan borçlar doğrudan  bunların  işletilmesinden doğan alacak asıllarının yanı sıra, bunlara ait ceza, faiz ve zamlar gibi fer’i borçları da kapsar.  Bu tür işyerlerinin  işletilmesinden  doğan vergi ve  harçlarla buralarda çalışan  işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanan  sigorta primleri bu nitelikteki borçlar olarak kabul edilebilecektir.

III- TEMİNAT NİTELİĞİNDE SAYILAN EŞYALAR

Teminat  hükmünde olan eşya, sayılan yerlerde bulunan ve  taşınır nitelikteki eşya ve işletmede kullanılmak için bulunan malzemedir. Bu eşyalar, masa, sandalye, çatal, kaşıt, bıçak, müzik aletleri gibi her türlü eşya ile yiyecek ve içecek mal ve  malzemelerini  içermektedir.    

Bununla birlikte, teminat hükmünde olan eşyaya bir sınırlama bir de belirleme getirilmiş bulunmaktadır.  Sınırlama, taşınmaz sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı eşyalarla ilgilidir.  Kira sözleşmesinde  taşınmaz sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı demirbaş ve eşyalar hükmün dışında tutulmuştur. Bu şekilde, taşınmaz sahibinin malı olan eşya ve malzemelerin  kiracının borcunun teminat sayılması ve dolayısıyla da taşınmaz sahibinin kiracının borcunu ödemek zorunda kalması önlenmiştir. Ancak bu eşyanın teminat hükmü dışında tutulması  için kira sözleşmesinde taşınmaz sahibinin demirbaşı olduğunun yazılı  olmasının yanında kira sözleşmesinin noterden onaylı olarak yapılmış olması  zorunludur.

Noter  tasdikinin  ne zaman  yapılmış olması gerektiği konusunda bir   sınırlama bulunmamakla birlikte, amacın sağlanması bakımından kira sözleşmesinin imzalandığı tarihte noterden onaylatılmış olmasının aranması gereği  bir zorunluluktur. Bununla birlikte, amaç kamu alacağını teminat altına almak olduğuna göre, kamu alacağı doğmadan, yani borçlunun ödemediği kamu borcunun doğduğu tarihten önceki bir tarihte noterden onaylatılmış olmasının yeterli görülmesi gerektiği kanısındayız(2).

Buna göre, belirleme ise otel, han ve pansiyonculuk işletmelerinde konuk ve kiracıların kendilerine ait eşyanın teminat hükmünde olmadığıdır. Bu eşyanın mülkiyeti müşteriye ait olduğundan işletme sahibinin  borçlarından dolayı  bunların teminat olarak kabul edilmesi  zaten mümkün olmamaktadır.  Bununla birlikte, tartışmaya yol açmamak için bu konuda açık düzenleme yapılmıştır. Bu konuda alacaklı vergi dairesi ile misafir ve kiracılar arasında uyuşmazlık çıkması durumunda  kanıtlama yükümlülüğünün kime ait olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürülebilirse de bize göre, olayın ve eşyanın durumuna göre değerlendirme  yapılması gereği bulunmaktadır(3). Şöyle ki,  bazı eşyanın konuk veya kiracıya ait olduğu eşyanın kendisinden belli olabilir. Örneğin, elektrikli tıraş makinesinin mülkiyetinin kime ait olduğunun tartışılması gereksizdir. Bununla birlikte bütün odalarında aynı motel televizyon olan bir otel veya pansiyonun odasının birindeki televizyonun kendisine ait olduğunu iddia eden müşterinin bu iddiasını kanıtlaması gerekmektedir.

Diğer taraftan, madde hükmü 2004 sayılı İİK’nun kiralayanın hapis hakkını tanzim eden 270.madde hükmü ile hapis hakkına tabi kaçırılan eşyanın geri getirilmesi ile ilgili 271. madde hükümlerini saklı tutmuştur.  Keza, noter marifeti ile kira sözleşmesinde gayrimenkul sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı eşya ve malzeme, bu hüküm dışında bırakılmıştır. Ancak, bunun için demirbaşların, kira mukavelesinde tek tek belirtilmiş olması, sözleşmenin de noter onaylı olması gereklidir.

İyi niyetli üçüncü kişilerin söz konusu yerlerdeki mallar üzerindeki hak ediş iddiaları, alacaklı kamu idaresinin, 12. maddede düzenlenen teminat hakkına zarar getirmemektedir. Ancak Medeni Yasanın mülkiyeti koruma sözleşmesini düzenleyen maddesi hükmü ile (4) Borçlar Yasasının taksitli satışlarda alıcının temerrüdü durumunda satımın feshini tanzim eden 222. maddesi hükmü hükümlerine dayanılarak yapılacak olan istihkak iddiaları da ayrıca  saklı tutulmuş bulunmaktadır. Bu madde hükümlerine uygun olarak yapılacak istihkak iddiaları geçerli bulunmaktadır.  Alacaklı kamu idaresinin belirtilen madde ile tanınmış olan teminat hakkını tesirsiz hale getirecektir(5). Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-Vergi_borcu_dolayisiyla_6183_Sayili_Kanuna_gore_esyasi_teminat_hukmunde_olan_isyerleri_kimlerdir-15096.htm


(1) 6183 sayılı yasa md.12

(2) YILMAZ Kazım, “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Yasa”, Ce-Ka Yayınları, Ankara, 2006, s.154

(3) YILMAZ age. s.155

(4) Medeni Kanunun mülkiyeti muhafaza sözleşmesini düzenleyen 688 (Yeni Medeni yasa md.764 vd)

(5) Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Kararı, 19.6.1995 gün ve E:1995/3110-K:1995/3688 sayılı karar. Ve yine, Danıştay 7. Daire, 28.2.2001 gün ve E:2000/2746-K:2001/681 sayılı karar.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğünce 2017/12 sayılı Genelge yayımlanmış olup, söz konusu Genelge ile gümrük işlemi yapan ithalatçı ve ihracatçı firmaların, kendi işlemleri hakkında doğru ve hızlı bir şekilde bilgi edinebilmeleri için Gümrük Eşya Takip ve Analitik Performans Programının (GET-APP) uygulamaya konulduğu bildirilmiştir.

Program vasıtasıyla eşya sahibi, eşyasının gümrükte nerede bulunduğunu, işlemlerinin hangi aşamada olduğunu ve ortalama işlem sürelerini anlık olarak takip edebilecektir.

Firmalar, kendilerine tanınan yetkiler kapsamında, alıcı/gönderici olarak kayıtlı bulundukları beyan ve beyannamelere ait işlemleri görebilecektir.

Programdan yararlanmak isteyen ithalatçı ve/veya ihracatçı firmalar, Bakanlık web sayfasında yer alan GET-APP üzerinden başvuruda bulunacaklardır.

Programın kullanımı, ilgili veri alanları, başvuru prosedürü gibi hususlar ekte yer alan Kullanma Kılavuzunda açıklanmıştır.

Emekli aylığı planlaması kısa vade de düşük getirisi vardır. Uzun vadede ise yüksek getiriye sahiptir.

Kayıt dışının en önemli etkeni ise,sigorta primine esas ücretin düşük gösterilmesiyle birlikte ileride alacağınız emekli maaşları düşük oluyor,yükselir mi evet,nasıl dava yoluyla.

Oysa işverenleriniz tarafından maaşlarınıza gerçek ücret üzerinden gösteriliyorsa ,o zaman zaten sorun yok.

2008/10 sonra SSK ve Bağ-Kur emekli aylığı hesaplaması aynı mantıkla yapılıyor.

Bağ-Kur kendi primini ödüyorsa yüksek matrahtan primini yatırması ileride emekli maaşını yüksek almasına sebep olacaktır.

Emekliliğini planlamaya örnek okurumuz.

Kadın okurumuz 10.12.1973 doğumlu olup,18.02.1992 SSK olmuş,48 yaşında 5525 günle emekli olacak.

Emeklilik ihmal edilmiş,planlama yapılmamış,2000’den sonra süreler de 2 doğum var,2000 ila 2008/09 döneminde asgari ücretten çalışmalar,doğum borçlanması tavandan yapsa da bugün şartlarında 6,5 katı yada 5 katı ne kadar emekli aylığına etkisi olacak.

Bu okurumuz 7420 günü olup asgari ücretten Ekim 2017 kadar prim ödemesi olsa idi ek ödeme dahil 1.028 TL.

Oysa okurumuz 5525 günü 2008/09 dönemine kadar tamamlamış ve 2008/10 sonra hiç çalışmamış 1.330 TL. emekli aylığı ek ödeme dahil alırdı.

Okurumuz 2008/10 sonra özellikle 2011 yılı ve izleyen yıllarda 2 asgari ücret üzerinde çalışarak ek ödeme dahil 1.292 TL. emekli aylığı bağlanmasını yakalamıştır.

Bundan sonra bir şirket ortaklığı olursa 4/b statüsünden primlerini 6 Bin yada 7 Bin tutarında öderse 4/a 4 Bin tutarında prim ödeyeceğinden 11Bin TL. matrah dikkate alınarak.

4 yıl sonra emekli aylığını 1.300 TL üstünden ortalama 1.600 ila 1900 TL yükseltecektir.

Şirket ortağı okurlarımız;

1/3/2011 tarihinden itibaren hizmet çakışmaları Kanunun 4 -1(b) bendi kapsamında  sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı 4 -1(a) bendi kapsamında sigortalı olarak bildirilemeyeceklerinden, bu durumdaki sigortalılar 1/3/2011 tarihinden önce olduğu gibi bu tarihten sonra da kendi işyerlerinde 4 -1 (a) bendine göre sigortalı olamayacaklardır.

4/(a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde çalışmaları halinde ise 4/(a) bendi kapsamındaki sigortalılıkları geçerli sayılacaktır.

Kanunun 4 -1(a) ve (b) bendine tabi sigortalılığın çakışması nedeniyle 4/(a) bendi kapsamındaki sigortalılığı esas alınanlar 1/3/2011 tarihinden sonra yazılı talepte bulunmak ve 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ve üst sınırına ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla,4/ (b) bendi kapsamındaki çalışmasından dolayı talep tarihinden itibaren 4/(b) bendi içinde prim ödeyebileceklerdir. Ancak 4/(a) ve (b) bendi için  ödenecek primlerin toplamı prime esas kazancın üst sınırından fazla olamayacaktır.

Kanunun 4 -1 (b) bendi kapsamında ödenecek primler uzun vadeli sigorta kolları yönünden 26 ncı, 28 inci ve 32 nci maddelerinin birinci fıkralarının uygulanmasında 4 -1 (a) bendine tabi hizmetlerle birlikte dikkate alınacaktır. Ancak, hizmetin değerlendirilmesinde ay 30 günü, prime esas kazançlar ise Kanunun 80 inci maddesine göre belirlenen azami kazancı geçemeyecektir. Vedat İlki

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8943

Perşembe, 09 Kasım 2017 09:07

Torba Yasada Kabul Edilen Maddeler

Kamuoyunda “torba tasarı” olarak bilinen, Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın, 8 maddesi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Kabul edilen maddelere göre, Telgraf ve Telefon Kanunu‘nda değişiklik yapılarak; Hazine payı, evrensel hizmet katkı payı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun masraflarına katkı payı uygulamasında tereddütlere ve ihtilaflara neden olan konuları çözüme kavuşturacak yeni bir sistem kurulacak.

İmtiyaz sözleşmeleri kapsamında yetkilendirilen işletmecilerin ödemekle yükümlü olduğu kurum masraflarına katkı payının matrahı, işletmecilerin yıllık net satışları olarak belirlenecek.

Buna göre, kurum tarafından sayısı sınırlandırılarak ulusal çapta, kamuya açık mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere imtiyaz sözleşmeleri veya yetkilendirilen işletmeciler, aylık brüt satışlarının yüzde 15’ini Hazine payı olarak ödeyecek.

Yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere yetkilendirilen diğer işletmeciler, aylık brüt satışlarının yüzde 15’ini Hazine payı olarak verecek.

Kurum tarafından hava taşıtlarında GSM veya IMT-2000/UMTS standartlarında mobil elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere yetkilendirilen işletmeciler de söz konusu hizmet kapsamındaki aylık brüt satışlarının yüzde 15’i tutarında Hazine payı olarak ödeme yapacak.

Hazine payının süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, payın bir katı tutarında cezai şart uygulanacak.

Süresinde ödenmeyen Hazine payı, evrensel hizmet katkı payı, kurum masraflarına katkı payı tutarları ile bunlara bağlı gecikme faizi ile ilgili olarak uluslararası tahkim de dahil her türlü yargı organında açılacak davalarda husumet kuruma yöneltilecek.

Köy Kanunu‘na göre satışı yapılan taşınmazlarla ilgili olarak, belirlenen süre içerisinde binalarını yapmayan ya da taksitlerini ödemeyen hak sahipleri ile 31 Aralık 2020 tarihinden önce süreleri dolacak hak sahiplerine, binalarını yapmaları veya taksitlerini ödemeleri amacıyla 31 Aralık 2020 tarihine kadar ek süre verilecek ancak bu süre içerisinde de hak sahiplerinin binayı yapmaması veya taksitleri ödememesi durumunda, bu taşınmazlar köy tüzel kişiliği adına, tüzel kişiliğini kaybeden köylerde ise ilgili belediye adına resen tapuda tescil edilecek.

Tasarıyla, “terk edilmiş gemiler” ya da sahibi belli olsa bile “üzerinde takyidat bulunan terkedilmiş gemiler” sorunu gideriliyor.

Buna göre, liman başkanlığı; idari sorumluluk sahasında can, mal, çevresel risk taşıyan, seyir ve seferin selametine engel olabilecek vaziyette karaya oturan, yan batık, batık, terk edilmiş veya atıl halde bulunan gemileri ve eşyasını çıkaracak ya da bulunduğu yerden kaldıracak. Bu süre 45 günden fazla olamayacak.

Belirlenen müddet, gemi yabancı bayraklı ise geminin sicile kayıtlı olduğu devletin ilgili makamlarına, donatana ve kaptana bildirilecek; bu kişilerin adresleri bilinmiyorsa herhangi bir uluslararası denizcilik bülteninde ilan edilecek. Gemi Türk bayraklı ise donatan veya kaptana bildirilecek. Bu kişilerin adresleri bilinmiyorsa yurt düzeyinde dağıtımı yapılan ve tirajı 100 binin üzerinde olan gazetede ilan edilecek.

Tayin edilen süre içinde, bildirimde bulunulanlara ulaşılamaması veya ulaşılsa dahi ilgililer tarafından geminin çıkarılmasından ya da bulunduğu yerden kaldırılmasından imtina edilmesi halinde liman başkanı, gemi ve eşyasını çıkarmaya, çıkarttırmaya, kaldırmaya, kaldırtmaya, imha ettirmeye, satmaya ve sattırmaya yetkili olacak.

Tasarıyla yaz saati uygulamasına ilişkin de düzenleme yapılacak.

Buna göre, “Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Kanun‘da”, “Başlangıç ve bitiş tarihleri belirtilmek ve 1 saati aşmamak şartıyla yaz saati uygulamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir” hükmü, “Bakanlar Kurulu, 1 saati aşmamak kaydıyla ileri saat uygulaması yapmaya yetkilidir” şeklinde değiştirilecek.

Kamu alacaklarının yurt dışında bulunan vatandaşlar veya yabancı uyruklu kişiler tarafından yurt dışı bankaların banka kartı ve benzeri kartları ile ödenmesinde aracılık yapacak yurt içi bankalar, katlanacağı giderler için komisyon alabilecek.

Öte yandan CD, DVD, ses kaseti gibi taşıyıcı materyaller ile fikir ve sanat eserlerinin çoğaltılmasına yarayan her türlü teknik cihazı imal ve ithal eden kişilerden, yüzde 3’ü geçmemek üzere Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen oranlar çerçevesinde yapılan kesintilerin aktarılacağı kurumda değişiklik yapan 7. madde, önerge ile tasarıdan çıkarıldı. 

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top