Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Bu yıl 18 ay askerlik borçlanması bedeli olarak ödenen 10 bin 238 TL için 1535 TL vergi indiriminden faydalanılabilir. Böylece borçlanmanın asgari ücretliler için %15’i devlet tarafından finanse edilmiş oluyor.

5 SORU CEVAP

1 - Soru: 1975 doğumluyum. Sigorta girişim 1995. Askere 1993’te gitmiştim. Askerlik borçlanması yaparsam sigorta girişimi öne çekebileceğimi öğrendim. Kredi çekerek askerlik borçlanmasını ödeyebilir miyim? (Ahmet )

Emekli maaşını artırır
Cevap: Askerlik borçlanması yapacağınız süreye göre emeklilik yaşınızı bir yıl öne çekmeniz mümkün. Bunun için dilekçeyle SGK’ya müracaat etmeniz gerekiyor. Onaylandıktan sonra ödeme yapmanız için 1 ay süreniz var. Bu yıl için askerlik borçlanmasının bir günlük tutarı en az 18,96 TL’dir. 540 gün askerlik yaptıysanız 10 bin 238 TL, 600 gün askerlik yapmışsanız 11 bin 376 TL borçlanma yapmanız gerekiyor. Tüketici kredisiyle borçlanabilirsiniz. Askerlik borçlanması yaptıktan sonra 2000 yılı öncesi dönemi borçlandığınız için ileride bağlanacak emekli aylığınız artacaktır. 2017’de 18 ay askerlik borçlanması bedeli olarak ödenen 10 bin 238 TL için toplamda 1535 TL vergi indiriminden faydalanılabilir. Bu indirimle askerlik borçlanmasının asgari ücretliler için yüzde 15’inin devlet tarafından finanse edildiğini söylemek mümkün.

Türkiye için de giriş sayılıyor

2- Soru: 1956 doğumlu babam 1972-73 yıllarında Avusturya girişli ve 3 yıl sigortalılığı mevcut. Türkiye’de ise 95 yılı girişli ve burada 1 yıl bile olmayan bir sigortası var. Avusturya’daki bu girişini ve sigortasını Türkiye’ye saydırıp 1976 yılı öncesi girişi olanlar emeklilik hakkından faydalanabilir mi? (Deniz Sevim)
Cevap: Avusturya’daki 1972 yılındaki çalışması Türkiye için de giriş sayılıyor. Yaştan emeklilik için 3600 prim günü ve 15 yıl sigortalılık şartını doldurduğu 2023’te emekli olması mümkün. Bunun için Avusturya’daki süreleri borçlanması ve 6 yıl daha çalışması gerekmektedir.

3- Ölüm aylığı alabilirsiniz

Soru: Eşimden yeni boşandım. Herhangi bir yerde çalışmıyorum. Bu koşullarda babamın emekli maaşını alabilmem mümkün mü? (Nihan Kutnaz)
Cevap: Evlenirken çeyiz parası aldıysanız, evlilik tarihinden itibaren çeyiz parası 12 ay için ödendiyse 12 ay, 24 ay için ödendiyse 24 ay babanızdan ölüm aylığı alamazsınız. Bu süre dolduktan sonra tekrar hak sahibi konumuna gelirsiniz. Dolayısıyla bu sürenin sonunda SGK İl Müdürlüklerine veya SGK hizmet merkezlerine başvurarak ölüm aylığı talep edebilirsiniz.

4- Hem Bağ-Kur hem dul aylığı mümkün

Soru: Eşim devlet memuruydu 20 yıl önce vefat etti. Ben de dul aylığı alıyorum. Şimdi kendi adıma bir mantıcı dükkanı açacağım. Muhasebeci Bağ-Kur’lu olmam gerektiğini söyledi. Bu durumda dul aylığım kesilir mi? (Nagehan Sert)
Cevap: Eşiniz devlet memuru olduğu için size aylık Emekli Sandığı’ndan bağlanmıştır. Memur kocadan bağlanan dul aylığı dul eş Bağ-Kur’lu olursa kesilmez. Dolayısıyla bu durumda hem Bağ-Kur’lu olup, hem dul aylığını almaya devam edebilirsiniz.

5- Maaşın düşmemesi için SGK bildirimine dikkat!

Soru: 5 yıldır aynı işyerindeyim, maaşım 1700 TL ama işveren bordroda sigorta primini asgari ücret olarak göstermekte. Mesai ücreti de alamıyoruz. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?
Cevap: SGK’ya asgari ücretten bildirim yapılması ileride emekli maaşınızın düşük olmasına neden olacak. Bu nedenle bir an önce işverenle konuşup gerçek ücretiniz üzerinden SGK’ya bildirilmek istediğinizi ifade edin. Sorun çözülmezse ALO 170 hattına şikayette bulunabilirsiniz. Fazla mesailerinizin de ödenmediğini belirtin. Gelecek denetim sonrası da düzelmezse dava açmanız ve eksik ödenenler hakkında da talepte bulunabilirsiniz. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/askerlik-borclanmasinin-yuzde-15i-devletten/haber-675834

04 Kasım 2017 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30230

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan:

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; bağımsız denetçilerin etik kurallara uygun ve yüksek kalitede bağımsız denetim hizmeti sunabilmeleri amacıyla mesleki bilgi ve becerilerinin ihtiyaç duyulan seviyede tutulmasına ve geliştirilmesine yönelik usul ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ; bağımsız denetçilere yönelik sürekli eğitime ilişkin usul ve esasları kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 26/12/2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bağımsız Denetim Yönetmeliğinin 25 inci ve 49 uncu maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde kullanılan terimler, Bağımsız Denetim Yönetmeliğinde tanımlanan anlamları ile kullanılmıştır. Ayrıca, bu Tebliğde yer alan;

a) Akademik çalışmalar: Eğitim konularında yapılmış olan lisansüstü eğitim, kitap yazımı, makale yazımı gibi çalışmaları,

b) Başkanlık: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanlığını,

c) Diğer eğitim faaliyetleri: Eğitim konularında düzenlenen kongre, konferans, panel, seminer, sempozyum, çalıştay gibi faaliyetlere katılımı,

ç) Eğitim: Sürekli eğitimi,

d) Eğitim ve Yetkilendirme Bilgi Sistemi (EYBİS): Kurum tarafından elektronik ortamda oluşturulan, denetçi ve denetim kuruluşlarının yetkilendirme ve resmi sicil işlemlerinin yürütüldüğü, uygulamalı mesleki eğitimlere ilişkin her türlü bilginin alındığı, kayıt, tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli bir şekilde depolandığı veri tabanlarından oluşan bilgi işlem sistemini,

e) Etik kurallar: 21/5/2015 tarihli ve 29362 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Bağımsız Denetçiler İçin Etik Kurallar”ı,

f) İşbaşı eğitimi: Denetçiler tarafından fiilen yürütülen bağımsız denetim faaliyetlerini,

g) Komisyon: Kurum Başkanının onayıyla oluşturulan itiraz komisyonunu,

ğ) Kredi: Eğitim faaliyetleri sonucunda elde edilecek ve eğitim yükümlülüğünün tamamlanmasında kullanılacak değerleme ölçütünü,

h) Sicil: Bağımsız Denetçi Resmi Sicilini,

ı) Sürekli eğitim: Bağımsız denetçilerin etik kurallara uygun ve yüksek kalitede hizmet sunabilmeleri için gerekli olan mesleki bilgi ve becerilerinin yeterli seviyede tutulması ve geliştirilmesi amacıyla Kurumca belirlenen esaslar çerçevesinde yürütülen eğitimi,

i) Uzaktan eğitim: Eğitimin veya eğitim materyallerinin iletişim teknolojileri aracılığıyla eğitim alan kişilere ulaştırıldığı, belirli bir program dahilinde yürütülen eğitimleri,

j) Yönetmelik: Bağımsız Denetim Yönetmeliğini,

k) Yüz yüze eğitim: Eğitim alanların, eğitim süresince ders ve uygulamalara devam etme zorunluluğu bulunan, derslik veya bu amaçla kullanılabilecek bir mekanda, belirli bir program dahilinde yürütülen eğitimleri,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Eğitim Yükümlülüğü ile Eğitime İlişkin Esaslar

Eğitim yükümlülüğü

MADDE 5 – (1) Denetçiler, 3 yıllık dönem içerisinde; en az 60 kredisi temel mesleki konulardan olmak üzere, 120 kredi karşılığı eğitimi tamamlamak zorundadır.

(2) 3 yıllık dönemde “Etik Kurallar” konusundan en az 5 kredi karşılığı eğitimin tamamlanması gerekir.

(3) Denetçiler, temel mesleki konulardan her yıl en az 20 kredi karşılığı eğitimi tamamlamak zorundadır.

(4) 3 yıllık dönem içerisinde 120 kredinin en çok 60 kredisi destekleyici konulardan elde edilen kredilerle sağlanabilir.

(5) 120 kredinin sağlanıp sağlanmadığına ilişkin değerlendirme her yıl, eğitime tabi olunan önceki 2 yıl da dahil edilerek yapılır.

(6) Faaliyet izninin askıya alınması veya denetim faaliyetinin durdurulması hallerinde de sürekli eğitim yükümlülüğü devam eder.

Eğitim yükümlülüğünün başlangıcı

MADDE 6 – (1) Eğitim yükümlülüğü denetçinin sicile tescil edildiği tarihi izleyen ikinci takvim yılının başından itibaren başlar. Ancak yetkilendirildiği tarihi takip eden takvim yılı sonuna kadar sicile kaydedilmeyenlerin eğitim yükümlülüğü yetkilendirildiği tarih esas alınarak hesap edilir. Buna göre; denetçi geçmiş yıllara ilişkin eğitim açığını tamamlamadıkça sicile faal olarak kaydedilmez. Eğitim açığı yetkilendirildiği yılı takip eden beşinci ve sonraki takvim yıllarında tescil edilenler için 120 kredi olarak dikkate alınır. Eğitim açığının hesaplanmasında 13 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendindeki usul uygulanır.

Eğitim konuları

MADDE 7 – (1) Eğitim konuları, temel mesleki konular ve destekleyici konulardan teşekkül eder.

(2) Temel mesleki konular; muhasebe, denetim, etik kurallar, finans ve kurumsal yönetim konularını kapsar. Finans; sermaye piyasası, bankacılık, sigortacılık, özel emeklilik ve finansal yönetim konularından oluşur.

(3) Destekleyici konular; mesleki gelişime katkı sağlayacak diğer konular ile kişisel gelişime katkı sağlayacak konuları kapsar. Başkanlık destekleyici konuları belirlemeye yetkilidir.

Eğitim yöntemleri

MADDE 8 – (1) Eğitim yöntemleri; yüz yüze eğitim, uzaktan eğitim, işbaşı eğitimi, akademik çalışmalar ve diğer eğitim faaliyetlerinden oluşur.

(2) Yüz yüze eğitim veya uzaktan eğitim Kurum tarafından doğrudan yürütülebileceği gibi üniversiteler, eğitim kuruluşları, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları tarafından da yürütülebilir. Ancak bu kurum ve kuruluşlar tarafından temel mesleki konularda yürütülen eğitimlerden, eğitim kredisi elde edilebilmesi için, eğitim programının eğitim gerçekleştirilmeden önce Kurum tarafından onaylanmış olması ve gerekli görüldüğünde uygulamanın gözetimi şarttır.

(3) İşbaşı eğitiminde, mevzuatı uyarınca denetim öngörülen alanlarda en az denetçi unvanı ile katılım sağlanan bağımsız denetim faaliyetleri dikkate alınır.

(4) Eğitim yöntemleri arasında sayılmamış olmakla birlikte mesleki gelişime doğrudan katkı sağladığı ileri sürülen faaliyetler, yapılacak başvuru sonucunda Başkanlık tarafından değerlendirilerek eğitim faaliyeti olarak kabul edilebilir.

Eğitim kredileri

MADDE 9 – (1) Destekleyici konulardan elde edilen krediler, temel mesleki konular için zorunlu tutulan asgari kredi hesabında dikkate alınmaz.

(2) Mesleki konulardan herhangi birinde önemli değişiklik yapılmış olması halinde, Kurum yıllık zorunlu kredi miktarının belirli bir kısmının bu konulardan elde edilmesini zorunlu tutabilir. Bu durumda zorunlu tutulacak konular ve kredileri Şubat ayı sonuna kadar uygun vasıtalarla ilan edilir.

(3) Yüz yüze ve uzaktan eğitimde her 50 dakikalık ders, bir kredi olarak kabul edilir. Eğitim konularında sürekli eğitim veya lisans ve lisansüstü eğitim kapsamında ders verenler bu faaliyetlerinden yıllık en fazla 30 kredi elde edebilirler.

(4) Eğitim kredisi elde etmek amacıyla “muhasebe standartları”, “denetim”, “sermaye piyasası, bankacılık, sigortacılık ve özel emeklilik mevzuatı” ile “kurumsal yönetim ilkeleri ve finansal yönetim” konularında Kurum tarafından düzenlenen bağımsız denetçilik sınavlarına katılmak mümkün olup, başarılı olunan her bir sınav konusu için 20 kredi elde edilir.

(5) İşbaşı eğitimi kapsamında, kamu yararını ilgilendiren kuruluşlar nezdinde yürütülen her bir denetim için 3 kredi, diğer şirketler nezdinde yürütülen her bir denetim için 2 kredi elde edilir. Bu şekilde edinilen krediler destekleyici konulardan edinilmiş kredi olarak dikkate alınır. İşbaşı eğitimi ile elde edilen kredi 3 yıllık dönemde 20 krediyi geçemez.

(6) Akademik çalışmalar sonucunda elde edilecek krediler ile ilgili olarak;

a) Başarı ile tamamlanmış olması kaydıyla, eğitim konularında yapılan yüksek lisans eğitimi için 40 kredi, doktora eğitimi için 90 kredi elde edilir.

b) İçeriği Kurum tarafında uygun görülmesi kaydıyla; eğitim konularında yayımlanan her bir kitap için 60 krediye kadar kredi elde edilebilir. Çok yazarlı kitaplar için yazarlarının elde edeceği kredi miktarı o kitaptan elde edilecek toplam kredinin yazar sayısına bölünmesi suretiyle hesap edilir. Ancak çok yazarlı kitaplarda bölümlerin yazarları belirli ise bu kitaptan elde edilecek kredi yazdıkları bölümlerin kitap içindeki payına göre yazarlara bölüştürülür. Kitabın varsa editörü kitaptan elde edilen kredinin %15’ini müstahak olup kalan kredi yazarlara bölüştürülür.

c) Eğitim konularından; uluslararası indekslerde veya TÜBİTAK-ULAKBİM tarafından taranan hakemli dergilerde yayımlanan her bir makale için 5 kredi, diğer hakemli dergilerde yayımlanan her bir makale için 2 kredi, hakemsiz dergilerde yayımlanan her bir makale için bir kredi elde edilir. Çok yazarlı makalelerde yazarların elde edeceği kredi, makalenin müstahak olduğu kredinin yazar sayısına bölünmesi suretiyle hesap edilir.

(7) Diğer eğitim faaliyetleri ile elde edilecek krediler için;

a) Temel mesleki konularda düzenlenen kongre, konferans, panel, seminer, sempozyum, çalıştay gibi faaliyetlerin Kurum tarafından veya Kurum ile birlikte düzenlenmesi halinde bu faaliyetlerde konuşmacı olanlar 5 kredi, katılımcılar katıldıkları her bir gün için 2 kredi elde eder. Diğer kurum ve kuruluşların düzenlemiş oldukları bu faaliyetlerde konuşmacı olanlar 4 kredi, katılımcılar katıldıkları her bir gün için bir kredi elde ederler.

b) Destekleyici konularda düzenlenen kongre, konferans, panel, seminer, sempozyum, çalıştay gibi faaliyetlerde konuşmacı olanlar 4 kredi, katılımcılar katıldıkları her bir gün için bir kredi elde ederler.

c) Kurum tarafından oluşturulan “çalışma ve danışma komisyonlarına” katılım sağlanan her gün için komisyon temel mesleki konularda oluşturulmuş ise 5 kredi, destekleyici konularda oluşturulmuş ise 4 kredi elde edilir.

(8) Eğitim konuları ile ilgili olmak kaydıyla bir mesleğin veya faaliyetin icra edilmesi için ilgili mevzuatında lisans, sertifika, yetki belgesi gibi belge alma zorunluluğu bulunan ve bir eğitim ve/veya sınav sonucunda verilen her bir belge için 5 kredi elde edilir. Bu şekilde elde edilen krediler temel mesleki konulardan olması halinde yılda 10 krediyi geçemez.

(9) Yüz yüze ve uzaktan eğitimlerde her bir gün için en fazla 7 kredi elde edilebilir.

Eğitimin belgelendirilmesi ve bildirimi

MADDE 10 – (1) Eğitim faaliyetleri sonucunda kredi elde edilebilmesi için bildirim süresi içerisinde tevsik edici belge sunulması zorunludur.

(2) Destekleyici eğitim konularından “diğer eğitim faaliyetleri” kapsamındaki faaliyetlerin EYBİS vasıtasıyla beyan edilmesi yeterlidir. Ancak, Kurum tarafından talep edilmesi halinde tevsik edici bilgi ve belgelerin sunulması gerekir.

(3) Eğitim faaliyetlerinden bir takvim yılı içerisinde elde edilen krediler o takvim yılının kredi hesabında dikkate alınır. Ancak yüksek lisans ve doktora eğitimi ile kitap yazımından elde edilen krediler bölünerek edinildiği yılda ve takip eden iki yıl içinde kullanılabilir.

(4) Eğitim faaliyetine katılımı gösteren bilgi ve belgeler üçer aylık dönemler halinde üç aylık dönemi takip eden ayın 15’ine kadar EYBİS üzerinden Kuruma bildirilir.

(5) Verilen ek süreden sonra bildirimi yapılan faaliyetler için kredi elde edilemez.

Eğitimin değerlendirilmesi

MADDE 11 – (1) Eğitime ilişkin bildirimler, Eğitim ve Yetkilendirme Daire Başkanlığı tarafından değerlendirilir.

(2) Eğitim açığı tespit edilmesi halinde bu eksikliğin tamamlanması için ilgililere üç aydan fazla olmamak üzere ek süre verilebilir. Eğitim açığı olanlara ek süre verilmesi, cari yıla ait eğitim yükümlülüğünün süresini uzatmaz.

(3) Eğitime ilişkin bildirimlerin değerlendirilmesi sonucunda yapılan tebligata karşı tebellüğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma itiraz edilebilir.

İtiraz komisyonu

MADDE 12 – (1) İtiraz komisyonu, Kurum Başkanı tarafından görevlendirilen, bir başkan yardımcısının başkanlığında toplam üç üyeden oluşur. Başkan ayrıca, üç yedek üye belirler. Asıl üyelerin herhangi bir nedenle komisyona katılamamaları halinde yedek üyeler komisyona katılır.

(2) Komisyon, eğitim kapsamında yapılacak itirazları inceleyerek karara bağlar.

(3) Komisyon gerekli oldukça üye tam sayısı ile toplanır ve oy çokluğu ile karar alır.

(4) Komisyonun sekretarya hizmetleri, Eğitim ve Yetkilendirme Daire Başkanlığı tarafından yürütülür.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İdari Tedbirler ve Çeşitli Hükümler

İdari tedbirler

MADDE 13 – (1) Verilen ek süre içerisinde eğitim açığını tamamlamayan denetçilerin denetim faaliyetleri durdurulur ve bunlar sicilde gayri faal olarak gösterilir.

(2) Denetim faaliyetleri durdurulan denetçiler, bağımsız denetim faaliyetlerinde denetçi unvanı ile görev alamazlar. Gayri faal konumları devam ettiği sürece bunların refakatinde uygulamalı mesleki eğitim yapılamaz.

(3) Denetim faaliyetleri durdurulan denetçiler faal konuma gelebilmek için eğitim açığını tamamladığını gösteren belgelerle Kuruma başvurur. Bu kişiler için eğitim kredisinin değerlendirilmesinde;

a) Tedbirin kaldırılması talebinin, yılın ikinci yarısında yapılması halinde başvuru yapılan yılda elde edilmesi gereken kredi de dikkate alınır.

b) Tedbirin kaldırılması talebinin, tedbir kararının uygulandığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılında veya sonrasında yapılması halinde eğitim yükümlülüğü 120 kredi olarak dikkate alınır.

(4) Talepleri nedeniyle sicilde gayri faal olarak gösterilen denetçilerden tekrar faal konuma gelebilmek için talepte bulunanların sürekli eğitim kredisinin değerlendirmesinde üçüncü fıkra hükümleri uygulanır.

(5) Geçmiş yıllara ilişkin eğitim açığının tamamlanmasında kullanılacak kredilerin hesabında, yetkilendirildiği tarihten öncesine ait olmamak kaydıyla, en fazla talep tarihinden önceki üç yılda alınan eğitimler dikkate alınır.

(6) Yönetmeliğin 25 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca eğitim yükümlülüğü getirilen kişilerin bu eğitim faaliyetlerinden elde ettikleri krediler, sürekli eğitim kredisi hesabında dikkate alınmaz.

Mücbir sebepler

MADDE 14 – (1) Yönetmeliğin 45 inci maddesinde belirtilen haller mücbir sebep sayılır.

(2) Mücbir sebepler nedeniyle eğitim yükümlülüklerini yerine getiremeyen denetçilere eğitim yükümlülüklerini yerine getirmeleri için Kurum tarafından, mücbir sebebin mahiyeti dikkate alınarak uygun bir süre verilir. Bu süre içerisinde eğitim yükümlülüklerini tamamlayan denetçiler için idari tedbir uygulanmaz.

(3) Mücbir sebep, meydana geldiği tarihi izleyen yirmi gün içinde Kuruma bildirilir. Bildirimin yapılmasının imkânsız olduğu hallerde bu süre imkânsızlığın fiilen ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar.

Denetimi üstlenenlerin yükümlülüğü

MADDE 15 – (1) Denetimi üstlenenler denetim kadrosunda yer alan denetçilerin eğitim yükümlülüğünü yerine getirip getirmediklerini takip etmekle yükümlüdür. Denetim faaliyeti durdurulan denetçilerin denetim ekiplerinde yer almasından denetçi ile birlikte denetimi üstlenenler de sorumludur.

Müracaat, bildirim ve itirazda usul

MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yapılacak müracaat, bildirim ve itirazlar elektronik ortamda ve 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde tanımlanan “Güvenli Elektronik İmza” kullanılarak yapılır.

(2) Haklı bir sebeple elektronik ortamda yapılamayan müracaat, bildirim ve itirazlar daha sonra elektronik ortama aktarılmak kaydıyla kâğıt ortamında yazılı olarak yapılabilir.

Tebliğde hüküm bulunmayan haller

MADDE 17 – (1) Bu Tebliğde hüküm bulunmayan hallerde Başkanlık görüşüne itibar edilir.

Mevcut denetçiler için eğitim yükümlülüğünün başlangıcı

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 1/1/2017 tarihinden önce sicile kaydedilmiş olan denetçilerin eğitim yükümlülüğü 1/1/2018 tarihinde başlar.

Yürürlük

MADDE 18 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 19 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Başkanı yürütür.

Emzirme Ödeneği İçin Doğumdan Önceki Bir Yıl İçinde 120 Gün Primi Olmalıdır

Kurumumuz alacaklarının tahsilatında bankaların Kurumumuz tahsilat sistemleriyle iletişiminde sıkıntılar yaşanması dolayısıyla 2017 yılı Eylül ayı primleri, 6770 sayılı Kanun kapsamında ertelenen 2016 yılı Aralık ayı primleri ve yapılandırma taksitleri de dahil olmak üzere ödeme vadesi 31/10/2017 tarihinde dolan prim tahsilatlarında aksaklıklar oluştuğu tespit edilmiştir.

Bu nedenle, işveren ve sigortalılarımızın mağduriyetlerini önlemek amacıyla son ödeme tarihi 31/10/2017 olan prim ve diğer tüm Kurumumuz alacaklarının ödeme süresi 7/11/2017 tarihi gün sonuna kadar uzatılmış olup, bu tarihe kadar yapılacak söz konusu ödemeler yasal süresi içinde yapılmış sayılacaktır.

İşverenlerimizin/Sigortalılarımızın sigorta prim teşvik ve desteklerinden yararlanmaya devam edebilmeleri, süresinde ödenmeyen primler nedeniyle gecikme cezası ve gecikme zammına maruz kalmamaları ve yapılandırma anlaşmalarının bozulmaması açısından belirtilen tarihlere kadar ilgili borçlarını ödemeleri önem arz etmektedir.

Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur

Cuma, 03 Kasım 2017 17:25

SGK İşveren Duyurusu

5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi kapsamında fiili hizmet süresi zammına tabi olan işyerlerinde çalışan sigortalıların çalışılan ayın bazı günlerinde kapsam dışı işlerde geçen süreleri ile kapsamda olan işlerde fiilen çalışmayarak risklerine maruz kalmadıkları 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda belirtilen tatil günleri ile yıllık izin, ücretsiz izin, ücretli izin, sıhhi izin ve eğitim kurs süreleri 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi kapsamında değerlendirilmemektedir.

Bu çerçevede, 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi kapsamındaki işyerlerinden Kurumumuza aylık prim ve hizmet belgesiyle yapılan fiili hizmet süresi zammı kapsamındaki bildirimler için 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tablonun (10) numaralı sırasında olanlar hariç olmak üzere yukarıda açıklandığı şekilde tatil, izin, kurs veya iş öncesi veya sonrası hazırlık süreleri hariç tutularak e-bildirge programında her ay için azami 26 gün kontrolü konulmuş olup, aynı işyerinden farklı belge türleri ile toplamda 30 günden fazla hizmet bildirilmemesi gerekmektedir (örneğin; (01) nolu belge türü ile 4 gün, (32) nolu belge türü ile 26 gün gibi).

Sigortalıların sosyal güvenlik haklarını sorunsuz bir şekilde elde etmeleri bakımından işverenlerimizin 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesi kapsamında değerlendirilmemesi gereken sürelerini doğru belge türleri ile bildirmeleri hususunda gerekli hassasiyeti göstermelerini önemle rica ederiz.

08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olan, en az 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısını doldurup, yaşı bekleyen işçiler, ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğüne başvurarak İş Kanuna göre kıdem tazminatı alabilir yazısını almaları gerekir. Bu yazıyı işverenine ibraz eden işçi kıdem tazminatını talep ederek işten ayrılabilir. İşverence kıdem tazminatının ödenmemesi halinde işçinin İş Mahkemesine dava açması gerekir.

Ahmet Can

9 Ağustos 2016 tarihli ve 29796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6728 sayılı Torba Kanun'la gelen düzenleme ile 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 102. maddesine "Muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde, sigortalıların işyerlerinde fiilen yaptıkları işe uygun meslek adı ve kodunu, gerçeğe aykırı bildiren her bir işyeri için aylık asgari ücreti geçmemek üzere meslek adı ve kodu gerçeğe aykırı bildirilen sigortalı başına asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanır " hükmü getirilmiştir.  

Buna göre 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık  muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde  meslek adı ve kodunu gerçeğe aykırı bildiren işyerleri cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecektir. Bu nedenle işverenlerin cezai duruma düşmemesi için gerekli kontrollerini tamamlamaları, iş değişikliği ve terfi gibi sebeplerle meslek kodu değişen çalışanların güncellemelerini yapmaları gerekmektedir.    

Ek- Meslek Kodları Listesi​

Danıştay 9. Dairesi

Tarih         : 22.03.2017

Esas No    : 2014/9301

Karar No  : 2017/3099

KDVK Md. 29

VUK Md. 3

FATURALARIN GERÇEĞİ YANSITMADIĞININ VERGİ İNCELEME RAPORUNDA ORTAYA KONULMASI GEREKTİĞİ

 

 

 

 

 

 

 

 

Alınan faturaların sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak re’sen tarh edilen KDV ve kesilen vergi ziyaı cezasına ilişkin olarak, fatura alınan mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarında yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, davacıya fatura düzenleyen şirketler hakkında davacıya fatura düzenlendiği dönemde gerçek ticari faaliyetlerinin olmadığı ve sahte fatura düzenlediğine dair somut herhangi bir tespit yapılmadığı ve davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna ek tutanakta fatura bedellerinin banka kanalıyla ödendiği tespitine yer verilmesine karşın, vergi inceleme elemanınca bu husus hakkında herhangi bir eleştiri ve araştırma yapılmadığı görüldüğünden, davayı reddeden vergi mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

İstemin Özeti: Davacı adına, (A) Ltd. Şti.’den ve Tasfiye halinde (B) Ltd. Şti.’den aldığı faturaların sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2008/Ocak, Mart, Nisan, Temmuz, Eylül, Ekim dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesinin kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.

Karar: Uyuşmazlıkta; davacı adına, bir kısım alış faturalarının sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2008/Ocak, Mart, Nisan, Temmuz, Eylül ve Ekim dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen bir kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; davacının faturalarında yer alan katma değer vergilerini indirim konusu yaptığı (A) Ltd. Şti. ve tasfiye halinde (B) Ltd. Şti.’nden aldığı faturaların sahte olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.

3065 sayılı KDV Kanunu’nun 29. maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri belirtilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde de, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olacağı açıklanmıştır.

Bu kuralın gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun yukarıda sözü edilen 29. madde hükmünden yararlanabilmelerinin ön şartı fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtmasıdır. Bu madde hükümlerine göre mal alışları nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin indirim ve iade konusu yapılabilmesi için faturaların gerçek bir mal alım satımı karşılığı düzenlenmesi gerekmektedir.

Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ödenmesi ve bunun sonucu olarak da vergi indirimi söz konusu olamayacağından, vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ortaya konulması gerekir.

Dosyanın incelenmesinden; (A) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 25.12.2012 tarih ve (…) sayılı Vergi Tekniği Raporunda; 17.03.2006 tarihinde faaliyetine başladığı, 500.000 YTL sermaye ile kurulduğu, 06.11.2006 tarihinde adres değişikliği yaptığı, 06.11.2006 tarihinde yeni adresine taşındığı, yapılan yoklamada, bu tarihten sonra faaliyetini yeni adresinde sürdürdüğü, yeni işyerinin mükellefiyetinin kendisine ait olduğu, işyerinde sadece bir büroda faaliyet gösterildiği, fiili olarak herhangi bir alım satım imalat yapılmadığı, halen çalışan işçisi olmadığı; 14.08.2012 tarihli yazıya istinaden yapılan yoklamada, adresinde herhangi bir faaliyetin olmadığı, adreste bulunan imalathanenin 1000 m2’lik kısmının da (C) Ltd. Şti’nin faaliyet gösterdiği, 1000 m2’lik kısmında (D) Ltd. Şti.’nin şube işyeri faaliyetinin bulunduğu, (A) Ltd. Şti.’nin belirtilen adreste faaliyetini terk ettiğinin tespit edilemediği; 2010 yılı katma değer vergisi matrahının yaklaşık 3.740.000 TL olduğu, şirketin bir takım alışlarının hakkında sahte belge düzenlemek nedeniyle vergi tekniği raporu bulunan firmalardan olduğu hususlarının tespit edildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, (A) Ltd. Şti. hakkında davacıya fatura düzenlediği dönemde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve sahte fatura düzenlediği konusunda yapılmış somut bir tespit olmadığı, adresinde bulunmadığına ilişkin tespitin davacıya fatura düzenlenen dönemden sonraki döneme ilişkin olduğu görülmüştür.

Davacıya dava konusu dönemde fatura düzenleyen diğer bir mükellef olan Tasfiye Halinde (B) Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 26.12.2012 tarih ve (…) sayılı vergi tekniği raporu incelendiğinde; yangın söndürücüler, püskürtme tabancaları, mekanik cihazların imalatı faaliyeti ile iştigal etmek üzere 19.10.2006 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 25.05.2011 tarihinde tasfiyeye girdiği, mükellefin işyerine 03.12.2008 tarihinde yapılan yoklamada, imalathanede 6 kişinin çalıştığı, sanayi yedek parça imali ve yedek parça satışı yapıldığı, mükellefin 2007-2011 yılları kurumlar vergisi, geçici vergi, katma değer ve muhtasar beyannamelerini verdiği, borçlarını ödediği görülmektedir.

Yukarıda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, davacıya fatura düzenleyen şirketler hakkında davacıya fatura düzenlendiği dönemde gerçek ticari faaliyetlerinin olmadığı ve sahte fatura düzenlediğine dair somut herhangi bir tespit yapılmadığı ve davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna ek tutanakta fatura bedellerinin banka kanalıyla ödendiği tespitine yer verilmesine karşın, vergi inceleme elemanınca bu husus hakkında herhangi bir eleştiri ve araştırma yapılmadığı görüldüğünden, davayı reddeden vergi mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.

Danıştay 9. Dairesi

Tarih        : 20.03.2017

Esas No   : 2016/1795

Karar No  : 2017/2930

VUK Md. 127

MOTORLU ARAÇ KAYDI SORGULAMA SONUCU ESAS ALINARAK GEÇMİŞ DÖNEMLER İÇİN MÜKELLEFİYET TESİS EDİLEMEYECEĞİ

Mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları tespit etmek amacıyla düzenlenen yoklama tutanağının sadece düzenlendiği tarihteki veya düzenlendiği döneme ilişkin olay, kayıt ve mevzuları tespit edebileceği, 04.12.2010 tarihi itibariyle mevcut durumu belirten tutanağın, düzenlenme tarihinden önceki dönem için maddi delil niteliğinde olamayacağından 27.01.2012 tarihli motorlu araç kaydı sorgulama sonucu esas alınarak geçmiş dönemler için mükellefiyet tesis edilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı hk.

İstemin Özeti: Davacı adına, 09.06.2008 tarihinden itibaren araç alım satımı faaliyetinde bulunduğundan bahisle gerçek usulde gelir vergisi, geçici vergi ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edilmesine ilişkin 29.12.2011 tarih ve 60708 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının, dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.

Karar: Davacı adına, 09.06.2008 tarihinden itibaren araç alım satım faaliyetinde bulunduğundan bahisle gerçek usulde gelir vergisi, geçici vergi ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi işleminin iptali talebiyle açılan davayı; EVDO sisteminde “Vergi Kimlik Numarası ile Araç Bilgilerini Sorgulama” yoluyla yapılan araştırma sonucunda davacının 09.06.2008 tarihinden itibaren 58 adet araç satın aldığı ve bu araçların 2008 yılında 3, 2009 yılında 21, 2010 yılında 21 ve 2011 yılında 11 adet olmak üzere toplam 58 adetini sattığı, davacının bu faaliyetinin devamlı olduğu, davacı tarafından alım satımın ticari olmayan başka nedenlerle yapıldığının kanıtlanamadığı, motorlu nakil vasıtası alım-satım faaliyetine ait olarak ticari faaliyette bulunduğu sonucuna varılarak davacı adına tesis edilen mükellefiyet işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının; temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu, 2. maddesinde, ticari kazançların, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları, diğer kazanç ve iratlar gelire giren kazanç ve iratlar olduğu, 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetten elde edilen kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 127. maddesinde yoklamadan maksadın, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanunun 134. maddesinde vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu, aynı Kanunun 3. maddesinde de vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğu hükmüne yer verilmiş ve yoklama ile vergi incelemesi ayrı birer hukuki müessese olarak tanımlanmıştır.

Yukarıdaki Kanun hükümlerinin birlikte incelenmesinden Vergi Usul Kanununun 127. maddesi ile getirilen yoklama müessesesinin amacının mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek olduğu, yoklama ile ancak vergi inceleme raporuna done olabilecek çeşitli tespitlerin yapılabileceği, bir başka deyimle vergi inceleme raporu düzenlenmeden tutulan tutanak ile vergi incelemesi yerine geçebilecek işlemlerin yapılmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, 04.12.2010 tarihli yoklama fişi ile davacının (…) plakalı aracı 20.07.2010 tarihinde tatile gitmek amacıyla satın aldığı, aracın hususi olduğu, 17.08.2010 tarihinde sattığı, ticari faaliyetinin olmadığı, sigortalı çalıştığının kendi beyanı ile tespiti üzerine 27.01.2012 tarihli motorlu araç kaydı sorgulaması sonucuna göre, 09.06.2008 tarihinden itibaren gerçek usulde tesis edilen gelir vergisi, geçici vergi ve katma değer vergisi mükellefiyet tesisi işleminin iptali istemiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları tespit etmek amacıyla düzenlenen yoklama tutanağının sadece düzenlendiği tarihteki veya düzenlendiği döneme ilişkin olay, kayıt ve mevzuları tespit edebileceği, 04.12.2010 tarihi itibariyle mevcut durumu belirten tutanağın, düzenlenme tarihinden önceki dönem için maddi delil niteliğinde olamayacağından 27.01.2012 tarihli motorlu araç kaydı sorgulama sonucu esas alınarak geçmiş dönemler için mükellefiyet tesis edilmesinde hukuka uygunluk bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.

Cuma, 03 Kasım 2017 10:14

Enflasyon Oranları Açıklandı

TÜFE’de (2003=100) 2017 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,08, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 9,52, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,90 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 10,37 artış gerçekleşti.

EN YÜKSEK ARTIŞ AYAKKABI VE GİYİMDE

Aylık en yüksek artış yüzde 11,51 ile giyim ve ayakkabı grubunda oldu. Ana harcama grupları itibariyle 2017 yılı Ekim ayında endekste yer alan gruplardan, ev eşyasında yüzde 2,96, ulaştırmada yüzde 2,61, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 1,97 ve konutta yüzde 0,94 artış gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon 9 yılın zirvesini gördü İşte doların ilk tepkisi
Tüketici fiyat endeksi, Ekim 2017
[2003=100]

EN FAZLA DÜŞÜŞ EĞLENCE VE KÜLTÜRDE

Aylık en fazla düşüş gösteren grup yüzde 1,75 ile eğlence ve kültür oldu. Ana harcama grupları itibariyle 2017 yılı Ekim ayında endekste düşüş gösteren bir diğer grup ise yüzde 0,01 ile haberleşme oldu.

YILLIK EN FAZLA ARTIŞ ULAŞTIRMADA

Yıllık en fazla artış yüzde 16,79 ile ulaştırma grubunda gerçekleşti. TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 12,74, çeşitli mal ve hizmetler yüzde 12,63, sağlık yüzde 12,21 ve ev eşyası yüzde 11,65 ile artışın yüksek olduğu diğer ana harcama gruplarıdır.

Son dakika... Enflasyon 9 yılın zirvesini gördü İşte doların ilk tepkisi

AYLIK EN YÜKSEK ARTIŞ YÜZDE 2,77 İLE BALIKESİR, ÇANAKKALE’DE OLDU

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzey’de bulunan 26 bölge içinde, bir önceki yılın Aralık ayına göre en yüksek artış yüzde 10,68 ile TR52 (Konya, Karaman) bölgesinde, bir önceki yılın aynı ayına göre en yüksek artış yüzde 13,32 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) bölgesinde ve on iki aylık ortalamalara göre en yüksek artış yüzde 11,99 ile TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın) bölgesinde gerçekleşti.

Ekim 2017’de endekste kapsanan 414 maddeden; 51 maddenin ortalama fiyatlarında değişim olmazken, 298 maddenin ortalama fiyatlarında artış, 65 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.

Son dakika... Enflasyon 9 yılın zirvesini gördü İşte doların ilk tepkisi

YIL SONU BEKLENTİSİ YÜZDE 9.70'E YÜKSELMİŞTİ

Tüketici Fiyatları Endeksi'nde (TÜFE) Ekim ayında medyan bazında yüzde 1.87 artış beklenirken, yıl sonu enflasyon beklentisi bir önceki anketteki yüzde 9.60'tan sınırlı bir artışla yüzde 9.70'e yükseldi.

Reuters'ın 18 kurumun katılımıyla yaptığı ankete göre, aylık TÜFE değişim beklentileri yüzde 1.30-2.10 artış bandında yer alıyor. Yıl sonu tahmini ise yüzde 8.70-10.60 bandında bulunuyor.

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top