Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Şubat 2018

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Denetim ve Uyum Yönetimi Daire Başkanlığı ( I )

2- GİRİŞ

Bu kılavuz, Elektronik Fatura Uygulamasında yolcu beraberi eşya ihracı ve mal ihracı faturalarını e-fatura sistemine entegre edecek ve uygulamaya ilişkin yazılım geliştireceklerin teknik konularda ihtiyaç duyabilecekleri bilgileri vermek amacıyla hazırlanmıştır.

Kılavuzda mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı faturalarının elektronik olarak, e-fatura sistemindeki işleyişi ve iş akışı açıklanacak, mal ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı faturasında olması gereken ek bilgiler ve kurallar anlatılacaktır.

3- İHRACAT FATURASI

İhracat faturalarının e-fatura olarak düzenlenmesi zorunluluğu sadece Gümrük Beyannamesi ekinde yer alan mal ihracı faturaları için geçerlidir. Diğer belgelerin (Serbest Bölge İşlem Formu, transit ticaret formu vb.) ekinde yer alan ihracat faturaları e-fatura kapsamında değildir.

Bu kapsamda düzenlenecek faturalarda 2.2.1 de belirtildiği gibi profil tipi IHRACAT, fatura tipi ISTISNA seçilecek, gümrük beyannamesine konu olmayan diğer durumlarda ise profil tipi TEMELFATURA/TICARIFATURA, fatura tipi ISTISNA seçilip ilgili istisna kodu ile fatura düzenlenecektir.

3.1- İHRACAT FATURASININ İŞ AKIŞI VE ROLLER

İhracat faturasının elektronik gerçekleştirimi, kullanılan e-fatura formatının ek bilgilerle desteklenmiş özelleşmiş halinin aşağıda tariflenen iş akışı ile yapılmasıdır.

Uygulamayı kullanarak fatura düzenlemek isteyen mükellefler;

1- e-fatura sistemine kayıtlı olmalıdır,

2- Düzenleyecekleri ihracat faturalarında alıcı bilgilerine ilaveten Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bilgilerine de yer vereceklerdir,

3- Düzenlenen faturalar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı sisteminde görünecektir,

İhracat faturalarının elektronik ortamda işleyişi için gerekli 4 farklı rol vardır.

Söz konusu roller ve tanımları ilgili başlıklar altında yer almaktadır.

3.1.1- FATURA DÜZENLEYEN

İhracatta mükelleflerin karşılaşabileceği özellikli durumlar ve sorunlara hızlı bir şekilde aksiyon alınması gerekliliği, uygulamanın mobil araçlar vasıtasıyla da kullanımını önemli hale getirmektedir. Bu kapsamda GİB Portal uygulaması yeterli mobiliteye sahip olmadığından ve manuel olarak ihracat ve yolcu beraberi eşya faturasına ilk etapta destek veremeyeceğinden (Portal yönteminde yükleme modülü ile İhracat ve yolcu beraberi eşya ihracında e-Fatura düzenlenmesine bir engel bulunmamaktadır) kullanımı tavsiye edilmemektedir. Bu nedenle e-fatura mükelleflerinden ihracat yapan ve GİB portal uygulamasından yararlanan mükelleflerin; karşılaşabileceği özellikli durumlar ve sorunlara hızlı bir şekilde aksiyon alınmasını sağlamak bakımından ivedilikle alternatif yöntemleri değerlendirmesi önerilmektedir.

İhracat faturasını düzenleyen; standarda uygun olarak oluşturulan elektronik faturayı düzenleyen, uygulamaya özel entegratör, entegrasyon veya GİB Portalı yolu ile dahil olmuş gerçek ya da tüzel kişiliktir.

Fatura düzenleyenin rol tanımı aşağıdaki şekildedir:

  • • e-Faturayı ve sistem yanıtını;

o Oluşturmaya imkân verir/oluşturur,

o Elektronik olarak imzalar veya Mali Mühür ile onaylar,

o Saklar,

o Faturayı iletir,

o İhracat için faturada gereken ek bilgileri sağlar.

  • • Merkez’den gelen uygulama yanıtını ve sistem yanıtını;

o Alır,

7061 sayılı Torba Yasa ile KDV Kanunu’nun 9. maddesine “Şu kadar ki Türkiye’de ikametgahı, işyeri kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisi, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödenir. Maliye Bakanlığı elektronik ortamda sunulan hizmetlerin kapsamı ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yeklidir.” ifadesi eklenmişti. Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı 31.01.2018 tarihli RG’de yayımlanan 17 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile uygulamayı yönlendirecek açıklama ve düzenlemelerde bulundu.

Söz konusu tebliğ ile mevzuatımıza yeni bir mükellefiyet ve beyanname türü daha girmiş oldu. Yapılan düzenleme ile Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanlar, bu hizmetlere ilişkin KDV’yi, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edecekler. Söz konusu mükellefler ilk kez verecekleri beyannameleri vermeden önce www.digitalservice.gib.gov.tr adresinde yer alan formu dolduracaklar ve bu formun onaylanmasıyla da mükellefiyet tesis edilmiş olacak. 3 no.lu KDV beyannamesi sürekli bir beyanname olmayıp işlemin olması halinde aylık olarak verilecektir.

Elektronik hizmet sunucusunun açıkça belirtilmediği ve bu durumun taraflar arasındaki sözleşmeye yansıtılmadığı, düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde hizmete ve elektronik hizmet sunucusuna ilişkin bilgilere açıkça yer verilmediği hallerde, elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin KDV, elektronik hizmet sunumuna aracılık edenler tarafından beyan edilip ödenecek. Öte yandan, müşteriden bedel talep etme, söz konusu hizmete ilişkin genel şartları belirleme yetkisi veya hizmeti ifa etme yükümlülüğü bulunanlar, elektronik hizmet sunucusu olarak kabul edilecek.

Tebliğde, elektronik ortamda sunulan hizmetlere yönelik beyan yükümlüğüne ilişkin düzenlemelere uymayanlar hakkında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun vergi cezalarına dair hükümlerinin uygulanacağı; yani duruma göre usulsüzlük, özel usulsüzlük ve vergi ziyaı cezasının kesileceği belirtilmiştir.

Tebliğde ayrıca elektronik ortamda sunulan hizmetlerin bir işyeri oluşturacak şekilde verilmesi durumunda, bu hizmetlere ilişkin verginin 1 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilip ödeneceği, Türkiye’de bir işyerinin oluşup oluşmadığının ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirleneceği belirtilmiştir.

Elektronik ticaretin vergilendirilmesi, uluslararası platformlarda da sıkça tartışılan bir konu olup ülkeler arasında da büyük bir çekişmeye neden olmaktadır. OECD bünyesinde de bu konuda önemli çalışmalar yapılmış ve çeşitli alternatif öneriler sunulmuştur. Türkiye yukarıda zikredilen Tebliğ ile elektronik ticaretin vergilendirilmesi konusunda önemli bir adım atmış olmakla birlikte, düzenleme pratik bir takım sorunları da bünyesinde barındırmaktadır. Herşeyden önce torba yasa ile yapılan yasal değişiklik ve söz konusu tebliğ konunun sadece KDV boyutunu düzenlemekte olup elektronik hizmet sunucularının Türkiye’den elde ettikleri gelirlerin vergilendirilmesi konusu hala açıkta kalmaktadır. Ama bu konunun çözümü tebliğde atıf yapılan ve Vergi Usul Kanunu’nun 156. maddesinde düzenlenen işyeri tanımında değişiklik yaparak bir çeşit “elektronik işyeri” tanımı yapmadan pek de mümkün gözükmemektedir.

Türkiye’deki elektronik ortamda hizmet sunanlar bu hizmetleri için KDV hesaplarken, yurt dışındaki şirketlerin KDV’siz satış yapmaları sırf bu nedenle rekabet eşitsizliği yaratmakta ve vergi kaybına neden olmaktadır. Dolayısıyla tebliğ ideal dünyada olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. Bununla birlikte; düzenleme yurtdışında mukim elektronik hizmet sunucularının gelip Türkiye’de “gönüllü” olarak mükellefiyet tesis edecekleri ve beyanname verip vergilerini ödeyeceği varsayımına dayanarak kaleme alınmış ve cezai müeyyide olarak da VUK’taki cezaların uygulanacağını belirtmiş. Ancak düzenlemenin Türkiye’de olmayan ve Türkiye ile hiçbir bağlantısı olmayan internetteki bir web sayfası üzerinden hizmet sunan bir şirketi veya kişiyi Türkiye’de beyanname verdirtip vergi ödemeye zorlayacak güçte olduğu kanaatinde değilim. Genellikle nihai tüketicilere elektronik ortamda yapılan mal ve hizmet satışlarında (B2C türünden elektronik ticarette) tahsilatlar kredi kartları veya online ödeme platformları (Paypal vb.) aracılığıyla yapılmakta. Elektronik ortamda yapılan işlemlerin vergilendirilmesi konusunda işlemi (mal ve hizmet satışını) ve işlemi yapanları takip etmektense para hareketini takip edip vergilendirme yoluna gidecek düzenlemeleri yapmak daha pratik çözüm olacaktır. Bu vesileyle de vergi sisteminde önemli bir adım atılmış olur.

Sonsöz: Suçluyu yakalamak için ya para ya sevgilisi takip edilir. Dr. Numan Emre ERGİN

https://www.dunya.com/kose-yazisi/elektronik-hizmet-sunucularina-ozel-kdv-mukellefiyeti/402602

SORU 1- e-Fatura üzerinde merkez-şube ayrımı nasıl gösterilebilir?

Düzenlenen faturada merkez/şube ayrımının yapılabilmesi mümkün olup, portal kullanıcıları için manuel giriş yapılması gerekiyorsa fatura alıcısı veya göndericisi kısmının ad – soyad/unvan bölümüne merkez ya da şube olduğu bilgisi girilebilecek ve ilgili şube veya merkezin adres bilgileri eklenebilecektir. Ancak fatura düzenlenirken portal kullanıcısı olduğu halde manuel giriş yapmayıp yükleme modulü kullanılıyorsa veya kullanıcı tarafından entegrasyon veya özel entegrasyon yöntemlerinden biri seçilmişse merkez/şube ayrımının gösterilebileceği alan “UBL-TR Ortak Elemanlar” Teknik Kılavuzunda belirtilmiş olup, buna göre Kılavuzun 2.2.20 Party bölümünde açıklandığı gibi “AgentParty” alanına ilgili şubenin bilgileri girilebilecektir.

Soru 2 – e-Fatura sistemine kayıtlı kullanıcı perakende satış fişi/ödeme kaydedici cihaz fişi kullanabilir mi?

VUK 167 Sıra No’lu Genel Tebliği uyarınca fatura kullanmaları zorunlu bulunanların fatura yerine perakende satış fişi kullanmaları durumunda, bu kişiler açısından perakende satış fişleri geçerli olmayacaktır. Ancak, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan VUK 204 Sıra No’lu Genel Tebliği ile, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak iş yerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan diğer bir anlatımla, perakende satış fişi (veya yazar kasa fişi) düzenleme sınırları içinde kalan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi uygun görülmüştür.

İşletmenin tüketimi dışında, satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura alınması, defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerekmektedir. Buna göre, e-fatura sistemine kayıtlı bir şirketin, e-fatura sistemine kayıtlı diğer firmalardan işyerinde kullanmak ve tüketmek amacıyla satın aldığı (Kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve fatura kullanma sınırının altında kalan alımlarını, perakende satış fişi veya ödeme kaydedici cihaz fişi ile belgelendirmesi mümkün bulunmaktadır. Uygulamanın sahada yalnızca bir istisnası olup, akaryakıt istasyonlarında pompa ÖKC’lerden düzenlenen ÖKC fişleri karşılığında e-Fatura düzenlenmesine gerek olmayıp, söz konusu ÖKC fişleri tutarına bakılmaksızın fatura yerine geçer belge kabul edilecektir. Bu nedenle bu kapsamda yapılan işlemler için ÖKC fişi düzenlenmiş ise ayrıca bir e-Fatura aranmamalıdır.

Soru 3- e-Faturada sehven bir sıra numarası atlanmış ve o numaraya hiç fatura kesilmemesi halinde nasıl bir işlem yapılmalıdır?

e-fatura uygulaması kağıt faturanın tabi olduğu hükümlere tabidir. Buna göre e-Fatura uygulamasında her seri kendi içerisinde müteselsil sıraya uygun olarak düzenleneceğinden, atlayan faturalara ilişkin olarak; * Yazılımınızın imkan vermesi halinde atlanılan numaralara iptal kaydı düşülmelidir. *Bağlı bulunulan Vergi Dairesi Müdürlüğüne dilekçe ile izahatte bulunulması gerekmektedir. Yeni düzenlenecek faturalar aynı seri numarası kullanılarak en son kesilen fatura numarasından sıra atlamadan ve atlanılan sıra numaraları kullanılmadan devam edilmelidir.

Soru 4- e-fatura düzenlerken dövizli faturada bedelin Türk Lirası karşılığı gösterilmeli midir?

e-fatura kağıt faturanın tabi olduğu kurallara tabidir. Buna göre Vergi Usul Kanunu’nun 215/2-a maddesinde; “Kayıt ve belgelerde Türk para birimi kullanılır. Belgeler, Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebilir. Şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartı aranmaz.” hükmü yer almakta olup buna göre faturanız düzenlenmelidir.

Soru 5- e-Fatura yerine kağıt fatura düzenlenmesinin hükmü nedir?

397 Sıra Nolu VUK Genel Tebliğine değişiklik getiren 447 sıra nolu VUK Genel Tebliğinin yürürlüğe girmesiyle ” …kağıt faturanın hiçbir hükmü yoktur…” ifadesi kaldırılmıştır. Bununla ifade “Elektronik fatura uygulamasına dâhil olan mükelleflerin elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere düzenleyecekleri faturaların elektronik fatura olması zorunludur. Bu zorunluluğa uymayan mükellefler hakkında Vergi Usul Kanununda öngörülen cezai hükümler uygulanacaktır.” şekline dönüşmüştür. Buna göre kağıt fatura mali açıdan geçerli bir belge olmakla birlikte e-fatura kullanıcılarının birbirine e-fatura düzenlemesi gerektiğinden VUK ceza hükümleri (353/I) uygulanabilecektir.

Soru 6- Serbest meslek makbuzunu da e-fatura uygulaması içinde mi düzenlenmelidir?

487 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinin yayınlanmasıyla birlikte Serbest Meslek Makbuzu da kağıt ortamında ya da e-Fatura uygulamasına olmadan e-SMM uygulamasına dahil olarak elektronik ortamda düzenlenip, kağıt ya da elektronik ortamda iletilebilir.

Soru 7- İstisna uygulanmadığı halde fatura tipi “İSTİSNA” olarak düzenlenip gönderilmiş fatura bu şekilde kayıtlara alınabilir mi?

İstisna, ihraç kayıtlı, özel matrah gibi fatura tipleri e-Fatura UBL-TR yeni versiyona geçiş ile birlikte öngörülmüş fatura tipleridir. mevzuatsal olarak bu faturaların ilgili tipleri seçilerek oluşturulması gerektiği konusunda herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte teknik anlamda takip için standart tiplerin seçilmesi uygundur. Bu nedenle söz konusu fatura tabi olduğu Vergi Kanunu Hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş olmak kaydıyla yasal defter ve kayıtlar alınabilecektir.

Soru 8- Akaryakıt pompalarından çıkan ÖKC fişleri e-Faturaya dönüştürülmeli mi?

68 Seri No.lu Ödeme Kaydedici Cihaz Genel Tebliğinde yapılan açıklama uyarınca, taşıt tanıma, müşteri tanıma veya özel anlaşmalara dayanılarak yapılan akaryakıt satışları ile ilgili olarak bilahare ayrıca fatura düzenleneceği için bu tür satışlarda her iki tarafın da e-Fatura kullanıcısı olması halinde e-fatura uygulaması kapsamında fatura düzenlenmesi gerektiği Taşıt tanıma, müşteri tanıma veya özel anlaşmalara dayanılarak yapılan satışlar dışında, taşıtlara yapılan ve akaryakıt pompalarına bağlı ÖKC’ lerden otomatik olarak çıkan (plaka numarası ihtiva eden ve fatura yerine geçen) fişlerle belgelenen satışlarda ise toplam tutar fatura düzenleme tutarının altında veya üstünde olsa dahi ayrıca e-Fatura düzenlenmeyeceği ve bu satışlara ait ÖKC fişlerinin fatura yerine geçen belge olarak kabul edileceği tabiidir.

Soru 9- e-Faturaya süresinde geçmeme ve süresinde başvuru yapılmamasının cezai yükümlülüğü nedir?

İlgili mevzuat biriminin verdiği bilgiye göre mükellefin ; “*Süresinde e-faturaya dahil olunmaması halinde mükerrer 355.md uyarınca özel usulsüzlük cezasını gerektirir. *Süresinde başvuru yapmama 352/7. Bendi.. .> 2.derece usulsüzlük cezasını gerektirir. * Hem süresinde başvuru yapmayıp, hem de süresinde e-faturaya geçmeme durumunda usulsüzlük ve özel usulsüzlük ayrı ayrı kesilir.”

Kaynak: TÜRMOB

Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbal’ ın, Bugün TBMM’ye Sevk edilen Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısını Kamuoyuna Açıklamış olup, Kanun Tasarısının Tam Metni aşağıdadır.

Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (Torba Yasa) için Tıklayınız

03 Şubat 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30321 

Karar Sayısı: 2018/11333

Ekli “Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar”ın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 1/2/2018 tarihli ve 13663 sayılı yazısı üzerine, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesine göre. Bakanlar Kurulu’nca 1/2/2018 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Recep Tayyip ERDOĞAN

CUMHURBAŞKANI

MAL VE HİZMETLERE UYGULANACAK KATMA DEĞER VERGİSİ ORANLARININ TESPİTİNE İLİŞKİN KARARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KARAR

MADDE 1– 24/12/2007 tarihli ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Karara ekli (II) sayılı listenin “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümünün 30 numaralı sırasında yer alan “köprülerin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve denizaltı karayolu tünellerin” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 2 – Bu Karar, yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Bakanlar Kurulu Kararının Yayımlandığı Resmi Gazetenin

Tarihi

Sayısı

30/12/2007

26742

Bakanlar Kurulu Kararında Değişiklik Yapan Düzenlemelerin Yayımlandığı Resmi Gazetelerin

Tarihi

Sayısı

8/2/2008

26781

6/4/2008

26839

19/7/2008

26941

20/9/2008

27003

29/3/2009

27184

15/7/2009

27289

28/4/2011

27918

27/11/2011

28125

27/12/2011

28155

27/1/2012

28186

24/3/2012

28243

12/9/2012

28409

1/1/2013

28515

24/2/2013

28569

1/12/2013

28838

31/1/2015

29253

1/1/2016

29580

5/5/2016

29703

30/6/2016

29758

8/9/2016

29825

25/11/2016

29899

3/2/2017

29968

28/7/2017

30137

2017 yılında basit usulde ticari kazanç elde eden mükelleflerimizin vergilendirilmesine ilişkin olarak hazırlanan “Basit Usule Tabi Mükellefler İçin Vergi Rehberi” ile “Basit Usule Tabi Mükelleflerin Yıllık Gelir Vergisi Beyanı” Broşürüne, Başkanlığımız internet sayfasında yer alan “Rehberler” bölümünden ulaşabilirsiniz.

Basit Usule Tabi Mükellefler İçin Vergi Rehberinde;

– Basit usulden yararlanabilecek ve yararlanamayacak olanlar,

– Basit usulde ticari kazancın tespiti,

– Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinin doldurulması ve verilmesi,

– Basit usule tabi mükelleflerde belge düzeni ve kayıtların tutulması

gibi ihtiyaç duyacağınız bilgilere yer verilmiştir.

Basit Usule Tabi Mükelleflerin Yıllık Gelir Vergisi Beyanı Broşüründe;

– Basit usulde ticari kazancın tespiti,

– Beyan edilecek gelir üzerinden yapılacak indirimler,

– Ticari kazancın beyanı,

– Vergi ödeme yeri ve zamanı

konularında genel bilgiler yer almaktadır.

Basit Usule Tabi Mükellefler İçin Vergi Rehberine ulaşmak için TIKLAYINIZ

Cumartesi, 03 Şubat 2018 22:12

3 No.lu KDV Beyannamesi Uygulaması

ÖZET: Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yapılan değişiklikle Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, aynı zamanda katma değer vergisi (KDV) mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanların, bu hizmetlere ilişkin hesapladıkları katma değer vergisini, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle beyan etmeleri öngörülmüştür.

Elektronik hizmet sunucuları, müşteriden bedel talep etme, söz konusu hizmete ilişkin genel şartları belirleme yetkisi veya hizmeti ifa etme yükümlülüğü bulunanlardır.

Elektronik hizmet sunucuları, yaptıkları işlemlerine ilişkin KDV’yi, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edeceklerdir.

Bu kapsamdaki hizmet sunucularının, ilk kez verecekleri 3 No.lu KDV beyannamesini vermeden önce, Gelir İdaresi Başkanlığının www.digitalservice.gib.gov.tr adresinde yer alan formu doldurmaları gerekmektedir.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti tesis ettirenlerin, herhangi bir had ile sınırlı olmaksızın beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu kapsamı dışında bırakılmışlardır.

Bu kapsamda örneğin İngiltere’de yerleşik olup Türkiye’de mükellef olmayan bir kişiye elektronik ortamda hizmet sunan kişi, İngiltere’den internet ortamında vereceği 3 No’lu KDV Beyannamesini meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu kapsamı dışındadır.

Bir döneme ilişkin KDV, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmidördüncü günü akşamına kadar, internet vergi dairesi aracılığıyla ve 3 No.lu KDV Beyannamesi ile Türk Lirası cinsinden beyan edilecekler ve 26’ncı günü akşamına kadar ödeyeceklerdir.

Uygulama 1 Ocak 2018 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Ancak Elektronik hizmet sunucuları, 2018 yılının Ocak, Şubat, Mart dönemlerinde yaptıkları işlemleri için 3 No.lu KDV beyannamelerini 1-24 Nisan tarihleri arasında vereceklerdir.

Mükellefler, beyanı gereken herhangi bir işlemleri olmaması halinde, ilgili döneme ilişkin beyanname vermeyeceklerdir.

Mal teslimlerinin bu Tebliğ kapsamında olmadığına dikkat edilmelidir.

Tebliğ ile ayrıca farklı konularda bazı değişiklikler de yapılmıştır.

31 Ocak 2018 tarihli ve 30318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (SERİ NO: 17) ile Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde bazı değişiklikler ve düzenlemeler yapılmıştır.

Yapılan değişiklikler ve düzenlemeler özetle aşağıdaki gibidir.

I- 3 No.lu KDV beyannamesinin ihdas edilmesi

Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanların, bu hizmetlere ilişkin KDV’yi Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle beyan etmeleri öngörülmüştür.

Söz konusu hizmet sunucuları bu işlemlere ilişkin KDV’yi, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edeceklerdir.

3 No’lu KDV Beyannamesi uygulamasına ilişkin düzenlemeler aşağıdaki gibidir.

  • • Elektronik ortamda sunulan hizmetlerin bir işyeri oluşturacak şekilde verilmesi durumunda (Türkiye’de bir işyerinin oluşup oluşmadığı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenecektir), bu hizmetlere ilişkin verginin genel esaslar çerçevesinde (1 No.lu KDV beyannamesi ile) beyan edilip ödenmesi gerekir. Bu kapsamdaki hizmet sunucularının, ilk kez verecekleri 3 No.lu KDV beyannamesini vermeden önce, Gelir İdaresi Başkanlığının http://www.digitalservice.gib.gov.tr adresinde yer alan formu doldurmaları gerekir.
  • • Formun elektronik ortamda doldurulup onaylanması üzerine, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı nezdinde, hizmet sunucusu adına “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirilir.
  • • Bu kapsamdaki mükelleflerden ayrıca ise başlama bildirimi aranmaz. Mükellefiyet tesisi üzerine internet vergi dairesinde işlem yapılabilmesi için mükellefe kullanıcı kodu, parola ve şifre verilir.
  • • Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti tesis ettirenlerin, herhangi bir had ile sınırlı olmaksızın beyannamelerini 213 sayılı Kanunun mükerrer 227 nci maddesi uyarınca meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu bulunmamaktadır.
  • • Elektronik hizmet sunucusunun açıkça belirtilmediği ve bu durumun taraflar arasındaki sözleşmeye yansıtılmadığı, düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde hizmete ve elektronik hizmet sunucusuna ilişkin bilgilere açıkça yer verilmediği hallerde, elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin KDV, elektronik hizmet sunumuna aracılık edenler tarafından beyan edilip ödenir.

Öte yandan, müşteriden bedel talep etme, söz konusu hizmete ilişkin genel şartları belirleme yetkisi veya hizmeti ifa etme yükümlülüğü bulunanlar, elektronik hizmet sunucusu olarak kabul edilir.

  • • Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında bulunanlar, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sundukları hizmetler için, bu hizmetlerin tabi olduğu oranda KDV hesaplarlar.
  • • Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti bulunanların 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.
  • • Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında beyan edilen hizmetlere ilişkin olması şartıyla, Türkiye’de KDV mükellefiyeti bulunanlardan temin edilen mal ve hizmetler nedeniyle düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde gösterilen KDV’nin, bu kapsamda beyan edilen işlemlere isabet eden kısmının 3065 sayılı Kanunun (29/1) inci maddesi kapsamında indirim konusu yapılması mümkündür.

Bu fatura ve benzeri belgeler, 213 sayılı Kanunun muhafaza ve ibraz hükümleri gereğince muhafaza edilir.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında bulunanlar, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sundukları hizmetler nedeniyle hesapladıkları KDV’yi, takvim yılının aylık vergilendirme dönemleri itibariyle, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmidördüncü günü akşamına kadar, internet vergi dairesi aracılığıyla ve 3 No.lu KDV Beyannamesi ile Türk Lirası cinsinden beyan ederler. Ancak elektronik hizmet sunucularına özel KDV mükellefiyetine ilişkin hükmün yürürlüğe girdiği 1/1/2018 tarihinden itibaren, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanların, 2018 yılının Ocak, Şubat, Mart dönemlerinde yaptıkları işlemleri 2018 yılının Nisan ayının başından itibaren yirmidördüncü günü akşamına kadar verecekleri 3 No.lu KDV beyannamesi ile beyan etmeleri uygun görülmüştür.

Bu kapsamda bulunan mükelleflerin, beyanı gereken herhangi bir işlemin olmaması halinde, ilgili döneme ilişkin beyanname vermelerine gerek yoktur.

Bedelin döviz olarak hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği günkü Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilir. Merkez Bankasınca Resmî Gazete’de ilan edilmeyen dövizlerin Türk parasına çevrilmesinde ise cari döviz kuru esas alınır.

Bu kapsamda beyan edilen KDV’nin, beyannamenin verilmesi gereken ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenmesi gerekir.

3065 sayılı Kanunun (9/1) inci maddesinde yer alan elektronik ortamda sunulan hizmetlere yönelik beyan yükümlüğüne ilişkin düzenlemelere uymayanlar hakkında, 213 sayılı Kanunun vergi cezalarına dair hükümlerinin uygulanacaktır.

II- Türkiye Varlık Fonu ile alt fonlara devredilen kuruluşların kısmi tevkifat uygulaması

Türkiye Varlık Fonu ile alt fonlara devredilen kuruluşlar Kısmi tevkifat uygulaması kapsamında KDV tevkifatı yapmak üzere sorumlu tutulabilecek belirlenmiş alıcılar kapsamına alınmıştır.

III- İmalat sanayiine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen inşaat işleri nedeniyle 2018 yılında yüklenilen ve indirim yolu ile telafi edilemeyen katma değer verilerinin iadesi

7061 sayılı Kanun ile KDV Kanunu’nun geçici 37’nci maddesinde yapılan değişikliğe uygun olarak İmalat sanayiine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen inşaat işleri nedeniyle 2018 yılında yüklenilen ve indirim yolu ile telafi edilemeyen katma değer verilerinin iadesine ilişkin usul ve esaslar Tebliğin ilgili bölümlerine işlenmiştir.

IV- Taşınmaz ve iştirak hisselerinin devrinde KDV İstisnası

7061 sayılı Kanun ile Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-r maddesinde yapılan değişikliğe yönelik olarak Tebliğde bazı açıklamalarda ve değişikliklerde bulunulmuştur.

Buna göre; bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanlar ile kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine devir ve teslimleri ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketleri tarafından devir ve teslimi KDV’den istisnadır. Bu istisnanın uygulanabilmesi için iştirak hisseleri ile taşınmazların iki yıl aktifte bulundurulması gerekmez. İstisna sadece bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine olan borca karşılık, banka, finansal kiralama ve finansman şirketlerine yapılacak devir ve teslimler ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketleri tarafından devir ve tesliminde uygulanır. Borca karşılık banka, finansal kiralama ve finansman şirketleri dışında üçüncü kişilere yapılan satışlar, istisna kapsamında değerlendirilmez.

Finansal kiralama ve finansman şirketlerinin 1/1/2018 tarihinden önce, borçlarına karşılık borçlu ve kefillerden aldıkları taşınmaz ve iştirak hisselerinin 1/1/2018 tarihinden sonraki devir ve teslimleri de istisna kapsamındadır.

İstisna uygulanabilmesi için, devir ve teslime konu taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankaya, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanlara veya bu borca kefil olanlara ait olması gerekir.

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlere uygulanır. Bağış, hibe şeklindeki devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

Öte yandan, söz konusu istisna uygulamasında, borçlu olanlar, kefiller ile finansal kiralama ve finansman şirketlerinin, taşınmaz ve iştirak hisselerini ticaretini yapmak amacıyla aktiflerinde bulundurup bulundurmadıkları dikkate alınmaz.

V- Yurt dışındaki GSM operatörleri tarafından Türkiye’de yerleşik GSM operatörüne verilen roaming hizmetleri

1/1/2018 tarihinden itibaren yurt dışında mobil telefon kullanımlarına ilişkin olarak yurt dışındaki GSM operatörleri tarafından Türkiye’de yerleşik GSM operatörüne verilen roaming hizmetleri KDV’den istisna olup, bu hizmetler nedeniyle Türkiye’de yerleşik GSM operatörü sorumlu sıfatıyla KDV beyanında bulunmayacaktır.

Ayrıca, bu hizmetlerin GSM operatörleri tarafından müşterilerine yansıtılması da KDV’den istisna olduğundan, GSM operatörleri tarafından müşterilerine düzenlenecek faturalarda yurt dışındaki kullanımlara ilişkin yansıtılan roaming bedelleri KDV matrahına dahil edilmez.

VI- Özel hesap dönemine tabi olan KDV mükelleflerinin yüklendikleri KDV’nin İndirimi

Gelir veya kurumlar vergisi bakımından özel hesap dönemine tabi olan KDV mükelleflerinin yüklendikleri KDV’yi özel hesap dönemini aşmamak kaydıyla belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği dönemde indirmelerinin mümkün olduğuna ilişkin açıklamada bulunulmuştur.

VII- Düzenlemelerin Yürürlük Tarihleri

Tebliğin Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti ve 3 No.lu KDV Beyannamesine yönelik düzenlemeleri ile taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine devir ve teslimlerinin KDV’den istisna olduğuna yönelik düzenlemeleri ve yurt dışındaki GSM operatörleri tarafından Türkiye’de yerleşik GSM operatörüne verilen roaming hizmetlerinin KDV’den istisna olduğuna yönelik düzenlemeleri 1/1/2018 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, diğer düzenlemeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

VIII- Değişiklerin Karşılaştırmalı Tablosu

Tebliğ değişikliği aşağıda karşılaştırmalı tablo halinde verilmiştir. TIKLAYINIZ

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 29/3 maddesinde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği hükmü yer almaktadır.

İndirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içerisinde kullanılabileceği esası, gelir veya kurumlar vergisi bakımından özel hesap dönemine tabi olan KDV mükellefleri için birtakım zorluklara sebep olabiliyordu.

Zira özel hesap dönemine tabi olan KDV mükellefleri indirim hakkını kendi özel hesap dönemlerine bağlı olarak değil, takvim yılı esasına göre (1 Ocak – 31 Aralık) kullanabiliyorlardı. Dolayısıyla vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşıldıktan sonra yaptıkları giderlere ilişkin yüklendikleri KDV’yi, söz konusu giderleri gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alabilmelerine rağmen, indirim konusu yapamıyorlardı.

Bu sorun 31 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 17 seri numaralı KDV Genel Tebliği’nin 10. maddesi ile aşağıdaki paragrafın KDV Genel Uygulama Tebliği’nin (III/C-5.6.) kısmına eklenmesiyle çözülmüştür:

“Vergi Usul Kanunu’nun 174. maddesinde ‘Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır. Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12'şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir.’ hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, gelir veya kurumlar vergisi bakımından özel hesap dönemine tabi olan KDV mükelleflerinin yüklendikleri KDV’yi özel hesap dönemini aşmamak kaydıyla belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği dönemde indirmeleri mümkündür.”

Böylelikle gelir veya kurumlar vergisi bakımından özel hesap dönemine tabi olan KDV mükelleflerinin yüklendikleri KDV’yi özel hesap dönemini aşmamak kaydıyla belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği dönemde indirmeleri mümkün kılınmıştır.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 17 Seri Numaralı Tebliğ’in bu hükmü 31 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. E&Y

31 Ocak 2018 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 30318

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:

MADDE 1 – 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin (I/C) kısmında yer alan “2.1.2.1. İkametgâhı, İşyeri, Kanuni Merkezi ve İş Merkezi Türkiye’de Bulunmayanlar Tarafından Yapılan İşlemler” bölüm başlığından sonra gelmek üzere “2.1.2.1.1. Genel Olarak” bölüm başlığı eklenmiş ve bu bölümden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

“2.1.2.1.2. Katma Değer Vergisi Mükellefi Olmayan Gerçek Kişilere Elektronik Ortamda Sunulan Hizmetler

28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 41 inci maddesiyle 3065 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasında yapılan değişiklik ile Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödeneceği, Maliye Bakanlığının elektronik ortamda sunulan hizmetlerin kapsamı ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda sunulan hizmetler KDV’ye tabi olup, bu hizmetlere ilişkin KDV’nin beyanı ve ödemesi bu bölümde yer alan usul ve esaslara tabidir.

Elektronik ortamda sunulan hizmetlerin bir işyeri oluşturacak şekilde verilmesi durumunda (Türkiye’de bir işyerinin oluşup oluşmadığı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenir.), bu hizmetlere ilişkin verginin genel esaslar çerçevesinde (1 No.lu KDV beyannamesi ile) beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

2.1.2.1.2.1. Elektronik Hizmet Sunucularının KDV Mükellefiyeti

213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde; beyanname ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları kullanılmak suretiyle internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesine, bunların aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluk veya standartları mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya ya da belirlemeye, beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri elektronik ortamda tebliğ etmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanlar, bu hizmetlere ilişkin KDV’yi, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle beyan ederler.

Söz konusu hizmet sunucuları bu işlemlere ilişkin KDV’yi, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan ederler.

Bu kapsamdaki hizmet sunucularının, ilk kez verecekleri 3 No.lu KDV beyannamesini vermeden önce, Gelir İdaresi Başkanlığının www.digitalservice.gib.gov.tr adresinde yer alan formu doldurmaları gerekir.

Söz konusu formun elektronik ortamda doldurulup onaylanması üzerine, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı nezdinde, hizmet sunucusu adına “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirilir.

Bu kapsamdaki mükelleflerden ayrıca işe başlama bildirimi aranmaz. Mükellefiyet tesisi üzerine internet vergi dairesinde işlem yapılabilmesi için mükellefe kullanıcı kodu, parola ve şifre verilir.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti tesis ettirenlerin, herhangi bir had ile sınırlı olmaksızın beyannamelerini 213 sayılı Kanunun mükerrer 227 nci maddesi uyarınca meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu kapsamında olmamaları uygun görülmüştür.

Elektronik hizmet sunucusunun açıkça belirtilmediği ve bu durumun taraflar arasındaki sözleşmeye yansıtılmadığı, düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde hizmete ve elektronik hizmet sunucusuna ilişkin bilgilere açıkça yer verilmediği hallerde, elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin KDV, elektronik hizmet sunumuna aracılık edenler tarafından beyan edilip ödenir.

Öte yandan, müşteriden bedel talep etme, söz konusu hizmete ilişkin genel şartları belirleme yetkisi veya hizmeti ifa etme yükümlülüğü bulunanlar, elektronik hizmet sunucusu olarak kabul edilir.

2.1.2.1.2.2. Verginin Hesaplanması

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında bulunanlar, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sundukları hizmetler için, bu hizmetlerin tabi olduğu oranda KDV hesaplarlar.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti bulunanların 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında beyan edilen hizmetlere ilişkin olması şartıyla, Türkiye’de KDV mükellefiyeti bulunanlardan temin edilen mal ve hizmetler nedeniyle düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde gösterilen KDV’nin, bu kapsamda beyan edilen işlemlere isabet eden kısmının 3065 sayılı Kanunun (29/1) inci maddesi kapsamında indirim konusu yapılması mümkündür.

Bu fatura ve benzeri belgeler, 213 sayılı Kanunun muhafaza ve ibraz hükümleri gereğince muhafaza edilir.

2.1.2.1.2.3. Beyan ve Ödeme

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında bulunanlar, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sundukları hizmetler nedeniyle hesapladıkları KDV’yi, takvim yılının aylık vergilendirme dönemleri itibariyle, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmidördüncü günü akşamına kadar, internet vergi dairesi aracılığıyla ve 3 No.lu KDV Beyannamesi ile Türk Lirası cinsinden beyan ederler. Ancak elektronik hizmet sunucularına özel KDV mükellefiyetine ilişkin hükmün yürürlüğe girdiği 1/1/2018 tarihinden itibaren, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanların, 2018 yılının Ocak, Şubat, Mart dönemlerinde yaptıkları işlemleri 2018 yılının Nisan ayının başından itibaren yirmidördüncü günü akşamına kadar verecekleri 3 No.lu KDV beyannamesi ile beyan etmeleri uygun görülmüştür.

Bu kapsamda bulunan mükelleflerin, beyanı gereken herhangi bir işlemin olmaması halinde, ilgili döneme ilişkin beyanname vermelerine gerek yoktur.

Bedelin döviz olarak hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği günkü Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilir. Merkez Bankasınca Resmî Gazete’de ilan edilmeyen dövizlerin Türk parasına çevrilmesinde ise cari döviz kuru esas alınır.

Bu kapsamda beyan edilen KDV’nin, beyannamenin verilmesi gereken ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenmesi gerekir.

Ödeme; vergi dairelerine ve tahsile yetkili bankalara yapılabileceği gibi, Gelir İdaresi Başkanlığının internet adresi (www.gib.gov.tr) üzerinden tahsile yetkili bankaların banka kartı veya kredi kartı ile de yapılabilir.

2.1.2.1.2.4. Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi

3065 sayılı Kanunun (9/1) inci maddesinde yer alan elektronik ortamda sunulan hizmetlere yönelik beyan yükümlüğüne ilişkin düzenlemelere uymayanlar hakkında, 213 sayılı Kanunun vergi cezalarına dair hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.”

MADDE 2 – Aynı Tebliğin (I/C-2.1.3.1.) bölümünün üçüncü paragrafının (b) bendinde yer alan “-Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar,” satırından sonra gelmek üzere “- Türkiye Varlık Fonu ile alt fonlara devredilen kuruluşlar,” satırı eklenmiştir.

MADDE 3 – Aynı Tebliğin (II/E-7.) bölümünde yer alan “3065 sayılı Kanuna 18/01/2017 tarihli ve 6770 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile eklenen geçici 37 nci maddede” ibaresi “3065 sayılı Kanunun geçici 37 nci maddesinde” olarak değiştirilmiş,  “2017 yılında yüklenilen ve 2017 yılının” ibaresi “2017 ve 2018 yıllarında yüklenilen ve 2017 ve 2018 yıllarının” olarak değiştirilmiş ve “2017 yılında yüklenilen ve 2017 yılı” ibaresi “2017 ve 2018 yıllarında yüklenilen ve 2017 ve 2018 yılları” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 4 – Aynı Tebliğin (II/E-7.1.) bölümünün birinci paragrafının üçüncü alt çizgili satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki satırlar eklenmiştir.

“- Asgari 50 milyon Türk Lirası tutarında sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle 2018 yılının ilk altı aylık döneminde (1/1/2018-30/6/2018) söz konusu yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere düzenlenen faturalarda yer alan ve bu süre içinde indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin izleyen bir yıl içinde (1/7/2018-30/6/2019),

– Asgari 50 milyon Türk Lirası tutarında sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle 2018 yılının ikinci altı aylık döneminde (1/7/2018-31/12/2018) söz konusu yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere düzenlenen faturalarda yer alan ve bu süre içinde indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin izleyen bir yıl içinde (1/1/2019-31/12/2019),

– 50 milyon Türk Lirası tutarına kadar sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle 2018 yılında söz konusu yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere düzenlenen faturalarda yer alan ve 2018 yılı sonuna kadar indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV’nin izleyen yıl içinde (1/1/2019-31/12/2019)”

MADDE 5 – Aynı Tebliğin (II/E-7.3.) bölümünün birinci paragrafının üçüncü alt çizgili satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki satırlar eklenmiştir.

“- Asgari 50 milyon Türk Lirası tutarında sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işlerinde 2018 yılının ilk altı aylık döneminde (1/1/2018-30/6/2018) yüklenilen ve bu süre içinde indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV için en erken Temmuz/2018, en geç Mayıs/2019 dönemine ait KDV beyannamesine,

– Asgari 50 milyon Türk Lirası tutarında sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işlerinde 2018 yılının ikinci altı aylık döneminde (1/7/2018-31/12/2018) yüklenilen ve bu süre içinde indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV için en erken Ocak/2019, en geç Kasım/2019 dönemine ait KDV beyannamesine,

– 50 milyon Türk Lirası tutarına kadar sabit yatırım öngörülen yatırımlara ilişkin inşaat işlerinde 2018 yılında yüklenilen ve 2018 yılı sonuna kadar indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV için en erken Ocak/2019, en geç Kasım/2019 dönemine ait KDV beyannamesine”

MADDE 6 – Aynı Tebliğin (II/F-4.16.) bölümünün birinci paragrafındaki “ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dâhil) bankalara devir ve teslimleri” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 7 – Aynı Tebliğin (II/F-4.16.3.) bölümü başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4.16.3. Bankalara, Finansal Kiralama ve Finansman Şirketlerine Borçlu Olanların ve Kefillerinin Borçlarına Karşılık Yapılan Teslimlere İlişkin İstisna Uygulaması

Bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanlar ile kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine devir ve teslimleri ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketleri tarafından devir ve teslimi KDV’den istisnadır. Bu istisnanın uygulanabilmesi için iştirak hisseleri ile taşınmazların iki yıl aktifte bulundurulması gerekmez.

İstisna sadece bankalara, finansal kiralama ve finansman şirketlerine olan borca karşılık, banka, finansal kiralama ve finansman şirketlerine yapılacak devir ve teslimler ile bu taşınmaz ve iştirak hisselerinin finansal kiralama ve finansman şirketleri tarafından devir ve tesliminde uygulanır. Borca karşılık banka,  finansal kiralama ve finansman şirketleri dışında üçüncü kişilere yapılan satışlar, istisna kapsamında değerlendirilmez.

Finansal kiralama ve finansman şirketlerinin 1/1/2018 tarihinden önce, borçlarına karşılık borçlu ve kefillerden aldıkları taşınmaz ve iştirak hisselerinin 1/1/2018 tarihinden sonraki devir ve teslimleri de istisna kapsamındadır.

İstisna uygulanabilmesi için, devir ve teslime konu taşınmaz ve iştirak hisselerinin bankaya, finansal kiralama ve finansman şirketlerine borçlu olanlara veya bu borca kefil olanlara ait olması gerekir.

İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlere uygulanır. Bağış, hibe şeklindeki devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

Öte yandan, söz konusu istisna uygulamasında, borçlu olanlar, kefiller ile finansal kiralama ve finansman şirketlerinin, taşınmaz ve iştirak hisselerini ticaretini yapmak amacıyla aktiflerinde bulundurup bulundurmadıkları dikkate alınmaz.

Örnek: (F) Bankasının borçlusuna ait gayrimenkulün borcuna karşılık İcra Müdürlüğü tarafından bankaya satışı, 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi kapsamında KDV’den istisnadır.”

MADDE 8 – Aynı Tebliğin (II/F) kısmının (4.24.) bölümünden sonra gelmek üzere başlığıyla birlikte aşağıdaki bölüm eklenmiştir.

“4.25. Yurt Dışından Alınan Roaming Hizmetlerinde İstisna

3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin 4 numaralı fıkrasına 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girmek üzere eklenen (ç) bendi ile uluslararası roaming anlaşmaları çerçevesinde yurt dışından alınan roaming hizmetleri ile bu hizmetlerin Türkiye’deki müşterilere yansıtılması KDV’den istisna tutulmuştur.

Buna göre, 1/1/2018 tarihinden itibaren yurt dışında mobil telefon kullanımlarına ilişkin olarak yurt dışındaki GSM operatörleri tarafından Türkiye’de yerleşik GSM operatörüne verilen roaming hizmetleri KDV’den istisna olup, bu hizmetler nedeniyle Türkiye’de yerleşik GSM operatörü sorumlu sıfatıyla KDV beyanında bulunmayacaktır.

Ayrıca, bu hizmetlerin GSM operatörleri tarafından müşterilerine yansıtılması da KDV’den istisna olduğundan, GSM operatörleri tarafından müşterilerine düzenlenecek faturalarda yurt dışındaki kullanımlara ilişkin yansıtılan roaming bedelleri KDV matrahına dahil edilmez.”

MADDE 9 – Aynı Tebliğin (III/B-3.6.) bölümünde yer alan Tablo 3’ün (8) no.lu “İADE EDİLEBİLİR KDV TUTARI” sütununun son satırında yer alan “10.200” ibaresi “25.200” olarak, bu bölümün son paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bu tutardan ilgili yıl için belirlenen alt sınır düşülmek suretiyle iade tutarı, [41.000-15.800]= 25.200 TL olarak hesaplanacaktır. Temmuz ve Ağustos vergilendirme döneminde devreden KDV tutarı “0” olduğundan ve bu dönemlerden sonra iadeye esas KDV hesaplamasına yeniden başlanıldığından, mükellefe Şubat ve Haziran vergilendirme dönemlerinde mahsuben iade edilen tutarlar Aralık vergilendirme dönemindeki kümülatif iadeye esas KDV tutarından düşülmeyecektir. Bu tutar, Ocak/2013 ve Şubat/2013 vergilendirme dönemlerindeki devreden KDV tutarlarından düşük olduğundan iadesi talep edilen tutarın tamamı, talebi doğrultusunda mükellefe nakden iade edilecektir.”

MADDE 10 – Aynı Tebliğin (III/C-5.6.) bölümünün sonuna aşağıdaki paragraf eklenmiştir.

“213 sayılı Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesinde “Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır. Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12’şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, gelir veya kurumlar vergisi bakımından özel hesap dönemine tabi olan KDV mükelleflerinin yüklendikleri KDV’yi özel hesap dönemini aşmamak kaydıyla belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği dönemde indirmeleri mümkündür.”

MADDE 11 – Aynı Tebliğin (V/B-4.) bölümünde yer alan “-Vergi sorumluları tarafından verilmek üzere 2 no.lu,” satırından sonra gelmek üzere “-Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükelleflerince verilmek üzere 3 no.lu,” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 12 – Bu Tebliğin;

  1. a) 1 inci, 7 nci, 8 inci ve 11 inci maddeleri 1/1/2018tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
  2. b) Diğer maddeleri ise yayımı tarihinde,

yürürlüğe girer.

MADDE 13 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.

Gelir İdaresi Başkanlığınca yayımlanan KVK-47/2018-1 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri ile nakit sermaye artırımları üzerinden hesaplanan faiz indirimine 2017 hesap dönemine ilişkin olarak %17,06 oranının uygulanacağı açıklanmıştır. 

Söz konusu Sirkülere aşağıda yer verilmiştir.

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri / 47

Konusu: Sermaye artırımında indirim uygulamasında dikkate alınacak faiz oranı 

Tarihi: 30/01/2018

Sayısı: KVK-47/2018-1

İlgili olduğu maddeler: Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 10

İlgili olduğu kazanç türleri: Kurum Kazancı

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Diğer indirimler” başlıklı 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde; sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50'sinin kurum kazancından indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

04/03/2016 tarih ve 29643 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 9 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğiyle 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine eklenen “10.6. Sermaye artırımında indirim” başlıklı bölümde, indirim uygulamasında TCMB tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca Açılan Kredilere Uygulanan Ağırlıklı Ortalama Faiz Oranları”ndan “Ticari Krediler (TL Üzerinden Açılan) (Tüzel Kişi KMH ve Kurumsal Kredi Kartları Hariç)” faiz oranının dikkate alınacağı belirtilmiştir. 

Buna göre, 2017 hesap dönemine ilişkin olarak indirim uygulamasında TCMB tarafından en son açıklanan %17,06 (yüzde onyedi virgül sıfıraltı) oranı dikkate alınacaktır. 

Duyurulur.

Adnan ERTÜRK

Gelir İdaresi Başkanı

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • 1 TL için 532.000 TL Fazla Vergi Ödeme Riski Sosyal içerik üreticilerinden ile Appstore, Google Play üzerinden gelir elde…
  • BORSAYA AÇILAN ŞİRKETLER AÇISINDAN EMİSYON PRİMLİ PAYLARA YÖNELİK ÖRNEK UYGULAMA EMİSYON PRİMİ TİCARİ KARA DÂHİL DEĞİLDİR. ÖZKAYNAKLAR ARASINDA 520 PAY…
  • Yatırım Teşvik Belge Kapsamında KDV İstisnası Yatırım Teşvik Belgesi Sahibi Mükellefe Belge Kapsamındaki:· Makine Ve Teçhizat İthal…
Top