Mehmet Özdoğru

Mehmet Özdoğru

Email: This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

3568 sayılı yasaya göre unvan almış serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler ilgili mevzuattan kaynaklanan konulardan dolayı asıl borçlu şirket yani mükellef ile birlikte vergi idaresine karşı yapılan işlemlerinden sorumlu olacaktır. Burada sorumluluğun kapsamı vergi müfettişleri tarafından düzenlenen YMM Sorumluluk Raporu veya SMMM Sorumluluk Görüş ve Öneri Raporu içeriğinde ayrıntılı bir şekilde yer verilmek zorundadır. (Bkz. SMMM, YMM Sorumluluk Raporlarıyla ilgili VDK yönergesi)

Uygulamada meslek mensuplarına ödeme emri tebliğ edilerek bu ödeme emri kapsamında başka herhangi bir belge veya rapor tebliğ olunmamaktadır. Bu konuda yargıya intikal eden birçok olayda 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensupları çeşitli gerekçelerle dava açabilmektedirler. Açılan davalarda Anayasanın 36. Maddesi hükmü, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3 madde hükmü, 213 sayılı VUK madde 108.., yine VUK madde 35/11, VUK md 366/1 hükümleri ileri sürülmektedir.

Bilindiği gibi; 3568 sayılı yasa kapsamı gereğince SMMM ve YMM’lere sorumluluk kapsamında vergi daireleri tarafından düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emri ekinde düzenlenene inceleme raporunun bir örneğinin tebliği zorunludur. Uygulamada bu gibi ödeme emirlerinin meslek mensuplarına tebliği sırasında sadece ödeme emri tebliğ edildiği görülmektedir. 

Buna göre, sorumluluk, sorumluluğun ilgili olduğu vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle başlamaktadır. Borcun ödenmesi ile de sorumluluk sona erecektir. Sorumluluğun diğer bir özelliği ise fer’iliğidir. Bu prensip gereğince, borcun asıl borçludan istenmediği müddetçe sorumludan istenmesi olanaksızdır. Ancak, borçlu ve sorumludan aynı anda istenmesine ise müşterek ve müteselsil sorumluluğun tabiatı gereği bir mani durumda yoktur. Yeminli mali müşavirlerin sorumluluğuna gidilebilmesi için yani ödeme emri tebliğ edilebilmesi için asıl borcun ana borçlu açısından tahakkuk etmesi ve tahakkuk tarihinden itibaren borcun vadesi olan tahakkuk tarihinden sonraki bir ay içinde mükellefince ödenmemesi gerektiğinden, ödeme emri ile takibinde bir sorun bulunmamaktadır. Ödeme emri tebliğinden önce, 6183 sayılı kanunun 37 maddesi hükmü uyarınca sorumlu adına bir tebligat işlemi ile vade tespitine gerek bulunmamaktadır. Zira müşterek ve müteselsil sorumluluğun tabiatı gereği borçlulardan biri için doğan bir hukuki durum, diğer borçlular için de doğar. Örneğin, borçlulardan biri için zamanaşımın kesilmesi  diğer için de hüküm ifade edeceği açıktır. Bu sebeple asıl borçlu için tahakkuk tarihinden bir ay sonrası borcun vadesi olduğundan dolayı aynı tarih ikincil amme borçlusu sorumlu YMM için de borcun vadesini oluşturur. Bu kapsamda YMM veya SMMM lerin sorumluluğu ve müteselsil olarak borçlu tutulmaları durumunda:

  1. Adına vergi inceleme raporu düzenlenene asıl amme borçlusu  mükellef adına da tarhiyat işlemleri yapılmaktadır.
  2. Mükellefe tebliğ edilen vergi ceza ihbarnamelerinin kesinleşmesi üzerine tahakkuk eden vergi, ceza ve fer’ilerininin vadesinde mükellef tarafından ödenmemesi halinde takibat sürecinde ayrıca meslek mensubuna da ödeme emri tebliğ edilir. Ödeme emrinin ekinde mutlak surette VİR ( vergi inceleme raporu) veya sorumluluk görüş ve öneri raporu veya YMM sorumluluk raporu eklenerek tebliğ edilmelidir.( 2577 sayılı İYUK md 27/2, 6183 sayılı yasa md 54-55-58, Anayasa md 36, AİHS md 6/3, VUK md 108).
  3. Takibat sürecinde düzenlenen ödeme emri, tahakkuk eden vergi ve ceza ve diğer fer’ilerinin tümü için mükellef ve meslek mensubu SMMM veya YMM adına ayrı ayrı ikincil amme borçlusu olarak kendilerinin bağlı olduğu vergi dairesince tanzim ve tebliğ edilmelidir.
  4. Sonuç olarak, meslek mensupları ile ilgili cebri takip işlemleri bunların bağlı bulunduğu vergi dairelerince yapılacaktır. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-3568_Sayili_yasaya_gore_meslek_mensuplarina_sorumluluk_nedeniyle_duzenlenen_gorus_ve_oneri_raporlari-14618.htm

Pazar, 15 Ekim 2017 15:02

Mahkemeden Önce Arabulucuya…

Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen henüz Sayın Cumhurbaşkanımızca onaylanmayan“İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı “çalışma hayatında önemli değişiklikler öngörüyor. Bu değişiklikleriden biride işten çıkarılanların/ayrılanların yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, sendikal tazminat, ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, cezai şart, avansın iadesi ve eğitim gideri konularındaki alacakları konusunda iş mahkemesinde dava açmadan önce arabuluculara başvuracaklar. Arabulucuya başvurmadan doğrudan iş mahkemesinde dava açıldığında mahkeme davayı usulden reddedecek. Mahkeme kararını taraflara tebliğ edecek. Kesinleşen ret kararının resen tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde arabulucuya başvurulabilecek. Bu düzenleme ileiş uyuşmazlıklarında arabuluculuk önemli bir işleve sahip olacak. 

Kimler olabiliyor Arabulucu olabilmek için; 

-Türk vatandaşı olmak, 

-Hukuk Fakültesinden mezun olmak  veya yabancı bir hukuk fakültesini bitirip de Türkiye'deki hukuk fakülteleri programlarına göre eksik kalan derslerden sınava girip başarı belgesi almış bulunmak, 

-Kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak, 

-Mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip olmak, 

-Arabuluculuk eğitimini tamamlamak, 

Şartlarını taşımak gerekiyor. 

Ayrıca arabulucu olabilmek için Adalet Bakanlığınca yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak gerekiyor. Hukuk uyuşmazlıklarında yazılı sınav  yılda iki kez, uygulamalı sınav ise yazılı sınav sonuçları açıklandıktan sonra yapılıyor. 

İş müfettişleri de arabulucu olabilmeli 

İş uyuşmazlıklarında arabuluculuk görevi hukuk fakültesi mezunlarına veriliyor.  İş uyuşmazlıkları konusunda 30-40 yılını çalışma hayatına adamış olan iş müfettişlerine arabuluculuk görevi verilmiyor. Bilindiği üzere çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izlemek, denetlemek ve teftiş etmek devletin görevleri arasında yer alıyor.  Devletin bu görevini  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı teftiş ve denetlemeye yetkili iş müfettişleri yerine getirmektedir. İş müfettişliği, 81 sayılı Sanayi Ve Ticarette İş Teftişi Hakkındaki  Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) Sözleşmesine göre  uluslararası meslek statüsündedir. İş müfettişleri 1936 yılından beri (ilk önceleri değişik ünvanlar altında) çalışma hayatında teftiş yapmaktadırlar. Çalışanların çalışma hayatından kaynaklanan ücret, yıllık izin,  hafta tatili, fazla çalışma ücreti, çalışma süreleri, iş sağlığı ve güvenlikleri yönünden oluşan sorunlara çözüm bulmak amacıyla iş müfettişleri teftiş yapıyorlar. Dolayısı ile iş müfettişleri işçi ve işveren uyuşmazlıklarında en deneyimli ve donanımlı meslek grubunu oluşturuyor. 

İş müfettişleri, mevcut durumda yukarıda belirtilen konularla birlikte iş uyuşmazlıklarının bütün alanlarında teftiş ve denetim yapıyorlar. 

Mevcut uygulamada iş müfettişleri toplu iş hukuku uyuşmazlıklarında “resmi arabulucu” olarak görev alabiliyorlar. Çalışma hayatının sorunlarını bizzat gören, yaşayan, sorunlara çözümler üreten ve bu alandaki en deneyimli meslek mensubu olan iş müfettişlerine de iş uyuşmazlıklarında “arabuluculuk görevi” verilmesinde fayda var. İş müfettişlerinin bu alandaki deneyimlerinden yararlanılması arabuluculuk müessesesine katkı sağlayacağı gibi işçi ve işverenlerin uzlaştırılmalarında da önemli faydalar sağlayacaktır. Arif Temir

http://www.gunes.com/yazarlar/arif--temir/mahkemeden-once-arabulucuya-824157

Kış kapıya dayanırken, grip aşısı yeniden gündemde. SGK, 65 yaş üstü kişiler, hamileler ve kronik birçok hastalıkta grip aşısını karşılıyor. Bunun için bazı kişilerden sağlık raporu istenirken, bazılarından istenmiyor.

Havaların soğumaya başlamasıyla birlikte kış aylarının vazgeçilmez gündemi ‘grip aşısı’ da tekrar karşımıza çıktı. Bazı risk grupları için grip aşısının zorunluluk olduğu konusunda fikir birliği var. Ancak bütün uzmanlar da grip aşısını önermiyor. Peki, grip aşısı yaptırmak isteyenler SGK’dan aşının parasını alabiliyorlar mı? SGK bazı kişiler için grip aşısını karşılıyor. Grip aşısının karşılanması için iki ayrı grup için iki ayrı uygulama söz konusu. SGK grip aşısı için bazı gruplardan sağlık raporu istiyor, bazılarından istemiyor.

YAŞLILARA RAPOR YOK

65 yaş üstü kişiler için kış ayları çok riskli. Grip aşısı bu kesim için çok önemli. SGK da bu nedenle 65 yaş üzerindeki kişiler için grip aşısında sağlık raporu zorunluluğu aramıyor. Bu kişilerin 65 yaş üzerinde olduklarını belgelemeleri halinde SGK grip aşısının bedelini karşılıyor. 65 yaş üstü kişiler gibi yaşlı bakım evi ve huzur evlerinde kalan kişiler de yalnızca bu durumlarını belgelemek kaydıyla SGK’nın bedelini karşıladığı grip aşısını yaptırabiliyor. Bu kişilerden de bu kapsamda sağlık raporu istenmiyor.

Tıbbi gereklilik şartı

SGK’nın grip aşısının bedelini karşıladığı gruplara bakıldığında, grip aşısının zorunluluk olduğu kesimler için bedelin karşılandığı görülüyor. SGK bu konuda belirli tıbbi gereklilik söz konusu ise bedelin karşılanması yoluna gidiyor. Tıbben gereklilik konusu ise hekimler tarafından belirlenmiş bir kıstas.

Hangi hastalıklar var?

Gebeliğin ikinci veya üçüncü döneminde olanlar, astım dâhil kronik akciğer ve kalp damar hastalığı olanlar, diyabet dâhil herhangi bir kronik metabolik hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, hemoglobinopatisi veya immün yetmezliği olan veya immünsupresif tedavi alanlarla 6 ay - 18 yaş arasında olan ve uzun süreli asetil salisilik asit tedavisi alan çocuk ve adolesanların bu durumlarını belgelemek kaydıyla grip aşısı bedelleri SGK tarafından karşılanıyor.

Sadece beş aylık dönemi kapsıyor

SGK geçtiğimiz hafta ‘yılda bir defa’ ifadesinin ‘takvim yılı’ olarak algılandığı ve bu nedenle aşılamanın geç yapıldığı hastalarda bir sonraki aşı zamanı geldiğinde aşının karşılanmadığı şeklinde yorumlandığını belirterek, ‘yılda bir defaya mahsus’ ifadesinin önceki yılın aynı günü olarak değerlendirilmeyip aşı sezonu olan Eylül-Ekim-Kasım-Aralık-Ocak döneminde olması kaydıyla yılda bir kez yapılması anlamına geldiğini ifade etti. Okan Güray Bülbül

http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/sgk-zorunlu-hallerde-c2grip-asisini-da-karsiliyor/haber-669332

Cumartesi, 14 Ekim 2017 09:08

Elden ödeme Yasal Değildir

Bir fabrikada 2 yıldır çalışıyorum. Aslında aylığım asgari ücretten yüksek fakat resmiyette asgari ücretten gösteriliyor. Aylığımın asgari ücretten fazlası elden zarfla veriliyor. İşverenin bu şekilde yapması işçiye iş akdini fesh etme hakkı veriyor mu? İsmi saklı okurumuz

İşverenin size elden ücret ödemesi yasal değildir. İşveren çalışanına bu şekilde ödeme yaparsa devletin vergi ve sigorta primi kaybına sebebiyet vermiş oluyor. Sizin de kıdem tazminatınız ve emekli aylığınız hesaplanırken asgari ücret üzerinden hesaplanacak. Dolayısı ile siz de emekli olurken düşük emekli aylığına bağlanmış olacaksınız. İş Kanunu'nun 24. maddesine göre, işveren kanun ve iş sözleşmesinde belirtilen şartlara göre işçinin ücretini hesap edip ödemezse işçinin haklı fesih durumu doğar.

Şirket ortaklığımdan dolayı Bağ-Kur sigortalısıyım. Bağ-Kur emekliliği bayağı zor, 25 yıl ödemek gerekiyor. Bu nedenle SSK'ya geçmeyi düşünüyorum. Fakat şirket ortaklığımı bırakamıyorum. Şirket ortaklığım devam ederken SSK primi ödeyebilir miyim? SSK primlerini ortağı olduğum şirketten ödesem sayılır mı? Ne yapabilirim? 5...430583 nolu SMS

Şirket ortaklığınız devam ederken SSK'lı bir işte çalışmanızda herhangi bir engel bulunmamakta. SSK'lı olarak çalışırsanız 4/a hizmetiniz geçerli olur, Bağ-Kur sigortalılığınız durur. Fakat gerek kendinize ait işyerinizden gerekse ortağı olduğunuz şirketten adınıza çalışan sigortalı primi (4/a) ödeyemezsiniz. Bu durumda adınıza yatacak olan SSK (4/a) primleri geçerli olmaz. Dolayısı ile eğer SSK'ya geçecekseniz başkasına ait işyerinde çalışmanız gerekmektedir.

​NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM?
1993 Temmuz SGK girişliyim. 4000 gün prim ödemem bulunuyor. 11.12.1977 doğumluyum. Askerliği 6 ay yaptım ve ödemedim. Acaba ben ne zaman emekli olabilirim? 5...181067 nolu SMS

İşe başlangıcınıza göre 54 yaş ve 5675 prim gün şartlarına tabisiniz. Temmuz 2020 tarihinde 25 yıl şartınız, 1675 gün daha prim ödemeniz halinde prim gün sayınız, 2031 yılında da yaşınız dolacak. Bu durumda emekli olabileceğiniz tarih 11.12.2031 tarihi olacaktır.

14.09.1959 doğumluyum. İşe girişim 10.12.1999 tarihindedir. 4000 gün primim bulunuyor. Halen çalışmaktayım. Ne zaman emekli olabilirim? Fatma S.

İşe girişinize göre 58 yaş ve 7000 prim gün şartlarından tam emeklilik, 25 yıl, 58 yaş ve 4500 prim günden kısmi (yaştan) emeklilik şartlarına tabisiniz. Yaş şartınız tamamlanmış. 500 gün daha prim ödeyip 10.12.2024 tarihinde kısmi emekli olabilirsiniz. Ali Şerbeti

https://www.takvim.com.tr/yazarlar/aliserbetci/2017/10/14/elden-odeme-yasal-degildir

Cumartesi, 14 Ekim 2017 09:04

Avukatların Yol Ve Konaklama Giderleri

Avukatlar serbest meslek erbabı olup, kazançları GVK‘nun 65 ve 67‘inci maddelerinde belirlenen tanımlara göre vergilendirilmektedir. Avukatların müvekkilden aldığı yol, konaklama, bilirkişilik, icra giderleri, muhtelif harçlar gibi bedeller serbest meslek kazancı ile ilgisi yoktur. Avukatın, müvekkiline tahsil ettiği hukuki yardım veya müşavirlik ücreti doğrudan doğruya serbest meslek kazancıdır.

Avukatlık hizmetinin verilmesi sırasında Avukatlık Kanunu ve tarife hükümleri çerçevesinde belirlenen asgarî ücretten daha düşük bir hizmet bedelinin uygulaması mümkün değildir. Söz konusu ücret tarifesinde belirlenen tutardan daha düşük, bir tutar uygulaması veya hiç ücret alınmaması halinde 3065 sayılı KDV Kanunu‘nun ilgili hükmüne göre tarifede ki tutar üzerinden KDV hesaplanması zorunludur ([1]) .

Diğer taraftan, bir avukatın müvekkilinden aldığı vergi, resim, harç, keşif, şahitlik, bilirkişilik ve ekspertiz gibi konularda harcanmak üzere müşteri veya müvekkilden alınan ve tümü ile bu konulara sarf edilen para ve ayınlar kazanç mahiyeti taşımaz.

Avukatların, müşterilerinden tahsil ettikleri paralar karşılığında makbuz düzenlemesi zorunludur. Avukatlar tarafından müvekkilden tahsil edilen yol, konaklama, vb. masraf ve giderler için serbest meslek makbuzu düzenlemesi gerekmektedir. Ancak tahsil edilmeyen tutarlar için serbest meslek makbuzunun düzenlenmesi söz konusu değildir. Bir avukatın, kişisel olarak kitap yazması karşılığında aldığı telif ücreti serbest meslek kazancına dahil edilmez. Bu telif ücreti üzerinden %17 tevkifat yapılarak yayıncı tarafından beyan edilir ([2]). Keza, bir avukatın çeşitli dergilerde yazdığı makaleler karşılığında da aldığı telif ücretleri de serbest meslek defterine gelir yazılmaz. Dergi tarafından ödenen telif ücreti üzerinden gerekli stopaj yapılarak muhtasar beyanname ile yayıncı tarafından beyannamesi verilecektir. Nazlı Gaye Alpaslan Güven

http://www.hurses.com.tr/Haber-Avukatlarin_yol_ve_konaklama_ve_benzeri_giderleri-14597.htm


([1]) Gelir İdaresi Başkanlığı, Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı, 11.10.2013 gün ve 259 sayılı özelgesi

([2]) GVK Md. 94

Sigortalıların kendileri ve bakmakla yükümlü oldukları eş ve çocukları gerekli şartların bulunması halinde sağlık hizmetlerinden faydalanabilmektedir. Biz de bugün sigortalıların çocuklarının sağlık yardımlarından yararlanma şartlarını açıklayalım istedik. Buna göre;

1- 18 yaşını doldurmamış çocuklar

Genel sağlık sigortalısı sayılanların çocukları, ana ya da babanın tescil edilmiş olmasına bakılmaksızın ve ayrıca bir işleme gerek olmaksızın 18 yaşını dolduruncaya kadar genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişisi olarak herhangi bir şart aranmaksızın sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan faydalandırılır. Anne ve babası ayrılmış çocukların sağlık aktivasyonları, velayeti bulunan anne ya da baba üzerinden yapılmaktadır. Ancak, velayeti bulunan anne ya da babanın genel sağlık sigortalığının bulunmaması veya yazılı olarak talep etmeleri halinde velayeti bulunmayan anne ya da babanın üzerinden de aktivasyonları yapılabilmektedir.

Genel Sağlık Sigortalısı’nın evlat edindiği veya nesebini tanıdığı 18 yaş altı çocukları için de yukarıda belirtilen hususlar uygulanmaktadır.

2- Öğrenciler

18 yaşından büyük öğrencilerin aktivasyon işlemleri, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu ile yapılan protokoller çerçevesinde veri tabanından elektronik ortamda alınan bilgilere göre yapılmaktadır. Ancak elektronik ortamda öğrencilik bilgilerine ulaşılamayan öğrenciler için ilgili eğitim dönemine ait öğrenci belgelerindeki tarihler dikkate alınarak; ara sınıflar için her yılın Eylül ayı sonu, son sınıf öğrencileri için Haziran ayı sonuna kadar yaş hadleri dikkate alınarak aktivasyon işlemi yapılmaktadır.

3- Lise ve dengi öğrenim gören öğrenciler

Genel Sağlık Sigortalısı’nın çocuklarından Millî Eğitim Bakanlığı’nın lise veya lise dengi okul olarak kabul ettiği eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler 20 yaşını dolduracağı tarihe kadar bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmaktadır.

4- Yüksek öğrenimde öğrenim gören öğrenciler

Ön lisans, lisans, yüksek lisans veya doktora öğrenimi gören öğrenciler ile Üniversitede kısmi zamanlı çalışan öğrencilerden aylık kazançları asgari ücretin altında olanlar 25 yaşını dolduracağı tarihe kadar bakmakla yükümlü olunan kişi sayılmaktadır.

5- Lise ve dengi öğrenim ile yüksek öğrenimden mezun olanlar

Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişisi durumunda olan öğrenciler veya hak sahibi olarak ölüm gelir/aylığı alan öğrenciler lise veya lise dengi okullarda öğrenim görenler, 20 yaşını geçmemeleri şartıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren herhangi bir yükseköğrenim kurumuna kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın 120 gün daha sağlık hizmetlerinden faydalandırılmaktadır.

Lise veya dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek şartıyla mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle, prim borçlarına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olunan veya hak sahibi kişi sayılmak suretiyle sağlık hizmetinden faydalandırılıyor.

6- Yüksek öğrenimden mezun olanlar

Yüksek öğrenimden mezun olanlar 25 yaşını geçmemek şartıyla mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam ediyor. Yüksek öğrenim görmesi nedeniyle ölüm gelir/aylığı alan hak sahibi kişiler, mezuniyet tarihlerinden itibaren iki yıl süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden faydalandırılmaktadır.

Ayrıca 10/02/2014 ve sonrasında mezun olan kişiler, mezuniyet tarihinden itibaren iki yıllık sürenin 10/02/2016 tarihinden sonrasına tekabül eden süreler kadar ölüm gelir/aylığı alan hak sahibi kişi olarak sağlık hizmetinden faydalandırılıyor.

5510 sayılı Kanun veya önceki sosyal güvenlik kanunları kapsamındaki sigortalılar üzerinden gelir/aylık alan lise ve dengi öğrenimden veya yüksek öğrenimden mezun olanların, mezuniyet tarihini takip eden günden itibaren iki yıl süreyle sağlık yardımlarından yararlandırılmaları aylık bağlama programları aracılığıyla otomatik olarak sağlanacak. Resul Kurt

https://www.dunya.com/kose-yazisi/cocuklar-sagliktan-nasil-faydalanacak/385973

Gelir İdaresi özelgeleri, vergi cezası ve gecikme faizine karşı koruma sağlıyor. Aynı nitelikli özelgeler sadece özelgenin verildiği değil bütün mükellefler için aynı sonuçları doğuruyor. Bu nedenle özelgeler oldukça önemli ve izlenmesi gereken kaynaklar. Gelir İdaresi’nce verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman bu köşede yer vermeye çalışıyorum. İşte son zamanlarda verilen özelgelerden seçtiğim üçünün özeti. Özelgelerin tam metinlerine Gelir İdaresinin internet sitesinden ulaşmak mümkün.

Şirket ortağının yurt dışına yabancı dil ve yüksek lisans eğitimine gönderilmesi nedeniyle yapılan harcamalar gider kaydedilebilir mi? (04.08.2017 tarih ve 235888 sayılı özelge)

Şirket ortağı ve aynı zamanda ücretli çalışanı olan kişinin, şirketin verimliliğinin artırılması ve pazar araştırması yapılması amacıyla, yurt dışına teknik İngilizce eğitimine gönderilmesi dolayısıyla yapılan ödemelerin ücret kabul edilerek Gelir Vergisi Kanunu’nun 61, 94, 103 ve 104. maddelerine göre vergilendirilmesi ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı bendine göre kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. İlişkili kişi olarak kabul edilen Şirket ortağına yapılan ücret niteliğindeki ödemelerin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinde yer alan transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine uygun olarak belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu kişinin yurt dışı eğitim giderleri ile harcırahının Şirket tarafından karşılanması durumunda, söz konusu ödemelerin Şirketin faaliyeti ile doğrudan ilgili olmaması, ortağın bilgi ve becerisinin artırılmasına yönelik bir harcama olması halinde kurumlar vergisi açısından gider olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, adı geçen kişinin eğitimine yönelik olarak yurt dışındaki harcamaları için Şirket tarafından yapılan ödemelerle ilgili olarak, Şirket Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan bir kuruluş olduğundan;

• Gider karşılığı olarak yapılan fiili yemek ve konaklama ödemelerinin (Devlet memuruna ödenen harcırah gündeliği ile mukayese edilmeksizin), Vergi Usul Kanunu uyarınca belgelendirilmesi halinde, tamamının vergiden müstesna tutulması,

• Yemek ve konaklama giderlerinin Vergi Usul Kanunu uyarınca belgelendirilmemesi halinde, yapılan ödemenin aynı aylık seviyesindeki devlet memuruna verilen gündelik tutarını (veya devletçe verilen en yüksek gündelik tutarını) aşmaması kaydıyla vergiden müstesna tutulması, aşan kısmın ise ücret olarak vergilendirilmesi,

• Gerçek yol giderlerinin ücret matrahına dahil edilmemesi, gerekmektedir.
Belediyeye ait taşınmaz ile mükellefe ait taşınmazın trampa edilmesinde tapu harcı doğar mı? (18.04.2017 tarih ve 34 sayılı özelge)

Tapuda kayıtlı iki ya da daha fazla gayrimenkulün karşılıklı olarak takas edilmesinde sahiplerinin her biri hem alıcı hem de satıcı durumundadır. Trampa işleminin gerçekleştirilmesi halinde her bir taşınmaz için ayrı ayrı olmak ve emlak vergisi değerinden az olmamak üzere beyan edilen gerçek alım satım bedeli üzerinden harç ödenmesi gerekmektedir.

Faaliyette kullanılmak üzere teşvik belgesi kapsamında satın alınan taşınmazın tescili tapu harcından istisna mıdır? (08.06.2017 tarih ve 7 sayılı özelge)

Yatırım teşvik belgesi kapsamında sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kâğıtlar harçlardan müstesnadır. Ancak sabit kıymet yatırımlarına ilişkin olarak yapılacak taşınmaz tedarik işlemlerinin tapu harcından istisna olacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu çerçevede, taşınmazın yatırım teşvik belgesi kapsamında şirkete devri ile ilgili olarak tapuda yapılacak işlem Harçlar Kanunu’nun 123. maddesi kapsamında bulunmadığından, söz konusu işleme tapu harcı istisnası uygulanması mümkün değildir. Recep Bıyık

https://www.dunya.com/kose-yazisi/secilmis-gelir-idaresi-ozelgeleri/385976

1965  Doğumlu işveren 52 yaşında Bağ-Kur şartlarıyla emekli olacaktır.Emekli maaşını hesaplandığında bu maaş neden düşük çıkmıştır diye serzenişte bulunuyor.

YILLAR

GÜN

1999 Öncesi

3390

2000-2008/09

3150

2008/10

3270

9810

1999 Yılında son basamak değeri: 7.(345,47 TL)

2000 ila 2008/09 arasında basamaklandırma:7 ila 14 arasında 105 ay karşısında ortalama aylık basamak değeri:(428,97) TL.

2008/10 emekli olunacak tarihe göre OYK:(3.472,29 )TL.

YILLAR

ABO

1999 ÖNCESİ

72%

2000-2008/09

68%

2008/10

54,50

(*)SDÖ:64,46

(*)2008 Taşıma.. 1,1 x 1,1 x 1,06x 1,06 x 1,03 x 1,03 x 1,0133 x  1,05 x 1,0387

(*)2008-2017 günümüze taşıma..2,20649601

Yukarıdaki verilere göre Bağ-Kur emekli olacak işveren 9810 güne karşılık ek ödeme dahil..1.630 TL.bağlanacaktır.

Şayet işveren taban aylıkta kalmış olsa;

Ek ödeme dahil..1.191 TL. emekli aylığı bağlanacak idi.

İşveren Bağ-Kur’lu özellikle son 3 yıl da yüksekten prim ödemesiyle birlikte emekli maaşını artırmıştır. Vedat İlki

https://alitezel.com.tr/index.php?sid=yazi&id=8919

Hakkımızda

 ö z d o ğ r u l a r, 18.08.1988 tarihinde kurularak, Mali Müşavirlik faaliyetine başlamıştır. 

Sektöründe en iyi olma duygusu ile personeline "Kalite" bilincini yerleştirmeyi, Kalite Yönetim Sistemini sürekli iyileştirmeyi, müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı, amaç edinerek, 2003 Yılında, alanında Türkiye' de ilk olarak ISO 9001: 2000 Belgesi almıştır.

 

Mali Takvim

Öne Çıkanlar

  • Elektronik Belge Sistemlerinde Yapılacak Planlı Bakım Çalışması Hakkında GİB Duyurusu ELEKTRONİK BELGE SİSTEMLERİNDE YAPILACAK PLANLI BAKIM ÇALIŞMASI HAKKINDA DUYURU 19.09.2024…
  • GİB, Vergi Cezalarında İndirim Uygulaması Broşürü Yayımlandı Vergi cezalarında indirim; mükellefler veya vergi sorumluları adına kesilen cezalar…
  • Maliye'den 3 Milyar Liralık Sahte Fatura Tespiti Yapıldı! Vergi Müfettişlerine Ek Yetki Gündemde Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi…
Top