Mehmet Özdoğru
İhalelerde Vergi Ve SGK Borcu Sınırı (2018 Yılı)
I- GİRİŞ
Bilindiği üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun ihaleye katılımda yeterlik kuralları başlıklı 10. maddesinin (b) bölümünün 9. fıkrasının "Aşağıda belirtilen durumlardaki istekliler ihale dışı bırakılar" başlığının (b) bendi hükmü ile Türkiye’nin veya kendi ülkesinin mevzuat hükümleri uyarınca kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olan isteklilerin ihale dışı bırakılacağı, beşinci fıkrasında ise Kamu İhale Kurumu’nun Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın uygun görüşünü alarak sosyal güvenlik prim borcunun ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu kapsamı ve tutarını tür ve tutar itibariyle belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. Kamu İhale Genel Tebliği’nin 17. maddesinin (3.1) ve (3.2) bendi ile de prim borcunun kapsamı, tutarı ve türü açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bu çalışmamızda, ihalelere katılımda kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu kavramı işlenmeye çalışılacaktır. www.ozdogrular.com
II- KESİNLEŞMİŞ SOSYAL GÜVENLİK PRİM BORCU OLARAK KABUL EDİLECEK HALLER
Kamu İhale Genel Tebliği’nin 17. maddesinin 3.1 bölümü uyarınca, Türkiye genelindeki borç asıl ve fer’ileri toplamı dikkate alınmak kaydıyla, isteklilerin aşağıda belirtilen durumlarda kesinleşmiş Sosyal Güvenlik Destekleme borcu ve Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olduğu kabul edilecektir:
A- 4/1-a (SSK) KAPSAMINDA SİGORTALI ÇALIŞTIRAN TÜZEL KİŞİLİĞİ HAİZ İŞVEREN OLMASI HALİNDE
1) Gerek kendilerine ait işyerlerinin, gerek devir aldıkları işyerlerinin, gerekse kendi işyerleriyle birleşen veya kendi işyerlerine katılan işyerlerinin muaccel hale gelmiş sigorta primi, Sosyal Güvenlik Destekleme borcu ve Genel Sağlık Sigortası,Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ile diğer fer’ileri.
2) 01.05.2004 tarihinden sonra biten ihale konusu işler ve özel bina inşaatı işyerlerinden dolayı gerek SGK tarafından yapılan araştırma, gerekse YMM’lerce İşyeri Kayıtlarının İncelenmesi Hakkında Yönetmelik gereğince yapılan inceleme sonucunda, fark işçilik matrahı üzerinden bulunan ve isteklilerce ödenmesi kabul edilen prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarları. www.ozdogrular.com
3) İşin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik miktarının tespiti hususunda SGK denetim elemanlarınca düzenlenen raporlarda önerilen asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanan prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarlarının idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları.
4) SGK’nın denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinindenetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı tespit edildiği halde bu çalışmaları veya prime esas kazancı SGK’ya bildirilmeyen veya eksik bildirilen sigortalılardan dolayı tahakkuk ettirilen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, GSS, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerinin idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları.
5) Kesinleşmiş mahkeme kararları uyarınca geriye doğru verilen prim belgelerine istinaden oluşan ve muaccel hale gelmiş sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ileri.
6) Ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığına veya eksik ücret ödendiğine dair belgeleri Kuruma verilmeyen veya verilen belgeleri SGK tarafından geçerli sayılmaması nedeniyle tahakkuk ettirilen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, GSS primi, işsizlik sigortası primi borçları ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerinin idari aşamada kesinleşmiş olan kısımları.
7) Bir işverenin işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran alt işverenin, bu işyerlerinde çalıştırdıkları sigortalılardan dolayı tahakkuk eden ve ödenmeyen sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi ile bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme ve diğer fer’ileri.
8) Ortağı olduğu şirketin sigorta primi, Sosyal Güvenlik Destekleme Primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerine ilişkin borçlarından ötürü (şirketin nevi dikkate alınarak) sorumlu olduğu tutarları.
B- 4/1-a (SSK) VE 4/1-c (EMEKLİ SANDIĞI) KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLARI ÇALIŞTIRAN TÜZEL KİŞİ OLMASI HALİNDE
4/1-a kapsamında sigortalı sayılanları çalıştırmalarından dolayı yukarıda (a) maddesinde sayılan borçların yanı sıra (c) maddesi kapsamında sigortalı sayılanları çalıştırmalarından dolayı yasal ödeme süresi geçmiş prim, kesenek ve kurum karşılıkları ile bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ileri.
C- 4/1-a (SSK) KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLARI ÇALIŞTIRMASINDAN DOLAYI GERÇEK KİŞİLİĞİ HAİZ İŞVEREN, KENDİ SİGORTALILIĞINDAN DOLAYI İSE, 4/1-b (BAĞ-KUR) KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILMASI HALİNDE
4/1-a kapsamında sigortalı sayılanlardan dolayı yukarıda (a) maddesinde sayılan borçları ile gerek üst düzey yöneticisi olduğu ve gerekse ortağı olduğu şirketin SGK’ya olan sigorta primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, issizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerine ilişkin borçlarından ötürü, şirketin nevisi dikkate alınarak sorumlu olduğu tutarlar ile 4/1-b kapsamındaki çalışmasından dolayı yasal ödeme süresi geçmiş prim ve sosyal güvenlik destek primi borçları ile bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ileri.
D- SADECE 4/1-b KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILMASI VEYA SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ ÖDEME YÜKÜMLÜSÜ OLMASI HALİNDE(GSS 27.04.2016 Tarih ve 29696 Resmi Gazete ile)
4/1-b kapsamında sigortalı sayılmasından veya sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile ödeme yükümlülüğünden doğan yasal ödeme süresi geçmiş prim, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile borçları ve bunların gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer fer’ileri, ile gerek üst düzey yöneticisi olduğu ve gerekse ortağı olduğu işveren şirketin 5510 sayılı Kanun kapsamında SGK’ya olan sigorta primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunlara ait gecikme cezası, gecikme zamları ve diğer fer’ilerine ilişkin borçlarından ötürü, şirketin nevisi dikkate alınarak sorumlu olduğu tutarları.
İsteklinin Türkiye genelindeki aşağıda belirtilen durumlar için kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve GSS olmadığı kabul edilecektir:
1) İlgili kanunlara göre tecil ve taksitlendirilerek ya da özel kanunlara göre yeniden yapılandırılarak ödeme planına bağlanan ve anılan kanunlar gereğince tecil ve taksitlendirmeye ya da yapılandırmaya ilişkin taksit ve/veya cari aya ilişkin ödeme yükümlükleri yerine getirilmiş olması kaydıyla, tecil ve taksitlendirmeye ya da yeniden yapılandırmaya konu prim, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi, kesenek, kurum karşılığı ile bunların fer’ileri. www.ozdogrular.com
2) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (a) maddesi kapsamına giren (7 numaralı alt bendinde belirtilen alt işveren borçları hariç) sigorta primi,sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.
3) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 6 katını aşmayan ve (a) maddesinin 7 numaralı alt bendinde belirtilen sigorta primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.
4) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (b) maddesi kapsamına giren ve 4/1-a kapsamında sigortalı sayılanlara sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.
5) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (b) maddesi kapsamına giren ve 4/1-c kapsamında sigortalı sayılanlara ilişkin prim, kesenek, kurum karşılığı ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.
6) Sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını aşmayan ve (c) maddesi kapsamına giren ve 4/1-a kapsamında sigortalı sayılanlara ilişkin ((a) maddesinin 7 numaralı alt bendinde belirtilen borçlar hariç) sigorta primi, sosyal güvenlik destek primi, GSS primi, işsizlik sigortası primi ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.
7) Sigorta primine esas aylık kazancın alt sınırının 3 katını aşmayan, (c) maddesi kapsamına giren ve 4/1-b kapsamında sayılan sigortalılığından doğan prim borçları, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borçları ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.
8) Sigorta primine esas aylık kazancın alt sınırının 3 katını aşmayan ve (d) maddesi kapsamına giren ve 4/1-b kapsamında sayılan sigortalılığından doğan prim borçları, sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borçları ile bunların fer’ileri toplamından oluşan borçlar.
9) Tasarrufa teşvik kesintisi ve katkı tutarları, konut edindirme yardımı, idari para cezaları borçları.
10) İlgili Kanunlar uyarınca takip ve tahsil görevi verilmiş olan özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ve damga vergisi ile bunlara bağlı gecikme zamları.
IV- KESİNLEŞMİŞ PRİM BORCU OLUP OLMADIĞI KABUL EDİLECEK KRİTELER
Aşağıdaki durumlarda isteklinin kesinleşmiş prim borcu olduğu veya olmadığı kabul edilecektir:
1) İlgili mevzuatına göre tahakkuk eden prim borçlarının süresi içinde ödenmemesi halinde kesinleşmiş prim borcu olduğu kabul edilecektir.
2) Prim borcuna karşı dava açılması halinde, bu dava sürecinde veya sonucunda takip ve tahsili durduracak geçici veya nihai bir karar bulunmadığı durumlarda kesinleşmiş prim borcu olduğu kabul edilecektir.
3) Prim borcunun 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde cebren tahsili yolunda tesis edilen işlemlere karşı dava açılması halinde, bu dava sürecinde veya sonucunda takip ve tahsili durduracak geçici veya nihai bir karar bulunmadığı durumlarda kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olduğu kabul edilecektir.
4) Vadesi geçtiği halde ödenmemiş ancak ilgili kurum tarafından belli bir vadeye bağlanarak tecil edilmiş prim borçlarının, vadesindeki ödemeler aksatılmadığı sürece, kesinleşmiş prim borcu olmadığı kabul edilecektir. www.ozdogrular.com
V- KAMU İHALE KURULUNUN ÖRNEK KARARLARI
- İstekli tarafından sunulan kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu yoktur yazısının ihale tarihi itibariyle durumunu göstermesi zorunlu olup, sonraki bir tarihi yansıtan belgeye itibar edilmemesi gerekir (2007/UM.Z-1105 sayılı Karar).
- Özel kanunlara göre yeniden yapılandırılarak ödeme planına bağlanan ve yapılandırmaya ilişkin taksit ve/veya cari aya ilişkin ödeme yükümlükleri yerine getirilen prim borçları ile bunların fer'ileri kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu, GSS borcu olarak değerlendirilemez(2008/UY.Z-2465 sayılı Karar).
- Taksitlendirilmiş borçlar aksatılmadan ödendiği sürece isteklinin kesinleşmiş prim borcundan söz edilemez(2007/UY.Z-3710 sayılı Karar).
- İhale tarihi itibariyle prim borçlusu olan istekli bu borcunu daha sonraki bir tarihte ödemiş olsa dahi kendisiyle sözleşme imzalanmamalıdır(2005/UH.Z-201 sayılı Karar).
- İdare taahhütname ile yetinmeyerek, isteklilerin sosyal güvenlik prim borçlarını, GSS borçlarını tahkik edebilir ve borcu bulunanları ihale dışı bırakabilir(2005/UY.Z-596 sayılı Karar).
- İdarenin, isteklinin sosyal güvenlik prim borcuyla ilgili durumunu araştırması ve borcu bulunduğu tespiti yapıldıktan sonra ihale dışı bırakmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır(2004/UKZ-890 sayılı Karar).
- Kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu yoktur yazısının istekli adına kayıtlı tüm iş yeri numaralarını kapsar biçimde düzenlenmesi gerekir(2004/UK.Z-267 sayılı Karar).
- 1999 yılından beri faaliyette bulunan firmaca ibraz edilen “iş yeri kaydı yoktur” içerikli yazıdan prim borcu olup olmadığı hususu anlaşılamamaktadır(2003/UK.Z-675 sayılı Karar).
- İhale üzerinde bırakılan şirketin ortağının ortağı bulunduğu diğer şirketlerin prim borcu sözleşme imzalanmasına engel teşkil etmez(2008/UH.Z-2593 sayılı Karar).
- İş ortaklığı şeklinde yapılan faaliyetten doğan prim borçları tüm ortakların müşterek ve müteselsil borcu niteliğinde olduğundan ihaleye katılmaya engel teşkil eder(2007/UH.Z-1685 sayılı Karar).
VI- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
İhalelere katılan gerçek veya tüzel kişi istekliler teklif mektupları içerisinde kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu olmadıklarını taahhüt etmekte, sadece ihale üzerinde bırakılan istekli tarafından bu durumda olmadığına ilişkin belge sözleşme imzalanmasından önce idareye (ihale makamına) sunulmaktadır.
Kesinleşmiş Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu sorgulamasında isteklilerin, Türkiye genelindeki borç asıl ve fer’ileri toplamı dikkate alınmaktadır.
Kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu kapsamında, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile), işsizlik sigortası primi, bu primlere ilişkin gecikme cezası, gecikme zamları ile diğer fer’ileri bulunmakta olup; tasarrufa teşvik kesintisi ve katkı tutarları, konut edindirme yardımı, idari para cezaları, ilgili kanunlar uyarınca takip ve tahsil görevi verilmiş olan özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ve damga vergisi ile bunlara bağlı gecikme zamları kapsam dışı tutulmuştur. www.ozdogrular.com
Tecil ve taksitlendirmeye ya da yeniden yapılandırmaya giren prim borçları, makalemizin “3- Kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile)” başlığında sayılan usul ve esaslara göre sigorta primine esas kazancın alt sınırının 3 katını, sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 3 katını veya asıl işverenin alt işvereninin bulunması halinde sigorta primine esas aylık kazancın üst sınırının 6 katını aşmayan prim borçları, kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) değerlendirilecektir.
Prim borçlarının süresi içerisinde ödenmemesi, geçici veya nihai karar bulunmayan hallerde dava açılması veya 6183 sayılı Kanun çerçevesinde tahsil edilmesi yönünde dava açılması hallerinde kesinleşmiş sosyal güvenlik destek primi, Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) olduğu kabul edilmektedir.
Kesinleşmiş Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcu sorgulamaları sırasında isteklilerin kapsama giren borçlarını ihale tarihi itibariyle ödemeleri halinde borcu olmadığı kabul edilerek kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu ve GSS borcu yoktur yazısı alınabilecektir. İhale tarihi itibariyle ödeme vadesi gelmemiş prim borçları kesinleşmiş borç olarak kabul edilmeyecektir.
İhalelere katılmak üzere kesinleşmiş Genel Sağlık Sigortası (27.04.2016 tarih ve 29696 sayılı Resmi gazete ile) borcunun olup olmadığına ilişkin yazıların, ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünden/Sosyal Güvenlik Merkezinden ya da “e-Borcu Yoktur” programlarından alınması gerekmektedir. KİK ile SGK arasında yapılan işbirliği protokolü kapsamında kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu sorgulaması SGK tarafından sağlanan web servis aracılığıyla gerçek kişi istekliler için T.C. Kimlik Numarası, tüzel kişi istekliler için ise Vergi Kimlik Numarası kullanılarak idarelerce EKAP (Elektronik Kamu Alımları Platformu) üzerinden gerçekleştirilmektedir. Ancak, bunun için ihalelere katılacak gerçek ve tüzel kişilerin SGK’ de e-borcu yoktur aktivasyonunu yaptırması gerekmektedir. (Güncelleme ve madde eklentileri Mehmet Özdoğru)
İHALE MEVZUATINDA DİKKATE ALINACAK KESİNLEŞMİŞ VERGİ BORÇLARI
Yukarıda sayılmayanlar dışında kalan vergilerle ilgili 6183 sayılı Kanuna göre takip edilen borçların türü ve tutarı ne olursa olsun, başka bir ifadeyle 5.000.- liranın altında kalan veya üzerinde olan kesinleşmiş vergi borçları hiçbir şekilde ihaleye girmeye engel teşkil etmeyecektir. www.ozdogrular.com
Bu bağlamda şirketlerin kesinleşmiş vergi borcu sebebiyle gerçek kişi ortakların, ya da ortakların vergi borçları nedeniyle şirketlerin ihaleye katılmasında herhangi yasal bir engel bulunmamaktadır. Mehmet Özdoğru, SMMM, Bağımsız Denetçi http://www.ozdogrular.com/content/view/37799/175/
Yararlanılan Kaynak;
- Mahmut Çolak/SGK Müfettişi/Yaklaşım Yayımları
- Kamu İhale Kanunu 4734 sayılı
- Kamu İhale Kanunu Genel Tebliğ
Daimi Olarak Gayrimenkul Satmak Ticari Kazanç, Arızi Olarak Satmak İse Değer Artış Kazancı
I-AÇIKLAMALAR
Ülkemizde son yıllarda inşaat sektörü kentleşmenin gelişmesine paralel olarak oldukça hareketli bir sektör durumuna girmektedir. Günümüzde özel inşaatlar ve arsa karşılığı veya kat karşılığı inşaatlar gerek arsa sahiplerine ve gerekse arsa üzerine özel inşaat yapmak suretiyle mal sahiplerine önemli rantlar sağlayabilmektedir. Dolayısıyla bunların satışı sonucu elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi ise karmaşık bir hal almaktadır.
Konuyla ilgili olarak yapılan vergi incelemeleri ve bunun sonucunda yargıya intikali de mahkemelerin konuya bakışı önemli bir noktaya bizleri getirmektedir.
Danıştay 3. Dairesinin vermiş olduğu bir karar bu çalışmamızda değerlendirilerek gayrimenkul alım satımının devamlı surette yada arızi olarak satılması halinde vergileme açısından nasıl olacağı tartışılmaktadır.
II-DANIŞTAY 3. DAİRESİ KARARI VE YORUMU NEDİR?
Danıştay 3. Dairesi vermiş bulunduğu E:2006/1708-K:2006/2559 sayılı kararında yerel vergi mahkemesi kararını bozmuş ve davacı mükellefin temyiz talebini kabul etmiştir. Danıştay 3. Dairesince verilen kararın hüküm fıkrası aşağıda olduğu gibidir:
“Ticari faaliyetin ve kazancın vergi dairesinin bilgisi dışında bırakılması nedeniyle yapılan bir vergilendirmeye karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının, kazancın arızi kazanç niteliği taşıdığını saptayarak ticari kazanç hükümlerine tarhiyat yapılamayacağı gerekçesiyle bozan dairemizin kararına uyulmayarak verilen bir ısrar kararına karşı yapılan temyiz istemini sonuçlandıran kararında Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu da aynı yargıya ulaşmış ve ısrar kararını bozmuş; bozma kararından sonra ve bozma kararına uyularak verilen vergi mahkemesi kararıyla tarhiyatın arızi kazanç hükümlerine göre değiştirilmesine karar verilmiş; bu son karara karşı yapılan temyiz ve karar düzeltme başvuruları aynı kurulun kararıyla reddedilmiştir.
İncelenmekte olan bu davaya konu oluşturan vergilendirme 1999 vergilendirme döneminde; bir yıl önce satın alma yoluyla edinilen on ayrı nitelikteki taşınmazın aynı tarihte elden çıkarılması nedeniyle ve bu faaliyet ve kazancın vergi idaresinin bilgi dışında bırakılmasından dolayı yapılmıştır.
Biri zeytinlik vasfında arazi, ikisi arsa, ikisi iş yeri, üçü konut ve ikisi garak olmak üzere on ayrı taşınmazı satın alma yoluyla edinen davacının; bu taşınmazlardan birini bir buçuk yıl, diğerlerini ise sekiz ay sonra ve satış yoluyla elden çıkardığına ihtilaf yoktur.
Tapu sicil müdürlüklerince bildirilen bu işlemler hakkında anlatımına başvurulan davacı,… köyündeki sekiz dönüm zeytinliği bir milyar liraya satın alıp, iki milyar liraya; altı milyar ve üç milyar liraya satın aldığı arsaları sırasıyla on iki milyar ve altı milyar liraya; iki buçuk milyar liraya satın aldığı iş yerini dört buçuk milyar liraya; 10.5 milyar liraya aldığı bir konut ve bir işyerini 19 milyar liraya; 12.5 milyar liraya satın aldığı meskeni 23 milyar liraya; 9.2 milyar liraya edindiği bir konut ve iki garajı 16,8 milyar liraya sattığını; bu satışları ihtiyaç nedeniyle yaptığını ifade etmiş ancak bu ihtiyacı doğuran neden hakkında ne inceleme sırasında ve ne de dava dilekçesinde başkaca bir açıklama yapmamış, beyanname vermeyen ve kazancının idarenin bilgisi dışında bırakan davacı dava dilekçesinde ise kazancının GVK’nun mükerrer 80. maddesinin 6. fıkrası kapsamında değerlendirilmesini isteyerek dava açmıştır.
GVK’nun 37. maddesinin 2. fıkrası açıkça bir ticari organizasyon bulunmaksızın yürütülen faaliyetlerden doğan kazançları ticari kazanç saymışken, davacının faaliyetini ticari bir organizasyon içinde yürütmemesine ve 1999 vergilendirme döneminde ayrı vasıflardaki on ayrı taşınmazını elden çıkararak, dava dilekçesinde; kazancının, değer artışı kazancı olarak değerlendirilmesini isteyen davacının bu dönemdeki kazancının değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmışken tarhiyatın tümüyle kaldırılmasına karar verilmesi öncelikle yasanın bir takvim yılına ait olup vergilendirilmesini öngördüğü gelirin vergi dışına çıkarılması sonucunu yaratması nedeniyle hukuka aykırı olmuştur.
Diğer yönden, vergilendirmenin ticari kazanç hükümlerine göre hesaplanan matrah üzerinden yapılması nedeniyle davanın incelenmesi sırasında ilkin, 37. maddenin 2. fıkrasına bağlı 4. bendin uygulanması sırasında aranması gereken tüm unsurların göz önüne alınması ve değerlendirilmesi; koşulların bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde değer artış kazancına ilişkin geçici 56. maddeye göre karar verilmesi gerekirdi. Yukarıda da değinildiği üzere aynı takvim yılında çok sayıda taşınmazın elden çıkarılması nedeniyle yapılan bu vergilendirmeye karşı açılan davada davacı, taşınmazlarını ihtiyaç nedeniyle elden çıkardığını ileri sürdüğünden, taşınmazların, kazanç sağlama amacını ortadan kaldıracak hangi ihtiyaç nedeniyle satıldığına ve söz konusu ihtiyacın ne şekilde giderildiğine ilişkin kanıt sunması istenip, sunulursa değerlendirildikten sonra kanıtlar yeterli görüldüğü takdirde vergilendirmenin, değer artış kazancına ilişkin hükümlere göre matrah azaltılarak değiştirilmesi gerekirken, yazılı gerektirici nedenlere dayanılarak verilen vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulmasına,” şeklinde karara bağlanmıştır.
Özetle yukarıda yer verilen karara göre sürekli bir şekilde yılda ticari amaçla birden çok gayrimenkul satışı ticari kazanç olarak değerlendirilmektedir. Yukarıdaki kararda da yer aldığı gibi ihtiyaç nedeniyle zorunluluktan satılan gayrimenkullerin ticari kazanç olarak değil değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir(1).
III-DEĞERLENDİRMELER
Son yıllarda inşaat sektörünün gelişmesi karşısında bu işlemlerin vergilendirilmesi de önem taşımaktadır. Bilhassa arsa karşılığı daire satışları da önem kazanmıştır. Arsa karşılığı daire teslimleri arsa sahipleri tarafından müteahhide arsa teslimi ve müteahhitler tarafından da arsa sahibini konut veya işyeri teslimleri önem kazanmaktadır.
Arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa maliklerinin arsa alım ve satımını daimi ve mutad bir meslek olarak sürdürmeleri durumunda konut veya işyeri karşılığı müteahhide arsa teslimi katma değer vergisine tabidir. Burada KDV oranı %18’dir. Ancak arsa sahibinin gerçek usulde mükellefiyetini gerektiremeyecek şekilde arızi bir faaliyet olarak arsasını daire veya iş yeri mukabilinde müteahhide teslim etmesi halinde KDV söz konusu değildir.
Diğer taraftan müteahhit tarafından arsa sahibine 150 m2 olan net alanın altındaki konut teslimlerinde %1 KDV nispeti, net alanı 150 m2’nin üstünde konut veya iş yeri teslimlerinde ise %18 oranında katma değer vergisi (arsa bedeli hariç) emsal bedel üzerinden hesaplanacaktır.
Muris tarafından, mirasçılarına intikal eden arsa üzerine varisleri tarafından bu arsanın bir müteahhide kat karşılığı verilmesi durumunda müteahhit tarafından dairelerin bitirilmesi üzerine varislere verilen daireler için herhangi bir vergileme söz konusu değildir. Varisler tarafından edinilen bu dairelerin satışı da herhangi bir vergiye tabi olmayacaktır(2). Nazlı Gaye Alpaslan
(1)Danıştay 3. Dairesi E:2006/1708-K:2006/2559 sayılı karar,
(2)Danıştay’ın eski kararlarında bu anlayış bulunmamaktadır. Çünkü Danıştay tarafından eski kararlarında veraset yoluyla intikal eden arazinin 5 yıl geçtikten sonra parsellenerek satışından elde edilen kazancın ne ticari, ve ne de sair kazanç ve irat olarak vergiye tabi olmayacağına karar vermiştir. Bkz. Dnş. 13. D. 24.6.1976 gün ve E.1976/585-K.1976/2174
3600 Günle Emeklilik 58 Yaş Ve 60 Yaş Öncesi Olmaz
2017 Yılında sıklıkla sorulan soruların başında 15 Yıl ve 3600 günde Kadınların 58 ,Erkeklerin 60 Yaşından önce emekli olamayacağını söylediğimde suratlar asılıyor,moraller bozuluyor.
Bu konuyu oldukça bol işlememize rağmen sorular sıklıkla geliyor.
506 sayılı Kanunun geçici 81/C bendine göre Aylığa Hak Kazanma Koşulları Nasıl Gelişti?
4759 sayılı Kanunla 23.05.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesinde yapılan değişiklikle anılan bendin (a) alt bendinde yer alan 15 yıl + 50/55 yaş + 3600 gün koşuluna göre yaşlılık aylığına hak kazanma koşulları
08.09.1999 tarihinden 23.05.2002 tarihine kaydırılmış ve bu tarihten sonra emekli olacaklar için 15 yıl, 3600 gün ve 50/55 yaş şartlarını yerine getirecekleri tarihe göre kademeli geçiş süreci öngörülmüştür.
23.05.2002 tarihinde öngörülen şartları yerine getiremeyenler, bu şartları aşağıda belirtilen tarih aralıklarından hangi tarih aralığında yerine getiriyorsa o yaşlarda aylığa hak kazanacaklardır.
- 24.05.2002 ile 23.05.2005 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 52,
erkek ise 56 yaşını doldurmuş olmaları,
- 24.05.2005 ile 23.05.2008 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 54,
erkek ise 57 yaşını doldurmuş olmaları,
- 24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56,
erkek ise 58 yaşını doldurmuş olmaları,
- 24.05.2011 tarihinden sonra yerine getiren kadınlar 58,
24.05.2011 ile 23.05.2014 tarihleri arasında yerine getiren erkekler 59 yaşını doldurmuş olmaları,
- 24.05.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkekler 60 yaşını doldurmuş olmaları,
halinde yaşlılık aylığına hak kazanacaklardır.
Yukarıdaki tabloyu dikkatlice inceleyen okurlarım şunu görecekler
50 yaşındaki Kadın sigortalılar 58 yaşında , Erkek sigortalılar 60 yaşında emekli olacaklardır.
Kısacana Kadınlar 8 yıl,erkekler ise 5 yıl emeklilikleri ileri tarihe ertelendi.
Ø 15 yıllık sigortalılık süresi
Ø 50 yada 55 yaşın girildiği tarih
Ø Emeklilik için aranan 3600 günün tamamlandığı tarih
Bu üçlü sorgulama sistemi ile birlikte sonuca gidiliyor.
Güncel soru ile yukarıdaki tabloyu açıklayalım.
22.10.1957 doğum tarihli kadın sigortalı 21.11.1983 tarihinde ilk defa sigortalı olmuş.30.11.2008 tarihine kadar 3600 günü dolmuş.Prim ödemeyi bitirmiştir.Ne zaman emekli olur?
Bu sigortalı için değerlendirme yapar iken;
1.)15 Yıl sigortalılık süresine bakılacak
2.)Prim ödeme gününe bakılacak
3.)Yaş şartı değerlendirilecektir.
Bunun için öncelikle 2002 yılında sigortalının yaşına bakalım.45 yaşında 50 yaşını doldurmaya 5 yıllık süre var.
15 yıllık sigortalılık süresi dolmuş.
Gün ise 30.11.2008 yılında dolacak.
Burada günün dolduğu süre 30.11.2008’e göre 24.05.2008 ile 23.05.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56 yaşında emekli olacaktır.
01.01.1965 doğumlu erkek sigortalıyım.01.02.1981 tarihli SSK ilk defa sigortalı oldum.3450 gün kadar ödenmiş SSK günüm var.150 gün kadar primi ise çalışarak ödeyeceğim?3600 gün ile emekli olmak istiyorum.Ne zaman emekli olurum?
Bu sigortalı içinde yukarıdaki yolları izleyeceğiz.
1.)15 yıl sigortalılık süresi dolmuş.
2.)2002 göre yaşı 37 yaşında 55 yaşa 18 yıl var.
3.)3600 günü tamamlamaya 150 gün eksiği var.
Sigortalı bu 150 gün eksiğini 2012 yılında tamamladığını düşünürsek.
55 yaşına bakacağız.
01.01.2020 yılında tamamlayacaktır.
Yukarıdaki tabloya baktığımızda 24.05.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkekler 60 yaşını doldurmuş olmaları halinde 01.01.2025 yılında emekli olacaktır.
27.03.1959 doğumlu olan sigortalı 01.11.1983 tarihinde sigorta girişi var.540 gün askerliğimi 2017 yılında borçlandım.330 gün daha prim ödeyerek(2018 yılında) 3600 günüm dolacak,askerliği borçlanmam beni 59 yaşında emekli eder mi?
Okurumuz yukarıdaki tablolara baktığımızda geç kalmış.
27.03.1959+55 yaş=27.03.2014
24.05.2011 ile 23.05.2014 tarihleri arasında yerine getiren erkekler 59 yaşını doldurmuş olmaları halinde emekli olurdu.Bunun içinde 15 yıl sigortalılık süresi dolmuş,27.03.2014 tarihine kadar 3600 günü tamamlamış olsa idi,59 yaşında 27.03.2018 yılında emekli olurdu.
Kısacana üç unsur bir arada gerçekleşmedikçe emekli olamazsınız. Vedat İlki
İşçilerin Kadroya Geçişi Nisanda Tamamlanacak
Taşeron işçilerin kamuya geçiş sürecinin 2 Ocak’tan itibaren 90 günde tamamlanması hedefleniyor. Dolayısıyla 2 Nisan 2018 itibarıyla kamudaki taşeron işçilerin kamu işçisi kadrosuna geçişleri tamamlanmış olacak.
Taşeron işçilere kadro düzenlemesinde, 2 Ocak 2018’de başlayıp 12 Ocak tarihinde bitecek başvuru süreci sonrasında başvuru sahiplerinin gerekli kriterleri sağlayıp sağlamadığı tespit edilecek. Bu tespite ilişkin itirazlar karara bağlanacak. Kriterleri sağladığı tespit edilenler sınava alınacak. Tamamlandıktan sonra sınav sonuçlarına itirazlar da karara bağlanacak.
DAVALARDAN FERAGAT
Sınav sonrası ilgili kişilerin güvenlik soruşturmalarının tamamlanması ve sınavda başarılı olanlardan alınacak sulh sözleşmesini ve açmış oldukları davalardan feraget ettiklerine veya icra takibinden vazgeçtiklerine dair belgeleri ilgili idare ibraz edecekler. Bu sürecin 2 Ocak’tan itibaren 90 günde tamamlanması hedefleniyor. Dolayısıyla 2 Nisan 2018 itibarıyla kamudaki taşeron işçilerin kamu işçisi kadrosuna geçişleri tamamlanmış olacak. Kadro geçişi için kritik tarih 4 Aralık. Bu tarihte listede yer alan kamu idarelerinde taşeron işçi olarak çalışan kişiler kadro hakkına kavuştu. Ancak 4 Aralık’tan sonra işten ayrılan kişiler de kamu işçisi olabilecek. Bu nedenle 4 Aralık’tan sonra taşeron olarak çalıştığı şirketten ayrılan kişiler de 2 Ocak 2018 tarihinden sonra başvurarak kamu işçisi olma hakkından faydalanabilecekler. Kamu işçisi olmaya hak kazanan kişilerin kadroları şu an taşeron işçisi olarak görev yaptıkları kamu idaresine yapılacak.
YAPILAN İŞ DEĞİŞMİYOR
Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı çalışan taşeron şirketteki işçi, yine aynı yerin işçisi olacak. Bu kişiler şu an yaptıkları işleri yapmaya devam edecekler. Dolayısıyla bu konuda hiçbir farklılık söz konusu olmayacak.
Ücretlerde artış bekleniyor
Kamu işçisi olacak kişilerin ücretlerinde Ocak 2018’den itibaren artış olacak. Bu artış oranı Yüksek Hakem Kurulu tarafından ilgili işkollarında taşeron işçiler için karara bağlanmış ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesine göre belli olacak. Kamu işçisi olacak kişilere kanunla tanınan ilave tediyeler ödenecek. Dolayısıyla kadroya geçen işçiler bir de kendi ücretleri üzerinden hesaplanacak 52 günlük ilave tediye hakkına kavuşmuş olacak.
Başvurular istihdam edilecek kuruma
Kamu işçisi statüsüne geçişi yapılacak kişiler, şu an ki kıdemleriyle kamu kurumlarına geçecekler. Dolayısıyla bu kişilerin yıllık izin ve kıdem tazminatı hesaplarında önceki çalışma süreleri de dikkate alınacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da, “Alt is¸veren is¸c¸ilerimiz 2 Ocak 2018’den itibaren 10 gu¨n ic¸inde, c¸alıs¸tıkları Alt işveren şirketlerine değil, istihdam edilecekleri kurumlara başvuracaklardır. Alt işveren şirketlere herhangi bir evrak ya da feragat belgesi verilmesi gerekmemektedir” denildi. Okan Güray Bülbül
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/okan-guray-bulbul/iscilerin-kadroya-gecisi-c2nisanda-tamamlanacak/haber-692411
Hangi Taşeron İşçileri Kadroya Geçecek?
Kamuda taşeron işçisi olarak çalışanların kadroya alınmasıyla ilgili süreç tamamlandı. Sürekli işçi kadrosuna alınacak kamu alt işveren işçilerini ilgilendiren yasal düzenleme, 24 Aralık 2017 tarihinde yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapıldı. Hükümet, söz verdiği gibi yasal düzenlemeyi yılbaşı öncesinde tamamladı.
Ancak hemen belirtelim, bu düzenleme sadece kamu kurumlarında çalışan taşeron işçilerini kapsıyor. Özel sektör taşeron işçileri bu kapsamda değil.
***
Hangi şartlar gerekli
Sürekli işçi kadrosunda geçişi yapılacak olan alt işveren işçilerinin 4 Aralık 2017 itibariyle, genel bu¨tc¸e kapsamındaki kamu idareleri, o¨zel bu¨tc¸e kapsamındaki idareler, du¨zenleyici ve denetleyici kurumlar, Sosyal Gu¨venlik Kurumu, İŞKUR, ı·l o¨zel ı·dareleri, belediyeler ile bagˆlı kurulus¸lar ve bunların u¨yesi oldugˆu mahalli idare birliklerinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım yoluyla çalıştırılmış olması gerekiyor.
Bu kamu idarelerinde 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılan işçilerin taşıması gereken bazı şartlar bulunuyor. Gerek sürekli işçi kadrosuna geçiş başvurusunda gerekse de geçişten sonra bu kadroda devam etmek için aşağıdaki şartların sağlanması gerekiyor;
a) Türk vatandaşı olmak,
b) Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
c) Türk Ceza Kanunu'nun 53'üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak,
d) Askerlik durumuyla ilgili; askerlikle ilgisi bulunmamak, askerlik çağına gelmemiş bulunmak, askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
e) Görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak,
f) Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak,
g) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak,
h) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunmak,
i) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul etmek gerekiyor.
Başvuru nasıl olacak?
Yukarıdaki şartları yerine getirenler 02.01.2018 itibaren on gün içinde idaresinin hizmet alım sözleşmesinin yapıldığı birimine, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilmek üzere yazılı olarak başvuru yapabileceklerdir. Öncelikle işçilerin başvuru şartlarını taşıyıp taşımadıkları kontrol edilecek; başvurusu reddedilenlerin varsa itirazları karara bağlanacaktır.
Başvuru şartların taşıyanlar, kamu idareleri tarafından belirlenecek usulle sınava tabi tutulacaktır. Bu sınav; yazılı, sözlü veya uygulamaya yönelik olabilecek. Sınavda başarılı olanlar kadroya geçirilecek, başarısız olanların ise varsa itirazları karara bağlanacak. Tüm bu süreç 02.01.2018 tarihinden itibaren doksan gün içinde sonuçlandırılacak. Hemen belirtelim, sınav şekil şartının gerçekleşmesi için yapılacak. İbrahim Işıklı
https://www.dunya.com/kose-yazisi/hangi-taseron-iscileri-kadroya-gececek/396015
Mükellefiyet Tesisi ve 3 nolu KDV Beyanı
Yurt dışından Türkiye’ye kabaca elektronik ortamda (internet üzerinden) verilen hizmetlerde büyük bir artış var.
Bu hizmetlerin bir kısmı Türkiye’de vergi mükellefi olanlar (tüzel kişi ve gerçek kişi işletmeler) tarafından, büyük kısmı da vergi mükellefi olmayan şahıslar tarafından alınmaktadır.
KDV sorumluluğu
Yurt dışından alınan hizmetlerde KDV sorumluluğu hizmetten Türkiye’de yararlanan kişiye aittir. Sorumlu sıfatıyla KDV beyanı denilen bir sistemle yerine getirilmesinde, izlenmesinde en azından düzenleme boyutunda sorun yoktur.
Ancak, şahıslar bu güne kadar kağıt üzerinde sorumlu iken fiiliyatta bu sorumluluk yerine getirilmiyordu ve kimsenin de böyle bir beklentiden haberi olmadığı gibi kimse de takip edilemiyordu. Bu tür hizmetlerden yararlananlar da milyonlarla ifade ediliyor.
Son vergi düzenlemeleri ile nihai tüketiciye (mükellef olmayan kişilere) verilen hizmetlerde KDV sorumluluğunu hizmeti sağlayan dar mükellefler (yurt dışında mukim, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan yabancı mükelleflere) yüklediler.
Kapsamda neler var?
Bu düzenleme 01.01.2018’de yürürlüğe girecek olup elektronik ortamda sunulan hizmetleri kapsamaktadır. Bu düzenleme ile ilgili bir tebliğ taslağı hazırlanıp paylaşıldı. İlgili tebliğ taslağında tanımlanan hizmetlerin başlıkları aşağıdaki gibidir;
a) Radyo ve televizyon yayın hizmetleri
b) Telekomünikasyon hizmetleri
c) Elektronik ortamda sunulan diğer hizmetler
1. Web sitesi/sayfası temini, alan adı temini, web barındırma, web sitesine/sayfasına ilişkin verilen diğer hizmetler ile bilgisayar program ve ekipmanlarının uzaktan bakımı, uzaktan sistem yönetimi ve çevrimiçi veri depolama hizmetleri
2. Her türlü yazılım tedariki satışı, web sitelerine ilişkin filtrelerin yüklenmesi, güvenlik duvarı kurulumu gibi hizmetler.
3. Görüntü, metin ve bilgi sağlanması ile veri tabanlarının hazırlanması ve benzeri hizmetler.
4. Bilgisayar mobil telefon ve benzeri araçlar vasıtasıyla sunulan müzik, film, oyun (şans oyunları, bahis ve kumar oyunları dahil), siyasi, kültürel, sanatsal, spor, bilim ve eğlence yayınları ve etkinlikleri ile diğer tüm uygulamalar ve uygulama içi satın almalar.
5. Uzaktan eğitim hizmetleri.
Mükellefiyet tesisi ve 3 nolu KDV beyanı
Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, taslak tebliğde kapsamı belirlenen hizmetleri, KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında sunanlar, bu hizmetlere ilişkin KDV’yi, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle beyan ederler.
Söz konusu hizmet sunucularının, taslak tebliğde belirtilen işlemlerinin bulunması halinde, bu işlemlere ilişkin KDV, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan edilir.
Beyan ve ödeme
Bu tür işlemler aylık vergilendirme dönemleri itibariyle, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmi dördüncü günü akşamına kadar internet vergi dairesi aracılığıyla 3 no’lu KDV beyannamesi ile beyan edilecek.
Bu kapsamda bulunan mükelleflerin, beyan edilmesi gereken herhangi bir işlemin bulunmadığı dönemlere ilişkin beyanname vermelerine gerek yoktur.
Hizmete ilişkin bedelin döviz olarak hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğran olayın meydana geldiği günkü Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilerek beyan edilir. Merkez Bankasınca Resmi Gazete'de ilan edilmeyen dövizlerin Türk parasına çevrilmesinde ise cari döviz kuru esas alınır.
Bu kapsamda beyan edilen KDV’nin, beyannamenin verilmesi gereken ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar ödenmesi gerekir.
Bilgi verme zorunluluğu
Ödemeye aracılık eden bankalar, Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun'a göre faaliyette bulunan elektronik para ve ödeme kuruluşları, taslak tebliğ kapsamındaki işlemlere ilişkin olarak, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlara yapılan ödemeleri takvim yılının üçer aylık dönemleri itibariyle, üçer aylık dönemi takip eden ayın sonuna kadar Gelir İdaresi Başkanlığı'na, başkanlığın belirlemiş olduğu format, standart ve iletim yöntemine uygun olarak iletmek zorundadırlar. Zeki Gündüz
Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 3)
27 Aralık 2017 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 30283
Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:
MADDE 1 – 18/4/2015 tarihli ve 29330 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;
a) (II/C/1.2.1) ve (II/C/1.3) bölümlerinin birinci paragraflarında yer alan “1600 cm³ veya altında motor silindir hacmine sahip” ibareleri “motor silindir hacmine bakılmaksızın, hesaplanması gereken özel tüketim vergisi ve diğer her türlü vergiler dâhil bedeli 200.000 TL’nin altında olan” şeklinde değiştirilmiştir.
b) (II/C/1.5) bölümünün dokuzuncu paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“ÖTV Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinin (a) ve (c) alt bentleri kapsamında iktisap edilebilecek aynı Kanuna ekli 87.03 G.T.İ.P. numarasında yer alan taşıtlara ilişkin bedelin üst sınırı, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Hesaplanan tutarın 100 lirayı aşmayan kesirleri dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu, bu şekilde tespit edilen tutarı %50’sine kadar artırmaya yetkilidir.”
MADDE 2 – Aynı Tebliğin (II/C/5.1) bölümünün ikinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Gümrük Kanununun 167 nci maddesinin (12) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca malul ve engellilerin kullanımına mahsus eşya gümrük vergilerinden muaftır. Ancak, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan parantez içi hükümle, aynı Kanuna ekli 87.03 G.T.İ.P. numarasında “-Diğerleri” satırı altında yer alan taşıtlardan, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi dahil gümrük vergilerine ilişkin istisna uygulanmaması durumunda belirlenecek gümrüklenmiş değeri 200.000 TL’yi (söz konusu tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır) aşanlar ithalat istisnasından hariç tutulmuştur. Buna göre, bu istisna kapsamında, bedeli söz konusu tutarın altında olan taşıtların iktisap edilmesi mümkündür. Gümrüklenmiş değeri, bu şekilde belirlenen tutarı aşan taşıt ithal etmek isteyen malul veya engellilerce, ilgili gümrük idaresine özel tüketim vergisinin beyan edilip ödenmesi gerekir.”
MADDE 3 – Bu Tebliğ 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
Özel Tüketim Vergisi (IV) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 1)
27 Aralık 2017 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 30283
Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı)’ndan:
MADDE 1 – 20/8/2015 tarihli ve 29451 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Tüketim Vergisi (IV) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinin;
a) (II/B/2.1) bölümünde yer alan “Milli Savunma Bakanlığı,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Adalet Bakanlığı,” ibaresi eklenmiştir.
b) (II/B/2.2) bölümünün birinci paragrafının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Söz konusu malların Adalet Bakanlığı adına Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu tarafından temin edilmesi halinde, düzenlenecek belge/yazıda bu husus ayrıca belirtilir.”
MADDE 2 – Aynı Tebliğin “VI- ÇEŞİTLİ HUSUSLAR” başlıklı kısmında yer alan “Ç- YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN TEBLİĞLER” başlıklı bölümden sonra gelmek üzere aşağıdaki bölüm eklenmiş ve takip eden bölüm buna göre teselsül ettirilmiştir.
“D- FIRSATLARI ARTIRMA VE TEKNOLOJİYİ İYİLEŞTİRME HAREKETİ (FATİH) PROJESİ KAPSAMINA GİREN MALLARIN MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA TESLİMİNDE ÖTV İSTİSNASI
1. Kapsam
28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 44 üncü maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa eklenen geçici 38 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendine göre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren düzenlenen sözleşmelere istinaden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından FATİH Projesi kapsamında yapılan mal alımlarında uygulanmak üzere, proje bileşenlerine ilişkin olarak 4760 sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı listede yer alan malların, Milli Eğitim Bakanlığına ya da proje yüklenicisine teslimi veya bunlar tarafından ithali özel tüketim vergisinden müstesnadır.
2. İstisna Uygulaması
İstisna, FATİH Projesi kapsamında proje bileşenlerine ilişkin 5/12/2017 tarihinden itibaren düzenlenen sözleşmelere istinaden Milli Eğitim Bakanlığı ya da Proje yüklenicisinin ÖTV mükelleflerinden aldıkları ya da bunlar tarafından ithal edilen mallar için uygulanır.
İstisna uygulaması kapsamındaki malları Milli Eğitim Bakanlığına ya da Proje yüklenicine teslim eden mükellefler ya da gümrük idaresince, söz konusu malların FATİH Projesi kapsamında kullanılacağına dair Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen onaylı bir belge/yazı istenir ve bu belgeye/yazıya istinaden ÖTV uygulanmaksızın işlem yapılır.
Teslimin proje yüklenicisine yapılması ya da ithalatın proje yüklenicisi tarafından yapılması halinde, Milli Eğitim Bakanlığınca düzenlenen belgede ayrıca proje yüklenicisine ait bilgilere (adı/soyadı veya unvanı, vergi kimlik numarası, sözleşme tarihi) de yer verilir. Düzenlenecek belgeye ayrıca istisna kapsamındaki malların nitelik, miktar ve tutarını gösteren onaylı bir liste eklenir.
ÖTV mükelleflerince, istisna kapsamında teslim edilen mallara ait bilgiler ile bedeli, teslim tarihi ve alıcıya ait bilgilerin yer aldığı ve yanına kaşe tatbik edilerek imzalanan söz konusu belgenin/yazının bir fotokopisi, Vergi Usul Kanununun muhafaza ve ibraz hükümleri gereğince muhafaza edilir ve talep edilmesi halinde ibraz edilir.
ÖTV mükellefleri, bu istisna kapsamındaki teslimlerinde hesaplanan ÖTV tutarını, fatura bedeline dâhil etmez, ancak fatura bedeline dâhil edilmeyen bu tutarı düzenlenen faturada “KDV Kanununun Geçici 38 inci Maddesi Kapsamında Hesaplanıp Fatura Bedeline Dâhil Edilmeyen ÖTV Tutarı …… TL’dir.” şerhi ile gösterir.
İstisna kapsamında yapılan teslimler, ÖTV Beyannamesinin “İstisnalar ve İndirimler” bölümünün “İstisnalar” tablosundaki istisna türü listesinden “FATİH Projesi Kapsamında Yapılan Teslimlerde İstisna” seçilerek beyan edilir. ÖTV mükelleflerince ayrıca, beyannamenin “Ekler” bölümünde yer alan “FATİH Projesi Kapsamında Yapılan Teslimlerde İstisna” tablosuna, istisna kapsamında yapılan teslime ilişkin faturaya ait bilgiler ve Gelir İdaresi Başkanlığınca istenebilecek diğer bilgiler girilir.
Bu kapsamda istisna uygulanan teslimlere ilişkin olarak, istisnadan yararlanan kurum belgesi/yazısı ile faturanın aslının aynı olduğu işletme yetkililerince imzalanarak ve kaşe tatbik edilerek onaylanmış fotokopisi Tebliğin (IV/C/3) bölümünde belirtilen süre içerisinde bir dilekçe ekinde vergi dairesine ibraz edilir.”
MADDE 3 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4 – Bu Tebliğ hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
Alt İşveren İşçilerinin Kamuda İstihdamı Hakkında Duyuru
T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Açıklaması
Alt işveren işçisi kardeşlerimize yönelik düzenlemenin de yer aldığı Kanun Hükmünde Kararname’nin yayınlanmasının ardından, geçiş sürecinin doğru bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
1- 24 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile alt işveren işçilerimizin kamuda istihdamı için yapılan düzenleme, 2 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe girecek olup, hem merkezi yönetim hem de belediye ve il özel idareleri gibi mahalli idarelerde alt işveren işçilerimizin istihdam edilmek üzere başvuruları 2 Ocak 2018 tarihinde başlayacaktır. Bu tarihten önce herhangi bir başvuruda bulunulması gerekmemektedir.
2- Başvuru ve kadroya geçiş sürecine ilişkin uygulamayı anlatan usul ve esaslar bu hafta içinde yayınlanacak ve geçiş süreci 2 Ocak 2018’den itibaren 90 gün içinde sonuçlandırılacaktır.
3- 2 Ocak 2018 tarihinden itibaren işçilerimizin geçiş yapacakları idarelerce başvuruların alınmasına başlanacaktır.
4- Alt işveren işçilerimiz 2 Ocak 2018 tarihinden itibaren 10 gün içinde, çalıştıkları ALT İŞVEREN ŞİRKETLERE DEĞİL, istihdam edilecekleri KURUMLARA BAŞVURACAKLARDIR.
5- Başvuruda bulunan alt işveren işçilerimizin bilgileri, başvurdukları idarelerce elektronik ortama aktarılacaktır.
6- İşçilerimizin 4 Aralık 2017 tarihinde düzenleme kapsamında bir ihalede çalışıp çalışmadığı ilgili kurumlar nezdinde kontrol edilerek, çalıştıkları idarelerce sınav süreci başlatılacaktır. Bu işlemlerin ardından işçilerimiz çalıştıkları kurumda istihdam edileceklerdir.
7- ALT İŞVEREN İŞÇİLERİMİZİN, ÇALIŞTIKLARI ALT İŞVEREN ŞİRKETLERİNE HERHANGİ BİR EVRAK YA DA FERAGAT BELGESİ VERMESİ GEREKMEMEKTEDİR. BÖYLE BİR UYGULAMA KHK’DA YER ALMAMAKTADIR.
8- 90 günlük sürecin sonunda, işçilerimizin kadroya geçişi sırasında, kendilerinden kadroya geçişe ilişkin açtıkları dava veya icra takibi varsa, bu dava veya takiplerden feragat ettiklerine ilişkin bir belge ve sulh sözleşmesi, ÇALIŞTIKLARI İDARELERCE talep edilecektir.
9- İşçilerimiz, kamuda istihdam edildikleri için, kadroya geçişleri nedeniyle çalıştıkları İDARE İLE sulh sözleşmesi yapacaklardır. Bu sözleşme, işçilerimiz açısından herhangi bir HAK KAYBINA SEBEP OLMAYACAKTIR.
10- Sulh sözleşmeleri idare ile yapılacak olup, BU DURUM ALT İŞVEREN ŞİRKETLERİNE KARŞI İŞÇİNİN HAKLARINDAN VAZGEÇMESİ ANLAMINA GELMEMEKTEDİR. Alt işveren şirketleri sulhe taraf olmayıp, bundan yararlanamazlar.
11- Alt işveren işçilerimizin, bu kapsamda çalıştıkları hizmet süreleri, İş Kanunu hükümleri çerçevesinde idareler tarafından ileride ödenecek kıdem tazminatına esas toplam hizmet süresi ile izin sürelerinin hesabında dikkate alınacaktır.
12- Bu prosedür, çalışanların kamuda kadroya geçişlerinde geçmişte de işletilmiş genel bir uygulama olup, yeni bir düzenleme değildir.
Kaynak: ÇSGB
SGK Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Yapılan Değişiklikler
5 Aralık 2017 tarihinde “Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde” yapılan değişiklikler uyarınca;
- Kurumun merkezi bilgi işlem altyapısında arıza olmamasına rağmen lokal olarak yaşanacak bazı arıza hallerinde işverenlerin bildirim yapmasına engel bir durum oluşması halinde işveren yükümlülüklerinin beş işgünü ertelenebileceği kabul edilmiş,
- 4-a sigortalıları için, haklarında aylık prim ve hizmet belgesi verilmemesi veya verilen APHB’lerde bazı eksik gün nedenleriyle gün ve kazanç bildirilmemesi halinde, en son prim bildiriminin olduğu tarih itibariyle sigortalılıklarının durdurulacağı kabul edilmiş,
- Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği (5 Aralık 2017) tarihi takip eden 6ncı aydan itibaren işyeri bildirgesinin elektronik ortamda verilmesi ve bildirgenin ekinde verilmesi gereken belgelerin 7 işgünü içinde SGK’ya verilmesi zorunlu hale getirilmiş,
- İşyeri tescili sırasında istenen belgelere Kurum tarafından gerekli görülmesi halinde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesi amacıyla yapılmış olan aracılık sözleşmesinin eklenebileceği belirtilmiş,
- Aynı işverenin aynı işkolunda olmak üzere işin bitiminden itibaren bir ay içinde tekrar üstlenmiş olduğu güvenlik, temizlik, taşıma ve benzer nitelikteki hizmet alımı işlerinde tekrar işyeri bildirgesi vermeksizin aynı işyeri dosyası üzerinden bildirim yapmasına imkan verilmiş,
- İstihdam teşviklerinden yersiz yararlanmaya mahal vermemek ve işverenin yazılı başvuru yapması şartıyla, devamlı mahiyetteki işyerlerinin aynı işkolu kodunda olmaları şartıyla tüm işyerlerinin tek dosyada birleştirilmesine Kurum tarafından izin verilebileceği kabul edilmiş,
- Hastalık ve analık sigortasından geçici işgöremezlik ödeneği alınmasına esas istirahat raporu süresi içinde sigortalılık halinin sona ermesi halinde en fazla takipeden onuncu güne kadar ödeme yapılacağı belirtilmiş,
- Yaşlılık toptan ödemesi için Kuruma verilen dilekçeye ilgili döneme ait aylık prim hizmet belgesi ile işten ayrılış bildirgesinin eklenmesine ilişkin şart kaldırılmış,
- Yanlış ve yersiz yapılmış borçlanmalara ilişkin ödenen tutarların faizsiz olarak iade edileceği belirtilmiş ve Türkiye’de çalışması olmayan ancak sözleşmeli ülkelerde çalışması olup, askerlik, doktora, avukatlık stajıyla fahri asistanlık sürelerini borçlananların bu sürelerin 4-b kapsamında sayılacağına ilişkin hüküm kaldırılmış,
- Kurum tarafından istenilen bilgileri ve belgeleri bir ay içerisinde vermeyen özel ve kamu tüzel ve gerçek kişilere idari para cezası uygulanacağı Yönetmelik hükmüne girmiş,
- Ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalılar için belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen ayın 7’sine kadar belge verme süresi varken bu süre en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının 23’üne kadar olacak şekilde değiştirilmiş ve ayın 15inin bulunduğu ay belgenin ilişkin olduğu ay olarak kabul edilmiş,
- Eksik günleri kanıtlayıcı belgelerle ilgili yeni düzenlemeler yapılmış,
- Defter tutmakla yükümlü olmayan işverenlerce yasal süresi dışında verilen aylık prim ve hizmet belgelerinin fiilen yapılan denetimler, inceleme ve soruşturma sonucunda uygun görülmesi halinde işleme alınacağı kabul edilmiş,
- Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesine ilişkin olarak meslek mensuplarının sorumluluğuna ilişkin usul ve esaslarda düzenlemeler yapılmış,
- Haksız menfaat sağlamak adına kasten Kurumu yanıltıcı bilgi ve belge sağlanması halinde, sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı, ayrıca bu şekilde ödenmiş tutarların geri ödenmeyip irat kaydedileceği kabul edilmiş,
- Aylık bağlanmış olmakla birlikte daha sonradan kendi kusuru olmaksızın yeterli prim ödeme gün sayısına sahip olmadığı anlaşılanların, yurtdışı borçlanma süresi olanların borçlanması, borçlanma süresi olmayıp ancak aylık bağlandıktan sonra yeterli çalışması olanların bu çalışmalarından hizmet aktarılması kabul edilmiş,
- Ayrıca daha önce farklı mevzuatlarda yapılan değişikliklerle uyum sağlamak için gerekli bazı düzenlemeler de metne işlenmiştir.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik 5 Aralık 2017 tarihli ve 30261 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmıştır.
Yapılan düzenlemelerden bazıları Yönetmeliğin kanunda yapılan değişikliklerle uyumlu hale getirilmesinden ibaret olmakla birlikte bazı düzenlemeler sosyal güvenlik uygulamalarına ilişkin yenilikler getirmektedir;
1. Merkezi bilgi işlem altyapısında arıza olmamasına rağmen yerel bazda teknik sorunlar tespit edilmesi halinde işveren yükümlülüklerinde bazı kolaylıklar getiriliyor.
Yönetmeliğin 5 inci maddesine, Sosyal Güvenlik Kurumunun merkezi sisteminde bir arıza olmamasına rağmen, işverenin işyeri dosyasının veya sigortalının ikametgâhının bulunduğu bölge, il, ilçe veya mahallede;
- Kurumun hizmet satın aldığı internet sağlayıcılarında sorun olması,
- Elektrik ve iletişim altyapısında sorun olması,
- Yangın, yıldırım, infilak gibi durumlar sonucu bildirim yapmayı engelleyici bir durumun oluşması,
- Sel veya su baskını fırtına, yer kayması, deprem gibi afetlerle grev, lokavt sabotaj, terör saldırısı halleri nedeniyle
Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi gereken her türlü bilgi, belge, bildirge ve beyannamelerin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce tespit edilmesi ve Başkanlık tarafından uygun bulunması halinde sorunların ortadan kalktığı tarihi takip eden beşinci iş gününün sonuna ertelenebileceği kabul edilmiştir.
2. Sigortalılığın durdurulmasına ilişkin hükümler getirilmiştir.
Yönetmeliğin 14 üncü maddesinde yapılan düzenleme ile 4-a sigortalıları için, haklarında aylık prim ve hizmet belgesi verilmemesi, tutukluluk, gözaltı, yol izni ve diğer ücretsiz izinler, devamsızlık, puantaj, kısmi istihdam, yarım çalışma, fesih tarihinde çalışmama ve diğer nedenlerle gün ve kazanç bildirilmemesi halinde, en son prim bildiriminin olduğu tarih itibariyle sigortalılıklarının durdurulacağı kabul edilmiştir.
3. İşyeri Tescili elektronik ortamda zorunlu hale gelmektedir.
Yönetmeliğin 27 ve 29 uncu maddelerinde yapılan değişiklikle işyeri tescillerinin elektronik ortamda yapılması zorunlu hale getirilmekte ve tescil aşamasında Kuruma ibraz edilmesi gereken belgelerin 7 işgünü içerisinde Kuruma teslim edilmesi istenmektedir.
Ayrıca işyeri tescili sırasında halen istenmekte olan belgelerin yanına Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesi için aracılarla yapılmış olan sözleşmenin de ibrazının istenebileceği eklenmektedir.
Bu hüküm 1 Haziran 2018 tarihinden itibaren uygulamaya girecektir.
4. Aynı işveren hizmet alımına ilişkin aynı işi tekrar üstlendiğinde yeni işyeri dosyası tescil ettirmeyecek
Yine Yönetmeliğin 27nci maddesine yapılan ekleme ile aynı işverenin aynı işkolunda olmak üzere işin bitiminden itibaren bir ay içinde tekrar üstlenmiş olduğu güvenlik, temizlik, taşıma ve benzer nitelikteki hizmet alımı işlerinde tekrar işyeri bildirgesi vermeksizin aynı işyeri dosyası üzerinden bildirim yapmasına imkan sağlanmaktadır. Bu imkandan faydalanabilmek için işverenin talebi gerekmektedir.
5. Aynı işverene ait devamlı nitelikteki birden fazla işyeri aynı dosyada işlem görebilecek
Yönetmeliğin 27nci maddesine yapılan ekleme ile istihdam teşviklerinden yersiz yararlanmaya mahal vermemek ve işverenin yazılı başvuru yapması şartıyla, devamlı mahiyetteki işyerlerinin aynı işkolu kodunda olmaları şartıyla tüm işyerlerinin tek dosyada birleştirilmesine Kurum tarafından izin verilebileceği kabul edilmiştir.
6. İstirahat süresi içinde iş akdi sona erenler en fazla 10 gün daha geçici işgöremezlik ödeneği alabilecek
Yönetmeliğin 40ncı maddesine göre, sigortalının istirahat raporu süresi içinde sigortalılık halinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde istirahat süresi boyunca geçici işgöremezlik ödeneği ödeniyorken, bu hüküm değiştirilerek daraltılmış ve hastalık ve analık sigortasından geçici işgöremezlik ödeneği alınmasına esas istirahat raporu süresi içinde sigortalılık halinin sona ermesi halinde en fazla takipeden onuncu güne kadar ödenek alınabileceği kabul edilmiştir.
7. Yaşlılık toptan ödemesinde dilekçeye eklenecek bazı belgeler kaldırılmıştır.
Yönetmeliğin 59 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, yaşlılık toptan ödemesi için Kuruma verilen dilekçeye ilgili döneme ait aylık prim ve hizmet belgesi ile işten ayrılış bildirgesinin eklenmesine ilişkin şart kaldırılmıştır.
8. Yanlış ve yersiz yapılan borçlanma tutarları faizsiz iade edilecek
66 ncı maddede yapılan değişiklikle, yanlış ve yersiz yapılmış borçlanmalara ilişkin tutarların faizsiz olarak iade edileceği belirtilmiş olup bu uygulama 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren uygulanacaktır.
Ayrıca, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmış ülkelerde çalışmış ve Türkiye’de herhangi bir çalışması olmayanların, askerlik, doktora ve tıpta uzmanlık, avukatlık stajı ile hekimlerin fahri asistanlık sürelerini borçlanmaları halinde bu sürelerin 4-b kapsamında değiştirileceğine ilişkin hüküm kaldırılmıştır.
9. Kurum tarafından istenen bilgi ve belgeleri bir ay içinde vermeyenlere idari para cezası uygulaması Yönetmeliğe girdi.
Yönetmeliğin 76 ncı maddesine yapılan ekleme ile Kurum tarafından istenilen bilgileri ve belgeleri yapılacak tebligata rağmen bir ay içerisinde vermeyen özel ve kamu tüzel ve gerçek kişilere idari para cezası uygulanacağı Yönetmelik hükmüne girmiştir.
5510 sayılı yasanın 102nci maddesine göre Kurum tarafından belirlenmiş süre içerisinde mücbir sebep olmaksızın bilgi ve belge vermeyen işverenlere beş asgari ücret tutarında, geç verilmesi halinde ise iki asgari ücret tutarında para cezası uygulanacağı belirtilmiştir.
10. Ayın 15-14 döneminde ücret ödemesi yapan işverenler için bildirge verme süresi ayın 23’ü olarak belirlenmiştir.
Yönetmeliğin 102 nci maddesinde yapılan değişiklikle ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalılar için belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen ayın 7’sine kadar belge verme süresi varken bu süre en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının 23’üne kadar verilecek şeklinde değiştirilmiş ve ayın 15inin içinde bulunduğu ay belgenin ilişkin olduğu ay olarak kabul edilmiştir.
Söz konusu düzenleme 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
11. Eksik Günlere ilişkin yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Yine Yönetmeliğin 102nci maddesinde yapılan değişiklikle eksik günleri kanıtlayıcı belgelerle ilgili yeni düzenleme yapılmış olup, eksik kanıtlayıcı belgeler;
a) Kurumca elektronik ortamda alınabilenler hariç Kurumca yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri hekimlerinden alınmış istirahatli olduğunu gösteren rapor,
b) Sigortalı ve işverenin imzasını taşıyan ücretsiz veya aylıksız izinli olduğunu kanıtlayan izin belgesi,
c) Sigortalıya tebliğ edilen disiplin cezası uygulamasına ilişkin belge,
ç) Gözaltına alınma ile tutukluluk hâline ilişkin belgeler,
d) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş sözleşmesi,
e) Sigortalının imzasını taşıyan puantaj kayıtları,
f) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetler nedeniyle işyerinde faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini gösteren ilgili resmî makamlardan alınan yazı örneği,
g) İşe devamsızlığa ilişkin belgeler,
ğ) İş sözleşmesinin fesih edildiği tarihte çalışılmadığına dair belge,
h) Kısa çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,
ı) 5434 sayılı Kanunun ek 76 ve geçici 192 nci maddesine tabi olunduğunu gösterir belge,
i) Yarım çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,
j) İş Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı İSG-KATİP üzerinden alınan sözleşmeler,
k) Sonradan düzenlenebilir niteliğinde olmayan benzer nitelikteki belgeler,
şeklinde düzenlenmiştir.
Ayrıca yapılan düzenleme ile istirahat raporlarının, disiplin cezasına ilişkin belgelerin, gözaltı ve tutukluluk hallerine ilişkin belgelerin, grev, lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetlere ilişkin yetkili makamlardan alınmış belgelerin, kısa çalışma ve yarım çalışmaya ilişkin belgelerin, İSG-KATİP üzerinden alınan sözleşmelerin ve sonradan düzenlenebilir nitelikte olmayan benzer belgelerin Kuruma ibraz edilmesine gerek bulunmamakla birlikte bu belgelerin Kurum tarafından istendiğinde ibraz edilebilir şekilde tutulması gerekmektedir.
Diğer yandan, 10 ve altında sigortalı çalıştıran özel sektör işverenlerinin Ek-10 belgesi ekinde sigortalı ve işveren imzasını taşıyan ücretsiz izin belgesini, kısmi süreli çalışmaya ilişkin yazılı iş sözleşmesini, sigortalının imzasını taşıyan puantaj kayıtlarını, devamsızlık kanıtlayıcı belgeleri ve fesih tarihinde çalışmadığına ilişkin belgelerin Kuruma ibrazı gerekmektedir.
Söz konusu düzenleme 5 Aralık 2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir.
12. Defter tutmakla yükümlü olmayan işverenlerce geçmiş döneme ilişkin verilen belgeler inceleme sonucu işleme alınacak
Yönetmeliğin 103 üncü maddesinde mevcut düzenlemeye göre defter tutmakla yükümlü olmayan işverenler tarafından üç aydan daha önceki bir döneme ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgeleri işleme alınmamaktadır.
Yapılan değişiklikle bu gruptaki işverenlerce üç aydan daha önceki tarihlere ilişkin aylık prim hizmet belgesi verilmesi halinde fiili tespit yapılması, inceleme ve soruşturma yapılması sonucu işleme alınacağı kabul edilmiş ancak fiili tespite ve yalnızca ifadeye dayalı olarak hizmet verilmesi halinde en fazla bir yıllık döneme ilişkin olarak işlem yapılır.
13. Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi verilmesine ilişkin olarak meslek mensuplarının müşterek ve müteselsil sorumluluğuna ilişkin usul ve esaslar açıklanmıştır.
Yönetmeliğe eklenen Ek-4 madde ile Kanun uyarınca düzenlenmesi gereken muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter kayıtlarına veya bu defter ve kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından işverenlerle birlikte 3568 sayılı Kanuna göre yazılı sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensupları da müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
Meslek mensuplarının, Kanuna göre düzenledikleri beyannamede yer alan bilgilerin, defter ve kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasına kendi kusurlu davranışları ile sebebiyet verdiklerinin, Kurumca veya yetkili adli mercilerce tespit edilmiş olması halinde meslek mensupları ortaya çıkan prim kaybından, gecikme cezasından, gecikme zammından, idari para cezalarından ve Kanunun 96 ncı maddesi kapsamında fazla veya yersiz yapılan ödemelerden işverenlerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacaktır.
Bu sorumluluğun gündeme gelebilmesi için, defter, kayıt ve belgelerin imza karşılığı veya yazılı tutanak yoluyla, bilgilerin ise mail, kısa mesaj veya yazılı tutanak gibi yollarla meslek mensuplarına intikali gerekmektedir.
14. Haksız menfaat sağlamak amacıyla Kuruma kasten yanıltıcı bilgi ve belge verenler hakkında suç duyurusunda bulunulacak ve ödemiş oldukları tutarlar iade edilmeyecek.
Yönetmeliğe eklenen Ek- 7 Madde ile Kuruma verilmesi gereken belge, bildirge ve beyannamelerin, daha az prim ödemek, yararlanamayacağı sigorta prim teşvik, destek veya indirimlerinden yararlanmak veya daha fazla yararlanmak, özel nitelikteki inşaat işleri ve ihale konusu işlerde asgari işçilik tutarını tamamlamak, iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından haksız menfaat sağlamak gibi amaçlarla kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde TCK 204, 206 ve 207 nci maddeleri kapsamında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacağı ve bu bildirimler sonucunda prim ödenmişse bu primlerin Kuruma irat kaydedileceği, ödeme yoksa da tahsilat yapılmayacağı kabul edilmiştir.
15. Aylık bağlama işlemleri sırasında veya sonrasında borcu olanların aylıkları kesilmeyecek.
Yönetmeliğe eklenen Ek-9 Madde ile aylık bağlama işlemleri sırasında veya bağlandıktan sonra sigortalının asgari ücretin iki katından daha fazla olmamak şartıyla borcunun olduğu tespit edilmesi halinde, aylık başlangıç tarihleri değiştirilmeyip, borçlarının bağlanan aylıktan kesinti suretiyle tahsil edileceği kabul edilmiştir.
16. Aylık almakta iken çalıştığı tespit edilenler hakkında sadece çalışma sürelerine ilişkin aylıkları geri tahsil edilecek
Yönetmeliğe eklenen Ek-10 Madde ile malulluk, yaşlılık, ölüm aylığı veya ölüm geliri almakta iken Kanuna göre veya yabancı ülke mevzuatına göre çalıştığı sonradan tespit edilen ve aylığı kesilmesi gerekenler hakkında sadece çalıştıkları sürelere ilişkin ödenen aylıklar Kurum tarafından tahsil edilecek, çalışmanın bittiği tarihte yazılı bir talep aranmaksızın malullük ve yaşlılık aylığı tekrar hesaplanacak, hak sahiplerinin aylıkları ise tekrar başlatılacaktır.
17. Aylık bağlandıktan sonra günlerinin eksik olduğu tespit edilenlere bazı kolaylıklar getirildi.
Yönetmeliğe eklenen Geçici-35 inci madde ile aylık bağlanmış olduğu halde kendi kasıtlı veya kusurlu davranışları olmaksızın eksik prim günü olduğu sonradan tespit edilenler;
- Borçlanma imkanı varsa yeteri kadar süreyi borçlanmak suretiyle eksik günleri tamamlayabilir,
- Borçlanma süresi bulunmayanların tahsis talep tarihi ile yersiz ödemenin yapıldığının tespit edildiği tarih arasında çalışması varsa bu çalışmalardan hizmet aktarılmak suretiyle tamamlanabilir,
- Borçlanma süresi ve çalışması olmayanlar ise; isteğe bağlı, 2925 sayılı Kanuna tabi, Kanunun ek 5 inci maddesi ile ek 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki sigortalılıkları tahsis talep tarihi itibariyle aylığa hak kazanmaları nedeniyle sona erenlere, eksik hizmet süresinin tamamlanacağı tarihe kadar belirtilen kapsamdaki sigortalılıkları devam ettirilmek,
Suretiyle eksik günleri tamamlanmasına imkan sağlanmaktadır.
Bu kapsamda olanlardan, son ödenen aylıktan eksik gün kadar geriye gidilerek bu süre içerisinde ödenmiş olan tutarlar, aylıklarından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilmesi öngörülmektedir. pwc
Söz konusu yönetmeliğin metnine aşağıdaki bağlantı aracılığıyla ulaşabilirsiniz.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik